ENGLISH ADDICT Lesson 10 - LIVE Chat - TELEVISION WORDS - Wed 27th November 2019

They say that anyone can do this guess what anyone is doing it hello

Bunu herkesin yapabileceğini söylüyorlar, tahmin edin, herkes ne yapıyor, merhaba

everybody and welcome to another English addict live on the Internet

millet ve internette yaşayan başka bir İngiliz bağımlısına hoş geldiniz

hmm oh that is a delicious cup of coffee I will say many things about myself

hmm oh bu lezzetli bir fincan kahve Kendim hakkında birçok şey söyleyeceğim

sometimes I will be critical sometimes I will boast about my abilities but can I

bazen eleştireceğim bazen övüneceğim yeteneklerim hakkında ama

just say I make the most amazing cup of coffee if you ever get a chance to come

en harika kahveyi yaptığımı söyleyebilir miyim, eğer bir gün evime gelme şansın olursa

to my house sit down with me and I will make you the most delicious cup of

benimle otur ve sana hayatında içtiğin en lezzetli kahveyi yapayım.

coffee you have ever had in your life let me tell you now here we go then hi

şimdi söylüyorum, başlıyoruz o zaman

everybody this is mr. Duncan in England how are you today are you okay I hope so

herkese merhaba ben mr. Duncan İngiltere'de bugün nasılsın iyi misin umarım çok

are you happy I hope so here we are then welcome to

mutlusundur umarım o zaman işte

another live stream from England many people ask mr. Duncan where do you

İngiltere'den başka bir canlı yayına hoş geldiniz . Duncan nereden

broadcast from I broadcast from a little country called England you may have

yayın yapıyorsun İngiltere denen küçük bir ülkeden yayın yapıyorum

heard of it a few years ago we used to be a big thing but now not so big so

birkaç yıl önce duymuş olabilirsin eskiden büyük bir şeydik ama şimdi o kadar büyük değiliz o yüzden

hello everyone guess what we are halfway through the week it isn't the weekend

merhaba herkes tahmin edin ne haldeyiz haftanın ortasında öyle değil' t hafta sonu

unfortunately but we are halfway there yes it's Wednesday

maalesef ama yolu yarıladık evet bugün çarşamba

we have lots of things to do today lots of stuff so many things to talk

bugün yapacak çok şeyimiz var konuşacak çok şey var

about today we are talking about one of my favorite subjects besides English of

bugün ingilizce dışında en sevdiğim konulardan biri hakkında konuşuyoruz tabi ki

course because I am an English addict also today we are talking about

çünkü ben de bir ingilizce bağımlısıyım bugün bu konuyla

television words and phrases connected to this subject television I suppose

bağlantılı televizyon kelime ve deyimlerinden bahsediyoruz televizyon sanırım

these days we are kind of used to it we just sit down in front of the television

bu günlerde buna biraz alıştık sadece televizyonun karşısına oturuyoruz

we never really think very much about it or how it works or how amazing this

onun hakkında ya da nasıl çalıştığı ya da bunun ne kadar harika olduğu hakkında pek fazla düşünmüyoruz

technology actually is so today we are looking at words and phrases to do with

teknoloji aslında öyle bugün televizyonla ilgili kelime ve deyimlere bakıyoruz

television also we'll be having a little historical look at television how it all

ayrıca televizyona biraz tarihsel bir bakış atacağız her şeyin nasıl

began why we have television how it works and sometimes how it doesn't work

başladığı neden televizyonumuz var nasıl çalışıyor ve bazen nasıl çalışmıyor

and I suppose also we could talk about what many describe as the golden years

ve sanırım ayrıca birçok kişinin televizyonun altın yılları olarak tanımladığı dönemden de bahsedebiliriz,

of television so some people believe that there was a period of time in the

bu nedenle bazı insanlar

past when television was at its best I'll give you a clue it isn't nowadays

geçmişte televizyonun en iyi olduğu bir dönem olduğuna inanır. Size bir ipucu vereceğim, öyle değil, günümüzde

it isn't now so you can't describe now as the golden age of television

değil. şimdi yani şimdiyi televizyonun altın çağı olarak tanımlayamazsınız

maybe the twilight years but I don't think it is the golden years when we say

belki alacakaranlık yılları ama bence altın yıllar derken altın yıllar değil,

golden years we mean the best period of time when something was at its best so

bir şeylerin en iyi olduğu en iyi zaman dilimini kastediyoruz.

that's what we mean when we say golden years hello to the live chat oh yes

canlı sohbete altın yıllara merhaba derken demek istiyoruz oh evet

hello to Vitesse nice to see you here today Vitesse guess what a big hello to

Vitesse'ye merhaba bugün sizi burada görmek güzel Vitesse tahmin edin Litvanya'ya ne büyük bir merhaba

Lithuania and also congratulations to you because you are first on today's

ve ayrıca tebrikler çünkü bugünün canlı sohbetinde ilk sizsiniz

live chat I have a haircut this morning I cut my

Bu sabah saçımı kestirdim

hair this morning Steve was complaining he said Duncan your hair is so long it

Bu sabah saçımı kestim Steve şikayet ediyordu, Duncan'a saçın çok uzun,

looks white and I said that's a bit cruel I can't help it I can't help being

bembeyaz görünüyor dedi ve ben de bu biraz acımasız dedim, elimde değil, yaşlanmama engel olamıyorum, bu

older so I have decided to cut my hair today you will notice it's lovely and

yüzden bugün saçımı kesmeye karar verdim. güzel ve

short now shall I give you a twirl okay then so there you can see I've cut my

kısa olduğunu fark edecek şimdi seni döndüreyim mi tamam o zaman görebilsin

hair and now it's nice and short again I look like a billiard ball the top of my

saçımı kestim ve şimdi yine güzel ve kısa

head does anyway so yes we are doing a live English stream english addict for

all those people out there who can't get enough of this lovely language and you

Bu güzel dile doyamayan herkes için canlı bir İngilizce akışı İngilizce bağımlısı yapıyorum ve

can catch me live on Sunday Wednesday Friday 2:00 p.m. UK time so that is when

beni Pazar Çarşamba Cuma saat 14:00'te canlı yakalayabilirsiniz. İngiltere saati, yani

I am on the Internet I hope you can hear me today because some of my equipment is

ben internetteyken, umarım bugün beni duyabilirsiniz çünkü bazı ekipmanlarım

missing mr. Steve has taken my lovely big mixer to be tested today I won't say

kayıp bayım. Steve bugün güzel büyük mikserimi test etmek için aldı,

why but it is part of another project that I'm working on with Steve no more

nedenini söylemeyeceğim ama bu, Steve ile üzerinde çalıştığım başka bir projenin parçası,

news about that when it arrives also a few people have asked mr. Duncan we are

o geldiğinde bununla ilgili daha fazla haber yok, ayrıca birkaç kişi de Bay'a sordu. Duncan, web

wondering what is happening to your website are you still building your new

sitenize ne olduğunu merak ediyoruz, hala yeni

website the answer to that question is yes I am it's coming along slowly but

web sitenizi kuruyor musunuz, bu sorunun cevabı evet, yavaş ilerliyorum ama

there will be a website some big changes happening concerning my video lessons

bir web sitesi olacak, video derslerim

and the way you see them whoa are you intrigued I hope so

ve onları görme şeklinizle ilgili bazı büyük değişiklikler oluyor whoa ilgini çekti umarım bugün

we have the mystery idiom coming up today as

gizemli deyim de gelecek artı sanırım

well plus I suppose we can take a look at one of my English lessons because we

İngilizce derslerimden birine bakabiliriz çünkü bugün

are talking about one particular subject today television

belirli bir konudan bahsediyoruz televizyon

do you watch much television do you watch much television these days maybe

çok mu televizyon izliyorsun televizyon bugünlerde belki

over the years you have watched less and less

yıllar geçtikçe daha az izlediniz,

apparently you might find this hard to believe but apparently fewer people are

görünüşe göre buna inanmakta zorlanabilirsiniz, ancak görünüşe göre daha az insan

watching television especially live television so quite often people will go

televizyon izliyor, özellikle canlı televizyon izliyor, bu nedenle insanlar zaten en sevdikleri TV şovlarını

to a streaming service to watch their favorite TV shows that have already been

izlemek için bir akış hizmetine gidiyorlar. geçen hafta

on or maybe something they missed that was on last week and they watch it again

yayındaydı ya da belki kaçırdıkları bir şey vardı ve

because they missed it the first time around so apparently a lot of people are

ilk seferinde kaçırdıkları için tekrar izliyorlar, bu yüzden görünüşe göre pek çok insan

