Free English Class! Topic: Back to School! 👩‍🏫🏫📚 (Lesson Only)

Well, hello and welcome to this English lesson about school. I

Pekala, merhaba ve okulla ilgili bu İngilizce dersine hoş geldiniz.

love talking about school. As most of you know, my real job

Okul hakkında konuşmayı seviyorum. Çoğunuzun bildiği gibi benim asıl işim

as we might say in English is that I am a high school

İngilizce dediğimiz gibi lise

teacher. Um it's summer right now so I don't need to go to

öğretmeniyim. Um, şu anda yaz, bu yüzden işe gitmeme gerek yok

work but during the school year, I am a high school

ama okul yılı boyunca, ben bir lise

teacher and I love talking about school. I think it's

öğretmeniyim ve okul hakkında konuşmayı seviyorum. Sanırım

because when I was young, when I was a student, I loved being

gençken, öğrenciyken okulda olmayı sevdiğim için

in school. I have always loved learning and I think naturally

. Öğrenmeyi her zaman sevmişimdir ve bence doğal olarak

uh people who love learning sometimes choose to become

öğrenmeyi seven insanlar bazen öğretmen olmayı seçerler

teachers. So, as a teacher, I'm always excited to do a lesson

. Bu yüzden, bir öğretmen olarak, okulla ilgili bir ders yapacağım için her zaman heyecanlıyım

about school. In particular, this lesson is about back to

. Özellikle, bu ders okula dönüş ile ilgilidir

school. Back to school will be happening in a few weeks here

. Okula dönüş birkaç hafta içinde

in Ontario, Canada. It's kind of the middle of summer

burada, Ontario, Kanada'da gerçekleşecek. Yaz

vacation but I've noticed already that the back-to-school

tatilinin ortası ama okula dönüş

sales have started. So, students usually need to buy a

indirimlerinin başladığını şimdiden fark ettim. Bu yüzden, öğrencilerin genellikle okula dönmeden önce birkaç şey satın almaları gerekir. Bu

few things before they go back to school So today I thought I

yüzden bugün okula

would do a lesson on back to school. So school let me make

dönüş üzerine bir ders yapayım dedim . Okul,

this a little bit bigger for you. School I actually modified

bunu senin için biraz daha büyütmeme izin ver . Okul Aslında

this slide for this lesson because school may look like

bu slaydı bu ders için değiştirdim çünkü buradaki resimlere

one or the other when you look at the pictures over here.

baktığınızda okuldan biri veya diğeri gibi görünebilir .

School last year for the most part for us was online. But

Geçen yıl okul bizim için çoğunlukla çevrimiçiydi. Ama

also we had in person learning. So if you look to the far side

aynı zamanda yüz yüze öğrenmemiz de vardı. Bu slaydın diğer tarafına bakarsanız,

of this slide you'll see there's a boy looking at his

bilgisayarına bakan bir çocuk olduğunu göreceksiniz

computer. He would be doing called online learning or

. Çevrimiçi öğrenme veya

remote learning and these students are doing in-person

uzaktan öğrenme denilen şeyi yapacaktı ve bu öğrenciler yüz yüze

learning. So school is of course the place where kids go

öğrenme yapıyorlar. Yani okul, tabii ki çocukların gittiği yerdir

um in Canada kids from the age of about four or five up to age

Kanada'da dört ya da beş yaşından on yedi

seventeen or eighteen attend school on a daily basis. So

ya da on sekiz yaşına kadar olan çocuklar her gün okula giderler. Dolayısıyla

school is the place where children go in order to learn

okul, çocukların bir şeyler öğrenmek için gittikleri yerdir

things. This is what's called back to school time. Back to

. Buna okula dönüş zamanı denir.

school usually happens right after a holiday that we call in

Okula dönüş genelde tatil dediğimiz tatilin hemen ardından olur

Ontario, Canada and in many other parts of the world, I

Ontario, Kanada ve dünyanın bir çok yerinde

think it's similar. Back to school is the day when kids go

sanırım benzeri var. Okula dönüş, çocukların

back on the bus or they walk to school and they start school

otobüse geri döndükleri veya okula yürüyerek gittikleri ve yeniden okula başladıkları gündür

again. So, the phrase back to school is used a lot right now.

. Yani okula dönüş deyimi şu sıralar çok kullanılıyor.

We would call this the back-to-school season or it's

Biz buna okula dönüş sezonu deriz ya da

back-to-school time or you might even say something like,

okula dönüş zamanı ya da şöyle bir şey bile diyebilirsiniz,

well, it's almost back to school, isn't it? So, we use

pekala, neredeyse okula dönüş, değil mi? Bu yüzden, bu

the phrase in a lot of To talk about usually the end of August

ifadeyi çoğu zaman Ağustos ayının sonunda

and right uh the first few days of September we would call that

ve Eylül ayının ilk birkaç günü hakkında konuşmak için kullanırız, buna

the back to school time. It is of course right now summer

okula dönüş zamanı derdik. Tabii şu an yaz

holidays or what we also call summer vacation. So if there

tatili ya da yaz tatili dediğimiz şey. Yani

are any students watching this they probably don't want to

bunu izleyen herhangi bir öğrenci varsa, muhtemelen

talk about back to school. Back to school is not a fun time for

okula dönüş hakkında konuşmak istemiyorlar. Okula dönüş, bazı öğrenciler için eğlenceli bir zaman değildir

some students. I'm sure some students look forward to it.

. Eminim bazı öğrenciler bunu sabırsızlıkla beklemektedir.

But some do not look forward to it but it is right now uh

Ama bazıları bunu dört gözle beklemiyor ama şu anda uh

summer holidays or summer vacation. In Ontario, Canada,

yaz tatili ya da yaz tatili. Kanada, Ontario'da

students get 2 months off from school and teachers do too,

öğrenciler okuldan 2 ay izin alıyor ve öğretmenler de alıyor,

which is kind of a bonus. Um and we would refer to that as

bu da bir tür bonus. Um ve biz buna

summer holidays or summer vacation. A good time to hang

yaz tatili veya yaz tatili deriz. Arkadaşlarla takılmak için iyi bir zaman

out with friends, maybe just read a book. Older students

, belki sadece bir kitap okursun. Daha büyük öğrenciler

usually get part-time jobs so they'll get a summer job during

genellikle yarı zamanlı işler bulurlar, bu nedenle

the summer vacation or summer holidays. My two oldest kids

yaz tatili veya yaz tatillerinde bir yaz işi bulurlar. En büyük iki çocuğumun

both have summer jobs right now. Um they both found places

ikisinin de şu anda yaz işleri var . Um, ikisi de

to work for the summer so that they could earn some money. We

biraz para kazanabilmek için yazın çalışacak yerler buldular.

