Learn ENGLISH (almost) EVERY DAY #9 - L I V E - from England / Wednesday 27th APRIL 2022

We have made it to another

Bir canlı yayına daha imza attık

live stream It is very nice to be with you today.

Bugün sizlerle birlikte olmak çok güzel.

And yes, I am here.

Ve evet, buradayım.

This is day 17

Bugün

of my recovery from Corona virus.

Corona virüsünden kurtulmamın 17. günü.

And I have to admit, I am feeling rather good today.

Ve itiraf etmeliyim ki, bugün oldukça iyi hissediyorum.

I think I am almost over it.

Sanırım neredeyse aştım. Şu anda tam olarak

I don't know how close to a full recovery

iyileşmeye ne kadar yakınım bilmiyorum

I actually am at the moment, but I am very close to it.

ama buna çok yakınım.

As you can see outside, the weather is looking lovely,

Dışarıda görebileceğiniz gibi, hava çok güzel görünüyor,

lots of blossom, lots of beautiful green leaves

bolca çiçek, bir sürü güzel yeşil yaprak

and also in the distance you can see some of the crop growing in the fields.

ve ayrıca uzaktan tarlalarda yetişen ekinlerin bir kısmını görebilirsiniz.

Yes. We are back once again live through April

Evet. Neredeyse Nisan ayına kadar bir kez daha canlı yayındayız

almost.

.

It is English addict, almost live every day

coming to you from the birthplace of English,

İngilizcenin doğum yeri olan, aman tanrım,

which just happens to be, oh my goodness, it's England.

orası İngiltere'dir.

Does it?

Ah, here we go again. Hi, everybody. This is Mr.

Yapar?

İşte yine başlıyoruz. Selam millet. Ben

Duncan in England. How are you today? Are you OK?

İngiltere'den Bay Duncan. Bugün nasılsın? İyi misin?

I hope so. Are you feeling good today?

Umarım. Bugün iyi hissediyor musun? Kendimi

I'm not feeling too bad.

çok kötü hissetmiyorum.

My recovery from COVID is continuing

COVID'den iyileşmem devam ediyor, bu

so this is day 18 of my recovery from the dreaded look.

yüzden bu korkunç görünümden kurtulmamın 18. günü.

I'm feeling much better today.

Bugün çok daha iyi hissediyorum.

All of the all of the pain that I had in my chest has almost gone.

Göğsümdeki tüm ağrı neredeyse gitmişti.

I can breathe

almost completely free

of having to lean against a wall.

Bir duvara yaslanmak zorunda kalmadan neredeyse tamamen rahat nefes alabilirim.

And it's very nice, to be honest.

Ve dürüst olmak gerekirse çok güzel.

I'm really enjoying being back in the pink.

Pembeye geri dönmekten gerçekten zevk alıyorum.

And here we are today.

Ve bugün buradayız.

Yes, I thought I would do a livestream midweek

Evet, hafta ortası bir canlı yayın yapayım dedim

because it is midweek right now and I hope you're feeling good.

çünkü şu an hafta ortası ve umarım kendinizi iyi hissediyorsunuzdur.

How has your week been?

Haftan nasıl geçti?

Has it been a good week?

İyi bir hafta oldu mu?

I know for some people

Bazı insanlar için

it's been a rather worrying week for various reasons.

çeşitli nedenlerden dolayı oldukça endişe verici bir hafta olduğunu biliyorum. Zira

For, for some people it's been a fun week

kimileri için eğlenceli bir hafta olurken

and for others it's been an average week.

kimileri için ortalama bir hafta oldu.

I would imagine that for most of us it has been average,

Çoğumuz için ortalama olduğunu,

nothing special nothing terrible. Just

özel bir şey olmadığını, korkunç bir şey olmadığını hayal ediyorum. Sadece

average, I suppose.

ortalama, sanırım.

My name is Duncan.

Benim adım Duncan.

I like talking about the English language.

İngilizce hakkında konuşmayı seviyorum.

You might say that I am crazy about English,

İngilizce için deli olduğumu söyleyebilirsin

or of course you might just say that I am crazy

ya da tabii ki ben deliyim diyebilirsin

full stop.

nokta. Yine

Here we are again. Yes.

buradayız. Evet. Henüz kendimizi havaya uçurmadan

We've made it all the way to the middle of the week without blowing ourselves

hafta ortasına kadar geldik

up yet.

.

Yes, it's Wednesday.

Evet, bugün Çarşamba.

David

David

began doing

Wednesday is here.

Çarşamba burada yapmaya başladı.

And I'm not feeling too bad.

Ve kendimi çok kötü hissetmiyorum.

And I hope you are feeling good.

Ve umarım iyi hissediyorsundur. İlave

As well.

olarak.

We are back live once again.

Bir kez daha canlı yayındayız.

I hope you enjoyed Sunday's live stream.

Umarım Pazar günkü canlı yayını beğenmişsinizdir.

We did talk about a lot of things on Sunday

Pazar günü

with myself and also this guy, Mr.

kendimle ve ayrıca bugün burada olmayan bu adam, Bay

Steve, who, by the way, is not here today.

Steve ile pek çok şey hakkında konuştuk.

His working.

Onun çalışması.

He's not he even he's not even here in the house.

O o değil, hatta evde bile değil.

He's out.

O dışarıda.

He's doing his job.

İşini yapıyor.

Once again, as everything turns back to normal.

Her şey normale dönerken bir kez daha.

However, there are some people who still don't want to go back to work.

Ancak yine de işine geri dönmek istemeyenler de var.

You may have heard that here in the UK,

Burada, Birleşik Krallık'ta

most places have reopened,

çoğu yerin yeniden açıldığını duymuş olabilirsiniz,

but there are still people who do not want to go back to work.

ancak hala işe geri dönmek istemeyen insanlar var.

They want to stay at home and work from home.

Evde kalıp evden çalışmak istiyorlar.

So there are some people who are still

Bu nedenle,

insisting on not

returning to the office even though many people have done that already.

birçok kişi bunu zaten yapmış olmasına rağmen, hala ofise dönmemekte ısrar eden bazı insanlar var.

Here in the UK, especially in England,

Burada Birleşik Krallık'ta, özellikle İngiltere'de,

things have been back to normal for

işler

quite a while now here in England.

bir süredir burada, İngiltere'de normale döndü.

Hello to the live chat.

Canlı sohbete merhaba.

Nice to see you here as well.

Seni burada görmek de güzel.

Super

süper

it's very nice.

In fact, I feel quite excited to be here with you

çok güzel.

Aslına bakarsanız, burada sizlerle birlikte olduğum için oldukça heyecanlı hissediyorum

and it is a rather nice day of a very quick look outside side.

ve dışarıdan çok hızlı bir şekilde bakmak için oldukça güzel bir gün .

There it is now looking out of the office window.

İşte şimdi ofis penceresinden dışarı bakıyor.

You can see looking across the landscape, it's cold.

Manzaraya baktığınızda görebilirsiniz, hava soğuk.

I will say that the weather today is quite cold.

Bugün havanın oldukça soğuk olduğunu söyleyeceğim.

It's chilly.

O serin.

Last night it was it was almost freezing last night, almost not quite.

Dün gece neredeyse donuyordu, neredeyse tam olarak değil.

But it is quite chilly at the moment here in the UK

Ancak

as we have two or three days of cool weather.

iki veya üç günlük serin havamız olduğu için şu anda burada, Birleşik Krallık'ta hava oldukça soğuk.

But apparently between now and the end of April,

Ama görünüşe göre bugünden Nisan sonuna kadar

it is going to stay completely dry.

tamamen kuru kalacak.

Apparently we're going to have no rain

Görünüşe göre

between now and the end of April.

şimdiden Nisan ayının sonuna kadar hiç yağmur yağmayacak.

Very dry, in fact, although

Aslında çok kuru, ancak

some people are happy about that and other people are not happy.

bazı insanlar bundan memnun ve diğerleri mutlu değil.

The garden is are already complaining

Bahçe şimdiden

that there is not enough rain in some parts of the world.

dünyanın bazı yerlerinde yeterince yağmur yağmadığından şikayet ediyor.

Of course, suffering from severe fire drought.

Tabii ki, şiddetli yangın kuraklığından muzdarip.

Chile is one of the places apparently

Şili, görünüşe göre

Chile has been in the grips

Şili'nin

of a drought for many years.

uzun yıllardır kuraklığın pençesinde olduğu yerlerden biri.

In fact, no discernible rain

Aslında,

has fallen in Chile since last October.

geçen Ekim ayından bu yana Şili'de gözle görülür bir yağmur yağmadı.

However, over the past couple of days, there has been some rain.

Ancak son günlerde biraz yağmur yağdı.

But of course, it isn't enough

Ancak elbette bu yeterli değil, daha fazla

they still need much more rainfall.

yağışa ihtiyaçları var.

So a little bit dry

Yani İngiltere'de biraz kuru

here in England, but some people are happy and some people are not.

ama bazı insanlar mutlu ve bazıları değil.

You can never please everyone.

Asla herkesi memnun edemezsin. Sana

If I was honest with you, Wednesday is here.

karşı dürüst olursam, Çarşamba geldi.

And as I mentioned at the start of today's live stream,

Ve bugünkü canlı yayının başında da belirttiğim gibi,

I was supposed to be with you during April, almost every day.

nisan ayı boyunca neredeyse her gün sizlerle birlikte olmam gerekiyordu .

But of course, I caught the dreaded lurking.

Ama tabii ki, korkulan pusuda yakaladım.

I did get covered and it's taken me a long time to recover from it.

Korundum ve ondan kurtulmam uzun zaman aldı.

But I am here anyway.

Ama yine de buradayım.

Today we are looking at a very interesting subject.

Bugün çok ilginç bir konuya bakıyoruz.

We're looking at making telephone calls,

Telefon görüşmeleri yapmaya,

calling people on the telephone.

insanları telefonla aramaya bakıyoruz. Burada da dahil olmak üzere

It is amazing how many people still have

kaç kişinin evinde hala telefon olması şaşırtıcı

a telephone in their house, including here.

.

So we still have a direct telephone line.

Yani hala direkt bir telefon hattımız var.

So a lot of people these days have cell phones, smart phones, but

Yani bu günlerde pek çok insanın cep telefonu, akıllı telefonu var, ama

there are still people

hala

who like to have the old fashioned

eski moda

telephones, the telephones that all connected to a cable.

telefonlara, kabloya bağlı telefonlara sahip olmayı seven insanlar var.

And we have one here in this house.

Ve bu evde bir tane var.

So I think it is still something many people like to have

Bu yüzden,

even though they have their superduper smart phones and they can go anywhere with them.

süper akıllı telefonlarına sahip olmalarına ve onlarla her yere gidebilmelerine rağmen, birçok insanın sahip olmayı sevdiği bir şey olduğunu düşünüyorum.

There are still people who like to have their connected phone.

Hala bağlı telefonlarına sahip olmayı seven insanlar var.

