English Topics - Alisha and Michael's Favorite English

Alisha: Hi everybody, I’m Alisha and I'm joined today by..

Alisha: Herkese merhaba, ben Alisha ve bugün bana katılan...

Michael: Michael. Hello.

Michael: Michael. Merhaba.

Alisha: And today we're going to be talking about our favorite english words.

Alisha: Ve bugün en sevdiğimiz İngilizce kelimeler hakkında konuşacağız.

So let's get right into it.

Öyleyse hemen konuya girelim.

Let's start with Mike.

Mike'la başlayalım.

Michael: Oh.. man.

Michael: Oh.. adamım.

Alisha: A favorite English word or phrase please.

Alisha: Favori bir İngilizce kelime veya cümle lütfen.

Michael: Okay.

Michael: Tamam. Bu

So just so you guys know at home before we film this, we each wrote down

yüzden, bunu çekmeden önce evde bilin diye söylüyorum , her birimiz

a few phrases or words, our personal favorites, and we have not shown them to each other yet.

kişisel favorilerimiz olan birkaç cümle veya kelime yazdık ve bunları henüz birbirimize göstermedik.

Alisha: I have no idea he has.

Alisha: Sahip olduğu hakkında hiçbir fikrim yok.

Michael: So..

Michael: Pekala.. Hile

I'm cheating I'm cheating and I'm gonna give four words that aren't a phrase but

yapıyorum Hile yapıyorum ve tamlama olmayan ama aşağı yukarı aynı olan dört kelime vereceğim

they're about the same..

..

I’ll just show you.

Size sadece göstereceğim.

Okay. lemme, wanna, gimme, gonna.

Tamam aşkım. ver, istiyorum, ver, yapacak.

lemme, wanna, gimme, gonna.

ver, istiyorum, ver, yapacak.

So these are, I know, I'm cheating but these are two words the they're basically contractions

Yani bunlar, biliyorum, kopya çekiyorum ama bunlar temelde argoda kullanılan kısaltmalar olan iki kelime

that are used to in slang.

.

So like “let me know”, “let me know when you're free, let's then go to a

Yani “bana haber ver”, “ boş olduğun zaman haber ver, sonra

movie together.

birlikte bir filme gidelim.

Umm…

Umm…

“I wanna eat a cheeseburger.

“Çizburger yemek istiyorum.

“Gimme.”

"Ver."

“Gimme that cheeseburger.

"O çizburgeri bana ver.

I wanna eat a cheeseburger.”

Çizburger yemek istiyorum.”

“I wanna eat a cheeseburger.”

"Bir çizburger yemek istiyorum."

I don’t know why.

neden bilmiyorum

I’m hungry I guess.

Acıktım sanırım.

Alisha: Are you hungry?

Alisha: Aç mısın?

I was gonna ask you.

sana soracaktım

Michael: So those are some of my favorite.

Michael: Yani bunlar benim favorilerimden bazıları.

And I think these are totally acceptable to use if your boss, in all contexts in my personal

Ve kişisel görüşüme göre, bunların patronunuz tarafından kullanılmasının tamamen kabul edilebilir olduğunu düşünüyorum

opinion.

.

Alisha: Yeah, they're really really common words, aren't they?

Alisha: Evet, gerçekten çok yaygın kelimeler, değil mi?

They're really in the natural so of many my students would say “let me” “want to”

Bunlar gerçekten doğaldır, bu yüzden birçok öğrencim "izin ver", "istiyorum", "

“going to” and so on but actually we don't really say those things when we are speaking

gidiyorum" vb

just normally.

. Böyle

It sounds a little bit, kinda, strict and almost militaristic

söylemek biraz, biraz katı, katı ve neredeyse militarist geliyor..

to say it like that so..Yeah those are really good words if you wanna sound more natural

Evet, İngilizce konuşan arkadaşlarınızla konuşurken daha doğal görünmek istiyorsanız bunlar gerçekten güzel sözler

when you're speaking with your english-speaking friends.

.

Yeah..

Evet

Okay.

tamam.

Well I think that took a very different tactics from you.

Bence bu senden çok farklı bir taktik aldı .

I didn’t.

yapmadım

I pick some other words that I use a lot and that maybe a little bit..

Çok kullandığım ve belki biraz da olsa başka kelimeler seçiyorum ..

I don't know unusual to come across.

Karşılaşılması alışılmadık bir şey bilmiyorum.

I did one on each card so bear with me here.

Her kartta bir tane yaptım, bu yüzden burada benimle kal.

Michael: It’s okay.

Michael: Sorun değil. Ben

I cheated.

aldattım.