have of course other things that happen during back to

Elbette okula dönüş sırasında olan başka şeyler de var

school time and we add the phrase back to school to it. So

ve buna okula dönüş ifadesini ekliyoruz. Yani

right now people are going to start to do back to school

şu anda insanlar okula dönüş alışverişi yapmaya başlayacak

shopping. You know the word two in back to school. Sometimes we

. Okula dönüşteki iki kelimesini biliyorsun . Bazen

actually put the number two back to school. Guess it looks

iki numarayı okula geri koyarız. Sanırım

cooler. But right now I've noticed that we get flaw in the

daha havalı görünüyor. Ama şu anda postada kusur olduğunu fark ettim

mail. A flyer is like a paper that shows everything that is

. Bir el ilanı, bir mağazada indirimde olan her şeyi gösteren bir kağıt gibidir

on sale at a store and all of them say back to school. Back

ve hepsi okula geri dönün der.

to school shopping time. So we have times of the year when we

Okula dönüş alışveriş zamanı. Bu nedenle,

shop for certain things. This is certainly a time of the year

belirli şeyler için alışveriş yaptığımız zamanlar vardır. Bu kesinlikle yılın

where there will be a lot of people doing back to school

bir çok insanın okula dönüş

shopping. And of course because of that we will have what's

alışverişi yapacağı bir zamanı. Ve tabii ki bu nedenle

called back to school sales. A back to school sale is a sale

okula dönüş satışları denen şeye sahip olacağız. Okula dönüş indirimi,

during the month of August where thin that you normally

normalde

buy for school are cheaper than they normally would be. So

okul için satın aldığınız şeylerin normalden daha ucuz olduğu Ağustos ayı boyunca yapılan bir indirimdir . Yani şu anda

right now the back to school shopping has started. The

okul alışverişi başladı. Mağazalar,

stores are sending out flyers where they're showing a lot of

back to school sales. You know pencils 50% off or pencil cases

okula dönüş satışlarının çoğunu gösteren broşürler gönderiyor. Biliyorsun kalemlerde %50 indirim, kalem kutuları da

25% off. There are a lot of back to school sales happening

%25 indirim. Şu anda çok sayıda okula dönüş satışı yapılıyor

right now. Because students need things like school

. Çünkü öğrencilerin okul kıyafetleri gibi şeylere ihtiyacı var

clothes. So in general sometimes kids buy clothes just

. Yani genel olarak bazen çocuklar sadece

for school. It's not really any different than their normal

okul için kıyafet alırlar. Normal kıyafetlerinden çok farklı değil

clothes but it might be different than the clothes they

ama dışarıda oynadıkları kıyafetlerden farklı olabilir

play in outside. They might be clothes that they keep a little

. Okul kıyafetleri olduğu için biraz daha temiz tuttukları kıyafetler olabilir

cleaner because they are their school clothes. So, for our

. Yani, çocuklarımız için şöyle

kids, we would say something like, well, we need to go buy

bir şey söyleyebiliriz , peki, gidip

some more school clothes for you because that pair of pants

size biraz daha okul kıyafeti almalıyız çünkü o pantolonun

has a hole in the knee or that shirt doesn't fit you anymore.

dizinde bir delik var veya o gömlek artık size uymuyor.

You need some new school clothes. Some schools though

Yeni okul kıyafetlerine ihtiyacın var . Bazı okulların

have a school uniform This is quite common at probably I

okul üniforması olmasına rağmen Bu oldukça yaygındır ve muhtemelen Kanada'daki okulların

would say about ten to 20% of the schools in Canada have

yaklaşık %10 ila 20'sinin

school uniforms. I know in certain countries school

okul üniforması olduğunu söyleyebilirim. Bazı ülkelerde okul

uniforms are very very popular. Um for instance the school I

üniformalarının çok çok popüler olduğunu biliyorum. Mm mesela benim

work at has school uniforms. But the school my kids go to my

çalıştığım okulda okul forması var. Ama çocuklarımın gittiği okulda

younger kids doesn't have school uniforms. So again a

küçük çocuklarım okul üniforması yok. Yani yine bir

school uniform is um clothing that you usually buy from the

okul üniforması, genellikle

school or you buy from a store that the school chooses. So

okuldan veya okulun seçtiği bir mağazadan satın aldığınız bir giysidir .

that all the students look the same. Common school uniforms

Böylece tüm öğrenciler aynı görünür . Yaygın okul üniformaları, beyaz gömlek ve kravatlı

would be like uh black pants with a white shirt and tie uh

siyah pantolon gibi olurdu

and those types of things. So, if your school doesn't have

ve bu tür şeyler. Bu nedenle, okulunuzda

school uniforms, you might just need school clothes. Maybe you

okul üniforması yoksa, sadece okul kıyafetlerine ihtiyacınız olabilir. Belki

need some school clothes because um as a kid, uh

okul kıyafetlerine ihtiyacın vardır çünkü çocukken

sometimes kids outgrow them and then maybe you need to get some

bazen çocuklar onları aşar ve sonra okul üniforman

new uh shirts and pants for your school uniform. And of

için yeni gömlekler ve pantolonlar alman gerekebilir . Ve elbette

course, there are back-to-school sales because

okula dönüş satışları var çünkü

people need school supplies. So, the or phrase we use to

insanların okul malzemelerine ihtiyacı var. Yani okula gitmeniz gerektiğinde

refer to all the things you buy when you need to go to school,

satın aldığınız her şeye atıfta bulunmak için kullandığımız veya ifadesine

we would call school supplies. Some schools supply certain

okul malzemeleri derdik. Bazı okullar

things to the students but other schools, most schools

öğrencilere belirli şeyler sağlar, ancak diğer okullar, çoğu okul

require students to buy certain things before they go in

öğrencilerin Kanada'ya gitmeden önce

Canada, of course. So, the school would supply things like

elbette bazı şeyleri satın almalarını ister. Yani okul,

glue or maybe colored paper if they're doing art or paint but

sanat ya da resim yapıyorlarsa yapıştırıcı ya da belki renkli kağıt gibi şeyler sağlıyordu ama

my kids and most Canadian kids have to buy certain school

çocuklarım ve çoğu Kanadalı çocuk okula gitmek için belirli okul malzemeleri satın almak zorunda

supplies in order to go to school. They might need a

. Bir dosyaya ihtiyaçları olabilir

binder. We would call this a three-ring binder. This is

. Biz buna üç halkalı dosya diyoruz. Bu,

something that you can open and close and it can hold paper.

açıp kapatabileceğiniz bir şeydir ve kağıt tutabilir. İçine not alabileceğiniz küçük bir defter olan

You might need to buy a notebook which is just a small

bir defter almanız gerekebilir

book that you can take notes in. When you're asked, when

.

you're a student at school, it's a good idea to take notes.

Okulda öğrenciyken sorulduğunda not almak iyi bir fikirdir.

