What if I understand everything in English but don't know how to respond?

Hello.

Hi.

Merhaba.

MERHABA.

Hey.

Hello.

Hey.

Merhaba.

How's it going?

Nasıl gidiyor? Ben

I'm Gabby.

Gabby'yim.

Welcome to Go Natural English.

Go Natural English'e hoş geldiniz.

This is my friend and colleague--

Bu benim arkadaşım ve meslektaşım--

Stephanie.

Stephanie.

Stephanie.

Stephanie.

Yeah.

Hello.

Evet.

Merhaba.

So just to introduce Stephanie, she

Bu yüzden Stephanie'yi takdim etmek gerekirse , o

is a wonderful English teacher.

harika bir İngilizce öğretmeni.

Thank you.

Over 10 years of experience.

Teşekkür ederim.

10 yıldan fazla deneyim.

So now you have over 20 years of experience--

Yani şimdi 20 yıldan fazla tecrüben var--

Yeah.

--between the both of us.

Evet.

- ikimizin arasında.

Yep.

And we both have our master's in teaching

Evet.

Ve ikimiz de

English as a second language.

İngilizceyi ikinci dil olarak öğretme konusunda yüksek lisans sahibiyiz.

Mhm.

Mhm.

And she also has a master's in African Studies.

Ayrıca Afrika Çalışmaları alanında yüksek lisansı var.

Yeah.

So she knows stuff, OK?

Evet.

Demek bir şeyler biliyor, tamam mı?

I know a lot of stuff.

Bir çok şey biliyorum.

You know a lot of stuff.

Bir çok şey biliyorsun.

Mhm.

Mhm.

And she has, like, lots of papers and degrees and stuff.

Ve bir sürü ödevi, diploması falan var. Bu

So I wanted to invite her here to Go Natural English to help

yüzden, İngilizce öğrenmekle ilgili bazı sorularınıza yardımcı olması için onu buraya Go Natural English'e davet etmek istedim

out with some questions that you've

had about learning English.

.

Yeah.

So one really interesting question

Evet. Son zamanlarda aldığım

gerçekten ilginç bir soru

that I've gotten lately is, OK, what

şu: Tamam, ya

if I understand everything I hear,

duyduğum her şeyi

or like 90% of what I hear, but I don't know how to respond,

ya da duyduklarımın %90'ını anlıyorsam ama nasıl cevap vereceğimi bilmiyorum, söyleyecek

I don't have the words to respond.

kelimelerim yok yanıtlamak.

Yeah.

I've felt the same problem with Portuguese,

Evet.

Portekizce ile aynı sorunu hissettim

because I've been spending a lot of time in Brazil

çünkü Brezilya'da çok zaman geçirdim

and I understand a lot, but sometimes I

ve çok şey anlıyorum ama bazen

don't know how to express myself.

kendimi nasıl ifade edeceğimi bilmiyorum.

Mhm.

Mhm.

So I can totally relate.

Böylece tamamen ilişki kurabilirim.

Yeah.

And I know you-- you lived in Senegal--

Evet.

Ve seni tanıyorum-- Senegal'de yaşadın--

Yeah.

--where they speak French and Wolof.

Evet. --Fransızca

ve Volofça konuştukları yer.

Right.

Maybe you felt the same way sometimes?

Sağ.

Belki bazen aynı şekilde hissettin?

Oh, yeah.

For sure.

Ah evet.

Kesinlikle.

Yeah.

Like I think the comprehension skills come first,

Evet.

Anlama becerilerinin önce geldiğini düşünüyorum

and the productive skills-- you know,

ve üretken beceriler-- bilirsiniz,

it's kind of like the next step.

bu bir sonraki adım gibi.

Yeah.

You feel like, ah, I don't know what to say.

Evet.

Ah, ne diyeceğimi bilmiyorum gibi hissediyorsun .

Yeah, I can't find the words.

Evet, kelimeleri bulamıyorum.

Yeah.

Evet.

Yeah.

So we're going to give you some tips what

Evet.

Bu yüzden,

to do if you feel this way.

böyle hissederseniz ne yapmanız gerektiği konusunda size bazı ipuçları vereceğiz.

But first, I want to tell you, if you would like

Ama önce,

to try a free sample course--

ücretsiz bir örnek kursu denemek isteyip istemediğinizi söylemek istiyorum--

Yeah.

Evet.

--from Go Natural English, you can go,

--Go Natural English'ten,

after you watch this episode, go to GoNaturalEnglish.com/7steps.

bu bölümü izledikten sonra GoNaturalEnglish.com/7steps adresine gidebilirsiniz.

So the number 7--

Yani 7 sayısı--

Awesome.

Müthiş.

S-T-E-P-S.

S-T-E-P-S.

Yes.

Evet.

Yes.

