Learn the Top 20 Travel Phrases You Should Know in English

Want to speak real English from your first lesson?

İlk dersinizden itibaren gerçek İngilizce konuşmak ister misiniz ? EnglishClass101.com'da

Sign up for your free lifetime account at EnglishClass101.com.

ömür boyu ücretsiz hesabınız için kaydolun .

Yeah!

Evet!

Vamos a la playa!

Vamos a la playa!

Now we're going to the beach!

Şimdi sahile gidiyoruz!

Hi, everybody, welcome back to Top Words.

Herkese merhaba, Top Words'e tekrar hoş geldiniz.

My name is Alisha, and today we're going to be talking about 20 travel phrases that you

Benim adım Alisha ve bugün bilmeniz gereken 20 seyahat sözünden bahsedeceğiz

should know.

.

So let's go!

O zaman hadi gidelim!

Do you have any recommendations?

Herhangi bir tavsiyen var mı?

The first phrase is “do you have any recommendations?”

İlk cümle “herhangi bir tavsiyeniz var mı?”

This is great to use when you get to a restaurant where you don't know what the food is, you

Bu, yemeğin ne olduğunu bilmediğiniz,

don't know anything about the local cuisine, or you're just feeling a little bit adventurous;

yerel mutfak hakkında hiçbir şey bilmediğiniz veya kendinizi biraz maceracı hissettiğiniz bir restorana gittiğinizde kullanmak için harikadır;

you can ask the waitstaff “do you have any recommendations?”

Garsonlara “tavsiyeniz var mı ?” diye sorabilirsiniz.

How much is this?

Bu ne kadar?

This is useful when you're out shopping or when you're in a restaurant, and the price

Bu, alışverişe çıktığınızda veya bir restoranda olduğunuzda ve fiyat

is not clearly marked or something is not clear to you, so you can ask “how much is

açıkça işaretlenmediğinde veya sizin için net olmayan bir şey olduğunda kullanışlıdır , bu nedenle "bu ne kadar

this?”

?"

Usually, when you point to something, I would recommend, like, pointing to the menu, pointing

Genellikle, bir şeyi işaret ettiğinizde, örneğin menüyü,

to an item, “how much is this?”

bir öğeyi işaret ederek "bu ne kadar?"

I’d like this.

Bunu isterim.

You can point to something and say, I'd like this.

Bir şeyi işaret edip, bunu isterim diyebilirsiniz .

If you want to say, I'd like one, for example, I don't know, you're getting beer, I'd like

Ben isterim mesela, ne bileyim, bira alıyorsun, ben de

one of these.

bundan isterim demek istersen.

If, however, you're in a situation where you can't point, you can say, “I’d like ten

Bununla birlikte, işaret edemediğiniz bir durumdaysanız , "On tane falan filan istiyorum

of the blah blah blah.”

" diyebilirsiniz. On

I'd like ten of blue t-shirts, please.

tane mavi tişört istiyorum, lütfen.

Can I try this on?

Bunu deneyebilir miyim?

It's useful when you're shopping for clothes.

Kıyafet alışverişi yaparken kullanışlıdır. Denemek

So you found something that you'd like to try, just ask the staff "can I try this on?"

isteyeceğiniz bir şey buldunuz , personele "Bunu deneyebilir miyim?" diye sorun.

You can just say "I want to try this on" if you like.

İsterseniz "Bunu denemek istiyorum" diyebilirsiniz .

Do you speak Englis?

İngilizce biliyor musun? Size

You might get asked this phrase, so you should say, if you're watching this videos you'd

bu cümle sorulabilir, yani bu videoları izliyorsanız

probably say "yes," or you can say "yes, a little."

muhtemelen "evet" veya "evet, biraz" diyebilirsiniz.

If you're not feeling very confident, if you're watching this video and you're understanding

Kendinize çok güvenmiyorsanız, bu videoyu izliyorsanız ve

this part and you say "no" then that's a little strange.

bu kısmı anlıyorsanız ve "hayır" diyorsanız, bu biraz garip.

I have a reservation.

Rezervasyonum var.

Usually, the staff will greet you and you can say I have a reservation.

Genellikle personel sizi karşılar ve rezervasyonum var diyebilirsiniz.

Hello, I have a reservation, it's at 7 o'clock, the name is Alisha.

Merhaba, rezervasyonum var, saat 7'de, adım Alisha.

Usually, we say "the name is" or "it's under," meaning the reservation is under my name or

Genellikle, "isim" veya "altında" deriz, yani rezervasyon benim adıma veya

it's for (name), or it's in (name).

(isim) için veya (isim) için yapılır.

Water, please.

Su lütfen.

Depending on which country you're from, water may or may not automatically be brought to

Hangi ülkeden olduğunuza bağlı olarak, bir restoranda olduğunuzda su masanıza otomatik olarak getirilebilir veya getirilmeyebilir

your table when you're in a restaurant.

.

If you would like more water, however, you can say "water, please" to make it a little

Ancak daha fazla su istiyorsanız, biraz daha kibar olmak için "su, lütfen" diyebilirsiniz

more polite.

