Fluent English Speakers "Triangulate" While Struggling Students Translate

Hi there. I am Drew Badger, the English Fluency Guide. And in this video I just wanted to

Merhaba. Ben Drew Badger, İngilizce Akıcılık Rehberi. Ve bu videoda,

really do something very quickly to explain one important point about learning, and that

öğrenmeyle ilgili önemli bir noktayı, yani

is, the difference between translation and triangulation. Translation and triangulation.

çeviri ile üçgenleme arasındaki farkı açıklamak için çok hızlı bir şekilde gerçekten bir şeyler yapmak istedim . Çeviri ve nirengi.

Something very important to remember, in a recent video I talked about beliefs. If you

Hatırlanması gereken çok önemli bir şey var, yakın tarihli bir videoda inançlardan bahsetmiştim.

have not seen that video, just look up my video about religion and how that affects

O videoyu görmediyseniz, din ve bunun akıcılığınızı nasıl etkilediği hakkındaki videoma bakın

your fluency. Should be a recent video around this one. But today, I'm going to talk just

. Bununla ilgili yeni bir video olmalı . Ama bugün,

very quickly about learning through translation versus learning through triangulation. In

çok hızlı bir şekilde çeviri yoluyla öğrenmeye karşı nirengi yoluyla öğrenmeye karşı konuşacağım.

that video I'd mentioned it just a little bit, I didn't talk very much about it. So

O videoda biraz bahsetmiştim , pek bahsetmedim. Bu yüzden bu videoda

I wanted to make a video specifically about it in this video. So, let's check it out.

özellikle bununla ilgili bir video yapmak istedim . Öyleyse kontrol edelim.

So very quickly, most students, we're just going to contrast here a student versus a

Çok hızlı bir şekilde, çoğu öğrenci, burada bir öğrenci ile

native speaker. So, we'll put the student up here, and the native. And what a student

anadili İngilizce olan birini karşılaştıracağız. Bu yüzden öğrenciyi ve yerliyi buraya koyacağız. Ve bir öğrencinin yaptığı şey,

is doing is they're using their native language usually to translate something into English.

genellikle bir şeyi İngilizceye çevirmek için kendi ana dilini kullanmaktır. Örnek

So if I'm going to use a student, so as an example, we're going to make this a Japanese

olarak bir öğrenci kullanacaksam , bunu bir Japon

student because I know that as an example. We've got, ah, here and I'm going to just

öğrenci yapacağız çünkü bunu örnek olarak biliyorum. Burada ah var ve

put an a there just to use this as a translation. So this is the [inaudible 00:01:16] for ah,

bunu çeviri olarak kullanmak için oraya bir a koyacağım. Yani bu ah için [duyulmuyor 00:01:16]

and the English letter a or sometimes ah, as the translation of that. Now what a native

ve bunun çevirisi olarak İngilizce a veya bazen ah harfi . Şimdi, anadili İngilizce olan birinin

speaker is doing, this is really interesting, and instead of doing a translation of something,

yaptığı şey, bu gerçekten ilginç ve bir şeyin çevirisini yapmak yerine,

what they're really doing is they are triangulating to learn. To triangulate.

asıl yaptıkları şey, öğrenmek için üçgenleme yapmak. Üçgenleştirmek için.

Now this is not a phrase that you will ever hear for language learning, but you'll hear

Bu, dil öğrenimi için duyacağınız bir cümle değil, ancak

it for the military or where people are talking about trying to focus on or find a particular

ordu için veya insanların belirli bir alana odaklanmaktan veya bulmaya çalışmaktan bahsettiği durumlarda duyacaksınız

area. If you look at the human body, or just the human face specifically, the reason we

. İnsan vücuduna veya özellikle insan yüzüne bakarsanız,

have two ears is because if you only had one, you can't really tell where a sound is coming

iki kulağımızın olmasının nedeni, yalnızca bir kulağınız olsaydı, sesin nereden geldiğini gerçekten anlayamazsınız

from. And it's the same thing with your eyes. So if you only have one eye ... Try it right

. Ve bu senin gözlerinle aynı şey. Yani tek gözünüz varsa... Hemen deneyin

now, just close one of your eyes and look around your room and try to see. You can't

, bir gözünüzü kapatın ve odanıza bakın ve görmeye çalışın.

tell the depth of something. So you can see the height and the width of something, but

