English Accents Ranked from Easy to Hard to Understand (with TEST & Examples) (+ Free PDF & Quiz)

(upbeat music)

(iyimser müzik)

- Hello everyone and welcome back to "English With Lucy".

- Herkese merhaba ve "English With Lucy"ye tekrar hoş geldiniz.

Oh, I've missed you.

Seni özledim.

A lot has changed.

Çok şey değişti.

Firstly, new background.

İlk olarak, yeni arka plan.

We have moved house,

Ev değiştirdik, ülkenin

we have moved to another part of the country.

başka bir yerine taşındık . Size

I've got lots to tell you about that,

bu konuda anlatacak çok şeyim var

but I'll speak about it on my personal channel, Lucy Bella.

ama bunun hakkında kişisel kanalım Lucy Bella'da konuşacağım.

Other big news is that, can't quite believe it,

Diğer büyük haber ise, buna inanamıyorum,

I'm married.

evliyim.

I got married to my husband, William,

Kocam William ile evlendim

and my name is now Lucy Bella Simkins,

ve adım artık

instead of Lucy Bella Earl.

Lucy Bella Earl yerine Lucy Bella Simkins.

I did choose to take my husband's surname.

Kocamın soyadını almayı seçtim.

So enough about me more about you.

Benim hakkımda yeterince senin hakkında daha fazla.

Today we're looking at different accents

Bugün

from across the world, different English accents,

dünyanın dört bir yanından farklı aksanlara, farklı İngiliz aksanlarına bakıyoruz

and we're going to rank them from easiest

ve bunları

to most difficult to understand.

anlaşılması en kolaydan en zora doğru sıralayacağız.

I recently made another similar video,

Geçenlerde,

ranking accents from all across the UK.

İngiltere'nin her yerinden aksanları sıralayan benzer bir video daha yaptım.

Today, we're going to look further a field

Bugün, bir alana daha yakından bakacağız

and compare how easy different accents are.

ve farklı aksanların ne kadar kolay olduğunu karşılaştıracağız.

I put out a survey to my audience

İzleyicilerime

with lots of different clips

birçok farklı klipten oluşan bir anket yaptım

and over 10,000 of you participated.

ve 10.000'den fazla kişi katıldı.

It's not the most scientific survey on earth,

Bu, dünyadaki en bilimsel araştırma değil,

so take the results with a pinch of salt,

bu yüzden sonuçlara biraz kuşkuyla bakın,

but I think it would be really,

ama bence

really fun to compare these accents.

bu aksanları karşılaştırmak gerçekten çok eğlenceli olurdu.

This is a great listening practise opportunity

Bu sizin için de harika bir dinleme alıştırması fırsatı

for you as well.

.

I'm going to play each 15 to 20-second clip twice,

Her 15 ila 20 saniyelik klibi

the first time without subtitles

ilk kez altyazısız

and the second time with subtitles,

ve ikinci kez altyazılı olarak iki kez oynatacağım,

so you can check your understanding.

böylece anlayıp anlamadığınızı kontrol edebilirsiniz.

It's also excellent to familiarise yourself

Kendinizi olabildiğince

with as many different accents as possible.

çok farklı aksana alıştırmak da harika.

This will help you improve your listening skills

Bu, dinleme becerilerinizi

and your general understanding.

ve genel anlayışınızı geliştirmenize yardımcı olacaktır.

As always, there is a free PDF

Her zaman olduğu gibi, bugünün dersine uygun ücretsiz bir PDF var

that goes with today's lesson.

.

If you'd like to download that,

Bunu indirmek isterseniz,

just click on the link in the description box,

açıklama kutusundaki bağlantıya tıklayın,

enter your name and your email address,

adınızı ve e-posta adresinizi girin,

and the PDF will go directly to your inbox.

PDF doğrudan gelen kutunuza gidecektir.

And then every week after that,

Ve bundan sonraki her hafta

you will automatically receive my free PDFs.

ücretsiz PDF'lerimi otomatik olarak alacaksın.

A huge thank you to the sponsor of today's video,

Bugünkü videonun sponsoru olan

Woodpecker Learning and it's oh, so relevant

Woodpecker Learning'e çok teşekkür ederim ve bu video

for today's lesson.

bugünün dersi için çok alakalı.

Woodpecker is a free video player app,

Woodpecker, İngilizce öğrenmek için oluşturulmuş ücretsiz bir video oynatıcı uygulamasıdır

built for English learning.

.

The app has over 300,000 videos in English,

Uygulama, tümü doğru altyazılı 300.000'den fazla İngilizce video içerir

all with accurate subtitles.

.

They are all organised by topics.

Hepsi konulara göre düzenlenmiştir.

So you can look through,

Böylece göz atabilir,

find something that interests you,

ilginizi çeken, izlemek istediğiniz bir şey bulabilir

that you want to watch and immerse yourself in the subject.

ve kendinizi konuya kaptırabilirsiniz.

It's especially perfect for videos

Özellikle bugün bahsedeceğimiz gibi

with hard-to-understand accents

anlaşılması zor aksanlara sahip videolar için mükemmeldir

as we'll be talking about today.

.

With Woodpecker,

Ağaçkakan ile

you can quickly learn new words just by touching them.

yeni kelimeleri sadece dokunarak hızlıca öğrenebilirsiniz.

And you can save words that you've looked up

Ve aradığınız kelimeleri

in your word history.

kelime geçmişinizde kaydedebilirsiniz.

I always go on about word lists, private dictionaries.

Her zaman kelime listeleri, özel sözlükler hakkında konuşurum.

You should absolutely use this tool.

Bu aracı kesinlikle kullanmalısınız.

You can also repeat phrases again and again,

to improve your pronunciation and your understanding.

Telaffuzunuzu ve anlayışınızı geliştirmek için cümleleri tekrar tekrar da yapabilirsiniz.

One part that really excites me

Beni gerçekten heyecanlandıran bir yanı da

is that it can combine with Netflix.

Netflix ile birleşebiliyor olması.

