MISS or LOSE or MISSING? - Differences and Collocations | English Grammar Lesson

(slow music)

intro

- Hello everyone and welcome back to English With Lucy.

Herkese merhaba ve English With Lucy'ye hoşgeldiniz.

Today, I've got another grammar, slash,

Bugün sizin için farklı bir dilbilgisi ve

vocabulary lesson for you.

kelime bilgisi dersim var.

It's all about the difference between to miss and to lose

Ders ''to miss'' ve ''to lose'' arasındaki fark hakkında

and also, to be missing, which can be very confusing.

ve aynı zamanda kafa karıştırıcı olabilen '' to be missing'' hakkında.

Before we get started, I would just like to thank

Başlamadan önce bugünkü videonun sponsoruna

the sponsor of today's video.

teşekkür etmek istiyorum:

It is italki, italki is an online

italki. Kendisi bir online

language learning platform.

dil öğrenme platformudur.

They have this huge database of all of the teachers

Tüm öğretmenlerin, tahmin edebileceğiniz

you can imagine for almost every single language

her dil için devasa bir veritabanı

under the sun.

var

I tried it out myself to learn a little bit of Indonesian.

Ben kendim biraz Endonezyaca öğrenmek için denedim.

That video will be coming up.

Videosu da gelecek.

That will be exciting.

Çok heyecanlıydı.

I was blown away by the quality

Kalitesi ve fiyatı

and I was blown away by the prices.

beni hayli şaşırttı.

You can learn it anywhere, anytime, any day of the week.

Haftanın herhangi günü herhangi bir yerde öğrenebilirsiniz.

They've given me a special offer to pass on to you guys.

Size iletmem için bana özel bir teklif verdiler.

You can get $10 worth of italki credits for free

Kaydolup ilk 10$ ınızı kazandığınızda

when you sign up and make your first $10 purchase.

bedavaya 10$ değerinde italki kredisi kazanabilirsiniz.

So, it's like a buy one get one free on lessons.

Bir nevi bir alana bir bedava hesabı.

All you have to do to claim this offer

Teklifi kabul etmek için yapmanız gereken

is click on the link in the description box.

tek şey açıklamadaki linke tıklamak.

Right, let's get started with the lesson.

Pekala, hadi derse geçelim.

Now, on your language, you might have separate words

''to miss'' ve ''to lose'' için dilinizde farklı kelimeler

for to miss and to lose.

olabilir.

However, in lots of languages across the globe,

Ama dünyadaki birçok dilde

to miss and to lose are the same word,

''to miss'' ve ''to lose'' aynı kelimeler

which makes it incredibly confusing

ve bu İngilizce öğrenmeye çalışanlar için

for those who are trying to learn english.

inanılmaz kafa karıştırıcı oluyor.

There are so many words in the english language

İngilizcede bunun gibi bir sürü kelime var

that are like this, there are make and do,

tıpkı ''make '' ve ''do'', ''miss ve ''lose'',

miss and lose, earn and win.

''earn'' ve ''win'' gibi.

So many words where we have two or three

Bunlar için bizde iki, üç, dört

or four words for this but in other languages,

kelime varken diğer dillerde

there's just one word.

sadece bir tane var.

But I'm going to clarify exactly

Ama ben size tam olarak ne zaman

when you should use miss, when you should use lose

''miss'', ne zaman ''lose'' ve ne zaman ''to be missing''

and when you can use to be missing as well.

kullanacağınızı açıklayacağım.

So, I'm going to start by going through

İlk olarak 'miss'' i kullanmanız gereken

all of the situations in which you should use miss,

tüm durumların üzerinden geçeceğim

and then I'm going to give you

ve sonra size ekstra günlük konuşma

some extra little collocations

cümleleri vereceğim

and miscellaneous phrases as well.

ve aynı zamanda karışık ifadeler vereceğim

And then I'll go through all of the situations

Sonra ''lose'' u kullanacağınız tüm durumları

in which you would use to lose, and of course,

ve tabii ki bazı ekstra günlük konuşma cümleleri

some extra collocations and phrases using lose.

