Learn English Job Vocabulary and Job Phrases

Hi, Bob the Canadian here.

Merhaba, Kanadalı Bob burada.

I know many of you are learning English

Birçoğunuzun

because you want to get a job.

bir iş bulmak istediğiniz için İngilizce öğrendiğinizi biliyorum.

Maybe you want to work in a restaurant.

Belki bir restoranda çalışmak istersiniz.

Maybe you want to work at a large hotel,

Belki büyük bir otelde çalışmak istiyorsunuz,

or maybe you want to work in the world of business,

belki de iş dünyasında çalışmak istiyorsunuz

and you know that knowing

ve

the English language would give you an advantage

when you are looking for a job in one of those areas.

bu alanlardan birinde iş ararken İngilizce bilmenin size avantaj sağlayacağını biliyorsunuz.

Well, in this English lesson,

Pekala, bu İngilizce dersinde,

I will help you learn some English job vocabulary.

bazı İngilizce mesleki kelimeleri öğrenmenize yardımcı olacağım. Size işler hakkında konuşurken kullandığımız

I will teach you some common English phrases

bazı yaygın İngilizce ifadeleri öğreteceğim

that we use when we talk about jobs,

and I will help you learn how to talk about getting a job,

ve iş bulma,

starting a job and, eventually,

işe başlama ve nihayetinde

the things you would say when you quit a job.

işten ayrıldığınızda söyleyeceğiniz şeyler hakkında nasıl konuşacağınızı öğrenmenize yardımcı olacağım.

Stick around till the end, because that, to me,

Sonuna kadar devam edin, çünkü bu bana göre

is the most enjoyable part of the lesson.

dersin en eğlenceli kısmı.

English phrases you can use to quit your job someday.

Bir gün işinizi bırakmak için kullanabileceğiniz İngilizce ifadeler.

(light music)

(hafif müzik)

Well, hey, welcome to this English lesson

Pekala, hey,

about job vocabulary and English phrases you can use

when you are looking for a job or when you have a job.

iş ararken veya bir işiniz olduğunda kullanabileceğiniz işle ilgili kelimeler ve İngilizce ifadeler hakkındaki bu İngilizce dersine hoş geldiniz.

Before we get started, though,

Başlamadan önce,

don't forget to click that red subscribe button below

aşağıdaki kırmızı abone ol düğmesini tıklamayı unutmayın

and give me a thumbs up if this video is helping you learn

ve bu video

just a little bit more English.

biraz daha fazla İngilizce öğrenmenize yardımcı oluyorsa bana bir başparmak işareti verin.

So let's start at the very beginning.

Öyleyse en baştan başlayalım.

Let's say you don't have a job.

Diyelim ki bir işiniz yok. İşsizliği tarif etmenin aklıma gelen

There are three ways

üç yolu var

that I can think of to describe not having a job.

.

The general term in English is to say

İngilizce'deki genel terim,

that you are unemployed.

işsiz olduğunuzu söylemektir.

When you don't have a job, we just say you are unemployed.

İşiniz olmadığında sadece işsizsiniz diyoruz.

You are looking for work.

iş arıyorsunuz.

You also could describe it as being laid off.

Bunu işten çıkarılmak olarak da tanımlayabilirsiniz.

In English, when someone is laid off,

İngilizce'de biri işten çıkarıldığında,

it means that they had a job, but they were let go, okay?

bu onların bir işi olduğu ama bırakıldığı anlamına gelir, tamam mı?

So it means in the past they were working,

Yani geçmişte çalışıyorlardı

and their job laid them off,

ve işleri onları işten çıkardı

and now they are laid off.

ve şimdi işten çıkarıldılar.

So they're not working because they have lost their job,

Yani işlerini kaybettikleri için çalışmıyorlar

and the third reason you might not be working is

ve çalışmıyor olmanızın üçüncü nedeni

because you just finished school,

okulu yeni bitirmiş olmanız olabilir

and that's how you would describe it.

ve siz bunu böyle tarif edersiniz.

You would say I'm looking for a job

because I just finished school,

Okulu yeni bitirdiğim için iş arıyorum diyeceksiniz

and the two ways that you would describe

ve iş aradığınızı tanımlamanın iki yolu da

that you are looking for a job are to say

I'm looking for a job or I'm looking for work.

iş arıyorum ya da iş arıyorum demek.

Those are both very common ways to describe

Bunların her ikisi de,

that you want a job and that you are looking for a job.

bir iş istediğinizi ve bir iş aradığınızı tanımlamanın çok yaygın yollarıdır.