not watching television these days and I suppose there are many reasons why

bugünlerde televizyon izlemiyor ve sanırım bunun birçok nedeni var

especially and this is something you might not believe apparently young

özellikle ve bu bir şey Görünüşe göre

people don't really watch TV anymore the BBC here in the UK have for many

gençlerin artık gerçekten televizyon izlemediğine inanmıyor olabilirsiniz, Birleşik Krallık'ta BBC uzun

years tried to keep younger viewers entertained but apparently they are

yıllardır genç izleyicileri eğlendirmeye çalıştı ama görünüşe göre

failing miserably so fewer and fewer younger people are watching television

sefil bir şekilde başarısız oluyorlar, bu nedenle gittikçe daha az genç insan televizyon izliyor,

however there is a growing age range can you guess who is watching television

ancak büyüyen bir artış var. yaş aralığı tahmin edebilir misiniz kimler giderek

more and more I'll give you a clue maybe in 10 years time it will be me watching

daha fazla televizyon izliyor size bir ipucu vereceğim belki 10 yıl sonra sürekli televizyon izleyen ben olacağım

television all the time so the growing age group is actually the elderly so

yani artan yaş grubu aslında yaşlılar yani

more and more people over 50 or 60 or even in their late 70s are now watching

50 yaş üstü insanlar giderek artıyor veya 60'ları hatta 70'lerinin sonundalar artık

more and more television I suppose it's the reverse of what used to happen years

daha fazla televizyon izliyorlar Sanırım yıllar önce olanın tam tersi

ago because I remember when I was a child almost I almost remember being a

çünkü çocukken neredeyse çocuk olduğumu hatırlıyorum Neredeyse

child I used to sit and watch television all the

oturup televizyon izlerdim bütün gün

time my mother would put me down on the carpet in front of the TV and I would

annem beni televizyonun önündeki halıya yatırırdı ve ben

stare at the television for hours and hours in fact we used to call it the

saatlerce televizyona bakardım aslında biz ona

babysitter so TV used to be used as a way of looking after the child so maybe

çocuk bakıcısı derdik o yüzden tv çocuk bakmanın bir yolu olarak kullanılırdı yani belki

if your mother was busy doing some housework she would put you in front of

annen ev işiyle meşgul olsaydı seni televizyonun önüne koyar

the television and leave you there and that's what my mum used to do to me so I

ve orada bırakırdı ve annem bana böyle yapardı, ben de

used to watch a lot of television when I was young when I was a child and I can

küçükken çok televizyon izlerdim ben çocukken ve yıllar yıllar önce izlediğim

still remember all of my favorite TV shows that I used to watch years and

en sevdiğim TV şovlarını hala hatırlıyorum

years ago hello - Tanya hello - Tanya Martha sweetness Mitra is

merhaba - Tanya merhaba - Tanya Martha tatlım Mitra

here on the live chat nice to see you today by the way a few people have asked

canlı sohbette bugün sizi görmek güzel bu arada birkaç kişi

about my new icon have you seen the new thumbnail the new icon that is

benim hakkımda sorular sordu yeni simge yeni küçük resmi gördünüz mü kanalımın reklamını yapan yeni simge

advertising my channel a lot of people have said Mr Duncan that doesn't look

birçok kişi Bay Duncan'ın size benzemediğini söyledi,

like you it looks too young now can I just say that the icon the little icon

şimdi çok genç görünüyor, sadece simgenin üzerimdeki küçük simge

that is on my youtube channel it isn't supposed to be a real painting or

olduğunu söyleyebilir miyim? youtube kanalı benim gerçek bir resmim ya da fotoğrafım olması gerekmiyor

photograph of me it's actually an emoji have you heard of that an emoji emoji is

aslında bir emoji emoji emojinin

a cartoon character or a caricature of a person or something that shows an

çizgi film karakteri ya da insan karikatürü ya da duygu gösteren bir şey olduğunu duydunuz mu o

emotion so that's the reason why I've done it so it's not supposed to be a

yüzden ben Tecavüze uğramış bir Rembrandt portresi olmasın diye yaptım öyle

rape Rembrandt portrait it isn't it is just something that is there to amuse

değil mi sadece seni eğlendirmek için var

you so no my my little emoji icon is just something that is there to amuse

yani hayır benim küçük emoji ikonum sadece seni eğlendirmek için var

you I don't know what's happened to my throat today I'm having difficulty

ne olduğunu bilmiyorum bugün boğazıma geldi

speaking today which is not very good when you think about it mmm

bugün konuşmakta güçlük çekiyorum ki bu düşününce pek iyi değil mmm

hmm maybe this cup of coffee will put the fire out let's see hmm so hello to

hmm belki bu fincan kahve ateşi söndürür bakalım hmm çok merhaba

everyone today hello also to Zeinab flower Espoir hello

bugün herkese merhaba Zeinab çiçeğine de merhaba Espoir'e

to you as well also to say Saima and also Marella Luis Mendez hello to you as

merhaba sen de Saima ve ayrıca Marella Luis Mendez'e merhaba demek için

well nice to see you here today on Wednesday we are halfway through the

bugün Çarşamba günü seni burada görmek güzel haftayı yarıladık

week hello hamp Hampton Rey who I don't think

merhaba hamp Hampton Rey,

I've ever seen your name on the live chat before good morning to those who

adını daha önce hiç görmediğimi sandığım Hampton Rey. Amerika'nın güneyinde ve aynı zamanda ABD'de izleyenlere günaydın öncesi canlı sohbet

are watching in the south of America and also the USA I suppose and also those

sanırım ve ayrıca

watching in Asia shall I say good evening your good night to you if you

Asya'da izleyenlere iyi akşamlar iyi geceler diyeceğim size de

are just about to go to bed hello also to Joelle Chou Louise who is watching in

yatmak üzereyseniz Joelle'e de merhaba Londra'da izleyen Chou Louise

London hello to you I'm watching in London hello to London what's the

sana merhaba Londra'da izliyorum Londra'ya merhaba

weather like there today because the weather here isn't that great to be

bugün orada hava nasıl çünkü burada hava dürüst olmak gerekirse o kadar harika değil çok

honest it looks very murky very misty very damp very autumnal yes

bulanık görünüyor çok puslu çok nemli çok

autumn is still here and they're looking into the distance that is the view right

sonbahar evet sonbahar hala buradalar ve

now out of the window so you can see things are looking a little bit murky

şu anda pencereden görünen mesafeye bakıyorlar, böylece her şeyin biraz bulanık göründüğünü görebilirsiniz,

someone asked the other day mr. Duncan can you tell me what murky means the

geçen gün birisi sordu Bay. Duncan bana bulanık kelimesinin ne anlama geldiğini söyleyebilir misiniz,

word murky describes something that is not clear so something that is misty

bulanık kelimesi net olmayan bir şeyi tanımlar, bu nedenle puslu olan bir şey

something that can't be seen clearly can be described as murky so the weather

net bir şekilde görülemeyen bir şey bulanık olarak tanımlanabilir, bu nedenle hava durumu

survey is a little murky it means something is not clear it can't be seen

araştırması biraz bulanık, bir şeyin net olmadığı anlamına gelir.

clearly hence the word murky talking of talking of autumn yes of

net bir şekilde görülemiyor bu nedenle kelime bulanık sonbahardan bahsetmekten bahsediyor evet tabii ki

course autumn madness on Sunday someone asked mr. Duncan has Steve been

sonbahar çılgınlığı Pazar günü biri sormuş Bay. Duncan, Steve

suffering from autumn madness well he hasn't this year however last year if

sonbahar çılgınlığından muzdaripti, bu yıl yaşamadı ama geçen yıl

you remember mr. Steve was suffering from a severe case of autumn madness

hatırlarsanız Bay. Steve şiddetli bir sonbahar çılgınlığı vakasından muzdaripti,

so there he was last year mr. Steeves suffering from a severe case of autumn

bu yüzden geçen yıl oradaydı, Bay. Şiddetli bir sonbahar çılgınlığı vakasından muzdarip olan Steeves,

madness it is English addict for a Wednesday I hope you are having a good

bir Çarşamba için İngiliz bağımlısıdır Umarım gününüz iyi geçiyordur,

day to day are you I hope so hello - ROH sir hello also - Eman hello

umarım çok merhaba - ROH efendim merhaba da - Eman merhaba

also - Ramzan or also Helena Helena has made our first comment about television

da - Ramzan veya ayrıca Helena Helena bizimkini yaptı televizyonla ilgili ilk yorum

