English Listening Practice Lesson! Which Story is True? Learn English Through Story!

Hi, Bob the Canadian here, during this past weekend's

Merhaba, Kanadalı Bob, geçen hafta sonu

live English lesson someone asked again if I could

canlı İngilizce dersinde birisi tekrar

tell more stories about my life,

hayatım hakkında daha fazla hikaye anlatıp anlatamayacağımı sordu,

so I thought this would be a great time to do another video

bu yüzden size iki hikaye anlattığım başka bir video yapmak için harika bir zaman olacağını düşündüm

where I tell you two stories,

,

but where only one story is true and the other story

ama sadece nerede bir hikaye doğru, diğer hikaye

is a lie.

yalandır. Bu

So stick around, this will be a great little English lesson

yüzden biraz kalın, bu harika bir İngilizce dersi olacak,

where you will have some great English listening practice

harika bir İngilizce dinleme pratiği yapacaksınız

and I will tell you at the end

ve sonunda size

which of the two stories was true.

iki hikayeden hangisinin doğru olduğunu söyleyeceğim.

(lively music)

(canlı müzik)

Hi, Bob the Canadian here welcome to this

Merhaba, Kanadalı Bob, bu

little English lesson and if you are new here

küçük İngilizce dersine hoş geldiniz ve burada yeniyseniz, aşağıdaki

you should click that little red subscribe button

küçük kırmızı abone ol düğmesini tıklamalı

down there and give me a thumbs up at some point

ve

during this video if it helps you learn

bu videonun bir noktasında, öğrenmenize yardımcı olacaksa, bana bir beğeni vermelisiniz.

just a little bit of English.

biraz ingilizce

So, I'm going to tell you two stories,

O yüzden size iki hikaye anlatacağım,

as I tell those two stories,

o iki hikayeyi anlatırken

I'm going to try and tell you when it happened,

size bunun ne zaman olduğunu,

where it happened, who it happened with, what happened

nerede olduğunu, kiminle olduğunu,

during the story, and then how it ended,

hikaye boyunca neler olduğunu ve sonra nasıl olduğunu anlatmaya çalışacağım. bitti

and this is a great structure that you can use

ve bu,

when you tell stories yourself.

hikayeleri kendi başınıza anlatırken kullanabileceğiniz harika bir yapı.

But let's get to the first story.

Ama gelelim ilk hikayeye.

When I was a little kid, when I was about eight

Küçük bir çocukken, sekiz

or nine years old, my mom and I went to the local

ya da dokuz yaşlarındayken, annem ve ben yerel

grocery store and we went up and down the aisles

bakkala gittik ve

of the grocery store and we got to the snack aisle,

marketin koridorlarında bir aşağı bir yukarı gittik ve atıştırmalık reyonuna gittik

and in the snack aisle they had all kinds of pop,

ve Atıştırmalık reyonunda her çeşit gazoz

or soda, and they had all kinds of potato chips.

ve gazoz vardı ve her çeşit patates cipsi vardı.

And there was a certain kind of potato chip

Ve gerçekten sevdiğim belli bir tür patates cipsi vardı

that I really liked,

and I asked my mom if she could buy it for me,

ve anneme onu benim için alıp alamayacağını sordum

and she said no,

ve hayır dedi,

she said that I couldn't have those potato chips.

o patates cipslerini yiyemeyeceğimi söyledi.

So as we went to the next aisle in the store

Yani mağazanın bir sonraki reyonuna giderken

I kinda walked backwards into the previous aisle

bir nevi bir önceki reyona geri geri yürüdüm

and I went back to the chips that I liked,

ve sevdiğim cipslere,

the potato chips I liked,

sevdiğim patates cipslerine geri döndüm

and I secretly opened the bag in the store,

ve mağazada gizlice çantayı açtım,

without paying for them, and I started eating them.

parasını ödemeden ve onları yemeye başladım.

No, no sooner had I eaten a few chips and my mom

Hayır, birkaç cips yer yemez annem

was standing over me,

tepemde dikilir

and what she did out I will remember for my whole life.

ve onun yaptığı şeyi hayatım boyunca hatırlayacağım.

We took the chips to the front of the store

Cipsleri mağazanın önüne götürdük

and she made me apologize to the store manager,

ve mağaza müdüründen özür dilettirdi,

then she put the chips in our grocery cart

ardından market arabamıza cipsleri koydu

and we went through the checkout and we bought the chips.

ve kasaya gittik ve cipsleri aldık.

And then we took the chips home and she threw them

Sonra cipsleri eve götürdük ve o onları

in the garbage and she made me pay for the chips

çöpe attı ve bana

with my own money.

kendi paramla cipsleri ödetti.

So that was story number one,

Yani bu bir numaralı hikayeydi,

I'm not going to tell you if that story was true or not,

size bu hikayenin doğru olup olmadığını söylemeyeceğim, bunun

instead I'm going to tell you story number two,

yerine size

which you might find is eerily similar story number one.