I'm looking for a job, or I'm looking for work.

İş arıyorum ya da iş arıyorum.

So where do you look if you are looking for a job?

Peki iş arıyorsanız nereye bakıyorsunuz?

Well, you can look in the newspaper.

Peki, gazeteye bakabilirsin.

There is a section of the newspaper

Gazetenin

where job postings are listed,

iş ilanlarının listelendiği bir bölümü,

small advertisements saying

that different companies or businesses are hiring.

farklı şirket veya işletmelerin işe alındığını söyleyen küçük ilanlar var.

You could look online, as well.

İnternetten de bakabilirsin.

Certain websites specialize in posting different positions

Bazı web siteleri, farklı işlerde farklı pozisyonlar yayınlama konusunda uzmanlaşmıştır

at different jobs.

.

So notice you will be looking for an ad for a job

Bu nedenle, bir şirket veya işletmeden bir iş ilanı

or a posting for a job from a company or business.

veya bir iş ilanı arayacağınıza dikkat edin .

You might also just want to drive around your local town

Ayrıca sadece yerel kasabanızda

or your local neighborhood.

veya yerel mahallenizde dolaşmak isteyebilirsiniz.

Often, businesses will put a sign

Çoğu zaman, işletmeler

in the window saying we're hiring.

pencereye işe aldığımızı belirten bir işaret koyarlar.

When a business has a sign that says we're hiring,

Bir işletmenin işe alım yaptığımızı belirten bir tabelası olması,

it means you can just walk in and ask

içeri girip

about the position that they are hiring for.

işe alım yaptıkları pozisyonu sorabileceğiniz anlamına gelir.

Sometimes you even see these signs

Bazen otoyolda giderken büyük kamyonların arkasında bile bu işaretleri görürsünüz

on the back of large trucks

when you're driving down the highway.

. Şirketin

You will see the name of the company, and underneath,

adını göreceksiniz ve altında

it will say we're hiring,

işe aldığımızı yazacak

and then there's usually a phone number that you can call.

ve ardından genellikle arayabileceğiniz bir telefon numarası var.

So what do you do if you find a place that is hiring?

Peki işe alan bir yer bulursanız ne yaparsınız?

Well, you need to apply for the job.

Peki, iş için başvurmanız gerekiyor.

In English, when you know that a business

İngilizce'de bir işletmenin

or company is hiring, we say that you apply for the job,

veya şirketin işe alım yaptığını bildiğiniz zaman işe başvuruyorsunuz diyoruz

but how do you apply?

ama nasıl başvuruyorsunuz?

Usually, what you would do is you would drop off a resume.

Genellikle yapacağınız şey bir özgeçmiş bırakmaktır.

In your language, you might call it a CV.

Kendi dilinizde buna CV diyebilirsiniz.

I think the correct word is curriculum vitae,

Bence doğru kelime özgeçmiş

but I might have it wrong.

ama yanlış anlamış da olabilirim.

I'll put the real words there,

Gerçek kelimeleri oraya koyacağım

but in English, we call it a resume.

ama İngilizce'de buna özgeçmiş diyoruz.

A resume is a description of your education,

Özgeçmiş, eğitiminizin,

your previous work experience,

önceki iş deneyiminizin

and maybe something about yourself, as well.

ve belki de kendinizle ilgili bir şeyin açıklamasıdır.

A cover letter simply describes

Bir kapak mektubu,

why you are interested in working for that company.

o şirket için neden çalışmakla ilgilendiğinizi basitçe açıklar.

So you would drop off a resume and a cover letter,

Böylece bir özgeçmiş ve bir kapak mektubu bırakırsınız

and then you would wait to hear back.

ve ardından yanıt almak için beklersiniz.

This is an English phrase that we only really use

Bu, yalnızca

in relation to work sometimes.

bazen işle ilgili olarak gerçekten kullandığımız İngilizce bir ifadedir.

When you drop off a resume, you want them to phone you.

Bir özgeçmiş bıraktığınızda, sizi aramalarını istersiniz.

You want them to call you.

Seni aramalarını istiyorsun.

So we say that you're waiting to hear back.

Bu yüzden geri haber almak için beklediğinizi söylüyoruz.