Bir şeyin derinliğini anlatamazsın. Yani bir şeyin yüksekliğini ve genişliğini görebilirsin ama

you can't see the depth of it as well. So if I'm going to draw a box or something like

derinliğini de göremezsin. Yani bir kutu ya da buna benzer bir şey çizeceksem

that, that's the height. This is the height, the width and the depth. So you're looking

, bu yükseklik. Bu yükseklik, genişlik ve derinliktir. Yani bir

at the distance of something. So we, if we only had one eye and you're trying

şeyin uzaklığına bakıyorsunuz. Yani bizim tek gözümüz olsaydı ve bir

to look at something, you can't really tell where it is. Obviously it's even worse if

şeye bakmaya çalışırsanız, onun nerede olduğunu tam olarak anlayamazsınız. Açıkçası,

you can't see at all. But the reason, again we have two eyes is because, let's say we're

hiç göremiyorsanız daha da kötü. Ama yine iki gözümüzün olmasının nedeni, diyelim ki

looking at something down here. If I only have one eye I can tell where it is, but I

burada bir şeye bakıyoruz. Tek gözüm olsa nerede olduğunu anlarım ama

can't see how far away it is. This is why we need the second eye to triangulate the

ne kadar uzakta olduğunu göremem. Bu yüzden bu şeyin konumunu üçgenlemek için ikinci göze ihtiyacımız var

position of this thing. So we have a triangle here. Isn't this crazy for a language learning

. Yani burada bir üçgenimiz var . Bu bir dil öğrenme dersi için çılgınca değil mi

lesson? Where is the nouns and the verbs and all that? Anyway, so this is to triangulate

? İsimler, fiiller ve tüm bunlar nerede? Her neyse, bu

something and it works the same way with your ears. This is why we have two ears. So if

bir şeyi üçgenlemek için ve kulaklarınızla aynı şekilde çalışıyor . Bu yüzden iki kulağımız var. Yani

we only have one ear, we can't really tell exactly where the sound is coming from. The

sadece bir kulağımız varsa, sesin nereden geldiğini tam olarak söyleyemeyiz.

sound is kind of over here generally, but if we have the other ear as well, again, the

Ses genel olarak biraz burada, ama diğer kulağımız da varsa, yine

same idea of triangulating. I'll just write this word for you. Tri ... so

aynı üçgenleme fikri. Bu kelimeyi senin için yazacağım. Tri ... yani

tri meaning three like triangulate. A-N-G-U-L-A-T-E. Does that fit on there? I believe so. So we're

tri, üç gibi üçgen anlamına gelir. A-N-G-U-L-A-T-E. Oraya sığar mı? Öyle inanıyorum. Yani

triangulating something. So if you understand this idea about having your face and your

bir şeyi üçgenliyoruz. Yüzünüzün,

eyes and your ears like that, you have to think about language learning in the same

gözlerinizin ve kulaklarınızın böyle olması fikrini anlıyorsanız, dil öğrenimi hakkında da aynı

way. Because we're kind of learning, instead of having just one node like here, this is

şekilde düşünmeniz gerekir. Çünkü bir şekilde öğreniyoruz, buradaki gibi tek bir düğüm yerine, bu

a node and this is a node. A native speaker is actually learning from many different positions

bir düğüm ve bu bir düğüm. Anadili İngilizce olan biri aslında birçok farklı pozisyondan

or learning something from many different places. And I talked in that video about beliefs,

veya birçok farklı yerden bir şeyler öğreniyor . Ve o videoda inançlardan,

about it takes a village to raise a child. And this idea means that you're really getting

bir çocuğu büyütmek için bir köy gerektiğinden bahsetmiştim. Ve bu fikir, birçok farklı insandan gerçekten

a support or information or confirmation from many different people. So you can think about

bir destek veya bilgi veya onay aldığınız anlamına gelir . Yani

this like a triangle. Each one of these things is its own kind of triangle that you're getting

bunu bir üçgen gibi düşünebilirsiniz. Bu şeylerin her biri, bir şeyler elde ettiğiniz kendi türünde bir üçgendir

something. So if I hear the word apple from one person

. Yani bir kere bir kişiden elma kelimesini duysam

one time, I don't really understand that word. And this is an interesting thing when you're

, o kelimeyi gerçekten anlamıyorum. Ve bu,

trying to teach someone for the first time, it doesn't really matter what the word is.

birine ilk kez öğretmeye çalıştığınızda ilginç bir şey, kelimenin ne olduğu önemli değil.