ve ifadelerin üzerinden geçeceğim

Finally, we'll go through to be missing

Son olarak ''to be missing'' i inceleyeceğiz

and compare it to lose, because sometimes,

ve ''lose'' ile karşılaştıracağız çünkü

it can be used in a really, really similar way.

cidden çok benzer şekilde kullanılabiliyorlar

So, yes, this lesson should be very clear,

Evet, bu ders çok açık olacaktır ve

it should help you.

size yardımcı olacaktır

If you do have any questions, put it down

Sorunuz olursa yorum kısmına yazın

in the comments below and I would love

ve aynı zamanda dilinizde bu kelimeler

to hear about what you use for miss and lose

için ne kullandığınızı duymayı

in your languages as well.

isterim.

So please put that in the comments section.

Bu yüzden lütfen bunları yorumlarda bildirin.

Do you have just one word or do you have separate words?

Sadece bir kelime mi var yoksa ayrı kelimeler mi falan.

Let's get started with the lesson.

Derse başlayalım.

So there are three situations in which you would use miss.

''miss'' i kullanacağınız üç durum var.

The first one is to miss an event or an opportunity.

İlki bir fırsatı ya da etkinliği kaçırmak.

This means you might arrive too late

Yani bir etkinliğe ya da davete çok

to attend an event or opportunity

geç kalabilrisinz ya da

or you might just not attend the event or opportunity.

direk katılmayadabilirisiniz.

So, it can mean to arrive too late

Yani çok geç kalmak ya da

or to just totally not attend.

bilerek katılmamak anlamına gelebilir.

So, you could miss a class or a lesson.

Bir dersi ya da

You could miss a deadline.

son teslim tarihini kaçırabilirisiniz.

You could miss an appointment or a meeting.

Bir randevuyu ya da görüşmeyi kaçırabilirsiniz.

You could miss a party or you could miss a sports match

Bir partiyi ya da spor maçını kaçırabilirsiniz

or a show or concert.

ya da gösteri ya da konseri.

You could arrive too late to watch that sports match

O spor maçını izlemek için çok geç kalabilrisiniz

or you could just totally not attend the sports match.

ya da bilerek katılmayabilirsiniz.

So, if someone asks me, "Did you watch

Yani eğer birisi bana derse ki:

"the football last night?"

''Sünkü dünkü maçı seyrettin mi?''

I could say, no, I missed it.

Hayır, kaçırdım (miss) diyebilirim.

So, it could mean that I got home too late to watch it on TV

Yani bu izlemek için eve vaktinde varamadım ya da

or I just didn't watch it, or I didn't watch it

bilerek izlemedim ya da izlemek istedim

but I had intended to watch it.

ama izlemedim anlamına gelebilir.

Now, bear that sports match one in your mind

Yalnız bu spor maçını aklınızda tutun

because we're going to talk about it a little bit later on.

çünkü az sonra üzerinde biraz konuşacağız.

It can also refer to not hearing

Bu durumun içine aynı zamanda

or not seeing something as well.

bir şeyi görmemeyi yada duymamayı da ekleyebilriz.

So, if I miss the game, I didn't see the game.

Yani eğer bir maçı kaçırdıysam (miss) görmemişimdir

Or if I missed what you were saying,

ya da dediğinizi kaçırdıysam (miss)

I didn't hear what you were saying.

duymamışımdır.

The next situation in which we use miss

Bir sonraki durum ulaşım için.

is for transport and this means

Bu bir ulaşım aracı için geç

to arrive too late for transport.

kalmak anlamına gelir.

I used to work a lot with Spanish students

Londra'da İngilizce öğrenen İspanyol öğrencilerle

who were learning english in London

çok çalışırdım ve dersime geç kalınca

and they would arrive late to my lessons and say,

''üzgünüm otobüsü kaybettim ( lose) ''

"Sorry, I lost the bus."

derlerdi.

And it should be miss because miss is used

Burda ''miss'' denmeli çünkü bir ulaşım aracı

when you arrive too late for transport.

için geç kaldığınızda ''miss''kullanılır.

So, you could miss a bus, a flight,

Yani örneğin bir otobüsü, uçuşu,

a plane, you could miss a train, for example.

uçağı, treni kaçırabilirsiniz.

