Confrontation & Complaining words - English Addict / LIVE Learning / WED 15th JUNE 2022

Oh, hello, everybody.

Herkese merhaba.

It's so nice to see you back where you belong.

Seni ait olduğun yerde görmek çok güzel.

Yes, we are back together again.

Evet, yeniden birlikteyiz.

And it's so nice to be back with you.

Ve seninle tekrar birlikte olmak çok güzel.

After my slight drama concerning my health.

Sağlığımla ilgili ufak dramamdan sonra.

Nothing too serious.

Çok ciddi bir şey yok.

But for those who have been watching me for a long time, you will know what I am talking about.

Ama beni uzun süredir izleyenler ne dediğimi anlayacaklardır.

Here we go. Again.

İşte başlıyoruz. Tekrar.

Yes, we are back once more on a very warm day.

Evet, yine çok sıcak bir güne geri döndük.

I have to say, it is hot.

Sıcak olduğunu söylemeliyim.

And guess what?

Ve tahmin et ne oldu?

As the week goes by, it's going to get even hotter.

Hafta geçtikçe daha da sıcak olacak.

I suppose the big question today is how many times

Sanırım bugünün en büyük sorusu, İngilizcenin doğum yeri olan İngiltere'den

am I going to sneeze

Find out at the end of today's

live stream coming to you live and direct

canlı ve doğrudan size gelen bugünkü canlı yayının sonunda, kaç kez hapşıracağım.

from the birthplace of the English language, which just happens to be England

Yes, I know.

Evet, biliyorum.

I know what you're going to say.

Ne söyleyeceğini biliyorum.

Where were you, Mr. Duncan?

Neredeydiniz, Bay Duncan?

We missed you on Sunday. Hi, everybody.

Pazar günü seni özledik. Selam millet.

This is Mr. Duncan in England.

Ben İngiltere'den Bay Duncan.

How are you today?

Bugün nasılsın? İyi misin

Are you okay? I hope so.

? Umarım.

Are you happy Are you feeling happy today?

Mutlu musun Bugün mutlu hissediyor musun?

I hope you are feeling happy.

Umarım mutlu hissediyorsundur. Tam da bu anda

I really wish in my heart

that there is a smile on your face at this very moment in time.

yüzünüzde bir gülümseme olmasını gerçekten kalbimden diliyorum . İşte

Well, here we are.

burdayız.

First of all, sorry about Sunday.

Her şeyden önce, Pazar için üzgünüm.

I'm ever so sorry, but I was suffering from hay fever.

Çok üzgünüm ama saman nezlesi çekiyordum.

It is something that affects me every single year.

Bu beni her yıl etkileyen bir şey.

Every time the summer arrives, I always spend a few days

Ne zaman yaz gelse, birkaç günümü

feeling a little unwell because of hay fever.

saman nezlesi yüzünden biraz rahatsız hissederek geçiririm.

And that's what happened on Sunday.

Ve Pazar günü olan buydu. Kendimi

I was feeling really ill.

gerçekten hasta hissediyordum.

Really, under the weather.

Gerçekten, havanın altında.

Now, can I just say it is nothing serious,

Şimdi, ciddi bir şey olmadığını,

nothing life threatening.

hayatı tehdit edici bir şey olmadığını söyleyebilir miyim?

I don't think anyone has ever died from hay fever.

Kimsenin saman nezlesinden öldüğünü sanmıyorum.

However, the problem is

Bununla birlikte, sorun şu ki,

people who suffer from hay fever quite often suffer

saman nezlesinden mustarip insanlar sıklıkla

from other things as well, including asthma.

astım da dahil olmak üzere başka şeylerden de muzdariptir.

And of course, asthma is a very different situation altogether.

Ve tabii ki astım tamamen farklı bir durumdur .

Because many people can.

Çünkü birçok insan yapabilir.

Many people do.

Birçok insan yapar.

In fact, many people have died

Aslında, birçok insan

from having an asthma attack.

astım krizi geçirmekten öldü.

So because I have both of those things, sometimes it is a little worrying.

Bu iki şeye de sahip olduğum için bazen biraz endişe verici oluyor.

But this is just hay fever.

Ama bu sadece saman nezlesi.

It's nothing serious.

Ciddi bir şey değil.

It's OK.

Önemli değil.

I am feeling great.

Harika hissediyorum.

The only problem is I often sneeze.

Tek sorun sık sık hapşırmam.

I often have sore eyes Sometimes

Sıklıkla gözlerim ağrıyor Bazen

I find it very difficult to speak because my throat is sore.

boğazım ağrıdığı için konuşmakta çok zorlanıyorum.

But today I am OK.

Ama bugün iyiyim.

And the reason is because I've sealed myself

Nedeni ise kendimi

in the studio completely.

tamamen stüdyoya hapsetmiş olmam. Bazen kavanozda sakladığın

I feel like one of those insects that you sometimes keep in a jar.

böceklerden biri gibi hissediyorum .

The only difference is there are no homes punched in the lid.

Tek fark, kapağa delikli ev olmamasıdır.

So that's what I feel like today in the studio

Bugün stüdyoda böyle hissediyorum

because all of the windows are closed everything is sealed.

çünkü tüm pencereler kapalı, her şey mühürlü.

So all of that horrible pollen cannot come in to the studio.

Yani tüm bu korkunç polenler stüdyoya giremez.

So I feel like one of those insects

Bu yüzden kendimi reçel kavanozunda tutulan böceklerden biri gibi hissediyorum

that is being kept in a jam jar.

.

But the only difference is there are no holes

Ancak tek fark,

punched in the lid to let the air it.

kapağın hava alması için açılmış delikler olmamasıdır. Bu

So it is a little bit I suppose the word I'm looking for is stuffy.

yüzden sanırım aradığım kelime havasız.

It's very stuffy in here today.

Bugün burası çok havasız.

Quite hot.

Oldukça sıcak.

There is no air for me to breathe, unfortunately,

Ne yazık ki soluyacağım hava yok,

because I have to keep everything sealed

çünkü

all of the windows closed so the pollen cannot come in.

polenlerin içeri girmesin diye her şeyi ve tüm pencereleri kapalı tutmam gerekiyor.

So I am trying to protect myself today from that

Bu yüzden bugün kendimi

horrible, horrible pollen that is in the air.

havadaki o korkunç, korkunç polenden korumaya çalışıyorum.

I mentioned the weather a few moments ago.

Biraz önce hava durumundan bahsetmiştim.

We have some glorious weather coming this week.

Bu hafta çok güzel havalar geliyor.

It is going to get

very hot.

Çok sıcak olacak.

We are talking.

Konuşuyoruz.

33 degrees on Friday.

Cuma günü 33 derece. Cuma

On Friday.

gününde.

33 degrees on Friday.

Cuma günü 33 derece.

Very hot.

Çok sıcak.

Although if you are watching in Europe,

Avrupa'da izliyorsanız,

you will know that, well,

bileceksiniz ki,

if you are in Spain, or Portugal, you will know

İspanya veya Portekiz'deyseniz,

definitely that it has been a hot week.

kesinlikle sıcak bir hafta olduğunu bileceksiniz.

Some of the temperatures there have been crazy

Oradaki bazı sıcaklıklar

Almost 40.

40 degrees in some parts of Europe.

Avrupa'nın bazı yerlerinde neredeyse 40.40 dereceyi gördü.

Can you believe it?

Buna inanabiliyor musun? Bu

So we will be having some hot weather on Friday.

nedenle cuma günü hava biraz sıcak olacak.

In fact, it's hot today.

Aslında, bugün hava sıcak.

It's about to fall.

Düşmek üzere.

I know what you're going to say.

Ne söyleyeceğini biliyorum.

Mr. Duncan.

Bay Duncan.

24 Celsius is nothing.

24 Santigrat hiçbir şeydir. Bazı insanlar için

It's like it's like being in the North Pole for some people.

Kuzey Kutbu'nda olmak gibi .

But for me, it is hot for us British people.

Ama benim için, biz İngilizler için sıcak.

It is hot.

Bu sıcak.

So. 23 degrees rising to 33 on Friday.

Bu yüzden. Cuma günü 23 derece 33'e yükseliyor.

So it's going to be rather hot here.

Yani burası oldukça sıcak olacak.

Hello, everybody.

Herkese merhaba.

It's nice to be back. I did miss you on Sunday.

Geri dönmek güzel. Pazar günü seni özledim.

Did you miss me?

Beni özledin mi?

That is the question.

Soru bu.

Did you miss my live stream because I wasn't here?

Burada olmadığım için canlı yayınımı kaçırdın mı?

Well, I will try to make it up to you today.

Pekala, bugün bunu telafi etmeye çalışacağım.

If you make something up to a person, you are trying to even

Bir insana bir şeyler uyduruyorsan,

the situation you are trying to make things better.

durumu düzeltmeye çalışıyorsun, işleri daha iyi hale getirmeye çalışıyorsun.

So I will try to make it up to you

because I wasn't here on Sunday.

Pazar günü burada olmadığım için bunu telafi etmeye çalışacağım.

I will do much harder today.

Bugün çok daha fazla çalışacağım.

I will I will.

Yapacağım.

Maybe I will stay here a little bit longer today

Belki

to make up for the fact that I was not here on Sunday.

Pazar günü burada olmadığım gerçeğini telafi etmek için bugün burada biraz daha kalacağım.

Here we go then. Yes.

İşte başlıyoruz o zaman. Evet.

If you like the English language, guess what?

İngilizce dilini seviyorsanız, tahmin edin ne oldu?

You've come to the right place because my name is Mr.

Doğru yere geldiniz çünkü benim adım Bay

Duncan. I talk about English.

Duncan. İngilizce hakkında konuşuyorum.

You might say that I am one of those up there.

Oradakilerden biri olduğumu söyleyebilirsin.

I am an English addict.

Ben bir İngiliz bağımlısıyım. Senin de

And I have a feeling that you are as well. Yes.

öyle olduğuna dair bir his var içimde. Evet.

We have made it all the way to the middle of the week, which means only one thing.

Hafta ortasına kadar geldik, bunun tek bir anlamı var. TPP

It's Wednesday may

mayıs Çarşambası

the TPP.

.

B b. B. B, b. B, b. B, b, b. B, b, b.

B b. BB, b. B, b. b, b, b. b, b, b.

B, b b. B b b.

