20 Weird things ONLY British people do! (+ Free PDF & Quiz)

Hello everyone. And welcome back to English with Lucy. Today, I'm going to talk to you

Herkese merhaba. Ve Lucy ile İngilizceye tekrar hoş geldiniz . Bugün size, birinin davranışındaki veya karakterindeki tuhaf yönler

about 20 British quirks, lovely word, meaning peculiar aspects in someone's behaviour or

anlamına gelen 20 İngiliz tuhaflığından, güzel kelimeden bahsedeceğim

character. Essentially, I'm going to talk to you about some weird things that British

. Esasen, size İngilizlerin yapmaya eğilimli olduğu bazı tuhaf şeylerden bahsedeceğim

people tend to do. Huge generalisations are going to be made here. I would love for you

. Burada çok büyük genellemeler yapılacak. Nereli

to let me know in the comments section where you are from, and if you relate to any of

olduğunuzu ve bunlardan herhangi biriyle ilgili olup olmadığınızı

these, or if it is the exact opposite where you are from. Before we get started, I would

veya tam tersi olup olmadığınızı yorumlar bölümünde bana bildirmenizi çok isterim. Başlamadan önce

like to thank the sponsor of today's video, myself. I have sponsored my own video. It's

bugünkü videonun sponsoru olan şahsıma teşekkür etmek istiyorum . Kendi videoma sponsor oldum. Bu

not really a sponsor. I just want to let you know that I have launched my new website.

gerçekten bir sponsor değil. Sadece yeni web sitemi yayına aldığımı bildirmek istiyorum.

It is englishwithlucy.co.uk. I don't know how I came up with that domain. I am extremely

Englishwithlucy.co.uk'dir. Bu domaini nasıl buldum bilmiyorum.

excited about this.

Bu konuda son derece heyecanlıyım. Uzun

It's something that I've been working on for a long time. I've been a busy girl and I have

zamandır üzerinde çalıştığım bir konu . Ben meşgul bir kızdım ve

created an interactive pronunciation chart for you using my own voice. So you can go

kendi sesimi kullanarak sizin için etkileşimli bir telaffuz tablosu oluşturdum. Böylece

on the website, englishwithlucy.co.uk, click on any phoneme and hear me pronounce it, and

englishwithlucy.co.uk web sitesine gidebilir, herhangi bir ses birimine tıklayabilir ve onu telaffuz ettiğimi duyabilirsiniz ve

also I pronounce a word containing that phoneme. You can have lots of fun making me repeatedly

ayrıca bu ses birimini içeren bir kelimeyi telaffuz edebilirim. Bana tekrar tekrar

say funny, sounding phonemes over and over again. Like, ah, ah, ah, ah, or you could

komik, kulağa hoş gelen fonemler söyleterek çok eğlenebilirsin . Ah, ah, ah, ah gibi ya da

get a rhythm going with cha, cha, cha, cha. Okay. I'm going to stop, but I'm really proud

cha, cha, cha, cha ile giden bir ritim yakalayabilirsiniz. Tamam aşkım. Duracağım ama bununla gerçekten gurur duyuyorum

of it. You can also find the PDF which contains the transcript of this lesson with important

. Ayrıca önemli kelimeler içeren bu dersin transkriptini içeren PDF'i de bulabilirsiniz

vocabulary. This is a great listening practise. I've also added subtitles to this video that

. Bu harika bir dinleme alıştırmasıdır. Bu videoya kullanabileceğiniz altyazılar da ekledim

you can use. That's all there on the website as well. So click on the link or just go to

. Web sitesinde de hepsi bu kadar . Bu yüzden bağlantıya tıklayın veya

englishwithlucy.co.uk.

englishwithlucy.co.uk adresine gidin.

Okay. Now I've launched my website to all of you. Let's get started with the 20 weird

Tamam aşkım. Şimdi web sitemi hepinizin hizmetine açtım .

things that British people tend to do. Okay. So the first one is that we put carpet in

İngilizlerin yapmaya meyilli olduğu 20 garip şeyle başlayalım. Tamam aşkım. Yani birincisi, banyolarımıza halı koyuyoruz

our bathrooms. Not everyone does this, but I am currently living in a house that has

. Bunu herkes yapmaz ama şu anda banyosu halı kaplı bir evde yaşıyorum

a carpeted bathroom. And I will let you know that yes, we have had an overflow situation

. Ve evet, o tuvalette bir taşma durumu yaşadığımızı

with that toilet and in a carpeted bathroom, it wasn't pretty. So this is quite an old

ve halı kaplı bir banyoda hoş olmadığını bilmenizi isterim. Yani bu oldukça eski

fashioned thing to do. We don't tend to do this anymore, but if you go to a house that

moda bir şey. Artık bunu yapma eğiliminde değiliz , ancak

hasn't been renovated or updated in a long while, or you go to the home of somebody who

uzun süredir yenilenmemiş veya yenilenmemiş bir eve giderseniz veya çok geleneksel olan birinin evine giderseniz,

is very traditional then yes, you might find carpet in your bathroom. We've got it here.

o zaman evet, içinde halı bulabilirsiniz. senin banyon Burada bulduk.

