An English Lesson on the Road! I Will Go Where You Tell Me To Go and Teach Some English!

Hi! Bob the Canadian here!

MERHABA! Kanadalı Bob burada!

For this English lesson I thought I would ask you to tell me where you would like me

Bu İngilizce dersi için nereye

to go and then when I get there teach a little bit of English.

gitmemi istediğini söylemeni ve oraya vardığımda biraz İngilizce öğretmeni isteyeceğimi düşündüm.

So on my Youtube community tab just a couple of minutes ago I posted the question, “Where

Bu yüzden, birkaç dakika önce Youtube topluluk sekmemde "İngilizce

would like me to go today to help you learn English?”

öğrenmene yardımcı olmak için bugün nereye gitmemi istersin ?" sorusunu yayınladım.

So I got my phone here and we’re gonna check for the first posting and we’re going to

Bu yüzden telefonumu buraya aldım ve ilk gönderiyi kontrol edeceğiz ve

see where we are going to go first.

ilk nereye gideceğimize bakacağız.

It looks like we’re going to go to a nursing home.

Huzurevine gideceğiz gibi görünüyor .

So let’s head out.

Öyleyse dışarı çıkalım.

I got my keys.

Anahtarlarımı aldım.

I got my wallet.

Cüzdanımı aldım.

I hope I have my wallet.

Umarım cüzdanım vardır.

I got my phone and I’m ready to hit the road to help you learn just a little bit more

Telefonumu aldım ve biraz daha fazla İngilizce öğrenmene yardım etmek için yola çıkmaya hazırım

English.

.

So we’re at our first stop on this learning English adventure.

Demek bu İngilizce öğrenme serüvenimizin ilk durağındayız .

The request was if I could go to a nursing home.

İstek, bir huzurevine gidip gidemeyeceğimdi .

So this is a nursing home or old age home in my local town, and an old age home or nursing

Burası benim yerel kasabamdaki bir huzurevi ya da yaşlılar evi ve bir yaşlılar evi ya da

home is a place where people go to live when they are older.

huzurevi, insanların yaşlandıklarında yaşamak için gittikleri bir yer .

Usually after they have retired people will live in their own homes, when you’re retired,

Genellikle emekli olduktan sonra insanlar kendi evlerinde yaşarlar, emekli olduğunuzda

it means that you’re not working anymore, but, at a certain point, when someone gets

artık çalışmıyorsunuz demektir ama belli bir noktada, birisi

to a certain age they will move into an old age home or a nursing home.

belli bir yaşa geldiğinde yaşlılığa geçer. ev veya huzurevi.

Usually they do this when they need a little more care.

Genellikle biraz daha bakıma ihtiyaç duyduklarında bunu yaparlar .

Often in a nursing home or old age home there will be a nurse that’s there every day and

Genellikle bir huzurevinde veya huzurevinde her gün orada olan bir hemşire ve

there will usually be a doctor that visits once a week.

genellikle haftada bir ziyaret eden bir doktor olacaktır .

So that was the first thing, let me take a look at my phone and figure out where the

İlk iş buydu, telefonuma bir bakayım ve bir

next place we’re going is.

sonraki gideceğimiz yerin neresi olduğunu bulayım.

So I’ve got my phone out.

Bu yüzden telefonumu çıkardım.

It looks like our next location is,”Maybe go to a financial area with many buildings.”

Görünüşe göre bir sonraki yerimiz "Belki birçok binanın olduğu bir finans bölgesine gideriz."

Well, I can’t go to a financial area with many buildings, but we can go to a bank.

Pekala, çok binalı bir finans bölgesine gidemiyorum ama bir bankaya gidebiliriz.

Let’s go there next.

Sonra oraya gidelim.

So we’re at our next location.

Yani bir sonraki yerdeyiz.

My town doesn’t have a big financial district with lots of big buildings, but it does have

Benim kasabamda çok sayıda büyük bina bulunan büyük bir finans bölgesi yok ama

a bank.

bir bankası var.

So you can see across the road here, this is one of two banks that are in my local town.

Burada yolun karşı tarafını görebilirsiniz, burası benim kasabamdaki iki bankadan biri.

There’s also quite a bit of traffic going by as well isn’t there?

Ayrıca oldukça fazla trafik var, değil mi?

This bank is one of the local branches of a bigger bank.

Bu banka, daha büyük bir bankanın yerel şubelerinden biridir.

So the Royal Bank of Canada is a very, very large bank.

Yani Royal Bank of Canada çok çok büyük bir banka.

