English Topics - How to Start a Conversation

Don’t miss out on new videos. Click the bell.

Yeni videoları kaçırmayın. Zili tıklayın.

And, if you enjoy this video, give it a thumbs up for more.

Ve bu videoyu beğendiyseniz, daha fazlası için bir beğeni verin.

Alisha: Hi, everybody!

Alisha: Herkese merhaba!

Welcome back to English Topics.

İngilizce Konulara tekrar hoş geldiniz.

My name is Alisha and I'm joined by…

Benim adım Alisha ve bana katılan...

Davey: Davey.

Davey: Davey.

Alisha: Hi, Davey.

Alisha: Merhaba, Davey.

So, today, our topic is going to be “How to Start a Conversation in English”.

O yüzden bugün konumuz “ İngilizce Sohbete Nasıl Başlanır” olacak. Bu

So, both of us have tried to prepare a few tips that might help you as you try to start

nedenle, ikimiz de İngilizce çalışmalarınızda sohbet başlatmaya çalışırken size yardımcı olabilecek birkaç ipucu hazırlamaya çalıştık

conversations in your English language studies.

.

So, let's begin.

Öyleyse başlayalım.

Alisha: You’re going to start first again?

Alisha: Yine ilk sen mi başlayacaksın?

Davey: Okay.

Davey: Tamam.

Alisha: I’ll start.

Alisha: Başlıyorum.

I can start first again.

İlk önce yeniden başlayabilirim.

Davey: I’ll start.

Davey: Başlayacağım.

Alisha: Okay.

Alişa: Tamam.

You go first.

İlk sen git.

Davey: We're giving tips on how to start a conversation and I will start today.

Davey: Nasıl sohbet başlatılacağına dair ipuçları veriyoruz ve ben bugün başlayacağım.

My first tip is very important.

İlk ipucum çok önemli.

I’m trying to follow myself right now, “don’t be shy.”

Şu anda kendimi takip etmeye çalışıyorum, " çekingen olma."

Very important tip.

Çok önemli ipucu.

This isn't really so much a language learning tip.

Bu gerçekten bir dil öğrenme ipucu değil.

Well, it doesn't seem like a language learning tip but I think it really is because whenever

Pekala, bu bir dil öğrenme ipucu gibi görünmüyor ama bence gerçekten çünkü ne zaman

you communicate in a second language or a foreign language, it can be really nerve-racking.

ikinci bir dilde veya yabancı dilde iletişim kursanız, bu gerçekten sinir bozucu olabilir. Özellikle biriyle ilk kez konuşuyorsanız, bunu yapmaya çalışmak

It can make you very nervous very anxious to try and do that especially if you're talking

sizi çok gergin ve endişeli yapabilir

to someone for the first time.

.

And so, the first thing is just to remind yourself that it's not a big deal and to not

Ve böylece, ilk şey, kendinize bunun büyük bir sorun olmadığını hatırlatmak ve

be shy and be confident and if you can maintain that attitude as you begin to talk to someone

utangaç olmamak ve kendinize güvenmek ve biriyle konuşmaya başlarken bu tavrı sürdürebilirseniz,

it will be much easier, I think.

bence çok daha kolay olacak.

Alisha: I agree.

Alisha: Katılıyorum.

I agree or even like you say, even if you are shy just pretend that you're not shy.

Katılıyorum hatta dediğin gibi, utangaç olsan bile utangaç değilmiş gibi davran.

Davey: That's a good tip.

Davey: Bu iyi bir ipucu.

Alisha: You know, if you can just pretend just for a few minutes just to start the conversation

Alisha: Biliyorsun, sadece birkaç dakika sohbeti başlatmak

or to continue a conversation a little bit, it can be good even if you feel shy.

veya sohbeti biraz sürdürmek için numara yapabilirsen, utangaç hissetsen bile iyi olabilir.

Davey: I agree and you might find too oftentimes people who would say that they are shy, when

Davey: Katılıyorum ve çoğu zaman utangaç olduklarını,

they talk to someone in another language, they can have a different personality.

biriyle başka bir dilde konuştuklarında farklı bir kişiliğe sahip olabileceklerini söyleyen insanlar bulabilirsiniz. Farklı bir dilde

It's a chance to have a different personality in a different language.

farklı bir kişiliğe sahip olma şansı .

