🇬🇧 BRITISH ENGLISH vs INDIAN ENGLISH 🇮🇳 How much difference?

(upbeat music)

(iyimser müzik)

- Hello everyone, welcome back to English with Lucy,

- Herkese merhaba, Lucy ile İngilizce'ye tekrar hoş geldiniz,

today I've got a very special guest.

bugün çok özel bir konuğum var.

It is Anpu from Conquer British English.

Conquer British English'ten Anpu.

- Hello everyone. It's a pleasure to be here.

- Herkese merhaba. Burada olmak bir zevk.

- So this is the first part of a two-part video.

- Yani bu iki bölümlük bir videonun ilk kısmı.

The second part of the lesson is on Anpu's channel.

Dersin ikinci kısmı Anpu'nun kanalında.

The link is in the description box.

Bağlantı, açıklama kutusundadır.

Today we're going to be looking at the differences

Bugün

between British English and Indian English.

İngiliz İngilizcesi ile Hint İngilizcesi arasındaki farklara bakacağız.

I grew up in Bedford here in England,

İngiltere'de Bedford'da büyüdüm

but I live in Cambridge here

ama burada Cambridge'de yaşıyorum

and I speak with a modern RP accent

ve modern bir RP aksanıyla

sometimes with a bit of estuary as well.

bazen biraz da haliçle konuşuyorum.

- And yeah, I actually speak with a similar accent

- Ve evet, aslında Lucy'ninkine benzer bir aksanla konuşuyorum

to Lucy's, but during the course of this video,

ama bu video boyunca

I'm sure you'll be able to hear the differences

eminim ki farklılıkları duyabileceksiniz

'cause I actually grew up in London.

çünkü ben aslında Londra'da büyüdüm.

And I also have hints of Multicultural London English

Ayrıca aksanımda da çok kültürlü Londra İngilizcesinin

shortened down to MLE in my accent too.

MLE'ye kısaltılmış ipuçları var.

And just to let you know, I'm of Tamil ethnicity,

Ve bilmenizi isterim ki, ben Tamil etnik kökenindenim

and we just wanted to also mention to, you know,

ve ayrıca şunu da belirtmek istedik, bilirsiniz,

India is such a diverse country and the population is huge.

Hindistan çok çeşitli bir ülke ve nüfus çok büyük. Hindistan'da

It's over 1 billion people living in India.

1 milyardan fazla insan yaşıyor.

And just to put that in perspective,

Ve bunu bir perspektife oturtmak için,

if you kind of compare India to Europe,

eğer Hindistan'ı Avrupa ile karşılaştırırsanız,

just the number of nations in Europe

sadece Avrupa'daki ulusların sayısı

and the languages that they speak,

ve konuştukları diller, kullandığınız Hint İngilizcesinde

you will notice some differences

bazı farklılıklar fark edeceksiniz

in the Indian English that you use.

.

So we'd love to hear whether you use any words

Bu nedenle, herhangi bir kelimeyi biraz farklı kullanıp kullanmadığınızı duymak isteriz

slightly differently,

and we'd love to hear your thoughts on that

ve bu konudaki düşüncelerinizi

in the comments section.

yorumlar bölümünde duymak isteriz.

- Yes, definitely. This is all about learning and sharing.

- Evet kesinlikle. Bu tamamen öğrenmek ve paylaşmakla ilgili.

So please do use that comment section

Bu yüzden lütfen

to tell us how you speak and the words that you use.

bize nasıl konuştuğunuzu ve kullandığınız kelimeleri anlatmak için bu yorum bölümünü kullanın.

- What I'd love to do is give you a taste

- Yapmayı çok istediğim şey,

of what one form of the Indian accent sounds like

when we're discussing these words.

bu sözcükleri tartışırken Hint aksanının bir biçiminin kulağa nasıl geldiğinin tadına varmak.

- Yes, please do so.

- Evet, lütfen öyle yapın.

If you give some of the examples in that accent.

O aksanın bazı örneklerini verirseniz.

- I'd love to do that. - That'd be really cool.