The brain can't really do much with one thing, even if it's very simple. And what you really

Beyin, çok basit olsa bile tek bir şeyle pek bir şey yapamaz . Ve gerçekten

need is like another example or something else. If I draw a picture of an apple, it's

ihtiyacınız olan şey, başka bir örnek veya başka bir şey gibidir . Bir elma resmi çizersem, bu

not a very good picture. But if I have a picture of an apple right here, you don't really know

pek iyi bir resim olmaz. Ama tam burada bir elma resmim varsa,

what I'm talking about if I say apple and you don't know the English word for that.

elma dersem neden bahsettiğimi gerçekten anlamıyorsunuz ve bunun İngilizce kelimesini de bilmiyorsunuz.

You can probably guess I mean that, but I could mean fruit. I could mean the color of

Muhtemelen bunu kastettiğimi tahmin edebilirsiniz, ama meyveyi kastetmiş olabilirim. Bir şeyin rengini kastetmiş olabilirim

something. I could be talking about the shape of it. It could be many different things for

. Şeklinden bahsediyor olabilirim . Beyniniz için birçok farklı şey olabilir

your brain. Your brain doesn't have any idea about that. So your brain begins looking for

. Beyninin bu konuda hiçbir fikri yok . Böylece beyniniz,

way to triangulate that information by hearing someone else use that information or to describe

başka birinin bu bilgiyi kullandığını duyarak veya

it in some other way. So if I'm out with someone and I see another

başka bir şekilde tanımlayarak bu bilgiyi üçgenleştirmenin yolunu aramaya başlar. Yani, biriyle dışarıdayken başka bir

apple or something like that, like ah, now my brain is beginning to make a connection.

elma veya buna benzer bir şey görürsem, ah, şimdi beynim bir bağlantı kurmaya başlıyor.

And it's this connection here where I'm triangulating information that actually develops my fluency.

Akıcılığımı gerçekten geliştiren, bilgi nirengisini oluşturduğum bu bağlantıdır.

So instead of using one thing, again, a single connection is always the weakest one and it's

Dolayısıyla, tek bir şey kullanmak yerine, tek bir bağlantı her zaman en zayıf bağlantıdır ve

especially bad if you're using a translation. But, got my other marker over here just in

özellikle çeviri kullanıyorsanız kötüdür. Ama her ihtimale karşı diğer kalemimi buraya koydum

case. But this idea of triangulating is what you're really using to get fluent. And so

. Ancak bu üçgenleme fikri, gerçekten akıcı olmak için kullandığınız şeydir. Ve bu nedenle, İngilizce Akıcılık Kılavuzu olarak yalnızca benimle öğreniyor olsanız bile, yalnızca bir öğretmenle özdeşleşmek yerine

you should be learning with more sources and more people rather than just identifying with

daha çok kaynak ve daha çok kişiyle öğreniyor olmalısınız

one teacher, even if you're only learning with me as the English Fluency Guide. Look

.

for lots of different ways to learn lots of different ideas, and that way you can confirm

Pek çok farklı fikri öğrenmek için birçok farklı yol arayın ve bu şekilde,

what you're learning in the same way that your ears and your eyes are learning information

kulaklarınız ve gözlerinizin

by working together. So another example of this, not just vocabulary,

birlikte çalışarak bilgiyi öğrendiği gibi, öğrendiklerinizi doğrulayabilirsiniz. Bunun başka bir örneği, sadece kelime dağarcığı değil,

is also listening and pronunciation. As an example, using the word apple again. So I

aynı zamanda dinleme ve telaffuzdur. Örnek olarak yine elma kelimesini kullanmak. Bu yüzden

hear apple from my mother and she has a particular pronunciation. Now, if I only listen to my

annemden elma duyuyorum ve onun özel bir telaffuzu var. Şimdi, eğer sadece annemi dinlersem

mother, I'm going to sound like my mother. And this is why little kids sound like their

, annem gibi konuşacağım. İşte bu yüzden küçük çocuklar ebeveynleri gibi konuşur

parents and their accent could maybe change or evolve as they become older and they start

ve aksanları yaşlandıkça değişebilir veya gelişebilir ve

moving in different places or spending more time with different people. What's really

farklı yerlere taşınmaya veya farklı insanlarla daha fazla zaman geçirmeye başlarlar. Gerçekte

happening is they're getting more sources of that and they develop their unique identity

olan şey, bundan daha fazla kaynak elde etmeleri ve benzersiz kimliklerini

and their unique way of speaking. And also their ability to understand many more different

ve benzersiz konuşma tarzlarını geliştirmeleridir. Ve ayrıca çok daha farklı

kinds of people because they're triangulating with different examples of that.

türden insanları anlama yetenekleri, çünkü bunun farklı örnekleriyle üçgenleme yapıyorlar.