ürkütücü bir şekilde benzer bir numaralı hikaye bulabileceğiniz iki numaralı hikayeyi anlatacağım.

So here we go.

İşte başlıyoruz.

When I was a kid about nine or 10 years old

Ben 9-10 yaşlarında bir çocukken

my mom and I went to the grocery store to buy groceries.

annem ve ben markete yiyecek almak için gittik.

Does this sound familiar?

Bu tanıdık geliyor mu?

While we are at the grocery store we went up and down

Marketteyken kola içtikleri reyona gelene

the aisles until we got to the aisle where they had Coke,

kadar reyonlarda bir aşağı bir yukarı gittik

and I really like Coca-Cola,

ve Coca-Cola'yı gerçekten çok seviyorum, en

it is one of my favorite soda pops,

sevdiğim gazozlardan biri, en

one of my favorite pops, one of my favorite sodas.

sevdiğim gazozlardan biri, biri en sevdiğim gazozlar

Notice there's a bunch of different words for that.

Bunun için bir sürü farklı kelime olduğuna dikkat edin.

Anyways I asked my mom if she would buy me a can of Coke

Her neyse, anneme bana bir kutu Kola alıp alamayacağını sordum

and she said no, she wouldn't buy me a can of Coke.

ve hayır dedi, bana bir kutu Kola almazdı.

So we walked to the end of that aisle

O koridorun sonuna kadar yürüdük

and we walked into the next aisle,

ve bir sonraki koridora girdik

and then I kinda walked backwards and I went back

ve sonra bir nevi geri geri yürüdüm ve

to the aisle that had the Coca-Cola,

Coca-Cola'nın olduğu koridora geri döndüm

and then I took a can and I kind of crawled right

ve sonra bir kutu aldım ve bir nevi süründüm.

onto the lower shelf of the grocery store,

bakkalın alt rafı,

because I was so little I could fit there,

çünkü çok küçük olduğum için oraya sığabilirdim ve bir

and I remember opening the can of pop and it went ka-chhhhh,

kutu pop'u açtığımı hatırlıyorum ve ka-chhhhh gitti

and as it went ka-chhhhh I started to take a couple sips

ve ka-chhhhh giderken birkaç yudum koka almaya başladım.

of the Coca-Cola, and I think I drank about half the can

-Kola ve sanırım

before my mom found me.

annem beni bulana kadar kutunun yarısını içmiştim.

My mom grabbed me and pulled me out from under that shelf

Annem beni tuttu ve o rafın altından çıkardı

and she said, "you will never, ever, do that again,

ve " bunu bir daha asla yapmayacaksın,

"come with me," and she took me to the front of the store

benimle gel" dedi ve beni mağazanın önüne götürdü

and we apologized to the store owner,

ve mağaza sahibinden özür diledik. ,

then she made me buy the can of pop with my own money,

sonra bana kendi paramla bir kutu gazoz aldırdı

and then we went home and she took the can of pop

ve sonra eve gittik ve bir kutu gazoz aldı

and she dumped all of it down the sink,

ve hepsini lavaboya boşalttı,

the entire can of pop she dumped down the sink.

bütün kutunun tamamını lavaboya boşalttı.

So I had to pay for the pop,

Pop için para ödemek zorunda kaldı

and she dumped it down the sink.

ve onu lavaboya attı.

I will never forget that lesson,

O dersi asla unutmayacağım,

that was a very important lesson for me.

bu benim için çok önemli bir dersti.

Anyways, I told you two stories.

Her neyse, size iki hikaye anlattım.

Notice, before I tell you which story was true,

Dikkat edin, size hangi hikayenin doğru olduğunu söylemeden önce,

notice the format of the two stories.

iki öykünün biçimine dikkat edin.

I like to start my little stories in English,

Küçük öykülerime İngilizce başlamayı seviyorum

and if you speak other languages you'd do the same,

ve başka diller konuşuyorsanız, bir şeyin

by talking about when and where something happened.

ne zaman ve nerede olduğundan bahsederek siz de aynısını yaparsınız.

So in my stories you knew that they happened

Yani öykülerimde bunların ne

when I was a little kid,

zaman olduğunu biliyordunuz. Ben küçük bir çocuktum

and you knew that they happened at a store.

ve sen bunların bir mağazada olduğunu biliyordun.

So you knew the when and you knew the where.

Yani ne zaman ve nerede olduğunu biliyordun.

The next thing I did was introduce who the story was about.

Yaptığım sonraki şey hikayenin kim hakkında olduğunu anlatmak oldu.

So the story was about me,

Yani hikaye benimle ilgiliydi

but it was also about my mom.

ama aynı zamanda annemle ilgiliydi.

Then I described the what of the stories.

Sonra hikayelerin ne olduğunu anlattım.