If we were to go in this bank, which we’re not going to do because banks don’t like

Bu bankaya girecek olsaydık, ki bankalar kameraları sevmediği için bunu yapmayacağız,

cameras, in the entrance you would see that they have two bank machines, and if you go

girişte iki banka makinesi olduğunu görürsünüz ve

into the bank itself, past the initial doorway, you will see that there are several tellers

bankanın kendisine girerseniz, ilk bankayı geçersiniz. kapı aralığında, çalışan birkaç veznedar olduğunu göreceksiniz

working.

.

It looks like the next location that you would like to go to is, “Go to a nice park.”

Görünüşe göre gitmek isteyeceğiniz bir sonraki yer "Güzel bir parka git".

We’ll do that next.

Bunu daha sonra yapacağız.

Let’s jump in the van and head over there.

Minibüse atlayıp oraya gidelim.

So we’re at our next location.

Yani bir sonraki yerdeyiz.

We’re at my town’s local park.

Kasabamın yerel parkındayız.

Now there are a couple of different kinds of parks in Canada.

Şimdi Kanada'da birkaç farklı türde park var.

There are parks that towns have where kids can come and play on the playground, and if

Kasabalarda çocukların gelip oyun alanında oynayabilecekleri parklar var ve eğer

I spin around, I’m not sure you can see all of the soccer fields, but this park is

etrafta dönersem, tüm futbol sahalarını görebileceğinizden emin değilim ama bu park

primarily used for soccer, or football as you might say in your country.

esas olarak futbol için kullanılıyor, ya da futbol sizin deyiminizle. ülkenizde söyleyin.

So we have parks where you can come and you can play on the playground, where you can

Yani gelip oyun alanında oynayabileceğiniz, gelip

come and play soccer, where you can come and play baseball, but we also have a different

futbol oynayabileceğiniz, beyzbol oynayabileceğiniz parklarımız var ama kamp yapabileceğiniz farklı bir parkımız da var

kind of park where you can go camping.

.

Usually those parks are found way outside of our towns and cities.

Genellikle bu parklar kasabalarımızın ve şehirlerimizin çok dışında bulunur.

But, this was the next location.

Ancak, bu bir sonraki konumdu.

This is a pretty big park.

Bu oldukça büyük bir park.

If you’re wondering why it’s empty it’s because it’s the middle of the day, so most

Neden boş olduğunu merak ediyorsanız, gün ortası olduğu için çoğu

people are at work right now.

insan şu anda işte.

If we were to come back tonight there would be lots of people playing soccer here.

Bu gece geri dönecek olsaydık, burada futbol oynayan bir sürü insan olurdu.

So I got my phone out and I’m looking for our fourth location.

Bu yüzden telefonumu çıkardım ve dördüncü konumumuzu arıyorum.

We’ll do five total, but this is number four.

Toplam beş yapacağız, ama bu dört numara.

Many, many people are asking to go to a lake or to go to a beach, so let’s go find one

Pek çok insan bir göle ya da kumsala gitmek istiyor, o yüzden gidip

of the Great Lakes.

Büyük Göllerden birini bulalım.

It’ll either be Lake Ontario or Lake Erie, but I’m not going to tell you until we get

Ya Ontario Gölü ya da Erie Gölü olacak ama oraya varana kadar sana söylemeyeceğim

there.

. Hadi

Let’s go!

gidelim!

So we’re at the lake but I’m a little bit sad today because the pier is closed,

Yani göldeyiz ama bugün biraz üzgünüm çünkü iskele kapalı, bu

so we can’t walk out on the pier, and the other thing I’m sad about is, normally you

yüzden iskeleye çıkamıyoruz ve bir diğer üzüldüğüm şey de normalde

can see the CN Tower in Toronto.

CN'yi görebiliyor olmanız. Toronto'daki kule. Toronto'dan

We are on the opposite side of the Lake Ontario from Toronto and normally you can see clear

Ontario Gölü'nün karşı tarafındayız ve normalde

across the lake and you can see the CN Tower.

gölün karşı tarafını net bir şekilde görebilir ve CN Kulesi'ni görebilirsiniz.

And I know some of you wanted to see that, so, it’s a little bit foggy, it’s a little

Ve bazılarınızın bunu görmek istediğini biliyorum, bu yüzden hava biraz sisli,

bit hazy and you can’t really see the lake too well, but I will try to hold my camera

biraz puslu ve gölü pek iyi göremiyorsunuz, ancak bir fotoğraf çekebilmeniz için kameramı tutmaya çalışacağım.

so that you can have a little bit of a look at Lake Ontario.

Ontario Gölü'ne bir bakış.

You can see a lighthouse over there, and in the distance you can see the shoreline.

Orada bir deniz feneri görebilirsin ve uzakta kıyı şeridini görebilirsin.