It wasn't my choice, but it's here. My grandparents have got carpeted bathrooms as well.

Benim seçimim değildi, ama burada. Dedemlerin de halı kaplı banyoları var.

Number two is, "Waaay"? Okay. And this is something that we shout in a very, very specific

İki numara, "Waaay" mı? Tamam aşkım. Ve bu çok, çok özel bir durumda haykırdığımız bir şey

situation, which is this. When somebody smashes a glass in a pub, the whole pub should shout,

, o da bu. Biri bir barda cam kırdığında, tüm bar

"Waaay." Sorry. I had to rerecord that. That was so loud. Now I worked as a waitress for

"Waaay" diye bağırmalı. Üzgünüm. Bunu yeniden kaydetmek zorunda kaldım. Bu çok gürültülüydü. Şimdi

three years. I dropped a fair few glasses. We had to carry these drinks on tiny round

üç yıl garsonluk yaptım. Birkaç bardak düşürdüm. Bu içecekleri dengelemeniz gereken küçük yuvarlak tepsilerde taşımak zorundaydık

trays that you had to balance. I couldn't do that. So I've had my fair share of, "Waaays"

. Bunu yapamadım. Bu yüzden hayatım boyunca "Waaays" dan adil bir pay aldım

in my lifetime. Now my mother's best friend forgot where she was once. And she did the,

. Şimdi annemin en iyi arkadaşı bir zamanlar nerede olduğunu unuttu. Ve

"Waaay" in Portugal. A restaurant in Portugal, some poor, poor waiter dropped a load of glasses.

Portekiz'de "Waaay" yaptı. Portekiz'de bir restoran, zavallı, zavallı bir garson bir bardak dolusu düşürdü.

They smashed everywhere and there was just my mom's best friend there on her own shouting,

Her yeri parçaladılar ve orada tek başına "Waaay" diye bağıran annemin en iyi arkadaşı vardı

"Waaay." The next one is number three, which is excitement over fireworks on Bonfire Night.

. Bir sonraki, Şenlik Ateşi Gecesi'ndeki havai fişeklerin heyecanı olan üç numara.

So on the 5th of November, all around the UK, we have bonfires. We let off fireworks

Yani 5 Kasım'da Birleşik Krallık'ın her yerinde şenlik ateşlerimiz var. Havai fişekleri patlattık

and we do this because it's the anniversary, the 5th of November of a failed attempt to

ve bunu, Parlamento Binalarını havaya uçurmak için başarısız bir girişimin 5 Kasım'ının yıl dönümü olduğu için yapıyoruz

blow up to explode the Houses of Parliament. On this event we burn guys. And these are

. Bu olayda yakarız beyler. Bunlar da Parlamento Binalarını havaya uçuracak

dummy men used to represent the man who was going to blow up the Houses of Parliament.

adamı temsil etmek için kullanılan sahte adamlar .

He was called Guy Fawkes. So sometimes we call it Guy Fawkes Night as well. Now on this

Adı Guy Fawkes'tı. Bu yüzden bazen ona Guy Fawkes Gecesi de deriz. Şimdi bu

night or on the evenings surrounding this night, depending when it falls, if it falls

gecede veya bu geceyi çevreleyen akşamlarda , ne zaman düştüğüne bağlı olarak, eğer

on a Monday, then you might have it on the Saturday before, for example, people who have,

bir Pazartesi gününe denk geliyorsa, daha önce Cumartesi günü olabilir, örneğin,

no experience or business dealing with explosives, get incredibly excited. They go to firework

patlayıcılarla ilgili hiçbir deneyimi veya işi olmayan kişiler, inanılmaz heyecanlı Havai fişek

shops, they do them in their garden, and it's just really dangerous. My dad always really

dükkanlarına gidiyorlar, bahçelerinde yapıyorlar ve bu gerçekten tehlikeli. Babam

enjoyed setting up the fireworks and setting them off in a neighbor's garden.

havai fişekleri kurmaktan ve onları bir komşunun bahçesinde patlatmaktan her zaman gerçekten keyif almıştır.

And my mother was always absolutely petrified. She was so scared he was going to get hurt

Ve annem her zaman kesinlikle taşlaşmıştı. Canının yanmasından o kadar korkuyordu ki

and rightly so. And one day they played this terrible prank on my mother and all of the

haklıydı. Ve bir gün anneme ve

other worried wives, they let off a load of fireworks and then they came screaming covered

diğer tüm endişeli eşlere bu korkunç şakayı yaptılar, bir sürü havai fişek patlattılar ve sonra isle kaplı,

with soot, with black ashes all over their face as if they had had the explosion in their

yüzleri siyah küllerle sanki patlama yapmış gibi çığlık atarak geldiler.

face. And the women went crazy and they were not best pleased to find out it was all a

yüzleri. Ve kadınlar çıldırdı ve bunun bir şaka olduğunu öğrenmekten pek memnun olmadılar

joke. Number four, we think that a cup of tea will cure or help at least any bad situation.

