5 Tricky Things about Modifiers 👨🏽‍🎓👩🏻‍🎓 Advanced English with JenniferESL

Hi everyone. I'd like you to take a short quiz. Okay. I'll ask you five questions,

Herkese selam. Kısa bir test yapmanızı istiyorum. Tamam aşkım. Sana beş soru soracağım

and then we'll go over the answers together.

ve sonra cevapların üzerinden birlikte geçeceğiz.

Ready?

Hazır?

1. Count the number of adverbs and adjectives in the following sentence.

1. Aşağıdaki cümledeki zarf ve sıfatların sayısını sayın.

2. Are there any mistakes in the following sentences?

2. Aşağıdaki cümlelerde herhangi bir yanlışlık var mı?

3. Are the hyphens used correctly in the following sentence?

3. Aşağıdaki cümlede kısa çizgiler doğru kullanılmış mı?

4. Would you use any hyphens in the following sentence?

4. Aşağıdaki cümlede kısa çizgi kullanır mısınız?

5. How is the word "married" used in the following sentences?

5. "Evli" kelimesi aşağıdaki cümlelerde nasıl kullanılır?

Did you note your answers? All right. Let's go over the questions one by one.

Cevaplarını not ettin mi? Elbette. Soruları tek tek inceleyelim.

Okay. Question one. Count the number of adverbs and adjectives in the following sentence.

Tamam aşkım. Birinci soru. Aşağıdaki cümledeki zarf ve sıfatların sayısını sayın.

I was really surprised to meet lots of friendly people.

Pek çok dost canlısı insanla tanıştığıma gerçekten şaşırdım.

There's one adverb: really. There are two adjectives: surprised, friendly.

Bir zarf var: gerçekten. İki sıfat vardır: şaşırmış, arkadaş canlısı.

Adverbs and adjectives are modifiers. Modifiers give us information about other words in a sentence.

Zarflar ve sıfatlar değiştiricilerdir. Değiştiriciler bize bir cümledeki diğer kelimeler hakkında bilgi verir.

"Surprised" tells us about the subject "I." What kind of mood was I in? Surprised.

"Şaşırdım" bize "Ben" konusunu anlatıyor. Nasıl bir ruh halindeydim? Şaşırmış.

"Really" modifies "surprised." How surprised? Really surprised.

"Gerçekten", "şaşırdım"ı değiştirir. Nasıl şaşırdım? Gerçekten şaşırdım.

"Friendly" modifies "people." What kind of people? Friendly people.

"Arkadaş canlısı", "insanları" değiştirir. Ne tür insanlar? Arkadaş canlısı insanlar.

Remember that adjectives modify nouns and pronouns. Adverbs modify verbs adjectives and other adverbs.

Sıfatların isimleri ve zamirleri değiştirdiğini unutmayın. Zarflar, fiilleri sıfatları ve diğer zarfları değiştirir.

It can sometimes be a little tricky to recognize adverbs.

Zarfları tanımak bazen biraz zor olabilir.

But we need to remember that while many adverbs end in -ly there are exceptions.

Ancak, birçok zarf -ly ile bitse de istisnalar olduğunu hatırlamamız gerekir.

"Friendly" and "lovely" are common examples of adjectives that end in -ly.

"Arkadaş canlısı" ve "güzel", -ly ile biten sıfatların yaygın örnekleridir.

A friendly person. A lovely day.

Dost canlısı bir insan. Hoş bir gün.

Can you think of other examples?

Aklınıza başka örnekler geliyor mu?

How about

Peki ya

"costly" and

"pahalı" ve

"timely"?

"zamanında"?

You can make a costly mistake.

Pahalı bir hata yapabilirsiniz.

You can do something in a timely manner.

Zamanında bir şeyler yapabilirsiniz.

Note these phrases so that you can remember that "costly" and "timely" are adjectives.

"Maliyetli" ve "zamanında" sıfatlar olduğunu hatırlayabilmeniz için bu ifadeleri not edin.

There are adverbs that don't end in -ly. There's a common one that you'll see in question two.