- Bunu yapmayı çok isterim. - Bu gerçekten harika olurdu.

Another important thing to note

Unutulmaması gereken bir diğer önemli nokta

is that Anpu has created a PDF for this lesson,

ise, Anpu'nun bu ders için

with all of the vocabulary differences

tüm kelime dağarcığı farklılıkları

and some extra quizzes- - Absolutely, yeah.

ve bazı ekstra testler içeren bir PDF oluşturmuş olmasıdır- - Kesinlikle, evet.

- And interesting things.

- Ve ilginç şeyler.

So you can click on the link in the description box

Böylece,

to download that for both videos.

her iki videoyu da indirmek için açıklama kutusundaki bağlantıya tıklayabilirsiniz.

Okay, so the first one is this one, it's a vegetable.

Tamam, ilki bu, bir sebze.

I would call this okra.

Buna bamya derdim.

- We would call it lady fingers.

- Hanımefendi parmakları derdik.

- That's so funny because lady fingers

- Bu çok komik çünkü bayan parmaklar

is actually the name of spongy biscuits.

aslında süngerimsi bisküvilerin adı.

- Oh really? - Yes.

- Gerçekten mi? - Evet. Bazen bir tiramisu'nun

It's kind of the bottom layer of a tiramisu, sometimes.

en alt tabakası gibi .

- Do you like, do you like the taste of lady fingers

- Tiramisudaki hanım parmaklarının tadını sever misiniz, sever misiniz

in tiramisu?

- I mean the vegetable, yeah. I love it.

?

- Sebzeyi kastediyorum, evet. Bayıldım.

Honestly, I think it's quite a boring biscuit.

Dürüst olmak gerekirse, oldukça sıkıcı bir bisküvi olduğunu düşünüyorum.

I think that's really funny.

Bence bu gerçekten komik.

I mean, you can see why it's called that can't you?

Yani, neden böyle dendiğini anlıyorsun değil mi?

- But I've grown up eating okra, lady fingers

- Ama ben bamya yiyerek büyüdüm hanımefendi parmakları

and it's got a very slimy texture to it,

ve çok yapışkan bir dokusu var

but yes, you can use in a lot of our dishes.

ama evet, birçok yemeğimizde kullanabilirsiniz.

- Yeah, it's not something that we cook with a lot here,

- Evet, burada pek yemek yaptığımız bir şey değil

but we absolutely love curries.

ama köriyi kesinlikle seviyoruz.

I think we've actually named the chicken tikka masala

Sanırım aslında tavuk tikka masala'yı

as our national dish.

ulusal yemeğimiz olarak adlandırdık.

It was voted as the British national dish.

İngiliz ulusal yemeği olarak oylandı.

- Really? Wow.

- Gerçekten mi? Vay.

- That's how much we love it, yeah.

- İşte biz onu bu kadar seviyoruz, evet.

- So the next word we've got for you,

- Yani senin için bir sonraki kelimemiz,

it's- - This one.

bu- - Bu.

- Brinjal. - You call it Brinjal.

- Brinjal. - Sen ona Brinjal diyorsun.

- Brinjal - That's so funny.

- Brinjal - Bu çok komik.

I wonder where that comes from.

Bunun nereden geldiğini merak ediyorum.

We call this aubergine.

Biz buna patlıcan diyoruz.

But this is quite a controversial world.

Ancak bu oldukça tartışmalı bir dünya.

- Yes, that too. - Yes, that too.

- Evet, onu da. - Evet, onu da.

(both laughing)

(ikisi de güler)

- No this is quite a controversial word

- Hayır, bu oldukça tartışmalı bir kelime

because in American English they call it eggplant.

çünkü Amerikan İngilizcesinde buna patlıcan diyorlar.

- Eggplant. - Eggplant.

- Patlıcan. - Patlıcan.

because the flower bud looks like an egg.

çünkü çiçek tomurcuğu yumurtaya benzer.

Have you ever seen it?

Hiç gördün mü?

- No, I've never seen it.

- Hayır, hiç görmedim.

No, it's that word, yeah.