So, if you tell yourself that too, when you speak English, when you speak another language,

Dolayısıyla, kendinize bunu da söylerseniz, İngilizce konuşurken, başka bir dil konuşurken, kendi dilinizi

you're more confident than you are when you speak your own language.

konuşurken olduğundan daha fazla kendinize güvenirsiniz .

Alisha: Yeah, that’s true.

Alisha: Evet, bu doğru.

I've heard that before actually people who say that they feel like they're more outgoing

Bunu daha önce İngilizce konuşurken daha dışa dönük hissettiklerini söyleyen insanlar duymuştum

when they speak English.

.

If that's the case, maybe that's good for you.

Eğer durum buysa, belki bu senin için iyidir .

Also, just in general, another point about—maybe not only starting conversations but continuing

Ayrıca, genel olarak, başka bir nokta - belki sadece sohbet başlatmak değil, aynı zamanda

them to work comfortably.

rahat bir şekilde çalışmaya devam etmek.

English language speakers are with interruptions to some point like you shouldn't always interrupt…

İngilizce konuşanlar, her zaman araya girmemeniz gerektiği gibi bir noktada kesintiye uğrarlar…

Davey: Yup, they are pretty comfortable with it.

Davey: Evet, bu konuda oldukça rahatlar .

Alisha: …the other speaker.

Alisha: …diğer konuşmacı.

See?

Görmek?

He just did it.

Sadece yaptı.

So, we're very comfortable with it.

Yani, onunla çok rahatız.

So, you don't need to wait for an invitation to speak in a conversation.

Bu nedenle, bir sohbette konuşmak için bir davet beklemenize gerek yok . Halihazırda sürmekte olan

You can just join in or maybe agree with the person who's speaking or disagree with the

person who's speaking, as a way to join a conversation that's already in progress.

bir sohbete katılmanın bir yolu olarak, sadece konuşan kişiye katılabilir veya konuşan kişiyle aynı fikirde olabilir ya da konuşan kişiyle aynı fikirde olmayabilirsiniz .

Yeah.

Evet.

Nice one.

Güzel bir.

That's a good one.

Bu iyi bir tanesi.

Okay.

Tamam aşkım.

I will share a tip.

Bir ipucu paylaşacağım.

Mine are a little bit--I don't know.

Benimkiler biraz--bilmiyorum.

They're very dependent on maybe who you're talking to, maybe what your relationship is.

Belki kiminle konuştuğunuza, belki de ilişkinizin ne olduğuna çok bağlıdırlar.

So, let's say for this one you are in a place where like a restaurant or a bar or something

Diyelim ki bunun için restoran veya bar gibi bir yerdesiniz

and you don't know the person you'd like to speak to but maybe there's someone attractive

ve konuşmak istediğiniz kişiyi tanımıyorsunuz ama belki konuşmak isteyeceğiniz çekici biri vardır

you'd like to speak to or maybe you want to speak with the bartender or something.

veya belki barmenle falan konuşmak istiyorsun.

So, maybe this is better if you're trying to speak to a fellow customer.

Yani, bir müşteri arkadaşınızla konuşmaya çalışıyorsanız belki bu daha iyidir .

So, I have—it’s sort of small—"make a simple comment about something happening

Bu yüzden -biraz küçük- "çevrede olan bir şey hakkında basit bir yorum yapmalıyım

in the surroundings.”

."

So, this should be, one, a simple comment, two, something that the other person can clearly

Yani, bu, bir, basit bir yorum, iki, diğer kişinin açıkça

see, and three, something that you can agree on easily.

görebileceği bir şey ve üçüncü, kolayca üzerinde anlaşabileceğiniz bir şey olmalıdır.

So, for example, if somebody has just walked by the restaurant wearing a crazy hat, you

şapka,

could say, “Oh, did you see that guy?”

"Ah, o adamı gördün mü?" diyebilirsin.

Something like that.

Bunun gibi bir şey. Sohbeti

Something that it's easy to agree on to initiate the conversation.

başlatmak için üzerinde anlaşmanın kolay olduğu bir şey .