You might need to buy some pencils, pens, or a

Bazı kalemler, tükenmez kalemler veya

highlighter. So, a pencil is of course something you can

fosforlu kalem satın almanız gerekebilir. Bu nedenle, bir kalem elbette keskinleştirebileceğiniz bir şeydir

sharpen and it's used for math or art class a pen is something

ve matematik veya resim dersi için kullanılır, kalem

that's permanent. This is a BIC pen made by my friends over in

kalıcı bir şeydir. Bu, Fransa'daki arkadaşlarım tarafından yapılmış bir BIC kalemi

France. BIC pens are really cool. I like them. I shouldn't

. BIC kalemleri gerçekten harika. Onları seviyorum.

tell you this but I actually like chewing on the cap of the

Bunu sana söylememeliyim ama aslında BIC kaleminin kapağını çiğnemeyi seviyorum

BIC pen. I shouldn't mention that, should I? Uh and then a

. Bundan bahsetmemeliyim, değil mi? Uh ve sonra bir

highlighter is something you can use to um basically make

vurgulayıcı, temel olarak

words yellow so that you can see them easier. Um a

kelimeleri daha kolay görebilmeniz için sarı yapmak için kullanabileceğiniz bir şeydir. İngilizce öğreniyorsanız, bir

highlighter is a really good tool if you're learning

fosforlu kalem gerçekten iyi bir araçtır

English. You can highlight new words. Don't do that in library

. Yeni kelimeleri vurgulayabilirsiniz. Ancak bunu kütüphane kitaplarında yapmayın

books though. Only use a highlighter in a book that you

. Yalnızca sahip olduğunuz bir kitapta fosforlu kalem kullanın

own. You might need an eraser so that if you write something

. Kurşun kalemle bir şey yazarsanız

in pencil, you can erase it later. You might need a pencil

daha sonra silebilmek için bir silgiye ihtiyacınız olabilir. Tüm eşyalarınızı saklamak için bir kalem kutusuna ihtiyacınız olabilir

case to store all of your stuff. So, once again, these

. Yani, bir kez daha, bunların

are all school supplies that kids in Canada and I think most

hepsi Kanada'daki çocukların ve bence

other countries would need to buy. They would need to go to a

diğer birçok ülkenin satın alması gereken okul malzemeleri.

back-to-school sale and if they needed, if they didn't have a

Okula dönüş indirimine gitmeleri gerekecekti ve ihtiyaçları olursa ,

pencil case, they would need to buy one. The school would not

kalem kutuları yoksa bir tane almaları gerekecekti. Okul

give these items to the kids. You might need a pencil

bu eşyaları çocuklara vermezdi. Bir kalemtraş gerekebilir

sharpener. Although most classrooms have a pencil

. Çoğu sınıfta bir

sharpener, sometimes students are required to have a small

kalemtraş olmasına rağmen, bazen öğrencilerin

one with them that they can keep in their pencil case. And

yanlarında kalem kutusuna koyabilecekleri küçük bir tane bulundurmaları gerekir. Ve

maybe they need a laptop, maybe they need a calculator, and

belki bir dizüstü bilgisayara ihtiyaçları var, belki bir hesap makinesine ihtiyaçları var ve

maybe they need a backpack, or what we sometimes just call a

belki bir sırt çantasına ya da bizim bazen sadece

book bag. So, let's quick review again. These are all

kitap çantası dediğimiz bir şeye ihtiyaçları var. Öyleyse tekrar hızlıca gözden geçirelim. Bunların hepsi

things that we would call school supplies and some of

okul malzemeleri dediğimiz şeyler ve

these things students will need to buy before they go back to

öğrencilerin okula dönmeden önce satın almaları gereken bazı şeyler

school. A binder, maybe two binders, maybe four. They might

. Bir klasör, belki iki klasör, belki dört dosya.

need a notebook. They might need a pencil, pen, and a

Bir not defterine ihtiyaçları olabilir. Bir kaleme, tükenmez kaleme ve

highlighter or kind of like a few of each. They would put

fosforlu kaleme veya her birinden birkaç taneye ihtiyaçları olabilir.

them with their eraser in their pencil case and they might need

Onları silgileriyle birlikte kalem kutusuna koyarlardı ve

a small pencil sharpener and they might need a laptop and a

küçük bir kalemtıraşa ihtiyaçları olabilir ve bir dizüstü bilgisayar ve

calculator. This really depends on the school as well. I think

hesap makinesine ihtiyaçları olabilir. Bu gerçekten okula da bağlı. Sanırım

at my school, we have a class set of calculators um and then

okulumda, sınıfta bir hesap makinesi setimiz var ve daha sonra tüm bu öğeler için

they might need a backpack or a book bag for all of these

bir sırt çantasına veya kitap çantasına ihtiyaçları olabilir

items. So, the first day of school is called the first day

. Yani okulun ilk gününe okulun ilk günü denir

of school but I wanted to put this slide in here. I mean, it

ama ben bu slaydı buraya koymak istedim. Demek istediğim, kulağa

sounds pretty obvious, doesn't it? Um in our part of Canada,

oldukça açık geliyor, değil mi ? Kanada'nın bizim bölgemizde, Eylül ayında tatil olan

the day after Labor Day, which is a holiday in September, we

İşçi Bayramı'ndan sonraki gün ,

have the first day of school. So, the first day of school

okulun ilk günü var. Yani, bu yıl okulun ilk günü

this year, I think, I actually didn't look this up. I

, sanırım, aslında buna bakmamıştım.

should've looked it up. First day of school, this year is

Bakmalıydım. Okulun ilk günü, bu yıl

probably September seventh. That would be my guess. First

muhtemelen 7 Eylül. Bu benim tahminim olurdu.

day of school, September seventh. Um but you also have

Okulun ilk günü, yedi Eylül. Ama aynı zamanda

really little kids who haven't gone to school before sometimes

daha önce okula gitmemiş çok küçük çocuklarınız da var, bazen

have their first day of school. So, they've never been to

okulun ilk günleri oluyor. Yani, hiç okula gitmediler

school and and that's an exciting day for them. The

ve bu onlar için heyecan verici bir gün.

first day of school, whether you're like four or five and

Okulun ilk günü, ister dört ya da beş yaşında olun ve

you've never been or if you're like fourteen, um it's usually

hiç gitmemiş olun, ister on dört yaşında olun, um, genellikle

a day where parents take a photo. We often take a photo on

ebeveynlerin fotoğraf çektirdiği bir gündür . Sık sık

the first day of school of our kids with their backpacks and

çocuklarımızın okulun ilk günü sırt çantalarıyla ve

their new school clothes um and then uh we put that in a album.

yeni okul kıyafetleriyle fotoğraf çektiriyoruz ve sonra bunu bir albüme koyuyoruz. Kanada

The school day in Ontario, Canada. So, when you talk

, Ontario'da bir okul günü . Yani, bahsettiğiniz zaman

about, you know, the work day is from about eight til five.

, bilirsiniz, iş günü sekizden beşe kadardır.

