💋Hello Gorgeous! ☝🏽 / English Addict LIVE chat & Learning / Wed 30th March 2022 - with Mr Duncan

Oh, look outside.

Dışarıya bak.

Can you see what is going on?

Neler olduğunu görebiliyor musun?

Well, we have a lot of rain today, unfortunately,

Ne yazık ki bugün çok yağmur yağıyor

and it's also very gloomy, very cold.

ve aynı zamanda çok kasvetli, çok soğuk. Son birkaç gündür

I don't know what is happened to all of the beautiful weather we've been having

sahip olduğumuz tüm bu güzel havaya ne oldu bilmiyorum

over the last few days, but it's all suddenly disappeared.

ama hepsi birdenbire yok oldu.

Where has it gone?

Nereye gitti?

Please come back.

Lütfen geri dön.

Beautiful. Sunny weather.

Güzel. Güneşli hava.

I really miss you already.

Seni şimdiden çok özledim.

Here we go, then.

İşte başlıyoruz o zaman.

Yes, it's English addict extra.

Evet, fazladan İngiliz bağımlısı.

Look coming to your life.

Hayatına girmeye bak.

Can you believe it?

Buna inanabiliyor musun?

Some people say.

Bazı insanlar söylüyor.

They say, Mr. Duncan, we don't think you are live.

Bay Duncan, canlı olduğunuzu düşünmüyoruz diyorlar.

But yes, we are now coming live from the birthplace of the English language.

Ama evet, şimdi İngilizcenin doğduğu yerden canlı yayındayız.

Which just happens to be.

Bu sadece olur. Aman

Oh, my goodness.

tanrım.

It's England.

İngiltere.

I don't know why nothing is working today.

Bugün neden hiçbir şeyin işe yaramadığını bilmiyorum.

Well, that's embarrassing.

Bu utanç verici.

I'm pressing all the buttons, but nothing is working.

Tüm düğmelere basıyorum ama hiçbir şey çalışmıyor.

I might have to unplug something you say, and then plug it back in.

Söylediğin bir şeyin fişini çekip sonra tekrar takmam gerekebilir.

But something is something very strange is happening

Ama bugün çok tuhaf bir şey oluyor

today.

.

See, that's me now.

Bak, artık benim.

But what I really wanted

Ama gerçekten istediğim şey,

what I really wanted

gerçekten istediğim şey

was this uh.

buydu.

I'm trying to

I'm trying

to get my devices to work, but what of my devices here in

Cihazlarımı çalıştırmaya çalışıyorum ama stüdyodaki cihazlarımdan ne haber,

the studio is not working, and it's rather annoying, to be honest.

çalışmıyor ve dürüst olmak gerekirse bu oldukça can sıkıcı.

If I was honest with you.

Sana karşı dürüst olsaydım.

Hi, everybody.

Selam millet.

Shall I press this button and see what happens?

Bu düğmeye basıp ne olacağını görelim mi?

No, nothing is happening. That's good.

Hayır, hiçbir şey olmuyor. Bu iyi.

That's great.

Bu harika.

It's a great start to today's live stream. I'm.

Bugünkü canlı yayın için harika bir başlangıç. Ben.

I'm so happy that this is how it is beginning

Böyle başladığı için çok mutluyum

Just a moment.

Sadece bir an.

I'm going to try something.

Bir şey deneyeceğim.

If you hear some banging noises, it's just me smashing my computer

Bazı çarpma sesleri duyarsanız,

up to two to do D.

D yapmak için bilgisayarımı ikiye bölüyorum demektir.

Oh, I've never done this before.

Oh, bunu daha önce hiç yapmadım.

Pulling things

Şeyleri

out no.

dışarı çekmek hayır.

Maybe it will work now.

Belki şimdi işe yarar.

Let's see, shall we?

Bakalım, olur mu?

No, it's still not working.

Hayır, hala çalışmıyor.

Well, that's great.

Bu harika.

That's just that's just fantastic.

Bu sadece bu sadece harika. Stüdyomdaki

I'm so happy

that suddenly a very important piece of equipment in my studio isn't working. Hi.

çok önemli bir ekipmanın aniden çalışmamasına çok sevindim. MERHABA.

Everybody, this is Mr. Duncan.

Millet, bu Bay Duncan.

You will have to trust me.

Bana güvenmek zorunda kalacaksın.

This is Mr.

Bu Bay

Duncan. I am definitely Mr.

Duncan. Ben kesinlikle

Duncan in England.

İngiltere'deki Bay Duncan'ım.

I normally have a little thing underneath that tells you that it's Mr.

Normalde altında Bay Duncan olduğunu söyleyen küçük bir şey vardır

Duncan.

.

Wow. That's that's really strange.

Vay. Bu gerçekten garip.

I don't know why but everything seems to have gone wrong suddenly.

Neden bilmiyorum ama her şey bir anda ters gitmiş gibi.

I think I know why.

Sanırım nedenini biliyorum.

Because last week, I've just remembered.

Çünkü geçen hafta, şimdi hatırladım.

Last week, I did my live stream outside and everything was different.

Geçen hafta canlı yayınımı dışarıda yaptım ve her şey farklıydı.

So maybe that's the reason why some of my things are not working at the moment.

Belki de bu yüzden bazı şeylerim şu anda çalışmıyor.

It's very annoying.

Bu çok rahatsız edici.

It also means I won't be able to give my round of applause unless, of course, they work

Bu aynı zamanda, tabii ki, ne kadar utanç verici bir şekilde işe yaramazlarsa, alkışlarımı veremeyeceğim anlamına da geliyor

no how embarrassing.

.

Anyway, we are back together.

Her neyse, tekrar birlikteyiz.

And, yes, we have made it to the middle of another week.

Ve evet, bir haftanın daha ortasına geldik.

Oh, thank goodness for that.

Bunun için çok şükür.

Even though my equipment is not working properly,

Ekipmanım düzgün çalışmıyor olsa da,

it is Wednesday

Çarşamba günü

I have determined to get this working.

bunu çalıştırmaya karar verdim.

I really am.

Ben gerçekten.

Even if it kills me, which it might actually

Beni öldürse bile, ki aslında

I don't know what is happening.

ne olduğunu bilmiyorum.

Something very weird is going on today.

Bugün çok garip bir şey oluyor.

I don't know what is happening to my equipment.

Ekipmanıma ne olduğunu bilmiyorum. Kimse Bay Duncan demeden

It is nothing to do with my new computer before anyone says Mr.

yeni bilgisayarımla ilgisi yok

Duncan, it's your computer.

, bu sizin bilgisayarınız.

It isn't working properly, but I'm sure it is.

Düzgün çalışmıyor ama eminim öyledir.

I know what it was, though.

Ne olduğunu biliyorum ama.

I I know it is because last week I was outside.

Biliyorum çünkü geçen hafta dışarıdaydım.

I think that's the reason why.

Bence sebebi bu.

Let's just see if it works now.

Şimdi işe yarayıp yaramadığını görelim.

I better work. Who?

Çalışsam iyi olur. DSÖ?

No, it's not working.

Hayır, çalışmıyor.

How strange that is.

Bu ne kadar garip.

I can't begin to tell you how annoying that is.

Bunun ne kadar can sıkıcı olduğunu size anlatamam.

Very annoying.

Çok sinir bozucu.

In fact, it does make things today a little bit more difficult.

Aslında, bugün işleri biraz daha zorlaştırıyor.

But is it going to bother me

Ama bu

that is the view outside, by the way, for those wondering, yes,

arada dışarıdaki manzara beni rahatsız eder mi diye merak edenler için, evet

we've had so much rain today, I I'm not used to it raining.

bugün çok yağmur yağdı, alışkın değilim yağmura.

I prefer it when there is no rain, to be honest.

Dürüst olmak gerekirse yağmur yağmadığı zamanları tercih ederim.

I like it when the sun is out.

Güneş çıktığında seviyorum.

But at least we have

Ama en azından

we have the daffodils

to cheer as a on this rather gloomy day,

bu oldukça kasvetli günde neşelendirecek nergislerimiz var,

I hope you are having a good day where you are and I hope everything is okay.

umarım bulunduğunuz yerde iyi bir gün geçiriyorsunuzdur ve umarım her şey yolundadır.

Mm. Very nice.

mm. Çok güzel.

Well, that was a good start, wasn't it? Here we go. Yes.

Bu iyi bir başlangıçtı, değil mi? İşte başlıyoruz. Evet.

My name is Duncan.

Benim adım Duncan.

And yes, it is great to be with you again on Wednesday.

Ve evet, çarşamba günü yeniden sizlerle birlikte olmak çok güzel.

Now, as you may have noticed, we are coming towards the end

Şimdi, belki de fark etmişsinizdir, Mart ayının sonlarına doğru geliyoruz

of March.

.

March is about to march off into the distance,

Mart uzaklaşmak üzere

and then April will be with us

ve sonra Nisan bizimle olacak

I have something special planned for April.

Nisan için özel bir planım var.

All I'm going to say for now is I will be with you on Friday.

Şimdilik tek söyleyeceğim, Cuma günü sizlerle olacağım.

This week.

Bu hafta.

So there is a clue.

Yani bir ipucu var.

And of course, Friday is the 1st of April, April Fools Day.

Ve tabii ki Cuma, 1 Nisan, 1 Nisan Şakası Günü.

So it would seem to be quite appropriate

Bu yüzden,

that you have this April fool

with you on the 1st of April.

1 Nisan'da bu 1 Nisan şakasını yanınızda bulundurmanız oldukça uygun görünüyor.

So I will be with you on Friday, and that will be

Bu yüzden Cuma günü sizinle olacağım ve bu,

the announcement of what is happening during April.

Nisan ayında olanların duyurusu olacak.

So I will be back with you on Friday.

Bu yüzden Cuma günü sizinle birlikte olacağım.

Don't worry, I haven't forgotten about you.

Merak etme seni unutmadım.

I'm just I'm just hoping my equipment will work on Friday.

Sadece ekipmanımın cuma günü çalışacağını umuyorum.

Very strange.

Çok ilginç.

What what a strange event that was.

Bu ne garip bir olaydı.

Everything was going well.

Her şey yolunda gidiyordu.

I was relaxed.

rahattım

I was on time. Everything was going smoothly.

Zamanındaydım. Her şey sorunsuz gidiyordu.

And then what?

What happens

Ve sonra ne?

Ne olur

something in my studio does not work properly.

benim stüdyomda bir şey düzgün çalışmıyor.

I'm going to be

I'm going to be saying some very rude words later. On.

Daha sonra çok kaba sözler söyleyeceğim. Açık.

That's all I can say.

Tüm söyleyebileceğim bu.

I might have to slap my computer.

Bilgisayarımı tokatlamak zorunda kalabilirim.

I might go over to my computer and

give it a slap to teach a lesson.

Ders vermek için bilgisayarıma gidip bir tokat atabilirim. E

Hello to. Oh, my. Soon.

merhaba. Aman. Yakında.

Hello, Masood.

Merhaba Mesud.

I'm just trying to find my applause.

Sadece alkışımı bulmaya çalışıyorum.

Let's see, shall we?

Bakalım, olur mu?

Oh, we might be able to have some applause, mo soon.

Oh, yakında biraz alkış alabiliriz.

Congratulations, you all.

Tebrikler, hepiniz.

First on today's live chat

İlk olarak bugünün canlı sohbetinde

I can't believe that just worked.

işe yaradığına inanamıyorum.

I'm having to do everything the old fashioned way.

Her şeyi eski moda bir şekilde yapmak zorundayım.

So normally I have some lovely buttons that I can press in the studio.

Normalde stüdyoda basabileceğim bazı sevimli düğmelerim var .

And everything happens automatically.

Ve her şey otomatik olarak gerçekleşir.

But the problem is, it's not working.

Ama sorun şu ki, çalışmıyor.

And I don't know why.

Ve nedenini bilmiyorum.

I don't know why it's not working, but it's very annoying.

Neden çalışmıyor bilmiyorum ama çok sinir bozucu.

And so instead, I have to do everything by hand,

Bunun yerine, her şeyi elle,

by clicking, and it's very slow.

tıklayarak yapmalıyım ve bu çok yavaş.

And sometimes I can't find the things that I want to click

Ve bazen tıklamak istediğim şeyleri bulamıyorum,

so congratulations.

bu yüzden tebrikler.

Mohsen, you are first on today's live chat.

Mohsen, bugünün canlı sohbetinde birincisin.

Yes, that is a live view.

Evet, bu canlı bir görüntü.

In the garden you can see.

Bahçede görebilirsiniz. Her şeyden

Well, first of all, you can see the beautiful magnolia that is now coming out.

önce, şimdi çıkmakta olan güzel manolyayı görebilirsiniz . Bahçede

We have some beautiful purple magnolia coming out in the garden.

çok güzel mor manolyalarımız çıkıyor.

And you might also notice that it's rather windy, cold,

Ayrıca oldukça rüzgarlı, soğuk,

wet and

ıslak

and miserable.

ve sefil olduğunu da fark edebilirsiniz.

