3 Levels of Writing to Ask for Help: English Learner to Native | EnglishAnyone

Today we’re going to transform a sample of writing from a non-native English learner

Bugün, anadili İngilizce olmayan bir öğrencinin yazdığı bir yazı örneğini,

into something a native would say so you see how to express yourself in your speaking and

anadili İngilizce olan birinin söyleyeceği bir şeye dönüştüreceğiz, böylece kendinizi

writing more naturally and fluently!

daha doğal ve akıcı bir şekilde konuşurken ve yazarken nasıl ifade edeceğinizi göreceksiniz!

Sound good?

Kulağa hoş gelmek?

Now, on to the sample I got from a learner…

Şimdi bir öğrenciden aldığım örneğe geçelim…

“I am Hang, who is received the email from you.

“Ben sizden e-postayı alan Hang .

I come from Vietnamese.

Vietnam'dan geliyorum. Her hafta yeni bilgi geldiğinde benim

Thank you for the email from you sent for me per week when new information.

için gönderdiğiniz e-posta için teşekkür ederim .

I write this email to share with you about my problem.

Bu e-postayı sorunumla ilgili sizinle paylaşmak için yazıyorum .

I have learned English in many years, but my English skills isn't improve.

Uzun yıllar İngilizce öğrendim, ancak İngilizce becerilerim gelişmiyor.

I can read well, but my listening skill is too bad.

İyi okuyabilirim ama dinleme becerim çok kötü.

I just understand some words when listening, not understand them means in conversations.”

Sadece dinlerken bazı kelimeleri anlıyorum, konuşmalarda onları anlamamak anlamına geliyor.”

OK, this actually wasn’t too bad.

Tamam, bu aslında çok da kötü değildi.

I understood the message, but there are a lot of very basic grammar errors.

Mesajı anladım, ancak pek çok temel gramer hatası var.

So let’s clean this up to make an error-free, Level 2 version of the sample, and then I’ll

Öyleyse, örneğin hatasız, Düzey 2 sürümünü yapmak için bunu temizleyelim ve sonra

talk about what I fixed:

neyi düzelttiğimden bahsedeceğim:

I am Hang, who receives emails from you.

Ben, sizden e-postalar alan Hang.

Here, you need to decide if you’re talking about one mail or many.

Burada, bir postadan mı yoksa birden çok postadan mı söz ettiğinize karar vermelisiniz.

I’m just assuming many, and that this is continuing, so he receives mails, and not

Birçoğunu ve bunun devam ettiğini varsayıyorum, bu yüzden

“the email,” from me.

benden "e-posta" değil, posta alıyor.

I come from Vietnam.

Vietnam'dan geldim.

This is just the difference between a country and a nationality.

Bu sadece bir ülke ile bir milliyet arasındaki farktır.

You’re FROM Vietnam, but you ARE Vietnamese, just like someone who’s Japanese comes from

Vietnam'dansın ama Vietnamlısın, tıpkı Japonya'dan gelen bir Japon gibi

Japan.

.

Pretty simple.

Gayet basit.

But things like this might need a bit of review from time to time.

Ancak bunun gibi şeylerin zaman zaman biraz gözden geçirilmesi gerekebilir .

Thank you for the emails you send to me each week with new information.

Bana her hafta yeni bilgilerle gönderdiğiniz e-postalar için teşekkür ederim .

It’s this sentence that tells me he IS in fact talking about receiving regular emails

Bana aslında benden düzenli e-postalar almaktan bahsettiğini söyleyen bu cümle,

from me, and not just one.

sadece bir tane değil.

So I was correct about that in the first sentence, and I can edit the grammar in this sentence

Yani ilk cümlede bu konuda haklıydım ve bu cümledeki dilbilgisini buna

accordingly.

göre düzenleyebilirim.

You also send an email TO someone, not FOR someone.

Ayrıca birisine değil, birine e-posta gönderirsiniz .

A message CAN be FOR someone, like “This call, or mail, is for you.”

Bir mesaj, "Bu arama veya posta, sizin için" gibi biri İÇİN OLABİLİR.

But if you’re talking about sending something, you send or deliver something TO someone.

Ama bir şey göndermekten bahsediyorsanız, birine bir şey gönderir veya teslim edersiniz.

I write this email to share my problem.

