English Topics - Scary Stories

Want to speak real English from your first lesson?

İlk dersinizden itibaren gerçek İngilizce konuşmak ister misiniz ? EnglishClass101.com'da

Sign up for your free lifetime account at EnglishClass101.com.

ömür boyu ücretsiz hesabınız için kaydolun .

Alisha: Hi, everybody. My name is Alisha. Today, I am joined again by…

Alisha: Herkese merhaba. Benim adım Alisha. Bugün yine bana katılan...

Michael: Michael. Hello!

Michael: Michael. Merhaba!

Alisha: And today, in a special Halloween episode of English Topics, we're going to

Alisha: Ve bugün, English Topics'in özel bir Cadılar Bayramı bölümünde

be talking about English Scary Stories.

English Scary Stories hakkında konuşacağız.

So, let's begin.

Öyleyse başlayalım.

Each of us have prepared a few things.

Her birimiz birkaç şey hazırladık.

Particularly, things that scared us when we were kids, I think.

Özellikle çocukken bizi korkutan şeyler sanırım.

But, maybe there are some things that still scare us today.

Ama belki de bugün bizi hala korkutan bazı şeyler var .

I don't know.

Bilmiyorum.

Before we start, how are you for scary stories?

Başlamadan önce, korku hikayeleri için nasılsın?

Do they bother you?

Seni rahatsız ediyorlar mı?

Do they get to you as an adult now?

Şimdi sana bir yetişkin olarak ulaşıyorlar mı?

Michael: Mm.

Micheal: Mm.

Not really.

Tam olarak değil.

But, it's not, trying to be macho like, “Oh, I'm not scared.”

Ama maço olmaya çalışmak, "Oh, korkmuyorum" gibi değil.

When I watch scary movies, I get really scared and get really into it.

Korku filmleri izlediğimde gerçekten korkuyorum ve gerçekten içine giriyorum.

Not “gore” as much.

O kadar "kan" değil.

Gore, I don't care about.

Gore, umurumda değil.

I grew up with violent video games, that kind of stuff.

Şiddet içeren video oyunlarıyla, bu tür şeylerle büyüdüm.

That doesn't faze me.

Bu beni şaşırtmıyor.

Internet, you see all sorts of crazy stuff but like when it's psychological, I get into

İnternette bir sürü çılgınca şey görüyorsun ama mesela psikolojik olunca içine giriyorum

it and it stays with me, then I get scared.

ve bende kalıyor, sonra korkuyorum.

But stories, I don't know, it's tough to be scared by story.

Ama hikayeler, bilmiyorum, hikayelerden korkmak zor.

I think I'm spoiled now.

Sanırım artık mahvoldum.

So, a story?

Yani, bir hikaye?

I don't know.

Bilmiyorum. Demek istediğim,

I mean when's the last time someone told you a story and you got really into it and like—

en son ne zaman biri sana bir hikaye anlattı ve sen onu gerçekten sevdin ve...

Alisha: Ah, just hearing the story?

Alisha: Ah, hikayeyi yeni mi dinledin?

Michael: Yeah, just imagining.

Michael: Evet, sadece hayal ediyorum.

Alisha: Probably get a little bit dark but when someone tells me about something really

Alisha: Muhtemelen biraz karamsar ama biri bana

shocking that happened to them, not so much a ghost story but it's something scary that

başına gelen gerçekten şok edici bir şeyden bahsettiğinde, bu bir hayalet hikayesinden çok

happened to them in real life.

gerçek hayatta başlarına gelen korkunç bir şey.

Then I feel shocked.

Sonra şok hissediyorum.

But, when you're watching a scary movie, do you--?

Ama korku filmi izlerken, sen--?

I'm really bad with scary movies.

Korku filmleriyle aram gerçekten kötü.

I hide or I like to turn off the sound or turn all the lights in my house or I cry sometimes.

Saklanırım ya da evimdeki tüm ışıkları kapatmayı ya da sesi kapatmayı severim ya da bazen ağlarım.

I can't handle scary at all.

Korkunçla hiç başa çıkamıyorum.