But enough about Mr. Steve.

Ama Bay Steve hakkında bu kadar yeter.

We also have who else is here?

Ayrıca burada başka kim var?

Vitesse, Zizic, oh, also

Vitesse, Zizic, oh, ayrıca benim için

a big special helping

büyük bir özel yardım

to me.

Hello, Micha.

.

Merhaba, Micha.

Nice to see you back as well. Watching in Japan.

Seni de görmek güzel. Japonya'da izliyorum.

And one of the reasons why you are here is because of the change in time.

Ve burada olmanızın nedenlerinden biri de zamanın değişmesi.

So on Sunday, we changed the clocks.

Pazar günü saatleri değiştirdik.

We went forward by one hour, which means

Bir saat ileri gittik, yani

if you are watching in Asia,

Asya'da izliyorsanız

then you will be able to watch me a little bit earlier,

beni biraz daha erken izleyebileceksiniz ki

which is nice.

bu güzel. Bir

We also have Christina.

de Christina'mız var.

We also have, oh, Luis Mendez.

Ayrıca, ah, Luis Mendez'imiz var.

Is here today

Bugün burada

and Victoria Sandro Gonzalez.

ve Victoria Sandro Gonzalez.

Also, we have Beatriz Claudia is here.

Ayrıca Beatriz Claudia da burada.

So it's Zika.

Yani bu Zika.

Fernando, that reminds me of the famous Abba song.

Fernando, bu bana ünlü Abba şarkısını hatırlattı.

Do you hear the drums?

Davulları duyuyor musun?

Fernando

Fernando

or something like that.

ya da onun gibi bir şey.

Anyway, we also have who else is here today?

Her neyse, bugün burada başka kim var?

Oh, very nice.

Oh çok güzel.

Victoria is here. As well.

Victoria burada. İlave olarak.

And also Jao Louise, London.

Ve ayrıca Jao Louise, Londra.

Oh, hello.

Oh merhaba.

Jiao Louise in London.

Londra'da Jiao Louise.

Hello, London.

Merhaba, Londra.

This is much Wenlock calling London.

Bu, Wenlock'un Londra'yı araması.

Can you hear me?

Beni duyabiliyor musun?

Am I coming through loud and clear?

Yüksek sesle ve net bir şekilde mi geliyorum?

I hope so.

Umarım.

I really do hope so.

Gerçekten öyle umuyorum.

Not just a little bit.

Sadece biraz değil.

I'm hoping a lot that you can hear me.

Beni duyabildiğini umuyorum.

So what is the weather like in London?

Peki Londra'da hava nasıl?

Is it as gloomy as it is?

Olduğu kadar kasvetli mi?

Here?

Burada?

Hello, Nevin, who is watching in Vienna.

Merhaba Viyana'da izleyen Nevin.

Very nice.

Çok güzel.

Of course, there was a famous song from the 1980s.

Tabii bir de 1980'lerden ünlü bir şarkı vardı.

This means nothing to me.

Bu benim için hiçbir şey ifade etmiyor.

Oh, Vienna.

Ah, Viyana.

Here's an interesting fact.

İşte ilginç bir gerçek.

Vienna did not make it to the top of the charts

Viyana,

when it was in the charts in the early 1980s.

1980'lerin başında listelerdeyken listelerin zirvesine çıkamadı.

It did not make it to number one.

Bir numaraya ulaşmadı.

It was kept off the top

by one particular song.

Belirli bir şarkı tarafından zirveden uzak tutuldu.

Called Shut Up or Face.

Çeneni Kapat veya Yüzleştir.

It was a song all about a mother's advice to her son.

Bir annenin oğluna öğütlerini anlatan bir şarkıydı.

What's the matter?

Sorun ne? Hiç

You got a no respect.

saygınız yok.

What do you think you do?

Ne yaptığını sanıyorsun?

What do you think?

You said it's not so bad.

Ne düşünüyorsun? O

kadar da kötü olmadığını söyledin. Daha

It's a nicer place.

güzel bir yer.

Just shut up your face.

Sadece suratını kapa.

That was the song that kept Vienna

Bu şarkı, 1980'lerin başında

by Ultra Fox from the top of the charts way back in the early 1980s.

Ultra Fox'un Viyana'sını listelerin zirvesinden uzak tutan şarkıydı .

It's true.

Bu doğru.

You can look on Wikipedia if you don't believe me.

Bana inanmıyorsan Wikipedia'ya bakabilirsin.

We also have Sash, Sash or Shaista.

Ayrıca Sash, Sash veya Shaista'mız var.

Hello, Mr. Duncan.

Merhaba, Bay Duncan.

Hello to you as well.

Sana da merhaba.

Thank you for joining me on Wednesday.

Çarşamba günü bana katıldığınız için teşekkür ederim.

We all coming towards the end of March

Hepimiz Mart ayının sonlarına doğru geliyoruz

and as I mentioned a few moments ago, during my nervous breakdown

ve biraz önce de belirttiğim gibi sinir krizi geçirdiğim bu günlerde Nisan ayında neler olup bittiğine dair

I will be with you on Friday with some news

bazı haberlerle Cuma günü sizlerle birlikte olacağım

about what is happening during the month of April.

.

And I hope you will join me for that.

Ve umarım bunun için bana katılırsın.

We have junk mail in a few moments.

Birkaç dakika içinde önemsiz postamız olacak.

I know a lot of you like to see my junk mail that comes through my letterbox

Birçoğunuzun posta kutumdan gelen gereksiz postalarımı görmekten hoşlandığını biliyorum

and yes, I have some super junk

ve evet,

mail to show you in a moment.

birazdan size gösterecek süper önemsiz postalarım var.

We also have 100 Dobby.

Ayrıca 100 Dobby'miz var.

Hello, Mr. Duncan. Please come to the Caribbean.

Merhaba, Bay Duncan. Lütfen Karayipler'e gelin. İşte

Here it is, Sunny for most of the time.

burada, çoğu zaman Sunny.

I wish I could go there.

Keşke oraya gidebilseydim.

I wish I could travel somewhere.

Keşke bir yere seyahat edebilseydim.

It would be a lovely, lovely experience, I'm sure.

Güzel, hoş bir deneyim olurdu, eminim.

Hello. Also to Florence.

Merhaba. Ayrıca Floransa'ya.

Hello. Also to.

Merhaba. ayrıca

Can I say hello to Kafka?

Kafka'ya merhaba diyebilir miyim?

Hello, Kafka.

Merhaba Kafkas.

You are a good singer.

Sen iyi bir şarkıcısın.

Are you sure about that?

Bundan emin misin?

I don't think I'm a good singer.

İyi bir şarkıcı olduğumu düşünmüyorum.

I try my best, as I always say, in this world.

Her zaman dediğim gibi bu dünyada elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum.

The only thing we can really do and the only thing we can really do

Gerçekten yapabileceğimiz ve gerçekten iyi yapabileceğimiz tek şey elimizden gelenin en

well is our best.

iyisini yapmaktır. Asla

You can never do more than that.

bundan daha fazlasını yapamazsın.

You can try.

Deneyebilirsin.

You can try to do more than your best, but you can only do your best.

Elinizden gelenin en iyisini yapmaya çalışabilirsiniz, ancak yalnızca elinizden gelenin en iyisini yapabilirsiniz.

That is the limit.

Sınır budur.

That is the the ceiling that you hit your head on

Bu,

so you can only do your best.

yalnızca elinizden gelenin en iyisini yapabilmek için kafanızı çarptığınız tavandır.

You can't do more than that.

Bundan fazlasını yapamazsın.

However much you think

Ne kadar

you might be a superhero.

süper kahraman olabileceğini düşünürsen düşün.

Even Superman can only do his best.

Süpermen bile elinden gelenin en iyisini yapabilir.

He can't do more than that.

Bundan fazlasını yapamaz.

He can't.

Yapamaz.

It's impossible.

Bu imkansız.

Hello, Palmira.

Merhaba, Palmira.

Hello to you.

Merhaba sana.

It's unusual to see Mr.

Bay

Duncan wearing a black t shirt.

Duncan'ı siyah bir tişört giyerken görmek alışılmadık bir durum.

Yes, I am in black today.

Evet bugün siyahım.

We are talking all about vanity.

Hepimiz kibirden bahsediyoruz.

Your image the way you look, the way a person appears to themselves.

Görüntünüz, nasıl göründüğünüzdür, bir kişinin kendine nasıl göründüğüdür.

Vanity, your self image.

Kibir, kendi imajın. Bundan bahsederken

Is the phrase we often use when we're talking about that.

sıklıkla kullandığımız ifadedir .

So a person's self-image.

Yani kişinin kendi imajı. Bu

So I thought today I would become very daring

yüzden bugün çok cüretkar olacağımı

and wear a colour that I very rarely

ve çok nadiren siyah giymediğim bir rengi giyeceğimi düşündüm

where I don't often wear black.

.

I will be honest with you, it isn't a colour that you see me wearing very often.

Sana karşı dürüst olacağım, beni çok sık giyerken gördüğün bir renk değil.

But today, look, I'm wearing my black t shirt

Ama bugün bakın, siyah tişörtümü giyiyorum,

they often say that black is the best colour to wear.

sık sık siyahın giyilecek en iyi renk olduğunu söylerler.

Women like to wear black men

Kadınlar siyah giymeyi sever erkeklere

always look good in black,

siyah her zaman yakışır,

maybe a black suit, maybe a lady will wear a black dress.

belki siyah bir takım elbise, belki bir bayan siyah elbise giyer.

I don't know why, but black is always

Neden bilmiyorum ama siyah her zaman

a fashionable colour, I suppose.

moda bir renk sanırım.

Hello all.

Hepinize merhaba.

So who else is here today on the live chat?

Peki bugün canlı sohbette başka kimler burada?

Alice.

Alice.

Hello, Alice.

Merhaba Alice.

Nice to see you here as well.

Seni burada görmek de güzel.

Christina said.

Christina dedi.

Do you want to slap your computer

the way that Will Smith slapped

Will Smith'in

Chris Rock during the Oscars?

Oscar'larda Chris Rock'a tokat attığı gibi bilgisayarınıza tokat atmak ister misiniz?

And maybe, maybe it might.

Ve belki, belki olabilir.

It might actually get more serious than that.

Aslında bundan daha ciddi olabilir.

I might actually get my hammer

Aslında çekicimi alabilirim

I might.

.

I might get my hammer and start smashing everything up

Çekicimi alıp Ricardo'nun söylediği her şeyi parçalamaya başlayabilirim

Ricardo says.

.

Mr. Duncan, with due respect, all due respect,

Bay Duncan, tüm saygımla, tüm saygımla,

you look thinner with that black shirt well, that's what they say.

o siyah gömlekle daha zayıf görünüyorsunuz, öyle derler.

You see, they say that

Görüyorsunuz,

black is a very flattering colour to wear because it makes you look thin.

siyahın giyilmesi çok hoş bir renk olduğunu çünkü sizi zayıf gösterdiğini söylüyorlar.

It makes you look slimmer.

Daha ince görünmenizi sağlar.

I don't know why or how or where or who or if

Neden, nasıl, nerede, kimin ya da

they had a smile on their face.

yüzlerinde bir gülümseme olup olmadığını bilmiyorum.

I don't know any of those things.

Bunların hiçbirini bilmiyorum.

But I do know one thing.

Ama bir şeyi biliyorum.

Black

Siyah,

is a colour that most people can wear for some reason.

çoğu insanın nedense giyebileceği bir renktir.

I don't know why.

Neden bilmiyorum.

Cancer, hello to cancer,

Kanser, kansere merhaba mı

or should I say cancer?

yoksa kanser mi demeliydim?

I'm saying hello to cancer.

Kansere merhaba diyorum.

Hello, Cancer.

Merhaba, Kanser. Ben

Nice to see you as well.

de seni gördüğüme sevindim.

I guess we are talking all about image today.

Sanırım bugün imajdan bahsediyoruz.

Vanity.

Kibir.

You might say that we live in an age where people

İnsanların, özellikle de bir şeyleri paylaşma şeklimizle

are more concerned

daha fazla halka açıldıkça

and more aware of the way they look,

, nasıl göründüklerine daha fazla ilgi gösterdiği ve daha fazla farkında olduğu bir çağda yaşadığımızı söyleyebilirsiniz

especially as we we become more public with the way we share things.

.

For example, we often share photographs of ourselves on Facebook

Örneğin, sık sık Facebook veya Instagram'da kendi fotoğraflarımızı paylaşıyoruz

or Instagram and I suppose

ve sanırım

it would be fair to say that many people these days like to go on to Instagram

bugünlerde pek çok insanın

to show themselves off

if you are young, if you are beautiful, if you want to show your appearance,

gençsen, güzelsen, istersen kendini göstermek için Instagram'a gitmeyi sevdiğini söylemek adil olur. Görünüşünüzü göstermek için,

if you want to display your beauty for the world to see

güzelliğinizi dünyanın görmesi için sergilemek istiyorsanız,

then maybe you will go on Instagram and post some pictures

o zaman belki Instagram'a gider ve orada da birkaç fotoğraf paylaşırsınız

on there as well.

