English Topics - Misconceptions about America

Alisha: Hi, everybody! My name is Alisha.

Alisha: Herkese merhaba! Benim adım Alisha.

I'm joined again in the studio by…

Stüdyoda tekrar bana katılan...

Michael: Michael. Hello.

Michael: Michael. Merhaba.

Alisha: And today, we're going to be talking about some misconceptions about America.

Alisha: Ve bugün, Amerika hakkında bazı yanlış anlamalardan bahsedeceğiz.

So, let's get right into it.

Öyleyse, hemen konuya girelim.

Let's start with you, Michael.

Seninle başlayalım Michael. Amerika hakkında

What is your first misconception that you've heard about America?

duyduğunuz ilk yanılgınız nedir ?

Michael: I’m going to have to start with the “arrogant American stereotype.”

Michael: "Kibirli Amerikan klişesi" ile başlamam gerekecek.

This, I think, maybe in the past had been a little bit more accurate but ever since

Bu, bence, geçmişte belki biraz daha doğruydu ama

the internet and ever since the 60s, with the Vietnam War and the hippie movement and

internetten beri ve 60'lardan beri, Vietnam Savaşı ve hippi hareketi ve

everything going on then, this has really died down a bit.

o dönemde olan her şey ile bu gerçekten biraz azaldı.

I'm proud to be an American, but I'm not one of the stereotypical Americans that, “We’re

Amerikalı olmaktan gurur duyuyorum ama “Biz

number one.

bir numarayız.

We’re the best.”

Biz en iyisiyiz."

This really has died down.

Bu gerçekten öldü.

I hear this a lot on the internet and whatnot.

Bunu internette çok duyuyorum falan.

Alisha: Yeah, I know what you mean.

Alisha: Evet, ne demek istediğini biliyorum.

Then the whole number one thing—at least for me, one of the things that...

Sonra bir numaralı şey, en azından benim için, şu şeylerden biri... Dünyada

I feel like if you say that there's a greatest country in the world.

harika bir ülke var derseniz, öyle hissediyorum .

I think that's a silly thing to say, that you're the greatest country in the world.

Dünyanın en büyük ülkesi olduğunuzu söylemenin aptalca olduğunu düşünüyorum.

Not that I don't support America or appreciate all the things that America does for me and

Amerika'yı desteklemediğimden veya Amerika'nın benim ve dünyadaki insanlar için yaptığı her şeyi takdir etmediğimden değil

for people around the world.

. Şu an

I feel like I'm treading in dangerous waters right now.

tehlikeli sularda yüzüyormuş gibi hissediyorum .

There are plenty of good things about other countries, too.

Diğer ülkeler hakkında da birçok iyi şey var .

I'm going to stop here before I offend anyone.

Kimseyi gücendirmeden burada duracağım.

Anyway, I'm going to go to my first one.

Her neyse, ilk seferime gideceğim.

My first one is--maybe this is one that you've got as well.

Benim ilkim--belki sende de olan budur.

“Hamburgers are the only American food.”

“Hamburger tek Amerikan yemeğidir.”

This is a misconception that I have heard a lot.

Bu çok duyduğum bir yanılgı .

Hamburgers and variations of hamburgers.

Hamburger ve hamburger çeşitleri.

Cheeseburgers, bacon cheeseburgers, avocado burgers, veggie burgers, whatever.

Çizburgerler, pastırmalı çizburgerler, avokado burgerler, vejeteryan burgerler, her neyse.

Anything burger is not the only American food.

Herhangi bir burger tek Amerikan yemeği değildir.

There are plenty of other American foods.

Bir sürü başka Amerikan yemeği var. Bir süre

Even if you just stick around the fast food ballpark for a while, there are hotdogs, there

fast food basketbol sahasında dolaşsanız bile , sosisli sandviçler var,

are Philly cheesesteaks, which are delicious.

lezzetli Philly cheesesteaks var.

If you go to the South, there are all kinds of interesting, like Louisianan food that

Güneye giderseniz, orada deneyebileceğiniz Louisiana yemekleri gibi her türlü ilginç yemek var

you can try on there.

.

You can eat crocodile, you can eat frog legs, which, I mean, probably borrowed to some extent

Timsah yiyebilirsin, kurbağa bacağı yiyebilirsin, yani, muhtemelen bir dereceye kadar

from French cuisine.

Fransız mutfağından ödünç alınmış. Washington, Oregon'dan gelen

There are lots of fresh fish, like salmon from Washington, Oregon.

somon gibi pek çok taze balık var .