Alisha: My first one is.. “gnarly”.

Alisha: İlkim .. "korkunç".

Gnarly is my first word.

Gnarly benim ilk kelimem.

This is a phrase not, this word is not really so common but where I'm from.

Bu bir cümle değil, bu kelime gerçekten çok yaygın değil ama benim geldiğim yerde.

I was born in California and there's a big surf culture in California and so this was

Kaliforniya'da doğdum ve Kaliforniya'da büyük bir sörf kültürü var ve bu yüzden

the word when I grew up with my mom saying and my dad saying.

büyüdüğümde annem ve babamın söylediği kelime buydu.

Hmm.

Hmm.

Gnarly is a word that mean somewhere between awesome and dangerous and so surfers would

Gnarly, harika ile tehlikeli arasında bir yer anlamına gelen bir kelimedir ve bu nedenle sörfçüler gerçekten çok büyük

use this word whenever they catch a wave that’s really really big, they do like some kind

bir dalga yakaladıklarında bu kelimeyi kullanırlar, bir tür

of crazy trick, and their friends congratulate them afterwards by saying “Well that was

çılgın numaradan hoşlanırlar ve daha sonra arkadaşları "Pekala, bu korkunçtu" diyerek onları tebrik eder.

gnarly.”

”

I still use this today like when I.. when I almost fell down for example and I’m like

Bunu bugün hala kullanıyorum, örneğin neredeyse düşüyordum ve

“Oh..that was gnarly.” is something like that.

"Oh .. bu korkunçtu" dediğim zamanki gibi. bunun gibi bir şey .

So that’s one of my favorite English word.

Bu benim en sevdiğim İngilizce kelimelerden biri.

Michael: So..

Michael: Pekala..

I’m glad you said that.. umm.. because I just used this and some of few the friends

Bunu söylediğine sevindim.. umm.. çünkü bunu az önce kullandım ve

I was with were from the UK, and they were making fun to me.

birlikte olduğum birkaç arkadaşım Birleşik Krallık'tandı ve benimle dalga geçiyorlardı.

They said “Oh, gnarly bros.”

“Ah, budaklı kardeşler” dediler.

And I was like “shut up” “shut up.”

Ben de "kapa çeneni" "kapa çeneni" gibiydim.

So when we use it, I'm from Colorado and we kinda steal some of the culture from California

Bu yüzden onu kullandığımızda, ben Colorado'luyum ve filmler aracılığıyla Kaliforniya'dan kültürün bir kısmını çalıyoruz

through the movies.

.

It’s all though the states.

Hepsi eyaletler olsa da.

So I say that as well.

Yani ben de bunu söylüyorum.

And you can also use it the way I was using it was just

Ve benim kullandığım şekilde de kullanabilirsiniz, tıpkı

like that something is really severe.

bir şeyin gerçekten şiddetli olduğu gibiydi.

So it’s like a bad cut.

Yani kötü bir kesim gibi.

It looks gross.

İğrenç görünüyor.

And that's how I was using.

Ve ben böyle kullanıyordum.

And they are still “oh, gnarly.”

Ve onlar hala "ah, budaklı".

Alisha: That’s another use for it too.

Alisha: Bu da onun başka bir kullanımı. Ben

I use that as well.

de bunu kullanıyorum.

You know, like if you see something kinda nasty looking like on the street, you see,

Bilirsiniz, sokakta çok çirkin görünen bir şey görürseniz , bilirsiniz,

I don't know maybe a frog got run over by a car something in your neighborhood.

bilmiyorum belki de mahallenizde bir kurbağaya araba çarpmıştır.

“Oh, that’s gnarly.”

"Ah, bu korkunç."

So yeah, it’s really gnarly.

Yani evet, gerçekten iğrenç.

Something that’s just kinda sketchy.

Biraz kabataslak olan bir şey.

I thought that should’ve been my word; sketchy, anyway.

Bunun benim sözüm olması gerektiğini düşündüm; kabataslak, her neyse.

Sketchy is a good one.

Sketchy iyidir.

Can we re-do?

Tekrar yapabilir miyiz?

Okay.

Tamam aşkım.

Michael: So I also use words, those are words that I use all the time.

Michael: Yani kelimeleri de kullanıyorum, bunlar her zaman kullandığım kelimeler.

And I actually typed them out on Facebook.

Ve aslında onları Facebook'ta yazdım.

And this is another one that I use all the time.

Bu da her zaman kullandığım başka bir şey . En

One of my favorites phrase “hang out”.

sevdiğim ifadelerden biri "takılmak".

“hang out”.

"oyalanmak".