no I don't watch television very often it comes with too much rubbish I think

hayır televizyonu çok sık izlemiyorum çok fazla saçmalık var bence

you might be right so I think one of the main criticisms of

haklı olabilirsiniz bu yüzden bence bu günlerde televizyona yapılan ana eleştirilerden biri

television these days is that most of the output most of what comes out of the

çıktıların çoğunun dışarı çıkanların çoğu

TV is not good quality let's just say okay it's a load of rubbish so Thank You

TV kaliteli değil diyelim tamam, bir sürü saçmalık bu yüzden

Helena who does not watch much television although I am very pleased to

çok fazla televizyon izlemeyen Helena'ya teşekkür ederim, ancak beni

see that you like watching me hello Irene hello also Ana

izlemeyi sevdiğinizi görmekten çok memnunum merhaba Irene merhaba ayrıca Ana

hello carne kilo nice to see you here as well hello - Christina in Italy the

merhaba carne kilo sizi burada görmek güzel pekala merhaba - İtalya'da Christina

weather is still bad yes we are going to have quite a lot of rain over the next

hava hala kötü evet, önümüzdeki birkaç gün boyunca burada, Birleşik Krallık'ta oldukça fazla yağmur yağacak,

couple of days here in the UK it's really strange one of the really

bu gerçekten garip, şu anda

weird things about the weather at the moment here in the UK is that over the

hava durumuyla ilgili gerçekten garip şeylerden biri. İngiltere,

past few days it's been very warm so yesterday it was 15 degrees outside can

son birkaç gündür çok sıcaktı, bu yüzden dün dışarısı 15 dereceydi,

you believe it so it was 15 degrees almost as warm as late spring so very

inanabiliyor musunuz, 15 dereceydi, neredeyse ilkbaharın sonları kadar sıcaktı,

strange weather we're having although it was a good opportunity for me yesterday

bu benim için iyi bir fırsat olmasına rağmen çok garip bir hava yaşıyoruz. dün

to go up on the side of the house to put up some more of my Christmas decorations

evin yan tarafına Noel süslerimden biraz daha koymak için yukarı çıktım, bu

on the house so I've almost finished that

yüzden neredeyse bitirdim ki

even though the rain keeps falling so yesterday I had a lucky break in the

yağmur yağmaya devam etse de dün havada şanslı bir mola verdim

weather very lucky talking of lucky did you see the news

çok şanslı şanstan bahsediyorum piyangoyu

story about the British couple who won the lottery yes

kazanan İngiliz çiftle ilgili haberi gördünüz mü evet

another big sum of money has been won on the lottery a hundred and five million

piyangoda büyük bir meblağ daha kazanıldı yüz beş milyon

pounds wow that is a lot of money imagine that and apparently he that the

pound vay bu çok para bunu hayal edin ve görünüşe göre o

couple are now richer than many pop stars actors and also football stars so

çift artık daha zengin birçok pop yıldızı aktörden ve ayrıca futbol yıldızından daha fazla, bu yüzden

they're more they're more rich than those that's incredible so to go from a

daha fazla onlar daha zengin, bu inanılmaz, bu yüzden

small amount of money to a hundred and five million pounds imagine that and

küçük bir miktar paradan yüz beş milyon sterline gitmek bunu hayal edin ve

that all happened overnight when one person chose the right numbers on the

bunların hepsi bir kişi seçtiğinde bir gecede oldu piyangodaki doğru sayılar buna

lottery can you believe it I don't think I will ever win the lottery well in fact

inanabiliyor musun piyangoyu hiçbir zaman iyi kazanacağımı düşünmüyorum aslında

I know I will never win the lottery because I don't play it so that's the

piyangoyu asla kazanamayacağımı biliyorum çünkü piyangoyu oynamıyorum bu

reason why hello to Guadalupe hello also - Irene nice to see you here I only

yüzden Guadalupe'ye merhaba da merhaba - Irene seni burada görmek güzel Sadece

watched the news on television because there is homework from my English class

televizyonda haberleri izledim çünkü İngilizce dersimden ödevler var

but I don't enjoy watching it so television is something that used to be

ama izlemekten zevk almıyorum bu yüzden televizyon en

very popular in its heyday oh I like that

parlak zamanlarında çok popüler olan bir şey oh o

heyday so when we talk about the heyday of something we talk about when

altın çağını seviyorum yani biz bir

something was at its most popular or something that was followed by many many

şeyin en parlak dönemindeyken veya birçok insan tarafından takip edilen bir şeyden bahsettiğimiz bir şeyin en parlak döneminden bahsediyoruz,

people so the heyday of something is when it was at its best or its most

yani bir şeyin en parlak dönemi, en iyi ya da en popüler olduğu zamandır, bu

popular so a lot of people say that television was at its best

nedenle birçok insan televizyonun en iyi haliyle

during the 1950's so a lot of people see American television especially so a lot

1950'lerde, bu yüzden birçok insan özellikle Amerikan televizyonunu izliyor, bu yüzden birçok

of people do believe that the 1950s and maybe early 1960s was the best period

insan 1950'lerin ve belki de 1960'ların başlarının televizyon için en iyi dönem olduğuna inanıyor,

for television however here in the UK a lot of people believe that the 1970s and

ancak burada Birleşik Krallık'ta birçok insan 1970'lerin ve

also the 1980s were the best periods of time for television

ayrıca 1980'ler televizyon için en iyi dönemlerdi,

so the heyday of British television I suppose you could say the 1970s and

bu yüzden İngiliz televizyonunun altın çağı sanırım

1980s which is when I grew up and I must admit I do I do remember a lot of TV

benim büyüdüğüm 1970'ler ve 1980'ler diyebilirsiniz ve itiraf etmeliyim ki izlediğim birçok TV

shows that I watched 30 40 years ago however many TV shows that I've watched

şovunu hatırlıyorum 30 40 yıllar önce, ancak son zamanlarda izlediğim birçok TV şovunu

recently I can't remember it all they have left no memory whatsoever nothing

hatırlayamıyorum hepsini hatırlayamıyorum hiçbir hatıraları hiçbir şey bırakmadılar

whatsoever hello also to Pedro here in Brazil there

ayrıca Pedro'ya merhaba burada Brezilya'da insanların beyinlerini yıkamaya

is one particular channel that decides to make people brainwashed they want to

karar veren belirli bir kanal var beyinlerini yıkamak istiyorlar

brainwash the citizens they support many bad things and they have been destroying

vatandaşlar pek çok kötü şeyi destekliyorlar ve

the familiar values I see well this is something that I mentioned last week

tanıdık değerleri yok ediyorlar iyi görüyorum bu geçen hafta

when I was talking about news but television is very similar so in many

haberlerden bahsederken bahsettiğim bir şey ama televizyon çok benzer bu yüzden birçok

countries the television stations are actually owned by the government so if

ülkede televizyon istasyonları aslında hükümete ait yani

you are broadcasting TV and quite often on the TV there will be news so many of

TV yayını yapıyorsanız ve sık sık TV'de haberler olacak, bu nedenle

these things are often controlled by the state or by the government here in the

bunların çoğu genellikle devlet veya hükümet tarafından kontrol ediliyor, burada

UK we have fairly free television so you can express many views if you don't like

Birleşik Krallık'ta oldukça ücretsiz televizyonumuz var, bu yüzden yapmazsanız birçok görüşünüzü ifade edebilirsiniz.