This lets you touch any word

Bu, Netflix'te en sevdiğiniz programları izlerken herhangi bir kelimeye dokunmanıza olanak tanır

whilst watching your favourite shows on Netflix.

.

So even Netflix and chill can be a learning experience.

Yani Netflix ve chill bile bir öğrenme deneyimi olabilir. Woodpecker ile

It's free to watch videos and look up words with Woodpecker.

video izlemek ve kelime aramak ücretsizdir.

So I highly recommend you download it now.

Bu yüzden hemen indirmenizi şiddetle tavsiye ederim.

The link is in the description box

Bağlantı, açıklama kutusundadır

and if you want to try the Netflix integration,

ve Netflix entegrasyonunu denemek istiyorsanız,

they are offering a seven-day free trial of that.

bunun için yedi günlük ücretsiz bir deneme sunuyorlar.

Just click on the link in the description to get the

Woodpecker Learning app on Google Play or the App store.

Woodpecker Learning uygulamasını Google Play'de veya App store'da edinmek için açıklamadaki bağlantıya tıklamanız yeterli.

All right,

Pekala,

let's get started with the ranking of the accents.

aksanların sıralamasına başlayalım.

So number 10, the accent that you voted most difficult

10 numara, anlaşılması en zor olarak oyladığınız aksan,

to understand is a Melbourne accent from Australia

as spoken by Chris Hemsworth.

Chris Hemsworth tarafından konuşulan Avustralya'dan bir Melbourne aksanı. Gelin önce altyazısız

Let's have a look, firstly, without subtitles,

bir göz atalım ,

see how much you understand.

ne kadar anladığınızı görelim.

And then we'll repeat it again with subtitles.

Sonra tekrar altyazılı olarak tekrar edeceğiz.

- I really knew nothing about what the film was gonna be

- Filmin ne olacağı hakkında gerçekten hiçbir şey bilmiyordum

and yet the rest of the town did.

ama yine de kasabanın geri kalanı biliyordu. Bir

I'd sort of just arrived,

nevi yeni gelmiştim

and I had sent a tape early on

ve erkenden bir kaset göndermiştim

and it was sort of last minute phone call with J.J. Abrams,

ve bu J.J. ile bir nevi son dakika telefon görüşmesiydi.

the director called and said,

Yönetmen Abrams aradı ve

"Look, can you come in tonight,

"Bakın, bu akşam,

like Friday afternoon?"

Cuma öğleden sonra gelebilir misiniz?" dedi.

I was like, "Okay, yeah, yeah."

"Tamam, evet, evet" gibiydim.

And I said, I don't know the script or whatever,

Ben de senaryoyu falan bilmiyorum dedim

and read at the desk with him in his office.

ve masasında onunla ofisinde okudum. O da

And he goes, "Okay, great.

, "Tamam, harika.

You got the part you start Monday."

Pazartesi başlayacağın bölümü aldın."

- So he's talking in a very casual, informal way,

- Sanki arkadaşlarıyla sohbet ediyormuş gibi çok rahat ve resmi olmayan bir şekilde konuşuyor

as if he's chatting with friends.

.

He's also speaking very quickly.

Ayrıca çok hızlı konuşuyor.

A couple of things I've picked up on is he says

Anladığım birkaç şey,

new instead of new.

yeni yerine yeni dediği. Bunun

When I say instead of, I mean, I pronounce it new,

yerine derken, yani yeni telaffuz ediyorum,

I speak with a modern RP accent.

modern bir RP aksanıyla konuşuyorum.

Obviously part of his dialect is new,

Belli ki lehçesinin bir kısmı yeni,

in American English they do this as well.

Amerikan İngilizcesinde de bunu yapıyorlar.

Let's listen again with subtitles

Tekrar altyazılı dinleyelim

and see how much you understand.

ve ne kadar anladığınızı görelim.

- I really knew nothing about what the film was gonna be

- Filmin ne olacağı hakkında gerçekten hiçbir şey bilmiyordum

and yet the rest of the town did.

ama yine de kasabanın geri kalanı biliyordu. Bir

I'd sort of just arrived,

nevi yeni gelmiştim

and I had sent a tape early on

ve erkenden bir kaset göndermiştim

and it was sort of last minute phone call with J.J. Abrams,

ve bu J.J. ile bir nevi son dakika telefon görüşmesiydi.

the director called and said,

Yönetmen Abrams aradı ve

"Look, can you come in tonight,

"Bakın, bu akşam,

like Friday afternoon?"

Cuma öğleden sonra gelebilir misiniz?" dedi.

I was like, "Okay, yeah, yeah."

"Tamam, evet, evet" gibiydim.

And I said, I don't know the script or whatever,

Ben de senaryoyu falan bilmiyorum dedim

and read at the desk with him in his office.

ve masasında onunla ofisinde okudum. O da

And he goes, "Okay, great.

, "Tamam, harika.

You got the part you start Monday."

Pazartesi başlayacağın bölümü aldın."

- Yeah. Very quick.

- Evet. Çok hızlı.

I'm not surprised some of you found that challenging.

Bazılarınızın bunu zorlayıcı bulmasına şaşırmadım.

Let's go to number nine.

Dokuz numaraya gidelim.

This is a UK accent, this is Kimberly Walsh

Bu bir İngiliz aksanı, bu

speaking with her lovely Yorkshire accent.

güzel Yorkshire aksanıyla konuşan Kimberly Walsh.

Let's have a listen without subtitles.

Altyazısız dinleyelim.

- It was fun actually, I quite liked it,

- Aslında eğlenceliydi, oldukça hoşuma gitti, bir

I sort of settled back into it and the kids were lovely,

şekilde yeniden alıştım ve çocuklar çok sevimliydi, bu

so they made me feel quite welcome.

yüzden beni oldukça iyi karşıladılar.

And I had, I don't know if you know

Ve ben, biliyor musun bilmiyorum

but I've got a little baby in the film.

ama filmde küçük bir bebeğim var.