We use this pretty much everywhere in the United States, even people in UK, Australia

Bunu Amerika Birleşik Devletleri'nde hemen hemen her yerde kullanıyoruz , hatta İngiltere, Avustralya'daki insanlar bile

use this phrase.

bu ifadeyi kullanıyor.

What I like about it is that you can be ambiguous with it.

Bu konuda sevdiğim şey, onunla belirsiz olabilmeniz.

Ambiguous it's not one or the other.

Belirsiz biri ya da diğeri değil.

So if you're going to ask some girl out.

Yani bir kıza çıkma teklif edeceksen.

Instead of saying “Would you like to go on a date with me?”

"Benimle çıkmak ister misin?"

Oh, that scare you.

Bu seni korkutuyor.

You might..

Yapabilirsin..

She might reject you and say “no.”

Seni reddedebilir ve "hayır" diyebilir.

You say “Wanna hang out?”

"Takılmak ister misin?"

Alisha: Okay.

Alişa: Tamam.

Michael: Yeah, or she say “No I’m busy.”

Michael: Evet, ya da "Hayır, meşgulüm" diyor.

No harm no foul.

Zarar yok faul yok.

Alisha: Right.

Alişa: Doğru.

Michael: I like this.

Michael: Bu hoşuma gitti.

I see this all the time.

Bunu her zaman görüyorum.

Do you use it?

Onu kullanır mısın?

Alisha: Yeah.

Alisha: Evet.

Absolutely.

Kesinlikle.

“Let's hang out.”

"Hadi takılalım."

Of course, I still use that.

Tabii ki hala kullanıyorum.

Or when somebody asks you what you're doing as well, you can use this for yourself.

Veya birisi size ne yaptığınızı sorduğunda , bunu kendiniz için kullanabilirsiniz.

If you're not doing anything in particular if you're sitting around the house, you can

Özellikle bir şey yapmıyorsanız, evin etrafında oturuyorsanız,

say..

“Oh, I’m just hanging out at home”.

"Oh, sadece evde takılıyorum" diyebilirsiniz.

Yeah, I absolutely use that one.

Evet, kesinlikle onu kullanıyorum.

Yeah, it's really good, really casual I think.

Evet, gerçekten iyi, gerçekten sıradan bence.

Michael: Absolutely.

Michael: Kesinlikle.

Alisha: Agreed.

Alisha: Kabul edildi. Kabul

Agreed.

.

Okay.

Tamam aşkım.

Michael: What’s your next one?

Michael: Sıradaki ne?

Alisha: The next one.

Alisha: Sıradaki.

This one is one that I said probably a few times already today in front of you guys.

Bu, muhtemelen bugün önünüzde birkaç kez söylediğim bir şey .

I picked the phrase “Go big or go home.”

"Büyük ol ya da eve git" ifadesini seçtim.

“Go big or go home.”

"Ya büyük oyna ya da hiç oynama."

Ah.. it’s kinda funny funny phrase which means either “Do something with all of your

Ah.. "Tüm çabanla bir şey yap" anlamına gelen çok komik komik bir söz

effort.

.

Do.. like.. put everything that you have into something, or don't do it at all.

Yap... beğen... sahip olduğun her şeyi bir şeye koy ya da hiç yapma.

It’s used in casual situations.

Sıradan durumlarda kullanılır .

Umm..

Hımm..

I will use it if I go to a barbecue restaurant, someone says “Do you want to get the big

Bir barbekü restoranına gittiğimde kullanacağım, birisi "Büyük

platter or the small platter” and I will say “Go big or go home” and then we get

tabağı mı yoksa küçük tabağı mı almak istersin" derse ve ben "Büyük yap ya da eve git" diyeceğim ve sonra

the big thing.

büyük olanı alırız.

Umm.. so, I love this phrase.

Umm.. yani, bu cümleyi seviyorum.

I use it all the time with my friends.

Arkadaşlarımla her zaman kullanırım.

I don’t know.

Bilmiyorum.

Is this something that you say?

Bu söylediğin bir şey mi?

Michael: Yeah.

Michael: Evet.

I also, I love the phrase actually.

Ben de, aslında bu tabiri seviyorum.

Umm..

Hımm..

When I hear it, it’s from hip-hop.

Duyduğumda, hip-hop'tan geliyor. Kulağa

It’s weird as it sounds is that it's this kind of like you know..

tuhaf gelse de bu, bildiğiniz gibi bir şey.. "

“I give it your all” “Go big or go home.”

Her şeyini veriyorum" "Büyük ol ya da eve git."

You know, don't even try to make it big if you’re not gonna give 100 percent.

Yüzde 100 vermeyeceksen, büyütmeye çalışma bile.