Or maybe there’s a TV in the bar like “Whoa, did you see that play?” or something that

Ya da barda "Vay canına, o oyunu gördün mü?" ya da o alanda birlikte

maybe you can identify that you may be shared with the other person during the time you've

olduğunuz süre boyunca diğer kişiyle paylaşılabileceğinizi tanımlayabileceğiniz bir şey.Yani,

been in that space together.

So, this should be a very simple comment.

bu çok basit bir yorum olmalı.Burada

Don't make a weird comment here.

tuhaf bir yorum yapmayın.Çok

Make it very, very relaxed.

yapın. , çok rahat.

Create a relaxed environment that the other person feels they can join in easily.

Diğer kişinin kolayca katılabileceğini hissettiği rahat bir ortam yaratın

Mm.

Mm.

Davey: That's a very good tip.

Davey: Bu çok iyi bir ipucu.

Alisha: I'm trying to think of maybe a time that I used this or maybe I wanted to make

Alisha: Belki bunu kullandığım veya belki de kullanmak istediğim bir zamanı düşünmeye çalışıyorum.

a comment and there was another person that happened to be there and we had a moment where

Bir yorum yapın ve orada olan başka bir kişi daha vardı ve bir konuda anlaştığımız bir an yaşadık

we agreed on something.

Davey: Right.

Davey: Doğru

Alisha: But then the conversation didn't really continue.

Alisha: Ama sonra konuşma gerçekten devam etmedi

Davey: Yes.

Davey: Evet

Alisha: So, it's kind of a good way to test and see if that other person wants to speak

Alisha: Yani, çok naziksiniz diğer kişinin de seninle konuşmak isteyip istemediğini test etmek ve görmek için iyi bir yol.Davey

to you too.

Davey: Yes, yeah.

: Evet, evet.

That's a good point and it makes me think—this isn't one of my tips this is an extra—a

free tip.

bahşiş.

You're getting a free, freebie tip now—

Şimdi ücretsiz, bedava bir bahşiş alıyorsunuz—

Alisha: Tips everywhere.

Alisha: Her yerde bahşiş

Davey: They're flying around.

Davey: Ortalıkta uçuyorlar.

To be patient, wait for your opening too because you might want to talk to this person next

Sabırlı olmak için açılışını da bekleyin çünkü yanınızdaki bu kişiyle konuşmak isteyebilirsiniz

to you but if you just butt in with a question out of nowhere it might seem very strange.

ama eğer birdenbire bir soruyla araya girmek çok garip gelebilir.

But, if you wait and have a moment, wait for that guy with the funny hat to walk by, and

Ama biraz beklersen, komik şapkalı adamın geçmesini beklersen ve

then, you have your opening, then you have a natural point that you can enter a conversation

sonra açılışını yaparsan, o zaman biriyle sohbete girebileceğin doğal bir noktaya sahip olursun

with someone

Alisha: Yeah, and I think—

Alisha: Evet, ve ben düşün...

Davey: So, be patient.

Davey: Öyleyse sabırlı ol.

Alisha: Totally.

Alişa: Kesinlikle.

Going back to your point about not being shy, don't be so focused on waiting for that moment

Utangaç olmamakla ilgili noktanıza dönecek olursak, o anı beklemeye o kadar odaklanmayın

that you just pick something really strange.

ki gerçekten garip bir şey seçin.

Davey: Yes.

Davey: Evet.

Yeah.

Evet.

Alisha: Like, if I like walked up to you, I don't know you, in a bar, “Did you hear

Alisha: Mesela, bir barda sana doğru yürüdüysem, seni tanımıyorum, "

that noise?”

Şu sesi duydun mu?"

Davey: Yes.

Davey: Evet.

Alisha: I think that's a really strange question.

Alisha: Bence bu gerçekten garip bir soru.

Maybe he did hear that noise but that's a really strange question to introduce yourself.

Belki o sesi duymuştur ama kendinizi tanıtmanız için gerçekten garip bir soru.

Davey.

Davey.

Yeah.

Evet.

That's true.

Bu doğru.

Actually, all this kind of relates to my second tip.

Aslında, tüm bunlar benim ikinci ipucumla ilgili.

That's very similar to your tip about making a kind of comment was “ask an indirect question.”

Bu, bir tür yorum yapmakla ilgili "dolaylı bir soru sorun" şeklindeki ipucunuza çok benziyor.