Hopefully, they do call you, and if they do,

Umarız sizi ararlar ve eğer ararlarsa,

they might be interested in having you come in

for an interview.

bir görüşme için gelmenizi isteyebilirler. Sizinle görüşme

If they want to have an interview with you,

yapmak isterlerse

they will set up a time and a date, and you will go in,

bir saat ve tarih belirleyecekler ve siz de gireceksiniz,

and you will have a job interview.

iş görüşmeniz olacak.

By the way, if you are wondering

Bu arada

what kinds of questions they might ask,

ne tür sorular soracaklarını merak ediyorsanız, iş görüşmesi soruları

I do have a video about job interview questions.

ile ilgili bir videom var .

I'll put a link up there,

Yukarıya bir link koyacağım,

and you can watch that maybe after this video,

onu belki bu videodan sonra izleyebilirsiniz

but if a company or business is interested in you

ama ön yazınızı okuyup özgeçmişinizi okuduktan sonra bir şirket veya işletme sizinle ilgilenirse

after they have read your cover letter and resume,

they might give you a call,

sizi arayabilir

and they might say would you like to come in

ve diyebilirler.

for an interview?

bir röportaj için gelmek ister misin?

This is a good sign.

Bu iyiye işaret. Röportajda

You'll want to do really well in the interview,

gerçekten başarılı olmak isteyeceksiniz ,

but the fact that they read your cover letter and resume

ancak ön yazınızı okuyup özgeçmişlerini okumaları

and they're interested in talking to you is a good sign.

ve sizinle konuşmaya ilgi duymaları iyi bir işarettir.

It doesn't mean that you got the job,

Bu, işi aldığınız anlamına gelmez,

but it means that you've made it to the next step.

ancak bir sonraki adıma geçtiğiniz anlamına gelir.

After the interview, you will also wait to hear back.

Röportajdan sonra, cevap almak için de bekleyeceksiniz.

So again, the phrase to hear back means

Dolayısıyla, tekrar duymak ifadesi, sizi

that you are hoping that they will give you a phone call,

telefonla arayacaklarını umduğunuz

or you are hoping that they will email you

veya size e-posta göndereceklerini umduğunuz anlamına gelir,

because what you want to hear them say is

çünkü onlardan duymak istediğiniz şey

that you got the job.

işi kaptığınızdır.

If they call you back or if they send you an email,

Sizi geri ararlarsa veya size bir e-posta gönderirlerse, size

they will either tell you if you got the job

or if you didn't get the job.

işi alıp almadığınızı söylerler.

The phrase in English I got the job is

İngilizce I got the job ifadesi söyleyebilmek

something very, very exciting to be able to say.

çok ama çok heyecan verici bir şey .

If you go through the process of applying for a job

Bir iş başvurusu sürecinden geçerseniz

and then they call you and you get the job,

ve sonra sizi ararlarsa ve işi alırsanız,

you will probably want to tell all of your family

muhtemelen tüm ailenize

and friends I got the job.

ve arkadaşlarınıza işi aldığımı söylemek isteyeceksiniz.

Once you tell your family and friends you got the job,

Ailenize ve arkadaşlarınıza işi aldığınızı söylediğinizde,

you will also be able to describe yourself

kendinizi

as having been hired.

işe alınmış olarak da tanımlayabileceksiniz.

You could say that this company hired me

Bu şirket beni işe aldı

or I have been hired by this company.

ya da ben bu şirket tarafından işe alındım diyebilirsiniz.

So the English word hire is the process

Yani İngilizce kiralama kelimesi,

whereby a company takes you on as an employee

bir şirketin sizi bir çalışan olarak işe aldığı

and starts to pay you.

ve size ödeme yapmaya başladığı süreçtir.

It's really, really exciting to get a job

İş bulmak

and to be hired by a company.

ve bir şirket tarafından işe alınmak gerçekten çok heyecan verici.

When you start at that company,

O şirkette işe başladığınızda

they might want you to sign a contract.

sizden bir sözleşme imzalamanızı isteyebilirler.

Not all jobs have contracts, but depending on the job,

Tüm işlerin sözleşmesi yoktur, ancak işe bağlı olarak

you might need to sign a contract,

bir sözleşme imzalamanız gerekebilir

and then you are awesomely employed,

ve o zaman harika bir şekilde işe alınırsınız

and you are an employee.

ve bir çalışan olursunuz.

When the business calls you back and tells you

İşletme sizi geri arayıp

you got the job, they will also tell you

işi aldığınızı söylediğinde,

when your first day of work will be,

ilk iş gününüzün ne zaman olacağını da söyleyeceklerdir

and this will be a common question

ve bu,

that people will ask you after you get a job.

iş bulduktan sonra insanların size soracağı yaygın bir soru olacaktır.