Where I'm from, we talked a lot about Tex-Mex and California burrito culture.

Benim geldiğim yerde, Tex-Mex ve California burrito kültürü hakkında çok konuştuk.

There's so much good stuff to try in America, and it's not just burgers.

Amerika'da denenecek çok güzel şeyler var ve bunlar sadece hamburger değil.

American food is more than just burgers.

Amerikan yemekleri hamburgerden daha fazlasıdır.

That drives me crazy when people say, “Oh, you're Americans!

İnsanlar, “Ah, siz Amerikalısınız!

You must love hamburgers, right?”

Hamburgerleri seviyor olmalısın, değil mi?”

Well, they're great, but there's so much other good stuff to try.

Harikalar ama denenecek daha pek çok güzel şey var.

Michael: Yes, likewise just with the hamburger thing, when you think hamburgers, you think

Michael: Evet, aynen hamburger olayında olduğu gibi, hamburger deyince

fast food, right?

fast food aklına geliyor değil mi?

And so, that's the other stereotype.

Ve böylece, bu diğer klişe.

Even if you want a good, authentic American hamburger, don't go to one of the fast food

İyi, otantik bir Amerikan hamburgeri yemek isteseniz bile fast food restoranlarından birine gitmeyin

restaurants.

.

That's what they think: “Oh, you're American.

Şöyle düşünüyorlar: “Ah, sen Amerikalısın.

You can't appreciate the real good, high-quality cheese and blah blah blah.”

Gerçekten iyi, yüksek kaliteli peynir ve filan filan takdir edemezsiniz.

If you have a really good authentic American hamburger, you'll be really happy.

Gerçekten iyi bir otantik Amerikan hamburgeriniz varsa, gerçekten mutlu olacaksınız.

You'll be really happy.

Gerçekten mutlu olacaksın.

It's really good.

Bu gerçekten iyi.

Alisha: Did I miss any key American foods?

Alisha: Herhangi bir önemli Amerikan yemeğini kaçırdım mı?

I feel like I had the big ones.

Büyükleri varmış gibi hissediyorum.

Just like region-centric foods that are big.

Tıpkı büyük olan bölge merkezli yiyecekler gibi.

Michael: That was the first thing I thought of, and you got to it with Louisiana, as far

Michael: Aklıma gelen ilk şey buydu ve

as something that people don't usually think about when they think about American food.

insanların Amerikan yemeklerini düşündüklerinde genellikle düşünmedikleri bir şey olduğu sürece Louisiana ile aynı şeyi yaptınız .

And that's amazing food.

Ve bu harika bir yemek.

And I think, to take that a little bit further, while traveling and teaching, people would

Ve sanırım, bunu biraz daha ileri götürmek için, seyahat ederken ve ders verirken insanlar,

say, “Oh, your name's not a really American name,” because my last name is German.

"Ah, adınız gerçekten bir Amerikan adı değil" diyecek çünkü benim soyadım Alman.

But I would tell them that there is no American name.

Ama onlara Amerikan ismi olmadığını söylerdim .

A truly American name would be like the Native Americans’ from way back when.

Gerçek bir Amerikan adı, çok eski zamanlardan beri Yerli Amerikalılarınki gibi olacaktır.

And one of the beauties of America is that it's the “melting pot,” as you always

Ve Amerika'nın güzelliklerinden biri de her zaman duyduğunuz gibi “eritme potası” olmasıdır

hear.

.

And then it's a lot of different cultures, so as you were saying about Louisiana food,

Ve sonra pek çok farklı kültür var, yani Louisiana yemekleri hakkında söylediğiniz gibi,

it's probably borrowed from French, and American food isn't just hamburgers.

muhtemelen Fransızlardan ödünç alınmıştır ve Amerikan yemekleri sadece hamburger değildir.

There's a whole wide array, and as we talked about before, the Mexican food.

Geniş bir yelpaze var ve daha önce de bahsettiğimiz gibi Meksika yemekleri.

So, absolutely, there's a big variety, and it's not just one thing.

Yani, kesinlikle, büyük bir çeşitlilik var ve bu sadece bir şey değil.

Alisha: Yeah, explore.

Alisha: Evet, keşfet.

Explore American cuisine.

Amerikan mutfağını keşfedin.

There's a lot of it to explore.

Keşfedilecek çok şey var.

Alright. What's your next misconception?

Peki. Bir sonraki yanılgınız nedir?

Michael: Next misconception is...