Bu e-postayı sorunumu paylaşmak için yazıyorum.

You can “share” a problem or story with someone, or you can “tell someone about”

Bir sorunu veya hikayeyi biriyle "paylaşabilirsiniz" veya

a problem or story.

bir sorun veya hikayeyi "birine anlatabilirsiniz".

I have learned English for many years, but my English skills haven’t improved.

Yıllarca İngilizce öğrendim, ancak İngilizce becerilerim gelişmedi.

You do something FOR many years if you’re talking about from a time in the past to now.

Geçmişten bugüne bir zamandan bahsediyorsanız, yıllarca bir şey yaparsınız.

IN would be used if you’re talking about doing something in the future.

Gelecekte bir şey yapmaktan bahsediyorsan IN kullanılır.

And because he IS talking about the past, his skills HAVEN’T improved.

Ve geçmişten bahsettiği için becerileri GELİŞMEMİŞTİR.

Next…

Sonra…

I can read well, but my listening skill is very bad.

İyi okuyabiliyorum ama dinleme becerim çok kötü.

“Too” here sounds unnatural, so you’d use “very” instead.

Buradaki "Too" kulağa doğal gelmiyor, bu yüzden onun yerine "very" kullanırsınız.

Something like the weather can be “too good” or “too bad,” like if the weather is too

Hava durumu gibi bir şey "çok iyi" veya "çok kötü" olabilir, örneğin hava

bad to drive, but a skill is more something you build from basic movements or steps.

araç kullanmak için çok kötüyse, ancak bir beceri daha çok temel hareketlerden veya adımlardan oluşturduğunuz bir şeydir.

So you’re not really “bad” at something when you just start doing it, and you can’t

Yani bir şeyi yapmaya yeni başladığınızda gerçekten "kötü" değilsiniz ve

really be “too bad” at it.

o konuda gerçekten "çok kötü" de olamazsınız.

You’re just not very good yet.

Henüz çok iyi değilsin.

Finally…

Sonunda…

I just understand some words when listening, but don’t understand what words mean in

Dinlerken sadece bazı kelimeleri anlıyorum ama konuşmalarda kelimelerin ne anlama geldiğini anlamıyorum

conversations.

.

Here, it’s not really clear if the problem is that he can’t hear clearly, if he doesn’t

Burada, sorunun net bir şekilde duyamaması mı,

understand the meaning of the words, or that some kind of lessons are easier to understand

kelimelerin anlamını anlamaması mı, yoksa bazı derslerin konuşma konuşmalarından daha kolay anlaşılması mı gerçekten net değil

than conversational speech.

.

But at least we’ve corrected the grammar.

Ama en azından grameri düzelttik.

Now, let’s see one way a native might express this for the highest level of natural, conversational

Şimdi, bir yerlinin bunu en yüksek düzeyde doğal, konuşma

“flow”:

"akış" için nasıl ifade edebileceğini görelim:

I’m Hang, a reader from Vietnam.

Ben Hang, Vietnam'dan bir okuyucu.

Basic information about your name and where you’re from can usually be combined.

Adınız ve nereli olduğunuzla ilgili temel bilgiler genellikle birleştirilebilir.

And it’s much more natural to express a description as a kind of person or job.

Ve bir tanımlamayı bir tür kişi veya iş olarak ifade etmek çok daha doğaldır.

So, instead of someone “who receives mails from you,” Hang would just be a “reader.”

Dolayısıyla, "sizden posta alan" biri yerine , Hang yalnızca bir "okuyucu" olacaktır.

Much easier, right?

Çok daha kolay, değil mi?

Similarly, someone “who transports you from one location to another in an automobile”

Benzer şekilde, "sizi bir otomobille bir yerden başka bir yere taşıyan" biri de

would just be a “driver.”

sadece bir "şoför" olacaktır. Okuyucu olduğunu söylerse

It’s implied that he’s getting my emails if he says he’s a reader.

e-postalarımı alacağı ima ediliyor .

Next, he’s just thanking me specifically for tips and advice – or lessons – that

Ardından, her hafta gönderdiğim ipuçları ve tavsiyeler - veya dersler - için bana özel olarak teşekkür ediyor

I send each week, so it’s more natural the way I’ve written it.

