Advanced Conversation on Immigration 🗽 Current Issues with Jennifer

Hi. I'm Jennifer from English with Jennifer. In this video,

MERHABA. Ben Jennifer ile İngilizce'den Jennifer. Bu videoda,

I'd like to help build your understanding of immigration in the US. today.

ABD'deki göçmenlik anlayışınızı geliştirmenize yardımcı olmak istiyorum. Bugün.

I'll be sharing some personal background information, but my main goal is to provide

Bazı kişisel arka plan bilgileri paylaşacağım, ancak asıl amacım

vocabulary for English language learners who would like to talk about this important issue.

bu önemli konu hakkında konuşmak isteyen İngilizce öğrenenlere kelime dağarcığı sağlamak.

I'm not going to promote a political agenda, and I'm not going to state which political party I belong to.

Siyasi bir gündemi desteklemeyeceğim ve hangi siyasi partiye ait olduğumu belirtmeyeceğim.

You're welcome to express your views in the comments, but please write with respect and sensitivity. Okay?

Görüşlerinizi yorumlarda belirtebilirsiniz, ancak lütfen saygı ve duyarlılıkla yazın. Tamam aşkım?

And hey, don't forget to subscribe. You don't want to miss new current issues on my channel.

Ve hey, abone olmayı unutmayın. Kanalımda yeni güncel konuları kaçırmak istemezsiniz.

If you had to guess my ethnic background, what would you say?

Etnik kökenimi tahmin etmen gerekse ne söylerdin?

Some of you know my family history, but I bet the majority of you don't.

Bazılarınız aile geçmişimi biliyor ama bahse girerim çoğunuz bilmiyorsunuz.

Ethnicity has to do with a person's cultural background. If I'm asked about my ethnic background,

Etnik köken, bir kişinin kültürel geçmişiyle ilgilidir. Bana etnik kökenim sorulursa,

I know someone is interested in my ancestry. They want to know where my parents are from.

birisinin soyumla ilgilendiğini biliyorum. Ailemin nereli olduğunu bilmek istiyorlar.

"Nationality" is a similar word.

"Milliyet" benzer bir kelimedir.

But I often associate it with a legal or official context. On my passport,

Ancak bunu genellikle yasal veya resmi bir bağlamla ilişkilendiririm. Pasaportumda

my nationality is listed as the United States of America.

uyruğum Amerika Birleşik Devletleri olarak listeleniyor.

In my mind, I consider my nationality to be American.

Aklımda, uyruğumun Amerikalı olduğunu düşünüyorum.

The two words "ethnicity" and "nationality" are sometimes used interchangeably, but there are arguments about the differences.

"Etnik köken" ve "milliyet" kelimeleri bazen birbirinin yerine kullanılır, ancak farklılıklar hakkında tartışmalar vardır.

The truth is someone can ask me one of the following questions, and my answer will be the same.

Gerçek şu ki, birisi bana aşağıdaki sorulardan birini sorabilir ve cevabım aynı olacaktır.

What's your ethnic background?

Etnik kökenin nedir?

What nationality are you?

Hangi ülkedensin?

I explain that I'm American by birth.

Doğuştan Amerikalı olduğumu açıklıyorum.

I was born and raised in the U.S.

ABD'de doğup büyüdüm

But by blood, I'm half Filipino, and then I'm a mix of Polish, Serbian, and Hungarian.

ama kan bağım gereği yarı Filipinliyim ve sonra Polonyalı, Sırp ve Macar karışımıyım.

I have the values and the mindset of an American, but I was raised with awareness of family's ancestry.

Bir Amerikalının değerlerine ve zihniyetine sahibim ama aileden gelme bilinciyle yetiştirildim.

Looking at me, most people assume I'm white.

Bana bakan çoğu insan beyaz olduğumu varsayıyor.

I actually got a little upset at a doctor's office when they listed my race as "white"

Aslında bir doktorun muayenehanesinde, bana kendimi tanıtma şansı vermeden ırkımı "beyaz" olarak listelediklerinde biraz üzüldüm

without giving me the chance to identify myself. I usually check off "other" because that's how I feel.