the government you can go on television and say that you don't like the

hükümet gibi televizyona çıkıp hükümeti sevmediğinizi söyleyebilirsiniz

government and no one will come round and arrest you or take you away so I

ve kimse gelip sizi tutuklamaz veya götürmez, bu yüzden

suppose here we have a lot of freedom on television in the UK however there

sanırım burada Birleşik Krallık'ta televizyonda çok fazla özgürlüğümüz var ancak

are still rules and regulations that have to be followed but fortunately

hala var uyulması gereken kurallar ve düzenlemeler ama neyse ki bu ülkede

there isn't a lot of censorship on television in this country I'm not

televizyonda çok fazla sansür yok

saying that it doesn't happen because it does

Bunun olmadığını söylemiyorum çünkü

there is censorship but not that often fortunately hello Christina I can't wait

sansür var ama o kadar sık ​​değil neyse ki merhaba Christina yapabilirim'

to see your Christmas decorations I love the Christmas spirit I always get

Noel süslerinizi görmek için sabırsızlanıyorum Noel ruhunu seviyorum

excited at this time of year when I put the Christmas lights on the front of the

Yılın bu zamanında Noel ışıklarını evin önüne koyduğumda hep heyecanlanırım

house and to be honest with you III know that I'm going to sound like a hypocrite

ve size karşı dürüst olmak gerekirse ikiyüzlüyüm

but I don't really follow any religion I'm not a religious person so some

ama gerçekten herhangi bir dine bağlı değilim ben dindar biri değilim bu yüzden bazı

people might find it odd that I get very excited at Christmas although I do love

insanlar Noel'de çok heyecanlanmamı tuhaf bulabilir ama

the festivities of well most religious festivities I actually enjoy getting

çoğu dini bayramın şenliklerini seviyorum aslında dahil olmaktan zevk aldığımı

involved with I remember many years ago I got involved with some of the

hatırlıyorum yıllar önce Malezya'dayken

celebrations during the Islamic New Year when I was in Malaysia so it was great

İslami Yeni Yıl kutlamalarının bazılarına katıldım bu yüzden çok

fun lots of food lots of color lots of music it was great and I suppose

eğlenceliydi bol yemek bol renk bol müzik harikaydı ve sanırım

Christmas gives me the same feeling as well I love the color I love the fact

Noel de bana aynı duyguyu veriyor. rengi seviyorum Kısa bir süreliğine de olsa

that everyone is nice to each other even though it's only for a short time

herkesin birbirine karşı iyi olmasına bayılıyorum ama

although the spirit of it is quite nice so yes I suppose I'm a little bit like a

ruhu oldukça güzel bu yüzden evet sanırım

child when it comes to Christmas I do get very excited by Christmas time I am

Noel geldiğinde biraz çocuk gibiyim. Noel zamanı çok heyecanlanıyorum

so happy this morning because my daughter has passed her last exam at

bu sabah çok mutluyum çünkü kızım üniversitedeki son sınavını geçti

University well done Anna and a big congratulations to your daughter as well

aferin Anna ve kızına da kocaman tebrikler

I suppose we can give you a round of applause would you like a round of

sanırım seni bir alkışlayabiliriz bir tur ister misin

applause for your daughter

Kızınız için

congratulations to Hanna and also your daughter as well for passing her last

alkış Hanna'yı ve ayrıca kızınızı

exam at University Theo is here watching television in many ways is a waste of

üniversitedeki son sınavını geçtiği için tebrikler Theo burada birçok yönden televizyon izliyor zaman kaybı

time there is violence and also catastrophic

şiddet var ve ayrıca felaket

news and trash well we were we are going to look at some words to do with

haberleri ve çöp kuyusu bakacaktık kısacası televizyonla ilgili bir kaç kelime var

television very shortly but I also thought it would be interesting to have

ama ben de televizyonla

a look at some information about television however first of all I'm

ilgili bazı bilgilere bir göz atmanın ilginç olacağını düşündüm ancak öncelikle

going to reveal today's mystery idiom here it is for those who are waiting

bugünün gizemli deyimini ifşa edeceğim sabırla bekleyenler için

patiently here is today's mystery idiom i doo doo doo doo doo

burada bugünün gizemli deyimi doo doo doo doo doo

just say what you see so there it is today's mystery idiom if you think you

sadece ne gördüğünü söyle işte bu bugünün gizemli deyimi eğer

know the answer if you think you know what it is just write it down on the

cevabını bildiğini düşünüyorsan ne olduğunu bildiğini düşünüyorsan sadece

live chat television is a very interesting subject now I like to look

canlı sohbet televizyonunda yaz çok ilginç bir konu şimdi

at the background or behind the scenes of how television programs are made I've

televizyon programlarının nasıl yapıldığının perde arkasına ya da perde arkasına bakmayı seviyorum.

always been slightly fascinated by that to be honest however the history of

television can you believe it the history of television goes on in fact

it's still continuing now television has always been changing as you can see the

şimdi televizyon her zaman değişiyor gördüğünüz gibi

shape and size of the television has changed quite a lot over the years from

televizyonun şekli ve boyutu yıllar içinde oldukça değişti

the 1930s you can see right up to the 2000s so televisions used to be very

1930'lardan 2000'lere kadar görebilirsiniz bu yüzden televizyonlar

bulky very large even though the screen itself was quite small so you can see

ekranın kendisi olmasına rağmen eskiden çok hantal çok büyüktü oldukça küçüktü, bu yüzden orada görebilirsiniz,

there there have been many changes that have taken place with televisions not

televizyonlarda

just for size but also the fact that originally you could only watch

sadece boyut açısından değil, aynı zamanda başlangıçta yalnızca

television in black-and-white and then later in the late 1960s we had color

siyah beyaz televizyon izleyebileceğiniz ve daha sonra 1960'ların sonunda renkli televizyonlara sahip olduğumuz gerçeğiyle ilgili birçok değişiklik oldu.

television suddenly arrived now originally and this is something

televizyon aniden orijinal olarak geldi ve bu ilginç bir şey,

interesting this is one of the first ever attempts at creating a television

bu bir televizyon görüntüsü yaratmaya yönelik ilk girişimlerden biri

picture and this particular type of television production is actually

ve bu özel televizyon üretimi türü aslında

mechanical and there were two types of television production there was

mekaniktir ve iki tür televizyon üretimi vardı,

mechanical and also electronic so the first mechanical television the first

mekanik ve ayrıca elektronikti, yani ilki mekanik televizyon

successful transmission of mechanical television was carried out by John Logie

mekanik televizyonun ilk başarılı iletimi

Baird a Scottish inventor you've probably heard of this man I would

İskoç bir mucit olan

imagine you have John Logie Baird a Scottish inventor first his first

John Logie Baird tarafından gerçekleştirilmiştir.

transmission of simple face shapes in 1924 using mechanical television March

televizyon

the 25th 1925 Baird demonstrated television at the London department

25 Mart 1925 Baird, Londra'daki Selfridges alışveriş merkezinde televizyonu tanıttı,

store Selfridges so you can see that TV has been around even if in the early

böylece ilk

days television was rather crude so there it is John Logie Baird sitting in

günlerde televizyon oldukça kaba olsa da televizyonun ortalıkta olduğunu görebilirsiniz, bu yüzden John Logie Baird

front of the first televised or and that's what they called the television

ilk televizyonun önünde oturuyor ya da ve bu televizyon dedikleri şey

so the first mechanical television and that's the way the picture was actually

yani ilk mekanik televizyon ve görüntü aslında bu şekilde

produced John Logie Baird with his televised or in 1925 however later a new

üretildi John Logie Baird televizyonuyla veya 1925'te ancak daha sonra yeni bir

form of technology came along and this is the form of technology that we use

teknoloji biçimi geldi ve bu bizim iyi kullandığımız teknoloji biçimi. Philo Farnsworth tarafından oluşturulan elektronik taramayı

well we have you used virtually up to this present date

neredeyse bugüne kadar kullandınız,

electronic scanning which was created by Philo Farnsworth

so the first scanning television was first successfully demonstrated in San

bu nedenle ilk tarama televizyonu ilk olarak 1927'de San Francisco'da

Francisco in 1927 by Philo Farnsworth a 21 year old inventor using Allen Dumont's

21 yaşındaki mucit Philo Farnsworth tarafından Allen Dumont'un

cathode ray tube so the cathode ray tube was a very clever invention and

katot ışını tüpünü kullanarak başarılı bir şekilde gösterildi, böylece katot ışını tüpü çok zekice bir icat ve bu

because of that we were able to transmit pictures electronically so instead of

nedenle resimleri elektronik olarak iletebildik, böylece resmi

producing the picture mechanically we could actually do it electronically the

mekanik olarak üretmek yerine gerçekten elektronik olarak yapabildik.

first ever television station was Jenkins W 3xk which started in 1928 so

ilk televizyon istasyonu 1928'de başlayan Jenkins W 3xk idi, yani

there it is the first ever TV station was set up in the United States a long

işte ilk TV istasyonu Amerika Birleşik Devletleri'nde uzun

time ago many people over history have been

zaman önce kuruldu, tarih boyunca birçok insan

involved the key figures and also events which led to the television that we all

kilit figürlere ve aynı zamanda

know and love nowadays so for example we have Paul Nipkow who was a German and

bugünlerde hepimizin bildiği ve sevdiği televizyona yol açan olaylara dahil oldu, örneğin bir Alman olan Paul Nipkow'a sahibiz ve

in 1884 he actually presented a patent for the very early formation of

1884'te aslında mekanik televizyon iletiminin çok erken oluşumu için bir patent sundu,

mechanical television transmission however he never actually built the

ancak icat ettiği şeyi asla gerçekten inşa etmedi,

thing that he invented he never actually built it later charles Jenkins came

daha sonra asla inşa etmedi, charles Jenkins geldi

along and he produced well as we just saw he created the first ever television

ve az önce gördüğümüz gibi, ilk televizyon

station in 1928 he was also an innovator of cinema as well so he helped to invent

istasyonunu yarattığını gördük. 1928 aynı zamanda sinemanın mucidiydi, bu yüzden

and create the modern form of cinema also we have the first TV station which

modern sinema biçiminin icat edilmesine ve yaratılmasına yardım etti, ayrıca ilk olarak 1928'de üretilen ilk TV istasyonumuz var,

was produced first of all in 1928 it started

broadcasting in 1928 we have John Logie Baird also responsible for the

1928'de yayına başladı, John Logie Baird'in de sorumlusu var.