B, b b. b b b.

B b b.

B b to b to people to.

b b b.

B b'den b'ye insanlara.

It is Wednesday midweek and this is English addict extra.

Çarşamba hafta ortası ve bu ekstra bir İngiliz bağımlısı.

A little bit extra.

Biraz fazladan. Pazar günü sende

Even though you didn't have any of me

benden bir şey olmasa da ne

on Sunday, unfortunately,

yazık ki

there was none of me.

benden bir şey yoktu. Bunun

What did you do instead?

yerine ne yaptın?

What did you do on Sunday?

Pazar günü ne yaptın?

When I wasn't here?

Ben burada değilken?

Did you do something else?

Başka bir şey mi yaptın? Pazar günü

Did you do something more exciting or more enjoyable on Sunday?

daha heyecan verici veya daha eğlenceli bir şey yaptınız mı ?

Please let me know on the live chat.

Lütfen canlı sohbette bana bildirin.

Talking of which, yes, we have the live chat.

Konu açılmışken, evet, canlı sohbetimiz var.

And yes, there is always someone who is in first place

Ve evet, her zaman birinci olan biri vardır.

I wonder who was first on today's live chat.

Bugünkü canlı sohbette ilk sırada kim var merak ediyorum.

Oh, surprise, surprise.

Ah, sürpriz, sürpriz.

Once again,

Bir kez daha,

he is first on today's live stream and the live chat.

bugünün canlı yayınında ve canlı sohbetinde birinci oldu.

Hello to the white Vitesse who says, Mr.

Bay

Duncan, I missed you so much.

Duncan, sizi çok özledim diyen beyaz Vitesse'ye merhaba.

Well, you don't have to miss me today because I am here.

Pekala, bugün burada olduğum için beni özlemenize gerek yok.

And congratulations, Vitesse.

Ve tebrikler, Vitesse.

Vitesse, you are first on today's live chat

Vitesse, bugünün canlı sohbetinde birincisin

Well done, Vitesse.

Tebrikler Vitesse.

Once again, the champion, the champion of champions.

Bir kez daha şampiyon, şampiyonların şampiyonu.

By the way, who watched the football yesterday Even

Bu arada dünkü futbolu izleyenler bile yaşadığım yerden çok uzakta olmadığı için

I decided to watch some of the football match

futbol maçlarından bazılarını izlemeye karar verdim

because it was taking place not very far away from where I live.

.

And the place called Wolverhampton.

Ve Wolverhampton denen yer.

And it was Hungary playing

Ve dün İngiltere ile Macaristan oynuyordu

England

yesterday.

.

Oh, England did not do very well.

Oh, İngiltere pek iyi yapmadı.

There were some angry faces.

Bazı kızgın yüzler vardı. Dün

There were some disappointed faces in the crowd yesterday.

kalabalıkta hayal kırıklığına uğramış yüzler vardı .

After the match for Nil.

Nil maçından sonra.

Wow. That is very embarrassing, I have to say.

Vay. Bu çok utanç verici, söylemeliyim.

So I suppose I should say well done.

Bu yüzden sanırım aferin demeliyim.

Hungary four for beating England for now.

Macaristan şimdilik İngiltere'yi yendiği için dört.

I'm not sure how that is

Bunun

going to go down with the England fans, but

İngiliz taraftarlarla nasıl karşılanacağından emin değilim, ama

I suppose sometimes in sport you can't always win.

sanırım bazen sporda her zaman kazanamazsınız.

Sometimes you have to lose

Bazen kaybetmeniz gerekir,

you have to lose to enjoy the sensation of winning.

kazanma hissinin tadını çıkarmak için kaybetmeniz gerekir.

That's what I always say anyway.

Zaten her zaman söylediğim bu.

Here we are You may notice today it's dull.

İşte buradayız Bugünün sıkıcı olduğunu fark edebilirsiniz.

I don't know what happened this morning.

Bu sabah ne oldu bilmiyorum.

When I woke up, the sun was out and everything was glorious.

Uyandığımda güneş doğmuştu ve her şey muhteşemdi.

And now

Ve şimdi

the sun has disappeared.

güneş kayboldu.

And everything is rather dull outside.

Ve dışarıda her şey oldukça sıkıcı.

But it is hot.

Ama sıcak.

I think in here it must be around

Sanırım burası

30 degrees in the studio

stüdyoda 30 derece civarında olmalı

because I have my lights

çünkü ışıklarım var

and all of the windows are closed.

ve tüm pencereler kapalı.

So the pollen will not affect me and make me sneeze.

Böylece polenler beni etkileyip hapşırtmayacak.

I'm very glad to say that after 6 minutes

of doing my live stream today, I have not sneezed once.

Bugün canlı yayınımı 6 dakika yaptıktan sonra bir kez bile hapşırmadığımı söylemekten çok memnunum. Geri

We will see what happens for the rest of it.

kalanında ne olacağını göreceğiz.

We have lots of subjects to talk about today.

Bugün konuşacak çok konumuz var.

We are talking about something quite a few of us

Birçoğumuzun

try to avoid we avoid doing it.

kaçınmaya çalıştığı bir şeyden bahsediyoruz, onu yapmaktan kaçınıyoruz.

Something we try not to do,

even if we feel as if we want to do it.

Yapmak istiyormuş gibi hissetsek bile yapmamaya çalıştığımız bir şey.

Even if we feel as if we need to do it.

Bunu yapmak zorundaymışız gibi hissetsek bile.

I'm talking about confrontation.

Yüzleşmekten bahsediyorum.

Confrontation

Yüzleşme

Sometimes we have to face up to something.

Bazen bir şeyle yüzleşmemiz gerekir.

Sometimes we have to face a problem or a person.

Bazen bir sorunla veya bir kişiyle yüzleşmek zorunda kalırız.

Quite often a person who has made us angry or upset.

Çoğu zaman bizi kızdıran veya üzen bir kişi.

Maybe someone who has been

Belki de

annoying us in a certain way.

bizi belirli bir şekilde rahatsız eden biri.

Confrontation is what we are talking about today.

Yüzleşme, bugün bahsettiğimiz şeydir.

Another thing I'm going to talk about.

Bahsedeceğim başka bir konu.

Have you Have you tried

that new thing on the Internet?

İnternetteki bu yeni şeyi denediniz mi?

That thing where you can make some crazy pictures

just by entering some text?

Sadece bir metin girerek çılgın resimler yapabileceğiniz şey mi?

Have you tried it?

Bunu denediniz mi?

Now, I'm not normally a person who goes

Şimdi, normalde

for fashion or things that are popular.

modaya ya da popüler olan şeylere giden bir insan değilim.

Quite often I will go the opposite way,

Çoğu zaman tam tersi yöne giderim

but I have become a little bit addicted to this particular thing.

ama bu özel şeye biraz bağımlı hale geldim.

I don't know if you've seen it, but a lot of people at the moment are going

Gördünüz mü bilmiyorum ama şu anda birçok insan

absolutely crazy at the moment for this particular thing.

bu özel şey için kesinlikle deliriyor.

It's called Dali.

Adı Dali'dir.

It is a type of intelligent software.

Bir tür akıllı yazılımdır. Tek

And all you have to do is you type

yapmanız gereken

a sentence or some words into a box.

bir kutuya bir cümle veya birkaç kelime yazmak.

And then it will produce it will come up with images

Ve sonra

using artificial intelligence.

yapay zekayı kullanarak görüntüler üretecek.

Sometimes the images are good.

Bazen görüntüler iyidir.

Sometimes they are very strange, and sometimes they are quite weird.

Bazen çok garipler, bazen de oldukça garipler.

I will give you an example.

Sana bir örnek vereceğim.

So this is something I did the other day.

Yani bu geçen gün yaptığım bir şey.

I entered the following sentence.

Aşağıdaki cümleyi girdim.

William Shakespeare sitting on the toilet.

William Shakespeare tuvalette oturuyor.

And this is what it came up with.

Ve bu ortaya çıktı.

So as you can see, there were lots of pictures of William Shakespeare.

Gördüğünüz gibi, William Shakespeare'in bir sürü resmi vardı.

And you might notice in some of them, he is actually sitting on the toilet.

Ve bazılarında fark edebilirsiniz, aslında tuvalette oturuyor.

So that is all generated by artificial intelligence

Yani bunların hepsi yapay zeka tarafından

just by typing

sadece

some words or a sentence into their system.

sistemlerine bazı kelimeler veya bir cümle yazarak üretiliyor.

It will come up with images.

Görüntülerle gelecek.

It will create unique images that don't exist anywhere else.

Başka hiçbir yerde olmayan benzersiz görüntüler yaratacaktır.

So as you can see, we have William Shakespeare,

Gördüğünüz gibi, elimizde William Shakespeare var

and in some of the pictures, you can see that

ve bazı resimlerde

he is actually sitting on the toilet.

onun gerçekten tuvalette oturduğunu görebilirsiniz.

And that is all created using artificial intelligence.

Ve bunların hepsi yapay zeka kullanılarak yaratılmıştır.

Here's another one that I created

İşte yarattığım bir tane daha,

I put the Queen of England as the Mona Lisa.

İngiltere Kraliçesi'ni Mona Lisa olarak koydum.

And this is what it came up with. It's not very good.

Ve bu ortaya çıktı. Bu hiç iyi değil.

I will admit it doesn't look very good.

Pek iyi görünmediğini kabul edeceğim.

But there it is, the queen of England as the Mona Lisa.

Ama işte orada, Mona Lisa olarak İngiltere kraliçesi.

And that is the best one that it created using artificial intelligence.

Ve yapay zeka kullanarak yarattığı en iyisi bu .

Here is another one.

Işte başka biri.

I I like this one.

Bunu beğendim.

So this is Tom Cruise as a mini in.

Yani bu bir mini olarak Tom Cruise.

Of course, the minions are coming back.

Tabii ki minyonlar geri geliyor.

Soon in a new movie.

Yakında yeni bir filmde. Bahse girerim

I bet you can't wait.

bekleyemezsin.

So there is Tom Cruise, and it does look like him.

Yani Tom Cruise var ve ona benziyor.

You can see that.

Görebilirsin.

That is Tom Cruise.

Bu Tom Cruise'dur.

As a minion.

Bir minyon olarak.

And all I did was type Tom Cruise as a minion.