We often refer to it as a landline land line.

Biz buna genellikle sabit hat sabit hat diyoruz.

So when we talk about a phone that is in your house, not a cell phone,

Yani cep telefonu değil, evinizde olan bir telefondan bahsettiğimizde,

not a mobile phone, we often describe the line

that is connected to your house as a landline.

evinize bağlı olan hattı genellikle sabit hat olarak tanımlarız.

That's what we call it.

Biz buna öyle deriz.

Hello to the live chat.

Canlı sohbete merhaba.

Nice to see you here. As well.

Seni burada görmek güzel. İlave olarak.

Of course, it would not be the live stream without you.

Tabii ki, sensiz canlı yayın olmazdı.

Without you, there is nothing.

Sensiz hiçbir şey yok.

Absolutely nothing.

Kesinlikle hiçbir şey.

I would be standing here on my own talking to myself.

Burada tek başıma durmuş kendi kendime konuşuyor olurdum.

Some people say that that's what I should be doing.

Bazı insanlar yapmam gereken şeyin bu olduğunu söylüyor.

Oh, hello, Vitesse, Vitus and also Palmira.

Oh, merhaba, Vitesse, Vitus ve ayrıca Palmira.

You were both first on today's live chat.

İkiniz de bugünkü canlı sohbette birinciydiniz.

Congratulations.

Tebrikler.

Congratulations to you, too,

Sizi de tebrik ederim

because you are both first here today.

çünkü ikiniz de bugün burada birincisiniz.

We also have Beatrix. Hello, Beatrice.

Beatrix'imiz de var. Merhaba, Beatrice.

Now, Beatrice, are you still having repairs as made to your house?

Şimdi, Beatrice, evindeki onarımları hâlâ yapıyor musun?

Because I believe I think it was you.

Çünkü senin olduğunu düşündüğüme inanıyorum.

You were having a plumber,

Bir tesisatçıya,

someone fixing the the water supply

su tesisatını tamir edene

or making some changes in your house concerning your water pipes.

ya da evinizdeki su borularınızla ilgili bazı değişikliklere gidiyordunuz.

I think so. So how is that going?

Bence de. Peki bu nasıl gidiyor?

Also, we have Michael Labus.

Bir de Michael Labus'umuz var.

Nice to see you back as well, Cy.

Seni tekrar görmek güzel, Cy.

Yami.

Yami.

Hello, Sonja. Ami Taylor, hello to you.

Merhaba, Sonja. Ami Taylor, sana merhaba.

Thanks for joining me today live on YouTube.

Bugün YouTube'da canlı yayında bana katıldığınız için teşekkürler.

I am with you today for around about one hour

Bugün yaklaşık bir saattir sizinleyim

today.

Also, we have oh, we have Strava and helos Razvan

.

Ayrıca, bizde oh, bizde Strava ve helolar var Razvan

Killa, Moola I hope I pronounce your name right.

Killa, Moola umarım adını doğru telaffuz etmişimdir.

Y FAI.

Y FAI.

Hello, WFAE.

Merhaba, WFAE.

Nice to see you back as well.

Seni de görmek güzel.

Tessier Hello to you, Tessa.

Tessier Merhaba, Tessa.

Boomer,

Boomer,

there are

quite a few people on here

burada

who I've not said hello to for a very long time.

uzun süredir merhaba demediğim epeyce insan var.

Welcome back.

Tekrar hoşgeldiniz. Uzun zamandır görmediğim

I should have a special feature

where I welcome back some of my viewers

bazı izleyicilerime tekrar hoş geldiniz diyebileceğim özel bir özelliğim olmalı

who I have not seen for a long time.

.

I think so.

Bence de.

Hello also to Cristina.

Cristina'ya da merhaba.

Hello, Cristina also we have Mohsin.

Merhaba, Cristina ayrıca Mohsin'imiz var.

Hello, Mohsin as well.

Merhaba Muhsin ben de.

Nice to see you back.

Seni tekrar görmek güzel.

Also, Michael says life would be so beautiful without work.

Ayrıca Michael, işsiz hayatın çok güzel olacağını söylüyor.

However, we can't avoid it, at least

Ancak, en azından

until robots replaced as workers.

robotlar işçi olarak yer değiştirene kadar bundan kaçınamayız.

And it's not going to be soon.

Ve yakında olmayacak.

Unfortunately.

Maalesef.

No, I think you're right.

Hayır, bence haklısın.

I think you are spot on.

Bence yerindesin.

So that's one of the things

Bu,

that myself and Mr.

Bay Steve ile benim aynı

Steve disagree on, because Steve seems to think

fikirde olmadığımız şeylerden biri, çünkü Steve

that over the next few years, machine Neri,

önümüzdeki birkaç yıl içinde makine Neri'nin

artificial intelligence will become more powerful.

yapay zekasının daha güçlü hale geleceğini düşünüyor.

However, I don't think it will happen.

Ancak bunun olacağını sanmıyorum.

So I agree with you that I don't think robots

Bu nedenle, robotların

or artificial intelligence is going to be a big thing in the future,

veya yapay zekanın gelecekte büyük bir şey olacağını düşünmediğim konusunda size katılıyorum,

especially when you can't even get your own computer

özellikle de kendi bilgisayarınızı

to work properly.

düzgün bir şekilde çalıştıramazken.

Be honest.

Dürüst ol.

Talking of technology, I've noticed in the news today

Teknolojiden bahsetmişken, bugün haberlerde

that Apple are going

Apple'ın

to officially discontinue

and make obsolete certain iPhones.

bazı iPhone'ları resmi olarak durduracağını ve modası geçmiş hale getireceğini fark ettim.

So if you have a very old iPhone,

Yani, çok eski bir iPhone'unuz varsa,

apparently it is going to be obsolete.

görünüşe göre modası geçmiş olacak.

It officially it will not be updated.

Resmi olarak güncellenmeyecek.

It will be completely useless

Tamamen işe yaramaz olacak

and of course, they will force you to buy a new one.

ve elbette sizi yeni bir tane almaya zorlayacaklar.

So I think it is the very early iPhones

Bu yüzden,

such as the iPhone four and the iPhone four S

iPhone dört ve iPhone dört S

and maybe the iPhone five as well.

ve belki de iPhone beş gibi çok erken iPhone'lar olduğunu düşünüyorum.

So those very early iPhones

Yani bu çok eski iPhone'lar

are officially going to be obsolete.

resmen modası geçmiş olacak.

So if you have one of those phones, they will be actually officially obsolete.

Yani bu telefonlardan birine sahipseniz, aslında resmen modası geçmiş olacaklar.

It's a horrible word.

Bu korkunç bir kelime.

No one wants to be obsolete.

Kimse modası geçmiş olmak istemez.

I sometimes feel as if I am obsolete.

Bazen eskimiş gibi hissediyorum.

Something obsolete is something that is no longer useful,

Eskimiş bir şey, artık kullanışlı olmayan, hiçbir

something that serves no purpose,

amaca hizmet etmeyen,

something that is no long up to date is obsolete.

uzun süredir güncel olmayan bir şeyin modası geçmiş demektir.

It is no longer made.

Artık yapılmadı.

It is no longer manufactured.

Artık üretilmiyor.

We don't make it anymore.

Artık başaramıyoruz.

It's obsolete.

Modası geçmiş.

So certain iPhones have now officially become obsolete.

Yani bazı iPhone'lar artık resmen demode oldu.

Right,

Doğru,

because they are not going to be updated.

çünkü güncellenmeyecekler.

Hello also to who's a how,

Who's a How'a da merhaba

say, Shiva hello to you as well.

deyin, Shiva size de merhaba deyin.

Very nice to see you here.

seni burada görmek çok güzel

Beatrice says the plumbers have now finished.

Beatrice, tesisatçıların işinin bittiğini söylüyor.

Now we have the painters working apparently they will finish tomorrow.

Şimdi boyacılarımız çalışıyor görünüşe göre yarın bitirecekler.

Beatrice, all I can say is you are very brave because I have

Beatrice, söyleyebileceğim tek şey çok cesur olduğun çünkü

I mention this before I think I have.

bunu düşündüğümden daha önce bahsetmiştim.

I think I've mentioned this.

Sanırım bundan bahsetmiştim.

I don't like having work done

on the house or in the house.

Evde veya evin içinde iş yapılmasından hoşlanmıyorum.

I don't like it.

hoşuma gitmedi

I just find it really annoying, especially when it's noisy.

Özellikle gürültülü olduğunda gerçekten can sıkıcı buluyorum. Bu

So I don't like having anyone come to the house to make repairs

yüzden kimsenin eve tamirat yapmak

or to to do any sort of renovation.

veya herhangi bir tadilat yapmak için gelmesinden hoşlanmıyorum.

I know a few years ago we had to have some windows replaced

Biliyorum, birkaç yıl önce bazı pencereleri değiştirmek zorunda kaldık

because they were falling out.

çünkü düşüyorlardı.

And I hated it so much because it was so noisy

Ve ondan o kadar çok nefret ettim ki, o kadar gürültülüydü ki,

the builders were banging and making so much noise.

inşaatçılar çok fazla gürültü yapıyor ve vuruyordu.

And I don't like it.

Ve bundan hoşlanmıyorum.

I do not like it.

Ben bunu sevmedim.

When the repair man

Tamirci

or repair women, of course

ya da tamirci kadın olunca tabii ki

you can have female builders

kadın inşaatçılar da olabilir. Ben

I've never seen one

I've never seen a woman working on a building site ever.

hiç şantiyede çalışan kadın görmedim.

The only place I saw it happen was in China.

Bunun olduğunu gördüğüm tek yer Çin'di.

And there are women working on a building site, but they were they were not building,

Ve bir şantiyede çalışan kadınlar var ama onlar inşa etmiyorlardı,

they were actually demolishing and they were cleaning the bricks

aslında yıkıyorlardı ve tuğlaları temizliyorlardı

because the builders were going to reuse

çünkü inşaatçılar

the bricks to build something else.

tuğlaları başka bir şey inşa etmek için yeniden kullanacaklardı.

So there were lots of women helping to demolish the building

Yani binanın yıkılmasına çok dikkatli bir şekilde yardım eden çok sayıda kadın vardı

very carefully, and they were cleaning the bricks one by one.

ve tuğlaları birer birer temizliyorlardı.

But I have to be honest with you, I've never seen

Ama sana karşı dürüst olmalıyım, hiç

a female builder

kadın inşaatçı görmedim

I'm not trying to be controversial in 2022,

2022'de tartışma yaratmaya çalışmıyorum

and I'm certainly not trying to get myself cancelled,

ve kesinlikle kendimi iptal ettirmeye çalışmıyorum

but I haven't I've never seen a female builder

ama görmedim hiç görmedim şimdiye kadar bir kadın inşaatçı

ever.

.

I'm not joking.

Şaka yapmıyorum.

