15 Smart and Polite Ways to Say 'I DON'T LIKE' - Do NOT be RUDE in English!

(upbeat electronic music)

(iyimser elektronik müzik)

- Hello, everyone, and welcome back to English With Lucy.

- Herkese merhaba, English With Lucy'ye tekrar hoş geldiniz.

Today, I am going to teach you how to politely say

Bugün size

that you don't like something.

bir şeyden hoşlanmadığınızı kibarca nasıl söyleyeceğinizi öğreteceğim.

This is really, really hard even for British people,

Bu, anadili İngilizce olan İngilizler için bile gerçekten çok zor

for native speakers.

.

So I can only imagine how hard it is for you.

Bu yüzden senin için ne kadar zor olduğunu sadece hayal edebiliyorum.

I am going to teach you 15 ways that you can say

Size

I don't like something in a smart and polite way.

akıllı ve kibar bir şekilde bir şeyi sevmediğimi söylemenin 15 yolunu öğreteceğim.

Quickly, before we get started,

Çabucak, başlamadan önce,

I would just like to thank the sponsor of today's video.

bugünkü videonun sponsoruna teşekkür etmek istiyorum.

It is italki.

italki'dir.

And if you haven't heard of italki before,

Ve italki'yi daha önce duymadıysanız,

it's a huge online database of both native and non-native

teachers who give one-to-one video lessons

24 hours a day, seven days a week.

haftanın yedi günü, günün 24 saati bire bir video dersleri veren yerli ve yabancı öğretmenlerin yer aldığı dev bir çevrimiçi veritabanıdır. Sabit bir internet bağlantınız olduğu sürece, dünyanın

You can learn English and over 130 other languages

from anywhere in the world, any time of day,

herhangi bir yerinden , günün herhangi bir saatinde,

any day of the week,

haftanın herhangi bir gününde İngilizce ve 130'dan fazla başka dili öğrenebilirsiniz

as long as you have a stable internet connection.

.

It's an incredibly affordable way of learning a language,

Bir dili öğrenmenin,

much cheaper than an offline tutor or a language academy.

çevrimdışı bir öğretmenden veya bir dil akademisinden çok daha ucuza, inanılmaz derecede hesaplı bir yolu.

So many students write to me and ask,

Pek çok öğrenci bana yazıp

"How can I meet and talk with native speakers?"

"Anadili İngilizce olan kişilerle nasıl tanışıp konuşabilirim ?" diye soruyor.

Well, italki is a really good option,

Pekala, italki gerçekten iyi bir seçenek,

because not only do they have qualified teachers,

çünkü sadece nitelikli öğretmenleri değil,

they also have community teachers

aynı zamanda sizinle konuşma pratiği yapacak topluluk öğretmenleri de var

who will practise conversation with you.

. Sana iletmem için bana

They've given me a special offer to pass onto you.

özel bir teklif verdiler. Herhangi bir miktardaki ilk satın alımınızı yaptıktan 48 saat sonra öğrenci cüzdanınızda

You can get $10 worth of italki credits

10$ değerinde italki kredisi alabilirsiniz

in your student wallet 48 hours

after making your first purchase of any amount.

.

That could be a free lesson.

Bu ücretsiz bir ders olabilir. Tek

All you have to do is click on the link

yapmanız gereken,

in the description box to sign up.

üye olmak için açıklama kutusundaki bağlantıya tıklamak.

Right, let's get started with the lesson.

Pekala, hadi derse başlayalım.

Number one, the first alternative for "I don't like"

Birincisi, "Sevmiyorum"un ilk alternatifi

is "I am sick of."

"Sıkıldım."

I am sick of, or if you want extra emphasis,

Bıktım ya da daha fazla vurgu yapmak istiyorsanız,

"I am absolutely sick of."

"Kesinlikle bıktım."

An example, one my mother used to say to me a lot

Bir örnek, ben büyürken annem bana çokça derdi ki

when I was growing up,

,

"I am sick of hearing you complain."

"Şikayetini duymaktan bıktım."

"I am absolutely sick of hearing you complain."

"Şikayet etmeni duymaktan kesinlikle bıktım."

I don't like hearing you complain.

Şikayet etmeni duymak hoşuma gitmiyor.