Ve tek yaptığım, Tom Cruise'u minyon olarak yazmaktı.

And then the artificial intelligence

Ve sonra yapay zeka

created an image just by typing in some words.

sadece bazı kelimeleri yazarak bir görüntü oluşturdu.

Here is another one.

Işte başka biri.

This is one that I did yesterday.

Bu dün yaptığım bir şey.

Joe Biden

as a ventriloquist dummy.

Bir vantrilog mankeni olarak Joe Biden.

So this is Joe Biden as a ventriloquist dummy.

Yani bu bir vantrilok mankeni olarak Joe Biden.

I think that's pretty good, actually.

Bence bu oldukça iyi aslında.

It does look like a ventriloquist's dummy.

Bir vantrilok kuklası gibi görünüyor.

It does.

öyle

And it's Joe Biden.

Ve bu Joe Biden.

And that was created using artificial intelligence.

Ve bu yapay zeka kullanılarak yaratıldı.

It is incredible.

Bu inanılmaz.

I must admit, I am always impressed by technology He was the final one.

İtiraf etmeliyim ki, teknolojiden her zaman etkilenmişimdir. Sonuncusu oydu. Evlenmek için

I decided to type two carrots,

iki havuç,

two happy carrots, getting married.

iki mutlu havuç yazmaya karar verdim.

And this is what Dali came up with.

Ve bu Dali'nin bulduğu şeydi.

Oh, isn't that great?

Harika değil mi?

So there are two happy carrots getting married.

Yani evlenen iki mutlu havuç var.

I'm not sure if they are male or female.

Erkek mi dişi mi olduklarından emin değilim.

Maybe one is male. One is female.

Belki biri erkektir. Biri kadın.

Maybe they're both male.

Belki ikisi de erkektir.

Maybe they are female.

Belki dişidirler.

Maybe they are everything in between.

Belki de aradaki her şeydir.

But I do like that.

Ama bundan hoşlanıyorum.

So have you tried it yet?

Peki hiç denedin mi? Dali Mini'yi kullanarak

Have you tried to create your own unique images

kendi benzersiz görüntülerinizi yaratmayı denediniz mi

using Dali Mini?

?

And of course, this refers to Salvador Dali,

Ve elbette, bu, sanat eseriyle

who used to create some some wonderful

bazı harika

and some might say surreal images

ve bazıları gerçeküstü diyebilecek görüntüler yaratan Salvador Dali'ye atıfta bulunuyor

with his artwork.

.

Something that I wanted to play you with yesterday.

Dün sizinle oynamak istediğim bir şey.

And I have to say, it is quite addictive.

Ve söylemeliyim ki, oldukça bağımlılık yapıyor.

I will say it is rather addictive.

Oldukça bağımlılık yaptığını söyleyeceğim.

Hello to the live chat.

Canlı sohbete merhaba.

Hello. Also, who else is here?

Merhaba. Ayrıca burada başka kim var?

Oh, we have Luis Mendez

Oh, Luis Mendez

is here today. Hello, Luis.

bugün burada. Merhaba Luis.

I hope everything is all right with you.

Umarım senin için her şey yolundadır.

I have been thinking about you on Sunday.

Pazar günü seni düşünüyordum.

I was thinking of you I was thinking of Claudia.

Seni düşünüyordum Claudia'yı düşünüyordum.

I was thinking of Vitus.

Vitus'u düşünüyordum.

I was thinking of everyone.

Herkesi düşünüyordum.

Beatriz. Sandra.

Beatriz. Sandra.

Everyone. Mika.

Herkes. Mika.

So I was lying in bed on Sunday feeling dreadful,

Bu yüzden Pazar günü yatakta yatıyordum, kendimi berbat hissediyordum,

but I was still thinking of you all

ama dürüst olmak gerekirse hala seni düşünüyordum

Honestly.

.

Hello. Also to Ricardo.

Merhaba. Ayrıca Ricardo'ya.

Hello, Paolo.

Merhaba Paolo.

Hello, also, palmira.

Merhaba, ayrıca palmira.

I was thinking of you on Sunday.

Pazar günü seni düşünüyordum.

Also Amor.

Ayrıca Amor.

Hello to you as well.

Sana da merhaba.

Zika.

Zika.

Also, we have Alessandra here as well.

Ayrıca burada Alessandra da var.

Nice to see you back. As well.

Seni tekrar görmek güzel. İlave olarak.

On the live stream.

Canlı yayında.

We are looking at some subjects today. Don't worry.

Bugün bazı konulara bakıyoruz. Merak etme.

It isn't just me talking and talking and talking.

Konuşan, konuşan ve konuşan sadece ben değilim.

There will be other things coming up as well.

Başına başka şeyler de gelecek.

We have Mosen. We also have.

Mosen'imiz var. Ayrıca buna sahibiz.

Who else is here today?

Bugün başka kim var?

Oh, we have Max.

Oh, bizde Max var.

Hello, Max. Max Poe.

Merhaba Max. Maks Poe.

It seems like a long time since I saw you here.

Seni burada görmeyeli uzun zaman olmuş gibi.

So thank you very much for joining us.

Bize katıldığınız için çok teşekkür ederiz.

And welcome back, Max.

Tekrar hoş geldin Max.

Yes, apparently it is 30 Celsius

Evet, görünüşe göre Fransa'da 30 Santigrat

in France.

.

30 Celsius which is hot.

Sıcak olan 30 Santigrat.

And apparently here on Friday, it is going to be 33 Celsius, which is quite hot.

Ve görünüşe göre Cuma günü burada, oldukça sıcak olan 33 Santigrat olacak.

I don't mind the hot weather.

Sıcak hava umurumda değil.

I like it.

Beğendim.

But the only problem is at the start of summer

Ama tek sorun,

here in the U.K., I always get hay fever.

burada Birleşik Krallık'ta yazın başında her zaman saman nezlesi olurum.

I always get my little allergy,

Her zaman küçük alerjim olur,

which makes me sneeze quite a lot

bu da beni oldukça fazla hapşırtır

Hello. Also, we have.

. Ayrıca bizde var.

Oh, hello. Two more.

Oh merhaba. İki tane daha. Size

One more roll

bir rulo daha

Hello to you.

merhaba.

Nice to see you back as well.

Seni de görmek güzel.

I was missing you all on Sunday.

Pazar günü hepinizi özledim.

It is very frustrating.

Bu çok sinir bozucu. Ne zaman

Can I just say whenever I whenever I cancel my live

canlı yayınlarımı iptal etsem

streams, I don't do it lightly.

, bunu hafife almadığımı söyleyebilir miyim?

I take it very seriously.

çok ciddiye alıyorum

So I hate I really hate cancelling my live streams

Bu yüzden canlı yayınlarımı iptal etmekten gerçekten nefret ediyorum

because I always think maybe you are you are there waiting.

çünkü her zaman belki de orada beklediğini düşünüyorum.

Maybe if you don't realise that I've cancelled the actual live stream,

Belki asıl canlı yayını iptal ettiğimi fark etmediyseniz,

maybe you are feeling a little upset about

belki

hello also to Galu.

Galu'ya da merhaba diye biraz üzülmüşsünüzdür.

Hello Galu.

Merhaba Galu.

It's nice to see you back here as well.

Seni tekrar burada görmek de güzel.

Artificial intelligence apparently is becoming

Görünüşe göre yapay zeka

sentient.

duyarlı hale geliyor. Kendi

It is starting to think for itself.

kendine düşünmeye başlıyor.

I don't know if you saw the news story this week.

Bu haftaki haberi gördünüz mü bilmiyorum.

Apparently a computer programmer who works for Google

Görünüşe göre Google için çalışan bir bilgisayar programcısı,

has leaked some information

concerning their artificial intelligence.

yapay zekalarıyla ilgili bazı bilgileri sızdırmış.

Apparently it has become self-aware.

Görünüşe göre kendinin farkına vardı.

It knows what it is,

Ne olduğunu biliyor,

which is the thing that a lot of people are afraid of.

pek çok insanın korktuğu şey de bu.

If you've ever seen the movie Terminator, you will know all about that.

Terminatör filmini daha önce izlediyseniz, bunun hakkında her şeyi bileceksiniz.

So when machines start thinking for themselves.

Yani makineler kendileri için düşünmeye başladığında.

Well, a lot of people believe that that is is a bad thing.

Pek çok insan bunun kötü bir şey olduğuna inanıyor.

And apparently this week, someone who works at Google, who apparently has

Ve görünüşe göre bu hafta, görünüşe göre Google'da çalışan biri

has now had to

take some time off from that job.

o işten biraz izin almak zorunda kalmış.

I don't know what that means.

Bunun ne anlama geldiğini bilmiyorum.

I think it actually means suspended from that job.

Aslında o işten uzaklaştırma anlamına geldiğini düşünüyorum.

But they did reveal that

Ancak

apparently the artificial intelligence at Google

görünüşe göre Google'daki yapay zekanın

is starting to become self-aware.

kendinin farkına varmaya başladığını ortaya çıkardılar. Sık

We often talk about something

sık

that is sentient, something that is aware

duyarlı olan, farkında olan

or something that reacts with the environment.

veya çevreyle tepki veren bir şeyden bahsederiz.

Around it.

Etrafında.

Hello to Usama.

Usame'ye merhaba.

Hello to you.

Merhaba sana.

Nice to see you back as well.

Seni de görmek güzel.

Paul Mayer says, honestly,

Paul Mayer, dürüst olmak gerekirse,

I was surprised about the cancelled stream.

iptal edilen akışa şaşırdığımı söylüyor.

Suddenly I had to think what to do.

Birden ne yapacağımı düşünmek zorunda kaldım.

I would imagine so.

Ben öyle hayal ediyorum.

I always feel slightly moved on Sunday

Pazar günleri her zaman biraz etkilenmiş hissederim

because I know a lot of people give up their time to join the live stream.

çünkü birçok insanın canlı yayına katılmak için zamanını ayırdığını biliyorum.

So I do appreciate it.

Bu yüzden takdir ediyorum.

I know a lot of people think I don't

Pek çok insanın

YouTube publishers or creators like me.

benim gibi YouTube yayıncıları veya içerik oluşturucuları olmadığımı düşündüğünü biliyorum. İzleyicilerimizi önemsememekle ilgili

We often have a little I don't know, some criticism

sık sık biraz benim bilmediğim, bazı eleştirilerimiz oluyor

about not caring for our viewers, but I do.

ama ben önemsiyorum.