Vomiting Vera, she's called.

Kusan Vera denir.

(all laugh)

(hepsi güler)

so I was there, kept occupied with her for a lot of the time

ben de oradaydım, sahnenin ortasında ağlamaya başlamadığından emin olmak için uzun süre onunla meşgul oldum

just kind of making sure that she didn't start crying

in the middle of the scene.

.

- So, one thing I noticed about the way Kimberly speaks

- Yani, Kimberly'nin konuşma tarzında fark ettiğim bir şey

is she uses the glottal stop a lot.

gırtlağını çok sık kullandığı.

So what I said lot, she might say lot.

Yani ben çok şey söyledim, o çok şey söyleyebilir. Oldukça hoş yerine oldukça

Can you hear her say quite welcome

hoş geldiniz dediğini duyabiliyor musunuz

instead of quite welcome?

?

One word I love from her is lovely,

Ondan sevdiğim bir kelime çok hoş,

with the Yorkshire accent my a-sound becomes u-sound.

Yorkshire aksanıyla a-sesim u-sesi oluyor.

I say lovely, she says, lovely.

Güzel diyorum, güzel diyor.

Yeah, that's really warm and lovely.

Evet, bu gerçekten sıcak ve güzel.

(laughs)

(gülüyor)

Let's listen again with subtitles.

Tekrar altyazılı dinleyelim.

See how much you understood.

Bak ne kadar anladın.

- It was fun actually, I quite liked it,

- Aslında eğlenceliydi, oldukça hoşuma gitti, bir

I sort of settled back into it and the kids were lovely,

şekilde yeniden alıştım ve çocuklar çok sevimliydi, bu

so they made me feel quite welcome.

yüzden beni oldukça iyi karşıladılar.

And I had, I don't know if you know

Ve ben, biliyor musun bilmiyorum

but I've got a little baby in the film.

ama filmde küçük bir bebeğim var.

Vomiting Vera, she's called.

Kusan Vera denir.

(all laugh)

(hepsi güler)

so I was there, kept occupied with her for a lot of the time

ben de oradaydım, sahnenin ortasında ağlamaya başlamadığından emin olmak için uzun süre onunla meşgul oldum

just kind of making sure that she didn't start crying

in the middle of the scene.

.

- Really nice.

- Gerçekten hoş.

That's definitely not the strongest Yorkshire accent

Bu kesinlikle şimdiye kadar duyduğum en güçlü Yorkshire aksanı değil

I've ever heard though,

I've heard some really, really strong ones.

,

gerçekten çok güçlü aksanı duydum.

Sometimes, especially with celebrities,

Bazen, özellikle ünlülerle

they alter their accents when they're in interviews.

röportaj yaparken aksanlarını değiştirirler.

So sometimes you get a more reduced version

Yani bazen onların doğal aksanlarının daha indirgenmiş bir versiyonunu elde edersiniz

of their natural accent.

.

Okay, at number eight, we have someone from the Caribbean.

Tamam, sekiz numarada Karayipli biri var.

It is the wonderful Rihanna from Barbados.

Barbados'tan harika Rihanna.

This is a very early video

Bu çok erken bir video

because I kind of noticed as she's gone along,

çünkü o ilerledikçe

she has started to alter her accent slightly.

aksanını biraz değiştirmeye başladığını fark ettim.

That's probably 'cause she spent so much time in the US

Bunun nedeni muhtemelen ABD'de çok fazla zaman geçirmesi

and possibly because of media training as well.

ve muhtemelen medya eğitimi almasıdır. Bu

So I've taken one of her really early interviews,

yüzden onun gerçekten erken röportajlarından birini aldım,

have a listen, see how much you understand

dinleyin, ne kadar anladığınızı görün

and see if you can notice any differences as well,

ve aksanının herhangi bir özelliğini, herhangi bir farkı fark edip edemediğinizi görün

any characteristics of her accent.

.

- My influences are Beyonce, Mariah Carey,

- Etkilendiğim yerler Beyonce, Mariah Carey,

Alicia Keys, Whitney Houston.

Alicia Keys, Whitney Houston.

I always used to sing in the shower,

Hep duşta şarkı söylerdim,

I used to sing at home.

evde şarkı söylerdim.

Neighbours would complain because I was singing so loudly but

Komşular çok yüksek sesle şarkı söylediğim için şikayet ederdi ama daha önce

I've never met a celebrity and

hiç bir ünlüyle tanışmadım ve

to have to audition for one and meet him at the same time,

bir ünlü için seçmelere katılıp aynı zamanda

like Jay-Z someone like him, I was hysterical.

Jay-Z gibi onun gibi biriyle tanışmak zorunda kaldığımda histeriktim.

- Gorgeous accent, gorgeous.

- Muhteşem aksan, muhteşem. Benim

Big characteristic for me is where I say e,

için en büyük özelliği, e,

Beyonce, Jay-Z, made.

Beyonce, Jay-Z, made dediğim yer.

She says e, Beyonce, Jay-Z (chuckles).

E, Beyonce, Jay-Z diyor (kıkırdar).

I'm feeling really embarrassed

trying to imitate her accent there,

Orada onun aksanını taklit etmeye çalışırken gerçekten utanıyorum,

I'm not doing it any justice at all.

hiç de hakkını vermiyorum.

I'd say Jay-Z, she says sort of Jay-Z.

Ben Jay-Z derdim, o bir nevi Jay-Z der.

I say neighbours, she says more of a neighbours.

Ben komşu diyorum, o daha çok komşu diyor. Orada yarattığı

I find that vowel sound that she creates there

ünlü sesi

really hard to imitate and to replicate.

taklit etmesi ve kopyalaması gerçekten zor buluyorum.

But I find her accent absolutely stunning.

Ama aksanını kesinlikle büyüleyici buluyorum.

Let's listen again, see how much you pick up on.

Tekrar dinleyelim, bakalım ne kadarını anlayacaksın.