Michael: Bir sonraki yanılgı şu...

Well, this one's a little bit specific to where I'm from.

Pekala, bu biraz benim geldiğim yere özgü.

It’s that “everybody skis or snowboards in Colorado.”

"Colorado'da herkes kayak yapıyor veya snowboard yapıyor ".

This is something--I think this is natural when you meet somebody from any different

Bu bir şey--Bence bu doğaldır, herhangi bir

state, province, whatever, is that you think about the tourist attractions of that place

eyaletten, eyaletten biriyle tanıştığınızda, o yerin turistik cazibe merkezlerini düşündüğünüzde

and you say, so I meet another American, even within America, they say, “Oh, you're from

ve dersiniz ki, Amerika'da bile başka bir Amerikalıyla tanışırım, derler. , “Oh, sen

Colorado!

Colorado'lusun!

Do you ski and snowboard?”

Kayak ve snowboard yapıyor musunuz?”

Sometimes, just because I'm from there doesn't mean I'd do it, and to me, I think it's kind

Bazen, sırf oradan geliyor olmam bunu yapacağım anlamına gelmiyor ve bana göre bu biraz

of a rough analogy, but it'd be like meeting someone from France and be like, “Oh, do

kaba bir benzetme ama Fransa'dan biriyle tanışıp "Oh, yap" gibi olurdu.

you go to the Eiffel Tower every day?”

Eyfel Kulesi'ne her gün gidiyor musun?”

“Yeah, once when I was a kid.”

"Evet, ben çocukken bir kez."

Same thing with America.

Amerika ile aynı şey.

Just as the whole country, it's what the Statue of Liberty and these kinds of things you ever

Tıpkı tüm ülkede olduğu gibi, Özgürlük Anıtı'nın ne olduğu ve bu tür şeylerin hiç

get that.

olmadığı kadar.

Alisha: Every once in a while.

Alisha: Arada bir.

I'm from Oregon, so we have ski and snowboard culture there, but I'm trying to think of

Ben Oregon'luyum, yani orada kayak ve snowboard kültürümüz var ama ben bunu düşünmeye çalışıyorum

it.

. Oregon'da

There's this one when I say that I was raised in Oregon, if there's something that I usually

büyüdüğümü söylediğimde , genellikle

get back and I don't think I do.

geri aldığım ve aldığımı sanmadığım bir şey varsa, bu var.

I think California maybe more so.

Bence California belki daha çok.

If you say you're from California, it might be something like, “Oh, do you surf?

Kaliforniyalı olduğunuzu söylerseniz, “Oh, sörf yapıyor musunuz?

Or do you go to the beach?”

Yoksa sahile mi gidiyorsun?”

I think that it's really easy to kind of make an image of that state or what that state’s

O eyaletin veya o eyaletteki insanların nasıl olabileceğine dair bir tür imaj oluşturmanın ve

people might be like and then to ask a question about that, but I don't think that it's necessarily

ardından bununla ilgili bir soru sormanın gerçekten kolay olduğunu düşünüyorum , ancak

out of malice that people say such things.

insanların böyle şeyler söylemesinin ille de kötü niyetle olduğunu düşünmüyorum.

I think it's just trying to make a connection like, “Oh, I'm familiar to some degree with

Sanırım sadece "Oh, senin durumuna bir dereceye kadar aşinayım

your state,” or “I know something about your state.

" veya "Durumun hakkında bir şeyler biliyorum" gibi bir bağlantı kurmaya çalışıyor .

Maybe this is the way we can have a conversation about it.”

Belki de bu şekilde bu konuyu konuşabiliriz .”

But yeah, kind of pigeonholing people, like trying to stereotype people based on where

Ama evet, insanları nereli

they're from and what you presume they might like to do, I guess it could come off as a

olduklarına ve ne yapmak isteyebileceklerine göre klişeleştirmeye çalışmak gibi bir tür güvercinlik yapmak, sanırım

little irritating for some.

bazıları için biraz rahatsız edici gelebilir.

Michael: Yeah, I don't mind it because I know that it's good intentions.

Michael: Evet, umursamıyorum çünkü iyi niyetli olduğunu biliyorum.

They're just trying to make a connection, and I do the same thing that I think of all

Sadece bir bağlantı kurmaya çalışıyorlar ve ben de hangi ülkeden olursa olsunlar tüm

the musicians or famous actors or actresses from whatever country they're from and I'll

müzisyenler veya ünlü aktörler veya aktrisler için düşündüğüm şeyi yapıyorum ve

say that.

bunu söyleyeceğim.

