10 Years of Learning English with JenniferESL on YouTube!

Hello. I'm Jennifer.

Merhaba. Ben Jennifer'ım.

I'm standing in the woods behind my home here in Massachusetts

Burada, Massachusetts'teki evimin arkasındaki ormanda duruyorum

because I'd like to share a few expressions that have to do with the outdoors.

çünkü dışarıyla ilgili birkaç ifadeyi paylaşmak istiyorum.

What better place, right?

Daha iyi bir yer, değil mi?

Back in July of 2007, I decided to post a few videos for English language learners.

2007 yılının Temmuz ayında, İngilizce öğrenenler için birkaç video yayınlamaya karar verdim.

Very quickly I started to get positive comments from students and other teachers.

Çok hızlı bir şekilde öğrencilerden ve diğer öğretmenlerden olumlu yorumlar almaya başladım.

I was so excited to reach people in different countries around the world.

Dünyanın farklı ülkelerinden insanlara ulaşacağım için çok heyecanlıydım.

Within the first couple of months, I knew that YouTube was something very special

İlk birkaç ay içinde YouTube'un çok özel bir şey olduğunu anladım

and I wanted to continue.

ve devam etmek istedim.

Let's start with the first expression: to be out of the woods.

İlk ifadeyle başlayalım: ormandan çıkmak.

If you're out of the woods, you've just come out of a difficult situation.

Ormandan çıktıysanız, zor bir durumdan yeni çıktınız.

You're problems have ended.

Sorunlarınız sona erdi.

And if someone says to you, "You're not out of the woods yet."

Ve eğer birisi size "Henüz tehlikeden çıkmadın" derse.

It means that difficulties will continue.

Zorlukların devam edeceği anlamına gelir.

Or you have more challenges that lie ahead.

Ya da önünüzde duran daha fazla zorluk var.

Over here I have a frying pan and fire.

Burada bir kızartma tavam ve ateşim var.

The expression "out of the frying pan and into the fire"

"Kızartma tavasından ateşe atılmak" ifadesi,

means you just went from one bad situation to another, perhaps even worse.

bir kötü durumdan diğerine, belki de daha da kötüsüne geçtiğiniz anlamına gelir.

I knew so little about producing and editing videos.

Video üretme ve düzenleme hakkında çok az şey biliyordum.

My early lessons had bad lighting,

İlk derslerimin ışığı kötüydü

and the audio quality wasn't that great either.

ve ses kalitesi de o kadar iyi değildi.

but viewers continued to support my efforts.

ancak izleyiciler çabalarımı desteklemeye devam etti.

I promised that as long as there were people to teach

Öğretecek insanlar olduğu sürece

I would continue to improve my skills as an online teacher.

çevrimiçi bir öğretmen olarak becerilerimi geliştirmeye devam edeceğime söz verdim.

Those of you who have been with me for several years

Birkaç yıldır benimle birlikte olanlar,

know that I've been working hard to produce better quality videos.

daha kaliteli videolar üretmek için çok çalıştığımı biliyor.

I thank you for your patience as I learn how to use all the technology.

Tüm teknolojiyi nasıl kullanacağımı öğrenirken gösterdiğiniz sabır için teşekkür ederim.

Jennifer, 10 years ago YouTube was a crazy place.

Jennifer, 10 yıl önce YouTube çılgın bir yerdi.

But you had vision and saw how much it could help English learners.

Ama bir vizyonunuz vardı ve bunun İngilizce öğrenenlere ne kadar yardımcı olabileceğini gördünüz.

You're an inspiration to us all, and I love you!

Hepimiz için bir ilham kaynağısın ve seni seviyorum!

Happy anniversary!

Mutlu yıl dönümleri!

"Remember" + a gerund means you have the memory of an event or action.

"Hatırla" + ulaç, bir olayın veya eylemin hafızasına sahip olduğunuz anlamına gelir.

At one point, my friend Natasha asked for English lessons.

Bir noktada arkadaşım Natasha İngilizce dersi istedi.

I was too busy to take on another private student,

Başka bir özel öğrenci alamayacak kadar meşguldüm,

so I suggested that we study together and film our lessons

bu yüzden

so that I could share videos with other beginners.

diğer acemilerle video paylaşabilmem için birlikte çalışıp derslerimizi filme çekmeyi önerdim.