. Genelde "diğer" i işaretlerim çünkü böyle hissediyorum.

I don't want to put myself in one category.

Kendimi tek bir kategoriye koymak istemiyorum.

Race is about skin color and other physical qualities.

Irk, ten rengi ve diğer fiziksel niteliklerle ilgilidir.

I'm half Asian, and the Eastern European part of me makes me half white. In the end, I feel like a true American.

Ben yarı Asyalıyım ve Doğu Avrupalı ​​tarafım beni yarı beyaz yapıyor. Sonunda kendimi gerçek bir Amerikalı gibi hissediyorum.

We call the U.S. a melting pot because people come from all over the world, and that's how it's been in my family.

ABD'ye bir eritme potası diyoruz çünkü insanlar dünyanın her yerinden geliyor ve bu benim ailemde böyleydi.

I'm the result of mixing of mixing nationalities and ethnicities.

Karıştırılan milliyetlerin ve etnik kökenlerin karışımının sonucuyum.

So what's all the talk about immigration today? Why is it such a big issue if the U.S. has always been a melting pot?

Peki bugün göçmenlik hakkında konuşulanlar ne? ABD her zaman bir eritme potası olduysa, bu neden bu kadar büyük bir sorun?

Well, one factor is that election season is upon us.

Bir faktör, seçim sezonunun üzerimizde olması.

Every presidential election is a chance for us to think as a nation.

Her cumhurbaşkanlığı seçimi, millet olarak düşünmemiz için bir şanstır.

Should we continue certain practices or should we change them?

Belirli uygulamalara devam mı etmeliyiz yoksa değiştirmeli miyiz?

Should we improve the current situation by reforming our laws? If so, how?

Yasalarımızda reform yaparak mevcut durumu iyileştirmeli miyiz? Öyleyse nasıl?

Who will those changes benefit?

Bu değişiklikler kime yarayacak?

We argue over this.

Bunun üzerine tartışıyoruz.

There have been arguments over land,

resources, and identity since the beginning of our country's history.

Ülkemiz tarihinin başlangıcından beri toprak, kaynak ve kimlik tartışmaları olmuştur.

I'm an American, but I'm not a Native American.

Amerikalıyım ama Kızılderili değilim.

Every U.S. citizen needs to remember that unless you're a descendant of a Native American,

Her ABD vatandaşının, bir Kızılderili soyundan gelmediğiniz sürece,

all of our ancestors came from another country.

tüm atalarımızın başka bir ülkeden geldiğini hatırlaması gerekir.

Native Americans were the original people who lived here before the European settlers came.

Yerli Amerikalılar, Avrupalı ​​yerleşimciler gelmeden önce burada yaşayan orijinal insanlardı.

A descendent is one whose ancestors came from a certain group.

Torun, ataları belirli bir gruptan gelen kişidir.

The early waves of immigration came from Europe.

İlk göç dalgaları Avrupa'dan geldi.

Later, we had immigrants from Asian countries, like China, then Japan, the Philippines...

Daha sonra Çin, Japonya, Filipinler gibi Asya ülkelerinden göçmenler geldi...

More recently, immigrants have come from South and Central America.

Son zamanlarda Güney ve Orta Amerika'dan göçmenler geldi.

We've been a nation of immigrants for over two centuries.

İki yüzyılı aşkın bir süredir göçmen bir milletiz.

Americans also argue over who should be able to come to the U.S. and who should get citizenship.

Amerikalılar ayrıca kimin ABD'ye gelebilmesi ve kimin vatandaşlık alması gerektiği konusunda tartışıyorlar.

You can be a citizen by birth or a naturalized citizen.

Doğuştan vatandaş veya vatandaşlığa alınmış bir vatandaş olabilirsiniz.

A naturalized citizen receives citizenship after

Vatandaşlığa alınmış bir vatandaş,

applying and going through the process of naturalization.

vatandaşlığa kabul sürecinden geçtikten ve başvurduktan sonra vatandaşlık alır.

My husband and my father are naturalized citizens.