I know it sounds like I'm joking and I'm saying it

Şaka yapıyormuşum gibi geldiğini biliyorum ve

just to get a reaction, but I've never seen a female builder.

tepki almak için söylüyorum ama hiç kadın inşaatçı görmedim.

Never, never.

Asla asla.

The hello test, sir.

Merhaba testi, efendim.

Hello to you, sir. Watching.

Merhaba efendim. Seyretme.

Oh, hello, Tessier.

Merhaba Tessier.

Boog Meyer is watching in a Burkina Faso in West Africa.

Boog Meyer, Batı Afrika'da bir Burkina Faso'da izliyor .

I have heard of that country.

O ülkeyi duymuştum.

I've heard of it.

Bunu duydum.

It's nice to have you here.

Burada olman güzel.

It would appear that we have a lot of people watching in Africa today.

Görünüşe göre bugün Afrika'da izleyen çok sayıda insan var .

So can I say a big hello to you

O yüzden dünyanın neresinde olursanız olun merhaba diyebilir miyim size kocaman bir

wherever you are watching in the world hello.

merhaba.

Also to minute no, not hello to you watching in Algeria.

Ayrıca dakika hayır, Cezayir'de izleyenlere merhaba değil.

You see,

Görüyorsunuz,

we have a very international audience.

çok uluslararası bir izleyici kitlemiz var.

This is the largest classroom in the world.

Burası dünyanın en büyük sınıfı.

It is because it's the whole planet.

Bunun nedeni, tüm gezegenin olmasıdır. Konu

Talking of which

açılmışken,

have you heard the news

about our latest space exploration?

en son uzay araştırmamızla ilgili haberleri duydunuz mu?

Apparently, we are going to send a probe

Anlaşılan

to a certain place.

belli bir yere sonda göndereceğiz.

Have you heard about that?

Bunu duydun mu?

It's not going to happen for a few years.

Birkaç yıl sonra olmayacak. 20, 44'e kadar

I don't think we will actually

be reaching that particular place

o belirli yere ulaşacağımızı sanmıyorum.

until around 20, 44.

But apparently we are going to explore a certain part of space.

Ama görünüşe göre uzayın belli bir bölümünü keşfedeceğiz.

Have you heard about it?

Bunun hakkında bir şey duymuş muydun?

We'll be talking about that a little bit later on.

Bundan biraz sonra bahsedeceğiz.

Hello.

Merhaba.

Also to oh, we have Serena Castelli.

Ayrıca oh, bizde Serena Castelli var.

Hello to you, Serena.

Sana merhaba Serena.

Nice to see you here as well.

Seni burada görmek de güzel.

And I like your name as well.

Ve senin adını da beğendim.

There is a famous tennis player called Serena.

Serena adında ünlü bir tenisçi var.

Hello, also.

Ayrıca merhaba.

Oh, Louis Mendez

Ah, Louis Mendez

is here today.

bugün burada.

Hello, Mr. Duncan.

Merhaba, Bay Duncan.

You're being a little bit negative. You are still young.

Biraz olumsuz davranıyorsun. Hala gençsin.

And of course, we can appreciate our health after being ill.

Ve tabii ki hasta olduktan sonra sağlığımızın kıymetini bilebiliriz.

Well, when I say obsolete from my own point of view,

Kendi bakış açımdan modası geçmiş dediğimde,

I suppose I mean, here on YouTube,

sanırım burada, YouTube'da artık YouTube'da işe yaramıyormuşum

I do sometimes feel as if

gibi hissediyorum

I am no longer useful

on YouTube because there are so many teachers

çünkü artık çok fazla öğretmen var

now, so many wonderful people, so many young

, pek çok harika insan, çok fazla genç

and sexy teachers doing their thing

ve seksi öğretmenler işlerini yapıyor

and I do sometimes feel rather obsolete because I I'm old

ve bazen kendimi oldukça modası geçmiş hissediyorum çünkü yaşlıyım

and I've been here for such a long time.

ve çok uzun zamandır buradayım.

So don't worry about it, Louis.

Bu yüzden endişelenme, Louis.

I'm not really being too negative.

Aslında çok negatif değilim.

Hello, also.

Ayrıca merhaba.

Oh, hello, Palmira.

Ah, merhaba, Palmira.

Hello, Palmira.

Merhaba, Palmira.

Apparently, Palmira says

Görünüşe göre Palmira,

the phone costs €4 a month,

telefonun ayda 4 avroya mal olduğunu

and very few people call.

ve çok az kişinin aradığını söylüyor.

But never mind.

Aman neyse. Hala

I still use it sometimes.

bazen kullanıyorum.

Of course.

Elbette.

There I am talking about the telephone.

Orada telefondan bahsediyorum.

A lot of people now use their cell phones or their smart phones,

Artık birçok insan cep telefonunu veya akıllı telefonunu kullanıyor,

but there are still many people who have a telephone in their house.

ancak hala evinde telefon olan birçok insan var.

We call it a landline, and we have one here,

Biz buna sabit hat diyoruz ve burada bir tane var,

so we quite like having that connexion.

bu yüzden bu bağlantıya sahip olmayı çok seviyoruz.

The other thing, of course, is is if you want to have an Internet connexion,

Diğer bir şey de, tabii ki, eğer bir internet bağlantısına sahip olmak istiyorsanız,

quite often you also have to have a telephone line as well.

çoğu zaman bir telefon hattınızın da olması gerekir. Bu

So quite often you have no choice you have to have a telephone line.

yüzden çoğu zaman başka seçeneğiniz yoktur, bir telefon hattına sahip olmanız gerekir.

If you want to have an Internet connexion,

Eğer bir internet bağlantısına sahip olmak istiyorsanız, biz de

which is what we do here,

burada bunu yapıyoruz,

hello, Ricardo.

merhaba Ricardo.

Oh, Ricardo says, if there is a bright side

Oh, diyor Ricardo, eğer haber yapmanın iyi bir tarafı varsa

to having covered, please tell us what your thoughts are.

, lütfen bize düşüncelerini söyle.

Some people need a push to overcome

Bazı insanlar, böcekten rahatsız olduklarında üstesinden gelmek için bir zorlamaya ihtiyaç duyarlar

when they are ill with the bug.

.

Well, my advice from my own point of view

Pekala, kendi bakış açımdan tavsiyem

and it's the one thing I've learnt over the past few days, if you get it,

ve son birkaç gündür öğrendiğim tek şey, anladıysanız,

don't do much

fazla

rest relax, do not strain your body

dinlenmeyin, rahatlayın, vücudunuzu olduğundan daha fazla zorlamayın

any more than it already is.

.

Because having Corona virus is very exhausting.

Çünkü Corona virüsüne sahip olmak çok yorucu.

It wears your body down very quickly.

Vücudunuzu çok çabuk yıpratır.

So if you do too much, if you you are too active

Dolayısıyla, çok fazla şey yaparsanız, çok aktifseniz

or if you refuse to rest, you might actually make things worse.

veya dinlenmeyi reddederseniz, aslında her şeyi daha da kötüleştirebilirsiniz.

So that's what I ended up doing.

Ben de öyle yaptım.

I did do

three live streams whilst I was feeling ill,

Kendimi hasta hissederken üç canlı yayın yaptım

but I think that was a big mistake to be honest.

ama dürüst olmak gerekirse bu büyük bir hataydı.

I really do think I made a big mistake doing that.

Bunu yapmakla gerçekten büyük bir hata yaptığımı düşünüyorum.

So what I should have done is completely taken a rest

Yani yapmam gereken tamamen dinlenmekti

and that's what I, I eventually did

ve ben de bunu yaptım, sonunda

so as soon as I started resting,

dinlenmeye başlar başlamaz yaptım,

I actually also started feeling better.

aslında kendimi daha iyi hissetmeye başladım.

So that's what I've been doing this week.

Demek bu hafta yaptığım şey buydu.

I have been resting since Sunday and now

Pazar gününden beri dinleniyorum ve şimdi

I feel much better.

çok daha iyi hissediyorum.

My sense of taste and sense of smell are slowly returning

Tat alma ve koku alma duyum yavaş yavaş geri geliyor ki

which is good news for me because

bu benim için iyi bir haber çünkü

tonight we have chilli cong on.

bu akşam biber kongumuz var.

Mr Steve has made some of his famous chilli

Bay Steve ünlü acı biberinden yaptı

and we will be having that tonight.

ve bu gece onu yiyeceğiz.

I am looking forward to that.

Bunu dört gözle bekliyorum.

Hello to mario.

mario'ya merhaba.

Hello to Mario.

Mario'ya merhaba.

In on watching in argentina.

Arjantin'de izleniyor.

Hello, Argentina.

Merhaba, Arjantin.

I do have a lot of people watching in south america, across brazil.

Güney Amerika'da, Brezilya'da izleyen birçok insan var.

Argentina, Chile, Colombia.

Arjantin, Şili, Kolombiya

So all those parts of the world.

Yani dünyanın tüm bu bölgeleri.

I do have a lot of people watching as well.

Benim de izlediğim çok kişi var.

Z seeker is here as well.

Z arayan da burada.

Nice to see you here.

Seni burada görmek güzel.

Also said zika

Ayrıca zika

malaka malaka all shorts

malaka malaka dedi tüm şort

says hello everyone.

herkese merhaba diyor.

Hello Malaka or Malaga.

Merhaba Malaka veya Malaga.

I hope I pronounce your name right.

Umarım adını doğru telaffuz ederim.

A lot of people busy at the moment. Of course.

Şu anda birçok insan meşgul. Elbette.

I suppose this time of year, April has been a busy month

Sanırım yılın bu zamanı,

for many people as there have been a lot of religious festivals.

pek çok dini bayram olduğu için Nisan ayı birçok insan için yoğun bir ay oldu.

We've had Easter, we've had Ramadan

Paskalya'yı geçirdik, sanırım Ramazan'ı geçirdik ve

I suppose, which I believe is now

sanırım artık

coming to an end.

sona eriyor.

Am I right?

I think this week Ramadan actually comes to an end this week.

Haklı mıyım?

Sanırım bu hafta Ramazan aslında bu hafta sona eriyor.

Beatrice says Mr Duncan is the best teacher I have ever known.

Beatrice, Bay Duncan'ın tanıdığım en iyi öğretmen olduğunu söylüyor.

His way to teach is unique.

Öğretme şekli benzersizdir.

Thank you very much.

Çok teşekkür ederim.

I suppose one of the problems,

Sanırım sorunlardan biri,

if you are on YouTube, if you are doing this for a very long time,

eğer YouTube'daysanız, bunu çok uzun süredir yapıyorsanız,

I think maybe it can become boring.

belki sıkıcı hale gelebileceğini düşünüyorum.

That is one of the reasons why people change all the time.

İnsanların sürekli değişmesinin nedenlerinden biri de budur. Bu

So you may have heard in the news that many people now have stopped watching

nedenle, birçok kişinin artık

certain streaming services like Netflix.