They'll say when's your first day of work?

İlk iş günün ne zaman diyecekler?

What day do you start?

Hangi gün başlıyorsun?

When's your first day?

İlk günün ne zaman?

All of those are common phrases that you will hear

Bunların hepsi,

after you got a job.

bir iş bulduktan sonra duyacağınız yaygın ifadelerdir.

When you do go in for your first day of work,

İlk iş gününüz için gittiğinizde, bilmeniz gereken

there's a couple of things you'll need to know.

birkaç şey var .

You might be called the new guy or the new girl

by your new colleagues

for the first couple of days or weeks.

İlk birkaç gün veya hafta, yeni meslektaşlarınız tarafından yeni erkek veya yeni kız olarak adlandırılabilirsiniz.

They might just refer to you as the new guy.

Sana sadece yeni adam olarak atıfta bulunabilirler.

You will also probably be a trainee.

Muhtemelen stajyer de olacaksın.

When you work at a place for the first time,

Bir yerde ilk kez çalıştığınızda

you are trained to do the job,

işi yapmak için eğitilirsiniz

and the name of the person

ve

who is doing the training is the trainer,

eğitimi yapan kişinin adı eğitmendir

and the person who is learning to do the job,

ve işi yapmayı öğrenen kişi

which would be you, would be the trainee.

yani siz olursunuz, stajyer olacaktı.

So you will be a trainee for a while.

Yani bir süre stajyer olacaksınız.

They might call you new guy or new girl.

Sana yeni erkek ya da yeni kız diyebilirler. Sana

They might also call you a rookie.

çaylak da diyebilirler.

This is a sports term.

Bu bir spor terimidir.

Someone who starts

on an athletic team or a sports team is called a rookie,

Atletik bir takımda veya spor takımında başlayan birine çaylak denir,

but in the workplace, as well,

ancak iş yerinde de

they might call you a rookie for the first little while.

size ilk kısa bir süre için çaylak diyebilirler.

We actually have someone at work who has been at work

Aslında

for over a year, and we still call him the rookie.

bir yılı aşkın süredir iş başında olan biri var ve biz ona hala çaylak diyoruz.

It's kind of a way, I guess it's bugging them a little bit.

Bu bir tür yol, sanırım onları biraz rahatsız ediyor.

Maybe it's not super nice.

Belki de çok hoş değil.

We should stop calling him the rookie, I think.

Bence ona çaylak demeyi bırakmalıyız.

Anyways, when you are at a job, as well,

Zaten bir işteyken de,

when you start a job, you might have a mentor.

işe başladığınızda da bir akıl hocanız olabilir.

So a trainer trains you how to do things.

Yani bir eğitmen size işleri nasıl yapacağınızı öğretir.

A mentor is similar.

Bir akıl hocası benzerdir. O işte bazı şeyleri nasıl yapacağınızı bilmiyorsanız,

It's someone who you can go to and ask questions

gidip soru sorabileceğiniz biri

if you don't know how to do certain things at that job.

.

So it might be your first day of work.

Yani ilk iş gününüz olabilir.

They might call you the new guy or new girl.

Sana yeni erkek ya da yeni kız diyebilirler.

You might be a trainee for a while.

Bir süre stajyer olabilirsiniz.

You will probably eventually not need anyone to train you,

Muhtemelen sonunda kimsenin sizi eğitmesine ihtiyaç duymayacaksınız

and you will be able to do the job really, really well.

ve işi gerçekten çok iyi yapabileceksiniz.

So you didn't have a job.

Yani bir işin yoktu.

You saw an ad.

Bir reklam gördünüz.

You applied for the job.

İş için başvurdunuz.

You got the job.

İşe kabul edildin.

You were a trainee for a while,

Bir süre stajyerlik yaptınız

and now you are just working every day as a normal employee.

ve şimdi her gün normal bir çalışan olarak çalışıyorsunuz.

Congratulations, you will either do this

Tebrikler, bu işi ya

for a short period of time and then find another job,

kısa bir süre yapıp sonra başka bir iş bulacaksınız

or you'll do it for a long period of time.

ya da bu işi uzun süre yapacaksınız.

Maybe you'll make it your career, and then eventually,

Belki bunu kariyerin yapacaksın ve sonunda

you will retire.

emekli olacaksın.

So let's talk about how do you quit a job.