.

I would like, wave at the waitstaff and say "could I please have some more water?"

Garsonlara el sallayıp "biraz daha su alabilir miyim?"

Do you take credit cards?

Kredi kartı kabul ediyor musunuz?

In case you're not sure if the shop that you're in will accept credit cards or debit cards,

Bulunduğunuz mağazanın kredi kartı mı yoksa banka kartı mı kabul ettiğinden emin değilseniz

you can ask them "do you take credit cards?"

"kredi kartı kabul ediyor musunuz?" diye sorabilirsiniz.

And so it doesn't mean "do you take" meaning are you going to take my card, but this "take"

Ve bu "alır mısın" anlamına gelmez, yani kartımı alacak mısın, ama bu "al",

means do you accept credit cards.

kredi kartlarını kabul ediyor musun anlamına gelir.

This isn't what I ordered.

Bu benim sipariş ettiğim şey değil.

So if you're at a restaurant, you order steak and you get lobster instead; you can look

Yani bir restorandaysanız, biftek sipariş edersiniz ve onun yerine ıstakoz alırsınız;

at it and go "ah! this isn't what I ordered."

ona bakabilir ve "ah! Benim sipariş ettiğim şey bu değil" diyebilirsiniz.

Be careful though, saying this politely if you look at the waitstaff and you say this

Yine de dikkatli olun, bunu kibarca söylerseniz, garsona bakıp

isn't what I ordered, they're going to be like, I don't know, just be a nice customer.

sipariş ettiğim şeyin bu olmadığını söylerseniz, Bilmiyorum, sadece iyi bir müşteri olun gibi olacaklar.

"Excuse me, but I don't think this is what I ordered" or "this isn't what I ordered,

"Affedersiniz ama sipariş ettiğim şeyin bu olduğunu sanmıyorum " veya "Siparişim bu değil,

can you please check?"

lütfen kontrol eder misiniz?"

Could we have the menu, please?

Menüyü alabilir miyiz lütfen?

If for some reason you don't receive a menu when you come to the table, you can again

Herhangi bir nedenle masaya geldiğinizde bir menü gelmezse , yine

just wave to a member of the staff and say "could we have the menu, please?"

personelden birine el sallayıp "menüyü alabilir miyiz lütfen?" diyebilirsiniz.

Could you give me a discount?

Bana bir indirim yapabilir misin?

Could you give me a discount means "I would like a cheaper price."

Bana indirim yapar mısınız, "Daha ucuz bir fiyat istiyorum" anlamına gelir.

Essentially, it depends on which country you're in, if haggling or bargaining, meaning talking

Esasen, hangi ülkede olduğunuza bağlıdır , pazarlık mı yoksa pazarlık mı, yani

to the seller to try to reduce the price, my family didn't bargain we didn't haggle,

satıcıyla fiyatı düşürmeye çalışmak anlamına gelir, ailem pazarlık yapmadı biz pazarlık yapmadık,

so I don't haggle depends on you and your culture.

bu yüzden pazarlık yapmamam size bağlı ve kültürünüz.

But just, yeah, just be aware of the culture that you're in, and the place that you're

Ama sadece, evet,

in before you ask this question.

bu soruyu sormadan önce içinde bulunduğun kültürün ve bulunduğun yerin farkında ol.

Do you have any vegetarian dishes?

Herhangi bir vejetaryen yemeğiniz var mı?

Ah!

Ah!

This is useful!

Bu kullanışlı!

Some people have specific eating requirements or eating needs, maybe food allergies, for

Bazı insanların belirli yeme gereksinimleri veya yeme ihtiyaçları vardır, örneğin gıda alerjileri olabilir

example.

.

You can replace vegetarian with the specific dietary requirement that you have, "do you

Vejetaryen yerine sahip olduğunuz özel diyet gereksinimini koyabilirsiniz, "

have any vegan dishes?"

vegan yemeğiniz var mı?"

"Do you have any gluten-free dishes?"

"Glütensiz yemeğiniz var mı?"

"Do you have any low-fat dishes?"

"Az yağlı yemeğiniz var mı?"

"Do you have any low-carb dishes?"

"Düşük karbonhidratlı yemeklerin var mı?"

"Do you have any fish-free dishes?"

"Balıksız yemeğiniz var mı?"

Do you have any...

Herhangi bir...

Could you take a picture of me, please?

Fotoğrafımı çeker misiniz, lütfen? Fotoğraf çekmek

If you are in a location where you would like to take a picture but you don't want to do

istediğiniz bir yerdeyseniz ama özçekim yapmak istemiyorsanız

a selfie, or you don't have a selfie stick or whatever, you want someone else to take

veya özçekim çubuğunuz yoksa başka birinin,

a picture of you, a stranger that you don't know, you can ask them "could you take a picture

bir yabancının fotoğrafınızı çekmesini istiyorsunuz. bilmediğiniz bir durumda onlara "benim bir fotoğrafımı çeker misiniz

of me, please?"

lütfen?" diye sorabilirsiniz.

Or "Excuse me, would you mind taking a picture of me, please?"

