English Topics - How to Improve your English with Music and Movies

Want to get cheat sheets, audiobooks, lessons, apps and much more every month for free?

Kopya sayfaları, sesli kitaplar, dersler, uygulamalar ve çok daha fazlasını her ay ücretsiz olarak almak ister misiniz?

Just click the link in the description to get your free language gifts of the month.

Ayın ücretsiz dil hediyenizi almak için açıklamadaki bağlantıya tıklamanız yeterli.

Alisha: Hi, everybody and welcome back to English Topics.

Alisha: Herkese merhaba, English Topics'e tekrar hoş geldiniz .

My name is Alisha.

Benim adım Alisha.

Today I'm joined in the studio by…

Bugün stüdyoda bana katılan...

Davey: I'm Davey.

Davey: Ben Davey.

Alisha: Welcome, Davey.

Alisha: Hoş geldin Davey.

Thanks for joining us.

Bize katıldığınız için teşekkürler.

Today, our topic is going to be about how to use movies and music and TV shows to improve

Bugün konumuz İngilizcenizi geliştirmek için filmlerin, müziklerin ve TV şovlarının nasıl kullanılacağı hakkında olacak

your English.

.

So, we're both going to share from our own personal experiences but maybe we're going

Yani, ikimiz de kendi kişisel deneyimlerimizi paylaşacağız ama

to share a few things we haven't done, I suppose, but perhaps could help you, or not...

belki yapmadığımız birkaç şeyi paylaşacağız, ama belki size yardımcı olabilir veya olmayabilir...

Anyway, do you want to start?

Neyse, ister misiniz? başlamak?

Davey: Sure.

Davey: Elbette.

Alisha: Alright.

Alisha: Peki.

What's a way to improve English with music, TV, movies?

İngilizceyi müzik, TV, filmlerle geliştirmenin yolu nedir?

Davey: Alright.

Davey: Pekala.

Alisha: Any ideas?

Alisha: Herhangi bir fikir?

Davey: Yes, I do have some ideas.

Davey: Evet, bazı fikirlerim var.

My first recommendation is, use “subtitles in English” as early as possible.

İlk tavsiyem, mümkün olduğunca erken “İngilizce altyazı” kullanın. İngilizce öğrenmeye yeni

This isn't always very easy if you're just starting out learning English.

başlıyorsanız, bu her zaman çok kolay değildir .

If you're starting out learning English and you're watching movies in English you're probably

İngilizce öğrenmeye başlıyorsanız ve İngilizce filmler izliyorsanız muhtemelen

watching in subtitles of your own language.

kendi dilinizde altyazılı izliyorsunuzdur.

But, as soon as you're comfortable reading in English and when you're comfortable getting

Ancak, İngilizce okumaya alıştığınız ve

most of what you're listening to in English, I think switching to subtitles in English

dinlediğiniz şeylerin çoğunu İngilizce olarak almaya alıştığınız anda, İngilizce altyazıya geçmenin

is really important.

gerçekten önemli olduğunu düşünüyorum.

Because, I think when people are watching movies and television shows in English, they

Çünkü bence insanlar İngilizce film ve dizi izlerken

think that it's really going to improve their listening more than anything else but I think

bunun dinleme becerilerini her şeyden çok geliştireceğini düşünüyorlar ama bence sadece dinlemeyi

you can improve other skills, too, not only your listening.

değil diğer becerileri de geliştirebilirsin .

And so, if you switch to subtitles in English, you're also going to improve your reading.

Ve böylece, İngilizce altyazıya geçerseniz, okumanızı da geliştireceksiniz.

You'll learn to read faster, you'll match the spellings of English words with how they

Daha hızlı okumayı öğrenecek, İngilizce kelimelerin yazımlarını

sound and that will really help improve both skills a lot more quickly.

kulağa nasıl geldiğiyle eşleştireceksin ve bu, her iki beceriyi de çok daha hızlı geliştirmeye gerçekten yardımcı olacak.

And, will help you understand what's going on on-screen.

Ve ekranda neler olup bittiğini anlamanıza yardımcı olacaktır .

Alisha: Yeah, actually, I really do agree with that but interestingly enough I put maybe

Alisha: Evet, aslında buna gerçekten katılıyorum ama yeterince ilginç bir şekilde

the first step to what you just described, that was one of mine.

az önce tarif ettiğin şeyin belki de ilk adımını ben attım, bu benimkiydi.

So, I said, “listen to movies in your target language with your native language subtitles

Ben de “hedef dilinizdeki filmleri ana dilinizde altyazılı olarak dinleyin

on.”

” dedim.

So, initially, I was thinking of this as an initial tip.

Yani, başlangıçta, bunu bir ilk ipucu olarak düşünüyordum.