O zaman bir işten nasıl ayrılacağınızı konuşalım.

There are a lot of ways that you can quit a job.

Bir işten ayrılmanın birçok yolu vardır. İşten

The most polite way to quit a job is to give your boss

ayrılmanın en kibar yolu, patronunuza

or to give your place of employment two weeks notice.

veya çalıştığınız yere iki hafta önceden haber vermektir.

So if you know that you are going to quit your job,

Bu nedenle, işten ayrılacağınızı biliyorsanız,

it is polite and considered kind to let your employer know

işvereninize

that in two weeks you are going to quit your job.

iki hafta içinde işten ayrılacağınızı bildirmeniz kibarlıktır ve nazik bir davranıştır.

Some people don't do this, though.

Bazı insanlar bunu yapmaz ama.

So that's the right way to do it.

Yani bunu yapmanın doğru yolu bu.

Some people don't do this, though.

Bazı insanlar bunu yapmaz ama.

Some people just get angry at work,

Bazı insanlar iş yerinde sinirlenir

and they literally say that's it.

ve tam anlamıyla bu kadar derler.

I quit, and they go and find their manager or their boss,

Ben istifa ediyorum, onlar gidip müdürlerini veya patronlarını buluyorlar

and they simply say I quit.

ve sadece istifa ettiğimi söylüyorlar.

They might even say I'm outta here.

Hatta buradan çıktığımı bile söyleyebilirler.

So that would be the less polite way.

Yani bu daha az kibar bir yol olurdu. İşinizden ayrılmanın

The less polite way to quit your job is to simply,

daha az kibar yolu basitçe,

let's say you were at a fast food restaurant.

diyelim ki bir fast food restoranındaydınız.

You just take off your apron,

Önlüğünü çıkarıyorsun,

and you go find your boss, and you say I quit.

patronunu buluyorsun ve ben istifa ediyorum diyorsun. Ben

I'm outta here.

gidiyorum.

I prefer the two weeks notice.

İki haftalık ihbarı tercih ederim.

That is a much kinder way to do it,

Bu çok daha kibar bir yol

but there are a few ways

ama

that you can quit your job in English.

İngilizce işini bırakmanın birkaç yolu var.

The last way you might quit your job is

İşten ayrılmanın son yolu

that you might retire.

emekli olabilirsin.

When you get to a certain age,

Belli bir yaşa geldiğinizde

you decide that you don't need to work anymore.

artık çalışmanıza gerek olmadığına karar veriyorsunuz.

You will maybe get a pension from your company

Belki emekli olursanız şirketinizden bir

if you retire or a pension from the government,

emekli maaşı veya devletten bir emekli maaşı alırsınız

and you can just go home as an older person

ve işe gitmek yerine yaşlı bir insan olarak eve gidip

and relax instead of going to work.

rahatlayabilirsiniz.

If you retire, you usually tell your boss well in advance.

Emekli olursanız, bunu genellikle patronunuza çok önceden söylersiniz.

You usually tell them a year ahead or half a year ahead.

Onlara genellikle bir yıl öncesinden veya yarım yıl öncesinden söylersiniz.

You would say next year, come January,

Gelecek yıl, Ocak ayı geldiğinde, sanırım

I think I would like to retire,

emekli olmak istiyorum diyeceksiniz

and your boss will probably say that's awesome.

ve patronunuz muhtemelen bunun harika olduğunu söyleyecektir.

I hope you have a great retirement,

Umarım harika bir emekliliğiniz olur

and if your place of employment really, really liked you,

ve çalıştığınız yer sizi gerçekten çok sevdiyse

they will probably throw you a retirement party.

muhtemelen size bir emeklilik partisi verirler.

That's a party that you give when someone has worked

Bu, birisi

for a long time at a company or business,

bir şirkette veya işletmede uzun süre çalışmış

and they've decided to retire.

ve emekli olmaya karar vermişse verdiğiniz bir partidir.

I hope all of you someday,

Umarım hepiniz bir gün,

when you retire from whatever jobs you do or end up doing,

yaptığınız veya yaptığınız işten emekli olduğunuzda,

I hope all of you are well respected

umarım hepinize saygı duyulur

and have huge retirement parties.

ve büyük emeklilik partileri olur.

Of course, one of the other things that can happen is

Elbette olabilecek diğer şeylerden biri de

that you lose your job.

işinizi kaybetmenizdir.