Hayır, bu o kelime, evet.

- We call it aubergine,

- Biz ona patlıcan

and brinjal. - Brinjal.

ve brinjal diyoruz. - Brinjal.

I'm gonna start calling it brinjal.

Brinjal demeye başlayacağım.

- I'm gonna start calling it eggplant.

- Patlıcan demeye başlayacağım.

- Eggplant, I love the accent.

- Patlıcan, aksana bayılıyorum.

All right, the next one is this,

Pekala, sıradaki bu,

it's the ingredient that makes up a lot of curries

pek çok köriyi oluşturan malzeme

and I eat it for breakfast a lot.

ve ben onu kahvaltıda çok yerim.

We call it yoghourt.

Biz buna yoğurt diyoruz.

- In Indian English it's often called curd.

- Hint İngilizcesinde genellikle lor olarak adlandırılır.

Which is really interesting

Bu gerçekten ilginç

because curd actually has a different meaning,

çünkü lor aslında farklı bir anlama sahip,

I guess in British English when we imagine curd,

sanırım İngiliz İngilizcesinde lor düşündüğümüzde

do we imagine a different consistency?

farklı bir kıvam mı hayal ediyoruz?

- Yeah, isn't it curd like the creamy part of milk?

- Evet, sütün kaymaklı kısmı gibi lor değil mi?

- Exactly, yeah.

- Kesinlikle, evet.

In Indian English, you would often hear phrases

Hint İngilizcesinde sık sık,

like, could you add some curd to my dish

yemeğime biraz lor ekler misin

or I'm just gonna pop out and buy some curd.

yoksa dışarı çıkıp biraz lor alacağım gibi ifadeler duyarsın.

Well not pop out,

(both laughing)

(ikisi de güler)

'cause I guess pop out is a British saying.

çünkü sanırım bir İngiliz deyişi.

I'm going to go to the shops and buy some curd.

Markete gidip biraz lor alacağım.

- Interesting, but like a dessert yoghourt.

- İlginç, ama tatlı yoğurt gibi.

So strawberry flavoured yoghourt,

Yani çilek aromalı yoğurt,

you wouldn't say a pot of curd.

bir tencere lor demezsin.

- No I don't think you would. No

- Hayır, yapacağını sanmıyorum. Hayır

- Okay, interesting.

- Tamam, ilginç.

- The next one we've got is a really interesting one

- Elimizde olan bir sonraki gerçekten ilginç

because I've grown up hearing it all the time

çünkü bunu her zaman duyarak büyüdüm

and it's often been a source of argument in the household.

ve bu genellikle evde bir tartışma kaynağı oldu .

This one is lakh or lakh

Bu lakh veya lakh

- Okay. - Yeah.

- So we don't have a picture for this one

- Tamam. - Evet.

- Yani bunun için bir resmimiz yok

because I need to guess what it is.

çünkü ne olduğunu tahmin etmem gerekiyor.

- Lakh - Lakh

- Lakh - Lakh

like luck, but it's not spelled with an U,

şans gibi ama U ile yazılmaz,

it is spelled L.A.K.H.

L.A.K.H olarak yazılır.

- Okay, lakh.

- Tamam lakh.

Something to do with luck? - Nope.

Şansla ilgili bir şey var mı? - Hayır.

- Something to do with the bird?

- Kuşla bir ilgisi var mı?

- It kinda sounds like it, right?

- Kulağa öyle geliyor, değil mi?

So one lakh is a unit in the Indian numbering system.

Yani bir lakh, Hint numaralandırma sisteminde bir birimdir.

It actually represents 100,000.

Aslında 100.000'i temsil ediyor. Bir

In conversation, you might hear someone say,

sohbette birisinin "

I bought that house for 10 lakhs.

Ben o evi 10 lakh'a satın aldım" dediğini duyabilirsiniz.

- So that would be a million pounds.

- Yani bu bir milyon pound eder.

- Yeah, exactly.

- Evet kesinlikle.

- 'Cause 10 times 100,000 is one million.