Scary movies?

Korku filmleri?

Nope.

Hayır.

Michael: Really.

Michael: Gerçekten.

Alisha: They're fun to a point but then I can't watch them.

Alisha: Bir yere kadar eğlenceliler ama sonra onları izleyemem.

Okay.

Tamam aşkım.

Well with that in mind maybe…

Bunu akılda tutarak belki…

Michael: Anyways, so—

Michael: Her neyse, yani—

Alisha: Alright.

Alisha: Pekala.

I'll start off.

başlayacağım.

I went very generic with mine.

Benimkiyle çok genel gittim.

The first one, again, this is something from childhood.

İlki, yine, bu çocukluktan kalma bir şey .

For me, “The Boogieman.”

Benim için "Boogieman".

The Boogieman is sort of a generic, it's a word that parents would use with kids, I think,

Boogieman bir tür jenerik, ebeveynlerin çocuklarla birlikte kullanacakları bir kelime, sanırım,

just for the bad guy.

sadece kötü adam için.

So, Boogieman--if the child is misbehaving or maybe they're supposed to go to bed, they’re

Öyleyse Boogieman - eğer çocuk yaramazlık yapıyorsa veya belki de yatması gerekiyorsa,

off being mischievous or whatever.

yaramazlık falan yapıyor demektir.

Maybe mom or dad would say, “The Boogieman will get you.”

Belki annem ya da babam "Boogieman seni yakalar" derdi.

Or “Watch out for the Boogieman.”

Veya "Boogieman'a dikkat edin."

The Boogieman is just a catch-all term for a bad guy or somebody bad, some bad monster

Boogieman, kötü bir adam ya da kötü biri, kötü bir canavar

creature.

yaratık için her şeyi kapsayan bir terimdir.

So, if there wasn't a specific name for the monster, a specific name for the bad guy or

Yani, canavar için özel bir isim yoksa , kötü adam veya kötü insan için özel bir isim yoksa

the bad person, you could just call it the Boogieman.

, ona Boogieman diyebilirsiniz.

And it was adequately scary, I think, for most kids.

Ve bence çoğu çocuk için yeterince korkutucuydu .

Did you—?

sen-?

Michael: Yeah, everybody knows the Boogieman.

Michael: Evet, Boogieman'ı herkes bilir.

And I think that's true, it’s just kind of a catch-all, archetype monster.

Ve bence bu doğru, bu sadece her şeyi kapsayan, arketip bir canavar.

But, I think, for most families, at least I never knew anybody who said the Boogieman

Ama sanırım çoğu aile için en azından Boogieman falan filan diyen birini hiç tanımadım

blah, blah, blah, blah.

.

You see it in movies when people talk about monsters they say, “the Boogieman.”

Filmlerde insanlar canavarlardan bahsettiklerinde "Boogieman" dediklerini görürsünüz.

It's kind of when you're just trying to think of a name for a person and you're “Joe”

Bu, sadece bir kişi için bir isim düşünmeye çalıştığınız ve "Joe"

or “John.”

veya "John" olduğunuz zamandır.

It's just kind of a name.

Bu sadece bir çeşit isim.

But, for me, as a kid, or if there are monsters, it was, “The blah, blah, blah monster under

Ama benim için, çocukken ya da canavarlar varsa, "Yatağının altındaki falan filan canavar

your bed.”

" idi.

It would have a specific the--that forest or the closet ghost or whatever.

Belirli bir - o ormana ya da dolap hayaletine ya da her neyse.

Something like that.

Bunun gibi bir şey.

I don't know.

Bilmiyorum.

Just for an example, it would be a specific monster like this, I think--I never had anybody

Sadece bir örnek için, bunun gibi belirli bir canavar olurdu sanırım -

actually tell me the Boogieman was going to get me.

Boogieman'ın beni yakalayacağını bana gerçekten söyleyen hiç kimse olmadı .

I would just see it movies and you just see it when I'm talking about—

Ben sadece filmlerde seyrederdim ve sen sadece ben konuşurken...

Alisha: Maybe that’s true.

