"Obey me!" "I'm in charge" Control words and phrases - English Addict EXTRA - LIVE Chat + Lesson

Do you like English?

İngilizceyi sever misin?

Do you love the English language?

İngilizce dilini seviyor musun?

Then I have a feeling that you are in the right place.

O zaman doğru yerde olduğunuzu hissediyorum.

Here we are.

Buradayız.

We are back together again on a rather strange day.

Oldukça garip bir günde yeniden birlikteyiz.

We have sunshine.

Güneş ışığımız var.

We also have showers as well,

Ayrıca

some of which we might actually see during today's live stream.

bazılarını bugünkü canlı yayında görebileceğimiz sağanaklar da var .

Yes, we are back together.

Evet, tekrar birlikteyiz.

English addict is once more on YouTube.

İngiliz bağımlısı bir kez daha YouTube'da.

Life as live can be from the birthplace of the English language,

Canlı olarak hayat, İngiliz dilinin doğum yerinden olabilir,

which just happens to be, Oh my goodness, I don't believe it.

ki bu sadece olur, Aman Tanrım, buna inanmıyorum.

It is England. Mm.

İngiltere'dir. mm. İşte

Oh, there you are.

buradasın.

Hi, everybody. This is Mr. Duncan in England.

Selam millet. Ben İngiltere'den Bay Duncan.

How are you today?

Bugün nasılsın? İyi misin

Are you okay? I hope so.

? Umarım.

Are you feeling happy today?

Bugün mutlu hissediyor musun?

I hope there is a smile on your face.

umarım yüzünüz güler.

I know for many people.

Birçok insan için biliyorum.

There are not many reasons to smile.

Gülümsemek için çok sebep yok.

But I'm sure if you think carefully, we can.

Ama eminim dikkatli düşünürsen, yapabiliriz.

We can think of five reasons to be happy.

Mutlu olmak için beş neden sayabiliriz.

I'm sure you can find your own five reasons.

Eminim kendi beş sebebini bulabilirsin.

Can you think of five reasons to be happy?

Mutlu olmak için beş neden düşünebilir misin?

Five, that's all.

Beş, hepsi bu.

Of course.

Elbette.

Everything here is much better now.

Burada her şey şimdi çok daha iyi.

Everything has changed.

Her şey değişti.

You may have heard on the news.

Haberlerde duymuş olabilirsiniz.

We have a change of leadership once again.

Yine bir lider değişikliği yaşıyoruz.

How many more prime ministers are we going to have?

Daha kaç başbakanımız olacak?

So goodbye, Boris Johnson.

Güle güle Boris Johnson.

And I suppose we should say hello to our new prime minister.

Ve sanırım yeni başbakanımıza merhaba demeliyiz.

Here she is.

İşte burada.

Oh, look at that.

Şuna bak. İşte

There she is, Liz Truss.

burada, Liz Truss.

Everything's going to be all right.

Her şey yoluna girecek.

Don't panic. Don't worry.

Panik yapma. Merak etme.

Everything in the world is going to be just fine.

Dünyadaki her şey çok güzel olacak.

Now, Liz is in town, apparently so.

Şimdi, Liz kasabada, görünüşe göre öyle.

I hope you're feeling good today.

Umarım bugün iyi hissediyorsundur.

Can you think of five things to be happy about?

Mutlu olmak için beş şey düşünebilir misin?

Just five.

Sadece beş.

Perhaps the sun is in the sky shining brightly.

Belki de güneş gökyüzünde pırıl pırıl parlıyor.

Maybe you are going to see a friend.

Belki bir arkadaşını görmeye gideceksin.

Maybe you have already seen a special friend.

Belki de zaten özel bir arkadaş gördünüz.

Maybe you are going away somewhere nice.

Belki güzel bir yere gidiyorsundur.

Maybe you are doing something you enjoy doing very much.

Belki de yapmaktan çok zevk aldığın bir şey yapıyorsun.

Plenty of reasons to be happy today.

Bugün mutlu olmak için pek çok neden var.

And my name for those who don't know I am Mr.

Ve benim adım İngiltere'de Bay Duncan olduğunu bilmeyenler için

Duncan in England.

.

I like the English language.

İngilizce dilini seviyorum.

You may have noticed I am one of those.

Onlardan biri olduğumu fark etmiş olabilirsiniz.

I am an English addict

Ben bir İngiliz bağımlısıyım

and I have a feeling I have a strange feeling in my right leg

ve sağ bacağımda

that you are also a big fan of English.

senin de büyük bir İngiliz hayranı olduğuna dair garip bir his var. Bu

So we are here today once more with our special midweek

yüzden bugün hafta ortası özel canlı yayınımızla bir kez daha buradayız

live stream and you are very welcome to join in with the live chat.

ve canlı sohbete katılabilirsiniz.

In fact, we have lots of things coming up today.

Aslında bugün önümüzde çok şey var.