mechanical scanning so that was the very early form of television and then later

mekanik tarama, yani bu, televizyonun çok erken bir biçimiydi ve daha sonra

as I mentioned we have the electronic scanning and that is the TV that we all

bahsettiğim gibi, elektronik taramaya sahibiz ve bu,

know and love right now so you can see over the years televisions have changed

şu anda hepimizin bildiği ve sevdiği TV'dir, böylece yıllar

quite a lot in fact ever such a lot so who would have thought that so many

içinde televizyonların oldukça değiştiğini görebilirsiniz. Aslında bu kadar çok, ilk televizyon setlerinin yaratılmasında bu kadar çok insanın yer alacağını kim düşünebilirdi,

people would have been involved in the creation of the early television sets in

fact people were experimenting with television in the early 1800s although

aslında insanlar 1800'lerin başında televizyonla deneyler yapıyorlardı, ancak

they never produced it nothing ever came of it so it wasn't until the early 1900s

onu hiç üretmediler, ondan hiçbir şey çıkmadı, bu yüzden değildi. 1900'lerin başına kadar

that people started to get interested in creating a form of visual transmission

insanlar televizyondan çok ilginç bir görsel aktarım biçimi yaratmakla ilgilenmeye başladılar

very interesting talking of television we're now going to take a look at one of

şimdi youtube derslerimden birine bir göz atacağız

my youtube lessons would you like to have a look at an excerpt from one of my

dersten bir alıntıya bakmak ister misiniz? tamamen televizyon hakkında

full English lessons where I talk all about television and then after that

konuştuğum tam İngilizce derslerimden biri ve ardından

we're going to have a look at some words and phrases connected to the same subject

aynı konuyla bağlantılı bazı kelimelere ve deyimlere bir göz atacağız,

can you see what I'm doing here I'm trying to find something to watch on

burada ne yaptığımı görebiliyor musunuz, bir şeyler bulmaya çalışıyorum televizyonda izlemek

television sometimes it is hard to find something good to watch I often spend

bazen izleyecek iyi bir şey bulmakta zorlanıyorum İzleyecek

many hours trying to find a decent show to watch

düzgün bir program bulmak için çoğu zaman uzun saatler harcıyorum

I often flick through the channels in the desperate attempt to find something

that catches my eye you flick through the channels you flip through the

gözüme çarpan bir şey bulmak için çaresizce kanallar arasında geziniyorum. kanalları

channels you scan up and down the channels many years ago we used to have

aşağı yukarı taradığınız kanallar arasında gezinin yıllar önce

to get up and go over to the TV to change the channel these days we can use

kalkıp televizyonun başına geçmek zorunda kaldığımız bu günlerde

the remote control this item can cause a lot of annoyance and frustration as it

uzaktan kumandayı kullanabiliyoruz bu öğe çok fazla can sıkıntısına ve hüsrana neden olabilir

often gets mislaid has anyone seen the TV remote it was here on the sofa

TV uzaktan kumandasını gören oldu mu?

earlier but now it's gone the TV remote is used to control all the functions of

Daha önce burada kanepedeydi ama şimdi gitti.

the television set including the sound level and picture controls the sound

level is called the volume you can turn up the volume to increase the sound

ses seviyesini artırmak için sesi açabilir

level and turn down the volume if the sound level is too high or too loud in

ve ses seviyesi çok yüksek veya çok yüksekse sesi kısabilir,

this case the word volume simply means amount or quantity the level is the

bu durumda ses seviyesi kelimesi basitçe miktar veya miktar anlamına gelir seviye, hoparlörden gelen ses

volume which controls the amount of sound coming from the TV a person who

miktarını kontrol eden ses seviyesidir. TV,

likes flicking through the TV channels can be described as a channel hopper if

TV kanalları arasında gezinmeyi seven bir kişi, kanal hopper olarak tanımlanabilir, eğer

a person watches TV all the time that we might describe them as a telly addict

bir kişi her zaman TV izliyorsa, onu bir televizyon bağımlısı olarak tanımlayabiliriz.

telly is another word for a television set a television can also be called the

goggle-box the word goggle refers to a person's eyes staring at the flickering

-kutu kelimesi, bir kişinin titreyen resme bakan gözlerini ifade eder

picture and box refers to the shape of the TV although these days many TV sets

ve kutu, TV'nin şeklini ifade eder, ancak bu günlerde birçok TV seti

are actually flat and take up very little space television sets come in

aslında düzdür ve çok az yer kaplar.

many different screen sizes from just a few inches to fit on a small desk

right up to the ones that resemble something you might find in a cinema

that was quick I thought that went on longer than that but it didn't oh hello

Hızlı bir sinemada bulabileceğiniz bir şeye benzeyen küçük bir masaya sığacak birkaç inç, bundan daha uzun sürdüğünü düşünmüştüm ama olmadı oh merhaba merhaba

there hi everybody welcome to English addict on a Wednesday and it's mr.

millet Çarşamba günü İngiliz bağımlısına hoş geldiniz ve bu bay

Duncan that's me by the way for those who are wondering who is that strange

Duncan bu arada bu benim ekranımdaki o garip adamın kim olduğunu merak edenler için

man on my screen at the moment well it's me

şu an benim

I'm sorry about that here we go then a lot of people on the live chat today oh

kusura bakmayın o zaman canlı sohbette bir çok kişi bugün oh

hello hello - carne kilo hello to you hello also - van Lew Guadalupe is here

merhaba merhaba - carne kilo sana da merhaba - van Lew Guadalupe burada

also we have Christina the first means of communication was the electric

ayrıca bizde Christina var ilk iletişim aracı elektrikli

telegraph Morse in 1837 yes before television came along before radio came

telgraftı Morse 1837'de evet televizyon gelmeden önce radyo

along the only way of actually communicating was with Morse code so the

gelmeden önce iletişim kurmanın tek yolu Mors alfabesiydi yani

telegraph was the earliest form of communication electronically there were

telgraf Elektronik olarak iletişimin en eski biçimi, komşunuza yarım saat sonra geleceğinizi bildirmek istiyorsanız, pencerenizden

many other ways you could shout out of your window if you wanted to let your

dışarı bağırmanın başka birçok yolu vardı.

neighbor know that you were coming round in half an hour I suppose I suppose that

was the early form of email you just used to shout hello - Prady also hello -

merhaba diye bağır - Prady de merhaba -

LAN view hello to you lots of people at the moment are watching in I think in

LAN görünümü sana merhaba şu anda pek çok insan izliyor sanırım

Vietnam thank you very much for joining me

Vietnam'da bana katıldığınız için çok teşekkür ederim

Irene says mr. Duncan you are my best TV thank you very much now this is

Irene bay diyor. Duncan sen benim en iyi televizyonumsun çok teşekkür ederim şimdi bu

something that we might talk about now because television has become less

hakkında konuşabileceğimiz bir konu çünkü televizyon

popular over the years for many reasons one main reason of course is the change

yıllar içinde pek çok nedenden dolayı daha az popüler hale geldi.