-ly ile bitmeyen zarflar vardır. İkinci soruda göreceğiniz yaygın bir soru var.

Question two. Are there any mistakes in the following sentences? I'm a fast walker. I don't like to walk slow.

Soru iki. Aşağıdaki cümlelerde herhangi bir hata var mı? Ben hızlı yürüyen biriyim. Yavaş yürümeyi sevmiyorum.

Personally, I think the sentence is fine the way it is. Did any of you want to change "slow" too "slowly"?

Şahsen, cümlenin bu haliyle iyi olduğunu düşünüyorum. Herhangi biriniz "yavaş"ı çok "yavaş" değiştirmek istediniz mi?

You could, but you don't have to.

Yapabilirsin, ama zorunda değilsin.

"Fast" and "slow" are examples of words that can be both adjectives and adverbs in American English.

"Fast" ve "slow", Amerikan İngilizcesinde hem sıfat hem de zarf olabilen kelimelere örnektir.

Some may argue that "slowly" is more standard when you need an adverb,

Bazıları, bir zarfa ihtiyaç duyduğunuzda "yavaşça"nın daha standart olduğunu iddia edebilir,

but I think it's perfectly acceptable and very common to say, "Go slow."

ancak bence "Yavaş git" demek tamamen kabul edilebilir ve çok yaygın.

The tricky thing is that adverbs and adjectives can share forms or have similar forms.

Zor olan şey, zarfların ve sıfatların formları paylaşabilmesi veya benzer formlara sahip olabilmesidir.

Okay. I can say: walk slow, walk slowly, walk fast.

Tamam aşkım. Şunu söyleyebilirim: yavaş yürü, yavaş yürü, hızlı yürü. Sence

Do you think it's alright to say "walk real fast"?

"çok hızlı yürü" demenin bir sakıncası var mı?

You'll definitely hear American English speakers use "real" as an adverb.

Amerikan İngilizcesi konuşanların zarf olarak "gerçek" kelimesini kullandığını kesinlikle duyacaksınız.

I would say this is okay in informal speech. In a more formal situation,

Gayri resmi konuşmada bunun sorun olmadığını söyleyebilirim. Daha resmi bir durumda,

I'd be more careful and I'd use "really" to express degree, as in "really fast."

daha dikkatli olurdum ve "gerçekten hızlı" gibi dereceyi ifade etmek için "gerçekten" kullanırdım.

You might also hear Americans use GOOD instead of WELL.

Amerikalıların İYİ yerine İYİ kullandığını da duyabilirsiniz.

BAD instead of BADLY.

KÖTÜ yerine KÖTÜ.

Especially in conversation. I think it's usually acceptable,

Özellikle konuşmada. Bence bu genellikle kabul edilebilir,

always understood, but some may say that that's not standard English.

her zaman anlaşılır, ancak bazıları bunun standart İngilizce olmadığını söyleyebilir.

So remember Americans might use common adjectives as adverbs.

Bu nedenle, Amerikalıların ortak sıfatları zarf olarak kullanabileceğini unutmayın.

Also, remember there are adverbs with similar forms that have the same meaning as in slow/slowly,

Ayrıca, yavaş/yavaş, hızlı/hızlı ile aynı anlama gelen benzer biçimlere sahip zarflar olduğunu unutmayın

quick/quickly.

.

You'll often hear American English speakers use these two forms interchangeably.

Amerikan İngilizcesi konuşanların bu iki formu birbirinin yerine kullandığını sık sık duyacaksınız.

Sometimes, though, word order is a factor. The -ly form can be preferred in a certain position.

Ancak bazen kelime sırası bir faktördür. Belirli bir pozisyonda -ly formu tercih edilebilir.

Study these examples.

Bu örnekleri inceleyin.

These patterns remain the same for "quick" and "quickly."

Bu modeller "hızlı" ve "hızlı" için aynı kalır.

Which forms would you choose in these sentences?

Bu cümlelerde hangi biçimleri seçerdiniz?

I would say, "In the movie Shawshank Redemption, the main character was wrongly accused of murder."