- Çünkü 10 kere 100.000 bir milyon eder.

- Right, I just think also it's amazing

- Doğru, bence de

the way you can switch between those two accents

bu iki aksan arasında geçiş yapabilmen harika

- Thank you. - That's so cool.

- Teşekkürler. - Bu çok havalı.

So does that,

Bunun nedeni,

is that maybe because rupees are a smaller value?

rupilerin daha küçük bir değer olması olabilir mi?

So you're more likely to have something

Yani bir şeye sahip olma olasılığınız daha yüksek

- Perhaps so.

- Because we would, 100,000 pounds is a lot.

- Belki de öyledir.

- Çünkü yapardık, 100.000 pound çok fazla.

- Absolutely, yeah that could be a viable reason.

- Kesinlikle, evet, geçerli bir sebep olabilir. Farklı uluslar arasında numaralandırma sistemlerinde de

I think there might be a difference

bir fark olabileceğini düşünüyorum

in the numbering systems as well,

across the different nations.

.

So that will influence how we think about numbers.

Böylece bu, sayılar hakkında nasıl düşündüğümüzü etkileyecektir.

And then the term that we attribute to a particular sum

Ve sonra belirli bir miktar

of money or a particular number.

paraya veya belirli bir sayıya atfettiğimiz terim.

- Amazing, 'cause I just would have no idea

- İnanılmaz, çünkü

if someone told me 10 lakhs.

biri bana 10 lakh söylese hiçbir fikrim olmazdı.

- In my household, when we're talking about numbers,

- Evimde, sayılardan bahsederken,

my parents always use lakhs

ailem her zaman lakh kullanır ve

and my siblings and I, we use 100,000 or a million

ben ve kardeşlerim, 100.000 veya bir milyon kullanırız

and we often have miscommunication

ve sayılardan bahsederken genellikle yanlış iletişim kurarız

when we're talking about numbers,

,

it leads to lots of confusion in the household.

bu da birçok karışıklığa yol açar. ev halkı.

- Even within your own household.

- Kendi evinizde bile.

(both chuckling)

(ikisi de kıkırdar)

All right, this next one.

Tamam, sıradaki bu. Resimden ne olduğunu

I wonder if you can tell what it is from the picture.

anlayabilir misin merak ediyorum .

In British English, we would refer to this as marriage.

İngiliz İngilizcesinde buna evlilik deriz.

- Now you would often hear this

- Şimdi bunun

being referred to as an alliance.

bir ittifak olarak anıldığını sık sık duyarsınız.

Sounds really formal,

Kulağa çok resmi geliyor,

doesn't that have forming an alliance?

bunun bir ittifak oluşturması yok mu?

- Yes, it does.

- Evet öyle.

- But yeah, that's often a term that-

- Ama evet, bu genellikle-

- Would you also use marriage as well?

- Evliliği de kullanır mıydın?

- Yeah, for sure.

- Evet, kesinlikle.

But in terms of an example sentence,

Ama örnek bir cümleyle

someone could say that these two people

bu iki kişi

are seeking an alliance or they're looking for an alliance.

ittifak arıyor ya da ittifak arıyor diyebilir.

- That's so funny

- Bu çok komik

'cause I would think that would be a business person

, çünkü aslında duygusal ve resmi bir bağı tanımladığında

looking to join forces with someone else,

, bunun başka biriyle güçlerini birleştirmek isteyen bir iş adamı olacağını düşünürdüm

when actually it describes an emotional connection

and an official one as well.

.

- Let us know if marriage

- Evliliğin Hindistan'ın sizin geldiğiniz yerlerinden

is often referred to in a different way

farklı bir şekilde anılıp sık sık anılmadığını bize bildirin

from the parts of India that you're from.

.

So the next one is, you know,

Sıradaki, bilirsiniz,

when it's a rainy day and you just want to catch that bus,

yağmurlu bir gün ve sadece o otobüse yetişmek istediğinizde, a'da

you're gonna be waiting at a, how would you say it?

bekliyor olacaksınız , bunu nasıl söylersiniz?

- A bus stop - Bus stop.