in technology so you might say that

nowadays because we can go on the internet because we can stream things we

internete girebiliyoruz çünkü bir şeyleri yayınlayabiliyoruz

can look at something at a different time including this live stream I mean

bu canlı yayın da dahil olmak üzere bir şeye farklı bir zamanda bakabiliyoruz yani

this live stream can be watched again later on so a lot of people don't watch

bu canlı yayın daha sonra tekrar izlenebilir bu yüzden pek çok insan

this live they actually wait until later and then

bunu canlı izlemiyor aslında daha sonraya kadar bekliyor ve sonra

watch it again so we might say that one thing has superseded or it will

tekrar izleyin, böylece bir şeyin yerini aldığını veya

supersede another so this is a very interesting word so when we say

diğerinin yerini alacağını söyleyebiliriz, bu çok ilginç bir kelime, bu yüzden yerine geçen derken,

superseded we mean take over from so one thing takes over from another so in the

devralmayı kastediyoruz, böylece bir şey diğerinden devralıyor, bu nedenle

past a lot of people would use their televisions to watch whatever was on and

geçmişte pek çok insanlar televizyonlarını her ne yayınlanıyorsa onu izlemek için kullanırlardı ve

here in the UK I remember growing up we only had three channels not a hundred

burada Birleşik Krallık'ta büyürken hatırlıyorum, yüz değil 200 değil sadece üç kanalımız vardı,

not 200 just three so when I was growing up we only had a choice of three

bu yüzden ben büyürken sadece üç kanal seçeneğimiz vardı

channels and most of those channels weren't even on during the day so some

ve bu kanalların çoğu gün içinde bile açık değildi, bu yüzden

of them would come on later in the day so in the morning quite often there

bazıları günün ilerleyen saatlerinde gelirdi, bu nedenle sabahları oldukça sık olarak

would be nothing on at least one channel there would be nothing on so to take

en az bir kanalda hiçbir şey olmazdı, bu nedenle devralınacak hiçbir şey olmazdı,

over from is to supersede so you might say that the internet and our mobile

bu nedenle devralmak, yerini almaktır. internetin ve cep telefonlarımızın televizyonun yerini aldığını söylüyorlar

phones they have superseded television they have taken over from TV and I think

televizyonu devraldılar ve bence artık

that's one of the main reasons why there are fewer people watching television

daha az insanın televizyon izlemesinin ana nedenlerinden biri bu, bu

anymore by the way this word this is a very controversial word for those who

arada bu kelime sevenler için çok tartışmalı bir kelime

love English because a lot of people spell this word using the letter C right

İngilizce çünkü pek çok insan bu kelimeyi tam burada C harfini kullanarak heceliyor, bu yüzden

here so a lot of people spell this word with a C here however that spelling is

birçok insan bu kelimeyi burada C harfiyle

incorrect you must always spell soup

heceliyor,

seed like this even though some dictionaries nowadays also show the

ancak bu yazım

incorrect spelling without mentioning it so if something becomes the preferred

yanlış bahsetmeden yani bir şey tercih edilen

thing to become the preferred thing the thing that you would rather do or rather

şey haline gelirse tercih edilen şey haline gelir ya da daha doğrusu başka bir

have something that takes over from another thing we can say superseded

şeyden devralan bir şeye sahip olursak yerine

superseded hello to as worthy I am so glad to see you today me too I'm glad to

layık olarak merhaba diyebiliriz bugün seni gördüğüme çok sevindim ben ben de

see you because without you I don't know what I would do to be honest

sizi gördüğüme sevindim çünkü siz olmasaydınız dürüst olmak gerekirse ne yapardım bilmiyorum

hello mr. Duncan how can I get a British accent well there isn't a magic spell

merhaba bayım. Duncan nasıl İngiliz aksanı alabilirim peki sihirli bir büyü yok seni İngiliz gibi göstermek için

there isn't a potion that you can take to make you sound British so you can

alabileceğin bir iksir yok

mimic you can copy you can practice to speak clearly so it is something that

taklit edebilirsin kopyalayabilirsin net konuşmak için pratik yapabilirsin yani bu

you have to learn over time so what you have to do is find something you like

senin yapabileceğin bir şey zamanla öğrenmek zorundasın, bu yüzden yapman gereken, dinlemekten hoşlandığın bir şey bulmak

listening to and then use that as a reference so reference is the thing that

ve sonra bunu referans olarak kullanmak, yani referans

you look at and you take things from so maybe you want to use me as your English

baktığın şeydir ve ondan bir şeyler alırsın, bu yüzden belki beni İngilizce referansın olarak kullanmak istersin

reference hi Lee Kwang says my favorite channel is Star movie and also the

merhaba Lee Kwang en sevdiğim kanalın Star filmi olduğunu söylüyor ve ayrıca

Cartoon Network I used to watch the Cartoon Network many years ago there was

Cartoon Network'ü yıllar önce Cartoon Network'ü izlerdim

a very funny cartoon called Ren and Stimpy who remembers Ren and Stimpy I

Ren ve Stimpy'yi hatırlayan Ren ve Stimpy adında çok komik bir çizgi film vardı

used to love Ren and Stimpy he was brilliant

Ren ve Stimpy'yi severdim o harikaydı

Saima says hello from Turkey hello to Turkey by the way I have been to your

Saima Türkiye'den merhaba diyor Türkiye'ye merhaba bu arada

country twice hello also 2pr Chaudhary I am watching

ülkenize iki kez geldim merhaba ayrıca 2p Chaudhary

you from India nice to see you here as well we are talking about

sizi Hindistan'dan izliyorum sizi de burada görmek güzel

television today television how much television do you watch do you watch a

bugün televizyondan bahsediyoruz televizyon ne kadar televizyon izlersiniz? çok

lot of television we briefly spoke about how television became the thing it is

fazla televizyon izleyin kısaca televizyonun nasıl şu anda olduğu şey haline geldiğinden bahsettik

now however there are many words that can be connected to television for

ancak televizyonla ilişkilendirilebilecek pek çok kelime var,

example here in the UK we often say telly when we mean television so telly

örneğin burada, Birleşik Krallık'ta televizyonu kastettiğimizde genellikle televizyon deriz, bu nedenle

is a short form of television and it is quite often used in British English so

televizyon kısa bir televizyon biçimidir. ve İngiliz İngilizcesinde oldukça sık kullanılır, bu yüzden

you might say I have just brought a new telly I bought it from the local shop in

yeni bir televizyon getirdim diyebilirsiniz İndirimde yerel dükkandan satın aldım

the sale I bought a telly in the Black Friday sales telly so it is an

Kara Cuma satış televizyonunda bir televizyon aldım bu yüzden

abbreviation of the word television we might ask someone to put the telly on

televizyon kelimesinin kısaltması biz birinden televizyonu açmasını isteyebilir, sen televizyonu

can you put the telly on so if we ask someone to put the telly on we are

açabilir misin, bu yüzden birinden televizyonu açmasını istersek, onlardan televizyonu

asking them to turn the television on they want to see what is on the telly so

açmalarını istiyoruz, televizyonda ne olduğunu görmek istiyorlar, bu yüzden

can you please put the telly on I'm going to put the telly on so we normally

lütfen televizyonu açar mısın? Televizyonu açacağım, bu yüzden normalde

use this in British English the word telly I like it I like it a lot Luis

bunu İngiliz İngilizcesinde kullanırız televizyon kelimesini beğendim Çok hoşuma gitti Luis

Mendez says in the 1970s Portuguese people were crazy about television

Mendez 1970'lerde Portekizlilerin televizyona deli olduklarını söylüyor

Brazilians tell a Novalis that has changed the language in Portugal on

Brezilyalılar bir Novalis'e bunun dili değiştirdiğini söylüyor Portekiz

holiday sometimes I had to ask the meaning of some expressions I suppose

tatildeyken bazen bazı ifadelerin anlamını sormak zorunda kaldım. Sanırım

you have touched on something very interesting there you have because

çok ilginç bir şeye değindiniz çünkü

television is often credited for changing the way we behave

televizyon genellikle davranış biçimimizi değiştirdiği için itibar görüyor, bu yüzden

so I suppose over the years television has been accused of being a good

sanırım yıllar boyunca televizyon iyi olmakla suçlandı.

influence and also a bad influence so yes I can understand what you mean there

etki ve aynı zamanda kötü bir etki yani evet, orada ne demek istediğini anlıyorum