Alisha: Belki de bu doğrudur.

I don't know.

Bilmiyorum.

I feel maybe that's true.

Bunun doğru olabileceğini hissediyorum.

It's maybe more in movies and it is actual parental child conversations.

Belki daha çok filmlerde ve gerçek ebeveyn çocuk sohbetleridir.

Michael: But, at least nowadays, I don't know.

Michael: Ama en azından bugünlerde bilmiyorum.

Maybe back in the day.

Belki de gün içinde.

This one was an urban myth that was one of the only ones that I was told and it scared

Bu, bana söylenen ve

me so bad, is “Bloody Mary.”

beni çok korkutan tek şehir efsanesiydi, "Bloody Mary".

So, not the drink, but Bloody Mary, I wasn't sure if it should be capitalized or not.

Yani, içki değil ama Bloody Mary, büyük harfle başlayıp başlamadığından emin değildim.

I don't know if it's—

Bilmiyorum...

Michael: Oh!

Michael: Oh!

Alisha: Samesies!

Alisha: Aynı şeyler!

Michael: Samesies.

Michael: Eşcinseller.

Did you do it?

Yaptın mı?

So—

Yani—

Alisha: No!

Alisha: Hayır!

I was too scared.

çok korkmuştum

Please explain what is Bloody Mary.

Lütfen Bloody Mary'nin ne olduğunu açıklayın.

Michael: So, Bloody Mary, I remember this in elementary.

Michael: Kanlı Mary, bunu ilkokulda hatırlıyorum.

There's a vivid memory and I remember most things back in elementary.

Canlı bir anım var ve ilkokuldaki çoğu şeyi hatırlıyorum.

But, me and my friends are sitting there in the hallway in between the classes and they're

Ama ben ve arkadaşlarım derslerin arasında koridorda oturuyoruz ve "

like, “If you go in the bathroom, turn off all the lights, look in the mirror and say,

Eğer tuvalete gidersen tüm ışıkları kapat, aynaya bak ve

‘Bloody Mary,’ three times.

üç kez 'Bloody Mary' de" dediler. .

Then she'll appear and she'll get you.”

Sonra ortaya çıkacak ve seni alacak.”

And, I don't remember the backstory.

Ve arka planı hatırlamıyorum.

It was just some dead woman.

Sadece ölü bir kadındı.

I think this comes from a long time ago like Queen Mary.

Sanırım bu, Queen Mary gibi uzun zaman öncesinden geliyor .

But, at the time, as a kid, it was just a scary old lady or something and I saw her.

Ama o zamanlar, çocukken, korkunç yaşlı bir kadın falandı ve onu gördüm.

And, of course, it's just my own reflection, your eyes are playing tricks on you but I

Ve tabii ki bu sadece benim yansımam, gözlerin sana oyun oynuyor ama ben

ran out the bathroom.

tuvaletten kaçtım.

I was so scared, heart-pumping, out of my chest.

O kadar korkmuştum ki kalbim yerinden çıkacak gibiydi .

Alisha: Yup, yup.

Alisha: Evet, evet.

Absolutely.

Kesinlikle.

That was terrifying for me, too.

Bu benim için de korkutucuydu.

I never had the guts to do it.

Bunu yapacak cesaretim hiç olmadı.

You actually did it?

Gerçekten yaptın mı?

Michael: Yeah.

Michael: Evet.

Alisha: I didn't.

Alisha: Yapmadım.

Michael: It was stupid for me to do it.

Michael: Bunu yapmak benim için aptalcaydı.

I was so scary.

Çok korkmuştum.

I ran into the class.

Sınıfa koştum.

Alisha: I never had the guts to.

Alisha: Hiç cesaret edemedim.

There were a couple times when I thought I would try or I thought I had the guts to do

Birkaç kez deneyeceğimi düşündüm ya da

it in a slumber party with my friends.

bunu arkadaşlarımla bir pijama partisinde yapacak cesaretim olduğunu düşündüm.