I love it..

Bayıldım..

Um..

Um..

Yeah, I use it same yeah I like this.. this example you're giving is kinda like a hyperbole.

Evet, aynısını kullanıyorum evet bunu beğendim.. verdiğin bu örnek biraz abartı gibi.

That’s like you know that I rarely use it.

Nadiren kullandığımı biliyormuşsun gibi.

I don't think I've ever used it when talking about like my personal dreams and goals.

Kişisel hayallerim ve hedeflerim hakkında konuşurken hiç kullandığımı sanmıyorum.

But usually like eating or something like that, I usually “Go big Go home.”

Ama genellikle yemek yemeyi veya onun gibi bir şeyi severim , genellikle "Büyük git, eve git."

like wow..

vay gibi..

Alisha: Yeah, Yeah, Yeah.

Alisha: Evet, Evet, Evet.

Absolutely.

Kesinlikle.

Michael: So next word is.. our last.

Michael: Yani bir sonraki sözümüz... sonumuz.

I think lat and least is..Yeah this one..

Bence en son ve en az..Evet bu..

I like this one.

Bunu beğendim.

This is an older phrase.

Bu daha eski bir deyimdir. Kulağa

It sounds kinda weird but we still use it; young generation grandpa everybody.

biraz garip geliyor ama biz hala kullanıyoruz; genç nesil dede herkese.

Yeah it's gonna be a lil bit pretentious.

Evet biraz iddialı olacak.

“Beauty is in the eye of the beholder.”

"Güzellik bakanın gözlerindedir." Bu

So I like this one a lot because you know people..Basically what it means is that it

yüzden bunu çok beğendim çünkü insanları tanıyorsunuz.. Temelde bunun anlamı,

depends on the person, what they think is beautiful.

kişiye, neyin güzel olduğunu düşündüğüne bağlı .

“Beauty is in the eye of the beholder.”

"Güzellik bakanın gözlerindedir."

What you see is beautiful, but it's not beautiful for what someone else sees.

Senin gördüğün güzel ama başkasının gördüğü için güzel değil.

So perfect example of this is that in the Western world, we're constantly going

Bunun mükemmel bir örneği, Batı dünyasında sürekli

tanning.

bronzlaşmaya gidiyoruz.

We go like in California, Colorado, we go out into the in in the Summer Sun even though

California, Colorado'daki gibi gidiyoruz, bizi kanser edeceğini bildiğimiz halde Yaz Güneşi'nde içeri giriyoruz

we know it will give us a cancer, and we lay out cuz we want to be dark; that's beautiful

ve karanlık olmak istediğimiz için uzanıyoruz; bu

to us.

bizim için güzel.

But maybe in the East of Asia, they will cover up like in Vietnam, they will cover up everything

Ama belki Asya'nın doğusunda Vietnam'daki gibi her şeyi örtbas edecekler

because the whiter you are means the wealthier.

çünkü ne kadar beyazsan o kadar zenginsin.

The farmers outside, they are dark, so it's totally arbitrary I think who cares I think

Dışarıdaki çiftçiler, karanlıklar, bu yüzden tamamen keyfi bence kimin umurunda

either, either is beautiful so I like this phrase.

, ikisi de güzel, bu yüzden bu cümleyi seviyorum.

Alisha: That’s a nice phrase.

Alisha: Bu güzel bir cümle.

Like you said, it’s a little bit old fashioned but yet had

Dediğiniz gibi, biraz eski moda ama yine de

still I think it's still used today by a lot of people in a lot of different

bence bugün hala birçok insan tarafından birçok farklı

situations.

durumda kullanılıyor.

Yeah, that’s a good one.

Evet, bu iyi bir şey.

Nice idea.

İyi fikir.

Okay.. umm..my last word then I guess is also, Gosh..

Tamam.. ımm..son sözüm o zaman sanırım aynı zamanda, Tanrım..

Michael: Why..?

Michael: Neden..?

Alisha: Quite different.

Alisha: Oldukça farklı.

Quite different from your and another word that I say all the time, but I..

Senin ve her zaman söylediğim başka bir kelimeden oldukça farklı ama ben..

I love this word because it can be used in almost any situation as long as it's

Bu kelimeyi seviyorum çünkü gündelik olduğu sürece hemen hemen her durumda kullanılabilir

casual.

.

My last word is “dude.” “dude.” “dude” is my favorite word.

Son sözüm "dostum". "dostum." "dostum" en sevdiğim kelimedir.

I just it is.

Ben sadece öyle.

As soon as you said that I need to write three words, I was like well one of them is gonna

Üç kelime yazmam gerektiğini söylediğin anda , onlardan biri

be “dude.”