And, I noticed a lot of the comments, your tip was to make a comment but a lot of your

Ve yorumların çoğunu fark ettim, ipucunuz yorum yapmaktı ama yorumlarınızın çoğu

comments, the examples you gave are questions.

, verdiğiniz örnekler sorudan oluşuyor.

Alisha: That’s true.

Alisha: Bu doğru.

Davey: Importantly, I think that those questions should be kind of indirect questions.

Davey: Daha da önemlisi, bu soruların dolaylı sorular olması gerektiğini düşünüyorum.

For example, if I'm standing at the bus stop and I want to start a conversation with someone

Örneğin otobüs durağında duruyorum ve otobüs durağında duran başka biriyle sohbet başlatmak istiyorum

else standing at the bus stop.

.

Let's say it's very, very hot but if I turn to that person and say, “Do you think it's

Çok çok sıcak diyelim ama o kişiye dönüp “Sence

hot?”

sıcak mı?”

That’s very strange.

Bu çok garip.

But, if I say something like, “Oh, it's pretty hot today, right?”

Ama "Oh, bugün oldukça sıcak, değil mi?"

You know that's a little bit more casual, a little bit more informal.

Bilirsin, bu biraz daha gündelik, biraz daha gayri resmi.

Alisha: Yeah.

Alisha: Evet.

Davey: You don't want to scare people with these very direct questions.

Davey: İnsanları bu çok doğrudan sorularla korkutmak istemezsin.

Alisha: That's true.

Alisha: Bu doğru.

That's true and even a question--that's a great example.

Bu doğru ve hatta bir soru - bu harika bir örnek.

“Do you think it's hot?” is a really weird question.

"Sence sıcak mı?" gerçekten garip bir soru.

Davey: Very strange question.

Davey: Çok garip bir soru.

Alisha: But, again, keeping or giving people that opportunity to agree with you.

Alisha: Ama yine de, insanlara seninle aynı fikirde olma fırsatı vermek ya da vermek .

Davey: Yes.

Davey: Evet.

Alisha: You're throwing a little opinion out there.

Alisha: Ortaya küçük bir fikir atıyorsun .

“It's hot right?”

"Sıcak değil mi?"

“Oh, yeah, it's hot.”

"Ah, evet, çok sıcak."

Davey: It's true.

Davey: Bu doğru.

Alisha: That's a really, really good one.

Alisha: Bu gerçekten çok iyi bir soru.

I totally agree.

Tamamen katılıyorum.

But, I think for that exact same reason, I've had some people come up to me and they try

Ama sanırım tam da bu nedenle, bazı insanlar yanıma geldi ve

to begin a conversation with, “How are you?”

"Nasılsın?"

Davey: Yeah, that's—

Davey: Evet, bu...

Alisha: That's an introduction that you use for people that you already know.

Alisha: Bu zaten tanıdığın insanlar için kullandığın bir giriş.

Davey: Yes.

Davey: Evet.

Alisha: So, don't try to start a conversation with, “How are you?”

Alisha: Yani, "Nasılsın?" Kulağa

It sounds too familiar and it's a little confusing.

çok tanıdık geliyor ve biraz kafa karıştırıcı.

Davey: Strangers don't always want to tell you how they are.

Davey: Yabancılar size her zaman nasıl olduklarını söylemek istemezler.

Alisha: That's true.

Alisha: Bu doğru.

What if I'm bad?

Ya kötüysem?

I don't want to tell you.

sana söylemek istemiyorum

What if I feel bad that day?

Ya o gün kendimi kötü hissedersem?

Yeah.

Evet.

So, don't use how are you to introduce yourself.

Bu yüzden, kendinizi tanıtmak için nasılsınız demeyin.

Nice one.

Güzel bir.

Okay.

Tamam aşkım.

Davey: So, what do you have next?

Davey: Sırada ne var?

Alisha: Actually, maybe this is somewhat related to the one you just mentioned.

Alisha: Aslında, bu biraz önce bahsettiğin şeyle ilgili olabilir.

Davey: Okay.

Davey: Tamam.

Alisha: I've got—okay, this is maybe at a party or a social event situation.

Alisha: Ben... tamam, bu belki bir partide ya da sosyal bir etkinlik durumunda.

I have, “energetically introduce yourself and ask a question about where you are.”

