10 English Love Expressions | English Vocabulary & Speaking

10 İngilizce Aşk İfadeleri | İngilizce Kelime ve Konuşma

(upbeat electronic music)

(iyimser elektronik müzik)

- Hello everyone, and welcome back to English With Lucy.

- Herkese merhaba, English With Lucy'ye tekrar hoş geldiniz.

You might have noticed my new backdrop today.

Bugünkü yeni fonumu fark etmiş olabilirsiniz.

This is a terrace that is at my flat,

Bu benim dairemdeki bir teras,

my new flat in Cambridge, and I decided to film here

Cambridge'deki yeni dairem ve burada çekim yapmaya karar verdim

because it's a nice day, and I haven't got much time,

çünkü güzel bir gün ve fazla zamanım yok, bu

so I really wanted to squeeze in an extra video.

yüzden gerçekten fazladan bir video sıkıştırmak istedim. Size

I asked you on my Instagram what sort of expressions

Instagram'da bugün ne tür ifadeler

and idioms you'd like to hear about today,

ve deyimler duymak istediğinizi sordum

and a lot of you had some really, really good suggestions.

ve birçoğunuzun gerçekten çok iyi önerileri oldu.

One caught my eye,

Bir tanesi dikkatimi çekti,

and that is idioms and expressions relating to love.

o da aşkla ilgili deyimler ve ifadeler.

Ahh, how sweet.

Ahh, ne kadar tatlı.

You really are a romantic bunch, aren't you?

Siz gerçekten romantik bir grupsunuz, değil mi?

So today, we're going to talk through

O yüzden bugün,

10 idioms that relate to love.

aşkla ilgili 10 deyim üzerinden konuşacağız.

And I think this is going to be

Ve bence bu

a really lovely positive one.

gerçekten hoş bir pozitif olacak.

Hopefully you'll leave the lesson

Umarım dersten

with a warm, fuzzy feeling.

sıcak, tüylü bir hisle ayrılırsınız.

So this lesson is going to help you improve your vocabulary.

Yani bu ders kelime dağarcığınızı geliştirmenize yardımcı olacak.

(sneezes)

(hapşırır)

(sneezes)

(hapşırır)

It will also help you with your speaking,

Ayrıca konuşmanıza da yardımcı olacaktır,

because you'll be able to communicate with native speakers,

çünkü anadili İngilizce olan kişilerle iletişim kurabilecek

and make yourself understood more effectively,

ve kendinizi daha etkili bir şekilde anlatabileceksiniz

and it will also help you with your listening,

ve ayrıca dinlemenize de yardımcı olacaktır ,

because you'll be able to understand what natives

çünkü bunu yapabileceksiniz. yerlilerin bu ifadeleri

are trying to say to you when they use these expressions.

kullandıklarında size ne söylemeye çalıştıklarını anlamak için .

However, I think you know what's coming next.

Ancak, sırada ne olacağını bildiğinizi düşünüyorum.

If you want to take your listening to the next level,

Dinlemenizi bir sonraki seviyeye taşımak istiyorsanız,

then why not try Audible.com?

neden Audible.com'u denemiyorsunuz?

I can offer you a one-month free trial,

Size bir aylık ücretsiz deneme sunabilirim,

that's an entire free audiobook,

bu tamamen ücretsiz bir sesli kitaptır

and you can use these audiobooks to practise your listening,

ve bu sesli kitapları dinleme

and your pronunciation, so you can listen to a book

ve telaffuz pratiği yapmak için kullanabilirsiniz, böylece bir kitabı

whilst reading it, and that's an amazing way

okurken onu da dinleyebilirsiniz ve bu harika bir

of creating your own listening exercise

yaratma yöntemidir. gerçekten ilgilendiğiniz kendi dinleme alıştırmanız

that you are really interested in.

.

Honestly, there are so many options,

Dürüst olmak gerekirse,

self-help, fiction, nonfiction, stories.

kendi kendine yardım, kurgu, kurgu dışı, hikayeler gibi pek çok seçenek var.