- My influences are Beyonce, Mariah Carey,

- Etkilendiğim yerler Beyonce, Mariah Carey,

Alicia Keys, Whitney Houston.

Alicia Keys, Whitney Houston.

I always used to sing in the shower,

Hep duşta şarkı söylerdim,

I used to sing at home.

evde şarkı söylerdim.

Neighbours would complain because I was singing so loudly but

Komşular çok yüksek sesle şarkı söylediğim için şikayet ederdi ama daha önce

I've never met a celebrity and

hiç bir ünlüyle tanışmadım ve

to have to audition for one and meet him at the same time,

bir ünlü için seçmelere katılıp aynı zamanda

like Jay-Z someone like him, I was hysterical.

Jay-Z gibi onun gibi biriyle tanışmak zorunda kaldığımda histeriktim.

- It's amazing to hear that,

- Bunu

and how she's never met a celebrity.

ve bir ünlüyle hiç tanışmamış olduğunu duymak inanılmaz.

Yeah and to think how far she's come since that was shot.

Evet ve o vurulduğundan beri ne kadar yol kat ettiğini düşünmek için.

Amazing.

İnanılmaz.

Let's move on to number seven.

Yedi numaraya geçelim.

This lady is from New Zealand,

Bu bayan Yeni Zelandalı,

she's actually from Auckland and her name is Lorde.

aslında Auckland'lı ve adı Lorde.

You might know her.

Onu tanıyor olabilirsin.

Let's have a listen to Lorde and her accent.

Lorde'u ve aksanını dinleyelim.

- I don't know, I mean, I am always pretty gassed

- Bilmiyorum, demek istediğim,

to be at an award show and I find it like very entertaining,

bir ödül töreninde olmak her zaman oldukça gaza gelir ve bunu çok eğlenceli buluyorum,

so much going on,

çok fazla oluyor,

but I'm sure if you like had more skin in the game,

ama eminim oyunda daha fazla dış görünüşe sahip olmak istersen,

maybe it would be, it's a stressful environment,

belki Olabilir, stresli bir ortam

but I feel like I'm still kind of the outsider who

ama yine de

drinking the free champagne. - You are not, really.

bedava şampanyayı içen bir tür yabancı gibi hissediyorum. - Gerçekten değilsin.

- Right.

- Sağ.

So I recently did a video with Rosie from Not Even French,

Geçenlerde Not Even French'ten Rosie ile bir video yaptım,

she's from New Zealand and we compared accents.

o Yeni Zelandalı ve aksanları karşılaştırdık.

And one really clear characteristic is where I say

Ve gerçekten net bir özellik, benim

a, stressful, people from New Zealand in general

a, stresli dediğim yer, Yeni Zelandalıların genel olarak

say, eh, stressful.

, eh, stresli dediği yer.

So stressful, stressful.

Çok stresli, stresli.

So the eh becomes an a sound.

Böylece eh bir a sesine dönüşür.

Red pen, red pen.

Kırmızı kalem, kırmızı kalem.

Have a listen again with subtitles

Altyazılı tekrar dinleyin

and see how much you understand.

ve ne kadar anladığınızı görün.

- I don't know, I mean, I am always pretty gassed

- Bilmiyorum, demek istediğim,

to be at an award show and I find it like very entertaining,

bir ödül töreninde olmak her zaman oldukça gaza gelir ve bunu çok eğlenceli buluyorum,

so much going on,

but I'm sure if you like had more skin in the game,

çok fazla oluyor,

ama eminim oyunda daha fazla dış görünüşe sahip olmak istersen,

maybe it would be, it's a stressful environment,

belki Olabilir, stresli bir ortam

but I feel like I'm still kind of the outsider who

ama yine de

drinking the free champagne. - You are not, really.

bedava şampanyayı içen bir tür yabancı gibi hissediyorum. - Gerçekten değilsin.

- That person interrupting her at the end.

- Sonunda sözünü kesen kişi.

Ah, right.

Ah doğru.

So at number six, we have Saoirse Ronan.

Altı numarada Saoirse Ronan var.

She's from Ireland,

İrlandalı,

she speaks with a Dublin accent.

Dublin aksanıyla konuşuyor.

Some people have said to me that you can definitely notice

Bazı insanlar bana

that she's travelled around as well.

onun da dolaştığını kesinlikle fark edebileceğinizi söylediler.

I find this accent to sound incredibly delicate

Bu aksanı kulağa inanılmaz derecede hassas

and beautiful, I hope you enjoy it too.

ve güzel buluyorum, umarım siz de beğenirsiniz. Bir

Let's have a listen.

dinleyelim.

- Pyjamas, we get into pyjamas.

- Pijama, pijama giyiyoruz.

(male laughing) - Oh fun.

- We get into our Christmas pyjamas,

(erkek gülüyor) - Ah eğlenceli.

- Noel pijamalarımızı giyiyoruz,

I got a Christmas jumper a few years ago

birkaç yıl önce İrlandalı bir şirketten bir Noel kazağım var

from this Irish company, can't remember the name of them,

, adını hatırlayamıyorum

but it says "Happy Birthday Jesus" on it.

ama üzerinde "Doğum Günün Kutlu Olsun İsa" yazıyor.

I just found it really funny. - That's very sweet.

Gerçekten komik buldum. - Bu çok tatlı.

- So I wear that and we just eat all day

- O yüzden onu giyiyorum ve bütün gün yemek yiyoruz,

and have a few tipples, and watch movies,

biraz içki içiyoruz ve film izliyoruz,

- That's so good. - 'Cause I think

that's what everyone does,

- Bu çok güzel. - Çünkü bence

herkesin yaptığı bu,

just watch movies. - Do you have a favourite?

sadece film izlemek. - Favorin var mı?

- So one characteristic that I really noticed

- Aksanında gerçekten fark ettiğim bir özellik,

with her accent is she almost whistles her Ts in a way.

neredeyse T'lerini bir şekilde ıslık çalıyor.