The final situation is to miss somebody or something

Son durum birini ya da bir şeyi özlemek (miss)

and this means to feel sad when someone

Bu birisi ya da bir şey artık yanınızda olmadığı

or something isn't near you anymore,

için üzgün hissettiğiniz anlamındadır.

or you don't do something anymore.

ya da bir şeyi artık yapmadığınızda

So you could miss your friends, you could miss your family,

Yani arkadaşlarınız, ailenizi, bazı şeylerin eski halini

you could miss the way things used to be.

özleyebilirsiniz (miss).

You could miss a dress that you don't have anymore.

Artık olmayan bir elbisenizi özleyebilirsiniz (miss).

You could miss going to the cinema

Örneğin anneannenizle sinemaya gitmeyi

with your grandma, for example.

özleyebilirsiniz.

Now, a couple more collocations with miss.

Şimdi bazı günlük konuşma cümleleri.

You could miss the point.

Bir şeyi anlamayabilirsniz (miss the point)

If I say to you, you've totally missed the point.

Eğer size ''you've totally missed the point'' diyorsam

It means you haven't understood

söz konusu diyaloğu ya da bir şeyi

the point of this conversation

niye yaptığımızı anlamadığınız

or the reason why we're doing this.

anlamına gelir.

You can miss a target, which means,

Bir hedefi, yani cidden büyük bir hedefi

well literally, a bullseye target.

ıskalayabilirsiniz (miss)

You could either hit the target or you can miss it.

Bir hedefi ya vurursunuz ya da kaçırırsınız.

If you miss a target or an objective,

Eğer bir görevi yad a hedefi kaçırırsanız ( miss)

it means you don't achieve what you were hoping to achieve.

umduğunuz şeyi başaramadığnız anlamına gelir.

You can miss your chance and this means

Şansınızı kaçırabilirsiniz ve bu

that you lose out on, you don't take the opportunity

hakkınızı kaybettiğiniz ya da bir şey için

for something and to miss your chance,

fırsatı elde edemediğiniz anlamına gelir.

it relates to what we were saying

Etkinliklerden falan konuşurken

about opportunities and events.

söylenir.

If you miss your chance to enter a competition, for example,

Mesela bir yarışmaya girme şansını kaçırırsanız

you have missed the opportunity to enter that competition.

o yarışmaya girme fırsatını kaçırmışsınızdır.

Right, let's move to lose.

Peki, şimdi ''lose'' a geçelim.

One thing I just want to remind you

Buna başlamadan önce bir şeyi

before we get started on lose is spelling.

hatırlatmak istiyorum: yazılış.

When I used to mark students exam papers,

Öğrencilerin sınav kağıtlarını okurken

they would lose out on marks 'cause they would spell

'lose'' u ''loose'' diy yazarlardı ve

to lose with two o's.

puan kaybederlerdi.

Now, listen to this.

Şimdi dinleyin:

Lose, loose.

lose, loose

Loose means something is not tight.

Loose gevşek demektir.

It's an adjective.

Bir sıfattır

Lose is the verb that we're going to be talking about today.

Lose ise bugün bahsedeceğimiz fiil.

So, be wary of the pronunciation

Bu yüzden okunuşa ve yazılışa

and be very wary of the spelling.

dikkat edin.

Lose, not loose (laughs).

Lose, loose değil.

Okay, we've got slightly more situations with lose.

Pekala, ''lose'' un kullanıldığı durumlar biraz da fazla.

We've got five and the first one is, to lose something,

Beş taneler ve ilki bir şeyi kaybetmek ( lose )

which means to not be able to find something.

ki bir şeyi bulamamk demektir.

You could lose your keys, you could lose your credit card,

Anahtarınızı, kredi kartınızı, cüzdanınızı

you could lose your wallet.

kaybedebilirsiniz.

I really hope that doesn't happen to me.

Umarım bana olmaz.

The next meaning for lose is to have less of something.

Diğer anlamı da kaybetmek

It doesn't mean you can't find it,

ama bulamamak anlamında değil.

it just means you have less of it.