"Enerjik bir şekilde kendinizi tanıtın ve nerede olduğunuz hakkında bir soru sorun."

So, this might be a little specific.

Yani, bu biraz spesifik olabilir.

But, if you go to a social event where you're there to meet people and to speak to people,

Ancak, insanlarla tanışmak ve insanlarla konuşmak için orada olduğunuz sosyal bir etkinliğe giderseniz,

if you go up to someone and you just introduce yourself with a big smile and say, “Hi!

birinin yanına giderseniz ve sadece kocaman bir gülümsemeyle kendinizi tanıtıp “Merhaba!

my name is Alisha.

benim adım Alisha. Daha önce

Have you ever been to one of these events before?”

hiç bu etkinliklerden birine katıldınız mı ?”

Something like that can get the conversation started.

Böyle bir şey konuşmayı başlatabilir.

But, again, this is I feel like--it's a tip that's good in a place where everyone is there

Ama yine de şunu hissediyorum - herkesin benzer bir amaç için orada olduğu bir yerde bu iyi bir ipucu

for a similar purpose.

.

If you do that-- to use your example, at the bus station, it's a little bit weird or if

Bunu yaparsanız-- örneğini kullanmak gerekirse, otobüs durağında, bu biraz gariptir veya

you're if you're just in public, you pass someone on the street, it's a little strange

sadece toplum içindeyseniz, sokakta birinin yanından geçerseniz, öylece yürümek biraz gariptir

to just walk up and introduce someone energetically.

ve birini enerjik bir şekilde tanıtın.

But, if you're in a location where you have this chance, there are a couple of nice little

Ancak, bu şansın olduğu bir yerdeyseniz ,

introductory questions you could use for events.

etkinlikler için kullanabileceğiniz birkaç güzel giriş sorusu var.

That’s one that I've used, “Hi.

Kullandığım bir tanesi, “Merhaba.

Is this your first time here?” or “Who do you know at this party?”

Buraya ilk gelişiniz mi?” veya " Bu partide kimi tanıyorsun?"

“How did you find out about this event?”

"Bu olayı nasıl öğrendin?"

That sort of thing.

Bu tür bir şey.

Davey: Also, similar kind of question in those situations is asking someone for help or for

Davey: Ayrıca, bu tür durumlarda benzer türde bir soru, birinden yardım veya

information because it lets that other person know that you're not a scary or threatening

bilgi istemektir çünkü bu, siz yardım istiyor olsanız da, diğer kişinin bu durumda sizin korkutucu veya tehdit edici biri olmadığınızı bilmesini sağlar

person in that situation either if you're asking for help.

.

You know, “Can you can you tell me where the kitchen is?

Bilirsin, “Mutfağın nerede olduğunu söyleyebilir misin ?

I need to put this in the refrigerator,” something like that.

Bunu buzdolabına koymalıyım” gibi bir şey.

And then, that shows the other and that you're not you're not an expert on this, you're asking

Ve sonra, bu diğerini ve senin bu konuda uzman olmadığını gösteriyor, onlardan

for their help and that kind of gives people an easy thing to engage you on to talk about

yardım istiyorsun ve bu, insanların seni Alisha hakkında konuşmaya ikna etmeleri için kolay bir şey veriyor

Alisha: Yeah.

: Evet.

Absolutely.

Kesinlikle.

Davey: Asking for help can be a nice way, too.

Davey: Yardım istemek de güzel bir yol olabilir .

Alisha: Yeah.

Alisha: Evet.

That's a good point.

İyi bir noktaya değindin. Bence

I think asking for help.

yardım istemek.

It also kind of puts you in a slightly vulnerable position.

Aynı zamanda sizi biraz savunmasız bir konuma sokar.

It makes you seem a little bit like, “I need help.

Biraz "Yardıma ihtiyacım var" gibi görünmenize neden oluyor .

Please take care of me.”

Lütfen bana dikkat et."

It's a little bit interesting.

Bu biraz ilginç.

So, that's a good tip, too, I think.

Bu da iyi bir ipucu bence.

Okay.

Tamam aşkım.

I think we're on to number three for you.

Sanırım senin için üçüncü sıradayız.

Davey: We are.

Davey: Öyleyiz.

My last one is a very important one.

Sonuncusu çok önemli.

This comes at the end though.