Now, whilst this might not seem polite,

Şimdi, bu kibar görünmese de,

"I don't like" is quite direct.

"Beğenmedim" oldukça doğrudandır.

It's quite to the point.

Tam yerinde.

And in British English, especially in our culture,

Ve İngiliz İngilizcesinde, özellikle bizim kültürümüzde,

we don't like to be too direct.

çok doğrudan olmayı sevmeyiz.

"I am sick of" is still quite intense,

"Bıktım" hala oldukça yoğun,

but it's not as direct.

ama o kadar doğrudan değil.

If you want to be a bit less intense,

Biraz daha az yoğun olmak istiyorsan

you could also say number two,

ikinci numarayı da söyleyebilirsin, ki

which is "I don't appreciate."

bu da "Takdir etmiyorum."

I don't appreciate.

takdir etmiyorum.

With emphasis, I really don't appreciate.

Vurgu ile, gerçekten takdir etmiyorum.

An example, I really don't appreciate

Bir örnek,

the way she spoke to me.

benimle konuşma şeklini gerçekten takdir etmiyorum.

This is a much more polite way of saying "I don't like."

Bu, "Hoşuma gitmedi" demenin çok daha kibar bir yolu.

The meaning is conveyed very clearly.

Anlam çok net bir şekilde aktarılmıştır.

We know you mean that you don't like it,

Bundan hoşlanmadığını kastettiğini biliyoruz,

but I don't appreciate is a much more

ama bunu söylemenin çok daha gösterişli bir yolu olduğunu anlamıyorum

high brow way of saying it.

.

Number three, back to being intense.

Üç numara, yoğun olmaya geri dönelim.

I can't stand.

dayanamıyorum

I cannot stand.

Dayanamıyorum.

An example, I can't stand people who don't know

Bir örnek,

how to queue properly.

düzgün sıraya girmesini bilmeyen insanlara tahammül edemiyorum.

(laughs) This is true.

(güler) Bu doğru. Sıraya giren

I can't stand people that push into queues.

insanlara tahammül edemiyorum .

Oh my, oh my word. (laughs)

Ah benim, ah sözüm. (gülüyor)

I've spoken many times about how much I love a good queue.

İyi bir sırayı ne kadar sevdiğimden birçok kez bahsetmiştim. Ne zaman

I've never quite got my head around the fact

that every time I join a queue, I'm always at the end.

bir kuyruğa girsem, her zaman en sonunda olduğum gerçeğini hiçbir zaman tam olarak kafama takmadım.

So depressing, isn't it?

Çok iç karartıcı, değil mi?

Number four, another less intense version is

Dördüncüsü, daha az yoğun bir başka versiyon da

"I'm not fond of."

"Ben hoşlanmıyorum."

This is really quite polite.

Bu gerçekten çok kibar. Sevmediğiniz her şeye

"I'm really not fond of" whatever you don't like.

"Gerçekten düşkün değilim" .

And this means that it's not that I dislike it,

Ve bu, onu sevmediğim anlamına gelmiyor,

it's just that I don't love it.

sadece onu sevmiyorum.

(laughs) Exactly the same thing but sounds better.

(güler) Tamamen aynı şey ama kulağa daha iyi geliyor.

An example, I'm not fond of dancing, but I'll give it a go.

Bir örnek, dans etmeyi pek sevmem ama deneyeceğim. Bir

To give something a go is to try something

şeyi denemek, bir şeyi denemek

or attempt something.

veya bir şeye teşebbüs etmektir. "Hoşuma gitmedi"

It's a much nicer way of saying,

demenin çok daha hoş bir yolu

"I don't like."

.

Another one that is very similar, number five, is

Çok benzer olan beş numara,

"I'm not a fan of" or "I'm not a big fan of."

"Ben hayranı değilim" veya "Büyük bir hayranı değilim".

I'm not a big fan of.

Ben büyük bir hayranı değilim.

So remember, I'm not fond of.

Bu yüzden unutma, düşkün değilim.

I'm not a fan of.

hayranı değilim.

We need the article there.

Oradaki makaleye ihtiyacımız var.

I'm not a big fan of early starts.

Erken başlangıçların büyük bir hayranı değilim.

I'm not a big fan of early starts.