"Shawshank Redemption filminde ana karakter haksız yere cinayetle suçlandı" derdim.

And in this one?

Ve bunda?

I'd say, "I did it wrong. I have to start again."

"Yanlış yaptım. Yeniden başlamalıyım" derdim.

Again, I think the position of the adverb influences our preferences, just like in the previous examples.

Yine önceki örneklerde olduğu gibi zarfın konumu tercihlerimizi etkiliyor diye düşünüyorum.

But what about these sentences?

Peki ya bu cümleler?

Do "hard" and "hardly" have the same basic meaning?

"Zor" ve "neredeyse" aynı temel anlama mı sahip?

No, this pair of examples reminds us that there can be words similar in form, but different in meaning.

Hayır, bu örnek çifti bize biçim olarak benzer ancak anlam olarak farklı kelimeler olabileceğini hatırlatıyor.

"Hard" is both an adjective and an adverb that can refer to the power of a hit or a punch.

"Sert", bir vuruşun veya yumruğun gücünü ifade edebilen hem bir sıfat hem de bir zarftır.

He hit the ball hard and it went far.

Topa sert vurdu ve uzağa gitti.

So a hard hit or hitting the ball hard

Yani sert bir vuruş veya topa sert bir şekilde vurmak,

refers to the power used to strike the ball.

topa vurmak için kullanılan gücü ifade eder.

"Hardly" can only be an adverb, and it's an adverb of degree,

"Hardly" yalnızca bir zarf olabilir ve bu bir derece zarfı,

not an adverb of manner.

bir tavır zarfı değil.

It doesn't answer the question "How?" It answers the question "How much?"

"Nasıl?" sorusuna cevap vermiyor. "Ne kadar?" sorusuna cevap verir. Çok

It means not much or almost not at all.

fazla değil ya da neredeyse hiç anlamına gelmez.

You hardly ate anything. Aren't you hungry?

Neredeyse hiçbir şey yemedin. Aç değil misin?

Question three. Are the hyphens used correctly in the following sentence?

Soru üç. Aşağıdaki cümlede kısa çizgiler doğru kullanılmış mı?

There were some heart-wrenching scenes, but the ending was heartwarming.

Bazı iç burkan sahneler vardı ama sonu iç açıcıydı.

This is a question without a definitive answer.

Bu, kesin bir yanıtı olmayan bir sorudur.

The tricky thing is that there's variation when it comes to hyphenating compound modifiers.

İşin püf noktası, bileşik değiştiricileri heceleme söz konusu olduğunda varyasyon olmasıdır.

Even dictionaries can't help us too much because not all dictionaries agree on the punctuation of compound modifiers.

Sözlükler bile bize çok fazla yardımcı olamaz çünkü tüm sözlükler bileşik değiştiricilerin noktalama işaretleri konusunda hemfikir değildir.

But most dictionaries seem to hyphenate heart-wrenching and combine heartwarming as a single word.

Ancak çoğu sözlük, iç burkan kelimeleri tireliyor ve iç açıcı kelimeleri tek bir kelimede birleştiriyor gibi görünüyor.

Why? Who knows? Maybe it's because heart-warming is already commonly understood and widely accepted.

Neden? Kim bilir? Belki de bunun nedeni, iç ısıtan şeyin halihazırda yaygın olarak anlaşılması ve geniş çapta kabul görmesidir.

Maybe in another 10 years heart-wrenching will also combine and drop the hyphen in all dictionaries.

Belki bir 10 yıl sonra yürek burkan da birleşir ve tüm sözlüklerdeki tireyi düşürür.

The point is that dictionaries can help, but they can also confuse us when they don't agree.

Mesele şu ki, sözlükler yardımcı olabilir, ancak aynı fikirde olmadıklarında da kafamızı karıştırabilirler.

My advice is to check at least 3 sources and then go with the majority.

Benim tavsiyem en az 3 kaynak kontrol edin ve ardından çoğunluk ile devam edin.

If you're writing for an American audience, be sensitive to patterns used in American English.