Bu sonunda geliyor.

It’s “don’t take it personally if the person doesn't want to talk.”

"Kişi konuşmak istemiyorsa bunu kişisel algılama ."

A lot of times if you try and start a conversation with a stranger, they don't always want to

Çoğu zaman bir yabancıyla sohbet etmeye çalışırsan, her zaman

talk to you.

seninle konuşmak istemezler.

People try and talk to the stranger, tries to talk to me.

İnsanlar yabancıyla konuşmaya çalışıyor, benimle konuşmaya çalışıyor.

I might be very busy, I might have had a bad day, I may not want to talk to them, that

Çok meşgul olabilirim, kötü bir gün geçirmiş olabilirim , onlarla konuşmak istemeyebilirim, bu onların

doesn't mean that they're a bad person or they can't speak English or anything like

kötü biri oldukları veya İngilizce konuşamadıkları veya bunun gibi bir şey olduğu anlamına gelmez

that.

.

So, if you have that experience--you know, my first tip was “don't be shy.”

Yani, bu deneyime sahipseniz, bilirsiniz, ilk tavsiyem "çekingen olmayın" oldu. Biriyle sohbet

You might be very nervous about starting a conversation with someone, and then, you work

başlatma konusunda çok gergin olabilirsiniz ve sonra

up the courage you go and you ask them a question and they don't want to talk to you.

cesaretinizi toplarsınız ve onlara bir soru sorarsınız ve sizinle konuşmak istemezler. Sorun

That's okay.

yok.

Don't take it personally.

Kişisel algılama.

It has nothing to do with you.

Seninle ilgisi yok.

You know, you can find someone else to talk to.

Biliyorsun, konuşacak başka birini bulabilirsin .

Alisha: Mm-hmm.

Alisha: Mm-hmm.

That's true.

Bu doğru.

That's true and I think that's especially important because depending on the culture

Bu doğru ve bence bu özellikle önemli çünkü içinde bulunduğunuz kültüre bağlı olarak,

that you're from, you might have heard like, “Oh, English speakers, particularly American,

"Ah, İngilizce konuşanlar, özellikle Amerikalılar,

they're so friendly or so outgoing.”

çok arkadaş canlısı veya çok dışa dönükler" gibi şeyler duymuş olabilirsiniz.

But if a stranger tries to speak to me or to you, maybe we're going to ignore you on

Ama bir yabancı benimle ya da seninle konuşmaya çalışırsa , belki

the street because we don't know who that person is or maybe like you said, we've had

o kişinin kim olduğunu bilmediğimiz için seni sokakta görmezden geleceğiz ya da senin dediğin gibi,

a bad day or whatever it is.

kötü bir gün geçirdik ya da her neyse. dır-dir. Tanımadığınız bir insanla

There are so many reasons not to want to talk to a person that you don't know so don't be

konuşmak istememek için o kadar çok sebep var ki

offended, don't be sad.

alınmayın, üzülmeyin.

Davey: Don't be discouraged, don't think that, “Oh, my English is so bad.

Davey: Cesaretiniz kırılmasın, “Oh, İngilizcem çok kötü.

This person didn't want to talk to me.”

Bu kişi benimle konuşmak istemedi.”

Don't think that.

Bunu düşünme.

That it could be any other reason why someone doesn't want to talk to you

Birinin seninle konuşmak istememesinin başka bir nedeni olabilir

Alisha: Mm-hmm.

Alisha: Mm-hmm.

That's true.

Bu doğru.

That's true.

Bu doğru.

Nice tip.

Güzel ipucu.

That's really important.

Bu gerçekten önemli.

Okay, then we will move on to my last one.

Tamam, o zaman sonuncusuna geçelim.

Okay.

Tamam aşkım.

So, for my last one, this is maybe among people that you have some acquaintance with.

Yani, sonuncusu için, bu belki biraz tanıdığın insanlar arasında.

Maybe you're not super close to them but you've seen them before or maybe it's coworkers you're

Belki onlara çok yakın değilsiniz ama onları daha önce gördünüz ya da belki iş arkadaşlarınız

not super close to but anyway you'd like to make your relationship with those people deeper.

çok yakın değilsiniz ama yine de o insanlarla ilişkinizi derinleştirmek istiyorsunuz.