So, to get used to listening to your target language but then being able to familiarize

Yani, hedef dilinizi dinlemeye alışmak ama daha sonra altyazı

yourself in your native language through using subtitles.

kullanarak ana dilinize alışmak .

But then, after you get comfortable with that, maybe you watch the same movie a few times,

Ama sonra buna alıştıktan sonra belki aynı filmi birkaç kez izlersin

for example, you get familiar with the story, with the things that the characters say, then,

mesela hikayeye, karakterlerin anlattıklarına alışırsın sonra

you can switch to using subtitles and familiarize yourself with the story in a whole new way.

alt yazıya geçebilir ve kendini alıştırabilirsin. hikaye tamamen yeni bir şekilde.

So, that can be a really fun way, I think, to practice both your listening and your reading

Bence bu hem dinleme hem de okuma becerilerinizi geliştirmek için gerçekten eğlenceli bir yol olabilir

skills.

.

Davey: I totally agree.

Davey: Tamamen katılıyorum.

Alisha: I suppose you could even read the subtitles out loud along with the characters,

Alisha: Sanırım karakterlerle birlikte altyazıları da yüksek sesle okuyabiliyorsun

too.

.

Davey: That's we're getting ahead of ourselves.

Davey: Bu, kendimizin önüne geçiyoruz.

Alisha: Oh, my.

Alisha: Aman tanrım.

Davey: That brings me to--you should have gone first.

Davey: Bu beni --önce gitmeliydin.

But, that brings me partly to my second tip which is shadowing.

Ancak, bu beni kısmen gölgeleme olan ikinci ipucuma getiriyor .

So, you can do this not only with movies and television but with music as well.

Yani bunu sadece film ve televizyonla değil, müzikle de yapabilirsiniz.

Basically, just trying to repeat what you hear or what you're reading as you're listening

Temel olarak, duyduklarınızı veya okuduklarınızı duyar duymaz ekranda dinlerken tekrar etmeye çalışmak

to it on the screen very immediately after you hear it.

.

And so, for example, if you hear a song lyric or a phrase in the movie or TV show, immediately

Ve örneğin, bir filmde veya dizide bir şarkı sözü veya bir cümle duyarsanız,

after you hear it, try and repeat it back.

onu duyduktan hemen sonra deneyin ve tekrar edin.

That will help kind of improve your speaking, especially, regarding pronunciation and how

Bu, özellikle telaffuz ve

you connect different words together.

farklı kelimeleri birbirine nasıl bağladığınızla ilgili olarak konuşmanızı geliştirmenize yardımcı olacaktır.

Yes.

Evet.

Alisha: Yep, yep.

Alisha: Evet, evet.

I had to same one.

Aynısını yapmak zorundaydım.

I had the same point about music.

Müzik konusunda da aynı fikirdeydim.

Mine was—mine, in particular, was “memorized song lyrics and sing along.”

Benimki - özellikle benimki, " şarkı sözlerini ezberlemek ve birlikte söylemek" idi.

So, I think that gives you an extra sort of way to study if you actually have to read

Bu yüzden,

the song lyrics and try to remember them and repeat them back.

şarkı sözlerini gerçekten okumanız ve onları hatırlamaya çalışmanız ve tekrarlamanız gerekiyorsa, bu size çalışmak için ekstra bir yol sağlıyor.

Sometimes even without the accompaniment of the artist that you're listening to.

Bazen dinlediğiniz sanatçının eşliğinde olmadan bile .

That can be a good way to practice trying to create or trying to just repeat something

Bu, sesli istemi beğenmeden bir şeyi yaratmaya çalışmak veya sadece tekrar etmeye çalışmak için iyi bir yol olabilir

without having necessarily like the audio prompt.

.

But, one point, and I was thinking about this as I was writing this card too, it is a little

Ama bir nokta, ve ben de bu kartı yazarken bunu düşünüyordum, bu

bit tricky.

biraz zor. Müzikle ilgili

If there is something a little bit different about music and I think this differs from

biraz farklı bir şey varsa ve bunun

TV shows and movies, sometimes, one, music doesn't always use perfect grammar.

TV şovlarından ve filmlerden farklı olduğunu düşünüyorum, bazen, bir, müzik her zaman mükemmel dilbilgisi kullanmaz.

Davey: That's true.

Davey: Bu doğru.

Alisha: And, two, sometimes artists will kind of stretch sounds or artists will kind of

Alisha: Ve iki, bazen sanatçılar sesleri bir şekilde esnetirler veya kullandıkları sözcükleri şarkılarının ritmine veya ritmine

change sounds or change emphasis to make the words that they're using match the beat or

uydurmak için sesleri veya vurguyu değiştirirler

the rhythm of their song.

. Bu

So, sometimes it's not always the best way to practice your target language.

nedenle, bazen hedef dilinizde pratik yapmanın en iyi yolu bu olmayabilir .