Amerikalı bir izleyici kitlesi için yazıyorsanız, Amerikan İngilizcesinde kullanılan kalıplara karşı duyarlı olun.

If you're writing for an audience that primarily uses British English, you might favor a different pattern.

Öncelikle İngiliz İngilizcesini kullanan bir kitle için yazıyorsan, farklı bir kalıp tercih edebilirsin.

Just be consistent.

Sadece tutarlı ol.

Another tip is to learn collocations with compound modifiers.

Başka bir ipucu, bileşik değiştiricilerle eşdizimleri öğrenmektir.

You can write phrases you come across in a vocabulary notebook or make flashcards.

Karşılaştığınız cümleleri bir kelime defterine yazabilir veya bilgi kartları yapabilirsiniz.

Taking the time to write these phrases will help you learn them.

Bu ifadeleri yazmak için zaman ayırmanız onları öğrenmenize yardımcı olacaktır.

Here are some useful phrases with compound modifiers that are usually hyphenated.

Burada, genellikle tirelenmiş olan bileşik değiştiricilere sahip bazı yararlı ifadeler bulunmaktadır.

Question four. Would you use hyphens in the following sentence?

Soru dört. Aşağıdaki cümlede kısa çizgi kullanır mısınız?

The hotly debated article proved that a writer had to be well informed, not well known.

Hararetle tartışılan makale, bir yazarın iyi bilinmesi değil, iyi bilgi sahibi olması gerektiğini kanıtladı.

Well, here we go again with compound modifiers. I'm not able to offer a definitive answer.

Pekala, yine bileşik değiştiricilerle başlıyoruz. Kesin bir cevap veremem.

Not all sources agree on punctuation.

Tüm kaynaklar noktalama işaretleri konusunda hemfikir değildir.

Look for patterns and study what the majority does.

Kalıpları arayın ve çoğunluğun ne yaptığını inceleyin.

A tricky thing is that word order can influence punctuation.

Zor bir şey, kelime sırasının noktalama işaretlerini etkileyebilmesidir.

A pattern that many writers follow is to hyphenate a compound modifier before a noun,

Pek çok yazarın izlediği bir model, bir bileşik değiştiriciyi bir isimden önce tirelemek,

but not after a linking verb.

ancak bir bağlayıcı fiilden sonra hecelemek.

This is true with the adverb WELL. She's a well-informed writer. The writer is well informed.

Bu, WELL zarfı için doğrudur. Bilgili bir yazardır. Yazar iyi bilgilendirilmiş.

This pattern is frequently used with WELL and with numbers.

Bu model sıklıkla WELL ve sayılarla birlikte kullanılır.

It's a ten-year-old car. The car is ten years old.

On yaşında bir araba. Araba on yaşında.

Why is this happening? Because we see a shift from adjective to adverb.

Bu neden oluyor? Çünkü sıfattan zarfa bir geçiş görüyoruz.

I see much more variation with adverbs that end in -ly.

-ly ile biten zarflarda çok daha fazla çeşitlilik görüyorum.

I think there's a growing tendency not to use a hyphen regardless of word order.

Sanırım kelime sırasına bakılmaksızın kısa çizgi kullanmama yönünde artan bir eğilim var.

My advice is to let dictionaries guide you, but just be consistent in your own writing.

Benim tavsiyem, sözlüklerin size yol göstermesine izin verin, ancak kendi yazımınızda tutarlı olun.

Personally, I would write about a brightly-lit room, but many journalists and authors would write that phrase without a hyphen.

Şahsen, parlak bir şekilde aydınlatılmış bir oda hakkında yazardım, ancak birçok gazeteci ve yazar bu cümleyi kısa çizgi olmadan yazardı.

Here are some good collocations to learn. And you can decide for yourself whether to use a hyphen or not.

İşte öğrenilecek bazı iyi eşdizimler. Ayrıca kısa çizgi kullanıp kullanmamaya kendiniz karar verebilirsiniz.

Just be consistent in your own writing.

Sadece kendi yazınızda tutarlı olun.

And our last question. Question 5. How is the word "married" used in the following sentences?