.

Can I say hello to Popcorn?

Popcorn'a merhaba diyebilir miyim?

Hello, Popcorn?

Merhaba Patlamış Mısır?

You're probably asking Mr.

Muhtemelen Bay

Duncan, Who the hell is popcorn?

Duncan'a patlamış mısır da kim diye soruyorsunuzdur.

Well, this is popcorn.

Bu patlamış mısır.

Hello, Popcorn.

Merhaba Patlamış mısır.

This is Popcorn, the guinea pig.

Bu Popcorn, kobay.

And a few days ago I showed a picture of popcorn,

Ve birkaç gün önce bir patlamış mısır resmi gösterdim

but I couldn't remember his name, so.

ama adını hatırlayamadım, bu yüzden.

Hello, popcorn.

Merhaba, patlamış mısır.

It's so nice to see you here today smiling at me.

Bugün seni burada bana gülümserken görmek çok güzel.

Although

even though you look like a giant rat,

Dev bir fare gibi görünsen de

I'll get complaints.

şikayetler alacağım.

People are going to complain.

İnsanlar şikayet edecek.

They are going to say, Mr. Duncan, how dare you say that?

Bay Duncan, bunu söylemeye nasıl cüret edersiniz?

Popcorn looks like a giant rats.

Patlamış mısır dev bir fareye benziyor.

That is offensive to guinea pigs.

Bu kobaylar için saldırgan.

I might have to go on

TV or maybe make a special video where I.

Televizyona çıkmam ya da özel bir video çekmem gerekebilir. Dünyada izleyen

I have to apologise to all the guinea pigs watching in the world.

tüm kobaylardan özür dilemeliyim .

I have to be sincere and apologise for my

my terrible thing that I said about popcorn.

Patlamış mısır hakkında söylediğim korkunç şey için samimi olmalı ve özür dilemeliyim. Gine

The guinea pig.

domuzu.

So I've had some junk mail come through the door.

Bu yüzden kapıdan bazı gereksiz postalar aldım.

A lot of people ask, they say, Mr.

Pek çok insan soruyor, diyorlar Bay

Duncan, can we see your junk mail?

Duncan, gereksiz postalarınızı görebilir miyiz? İşte

So there it is. There is my latest junk mail.

orada. En son önemsiz postam var.

The mail that came through the door.

Kapıdan gelen posta.

In fact, most of this came through my door this morning.

Aslında, bunların çoğu bu sabah kapımdan geldi.

It all arrived this morning.

Hepsi bu sabah geldi.

So here is my first piece of junk mail.

İşte benim ilk önemsiz posta parçam.

Oh, look at this.

Şuna bak.

I like the look of this.

Bunun görünüşünü beğendim.

Do you like that?

Bunu beğendin mi?

So that that particular leaflet

Böylece bu broşür,

is advertising a type of chair,

bir tür sandalyenin,

a comfortable reclining chair.

rahat bir uzanma koltuğunun reklamını yapıyor.

I like that. I like the look of that.

Bunu sevdim. Bunun görünüşünü beğendim.

Can you see that in my studio? I think so.

Bunu stüdyomda görebiliyor musun? Bence de.

Although I have a

İçimde bir

I have a feeling that this chair might be very expensive.

his olmasına rağmen, bu sandalyenin çok pahalı olabileceğine dair bir his var.

I think this is an expensive chair,

Bunun pahalı bir sandalye olduğunu düşünüyorum

and that's why they are so desperate

ve bu yüzden

to get me to buy one.

bana bir tane almak için bu kadar çaresizler.

Let's have a look.

Bir bakalım.

Oh, yes, very lovely.

Ah, evet, çok hoş.

Yes, I like that.

Evet şunu sevdim.

I think that that is a nice chair because I can put my feet

Bence bu güzel bir sandalye çünkü ayaklarımı

on the little stool in front of me.

önümdeki küçük tabureye koyabiliyorum.

Yeah, I like that.

Evet, hoşuma gitti.

But I have a feeling that these chairs cost

Ama bu sandalyelerin çok paraya mal olduğuna dair bir his var

a lot of money, so maybe I won't be buying one.

, bu yüzden belki de bir tane almayacağım.

Actually, unfortunately, I'm

Aslında maalesef

very sorry, but I won't be buying one of your stress.

çok üzgünüm ama stresinizi satın almayacağım.

Atlas lean back chairs.

Atlas sırtlı sandalyeler.

Sorry about that.

Bunun için üzgünüm.

What else is coming through my letterbox?

Posta kutumdan başka neler geliyor?

Oh, oh.

Ah, ah.

I have a leaflet from a care home.

Bir bakım evinden bir broşürüm var.

I think they want me

Sanırım

to go into their care home,

bakım evlerine gitmemi istiyorlar

and they will take care of me when I am very old.

ve çok yaşlandığımda bana bakacaklar.

I don't know what they are thinking.

Ne düşündüklerini bilmiyorum.

I'm not old yet.

Henüz yaşlı değilim.

I know I'm approaching 60, but I'm not that old.

60'a yaklaştığımı biliyorum ama o kadar da yaşlı değilim.

I don't think I need an old people's home.

Bir huzurevine ihtiyacım olduğunu düşünmüyorum.

Just yet.

Daha şimdi.

But I received this leaflet this morning

Ama bu sabah

advertising the wonderful elderly care home.

harika yaşlı bakım evinin reklamını yapan bu broşürü aldım.

So this one is private and you have to pay to stay there.

Yani bu özel ve orada kalmak için para ödemeniz gerekiyor. İşte

So there it is.

orada. Sahip

It's called lots of lovely things that you can have you can have nice meals

olabileceğiniz, güzel yemekler yiyebileceğiniz

and you can be taken care of,

ve ilgilenilebileceğiniz

but you do have to pay a lot of money for it.

ama bunun için çok para ödemeniz gereken çok güzel şeylere denir.

So they've invited me to go along and have a look just in case I,

Bu yüzden beni,

I need some care, some extra care

biraz ilgiye, biraz daha fazla ilgiye ihtiyacım olur diye bir göz atmaya davet ettiler,

what else do we have here?

burada başka nelerimiz var?

Oh, a new dining experience is coming to Bridgnorth.

Oh, Bridgnorth'a yeni bir yemek deneyimi geliyor.

Is it really I have a feeling this won't show up because it's green,

Gerçekten yeşil olduğu için bunun ortaya çıkmayacağını hissediyorum,

but there it is, a beautiful new dining experience.

ama işte burada, güzel ve yeni bir yemek deneyimi.

We don't actually go out anymore for meals.

Aslında artık yemek için dışarı çıkmıyoruz.

So Mr.

Steve and myself, we used to go out quite a lot and have meals.

Bay

Steve ve ben, epeyce dışarı çıkar ve yemek yerdik.

We would go to a cafe or a restaurant.

Bir kafeye ya da restorana giderdik.

We would go somewhere nice and sample some delicious food.

Güzel bir yere gider ve lezzetli yemeklerin tadına bakardık.

But it seems like a long time since we last went to a restaurant.

Ama en son bir restorana gittiğimizden bu yana çok uzun zaman geçmiş gibi görünüyor.

What else do we have here?

Burada başka ne var?

Oh, okay. Then we have.

Tamam. Sonra bizde.

Oh, would I like to be a member of a golf club?

Oh, bir golf kulübünün üyesi olmak ister miydim?

I can play golf.

Golf oynayabilirim.

Wow. Let's look at that.

Vay. Şuna bir bakalım.

That looks very posh.

Bu çok şık görünüyor.

The only problem is I don't play golf.

Tek sorun golf oynamamam.

I've never played golf in my life,

Hayatımda hiç golf oynamadım,

ever.

hiç.

So am I.

Ben de öyleyim.

Who knows? I might be really good at it.

Kim bilir? Bunda gerçekten iyi olabilirim.

I don't know.

Bilmiyorum.

But this particular golf club,

Ama bu özel golf kulübü,

it is an organisation that allows you to go onto their

sahalarına çıkıp golf oynamanıza izin veren bir organizasyon

their green

and play golf.

.

Look at that.

Şuna bak.

Very nice.

Çok güzel.

Unfortunately, as I just mentioned, I don't play golf.

Ne yazık ki az önce de belirttiğim gibi golf oynamıyorum.

I can't play golf, and I definitely can't afford

Golf oynayamam ve kesinlikle

to join a golf club.

bir golf kulübüne üye olmayı göze alamam.

Finally. Oh,

Nihayet. Oh,

this is something for people who suffer from incontinence

bu idrar tutamayan insanlar için bir şey

so this this is actually for people

yani bu aslında

who get incontinence, special underwear that you can put on

idrarını tutamayan insanlar için, giyebileceğiniz özel iç çamaşırı

I am I really that old

Ben gerçekten o kadar yaşlıyım ki

I know one day it will happen.

bir gün olacağını biliyorum.

I know one day I will be walking down the road and there will be a trail

Bir gün yolda yürüyeceğimi ve arkamda bir nem izi olacağını biliyorum

of moisture behind me.

.

I know it will happen, but it's not happening just yet.

Olacağını biliyorum ama henüz olmuyor. Bu sabah

So thank you very much to my postman

for bringing all the junk mail to my house this morning.

tüm önemsiz postaları evime getirdiği için postacıma çok teşekkür ederim .

Isn't that lovely?

Bu çok hoş değil mi?

Thank you very much for that.

Bunun için çok teşekkür ederim.

We are talking about image today.

Bugün imajdan bahsediyoruz.

The image, your image.

İmaj, senin imajın.

Are you obsessed with the way you look?

Görünüşüne takıntılı mısın?

Do you often think about your appearance?

Sık sık görünüşünüzü düşünür müsünüz?

I know I do.

Biliyorum.

Sometimes I become very worried about my appearance.

Bazen görünüşüm hakkında çok endişeleniyorum.

I think sometimes that I can see

Bazen yaşımı görebildiğimi,

my my age

I can see it.

onu görebildiğimi düşünüyorum.

In the past when I was young,

Geçmişte gençken,

I was self-conscious about my body, but for different reasons.

vücudum hakkında bilinçliydim ama farklı sebeplerden dolayı.

So as you get older, maybe your your reasons

Yani yaşlandıkça

for becoming unhappy about your looks will change.

görünüşünüzden mutsuz olma nedenleriniz de değişecek belki.

So now, of course, I have old age and as we all know,

Yani artık tabii ki yaşlandım ve hepimizin bildiği gibi

as we get older, our face will start to become wrinkly.

yaşlandıkça yüzümüz kırışmaya başlayacak.

Our skin will change.

Cildimiz değişecek.

Already I can see things happening to my neck.

Şimdiden boynuma neler olduğunu görebiliyorum. Bazen boynumda

I have this strange thing that happens sometimes to my neck, especially when I'm looking

garip bir şey oluyor , özellikle de

in the mirror in the morning and I can see something just for a brief moment.

sabahları aynaya baktığımda kısa bir süreliğine bir şey görebiliyorum.

I can see something that looks different

Farklı görünen bir şey görebiliyorum,

maybe I'm cleaning my teeth or having a shave.

belki dişlerimi temizliyorum veya tıraş oluyorum.

And then for a few moments I think, what was that?

Sonra birkaç dakika düşündüm, o da neydi?

What was that on my face?

Yüzümdeki neydi?

What was that on my neck?

Boynumda ne vardı?

Something something looks different.

Bir şey bir şey farklı görünüyor.

And I know what it is.

Ve ne olduğunu biliyorum.

I'm using my beautiful looks,

Güzelliğimi kullanıyorum,

my twinkle is beginning to fade.

ışıltım solmaya başladı.

That's what I think.

Bu benim düşündüğüm şey.

Anyway, so we are talking about your self-image, vanity,

Her neyse, bugün kendi imajınızdan, gösterişinizden bahsediyoruz, bugün

something we will be talking

konuşacağımız bir şey

about today.

.

Oh, it's nice to see that Vitus is here with his jokes.

Oh, Vitus'un şakalarıyla burada olduğunu görmek güzel. Bu çılgın zamanlarda

Thank you very TASS for cheering us up

bizi neşelendirdiğiniz için TASS'a çok teşekkür ederiz

during these crazy times.

.

If you thought 2020 was bad,

2020'nin kötü geçtiğini düşündüyseniz, ben

do you know what I wish?

ne isterdim biliyor musunuz? Keşke

I wish it was 2020.

2020 olsaydı.

I really do.

Gerçekten istiyorum.

I wish we could go back to 20. 20

Keşke 20'lere geri dönebilsek.

things were so much simpler back then.

20'ler o zamanlar çok daha basitti.

When they

yes, we are

talking about image and I thought I would show you an excerpt

Evet dediklerinde,

görüntüden bahsediyoruz ve size

from one of my lessons that I did all about that actual subject.

derslerimin birinden o asıl konu hakkında yaptığım bir alıntıyı göstermeyi düşündüm.