I always worry I often worry about what I'm doing here

Her zaman endişeleniyorum, sık sık burada ne işim olduğu

or whether you like it or whether you like me.

ya da senin onu sevip sevmediğin ya da benden hoşlanıp hoşlanmadığın konusunda endişeleniyorum.

So quite often I do worry about these things.

Bu yüzden sık sık bu şeyler hakkında endişeleniyorum.

They keep me awake at night

quite a lot, especially recently.

Özellikle son zamanlarda beni geceleri oldukça fazla uyanık tutuyorlar.

Hello, Gianfranco. Thanks for everything.

Merhaba, Gianfranco. Her şey için teşekkürler.

You are doing for us and for teaching us such a wonderful language like English.

Bizim için ve bize İngilizce gibi harika bir dil öğrettiğiniz için yapıyorsunuz.

Thank you again, Franco. That's very kind of you to say

Tekrar teşekkürler, Franco.

sorry Sayeeda.

Özür dilerim Sayeeda demen çok nazik bir davranış.

Sayeeda, Ne-Yo is here as well.

Sayeeda, Ne-Yo da burada.

Thank you very much.

Çok teşekkür ederim.

It's very nice to see you.

seni görmek çok güzel

Today.

Bugün.

Well, something exciting is happening next week.

Pekala, haftaya heyecan verici bir şey oluyor.

We have a special guest coming to stay next week,

Önümüzdeki hafta kalacak özel bir konuğumuz var ve

which will, of course, affect my live streams.

bu tabii ki canlı yayınlarımı etkileyecek.

So there might be some changes happening next week.

Yani önümüzdeki hafta bazı değişiklikler olabilir.

But also next week, I think maybe on Tuesday

Ama ayrıca önümüzdeki hafta, belki Salı

or Wednesday or maybe Thursday.

veya Çarşamba veya belki Perşembe günü düşünüyorum.

We are going to reach 1 million subscribers next week.

Önümüzdeki hafta 1 milyon aboneye ulaşacağız.

I think so.

Bence de.

I think it's going to happen Maybe on Tuesday

Sanırım Salı

or Wednesday or perhaps on Thursday.

veya Çarşamba veya belki de Perşembe günü olacak.

So around that time.

Yani o sıralarda.

But of course,

Ama tabi

have you ever noticed in life

hayatta hiç fark ettiniz mi

sometimes something you want to do

bazen yapmak istediğiniz bir şey

will happen

at the same time is something that you have to do.

aynı zamanda yapmanız gereken bir şey olur.

Something you want to do happens

Yapmak istediğiniz bir şey,

at the same time as something you have to do or must do.

yapmanız gereken veya yapmanız gereken bir şeyle aynı anda gerçekleşir.

And that's what's happening next week.

Ve önümüzdeki hafta olan da bu. Önümüzdeki hafta

So as I reach my 1,000,000th subscriber

1.000.000'inci aboneme ulaştığımda

next week, it will happen sometime next week.

, bu önümüzdeki hafta bir ara gerçekleşecek.

We also have a special guest coming here.

Ayrıca buraya gelen özel bir konuğumuz var.

So lots of things happening.

Yani çok şey oluyor.

We will see what happens with that.

Bununla ne olacağını göreceğiz.

It will be interesting. I will try

İlginç olacak. Deneyeceğim

I'm going to try and be live with you

as we pass 1 million subscribers.

1 milyon aboneyi geçerken sizlerle canlı yayında olmaya çalışacağım.

I will try my best.

Elimden geleni yapacağım.

The only problem is

Tek sorun,

you can't really control when it happens.

bunun ne zaman olacağını gerçekten kontrol edememenizdir.

So it might happen in the morning.

O yüzden sabah olabilir.

It might happen in the afternoon.

Öğleden sonra olabilir.

It might happen in the middle of the night.

Gecenin ortasında olabilir.

So, again, we will see what happens.

Yani, yine ne olacağını göreceğiz.

Hello?

Oh, hello, Jack.

Merhaba?

Merhaba Jack.

Dish. Hello, Jack Dish.

Tabak. Merhaba Jack Dish.

Nice to see you here as well. Very nice.

Seni burada görmek de güzel. Çok güzel.

It's always good to see you here.

Seni burada görmek her zaman güzel. Bu

So today we are looking at the topic of confrontation

yüzden bugün yüzleşme konusuna bakıyoruz

and also we are looking at the topic of

ve ayrıca

planning or intending to do something.

bir şeyler yapmayı planlama veya niyet etme konusuna bakıyoruz.

There is always something in our daily lives that

Günlük hayatımızda her zaman

we intend to do something.

bir şeyler yapmaya niyetlendiğimiz bir şeyler vardır.

We see and we want to do that thing,

Görüyoruz ve o şeyi yapmak istiyoruz,

but we never quite find the time to actually do it.

ancak onu gerçekten yapacak zamanı asla tam olarak bulamıyoruz.

Maybe you are walking around the house and you see maybe you see some dirt

Belki evin içinde dolaşıyorsun ve bir bakıyorsun belki camda bir pislik görüyorsun

on the window

and you keep saying, I'm going to clean that window.

ve ben şu pencereyi temizleyeceğim diyorsun.

Tomorrow,

Yarın

and then when tomorrow comes, you don't do it.

ve sonra yarın geldiğinde, bunu yapmazsın.

Something you are always planning to do, something that you want to do

Her zaman yapmayı planladığın bir şey, yapmak istediğin bir

something that you mean to do,

şey,

but you never quite do it.

ama asla tam olarak yapamadığın bir şey.

I know I have quite a few in my studio sometimes

Stüdyomda epeyce olduğunu biliyorum, bazen

I notice that the floor in my studio is quite dirty.

stüdyomun zemininin oldukça kirli olduğunu fark ediyorum.

Maybe there is some dust or some

Belki de

pieces of paper on the floor

things that I've discarded and thrown on the floor.

attığım ve yere attığım şeylerin üzerinde biraz toz veya kağıt parçaları vardır.

And I always mean to move them. I want to move them.

Ve her zaman onları taşımak istiyorum. Onları taşımak istiyorum.

I want to pick them up.

Onları almak istiyorum.

But I never do because I don't have time.

Ama zamanım olmadığı için asla yapmıyorum.

Or sometimes it slips my mind.

Ya da bazen aklımdan çıkıyor.

We are also going to do that.

Biz de bunu yapacağız.

We'll take a quick break and then we will be back.

Kısa bir mola vereceğiz ve sonra geri döneceğiz.

For the time being,

Şimdilik

enjoy the lovely, cute cows

sevimli, sevimli ineklerin tadını çıkarın

the oh,

oh,

I would love to be by the beach, especially when the weather is nice.

özellikle hava güzel olduğunda sahilde olmayı çok isterim.

Sadly, I can't be by the beach at the moment.

Maalesef şu anda sahilde olamıyorum.

I'm in the studio and it's ever so hot You

Stüdyodayım ve hava çok sıcak Hoş

Welcome, everybody.

geldiniz millet. 15 Haziran Çarşamba günü

Welcome to the live stream that is English Addict Extra

English Addict Extra canlı yayınına hoş geldiniz

for Wednesday, the 15th of June.

.

We are officially halfway through this month

Resmi olarak bu ayın yarısına geldik

and we are almost halfway through the year.

ve neredeyse yılın yarısına geldik.

Can you believe that?

Buna inanabiliyor musun?

We are almost halfway through 2022

2022'nin neredeyse yarısına geldik,

people already are talking about next year.

insanlar şimdiden gelecek yılı konuşuyor.

I think quite often when people start doing that,

Bence çoğu zaman insanlar bunu yapmaya başladığında,

they are often wishing for better time and let's be honest,

genellikle daha iyi zaman geçirmek isterler ve dürüst olalım,

if I can be serious for a moment,

bir an için ciddi olabilirsem,

we are living through some really bizarre times

gerçekten tuhaf zamanlar yaşıyoruz

and I'm not even talking about COVID.

ve COVID'den bahsetmiyorum bile.

I mean, that was really, really weird.

Yani, bu gerçekten çok tuhaftı.

That was a very strange period. Of time.

Çok garip bir dönemdi. zamanın.

And here we are once again in what I can only describe

Ve işte bir kez daha sadece

as a period of uncertainty

bir belirsizlik dönemi olarak tanımlayabileceğim bir dönemdeyiz. Belirsizliği kullanmak istediğim

I can't think of any other word

başka bir kelime aklıma gelmiyor

that I want to use uncertainty.

.

I think everyone is quite uncertain

Sanırım artık herkes oldukça emin değil,

now I know from day to day our daily lives

biliyorum ki günden güne günlük hayatımızda bazı

we are fairly certain about things.

şeylerden oldukça eminiz.

But I think these days, at this moment in time, I think there is a lot of uncertainty

Ama bence bu günlerde, bu zamanda,

about almost everything that you can think of.

aklınıza gelebilecek neredeyse her şey hakkında çok fazla belirsizlik olduğunu düşünüyorum.

Future job, many health,

Gelecekteki iş, birçok sağlık,

everything,

her şey,

even where you live

yaşadığınız yerde bile

it is a very strange time indeed.

gerçekten çok garip bir zaman.

We are looking at some subjects today

Bugün

some English subjects to help you hopefully

with your understanding of the English language.

İngilizce dilini anlamanıza yardımcı olacağını umduğumuz bazı konulara bakıyoruz.

We are now going to look at a subject that I think is interesting,

Şimdi ilginç olduğunu düşündüğüm,

something that we often avoid doing, however,

çoğu zaman yapmaktan kaçındığımız ama

something that we often try not to do.

çoğu zaman yapmamaya çalıştığımız bir konuya bakacağız.

However, now and again in life, we have to do it.

Ancak, hayatta ara sıra bunu yapmak zorundayız. Başka

We have no choice.

çaremiz yok.

We are talking all about confrontation confrontation.

Hepimiz yüzleşme yüzleşme hakkında konuşuyoruz.

It's a great word. Confrontation.

Bu harika bir kelime. Yüzleşme.