And I would say eat, but she says eat,

Ben de ye derdim ama o,

almost as if she hasn't completely closed the gap

sanki damağıyla dili arasındaki boşluğu tam olarak kapatmamış gibi, ye diyor

between the roof of her mouth and her tongue.

.

Eat, I find that very, very pleasant to hear

Yiyin,

the way she says the, I sound,

Irish, Irish.

İrlandalı, İrlandalı gibi konuştuğunu duymak bana çok ama çok hoş geliyor.

Beautiful, let's listen again.

Güzel, tekrar dinleyelim.

- Pyjamas, we get into pyjamas.

- Pijama, pijama giyiyoruz.

(male laughing) - Oh fun.

(erkek gülüyor) - Ah eğlenceli.

- We get into our Christmas pyjamas,

- Noel pijamalarımızı giyiyoruz,

I got a Christmas jumper a few years ago

birkaç yıl önce İrlandalı bir şirketten bir Noel kazağım var

from this Irish company, can't remember the name of them,

, adını hatırlayamıyorum

but it says "Happy Birthday Jesus" on it.

ama üzerinde "Doğum Günün Kutlu Olsun İsa" yazıyor.

I just found it really funny. - That's very sweet.

Gerçekten komik buldum. - Bu çok tatlı.

- So I wear that and we just eat all day

- O yüzden onu giyiyorum ve bütün gün yemek yiyoruz,

and have a few tipples, and watch movies,

biraz içki içiyoruz ve film izliyoruz,

- That's so good. - 'Cause I think

- Bu çok güzel. - Çünkü bence

that's what everyone does,

herkesin yaptığı bu,

just watch movies. - Do you have a favourite?

sadece film izlemek. - Favorin var mı?

- A tipple is an informal kind of slang word for a drink.

- Bir sarhoş, bir içki için gayri resmi bir argo kelimedir.

It don't always mean alcoholic, but the way she's saying it,

Her zaman alkolik anlamına gelmez, ama söyleme şekli,

I think she's meaning we're naughty, we have a cheeky drink.

bence yaramaz olduğumuzu, arsız bir içki içtiğimizi kastediyor.

Tipple, do you fancy a tipple?

Tipple, bir içki ister misin?

What's your tipple is what's your favourite drink.

Bahşişiniz nedir, en sevdiğiniz içecek nedir?

Next at number five, at the midway point,

Beş numarada, orta noktada,

we have Shilpa Shetty and she's speaking English

Shilpa Shetty var ve

with an Indian accent.

Hint aksanıyla İngilizce konuşuyor.

And I asked some of my Indian followers

Bazı Hintli takipçilerime

where they would kind of place her accent

aksanını nereye yerleştireceklerini sordum

and I got various responses,

ve çeşitli yanıtlar aldım,

but in general people said,

ancak genel olarak insanlar,

well, she's from the south of India.

o Hindistan'ın güneyinden olduğunu söyledi.

So it's kind of like Southern Indian English in a way.

Yani bir bakıma Güney Hindistan İngilizcesi gibi. Bir

Let's have a listen.

dinleyelim.

- Honestly, it wasn't that contrived.

- Dürüst olmak gerekirse, o kadar yapmacık değildi.

It has to come from fun.

Eğlenceden gelmeli.

And then you realise with the encouragement

Ve sonra

and the likes on these various social media handles

bu çeşitli sosyal medya kollarındaki cesaretlendirme ve beğenilerle

that they're liking what you're doing

yaptıklarınızı beğendiklerini fark ediyorsunuz

and then you're like, "Okay, let me just do this again."

ve sonra "Tamam, izin ver bunu tekrar yapayım" diyorsunuz.

And then that again becomes a trend.

Ve sonra bu yine bir trend haline gelir.

For example, the Sunday Binges, I mean it was just a,

Örneğin, Sunday Binges, demek istediğim bu sadece bir,

it was just really one of those one off,

gerçekten

crazy things that I did on a Sunday

bir Pazar günü

to prove my proof to my friend that I do eat.

arkadaşıma yemek yediğimi kanıtlamak için yaptığım çılgınca şeylerden biriydi.

- With Shilpa's accent,

- Shilpa'nın aksanıyla, benim dikkatimi

what really sticks out to me is the vowel sounds.

çeken şey ünlüler.

I say social with an O sound.

O sesiyle sosyal diyorum.

She says it more with an o sound, social,

Daha çok o sesiyle söylüyor, kulağa

which sounds a bit like Northern English.

biraz Kuzey İngilizcesi gibi geliyor.

And also the R sound.

Ve ayrıca R sesi.

I really struggled to reproduce the R sound

that is common in Indian English accents.

Hint İngilizcesi aksanlarında yaygın olan R sesini yeniden üretmek için gerçekten mücadele ettim.

But you can hear when she says trend,

Ama trend dediğini duyabiliyorsunuz, ben

I say r, trend, and hers is more of a trend

r diyorum, trend ve onunki daha çok bir trend,

with the word realise she says, realise,

fark et, fark et, diyor

and it's that R sound again?

ve yine o R sesi mi?

And I kid you not, I cannot do it.

Ve seni kandırmıyorum, yapamam.

I'll just sit at home, go r, r, r, trying to do it.

Sadece evde oturacağım, r, r, r, yapmaya çalışacağım.

Let's listen again, but this time with subtitles.

Tekrar dinleyelim ama bu sefer altyazılı.

- Honestly, it wasn't that contrived.

- Dürüst olmak gerekirse, o kadar yapmacık değildi.

It has to come from fun.

Eğlenceden gelmeli.

And then you realise with the encouragement

Ve sonra

and the likes on these various social media handles

bu çeşitli sosyal medya kollarındaki cesaretlendirme ve beğenilerle

that they're liking what you're doing

yaptıklarınızı beğendiklerini fark ediyorsunuz

and then you're like, "Okay, let me just do this again."

ve sonra "Tamam, izin ver bunu tekrar yapayım" diyorsunuz.

And then that again becomes a trend.

Ve sonra bu yine bir trend haline geliyor.