This is a lesson all about image because today

Bu tamamen imajla ilgili bir ders çünkü bugün İngilizcede

we are talking about one particular word

belirli bir kelimeden bahsediyoruz

in the English language, and that word is

ve o kelime

vanity.

kibir.

In our day to day

Günlük

lives, image plays an important role

hayatımızda,

when we are out shopping for fresh food,

taze yiyecek için alışverişe çıktığımızda imaj önemli bir rol oynar,

we are constantly judging the image of what we are looking at.

sürekli olarak baktığımız şeyin imajını yargılarız.

A Red Apple might look better than a green one,

Bir Kırmızı Elma, yeşil bir elmadan daha iyi görünebilir,

a tomato with its stalk and the leaves

sapı ve yaprakları eklenmiş bir domates

attached may look fresh to the image

taze görünebilir,

of even the most simple thing can alter the way we see it.

en basit şey bile ona bakış açımızı değiştirebilir.

Of course, what is pleasing to one

Tabii ki, biri için hoş olan bir

person may not be so to another.

başkası için hoş olmayabilir.

This is why offering more choice to shoppers is a common one.

Bu nedenle alışveriş yapanlara daha fazla seçenek sunmak yaygın bir durumdur.

You can buy some fresh tomatoes or

Biraz taze domates alabilir veya

pick up some that have been put in a can.

konserveye konmuş domateslerden alabilirsiniz.

More choice means more customers

Daha fazla seçenek, daha fazla müşteri anlamına gelir,

we often see image as being a real thing.

imajı genellikle gerçek bir şey olarak görürüz.

The thing we look at has an image.

Baktığımız şeyin bir görüntüsü var.

It leaves an impression on us,

Bizde bir izlenim bırakır

but image can also exist in the mind.

ama görüntü de zihinde var olabilir.

We can imagine anything.

Her şeyi hayal edebiliriz.

Your imagination allows you

Hayal gücünüz,

to free

albeit in a dreamlike way.

rüya gibi de olsa özgürleşmenizi sağlar.

Creativity tends to come from this imaginary process,

Yaratıcılık bu hayali süreçten gelme eğilimindedir,

so the power of imagery is a force, for one,

bu nedenle imgelemenin gücü, ister

be it right in front of your eyes or appear in your mind.

gözünüzün önünde ister zihninizde görünsün, bir güçtür.

And there are many moments in your life

Ve hayatınızda,

where the way you look and how you show yourself to others is important.

nasıl göründüğünüzün ve kendinizi başkalarına nasıl gösterdiğinizin önemli olduğu birçok an vardır.

For example, when you are attending

Örneğin,

job interviews while looking for work,

iş ararken iş görüşmelerine gittiğinizde,

you need to make sure that the image you are

yansıttığınız imajın olumlu olduğundan emin olmanız gerekir

projecting is a positive one.

.

There is a strong belief that first impressions are the most important ones.

İlk izlenimlerin en önemlileri olduğuna dair güçlü bir inanç var.

So it is crucial to make sure that the first impression you make on the person

Bu nedenle, sonunda işvereniniz olabilecek kişi üzerinde oluşturduğunuz ilk izlenimin iyi olduğundan emin olmanız çok önemlidir

who could end up being your employer is a good one.

.

A smart and tidy appearance can go a long way

Akıllı ve düzenli bir görünüm uzun bir yol kat edebilir İngilizce'de

There is a saying

bir söz vardır

in English Beauty is only skin deep

Güzellik sadece yüzeyseldir

This means that the outward appearance of a person

Bu, bir kişinin dış görünüşünün nasıl biri

does not give a complete picture of what they are like.

olduğu hakkında tam bir resim vermediği anlamına gelir. Önemli olan

It is what lies deep down in a person's character that is important.

bir kişinin karakterinin derinliklerinde yatan şeydir .

Also, it is worth remembering that beauty

Ayrıca güzelliğin

is in the eye of the beholder.

bakanın gözünde olduğunu hatırlamakta fayda var.

What might seem attractive to one person

Bir kişiye çekici gelen bir başkasına

may be completely repugnant or repulsive

tamamen itici veya itici gelebilir

to someone else.

.

Take a look at these images.

Bu görüntülere bir göz atın.

Do they affect you in any way

Sizi herhangi bir şekilde etkilerler mi

Photographs and video playback

Fotoğraflar ve video oynatma,

allow us to relive moments from our lives

hayatımızdan bazı anları yeniden yaşamamıza

and in some cases see things that will never happen

ve bazı durumlarda bir daha asla olmayacak şeyleri görmemize olanak tanır

again.

.

To see those precious moments again

O değerli anları tekrar görmek

can have a deep impact on you.

üzerinizde derin bir etki bırakabilir.

When you take a photo or a video clip,

Bir fotoğraf veya video klip çektiğinizde,

you are capturing a moment of time so it can be cherished forever.

bir anı yakalamış olursunuz, böylece sonsuza kadar değer verilebilir.

And there it

Ve işte

was, an excerpt from one of my many lessons on YouTube,

oradaydı, YouTube'daki birçok dersimden birinden bir alıntı,

all about the image and the way you look

tamamen görüntü ve görünüşünüz

divided between

arasında bölünmüş durumda

There is definitely something

very strange going on today with my equipment.

Bugün ekipmanımda kesinlikle çok garip bir şeyler oluyor.

I will have to sort that out.

Bunu halletmem gerekecek.

But even though we have some slight technical problems,

Ama ufak tefek teknik sorunlarımız olsa da,

don't worry about it.

merak etmeyin.

Let me do the worrying.

Endişelenmeyi bırak.

Let me do the crying in the corner of the studio.

Stüdyonun köşesinde ağlamayı ben yapayım.

It's very strange.

Çok garip.

I don't know what's happening today.

Bugün ne olduğunu bilmiyorum.

I press the buttons and nothing happens.

Düğmelere basıyorum ve hiçbir şey olmuyor.

And then three things happen at the same time.

Ve sonra aynı anda üç şey oluyor.

It's typical, isn't it?

Tipik, değil mi?

Really, I suppose.

Gerçekten, sanırım.

Here we go then. Yes, it is English.

İşte başlıyoruz o zaman. Evet, İngilizce.

And today we are looking at a very interesting word.

Ve bugün çok ilginç bir kelimeye bakıyoruz.

The word is vanity.

Söz kibirdir.

Vanity. When we talk about vanity.

Kibir. Kibir hakkında konuştuğumuzda.

We are talking about one person's impression of their own.

Bir kişinin kendi izleniminden bahsediyoruz.

Image, or maybe in some cases an obsession

İmaj, ya da belki bazı durumlarda bir saplantı

or so a person can, of course,

ya da öylesine bir kişi, tabii ki,

become obsessed with their appearance.

görünüşüne takıntılı hale gelebilir.

Vanity. Words and phrases.

Kibir. Kelimeler ve deyimler.

And as you can see, we have our special guests.

Ve gördüğünüz gibi özel misafirlerimiz var.

We have Bobby.

Bobby'miz var.

Hello, Bobby.

Merhaba, Bobby.

Say hello. Hello.

Merhaba de. Merhaba.

My name is Bobby.

Benim adım Bobby.

And I am a supermodel, and I am made of plastic

Ve ben bir süper modelim ve plastikten yapılmışım, buna

that's no comment.

yorum yok.

And this over here is.

Ve bu da burada.

Oh, that's Ken. Ken.

Ah, bu Ken. Ken.

Apparently, Ken is very handsome and sexy,

Görünüşe göre, benim adım Ken olmasına rağmen Ken çok yakışıklı ve seksi

although my name is Ken, and I am very handsome and sexy.

ve ben çok yakışıklı ve seksiyim.

So they will be with us today.

Yani bugün bizimle olacaklar.

Special guests in the studio

Stüdyoda

talking about vanity words and phrases.

gösterişli sözler ve deyimler hakkında konuşan özel konuklar.

So let's get underway.

Öyleyse başlayalım.

This is a short live stream today.

Bu, bugün kısa bir canlı yayın.

Not a long one.

Uzun değil.

If you want to have a long one.

Uzun bir tane istiyorsanız.

You can join us on Sunday with Mr.

Pazar günü

Steve when we are with you for 2 hours.

2 saat sizlerle birlikte olduğumuzda Bay Steve ile bize katılabilirsiniz.

And don't forget also, I will I will be with you on Friday as well.

Ve unutmayın, Cuma günü de yanınızda olacağım.

Interesting.

İlginç.

Friday, vanity is a great word.

Cuma, kibir harika bir kelime.

Vanity refers to a person's self image.

Vanity, bir kişinin kendi imajını ifade eder.

So your vanity quite often is your own appearance.

Yani gösterişiniz genellikle kendi görünüşünüzdür.

Your thoughts, your feeling, your impression of your own appearance.

Düşünceleriniz, duygularınız, kendi görünümünüz hakkındaki izlenimleriniz.

So we often look at vanity

Bu yüzden kibire genellikle

as something that is referring to our selves,

kendimize,

our own appearance, the way we think we look.

kendi görünüşümüze, nasıl göründüğümüzü ima eden bir şey olarak bakarız.

Your self-image, as I mentioned, in the video

Kendi imajınız, biraz önce videoda bahsettiğim gibi

a few moments ago, your self-image is the way you see yourself

,

when you look in the mirror, when you walk down the road, the way you think

aynaya baktığınızda, yolda yürürken kendinizi gördüğünüz,

people see you, the people you meet every day, your friends.

insanların sizi nasıl gördüğünü düşündüğünüz, her gün tanıştığın insanlar, arkadaşların.

Maybe you are a person who has to appear

Belki de

in public and do public things like this.

toplum içine çıkması ve bunun gibi halka açık şeyler yapması gereken bir insansın.

Maybe you have to stand in front of a camera

Belki de bir kamera önünde durup

and try your best to look beautiful.

güzel görünmek için elinizden gelenin en iyisini yapmalısınız.

The attitude towards one's look.

Kişinin görünüşüne yönelik tutum. Bu

So quite often we are talking about the attitude,

yüzden çoğu zaman

the way we feel towards our own

kendi görünüşümüze karşı hissettiğimiz tavırdan, tavırdan bahsediyoruz

appearance.

.

The attention to how one looks.

Nasıl göründüğüne dikkat.

So when we talk about your own attention, we are talking

Dolayısıyla, kendi dikkatinizden bahsettiğimizde,

about your own attitude to the way you look.

görünüşünüze karşı kendi tutumunuzdan bahsediyoruz.

So not just physically, but also in appearance.

Yani sadece fiziksel olarak değil, görünüş olarak da.

So by that, the effect that we have

Böylece,

when we see ourselves, for example, in the mirror

örneğin aynada kendimizi gördüğümüzde sahip olduğumuz etki,

I mentioned a few moments ago about the shock

birkaç dakika önce

that I feel sometimes when I'm looking at myself in the mirror

aynada kendime baktığımda bazen hissettiğim şoktan bahsetmiştim

and maybe I notice something that has changed on my face.

ve belki de bir şeyi fark ediyorum. yüzümde değişti

Maybe a new wrinkle, maybe a new line.

Belki yeni bir kırışık, belki yeni bir çizgi.

Or maybe I can see that the skin on my neck is starting to change.

Ya da belki boynumdaki derinin değişmeye başladığını görebiliyorum.

It is starting to become loose.

Gevşemeye başlıyor.

We call that creeping by the way, creep.

Bu arada biz buna sürünme diyoruz, sürünme.

Your skin starts to become loose.

Cildiniz gevşemeye başlar.

It begins to creep.

Sürünmeye başlar.

The first time I saw it,

Onu ilk gördüğümde,

I almost creeped myself.

neredeyse kendimi ürkütüyordum.

So the attention to how one looks your own image

Dolayısıyla, kişinin kendi görüntünüze nasıl baktığına

to be image conscious as well.

da dikkat edin, görüntü bilincine sahip olun.

So I suppose you might think of yourself

Dolayısıyla, kendinizi

in a certain way, the way you see yourself or the way you wish

belirli bir şekilde, kendinizi nasıl gördüğünüzü veya

to project yourself to other people when you are walking down the road,

yolda yürürken, halka

when you are in a public place, if you are going somewhere special,

açık bir yerdeyken, bir yere gidiyorsanız kendinizi diğer insanlara yansıtmak istediğiniz şekilde düşünebilirsiniz. özel,

maybe you are going for a meal in a nice place, a nice restaurant

belki güzel bir yere, güzel bir restorana,

somewhere where you want to be seen

görülmek

and hopefully admired

ve takdir edilmek isteyeceğiniz bir yere yemek yemeye gidiyorsunuzdur.

Maybe you are trying to find a partner,

Belki bir eş, kız arkadaş, erkek arkadaş bulmaya çalışıyorsunuzdur.

a girlfriend, boyfriend,

You are image conscious,

so you are very aware of the clothes

you wear and also the way you appear.

giydiğiniz kıyafetlerin ve nasıl göründüğünüzün farkında.