So Lake Ontario is one of the Great Lakes.

Yani Ontario Gölü, Büyük Göllerden biridir.

There are five Great Lakes and Lake Ontario is one of the lakes that is really close to

Beş Büyük Göl var ve Ontario Gölü evime gerçekten yakın olan göllerden biri

my house.

.

The other lake being Lake Erie.

Diğer göl Erie Gölü. Her

So anyways, there you go, some of you wanted to see Lake Ontario.

neyse, işte, bazılarınız Ontario Gölü'nü görmek istedi.

I think we have one more stop on this trip, and I think it might be Tim Hortons.

Sanırım bu yolculukta bir durağımız daha var ve bence bu Tim Hortons olabilir.

A lot of you have asked to see a Tim Hortons, so let’s go to one.

Birçoğunuz bir Tim Hortons görmek istediniz, o yüzden bir tanesine geçelim.

Maybe I’ll buy a coffee and maybe I’ll buy a donut.

Belki bir kahve alırım ve belki bir çörek alırım.

So you heard me say, “Tim Hortons”, and you might be wondering what is Tim Hortons.

"Tim Hortons" dediğimi duydunuz ve Tim Hortons'un ne olduğunu merak ediyor olabilirsiniz.

Well, behind me you see a Tim Hortons coffee shop.

Arkamda bir Tim Hortons kahve dükkanı görüyorsun. Kanada'daki

It is one of the most popular coffee shops in Canada.

en popüler kahve dükkanlarından biridir .

Almost every town in Canada has a Tim Hortons.

Kanada'daki hemen hemen her kasabada bir Tim Hortons vardır.

They have really good coffee and they have really good donuts.

Gerçekten iyi kahveleri var ve gerçekten iyi donutları var.

I think we should go in and buy one of each.

Bence gidip her birinden birer tane almalıyız.

What do you think?

Ne düşünüyorsun?

So a lot of people who have visited Canada or used to live in Canada will miss Tim Hortons.

Kanada'yı ziyaret etmiş veya Kanada'da yaşamış birçok insan Tim Hortons'u özleyecek.

So it doesn’t surprise me that it is the most requested place that I visit today.

Bu yüzden bugün ziyaret ettiğim en çok talep edilen yer olması beni şaşırtmadı.

Many people who move overseas will miss their Timmies or their Tim Hortons.

Yurtdışına taşınan birçok kişi Timmies'lerini veya Tim Horton'larını özleyecektir.

So let’s go in and give them a reminder of what it’s like.

Öyleyse içeri girelim ve onlara bunun nasıl bir şey olduğunu hatırlatalım.

Yeah, could I get a small decaf coffee, and a chocolate dip… ah no, oh one sugar please,

Evet, küçük bir kafeinsiz kahve ve çikolata sosu alabilir miyim… ah hayır, oh bir şeker lütfen

and a chocolate dip donut.

ve çikolatalı çörek.

Anything else?

Başka bir şey?

No that’s everything.

Hayır, her şey bu.

$2.87 please.

2,87 dolar lütfen.

I’m just waiting.

Sadece bekliyorum.

Thank you very much.

Çok teşekkür ederim.

So I got what I needed.

Böylece ihtiyacım olanı aldım.

It should be fun to eat in a little bit.

Biraz yemek yemek eğlenceli olmalı.

That door is a little squeaky.

O kapı biraz gıcırdıyor.

So, that was a fun trip.

Yani eğlenceli bir yolculuktu.

I have my Timmies.

Timmies'im var.

I have a donut and I have a coffee.

Çörek yerim ve kahve içerim.

I hope you enjoyed this video.

Umarım bu videoyu beğenmişsinizdir.

I hope that you learned a little bit of English during this video.

Umarım bu video sırasında biraz İngilizce öğrenmişsinizdir.

I think I visited five places and I may have forgotten to explain enough English for you

Sanırım beş yeri ziyaret ettim ve sizin için

to have a worthwhile English lesson.

değerli bir İngilizce dersi almanıza yetecek kadar İngilizce açıklamayı unutmuş olabilirim.

But anyways, Bob the Canadian here.

Ama her neyse, Kanadalı Bob burada.

Thank you so much for watching this video.

Bu videoyu izlediğiniz için çok teşekkür ederim.

I hope that it has helped you learn a little bit more English and I hope you have a great

Umarım biraz daha fazla İngilizce öğrenmenize yardımcı olmuştur ve umarım harika bir

day, and I’m going to spend some time now drinking my Tim Hortons coffee and eating

gün geçirirsiniz ve şimdi Tim Hortons kahvemi içip

my Tim Hortons donut.

Tim Hortons çöreğimi yiyerek biraz zaman geçireceğim.