So I hear my mother say the word apple. I hear my father say the word apple, my sister,

Bu yüzden annemin elma kelimesini söylediğini duyuyorum. Babamın elma kelimesini söylediğini duyuyorum, kız kardeşim, erkek

my brother, another person from the gas station or whatever. Each one of them say apple in

kardeşim, benzin istasyonundan başka biri ya da her neyse. Her biri

a little bit different way. It's like, apple, apple, apple, maybe there's a slight difference

biraz farklı bir şekilde elma diyor. Elma, elma, elma gibi, belki onda küçük bir fark vardır

in that. And I'm listening to all those and I'm synthesizing them. I'm putting them all

. Ben de hepsini dinliyorum ve sentezliyorum. Hepsini bir

together. I'm triangulating the way it sounds for me so I can use the word apple and I come

araya getiriyorum. Elma kelimesini kullanabilmek için kulağa nasıl geldiğini üçgenleştiriyorum ve

up with my own kind of pronunciation of the word that's unique. It's very similar to other

kelimenin benzersiz olan kendi telaffuz tarzımı buluyorum . Diğer insanlara çok benzer

people, but it's really a combination of all these different ways of speaking. But, more

, ama aslında tüm bu farklı konuşma biçimlerinin bir birleşimidir. Ama daha da

importantly, I'm able to understand the word apple from all these different people. It's

önemlisi, tüm bu farklı insanlardan elma kelimesini anlayabiliyorum.

the triangulation of this that makes sense, and that's how you develop your fluency really

Mantıklı olan bunun üçgenleştirilmesidir ve bu şekilde akıcılığınızı gerçekten

quickly. So by using more sources rather than one and you're not translating anything.

hızlı bir şekilde geliştirirsiniz. Yani birden fazla kaynak kullanarak hiçbir şeyi çevirmiyorsunuz.

The difficulty here is when you only have one thing, again, showing you with the apple

Buradaki zorluk, yine elma örneğiyle size gösteren tek bir şeye sahip olduğunuzda

example, you don't really know what I'm talking about. You can guess, but you don't really

, neden bahsettiğimi gerçekten bilmiyorsunuz . Tahmin edebilirsiniz ama gerçekten

know and your brain wants to know. Until your brain knows for sure, then you're still a

bilmiyorsunuz ve beyniniz bilmek istiyor. Beynin kesin olarak bilene kadar, o zaman hala

little bit worried. You don't know if you're using grammar or vocabulary correctly or not.

biraz endişelisin. Dilbilgisini veya kelimeleri doğru kullanıp kullanmadığınızı bilmiyorsunuz.

It's just a problem that you have, not because of you, but it's your brain being uncertain

Bu sadece sahip olduğun bir sorun, senin yüzünden değil ama beyninin

about something. Does that make sense? So that's why if I just say blah, you don't know

bir konuda kararsız kalması. bu mantıklı mı? Bu yüzden sadece falan dersem, neden

what I'm talking about. You can guess I mean the fruit, but you don't know for sure. So

bahsettiğimi anlamıyorsun. Meyveden bahsettiğimi tahmin edebilirsiniz ama kesin olarak bilmiyorsunuz.

as soon as your brain is certain about something, and that usually takes at least two examples

Beyniniz bir şeyden emin olur olmaz, ki bu genellikle en az iki örnek

or two kinds of things to say, "Ah, okay, I have a good idea about this." But the more

veya iki tür şey gerektirir, "Ah, tamam, bu konuda iyi bir fikrim var." Ama ne kadar çok

examples you get ... I don't know much about artificial intelligence, but I imagine this

örnek alırsanız ... Yapay zeka hakkında pek bir şey bilmiyorum ama

is the way you would train artificial intelligence. So if you're, if you're showing an artificial

yapay zekayı bu şekilde eğiteceğinizi hayal ediyorum. Yani eğer bir yapay

intelligence, like here's a picture of this, and the artificial intelligence says, "Okay,

zeka gösteriyorsanız, işte bunun bir resmi gibi ve yapay zeka "Tamam,

this is an apple." Now you have to show it many more pictures of the same thing in order

bu bir elma" diyor. Şimdi,

for it to understand how that works. But this is how your brain works for learning things.

bunun nasıl çalıştığını anlaması için ona aynı şeyin birçok resmini göstermelisiniz. Ama beyniniz bir şeyler öğrenmek için böyle çalışır.