Bir şeyin miktarı olarak.

So, you could lose weight, you are carrying less weight.

Kilo kaybedebilirsiniz mesela, bu az kilo taşımak demektir.

If I am losing weight, I am reducing the amount of weight

Kilo kaybediyorsam kilo miktarım

that I have.

azalıyordur.

We talked about this in the video I did on appearances.

Bundan dış görünüş hakkındaki videomda bahsetmiştik.

And we spoke about losing your hair and going bald

Saçını kaybedip kel kalmaktan falan...

and this means that gradually you have less and less hair.

Ve bu giderek az saça sahip olmak demektir.

You could also lose interest in something or somebody.

Birine ya da bir şeye ilginizi de kaybedebilirsiniz (lose).

There are lots of examples for this one.

Buna bir sürü örnek var.

Now the third situation in which you can use to lose

Üçüncü durum daha önceden sahip olduğunuz

is when you don't have something that you did have before.

bir şeye artık sahip değilseniz kullanılır.

Actually, I guess you can lose a person as well.

Sanırım bir insanı da kaybedebilirsiniz.

So, when you don't have something or someone

Yani önceden sahip olduğunuz bir şey ya da

that you did have before.

biri artık yoksa

So, this means to not have something or someone

bu artık ona sahip olmadığınız

that you did have before.

anlamına gelir.

So, you can lose money, you can lose a job,

Para, iş, arkadaş, ya da umudunuzu

you can lose a partner, you can lose hope.

kaybedebilirsiniz.

Before you didn't have these things, you did have them.

Daha önceden bunlara sahiptiniz

So you have lost them.

ve onları kaybettiniz ( lose ).

Now, the fourth meaning of to lose is to not win.

Dördüncü anlamı ise kazanmamaktır.

So, you can lose a game, you can lose a sports match,

Bir oyunu, spor maçını, yarışmayı

you can lose a competition.

kaybedebilirsiniz (lose).

It means you haven't won them.

Bu onları kazanmadığınız anlamına gelir.

But do you remember I said keep sports match

Hatırlıyor musunuz? Size spor maçını aklınızda tutun

in your head, because it's very important

demiştim çünkü doğru fiili kullanmak

to use the correct verb.

için çok önemli.

If I say, I missed the game and I lost the game,

oyunu kaçırdım (miss) ve kaybettim (lose) dersem

they mean two very different things.

ikisi farklı anlama gelir.

I missed the game means I didn't arrive on time

Kaçırmak zamanda gelmemek, görmemek,

to see the game or I just completely did not see the game.

ya da bilerek izlememektir.

If I say I lost the game, it means I did not win the game.

Kaybetmek ise kazanmamaktır.

So, it's important to distinguish between miss and lose

Bu yüzden aradaki farkı anlamak önemli.

especially in that context.

Özellikle de bu bağlamda.

The final situation in which we can use to lose

Son durum ise bir aile üyesi ya da tanıdığınız

is when a family member or somebody close to you

vefat edince

passes away or dies.

kullanılır.

To lose somebody is a nice and respectful way

Birini kaybetmek bir yakınınızın öldüğünü

of saying that somebody near to you has died.

söylemenin hoş ve saygılı yoludur.

So, if i say, Jenny lost her mum last year,

Eğer Jenny geçen ay anasını kaybetti dersem

it means Jenny's mum passed away last year.

anasının geçen ay öldüğü anlamına gelir.

Now, let's look at a couple more collocations using lose.

Şimdi ise günlük konuşma cümlelerine bakalım.

You can lose track of time, which means

''lose track of time'' diyebiliriz ve bu

that you don't realise how much time

ne kadar zaman geçmiş olduğunu ya da geçtiğini

has passed or is passing.

fark etmemek anlamına gelir.

I failed my exam because I lost track of time

Sınavı geçemedim çünkü zamanın nasıl geçtiğini anlamadım.

and I didn't realise that I didn't have enough time left

ve son soruyu cevaplamak için yeterli vakit olmadığını

to answer the final question.

fark etmedim.

You can also lose consciousness,

Aynı zamanda bilincinizi de kaybedebilirsiniz.

which means you become unconscious.