Netflix gibi belirli akış hizmetlerini izlemeyi bıraktığını haberlerde duymuş olabilirsiniz.

Apparently they are losing lots of subscribers.

Görünüşe göre çok sayıda abone kaybediyorlar.

But I think one of the reasons why that is happening

Ama bence bunun olmasının nedenlerinden biri,

is because there is so much choice nowadays.

günümüzde çok fazla seçeneğin olması. Belirli şeyler eğlence söz konusu olduğunda

You can have too much choice

çok fazla seçeneğiniz olabilir,

when it comes to certain things

entertainment because you can only watch so many TV shows every day.

çünkü her gün yalnızca çok fazla TV programı izleyebilirsiniz.

You can't watch everything.

Her şeyi izleyemezsin.

So I think one of the things that is happening now, maybe there is too much choice.

Bence şu anda olan şeylerden biri , belki de çok fazla seçenek var.

Maybe that maybe what is now happening is

Belki de şu anda olan şey,

there is too much choice around

so people can't watch everything.

insanların her şeyi izleyememesi için etrafta çok fazla seçenek olması.

They can't pay to have all of the streaming services.

Tüm akış hizmetlerine sahip olmak için ödeme yapamazlar.

So what a lot of people are doing now is they are making a choice.

Pek çok insanın şu anda yaptığı şey, bir seçim yapmak.

They are deciding which one they are going to keep.

Hangisini tutacaklarına karar veriyorlar.

And then all the rest

Ve sonra geri kalan her şeyi

they dispose of.

elden çıkarırlar.

They stop

subscribing to those services.

Bu hizmetlere abone olmayı bırakırlar.

For example, I don't have Netflix.

Örneğin, Netflix'im yok.

I haven't had Netflix for nearly

Yaklaşık

two and a half, maybe

iki buçuk, belki

three years almost.

üç yıldır Netflix kullanmıyorum.

So I haven't had Netflix for quite a long time.

Bu yüzden epeydir Netflix kullanmıyorum.

I haven't.

bende yok

So I don't use Netflix.

Bu yüzden Netflix kullanmıyorum.

And it would appear that a lot of people now are also unsubs scribing from Netflix.

Görünüşe göre artık birçok insan da Netflix aboneliğinden çıkıyor.

But the point I'm making is

Ama demek istediğim,

if you've been doing something for a long time,

eğer bir şeyi uzun süredir yapıyorsanız,

the perception is that

maybe you should be changing your

belki de seçiminizi değiştirip

your choice, choosing something else.

başka bir şey seçmelisiniz şeklinde bir algı var.

So even though I've been on YouTube doing this for a long time,

Uzun süredir YouTube'da bu işi yapıyor olmama rağmen

for many people it might not be interesting.

birçok kişi için ilginç olmayabilir.

For many people, it might seem

Birçok insan için, sanki

as if I've been doing the same thing over and over again.

aynı şeyi tekrar tekrar yapıyormuşum gibi görünebilir .

But of course, if you do something for six years,

Ama tabi bir şeyi altı yıl yaparsanız,

then of course sometimes things will be repeated.

o zaman tabii ki bazen bir şeyler tekrarlanır.

You will sometimes say or do the same things again.

Bazen aynı şeyleri tekrar söyleyecek veya yapacaksın.

And I think that's one of the reasons why YouTube

Bence YouTube'un

is a place where there are lots of choices,

birçok seçeneğin olduğu bir yer olmasının nedenlerinden biri de bu,

but you often find that lots of the things on

ancak YouTube'daki pek çok şeyin,

YouTube are very similar,

especially these days.

özellikle bu günlerde çok benzer olduğunu görüyorsunuz.

One thing I've noticed here on YouTube,

Burada YouTube'da fark ettiğim bir şey,

many people now start using YouTube

artık birçok kişi YouTube'u

to talk about YouTube

YouTube hakkında konuşmak için kullanmaya başlıyor,

maybe they are talking about other people on YouTube

belki YouTube'daki diğer insanlardan bahsediyorlar

and they criticise them or make comments

ve onları eleştiriyor veya

about other YouTube channels.

diğer YouTube kanalları hakkında yorum yapıyorlar.

So it would appear that YouTube has become

Görünüşe göre YouTube

something that has it started eating itself

kendi kendini yemeye başlayan bir şey haline geldi

because a lot of the content

çünkü içeriğin çoğu

is actually people talking about YouTube.

aslında YouTube hakkında konuşan insanlar. Bu

So it's very hard these days.

yüzden bu günlerde çok zor.

To be to be successful or popular on YouTube, especially when there are always

Özellikle her zaman

new things coming along.

yeni şeyler ortaya çıkarken YouTube'da başarılı veya popüler olmak.

There is so much choice And sometimes if you have a lot of choice,

Çok fazla seçenek var Ve bazen çok fazla seçeneğiniz varsa,

sometimes you can have too much choice

bazen çok fazla seçeneğiniz olabilir

and maybe maybe for me

ve belki benim için

it's very easy to get left behind or forgotten.

geride kalmak veya unutulmak çok kolaydır.

I think so.

Bence de.

Hello?

Merhaba?

Gordon. Gordon, lan. Hello, Mr. Duncan.

Gordon. Gordon, Ian. Merhaba, Bay Duncan.

Is there a fixed time for your stream or is it just random hello?

Akışınız için sabit bir zaman var mı yoksa sadece rastgele bir merhaba mı?

Goddamn or go dumb lan.

Lanet olsun ya da aptal lan.

I am with you

every week.

Her hafta sizlerleyim.

Every week.

Her hafta.

Sunday, 2 p.m.

Pazar, öğleden sonra 2

UK time, so I can guarantee that I am with you

İngiltere saati, bu yüzden her Pazar sizlerle birlikte olacağımı garanti edebilirim

every Sunday.

.

2 p.m. UK time.

öğleden sonra 2 İngiltere saati.

That is when I am with you every week.

İşte o zaman her hafta seninleyim.

Every Sunday 2 p.m.

Her Pazar 14:00 Birleşik

UK time is when I'm here with you.

Krallık zamanı, burada seninle olduğum zamandır.

But of course during April I've been doing

Ama tabii ki Nisan ayı boyunca

some extra live streams as well.

bazı ekstra canlı yayınlar da yapıyorum.

So I've been here

Bu yüzden

a few extra times during April.

Nisan ayı boyunca birkaç kez daha burada bulundum.

But of course April is coming to an end.

Ama tabii ki Nisan da bitiyor.

But I will still be with you when May arrives.

Ama Mayıs geldiğinde hala seninle olacağım.

Can I just say now during May

Şimdiden mayıs ayı boyunca

I will be with you on Sunday

pazar ve çarşamba günleri sizlerle olacağımı söyleyebilir miyim?

and Wednesday.

So twice a week I will be live during May.

Yani haftada iki kez Mayıs ayı boyunca canlı yayında olacağım.

Sunday and Wednesday.

Pazar ve Çarşamba.

2 p.m. UK time.

öğleden sonra 2 İngiltere saati.

Hello Michael.

Merhaba Michael.

Michael says I don't have Netflix

Michael, Netflix'im olmadığını,

I don't have time to watch it.

onu izleyecek zamanım olmadığını söylüyor.

Well, to be honest with you, another reason

Pekala, size karşı dürüst olmak gerekirse,

why a lot of people are cancelling

birçok insanın Netflix'i iptal etmesinin bir başka nedeni de

their Netflix is because it's become expensive.

pahalı hale gelmesidir.

So when I started using Netflix,

Bu yüzden, Netflix'i kullanmaya başladığımda, eskiden

it used to be £5.99,

5,99 Sterlin'di,

which is reasonable I suppose, but now

sanırım bu makul, ama şimdi

it is nearly £6

neredeyse 6 Sterlin,

so that's a big increase over time,

yani bu zaman içinde büyük bir artış,

almost three times the amount

miktarın neredeyse üç katı,

so it used to be quite cheap, but now unfortunately it is much

bu yüzden eskiden oldukça ucuzdu, ama şimdi maalesef çok

more expensive, much more expensive.

daha pahalı, çok daha pahalı.

Apparently Oh, hello, Mohsin.

Görünüşe göre Oh, merhaba Mohsin.

Mohsin says Ramadan is coming to an end after five days.

Mohsin, Ramazan'ın beş gün sonra sona erdiğini söylüyor.

So you have five more days of your festival before it ends.

Yani festivalinizin bitmesine beş gün daha var .

Hello, whose summer?

Merhaba, kimin yaz?

Nice to see you here as well.

Seni burada görmek de güzel.

Varela.

Lucy says For me it is really important to have YouTube.

Varela.

Lucy, YouTube'a sahip olmanın benim için gerçekten önemli olduğunu söylüyor.

Netflix is not important because the movies on

Netflix önemli değil çünkü oradaki filmler

there are very old, I think,

çok eski bence

and this is something that I always find quite interesting.

ve bu benim her zaman çok ilginç bulduğum bir şey .

I think a lot of people now watch YouTube

Bence pek çok insan artık YouTube'u normal televizyon programlarından

more than they watch

daha fazla izliyor

normal television programmes

because there is more choice So I don't think YouTube

çünkü daha fazla seçenek var. Bu yüzden YouTube'un

will ever be unpopular.

hiçbir zaman popüler olmayacağını düşünüyorum.

And one of the reasons, of course, is because it's free.

Ve elbette sebeplerinden biri de ücretsiz olması.

This is free.

Bu bedava.

It doesn't cost anything.

Hiçbir maliyeti yok.

Sometimes you might see some adverts, but not always.

Bazen bazı reklamlar görebilirsiniz, ancak her zaman değil.

Sometimes

Bazen

but yes, I think YouTube is pretty good.

ama evet, YouTube'un oldukça iyi olduğunu düşünüyorum.

I do like YouTube and that's the reason why I've been here

YouTube'u seviyorum ve bu yüzden

doing this for nearly six years.

yaklaşık altı yıldır buradayım.

Partridge asks,

Partridge,

Have you watched Squid Game on Netflix?

Netflix'te Squid Game'i izlediniz mi?

No, I haven't because I don't have it.

Hayır, bende olmadığı için almadım.

I don't have Netflix.

Netflix'im yok.

I don't miss it and I don't have it.

Onu özlemiyorum ve bende yok.

I never think about having it, to be honest.

Dürüst olmak gerekirse sahip olmayı hiç düşünmüyorum.

These days, I do watch a lot of old TV shows.

Bugünlerde çok fazla eski dizi izliyorum.

I've got lots and lots of DVDs

over the years that I've bought.

Yıllar boyunca satın aldığım çok sayıda DVD'm var.

So I do like watching old TV

Bu yüzden

shows from years ago that I have on DVD.

yıllar öncesinden DVD'mdeki eski TV programlarını izlemeyi seviyorum.

To be honest.

Dürüst olmak gerekirse.

Beatriz says.

Beatriz diyor. Netflix'te görünmeden önce

I have watched many good films on YouTube before they appear on Netflix.