Louis because I think that television over the years has influenced many parts

Louis çünkü bence televizyon yıllar içinde toplumun birçok kesimini

of society not only the way we speak but also the way we behave in fact you might

sadece konuşma şeklimizi değil davranış şeklimizi de etkiledi aslında

say that a lot of people over the years have been addicted to television you

bunu çok fazla söyleyebilirsin Yıllar boyunca televizyon bağımlısı olan insanların oranı,

might describe them as a telly addict so if a person is a telly addict

onları televizyon bağımlısı olarak tanımlayabilirsiniz, yani bir kişi televizyon bağımlısıysa bu,

it means they love watching television they can't stop so a person who is a

televizyon izlemeyi sevdikleri anlamına gelir, televizyon bağımlısı olan bir kişi bu

telly addict so again I mentioned this a few days ago the word addict can be used

yüzden tekrar bahsettim Birkaç gün önce, bağımlı kelimesi

in many ways so you can have English addict you can have a telly addict a

birçok şekilde kullanılabilir, bu nedenle İngilizce bağımlısı olabilirsiniz, televizyon bağımlısı olabilirsiniz, televizyonu

person who loves television so much they can't stop watching it Rakesh is here oh

o kadar çok seven ve onu izlemekten vazgeçemeyen bir kişi Rakesh burada oh

hello mr. Duncan nice to see you after a long time maybe after four days but why

merhaba bayım. Duncan uzun bir aradan sonra seni görmek güzel belki dört gün sonra ama neden

your live streams are not every day I want to see you every day

canlı yayınların her gün değil Seni her gün görmek istiyorum teşekkür

thank you Rakesh well there is a reason why I'm not doing my live streams every

ederim Rakesh peki canlı yayınlarımı her

day it's because I have other things that I have to do so my life is very

gün yapmamamın bir nedeni var çünkü Yapmam gereken başka şeyler var, bu yüzden hayatım

busy with all sorts of things so not just doing this but also I have other

her türlü şeyle çok meşgul, bu yüzden sadece bunu yapmakla kalmıyor, aynı zamanda

things that I have to do unfortunately so that's the reason why although it

yapmam gereken başka şeyler de var maalesef bu yüzden

would be lovely it would be ever so nice if I could be here every day but sadly I

güzel olsa da olurdu Her gün burada olabilseydim çok güzel ama ne yazık ki

can't for various reasons gogglebox oh so we can call the television the

çeşitli nedenlerle yapamıyorum gözlük kutusu oh yani televizyona

goggle box if you watch the TV you are watching the

gözlük kutusu diyebiliriz eğer TV izliyorsanız

goggle box so this is a great word goggle so when we say goggle it means

gözlük kutusunu izliyorsunuz yani bu harika bir kelime gözlüğü yani ne zaman goggle diyoruz ya

look or watch we are using our eyes so watch the box goggle box so this is a

bak ya da izle anlamına geliyor gözlerimizi kullanıyoruz bu yüzden kutuyu izle gözlük kutusu yani bu

slang term for the television you might sit in front of the goggle box all night

televizyon için argo bir terimdir bütün gece

doing nothing goggle box like this there is a TV show in the UK called goggle box

hiçbir şey yapmadan gözlük kutusunun önünde oturabilirsin bunun gibi bir televizyon programı var Birleşik Krallık'ta goggle box denir

and you might not believe this but this TV show involves people sitting watching

ve buna inanmayabilirsiniz ama bu TV şovu oturup televizyon izleyen insanları içeriyor, bu

television so we are watching our television and on the television there

yüzden televizyonumuzu izliyoruz ve televizyonda

are people watching television

televizyon izleyen insanlar var,

that's where we are now in 2019 we now have TV shows that are just basically

şu anda bulunduğumuz yer 2019'da artık TV şovlarımız var. sadece temelde

people sitting watching television so we sit and watch them watch television

insanlar oturmuş televizyon izliyor, biz de oturup onları izliyoruz,

goggle box incredible hello Irene hello - sweetness goggle box I love that word

inanılmaz merhaba Irene merhaba - tatlılık gözlüğü kutusu Bu kelimeyi seviyorum,

you can also describe the television as the box that's pretty simple

televizyonu oldukça basit bir kutu olarak da tanımlayabilirsiniz,

even though nowadays televisions are not really box shaped are they they're not

ancak günümüzde televizyonlar gerçekten kutu şeklinde olmasa da onlar

really shaped like a box so nowadays they are quite flat so many years ago

gerçekten bir kutu şeklinde değiller, bu yüzden bugünlerde oldukça düzler, çok uzun yıllar önce

TVs used to be shaped like a box so we used to say the box is there anything

TV'ler bir kutu şeklindeydi, bu yüzden kutunun

good to watch on the Box tonight I'm going to stay in tonight and watch the

bu gece Box'ta izleyecek güzel bir şey olduğunu söylerdik. bu gece evde kal ve

box watch television another word we can use to describe

kutuyu izle televizyon izle televizyonu tarif etmek için kullanabileceğimiz başka bir kelime

television is the tube now televisions have changed a lot over the years and

artık tüp

for many years a television had a very important part called a cathode ray tube

so the tube is basically the thing that you watched it was like a giant bulb and

İzlediğiniz şey dev bir ampul gibiydi ve

what the bulb would do it would scan across the screen many many times a

ampulün yaptığı şey ekranı saniyede birçok kez tarıyordu

second and that's how the TV picture was produced so we used to call it the tube

ve TV görüntüsü bu şekilde üretiliyordu, bu yüzden ona

which relates to the cathode ray tube or a lot of people describe it as a CRT a

katot ışınıyla ilgili tüp derdik tüp veya birçok kişi bunu bir CRT bir

cathode ray tube and that is how the picture used to appear on your

katot ışın tüpü olarak tanımlıyor ve bu, televizyonu tüp olarak tanımlayan

television by using one of those so many people used to describe the television

pek çok insandan birini kullanarak televizyonunuzda görüntü bu şekilde görünüyordu,

as the tube is there anything on the tube tonight

bu gece tüpte herhangi bir şey var mı? YouTube'a

and that's the reason why we also have YouTube so YouTube is a reference to the

sahip olmamızın nedeni de budur, bu nedenle YouTube,

old word for television tube the tube

televizyon tüpü the tube anlamına gelen eski kelimeye bir göndermedir

and in American English a lot of people used to describe the TV as the boob tube

ve Amerikan İngilizcesinde birçok insan TV'yi boob tube olarak tanımlardı,

I don't know why maybe it was the shape because some TVs the screen was was not

neden bilmiyorum belki de öyleydi şekil çünkü bazı televizyonların ekranı

flat so maybe that's the reason why the boob tube is what Americans used to

düz değildi, bu yüzden belki de bu yüzden boob tube Amerikalıların

describe as their television of course not everyone likes TV there are some

televizyonları olarak tanımladıkları şeydi tabii ki herkes televizyonu sevmiyor tabii ki

people who don't like television there are some people who don't like watching

televizyonu sevmeyen bazı insanlar var sevmeyen bazı insanlar var 'TV izlemek gibi, televizyonun kötü

TV there are some people who think that television is bad

olduğunu düşünen bazı insanlar var

and they describe it as the idiot box so this is not what I think so this is not

ve onu aptal kutusu olarak tanımlıyorlar, bu benim düşündüğüm şey değil, bu

my opinion so please don't write to me and complain however some people do

benim fikrim değil, lütfen bana yazıp şikayet etmeyin, bazıları ne yaparsa yapsın

describe the television as the idiot box because they think that the people who

televizyonu aptal kutusu olarak tanımlarlar çünkü

watch television are not very clever also maybe you could describe the people

televizyon izleyenlerin çok zeki olmadığını düşünürler ayrıca belki siz

who appear on television as being idiots so over the years people have described

televizyona çıkan insanları aptal olarak tanımlayabilirsiniz, bu nedenle yıllar içinde insanlar

television in many ways some of them positive and some of them negative so

televizyonu birçok yönden, bazıları olumlu ve olumlu olarak tanımlamıştır. bazıları olumsuz yani

the idiot box and that's used by people who don't like

salak kutusu ve bu televizyonu sevmeyen insanlar tarafından kullanılıyor

television someone very famously referred to television as chewing gum

birisi çok meşhur bir şekilde televizyonu gözler için sakız olarak anıyor bu

for the eyes so when you have nothing to do maybe you have a spare moment maybe

yüzden yapacak hiçbir şeyiniz olmadığında belki boş bir anınız vardır belki bir

you are looking for something to do to entertain yourself or to press the time

şeyler arıyorsunuzdur kendini eğlendirmek ya da zamanı

away maybe you will watch the television even if you are not really interested in

zorlamak için yapmak belki ekranda olup bitenlerle pek ilgilenmesen de televizyon izleyeceksin

what is happening on the screen chewing gum for the eyes so you are watching

gözlere sakız çiğneme yani

television you are doing something but really you are doing nothing we describe

televizyon izliyorsun bir şeyler yapıyorsun ama gerçekten yapıyorsun hiçbir şey

it as chewing gum for the eyes an idle activity someone once described

onu gözler için sakız çiğnemek olarak tanımlamıyoruz boş bir aktivite bir keresinde birisi

television as the sewer in your living room because of all the rubbish that

televizyonu oturma odanızdaki lağım olarak tanımlamıştı çünkü ondan çıkan tüm çöpler

came out of it the sewer in your living room I always remember my English

oturma odanızdaki lağımdır her zaman

teacher at school telling me this and I always thought it was brilliant I

okuldaki İngilizce öğretmenimin bana söylediğini hatırlıyorum bu ve her zaman harika olduğunu düşünmüşümdür