Some people work from seven till four thirty. Uh some

Bazı insanlar yediden dört otuza kadar çalışıyor. Ah bazı

people, their work day is 730 til 530 but the school day is a

insanlar, iş günü 730 ile 530 arası ama okul günü

little shorter and the term we use to talk about the length of

biraz daha kısa ve okul dışındaki günün uzunluğundan bahsetmek için kullandığımız terim

the day out of school is school day. Uh students have to get

okul günü.

used to it in Ontario, Canada. The school day can range from

Kanada, Ontario'da öğrencilerin buna alışması gerekiyor. Okul günü

830 to three thirty. It might go from nine till three. For my

830 ile üç buçuk arasında değişebilir. Dokuzdan üçe kadar gidebilir. Okulum için

school, the school day is from 830 to 330 and classes start at

okul günü 830'dan 330'a ve dersler ondan

ten to nine and go to three oh five. So, the school day is

dokuza kadar başlar ve üçe beşe gider. Yani okul günü, okuldaki gün

just a way of talking about the day at school. If you are older

hakkında konuşmanın bir yoludur . Daha büyükseniz

and if you are at a high school, you might have a

ve lisedeyseniz

semester system. The semester system is a system where you

dönemlik sisteminiz olabilir. Sömestr sistemi,

take certain classes for about four or 5 months and then you

yaklaşık dört veya 5 ay boyunca belirli dersleri aldığınız ve ardından

are done and then you take other classes. Our elementary

işinizin bittiği ve ardından diğer dersleri aldığınız bir sistemdir.

schools, our grade schools, kids under the age of thirteen,

İlkokullarımızda, ilkokullarımızda, on üç yaşının altındaki çocuklarda

do not have semesters. They usually take the same classes

yarıyıl yok. Genellikle

all year long. So, they'll have math class every Monday,

tüm yıl boyunca aynı dersleri alırlar. Yani her pazartesi,

Tuesday, Thursday, Friday for 40 minutes or something like

salı, perşembe, cuma 40 dakika falan matematik dersi olacak

that. In our high schools, we have a semester system. So,

. Liselerimizde yarıyıl sistemi uygulanmaktadır. Yani,

this fall, for the fall semester, for semester one, I'm

bu sonbahar, güz dönemi için, birinci sömestr için,

teaching two classes this year I'm teaching a computer class

bu yıl iki ders veriyorum, bir bilgisayar dersi

and a business class and then semester two, I'm teaching my

ve bir işletme dersi veriyorum ve sonra ikinci sömestr,

three French classes again. So, a semester system is when you

yine üç Fransızca dersi veriyorum. Yani, bir sömestr sistemi,

break the year up a little bit. Um of course, the student is

yılı biraz ayırdığınız zamandır. Tabii ki, öğrenci

the person who is learning. We don't use the word pupil

öğrenen kişidir. Artık öğrenci kelimesini kullanmıyoruz

anymore. Um it's kind of an old term and we sometimes use the

. Bu biraz eski bir terim ve bazen

word learner. Although, this is more common in other

öğrenen kelimesini kullanırız. Bununla birlikte, bu diğer

English-speaking countries. In Canada, we would call the kids

İngilizce konuşulan ülkelerde daha yaygındır. Kanada'da

who go to school students. I think years ago, you might call

okula giden çocuklara öğrenci derdik. Sanırım yıllar önce,

them pupils and we usually don't use the word learner very

onlara öğrenci diyebilirsiniz ve genellikle öğrenci kelimesini çok

often like how many students do you have in your class? That

sık kullanmayız, örneğin sınıfınızda kaç öğrenci var? Bu

would be a common question. Not how many learners. Although it

ortak bir soru olurdu. Kaç öğrenci değil.

is a common English word, that means the same as student. You

Yaygın bir İngilizce kelime olmasına rağmen, öğrenci ile aynı anlama gelir.

might have a student in your class who is a class clown. So,

Sınıfınızda sınıf palyaçosu olan bir öğrenciniz olabilir. Yani,

a class clown is a student who is always smiling and laughing

bir sınıf palyaçosu, her zaman gülen, gülen

and doing silly things. You can see this boy has decided to

ve aptalca şeyler yapan bir öğrencidir. Bu çocuğun

take all his new pencils and insert them in his ears and in

tüm yeni kalemlerini alıp kulaklarına ve

his nose um and just be silly. Class clowns often tell jokes.

burnuna sokmaya ve sadece aptal olmaya karar verdiğini görebilirsiniz. Sınıf palyaçoları genellikle fıkralar anlatır.

When you, as a teacher, when I write on the board, sometimes

Siz bir öğretmen olarak ben tahtaya yazarken bazen

class clowns uh say funny things and make everyone laugh

sınıf soytarıları komik şeyler söyleyip herkesi güldürür

or they throw things. A class clown is someone I was gonna

ya da bir şeyler fırlatırlar. Bir sınıf palyaçosu, öğrenme

say isn't serious about learning but I've actually had

konusunda ciddi olmadığını söyleyeceğim biri ama aslında geçmişte sınıfta

class clowns who got the best grade in the class in the past.

en iyi notu alan sınıf palyaçolarım oldu .

Some students can be silly and also learn very well at the

Bazı öğrenciler aptal olabilir ve aynı zamanda çok iyi öğrenebilirler

same time. We don't use this term anymore. Um in Canada we

. Artık bu terimi kullanmıyoruz. Um Kanada'da biz

also call a student like this a keener. Um that's a Canadian

de böyle bir öğrenciye daha keskin deriz. Um, sanırım bu Kanadalı bir

word I think though. But a teacher's pet is a student who

kelime. Ama bir öğretmenin gözdesi, en ön sıralarda

likes to sit at the front likes to answer the questions um and

oturmayı seven ve soruları cevaplamayı seven bir öğrencidir ve

all of those kinds of things. I think if you watch um Petite

bu tür şeyler. Petite

Nicola in French, I think is the teacher's pet. He's the

Nicola'yı Fransızca izlerseniz, bence öğretmenin evcil hayvanıdır. O

small boy that knows all the answers. Sorry, that's a little

tüm cevapları bilen küçük çocuk . Üzgünüm, bu

bit of French. I might have got the name wrong but a teacher's

biraz Fransızca oldu. Adını yanlış anlamış olabilirim ama öğretmenin evcil

pet, it's not a nice term. It's kind of an insult now. As a

hayvanı, pek hoş bir tabir değil. Bu bir tür hakarettir artık. Bir

teacher, I would not use the word teacher's pet but when

öğretmen olarak, öğretmenin evcil hayvanı kelimesini kullanmazdım ama

students bug each other, they might say, uh you're the

öğrenciler birbirlerini rahatsız ettiklerinde, sen

teacher's pet. You're always answering the questions. Then,

öğretmenin evcil hayvanısın diyebilirler. Hep sorulara cevap veriyorsun. Sonra,

of course, you have the teacher. The teacher is the

elbette, öğretmeniniz var . Öğretmen, tüm öğretimi yapan

person at the front of the room who does all of the teaching.

odanın ön tarafındaki kişidir .