But I'd get to the bathroom and all the lights would be off and I'm like, “Nope, this is

Ama banyoya giderdim ve tüm ışıklar kapanırdı ve "Hayır, bu

not happening.”

olmuyor" derim.

And then I just leave.

Ve sonra ben gidiyorum.

I just can't handle this stuff.

Bu işlerle baş edemiyorum.

The other one that I thought of, that was similar to this and I think there's a movie

Düşündüğüm diğeri buna benziyordu ve sanırım bundan bir film

made out of it.

yapılmış.

I don't know.

Bilmiyorum.

It’s an urban legend but it was called “Candyman.”

Bu bir şehir efsanesi ama adı "Şeker Adam". Aynada birkaç kez

It was a similar thing like you say, “Candyman” in the mirror a few times but in this case,

“Şeker Adam” dediğiniz gibi bir şeydi ama bu durumda

it was a man who would appear behind you and then.

arkanızda beliren bir adamdı ve sonra.

I don't know.

Bilmiyorum.

Cut you or something.

Seni kes falan.

I picked a really generic one that's still sort of scary.

Hâlâ korkutucu olan gerçekten genel bir tane seçtim . Az

I just went with “Haunted Houses” and what I mean by haunted houses is in your childhood,

önce “Perili Evler” ile gittim ve perili evlerden kastettiğim sizin çocukluğunuzda,

at least I imagine in American childhoods, there are often be around Halloween at a school

en azından Amerikan çocukluklarında hayal ediyorum, genellikle Cadılar Bayramı civarında bir okulda

or at a neighborhood house.

veya bir mahalle evinde olur.

Someone's house or someone's whole school will be transformed into just this scary,

Birinin evi veya birinin tüm okulu bu korkunç,

scary place.

korkunç yere dönüşecek.

So, they'll hang up decorations, they'll turn off all the lights, there will be all this

Böylece dekorasyonları asacaklar, tüm ışıkları söndürecekler,

sort of scary things to do.

yapılacak bir sürü korkunç şey olacak.

The one that always really scared me was they would take a bowl of grapes essentially but

Beni her zaman gerçekten korkutan şey, aslında bir kase üzümü alıp kabuklarını

they'd peel them and put them in and put them in a dark place so you couldn't see anything.

soyup içine koymaları ve hiçbir şey görmemeniz için karanlık bir yere koymalarıydı.

But they'd say, “Put your hand inside.”

Ama “Elini içeri sok” derlerdi.

And then maybe the next one would be like cold spaghetti and they'd say, “This is

Ve sonra belki bir sonraki soğuk spagetti gibi olur ve "Bu

someone's eyeballs.”

birinin gözleri" derler.

“This is someone's brains.”

"Bu birinin beyni."

I could never handle that kind of thing or behind curtains, people will jump out.

Bu tür şeyleri asla kaldıramam ya da perde arkasından insanlar dışarı fırlar.

Nope.

Hayır.

So, I still can't do that kind of thing.

Yani, hala böyle bir şey yapamam.

It’s still terrifying to me, I won't do it.

Bu benim için hala korkutucu, bunu yapmayacağım.

Really.

Gerçekten mi.

I'm really not good at scary at all.

Korkutma konusunda gerçekten hiç iyi değilim.

Michael: I like haunted houses.

Michael: Perili evleri severim.

I mean there was a couple we’d go to.

Demek istediğim, gideceğimiz bir çift vardı.

There was one of those in my neighborhood and I think it was abandoned.

Mahallemde bir tane vardı ve sanırım terk edilmişti.

I don't think anyone lived there.

Orada kimsenin yaşadığını sanmıyorum.

We called it “the goat house” because everyone said all we'd see is a goat on the

Buraya “keçi evi” adını verdik çünkü herkes bölgede tek görebileceğimizin bir keçi olduğunu söyledi

area.

.

I didn't live in like a farm area, it was a suburb.

Bir çiftlik alanı gibi yaşamadım, bir banliyöydü.

So, it was really weird.

Yani, gerçekten garipti.

And it was just once in a blue moon, there would just be a random goat in this plot of

Ve mavi ayda bir kez, bu toprak parçasında rastgele bir keçi olurdu

land.