YouTube'da birçok iyi film izledim .

It is possible to watch things

that that have not yet appeared

Henüz

on Netflix or even in the cinemas.

Netflix'te hatta sinemalarda bile görünmeyen şeyleri izlemek mümkün. Bu

It is. It is possible

.

sometimes legally and sometimes

Bazen yasal olarak bazen de

illegally.

yasa dışı olarak mümkündür.

That's all I'm saying.

Tüm söylediğim bu.

Michael Labus.

Micheal Labus.

I don't have TV, so I have no choice.

Televizyonum yok, bu yüzden başka seçeneğim yok.

You will be amazed how many people these days are actually

Bugünlerde kaç kişinin bilgi ve eğlence almanın başka yolları olduğu için aslında

not watching television at all because they have other ways

hiç televizyon izlemediğine şaşıracaksınız. Bu

of getting their information and entertainment

So I think yes, I think you are right, Michael.

yüzden bence evet, bence haklısın Michael.

It can happen

It can happen.

Olabilir Olabilir.

Ricardo, when you are in good shape, each one of your live streams

Ricardo, formda olduğunda, canlı yayınlarının her biri

seems to be new and cool.

yeni ve harika görünüyor.

And not boring at all.

Ve hiç sıkıcı değil.

Thank you very much. It's very kind of you.

Çok teşekkür ederim. Çok naziksiniz.

I do try to talk about new things.

Yeni şeyler hakkında konuşmaya çalışıyorum.

I like to talk about refreshing subjects,

Yenilikçi konulardan,

new things, things maybe that you've never seen before

yeni şeylerden, belki daha önce hiç görmediğiniz

and things that we can all talk about and share our experiences of.

şeylerden ve hepimizin konuşup deneyimlerimizi paylaşabileceğimiz şeylerden bahsetmeyi seviyorum. Bunu

And that's the reason why I like coming on here to do this.

yapmak için buraya gelmeyi sevmemin nedeni de bu .

We're going to have a quick break.

Hızlı bir mola vereceğiz.

Would you like a little break?

Biraz mola vermek ister misin?

Yes, of course you would, because I'm sure

Evet, elbette yaparsın, çünkü eminim

you want to make yourself a sandwich or maybe something to eat.

kendine bir sandviç ya da yiyecek bir şeyler yapmak istersin.

Or maybe you want to have a little cup of tea.

Ya da belki biraz çay içmek istersiniz.

Well,

to allow you to do that

Bunu yapmana izin vermek için

here is an excerpt from one of my full English lessons.

burada tam İngilizce derslerimden birinden bir alıntı var.

And in this, you will see

Ve bunda,

the subject that I am talking about today.

bugün bahsettiğim konuyu göreceksiniz.

So in a few moments, we will be talking all about words

Yani birazdan,

and phrases connected to using and having a telephone.

telefon kullanmak ve telefon sahibi olmak ile ilgili kelimeler ve deyimler hakkında konuşacağız.

And you might be surprised how many phrases and words

Ve aslında kaç kelime öbeği ve kelime olduğuna şaşırabilirsiniz. Islık

there actually are

Do you like to whistle?

çalmayı sever misiniz?

I know I do.

Biliyorum.

I often whistle a little tune to myself

Beni neşelendirme eğiliminde olduğu için, kendimi kötü hissettiğimde sık sık kendime küçük bir melodi ıslık çalarım

when I'm feeling down as it tends to cheer me up.

.

I'm not very good at whistling, but I still enjoy doing it.

Islık çalmada pek iyi değilim ama yine de yapmaktan zevk alıyorum.

I remember when I was living in China

Çin'de yaşarken

I would always be told off for whistling.

hep ıslık çaldığım için azarlandığımı hatırlıyorum. Islık

Don't whistle, Mr. Duncan.

çalma Bay Duncan.

It's rude, but I could not help myself.

Bu kaba, ama kendime engel olamadım.

Sometimes when you are feeling happy,

Bazen kendinizi mutlu hissettiğinizde,

you just want to share that feeling with others.

bu duyguyu başkalarıyla paylaşmak istersiniz. Kendi

By whistling a little tune to yourself.

kendine küçük bir melodi ıslık çalarak.

Not everyone is able to whistle.

Herkes ıslık çalamaz.

Some people can whistle very loudly.

Bazı insanlar çok yüksek sesle ıslık çalabilir. Islık çalabilir misin

Can you whistle

I love watching movies

Filmleri

and TV shows, especially where my favourite performers are in them.

ve TV şovlarını izlemeyi seviyorum, özellikle de en sevdiğim oyuncuların olduğu yerlerde.

However, sometimes I find myself wondering whether or not

Ancak bazen kendimi,

they are putting as much effort into their performances as they could be.

performansları için olabildiğince fazla çaba gösterip göstermediklerini merak ederken buluyorum .

For instance, sometimes an actor in a movie

Örneğin, bazen bir filmdeki bir oyuncu,

might give a subdued performance in their role.

rolünde bastırılmış bir performans sergileyebilir.

I'm sure we have all seen this happen when this occurs.

Eminim hepimiz bunun gerçekleştiğini gördük.

We can say that the actor is phoning in their actions.

Oyuncunun eylemlerinde telefon çaldığını söyleyebiliriz. Yaptıkları şey için genellikle yaptıkları

They are not putting as much effort into what they are doing as they usually do.

kadar çaba sarf etmiyorlar .

I didn't think much of Bruce Willis in the whole nine yards.

Dokuz yarda boyunca Bruce Willis'i pek düşünmedim .

He seemed to be phoning it in.

Telefonla arıyor gibiydi.

This means that the actor in question seemed bored

Bu, söz konusu aktörün

and disinterested in the role he was playing.

oynadığı rolle sıkılmış ve ilgisiz göründüğü anlamına geliyor.

He seemed to be phoning it in

a dull performance can be described as weak,

Zayıf,

lacklustre, bland, and uninspiring.

cansız, yavan ve sönük olarak tanımlanabilecek donuk bir performansla sesleniyor gibiydi.

They are doing it without any interest whatsoever.

Bunu hiçbir çıkar gözetmeden yapıyorlar.

They are phoning it in

Telefonla arıyorlar

It's time now to take a look at another buzz word.

Şimdi başka bir vızıltı kelimeye bakmanın zamanı geldi.

A buzz word is a word or sentence that is popular

Bir vızıltı kelime,

or well used during a certain period of time.

belirli bir süre boyunca popüler olan veya iyi kullanılan bir kelime veya cümledir.

Today's buzz word is meme.

Bugünün popüler kelimesi meme.

In its original use, the word meme is a noun that means an element of a culture

Orijinal kullanımında meme kelimesi,

or system of behaviour passed on from one individual to another.

bir bireyden diğerine geçen bir kültür veya davranış sisteminin bir unsuru anlamına gelen bir isimdir .

By imitation or other, non-genetic means

Taklit veya diğer, genetik olmayan yollarla

That is to say, a habit or type of behaviour

Yani,

which is passed on by being copied or imitated by others.

başkaları tarafından kopyalanarak veya taklit edilerek aktarılan bir alışkanlık veya davranış türü.

These days, the word meme relates

Bu günlerde meme kelimesi, hızla kopyalanan ve yayılan doğası gereği tipik olarak mizahi olan

to an image, video or piece of text,

bir resim, video veya metin parçası ile ilgilidir

which is typically humorous in nature that is copied and spread rapidly.

.

By Internet users, often with slight variations.

İnternet kullanıcıları tarafından, genellikle küçük farklılıklarla.

So a meme is a funny picture

Yani bir mem, komik bir resim

or a humorous video clip or a catchy slogan.

veya esprili bir video klip veya akılda kalıcı bir slogandır.

I'm sure

Eminim

recently you have looked at a meme on the internet.

son zamanlarda internette bir memeye bakmışsınızdır.

Perhaps it was that winning baby.

Belki de o kazanan bebekti.

Or maybe that miserable cat.

Ya da belki o sefil kedi.

Or that sarcastic reinterpretation of Willy Wonka.

Ya da Willy Wonka'nın alaycı yeniden yorumu.

Or perhaps it was that annoyed baby.

Ya da belki de o sinirli bebekti.

Each one of these images is a good example of a meme

Bu görüntülerin her biri mem için iyi bir örnektir

English can be a confusing subject, and just to prove it.

İngilizce kafa karıştırıcı bir konu olabilir ve sırf bunu kanıtlamak için.

Here are two confusing words They are possibly

İşte iki kafa karıştırıcı kelime Bunlar muhtemelen

and probably the word possibly is an adverb

ve muhtemelen kelimesi muhtemelen

that can be used to indicate doubt or hesitancy.

şüphe veya tereddüt belirtmek için kullanılabilecek bir zarftır.

An uncertain statement might use.

Belirsiz bir ifade kullanılabilir.

Possibly the man was bleeding, possibly from a stab wound.

Muhtemelen adam, muhtemelen bir bıçak yarasından dolayı kanıyordu.

You can use possibly in a polite question.

Kibar bir soruda muhtemelen kullanabilirsiniz.

Could you possibly open the window

to emphasise in a sentence that something

Bir şeyin

is surprising or bewildering?

şaşırtıcı veya şaşırtıcı olduğunu bir cümleyle vurgulamak için pencereyi açabilir misiniz?

What can you possibly mean

to emphasise that someone

Birinin

has or will put all their effort into something

tüm çabasını bir şeye harcadığını ya da koyacağını vurgulamakla ne demek isteyebilirsin

Run as fast as you possibly can.

Olabildiğince hızlı koş.

The word probably is also an adverb that is used to state

Muhtemelen kelimesi aynı zamanda sonuçtan emin olmak için

that something is certainly going to happen to be sure of the outcome.

bir şeyin kesinlikle olacağını belirtmek için kullanılan bir zarftır . Muhtemelen

Means that you can say that it will probably happen

from your point of view or as far as you can tell.

sizin bakış açınızdan veya söyleyebildiğiniz kadarıyla olacağını söyleyebileceğiniz anlamına gelir.

The outcome is likely to occur that way.

Sonucun bu şekilde çıkması muhtemeldir.

I think she'll probably pass the exam

Sanırım sınavı muhtemelen geçecek.

The guests probably won't arrive until later.

Misafirler muhtemelen geç saatlere kadar gelmeyecek. İşte

There it was.

oradaydı. Burada, YouTube'da ücretsiz olarak izleyebileceğiniz

An excerpt from one of my many English lessons

birçok İngilizce dersimin birinden bir alıntı

that you can watch right here for free on YouTube.

.

Yes, we are here live today

Evet, bugün canlı yayındayız

and I am now on the line talking to you.

ve şu anda hattayım ve sizinle konuşuyorum.

I hope you are feeling good today.

Umarım bugün iyi hissediyorsundur. Kimse var mı

Is there anyone?

?

Uh oh.

ah ah.

No, I think they've gone That's not very nice.