And they’re just trying to make conversation, so it's not a big deal.

Ve sadece sohbet etmeye çalışıyorlar, bu yüzden önemli değil.

But again, it's a stereotype, and just try to relate it and put yourself in the shoes

Ama yine de, bu bir klişe ve sadece onu ilişkilendirmeye çalışın ve kendinizi

like, “What kind of tourist attractions and stereotypes do I not relate?”

"Ne tür turistik yerler ve klişelerle ilişkilendirmiyorum?"

Alisha: Or saying, “Oh, I've been there to such-and-such attraction before.

Alisha: Ya da, “Ah, daha önce falanca çekim için orada bulundum.

It was really nice,” that kind of...

Gerçekten güzeldi,” bu tür...

I think it isn’t just certainly bad.

Bence kesinlikle kötü değil.

It's just one of those things.

Bu şeylerden sadece biri.

Next one.

Sıradaki. Bir

Let's see the next one that I have.

sonraki sahip olduğum görelim.

I've heard this now and now and then.

Bunu şimdi ve şimdi ve sonra duydum.

This one that I've heard is “Americans all own guns.”

Duyduğum bu, "Amerikalıların hepsinin silahı var."

I've heard this.

Bunu duydum.

Michael: Me too.

Michael: Ben de.

Alisha: Samesies.

Alisha: Aynı şeyler.

Michael: Samesies.

Michael: Eşcinseller.

Alisha: We both have this one, but this is one that I think--maybe it's because of action

Alisha: İkimizde de var, ama bence bu - belki aksiyon

movies, maybe it's because of the news stories that come out about shootings in America,

filmleri yüzünden, belki Amerika'daki silahlı saldırılarla ilgili

which are horribly tragic and unfortunate, but for some reason, some people have this

korkunç derecede trajik ve talihsiz haberler yüzünden, ama nedense , bazı insanlar

image that Americans all own guns.

Amerikalıların hepsinin silah sahibi olduğu imajına sahip.

I don't own a gun.

Silahım yok.

Michael: Me either.

Michael: Ben de.

Alisha: There's one person, two people who do not own guns, and I know that there are

Alisha: Silahı olmayan bir kişi, iki kişi var ve

plenty more.

daha pek çok kişi olduğunu biliyorum.

There are a lot of people who do not own guns.

Silahı olmayan çok insan var.

I mean, whether or not you support guns, maybe that's a different issue.

Demek istediğim, silahları destekleseniz de desteklemeseniz de, belki bu farklı bir konu.

But this is one point that's always just a little bit confusing to me.

Ama bu benim için her zaman biraz kafa karıştırıcı olan bir nokta.

Maybe this comes from old western movies, where we're cowboys in this gun-toting, gun-loving,

Belki bu, bizim bu silahlı, silah seven,

shoot-them-up sort of country, but I don't think that it's that.

onlara ateş eden bir tür ülkede kovboy olduğumuz eski western filmlerinden geliyor, ama ben öyle olduğunu düşünmüyorum.

I don't think that that's America.

Bunun Amerika olduğunu sanmıyorum.

Well, all of America.

Yani tüm Amerika.

There are parts of America.

Amerika'nın bazı bölümleri var.

There are some people in America who like guns.

Amerika'da silahları seven bazı insanlar var .

That's your thing.

Bu senin işin.

It's just not mine, and it's not some other people's.

Sadece benim değil ve başkalarının da değil .

Michael: I think the fact that we both have to stop and hesitate, it is an issue.

Michael: Bence ikimizin de durup tereddüt etmemiz gerektiği gerçeği, bu bir sorun.

It's a hot topic.

Bu sıcak bir konu.

It's a second amendment right, so people are constantly debating this.

Bu ikinci bir değişiklik hakkı, bu yüzden insanlar sürekli bunu tartışıyor.

But I tell people, I can't think of five people in all of my friends and family.

Ama insanlara söylüyorum, tüm arkadaşlarımdan ve ailemden beş kişi düşünemiyorum.

I can't think of five who own a gun.

Silahı olan beş kişi düşünemiyorum.

There are some people who are military something, but for private people, that's really not

Askeri bir şey olan bazı insanlar var, ama özel insanlar için bu gerçekten

common.

yaygın değil. Silahı olan

There's only a handful of people I know that own a gun, and they go out shooting.

sadece bir avuç insan tanıyorum ve ateş etmeye gidiyorlar.