Luckily my friend had enough courage to agree.

Neyse ki arkadaşım kabul edecek kadar cesareti vardı.

All right. Let's try again.

Elbette. Tekrar deneyelim.

Wonderful.

Müthiş.

Thank you.

Teşekkür ederim.

We had to end our lessons when Natasha's family moved away,

Natasha'nın ailesi taşınınca derslerimizi bitirmek zorunda kaldık

but the 65 lessons that we filmed have been watched by thousands around the world.

ama filme aldığımız 65 ders dünya çapında binlerce kişi tarafından izlendi.

I'm so proud of Natasha for modeling a good attitude for other students.

Diğer öğrenciler için iyi bir tutum modeli oluşturduğu için Natasha ile gurur duyuyorum.

I was lucky have have other friends, neighbors, and family who agreed to go on camera.

Kameraya çıkmayı kabul eden başka arkadaşlarım, komşularım ve ailem olduğu için şanslıydım.

What kinds of jobs involve getting paid under the table?

Ne tür işler masanın altından ödeme almayı içerir?

Well, getting paid under the table would be jobs like

Masanın altından maaş almak

um...mowing the lawn, babysitting.

... çimleri biçmek, bebek bakıcılığı gibi işler olurdu.

Um, sometimes it could be construction work.

Um, bazen inşaat işi olabilir.

You know, something in your house.

Bilirsin, evinde bir şey var.

Don't you think there are some dangers when you get paid under the table?

Masanın altından para aldığında bazı tehlikeler olduğunu düşünmüyor musun?

Absolutely. If you're injured when you're paid under the table,

Kesinlikle. Masanın altından maaş alırken yaralanırsan,

there's no recourse. There's no insurance to pay for your injury.

rücu olmaz. Yaralanmanızı karşılayacak bir sigorta yok.

Um, there's no build-up of social security, so you miss that income.

Um, sosyal güvenlik birikimi yok, yani o geliri kaçırıyorsun.

You heard the expression "pay someone under the table."

"Masanın altından birine ödeme yap" ifadesini duydunuz.

What does this expression mean?

Bu ifade ne anlama geliyor?

The answer is A.

Cevap A dır.

To pay someone under the table is to pay the person secretly or unofficially.

Birine masanın altından ödeme yapmak, kişiye gizli veya gayri resmi olarak ödeme yapmaktır.

Sometimes people get paid under the table because the work is illegal.

Bazen iş yasa dışı olduğu için insanlar masanın altından para alıyorlar.

Claudia, I know you've been here for 11 years.

Claudia, 11 yıldır burada olduğunu biliyorum.

Yes. That's a long time.

Evet. Bu uzun bir süre.

Surely there's a few things that you miss about your home country.

Elbette kendi ülkeniz hakkında özlediğiniz birkaç şey var.

Yes, I do.

Evet ediyorum.

I'm fortunate to have very supportive colleagues.

Çok destekleyici meslektaşlarım olduğu için şanslıyım.

Some are a wonderful source of support off-camera.

Bazıları kamera dışında harika bir destek kaynağıdır.

And several have appeared on camera with me to help create new lessons for you.

Ve sizin için yeni dersler oluşturmaya yardımcı olmak için birkaç kişi benimle birlikte kamera karşısına geçti.

My name is Holly, and I work part-time from home

Benim adım Holly ve yarı zamanlı olarak evden

teaching English online via video. And I'm also an independent video producer.

video aracılığıyla İngilizce öğretiyorum. Ayrıca bağımsız bir video yapımcısıyım.

My name is Alfredo, and for my full-time job I teach English at a university.

Benim adım Alfredo ve tam zamanlı işim gereği bir üniversitede İngilizce öğretiyorum.

I also teach English language learners through our website and through our YouTube channel.

Ayrıca web sitemiz ve YouTube kanalımız aracılığıyla İngilizce öğrenenlere ders veriyorum.