“you can share a story about something you did recently.”

"son zamanlarda yaptığınız bir şey hakkında bir hikaye paylaşabilirsiniz ."

Something interesting, a small short story.

İlginç bir şey, küçük bir kısa hikaye. Hafta sonu süt almak için alışverişe çıkmakla

Don't tell a long, ten-minute story about going shopping for milk on the weekend.

ilgili on dakikalık uzun bir hikaye anlatmayın .

That's boring.

Bu sıkıcı.

But, something interesting that you did, relatively recently that maybe they can find something

Ancak, nispeten yakın zamanda yaptığınız ilginç bir şey, belki

of interest or something of value in.

ilgi çekici veya değerli bir şey bulabilirler.

So, maybe you found a new restaurant that was good, maybe you went to a concert and

Yani, belki iyi olan yeni bir restoran buldunuz , belki bir konsere gittiniz ve

that was exciting, maybe you met someone interesting.

bu heyecan vericiydi, belki tanıştınız ilginç biri

So, if there's something that you can share about yourself that the other person might

Bu nedenle, kendiniz hakkında paylaşabileceğiniz ve diğer kişinin

find valuable, that's a good way to initiate conversation.

değerli bulabileceği bir şey varsa, bu, sohbet başlatmak için iyi bir yoldur .

Davey: Yeah.

Davey: Evet.

On that point, if I can add another free tip.

Bu noktada, başka bir ücretsiz ipucu ekleyebilirsem.

Alisha: Oh, my gosh.

Alisha: Aman Tanrım.

Davey: On that note, it made me think, you spoke earlier about being vulnerable, asking-asking

Davey: Bu notta, daha önce savunmasız olmakla ilgili konuştuğunuzu düşünmeme neden oldu, yardım isteme-

for help can show that you're vulnerable.

yardım isteme, savunmasız olduğunuzu gösterebilir.

Tell an embarrassing story.

Utanç verici bir hikaye anlat.

Alisha: That’s good, too.

Alisha: Bu da iyi.

Davey: Don't brag.

Davey: Övünme.

Don't talk about this great new car that you bought, no one wants to hear that.

Aldığın bu harika yeni araba hakkında konuşma , kimse bunu duymak istemez. Yeni arabanızı satın aldıktan

Talk about how you lost your car keys immediately after you bought your new car.

hemen sonra arabanızın anahtarlarını nasıl kaybettiğinizden bahsedin .

Tell an embarrassing story.

Utanç verici bir hikaye anlat. Karşınızdaki

Tell something that will make the person laugh and will make you be vulnerable and look like

kişiyi güldürecek, sizi savunmasız hale getirecek ve

a normal person.

normal bir insan gibi görünmenizi sağlayacak bir şey söyleyin.

Alisha: That's true.

Alisha: Bu doğru.

That's true.

Bu doğru.

Telling—actually, that’s a good strategy.

Söylemek—aslında bu iyi bir strateji. Buna

It's called self-deprecation.

kendini küçümseme denir.

So, it means to make yourself look bad or to put yourself in a lower status, a lower

Yani kendini kötü göstermek ya da kendini daha aşağı bir konuma, daha aşağı bir

position and it can be very effective for making friends and like making people laugh.

konuma sokmak anlamına gelir ve arkadaş edinmekte ve insanları güldürmekten hoşlanmak için çok etkili olabilir.

I totally do this.

Bunu tamamen yapıyorum.

It's actually a lot of fun when you think about it like a story about something bad

Bunu, kötü bir şey hakkında bir hikaye gibi düşündüğünüzde aslında çok eğlenceli,

happening is often times more interesting than a story about something good happening.

genellikle iyi bir şey hakkında bir hikayeden çok daha ilginçtir.

Davey: That's true.

Davey: Bu doğru.

All the best comedies are about terrible things happening

En iyi komedilerin hepsi, olan korkunç şeyler hakkındadır

Alisha: Yeah.

Alisha: Evet.

So, if you have something like a little—yeah, like you lost your car keys or you had some

Yani, biraz gibi bir şeyiniz varsa - evet, arabanızın anahtarlarını kaybetmişsiniz gibi veya

kind of funny episode where maybe you don't look like the hero of the story that's a really

hikayenin kahramanı gibi görünmediğiniz bir tür komik bölüm yaşamışsanız, bu

good one to share.

paylaşmak için gerçekten iyi bir şey.