Erken başlangıçların büyük bir hayranı değilim.

This means getting up early in the morning.

Bu sabah erken kalkmak anlamına gelir .

Now, number six is quite similar to the previous two,

Şimdi, altı numara önceki ikisine oldukça benziyor,

but a lot of students make mistakes with it.

ancak birçok öğrenci onunla hata yapıyor.

It is "I'm not keen on."

"Ben hevesli değilim."

Now, the previous two had the of preposition.

Şimdi, önceki ikisinde of edatı vardı.

We have on.

bizde var

Fond of, fan of, keen on.

düşkün, düşkün, düşkün.

If you'll remember these three phrases,

Bu üç cümleyi hatırlarsanız, doğru kullanırsanız

then it will look very good in the exams

sınavlarda çok iyi görünecektir

if you use them correctly.

.

I'm not keen on, or if you want emphasis,

Ben hevesli değilim, ya da vurgulamak istersen,

I'm not so keen on.

o kadar hevesli değilim.

And, actually, that isn't really emphasis.

Ve aslında, bu gerçekten vurgu değil.

That almost reduces the phrase further.

Bu neredeyse ifadeyi daha da azaltır.

I'm not keen on, I'm not so keen on, I'm not very keen on.

Ben hevesli değilim, o kadar hevesli değilim, ben pek hevesli değilim.

An example, I'm not so keen on her new boyfriend.

Bir örnek, onun yeni erkek arkadaşına pek hevesli değilim.

Meaning, I don't like her new boyfriend,

Yani, yeni erkek arkadaşından hoşlanmıyorum

but I don't want to say that,

ama bunu söylemek istemiyorum,

so I'm going to say, "I'm not so keen on him."

bu yüzden "Ondan pek hoşlanmıyorum" diyeceğim.

Now, the previous three were very, very polite,

Şimdi, önceki üçü çok, çok kibardı,

but let's go back to some more intense ones.

ama biraz daha yoğun olanlara geri dönelim.

Number seven, I can't bear.

Yedi numara, dayanamıyorum.

"I cannot bear" something.

Bir şeye "dayanamıyorum".

This means that you really don't like something.

Bu, bir şeyi gerçekten sevmediğiniz anlamına gelir .

It's very, very similar to I can't stand.

Dayanamıyorum'a çok ama çok benziyor.

An example, I can't bear the way Tony speaks to his wife.

Bir örnek, Tony'nin karısıyla konuşma şekline katlanamıyorum.

I don't like it, I cannot stand it, it's terrible.

Sevmiyorum, dayanamıyorum, korkunç.

This means that you just cannot put up with it.

Bu, buna katlanamayacağınız anlamına gelir .

You can't endure it.

Dayanamazsın.

Now, number eight is an interesting one.

Şimdi, sekiz numara ilginç.

It is "I've had enough of."

"Yeter artık."

"I've had enough of" something.

"Bıktım" bir şey.

So, you're not directly saying, "I don't like something."

Yani doğrudan "Bir şeyi sevmiyorum" demiyorsunuz.

It's just, you've reached your limit

Sadece,

of being able to accept something.

bir şeyi kabul etme sınırına ulaştın.

For example, I've had enough of scam phone calls.

Örneğin, dolandırıcı telefon aramalarından bıktım.

I could take it up to a certain point,

Belli bir noktaya kadar dayanabilirdim

but now it's overstepped the mark,

ama artık sınırı aştı

and I've had enough.

ve artık yeter.

That's very British.

Bu çok İngiliz.

I'm sure lots of British children have heard

Eminim pek çok İngiliz çocuk,

their parents say that they've had enough

ebeveynlerinin

of our behaviour. (laughs)

bizim davranışlarımızdan bıktıklarını söylediklerini duymuşlardır. (gülüyor)

Now, back to a really polite one, number nine.

Şimdi, gerçekten kibar olan dokuz numaraya geri dönelim.

If someone is asking you to do something,

Biri sizden bir şey yapmanızı istiyor

but it's not your thing.

ama bu size göre değil. Ne

You don't like what they're offering

sunduklarını

or what they're asking you to do,

ya da sizden ne yapmanızı istediklerini beğenmezseniz,

you can say, "I'm not into" or "I'm really not into."