Bu bilinciniz kapalı demektir.

You can lose your head or lose your temper,

Sakinliğinizi/kendinizi de kaybedebilirsiniz

which means that you get very, very angry.

ve bu çok kızdığınız anlamına gelir.

If you'd like to see more ways

Eğer İngilizcede kızgın olduğunuzu

on how to say that you are angry or annoyed in english,

anlatmak için başka yollar görmek isterseniz

you can check out the video up here.

Şu yukarıdaki videoya bakabilirsiniz.

You can also lose the plot or lose your mind as well,

Aklını kaybetmek de diyebilirsiniz (lose the plot/lose your mind)

which means that you've gone crazy.

ve bu çıldırdığınız anlamına gelir.

Have you lost your mind?

Aklını mı kaybettin?

Are you crazy?

Çıldırdın mı?

Uh, I've completely lost the plot.

offf, iyice aklımı kaybettim (lose the plot)

I'm just being so silly.

Çok salakça davranıyorum.

You can lose sleep over something,

''lose sleep over something'' şeklinde kullanılabilir.

which means you worry about something.

Bu bir şey hakkında endişe ettiğiniz anlamındadır.

If I say, don't lose sleep over it,

'Don't lose your sleep over it'' dersem

it means don't worry about it.

bu endişelenme demektir.

You can lose heart, which means you lose enthusiasm

''lose heart'' kullanılabilir ve bu coşkunuzu kaybettiğiniz anlamındadır.

and you can lose your voice,

''lose your voice' kullanılabilir

which means when you get a cold,

ve bu soğuk algınlığınız var demektir.

and you can't speak anymore, you speaking like this.

ve artık konuşamıyorsunuz demektir. Böyle mesela.

You've lost your voice.

You've lost your voice.

So, we've covered to lose and to miss,

''to lose'' ve ''to miss'' i kavradık.

but what about to be missing because this one can be used

peki ya ''to be missing''? Çünkü bu da lose ile benzer şekilde

in a similar way as to lose.

kullanılabilir.

To be missing is all about expectation

''to be missing'' tamamen beklenti ile

and what you expect or what is expected.

ilgilidir.

There are three ways in which we can use it.

Üç şekilde kullanabiliriz

The first one, they're all very similar.

İlki... çok benziyor hepsi.

The first one, if something is missing,

İlki: eğer ''something is missing'' dersem

for example, my keys are missing.

mesela ''my keys are missing''

It doesn't mean that I've lost my keys,

Bu anahtarımı kaybettiğim anlamın gelmez;

it means that my keys are not where I expected to find them.

anahtarlarımın bulmayı umduğum yerde olmadığı anlamına gelir.

So, I look in my handbag where I expect to find my keys,

Çantama attığımı düşündüğüm anahtarlarımı arıyorum

they're missing, they're not there

ve ''they're missing': orda yoklar.

but there are many possibilities.

ama bir sürü olasılık vardır:

They might be lost, they might be stolen,

kayboluş olabilir, çalınmış olabilir

somebody might have moved them.

birisi almış olabilir...

All I know is that they're not where I expected them to be.

Tek bilidiğim umduğum yerde olmadığıdır.

So, to be missing is all about expectation.

Yani ''to be missing'' tamamen beklenti ile ilgilidir.

The next situation refers to people.

Bir sonraki durum insanları ele alıyor:

If somebody is missing from a meeting or a dinner party

''somebody is missing from a party, a dinner party or

or a get together, or some sort of event.

a get together or some sort of event'' dersek

It means that they are not present

bu olmaları beklenirken orda olmamaları

when they are expected to be present.

anlamına gelir.

We expected them to be at the meeting

Görüşmede olmalarını umuyorduk ama

but they're not there, they are missing.

orda değiller, ''they're missing''.

The third meaning, however, is a bit more serious.

Üçüncüsü daha ciddi ama.

If somebody is missing, not from an event or meeting,

Eğer birisi görüşmeden falan değil sürekli olarak

it just missing full stop, their whereabouts,

''missing'' ise nerd oldukları bilinmiyordur

their location is unknown and people

ve insanlar onları bulmaya

are trying to find them.