.

Alisha: Okay.

Alişa: Tamam.

Please tell me how you made a goat house scary.

Lütfen bana bir keçi evini nasıl korkutucu hale getirdiğini söyle.

How is that scary?

Bu nasıl korkutucu?

Michael: Yeah, it sounds stupid when I tell you guys but it was so creepy, man.

Michael: Evet, size söylediğimde aptalca geliyor ama çok ürkütücüydü, adamım.

Well, I'm going to kind of cheat and use this one.

Pekala, biraz hile yapacağım ve bunu kullanacağım .

This one scared me so much as a kid and I don't know if this is a universal or Western

Bu beni çocukken çok korkuttu ve bunun evrensel mi yoksa Batılı bir

thing like in English movies is the “mannequin” or the “doll that's alive.”

şey mi olduğunu bilmiyorum, İngiliz filmlerindeki gibi "manken" veya "canlı oyuncak bebek".

Right, that scared me so much.

Doğru, bu beni çok korkuttu. Bence

I think once you see it, then you think it.

bir kez gördüğünüzde, o zaman düşünürsünüz.

Even the “Toy Story” because of the toys.

Oyuncaklar yüzünden “Oyuncak Hikayesi” bile.

It’s a happy movie but even that, it's in my imagination.

Mutlu bir film ama o bile benim hayal gücümde. Bu

So, as a kid, I would just stare at my dolls and just kind of give them the skeptical eye.

yüzden, çocukken bebeklerime bakar ve onlara şüpheci bir şekilde bakardım.

Are you alive?

Yaşıyor musun?

And, I’d close my eyes and I'd do that and I try to catch him.

Ve gözlerimi kapatırdım ve bunu yapardım ve onu yakalamaya çalışırdım.

“Chucky.”

Chucky.

Alisha: Yeah, there are a few movies.

Alisha: Evet, birkaç film var.

I think they were made at that time.

Sanırım o dönemde yapılmışlar. Canlanıp sizi yakalayacak

It's like a killer doll or some inanimate object that would come to life and get you.

bir katil oyuncak bebek ya da cansız bir nesne gibi.

That never got to me.

Bu bana hiç gelmedi.

What did get to me though was, I think, I saw that Jim Carrey movie, “The Truman Show.”

Yine de beni etkileyen şey, sanırım Jim Carrey filmi "The Truman Show" u izledim. Bir

There was that movie where the whole--it wasn't even meant to be a scary movie but just the

film vardı, o filmde her şey -- bunun bir korku filmi olması amaçlanmamıştı ama

whole life was not real and there were people watching around everything that you did.

tüm hayat gerçek değildi ve etrafta yaptığınız her şeyi izleyen insanlar vardı.

That made me paranoid for like a good 20 years.

Bu beni 20 yıl kadar paranoyak yaptı.

Michael: Amen, dude.

Michael: Amin, ahbap.

I don't know if we talked about this before but that was the same thing that I would look.

Bundan daha önce bahsettik mi bilmiyorum ama benim baktığım şey buydu.

I'd be going to the bathroom and I'd be there's a hidden camera somewhere.

Tuvalete gidiyordum ve bir yerlerde gizli bir kamera vardı.

This is like that movie you know--kid’s imaginations are too big.

Bu, bildiğiniz o film gibi - çocukların hayal gücü çok büyük.

I think you see a movie, reality.

Sanırım bir film izliyorsun, gerçeklik.

And you hear a story, reality.

Ve bir hikaye duyarsın, gerçeklik.

Alisha: That one's stuck with me for a really long time.

Alisha: Bu, gerçekten uzun bir süredir bende kaldı . O filmi

I’d like a word with the people who made that movie.

yapan insanlarla konuşmak istiyorum .

I would like several words with them.

Onlarla birkaç kelime istiyorum.

Anyway, you have one more, I think.

Her neyse, sanırım bir tane daha var.

Michael: I do.

Micheal: Yaparım.

Alisha: I can see it.

Alisha: Onu görebiliyorum.