"Ben hoşlanmıyorum" veya "Gerçekten hoşlanmıyorum" diyebilirsiniz.

"It's not my thing" is what you're saying.

"Benim işim değil" dediğin şey bu.

An example, "Sorry, I'm really not into that type of music."

Bir örnek, "Üzgünüm, gerçekten bu tür müzikle ilgilenmiyorum."

I don't want to say,

"I don't like the music that you're playing."

"Çaldığın müziği beğenmedim " demek istemiyorum.

But I'm not into it.

Ama ben ilgilenmiyorum.

"It's not my thing" is quite a nice thing to say.

"Benim işim değil" demek çok güzel bir şey.

Another more polite one is number 10.

Daha kibar bir numara da 10 numara.

"I'll pass on" or "I think I'll pass on."

"Geçeceğim" veya "Sanırım geçeceğim."

An example, "I think I'll pass on visiting Grandma

Bir örnek, "Sanırım

"after she was so rude to me last time."

geçen sefer bana çok kaba davranan büyükannemi ziyaret etmeyi es geçeceğim."

I'll pass on that.

Bunu es geçeceğim. Bunu

I don't want to do it.

yapmak istemiyorum. Kelimenin

It's not literally, "I don't like."

tam anlamıyla, "Yapmıyorum" değil. Bir şeyi "

It means, "I don't want to do" something.

yapmak istemiyorum" anlamına geliyor.

I think I'll just avoid doing that.

Sanırım bunu yapmaktan kaçınacağım.

You're implying that you don't want to do something,

Bir şeyi yapmak istemediğini,

that you don't like doing it,

yapmaktan hoşlanmadığını ima ediyorsun.

so I have included it in the list.

bu yüzden listeye ekledim.

Number 11, a very British one,

11 numara, çok İngiliz,

I think this was in one of my first ever

sanırım bu benim ilk

common British expressions video.

yaygın İngiliz ifadeleri videomdan biriydi.

It's "It's not my cup of tea."

"Bu benim fincan çayım değil."

It's not my cup of tea.

Bu benim fincan çayım değil.

Again, another way of saying,

Yine , söylemenin başka bir yolu,

it's not my thing, I'm not into that.

bu benim işim değil, buna katılmıyorum.

An example, "Thanks for the invite,

Bir örnek, "Davetiniz için teşekkürler,

"but ice skating really isn't my cup of tea."

"ama buz pateni gerçekten bana göre değil."

This is actually what my fiancé said

Bu aslında nişanlımın

when we were dating.

biz çıkarken söylediği şeydi.

I invited him ice skating, and he, at six foot, six (laughs)

Onu buz pateni yapmaya davet ettim ve o, 1.80'de (gülüyor)

told me it wasn't his cup of tea.

bana onun çayı olmadığını söyledi.

When actually it's because he'd been before,

Aslında daha önce olduğu için

and he looked like a baby giraffe,

ve her yerde sadece uzuvları olan bir bebek zürafa gibi görünüyordu

with just limbs everywhere.

.

I would pay good money to see that,

Bunu görmek için iyi para öderdim

but I wouldn't want the osteopath bill.

ama osteopat faturasını istemezdim.

Okay, this one is brilliant.

Tamam, bu harika.

I love this one.

Bunu seviyorum.

I hope you have the confidence to use this one.

Umarım bunu kullanacak özgüvene sahipsindir.

It is, "It doesn't tickle my fancy."

Bu, "Hayal gücümü gıdıklamıyor."

It really doesn't tickle my fancy.

Gerçekten benim fantezimi gıdıklamıyor.

Ah, it's brilliant.

Harika.

It's the same as "It's not my cup of tea,

Bu benim tarzım değil, "Benim işim değil" gibi bir şey.

"It's not my thing."

An example, going on a double date with my ex-boyfriend

Bir örnek, eski erkek arkadaşım

and his new supermodel girlfriend really doesn't

ve onun yeni süper model kız arkadaşıyla çifte randevuya çıkmak gerçekten

tickle my fancy.

benim hayal gücümü gıdıklamıyor.

Number 13, if you don't want to use tickle my fancy,

13 numara, eğer sen gıdıklamak istemiyorum,

you can just say, "It's not for me."