çalışıyorlardır.

This could also be called to be reported as missing

Bu durumda aynı zamanda ''to be reported as missing'' ya da

or to go missing as well.

''go missing'' de diyebiliriz.

So that's more serious.

Yani bu daha cidi.

So on the news, you might see a 12-year-old girl

Örneğin haberlerde 12 yaşındaki bir kızın

has been missing for four days, for example.

4 günüdr kayıp (missing) olduğunu görebilirsiniz.

Right, who's been watching English With Lucy

Pekala, kim English With Lucy'yi

since the very beginning?

en başından beri izliyor?

When I started my channel, I used to make videos

Kanalı ilk açtığımda videoların sonunda

with little quizzes at the end.

küçük testler olurdu.

And I though it would be really nice to do one today.

Ve bugün de bir testin çok iyi olacağını düşündüm.

So, I set up a quiz.

Ve bir test hazırladım.

There are 10 questions.

10 soru var.

You can put your answers in the comments if you like.

İsterseniz cevapları yoruma yazabilirsiniz.

One, could you repeat that?

Bir... tekrar eder misiniz?

I, what you said.

I _____ what you said.

Could you repeat that?

Tekrar eder misiniz?

I, what you said.

I _____ what you said.

Number two, he got, in Soho, London.

İki. He got ____ missing in Soho, London.

He got, in Soho, London.

He got ____ missing in Soho, London.

Three, my friend lives in Australia and I, her a lot.

Üç. My friend lives in Australia and I ____ her a lot.

My friend lives in Australia and I, her a lot.

My friend lives in Australia and I ____ her a lot.

Four, he, the bus to work.

Dört. He ____ the bus to work.

He, the bus to work.

He ____ the bus to work.

Number five, she, all her money on Bitcoin.

Beş. She ____ all her money on Bitcoin.

She, all her money on Bitcoin.

She ____ all her money on Bitcoin.

Number six, she's been reported as, in the news.

Altı. She's been reported as ____ in the news.

She's been reported as, in the news.

She's been reported as ____ in the news.

Number seven, I dropped my computer and, all my data.

Yedi. I dropped my computer and ____ all my data.

I dropped my computer and, all my data.

I dropped my computer and ____ all my data.

Eight, my credit card is, from my wallet.

Sekiz. My credit card is ____ from my wallet.

My credit card is, from my wallet.

My credit card is ____ from my wallet.

Number nine, why were you, from the meeting?

Dokuz. Why were you ____ from the meeting?

Why were you, from the meeting?

Why were you ____ from the meeting?

Number 10, I, my temper when she said she wasn't coming.

On. I _____ my temper when she said she wasn't coming?

I, my temper when she said she wasn't coming.

I _____ my temper when she said she wasn't coming?

Right guys, put your answers in the comments below.

Peki millet, cevaplarınızı yorumlara yazın.

I'll see if I can correct some of you

Bakalım bazılarınız düzeltebilecek miyim.

and feel free to correct each other as well.

ve birbirinizi düzeltmekte çekinmeyin.

That's it for today's lesson.

Bugünlük bu kadar.

I hope you found it useful and I hope you enjoyed it.

Umarım faydalı bulup beğenmişsinizdir.

You guys have requested more grammar lessons,

Daha fazla dilbilgisi dersi rica ettiniz

so that's what I've been focusing on making this week.

ben de bu hafta buna odaklandım.

But remember, you can put any recommendations

Ama unutmayın, yorumlada her türlü tavsiyede

in the comments.

I read as many comments as I can.

bulunabilirsiniz.

Okuyabildiğim kadar çok yorum okuyorum.

So, hopefully I'll see those.

Umarım onları da görürüm.

Don't forget to connect with me on all of my social media.

Tüm sosyal medya hesaplarımdan iletişim kurmayı unutmayın.

I've got my Facebook, my Instagram and my Twitter

Facebbok um instagram ım ve twitter ım var.

and I will see you soon for another lesson.

Bir sonraki derse görüşürüz.

(lips smacking)

Öpüyorum yanaklarınızdan.

(slow music)

outro.