thought it was one of the funniest things I've ever heard the sewer in your

bunun şimdiye kadar duyduğum en komik şeylerden biri olduğunu düşünmüştüm oturma odanızda lağım sesini

living room another negative way of describing the

televizyonu tanımlamanın başka bir olumsuz yolu

television I like that one so you've come home from work you've sat

Bunu sevdim bu yüzden işten eve geldiniz

down and you're trying to think of what to do I think I might have a night in

oturdun ve ne yapacağımı düşünüyorsun sanırım televizyon karşısında bir gece

front of the telly to spend a night in front of the telly it means that you are

geçirmek için televizyon karşısında bir gece geçirebilirim bu demektir ki

sitting down and you are watching television you are having a night in

oturuyorsun ve televizyon izliyorsun gece

front of the telly it means you're sitting down to watch the television and

televizyonun önünde oturmak, televizyon izlemek için oturduğunuz anlamına gelir ve televizyon

the word telly is often used in British English so I hope that has been helpful

kelimesi İngiliz İngilizcesinde sıklıkla kullanılır, bu yüzden umarım bu yardımcı olmuştur, peki ya

what about you do you watch much television now I don't watch as much TV

siz çok televizyon izliyor musunuz şimdi ben pek izlemiyorum Eskiden olduğu gibi TV

as I used to I used to watch a lot of television when I was a child but not so

Çocukken çok televizyon izlerdim ama

much anymore to be honest hello - Kevin Cheung hello Kevin Cheung watching in

dürüst olmak gerekirse artık çok fazla değil merhaba - Kevin Cheung merhaba Kevin Cheung Çin'de izliyor

China hello to you Christina also Guadalupe thank you very much for

size merhaba Christina ayrıca Guadalupe

joining me today I will be going soon but before I go I will give you the

bugün bana katıldığınız için çok teşekkür ederim Birazdan gideceğim ama gitmeden önce size

answer to today's mystery idiom so I'm here for another three minutes if you

bugünün gizemli deyiminin cevabını vereceğim o yüzden üç dakika daha buradayım

want to say hello please say hello if you don't want to say hello don't worry

merhaba demek istiyorsanız lütfen merhaba deyin merhaba demek istemiyorsanız merak etmeyin

you don't have to the mystery idiom what is it now normally when I have my

gizemli deyimlere sahip olmak zorunda değilsin şimdi bu nedir normalde

mystery idioms you can just say what you see so all you have to do is say what

gizemli deyimlerime sahip olduğumda sadece ne gördüğünü söyleyebilirsin yani tek yapman gereken

you see on the screen so this particular mystery idiom is and here it comes now

ekranda ne gördüğünü söylemek yani bu özel gizemli deyim ve işte burada şimdi

the answer oh the answer is you haven't got a leg to stand on

cevap geliyor oh cevap şu ki, üzerinde duracak bir bacağınız yok

and this is an expression that is used quite often the meaning to have no

ve bu, birine veya bir şeye karşı

options or choices of how to react to a fight back against someone or something

bir mücadeleye nasıl tepki vereceğinize dair hiçbir seçeneğiniz veya seçeneğiniz olmadığı anlamında oldukça sık kullanılan bir ifadedir.

if your options are zero we can say that you haven't got a leg to stand on you

seçeneklerin sıfır diyebiliriz dayanacak bir ayağın yok

have no argument you have no one to help you you cannot be saved there is nothing

tartışman yok sana yardım edecek kimse yok kurtulamazsın

you can do to change the situation you haven't got a leg to stand on and there

durumu değiştirmek için yapabileceğin hiçbir şey yok dayanacak bir ayağın yok dur ve işte

it was today's mystery idiom I hope you enjoyed that you can watch all of this

bugünün gizemli deyimiydi umarım beğenmişsinizdir tüm bunları daha

again later on for those who want to get in touch

sonra tekrar izleyebilmeniz için iletişime geçmek isteyenler için

some people say mr. Duncan can we follow you on the Internet

bazı insanlar bay diyor. Duncan seni internetten takip edebilir miyiz

and my answer to that is yes

ve buna cevabım evet,

so now you know that is the address email you can also follow me on Facebook

yani artık bunun e-posta adresi olduğunu biliyorsun, beni Facebook'ta da takip edebilirsin

and if you want to make a donation you can as well I do everything here for

ve sen de bağış yapmak istersen, ben de burada her şeyi

free it costs you nothing thank you very much for your company today thank you to

ücretsiz yaparım. size hiçbir maliyeti yok bugün şirketiniz için çok teşekkür ederim

ro sir Thank You Pat you thank you very much to con kilo nice to see you here as

ro'ya teşekkür ederim efendim teşekkür ederim pat

well pachu is late don't worry you can watch

this again later on so this will be stored on my YouTube channel

YouTube kanalımda

forever and ever so you can watch this as many times as you want also another

sonsuza dek saklanacak, böylece bunu istediğiniz kadar izleyebilirsiniz,

thing to mention as well this might sound a little bit desperate but please

ayrıca bahsetmek için başka bir şey de bu biraz umutsuz gelebilir ama lütfen

if you want to please like and subscribe as well give me a thumbs up and that

beğenip abone olmak istiyorsanız bana bir şans verin yaşasın ve bu,

will help the YouTube algorithms to do their magic and also subscribe so you

YouTube algoritmalarının sihirlerini yapmasına ve ayrıca abone olmasına yardımcı olacaktır, böylece kayıtlı veya canlı olsun,

will never miss another one of my lessons whether they are recorded or

derslerimden hiçbirini asla kaçırmazsınız

live and for those who are wondering yes you can catch me three times a week in

ve merak edenler için evet, beni haftada üç kez yakalayabilirsiniz

fact you can catch me on Sunday Wednesday and Friday 2 p.m. UK time so I

aslında beni pazar çarşamba ve cuma 14:00'te yakalayabilir. İngiltere saati ile

will be back with you on Friday at 2 p.m.

Cuma günü saat 2'de sizinle birlikte olacağım.

Thank You Pat chu Thank You Luis thank you also to Noemi I I don't like missing

Teşekkürler Pat chu Teşekkürler Luis Noemi'ye de teşekkürler I Bu

people out before I go by the way can I just mention Belarusian who picked up a

arada gitmeden önce insanları kaçırmayı sevmiyorum

lovely award last week and can I say thank you Belarusian for your lovely

geçen hafta güzel bir ödül alan Belarusludan bahsedebilir miyim ve güzel mesajınız için teşekkürler Belaruslu diyebilir miyim

message and also the photograph of your award 25 years since Belarusian

ve ayrıca ödülünüzün fotoğrafı Belarusian'ın

graduated from dentist University so congratulations to you as well

Diş Hekimliği Üniversitesi'nden mezun olmasının üzerinden 25 yıl geçti, bu yüzden sizi tebrik ediyoruz,

what a lovely way to end the show Thank You Carl

gösteriyi bitirmek için ne güzel bir yol Teşekkürler Carl,

thank you once again to sweetness thank you so much for another amazing

tatlılığa bir kez daha teşekkür ederim, her zamanki gibi başka bir harika canlı yayın için çok teşekkür ederim I

livestream as always I'm glad you enjoy it if you did enjoy it tell your friends

' beğendiğine sevindim eğer beğendiysen arkadaşlarına söyle

if you didn't enjoy it tell me thank you Saima Thank You pal Mira thank

beğenmediysen bana söyle teşekkür ederim Saima Teşekkürler dostum Mira

you also to Pedro thank you very much for your company today I am going I hope

Pedro'ya da teşekkür ederim arkadaşlığın için çok teşekkür ederim bugün gidiyorum umarım

you've enjoyed this as we pass three o'clock here in the UK

beğenirsin İngiltere'de saat üçü geçerken bundan keyif aldım,

this is mr. Duncan in England saying thanks for watching I hope you've

bu bay. İngiltere'de Duncan izlediğiniz için teşekkür ediyor. Umarım

enjoyed this SuperDuper hour for all you English addicts watching out there and of

bu SuperDuper saatini orada izleyen tüm İngiliz bağımlıları için beğenmişsinizdir ve

course I'm back on Friday 2 p.m. UK time yes the website is coming that's all I'm

tabii ki Cuma günü saat 14:00'te dönüyorum. Birleşik Krallık zamanı evet web sitesi geliyor tüm söylediğim bu

saying and of course until the next time we

ve tabii ki bir dahaki sefere

meet here on YouTube this is mr. Duncan saying to you...

burada YouTube'da buluşana kadar bu bay. Duncan sana diyor ki...

ta ta for now 8-)

ta ta şimdilik 8-)