Both Holly and Alfredo teach through video,

Hem Holly hem de Alfredo video aracılığıyla ders veriyor,

but Alfredo says that his full-time job is teaching at a university.

ancak Alfredo tam zamanlı işinin bir üniversitede öğretmenlik yapmak olduğunu söylüyor.

It's likely Holly. She explains that she works part-time,

Muhtemelen Holly'dir. Yarı zamanlı çalıştığını,

whereas Alfredo teaches full-time.

Alfredo ise tam zamanlı ders verdiğini açıklıyor.

In this lesson, I have a special surprise for you.

Bu derste size özel bir sürprizim var.

I'm teaming up with another YouTuber,

a very popular and talented English teacher.

Çok popüler ve yetenekli bir İngilizce öğretmeni olan başka bir YouTuber ile ekip oluşturuyorum.

Rachel of Rachel's English

Rachel of Rachel's English

Together Rachel and I will be teaching some work-related idioms.

Together Rachel ve ben işle ilgili bazı deyimler öğreteceğiz.

We'll use some old and new footage.

Bazı eski ve yeni görüntüleri kullanacağız.

I'll also be offering some useful study tips.

Ayrıca bazı yararlı çalışma ipuçları sunacağım.

Rachel is going to teach the first idiom. Are you ready?

Rachel ilk deyimi öğretecek. Hazır mısın?

Have you ever heard anyone say, "Keep me in the loop" or "I want to stay in the loop."

Hiç birinin "Beni haberdar et" veya "Döngüde kalmak istiyorum" dediğini duydun mu?

This idiom means to be informed or connected.

Bu deyim, bilgi sahibi olmak veya bağlantı kurmak anlamına gelir.

For example, if you're working on a project at work and you've just been talking about it.

Örneğin, işte bir proje üzerinde çalışıyorsanız ve az önce onun hakkında konuşuyorsanız.

To let your co-workers know that you're interested in staying involved or informed,

İş arkadaşlarınıza dahil olmak veya bilgi almakla ilgilendiğinizi bildirmek için

you could say, "Great. Keep me in the loop."

"Harika. Beni haberdar edin" diyebilirsiniz.

So keeping you in the loop means keeping you informed.

Yani sizi döngüde tutmak, sizi bilgilendirmek anlamına gelir.

Making sure you get information as it becomes known or shared.

Bilindikçe veya paylaşıldıkça bilgi almanızı sağlamak.

Keeping you in that circle.

Seni o çemberin içinde tutmak.

Rachel explained that this idiom can be used at work.

Rachel, bu deyimin işte kullanılabileceğini açıkladı.

This is important. Here's our first tip.

Bu önemli. İşte ilk ipucumuz.

Not all idioms belong in the workplace or within a professional exchange.

Tüm deyimler işyerine veya profesyonel bir değiş tokuşa ait değildir.

But "keep me in the loop" is a great work-related idiom.

Ama "beni haberdar et" işle ilgili harika bir deyim.

My second tip is learn how to use an idiom.

İkinci ipucum, bir deyim kullanmayı öğrenmek.

The basic idiom here is "in the loop."

Buradaki temel deyim "döngüde" dir.

Rachel gave us two ways to use it.

Rachel onu kullanmamız için bize iki yol verdi.

It's a good thing to be familiar with variations of an idiom.

Bir deyimin varyasyonlarına aşina olmak iyi bir şeydir. Giden sesli

When you're creating your outgoing voicemail message,

posta mesajınızı oluştururken

begin by saying "Hello." Then either state your name or your phone number.

"Merhaba" diyerek başlayın. Ardından adınızı veya telefon numaranızı belirtin.

For example: Hello. You've reached Gabby. OR Hello. You've reached 555-1234.

Örneğin: Merhaba. Gabby'ye ulaştınız. VEYA Merhaba. 555-1234'e ulaştınız.

Then you can leave instructions for the caller, say thank you and goodbye.

Daha sonra arayana talimat bırakabilir, teşekkür edebilir ve güle güle diyebilirsiniz.

So for example: Hello. You've reached Gabby. Please leave me a message,

Örneğin: Merhaba. Gabby'ye ulaştınız. Lütfen bana bir mesaj bırakın,

and I'll call you back as soon as possible. Thank you. Bye.

sizi en kısa sürede arayacağım. Teşekkür ederim. Hoşçakal.