In English, if we say that you lose your job

İngilizce'de işinizi kaybedersiniz

or if you are laid off, it means one day the boss comes

veya işten çıkarılırsınız dersek bu, bir gün patronun gelip

and talks to you and says we don't need you anymore.

sizinle konuşması ve artık size ihtiyacımız olmadığını söylemesi anlamına gelir.

We are going to lay you off.

Seni işten çıkaracağız.

So in English, when you are let go or laid off,

Yani İngilizce'de, işten çıkarılmanız veya işten çıkarılmanız,

it usually means they didn't need you anymore at work.

genellikle artık işte size ihtiyaçları olmadığı anlamına gelir.

Maybe business isn't good, and the boss has decided

Belki işler iyi değildir ve patron

that they need to have less employees,

daha az çalışanı olması gerektiğine karar vermiştir

and so they will let you go, or they will lay you off.

ve bu nedenle ya sizi işten çıkaracak ya da işten çıkaracaktır.

However, if you do something bad at work,

Ancak, işte kötü bir şey yaparsanız,

if you are constantly breaking things or arguing

sürekli bir şeyleri kırarsanız veya

or fighting with your coworkers or colleagues,

iş arkadaşlarınızla veya meslektaşlarınızla tartışır veya kavga ederseniz,

you might just get fired.

kovulabilirsiniz.

When you get fired, it means

Kovulduğunuzda, bu,

that the company's probably still doing okay financially,

şirketin mali açıdan muhtemelen hala iyi durumda olduğu,

but you are not a good fit for the company.

ancak şirket için uygun olmadığınız anlamına gelir.

So the boss will come to you and say clean out your desk.

Yani patron sana gelip masanı topla diyecek.

This is your last day,

Bu senin son günün,

or the boss might just come to you and say,

ya da patron sana gelip, iş gününün

at five o'clock at the end of a workday, just say look,

sonunda saat beşte, bak de,

don't bother coming back tomorrow.

yarın geri gelmeye zahmet etme, diyebilir.

We are letting you go because of bad behavior

Kötü davranışlarından dolayı

or because you just aren't a good employee for us.

ya da bizim için iyi bir çalışan olmadığın için gitmene izin veriyoruz.

So sometimes you decide to quit a job,

Yani bazen bir işi bırakmaya karar verirsin

but sometimes, you get laid off.

ama bazen de işten çıkarılırsın.

Sometimes you get let go,

Bazen salıverilirsiniz

and hopefully, this doesn't happen to any of you.

ve umarım bu hiçbirinizin başına gelmez.

Sometimes, you just get fired.

Bazen sadece kovulursun.

So before we end this lesson, I have a great question

Bu dersi bitirmeden önce, size harika bir sorum var

for you, and I would love it if you could answer it

ve

in the comments below.

aşağıdaki yorumlarda yanıtlarsanız çok sevinirim.

Oftentimes, we ask each other in English,

Çoğu zaman birbirimize İngilizce soruyoruz,

if you won the lottery, would you quit your job?

eğer piyangoyu kazansaydın, işini bırakır mıydın?

I'm sure you ask this question in your own language,

Eminim bu soruyu kendi dilinizde

as well, so I want to ask you this question.

de soruyorsunuzdur, bu yüzden size bu soruyu sormak istiyorum.

If you won the lottery,

Piyangoyu kazansaydınız

and if it was a substantial amount of money,

ve önemli miktarda para olsaydı,

would you quit your job, and if you did quit your job,

işinizi bırakır mıydınız ve eğer işinizi bırakırsanız

would you give your boss two weeks notice,

patronunuza iki hafta önceden haber verir miydiniz

or would you simply go to work the next day

yoksa ertesi gün işe gidip öylece işe mi giderdiniz?

and say I won the lottery.

piyangoyu kazandığımı söyle.

I quit.

Bıraktım. Ben

I'm outta here.

gidiyorum.

Anyways, Bob the Canadian here.

Her neyse, Kanadalı Bob burada. Bu dersi izlediğiniz

Thank you so much for watching this lesson.

için çok teşekkür ederim . Biraz İngilizce

If it helped you learn a little bit of English,

öğrenmenize yardımcı olduysa ,

please click that red subscribe button over there

lütfen oradaki kırmızı abone ol düğmesine tıklayın

and give me a thumbs up,

ve bana bir başparmak verin

and if you have a little bit more time,

ve biraz daha zamanınız varsa,

why don't you stick around and watch another video?

neden etrafta dolaşıp başka bir video izlemiyorsunuz?

(light music)

(hafif müzik)