It is a word that

Bu,

often comes around when there is some sort of disagreement,

bir tür anlaşmazlık olduğunda,

something that is taking place, an occurrence

meydana gelen bir şey olduğunda,

where maybe people are disagreeing or maybe there are things

belki insanların aynı fikirde olmadığı bir olay olduğunda veya belki

that people want to talk about or say or even do

insanların hakkında konuşmak, söylemek ve hatta

confrontation.

yüzleşmek istediği şeyler olduğunda sıklıkla ortaya çıkan bir kelimedir.

So that's what we're doing today.

Demek bugün yaptığımız şey bu.

For the next few moments, I hope you will stay with me.

Önümüzdeki birkaç dakika boyunca umarım benimle kalırsın.

The word confrontation is a noun

Yüzleşme kelimesi

that defines a heated disagreement.

hararetli bir anlaşmazlığı tanımlayan bir isimdir.

So quite often when we use the word confrontation, we are saying that there is

Sıklıkla yüzleşme kelimesini kullandığımızda,

some sort of disagreement taking place.

bir tür anlaşmazlığın meydana geldiğini söylüyoruz.

There is a confrontation.

Bir yüzleşme var.

Maybe one group or two groups are coming together.

Belki bir grup ya da iki grup bir araya geliyor.

And of course, maybe one or two individuals

Ve tabii ki, belki bir veya iki kişi

are coming together in a heated debate,

ateşli bir tartışmada bir araya geliyor,

an argument or conflict

between two or more people is a confrontation.

iki veya daha fazla kişi arasındaki bir tartışma veya çatışma bir yüzleşmedir.

You want to

talk about a certain thing with another person maybe something that is annoying you or irritating you,

Başka biriyle belli bir şey hakkında konuşmak istiyorsun, belki seni rahatsız eden veya seni rahatsız eden bir şey,

maybe something that you feel you feel

belki de

as if you want to say it to them.

ona söylemek istiyormuş gibi hissettiğin bir şey.

We've all been in that situation.

Hepimiz o durumdaydık.

We've all been in a position where we've really wanted to say something to someone,

Hepimiz birine gerçekten bir şeyler söylemek istediğimiz bir durumdayız,

maybe another person has been annoying you

belki başka biri sizi rahatsız ediyor

and you really want to to tell them

ve siz de onların

how much they've been annoying you.

sizi ne kadar rahatsız ettiğini onlara gerçekten söylemek istiyorsunuz.

But of course, to do that you have to have confrontation,

Ama elbette, bunu yapmak için yüzleşmeniz gerekir,

an argument or conflict

between two or more people is a confrontation.

iki veya daha fazla insan arasındaki bir tartışma veya çatışma bir yüzleşmedir.

To confront someone or something is to face it

Biriyle veya bir şeyle yüzleşmek, onunla

directly or straight on.

doğrudan veya doğrudan yüzleşmektir.

So when we say straight on, we are doing it directly.

Yani doğrudan söylediğimizde, doğrudan yapıyoruz.

Maybe you are doing it face to face.

Belki yüz yüze yapıyorsundur.

Perhaps you are doing it through a phone call.

Belki de bunu bir telefon görüşmesi aracılığıyla yapıyorsunuzdur.

You are doing it directly in some way,

Bunu bir şekilde doğrudan yapıyorsunuz

and we often describe it as a confrontation.

ve biz bunu genellikle bir yüzleşme olarak tanımlıyoruz.

To confront someone or something is to face it directly

Biriyle veya bir şeyle yüzleşmek, onunla doğrudan yüzleşmektir,

you have to confront that thing.

o şeyle yüzleşmeniz gerekir.

A heated disagreement can be described as contention

Hararetli bir anlaşmazlık, çekişme olarak tanımlanabilir,

so contention also describes

bu nedenle çekişme,

that feeling of something that is annoying you.

sizi rahatsız eden bir şey hissini de tanımlar.

Some things that you have to say or tell someone

Birine söylemeniz veya söylemeniz gereken bazı

something that is making you so angry and mad

şeyler sizi o kadar kızdırıyor ve kızdırıyor

that you have to get it out in the open.

ki, bunu açığa vurmanız gerekiyor.

You have to tell that person how you feel.

O kişiye nasıl hissettiğini söylemelisin.

It is something that you want to talk about.

Bu, hakkında konuşmak istediğin bir şey.

However, it can also be an argument.

Ancak, aynı zamanda bir argüman olabilir. Biriyle karşı karşıya kaldığınızda

It can lead to some sort of disagreement, some sort of argument,

bir tür anlaşmazlığa, bir tür tartışmaya,

some sort of conflict

bir tür çatışmaya yol açabilir

you confront someone.

.

But there is always a risk that there will be also

Ancak bazı tartışmaların, kavgaların olma riski her zaman vardır

some arguing, fighting

and that's one of the reasons

ve

why many people try to avoid confrontation.

birçok insanın yüzleşmekten kaçınmaya çalışmasının nedenlerinden biri de budur. Bireyler arasında

The moment when something must be discussed

bir şeyin tartışılması gereken an

between individuals is confrontation.

yüzleşmedir.

As I said a few moments ago, it is something

Birkaç dakika önce söylediğim gibi, bu

you can't stop, you can't hold back, confront Tatian

durduramayacağınız, engelleyemeyeceğiniz, Tatian'la yüzleşemeyeceğiniz bir şeydir,

quite often comes from an emotional reaction,

genellikle duygusal bir tepkiden gelir,

something that has been happening, something that has been annoying you

olan bir şey, sizi rahatsız eden bir şey,

maybe something that has been

belki de geçmişte kalmış bir şey.

getting on your nerves and you really have to say something.

sinirlerini bozuyorsun ve gerçekten bir şeyler söylemelisin.

You can't hold it back you have to say something.

Kendini tutamazsın, bir şeyler söylemelisin.

You really do.

Gerçekten yapıyorsun.

A long running dispute will often lead to confrontation

Uzun süredir devam eden bir anlaşmazlık genellikle yüzleşmeye yol açacaktır,

so when we talk about something that is long running,

bu nedenle uzun süredir devam eden bir şey hakkında konuştuğumuzda,

it is something that has been going on for a long time.

bu uzun süredir devam eden bir şeydir.

Long running, something that has been going on for a long time.

Uzun koşu, uzun zamandır devam eden bir şey.

So a long running dispute is

Yani uzun süredir devam eden bir anlaşmazlık,

a disagreement,

bir anlaşmazlıktır,

something that has been going on

that two people disagree about for a long time.

iki kişinin uzun süredir üzerinde anlaşmazlığa düştüğü bir şeydir.

It will often lead to confrontation.

Sık sık yüzleşmeye yol açacaktır.

Quite often there are situations in our daily life

Oldukça sık olarak, günlük hayatımızda

where there might be some sort of confrontation

bir tür yüzleşmenin olabileceği durumlar vardır

and we will be looking at that in a few moments.

ve birazdan buna bakacağız.

A disagreement between neighbours

Komşular arasındaki bir anlaşmazlık

might lead to confrontation.

çatışmaya yol açabilir.

Confrontation between neighbours

Komşular arasında çatışma

You might not realise this, but here in the UK, I don't know about where you are,

Bunu fark etmemiş olabilirsiniz ama burada Birleşik Krallık'ta neredesiniz bilmiyorum

but here in the UK one of the biggest problems

ama burada Birleşik Krallık'ta insanlar arasında ortaya çıkan en büyük sorunlardan biri

that arises

between people

are are disputes or disagreements between neighbours.

komşular arasındaki anlaşmazlıklar veya anlaşmazlıklardır.

It happens quite a lot and you can probably imagine

Bu oldukça sık olur ve muhtemelen

there would be many reasons why neighbours

komşuların

would have some sort of disagreement

bir çeşit anlaşmazlığa

or some sort of conflict or confrontation.

veya bir çeşit çatışmaya veya yüzleşmeye neden olmasının birçok nedeni olduğunu hayal edebilirsiniz.

There are many reasons.

Bir çok neden var.

Maybe there is noise maybe your neighbours are making a lot of noise,

Belki gürültü var, belki komşularınız çok gürültü yapıyor,

maybe they are having parties and every night you can't get to sleep

belki parti veriyorlar ve her gece uyuyamıyorsunuz

and you keep saying tomorrow, tomorrow

ve yarın, yarın

I'm going to tell my neighbours what I think about their noise.

komşularıma gürültüleri hakkında ne düşündüğümü söyleyip duruyorsunuz. .

I'm going to tell them maybe your neighbour has a barking dog

Onlara, belki komşunuzun sürekli havlayan bir havlayan köpeği olduğunu söyleyeceğim

that keeps barking all the time,

,

but maybe, maybe early

ama belki, belki

in the morning it is barking and it won't stop Maybe at night

sabahın erken saatlerinde havlıyor ve durmuyor Belki geceleri

it is barking, making a noise and you can't get to sleep.

havlıyor, ses çıkarıyor ve siz uyuyamıyorum

So there is a situation

Yani

that might arise or come along

ortaya çıkabilecek veya çıkabilecek

that will cause disagreement between neighbours

komşular arasında anlaşmazlığa neden olacak bir durum vardır

and it is one of the most common forms of disagreement

ve

to face up to a person or problem

bir kişi veya sorunla

directly is confrontation.

doğrudan yüzleşmek en yaygın anlaşmazlık biçimlerinden biridir.

You will go to that person directly

Direk o kişiye gideceksin

and you will tell them, you will explain what the problem is.

ve onlara anlatacaksın, sorunun ne olduğunu anlatacaksın.

The thing that is annoying you, you will face up to that thing.

Seni rahatsız eden şey, o şeyle yüzleşeceksin.

I like that expression, by the way. Face up.

Bu arada bu ifade hoşuma gitti. Yüz yukarı. Bir

If you face up to something, it means you are confronting it.

şeyle yüzleşiyorsan, onunla yüzleşiyorsun demektir.

You are going to that thing directly.

Doğrudan o şeye gidiyorsun.

You are facing up to something.

Bir şeyle karşı karşıyasın.

Maybe you have to face up to your punishment.

Belki de cezanla yüzleşmelisin.

Maybe you have to face up to your embarrassment.

Belki de utancınla yüzleşmelisin.

Something that you have to confront, something that you have to face directly

Yüzleşmeniz gereken bir şey, bir şey hakkında şikayette bulunmak için doğrudan yüzleşmeniz gereken bir şey,

to make a complaint about

something is a form of confrontation.

bir tür yüzleşmedir.