For example, the Sunday Binges, I mean it was just a,

Örneğin, Sunday Binges, demek istediğim bu sadece bir,

it was just really one of those one off,

gerçekten

crazy things that I did on a Sunday

bir Pazar günü

to prove my proof to my friend that I do eat.

arkadaşıma yemek yediğimi kanıtlamak için yaptığım çılgınca şeylerden biriydi.

- Okay at number four, we've had quite a few females.

- Tamam, dört numarada epeyce kadınımız oldu. Bir

We've got another male.

erkek daha bulduk.

This man is right, all right, all right.

Bu adam haklı, tamam, tamam.

I wonder if you've guessed who he is.

Kim olduğunu tahmin ettin mi merak ediyorum.

It is Matthew McConaughey,

speaking with his gorgeous Texan accent.

Muhteşem Teksas aksanıyla konuşan Matthew McConaughey.

Have a listen.

Bir dinle.

- Yes, McConaughey here,

- Evet, McConaughey burada

and I want to welcome you to my YouTube channel.

ve YouTube kanalıma hoş geldiniz demek istiyorum .

It's a destination where I'm gonna share who am,

Kim olduğumu,

who I'm not, what I believe in, what I don't.

kim olmadığımı, neye inanıp neye inanmadığımı paylaşacağım bir yer.

What I'm doing, what I'm not doing.

Ne yapıyorum, ne yapmıyorum. Yol boyunca yararlı ve yapıcı bulduğum

Along with some approaches to life

bazı hayata yaklaşımlarla birlikte

that I've found useful and constructive along the way.

.

- Do you hear, he said YouTube as well.

- Duyuyor musun, YouTube da dedi.

That's like Chris Hemsworth.

Chris Hemsworth gibi.

He said new, YouTube, for me and RP, it would be new.

Yeni dedi, YouTube benim için ve RP için yeni olur.

And for YouTube,

Ve YouTube için

we actually say YouTube.

aslında YouTube diyoruz. Bir

Kind of a ch sound, that T, U together

tür ch sesi, bu T, U birlikte

becomes a ch, YouTube.

bir ch, YouTube olur.

YouTube for him, YouTube for us.

Onun için YouTube, bizim için YouTube. Bunu yaparken

Another thing I picked up on as he said doing,

fark ettiğim başka bir şey de ,

so he's saying an n sound instead of an ng sound,

as I would say at the end of an -ing word.

benim -ing kelimesinin sonunda söyleyeceğim gibi, ng sesi yerine n sesi söylüyor olması.

Doing, doing.

yapıyor, yapıyor.

Let's have a listen again with the subtitles.

Altyazılı tekrar dinleyelim.

- Yes, McConaughey here,

- Evet, McConaughey burada

and I want to welcome you to my YouTube channel.

ve YouTube kanalıma hoş geldiniz demek istiyorum .

It's a destination where I'm gonna share who am,

Kim olduğumu,

who I'm not, what I believe in, what I don't.

kim olmadığımı, neye inanıp neye inanmadığımı paylaşacağım bir yer.

What I'm doing, what I'm not doing.

Ne yapıyorum, ne yapmıyorum. Yol boyunca yararlı ve yapıcı bulduğum

Along with some approaches to life

bazı hayata yaklaşımlarla birlikte

that I've found useful and constructive along the way.

.

- Okay at number three, we have Cyndi Lauper,

- Tamam, üç numarada Cyndi Lauper var,

she speaks with a very strong New York accent.

çok güçlü bir New York aksanıyla konuşuyor.

- I put my mom in the video

- Videoya annemi koydum

and I tried to put as many different races of women

ve

that represent New Yorkers, that's how we live.

New Yorkluları temsil eden birçok farklı ırktan kadın koymaya çalıştım, biz böyle yaşıyoruz.

Together and, (audience clapping)

Birlikte ve (izleyiciler alkışlar)

I was always watching MTV honestly, Wendy,

Dürüst olmak gerekirse, her zaman MTV izliyordum, Wendy

and it was either,

ve ya,

it was very segregated to me and I just thought,

benim için çok ayrılmıştı ve ben sadece

"Hells bells, let's just mix it up."

"Cehennem çanları, hadi karıştıralım" diye düşündüm.

- She's very cool.

- O çok havalı.

For me the biggest giveaway

Benim için New York'lu birinin verdiği en büyük hediye,

that somebody is from New York is the way they say New York.

New York'u söyleme şeklidir. Onu

Did you hear her?

duydun mu?

She says, New York, York like that,

New York, York böyle,

New York, York, is hard to do.

New York, York yapmak zor diyor.

See if you can pick it up

Bakalım

when we watch it the second time with subtitles.

ikinci kez altyazılı izlediğimizde anlayabilecek misin?

- I put my mom in the video

- Videoya annemi koydum

and I tried to put as many different races of women

ve

that represent New Yorkers, that's how we live.

New Yorkluları temsil eden birçok farklı ırktan kadın koymaya çalıştım, biz böyle yaşıyoruz.

Together and, (audience clapping)

Birlikte ve (izleyiciler alkışlar)

I was always watching MTV honestly, Wendy,

Dürüst olmak gerekirse, her zaman MTV izliyordum, Wendy

and it was either,

ve ya,

it was very segregated to me and I just thought,

benim için çok ayrılmıştı ve ben sadece

"Hells bells, let's just mix it up."

"Cehennem çanları, hadi karıştıralım" diye düşündüm.

- With the word thought as well,

- Düşünce kelimesiyle de,

thought, that's very distinctive characteristic.

düşünce, bu çok ayırt edici bir özelliktir.

And number two,

Ve ikinci olarak,

we have the accent that you voted

second easiest to understand, it's a Victoria Secret model.

anlaşılması en kolay ikinci olarak oyladığınız aksana sahibiz, bu bir Victoria Secret modeli.

She is called Candice Swanepoel, I'm hoping that's right.

Adı Candice Swanepoel, umarım doğrudur.