. Dördüncüsü, bir fincan çayın en azından herhangi bir kötü durumu iyileştireceğini veya yardımcı olacağını düşünüyoruz.

And a lot of us genuinely believe this. When something bad happens, our first response

Ve çoğumuz buna içtenlikle inanıyoruz. Kötü bir şey olduğunda ilk tepkimiz

is, "Okay, I'll put the kettle on." If somebody told you some devastating news and you don't

"Tamam, su ısıtıcısını çalıştıracağım" olur. Biri size yıkıcı bir haber verirse ve siz ne

know what to say, you can just say, "That's awful. Do you want a cup of tea?"

söyleyeceğinizi bilmiyorsanız, "Bu çok kötü. Bir fincan çay ister misiniz?" diyebilirsiniz.

Number five is the phrase, Oh, go on then. Okay. Said like this, "Oh go on then." This

Beş numara, Oh, devam et o zaman. Tamam aşkım. Şöyle dedi, "Oh, devam et o zaman." Bu,

is something that we say when we are offered something that we know we shouldn't have,

yemememiz gerektiğini bildiğimiz bir şey,

for example, a very unhealthy food or maybe a cigarette or a drink of alcohol. When somebody

örneğin çok sağlıksız bir yiyecek veya belki bir sigara veya bir içki teklif edildiğinde söylediğimiz bir şeydir. Birisi

offers you something naughty or considered to be naughty, "Go on then, go on then." I

size yaramaz bir şey teklif ettiğinde ya da yaramaz olarak görüldüğünde, "Hadi o zaman, devam et."

wonder if you have a similar phrase in your own language, I would love to hear it. Because

Acaba kendi dilinizde buna benzer bir deyim var mı , duymak isterim. Çünkü

I think that's just such a key phrase in our vocabulary. Number six, Colin, the Caterpillar

bence bu, kelime dağarcığımızda çok önemli bir ifade . Altı numara, Colin, Tırtıl

Cake. Need I say more. Yes, I need to say more so that my viewers understand. Any British

Pastası. Daha da anlatmalı mıyım. Evet, izleyicilerimin anlaması için daha fazlasını söylemem gerekiyor. Bunu izleyen herhangi bir İngiliz,

person watching this will understand Colin, the Caterpillar Cake. They will probably feel

Tırtıl Pastası Colin'i anlayacaktır. Muhtemelen

excitement running through their veins. Okay? A Collin, the Caterpillar Cake is a long chocolate

damarlarında dolaşan heyecanı hissedecekler. Tamam aşkım? Bir Collin, Tırtıl Pastası uzun bir çikolata

roll. I think that's what you call it.

rulosudur. Bence buna böyle diyorsun.

It's a roll of cake, covered in chocolate with the face of a caterpillar on the end.

Bu, ucunda bir tırtıl yüzü olan çikolata kaplı bir rulo kek .

And if it was your birthday at school, your mum would buy you a Colin the Caterpillar

Ve okuldaki doğum günün olsaydı, annen sana Tırtıl Colin

Cake. It was very easy to slice and lots of slices for all of the children. And if it

Pastası alırdı. Tüm çocuklar için dilimlemek çok kolay ve çok sayıda dilim oldu. Ve eğer

was your birthday, you got to eat the face. I remember my first Colin, the Caterpillar

senin doğum gününse, suratını yemelisin. İlk Colin'im olan Caterpillar

Cake. I remember being served the face of this cake, and I remember it being disgusting,

Cake'i hatırlıyorum. Bu pastanın yüzünün servis edildiğini hatırlıyorum ve iğrenç olduğunu hatırlıyorum

but I ate it anyway because it was my birthday and because I'd earned it and I'd spent the

ama yine de yedim çünkü doğum günümdü ve pastayı hak etmiştim ve

whole year watching everyone else eat their caterpillar faces. These are typically sold

tüm yılı diğer herkesin tırtıl suratlarını yemesini izleyerek geçirmiştim. Bunlar genellikle

in Marks & Spencers, a shop here, food shop here, quite a posh food shop here as far as

Marks & Spencers'ta satılıyor, burada bir dükkan, burada yemek dükkanı , bildiğim kadarıyla burada oldukça lüks bir yemek dükkanı

I'm aware. And if you ever go to a British person's birthday party, I really think you

. Ve eğer bir İngiliz'in doğum günü partisine gidersen, gerçekten

should bring one.

bir tane getirmen gerektiğini düşünüyorum.