Hello. This is Jennifer.

Merhaba. Bu Jennifer.

I'm sorry I'm not able to take your call.

Aramanıza cevap veremediğim için üzgünüm.

Please leave your name and number and I'll get back to you as soon as I can.

Lütfen adınızı ve numaranızı bırakın, mümkün olan en kısa sürede size geri döneceğim.

Thank you.

Teşekkür ederim.

Hi Jennifer. It's Vicki returning your call.

Merhaba Jennifer. Aramana cevap veren Vicki.

I guess we're playing phone tag.

Sanırım telefon etiketi oynuyoruz.

But I got your email, and I love your idea.

Ama e-postanı aldım ve fikrine bayıldım.

And I'll be happy to contact the others.

Ve diğerleriyle iletişime geçmekten memnuniyet duyarım.

I'll see who I can reach today.

Bugün kime ulaşabileceğime bir bakacağım.

Talk later. Bye.

Sonra konuşmak. Hoşçakal.

Check this out.

Şunu kontrol et.

I used to work at a fish market. True or false?

Balık pazarında çalışıyordum. Doğru ya da yanlış?

True! Actually, I worked at a fish market for six summers when I was a teenager.

Doğru! Aslında gençken altı yaz balık pazarında çalıştım.

Did you notice the rhythm while I was speaking? Did you?

Ben konuşurken ritmi fark ettin mi? yaptın mı

When we speak, we stress the words that are most important for people to understand.

Konuştuğumuzda, insanların anlaması için en önemli olan kelimeleri vurgularız.

Those words are on the beat in English.

Bu kelimeler İngilizce'de ritmiktir.

The others words, usually little grammar words,

Diğer kelimeler, genellikle küçük gramer kelimeleri,

they shrink, they get smaller or link together.

küçülürler, küçülürler veya birbirine bağlanırlar.

That's the shrinking and linking.

Küçülen ve bağlanan budur.

Hey Jennifer! It's Gabby from Go Natural English.

Merhaba Jennifer! Ben Go Natural English'ten Gabby.

And Scrappy.

Ve Scrappy.

And we want to wish you an awesome 10-year anniversary of your YouTube channel.

YouTube kanalınızın harika bir 10. yıl dönümünü kutlamak istiyoruz.

I'm such a big fan of yours, and you've been a big mentor

Senin büyük bir hayranınım ve sen

and inspiration for me as an English teacher online, too.

de çevrimiçi bir İngilizce öğretmeni olarak benim için büyük bir akıl hocası ve ilham kaynağı oldun.

So congratulations to one of the most awesome world famous online English teachers.

Bu yüzden dünyanın en harika çevrimiçi İngilizce öğretmenlerinden birini tebrik ediyoruz.

We love you!

Seni seviyoruz!

One of the toughest challenges for me over the past ten years

Son on yılda benim için en zorlu zorluklardan biri

has been balancing work and family.

iş ve aileyi dengelemek oldu.

I have two great loves: my family and teaching.

İki büyük aşkım var: ailem ve öğretmenlik.

I looked so tired in many of those early videos

İlk videoların çoğunda çok yorgun görünüyordum

because I was working on so little sleep.

çünkü çok az uyumaya çalışıyordum.

I published my first video on July 25, 2007.

25 Temmuz 2007'de ilk videomu yayınladım.

My son was two, and my daughter was two months old.

Oğlum iki, kızım iki aylıktı.

Often I filmed when they were taking naps.

Genelde onlar uyurken çekim yapardım.

Little by little, you started to see my children in my videos.

Yavaş yavaş videolarımda çocuklarımı görmeye başladınız.

I'm out. Okay.

Ben yokum. Tamam aşkım.

You're out. This is the winner. Yay!

dışarıdasın Bu kazanan. Yay!

These are your toys, not mine, right? - Yes.

Bunlar senin oyuncakların, benim değil, değil mi? - Evet.

What do we have?

Bizim neyimiz var?

A spider and an insect. Or a cockroach.

Bir örümcek ve bir böcek. Ya da bir hamamböceği.

You think it's a cockroach? It's a big one. Okay.