The self awareness of one's flaws.

Kişinin kendi kusurlarının farkındalığı.

This is it.

You see, I think most people, when they look in the mirror,

Budur.

Bence çoğu insan aynaya baktıklarında

I'm sure we can all find something that doesn't look right.

eminim hepimiz doğru görünmeyen bir şeyler bulabiliriz.

Maybe something we wish we could change.

Belki de değiştirebilmeyi dilediğimiz bir şey.

I used to be obsessed with my appearance,

Görünüşüme,

one particular part of my body.

vücudumun belirli bir kısmına takıntılıydım.

I used to be very self-conscious of when I was a child.

Çocukken çok bilinçliydim.

I used to hate my Adam's apple,

Adem elmamdan nefret ederdim,

my larynx here in my neck.

gırtlağım burada, boynumda.

Because it used to stick out.

Çünkü eskiden çıkıyordu.

In fact, it still does.

Aslında, hala öyle.

It's very obvious.

Bu çok açık.

And when I was a teenager, around the ages, maybe

Ve ben ergenlik çağındayken,

maybe 13 or 14 years old, you know what happens?

belki 13 ya da 14 yaşlarındayken, ne olur biliyor musun?

We all start to become more conscious of our bodies.

Hepimiz bedenlerimiz hakkında daha bilinçli olmaya başlarız.

And I hate it my Adam's apple because I always thought it was too big.

Adem elmasından nefret ediyorum çünkü her zaman çok büyük olduğunu düşünmüşümdür.

And I still think it is, although these days

Ve bugünlerde

it doesn't bother me But when I was young, I used to hate it.

beni rahatsız etmese de hala öyle olduğunu düşünüyorum. Ama gençken, bundan nefret ederdim.

I used to dream of having an operation

to remove it or to make it less obvious.

Onu çıkarmak veya daha az belirgin hale getirmek için ameliyat olmayı hayal ederdim.

But of course, unfortunately, you can't.

Ama tabii ki, ne yazık ki, yapamazsınız.

There are no operations.

Ameliyat yok.

There is no surgery that will take away your Adam's apple.

Adem elmasını alacak bir ameliyat yok.

In fact, some men and some women

Aslında, bazı erkekler ve bazı kadınlar, büyük gırtlaklı,

like to see a man with an Adam's apple

Adem elması olan bir adamı görmekten hoşlanır

with a large larynx.

.

Some people think it's manly

Bazı insanlar

little

I don't know about that.

bunu bilmemenin erkeksi bir şey olduğunu düşünüyor.

But yes, I was often self-conscious about my body, my height.

Ama evet, genellikle vücudum ve boyum konusunda çekingendim .

I didn't like being tall.

Uzun boylu olmayı sevmiyordum.

I hated being tall at school and thin.

Okulda uzun boylu ve zayıf olmaktan nefret ediyordum.

I was very thin when I was a child.

Çocukken çok zayıftım.

So my Adam's apple, my larynx would look even larger.

Böylece adem elmam, gırtlağım daha da büyük görünürdü.

I hated it.

Ondan nefret ettim.

Vanity can also be described as narcissism.

Kibir, narsisizm olarak da tanımlanabilir.

Yes, well, I suppose so.

Evet, sanırım öyle.

If you enjoy looking at yourself

Kendinize bakmaktan hoşlanıyorsanız,

if you enjoy looking at your own reflection or your image,

kendi yansımanıza veya görüntünüze bakmaktan hoşlanıyorsanız

or maybe you you are obsessed with taking photographs

veya belki de kendinize bakmaktan hoşlanıyorsanız, kendi fotoğraflarınızı çekip

of yourself and then posting them to Instagram

Instagram'da yayınlamak konusunda takıntılıysanız,

I don't do that.

bunu yapmam.

I don't do that.

Bunu yapmam

I'm not good-Looking enough.

Yeterince yakışıklı değilim.

I'm not young and beautiful.

Ben genç ve güzel değilim.

Unfortunately, vanity can be described as narcissism.

Ne yazık ki kibir, narsisizm olarak tanımlanabilir.

A person who is obsessed with their own appearance, the way they look.

Kendi görünüşüne, nasıl göründüğüne takıntılı bir kişi .

They become obsessed with their appearance.

Görünüşlerine takıntılı hale gelirler.

We describe that person

O kişiyi

as a narcissist,

narsist olarak tanımlarız

and, of course, it comes from the ancient story.

ve bu elbette eski bir hikayeden gelir. Kendi yansımasına

Of the young youth who fell in love

âşık olan genç gencin Bu

with his reflection

That's not me, by the way.

arada bu ben değilim.

Definitely not me.

Kesinlikle ben değilim.

Definitely.

Kesinlikle. Ben

I'm pretty sure it's not me.

olmadığıma eminim.

A narcissistic person is a vain person.

Narsist bir kişi kibirli bir kişidir.

We've described them as narcissistic.

Onları narsist olarak tanımladık.

So a person who enjoys looking at their reflection.

Yani yansımasına bakmaktan zevk alan bir insan.

I often notice this nowadays with young people.

Bunu bugünlerde gençlerde sık sık fark ediyorum.

You often see young people if they if they go past

Sık sık gençleri görürsünüz,

a window of a shop, they are always looking and

bir dükkanın vitrininin önünden geçseler, sürekli bakarlar ve

they are they are adjusting their hair,

saçlarını düzeltirler,

making themselves look beautiful.

kendilerini güzel gösterirler.

I'm saying nothing about that.

Bunun hakkında hiçbir şey söylemiyorum.

Nothing

but a narcissistic person,

Narsist bir insan dışında hiçbir şey,

a vain person is narcissistic.

kibirli bir insan narsisttir.

And of course, we have another word.

Tabii bir de sözümüz var.

They're vain in which is related to vanity.

Vanity ile ilgili olan boşuna.

So to be vain is to be obsessed

Yani kendini beğenmiş olmak,

with your own appearance.

kendi görünüşüne takıntılı olmaktır.

Beauty.

Güzellik.

We often talk about beauty.

Sık sık güzellik hakkında konuşuruz.

We often talk about glamour, fashion,

Sıklıkla cazibe ve moda hakkında konuşuruz

and all of these things quite often are linked

ve tüm bunlar sıklıkla

to beauty, beauty products,

güzellikle, güzellik ürünleriyle,

fashion things that can make you look beautiful.

sizi güzel gösterecek moda şeyleriyle bağlantılıdır.

So beauty is the concept of image.

Yani güzellik, imaj kavramıdır.

The concept of what is attractive

Neyin çekici olduğu kavramının bugünlerde

I know it's controversial

tartışmalı olduğunu biliyorum

these days because over the last few years we have become more conscious

çünkü son birkaç yılda

of the way in which people look and appear

insanların

of all shapes, sizes.

her şekilden, boyuttan nasıl göründüğü ve göründüğü konusunda daha bilinçli hale geldik.

People

İnsanlar

might not be attractive, or maybe they might not be attractive

çekici olmayabilir veya

to a certain person, but they might be very attractive to someone else.

belirli bir kişiye çekici gelmeyebilir, ancak başka birine çok çekici gelebilir.

So in the past, the ideal person would be one particular thing.

Yani geçmişte, ideal insan belirli bir şey olurdu.

Slim, young, beautiful.

İnce, genç, güzel.

But these days that attitude has changed a lot.

Ancak bu günlerde bu tutum çok değişti.

And you will notice this quite often in fashion

Ve bunu modada oldukça sık fark edeceksiniz,

when you see those glossy fashion magazines,

o gösterişli moda dergilerini gördüğünüzde, o dergilerde

you will often see people of all shapes

her türden ve boyuttan insanı sık sık göreceksiniz.

and sizes in those magazine

So beauty is the concept of image.

Yani güzellik, imaj kavramıdır.

The concept of what is attractive

Neyin çekici olduğu kavramı

And there are some great expressions, by the way.

Ve bu arada bazı harika ifadeler var.

This is one of my favourites

Bu benim favorilerimden biri

Beauty is in the eye of the beholder.

Güzellik bakanın gözündedir.

So the person who is looking, the person who is observing

Yani bakan kişi, gözlemleyen kişi, bir

is the one who decides

whether something is attractive or beautiful.

şeyin çekici veya güzel olup olmadığına karar veren kişidir.

So the beholder is the one looking.

Yani bakan bakandır.

So you might see someone in a crowded room

Yani kalabalık bir odada

or whilst walking down the high street in town, you might see someone

ya da şehrin ana caddesinde yürürken birini görebilir , birinin

walking towards you and you think, oh,

size doğru geldiğini görebilir ve

that person is very beautiful.

bu kişinin çok güzel olduğunu düşünebilirsiniz.

Very beautiful, but that is what you find beautiful or attractive.

Çok güzel, ama senin güzel ya da çekici bulduğun şey bu.

It might not be attractive

Çekici gelmeyebilir

or that person might not be attractive to someone else.

veya o kişi başkasına çekici gelmeyebilir.

Beauty is in the eye of the beholder.

Güzellik bakanın gözlerindedir.

The person who sees the thing the person,

Kişiyi gören kişi,

the image in front of them.

karşısındaki görüntüdür.

So everyone has their own concept or their own idea.

Yani herkesin kendi konsepti veya kendi fikri var.

Of what is good looking, attractive or beautiful

Neyin iyi göründüğü, çekici veya güzel olduğu

Another great expression.

Başka bir harika ifade.

Beauty is only skin deep.

Güzellik sadece yüzeyseldir.

Beauty is only skin deep.

Güzellik sadece yüzeyseldir.

It is on the surface.

Yüzeyde.

It is what you see on the surface.

Yüzeyde ne görüyorsanız odur.

Beauty is

Güzellik

on the surface.

yüzeydedir.

You don't really know what a person is like.

Bir insanın nasıl biri olduğunu gerçekten bilmiyorsun.

A person might be beautiful.

Bir insan güzel olabilir.

They might be the most beautiful person in the world, but it doesn't mean that they're a nice person.

Dünyanın en güzel insanı olabilirler ama bu onların iyi bir insan olduğu anlamına gelmez.

And of course, as I mentioned earlier,

Ve tabii ki, daha önce de belirttiğim gibi,

it's all very lovely being young and beautiful bursts

genç ve güzel olmak çok güzel,

waiting just around the corner

hemen köşe başında bekleyen patlamalar

Time is waiting to take all of that away.

Zaman hepsini alıp götürmek için bekliyor.

So whatever you have underneath that beauty, your character,

Yani bu güzelliğin altında ne varsa, karakteriniz,

the way you behave, the way you treat other people,

davranış biçiminiz, diğer insanlara davranış biçiminiz,

those things will become more important later in life.

bunlar hayatın ilerleyen dönemlerinde daha önemli hale gelecek.

As your beauty starts to fade,

Güzelliğiniz solmaya başladığında,

it's a very important lesson

that many people learn too late, unfortunately.

birçok insanın maalesef çok geç öğrendiği çok önemli bir ders.

So beauty is only skin deep.

Yani güzellik sadece yüzeyseldir.

It is just on the surface.

Sadece yüzeyde.

A person that only cares about someone's

Birinin sadece görünüşüne önem veren bir kişi,

appearance can be described as shallow.

sığ olarak tanımlanabilir.

A shallow person is someone who only cares

Sığ bir insan, başka bir kişinin yalnızca görünüşüne önem veren kişidir

about the appearance of another person.

. Bu

So maybe they think they have to be beautiful.

yüzden belki de güzel olmaları gerektiğini düşünüyorlar.

They have to have a certain

Belirli bir

body shape a certain look,

vücut şekline ve belirli bir görünüme sahip olmaları gerekir

and they judge that person based

ve o kişiyi

entirely on their appearance.

tamamen dış görünüşüne göre yargılarlar.

So they don't care what the person is really like,

Yani kişinin gerçekte nasıl biri olduğu, karakteri umurlarında değil

their character, all they care about is their appearance.

, tek umursadıkları şey görünüşleri.

So maybe you meet a nice girl and she's very pleasant,

Belki hoş bir kızla tanışırsın ve o çok hoş,

very friendly, but you don't find her completely attractive

çok cana yakındır ama sen onu tamamen çekici bulmuyorsun

because you want to find the perfect person, the perfect woman.

çünkü sen mükemmel insanı, mükemmel kadını bulmak istiyorsun.

The perfect man.

Mükemmel erkek.

You keep looking. You keep searching.

Aramaya devam et. Aramaya devam et.

Where is she?

O nerede?

Where is my dream woman?

Hayalimdeki kadın nerede?

And you look

Ve bakıyorsun

and you find it very hard to find her

ve onu bulmakta çok zorlanıyorsun

because your expectations are high.

çünkü beklentilerin yüksek.

You might describe that person as shallow

O kişiyi sığ olarak tanımlayabilirsiniz.

It is important to be beautiful inside.

İçinde güzel olmak önemlidir.

I think so.

Bence de.

Now, a lot of people think it is a cliché

Şimdi, birçok insan,

to say, is it what lies beneath

the surface of a person is more important.

bir kişinin yüzeyinin altında yatanın daha önemli olduğunu söylemenin bir klişe olduğunu düşünüyor.