Kocam ve babam vatandaşlığa alınmış vatandaş.

My great-grandparents on my mother's side were also naturalized.

Anne tarafından büyük büyükbabamlar da vatandaşlığa alındı.

That's why my grandparents and my mother were citizens by birth.

Bu yüzden dedem ve annem doğuştan vatandaştı.

In the U.S., there are different paths to citizenship. One path, for example, is through marriage.

ABD'de vatandaşlığa giden farklı yollar vardır. Örneğin yollardan biri evliliktir.

We talk about these different paths today. What are they? What should they be?

Bugün bu farklı yollardan bahsediyoruz. Onlar neler? Ne olmalılar?

Who should have them?

Onlara kim sahip olmalı?

There's a group of immigrants today known as the Dreamers. They fall into the category of illegal immigrants.

Bugün Dreamers olarak bilinen bir grup göçmen var. Yasadışı göçmenler kategorisine giriyorlar.

The term "illegal immigrants" is not preferred by everyone.

"Kaçak göçmenler" tabiri herkes tarafından tercih edilmemektedir.

Some feel that "undocumented immigrants" is a kinder, more sensitive term.

Bazıları "belgesiz göçmenler"in daha nazik ve daha hassas bir terim olduğunu düşünüyor.

Dreamers don't have the documents to be here legally. They were brought to the United States as children.

Hayalperestlerin yasal olarak burada bulunacak belgeleri yok. Çocukken Amerika Birleşik Devletleri'ne getirildiler.

Their parents brought them into the country, so the decision was not theirs.

Aileleri onları ülkeye getirdi, bu yüzden karar onlara ait değildi.

Dreamers have grown up in the U.S. They've become a part of American society, but they don't have citizenship.

Hayalperestler ABD'de büyüdüler Amerikan toplumunun bir parçası oldular ama vatandaşlıkları yok.

Should a path to some kind of legal status be given to the Dreamers?

Dreamers'a bir tür yasal statüye giden bir yol verilmeli mi?

Some say yes, and some politicians have supported a bill called the DREAM Act.

Bazıları evet diyor ve bazı politikacılar DREAM Yasası adlı bir yasa tasarısını destekledi.

The DREAM Act would help the Dreamers become legal.

DREAM Yasası, Dreamers'ın yasal hale gelmesine yardımcı olacaktı.

DREAM is a long acronym that's kind of hard to remember, but I will tell you that A.M.

DREAM, hatırlaması zor olan uzun bir kısaltmadır, ancak size A.M.

stands for "alien minors."

"uzaylı küçükler" anlamına gelir.

It can be confusing to hear different words that basically refer to the same thing.

Temelde aynı şeyi ifade eden farklı kelimeler duymak kafa karıştırıcı olabilir.

Illegal immigrants, undocumented immigrants, illegal aliens.

Yasadışı göçmenler, belgesiz göçmenler, yasa dışı yabancılar.

"Illegal alien" is probably still used in official documents, but it's not something you hear in conversation.

"Yasadışı uzaylı" muhtemelen resmi belgelerde hala kullanılıyor, ancak bu konuşma sırasında duyduğunuz bir şey değil.

Your use of "illegal" or "undocumented"

"Yasa dışı" veya "belgelenmemiş" ifadeleri kullanmanız

can reflect your political position, so choose your words carefully.

siyasi konumunuzu yansıtabilir, bu nedenle kelimelerinizi dikkatli seçin.

In official contexts, you might also come across the terms "foreign nationals" and "noncitizens."

Resmi bağlamlarda "yabancı uyruklular" ve "vatandaş olmayanlar" terimleriyle de karşılaşabilirsiniz.

They refer to the same thing: people in the U.S. who don't have citizenship.

Aynı şeye atıfta bulunuyorlar: ABD'de vatandaşlığı olmayan insanlar.

A lot of immigrants are here in the U.S. legally. Some received the right to live and work in the country permanently.

Birçok göçmen yasal olarak burada ABD'de bulunuyor. Bazıları ülkede kalıcı olarak yaşama ve çalışma hakkı aldı.