If anyone's from South Africa,

Güney Afrikalı biri varsa,

because she speaks with a south African accent,

çünkü Güney Afrika aksanıyla konuşuyor,

please could you correct me

lütfen beni düzeltin

and give me some advice in the comment section.

ve yorum bölümünde bana biraz tavsiyede bulunun .

Swanepoel, I did look it up,

Swanepoel, baktım

but it was a journalist saying it and we all know that

ama bunu bir gazeteci söylüyordu ve hepimiz biliyoruz ki

journalists don't always get everything right.

gazeteciler her zaman her şeyi doğru anlamazlar.

Now, I will say in this clip,

Şimdi, bu klipte söyleyeceğim,

Candice speaks very slowly and clearly,

Candice çok yavaş ve net konuşuyor,

so that could have influenced the result.

bu da sonucu etkileyebilirdi.

But I love the South African accent.

Ama Güney Afrika aksanını seviyorum.

One of my closest friends is from South Africa.

En yakın arkadaşlarımdan biri Güney Afrikalı.

In fact, two of them actually, great people.

Aslında, ikisi aslında harika insanlar.

- I had so much fun doing those looks,

- O bakışları yaparken çok eğlendim,

I mean, I didn't feel like a fit model at all.

yani kendimi hiç fit bir model gibi hissetmiyordum.

I just had so much fun trying everything on like

Her şeyi denerken çok eğlendim, sanki çok

it's such a lovely experience.

hoş bir deneyimmiş gibi.

And you asked me earlier if I thought about

Ve daha önce bana

the different outfits that I didn't get, not at all.

hiç almadığım farklı kıyafetleri düşünüp düşünmediğimi sormuştun.

I was just, happy to be a part of the family.

Ailenin bir parçası olduğum için mutluydum.

- So for me what's very distinctive is her vowel sounds

- Yani benim için çok ayırt edici olan, ünlü sesleri

and the way she pronounces them, for example,

ve onları telaffuz etme şekli , örneğin,

I would say at all,

diyebilirim ki,

hers is very graceful way, at all.

onunki hiç de çok zarif bir yol.

I say at, she says more of a at,

at diyorum, daha çok a diyor,

it is hard to put my finger on it,

parmağımı koymak zor,

but I feel like her vowel sounds are almost a bit shortened,

ama sesli harflerinin neredeyse biraz kısa olduğunu hissediyorum, bu

so it sounds choppier when she speaks.

yüzden konuştuğunda kulağa daha kesik kesik geliyor.

Have another listen with subtitles

Altyazılı bir kez daha dinleyin

and see how much you understand.

ve ne kadar anladığınızı görün.

- I had so much fun doing those looks,

- O bakışları yaparken çok eğlendim,

I mean, I didn't feel like a fit model at all.

yani kendimi hiç fit bir model gibi hissetmiyordum.

I just had so much fun trying everything on like

Her şeyi denerken çok eğlendim, sanki çok

it's such a lovely experience.

hoş bir deneyimmiş gibi.

And you asked me earlier if I thought about

Ve daha önce bana

the different outfits that I didn't get, not at all.

hiç almadığım farklı kıyafetleri düşünüp düşünmediğimi sormuştun.

I was just, happy to be a part of the family.

Ailenin bir parçası olduğum için mutluydum.

- Very graceful.

- Çok zarif.

Finally, let's talk about the accent that you voted

Son olarak, bir

as number one,

numara olarak oyladığınız aksandan bahsedelim,

the easiest to understand, it is the Scottish,

en kolay anlaşılır olanı, Karen Gillan'ın konuştuğu İskoç,

sort of Edinburgh accent spoken by Karen Gillan.

Edinburgh aksanı .

Now, as with all accents,

Şimdi, tüm aksanlarda olduğu gibi,

there are various different strengths

çeşitli farklı güçler var

and she is on an American talk show.

ve o bir Amerikan talk şovunda.

So she might have adapted her accent slightly

Bu yüzden aksanını

to the situation,

duruma biraz uyarlamış olabilir,

but you can definitely hear strong characteristics

ancak orada kesinlikle

of the Scottish and Edinburgh accent in there.

İskoç ve Edinburgh aksanının güçlü özelliklerini duyabilirsiniz. Bir

Let's have a listen.

dinleyelim.

- What do you eat there on Christmas?

- Noel'de orada ne yersin?

- Well, I eat, this is not just Christmas,

- Yiyorum, bu sadece Noel değil,

but this is every single morning, black pudding.

her sabah siyah muhallebi.

Do you know what that is? - No.

Bunun ne olduğunu biliyor musun? - Hayýr.

- Does anyone know what that is here?

- Bunun ne olduđunu bilen var mý?

(audience cheering)

(izleyiciler tezahürat yapar)

Okay, there are two fans who love black pudding.

Tamam, siyah muhallebi seven iki hayran var.

So I don't think I can eat it anymore

Bu yüzden artık yiyebileceğimi sanmıyorum

'cause I just Googled what it's made of

çünkü

like before I came on stage and it's,

sahneye çıkmadan önce nasıl yapıldığını Google'da arattım ve

the main ingredient is fresh pigs blood.

ana malzemesi taze domuz kanı.

- She's talking about black pudding.

- Siyah pudingten bahsediyor. Birleşik Krallık'ta

It's a typical sausage in the UK and it's made from blood,

tipik bir sosistir ve kandan yapılır,

basically, I know there are versions in Spain

temelde İspanya'da

which contained blood and rice, Morcilla,

kan ve pirinç içeren versiyonları olduğunu biliyorum, Morcilla

and it is nice, but it's not to everyone's taste.

ve güzel ama herkesin damak tadına uygun değil.

I personally think it's good to use waste parts

Şahsen

of the animal that might not be used elsewhere.

hayvanın başka yerde kullanılmayan atık kısımlarını kullanmanın iyi olduğunu düşünüyorum.

Other people can't get their head around that.

Diğer insanlar buna akıl erdiremezler.