But as I mentioned a few moments ago, as you get older

Ama biraz önce de belirttiğim gibi, yaşlandıkça

the characteristics of a person, the way they behave, the way they treat other people

insanın özellikleri, davranışları, diğer insanlara davranışları

becomes very important.

çok önem kazanıyor.

Even in a relationship.

Bir ilişkide bile.

If you've been together for many years, you will slowly appreciate

Uzun yıllardır birlikteyseniz, aslında

more and more that person's character

o kişinin karakterini yavaş yavaş fark

more than you might realise, in fact.

ettiğinizden daha fazla takdir edeceksiniz.

So a person that only cares about someone's appearance can be described

Yani bir kişinin sadece dış görünüşüne önem veren bir kişi,

as shallow, a shallow person.

sığ, sığ bir kişi olarak tanımlanabilir.

They only judge someone by what they see on the surface.

Birini sadece yüzeyde gördüklerine göre yargılarlar.

To be self-obsessed with one's

Görünüşüne takıntılı olmak

looks is to be conceited.

kibirli olmaktır. Kendini

A conceited person.

beğenmiş kimse.

They are so proud of their appearance.

Görünüşlerinden çok gurur duyuyorlar.

They think that they they are like a god

like a Greek God or a Roman God.

Yunan Tanrısı veya Roma Tanrısı gibi bir tanrı gibi olduklarını düşünürler.

They are vain.

Onlar kibirli. Kendini

A vain person

beğenmiş bir insan

will always look at themselves in the mirror,

her zaman aynada kendine bakar

or they look for their reflection in a shop window.

ya da bir vitrinde yansımasını arar.

They always like to see themselves in some way.

Her zaman kendilerini bir şekilde görmek isterler.

They are vain, shallow.

Onlar kibirli, sığ.

And as I said earlier, narcissistic.

Ve daha önce de söylediğim gibi, narsist.

It's a great word, by the way,

Harika bir kelime bu arada

as I said earlier, narcissism is the obsession

daha önce de söylediğim gibi narsisizm

that a person has with their own appearance.

kişinin kendi görünüşüne olan takıntısıdır.

Some people feel unhappy

Bazı insanlar görünüşlerinden rahatsız olurlar

about their appearance and try to make changes to put it right

ve bunu düzeltmek için değişiklik yapmaya çalışırlar.

This is something that happens all the time right here.

Bu burada her zaman olan bir şeydir.

Can you believe it?

Buna inanabiliyor musun?

You might not believe it.

Buna inanmayabilirsin.

But here in much Wenlock, there is a place that you can go to and they will do

Ama burada Wenlock'ta gidebileceğiniz bir yer var ve

light

hafif

cosmetic surgery, cosmetic surgery on your face,

estetik ameliyatlar, yüzünüz için estetik ameliyatlar yapacaklar,

very small procedures so nothing too heavy.

çok küçük prosedürler yani çok ağır bir şey olmayacak.

So they can't change the shape of your nose or the shape of your mouth,

Yani burnunuzun şeklini veya ağzınızın şeklini değiştiremezler,

but they can use certain chemicals

ancak bazı kimyasallar kullanabilirler,

so they can inject

böylece

things into your face and

yüzünüze bir şeyler enjekte edebilirler ve

afterwards

sonrasında

you look completely different.

tamamen farklı görünürsünüz.

So young,

Çok genç,

of course, I'm talking about Botox.

tabii ki Botox'tan bahsediyorum.

Botox is something that many people have.

Botoks birçok kişinin sahip olduğu bir şeydir.

They have it

as a common procedure.

Ortak bir prosedür olarak sahipler.

They will go to a local clinic and the person will inject

Yerel bir kliniğe gidecekler ve kişi

all of this stuff into their face and it makes their skin

tüm bunları yüzüne enjekte edecek ve bu, cildinin

swell slightly.

hafifçe şişmesine neden olacak.

And by doing that, it removes the lines and the wrinkles.

Ve bunu yaparak çizgileri ve kırışıklıkları giderir.

So it is something that all people have nowadays not me.

Yani bugünlerde tüm insanların sahip olduğu bir şey, ben değil.

Before you ask, I know you are going to ask, you're going to say, Mr.

Sormadan önce, soracağınızı biliyorum Bay

Duncan, do you ever do it?

Duncan, bunu hiç yapar mısınız?

Have you ever had cosmetic surgery

Hiç estetik ameliyat oldunuz mu

have you ever had Botox injected into your face?

hiç yüzünüze botoks yaptırdınız mı?

The answer is no, definitely not.

Cevap hayır, kesinlikle hayır.

I would never have that done.

Bunu asla yapmazdım.

However, some people will and do feel unhappy

Bununla birlikte, bazı insanlar görünüşlerinden dolayı mutsuz olacaklar ve hissedecekler

about their appearance, and they will try to put it right

ve bunu düzeltmeye çalışacaklar, farklı görünmesi için

they will try to do something to make it look different.

bir şeyler yapmaya çalışacaklar .

Makeup and cosmetic products

Makyaj ve kozmetik ürünleri

are often used by both women and men.

hem kadınlar hem de erkekler tarafından sıklıkla kullanılmaktadır.

There was a time in the past

Geçmişte

when only women would wear makeup, although

sadece kadınların makyaj yaptığı bir dönem vardı, her ne kadar

I suppose technically speaking, there was a time in the past

teknik olarak konuşursam da, geçmişte

when men used to wear makeup.

erkeklerin makyaj yaptığı bir dönem vardı.

Maybe a couple of hundred years ago.

Belki birkaç yüz yıl önce.

200 years ago, maybe 300 years ago,

200 yıl önce, belki 300 yıl önce,

men were more

erkekler

worried about the way they looked at 1700s

in the 1800s,

1800'lerde,

the 1600s.

1600'lerde 1700'lere nasıl baktıklarını daha çok merak ediyorlardı.

So in the past, men did used to wear makeup

Bu yüzden geçmişte erkekler makyaj yaparlardı, yüzlerini beyazlatmak için

they would often use certain types of powder to whiten their face,

genellikle belirli türde pudra kullanırlardı

and then they would put lines on their face around their eyes or around their mouth.

ve sonra yüzlerine gözlerinin çevresine veya ağızlarının çevresine çizgiler çekerlerdi.

Or give themselves a little beauty spot.

Veya kendilerine küçük bir güzellik noktası verin.

So it did happen.

Yani oldu.

But then for many years it became unfashionable for men to wear makeup.

Ama sonra uzun yıllar erkeklerin makyaj yapması demode oldu.

And I remember growing up, if a man was wearing makeup

Ve büyürken hatırlıyorum, 1970'lerde bir adam makyaj yapsaydı

in the 1970s

a lot of people would, would judge that person

, birçok insan o kişiyi

quite harshly and unfairly.

oldukça sert ve haksız bir şekilde yargılardı.

But these days they there are cosmetics makeup

Ama bu günlerde

for both women and men, in fact.

aslında hem kadınlar hem de erkekler için kozmetik makyaj var. Size

Can I let you in on a secret Mr.

bir sır verebilir miyim Bay

Steve sometimes uses cosmetics

Steve bazen bende kozmetik kullanır

on me.

.

No, but Mr. Steve, does Mr.

Hayır, ama Bay Steve, Bay

Steve sometimes use his cosmetics

Steve bazen kozmetiklerini kullanıyor

but don't tell him.

ama ona söylemiyor mu? Sana

Don't tell him I told you.

söylediğimi ona söyleme.

Please don't say anything.

Lütfen bir şey söyleme.

But Mr.

Steve does like to put some cream on his face.

Ama Bay

Steve yüzüne biraz krem ​​sürmekten hoşlanıyor.

Some rejuvenation cream to rejuvenate

Gençleşmek için bazı gençleştirme kremleri,

is to refresh

to make the appearance look younger, to rejuvenate.

görünümü daha genç göstermek, gençleştirmek için yenilemektir.

I like that word.

Bu kelime hoşuma gitti.

Mickey is going.

Mickey gidiyor.

Good night maker.

iyi geceler yapıcı

You can watch the rest of this live stream later.

Bu canlı yayının geri kalanını daha sonra izleyebilirsiniz.

And it was really nice to have you here live once again back here.

Ve bir kez daha burada canlı yayında olman gerçekten çok güzeldi .

Thank you very much.

Çok teşekkür ederim.

So we are talking about

Yani

appearance today, vanity.

bugün görünüş hakkında konuşuyoruz, kibir.

And as I mentioned, a few moments ago.

Ve bahsettiğim gibi, birkaç dakika önce. Günümüzde görünüşünü değiştirmek isteyenlere

Plastic or cosmetic surgery is often

sıklıkla plastik veya kozmetik cerrahi uygulanmaktadır

carried out these days on those who wish to change their appearance.

.

And there are many ways of changing your appearance.

Ve görünüşünüzü değiştirmenin birçok yolu var.

You can use certain chemicals.

Belirli kimyasalları kullanabilirsiniz.

You can also

have surgery.

Ameliyat da olabilirsiniz.

And that is literally where they cut parts of your body off

Ve orası kelimenin tam anlamıyla vücudunuzun bazı kısımlarını kesip çıkardıkları yer.

Sometimes they make things smaller.

Bazen bazı şeyleri küçültürler.

Maybe you are concerned about the size of your nose

Belki burnunun büyüklüğü hakkında endişeleniyorsun

or maybe you want to make your chin

ya da belki çeneni

a little smaller

biraz daha küçültmek istiyorsun

Sometimes you want to make things larger

Bazen bazı şeyleri büyütmek istiyorsun

And that's all I'm saying about that.

Ve bu konuda söylediğim tek şey bu.

But yes, a lot of people these days do have plastic

Ama evet, bu günlerde pek çok insan plastik

surgery, cosmetic surgery,

cerrahi, estetik cerrahi yaptırıyor,

It is very common for people to go and have injections in their face.

insanların gidip yüzlerine iğne yaptırması çok yaygın.

And if you have lots of money, you can

Ve eğer çok paran varsa

you can have a new face you can have your old face removed

yeni bir yüze sahip olabilirsin eski yüzünü sildirip

and have a new one.

yenisini yaptırabilirsin.

But of course, the problem with that is it can become an obsession

Ama elbette bununla ilgili sorun, bunun bir saplantı haline gelebilmesidir.

Some people start having cosmetic surgery and then they find that they can't stop.

Bazı insanlar estetik ameliyat olmaya başlar ve sonra duramayacaklarını anlarlar.

They always want to make changes.

Her zaman değişiklik yapmak isterler.

They are never happy with the way they look.

Görünüşlerinden asla memnun değiller.

So it can be something that becomes

Yani

a problem or an issue.

bir sorun veya sorun haline gelen bir şey olabilir.

It's also very dangerous as well,

Aynı zamanda çok tehlikelidir

because every time you have an operation

çünkü her ameliyat olduğunuzda

or you have anaesthetic, it can cause damage.

veya anestezi aldığınızda hasara neden olabilir.

It is always a good thing not to have too many operations in your life,

Hayatınızda çok fazla operasyon geçirmemek her zaman iyidir,

especially if it's unnecessary.

özellikle de gereksizse.

Most.

And says Michael Jackson.

En.

Ve Michael Jackson diyor.

Well, I suppose when we think about plastic surgery,

Estetik cerrahi deyince

there are many people we think of.

aklımıza pek çok insan geliyor sanırım.

But I would imagine at the top of the list

Ama listenin başında kozmetik cerrahi plastik

is Michael Jackson, well known for his

cerrahisiyle tanınan Michael Jackson olduğunu tahmin ediyorum

cosmetic surgery plastic surgery.

.

Also, I suppose more recently there are other celebrities

Ayrıca sanırım son zamanlarda estetik yaptıran başka ünlüler de var

who have had plastic surgery.

. Sanırım

They've had parts of their face changed,

yüzlerinin bir kısmı değişti

I suppose.

.

Barry Manilow.

Barry Manilow.

Has anyone seen Barry Manilow?

Barry Manilow'u gören oldu mu?

These days?

Bugünlerde?

He has had too much plastic surgery.

Çok fazla estetik ameliyat geçirdi.

He actually looks

Aslında

like a doll.

bir oyuncak bebeğe benziyor.

He looks a little bit like he looks a little bit like Ken.

Biraz Ken'e benziyor gibi görünüyor .

In fact.

Aslında.

And that's what happens if you have too much plastic surgery.

Ve çok fazla estetik ameliyat olursan böyle olur.

If you have too much cosmetic surgery,

Çok fazla estetik operasyon geçirirseniz,

you actually start to look more.

aslında daha fazla görünmeye başlarsınız.

Well, a natural

Doğal olarak

you are trying to rejuvenate yourself.

kendinizi yenilemeye çalışıyorsunuz.

You want to return back to your youthful looks.

Genç görünümünüze geri dönmek istiyorsunuz.