They receive green cards. They are green card holders.

Yeşil kart alıyorlar. Yeşil kart sahibidirler.

I'm not mistaken, they're also called permanent residents,

Yanılmıyorsam, onlara daimi ikamet edenler,

permanent resident aliens, and lawful permanent residents.

daimi ikamet eden yabancılar ve yasal daimi ikamet edenler de deniyor.

With all the different terminology, you can see how it's often simpler to talk about "legal and illegal immigrants."

Tüm farklı terminolojiyle, "yasal ve yasa dışı göçmenler" hakkında konuşmanın genellikle ne kadar kolay olduğunu görebilirsiniz.

I also think it's easier to remember "green card holder" and "undocumented immigrants."

Ayrıca "yeşil kart sahibi" ve "belgesiz göçmenleri" hatırlamanın daha kolay olduğunu düşünüyorum.

"Alien" by the way, always makes me think of an extraterrestrial, a person from another planet.

Bu arada "Alien", bana her zaman bir uzaylıyı, başka bir gezegenden bir insanı düşündürür.

I don't think I'm the only one without association.

Derneksiz tek kişinin ben olduğumu sanmıyorum.

Immigration is a hot topic right now because of the numbers. You'll hear the word "influx."

Sayılar nedeniyle göç şu anda sıcak bir konudur. "Akış" kelimesini duyacaksınız.

"An influx of migrant families." That's a large number of arrivals at our border.

"Göçmen ailelerin akını." Bu, sınırımıza gelen çok sayıda insan var.

We have a high number of people seeking entry. Note the uses of the word "entry."

Giriş yapmak isteyen çok sayıda insanımız var. "Giriş" kelimesinin kullanımlarına dikkat edin.

Seeking entry -- meaning they want to come in.

Giriş aramak -- içeri girmek istedikleri anlamına gelir.

Gaining entry -- they're allowed to come in.

Being denied entry -- they're not allowed to come in.

The southern border with Mexico is where much of the present trouble is.

.

A port of entry is the place where people arrive and enter the country.

Giriş limanı, insanların ülkeye gelip giriş yaptıkları yerdir.

Back in the late 1800s when my ancestors came from Eastern Europe,

1800'lerin sonunda, atalarım Doğu Avrupa'dan geldiğinde,

the main port of entry was New York. They arrived by ship.

ana giriş limanı New York'tu. Gemiyle geldiler.

History has shown us that large waves of immigration, whether they're from Eastern Europe,

Tarih bize Doğu Avrupa'dan, Çin'den, Meksika'dan gelen büyük göç dalgalarının

China, Mexico,

usually lead to worry.

genellikle endişeye yol açtığını gösterdi.

Concerns about resources and public safety are understandable,

Kaynaklar ve kamu güvenliği ile ilgili endişeler anlaşılabilir,

But extreme fear can take the form of xenophobia.

ancak aşırı korku yabancı düşmanlığı biçimini alabilir.

That's the fear of people from other countries,

Bu, diğer ülkelerden gelen insanların korkusu,

fear of foreigners.

yabancıların korkusu.

It's one thing to be cautious or even uncomfortable, but xenophobes feel hatred towards foreigners.

Tedbirli ve hatta rahatsız olmak bir şeydir, ancak yabancı düşmanı yabancılara karşı nefret besler.

It's not rational, and it's not fair, but it's also not fair to say that xenophobia is unique to the United States.

Mantıklı değil ve adil değil ama yabancı düşmanlığının Amerika Birleşik Devletleri'ne özgü olduğunu söylemek de adil değil.

Prejudice exists in many places.

Önyargı birçok yerde var.

Prejudice is an unfair feeling. It's an unfair dislike one person has for another.

Önyargı haksız bir duygudur. Bir kişinin diğerine duyduğu haksız hoşnutsuzluk.

"Prejudice" has only one pronunciation. "Xenophobia" has two. Listen.

"Önyargı"nın tek telaffuzu vardır. "Yabancı düşmanlığı" iki tane var. Dinlemek.

Xenophobia.