"ahbap" olacak gibiydim.

Dude is so useful because you can use it when you're surprised, you can use it

Abi çok kullanışlı çünkü şaşırdığında kullanabiliyorsun ,

when you're sad, you can use it when you’re excited, you can use it almost any situation

üzgünken kullanabiliyorsun, heyecanlıyken kullanabiliyorsun ,

as long as it's a casual situation.

casual bir durum olduğu sürece hemen hemen her durumda kullanabiliyorsun.

So it's it's an exercise in intonation.

Yani bu bir tonlama alıştırması.

Is that..

Bu mu..

Is Dude is the word that you use?

Kullandığınız kelime Dude mu?

Michael: Oh, yeah.

Michael: Ah, evet.

All the time.

Her zaman.

“Dude” and “Man.”

"Dostum" ve "Adam".

Alisha: “Man” yeah.

Alisha: “Adam” evet.

Michael: That’s what I grew up.

Michael: Ben böyle büyüdüm.

And I learned from my father.

Ve babamdan öğrendim.

I'd be talking on the phone and with my my friends

Telefonda konuşuyor olurdum ve

there, I am talking on the phone.

oradaki arkadaşlarımla telefonda konuşuyordum.

They don't know to whom I’m talking to.

Kiminle konuştuğumu bilmiyorlar.

I’m like “Yeah, dude.

“Evet, ahbap.

Yeah, man.

Evet dostum.

Yeah, dude.”

Evet dostum."

And they are like “Who was that?”

Ve "Kimdi o?"

“My father.”

"Babam."

“What?”

"Ne?"

You’re saying “Dude” to your father?

Babana "Dostum" mu diyorsun?

“Yeah..

“Evet.. Bana

HE was the one who taught me to say “dude””.

“ahbap” demeyi öğreten oydu”.

Alisha: Yeah, Yeah.

Alisha: Evet, evet.

Michael: I like..

Michael: Hoşuma gitti..

I was thinking when you were saying that the practice of intonation, you can say “dude”

Sen tonlama pratiği derken "ahbap" diyebileceğini düşünüyordum

and it's a totally different meaning- “Hey dude.”

ve bu tamamen farklı bir anlam- "Hey ahbap."

“Whats up, dude?” just means “a friend” or “a buddy.”

"Naber ahbap?" sadece "arkadaş" veya "arkadaş" anlamına gelir.

“mate” Um..

"Dostum" Um..

“Dude” Alisha: Someone gives you bad news, “dude.”

"Dostum" Alisha: Birisi sana kötü haber veriyor, "dostum."

You’re excited about something, “Dude.”

Bir şey için heyecanlısın, "Dostum."

You're disappointed about something “Dude.”

"Dostum" gibi bir şey hakkında hayal kırıklığına uğradın.

Exactly.

Kesinlikle.

It’s an all-purpose word so that's why I like it.

Bu çok amaçlı bir kelime, bu yüzden hoşuma gidiyor.

Alright.

Peki. Paylaşmak

Do you have anything else that you wanted to share?

istediğin başka bir şey var mı ?

Michael: Bill and Ted’s Excellent Adventure.

Michael: Bill ve Ted'in Mükemmel Macerası.

I think they are a perfect example of how to use “dude” correctly in all different

"Dostum" un farklı

a context, circumstances.

bağlamlarda, koşullarda nasıl doğru kullanılacağına dair mükemmel bir örnek olduklarını düşünüyorum.

Alisha: It’s a very important movie for American culture, I think.

Alisha: Bence Amerikan kültürü için çok önemli bir film .

Michael: Absolutely.

Michael: Kesinlikle.

Alisha: Alright.

Alisha: Peki.

Okay.

Tamam aşkım.

Those are some really interesting words from both of us, two very different people, two

Bunlar ikimizden de gerçekten ilginç sözler , iki çok farklı insan, iki

very different sets of words but please share with us some of your favorite words.

çok farklı kelime grubu ama lütfen en sevdiğiniz kelimelerden bazılarını bizimle paylaşın.

Make sure to leave a comment, or email us, or tweet us or whatever it

Bir yorum bıraktığınızdan veya bize e-posta gönderdiğinizden veya bize tweet attığınızdan veya ne

is what you do.

yaparsanız yapın.

And let us know what you think.

Ve ne düşündüğünüzü bize bildirin.

Anything that you’d like to add?

Eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Michael: No that’s fantastic.

Michael: Hayır, bu harika.

Thanks, and I hope to see you next week.

Teşekkürler, umarım haftaya görüşürüz.

Alisha: Bye.

Alisha: Görüşürüz.