Hayır, bence gittiler Bu pek hoş değil.

Well, at least you are still here, for

En azından hala buradasın, bunun için

which I am very grateful indeed.

gerçekten minnettarım.

Hello to everyone.

Herkese merhaba.

Thank you. For joining me today.

Teşekkür ederim. Bugün bana katıldığın için.

Yes, it is another English addict.

Evet, başka bir İngiliz bağımlısı.

Almost every day during April.

Nisan boyunca neredeyse her gün.

And can I just say thank you very much for joining me during this month.

Ve bu ay boyunca bana katıldığınız için çok teşekkür edebilir miyim?

It's been very nice.

çok güzel oldu

And of course, I've had one or two problems,

Ve tabii ki bir iki sorun yaşadım, en

not least of all having Corona virus.

önemlisi de Corona virüsü olmak.

That was a little annoying

Bu biraz can sıkıcıydı

because it did stop me from doing my work.

çünkü işimi yapmamı engelledi.

Unfortunately, But at least we are here now together.

Ne yazık ki, Ama en azından şimdi burada birlikteyiz.

Like, if we are looking at one or two things today, as I mentioned a few moments ago,

Mesela, birkaç dakika önce bahsettiğim gibi, bugün bir veya iki şeye bakıyorsak,

apparently what there is going to be a big

görünüşe göre henüz değil, gelecekte büyük bir

space voyage taking place, not just yet, but in the future.

uzay yolculuğu gerçekleşecek . Görünüşe

Apparently a large probe is going to be visiting

göre büyük bir sonda

this particular place.

bu özel yeri ziyaret edecek.

Oh, dear.

Ah hayatım.

Well, that doesn't look very interesting, does it?

Bu pek ilginç görünmüyor, değil mi?

It's just a blue ball, Mr.

Bu sadece mavi bir top, Bay

Duncan. That doesn't look very interesting.

Duncan. Bu pek ilginç görünmüyor.

Well, apparently this is Uranus and Uranus.

Görünüşe göre bu Uranüs ve Uranüs.

Is a very interesting planet.

çok ilginç bir gezegendir.

Apparently, it's huge. It's really, really big.

Görünüşe göre çok büyük. Gerçekten çok büyük.

And one of the unusual things about Uranus or Uranus

Ve Uranüs veya Uranüs ile ilgili alışılmadık şeylerden biri de

uh, there

,

is that it rotates

on a very unusual axis

çok alışılmadık bir eksende dönmesidir

So there it is.

.

And would you like to see one of the moons of Uranus?

Ve Uranüs'ün uydularından birini görmek ister miydiniz?

This is Miranda.

Bu Miranda'ydı.

Take a look at that.

Şuna bir bak.

Now, that looks like a very beaten and battered moon.

Şimdi, bu çok dövülmüş ve hırpalanmış bir aya benziyor.

Look at.

Look at all of the scars that that poor moon

Bakmak.

Zavallı ayın

has had to endure over the years.

yıllar boyunca katlanmak zorunda kaldığı tüm yaralara bakın. O aya

You can really see just how much damage

ne kadar zarar verildiğini gerçekten görebilirsiniz

has been caused to that particular moon.

.

So that apparently is Miranda.

Görünüşe göre bu Miranda.

One of I think there are five moon is orbiting

Sanırım beş ay var biri

Uranus.

Uranüs'ün yörüngesinde dönüyor.

Uh, would you like to see a comparison

Uh, Dünya ve Uranüs arasında bir karşılaştırma görmek ister misiniz

between Earth and Uranus?

?

Here it is.

İşte burada.

So if you look at the bottom of the screen, the bottom left, you will see Earth.

Yani ekranın alt kısmına bakarsanız, sol altta Dünya'yı göreceksiniz.

And if you look above, you can actually see a comparison between Earth

Ve yukarıya bakarsanız, aslında Dünya

and Uranus or Uranus.

ile Uranüs veya Uranüs arasında bir karşılaştırma görebilirsiniz.

So as you can see, it's a

Gördüğünüz gibi,

pretty big planet when you compare it to the size of Earth.

Dünya'nın boyutuyla karşılaştırdığınızda oldukça büyük bir gezegen.

In fact, it's quite large.

Aslında, oldukça büyük. Sana

I was going to show you the sun, but I can't even fit it onto the screen.

güneşi gösterecektim ama ekrana sığdıramıyorum bile.

Because it's so large.

Çünkü çok büyük.

I think you can fit around 200 or 250 earths.

Sanırım yaklaşık 200 veya 250 dünya sığdırabilirsiniz.

Inside the sun is not amazing.

Güneşin içi şaşırtıcı değil.

So there you can see on the screen a very interesting comparison

Orada ekranda

between Earth and Uranus.

Dünya ile Uranüs arasında çok ilginç bir karşılaştırma görebilirsiniz.

Or, as some people say, Uranus,

Ya da bazılarının dediği gibi Uranüs,

especially immature people like me.

özellikle benim gibi olgunlaşmamış insanlar.

Sometimes I will say that.

Bazen bunu söyleyeceğim.

And sometimes people get very offended.

Ve bazen insanlar çok kırılır. Bu

How dare you?

ne cüret?

That's what they say.

Dedikleri bu.

They say, How dare you, Mr. Duncan.

Nasıl cüretle Bay Duncan derler.

How can you do that?

Nasıl yaparsın?

We are looking at words connected to this particular device.

Bu özel cihaza bağlı kelimelere bakıyoruz.

I know a lot of people don't have these anymore.

Birçok insanın artık bunlara sahip olmadığını biliyorum.

They prefer to have their mobile phones.

Cep telefonlarına sahip olmayı tercih ediyorlar.

But you will be surprised how many people still have

Ancak kaç kişinin

landlines in their houses.

evinde hala sabit hat olduğuna şaşıracaksınız.

So I thought today we would have a look at some words and phrases

Ben de bugün telefonla ilgili bazı kelimelere ve deyimlere bir göz atacağımızı düşündüm

connected to the telephone

Is that a call coming through

Maybe it is.

.

Telephone or phone?

Telefon mu telefon mu?

Words and phrases are what we are looking at today.

Kelimeler ve deyimler bugün baktığımız şeylerdir.

I hope you will stay with me for the next 10 minutes

Umarım

as we take a look at these words.

bu sözlere bir göz atarken önümüzdeki 10 dakika boyunca benimle kalırsınız.

The word phone can be used as a noun and also a verb as well.

Telefon kelimesi isim olarak kullanılabileceği gibi fiil olarak da kullanılabilir.

So not only can we use the word phone

Dolayısıyla, telefon kelimesini yalnızca asıl nesneyi

as a noun that names

adlandıran bir isim olarak kullanamayız

the actual object, we can also use the word phone

, aynı zamanda telefon kelimesini

as a verb, as a doing word.

bir fiil, bir yapma kelimesi olarak da kullanabiliriz.

The telephone or phone is the thing.

Telefon ya da telefon şey.

It is the item to telephone

Telefon etmek

or phone is the action.

veya telefon eylemdir.

So the thing is the item and the action is the verb.

Yani şey maddedir ve eylem fiildir.

The actual action of calling someone or phoning someone.

Birini aramanın veya birini aramanın gerçek eylemi.

You can telephone a person.

Bir kişiye telefon edebilirsiniz.

It is possible to do that.

Bunu yapmak mümkün.

You phone someone, you phone up someone.

Birini ararsın, birini ararsın.

You call someone.

Birini aradın.

So they are all ways of expressing the verb of making a phone call.

Yani hepsi telefon etmek fiilini ifade etmenin yollarıdır.

Don't forget to phone me later.

Daha sonra beni aramayı unutma.

He phoned me last night

Dün gece beni aradı

Give me a call if you need some help.

Yardıma ihtiyacın olursa beni ara.

So all of those sentences are expressing the action

Yani bu cümlelerin hepsi

of making a phone call.

bir telefon görüşmesi yapma eylemini ifade ediyor.

A successful call is a connexion.

Başarılı bir çağrı bir bağlantıdır.

One person connects with another.

Bir kişi diğeriyle bağlantı kurar.

So when you make a phone call,

Bu nedenle, bir telefon görüşmesi yaptığınızda

sometimes you have to wait for the person to answer.

bazen kişinin cevap vermesini beklemeniz gerekir.

Sometimes you have to wait for your connexion

Bazen bağlantınızın

to actually occur.

gerçekten gerçekleşmesini beklemeniz gerekir.

A successful call is a connexion.

Başarılı bir çağrı bir bağlantıdır.

Two things meet or join together.

İki şey buluşur veya birleşir.

One person connects with another

Bir kişi diğeriyle bağlantı kurar

The connexion allows those involved to chat

Bağlantı, ilgili kişilerin sohbet etmesine izin verir,

so the chat can take place because there is a connexion

böylece

to two people or the two people talking to each other

iki kişi arasında bir bağlantı olduğu veya birbiriyle konuşan iki kişi birbirine

have been connected.

bağlandığı için sohbet gerçekleşebilir.

You might have a good connexion.

İyi bir bağlantınız olabilir.

The connexion is good or clear.

Bağlantı iyi veya açık.

The connexion might be bad or unclear.

Bağlantı kötü veya belirsiz olabilir.

And I suppose these days, because many people

Ve sanırım bu günlerde, birçok insan

use mobile phones or cell phones,

cep telefonu veya cep telefonu kullandığından,

you might find that quite often

çoğu zaman

it is not possible to get a good connexion.

iyi bir bağlantı kurmanın mümkün olmadığını görebilirsiniz.

So one of the things

Bu nedenle,

about having your landline in the house

evde sabit hattınızın olmasıyla ilgili şeylerden biri,

is quite often you have a good connexion

genellikle iyi bir bağlantıya sahip olmanızdır.

However, if you use a cell phone or a mobile phone,

Ancak, bir cep telefonu veya cep telefonu kullanıyorsanız,

you quite often find that it is difficult

genellikle

to get a good connexion.

iyi bir bağlantı kurmanın zor olduğunu görürsünüz.

The connexion might be bad or unclear.

Bağlantı kötü veya belirsiz olabilir.

I remember in the early days of cell phones

Cep telefonlarının ilk zamanlarında

quite often if you were driving, it was very hard to get a good connexion,

çok sık hatırlıyorum, araba kullanıyorsanız, özellikle sinyal olmayan bir bölgeye gittiyseniz iyi bir bağlantı kurmanız çok zordu.

especially if you went into an area

where there was no signal

However, these days,

Ancak bu günlerde

the Connexions on mobile

cep telefonlarındaki bağlantılar çok

phones are much better than they used to be.

fazla. eskisinden daha iyi.

Modern telephones are mostly cable free,

Modern telefonlar çoğunlukla kablosuzdur,

so they don't have one of these

bu nedenle bunlardan birine sahip değildirler. Bunun

Radio waves

are used instead to form the connexion.

yerine bağlantıyı oluşturmak için Radyo dalgaları kullanılır. Bu

So quite often you will find these days

nedenle, bu günlerde oldukça sık olarak

radio waves, certain types of waves

radyo dalgalarını bulacaksınız, belirli dalga türleri

or frequencies are used to

veya frekanslar,

send and also receive calls

to make a call.

arama yapmak için çağrı göndermek ve almak için kullanılır.