In Canada, we have one teacher per classroom but there also

Kanada'da, her sınıfta bir öğretmenimiz vardır, ancak

might be someone called a teacher's aide who helps the

öğretmen yardımcısı olarak adlandırılan ve öğretmene yardımcı olan biri de olabilir

teacher um or there might be a teaching assistant. There might

veya bir öğretim asistanı olabilir.

be a student teacher who comes and helps the teacher for a few

months to learn how to teach. But the person who does most of

Nasıl öğretileceğini öğrenmesi için birkaç aylığına gelip öğretmene yardım eden bir öğretmen adayı olabilir. Ama işin çoğunu yapan kişi

the work is the teacher. Sorry, I shouldn't have said that.

öğretmendir. Üzgünüm, bunu söylememeliydim.

Teacher aides do a lot of work as well. The primary the person

Öğretmen yardımcıları da çok iş yapıyor . Dersleri planlayan birincil kişi

who plans the lessons is the teacher. If you are at a

öğretmendir. Bir

university or college, we would call that teacher a professor.

üniversitede veya kolejdeyseniz, o öğretmene profesör deriz.

Now, some of you call me professor Bob and that would be

Şimdi, bazılarınız bana Profesör Bob diyor ve bu

incorrect. Um I know in other languages like French means

yanlış olur. Um, Fransızca gibi diğer dillerde öğretmen anlamına geldiğini biliyorum

teacher but in English, there is a distinction. So, I am a

ama İngilizce'de bir ayrım var. Yani ben bir

teacher. Brent in the chat from American English with this guy

öğretmenim. Bu adamla Amerikan İngilizcesi sohbetinde Brent

is a teacher. If Brent or I went and got our PHD and if we

öğretmendir. Brent veya ben gidip doktora yapsaydık ve

went and taught at a university, we would then be

gidip bir üniversitede ders verseydik , o zaman

professor Bob and professor Brett. That's a nice ring to

profesör Bob ve profesör Brett olurduk. Bu kulağa hoş geliyor

it, doesn't it, Brett? By the way, I have no desire to do

, değil mi Brett? Bu arada,

that at this point in my life. I like what I'm doing now. The

hayatımın bu noktasında bunu yapmak gibi bir arzum yok. Şimdi yaptığım şeyi seviyorum. Ders

place where you teach is called a classroom. I'm gonna speed up

verdiğin yere derslik denir.

maybe a bit here. I think some of these are quite familiar to

Burada belki biraz hızlandıracağım. Sanırım bunlardan bazıları size oldukça tanıdık geliyor

you. So, a classroom is a place where you teach. By the way,

. Yani, bir sınıf öğrettiğiniz bir yerdir . Bu arada,

one of the original classrooms was a tree. So, hundreds of

orijinal sınıflardan biri bir ağaçtı. Yani, yüzlerce

years ago, trees used to be classrooms. Um because if you

yıl önce, ağaçlar dershaneydi . Um, çünkü

learned outside, it was a nice shady place to learn. So,

dışarıda öğrendiysen, öğrenmek için gölgeli güzel bir yerdi. Bu yüzden

sometimes when I'm making a lesson under a tree, it makes

bazen bir ağacın altında ders çalışırken bu

me smile because I feel like I'm an old-fashioned teacher

beni gülümsetiyor çünkü kendimi

from 500 years ago teaching under a tree. If you are at a

500 yıl öncesinden bir ağacın altında ders veren eski moda bir öğretmen gibi hissediyorum.

university, you could go to a classroom, you might also call

Üniversitedeyseniz bir sınıfa gidebilirsiniz, amfi de diyebilirsiniz

it a lecture hall. So, when I was in university, some of my

. Bu yüzden, ben üniversitedeyken, derslerimin bir kısmı

classes were in small classrooms and some were in

küçük sınıflarda, bazıları ise

lecture halls which were bigger rooms where more people could

daha fazla insanın

sit and learn. You of course will have a desk. This we would

oturup öğrenebileceği daha büyük odalar olan amfilerdeydi. Elbette bir masanız olacak. Buna

call a student's desk. There's also a teacher's desk at the

öğrenci masası diyoruz. Ayrıca

front of the room which is bigger. Um and there's all

odanın ön tarafında daha büyük olan bir öğretmen masası vardır. Um ve her

different kinds of desks. Uh in Canadian classrooms. Um my

çeşit masa var. Kanada sınıflarında. Öğrencilerim,

students don't like these kinds of desks where the seat is like

koltuğun

connected to the desk. Because some students by grade twelve

masaya bağlı gibi olduğu bu tür sıralardan hoşlanmıyor. Çünkü on ikinci sınıftaki bazı öğrenciler

are quite tall. They're very big and it's hard to fit in a

oldukça uzundur. Çok büyükler ve

desk when you're six foot two and in grade twelve. There be

1.80 boyunda ve on ikinci sınıftayken bir masaya sığması zor.

probably a whiteboard or a chalkboard in the room. We have

Muhtemelen odada beyaz tahta veya yazı tahtası vardır. Artık kara tahtadan

more whiteboards than chalkboards now. Chalkboards

daha fazla beyaz tahtamız var . Kara tahtalar

have kind of slowly been removed from classrooms over

the last 20 years and have been replaced with whiteboards. A

son 20 yılda sınıflardan yavaş yavaş kaldırıldı ve yerini beyaz tahtalar aldı.

whiteboard is a little cleaner. You don't get chalk on your

Beyaz tahta biraz daha temizdir. Beyaz tahta kullandığınızda ellerinize tebeşir bulaşmaz

hands when you use a whiteboard. But you might see a

. Ancak

whiteboard or blackboard in the room. By the way, even if the

odada bir beyaz tahta veya kara tahta görebilirsiniz . Bu arada

blackboard is green, we still call it a blackboard. So, I

karatahta yeşil bile olsa biz ona karatahta diyoruz. Yani,

still have a classroom where I do have a blackboard at the

hala arkada bir kara tahtam olan bir sınıfım var

back and it's actually green but it's still called a

ve aslında yeşil ama yine de

blackboard or chalkboard. You can just call it chalkboard

kara tahta veya kara tahta olarak adlandırılıyor. Kara tahta

too. Uh and then of course you have whiteboard markers. So on

da diyebilirsin. Uh ve sonra elbette beyaz tahta kalemleriniz var.

the far side of this image you can see whiteboard markers.

Bu görüntünün uzak tarafında beyaz tahta kalemlerini görebilirsiniz.

They are actually the exact same kind I use in my room.

Aslında odamda kullandıklarımın aynısı.