It will make them so excited, probably. Number seven, something else we find ridiculously

Muhtemelen onları çok heyecanlandıracak. Yedi numara, gülünç derecede

exciting, way more exciting than it should be, J2O's. I don't know if you have these

heyecan verici bulduğumuz, olması gerekenden çok daha heyecan verici bulduğumuz başka bir şey , J2O'lar.

in other countries, but they are a non alcoholic juice drink. Not juice, juice drink. That

Başka ülkelerde var mı bilmiyorum ama alkolsüz meyve suyu içeceği. Meyve suyu değil, meyve suyu içeceği. Bu,

means it's not 100% juice. The most famous flavour is orange and passion fruit. But the

%100 meyve suyu olmadığı anlamına gelir. En meşhur lezzeti portakal ve çarkıfelek meyvesidir. Ama

thing is they came in glass bottles that were the same size as beer bottles. So when you're

mesele şu ki, bira şişeleriyle aynı boyutta olan cam şişelerde geldiler. Yani

a child and you were at a party, an adult party, you could feel like an adult with a

çocukken ve bir partideyken, bir yetişkin partisinde, benzer bir bira şişesiyle kendinizi bir yetişkin gibi hissedebilirsiniz

similar beer bottle. Very exciting. I remember taking it a step too far when I was younger

. Çok heyecan verici. Daha gençken bir adım ileri gittiğimi

and taking my parents beers bottles that were green, Stella Artois always and refilling

ve anne babamın yeşil bira şişelerini , Stella Artois'yı her zaman alıp

them with Apple juice and carrying that around with me and completely confused when my parents

onları Elma suyuyla doldurduğumu ve bunu yanımda taşıdığımı ve ailem bana çok kızdığında tamamen kafamın karıştığını hatırlıyorum.

were so angry with me and saying, "No, Lucy you don't do that. Don't do that."

, "Hayır Lucy, bunu yapma. Bunu yapma."

We also had another drink called Schloer, which was alcohol free, like a sweet grape

Ayrıca Schloer adında alkolsüz, tatlı bir üzüm

juice, fizzy as well. And I felt like such an adult when I had a glass of Schloer at

suyu gibi gazlı bir içki daha içtik. Ve Noel'de bir bardak Schloer içtiğimde kendimi tam bir yetişkin gibi hissettim

Christmas. Do you have any drinks that you used to have as a child that made you feel

. Çocukken içtiğiniz ve sizi

grown up? I bet there are. Number eight is the phrase to pop. Okay? Sounds a bit random.

büyümüş hissettiren içecekleriniz var mı? Eminim vardır. Sekiz numara, patlatılacak ifadedir. Tamam aşkım? Biraz rastgele geliyor.

But we use pop in many phrasal verbs and it's a very warm way of asking somebody to come

Ama birçok deyimsel fiilde pop kullanırız ve bu, birinden bir yere gelmesini veya gitmesini istemenin çok sıcak bir yoludur

or go somewhere. Do you want me to pop over? Do you want me to come over? It implies a

. Uğramamı ister misin? Oraya gelmemi ister misin? Kısa bir süre anlamına gelir

short amount of time. Why don't we pop down the road for a coffee? Why don't we just quickly

. Neden bir kahve içmek için yola çıkmıyoruz? Neden hemen

go down the road for a coffee? I remember one of my Spanish students in London, they

bir kahve içmek için yola çıkmıyoruz? Londra'daki İspanyol öğrencilerimden birini hatırlıyorum,

were appearing for a British family and they were so confused by the word pop because you

İngiliz bir aile için görünüyorlardı ve pop kelimesiyle kafaları o kadar karışmıştı ki, çünkü

can pop around, pop up, pop down, pop over, just treat it as come and go.

etrafta dolaşabilirsiniz, pop up, pop down, pop over, sadece gelip gidiyormuş gibi davranabilirsiniz.

Number nine, British people like to base the entire country's economic state on the price

Dokuz numara, İngiliz halkı tüm ülkenin ekonomik durumunu Freddo

inflation of a frog shaped chocolate bar called a Freddo. Yes, you heard that correctly. We

adı verilen kurbağa şeklindeki bir çikolatanın fiyat enflasyonuna dayandırmayı seviyor . Evet, doğru duydunuz.

base our economics on a frog shaped chocolate bar called a Freddo. When we were young, Freddos

Ekonomimizi Freddo adı verilen kurbağa şeklindeki bir çikolataya dayandırıyoruz . Biz gençken, Freddos

were known to be the most affordable chocolate bar. They were a little frog and they were

en uygun fiyatlı çikolata olarak biliniyordu . Küçük bir kurbağaydılar ve

typically, I think 10 P when I was young, I remember being given a pound to spend on

tipik olarak, sanırım ben gençken 10 P idi, bir partide şekerlemeler için bir sterlin verildiğini hatırlıyorum

sweets at a party. I could have one big packet of sweets or I could have 10 Freddos. The

. Bir büyük paket şeker alabilirim ya da 10 Freddos alabilirim.

logical answer is to go for all of the Freddos. However, every time I see the price of a Freddo

Mantıklı cevap, tüm Freddo'ları tercih etmektir. Ancak, ne zaman bir Freddo'nun fiyatının

rise, I am outraged and the rest of the nation is too. I'm going to search now, current price

yükseldiğini görsem, hem ben hem de ülkenin geri kalanı öfkeleniyor . Şimdi Freddos'un güncel fiyatını araştıracağım

of Freddos. 25 P, 25 P. So what... That means I could have bought 10 and now I can only

. 25 P, 25 P. Ne olmuş yani... Yani 10 tane alabilirdim ve şimdi sadece

buy four. That is outrageous.

dört tane alabilirim. Bu çok çirkin.