Does that make sense? All right, I don't want to make a video that's too long about this,

bu mantıklı mı? Pekala, bununla ilgili çok uzun bir video yapmak istemiyorum

but the important point here is that you should be learning with many different examples.

ama burada önemli olan nokta, birçok farklı örnekle öğrenmeniz gerektiğidir.

This is why, like I teach in Frederick, so if you're learning that by yourself using

Bu nedenle, Frederick'te öğrettiğim gibi,

the app to teach yourself, you get many different examples, many different ways of reviewing

uygulamayı kendi kendinize öğretmek için kullanarak öğreniyorsanız, birçok farklı örnek, bir şeyi gözden geçirmenin birçok farklı yolu elde edersiniz

something. Or even in a program like the Fluency Course or Fluent for Life, you're learning

. Ya da Fluency Course veya Fluent for Life gibi bir programda bile,

the same vocabulary often from different native speakers. So you're giving yourself the opportunity

genellikle aynı kelime dağarcığını anadili farklı olan farklı kişilerden öğreniyorsunuz . Yani kendinize,

to hear how different people would say the same thing and then that helps you to learn

farklı insanların nasıl aynı şeyi söyleyeceğini duyma fırsatı veriyorsunuz ve bu,

like a native. Hopefully that makes sense. Again, I don't

yerli gibi öğrenmenize yardımcı oluyor. Umarım bu mantıklıdır. Yine,

want to talk too long about this, but this is really important for when you're learning

bunun hakkında çok uzun konuşmak istemiyorum ama bu, kendi kendine öğrendiğin zamanlar için gerçekten önemli

by yourself. You need to expand the number of people that you're learning with. And you

. Birlikte öğrendiğiniz insan sayısını artırmanız gerekiyor. Ve ilgilendiğiniz

want to go deeper into certain things that you're interested in, that way you're getting

belirli şeylere daha derine inmek istiyorsunuz , bu şekilde

more information from more things and you're letting your brain triangulate that information.

daha fazla şeyden daha fazla bilgi alıyorsunuz ve beyninizin bu bilgiyi üçgenlemesine izin veriyorsunuz.

Hopefully that makes sense. If you enjoyed this video and it made you

Umarım bu mantıklıdır. Bu videoyu beğendiyseniz ve

think a little bit differently about learning, fantastic. Click that like button and tell

öğrenme konusunda biraz farklı düşünmenize neden olduysa harika. Beğen düğmesine tıklayın ve

other people about this video too because it's really a very important idea and it's

diğer insanlara da bu videodan bahsedin çünkü bu gerçekten çok önemli bir fikir ve

something that's also very easy to demonstrate by covering up one eye or covering up one

bir gözü kapatarak veya bir

ear like that. Even try that right now. It's really funny how you lose your ability to

kulağı kapatarak bunu göstermek de çok kolay. Hatta hemen şimdi deneyin. Sadece birini kaybederek

see things or to hear things correctly, even by just losing one. So you can still see things,

bile bir şeyleri görme veya doğru duyma yeteneğinizi kaybetmeniz gerçekten komik . Yani nesneleri hâlâ görebilirsin

but you can't tell really where they are. Anyway, hope you have enjoyed it. Click that

ama gerçekte nerede olduklarını söyleyemezsin. Her neyse, umarım eğlenmişsinizdir. O

like button. Be sure to subscribe to the video. At the end of this, you'll have a link to

beğen butonuna tıklayın. Videoya abone olmayı unutmayın. Bunun sonunda, bunu yapmak için bir bağlantınız olacak

do that. Click the bell icon so you get notified about future videos. And if you'd like to

. Gelecekteki videolardan haberdar olmak için zil simgesini tıklayın .

learn more with the English Fluency Guide, you can do these three simple things right

İngilizce Akıcılık Kılavuzu ile daha fazlasını öğrenmek istiyorsanız, şu üç basit şeyi hemen

now. 1. Click on this link to subscribe to my YouTube

şimdi yapabilirsiniz. 1.

channel for over 500 free videos. 2. Click on this link to download my #1 eBook

500'den fazla ücretsiz video için YouTube kanalıma abone olmak için bu bağlantıya tıklayın. 2. Hızlı akıcılık için 1 numaralı e-Kitap rehberimi ÜCRETSİZ indirmek için bu bağlantıya tıklayın

guide to fast fluency, FREE! And… 3. Click here to watch the most popular video

! Ve… 3. YouTube'da İngilizce akıcılığıyla ilgili en popüler videoyu buradan izlemek için buraya tıklayın

on English fluency here on YouTube!

!