Yabancı düşmanlığı.

Xenophobe.

Yabancı düşmanı.

Xenophobic.

Yabancı düşmanı.

A xenophobe would be in favor of deportation.

Bir yabancı düşmanı, sınır dışı edilmekten yana olacaktır.

That's the act of removing a noncitizen from the country because they're not here legally.

Bu, vatandaş olmayan birini yasal olarak burada olmadığı için ülkeden çıkarma eylemidir.

"Deportation" is the noun, for example: Some immigrants live in fear of deportation.

Örneğin "Sürgün" isimdir: Bazı göçmenler sınır dışı edilme korkusuyla yaşarlar.

"Deport" is the verb: A country can deport an immigrant who has committed a crime.

"Deport" fiildir: Bir ülke, suç işleyen bir göçmeni sınır dışı edebilir.

Immigrants are deported under every administration.

Göçmenler her yönetimde sınır dışı ediliyor.

Deportations can be complicated issues, especially when families are involved.

Sınır dışı edilmeler, özellikle aileler söz konusu olduğunda karmaşık sorunlar olabilir.

Those who support major immigration reform want families to be protected.

Büyük göç reformunu destekleyenler, ailelerin korunmasını istiyor.

Families have been broken up upon entry at the border, and families have been broken up when one member is deported.

Aileler sınırdan girişte parçalandı ve bir üye sınır dışı edildiğinde aileler parçalandı.

One agency name you'll hear in connection with deportations is ICE.

Sınır dışı etmelerle bağlantılı olarak duyacağınız bir kurum adı ICE'dir.

That's an acronym. It stands for Immigration and Customs Enforcement.

Bu bir kısaltma. Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza anlamına gelir.

ICE is a federal agency, and they're basically in charge of maintaining border security and

ICE federal bir kurumdur ve temel olarak sınır güvenliğini sağlamaktan ve

preventing illegal immigration. If an immigrant is deported, it's done by ICE agents.

yasa dışı göçü önlemekten sorumludurlar. Bir göçmen sınır dışı edilirse, bu ICE ajanları tarafından yapılır.

On any current issue, there are extreme positions. Some want the U.S. to be a place of refuge for all.

Herhangi bir güncel konuda, aşırı pozisyonlar var. Bazıları ABD'nin herkes için bir sığınak yeri olmasını istiyor.

"Refuge" is a place of safety; its protection from danger.

"Sığınak" güvenli bir yerdir; tehlikeden korumasıdır.

Others say border control should be strengthened. There should be no illegal entry or forgiveness for illegal entry.

Diğerleri sınır kontrolünün güçlendirilmesi gerektiğini söylüyor. Yasadışı giriş veya yasa dışı giriş için af olmamalıdır.

The main problem is that we have immigration laws, but the laws aren't working.

Asıl sorun şu ki göçmenlik yasalarımız var ama yasalar çalışmıyor.

So what's the problem? Is the problem with the laws themselves?

Öyleyse sorun nedir? Sorun yasaların kendisinde mi?

Or is the problem with enforcement? Again Americans argue.

Yoksa sorun uygulamada mı? Yine Amerikalılar tartışıyor.

We argue about the solutions, too. Does border control mean that we need a border wall? Is the cost worth it?

Çözümleri de tartışıyoruz. Sınır kontrolü, bir sınır duvarına ihtiyacımız olduğu anlamına mı geliyor? Maliyet buna değer mi?

If we reform our immigration laws, how should they be rewritten?

Göçmenlik yasalarımızda reform yaparsak, bunlar nasıl yeniden yazılmalıdır?

Note that we can reform our laws, rewrite our laws, we can change our laws.

Yasalarımızı reforme edebileceğimize, yasalarımızı yeniden yazabileceğimize, yasalarımızı değiştirebileceğimize dikkat edin.

We can also keep our laws, enforce our laws, and uphold our laws.

Ayrıca yasalarımızı koruyabilir, yasalarımızı uygulayabilir ve yasalarımızı destekleyebiliriz.

Okay. Let's move from a set of verbs to a set of nouns.