The first story, the what is that I snuck away from my mom,

İlk hikaye, annemden gizlice kaçtığım şey,

so that's what happened, I opened a bag of chips.

işte böyle oldu, bir paket cips açtım.

In the second story I stuck with my mom,

Anneme takılıp kaldığım ikinci hikayede,

I opened a can of pop,

bir kutu gazoz açtım,

I almost said bag of chips there,

neredeyse orada bir paket cips dedim

and then you kind of know how both stories end as well.

ve sonra iki hikayenin de nasıl bittiğini bir nevi biliyorsunuz.

So it's a great structure,

Bu harika bir yapı,

as you are learning English,

İngilizce öğrenirken,

this is more than an English listening lesson,

bu bir İngilizce dinleme dersinden daha fazlası,

this is a lesson on how to tell a good story in English.

bu İngilizce iyi bir hikayenin nasıl anlatılacağına dair bir ders.

Maybe write down a few stories in English

Belki gençken başına gelen bir şeyle ilgili İngilizce birkaç hikaye yaz,

of something that happened to you when you were younger

so that you're ready to tell those stories

böylece sosyal bir ortamda olursan bu hikayeleri anlatmaya hazır olursun

if you're ever in a social situation.

.

Anyways, I should tell you which story was true shouldn't I?

Her neyse, sana hangi hikayenin doğru olduğunu söylemeliyim, değil mi? Her

Well I told both stories, and I was trying to not give away

iki hikayeyi de anlattım ve

any hints as to which story was true,

hangi hikayenin doğru olduğuna dair herhangi bir ipucu vermemeye çalışıyordum,

so instead of telling two completely different stories

bu yüzden tamamen farklı iki hikaye anlatmak yerine

I told a story that was true and then a story where I just

gerçek olan bir hikaye anlattım ve ardından

changed some of the details in the story.

bazı detayları değiştirdiğim bir hikaye hikayede.

So here we go, the first story is a lie,

İşte başlıyoruz, ilk hikaye yalan,

the first story did not happen.

ilk hikaye olmadı.

I did not sneak away from my mom,

Annemden gizlice kaçmadım,

I did not open a bag of potato chips,

bir torba patates cipsi açmadım

but the second story is definitely true

ama ikinci hikaye kesinlikle doğru

and I do remember that story very, very, well.

ve o hikayeyi çok ama çok iyi hatırlıyorum.

It happened as I said when I was a little kid

Dediğim gibi oldu, ben küçük bir çocukken kasabamızdaki

we were at the local little grocery store

yerel küçük bakkaldaydık

in our town,

and I guess I was a rebellious little kid

ve sanırım asi küçük bir çocuktum

and I didn't listen to my mum and I went

ve annemi dinlemedim ve gittim

and I took a can of pop, without paying,

ve bir kutu şarap aldım. pop, ödemeden

and I hid in the store and I drank half of it.

ve dükkâna saklanıp yarısını içtim.

And I do remember my mom making me pay

Ve annemin bana bunun bedelini ödettiğini hatırlıyorum

for it, and I remember her dumping it all

ve

down the sink at our house

so that I would learn a valuable lesson.

değerli bir ders almam için hepsini bizim evdeki lavaboya boşalttığını hatırlıyorum. Mağaza sahibinden

And I do remember apologizing to the store owner.

özür dilediğimi hatırlıyorum . Her

So anyways this was just a little English lesson

neyse, bu sadece İngilizce dinlemenizin bir kısmında size yardımcı olacak küçük bir İngilizce dersiydi

to help you with some of your English listening.

.

This was good English listening practice,

Bu iyi bir İngilizce dinleme pratiğiydi

but also remember that structure of the story.

ama aynı zamanda hikayenin yapısını da unutma.

Talk about the when and where, talk about the who,

Ne zaman ve nerede olduğu hakkında konuşun , kim hakkında konuşun,

talk about what happened, and tell people

ne olduğu hakkında konuşun ve insanlara

when you tell a story, tell people how it ended.

bir hikaye anlattığınızda anlatın, insanlara hikayenin nasıl bittiğini anlatın.

Anyways, I'm Bob the Canadian,

Her neyse, ben Kanadalı Bob,

this was just a little English lesson for you.

bu senin için küçük bir İngilizce dersiydi.

I hope you are having a good week

Umarım iyi bir hafta geçiriyorsunuzdur

and while you're here why don't you stick around

ve hazır buradayken neden etrafta dolaşıp

and watch another video, I would really appreciate it.

başka bir video izlemiyorsunuz, gerçekten minnettar olurum.

Anyways, see you later.

Her neyse, sonra görüşürüz.

Live lesson this Friday morning,

Bu cuma sabahı canlı ders,

live lesson this Saturday evening,

bu cumartesi akşamı canlı ders,

I hope to see you there.

görüşmek dileğiyle.

(lively music)

(canlı müzik)