- Bir otobüs durağı - Otobüs durağı.

In Indian English, you often hear it as bus stand

Hint İngilizcesinde bunu genellikle otobüs durağı

or a bus halt.

veya otobüs durağı olarak duyarsınız.

- It makes sense. - Yeah.

- Mantıklı. - Evet.

- Halt is kind of a more formal word.

- Halt biraz daha resmi bir kelime. İngiliz İngilizcesinde durmak için

Like a more old fashioned word for stop in British English.

daha eski moda bir kelime gibi .

And then a stand where you stand there, don't you?

Ve sonra orada durduğun bir duruş , değil mi?

- So yeah, I guess that maybe referring to the actual stand

- Yani evet, sanırım tabelanın tepesindeki otobüs tabelalarının direğinin gerçek standına atıfta bulunuyor olabilir

of the the pole of the bus signs on the top

of the signage.

.

- If I heard bus stand,

-Otobüs durağı duysam

I'd know exactly what is meant by it,

tam olarak ne demek istediğini anlardım

but we definitely tend to say bus stop.

ama biz kesinlikle otobüs durağı diyoruz.

Okay, this next one is the word we use to address a man

Pekala, sıradaki, yetkili bir adama hitap etmek için kullandığımız kelime

in a position of authority.

.

For example, a teacher or your boss.

Örneğin, bir öğretmen veya patronunuz.

I mean in British English,

Demek istediğim, İngiliz İngilizcesinde,

we would just say first name terms for the boss

patron

or Mr. and then their surname for a teacher.

veya Bay için sadece ad terimlerini ve öğretmen için soyadlarını söylerdik.

I remember Mr. Purdum was my favourite teacher at school.

Bay Purdum'un okuldaki en sevdiğim öğretmen olduğunu hatırlıyorum.

So I would just call him Mr. Purdum or Mr.

Bu yüzden ona sadece Bay Purdum veya Bay derdim

- Yeah, that's absolutely right.

- Evet, bu kesinlikle doğru. Örneğin

In London, I've grown up calling my teachers, Mr.

, Londra'da öğretmenlerimi arayarak büyüdüm, Bay

Mr. Smith, for example.

Bay Smith.

In India, you would refer to your male teacher as sir.

Hindistan'da erkek öğretmeninize efendim diye hitap edersiniz.

That's quite commonplace and your boss has sir as well.

Bu oldukça sıradan bir şey ve patronunuzun da efendim var.

So with the accent, it sounds something like this, sir.

Yani aksanla, kulağa şöyle bir şey geliyor, efendim.

So you would hear an Indian person

Yani bir Hintlinin "

saying sir, can you please help me with the homework please?

Efendim, lütfen bana ev ödevinde yardım eder misiniz lütfen?" dediğini duyarsınız.

- Sorry, I was just so in love with what you were saying,

- Üzgünüm, söylediğin şeye o kadar aşıktım ki ,

I really, really the accent it's just so gentle.

aksanı gerçekten çok nazikti.

It's like, it's almost like caressing the R sound.

Sanki, R sesini okşamak gibi.

We do use the word sir.

Efendi kelimesini kullanıyoruz.

- We do, don't we?

- Yaparız, değil mi?

But I would say for boss, that's too formal.

Ama patron için bunun çok resmi olduğunu söyleyebilirim.

That's like showing too much inequality, I would think.

Bu çok fazla eşitsizlik göstermek gibi , diye düşünürdüm.

But in some schools it depends on the school's regulations,

Ancak bazı okullarda bu, okulun yönetmeliğine bağlıdır,

maybe some private schools, places like that

belki bazı özel okullar, bunun gibi yerler

would insist on a more formal code.

daha resmi bir kodda ısrar eder.

- Yeah, that's true.

- Evet doğru.

- But I never had to call my teachers sir at school.

- Ama okulda öğretmenlerime hiç efendim demek zorunda kalmadım .

- What about female teachers?

- Ya kadın öğretmenler?

- Females, so in British English,

- Dişiler, yani İngiliz İngilizcesinde

we would say madam wouldn't we?

madam deriz değil mi?