Expo. And then you see that there is chalk. I like to use

Fuar. Ve sonra tebeşir olduğunu görüyorsunuz.

different colors especially when I'm teaching French. It's

Özellikle Fransızca öğretirken farklı renkler kullanmayı seviyorum.

nice to write sentences in one color and then kind of uh teach

Cümleleri tek renkle yazmak ve sonra başka bir renk

things about the sentence using another color. Very very handy

kullanarak cümleyle ilgili şeyler öğretmek güzel .

to use different colors. Uh to teach grammatical or grammar

Farklı renkleri kullanmak için çok çok kullanışlı. Uh, Fransızca öğretirken gramer veya dilbilgisi kavramını öğretmek için

concept when I'm teaching French. And then here's another

. Ve sonra işte başka bir

eraser. So just like the first eraser which is used to erase

silgi. Yani kurşun kalem silmek için kullanılan ilk silgi gibi

pencil. This eraser can be used to erase uh whiteboard markers

. Bu silgi, beyaz tahta kalemlerini

or chalkboards. Or blackboards. And then there will probably be

veya kara tahtaları silmek için kullanılabilir. Veya karatahtalar. Ve sonra, muhtemelen,

a bulletin board in the room where students can hang their

öğrencilerin çalışmalarını asabilecekleri

work or where the teacher can hang some posters. And usually

veya öğretmenin bazı posterleri asabileceği bir ilan panosu olacaktır. Ve genellikle

um in my room I have students create different um they do

benim odamda öğrencilerim farklı şeyler yaratırlar,

Different assignments where they create something visual

görsel bir şey oluşturdukları farklı ödevler yaparlar

and then we will put that on the bulletin board for everyone

ve sonra bunu diğer herkesin görmesi için ilan tahtasına koyarız

else to see. We do in the earlier classes we do things

. Daha önceki derslerde

like comic strips in French and then we put them on the

Fransızca çizgi romanlar gibi şeyler yapardık ve sonra bunları

bulletin board. And we use of course either a push pin which

panoya asardık. Ve tabii ki burada kırmızı olan bir itme pimi kullanıyoruz

is the red thing here. We would call that a pushpin or

. Buna raptiye veya

thumbtacks. I generally use push pins. I find they're

raptiye derdik. Genelde itme pimleri kullanırım.

easier to take back out. Uh thumbtacks go in really nicely

Geri almanın daha kolay olduğunu düşünüyorum. Uh raptiyeler gerçekten iyi giriyor

but it's sometimes hard to get the thumbtack back out again.

ama raptiyeyi tekrar çıkarmak bazen zor oluyor.

And then there will of course be a projector and a screen.

Ve sonra elbette bir projektör ve bir ekran olacak.

The projector in this picture is on the ceiling and the

Bu resimdeki projektör tavanda ve

screen is way over there on the far wall. We also have in our

ekran şurada, uzaktaki duvarda. Ayrıca

classrooms something called a smart board where you can write

sınıflarımızda akıllı tahta diye bir şey var,

on the smart board and it shows up on the computer through the

akıllı tahtaya yazıyorsunuz ve projektör aracılığıyla bilgisayarda gösteriyor

projector. A little bit hard to explain. I don't use my smart

. Açıklaması biraz zor . Akıllı

board a lot because I do all of my annotations on my laptop

tahtamı pek kullanmıyorum çünkü tüm notlarımı

which I put onto the projector screen. I'll let see where

projektör ekranına koyduğum dizüstü bilgisayarımdan yapıyorum. Bakalım

we're at. Last thing for this section, bookshelf. There might

neredeyiz. Bu bölüm için son şey , kitaplık.

be a bookcase or bookshelf in your classroom. Um so for me, I

Sınıfınızda bir kitaplık veya kitaplık olabilir . Benim için, Fransızca

have bookshelves that are full of French books because I teach

öğrettiğim için Fransızca kitaplarla dolu raflarım var

French. Um there's a few computer books on there but

. Orada birkaç bilgisayar kitabı var ama

they're really old. When you buy a textbook for a computer

gerçekten eskiler. Bir bilgisayar sınıfı için bir ders kitabı aldığınızda

class, uh within a few years, it's obsolete. The information

, birkaç yıl içinde demode olur. Bilgi

changes way too quickly. So, you might have a bookshelf or a

çok çabuk değişiyor. Yani, sınıfınızda bir kitaplık veya

bookcase in your classroom. Oh, yes. Just finished talking

kitaplık olabilir. Oh evet. Bir sınıfta olanlardan bahsetmeyi yeni bitirdim

about what is in a classroom and we are now going to talk

ve şimdi okulla ilgili

about just a few odds and ends about school. So, one of those

birkaç ihtimalden ve sondan bahsedeceğiz . Yani, bunlardan biri

would be textbooks. Some classes require that you have a

ders kitapları olacaktır. Bazı sınıflar bir ders kitabınızın olmasını gerektirir

textbook. Most schools in Canada, when you are in school,

. Kanada'daki çoğu okul , siz okuldayken,

like if you're in grade one up to grade twelve, so in

örneğin birinci sınıftan on ikinci sınıfa kadar, yani

elementary school, grade school, or high school, schools

ilkokulda, ilkokulda veya lisede, okullar

provide the textbooks, okay? So you do not have to buy your

ders kitaplarını sağlar, tamam mı? Böylece ders kitabınızı satın almanıza gerek kalmaz

textbook. So when you go to math class in grade nine, on

. Yani dokuzuncu sınıfta matematik dersine gittiğinizde,

the first day of school, the teacher will give you a

okulun ilk gününde öğretmen size bir

textbook. Will you go to university or college in

ders kitabı verecek. Kanada'da üniversiteye mi yoksa koleje mi gideceksiniz

Canada, you have to buy your textbooks. So again, a textbook

, ders kitaplarınızı satın almanız gerekiyor . Yine, bir ders kitabı,

is a book that has all of the information you need to learn

öğrenmeniz gereken tüm bilgileri

or most of it for that class. So, when you take a French

veya o sınıf için çoğunu içeren bir kitaptır. Yani,

class with me, I give you a French textbook and it's like

benimle Fransızca dersi aldığında, sana bir Fransızca ders kitabı veriyorum ve

grade nine French textbook. Actually, it's called Express

dokuzuncu sınıf Fransızca ders kitabı gibi. Aslında,

Nubian um for grade nine um but the textbook contains most of

dokuzuncu sınıf için Ekspres Nubian um denir, ancak ders kitabı

what you will learn that semester in printed form and

o dönem öğreneceklerinizin çoğunu basılı olarak içerir ve

again, in elementary schools and high schools in Canada the

yine Kanada'daki ilkokullarda ve liselerde

teacher will give you a textbook. So um if you're in

öğretmen size bir ders kitabı verir. Yani üniversitedeyseniz

university though it can be quite pricey. I know even 25

oldukça pahalı olabilir. Hatta 25

years ago when I was in university um it was like 400

yıl önce üniversitedeyken ders kitabı

or $500 a semester to buy textbooks. It was expensive.

satın almanın dönem başına 400 veya 500 dolar gibi bir şey olduğunu biliyorum . Pahalıydı.

Now during class the teacher will teach a lesson. So for me

Şimdi ders sırasında öğretmen bir ders verecek. Bu yüzden benim için

a lesson is all of the things I have planned for one class.

bir ders, bir ders için planladığım her şeydir.