Okay. Number 10, pigs in blankets, we get so excited about this particular food called

Tamam aşkım. 10 numara, battaniyeye sarılı domuzlar, battaniyeye sarılı domuz denen bu özel yiyecek bizi çok heyecanlandırıyor

a pig in blankets. It is a little cocktail sausage wrapped in bacon. And typically we

. Pastırmaya sarılı küçük bir kokteyl sosisidir. Ve tipik olarak

only have them at Christmas. There's no reason for this. We could have them every Sunday,

onlara sadece Noel'de sahibiz. Bunun için bir sebep yok. Onları her Pazar yiyebilirdik,

but if you go to a pub and your Sunday roast comes with a pig in blanket or some pigs in

ama bir bara giderseniz ve Pazar rostonuz battaniyeye sarılı bir domuzla veya battaniyeye sarılı birkaç domuzla gelirse

blankets, it's the best roast ever. We absolutely love them. "Oh, you already have them at Christmas,

, şimdiye kadarki en iyi rostodur. Onları kesinlikle seviyoruz. "Oh, zaten Noel'de var,

why is that?" Number 11 one of our most popular TV shows is a TV show of people watching TV

neden bu?" En popüler dizilerimizden biri olan 11 Numara, TV şovlarını izleyen insanların olduğu bir TV programıdır

shows. It's called Gogglebox. I imagine this concept has arrived in other countries now.

. Buna Gogglebox denir. Bu konseptin şimdi diğer ülkelere ulaştığını hayal ediyorum.

They basically film families, watching the TV highlights, and then they compile their

Temelde aileleri filme alıyorlar, TV'nin önemli anlarını izliyorlar ve sonra

witty remarks and then we watched them. It's a very good programme. It's very metta. Number

esprili sözlerini derliyorlar ve sonra biz de onları izliyoruz. Bu çok iyi bir program. Çok meta.

12 dog poop in Facebook groups.

Facebook gruplarında 12 numara köpek kakası.

Okay. In the UK. And I imagine in lots of places in the world, we have Facebook Groups

Tamam aşkım. İngiltere'de. Ve dünyanın birçok yerinde,

for our local community. So I'm in quite a few of the surrounding villages and towns.

yerel topluluğumuz için Facebook Gruplarımız olduğunu hayal ediyorum. Bu yüzden çevredeki köy ve kasabaların epeycesindeyim.

And there is a new phenomenon and it is the people that are getting so frustrated with

Ve yeni bir fenomen var ve insanların,

people not picking up their dog poop, especially if it's on someone's property or on their

özellikle de birisinin mülkünde veya

front lawn. People are taking to taking pictures of the dog poop and posting it in these community

ön bahçesindeyse, köpek kakasını toplamamasına çok sinirlenen insanlar. İnsanlar köpek kakasının fotoğraflarını çekip bu topluluk gruplarında yayınlıyorlar

groups. I don't know about you, but I normally check my phone for the first time in the morning

. Sizi bilmem ama ben normalde sabah

when I'm about to take my first bite of breakfast, normally porridge, and to have porridge approaching

kahvaltımın ilk lokmasını, normalde yulaf lapasını,

my mouth, opening my phone and seeing a massive dog poop, it's just not ideal. So now people

ağzıma yaklaşan yulaf lapasını yemek üzereyken ilk defa telefonumu açıp telefonumu açıp görüyorum. büyük bir köpek kakası, bu ideal değil. Yani şimdi insanlar

are rebelling against the dog poop posters and there is just, Oh, there's just huge civil

köpek kakası posterlerine isyan ediyor ve şu anda internette sadece, Oh, sadece büyük bir iç

unrest online at the moment.

huzursuzluk var.

Those who want to shame the dog poop leavers and those who want to shame the dog poop posters.

Köpek kakasını bırakanları utandırmak isteyenler ve köpeğin kakasını utandırmak isteyenler posterler.