But quite often you end up

Ancak çoğu zaman,

looking worse than you did before, especially if you do it too much.

özellikle de bunu çok fazla yaparsanız, eskisinden daha kötü görünürsünüz.

Tom Sellers says Rod Stewart Yes, I believe so.

Tom Sellers, Rod Stewart'ın evet, öyle olduğuna inanıyorum diyor. Bence

I think you're right.

haklısın.

I think Rod Stewart has had some plastic surgery as well.

Sanırım Rod Stewart da estetik ameliyat geçirdi.

What about me?

Ya ben?

Do you think I need any plastic surgery?

Sizce herhangi bir estetik operasyona ihtiyacım var mı?

Do I need some cosmetic surgery?

Estetik ameliyata ihtiyacım var mı?

Maybe here.

Belki burada.

Maybe underneath here.

Belki burada aşağıda.

Maybe around here.

Belki buralarda.

I don't know.

Bilmiyorum.

Hello to Norah.

Norah'a merhaba.

Damn.

Lanet etmek.

A new face.

Yeni bir yüz.

I don't know why I'm laughing.

Neden güldüğümü bilmiyorum.

Well, why are you laughing?

Neden gülüyorsun?

I thought I would have a little laugh there.

Orada biraz güleyim dedim.

I hope you don't mind.

Umarım sakıncası yoktur.

Yes. Lots of celebrities these days.

Evet. Bu aralar pek çok ünlü var.

Who else has had plastic surgery?

Başka kimler estetik ameliyat oldu? Estetik yaptıran

Can you think of any other celebrities

başka ünlüler aklınıza geliyor mu

who have had plastic surgery?

?

I can think of maybe two more.

Belki iki tane daha düşünebilirim.

But sometimes what happens?

Ama bazen ne olur?

People say that they've had plastic surgery, but they haven't.

İnsanlar estetik yaptırdıklarını söylüyorlar ama yaptırmadılar.

So you do have to be careful

Bu yüzden dikkatli olmalısınız

but there are lots of people now having plastic surgery

ama şu anda estetik ameliyat olan birçok insan var.

I'm not quite sure what's going on here, but they go

Burada neler olup bittiğinden tam olarak emin değilim, ancak

if you write a certain word on the live

canlı sohbette belirli bir kelimeyi

chat, lots and lots of times, it actually makes no difference.

defalarca yazarsanız giderler, aslında fark etmez.

It doesn't change anything.

Bu hiçbir şeyi değiştirmez.

Because I can just delete the music.

Çünkü müziği silebilirim.

So it's pretty pointless, really, isn't it?

Yani gerçekten çok anlamsız, değil mi?

There you go. You see, it's so easy.

İşte gidiyorsun. Görüyorsun, bu çok kolay.

It's so easy to get rid of you.

Senden kurtulmak çok kolay.

I have the power

Güç bende var

This is so easy.

Bu çok kolay.

It's very easy.

Bu çok kolay.

I could do this all day, but either way,

Bunu bütün gün yapabilirim ama her halükarda

I can't do this all day.

bunu bütün gün yapamam.

Do you see?

Görüyor musun?

I can do it all day.

Bütün gün yapabilirim.

And then later, where my live stream is playback.

Ve daha sonra, canlı akışımın oynatıldığı yer.

All of your messages will be gone

Tüm mesajların

to two to do to doo

doo doo doo doo doo doo doo doo yapmak için ikiye gidecek,

doo doo doo doo doo doo doo

I could just do this all day.

bunu bütün gün yapabilirim.

Plastic surgery.

Estetik cerrahi.

I am thinking of having plastic surgery.

Estetik ameliyat olmayı düşünüyorum.

I'm not going to tell you where, but it is on a certain part of my body.

Nerede olduğunu söylemeyeceğim ama vücudumun belli bir yerinde.

Hello, Florence. What is happening?

Merhaba, Floransa. Ne oluyor?

Oh, is back again.

Ah, tekrar geri döndü.

I don't know where my moderators are.

Moderatörlerimin nerede olduğunu bilmiyorum.

How their moderators.

Moderatörleri nasıl.

If moderators would mind doing something for me, it would be very nice.

Moderatörler benim için bir şeyler yapabilirlerse çok güzel olur.

The easy.

kolay.

I would imagine this is automatic.

Bunun otomatik olduğunu hayal ediyorum.

I would imagine

I can do this all day.

Bunu bütün gün yapabileceğimi hayal ederdim.

It's not a problem.

Problem değil.

I would imagine

this is a new thing that happens on YouTube.

Bunun YouTube'da olan yeni bir şey olduğunu hayal ediyorum.

That's better.

Thank you very much, moderators, for doing your your duty there.

Bu daha iyi. Sayın

moderatörler, görevinizi orada yaptığınız için çok teşekkür ederiz .

That's very nice of you.

Çok naziksin. Bu arada,

There is a way of getting rid of this person, by the way.

bu kişiden kurtulmanın bir yolu var .

It's very easy to do.

Yapması çok kolay.

Let me just make a little change

Küçük bir değişiklik yapmama izin verin

and there

ve işte

that should do it.

bunu yapması gerekir.

That should get rid of that person.

Bu, o kişiden kurtulmalı.

Oh, yes.

Oh evet.

I think I've just got rid of that person.

Sanırım az önce o kişiden kurtuldum.

That's nice. Very nice.

Bu güzel. Çok güzel.

It's okay.

Sorun değil.

Now, I have just changed my live stream to subscribers only.

Şimdi, canlı akışımı yalnızca aboneler olarak değiştirdim.

And look at that.

Ve şuna bak. Gitti

He's gone

he's gone.

gitti.

Thank you, Norah, for your messages there.

Mesajların için teşekkürler Norah.

And yes, I'm still here. I haven't gone anywhere.

Ve evet, hala buradayım. Hiçbir yere gitmedim.

One of the wonderful things about doing this for 15 years

15 yıldır bu işi yapmanın harika yanlarından biri,

is that stuff like that doesn't bother me.

bunun gibi şeylerin beni rahatsız etmemesi.

Sara Nice.

Sara Güzel.

Finally, before I do go, the is connected to one's appearance

Son olarak, gitmeden önce, kadın ve erkek arasındaki kişinin görünüşü veya benzeri ile bağlantılıdır

or similar between

women and men.

.

The worries connected between women and men.

Kadın ve erkek arasında birbirine bağlanan endişeler.

About their appearance tend to be the same.

Görünümleri hakkında aynı olma eğilimindedir.

I can name five things that people often worry about

İnsanların genellikle kiloları hakkında sıklıkla endişe duydukları beş şeyi adlandırabilirim,

their weight

quite often their skin.

sıklıkla ciltleri.

I think men and women these days worry about their skin.

Bence bu günlerde erkekler ve kadınlar ciltleri için endişeleniyorlar.

Is my skin soft?

Cildim yumuşak mı?

Is it smooth? Is it wrinkly.

Pürüzsüz mü? Kırışık mı

Is it dry?

kuru mu?

Is it too greasy?

Çok yağlı mı?

So I think a lot of people do obsess

Bu yüzden birçok insanın takıntılı olduğunu düşünüyorum

and they do become quite obsessed with their skin.

ve ciltlerine oldukça takıntılı hale geliyorlar.

Hair.

Saç.

What about hair?

Peki ya saç? Vücudunuzda

You can have too much hair

çok fazla kıl olabilir

on your body or maybe you don't have enough hair

veya kafanızda yeterince saç olmayabilir

on your head.

.

A lot of men suffer from hair loss.

Birçok erkek saç dökülmesinden muzdariptir.

They go bald.

Kel olurlar.

I'm not saying who,

Kim olduğunu söylemiyorum

but they do

ama söylüyorlar

And yes,

I suppose sometimes women can also lose their hair as well for certain reasons.

Ve evet,

sanırım bazen kadınlar da belli sebeplerden dolayı saçlarını kaybedebiliyor.

Maybe because they are they have an illness, or maybe there are certain things

Belki de bir hastalıkları olduğu için ya da belki de

that can affect the hair on your head.

kafanızdaki tüyleri etkileyebilecek bazı şeyler vardır.

I'm not saying anything else.

Başka bir şey söylemiyorum.

I don't want to get my face slapped.

Yüzüme tokat yemek istemiyorum.

Lady Diana from

İngiltere'den Leydi Diana

the UK was a woman so beautiful, both inside and outside.

hem içi hem de dışı çok güzel bir kadındı. Kendini

She had no vanity.

beğenmişliği yoktu. Kendini

She was not a vain person.

beğenmiş biri değildi.

She was a nice person.

O iyi bir insandı.

It is a shame that she died at an early age.

erken yaşta ölmesi üzücü.

Yes, you are right.

Evet haklısın.

I like Princess Diana.

Prenses Diana'yı severim.

And one of the things I hate nowadays I dislike

Ve bugünlerde sevmediğim şeylerden biri de

is the way

here in England and I suppose in the UK,

İngiltere'de ve sanırım Birleşik Krallık'ta

we are constantly being forced to accept people

sürekli insanları

as the new Diana

yeni Diana olarak kabul etmeye zorlanıyoruz.

Sorry about that.

Bunun için üzgünüm.

I had to have a little cough.

Biraz öksürmek zorunda kaldım.

So yes, I think nowadays.

Yani evet, bugünlerde düşünüyorum.

So when we think of Kate

Kate

and Meghan,

ve Meghan'ı düşündüğümüzde,

so they are often talked about as if they are in the new the new Princess Diana's.

onlardan sık sık yeni Prenses Diana'nın içindeymiş gibi bahsedilir.

But to be honest with you, I think Princess Diana

Ama sana karşı dürüst olmak gerekirse, bence Prenses Diana

was quite unique for many reasons.

birçok nedenden dolayı oldukça eşsizdi.

The way she behaved, the way she looked,

Davranışları, görünüşü

and I suppose also her compassion as well.

ve sanırım şefkati de.

So she was always very willing to to talk about things

Bu yüzden yıllar önce konuşulması çok zor olan şeyler hakkında konuşmaya her zaman çok istekliydi

that were very difficult to talk about many years ago.

.

Christina says,

Christina,

I think the obsession with one's own appearance might be insecurity.

Bence kişinin kendi görünüşüne olan takıntısı güvensizlik olabilir, diyor.

Yes, I think so.

Evet bencede.

Well, I think it would be fair to say that many people are insecure

Pek çok insanın

about their appearance the way they look.

görünüşleri ve görünüşleri konusunda güvensiz olduklarını söylemenin adil olacağını düşünüyorum.

So it would be very difficult for anyone to look in the mirror

Bu yüzden aynaya bakıp

and say they feel comfortable with everything,

her şeyden rahatım,

that they have their whole appearance.

bütün görünüşümü aldım diyen biri için çok zor olurdu.

So I think so. I think there is always something

Ben de öyle düşünüyorum. Her zaman

that a person might be

bir insanın

unhappy with a certain type of.

belirli bir türden mutsuz olabileceği bir şey olduğunu düşünüyorum.

I suppose these days we talk about neurosis, neurosis,

Sanırım bugünlerde nevrozdan bahsediyoruz, nevrozdan.

So a person's neurosis

Yani insanın nevrozunu

is the thing they can't stop thinking about.

düşünmeden edemiyor.

And quite often people do become obsessed

Ve çoğu zaman insanlar

with certain things in their life, especially their own appearance.

hayatlarındaki belirli şeylere, özellikle de kendi görünüşlerine takıntılı hale gelirler.

I know in the past I have in my teenage years, I was so awkward.

Geçmişte gençlik yıllarımda yaşadığımı biliyorum, çok gariptim.

I don't know about you, but I know that

Seni bilmem ama ben

when I was a teenager, I was really,

gençken

really self-conscious about the way I looked.

görünüşüm konusunda gerçekten çok çekingen olduğumu biliyorum.

So that was today's topic.

Demek bugünün konusu buydu.

Today's topic was all about vanity and words.

Bugünün konusu tamamen gösteriş ve sözler üzerineydi.

Thank you very much, Barbie.

Barbie'ye çok teşekkür ederim.

And thank you very much, Ken, for joining me as well.

Ve bana katıldığın için çok teşekkür ederim Ken.

Oh, more Sienna,

Oh, daha fazla Sienna,

more Sienna

daha fazla Sienna

share.

paylaşımı.

I think it would be fair to say that Cher is now

Bence Cher'in

less less of a of a person she was years ago.

yıllar önce olduğundan daha az insan olduğunu söylemek adil olur.

I think Cher has had a lot of plastic surgery

Sanırım Cher çok fazla estetik ameliyat geçirdi

I think so.

.

Yes. In fact,

Evet. Aslında,

I think Cher was one of the first celebrities,

Cher'in

female celebrities to start having lots and lots of cosmetic surgery.

çok ama çok sayıda estetik ameliyat olmaya başlayan ilk ünlülerden, kadın ünlülerden biri olduğunu düşünüyorum.

So I think at the time when she started having

Bence

plastic surgery, I think it was it was still quite a new thing.

estetik ameliyat olmaya başladığında, bence bu hala oldukça yeni bir şeydi.