There might be small lessons within the bigger lesson but

Büyük dersin içinde küçük dersler olabilir ama

basically I make a lesson plan and then I teach the lesson

temelde bir ders planı yaparım ve sonra

plan that day. So students will take um certain lessons from

o gün ders planını anlatırım. Yani öğrenciler benden belli dersler alacaklar

me. An assignment is when I ask a student to do a certain type

. Ödev, bir öğrenciden belirli bir türde

of work and then give it to me when they're done. Okay? So a

çalışma yapmasını istediğimde ve bittiğinde bunu bana verdiğimde olur . Tamam aşkım? Yani bir

lesson can have assignments in it. But sometimes my lesson I

dersin içinde ödevler olabilir . Ama bazen dersim

don't require the students to give me anything. I'll say you

öğrencilerin bana bir şey vermesini istemiyorum.

know Write in French, write what you did yesterday in five

Fransızca yaz bildiğini söyleyeceğim, dün yaptıklarını beş

sentences and then I'll have them read it out loud and I

cümleyle yaz ve sonra yüksek sesle okutacağım ve

don't take the paper from them and grade it. It's just a

onlardan kağıdı alıp not vermeyeceğim. Bu sadece

little lesson to practice but an assignment would be if I

pratik yapmak için küçük bir ders ama bir ödev olurdu,

said, you know, write five paragraphs about something you

bilirsiniz, yapmaktan hoşlandığınız bir şey hakkında beş paragraf yazıp

like doing and give it to me and then as a teacher, I will

bana verin ve sonra bir öğretmen olarak

grade it or I will correct it. In Canada, we say, I would, I

not veririm veya düzeltirim. Kanada'da, yaparım,

will mark it and then give it back. So, aren't always graded

işaretler ve sonra geri veririm deriz. Bu nedenle, her zaman not verilmez,

but assignments are usually things that I would collect and

ancak ödevler genellikle toplayıp not vereceğim şeylerdir

grade. Now, you can do assignments that aren't graded

. Şimdi, not verilmeyen ödevler yapabilirsiniz

but generally, if I say, you know, this assignment is due

ama genel olarak, bilirsiniz, bu ödev yarın teslim edilecek

tomorrow or here's an assignment, please finish this.

veya işte bir ödev, lütfen bunu bitirin dersem. Bir

Um let's see here. Lockers. So, generally, our grade schools

bakalım. Dolaplar. Bu nedenle , genellikle ilkokullarımızda

and elementary schools don't have lockers. Students usually

ve ilkokullarımızda dolap yoktur. Öğrenciler genellikle

just hang their book bag on a hook but in high school, you

kitap çantalarını bir kancaya asarlar , ancak lisede

usually have a locker and you usually have a combination lock

genellikle bir dolabınız olur ve dolabınızda genellikle şifreli bir kilit bulunur

on your locker and you would put your books in your locker

ve kitaplarınızı dolabınıza koyar

and only take the books out that you need for the class you

ve yalnızca ihtiyacınız olan kitapları çıkarırsınız. gideceğin sınıf

are going to. The lockers are usually all in a hallway. So a

. Dolapların tümü genellikle bir koridordadır. Yani bir

school is a fairly well they used to be fairly boring

okul oldukça iyi, eskiden oldukça sıkıcı

buildings. So you know ten or 20 years ago a school was just

binalardı. Yani on ya da 20 yıl önce bir okul sadece

hallways and classrooms. And some bathrooms or washrooms.

koridorlar ve sınıflardan ibaretti. Ve bazı banyolar veya tuvaletler.

Now um we have hallways and classrooms and we're starting

Şimdi koridorlarımız ve sınıflarımız var ve

to add other spots to our school. Like our school has a

okulumuza başka yerler eklemeye başlıyoruz . Mesela okulumuzun atriyum

nice um meeting area that we call an atrium. Um of course we

dediğimiz güzel bir toplantı alanı var . Tabii bir

have a gymnasium as well. But lockers if you get a locker it

de spor salonumuz var. Ama dolaplar Eğer bir dolap alırsanız,

will be in the hallway your locker will have a number on it

koridorda olacaktır, dolabınızın üzerinde bir numara olacaktır, bu

so on the first day of school you would have to find your

nedenle okulun ilk günü dolabınızı bulmanız gerekirdi, ben

locker when I was in school I had to share a locker my school

okuldayken bir dolabı paylaşmak zorunda kaldım, okulum

didn't have enough lockers so everyone in the ninth grade had

yoktu' Yeterince dolabım olmadığı için dokuzuncu sınıftaki herkes

to share a locker with someone else I ended up sharing it with

dolabı başka biriyle paylaşmak zorunda kaldı Sonunda onu

a good friend of mine so it wasn't a problem but it

iyi bir arkadaşımla paylaştım, bu yüzden sorun olmadı ama

certainly was crowded by the lockers so young kids will go

dolaplar kesinlikle kalabalıktı, bu yüzden küçük çocuklar

out for recess so during the day they will have breaks and

dışarı çıkacak teneffüs için yani gün içinde araları olacak ve

they are called recess so in Canada if you are in anywhere

Kanada'da

from kindergarten grade one up to grade eight. You will have

anaokulu birinci sınıftan sekizinci sınıfa kadar herhangi bir yerdeyseniz teneffüs olarak adlandırılıyorlar.

recess during the day. Elementary schools have recess.

Gün içinde teneffüs yapacaksın. İlkokullarda tatil var. Buna

We don't call it recess um in high school though. We simply

lisede teneffüs demiyoruz . Biz

call it lunch time. So my school in particular uh it's a

buna sadece öğle yemeği zamanı diyoruz. Yani özellikle benim okulum bir

high school. Uh there are two classes in the morning and then

lise. Sabah iki ders var, sonra

we have lunch time and then there are two classes in the

öğle yemeği vaktimiz var ve öğleden sonra iki ders var

afternoon. There's a small break between the first two

. İlk iki ders arasında küçük bir ara var

classes. But for high school students we don't call it

. Ama lise öğrencileri için buna

recess. They don't go out for recess. Sometimes The grade

teneffüs demiyoruz. Teneffüs için dışarı çıkmazlar . Bazen

nine students on the first day of school, they might ask when

dokuzuncu sınıf öğrencileri okulun ilk gününde

is recess and then I just say, oh, here we just have lunch

teneffüs ne zaman diye sorabilirler ve ben sadece, ah, işte öğle yemeği

time. There's no recess. I try to answer that as nicely as

vaktimiz var derim. Ara yok. Bunu olabildiğince güzel bir şekilde cevaplamaya çalışıyorum

possible. You can just call it lunch. But we do certainly use

. Sadece öğle yemeği diyebilirsin. Ama kesinlikle

the word lunch time most often. Like, um oh, I have a meeting

öğle yemeği zamanı kelimesini en sık kullanıyoruz. Mesela, öğle yemeğinde bir toplantım var