It's very complex. I hate dog poop, it's absolutely horrendous, but I also don't want to see it

Bu çok karmaşık. Köpek kakasından nefret ediyorum, kesinlikle korkunç ama aynı zamanda

all over my Facebook Timeline. I've seen enough. We know it's a problem. Number 13, drinking

Facebook Zaman Tünelimde de görmek istemiyorum. Yeterince gördüm. Bunun bir sorun olduğunu biliyoruz. 13 numara,

in rounds. When we go on a night out with a group of friends, we drink in rounds, which

içki içiyor. Bir arkadaş grubuyla bir geceye çıktığımızda , turlar halinde içeriz,

means if there are five of us, instead of everyone buying their individual drinks, one

yani beş kişi olursak, herkes kendi içkisini almak yerine, bir

person will buy five drinks and the next person will buy five drinks. I'm sure many of you

kişi beş içki, bir sonraki kişi beş içki alır. Eminim bir çoğunuz

are aware of this concept. I'm sure it has a different name where you're from, but the

bu kavramın farkındasınızdır. Eminim senin geldiğin yerde farklı bir adı vardır, ama

very British thing to do is to shout, "Whose round is it?" When you know exactly whose

İngilizlerin yapması gereken şey, "Kimin yuvarlak?" Tam olarak kimin

round it is, and you just are trying to make them actually by their round. Because there

turu olduğunu bildiğinizde ve onları aslında kendi turlarına göre yapmaya çalışıyorsunuz.

are a lots of people who will participate in rounds, wait till last and hope that they

Turlara katılacak, sonuna kadar bekleyecek ve

won't actually have to buy that round.

o turu gerçekten satın almak zorunda kalmayacaklarını umacak çok sayıda insan olduğu için.

Thus escaping with a lot of free drinks and a very full wallet. And it's very annoying.

Böylece bir sürü bedava içki ve çok dolu bir cüzdanla kaçmak. Ve bu çok can sıkıcı.

Now we can be considered quite passive aggressive. So instead of saying, "It's your round, go

Artık oldukça pasif agresif sayılabiliriz. Bu yüzden, "Bu senin raundun, git

and buy your round," just shouting, "Whose round is it?" Is a much easier way to avoid

ve rauntunu satın al" demek yerine, "Kimin rauntu?" diye bağırmak yeter. Yüzleşmekten kaçınmanın çok daha kolay bir yoludur

confrontation. However, my fiance, he said at university, there was one guy who was so

. Bununla birlikte, nişanlım, dedi üniversitede, içkileri satın almada veya payına düşeni ödemede o kadar kötü olan bir adam vardı ki,

bad at buying or paying for his fair share of drinks that they actually grabbed him,

onu gerçekten yakaladılar,

marched him to an ATM, a bank, took his card out and forced him to take out the money.

onu bir ATM'ye, bir bankaya götürdüler, kartını çıkardılar ve onu zorladılar. parayı çıkarmak için.

Some people are adjust what we would call here, tight. If somebody's tight, they don't

Bazı insanlar burada sıkı diyeceğimiz şeyi ayarlıyor . Birisi sıkıysa,

like spending a lot of money. Number 14 is we can't always be bothered to use an umbrella.

çok para harcamaktan hoşlanmaz. 14 numara, her zaman şemsiye kullanmaktan rahatsız olamayız.

It rains so often, and not unless it is absolutely pummeling it down, I didn't mind getting a

Çok sık yağmur yağıyor ve kesinlikle yağmur yağmadığı sürece , biraz ıslanmaya aldırış etmedim

bit wet.

.

I remember when I was in Spain, the minute the first drop hit anyone's hair, they would

Hatırlıyorum, İspanya'dayken birinin saçına ilk damla düştüğü anda şemsiyelerini

whip out their umbrella. Everyone had it. Everyone knew the weather. I just never knew

açarlardı. Herkesin vardı. Herkes hava durumunu biliyordu.

how people kept track of whether it was going to rain that day or not, but it was more of

İnsanların o gün yağmur yağıp yağmayacağını nasıl takip ettiklerini asla bilemedim, ama

a rare occasion there. And it's very, very common here. So I did use to walk into my

orada daha nadir bir durumdu. Ve burada çok, çok yaygın. Bu yüzden,

classrooms, soaking wet sometimes just normal. Number 15, we don't put fridges in the eggs,

bazen normal bir şekilde sırılsıklam sırılsıklam olarak sınıflarıma girerdim. 15 numara, yumurtaların içine buzdolabı koymayız,

wrong. Number 15, we don't always put our eggs in the fridge. I don't know if this is

yanlış. 15 numara, yumurtalarımızı her zaman buzdolabına koymayız. Bu

weird for you. I remember going abroad and seeing fridges in the eggs, fridges in the

senin için garip mi bilmiyorum. Yurtdışına gittiğimi ve yumurtaların içinde buzdolapları, yumurtaların içinde buzdolapları gördüğümü hatırlıyorum

eggs. I remember going abroad and seeing eggs in the fridges. I remember some fridges arriving

. Yurt dışına gittiğimi ve buzdolaplarında yumurta gördüğümü hatırlıyorum . Yumurta tutucularla gelen bazı buzdolaplarını hatırlıyorum

with egg holders. I thought that was so weird. Now, I like a nice room temperature, egg.

. Bunun çok garip olduğunu düşündüm. Şimdi, güzel bir oda sıcaklığından hoşlanırım, yumurta.

Oh, yes.

Oh evet.