Have you had anything happened to you recently?

Yakın zamanda başına bir şey geldi mi?

Davey: Oh, my gosh.

Davey: Aman Tanrım.

I probably have.

Muhtemelen var.

Alisha: I lost my bag I just came back from traveling in Europe and my bag got lost between

Alisha: Çantamı kaybettim Avrupa seyahatinden yeni döndüm ve çantam

Dubai Airport and Tokyo Airport.

Dubai Havaalanı ile Tokyo Havaalanı arasında kayboldu.

And so, my bag didn't arrive so I had to go two days without any of my clothes or anything.

Ve böylece çantam gelmedi, bu yüzden iki gün boyunca hiçbir şey giymeden gitmek zorunda kaldım.

And then, when I finally got my bag, I was like, “Yay!”

Ve sonunda çantamı aldığımda, "Yaşasın!"

I got it from the delivery guy.

Teslimatçıdan aldım.

I was so happy.

Çok mutlu olmuştum.

I opened it up like my sunscreen and exploded inside my bag.

Güneş kremim gibi açtım ve çantamın içinde patladım.

I was like, “Hmm, yeah.

“Hmm, evet.

At least, I have my objects.”

En azından benim nesnelerim var.”

I have my clothes and thing.

Kıyafetlerim ve eşyalarım var.

Davey: And, they won't get sunburned.

Davey: Ve güneşten yanmayacaklar.

Alisha: Exactly.

Alişa: Aynen.

Now, I won't sunburn any of my clothes.

Artık hiçbir kıyafetimi güneşte yakmayacağım.

So, yeah.

Yani evet.

So, I mean it's like a small relatable, “Hmm, that moment.”

Demek istediğim, bu küçük bir ilişkilendirilebilir gibi, "Hmm, o an."

Small relatable story that maybe someone else can identify like, “Oh, that happened to

Belki bir başkasının "Ah, bu

me one time,” and then, the conversation rolls from there.

bir kere benim başıma geldi" gibi tanımlayabileceği küçük, ilişkilendirilebilir bir hikaye ve ardından konuşma oradan devam eder.

So, nice tip.

Yani, güzel ipucu.

Okay, are you out of free tips?

Tamam, bedava bahşişin bitti mi?

Are those all your free tips?

Bunların hepsi senin bedava bahşişlerin mi?

Davey: That's all for today

Davey: Bugünlük bu kadar

Alisha: For conversation starters.

Alisha: Konuşmayı başlatmak için.

Davey: That’s all I got today.

Davey: Bugün sahip olduğum tek şey bu.

Alisha: We can't continue this conversation.

Alisha: Bu konuşmaya devam edemeyiz.

That's a different subject.

O farklı bir konu.

Alright.

Peki.

Well, we'll finish there for today.

Pekala, bugünlük orada bitireceğiz. English Topics'in

Thanks very much for joining us for this episode of English Topics.

bu bölümünde bize katıldığınız için çok teşekkür ederiz .

Davey, thanks very much for joining us.

Davey, bize katıldığın için çok teşekkürler.

Davey: Thank you for having me.

Davey: Beni kabul ettiğiniz için teşekkür ederim.

Alisha: If you like this video, please make sure to hit the like button and subscribe

Alisha: Bu videoyu beğendiyseniz, lütfen beğen düğmesine basmayı ve kanalımıza abone olmayı unutmayın

to our channel as well.

.

Also, if you want to find more content like this, please make sure to check us out at

Ayrıca, bunun gibi daha fazla içerik bulmak istiyorsanız , lütfen EnglishClass101.com adresinde bize göz attığınızdan emin olun

EnglishClass101.com.

. Kullandığınız

If have any ideas for how to start a conversation that you use, please make sure to leave it

bir sohbeti nasıl başlatacağınıza dair herhangi bir fikriniz varsa ,

in a comment too so we can check it out.

kontrol edebilmemiz için lütfen yorumda bırakmayı unutmayın.

Thanks very much for watching this episode and we'll see you again soon. Bye.

Bu bölümü izlediğiniz için çok teşekkürler ve yakında tekrar görüşürüz. Hoşçakal.

Davey: Bye!

Güle güle!