at lunch time or can you come and work uh write your quiz at

ya da öğle yemeğinde gelip çalışabilir misin, sınavını yazabilir misin

lunch time? The one you missed last week? Lunchtime. I usually

? Geçen hafta kaçırdığın kişi? Öğle yemeği vakti. Genelde

just eat at lunch time. That's my favorite thing to do at

sadece öğle yemeğinde yerim. Öğle yemeğinde yapmayı en sevdiğim şey bu

lunch time. Um kids will play on the playground. So

. Um çocuklar oyun alanında oynayacak. Yani

elementary schools and grade schools will have playgrounds

ilkokullar ve ilkokullarda oyun alanları olacak

and they'll have lots of playground toys and things for

ve öğrencilerin yapacakları pek çok oyun alanı oyuncağı ve şeyleri olacak

students to do. So at recess they will usually go outside

. Bu yüzden teneffüste genellikle dışarı çıkıp

and play on the playground. Now I know from lessons in the past

oyun alanında oynayacaklar. Şimdi geçmişteki derslerden

people have asked do Canadian kids go outside for recess and

insanların Kanadalı çocuklara kışın ortasında teneffüs için dışarı çıkıp

play on the playground in the middle of the winter. Yes. It

oyun alanında oynayıp oynamadıklarını sorduklarını biliyorum . Evet. Hava

it if it's above minus 20° Celsius then kids will go

eksi 20° C'nin üzerindeyse çocuklar

outside and play. If it's below minus fifteen, minus twenty and

dışarı çıkıp oynayacaktır. Eksi onbeşin altında, eksi yirminin altında ve

windy, we will have indoor recess instead of outdoor

rüzgarlı ise dış teneffüs yerine kapalı teneffüs yapacağız

recess. But that's at grade schools. At high school, the

. Ama bu ilkokullarda. Lisede çocuklar

kids just do whatever they want at lunch time. Um so there's

öğle yemeğinde canları ne isterse onu yaparlar. Yani bir sınıfta

three things that you might do in a classroom and each one is

yapabileceğiniz üç şey var ve her biri

slightly bigger than the other. A quiz is usually something

diğerinden biraz daha büyük. Bir sınav genellikle

that's really simple. It's a test that takes about five to

gerçekten basit olan bir şeydir. Yaklaşık beş ila

ten minutes. It might only have five or ten questions on it. I

on dakika süren bir test. Üzerinde yalnızca beş veya on soru olabilir.

might say to my student, you have a small quiz tomorrow, you

Öğrencime yarın küçük bir sınavın var,

need to know these twenty vocabulary words. Um a test is

bu yirmi kelimeyi bilmen gerektiğini söyleyebilirim . Bir test

definitely bigger. A test uh might take anywhere from 30

kesinlikle daha büyüktür. Bir test 30

minutes to over an hour. Our classes are 70 minutes long.

dakikadan bir saate kadar sürebilir. Derslerimiz 70 dakikadır.

They're an hour and 10 minutes long. So students might write a

Bir saat 10 dakika sürüyorlar . Böylece öğrenciler,

test that takes half the class. It might take the whole class.

sınıfın yarısını alan bir test yazabilir. Bütün sınıfı alabilir.

There might even be one or two students still writing their

Hatta dersin sonuna geldiğimizde hala testlerini yazan bir veya iki öğrenci olabilir

test when we get to the end of class. And then at the end of

. Ve dönemlerimizin sonunda

our semesters, we have what are called exams. We actually also

sınav denilen sınavlarımız var. Aslında

have them sometimes in the middle. You can have a midterm

bazen ortada da var . Ara

exam. So, halfway through the school year or halfway through

sınav yapabilirsiniz. Yani, okul yılının ortasında veya

the semester, you might have a midterm exam and of course, an

yarıyılın ortasında, bir ara sınavınız olabilir ve tabii ki

exam is a very large test that takes about two to 3 hours to

sınav, tamamlanması yaklaşık iki ila 3 saat süren çok büyük bir sınavdır

complete um and it's the short form for examination. So, an

ve sınav için kısa formdur. Yani, bir

examination, that's just too hard to say, isn't it? Exams a

sınav, bunu söylemek çok zor, değil mi? Sınavlar

lot easier. Students have exams at the end of their semester

çok daha kolay. Öğrenciler dönem sonunda

and at the end of their school year. So, in Ontario, Canada,

ve öğretim yılının sonunda sınavlara girerler. Yani, Ontario, Kanada'da,

students from grade seven or eight up have exams. Usually,

yedinci veya sekizinci sınıftaki öğrencilerin sınavları var. Genellikle,

younger children don't have exams. And then of course, some

küçük çocukların sınavları yoktur. Ve tabii ki, bazı

kids go to school on a school bus. A school bus in Canada

çocuklar okula okul otobüsüyle gidiyor . Kanada'da bir okul otobüsü

looks just like this. It is a big yellow bus. All of our

aynen böyle görünüyor. Bu büyük sarı bir otobüs. Tüm

school buses are yellow. They have lots of lights on them.

okul otobüslerimiz sarı renklidir. Üzerlerinde çok sayıda ışık var.

When they stop to pick up kids, the red lights flash. The

Çocukları almak için durduklarında kırmızı ışıklar yanıp sönüyor.

little stops sign goes out and if you pass a school bus with

Küçük dur işareti söner ve

it's lights flashing and the stop sign out the police will

ışıkları yanıp sönen ve dur işareti olmayan bir okul otobüsünün yanından geçerseniz, polis

give you a an enormous ticket. I'm not sure how much it is but

size büyük bir ceza verir. Ne kadar olduğundan emin değilim ama

hundreds of dollars um if you pass a school bus. It is do not

bir okul otobüsünün yanından geçerseniz yüzlerce dolar.

ever pass a school bus if the stop sign is out and the lights

Dur işareti yanmıyorsa ve ışıklar

are flashing. It's very dangerous for you. Dangerous

yanıp sönüyorsa asla okul otobüsünün yanından geçmeyin. Senin için çok tehlikeli.

for the kids. Um and uh if you do it and get caught it's uh

Çocuklar için tehlikeli. Um ve uh, eğer yaparsan ve yakalanırsan, uh,

it's a pretty big fine. You don't wanna do it. Uh by the

bu oldukça büyük bir para cezası. Bunu yapmak istemiyorsun. Uh bu

way, a little Fun fact, my grandfather was a farmer but he

arada, biraz eğlenceli bir gerçek, büyükbabam bir çiftçiydi ama

also drove school bus. I was not aware of that until a few

aynı zamanda okul otobüsü şoförüydü. Birkaç yıl öncesine kadar bunun farkında değildim

years ago. There was a picture of my grandfather's farm taken

. Büyükbabamın çiftliğinin

from an airplane and there was a school bus parked beside the

uçaktan çekilmiş bir fotoğrafı vardı ve evin yanına park etmiş bir okul otobüsü vardı

house and I was like, what's that? And they said, oh

ve ben, bu da ne? Ve dediler ki, ah

grandpa, used to milk the cows and then he would do drive the

büyükbaba, eskiden inekleri sağardı, sonra

school bus and then he would come home and do all his farm

okul servisini kullanırdı, sonra eve gelir tüm çiftlik

work and then he would go and do the run at the end of the

işlerini yapar ve günün sonunda koşuya giderdi

day. Lots of fun.

. Çok eğlenceli.