So I think I always think of Cher when I think of that

Bu yüzden

Tom asks, what surgery are you thinking of having?

Tom'un ne ameliyatı olmayı düşünüyorsun diye sorduğunu düşündüğümde hep Cher'i düşünüyorum.

I would like to have

a little bit of laser surgery,

Biraz lazer ameliyatı olmak istiyorum,

nothing too drastic, but just just little things.

çok sert bir şey değil, sadece küçük şeyler.

And sometimes it's the small things that you become obsessed with.

Ve bazen takıntılı hale geldiğin şey küçük şeylerdir.

So I don't really care too much about my general appearance.

Bu yüzden genel görünüşüm pek umurumda değil.

I don't worry too much about it now because I know I'm getting older and there's nothing I can do about it.

Artık bunun için çok fazla endişelenmiyorum çünkü yaşlandığımı ve bu konuda yapabileceğim hiçbir şey olmadığını biliyorum.

But I suppose a little bit of a little bit of laser surgery

Ama sanırım burada biraz lazer ameliyatı

here in their spots

or maybe those horrible little things that you get on your body sometimes.

ya da bazen vücudunuza aldığınız o korkunç küçük şeyler .

I don't know if you get them, but they're like little tags, little skin tags,

Alır mısın bilmiyorum ama küçük etiketler gibiler, küçük deri etiketleri gibiler

and I've got two or three on my body and I don't know why I have them,

ve vücudumda iki veya üç tane var ve neden bende olduklarını bilmiyorum

but apparently as you get older, you can get them

ama görünüşe göre sen yaşlandıkça , onları alabilirsin

but they're very annoying, really annoying.

ama çok can sıkıcı, gerçekten can sıkıcı.

They normally appear round your arms or maybe round your

Normalde kollarınızın çevresinde görünürler veya belki de

your lower or upper chest you can get them.

alt veya üst göğsünüzün çevresinde onları alabilirsiniz.

But I've got, I've got three of them and I'm really annoying in the morning and I see them every day.

Ama bende var, bende üç tane var ve sabahları gerçekten sinir oluyorum ve onları her gün görüyorum.

And I think to myself, I would love

Ve kendi kendime düşünüyorum,

to have those removed because they really annoy me.

bunların çıkarılmasını çok isterim çünkü beni gerçekten rahatsız ediyorlar.

So these days, it isn't the big things that I worry about.

Yani bu günlerde endişelendiğim şey büyük şeyler değil.

It's actually quite often the small things,

Aslında bunlar genellikle küçük şeyler,

the small imperfections

küçük kusurlar

or the things that have changed

veya

over the past few years.

son birkaç yılda değişen şeylerdir.

And as you get older, lots of things do change.

Ve yaşlandıkça birçok şey değişir.

They do

hello to oh, Dora.

Oh, Dora'ya merhaba diyorlar.

Dora Singer, thank you very much for your lovely message.

Dora Singer, güzel mesajınız için çok teşekkür ederim.

Tom says, I am also

Tom, "Ben de

in England, mate, and I know in English, God.

İngiltere'deyim dostum ve İngilizce biliyorum, Tanrı" diyor.

And when I see you on yes, right behind me that is my garden.

Ve seni evette gördüğümde, tam arkamda orası benim bahçem.

In fact, I can show you another view as well.

Aslında size başka bir manzara da gösterebilirim. Canlı olan mesafeye bakan

There is another view of my garden

bahçemin bir başka görüntüsü daha var

looking into the distance

that is alive.

.

You outside.

Dışarıdasın.

Would you like to see my daffodils?

Nergislerimi görmek ister misin?

I have my daffodils as well.

Benim de nergislerim var.

Oh, oh.

Ah, ah.

So my daffodils looking very nice at the moment,

Yani şu an dışarıda

even though everything at the moment is a little gloomy outside.

her şey biraz kasvetli olsa da nergislerim şu an çok güzel görünüyor.

But I will try to cheer you up as best as I can.

Ama elimden geldiğince seni neşelendirmeye çalışacağım.

I hope you've enjoyed today's live stream.

Umarım bugünkü canlı yayını beğenmişsinizdir.

I will be going in a few moments.

Birkaç dakika sonra gideceğim.

Claudia?

Claudia mı?

Yes, Claudia, you are right.

Evet, Claudia, haklısın.

Quite often after a person has had cosmetic surgery,

Çoğu zaman, bir kişi estetik ameliyat geçirdikten sonra,

they often look worse than they did before.

genellikle eskisinden daha kötü görünür. Bence

I think you're right.

haklısın.

What about teeth?

Peki ya dişler?

I didn't mention teeth.

Dişlerden bahsetmedim.

One of the things that a person can be obsessed with or about

Bir insanın takıntılı olabileceği ya

or maybe they feel insecure about,

da hakkında güvensiz hissedebileceği şeylerden biri de

of course, are their teeth as well.

elbette dişleridir.

As you get older, your teeth might become discoloured,

Yaşlandıkça dişlerinizin rengi değişebilir,

they might turn yellow, or maybe they start

sararabilir veya belki de

to fall out.

dökülmeye başlayabilir.

They become rotten.

Çürük hale gelirler.

And fall out.

Ve düşmek

So I suppose one of the things

Bu yüzden

both men and women can become worried about

hem erkeklerin hem de kadınların

with their appearance of course, is teeth as well.

görünüşleriyle ilgili endişelenebilecekleri şeylerden biri de elbette dişlerdir.

Hair and teeth.

Saç ve dişler.

So if I had the choice between having my hair

Bu yüzden, eğer saçlarımı

grow back

tekrar uzatmak

and losing my teeth

ile dişlerimi kaybetmek arasında bir seçimim olsaydı,

I would prefer to be the way I am now, to be honest.

dürüst olmak gerekirse şu an olduğum gibi olmayı tercih ederdim.

So I like to have my teeth, but I don't care about losing my hair.

Yani dişlerimin olmasını seviyorum ama saçlarımı kaybetmek umurumda değil.

So I would I would prefer to have my teeth

Bu yüzden saçlarımdansa dişlerimi tercih ederdim

than my hair, and that's what I have.

ve sahip olduğum şey de bu.

So even though I have lost some of my hair over the years,

Bu yüzden yıllar içinde saçlarımın bir kısmını kaybetmiş olsam da

I still have all of my teeth.

dişlerimin tamamı hala duruyor.

So I feel quite pleased about that, to be honest.

Bu yüzden dürüst olmak gerekirse bundan oldukça memnunum.

Some people might have big teeth.

Bazı insanların büyük dişleri olabilir.

Oh, I suppose you could have your teeth

Oh, sanırım dişlerini

changed or made smaller

değiştirebilirsin ya da küçültebilirsin

or maybe you can have cosmetic surgery

ya da

on your teeth to make them white.

belki dişlerini beyazlatmak için estetik ameliyat yaptırabilirsin.

But of course, sometimes it is possible to have your teeth too white

Ama tabii ki bazen dişlerinizin çok beyaz olması da mümkün.

Have you seen some celebrities when they're on TV?

Televizyonda çıkan ünlüleri gördünüz mü?

Their teeth are too white.

Dişleri çok beyazdır.

It looks very strange. I think so.

Çok garip görünüyor. Bence de.

I will be going in a few moments.

Birkaç dakika sonra gideceğim.

But don't forget I am back on Friday

Ama unutmayın,

April, the first

ilk

April Fools Day.

Nisan Şakası Günü olan Nisan Cuma günü geri döndüm.

And I know what you're going to say before you say it.

Ve daha söylemeden ne söyleyeceğini biliyorum.

Mr. Duncan, that's a very suitable day for you to be here on April

Bay Duncan, 1 Nisan'da burada olmanız için çok uygun bir gün

Fools Day because you are a bit of an April fool.

çünkü siz biraz 1 Nisan aptalısınız.

Thank you very much.

Çok teşekkür ederim.

Claudia says, yes, you can have braces on your teeth.

Claudia, evet, dişlerine tel takabilirsin diyor.

So if your teeth are coming out too far, like this,

Yani dişleriniz çok fazla çıkıyorsa, bunun gibi, diş

you could have braces,

telleriniz olabilir,

you can have something fitted to your teeth and they will push them back into place.

dişlerinize bir şey taktırabilirsiniz ve bunlar onları tekrar yerlerine iter.

You are right

haklısın

Thank you very much.

çok teşekkür ederim

Thank you very much.

Çok teşekkür ederim.

Oh, hello. OIM all him.

Oh merhaba. Hepsini OIM.

I see.

Anlıyorum. Ya da

Or him or him. Is actually

o ya da o. Aslında

using a different name today.

bugün farklı bir isim kullanıyor.

I'm okay.

İyiyim.

OIM is now red. Red

OIM artık kırmızı. Red

I don't know why you changed your name,

Adını neden değiştirdiğini bilmiyorum

but I did like your name before.

ama adını daha önce beğenmiştim.

I like your name because it says wah wah

İsmini seviyorum çünkü

backwards.

geriye doğru wah wah yazıyor.

I do like that.

Bundan hoşlanıyorum.

Thank you very much for your company.

Şirketiniz için çok teşekkür ederim.

I am going in a few moments, and I'm sure you have things that you want to

Birazdan gideceğim ve eminim sizin de

do as well around your house and in your life.

evinizde ve hayatınızda yapmak istediğiniz şeyler vardır.

I'm back on Friday. Friday.

Cuma günü döndüm. Cuma.

2 p.m.

öğleden sonra 2

UK time.

İngiltere saati.

The same time and I will give you all the details

Aynı zamanda, size

of what is happening during April.

Nisan ayında olanların tüm ayrıntılarını vereceğim.

All will be revealed on Friday.

Her şey Cuma günü açıklanacak.

I am going to try and get my computer working.

Bilgisayarımı çalıştırmaya çalışacağım.

Well, I don't think it is my computer.

Bunun benim bilgisayarım olduğunu sanmıyorum.

I think it is actually this.

Bence aslında bu.

You've never seen this before.

Bunu daha önce hiç görmedin.

So this is the device that I use

Bu,

to to make things work on my computer.

bilgisayarımda işlerin yürümesini sağlamak için kullandığım aygıt.

But today it is not working for some reason.

Ama bugün nedense çalışmıyor.

So I am now going to try and sort that out

Şimdi bunu halletmeye çalışacağım

and I will let you carry on with the rest of your day.

ve günün geri kalanına devam etmene izin vereceğim.

Thank you very much.

Çok teşekkür ederim.

Thank you very much for joining me today.

Bugün bana katıldığınız için çok teşekkür ederim.

Thank you very much. Thank you, Alice.

Çok teşekkür ederim. Teşekkürler Alice.

Thank you.

And to thank you, Vitesse.

Teşekkür ederim.

Ve sana teşekkür etmek için, Vitesse.

Thank you very much.

Çok teşekkür ederim.

Also to Louis Mendez.

Ayrıca Louis Mendez'e.

Thank you.

See you on Friday.

Teşekkür ederim.

Cuma günü görüşürüz.

2 p.m. UK. Time is when I'm back.

öğleden sonra 2 İngiltere Döndüğüm zaman.

And I hope you will enjoy the rest of your week.

Ve umarım haftanın geri kalanında eğlenirsin. Tekrar

I will say it again.

soyleyecegim.

Just say you remember Friday the 1st of April.

Sadece 1 Nisan Cuma gününü hatırladığını söyle.

I will be with you from 2 p.m.

14:00'dan itibaren yanınızdayım.

UK time

İngiltere saati

and you will find out

ve

what is happening during the month of April.

Nisan ayı boyunca neler olduğunu öğreneceksiniz.

Here on my YouTube channel.

YouTube kanalımda burada.

That's all I am saying for now.

Şimdilik söyleyeceklerim bu kadar.

I won't give too much away.

Fazla bir şey vermeyeceğim.

Thank you very much for your company.

Şirketiniz için çok teşekkür ederim.

See you later.

Sonra görüşürüz.

Thank you, Florence. Thank you, Marsha.

Teşekkürler, Floransa. Teşekkürler Marsha.

Thank you.

Teşekkür ederim.

Norah.

Norah.

And I will see you again very soon.

Ve seni çok yakında tekrar göreceğim.

This is Mr.

Bu

Duncan, in the birthplace of the English language,

, İngiliz dilinin doğum yeri olan,

which is, of course, England.

tabii ki İngiltere'de yaşayan Bay Duncan.

Saying, Thank you for watching. See you soon. Take care.

İzlediğiniz için teşekkürler. Yakında görüşürüz. Dikkatli ol.

Enjoy the rest of your Wednesday.

Çarşamba gününüzün geri kalanının tadını çıkarın.

And of course, until the next time we meet here together.

Ve tabii ki, bir dahaki sefere burada buluşana kadar.

You know what's coming next.

Sırada ne olduğunu biliyorsun.

Yes, you do...

Evet,

ta ta for now.

şimdilik... ta ta yapıyorsun.

I'm a big boy now.

Ben artık büyük bir çocuğum.