I've also left some links to books

Ayrıca dinlemenizi tavsiye ettiğim kitapların bağlantılarını da bıraktım

that I recommend you listen to.

.

There's the Harry Potter collection read by Stephen Fry,

Stephen Fry'ın okuduğu Harry Potter koleksiyonu var,

there's Sherlock, there's The Curious Incident

Sherlock var, The Curious Incident

of the Dog in the Night-Time, I can't remember if I've said

of the Dog in the Night-Time var,

that title correctly, but it's a fantastic book,

başlığı doğru mu söyledim hatırlamıyorum ama harika bir kitap

and a fantastic Broadway show in London.

ve harika bir Broadway Londra'da göster.

That one's particularly good,

Bu özellikle iyi,

because it's written from the point of view

çünkü

of an autistic boy in the first person,

otistik bir çocuğun bakış açısından birinci şahıs ağzından yazılmış,

so it's very good if you want to listen

yani

to somebody telling a story in first person,

birinci şahıs ağzından bir hikaye anlatan birini dinlemek istiyorsanız çok iyi,

so that you can then practise your storytelling,

böylece daha sonra hikaye anlatım pratiği yapabilirsiniz

and the language is every so slightly more simple.

ve dil çok biraz daha basit.

So that's a really good recommendation there.

Yani bu gerçekten iyi bir tavsiye.

It's down in the description below,

Aşağıdaki açıklamada yazıyor, ilk ay

you don't pay anything for the first month,

hiçbir şey ödemiyorsunuz,

and if you don't like it, you can cancel it.

beğenmezseniz iptal edebiliyorsunuz.

Right.

Sağ.

Let's get started with the love and romance idioms.

Aşk ve romantizm deyimleriyle başlayalım.

The first one is a match made in Heaven.

İlki, Cennette yapılan bir maç.

A match made in Heaven.

Cennette yapılan bir maç.

What do you think it means?

Ne anlama geldiğini düşünüyorsun?

Have a little think.

biraz düşün

A match made in Heaven is a couple

Cennette yapılan bir eşleşme,

that is seemingly perfect.

görünüşte mükemmel olan bir çifttir.

They are a perfect match.

Onlar mükemmel bir eşleşme.

The relationship is likely to be very, very successful.

İlişkinin çok, çok başarılı olması muhtemeldir.

They're very good for each other, very good for each other.

Birbirlerine çok yakışıyorlar , birbirlerine çok yakışıyorlar.

It's what we all aspire to be with our partners,

Hepimizin ortaklarımızla birlikte olmayı arzuladığımız şey,

a match made in Heaven.

Cennette yapılan bir eşleşme. Bir

The next one, number two, is a double date.

sonraki, iki numara, çifte randevu.

A double date.

Çifte randevu.

And you go on a double date.

Ve çifte randevuya gidiyorsun.

What do you think it is?

Sence bu ne?

A double date is a date involving two couples.

Çifte randevu, iki çifti içeren bir randevudur.

So if you and your partner go on a date, or out for dinner,

Yani siz ve partneriniz, başka bir arkadaşınız ve onların partneriyle bir randevuya, akşam yemeğine

or to the cinema, with another friend and their partner,

ya da sinemaya giderseniz ,

that's a double date.

bu çifte randevudur.

It's a really nice thing to do.

Bu gerçekten güzel bir şey.

Okay, the next one, number three, is to be an item.

Tamam, sıradaki üç numara, eşya olmak.

To be an item.

Bir eşya olmak.

Sounds really obvious, of course I'm an item.

Kulağa çok açık geliyor, tabii ki ben bir eşyayım.

I'm an object.

Ben bir nesneyim.

Don't treat me as an object.

Bana bir eşya muamelesi yapma. Bana

Don't treat me as an object!

eşya muamelesi yapma!

To be an item means that you're involved with someone.