But in a really formal setting.

Ama gerçekten resmi bir ortamda.

Just wondering whether sir and madam is used in India

Sadece efendim ve hanımın Hindistan'da kullanılıp kullanılmadığını merak ediyorum

because in an email you would say dear sir, madam.

çünkü bir e-postada sevgili bayım, hanımefendi diyeceksiniz.

In Indian English, we would refer to a male teacher as sir.

Hint İngilizcesinde erkek öğretmene efendim deriz.

How do you guys refer to your female teachers at school

Okuldaki kadın öğretmenlerinize

or your female boss?

veya kadın patronunuza nasıl hitap edersiniz?

- Yeah, that would be really interesting to know

- Evet, bunu bilmek gerçekten ilginç olurdu

because we say miss or Mrs.

çünkü evli olup olmamalarına göre hanımefendi veya hanımefendi deriz

depending on if they're married or not.

.

Yeah, I'd like to know that.

Evet, bunu bilmek isterim.

- The next one is all about how you refer

- Bir sonraki tamamen ailemizin üyelerine nasıl atıfta bulunduğunuzla ilgili

to members of our family.

.

So Lucy, if I was to say

Peki Lucy,

that I met up with my brother yesterday,

dün kardeşimle buluştuğumu söylesem,

how would you understand that?

bunu nasıl anlarsın?

- That you met up with your male sibling.

- Erkek kardeşinle tanıştığını.

- My male sibling who is my immediate sibling, right?

- Erkek kardeşim kim benim öz kardeşim değil mi?

- Yes, has the same parents.

- Evet, aynı ebeveynlere sahip.

- In Indian English,

- Hint İngilizcesinde,

brother could also mean my male cousin.

erkek kardeş erkek kuzenim anlamına da gelebilir.

- Interesting, so do you use the word cousin still?

- İlginç, hala kuzen kelimesini kullanıyor musun?

- No, so this is why when we speak to a person

- Hayır, bu yüzden

who's speaking with British English,

İngiliz İngilizcesi konuşan biriyle konuştuğumuzda

we would have to clarify that and say cousin, brother.

bunu açıklığa kavuşturmak ve kuzen, kardeş demek zorunda kalacağız.

Even though it means cousin,

Kuzen anlamına gelse de,

you would often hear in Indian English,

Hint İngilizcesinde sık sık

someone referring to their cousin as their cousin brother.

birinin kuzeninden kuzen kardeşi olarak bahsettiğini duyarsınız.

- Interesting, well, we would just say cousin.

- İlginç, sadece kuzen derdik.

- Or cousin, sister, if it was a female.

- Ya da kuzen, kız kardeş olsaydı.

- Okay, - Yeah.

- Tamam, - Evet.

- Yeah, just the same for us, cousin.

- Evet, bizim için de aynı kuzen.

Okay, the next one is this,

Tamam, sıradaki bu,

in British English, we say boot or car boot

İngiliz İngilizcesinde boot or car boot deriz

- In Indian English we say dikki.

- Hint İngilizcesinde dikki deriz.

So could you put the luggage in the dikki

Bagajı dikkiye koyabilir misin

or could you lend me a hand

yoksa bana yardım edip

and put the luggage in the dikki please.

bagajı dikkiye koyabilir misin lütfen.

- Awesome, and we've also seen a couple of other spellings

- Müthiş,

for it like diggi as well.

bunun diggi gibi başka yazılışlarını da gördük.

I guess it just depends on the pronunciation.

Sanırım sadece telaffuza bağlı.

- I guess so.

- Sanırım öyle.

As we mentioned earlier, lots of different Indian accents,

Daha önce de belirttiğimiz gibi, birçok farklı Hint aksanı var,

so I guess that's what influences the spelling there.

bu yüzden sanırım oradaki yazımı etkileyen şey bu.

- Yeah, and again, this is another word

- Evet ve yine, bu da

that is also different in American English,

Amerikan İngilizcesinde farklı olan başka bir kelime,

they call it a trunk.

ona bagaj diyorlar.