It's not a big deal, but it is a hot topic.

Bu büyük bir anlaşma değil, ama sıcak bir konu.

But I hate this, every time I hear, “Oh, America—cowboys, guns, this kind of...”

Ama bundan nefret ediyorum, "Oh, Amerika - kovboylar, silahlar, bu tür şeyler" her duyduğumda...

No, I'm not a cowboy, don't have guns.

Hayır, ben kovboy değilim, silahlarım yok.

Have you ever gone shooting though?

Yine de hiç ateş etmeye gittin mi?

Alisha: My parents had—Do you know clay pigeons?

Alisha: Annemle babamın... Kil güvercinlerini biliyor musun ?

Clay pigeon shooting?

Kil güvercini vurmak mı?

My parents used to do that with their friends.

Ailem bunu arkadaşlarıyla birlikte yapardı.

They would just go to a small shooting range, and it's just this little disc made of clay,

Küçük bir atış poligonuna giderlerdi ve bu kilden yapılmış küçük bir diskti

and it was just a sport.

ve bu sadece bir spordu.

It was just for sport.

Sadece spor içindi.

They'd shoot it, they fly—what do you call it?

Ateş ederler, uçarlar - buna ne diyorsunuz ?

Fling?

Kaçmak mı?

Fling, I guess.

Kaçmak sanırım.

They throw this clay pigeon in the air, and then you'd aim and try to shoot it.

Bu kil güvercini havaya fırlatıyorlar ve siz de onu nişan alıp vurmaya çalışıyorsunuz.

It was a sport.

Bu bir spordu.

And so, my parents had a couple for that, and then I think they sold them after a while

Ve böylece, ailemin bunun için bir çifti vardı ve sanırım bir süre sonra onları sattılar

because they just didn't do it very often.

çünkü bunu çok sık yapmadılar.

I fired that a couple times, and I really didn't like it.

Bunu birkaç kez ateşledim ve gerçekten hoşuma gitmedi.

It just made me feel really uncomfortable.

Kendimi gerçekten rahatsız hissetmeme neden oldu.

Michael: How old were you?

Michael: Kaç yaşındaydın?

Alisha: I was probably 17, 18 or so.

Alisha: Muhtemelen 17, 18 yaşındaydım.

Michael: About the age you would know if you liked it or you don't.

Michael: Beğenip beğenmediğinizi bileceğiniz yaş hakkında .

Alisha: I suppose, but it just made me really uncomfortable.

Alisha: Sanırım, ama bu beni gerçekten rahatsız etti.

I didn't like it, but I've known people who use them for hunting.

Hoşuma gitmedi ama onları avlanmak için kullanan insanlar tanıyorum.

I knew somebody in high school, in college.

Lisede, üniversitede birini tanıyordum.

His dad had one, but he'd go out hunting every year, and he'd go out and kill a deer, and

Babasının bir tane vardı, ama o her yıl ava çıkar , dışarı çıkıp bir geyik öldürürdü ve

then they'd bring it home, and they'd prepare it, and the family would have that to eat

sonra onu eve getirirler, onu hazırlarlar ve aile onu yerdi.

throughout the winter.

kış boyunca.

That was just one of their family's traditions.

Bu, ailelerinin geleneklerinden sadece biriydi.

But as far as a handgun, I don't think I've ever met anyone that I know of.

Ama tabanca konusunda, tanıdığım biriyle tanıştığımı sanmıyorum.

No, wait I did know one guy.

Hayır, bekle bir adam tanıyordum.

He was a little---I'm not going to say anything.

O biraz---Bir şey söylemeyeceğim.

I'm really uncomfortable on this video.

Bu videoda gerçekten rahatsız oldum.

I feel like it's getting controversial.

Tartışmaya başlıyor gibi hissediyorum.

Michael: Yeah, yeah.

Michael: Evet, evet.

Alisha: Let's go to the last one because it's not controversial.

Alisha: Sonuncuya geçelim çünkü tartışmalı değil.

It's going to be the last one.

Bu sonuncusu olacak.

My last one is it'll be “quick and easy to see the whole country.”

Sonuncusu, "tüm ülkeyi hızlı ve kolay bir şekilde görmek" olacak.

No, America is huge!

Hayır, Amerika çok büyük!

Compared to a lot of other countries around the world, America is very, very large.

Dünyadaki diğer birçok ülkeyle karşılaştırıldığında , Amerika çok ama çok büyük.