Bir öğe olmak, birisiyle ilişki içinde olduğunuz anlamına gelir.

So it might be used in a situation like

Yani

"Are you two an item?

"Siz ikiniz bir eşya mısınız? "

"Are you two official yet?

Siz ikiniz resmi misiniz? "gibi bir durumda kullanılabilir.

"Are you really boyfriend and girlfriend,

"Siz gerçekten erkek ve kız arkadaş mısınız,

"or boyfriend and boyfriend,

"ya da erkek ve erkek arkadaş,

or girlfriend and girlfriend, or whatever?"

ya da kız ve kız arkadaş ya da her neyse?"

And you would say "Yeah, we're an item."

Ve "Evet, biz bir eşyayız" dersiniz.

It's a nice one.

It's quite slang.

Number four, you might have heard this before.

bunu daha önce duymuş olabilir.

It is to be head over heels in love.

Bu, sırılsıklam aşık olmaktır.

And this just means to be really,

Ve bu sadece birine gerçekten,

really in love with someone.

gerçekten aşık olmak anlamına gelir.

And you can also fall head over heels in love,

Ayrıca sırılsıklam aşık da olabilirsiniz ,

"I fell head over heels in love with him."

"Ben sırılsıklam aşık oldum.

Number five is to pop the question.

Beşincisi,

To pop the question.

I've never had anyone pop the question to me in person.

I've had a couple of email questions.

But to pop the question is to ask

soruyu sormak.

for somebody's hand in marriage.

El ele evlilik.

It means to ask somebody if they would like

Bu, birine

to be your husband or wife.

karınız veya kocanız olmak isteyip istemediklerini sormak anlamına gelir.

And then, number six, after popping the question,

Ve sonra, altı numara, soruyu sorduktan sonra,

you then, hopefully, tie the knot.

o zaman, umarım düğümü atarsınız. Düğümü

To tie the knot, and to tie the knot is to get married.

bağlamak ve düğümü atmak evlenmek.

So my mum and dad tied the knot 27 years ago.

Yani annem ve babam 27 yıl önce düğümü attılar.

Oh my God.

Aman Tanrım.

The next one, puppy love.

Sıradaki köpek yavrusu aşkı.

Oh my God, this one is so cute.

Aman Tanrım, bu çok tatlı.

And for my entire childhood, I thought that this was

Ve tüm çocukluğum boyunca bunun sadece bir şey olduğunu düşündüm.

just that you loved baby dogs, but it's not.

bebek köpekleri sevdiğini, ama değil.

Puppy lug,

Köpek yavrusu mu,

puppy lug?

köpek yavrusu mu?

Puppy love is adolescent romance.

Köpek aşkı ergen romantizmidir.

You're a teenager, you're young, and you feel like

Gençsin, gençsin ve erkek arkadaşın veya kız arkadaşınla dünyanın

the most important, most in love, most romantic person

en önemli, en aşık, en romantik insanı gibi hissediyorsun

in the world with your boyfriend or girlfriend,

and nothing else matters, all that matters

ve başka hiçbir şeyin önemi yok, önemli olan tek şey

is your love for that person, that's puppy love,

o kişiye olan sevgin. Bu köpek yavrusu sevgisidir,

because it's not necessarily, I'm not gonna say real,

çünkü bu ille de gerçek demeyeceğim

'cause feelings can feel really, really strong,

çünkü duygular gerçekten çok güçlü hissettirebilir,

especially when you're young,

özellikle gençken,

but it's not maybe the most logical thing on Earth.

ama bu belki de dünyadaki en mantıklı şey değil. Bir

The next one, number eight, a blind date.

sonraki, sekiz numara, kör randevu. Kör

A blind date.

bulusma.

What is a blind date?

Kör randevu nedir?

Now, it could be a date that can't see,

Şimdi, göremeyen bir tarih olabilir

but not in an idiomatic sense.

ama deyimsel anlamda değil.