Bunun bir hamamböceği olduğunu mu düşünüyorsun? Bu büyük bir tane. Tamam aşkım.

Are you afraid of spiders?

Örümceklerden korkar mısın?

A little bit. If it was this big?

Bir nebze. Bu kadar büyük olsaydı?

Yes, I'd be afraid. I'd be afraid of it, too.

Evet korkardım. Ben de bundan korkardım.

What about cockroaches? Are you afraid of cockroaches?

Hamamböcekleri ne olacak? Hamam böceklerinden korkar mısın?

If it landed on me, I'd be scared.

Üzerime düşerse korkarım.

I would be scared, too.

Ben de korkardım.

Natasha, I have a question for you.

Natasha, sana bir sorum var.

When we sing "Jingle Bells," what word do we say at the end?

"Jingle Bells" şarkısını söylediğimizde, sonunda hangi kelimeyi söyleriz?

When we say: "Jingle Bells! Jingle Bells! Jingle all the way."

"Jingle Bells! Jingle Bells! Sonuna kadar Jingle Bells" dediğimizde.

"Oh what fun it is to ride in a one-horse open sleigh..."

"Ah, tek atlı açık kızağa binmek ne kadar eğlenceli..."

Yeah.

Evet.

And how is that spelled? H-a-y or h-e-y?

Ve bu nasıl heceleniyor? H-a-y mi yoksa h-e-y mi?

H-e-y.

Hey.

Of course. Because if we say h-a-y,

Elbette. Çünkü h-a-y dersek, neden

what are we talking about?

bahsediyoruz?

They hay that um horses eat.

Atların yediğini sanıyorlar.

Yeah. Hay for horses.

Evet. Atlar için saman.

I help, too.

Ben de yardım ederim.

Well, I try.

Peki, denerim.

Here's how you make a snow angel.

İşte bir kar meleği nasıl yapacağınız.

First of all, you need to wait for it to snow.

Öncelikle kar yağmasını beklemeniz gerekiyor.

Then when it does, be sure to dress warmly.

Ardından, sıcak giyindiğinizden emin olun.

Find a good spot.

İyi bir yer bulun.

Then lie down with your arms out.

Sonra kollarınız açık şekilde yere uzanın.

Next, move your arms and legs up and down.

Ardından, kollarınızı ve bacaklarınızı yukarı ve aşağı hareket ettirin. İşin

The tricky part is getting up and not messing up your angel.

zor kısmı ayağa kalkıp meleğinizi mahvetmemek.

See?

Görmek?

By the way, if you have a dog, they may want to help a little bit.

Bu arada köpeğiniz varsa biraz yardımcı olmak isteyebilirler.

Thank you for supporting my children's efforts in front of the camera.

Çocuklarımın kamera önündeki çabalarına destek olduğunuz için teşekkür ederim.

I think it's been good for Alex and Natasha to be a part of my work.

Alex ve Natasha'nın işimin bir parçası olması bence iyi oldu.

And I think you know that for me teaching is very personal.

Ve sanırım öğretmenliğin benim için çok kişisel olduğunu biliyorsun.

I put myself and a bit of my life in my lessons.

Derslerime kendimi ve hayatımdan bir parça koyuyorum.

This is my little angel. I've had her since I was a child.

Bu benim küçük meleğim. Çocukluğumdan beri ona sahibim.

My name is written on it along with my birthday.

Üzerinde doğum günümle birlikte adım da yazıyor.

March 9.

9 Mart.

So the angel is little. The angel is sweet.

Yani melek küçük. Melek tatlıdır.

She's my sweet little angel.

O benim tatlı küçük meleğim.

opinion - size - head noun

görüş - beden - baş isim

(Speaking Russian: Hello. In this video, I'll be speaking Russian.

(Rusça Konuşmak: Merhaba. Bu videoda Rusça konuşacağım.

But first let me say a few words in English.)

Ama önce İngilizce birkaç kelime söyleyeyim.)

In this video, I'll be speaking Russian,

Bu videoda Rusça konuşacağım

and if you want to hear more English, you can jump ahead to the end.

ve eğer isterseniz daha fazla İngilizce duymak için sonuna kadar atlayabilirsiniz.