Tamam aşkım. Bir dizi fiilden bir dizi isme geçelim.

There are some words that shouldn't be confused in the discussion about immigration.

Göçmenlik tartışmasında karıştırılmaması gereken bazı kelimeler vardır.

Migrants are people who move from one place to another like the U.S., hoping to find work.

Göçmenler, iş bulma umuduyla ABD gibi bir yerden başka bir yere taşınan insanlardır.

That's why you'll hear the phrases "migrant workers" or "economic migrants."

Bu nedenle "göçmen işçiler" veya "ekonomik göçmenler" ifadelerini duyacaksınız.

Migrants might not necessarily want citizenship. They want a better life.

Göçmenler mutlaka vatandaşlık istemeyebilir. Daha iyi bir hayat istiyorlar.

Migrants might have plans to go back to their home countries.

Göçmenlerin kendi ülkelerine geri dönme planları olabilir.

Immigrants come to a new country with the intention of resettling.

Göçmenler, yeniden yerleşmek amacıyla yeni bir ülkeye gelirler.

Refugees and asylum seekers are similar, but they are different. Here's what I understand.

Mülteciler ve sığınmacılar benzerdir, ancak farklıdırlar. Benim anladığım şu.

Refugees are given refugee status. They were forced to leave their homes, so they come to a new country and receive protection.

Mültecilere mülteci statüsü veriliyor. Evlerini terk etmeye zorlandılar, bu yüzden yeni bir ülkeye gelip koruma alıyorlar.

Asylum seekers want protection,

Sığınmacılar koruma istiyor,

but they're still waiting for it, and they may not get it if it's

ancak hala bekliyorlar ve

determined that their lives were not in danger back in their home countries.

kendi ülkelerinde hayatlarının tehlikede olmadığı belirlenirse koruma alamayabilirler.

Note these collocations with the word "asylum": asylum seekers,

"Sığınma" kelimesiyle şu eşdizimlere dikkat edin: sığınmacılar,

seek asylum,

sığınma talebinde bulunma, sığınma başvurusunda bulunma, sığınma talebinde bulunma

apply for asylum, claim asylum,

,

curb asylum seekers,

sığınmacıları engelleme,

curb asylum claims.

sığınma taleplerini engelleme.

The verb "curb" means to reduce or limit.

"Kürb" fiili, azaltmak veya sınırlamak anlamına gelir.

When it comes to asylum claims,

Sığınma talepleri söz konusu olduğunda,

it's the government's difficult job to decide who is truly a refugee and who might be trying to take advantage of

kimin gerçekten mülteci olduğuna ve kimin insani yardım programlarından yararlanmaya çalıştığına karar vermek hükümetin zor işi

humanitarian programs.

.

Then for all those who receive refugee status, how should they be helped?

O halde mülteci statüsü alan herkese nasıl yardım edilmelidir?

The dangerous place for a migrant to be is in limbo. That's the state of being nowhere.

Bir göçmen için tehlikeli yer belirsizlik içindedir. Bu hiçbir yerde olma durumudur.

Some migrants are in limbo as they wait for their fate to be decided.

Bazı göçmenler kaderlerine karar verilmesini beklerken belirsizlik içindeler.

One problem is that everything takes time.

Bir sorun, her şeyin zaman almasıdır.

How can we speed up processing at the border? How can asylum seekers get hearings more quickly?

Sınırda işlemleri nasıl hızlandırabiliriz? Sığınmacılar duruşmaları nasıl daha hızlı alabilir?

There are numerous pending cases of asylum claims.

Bekleyen çok sayıda iltica talebi davası var.

Perhaps many of these claims are credible and legitimate,

Belki de bu iddiaların çoğu güvenilir ve meşrudur,

meaning believable and real, but it takes time for claims to go through our immigration court system.

yani inandırıcı ve gerçektir, ancak iddiaların göçmenlik mahkemesi sistemimizden geçmesi zaman alır.

Some are in favor of having migrants apply for asylum outside the U.S., not upon arrival. Would that help?

