How To Think Like A Native English Speaker So You Speak Like One - Sit ON vs Sit IN

Hi there!

Merhaba!

I’m Drew Badger, the world’s #1 English Fluency Guide!

Ben Drew Badger, dünyanın 1 numaralı İngilizce Akıcılık Rehberi!

In this video, I’ll share a lesson my personal students really enjoyed that will help you

Bu videoda,

understand the prepositions ON and IN the NATIVE way so YOU can use them correctly,

ON ve IN edatlarını DOĞAL şekilde anlamanıza yardımcı olacak, böylece onları doğru

and without hesitation.

ve tereddüt etmeden kullanabilmenize yardımcı olacak kişisel öğrencilerimin gerçekten keyif aldığı bir dersi paylaşacağım.

When you THINK more like a native English speaker, you’ll SPEAK more like one!

Anadili İngilizce olan biri gibi DÜŞÜNDÜĞÜNDE , daha çok öyle KONUŞACAKSIN!

Makes sense?

Mantıklı?

Well, this real-life lesson happened when I was reading a book to my daughter.

Bu gerçek hayat dersi, kızıma kitap okurken oldu.

My Japanese mother-in-law, who also knows some English, was listening to the story…

Biraz İngilizce bilen Japon kayınvalidem hikayeyi dinliyordu…

When I read, "The bears were sitting IN picnic chairs," my mother-in-law asked why the bears

"Ayılar piknik sandalyelerinde oturuyorlardı" diye okuduğumda kayınvalidem, ayıların neden sandalyelerde değil

were IN the chairs, rather than ON them.

de sandalyelerde oturduğunu sordu. Onlardan daha.

"I learned in school that you use ON for chairs," she said.

"Okulda sandalyeler için ON kullandığını öğrendim" dedi.

Now, ON CAN be used for chairs, but rather than using a rule or translation, try to think

Şimdi ON CAN, sandalyeler için kullanılabilir, ancak bir kural veya çeviri kullanmak yerine,

about sitting like a NATIVE…

bir YERLİ gibi oturmayı düşünmeye çalışın…

In the book, the chairs had ARMRESTS and BACKS, which made the seating area more like a BOX

Kitapta, koltukların KOL DAYANAKLARI ve SIRTLIKLARI vardı, bu da oturma alanını daha çok bir KUTU gibi yaptı.

you’d sit IN.

oturmak

But the lesson goes deeper...

Ama ders daha derine iniyor...

Natives actually have TWO different ideas in their heads, even if they don’t know

Yerliler aslında oturmayı düşündüklerinde, bilmeseler bile kafalarında İKİ farklı fikir vardır

it, when they think about sitting.

.

And this is why people can use IN or ON and be "correct" either way, most of the time.

İşte bu yüzden insanlar IN veya ON'u kullanabilir ve çoğu zaman her iki şekilde de "doğru" olabilir.

Sitting IN something refers to being IN a 3D space extending above the top of an object

Bir şeyin İÇİNDE oturmak, kol dayama yeri olmayan

(like an invisible box), even for chairs that have no armrests.

sandalyeler için bile, bir nesnenin (görünmez bir kutu gibi) üzerinde uzanan 3B bir alanda olmayı ifade eder .

But natives can also talk about someone sitting ON a 2D space (like an invisible piece of

Ancak yerliler, bir sandalyenin ÜZERİNDEKİ (görünmez bir kağıt parçası gibi

paper) that’s ON a chair.

) 2B bir alanda oturan biri hakkında da konuşabilirler. Biraz farklı anlamlara sahip olmalarına

See how BOTH IN and ON can be correct, though they have slightly different meanings?

rağmen BOTH IN ve ON'un nasıl doğru olabileceğini gördünüz mü ?

THIS way of thinking about situations and words is what helps you develop a native's

Durumlar ve kelimeler hakkında BU şekilde düşünme, bir yerlinin

"sense of correctness.”

"doğruluk duygusunu" geliştirmenize yardımcı olan şeydir.

This is the “FEELING” that helps you say the right thing at the right time, WITHOUT

Bu, herhangi bir kural düşünmeden, doğru zamanda doğru şeyi söylemenize yardımcı olan "HİSSE"dir

thinking about any rules!

!Bir yerlinin yaptığı gibi,

You just SEE the idea of being IN or ON a chair, like a native does, so you can express

bir sandalyenin İÇİNDE veya ÜZERİNDE olma fikrini GÖRÜRSÜNÜZ , böylece

EITHER meaning automatically.

HERHANGİ BİR anlamı otomatik olarak ifade edebilirsiniz.

Great, right?!

Harika, değil mi?!

Now, test yourself with a quick quiz to see if you’re thinking more like a native:

Şimdi, bir yerli gibi düşünüp düşünmediğinizi görmek için hızlı bir sınavla kendinizi test edin :

Would you sit IN or ON these school chairs?

Bu okul sandalyelerinin İÇİNDE mi yoksa

Either is OK!

You can sit IN or ON a school chair because you could be talking about the 3D space above

ÜZERİNDE mi oturursunuz? sandalyenin üzerindeki 3B alandan

the chair or the 2D space on the seat.

veya koltuktaki 2B alandan bahsediyor olabiliriz.

What about this wheelchair?

Peki ya bu tekerlekli sandalye?

IN or ON?

GİRİŞLİ veya AÇIK?

Again, either would be OK.

Yine, ikisi de uygun olacaktır.