Michael: Well, this one's kind of lame but “la Chupacabra.”

Michael: Pekala, bu biraz yavan ama "la Chupacabra."

So, it's not really English but because at least in America, we're very close to Mexico,

Yani, gerçekten İngilizce değil ama en azından Amerika'da Meksika'ya çok yakın olduğumuz için,

we have had a lot of Spanish influence.

çok fazla İspanyol etkimiz oldu.

So, that's basically our story as well so I grew up hearing stories about this.

Bu temelde bizim hikayemiz de bu yüzden bununla ilgili hikayeler duyarak büyüdüm.

It was a demon monster that would eat goats.

Keçi yiyen bir iblis canavardı.

Oh, men.

Oh, beyler.

Full circle, there we go.

Tam daire, işte başlıyoruz.

This wasn't something that really scared me but this is one of the few urban legends that

Bu beni gerçekten korkutan bir şey değildi ama bu

I still heard and people still believed like Bigfoot or something like that.

hala duyduğum ve insanların hala Bigfoot ya da buna benzer bir şeye inandığı birkaç şehir efsanesinden biri.

Alisha: This is a monster story, right.

Alisha: Bu bir canavar hikayesi, değil mi?

It could eat small animals, he could eat kids or people, right.

Küçük hayvanları yiyebilir, çocukları ya da insanları yiyebilir, değil mi?

Michael: But, they believed it.

Michael: Ama onlar buna inandılar. "Bu yok" dediğin

There's a lot of monsters that you're like, “That doesn't exist,” but--

bir sürü canavar var ama--

Alisha: But “Chupacabra” is one that's like, “Well there's some legitimate evidence

Alisha: Ama "Chupacabra" , "

that there is a Chupacabra.”

Bir Chupacabra olduğuna dair meşru kanıtlar var."

Michael: Yes, just like Bigfoot.

Michael: Evet, tıpkı Koca Ayak gibi.

Alisha: A “Chupacabra” colony.

Alisha: Bir "Chupacabra" kolonisi.

Okay.

Tamam aşkım.

All right.

Elbette.

That was actually a nice little, varied group of things that are scary especially for young

Bu aslında özellikle küçük Amerikalı çocuklar için korkutucu olan hoş, küçük, çeşitli bir grup şeydi

American children.

.

Maybe if you have the guts, you can try Bloody Mary in the mirror.

Cesaretiniz varsa belki aynada Bloody Mary'yi deneyebilirsiniz.

See how it goes for you.

Sizin için nasıl gittiğini görün. Bu arada, başına

We're not responsible if anything bad happens to you, by the way.

kötü bir şey gelirse sorumlu değiliz .

Alright.

Peki.

Great.

Harika.

So, maybe around Halloween you can think of a few of these and maybe try them on your

Yani, belki Cadılar Bayramı'nda bunlardan birkaçını düşünebilirsin ve belki onları arkadaşlarının üzerinde deneyerek

friends, see how they react.

nasıl tepki verdiklerini görebilirsin.

That could be kind of fun.

Bu biraz eğlenceli olabilir. Cadılar Bayramı civarında arkadaşlarınıza

Is there anything that you’d like to do to your friends around Halloween?

yapmak istediğiniz bir şey var mı ?

Michael: Jump out and scare them.

Michael: Dışarı atla ve onları korkut.

Alisha: Yeah, that's a good one.

Alisha: Evet, bu iyi bir soru.

Michael: Drawn a blank.

Michael: Boş çizilmiş.

Alisha: Well, if all else fails just jump out and scare your friends this Halloween.

Alisha: Pekala, eğer her şey başarısız olursa, dışarı atla ve bu Cadılar Bayramı'nda arkadaşlarını korkut.

Alright. Thank you very much for joining us for this episode of English Topics.

Peki. English Topics'in bu bölümünde bize katıldığınız için çok teşekkür ederiz .

We will see you again soon.

Yakında tekrar görüşürüz.

We have something else fun to talk about.

Konuşacak eğlenceli bir şeyimiz daha var.

Bye.

Hoşçakal.