So a strong characteristic of her accent

Bu yüzden aksanının güçlü bir özelliği,

is the way she says, as I say, A, hers is more of an e.

söylediğim gibi , A, onunki daha çok e'dir.

So for example, I made, and she would say made.

Yani mesela ben yaptım, o yaptı derdi.

Also did you notice when she says morning, as I would say,

Bir de fark ettiniz mi sabah derken, dediğim gibi

she said morning with an n instead of an -ing

sabah -ing yerine n ile dedi,

as I would say with an -ing word,

benim -ing kelimeyle dediğim gibi, bunu yapan

we had another accent that did that as well, didn't we?

başka bir aksanımız daha vardı değil mi?

Matthew McConaughey, he said doing,

Matthew McConaughey, bunu yaptığını söyledi,

I think it's quite common to do that.

bence bunu yapmak oldukça yaygın.

What you're doing?

Ne yapıyorsun?

In fact, I would say that actually quite frequently,

Aslında,

if I'm talking to someone casually.

biriyle gelişigüzel konuşuyorsam, bunu oldukça sık söylerdim.

What're you doing,

Ne yapıyorsun,

what're you doing?

ne yapıyorsun? Bunun

Instead of what are you doing?

yerine ne yapıyorsun?

Let's listen again, once more with subtitles,

Tekrar dinleyelim, bir kez daha altyazılı olarak,

- What do you eat there on Christmas?

- Noel'de orada ne yenir?

- Well, I eat, this is not just Christmas,

- Yiyorum, bu sadece Noel değil,

but this is every single morning, black pudding.

her sabah siyah muhallebi.

Do you know what that is? - No.

Bunun ne olduğunu biliyor musun? - Hayýr.

- Does anyone know what that is here?

- Bunun ne olduđunu bilen var mý?

(audience cheering)

(izleyiciler tezahürat yapar)

Okay, there are two fans who love black pudding.

Tamam, siyah muhallebi seven iki hayran var.

So I don't think I can eat it anymore

Bu yüzden artık yiyebileceğimi sanmıyorum

'cause I just Googled what it's made of

çünkü

like before I came on stage and it's,

sahneye çıkmadan önce nasıl yapıldığını Google'da arattım ve

the main ingredient is fresh pigs blood.

ana malzemesi taze domuz kanı.

- Yeah, so you voted that to be the easiest to understand,

- Evet, yani bunu anlaşılması en kolay olarak oyladınız,

but I will say it was very tight

ama

between the South African accent and the Scottish accent.

Güney Afrika aksanı ile İskoç aksanı arasında çok sıkı olduğunu söyleyeceğim.

That is it for today's accent analysis,

Bugünkü aksan analizimiz bu kadar,

I hope you enjoyed it and I hope you learned something.

umarım beğenmişsinizdir ve umarım bir şeyler öğrenmişsinizdir.

I'm really, really enjoying these videos.

Bu videolardan gerçekten ama gerçekten keyif alıyorum.

If you have any recommendations for accents

Aksanlar için

that I should look at or different ways

bakmam gereken herhangi bir öneriniz varsa veya

I should do the survey, 'cause it's hard to make it fair.

anketi yapmam gereken farklı yollar varsa, çünkü onu adil hale getirmek zor.

I must say.

Söylemeliyim.

Or if there are any celebrities

Ya da bakmamı istediğiniz ünlüler varsa

that you'd like me to take a look at,

please put it down in the comment section below.

aşağıdaki yorum kısmına yazabilirsiniz. Bi '

I will take a look at it.

bakacağım.

Don't forget to download the free PDF

that goes with today's lesson.

Bugünün dersiyle birlikte gelen ücretsiz PDF'yi indirmeyi unutmayın.

Just click on the link in the description box,

Açıklama kutusundaki bağlantıya tıklayın,

you enter your name and your email address

adınızı ve e-posta adresinizi girin,

and it will go directly to your inbox.

doğrudan gelen kutunuza gidecektir.

And then every week after that,

Ve bundan sonraki her hafta,

you will automatically receive my PDFs.

PDF'lerimi otomatik olarak alacaksın.

Also don't forget to check out Woodpecker Learning.

Ayrıca Woodpecker Learning'e de göz atmayı unutmayın. Açıklama kutusunda

I've got the links for the App store

App Store

and the Google Play store in the description box.

ve Google Play Store için bağlantılar var .

Don't forget to check out my personal channel,

Kişisel kanalıma göz atmayı unutmayın,

I've just moved house, I've just got married.

yeni taşındım, yeni evlendim.

There's a lot going on

Çok şey oluyor

and I'm going to tell you all about it there,

ve size orada her şeyi anlatacağım,

all of the videos there are fully subtitled

oradaki tüm videolar tamamen altyazılı

and show our life here in the English countryside.

ve burada, İngiliz kırsalındaki hayatımızı gösteriyor . Hayatımızda meydana gelen büyük değişiklikler

I can't wait to share a little bit more about

hakkında biraz daha bilgi paylaşmak için sabırsızlanıyorum

the big changes that have been going on in our life.

.

Don't forget to connect with me on all of my social media.

Tüm sosyal medya hesaplarımdan benimle bağlantı kurmayı unutmayın.

I've got my Instagram and I've got my Facebook.

Instagram'ım var ve Facebook'um var.

I've also got my website englishwithlucy.co.uk,

Ayrıca,

where I've got a really cool pronunciation tool.

gerçekten harika bir telaffuz aracına sahip olduğum englishwithlucy.co.uk web sitem var.

You can click on the phonemes and hear me pronounce

Sesbirimlerine tıklayıp,

said phonemes and words that contain those phonemes.

sesbirimlerini ve bu sesbirimleri içeren sözcükleri telaffuzumu duyabilirsiniz.

E.

E.

Add.

Ekle.

No.

Hayır.

It's a lot of fun.

Çok eğlenceli.

I will see you soon for another lesson (smooches).

Yakında başka bir ders için görüşürüz (öpüşmeler).

(upbeat music)

(iyimser müzik)