Though we usually talk about being IN a wheelchair because of the armrests, and because it’s

Yine de genellikle kolçaklar nedeniyle tekerlekli sandalyede olmaktan bahsediyoruz ve çünkü

a tool designed to support someone.

birini desteklemek için tasarlanmış bir alet.

What about this piano bench?

Peki ya bu piyano sehpası?

ON or IN?

AÇIK veya İÇERİDE?

Here, there is a 3D space above the bench, but most natives would say you’re ON the

Burada, sıranın üzerinde bir 3B alan var, ancak çoğu yerli,

bench because it has no back or armrests.

sırtı veya kolçakları olmadığı için sıranın üzerinde olduğunuzu söyler.

What about this hammock?

Peki ya bu hamak?

ON or IN?

AÇIK veya İÇERİDE? Oturma alanında

You could say you’re ON the hammock to describe being ON the sitting area.

AÇIK olduğunuzu açıklamak için hamakta olduğunuzu söyleyebilirsiniz .

But see how the hammock comes up around you?

Ama hamak etrafınızda nasıl yükseliyor görüyor musunuz?

This is why most natives say someone’s IN a hammock.

Yerlilerin çoğunun birinin hamakta olduğunu söylemesinin nedeni budur .

Next, what about this couch, also called a sofa?

Sonra, kanepe olarak da adlandırılan bu kanepe ne olacak ?

IN or ON?

İÇERİDE veya AÇIK? Birden fazla kişi için yer olduğu

We usually sit ON a sofa or couch because there’s space for more than one person.

için genellikle bir koltukta veya kanepede oturuyoruz .

We don’t have that same feeling of being IN something, like with a chair, because we

Bir sandalyede olduğu gibi, bir şeyin İÇİNDE olma hissine sahip değiliz, çünkü

think more about the larger 2D space for sitting.

oturmak için daha geniş 2B alan hakkında daha çok düşünüyoruz.

Finally, what if, instead of a person, we’re talking about a pen?

Son olarak, ya bir insan yerine bir kalemden bahsediyorsak?

Would a pen be sitting ON or IN a chair?

Bir kalem bir sandalyenin ÜZERİNDE mi yoksa İÇİNDE mi oturuyor?

This one’s a bit tricky, but like a person sitting ON a couch, a pen is very small compared

Bu biraz zor, ama bir kanepede oturan bir insan gibi,

to the sitting area of a chair.

bir sandalyenin oturma alanına kıyasla bir kalem çok küçüktür.

So, we talk about the pen being ON the chair!

Yani, kalemin sandalyenin ÜZERİNDE olduğundan bahsediyoruz!

A pen doesn’t really seem CONTAINED by a chair the way a larger person is.

Bir kalem, daha iri bir insan gibi bir sandalye tarafından KAPATILMIŞ gibi görünmüyor.

This is why natives say small things like pens, cups or even cats are ON a chair, even

Bu nedenle yerliler, sandalyenin kolçakları olsa bile kalem, bardak ve hatta kedi gibi küçük şeylerin bir sandalyenin ÜZERİNDE olduğunu söylerler

if the chair has armrests.

.

Congratulations!

Tebrikler!

You’re now thinking more like a native about sitting!

Artık oturmak hakkında daha çok bir yerli gibi düşünüyorsun !

That was easy and fun, right?

Bu kolay ve eğlenceliydi, değil mi?

To finally reach fluency, all you have to do is REPEAT this process with more situations

Sonunda akıcılığa ulaşmak için yapmanız gereken tek şey,

until you “FEEL” the language automatically.

dili otomatik olarak “HİSSEDEYENE” kadar bu işlemi daha fazla durumla TEKRARLAMAK.

And this can happen much faster than most learners believe, even if you’ve struggled

Ve bu, yıllarca akıcı konuşma çabası göstermiş olsanız bile çoğu öğrencinin düşündüğünden çok daha hızlı gerçekleşebilir

to get fluent for years!

!

If you’d like to learn more about how to think like a native so you speak like one,

Bir yerli gibi düşünüp yerli gibi konuşmak hakkında daha fazla bilgi edinmek istiyorsanız,

click on the link in this video, or on the link in the description below this video,

bu videodaki bağlantıya veya bu videonun altındaki açıklamadaki bağlantıya tıklayarak

to tell me what your biggest communication problem is.

en büyük iletişim sorununuzun ne olduğunu bana söyleyin .

Answer 5 quick questions and I’ll send you a free, PERSONALIZED guide that will help

5 kısa soruyu yanıtlayın ve size BUGÜN anadili gibi konuşmaya başlamanıza yardımcı olacak ücretsiz, KİŞİYE ÖZEL bir kılavuz göndereyim

you start speaking more like a native TODAY!

! Bu basit videoyla

You’re already feeling a bit more fluent with this simple video, and you’ll learn

zaten biraz daha akıcı hissediyorsunuz ve ücretsiz, kişiselleştirilmiş kılavuzunuzda

a LOT more about how to improve your fluency in your free, personalized guide.

akıcılığınızı nasıl geliştireceğiniz konusunda ÇOK daha fazlasını öğreneceksiniz . Bana kendinizden bahsetmek için

So click on the link in this video, or on the link in the description below this video,

bu videodaki bağlantıya veya bu videonun altındaki açıklamadaki bağlantıya tıklayın

to tell me about yourself.

.

It takes less than a minute, and you can download your free guide instantly!

Bir dakikadan az sürer ve ücretsiz rehberinizi anında indirebilirsiniz!

Thanks for watching, and see you next time!

İzlediğiniz için teşekkürler, bir dahaki sefere görüşürüz!