I've heard of people saying they're going to visit New York, and then they say, “Okay,

İnsanların New York'u ziyaret edeceklerini söylediklerini duydum ve sonra "Tamam,

and then we're going to rent a car, and we're going to drive to California.”

o zaman bir araba kiralayacağız ve California'ya gideceğiz" diyorlar.

And the Americans in the room will go, “You know how long it's going to take you, right?

Ve odadaki Amerikalılar, “ Ne kadar süreceğini biliyorsun, değil mi?

You have some concept of how far that is?”

Bunun ne kadar uzak olduğuna dair bir fikrin var mı?”

“You know, a few hours or a couple days.”

"Bilirsin, birkaç saat ya da birkaç gün."

“No!”

"HAYIR!"

It’s far.

Uzak.

It’s like 5,000 miles across the country so you should plan some time.

Ülke çapında 5.000 mil gibi, bu yüzden biraz zaman planlamalısın.

I heard about a guy recently who took like a month to bicycle from New York to California.

Geçenlerde New York'tan Kaliforniya'ya bisikletle gitmesinin bir ay kadar sürdüğünü duydum.

It's crazy.

Bu delilik. Yol

He had some people giving him car rides along the way.

boyunca ona araba gezdiren bazı insanlar vardı .

But have you ever run into somebody who has no concept of how large the country is?

Ama hiç ülkenin ne kadar büyük olduğu hakkında hiçbir fikri olmayan biriyle karşılaştınız mı?

Michael: All the time.

Michael: Her zaman.

Alisha: Really?

Alisha: Gerçekten mi?

Michael: Usually.

Michael: Genellikle.

I mean, again we're talking about the--you want to make a connection.

Demek istediğim, yine bir bağlantı kurmak istediğinden bahsediyoruz.

So, usually, they just name--everyone knows New York, Texas, California, that's pretty

Yani, genellikle sadece isim verirler - herkes New York'u, Texas'ı, California'yı bilir,

much it when you think America.

Amerika'yı düşündüğünüzde hemen hemen bu kadar.

Even Americans I know, you really don't put it on scale of how big it is unless you look

Tanıdığım Amerikalılar bile,

at a picture and you place Europe on top and you go, “Wow, this is pretty huge!”

bir resme bakıp Avrupa'yı üste koymadıkça ve "Vay canına, bu oldukça büyük!"

Generally, though, I haven't met anybody who's planning a trip and going.

Yine de genel olarak, bir gezi planlayıp giden kimseyle tanışmadım.

I think when you plan a trip, they make a little more preparations.

Sanırım bir gezi planladığınızda biraz daha hazırlık yapıyorlar.

But yeah, same thing.

Ama evet, aynı şey.

They really have no idea, no frame of reference, I guess, because it's kind of its own.

Gerçekten hiçbir fikirleri yok, referans çerçeveleri yok sanırım, çünkü bu kendine has bir şey.

Alisha: And then if you even want to include Alaska and Hawaii, which are just way out

Alisha: Ve sonra, çok uzaklarda olan Alaska ve Hawaii'yi dahil etmek isterseniz

there.

.

It's quite large.

Oldukça büyük.

Good luck with that.

İyi şanslar. Bir

Your weeklong trip.

haftalık seyahatiniz.

Alright.

Peki.

Those are some common misconceptions about America.

Bunlar Amerika hakkında bazı yaygın yanılgılardır .

Anything else you want to add to this or anything else you would like to clear up?

Buna eklemek istediğiniz veya açıklığa kavuşturmak istediğiniz başka bir şey var mı?

Michael: Don't you dare say anything about America because it's not true.

Michael: Sakın Amerika hakkında bir şey söyleme çünkü bu doğru değil.

Alisha: My, gosh.

Alisha: Aman Tanrım. Az

What just happened?

önce ne oldu?

Those are some misconceptions about America.

Bunlar Amerika hakkında bazı yanılgılar.

Maybe we've cleared up a few things about America or maybe we've only intensified a

Belki Amerika hakkında birkaç şeyi açıklığa kavuşturduk ya da

few of your misconceptions about America.

Amerika hakkındaki yanlış anlamalarınızın sadece birkaçını yoğunlaştırdık.

Who knows?

Kim bilir?

But thanks very much for joining us this time, and we will see you again when we have another

Ama bu sefer bize katıldığınız için çok teşekkürler. Tartışacak başka

fun topic to discuss.

eğlenceli bir konu olduğunda tekrar görüşmek üzere.

Bye!

Hoşçakal!