But even if you don't speak Russian,

Ama Rusça bilmeseniz bile

maybe you can listen just a little.

belki biraz dinleyebilirsiniz.

And you'll come to see that I'm a language learner, too.

Ve benim de bir dil öğrencisi olduğumu görmeye geleceksin.

And I understand that it takes determination to learn another language.

Ve başka bir dil öğrenmenin kararlılık gerektirdiğini anlıyorum.

And it takes courage to speak it.

Ve bunu konuşmak cesaret ister.

(Speaking Russian: For a long time now, many of you have asked me to make a video in Russian.)

(Rusça konuşmak: Uzun bir süredir çoğunuz benden Rusça video çekmemi istedi.)

So when I was 16, I joined a Filipino dance group.

16 yaşımdayken Filipinli bir dans grubuna katıldım.

I had to catch up to other kids who had been dancing for several years.

Birkaç yıldır dans eden diğer çocuklara yetişmem gerekiyordu.

One day a parent walked in with a box of glasses.

Bir gün bir ebeveyn bir kutu gözlükle içeri girdi.

And I was like, "What are those for?"

Ben de "Bunlar ne için?"

They said we were going to learn to dance with candles on our heads.

Başımızın üzerinde mumlarla dans etmeyi öğreneceğimizi söylediler.

I said, "Really? No tape or anything?"

"Gerçekten mi? Kaset falan yok mu?"

Remember what may seem impossible at first really isn't.

İlk başta imkansız görünen şeyin gerçekten imkansız olduğunu unutmayın.

With patience and practice, along with some helpful tips,

Sabır ve uygulama ile bazı yararlı ipuçlarının yanı sıra

you can accomplish almost anything.

neredeyse her şeyi başarabilirsiniz.

You all likely know that the highlight of Thanksgiving is the holiday meal.

Muhtemelen hepiniz Şükran Günü'nün en önemli özelliğinin tatil yemeği olduğunu biliyorsunuzdur.

But what happens the day before Thanksgiving?

Ama Şükran Günü'nden önceki gün ne olur?

In this video, I'll give you a look into the preparations for the big feast.

Bu videoda sizlere büyük ziyafet hazırlıklarına bir göz atacağım.

Natasha, do you want to help me crimp the pies...the pie crusts? - Okay.

Natasha, turtaları kıvırmama yardım etmek ister misin... turta kabuklarını? - Tamam aşkım.

Okay. So we have the pie crusts in the pie tins.

Tamam aşkım. Turta kalıplarında turta kabukları var.

And, well, we can't bake a pie like that because it won't look very pretty,

Ve pek güzel görünmeyeceği için böyle bir turta yapamayız,

so we have to crimp the pie crust.

bu yüzden turta kabuğunu kıvırmamız gerekiyor.

Do you remember...? Here you do this one.

Hatırlıyor musun...? İşte bunu yapıyorsun.

Do you remember...like that one? Okay. You do that one, and I'll do this one.

Bunun gibi...hatırlıyor musun? Tamam aşkım. Sen onu yap, ben de bunu yapacağım.

In short, I'm very thankful for the opportunity to teach online.

Kısacası, çevrimiçi öğretme fırsatı bulduğum için çok müteşekkirim.

Thank you, each an every one of you, for allowing me to share my knowledge

Bilgilerimi paylaşmama izin verdiğiniz

and for giving me the chance to guide your studies even just a little bit.

ve çalışmalarınıza bir nebze de olsa rehberlik etme şansı verdiğiniz için her birinize ayrı ayrı teşekkür ederim.

I've learned so much from teaching you,

Size öğretmekten çok şey öğrendim

and I've grown a lot as a person because of my experience online.

ve çevrimiçi deneyimim sayesinde bir insan olarak çok büyüdüm.

Thank you, everyone, for the past ten years.

Geçen on yıl için hepinize teşekkür ederim.

I hope to continue my work for many more years to come.

İnşallah daha uzun yıllar mesleğime devam edeceğim.

That's all for now.

Şimdilik bu kadar.

As always, thanks for watching and happy studies!

Her zaman olduğu gibi, izlediğiniz için teşekkürler ve mutlu çalışmalar!