Why does that sound like a nuendo? 16, this one goes without saying we are obsessed with

Bu neden bir nuendo gibi geliyor? 16, bu,

the weather, even if it's so boring, "Oh, it's slightly grand windy today." We will

çok sıkıcı olsa bile, hava durumuna takıntılı olduğumuzu söylemeye gerek yok, "Oh, bugün biraz rüzgarlı."

tell you that, "Oh it's a bit grand windy. Isn't it?" It does change so much that it

Size şunu söyleyeceğiz, "Oh, biraz rüzgarlı. Değil mi?" O kadar çok değişiyor ki

is quite entertaining. We've got, sometimes we don't have that much in our lives to talk

oldukça eğlenceli. Bazen hayatımızda konuşacak çok şeyimiz olmaz

about. So the weather is just a really good one to go for. Number 17 scone or scone. Okay.

. Yani hava gitmek için gerçekten iyi bir hava . 17 numaralı çörek veya çörek. Tamam aşkım.

This is the conundrum. And actually there's a part two to this conundrum as well. That

Bu muamma. Ve aslında bu bilmecenin ikinci kısmı da var. Bu

is a baked good, which I call a scone, but other people call it a scone. And there's

pişmiş bir ürün, ben buna çörek diyorum ama diğer insanlar buna çörek diyor. Ve

a big fight, a big divide in the UK about whether it is a scone or a scone. I don't

büyük bir kavga var, Birleşik Krallık'ta çörek mi yoksa çörek mi olduğu konusunda büyük bir bölünme var. Ben

want to get involved in that.

buna karışmak istemiyorum.

I'm not going to say scone is wrong, but I do prefer scone. Scone [inaudible 00:17:01].

Scone yanlıştır demeyeceğim ama scone'u tercih ederim. Çörek [duyulmuyor 00:17:01].

The other part of this conundrum is the order in which you put toppings. Typically we serve

Bu bilmecenin diğer kısmı, sosları koyduğunuz sıradır. Tipik olarak

scones or scones with jam and clotted cream. They are absolutely to die for. If you come

çörekler veya çörekler reçel ve kaymak ile servis edilir. Kesinlikle uğrunda ölmeye değer. Birleşik

to the UK, make sure you have an afternoon tea with scones or scones. Now I always put

Krallık'a gelirseniz, çörekler veya çörekler ile bir ikindi çayı içtiğinizden emin olun. Şimdi hep

clotted cream first, then jam. But some people will swear you have to put the jam first,

önce kaymağı sonra reçeli koyuyorum. Ancak bazıları, önce reçeli, sonra kaymağı koymanız gerektiğine yemin edecek

then the clotted cream. I'm not going to tell you, which is right.

. Sana hangisinin doğru olduğunu söylemeyeceğim.

You're just going to have to try it out for yourself. But I think logistically cream first,

Sadece kendin denemek zorunda kalacaksın . Ama bence lojistik olarak önce krema,

then jam. Number 18. We are terrible at ending conversations. Honestly, this is the most

sonra reçel. 18 Numara. Konuşmaları bitirmekte berbatız . Dürüst olmak gerekirse, bu

annoying thing ever. There is a huge culprit of this, and this is my fiance, Will. Typically,

şimdiye kadarki en sinir bozucu şey. Bunun büyük bir suçlusu var ve bu da nişanlım Will. Tipik olarak,

when we want to end a conversation, we will say, "Right," and kind of, "I need to be heading

bir sohbeti bitirmek istediğimizde, "Tamam" deriz ve bir nevi "Gitmem gerekiyor

off." Or, "I must get a move on." Or, "I need to get going." But for some reason, some people

" deriz. Veya, "Devam etmeliyim." Veya "Gitmem gerekiyor ." Ama nedense, bazı insanlar

really struggle with this. And when you have two people that struggle with ending conversations

bununla gerçekten mücadele ediyor. Ve bir araya gelen konuşmaları bitirmekle mücadele eden iki kişi olduğunda

coming together, you could just go on for eternity. It's really, really troubling.

, sonsuza kadar devam edebilirsin . Gerçekten çok rahatsız edici. iyi

You all right?

misin?

Yeah. Could you hear that?

Evet. Bunu duyabiliyor musun?

Yes.

Evet.

Come and say, hello. Admit to your problem. This is Will, don't worry about his face.

Gel ve merhaba de. Sorununu kabul et. Bu Will, yüzü için endişelenme.

You know your problem. You're almost perfect.

Sorununu biliyorsun. Neredeyse mükemmelsin.

Is it on ending conversations?

Konuşmaları bitirmekle ilgili mi?

It was ending conversations.

Konuşmaları bitiriyordu.

Yeah, it's a tricky one.

Evet, zor bir soru.

It's fine if you were talking to someone who can end the conversation, but it's when you

Sohbeti bitirebilecek biriyle konuşuyorsan sorun yok, ama

are with another person that also finds ending conversations difficult.

başka biriyle birlikteyken de sohbeti bitirmek zor geliyor.

Well, it's nice to get out. Isn't it? [crosstalk 00:18:51]. It's really tough here for everyone.

Dışarı çıkmak güzel. değil mi [karışma 00:18:51]. Burada herkes için gerçekten zor.