One person will do what people

Bir kişi, insanların

dial a number.

bir numara çevirdiğini yapacaktır.

The word dial is both a noun and verb.

Arama kelimesi hem isim hem de fiildir.

So we often describe something we use to operate or control

Bu nedenle, bir şeyi çalıştırmak veya kontrol etmek için kullandığımız bir şeyi genellikle

something as a dial.

bir kadran olarak tanımlarız.

But if you use the dial,

Ancak kadranı kullanırsanız,

you are also using

that particular thing to dial.

çevirmek için o belirli şeyi de kullanıyorsunuz.

So the word dial can be used as both a noun

Böylece çevirme sözcüğü hem isim

and also a verb as well.

hem de fiil olarak kullanılabilir.

There are many words that relate to phones,

Telefonlarla ilgili birçok kelime var

and we are going to have a look at them right now.

ve şimdi onlara bir göz atacağız.

You can call someone you can contact someone,

Birini arayabilirsin, birisiyle iletişime geçebilirsin, birisiyle

you can connect with someone,

bağlantı kurabilirsin,

you can get in touch with someone or

birisiyle temasa geçebilirsin veya

you can call up someone,

birini arayabilirsin,

A TV or radio show that invites people

İnsanları kendileriyle canlı sohbet etmeye davet eden bir TV veya radyo programına

to contact them to chat live is often

genellikle

referred to as a phone in

telefon denir.

a phone.

bir telefonda.

It is a programme on television or on the radio.

Televizyonda veya radyoda yayınlanan bir programdır.

Quite often these days you will hear on the radio

Bu günlerde oldukça sık olarak,

people calling in to talk about certain subjects.

belirli konular hakkında konuşmak için insanların aradığını radyoda duyacaksınız.

I know here in the UK

Burada Birleşik Krallık'ta radyo

talking and taking phone calls on

programlarında konuşmanın ve telefon aramalarının yanıtlanmasının yıllar içinde

radio programmes has become very popular

çok popüler hale geldiğini biliyorum

over the years and quite often we refer to these programmes

ve bu programlara sıklıkla telefon programında telefon

as a phone in a phoning show or a phone in programme.

veya programda telefon olarak atıfta bulunuyoruz.

People will call in.

İnsanlar arayacak.

They will talk about different subjects.

Farklı konulardan konuşacaklar.

They will express their opinions on certain things.

Bazı konularda fikirlerini beyan edecekler. Bu

So it has become quite popular here in the UK.

yüzden İngiltere'de oldukça popüler hale geldi.

They are very popular indeed.

Gerçekten çok popülerler.

The word phone derives from the Greek word for voice.

Telefon kelimesi Yunanca ses kelimesinden türemiştir.

Sound

Ses Gürültülü

So when we talk about noise

sound or a person's voice, we often use the word phone

sesten veya bir kişinin sesinden bahsettiğimizde,

to express that thing, that occurrence

o şeyi, o oluşumu

as a performance.

bir performans olarak ifade etmek için genellikle telefon kelimesini kullanırız.

A person might phone in their act,

Bir kişi eyleminde telefon edebilir,

which means to put no effort or energy into it.

bu da hiçbir çaba veya enerji harcamamak anlamına gelir.

So a person is doing something, but they are doing it in a very lazy way.

Yani bir kişi bir şey yapıyor ama bunu çok tembel bir şekilde yapıyor.

They are putting no effort into their performance.

Performansları için hiçbir çaba sarf etmiyorlar.

I did mention a few moments ago in my video

Birkaç dakika önce videomda

about Bruce Willis in some of his early movies.

Bruce Willis'in ilk filmlerinden bazılarından bahsetmiştim.

He seemed to be phoning in his performance.

Performansında telefon ediyor gibiydi.

He wasn't putting much effort into it.

Bunun için fazla çaba sarf etmiyordu.

The actors looked bored

Oyuncular sıkılmış görünüyorlardı

and phoned in their performances,

ve performanslarında aradılar,

so they were there, but they weren't putting much effort.

bu yüzden oradaydılar ama fazla çaba göstermiyorlardı. Rol

They weren't trying very hard to do

yapmak ya da performans sergilemek için çok çaba sarf etmiyorlardı

the act or to perform.

.

They really didn't care.

Gerçekten umursamadılar.

They were just phoning it in.

Sadece telefon ediyorlardı. Bu, kullanılmayan

It's a great expression

an old fashioned phone,

eski moda bir telefonun

not in use, would be described as being on the hook.

ahizesiz olarak tanımlanmasının harika bir ifadesidir.

So if a phone is not being used,

Yani bir telefon kullanılmıyorsa,

we can say that the telephone is

telefonun

on the hook on the hook.

ahizenin üzerinde olduğunu söyleyebiliriz.

If it is being used,

Kullanılıyorsa,

then we use the opposite word

zıt kelimesini kullanırız.

A phone that is being used might be described as being

Kullanılan bir telefon

off the hook

açık,

or engaged or busy.

meşgul veya meşgul olarak tanımlanabilir.

So perhaps you are trying to phone your friend,

Yani belki de arkadaşınızı aramaya çalışıyorsunuz

but your friend is on the telephone.

ama arkadaşınız telefonda.

They are on the phone that you are trying to call.

Aramaya çalıştığınız telefondalar.

Then quite often you will get an answering machine

O zaman sıklıkla bir telesekreter alırsınız

or you will get a certain tone

veya

that will tell you that that person is busy.

o kişinin meşgul olduğunu size bildiren belirli bir ses tonu alırsınız.

The line is busy.

Bu hat meşgul. Meşgul

It is engaged

I can't get through to her

because the line is busy.

hat meşgul olduğu için kendisine ulaşamıyorum.

She is talking to someone else.

Başka biriyle konuşuyor.

She is chatting to another person.

Başka biriyle sohbet ediyor.

But who

Ancak

to cut off a call abruptly without warning is to hang up.

bir aramayı aniden uyarı vermeden kesecek olan, telefonu kapatmaktır.

So if you end the call abruptly without warning,

Bu nedenle, aramayı uyarı vermeden aniden sonlandırırsanız, telefonu

you hang up.

kapatırsınız.

You hang up.

Sen kapat.

You end the call.

Aramayı sonlandırırsın.

I don't want to talk to this person anymore.

Bu kişiyle daha fazla konuşmak istemiyorum. Telefonu

I hang up

kapattım

Maybe you are talking to your girlfriend

Belki kız arkadaşınla konuşuyorsun

and perhaps you get into a row with her.

ve belki de onunla tartışıyorsun.

We had a row on the phone and she hung up on me.

Telefonda tartıştık ve o yüzüme kapattı.

She put the phone down.

Telefonu yere koydu.

She ended the phone call.

Telefon görüşmesini sonlandırdı.

She ended the conversation

Görüşmeyi bitirdi

My girlfriend

Kız arkadaşım telefonu

hung up on me.

yüzüme kapattı.

Oh, dear.

Ah hayatım.

To hang up is the present tense.

Kapatmak şimdiki zamandır.

You hang up.

Sen kapat.

You are doing it at this moment.

Şu anda yapıyorsun.

You hang up.

Sen kapat.

Of course, if we are expressing it in the past tense, we will say Hung up.

Tabii geçmiş zamanda ifade ediyorsak Hung up diyeceğiz.

Hung up.

Kapatıldı.

My girlfriend

Kız arkadaşım

hung up on me last night.

dün gece yüzüme kapattı.

And now I feel so sad and upset.

Ve şimdi çok üzgün ve üzgün hissediyorum.

It's not fair.

Bu adil değil.

I don't think my girlfriend loves me anymore.

Kız arkadaşımın artık beni sevdiğini düşünmüyorum.

A break in the connexion

Bağlantıdaki bir kopukluk,

can be described as being cut off.

kesilme olarak tanımlanabilir.

So maybe there is a technical problem.

Yani teknik bir sorun olabilir.

Maybe you are using your telephone, and then suddenly

Belki telefonunuzu kullanıyorsunuz ve sonra aniden

the line is disconnected.

hattınız kesiliyor.

Or the line is cut off.

Veya hat kesilir.

There is a problem with the connexion.

Bağlantıyla ilgili bir sorun var.

A break in the connexion can be described

Bağlantıdaki bir kopukluk,

as being cut off.

kesilme olarak tanımlanabilir. Kulağa

It sounds painful.

acı verici geliyor.

These days, it is less common for people

Bu günlerde insanların

to talk directly to each other on the telephone.

doğrudan telefonda birbirleriyle konuşması daha az yaygın.

It is unusual.

Bu alışılmadık. Tanıdığım

I can't remember the last time I spoke to anyone

biriyle en son ne zaman telefonda konuştuğumu hatırlamıyorum

that I know on the telephone.

. Bu

So a lot of people these days prefer

nedenle, bugünlerde pek çok insan

not to speak directly.

doğrudan konuşmamayı tercih ediyor.

Hello.

Merhaba.

Instead, they prefer to do it in other ways.

Bunun yerine, bunu başka şekillerde yapmayı tercih ediyorlar. Bu

So these days it is less common for people

nedenle, bu günlerde insanların

to talk directly to each other on the telephone

doğrudan telefonda birbirleriyle konuşması daha az yaygın.

Many prefer to connect

Birçoğu

through text messaging or email.

kısa mesaj veya e-posta yoluyla bağlanmayı tercih ediyor.

So you will often find these days a lot of people prefer

Dolayısıyla, bu günlerde birçok insanın

not to speak directly like this.

doğrudan bu şekilde konuşmamayı tercih ettiğini göreceksiniz. Kısa

They prefer to send text messages.

mesaj göndermeyi tercih ediyorlar.

And I think it would be true to say that a lot of people these days

Ve sanırım bu günlerde pek çok insanın

do not like to talk on the phone.

telefonda konuşmayı sevmediğini söylemek doğru olur.

They prefer to do it with

Bunu bir metin mesajıyla yapmayı tercih ediyorlar

a text message

or maybe perhaps they use a messaging service

ya da belki de

like WhatsApp, which of course is very popular now.

WhatsApp gibi, tabii ki şu anda çok popüler olan bir mesajlaşma servisini kullanıyorlar.

A lot of people are using other types

Pek çok insan başka türde

of communication devices,

iletişim cihazları kullanıyor,

lots of ways of doing it.

bunu yapmanın pek çok yolu var.

So when was the last time you talked to

En son ne zaman

someone on the phone like this?

biriyle telefonda bu şekilde konuştun?

Do you prefer to talk on the phone

Telefonda konuşmayı mı tercih edersiniz

or do you prefer to send a message

yoksa cep telefonunuzdan mesaj göndermeyi mi tercih edersiniz

through your mobile phone?