And, one more point, if I can add to that, is that, frankly, a lot of popular music,

Ve bir nokta daha, eğer buna ekleyebilirsem, açıkçası, pek çok popüler müzikte, gerçekten dikkat etmeniz gereken

there are lots of rude words you have to be really careful about.

pek çok kaba söz vardır .

And, there's also just kind of nonsense, too, so you can't expect everything that you hear

Ve ayrıca bir tür saçmalık da var, bu yüzden müzikte duyduğunuz her şeyin

in music to be exactly the way that people speak but in general, yeah, I think…

tam olarak insanların konuştuğu gibi olmasını bekleyemezsiniz ama genel olarak, evet, bence…

Davey: That’s exactly right.

Davey: Bu kesinlikle doğru.

Alisha: …in terms of just getting familiar with them, a better--more natural rhythm,

Alisha: …sadece onlara aşina olmak açısından , daha iyi-- daha doğal bir ritim,

it can be a really good tool to use.

kullanmak için gerçekten iyi bir araç olabilir.

Davey: I completely agree.

Davey: Tamamen katılıyorum.

Alisha: Yeah, okay.

Alisha: Evet, tamam.

So, we’re super—

Yani biz süperiz...

Davey: You set me up, again.

Davey: Yine bana tuzak kurdun.

My third one.

Benim üçüncü.

Alisha: Oh.

Alişa: Ah.

Davey: I'm just blending right together.

Davey: Sadece birbirine karışıyorum.

Alisha: Okay.

Alişa: Tamam.

Davey: My last point here is “don't believe everything you hear.”

Davey: Buradaki son nokta, " duyduğunuz her şeye inanmayın."

Specifically, to mean that, yes, not only song lyrics but TV shows and movies often

Spesifik olarak, evet, sadece şarkı sözleri değil, TV şovları ve filmler de çoğu

times use imperfect or incorrect grammar as well.

zaman kusurlu veya yanlış gramer kullanır .

And so, you can't always think that that's exactly how something should be said just

Ve bu nedenle, sırf

because you heard it in a song or saw it on TV.

bir şarkıda duydunuz veya televizyonda gördünüz diye bir şeyin tam olarak böyle söylenmesi gerektiğini her zaman düşünemezsiniz .

So, for example, right now, I'm actually re-watching “Buffy, the Vampire Slayer,” I'm a very,

Örneğin, şu anda "Buffy, the Vampire Slayer"ı yeniden izliyorum, çok ama

very open Buffy fan.

çok açık bir Buffy hayranıyım.

And, as I was watching Buffy just today, I realize how they speak on that show isn't

Ve daha bugün Buffy'yi izlerken, o programdaki konuşma biçimlerinin

really like most people speak English.

pek çok insanın İngilizce konuşmasına benzemediğini fark ettim.

Especially, that the writers of that show and the characters on that show sort of have

Özellikle, o şovun yazarlarının ve o şovdaki karakterlerin

their own way of speaking that isn't typical.

tipik olmayan kendi konuşma tarzlarına sahip olmaları.

If you're a learner watching that show or watching other shows, too, you might think

O şovu izleyen veya başka şovları izleyen bir öğrenciyseniz,

that that's how people speak English and hearing vocabulary that you've never heard before

insanların bu şekilde İngilizce konuştuğunu ve daha önce hiç duymadığınız kelimeleri duyduğunu düşünebilirsiniz,

but it's just made up for the show.

ancak bu sadece şov için yapılmıştır.

It's only used on the show.

Sadece dizide kullanıldı.

Alisha: So, that's a key point then.

Alisha: O halde bu kilit nokta.

So, maybe, if you're going to watch TV, you're going to watch movies to try and study English,

Yani, belki, eğer televizyon izleyecekseniz, İngilizce öğrenmek için filmler izleyeceksiniz,

maybe like science fiction or fantasy or like historical movies aren't necessarily the best—well,

belki bilim kurgu ya da fantezi gibi ya da tarihi filmler gibi, her zaman en iyisi olmayabilir - eh,

maybe historical movies to some extent, maybe it's good to pick like a modern or a more

belki bazıları için tarihi filmler ölçüde, belki de çalışmak için modern veya daha çağdaş bir şey gibi seçmek iyidir

contemporary thing to study from.

.

Like, I know “Friends” is a really popular TV show.

Mesela, "Friends" in gerçekten popüler bir TV programı olduğunu biliyorum.

That's comedy, a lot of people like to use that.

Bu komedi, birçok insan bunu kullanmayı sever .

So, that is a good point, too, I think.

Yani bu da iyi bir nokta bence.

Okay, we actually differed finally on that.

Tamam, aslında sonunda bu konuda farklılaştık.

I had something totally different.

Tamamen farklı bir şeyim vardı.