"Bana göre değil" diyebilirsin.

Not for me.

Bana göre değil.

An example, sorry, I just think that the knitting club

Bir örnek, üzgünüm, sadece örgü kulübü

isn't for me.

bana göre değil.

I'm really sorry.

Gerçekten üzgünüm.

Number 14, a very nice way.

14 numara, çok güzel bir yol. İngilizden

I'd say it's maybe slightly more American

biraz daha Amerikalı diyebilirim

than it is British.

.

I'm not crazy about.

Ben deli değilim.

I'm just not crazy about.

Sadece deli değilim.

I'm not crazy about golf, but I'll come along all the same.

Golf için deli değilim ama geleceğim hepsi aynı.

I don't love golf, I really don't like golf, actually,

Golfü sevmiyorum, aslında golfü gerçekten sevmiyorum

but I will come along anyway.

ama yine de geleceğim.

"All the same" is the same as "anyway."

"Yine de", "neyse" ile aynı.

And number 15, this is quite a good one

iyi

if you want to offer an alternative.

bir alternatif sunmak istiyorsanız. Bir

If you don't like something

şeyi beğenmediyseniz

and you would prefer to do something else

ve başka bir şey yapmayı tercih ederseniz,

it is "I'm more of a (hums) person."

"Ben daha çok (uğultulu) bir insanım."

For example, I don't think I'll come

Örneğin, ben '

to the dog shelter with you.

Seninle köpek barınağına geleceğim.

I'm more of a cat person.

Ben daha çok kedi insanıyım.

I think that's quite a nice way of saying,

Bence bu, "Bir şeyden hoşlanmıyorum" demenin oldukça güzel bir yolu.

"I don't like something."

I don't want to do it,

Bunu yapmak istemiyorum

but I would be up for doing something else.

ama yapardım. başka bir şey yapmak için.

Right, that is it for today's lesson.

Evet, bugünün dersi bu kadar.

I hope you enjoyed it,

Umarım beğenmişsinizdir

and I hope you learnt something.

ve umarım bir şeyler öğrenmişsinizdir.

You have homework.

Ödevin var.

Don't try and leave the class now.

Şimdi sınıftan ayrılmaya çalışmayın.

You have homework.

Ödevin var.

Your homework is to create five sentences

Ödeviniz, bu alternatiflerle beş cümle oluşturmak

with these alternatives,

or if you want to be top of the class

veya sınıfın birincisi olmak istiyorsanız "Beğenmedim" için

find even more alternatives to "I don't like"

daha fazla alternatif bulup

and use them in sentences below.

aşağıdaki cümlelerde kullanmaktır.

We could all learn from each other.

Hepimiz birbirimizden öğrenebiliriz.

Don't forget to check out italki.

italki'ye göz atmayı unutmayın.

The link is in the description box down below.

Bağlantı, aşağıdaki açıklama kutusundadır.

You can get $10 worth of italki credits for free

in your student wallet

48 hours after making your first purchase of any amount.

Herhangi bir miktardaki ilk satın alımınızı yaptıktan 48 saat sonra öğrenci cüzdanınızda ücretsiz olarak 10$ değerinde italki kredisi alabilirsiniz.

And don't forget to connect with me

Ve

on all of my social media.

tüm sosyal medya hesaplarımdan benimle bağlantı kurmayı unutmayın.

I've got my Facebook, my Instagram, my Twitter,

Facebook'um, Instagram'ım, Twitter'ım

and my personal channel Lucy Bella Earl,

ve İngilizce dersleriyle ilgili olmayan her şey hakkında konuştuğum kişisel kanalım Lucy Bella Earl var

where I talk about everything else

that isn't related to English lessons.

.

Some of you find it interesting.

Bazılarınız bunu ilginç buluyor.

Some of you will definitely consider it

Bazılarınız kesinlikle bunun

to be not your cup of tea.

size göre olmadığını düşünecek.

Ah, see what I did there?

Ah, orada ne yaptığımı gördün mü?

But it's there if you want it.

Ama istersen orada.

I will see you soon for another lesson, mwah.

Yakında başka bir ders için görüşürüz, mwah.

(upbeat electronic music)

(iyimser elektronik müzik)