- They do, don't they?

- Yaparlar, değil mi? Ne zaman hortum duysam

I've always imagined an elephant trunk

hep bir fil hortumu hayal etmişimdir

whenever I hear trunk. - Same

. - Aynı Oraya

They wouldn't put any luggage up there.

bagaj koymazlar.

(both chattering)

(ikisi de gevezelik eder)

- So the next one that I wanted to introduce you to

- Şimdi sizi tanıştırmak istediğim sıradaki

is how we use the word current in our day-to-day life.

akım kelimesini günlük hayatımızda nasıl kullandığımız.

If I said current, what would you understand that as?

Akım desem, bunu ne olarak anlarsınız?

- Current as in, in the moment?

- Şu anda olduğu gibi güncel mi?

- That is a good homophone,

- Bu iyi bir homofon,

isn't it? - Yes

değil mi? - Evet

The current for it is in the current moment,

Bunun için akım şu an,

in the current moment, Lucy and I are filming.

şu an, Lucy ve ben çekim yapıyoruz.

But this version of current is used in day-to-day life

Ancak akımın bu versiyonu günlük yaşamda

for something else. Do you want to take a guess?

başka bir şey için kullanılır. Bir tahminde bulunmak ister misin?

- Current as in like an ocean current

- Okyanus akıntısı gibi akıntı mı yoksa

or electricity current?

elektrik akımı mı?

- Yes, so we use the word current to replace electricity.

- Evet, yani elektriğin yerine akım kelimesini kullanıyoruz.

I could advise you, be careful of the current Lucy

Fişi prize takarken Lucy'nin

when you are plugging in the plug into the socket.

akımına dikkat etmenizi tavsiye edebilirim.

- Be careful of the electricity.

- Elektriğe dikkat edin.

- Yes, perfect.

- Evet mükemmel.

- Awesome, I never knew that.

- Harika, bunu hiç bilmiyordum. Bir

The next one is a word used to describe an illness.

sonraki kelime, bir hastalığı tarif etmek için kullanılan bir kelimedir.

In British English, we say diabetes

İngiliz İngilizcesinde diyabet deriz

- And in Indian English you could hear this

- Ve Hint İngilizcesinde buna

been referred to as sugar.

şeker denildiğini duyabilirsiniz.

And this is commonly used in the state of Tamil Nadu

Ve bu, Tamil Nadu eyaletinde yaygın olarak kullanılır

- Interesting, and is this because diabetes

- İlginç ve bunun nedeni, diyabetin

or some forms of diabetes are brought on

veya bazı diyabet türlerinin

by excess consumption of sugar?

aşırı şeker tüketiminden kaynaklanması mı?

- Absolutely, absolutely.

- Kesinlikle, kesinlikle.

- Very interesting.

- Çok ilginç.

And how do you pronounce it again?

Ve tekrar nasıl telaffuz edersiniz?

- So I would pronounce this as sugar.

- Yani bunu şeker olarak telaffuz ederim.

So do not eat too many sweets

Bu yüzden çok fazla tatlı yemeyin

because you could develop sugar.

çünkü şeker geliştirebilirsiniz.

- Interesting.

- İlginç. -Ekranda

- The next one we've got on the screen,

gördüğümüz bir sonraki,

in Indian English, it could be referred to as the washroom,

Hint İngilizcesinde, tuvalet olarak adlandırılabilir,

but could also be referred to as the toilet too.

ancak aynı zamanda tuvalet olarak da anılabilir.

But what about British?

Peki ya İngiliz?

- Well, we also say toilet.

- Peki tuvalet de diyoruz. Bunun

I know that's something that in American English,

Amerikan İngilizcesinde

they find a bit disgusting,

biraz iğrenç bulduklarını biliyorum

'cause it's too specific to the actual toilet,

çünkü gerçek tuvalete çok özel

but we said the toilet or the loo, that's slang.

ama tuvalet ya da tuvalet dedik, bu argo.

I always say the loo. I think I heard you call it the loo.