So when you complain and we all do it,

Bu nedenle, siz şikayet ettiğinizde ve biz bunu yaptığımızda,

if there is one thing that we all good at here

burada, İngiltere'de ve Birleşik Krallık genelinde hepimizin iyi olduğu bir şey varsa

in England and across the UK, we are very good

, o da

at complaining about things

bazı şeylerden şikayet etmekte çok iyiyizdir.

We complain about the weather.

Havadan şikayet ederiz. Restoranda yediğimiz

We might complain about the food

yemekten şikayet edebiliriz,

that we have eaten in the restaurant

we might complain about our neighbour.

komşumuzdan şikayet edebiliriz.

As I said a few moments ago.

Birkaç dakika önce söylediğim gibi.

So there are many things that we might complain about

Yani şikayet edebileceğimiz birçok şey var

and we do like to complain.

ve şikayet etmeyi seviyoruz.

Maybe you are eating some food

Belki

in a restaurant and the food is not very good.

bir restoranda yemek yiyorsunuz ve yemek pek iyi değil. Biriyle birlikteyken

You might complain about it,

even though it can be very embarrassing if you are with someone.

çok utanç verici olabilse de bundan şikayet edebilirsin .

I have been

on the

little trips where I've met friends and we've gone for a meal

Arkadaşlarla tanıştığım ve yemek yemeye gittiğimiz küçük gezilere çıktım ve

and the people that we are dining with,

birlikte yemek yediğimiz insanlar

they start complaining about the food all the time.

sürekli yemeklerden şikayet etmeye başlıyorlar.

They send the food back, they keep complaining and sometimes they complain

Yiyecekleri geri gönderiyorlar, şikayet etmeye devam ediyorlar ve bazen

even though there is nothing really to complain about.

gerçekten şikayet edecek bir şey olmadığı halde şikayet ediyorlar.

They just like to make a fuss.

Sadece yaygara koparmayı severler.

So to make a complaint about something

Yani bir şey hakkında şikayette bulunmak

is a form of confrontation.

bir tür yüzleşmedir.

However, not everyone likes to complain.

Ancak, herkes şikayet etmekten hoşlanmaz.

Not everyone likes to confront something

Herkes doğrudan

to complain or object

şikayet etmek veya itiraz etmek için bir şeyle

directly is confrontation.

yüzleşmekten hoşlanmaz.

You confront something you complain,

Şikayet ettiğin bir şeyle yüzleşirsin,

you object to something directly.

doğrudan bir şeye itiraz edersin.

I suppose you might say that protesting

to have a protest over a certain issue

Belli bir konuyu protesto etmek için protesto etmenin

might be a form of confrontation.

bir çeşit yüzleşme olabileceğini söyleyebilirsiniz sanırım.

You are confronting a certain problem or a certain issue,

Belli bir sorunla ya da belli bir meseleyle karşı karşıyasınız,

maybe a demonstration

belki hükümete karşı bir gösteri

towards the government

or maybe some plans that a government has.

ya da belki bir hükümetin sahip olduğu bazı planlar.

Or maybe you are trying to raise awareness.

Ya da belki farkındalık yaratmaya çalışıyorsunuz.

You are confronting the ignorance

perhaps of a group of people.

Belki de bir grup insanın cehaletiyle yüzleşiyorsun.

So to confront can also be to protest as well.

Yani yüzleşmek aynı zamanda protesto etmek de olabilir.

A complaint or confrontation

Bir şikayet veya yüzleşme

might not occur face to face.

yüz yüze gerçekleşmeyebilir.

So there might be situations where you do not

Yani

confront a person directly.

doğrudan bir kişiyle yüzleşmediğiniz durumlar olabilir.

You might do it through some other way.

Bunu başka bir yolla da yapabilirsin.

And there are other ways of confronting a person without doing it.

Ve bunu yapmadan bir insanla yüzleşmenin başka yolları da var .

Directly.

Direkt olarak.

A confrontation might be carried out in a court of law

Bir yüzleşme, bir mahkemede

or through a counsellor.

veya bir danışman aracılığıyla yürütülebilir.

So quite often there might be a situation

Bu nedenle, çoğu kez,

where the confrontation does not take place directly,

even though there is still confrontation, but it is not direct.

hâlâ yüzleşme olmasına rağmen doğrudan yüzleşmenin doğrudan gerçekleşmediği, ancak doğrudan olmadığı bir durum olabilir.

Quite often in law, maybe if a married couple are divorcing

Hukukta oldukça sık, belki evli bir çift

their confrontation, their disagreements

yüzleşmelerinden boşanıyorsa, anlaşmazlıkları

might be carried out separately

through a court.

bir mahkeme aracılığıyla ayrı ayrı yürütülebilir.

It does happen.

Olur.

Many people try to avoid confrontation whenever possible.

Birçok insan, mümkün olduğunda yüzleşmekten kaçınmaya çalışır .

It is true no one, no one likes confrontation.

Kimsenin yüzleşmeyi sevmediği doğrudur.

However annoying something is, however bad

Bir şey ne kadar can sıkıcı olursa olsun, ne kadar kötü

something seems to be

görünürse görünsün,

We will still avoid confrontation.

yine de yüzleşmekten kaçınacağız.

And I mentioned a few moments ago the situation with a neighbour.

Ve birkaç dakika önce bir komşuyla olan durumdan bahsetmiştim.

If you have a dispute, if you have a problem with your neighbour,

Eğer bir anlaşmazlığınız varsa, komşunuzla bir sorununuz varsa,

they are doing something that is annoying you

sizi rahatsız eden bir şey yapıyorlar

and it is common it happens all the time.

ve bu her zaman oluyor.

Maybe you have experienced it.

Belki deneyimlemişsindir.

Maybe one of your neighbours has been annoying you in some way

Belki komşularınızdan biri sizi bir şekilde rahatsız etti

and you keep telling yourself, I'm going to do something about that.

ve siz kendinize, bu konuda bir şeyler yapacağım, diyorsunuz.

I'm going to go round to my neighbour tomorrow

Yarın komşuma gidip

and tell them I'm going to confront them.

onlarla yüzleşeceğimi söyleyeceğim.

However,

Ancak

quite often you don't do it

çoğu zaman bunu

because you you worry, you are afraid

endişelendiğin, korktuğun için yapmazsın.

The confrontation is not, is not a good thing

Yüzleşme iyi bir şey değildir,

to confront.

yüzleşmek değildir.

Someone is often seen as bad, negative.

Birisi genellikle kötü, olumsuz olarak görülür.

And of course it can lead to other problems as well.

Ve tabii ki başka sorunlara da yol açabilir. Bir şeyle ya da biriyle yüzleşmenin sonuçlarından

There is always a fear

her zaman bir korku vardır

of the consequences of confronting something or someone.

.

So I suppose the fear of confrontation is what the effect will be.

Bu yüzden, yüzleşme korkusunun etkisinin ne olacağını tahmin ediyorum.

What will happen if I go round to my neighbour and complain?

Komşuma gidip şikayet edersem ne olur?

What will they do?

Ne yapacaklar?

How will they react?

Nasıl tepki verecekler?

Maybe they will be angry.

Belki kızacaklar.

Maybe they will start a fight

Belki

verbally or physically.

sözlü ya da fiziksel olarak kavga başlatacaklar.

So it is sometimes

Bu yüzden bazen

a difficult situation.

zor bir durumdur.

Confrontation.

Yüzleşme. Biriyle yüzleşmenin

There is always a fear of the consequences

sonuçlarından her zaman bir korku vardır

of confronting someone.

.

Of course, there are many people also who are not afraid

Elbette,

they will do anything to to face up

to a problem or a bad situation.

bir sorunla veya kötü bir durumla yüzleşmek için her şeyi yapmaktan korkmayan birçok insan da var.

A war or violent battle is the conflict

Savaş veya şiddetli muharebe, çatışmadır

We often describe war as conflict,

Biz genellikle savaşı çatışma olarak tanımlarız,

a serious conflict where

things I suppose

when war occurs it means things have got out of hand.

savaş meydana geldiğinde işlerin kontrolden çıktığı anlamına geldiğini düşündüğüm ciddi bir çatışma.

Things have gone too far.

İşler çok ileri gitti.

War is a consequence quite often of disagreement.

Savaş, çoğunlukla anlaşmazlığın bir sonucudur.

And there are many things

Ve

that we can disagree about that might start

a war or conflict.

bir savaş ya da çatışma başlatabilecek konusunda anlaşamadığımız pek çok şey var.

The confrontation of conflict is often brutal.

Çatışmanın yüzleşmesi genellikle acımasızdır.

So a war or a violent battle is a conflict.

Yani bir savaş veya şiddetli bir muharebe, bir çatışmadır.

The confrontation is often brutal,

Çatışma genellikle acımasızdır

and you often hear the word conflict used.

ve sık sık çatışma kelimesinin kullanıldığını duyarsınız.

A confrontation might be made in the form of a threat.

Tehdit şeklinde bir yüzleşme yapılabilir. Tartışmamak için

You might threaten someone

birini tehdit edebilirsin

so you don't argue.

.

There is no conflict.

Çatışma yok.

But instead you make a threat.

Ama bunun yerine bir tehditte bulunuyorsun.

You do something because you want that situation to stop.

Bir şey yapıyorsun çünkü bu durumun durmasını istiyorsun.

It is a form of confrontation.

Bu bir yüzleşme şeklidir.

So you might threaten someone.

Yani birini tehdit edebilirsin.

Maybe you threaten them with

Belki onları

some sort of legal action

bir tür yasal işlemle tehdit ediyorsun

You threaten someone.

Birini tehdit ediyorsun.

You make a threat.

Tehdit ediyorsun.

Maybe you go round to your neighbour's house

Belki komşunuzun evine gidiyorsunuz

and you say, if you don't stop making noise,

ve diyorsunuz ki, ses çıkarmayı kesmezseniz,

if you don't stop doing that,

şunu yapmayı kesmezseniz

you might make a physical threat.

fiziksel bir tehditte bulunabilirsiniz.

It does happen.

Olur.

A confrontation might be a way of settling a dispute or argument.

Yüzleşme, bir anlaşmazlığı veya tartışmayı çözmenin bir yolu olabilir.

So let's look on the bright side.

Öyleyse iyi tarafından bakalım.

Let's look on the positive side of things.