Ve son sorumuz. Soru 5. Aşağıdaki cümlelerde "evli" kelimesi nasıl kullanılmıştır?

Married women in the U.S. sometimes keep their maiden name.

ABD'deki evli kadınlar bazen kızlık soyadlarını kullanırlar.

It's also a fact that a woman married for the second or a third time has the right to change her name after every marriage.

İkinci ya da üçüncü kez evlenen kadının her evlilikten sonra soyadını değiştirme hakkına sahip olduğu da bir gerçektir.

The first time the past participle "married" is an adjective modifying "women." What kind of women?

İlk kez geçmiş ortacı "evlendi", "kadınları" değiştiren bir sıfattır. Ne tür kadınlar?

Married women.

Evli kadınlar.

There we have a past participle functioning as an adjective.

Orada bir sıfat işlevi gören geçmiş bir ortacımız var.

The tricky thing is that participles can have different functions, so they can have different positions in a sentence.

İşin püf noktası, ortaçların farklı işlevlere sahip olabilmeleri, yani bir cümlede farklı konumlara sahip olabilmeleridir.

The second time we have the same past participle after the noun "woman" because it's part of

İkinci kez, "kadın" adından sonra aynı geçmiş katılımcıya sahibiz çünkü bu,

a reduced adjective clause.

indirgenmiş bir sıfat tamlamasının parçası.

With the full clause, the sentence reads:

Tam cümlesi ile cümle şöyledir:

It is also a fact that a woman who is married for the second or third time...

Şu da bir gerçektir ki, ikinci veya üçüncü kez evlenen bir kadın...

Adjective clauses modify a noun, but remember they follow the head noun.

Sıfat tamlamaları bir ismi değiştirir ama unutmayın ki baş isimden sonra gelirler.

Even when we reduce the adjective clause to a phrase, the position remains the same.

Sıfat tamlamasını bir tümceye indirgediğimizde bile konum aynı kalır.

So a single-word adjective comes before the noun it modifies or after a linking verb.

Yani tek kelimelik bir sıfat, değiştirdiği isimden önce veya bir bağlayıcı fiilden sonra gelir.

But an adjective clause (full or reduced) follows the head noun.

Ancak baş isimden sonra bir sıfat tamlaması (tam veya azaltılmış) gelir.

She's a married woman.

O evli bir kadın.

She's married. A woman married for the second or third time has the right to change her name after every marriage.

O evli. İkinci veya üçüncü kez evlenen bir kadın, her evlilikten sonra soyadını değiştirme hakkına sahiptir.

Whew! That was an information-packed lesson. If you found it useful, please like this video.

vay! Bilgi dolu bir dersti. Yararlı bulduysanız, lütfen bu videoyu beğenin.

I hope we can meet again to study more grammar.

Umarım daha fazla gramer çalışmak için tekrar buluşabiliriz.

As always, thanks for watching and happy studies!

Her zaman olduğu gibi, izlediğiniz için teşekkürler ve mutlu çalışmalar!

Become a member of my learning community. Click the JOIN button to become a member of my YouTube channel English with Jennifer.

Öğrenme topluluğumun bir üyesi olun. Jennifer ile İngilizce YouTube kanalıma üye olmak için KATIL düğmesine tıklayın.

You'll get a special badge, bonus posts,

Özel bir rozet, bonus gönderiler,

on-screen credit, and a monthly live stream. Note that YouTube channel memberships. Are not available in every country at this time.

ekran kredisi ve aylık canlı yayın alacaksınız. YouTube kanal üyeliklerine dikkat edin. Şu anda her ülkede mevcut değildir.

Follow me and gain more practice on Facebook and Twitter. I also have new videos on Instagram.

Beni takip edin ve Facebook ve Twitter'da daha fazla pratik yapın. Instagram'da da yeni videolarım var.

If you haven't already,

Henüz yapmadıysanız,

subscribe to my channel so you get

kanalıma abone olun, böylece

notification of every new video I upload to YouTube.

YouTube'a yüklediğim her yeni videodan haberdar olun.