Bazıları, göçmenlerin varışta değil, ABD dışında sığınma başvurusunda bulunmasından yana. Bu yardımcı olur mu?

Would that be difficult?

Bu zor olur mu?

Immigration is a sensitive topic. It's a topic that should be discussed with maturity and absence of hatred.

Göç hassas bir konu. Olgunlukla ve nefretten uzak bir şekilde tartışılması gereken bir konu.

I invite you to share your views in the comments, but please be respectful.

Sizleri görüşlerinizi yorumlarda paylaşmaya davet ediyorum ama lütfen saygılı olun.

I also believe that all sides should have a voice of this discussion.

Ayrıca tüm tarafların bu tartışmada söz sahibi olması gerektiğine inanıyorum.

No one is necessarily right or wrong because of their ethnicity,

Hiç kimse etnik kökeninden,

nationality, race, or political affiliation.

milliyetinden, ırkından veya siyasi görüşlerinden dolayı mutlaka haklı veya haksız değildir.

Let's be open to different points of view. Some people are liberal and open to major reforms.

Farklı bakış açılarına açık olalım. Bazı insanlar liberaldir ve büyük reformlara açıktır.

Some people are conservative and prefer to preserve established practices.

Bazı insanlar muhafazakardır ve yerleşik uygulamaları korumayı tercih ederler.

And some people take a middle position and have a moderate view on this topic.

Bazı insanlar ise orta bir pozisyon alıyor ve bu konuda ılımlı bir görüşe sahipler.

Where do you stand? You're welcome to state your position in the comments.

Nerede duruyorsun? Yorumlarda konumunuzu belirtebilirsiniz.

Immigration is truly an important issue right now, and I encourage you to read about it and to listen to news articles.

Göç şu anda gerçekten önemli bir konu ve bu konuda okumanızı ve haber makalelerini dinlemenizi tavsiye ederim.

There'll be a lot more discussion as we get closer to the U.S 2020 presidential election.

ABD 2020 başkanlık seçimlerine yaklaştıkça çok daha fazla tartışma olacak.

That's all for now. If you enjoy current issues and learning related vocabulary,

Şimdilik bu kadar. Güncel konuları ve ilgili kelimeleri öğrenmekten hoşlanıyorsanız,

please subscribe for more of my lessons, and don't forget to like this video!

lütfen daha fazla dersim için abone olun ve bu videoyu beğenmeyi unutmayın!

If you'd like to discuss this topic or another topic with me, there are a few different options.

Benimle bu konuyu veya başka bir konuyu tartışmak isterseniz, birkaç farklı seçenek var.

First, you can visit my website and book a 30-minute private lesson.

Öncelikle web sitemi ziyaret edebilir ve 30 dakikalık özel ders alabilirsiniz.

Second, as a Truly Marvelous member of my channel, you can have a 15-minute Skype call each and every month.

İkincisi, kanalımın Gerçekten Muhteşem bir üyesi olarak her ay 15 dakikalık bir Skype görüşmesi yapabilirsiniz.

Lastly, sometimes I'm able to pair up students who want to share the cost of a private lesson.

Son olarak, bazen özel ders ücretini paylaşmak isteyen öğrencileri bir araya getirebiliyorum.

So if you'd like conversation practice in a small group,

Bu nedenle, küçük bir grupta konuşma pratiği yapmak isterseniz, web

contact me through my website. I'll put all the links in the video description.

sitem aracılığıyla benimle iletişime geçin. Tüm linkleri video açıklamasına koyacağım.

As always, thanks for watching and happy studies!

Her zaman olduğu gibi, izlediğiniz için teşekkürler ve mutlu çalışmalar!

I invite everyone to follow me on Facebook, Twitter, Instagram, and the app Kiki Time. All the links are in the video description.

Herkesi beni Facebook, Twitter, Instagram ve Kiki Time uygulamasından takip etmeye davet ediyorum. Tüm linkler video açıklamasında bulunmaktadır.

Be sure to subscribe to my YouTube channel and turn on notifications.

YouTube kanalıma abone olmayı ve bildirimleri açmayı unutmayın.