Olaylara olumlu tarafından bakalım.

Confrontation is not always negative.

Yüzleşme her zaman olumsuz değildir.

There can be a positive outcome.

Olumlu bir sonuç olabilir.

Confronting a situation,

Bir durumla yüzleşmek,

maybe two people who want to talk about a thing.

belki bir şey hakkında konuşmak isteyen iki kişi.

And maybe both of those people are annoyed or upset.

Ve belki de bu insanların ikisi de rahatsız veya üzgün.

But when they start talking, they realise

Ancak konuşmaya başladıklarında

that the problem is not as bad as they thought.

sorunun düşündükleri kadar kötü olmadığını anlarlar.

Or maybe they are able to come to a solution

Ya da belki bir çözüme ulaşabilirler. Bu

So sometimes confrontation

yüzden bazen yüzleşmek,

might be a way of settling a dispute

bir anlaşmazlığı çözmenin

or ending an argument

veya bir tartışmayı bitirmenin bir yolu olabilir.

So it is not always a bad thing.

Bu, her zaman kötü bir şey değildir.

So what about you?

Peki ya sen?

Do you ever confront something

Hiç bir şeyle yüzleşir misin

or do you avoid confrontation?

veya yüzleşmekten kaçınır mısın?

From my own point of view, I have to be honest.

Kendi bakış açımdan, dürüst olmalıyım.

I'm not always brave when it comes to confrontation.

Yüzleşme söz konusu olduğunda her zaman cesur değilim.

I don't like it sometimes.

Bazen sevmiyorum.

I don't like to complain or object to something.

Bir şeye şikayet etmeyi veya itiraz etmeyi sevmem.

Maybe in certain situations, especially in social situation,

Belki belirli durumlarda, özellikle sosyal durumda,

because you always worry about what other people will think.

çünkü her zaman diğer insanların ne düşüneceği konusunda endişelenirsiniz.

Maybe if you are eating a meal

Belki bir yemek yiyorsanız

and the food isn't very good

ve yemek çok iyi değilse,

maybe you don't want to complain because you don't want to be that person.

şikayet etmek istemezsiniz çünkü o kişi olmak istemezsiniz.

You don't want to be the person that complains

Şikayet eden kişi olmak istemiyorsun,

so you don't.

o yüzden yapmıyorsun.

So what about you?

Peki ya sen?

Do you ever confront something?

Hiç bir şeyle yüzleşiyor musun?

And it can be anything.

Ve herhangi bir şey olabilir.

Maybe a person who has been annoying you or a person

Belki sizi rahatsız eden bir kişi ya da

who has been doing something that you don't like

hoşunuza gitmeyen bir şey yapan

and you want to confront them.

ve onunla yüzleşmek istediğiniz bir kişi.

However,

Ancak,

you don't,

yapmazsın,

you just keep it to yourself.

sadece kendine saklarsın.

You want to say something, but

Bir şey söylemek istersin ama

you just keep it to yourself.

bunu kendine saklarsın. Biraz öksürüğüm varken

A quick break now whilst

şimdi kısa bir ara,

I have a little cough excuse me a moment.

bir dakika izin verin.

I will be right back.

Hemen döneceğim.

Thank you for your company today.

Bugün şirketiniz için teşekkür ederiz.

We are talking about confrontation I had to have a little break there

Yüzleşmekten bahsediyoruz, orada biraz mola vermem gerekti

so I could drink some water.

ki biraz su içebileyim.

Yes. The effects of hay

Evet. Saman

fever are starting to take their toll on my poor little body.

nezlesinin etkileri zavallı küçük vücuduma zarar vermeye başlıyor .

Hello. Live chat.

Merhaba. Canlı sohbet.

Gian Franco says English is really hard to learn,

Gian Franco, İngilizce öğrenmenin gerçekten zor olduğunu söylüyor,

but I'm putting my heart into it to improve my English knowledge.

ancak İngilizce bilgimi geliştirmek için tüm kalbimle buna katılıyorum.

Thank you, Gina and Franco.

Teşekkürler, Gina ve Franco.

Well, that is the way to learn anything.

Her şeyi öğrenmenin yolu budur.

To improve, you have to keep doing it.

Geliştirmek için, bunu yapmaya devam etmelisiniz.

Giving up is never the way to learn anything.

Vazgeçmek asla bir şey öğrenmenin yolu değildir.

So keep doing it.

Öyleyse yapmaya devam et.

Sometimes you have to push yourself.

Bazen kendini zorlaman gerekir.

Sometimes you have to confront

Bazen

certain things to carry on.

devam etmek için bazı şeylerle yüzleşmek zorundasın.

Maybe you have to spend a lot of time practising.

Belki de pratik yapmak için çok zaman harcamanız gerekiyor.

Or maybe studying.

Ya da belki ders çalışıyor.

Sometimes you have to confront those things.

Bazen bunlarla yüzleşmek gerekir. İlave

As well.

olarak.

Confrontation is something that happens

Yüzleşme, hayatımızda oldukça sık olan bir şeydir

quite often in our lives, and that is what we are talking about today.

ve bugün bundan bahsediyoruz. Senden ne haber

What about you?

Do you ever confront something or someone?

?

Hiç bir şeyle ya da biriyle yüzleştin mi?

Perhaps it work.

Belki işe yarar.

Maybe there is a situation at work that you are unhappy with.

Belki de iş yerinde mutsuz olduğun bir durum vardır .

Perhaps your boss has been treating you badly

Belki patronunuz size kötü davranıyor

and you want to say something to them,

ve siz onlara bir şeyler söylemek istiyorsunuz

but you are afraid to do it.

ama bunu yapmaktan korkuyorsunuz.

Because if you confront your boss,

Çünkü patronunuzla,

maybe a manager or a supervisor,

belki bir müdürle ya da amirle yüzleşirseniz,

perhaps you will get in even more serious trouble.

belki de başınız daha da ciddi belaya girer.

Maybe your difficult situation will become more difficult

Belki

because you've complained or you've confront it that problem.

şikayet ettiğiniz veya bu sorunla yüzleştiğiniz için zor durumunuz daha da zorlaşacaktır.

So it can happen in a situation

Yani

where you want to tell someone how you feel.

birine nasıl hissettiğini söylemek istediğin bir durumda olabilir.

I suppose another one is relationships.

Sanırım bir diğeri de ilişkiler.

Oh, confrontation in relationships.

Oh, ilişkilerde yüzleşme.

And it can be anything.

Ve herhangi bir şey olabilir.

Maybe in the morning your partner wants to leave the bathroom

Belki sabah partneriniz

window open to let some air in.

biraz hava girmesi için banyo penceresini açık bırakmak istiyor.

But you don't want to have the bathroom window open.

Ama siz banyo penceresini açık bırakmak istemiyorsunuz.

You want to close it

Kapatmak istiyorsun

What do you do?

ne yaparsın?

Do you start a confrontation?

Bir çatışma başlatır mısın?

Do you say to your partner, I want I want to close the window?

Partnerinize pencereyi kapatmak istiyorum istiyorum mu diyorsunuz?

I don't want the window open.

Pencerenin açılmasını istemiyorum.

It's letting in all of the cold air

Tüm soğuk havanın içeri girmesine izin veriyor

and the flies are coming in.

ve sinekler içeri giriyor.

I want the window closed.

Pencerenin kapalı olmasını istiyorum.

But your partner wants the bathroom window open

Ancak eşiniz banyo penceresinin açık olmasını istiyor

because the window is all steamy

çünkü pencere tamamen buharlı

and they want the steam to clear away from the windows.

ve buharın pencerelerden uzaklaşmasını istiyor.

And that is a typical situation where there might be confrontation

Ve bu, bir ilişkide yüzleşmenin olabileceği tipik bir durumdur.

in a relationship It happens all the time.

Her zaman olur.

I always say as long

Her zaman derim ki,

as people in a relationship

bir ilişkideki insanlar

are talking to each other and it doesn't always have to be friendly.

birbirleriyle konuştuğu sürece ve bu her zaman arkadaş canlısı olmak zorunda değildir.

Sometimes there are arguments.

Bazen tartışmalar oluyor.

There is no such thing as a perfect relationship.

Mükemmel ilişki diye bir şey yoktur.

Sometimes there is conflict disagreement

Bazen en

even in the best relationships.

iyi ilişkilerde bile çatışma anlaşmazlığı vardır.

Quite often there are disagreements

Sık sık anlaşmazlıklar olur

Hello, Magdalena.

Merhaba, Magdalena.

That's very nice.

Bu çok iyi.

Thank you very much for your comment.

Yorumunuz için çok teşekkür ederim.

I always try to avoid confrontation.

Her zaman yüzleşmekten kaçınmaya çalışırım.

I love harmony, but sometimes you have to force your rights, if possible, peacefully.

Uyumu severim ama bazen haklarınızı mümkünse barışçıl bir şekilde zorlamanız gerekir.

Thank you, Magdalena.

Teşekkürler, Magdalena.

It is true it is true.

Bu doğru, bu doğru.

I suppose I was talking about the current situation

Sanırım dünyadaki mevcut durum

or situations in the world,

veya durumlardan bahsediyordum

and sometimes times confrontation can be a good thing.

ve bazen yüzleşmek iyi bir şey olabilir.

Over the years, there have been many situations where people

Yıllar boyunca, insanların

have had to stand up for something they believe in.

inandıkları bir şey için ayağa kalkmak zorunda kaldıkları pek çok durum oldu.

And there has been confrontation.

Ve yüzleşme yaşandı.

There has been a situation where one group of people

who feel as if they are being badly treated

Kendilerine kötü davranıldığını hisseden bir grup insanın

have to do something.

bir şeyler yapmak zorunda olduğu bir durum olmuştur.

They have to protest.

Protesto etmek zorundalar.

They have to confront that situation.

Bu durumla yüzleşmek zorundalar.

And I suppose it is something that can have a positive outcome.

Ve bunun olumlu bir sonucu olabilecek bir şey olduğunu düşünüyorum.

Peaceful confrontation it does sound as if

Barışçıl yüzleşme, sanki

that thing can't actually happen.

o şey gerçekten olmayacakmış gibi geliyor.

A lot of people think that you can't have confrontation without violence.

Pek çok insan şiddet olmadan yüzleşmenin mümkün olmadığını düşünüyor .

But I don't think so.