A blind date is when somebody else chooses somebody for you,

Kör randevu, bir başkasının sizin için birini seçmesi

and sets you up.

ve size tuzak kurmasıdır.

When somebody sets you up, that's a good phrasal verb,

Biri seni kurduğunda, bu iyi bir fiil öbeğidir,

to set up, they set you up on a date with somebody

ayarlamak için, seni tanımadığın biriyle randevuya ayarlarlar

that you don't know, and so you both arrive at this date,

ve böylece ikiniz de bu tarihe gelirsiniz

and it's the first time you've met each other.

ve bu ilk kez tanışmış olursunuz. birbirine göre.

So that's a blind date.

Yani bu bir kör randevu.

It can be quite a risky thing,

to leave your love life in the hands of somebody else.

Aşk hayatını başka birinin ellerine bırakmak oldukça riskli bir şey olabilir.

Number nine, to be on the rocks.

Dokuz numara, buzlu olmak.

To be on the rocks.

Kayaların üzerinde olmak.

This one's not so nice.

Bu pek hoş değil.

If your relationship is on the rocks,

İlişkiniz sallantıdaysa,

it means there's problems with the relationship,

bu, ilişkide sorunlar olduğu

and you might break up soon.

ve yakında ayrılabileceğiniz anlamına gelir. Pek

It's not going well.

iyi gitmiyor.

So you definitely don't want your relationship

Yani ilişkinizin

to be on the rocks, but if it is on the rocks,

sallantıda olmasını kesinlikle istemezsiniz, ama eğer ilişki sallantıdaysa,

then hopefully you'll be able to sort it out,

o zaman umarım onu ​​da halledersiniz,

another good phrasal verb there, sort it out,

başka bir iyi deyimsel fiil, çözer

and fix the problems.

ve sorunları giderirsiniz.

And the final one, to get hitched.

Ve sonuncusu, evlenmek.

To get hitched.

Evlenmek için.

To get hitched is exactly the same as to tie the knot.

Evlenmek, düğüm atmakla tamamen aynıdır.

It means to get married.

Evlenmek demektir.

Right guys, that's it for today's lesson.

Pekala çocuklar, bugünkü dersimiz bu kadar.

Don't forget to sign up for your free trial at Audible.com.

Audible.com'da ücretsiz denemeniz için kaydolmayı unutmayın.

The link is in the description box.

Bağlantı, açıklama kutusundadır.

Also, don't forget to connect with me

Ayrıca,

on all of my social media.

tüm sosyal medya hesaplarımdan benimle bağlantı kurmayı unutmayın.

I've got my Facebook, my Instagram, and my Twitter,

Facebook'um, Instagram'ım, Twitter'ım

and my P.O. box as well, so you guys can send me letters,

ve P.O.'m var. kutu da, bu yüzden bana mektup gönderebilirsiniz,

because I know a couple of you have been asking

çünkü birkaçınızın bana

if you can send me cards for my birthday,

doğum günüm için kart gönderip gönderemeyeceğinizi sorduğunu biliyorum

and yes you can.

ve evet gönderebilirsiniz.

You don't have to, that is so kind.

Buna gerek yok, çok naziksiniz.

My birthday's the 10th of June, that's my P.O. box,

Doğum günüm 10 Haziran, bu benim P.O. kutu,

if you want to send me a card, that would be lovely,

bana bir kart göndermek istersen , bu çok hoş olur

and I always make an effort to reply

ve şu anda bana mektup gönderen herkese cevap vermeye her zaman çaba gösteririm

to anybody who sends me letters at present.

.

I hope you enjoyed the lesson,

Umarım dersi beğenmişsinizdir,

I hope you learnt something,

umarım bir şeyler öğrenmişsinizdir

and I will see you very, very soon for another one.

ve çok ama çok yakında başka bir derste görüşmek üzere.

Mwah!

Mwah!

(upbeat electronic music)

(iyimser elektronik müzik)