Maybe to it.

Belki ona.

All right. I'm almost done.

Elbette. İşim bitmek üzere.

Cool.

Serin.

Number 19, we really overuse the word, sorry. This was further solidified in my mind last

19 numara, kelimeyi gerçekten fazla kullanıyoruz, üzgünüm. Bu, dün gece zihnimde daha da sağlamlaştı

night. We watched Bridget Jones and there was the scene where Mark Darcy or Colin Firth

. Bridget Jones'u izledik ve Mark Darcy veya Colin Firth

and Hugh Grant were fighting and they were knocking over things on people's tables, in

ile Hugh Grant'in kavga ettikleri ve bir restoranda, insanların masalarına bir şeyler devirdikleri

a restaurant and they were still apologising. We just can't help it. I find myself apologising

ve hala özür diledikleri bir sahne vardı. Sadece yardım edemeyiz.

for apologising too much.

Çok fazla özür dilediğim için kendimi özür dilerken buluyorum.

Number 20. The final weird thing that British people do is consume a lot of pre-made sandwiches.

20 numara. İngilizlerin yaptığı son garip şey, bir sürü önceden hazırlanmış sandviç tüketmek.

It's a bit of a random one, but there is something very exciting about going on a short car journey

Biraz rastgele ama kısa bir araba yolculuğuna çıkmanın

and stopping off for lunch. And lunch will be a pre-made sandwich in a box. You can get

ve öğle yemeği için mola vermenin çok heyecan verici bir yanı var. Ve öğle yemeği bir kutuda önceden hazırlanmış bir sandviç olacak.

them from petrol stations or you can get them from supermarkets. I know Tesco does something

Benzin istasyonlarından veya süpermarketlerden temin edebilirsiniz. Tesco'nun yemek anlaşması denen bir şey yaptığını biliyorum

called a meal deal, where for a certain amount of money, you get a sandwich, a snack and

, burada belirli bir miktar para karşılığında bir sandviç, atıştırmalık ve

a drink, and people absolutely love it. And they try to get the most value from that meal

içecek alıyorsunuz ve insanlar buna kesinlikle bayılıyor. Ve o yemek anlaşmasından en yüksek değeri almaya çalışırlar

deal. They say, you can tell a lot about a person from what they choose for their meal

. Diyorlar ki, yemek anlaşması için seçtiklerinden bir kişi hakkında çok şey anlayabilirsiniz

deal, but I've travelled to a couple of countries and I've never seen the sheer amount of options

, ancak birkaç ülke seyahat ettim ve

for pre-made sandwiches that we have in the UK.

sahip olduğumuz hazır sandviçler için bu kadar çok seçeneği hiç görmedim. Birleşik Krallık.

It's crazy. Every flavour, every feeling so creative as well. Prawn is my favourite, Prawn

Bu delilik. Her tat, her duygu da çok yaratıcı. Karides benim favorim, Karides

Mayonnaise. I absolutely love it. The Christmas range is in full swing at the moment. We have

Mayonez. Kesinlikle seviyorum. Noel serisi şu anda tüm hızıyla devam ediyor.

turkey and stuffing sandwiches. Awesome. I saw a [reduct 00:20:34] La Roche sandwich

Hindi ve dolgulu sandviçlerimiz var. Mükemmel. Geçen gün bir [reduct 00:20:34] La Roche sandviçi gördüm

the other day. I wouldn't say it's something I recommend. Actually, if you want to have

. Tavsiye ettiğim bir şey olduğunu söylemem . Aslında,

a British experience, when you come over to the UK, go to a petrol station, buy a sandwich,

bir İngiliz deneyimi yaşamak istiyorsanız, İngiltere'ye geldiğinizde , bir benzin istasyonuna gittiğinizde, bir sandviç aldığınızda, kendinizi

then you will feel like a Brit, right? On that note, that's the end of today's lesson.

bir İngiliz gibi hissedeceksiniz, değil mi? Bu notta, bugünün dersinin sonu bu.

I have got the full transcript of this video with important vocabulary on my new website,

Yeni web sitem englishwithlucy.co.uk'de önemli kelimeler içeren bu videonun tam metnine sahibim

englishwithlucy.co.uk. I'll link it down below. Don't forget to check out the interactive

. Aşağıda linkini vereceğim. Etkileşimli fonemik çizelgeye göz atmayı unutmayın

phonemic chart. Very, very excited about that. I can't wait for you to make me sound like

. Bunun için çok ama çok heyecanlı. Beni bir robot gibi göstermeni sabırsızlıkla bekliyorum

a robot. Don't forget to connect with me on all of my social media. I've got my Facebook,

. Tüm sosyal medya hesaplarımdan benimle bağlantı kurmayı unutmayın . Facebook'um,

my Instagram and my website and my email list as well. I will see you soon for another lesson,

Instagram'ım, web sitem ve e-posta listem de var. Yakında başka bir ders için görüşürüz,

mwah!

mwah!