Ama ben öyle düşünmüyorum.

I think you can have confrontation without violence.

Şiddet olmadan yüzleşmenin mümkün olduğunu düşünüyorum.

You can stand up for your rights,

Haklarınızı savunabilirsiniz,

stand up for something you believe in.

inandığınız bir şey için ayağa kalkabilirsiniz.

So it does happen and it has happened

Yani bu oluyor ve

quite a lot over the years.

yıllar içinde oldukça fazla oldu.

Gianfranco

Gianfranco

says, I think if human beings could communicate

diyor ki, eğer insanlar birbirleriyle iletişim kurabilseydi

and get along with each other, things would certainly go much better.

ve anlaşabilseydi, her şey kesinlikle çok daha iyi olurdu.

In this world.

Bu dünyada.

The only problem is it is easy to say, but not easy to do

Tek sorun söylemesi kolay ama yapması kolay olmayan

side nut or seed. No

yan yemiş veya tohum. Hayır,

I will definitely face confrontation

if something makes me feel

bir şey bana kendimi önemsiz hissettiriyorsa

or somebody makes me feel unimportant.

veya biri beni önemsiz hissettiriyorsa, kesinlikle yüzleşmeyle karşı karşıya kalacağım.

Well, I suppose in relationships you can feel

Sanırım ilişkilerde

as if you are being neglected.

ihmal ediliyormuş gibi hissedebilirsin.

It can happen.

Olabilir.

Maybe in society you might feel as if you are

Belki toplumda

being unfairly treated in some way.

bir şekilde haksızlığa uğradığınızı hissedebilirsiniz.

That can also lead to confrontation.

Bu da çatışmaya yol açabilir.

But it isn't easy to do.

Ama bunu yapmak kolay değil.

I think it's a normal reaction.

Bence normal bir tepki.

I think it's normal to avoid confrontation.

Yüzleşmekten kaçınmanın normal olduğunu düşünüyorum.

So it's more normal not to have confrontation.

O yüzden çatışma olmaması daha normal.

We all go through life as things we would love to say to someone,

Hepimiz hayattan birine söylemek istediğimiz şeyler olarak geçeriz

but we never do it to a partner to our neighbour.

ama bunu asla bir eşe komşumuza yapmayız.

Maybe the person down the road who keeps playing their music loud.

Belki de müziğini yüksek sesle çalan yolun aşağısındaki kişi.

You want to go round and tell them, but you are worried about the consequences What will happen if I do it?

Gidip onlara anlatmak istiyorsun ama sonuçlarından endişe ediyorsun Bunu yaparsam ne olur?

So a lot of us do

Bu yüzden çoğumuz

avoid confrontation.

yüzleşmekten kaçınırız.

Magdalena says, What about the suffragettes?

Magdalena, Süfrajetler ne olacak?

Mr. Duncan. Suffragettes? Yes.

Bay Duncan. Süfrajetler mi? Evet.

Women standing up for their rights.

Hakları için ayağa kalkan kadınlar.

They would protest.

Protesto edeceklerdi.

And sometimes they would lay down their lives

Ve bazen

for the cause of women's

kadın

rights, for voting and having

hakları uğruna, oy vermek ve sahip olmak için hayatlarını feda ederlerdi,

I suppose the word I'm looking for is equality.

sanırım aradığım kelime eşitlik.

Sometimes it's not easy to get.

Bazen elde etmek kolay değildir.

Sometimes it is not an easy thing to get.

Bazen elde edilmesi kolay bir şey değildir.

And sometimes you do have to fight for it.

Ve bazen bunun için savaşmalısın.

You do

quite often you win as well.

Oldukça sık yaparsın, sen de kazanırsın.

We are going in a moment.

Birazdan gidiyoruz.

I will be going that way.

Ben o tarafa gideceğim.

I don't know what you're doing, but I will be going over there.

Ne yapıyorsun bilmiyorum ama ben oraya gideceğim.

Whatever your plans are for this afternoon, I hope they are good

Bu öğleden sonra için planlarınız ne olursa olsun, umarım iyidirler

and I hope you will have a wonderful time.

ve harika zaman geçirmenizi dilerim.

Confrontation is something that

Yüzleşme,

we all have to do from time to time.

hepimizin zaman zaman yapmak zorunda olduğu bir şeydir.

I think so.

Bence de.

A good subject, an interesting subject, especially at the moment,

İyi bir konu, ilginç bir konu, özellikle şu anda,

because a lot of people are talking about disagreements,

çünkü birçok insan anlaşmazlıklardan bahsediyor,

protesting about various things,

çeşitli şeyleri protesto ediyor,

some things that you want to complain

bazı şeyleri

about to another person.

başka birine şikayet etmek istiyorsun.

Maybe you want to complain to me.

Belki beni şikayet etmek istersin.

Maybe you have a complaint for me.

Belki benden bir şikayetin vardır. İzleyicilerimden

I sometimes get complaints

bazen şikayet alıyorum

from my viewers, sometimes not very often.

, bazen çok sık değil.

I do feel quite pleased and happy that I don't often

Sık sık şikayet almadığım ama bazen aldığım için oldukça memnun ve mutlu hissediyorum

get complaints but sometimes I do.

.

Only small complaints, nothing serious,

Sadece küçük şikayetler, ciddi bir şey değil

but sometimes I do get complaints.

ama bazen şikayetler alıyorum.

Definitely

Kesinlikle

No one is perfect.

Kimse mükemmel değildir.

Thank you very much for your company.

Şirketiniz için çok teşekkür ederim.

I hope you've enjoyed today's livestream.

Umarım bugünkü canlı yayını beğenmişsinizdir.

I feel good to be here.

Burada olduğum için iyi hissediyorum.

I feel quite well today.

Bugün oldukça iyi hissediyorum.

Even though I have had to lock myself in my studio without any fresh air.

Hiç temiz hava almadan kendimi stüdyoma kilitlemek zorunda kalmama rağmen.

And I've managed to avoid sneezing for the whole hour.

Ve bütün bir saat boyunca hapşırmaktan kaçınmayı başardım.

Thank you for your company.

Şirketiniz için teşekkür ederiz.

Thank you very much for joining me today.

Bugün bana katıldığınız için çok teşekkür ederim.

We are back, of course, on Sunday, Mr.

Pazar günü geri döndük tabii ki, Bay

Steve will be here.

Steve burada olacak.

There will be some changes next week

Gelecek hafta bazı değişiklikler olacak

because we have a special guest coming to stay, so there will be some changes.

çünkü özel bir konuğumuz kalacak, dolayısıyla bazı değişiklikler olacak.

However, I will keep you informed

Ancak,

about what is happening with my subscriber count

abone sayımla ilgili gelişmelerden sizi haberdar edeceğim

because we are now coming up to

çünkü artık

1 million subscribers.

1 milyon aboneye yaklaşıyoruz.

We are around.

Biz buralardayız. 1 milyondan

I think we are around 1000

1000 601.600 aboneye ulaştığımızı düşünüyorum

601,600 subscribers

away from 1 million,

and I think that will happen sometime next week.

ve bunun önümüzdeki hafta bir gün olacağını düşünüyorum.

We will see what happens.

Ne olacağını göreceğiz. Bağış yapmak istiyorsanız

You can watch this again

bunu tekrar izleyebilirsiniz,

if you want to make a donation you are more than welcome to do so.

bunu yapmaktan memnuniyet duyarız.

Don't forget, I do everything for free.

Unutma, her şeyi bedava yapıyorum.

There is the donation address.

Bağış adresi var.

A lot of people ask Mr. Duncan

Pek çok insan Bay Duncan'a

Why do you do this for free?

bunu neden bedavaya yapıyorsunuz diye soruyor.

Because, well, I try to give everyone a chance

Çünkü, herkese

to learn English, to enjoy English.

İngilizce öğrenmesi, İngilizceden zevk alması için bir şans vermeye çalışıyorum.

To listen to English.

İngilizce dinlemek için.

And that's the reason why I do it for free.

Ve bu yüzden ücretsiz yapıyorum.

I've been doing this for free for the past

Bunu son 15 yıldır ücretsiz olarak yapıyorum

15 years.

.

In fact, this year it will be six years

Aslında, bu yıl bunu yaptığım altı yıl olacak

that I've been doing this.

.

So if you want to make a donation, please it will be ever so nice.

Bu yüzden bağış yapmak istiyorsanız, lütfen çok güzel olacak.

And I can carry on doing this forever and ever and ever.

Ve bunu sonsuza dek yapmaya devam edebilirim .

I'm not sure if that's a good thing or not.

Bunun iyi bir şey olup olmadığından emin değilim.

Thank you, Fernando.

Teşekkürler Fernando.

Thank you, Beatrice. Thank you, Vitesse.

Teşekkürler Beatrice. Teşekkürler Vitesse.

Thank you. Also Colonel.

Teşekkür ederim. Ayrıca Albay.

Hello, Colonel.

Merhaba, Albay.

I didn't see you there on the live chat.

Canlı sohbette seni orada görmedim.

Thank you also for joining me today.

Bugün bana katıldığınız için de teşekkür ederim.

I hope you will join me on Sunday,

Umarım Pazar günü bana katılırsınız

and I hope you will enjoy

ve umarım dünyanın neresinde olursanız olun

the rest of your day wherever you are watching in the world.

günün geri kalanında eğlenirsiniz .

This is Mr.

Duncan, in the birthplace of English, saying, thanks for watching.

Ben

, İngilizcenin doğum yerindeki Bay Duncan, izlediğiniz için teşekkürler diyor.

I hope you've had a good time.

Umarım iyi vakit geçirmişsindir.

I hope you've enjoyed everything that's happened and if you haven't,

Umarım olan her şeyden keyif almışsındır ve beğenmediysen

you can always complain.

her zaman şikayet edebilirsin. Benimle

You can always

her zaman

confront me.

yüzleşebilirsin.

See you on Sunday, 2 p.m.

Pazar 14:00'da görüşmek üzere.

UK time, and of course, until the next time we meet here.

İngiltere saati ve tabii ki bir dahaki sefere burada buluşana kadar.

You know what's coming next.

Sırada ne olduğunu biliyorsun.

Yes, you do...

Evet,

ta ta for now.

şimdilik... ta ta yapıyorsun.

I'm a big boy now.

Ben artık büyük bir çocuğum.