, bu yüzden yazdığım şekilde daha doğal. Her hafta

Thank you for the new tips and advice you send each week.

gönderdiğiniz yeni ipuçları ve tavsiyeler için teşekkür ederiz .

Likewise…

Aynı şekilde… Size

Let me tell you about my problem.

derdimi anlatayım.

Just get to the point.

Sadece konuya gel. En

At most, you’d say “I’m writing because” I have a problem.

fazla “benim bir derdim olduğu için yazıyorum” dersiniz .

But, again, I know he’s writing, so there’s no need for him to mention it.

Ama yine de yazdığını biliyorum, bu yüzden bundan bahsetmesine gerek yok.

“Let me tell you about” is also a good way to introduce a problem.

“Sana anlatayım” da bir sorunu tanıtmanın iyi bir yoludur.

Next…

Sonraki…

I’ve learned English for many years, but my listening hasn’t improved.

Yıllarca İngilizce öğrendim ama dinleme yeteneğim gelişmedi.

Again, we want to get to the point and be specific about the problem.

Yine, konuya gelmek ve sorun hakkında spesifik olmak istiyoruz.

There’s no need for two sentences when one will do.

Birinin yapacağı zaman iki cümleye gerek yok .

Just state the specific problem without introducing something more general first.

Önce daha genel bir şey sunmadan sadece belirli sorunu belirtin. Ne

After all, if you can write, there’s no need to mention that you can read.

de olsa, yazabiliyorsan okuyabildiğini söylemene gerek yok.

Finally, we get to the specific problem in the last sentence: I understand some words

Son olarak, son cümledeki özel soruna geliyoruz : Duyduğum bazı kelimeleri anlıyorum

I hear, but often don’t understand words in conversations.

ama konuşmalardaki kelimeleri çoğu zaman anlamıyorum .

Now, this could be expressed more clearly, depending on what the specific problem is,

Şimdi, spesifik problemin ne olduğuna bağlı olarak bu daha açık bir şekilde ifade edilebilir,

but this is fine for today.

ancak bu bugün için iyi.

Comparing the two examples, you discover one of the secrets to communicating well: simplicity.

İki örneği karşılaştırarak, iyi iletişim kurmanın sırlarından birini keşfedersiniz: basitlik.

See how you can improve the way you communicate by changing just a few simple words?

Sadece birkaç basit kelimeyi değiştirerek iletişim kurma şeklinizi nasıl geliştirebileceğinizi gördünüz mü?

Feels pretty good, right?

Oldukça iyi hissettiriyor, değil mi?

Finally, try writing the “native” version in a comment below to improve your fluency.

Son olarak, akıcılığınızı geliştirmek için aşağıdaki yoruma "yerel" versiyonu yazmayı deneyin . KENDİ

And see if you can make it even better with YOUR OWN version!

sürümünüzle daha da iyi hale getirip getiremeyeceğinize bakın !

Remember that if you transform your English, you really can transform your LIFE…

İngilizcenizi değiştirirseniz, HAYATINIZI gerçekten değiştirebileceğinizi unutmayın...

So to keep improving, click on the link in the upper right of this video, or on the link

Bu nedenle, gelişmeye devam etmek için, bu videonun sağ üstündeki bağlantıya veya

in the description below this video, to take our quick fluency quiz.

bu videonun altındaki açıklamadaki bağlantıya tıklayarak hızlı akıcılık testimizi yapın.

It takes less than a minute and we’ll use your answers to give you the best advice possible

Bir dakikadan az sürer ve yanıtlarınızı, BUGÜN daha iyi İngilizce konuşmak için kullanabileceğiniz ÜCRETSİZ, KİŞİYE ÖZEL bir kılavuzda mümkün olan en iyi tavsiyeyi vermek için kullanacağız

in a FREE, PERSONALIZED guide you can use to speak better English TODAY.

.

Be sure to like this video if you enjoyed it, share it with others you know who also

Bu videoyu beğendiyseniz beğenmeyi , geliştirmek isteyen tanıdığınız diğer kişilerle paylaşmayı

want to improve, and subscribe to our YouTube channel for more.

ve daha fazlası için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın. Abone olduktan

Click the bell icon for notifications after you subscribe and we’ll see you in the next

sonra bildirimler için zil simgesine tıklayın, bir sonraki videoda görüşmek üzere

video!

!