Steps.

Evet.

Adımlar.

OK.

So what should we do in this situation

TAMAM.

Peki olup biteni

where we can understand what's going on

anlayabildiğimiz halde

but can't answer, can't add our opinion?

cevap veremediğimiz, fikrimizi ekleyemediğimiz bu durumda ne yapmalıyız?

Yeah.

Gosh.

Evet.

Allah Allah.

So for example--

Örneğin--

Yeah.

Let's, like, give an example.

Evet.

Mesela bir örnek verelim.

Yeah.

Evet.

So let's say that you are at the beach

Diyelim ki kumsaldasınız

and you are trying to tell someone how you-- something

ve birisine kumsalda

you really enjoy doing at the beach, right.

yapmaktan gerçekten zevk aldığınız bir şeyi nasıl yaptığınızı anlatmaya çalışıyorsunuz .

You're trying to talk about how you enjoy collecting shells.

Mermi toplamaktan ne kadar keyif aldığından bahsetmeye çalışıyorsun.

You know, shells are those little hard things, right--

Bilirsin, mermiler o küçük sert şeylerdir, değil mi--

Yeah.

So--

Evet.

Yani...

Pretty little things.

Çok küçük şeyler. Verebileceğim

So some advice that I would have is,

bazı tavsiyeler ,

OK, so before you go to the beach,

tamam, bu yüzden sahile gitmeden önce,

you kind of rehearse your conversation in your mind.

konuşmanızı zihninizde bir şekilde prova edin . Konuşabileceğiniz

What are some things that you might talk about, right?

bazı şeyler nelerdir , değil mi?

Yeah.

Evet.

So you're at home and you're like,

Demek evdesin ve şöyle düşünüyorsun,

oh, I remember, I love collecting shells.

oh, hatırlıyorum, mermi toplamayı seviyorum.

Let me look up that word in my dictionary--

O kelimeyi sözlüğüme bakayım--

In English, yeah.

İngilizce, evet.

And practice it, right.

Ve pratik yap, tamam.

Listen to the pronunciation, practice it,

Telaffuzunu dinle , pratik yap,

so that you're prepared.

böylece hazırlıklı olursun.

So you kind of, like, prepare your conversations.

Yani bir nevi konuşmalarınızı hazırlıyorsunuz.

You rehearse them.

Yeah.

Onları prova ediyorsun.

Evet.

And the other thing is like, let's just

Ve diğer bir şey de ,

say you're in that conversation and you can't

diyelim ki o sohbettesiniz ve aklınıza

think of the word shell, right.

kabuk kelimesini getiremiyorsunuz, değil mi?

Yeah.

Well, you start describing it.

Evet.

Peki, onu tarif etmeye başlarsın.

So try to get the other person to help you come up

Bu yüzden diğer kişinin

with the word, right.

doğru kelimeyi bulmana yardım etmesini sağlamaya çalış.

So you start, OK, it's white--

Öyleyse başla, tamam, beyaz--

Yeah.

Evet. Sahilde bir

There's lots of them on the beach--

sürü var--

It's about like this big.

Yaklaşık şu kadar büyük.

It's this big.

Bu kadar büyük.

It's beautiful.

Bu güzel.

Yeah, it's beautiful.

Evet, çok güzel.

Like, try to think of descriptive words--

Mesela, tanımlayıcı kelimeler düşünmeye çalış--

Yeah.

You know, to come up with a good, you know, way--

Evet.

Bilirsin, iyi bir yol bulmak, bilirsin,

I like it.

It's hard.

hoşuma gitti.

Zor.

--for the person to help you.

--kişinin size yardım etmesi için.

Right?

Sağ?

Yeah.

Yeah.

And then you'll find-- at least I've

Evet.

Evet.

Ve sonra-- en azından ben Portekizce konuşan

found with my friends who speak, you know,

arkadaşlarımda buldum,

Portuguese, for example-- I'm trying to learn Portuguese--

örneğin-- Portekizce öğrenmeye çalışıyorum--

they will offer those words.

bu kelimeleri önerecekler.

Yeah.

Evet.

They'll so oh, do you mean shell?

Çok oh, kabuk mu demek istiyorsun?

Yes.

Evet.

And then it might click, oh yeah, I mean shell.

Ve sonra tıklayabilir, oh evet, kabuk demek istiyorum.

Shell.

Yeah.

Like, maybe you've heard the word

Kabuk.

Evet.

Mesela, belki kelimeyi

before but you just can't remember it.

daha önce duymuşsundur ama hatırlayamazsın.

That happens a lot.

Bu çok olur.

Yeah.

Evet.

Like when you hear a word, you can recognize it.

Mesela bir kelime duyduğunuzda, onu tanıyabilirsiniz.