This is something that I actually did when I was studying which is “translate songs

Bu, aslında okurken yaptığım bir şey, yani "beğendiğiniz şarkıları çevirin

you enjoy” or at least try to translate songs that you enjoy.

" veya en azından sevdiğiniz şarkıları çevirmeye çalışın.

A song is usually, maybe three minutes, four minutes long, and there probably aren't going

Bir şarkı genellikle, belki üç dakika, dört dakika uzunluğundadır ve muhtemelen

to be words that entire time and there's going to be some repetition of those words.

tüm zaman boyunca o kadar çok kelime olmayacak ve bu kelimelerin bazı tekrarları olacak.

So, if you can identify, if you can find a song that you like, an artist that you like

Yani, tanımlayabilirseniz, sevdiğiniz bir şarkıyı, sevdiğiniz bir sanatçıyı bulabilirseniz

and maybe there's something that you just love this particular track or whatever it

ve belki de bu parçayı sevdiğiniz bir şey varsa veya her neyse,

is, if you try to translate that, even if it's not a correct translation, you can still

onu tercüme etmeye çalışırsanız, bir şarkı olmasa bile doğru çeviri, hala

be learning those words and you can still be studying how those words fit together and

bu kelimeleri öğreniyor olabilirsiniz ve hala bu kelimelerin nasıl bir araya geldiğini ve başka

how maybe you can understand those words in other situations.

durumlarda bu kelimeleri nasıl anlayabileceğinizi çalışıyor olabilirsiniz .

So, maybe, a word that you've translated in song A, you might hear again in song B, maybe

Yani belki A şarkısında çevirdiğiniz bir kelimeyi B şarkısında tekrar duyabilirsiniz, belki

by the same artist or a different artist.

aynı sanatçının veya farklı bir sanatçının ağzından.

So, because you took the time to try to translate it or at least have an idea of what it might

Dolayısıyla, tercüme etmeye zaman ayırdığınız veya en azından ne anlama geldiğine dair bir fikriniz olduğu için

mean, you can identify it in a different context, in a different situation.

, onu farklı bir bağlamda, farklı bir durumda tanımlayabilirsiniz.

So, this is something that I actually did.

Yani, bu gerçekten yaptığım bir şey.

Davey: That's a very good idea.

Davey: Bu çok iyi bir fikir.

Alisha: Yeah.

Alisha: Evet.

Davey: Yeah.

Davey: Evet.

Alisha: And it was fun.

Alisha: Ve eğlenceliydi.

Davey: I think any time you hear a new word or any time you hear a language that you're

Davey: Bence ne zaman yeni bir kelime duysan ya da çalışmakta olduğun bir dili ne zaman duysan

studying, you're doing that so that you can use that language in the future in other contexts.

, bunu o dili gelecekte başka bağlamlarda kullanabilmek için yapıyorsun.

And so, that's a really good first step to doing that.

Ve bu, bunu yapmak için gerçekten iyi bir ilk adım .

Taking what you've learned, trying to translate it and using it in other ways.

Öğrendiklerinizi alıp tercüme etmeye çalışmak ve başka şekillerde kullanmak.

Alisha: I think so.

Alisha: Bence de.

Okay, that's all I have.

Tamam, sahip olduğum tek şey bu.

So, you have anything else?

Başka bir şeyin var mı?

Davey: That's all I have for now.

Davey: Şimdilik sahip olduğum tek şey bu.

Alisha: Okay.

Alişa: Tamam. İngilizce çalışmak veya başka bir dil öğrenmek için

If you have any other ways that you like to use, music, movies, TV shows, other kinds

kullanmaktan hoşlandığınız başka yollar, müzik, filmler, TV şovları veya diğer medya türleri varsa

of media to study English or to study another language, please let us know in the comments.

, lütfen yorumlarda bize bildirin.

Alright, thanks very much, Davey for joining us.

Pekala, bize katıldığın için çok teşekkürler Davey .

And, thank you, all, very much for watching.

Ve izlediğiniz için hepinize çok teşekkür ederim.

If you liked this video, please be sure to like this video.

Bu videoyu beğendiyseniz, lütfen bu videoyu beğendiğinizden emin olun.

Hit the Like button on this video and subscribe to our channel if you haven't already.

Bu videodaki Beğen düğmesine basın ve hala abone değilseniz kanalımıza abone olun.

And, if you're looking for more detailed lesson information such as the stuff we talked about

Ayrıca, bugün konuştuğumuz şeyler gibi daha ayrıntılı ders bilgileri arıyorsanız

today, you can check us out at EnglishClass101.com.

, bize EnglishClass101.com adresinden göz atabilirsiniz. English Topics'in

Thanks very much for joining us for this episode of English Topics and we'll see you again soon. Bye.

bu bölümünde bize katıldığınız için çok teşekkür ederiz, yakında tekrar görüşürüz. Hoşçakal.