Ben hep tuvalet derim. Sanırım oraya tuvalet dediğini duydum.

- I call it the loo as well.

- Ben de tuvalet diyorum.

- Yeah. - Yes.

- Evet. - Evet.

I don't think washroom is that common,

Tuvaletin o kadar yaygın olduğunu düşünmüyorum

but that's not to say it's never used in British English.

ama bu İngiliz İngilizcesinde hiç kullanılmadığı anlamına gelmez.

- That's right, yeah.

- Bu doğru, evet.

- The next one is this one,

- Sıradaki bu,

in British English we call it crisps.

İngiliz İngilizcesinde biz ona cips deriz.

I know that's quite a hard sound. The sound crisps.

Bunun oldukça sert bir ses olduğunu biliyorum. Ses çıtır çıtır.

What do you call it in Indian English?

Hint İngilizcesinde buna ne diyorsunuz?

- Chips, it's commonly referred to as chips.

- Cips, genellikle cips olarak adlandırılır.

- Chips, and what about fried potatoes that are served warm?

- Cips, peki ya sıcak servis edilen patates kızartması?

Also chips?

Ayrıca cips?

- Yeah, I guess.

- Evet sanırım.

- Everything is just chips?

- Her şey sadece cips mi?

(both chuckling)

(ikisi de kıkırdar)

- So the next one we've got here is referred to as capsicum.

- Şimdi elimizdekinin adı kırmızı biber.

Now, how would you refer to it?

Şimdi, buna nasıl atıfta bulunursunuz?

- We would call this peppers or red pepper, green pepper,

- Biz buna biber veya kırmızı biber, yeşil biber,

yellow pepper.

sarı biber derdik.

- But then, surely that gets confusing.

- Ama o zaman, kesinlikle kafa karıştırıyor.

The kind of the pepper that you put on

your fish and chips.

Balık ve cipslerinize koyduğunuz biber türü.

- Yes, but then the pepper we put on, like as a seasoning

- Evet, ama baharat olarak koyduğumuz biber

is an uncountable noun, so I'd say, can I have some pepper?

sayılamayan bir isim, yani biraz biber alabilir miyim?

That would be the spice of it.

Baharatı bu olurdu.

It's not necessarily a spice. The seasoning.

Mutlaka bir baharat değildir. baharat.

If I ask for a pepper, I'm asking for a capsicum.

Biber istersem, kırmızı biber isterim.

- That is a fantastic tip.

- Bu harika bir ipucu.

- So that's the end of the first part of this video

- Anpu'nun kanalında çok ilginç olan bir sonraki bölümümüz olan bu videonun ilk bölümünün sonu bu kadar

we have got the next part,

which is so interesting over on Anpu's channel.

. Açıklama kutusundaki

You can click the link in the description box

bağlantıya tıklayabilir

or just go straight to his channel.

veya doğrudan kanalına gidebilirsiniz.

Again, please share any other differences that you know of

Yine, lütfen

down below in the comments section.

aşağıdaki yorumlar bölümünde bildiğiniz diğer farklılıkları paylaşın.

And also if you are from another English speaking country

Ayrıca, İngilizce konuşulan başka bir ülkedenseniz

and you would like see another episode,

ve başka bir bölüm görmek istiyorsanız,

please tell us which variation of English

lütfen bir sonraki bölümde hangi İngilizce varyasyonunu öne çıkarmamızı istediğinizi bize bildirin

you'd like us to feature next.

.

Don't forget to download your free PDF.

Ücretsiz PDF'inizi indirmeyi unutmayın.

The link is in the description box

Bağlantı açıklama kutusundadır

and you can find us on our social media.

ve bizi sosyal medyamızda bulabilirsiniz.

I've got my Facebook and my Instagram and my mailing list.

Facebook'um, Instagram'ım ve posta listem var.

- I'm also active on my Instagram,

- Instagram hesabımda da aktifim,

Conquer British English.

Conquer British English.

- We will see you soon for another lesson.

- Yakında başka bir ders için görüşürüz.

(upbeat music)

(iyimser müzik)