? Bu

So I think these days I do it to be honest.

yüzden bugünlerde bunu dürüstçe yaptığımı düşünüyorum.

I do it a lot.

çok yaparım

So I don't like talking on the phone

Bu yüzden insanlarla telefonda konuşmayı sevmiyorum

to people, especially when I'm calling

, özellikle de

maybe a business or maybe someone that I have a problem with.

belki bir işletmeyi ya da sorun yaşadığım birini ararken.

I prefer to send a text message

Kısa mesaj göndermeyi tercih ederim,

I don't know why I always find it much easier to do.

neden bunu yapmayı her zaman daha kolay bulduğumu bilmiyorum. Dürüst olmak gerekirse

It is less stressful,

daha az streslidir

to be honest.

.

Mohsen says.

Mohsen diyor.

Thanks to the invention of the Internet,

İnternetin icadı sayesinde

there are many benefits for human beings. Yes,

insanoğluna birçok faydası bulunmaktadır. Evet,

I think just because people are not speaking on the phone,

bence insanların telefonda konuşmaması,

it does not mean that people are not communicating with each other.

insanların birbirleriyle iletişim kurmadığı anlamına gelmiyor.

It just means now these days,

Sadece bu günlerde

people are choosing to do it in a different way.

insanların bunu farklı bir şekilde yapmayı tercih ettikleri anlamına geliyor.

They are choosing different methods to speak to each other.

Birbirleriyle konuşmak için farklı yöntemler seçiyorlar.

So not talking directly like this.

Yani doğrudan böyle konuşmamak.

Hello?

Merhaba?

Hello? Can you help me?

Merhaba? Bana yardım eder misiniz?

I have a problem

Bir sorunum var

Something is happening and I don't know what to do about it.

Bir şeyler oluyor ve bu konuda ne yapacağımı bilmiyorum.

So instead of talking on the phone,

Yani insanlar telefonda konuşmak

people will send a message instead.

yerine mesaj gönderecek.

I don't know why.

Neden bilmiyorum.

It's much easier.

Bu çok daha kolay.

It's less stressful.

Daha az stresli.

I think so.

Bence de.

Thank you, Mohsen.

Teşekkür ederim Muhsin.

Thank you also, Lewis.

Lewis'e de teşekkür ederim.

Thank you for getting involved today.

Bugün ilgilendiğiniz için teşekkür ederiz.

Would you like to see an old fashioned telephone box

Eski moda bir telefon kulübesi görmek ister misiniz?

So whenever people think of England,

Yani insanlar ne zaman İngiltere'yi düşünseler, ne

whenever people think of the United Kingdom,

zaman Birleşik Krallık'ı düşünseler,

quite often they will think of one of these

çoğu zaman bunlardan birini düşünecekler, akıllarına

they will think of the old fashioned telephone box.

eski moda telefon kulübesi gelecek.

And there used to be lots and lots of these.

Ve eskiden bunlardan çok ama çok vardı.

All over the place.

Her yerde.

Many years ago, they used to be everywhere.

Yıllar önce her yerdeydiler.

But nowadays you don't see so many

Ama günümüzde çok fazla görmüyorsunuz

because people don't use them.

çünkü insanlar onları kullanmıyor.

I suppose if you go to London, you will see lots of these.

Sanırım Londra'ya giderseniz, bunlardan çok göreceksiniz.

But other parts of the UK, if you travel around,

Ancak Birleşik Krallık'ın diğer bölgelerinde seyahat ederseniz

you will not see many public phones anymore.

artık pek çok ankesörlü telefon görmezsiniz.

Very few people use them.

Çok az insan onları kullanır.

Here's another

İşte başka bir

photograph So this is what the actual public phone used to look like.

fotoğraf Yani gerçek ankesörlü telefon eskiden böyle görünürdü.

And there it is.

Ve işte burada.

So you can see it's quite a basic thing.

Yani bunun oldukça basit bir şey olduğunu görebilirsiniz.

You have a receiver, which is one of these,

Bunlardan biri olan bir alıcınız var

and then you have a dial.

ve sonra bir kadranınız var.

You can see the dial for dialling the number

Numarayı çevirmek için kadranı görebilirsiniz

And if you look at the bottom, you can see there are two slots.

ve en alta bakarsanız iki yuva olduğunu görebilirsiniz.

And in there, you would put your money.

Ve oraya paranı koyardın.

I remember when I was little,

Hatırlıyorum, ben küçükken,

the public phone box would take

umumi telefon kulübesi

$0.10

0,10 dolar

and $0.02 so you could actually make a phone call.

ve 0,02 dolar alırdı, böylece gerçekten bir telefon görüşmesi yapabilirdiniz.

In the 1970s

1970'lerde

for just $0.02, that's all you had to do.

sadece 0,02 $ karşılığında yapmanız gereken tek şey buydu.

And I think you would get around about 3 minutes.

Ve yaklaşık 3 dakikanızı alacağınızı düşünüyorum.

So $0.02 would give you around about 3 minutes.

Yani 0,02 dolar size yaklaşık 3 dakika verir.

On the telephone.

Telefonda.

Can you imagine that nowadays?

Bunu günümüzde hayal edebiliyor musunuz?

I think it would cost a lot more than that.

Bence bundan çok daha pahalıya mal olur.

Here is another telephone.

İşte başka bir telefon.

This is a very popular telephone that was around in the 1970s.

Bu, 1970'lerde çok popüler olan bir telefon .

Everyone,

Herkes,

especially the trendy people,

özellikle de modaya uygun insanlar,

the trendy, cool

modaya uygun, havalı

people would all have one of these phones.

insanlar bu telefonlardan birine sahip olmak isterdi.

And this particular phone was called a trim phone.

Ve bu özel telefona trim telefonu deniyordu.

T r i m trim.

Döşeme.

And this particular phone was really popular during the 1970s.

Ve bu özel telefon 1970'lerde gerçekten popülerdi .

It was a stylish phone.

Şık bir telefondu.

And many people had one of these in their house

Ve birçok insanın evinde bunlardan biri vardı

because it looked really cool and trendy

çünkü gerçekten havalı ve modaya uygun görünüyordu.

I hope you've enjoyed today's livestream.

Umarım bugünkü canlı yayını beğenmişsinizdir.

I hope it's been interesting because today we were talking all about

Umarım ilginç olmuştur çünkü bugün

making telephone calls and words and expressions

telefon görüşmeleri yapmaktan ve bununla ilgili kelime ve ifadelerden bahsediyorduk,

connected to it more

I, of course, will be back with you on Sunday.

tabii ki Pazar günü tekrar sizlerle olacağım.

I hope you will join me then on Sunday.

Umarım Pazar günü bana katılırsın.

It will be nice to see you here.

Seni burada görmek güzel olacak.

If you want to join me, not only myself, but also,

Bana katılmak isterseniz, sadece ben değil,

uh, his Lordship

Lord Hazretleri

Mr. Steve will be here as well on Sunday.

Bay Steve de Pazar günü burada olacak.

Joining us live as life can be.

Bize katılarak hayatın olabileceği gibi yaşayın.

I hope you've enjoyed today's live stream.

Umarım bugünkü canlı yayını beğenmişsinizdir.

I've been with you for one hour and 10 minutes.

1 saat 10 dakikadır seninleyim.

I hope you've enjoyed it.

Umarım eğlenmişsindir.

I will be back with you on Sunday.

Pazar günü aranızda olacağım.

Don't forget, it is the usual time.

Unutma, normal zaman.

I will put it on the screen.

ekrana koyacağım.

English addict life

İngiliz bağımlısı hayat

Sunday to PM UK

Pazar'dan PM'e İngiltere

time is when I'm here with you,

zamanı, burada sizinle birlikte olduğum zamandır,

so I hope you will join me then.

bu yüzden umarım o zaman bana katılırsınız.

Thank you.

Galu galu ten.

Teşekkür ederim.

Galu galu on. Zevk

Who says I enjoyed it.

aldığımı kim söyledi.

Thank you very much for your company.

Şirketiniz için çok teşekkür ederim.

Don't forget I am back with you on Sunday.

Pazar günü sizlerle birlikte olduğumu unutmayın.

I feel a lot better now.

Şimdi çok daha iyi hissediyorum.

I feel much better.

Çok daha iyi hissediyorum. Korkunç

I have almost recovered from my

deneyimimden neredeyse kurtuldum

horrible experience.

.

With COVID, but I do feel a lot better now.

COVID ile, ama şimdi çok daha iyi hissediyorum.

Thank you, Michael.

Teşekkürler Michael.

After several dozen minutes of show of the show, Mr.

Gösterinin birkaç düzine dakikasından sonra, Bay

Duncan has admitted that he is still young.

Duncan hala genç olduğunu itiraf etti.

Thank you very much.

Çok teşekkür ederim.

That's very kind of you to say.

Bunu söylemen çok nazik.

I do like to think that doing this is keeping me young

Bunu yapmanın beni genç ve aynı zamanda aklı başında tuttuğunu düşünmeyi seviyorum

and also sane as well,

because I do enjoy doing it, and I certainly do enjoy

çünkü bunu yapmaktan zevk alıyorum ve

spending my time with you on the live chat.

sizinle canlı sohbette vakit geçirmekten kesinlikle zevk alıyorum.

So I hope you will join me again. Soon.

Bu yüzden umarım tekrar bana katılırsın. Yakında.

This is Mr.

Bay

Duncan saying Thanks for watching today.

Duncan bugün izlediğiniz için teşekkürler diyor.

I will leave you with some of the beautiful nature and also Mr.

Size güzel doğanın bir kısmını ve ayrıca Bay

Steve and myself having some fun.

Steve ve benim biraz eğlenmemizi bırakacağım.

And then I will be back with you on Sunday from 2 p.m.

Ve sonra Pazar günü saat 14:00'ten sonra sizinle birlikte olacağım.

UK time.

İngiltere saati.

And of course, until the next time we meet here I hope you have a good week.

Ve tabii ki, bir dahaki sefere burada buluşana kadar umarım iyi bir hafta geçirirsiniz.

Have a good Saturday.

İyi cumartesiler.

And I will see you back here on Sunday.

Pazar günü burada görüşürüz.

And of course, until the next time we meet here.

Ve tabii ki, bir dahaki sefere burada buluşana kadar.

Whatever you are doing, wherever you are going, stay safe and stay happy.

Ne yapıyor olursanız olun, nereye giderseniz gidin, güvende kalın ve mutlu kalın. İnsan ırkının arasında yürürken

Keep that smile upon your face

o gülümsemeyi yüzünüzden eksik etmeyin

as you walk amongst the human race.

.

And of course, until the next time we meet here, you know what's coming next.

Ve tabii ki, bir dahaki sefere burada buluşana kadar, sonra ne olacağını biliyorsun.

Yes, you do.

Evet yaparsın.

Ta ta for now.

Şimdilik ta ta.