Veya "Afedersiniz, bir fotoğrafımı çeker misiniz lütfen?"

I'm allergic to...

Alerjim var...

If you have a food allergy or even an allergy to a medicine, this is the phrase you can

Besin alerjiniz veya hatta bir ilaca alerjiniz varsa,

use to explain that.

bunu açıklamak için kullanabileceğiniz ifade budur.

I'm allergic to wheat, or I can't eat wheat, for example.

Buğdaya alerjim var ya da buğday yiyemem mesela.

Is the Wi-Fi free?

Wi-Fi ücretsiz mi?

Meaning "can I use the Wi-Fi free of charge?"

Anlamı "Wi-Fi'yi ücretsiz kullanabilir miyim?"

Keep in mind some places have a password that you have to ask the staff for, so you can

Bazı yerlerin personele sormanız gereken bir şifresi olduğunu unutmayın , böylece

say "is the Wi-Fi free?"

"Wi-Fi ücretsiz mi?"

If they say yes, you can then follow that up with "can I have the password?"

Evet derlerse, "şifre alabilir miyim?"

I'd like to have a non-smoking seat, please.

Sigara içilmeyen bir koltuk istiyorum, lütfen.

So when you go to a restaurant you have an option between smoking and non-smoking sections;

Yani bir restorana gittiğinizde sigara içilen ve içilmeyen bölümler arasında bir seçeneğiniz var;

the staff will say smoking or non-smoking.

personel sigara içilen veya içilmeyen diyecektir.

You can say I'd like to have a non-smoking seat, please.

Sigara içilmeyen bir koltuk istiyorum diyebilirsin , lütfen.

Quite honestly though, the most natural response is just to say "non-smoking."

Dürüst olmak gerekirse, en doğal tepki "sigara içilmez" demek.

Could I get a map?

Bir harita alabilir miyim?

Maybe it's a map of the subway system for the city that you're in or maybe it's a map

Belki bulunduğunuz şehrin metro sisteminin bir haritası, belki de

of the area around your hotel, you could say "could I have a map" as well.

otelinizin çevresinin bir haritası, "harita alabilir miyim" de diyebilirsiniz.

Could I have the check?

Çeki alabilir miyim?

You're finished at the cafe, you're finished at the restaurant, and it's time to leave,

Kafede işin bitti, restoranda işin bitti, gitme vakti geldi,

it's time to pay; so you say to the waitstaff "excuse me, could I have the check?"

ödeme vakti geldi; yani garsona "afedersiniz, hesabı alabilir miyim?" diyorsunuz.

Another more common expression, perhaps, is "excuse me, check please."

Belki de daha yaygın bir başka ifade de "afedersiniz, lütfen kontrol edin" dir.

You might also hear "bill."

Ayrıca "fatura" da duyabilirsiniz.

Excuse me, can I have the bill?

Afedersiniz, hesabı alabilir miyim?

Where is the bathroom?

Banyo nerede?

Very important question, if you're traveling in America we don't really use the word toilet

Çok önemli bir soru, eğer Amerika'da seyahat ediyorsanız, tuvalet

or washroom very much, we use bathroom or restroom to talk about toilet facilities.

veya tuvalet kelimesini pek kullanmayız, tuvalet olanaklarından bahsetmek için banyo veya tuvalet kullanırız.

"Excuse me, can you tell me where the bathroom is?" or "excuse me, I'm looking for the bathroom,"

"Affedersiniz, banyonun nerede olduğunu söyleyebilir misiniz ?" veya "afedersiniz, tuvaleti arıyorum"

or "I'm looking for the restroom."

veya "tuvaleti arıyorum."

Is this the train for...?

Bu tren... için mi?

Or is this the train that goes to...? to confirm with someone that I'm indeed on the correct

Yoksa giden tren mi bu...? gerçekten doğru

train line.

tren hattında olduğumu biriyle doğrulamak için.

If I say, is this the train bound for San Francisco?

Bu tren San Francisco'ya mı gidiyor dersem ?

You can use that to check if you're correct.

Bunu doğru olup olmadığınızı kontrol etmek için kullanabilirsiniz. İngilizce konuşulan bir ülkede seyahat ederken kullanabileceğiniz

So that's the end those are 20 travel phrases that you can use when you're traveling in

20 seyahat ifadesinin sonuna geldik

an English speaking country.

.

Give them a try, I hope that they go well for you, of course, there are many different

Onları bir deneyin, umarım sizin için iyi giderler, elbette,

variations on these themes so be sure to experiment a little bit.

bu temaların birçok farklı varyasyonu vardır, bu yüzden biraz denediğinizden emin olun . Top Words'ün

Thanks very much for watching this episode of Top Words, and we will see you again soon.

bu bölümünü izlediğiniz için çok teşekkürler , yakında tekrar görüşürüz.

Bye!

Hoşçakal! Dilini bilmediğim

The things that I do before I travel to a country where I cannot speak the language,

bir ülkeye gitmeden önce yaptığım şeyler,

I actually learned numbers.

aslında sayıları öğrendim.

Ok!

Tamam!

Fin!

Fin!