But then if you want to use that word

Ama o kelimeyi kullanmak istersen

and you haven't heard it in a long time--

ve uzun zamandır duymadıysan--

Yeah.

Evet.

--it just doesn't come--

--sadece gelmiyor--

You forget it.

--to mind.

Unutursun.

--aklına.

Yeah.

Have you ever felt like that?

Evet.

Sen hiç böyle hissettin mi?

I have.

I have, for sure.

Sahibim.

Kesinlikle var.

Oh, yeah.

Even in English.

Ah evet.

İngilizce bile.

Definitely.

Kesinlikle.

Oh my gosh, it's scary when it happens

Aman Tanrım,

in your native language.

ana dilinizde olduğunda korkutucu.

Yeah, that's so true.

Like, what was I going to say?

Evet, bu çok doğru.

Mesela ben ne diyecektim?

Yeah.

Evet.

So I really like that.

Bu gerçekten hoşuma gitti.

And I think if you want to talk about anything in particular,

Ve bence özellikle herhangi bir şey hakkında konuşmak istiyorsanız,

like if you are very interested in shells,

mesela mermilerle çok ilgileniyorsanız,

you should probably know that word.

muhtemelen o kelimeyi bilmelisiniz.

Yeah.

You should learn how to talk about it.

Evet.

Bunun hakkında nasıl konuşulacağını öğrenmelisin.

If you're interested in something else,

like you love bike riding--

Bisiklete binmeyi sevdiğin gibi başka bir şeyle ilgileniyorsan--

Yeah.

Evet.

--or you love cooking--

--ya da yemek yapmayı seviyorsun--

Yeah, exactly.

Evet, kesinlikle. Bu konuşmayı

Make sure that you visualize that conversation--

görselleştirdiğinizden emin olun--

And come up with, like, a bank of vocabulary words

Ve bu bağlamdaki bir kelime hazinesi gibi bir şey bulun

that are around that context.

.

Yeah.

You know, learn about that context.

Evet.

Bilirsiniz, bu bağlam hakkında bilgi edinin.

Well like, you've talked about in other episodes about how

Mesela, diğer bölümlerde

when you lived in Senegal, you would go shopping

Senegal'de yaşarken nasıl

in an outdoors market--

bir açık hava pazarında alışverişe gideceğinizden bahsetmiştiniz--

Yeah.

And you needed the vocabulary for that.

Evet.

Ve bunun için kelime dağarcığına ihtiyacın vardı.

So, like, before you would go--

Yani, sen gitmeden önce--

Yeah.

--you'd think about, what am I going to say.

Evet.

--Ne diyeceğim diye düşünürsünüz.

And I would rehearse it.

Ve provasını yapardım. Piyasadaki diğer kadınlar gibi

I would practice it over and over again

to make sure that I sounded just like the other women

ses çıkardığımdan emin olmak için tekrar tekrar çalışırdım

in the marketplace.

Yeah.

.

Evet.

And they loved it.

Ve onu sevdiler.

It was--

Bu--

That's so cool.

--people really were so open to, you know, oh,

Bu çok havalı.

--insanlar gerçekten çok açıktı, bilirsiniz, ah, bir

there's this American who's trying to--

Amerikalı var ki bunu yapmaya--

Yeah.

Evet. --bir

--negotiate for a carrot.

havuç için pazarlık yapın.

And it's so awesome because, you know--

Ve bu harika çünkü, bilirsin--

She sounds like a native.

Yerli gibi konuşuyor.

Yeah.

That's so cool.

Evet.

Bu çok havalı.

And oftentimes, you know, in the beginning,

Ve çoğu zaman, bilirsin, başlangıçta

I didn't have the words.

kelimelerim yoktu.

But I just forced myself to get through it.

Ama kendimi bunun üstesinden gelmek için zorladım.

I made tons of mistakes.

Tonlarca hata yaptım.

But who cares?

Ama kim umursar?

Yeah.

You know, eventually I got it.

Evet.

Biliyorsun, sonunda anladım.

And I became fluent--

Ve akıcı konuşmaya başladım--

That's awesome.

--in Wolof.

Bu harika.

--Wolof'ta.

Yeah.

That's so cool.

Evet.

Bu çok havalı.

Yeah.

Well, I hope this was helpful.

Evet.

Umarım bu yardımcı olmuştur.

Remember that now you can go to GoNaturalEnglish.com/7steps

Artık GoNaturalEnglish.com/7steps adresine gidip

to try a sample course for--

örnek bir kurs deneyebileceğinizi unutmayın--

Yeah.

Evet.

--free.

So we'll see you there.

--özgür.

Öyleyse orada görüşürüz.

All right.

All right.

Elbette.

Elbette.

Bye.

Sounds good.

Bye.

Hoşçakal.

Kulağa iyi geliyor.

Hoşçakal.