We also have

Ayrıca

a special guest coming up today,

bugün gelen özel bir konuğumuz var,

a very special guest in the studio.

stüdyoda çok özel bir konuğumuz var. İçimde

I have a feeling that you already know who it is.

onun kim olduğunu zaten bildiğine dair bir his var.

I think so.

Bence de.

So we have made it all the way to the middle of another week.

Böylece bir haftanın daha ortasına kadar geldik .

Yes, it's Wednesday.

Evet, bugün Çarşamba.

TBD, TBD, TBD, TBD, TBD, TBD,

TBD, TBD, TBD, TBD, TBD, TBD, TBD, TBD, TBD

TBD, TBD, TBD, TBD, TBD, TBD, TBD.

, TBD, TBD, TBD, TBD.

Wednesday is here once more

Çarşamba bir kez daha geldi

and we are all together once again,

ve yine hep birlikteyiz,

I, I hope your Wednesday is going as well as as it can.

umarım çarşambanız olabildiğince iyi geçiyordur.

But can you think can you think of five things

Ama mutlu olacak beş şey düşünebilir misin

to be happy about?

? Burada, Birleşik Krallık'ta ve belki de bulunduğunuz yer de dahil olmak üzere

Too much doom and gloom around, including here in the U.K.

, etrafta çok fazla kıyamet ve kasvet var

and perhaps where you are.

.

But I'm sure if we think carefully, we can think of five things

Ama eminim ki dikkatli düşünürsek,

that are really, really nice, things that make us happy.

gerçekten çok güzel olan, bizi mutlu eden beş şey bulabiliriz.

Maybe you are feeling happy about it

Belki de tam şu anda bunun için mutlu hissediyorsundur

at this very second.

.

Hello to the live chat as well.

Canlı sohbete de merhaba.

Oh, we have Vitesse in first place today.

Oh, bugün birinci sırada Vitesse var.

Congratulations. Vitesse.

Tebrikler. Vitesse.

You are first on today's live chat,

Bugünün canlı sohbetinde birincisiniz,

It would appear that the champion of the live chat is back.

Görünüşe göre canlı sohbetin şampiyonu geri döndü.

It would appear that Vitesse has been exercising his finger.

Görünüşe göre Vitesse parmağını çalıştırıyor.

He has the fastest finger on the live chat.

Canlı sohbette en hızlı parmağa sahip.

We also have Mohsin Claudia is here as well.

Bizde de Mohsin var Claudia da burada.

Hello to Claudia.

Claudia'ya merhaba.

It's so nice to see you here, Claudia.

Seni burada görmek çok güzel Claudia.

Welcome back.

Tekrar hoşgeldiniz.

Also, Florence Palmira, we also have Niki.

Ayrıca Florence Palmira, bizde de Niki var.

Hello, Niki. Nice to see you as well.

Merhaba Niki. Ben de seni gördüğüme sevindim.

Also joining us today, Marwa Mo

Bugün aramıza katılan Marwa Mo da

talking to me from very far.

çok uzaktan benimle konuşuyor.

Hello.

Also, who else is here today?

Merhaba.

Ayrıca, bugün başka kimler burada?

Hello, red, red, red thread.

Merhaba, kırmızı, kırmızı, kırmızı iplik.

I like your name.

İsmini beğendim. En

Is that your favourite colour?

sevdiğin renk bu mu?

I wouldn't sign dragons all this

Bütün bu Vitoria da buradayken ejderhalara imza atmazdım

Vitoria is here as well.

.

I always try to include everyone when I'm saying hello.

Merhaba derken her zaman herkesi dahil etmeye çalışırım.

So if I miss you out, please don't complain.

Bu yüzden seni özlersem, lütfen şikayet etme.

I don't mean to.

öyle demek istemiyorum

Trust me.

Güven bana.

Magdalena is here as well.

Magdalena da burada.

William.

William.

Oh, should I say Willian Melo.

Oh, Willian Melo mu demeliydim?

Hello, Willian Melo And

Merhaba Willian Melo Ve

also happy Independence Day

ayrıca Brezilya'da izleyen herkesin Bağımsızlık Günü kutlu olsun

to all those watching in Brazil.

.

Hello to you and hello to everyone watching in Brazil.

Size ve Brezilya'da izleyen herkese merhaba.

I hope you are having lots of lovely festivities is

Umarım

to celebrate your Independence Day.

Bağımsızlık Gününüzü kutlamak için çok güzel şenlikler düzenliyorsunuzdur.

Very nice.

Çok güzel.

We also have LP's hug.

Ayrıca LP'nin kucaklaşması var.

Hello to you as well.

Sana da merhaba.

Giving me a little. Ooh, one of those.

Bana biraz veriyor. Onlardan biri.

Very nice. Thank you very much.

Çok güzel. Çok teşekkür ederim.

I really needed one of those today.

Bugün onlardan birine gerçekten ihtiyacım vardı.

Also we have who else is here?

Ayrıca burada başka kim var?

Oh, very interesting. We have.

Çok ilginç. Sahibiz.

I think we have somebody new here.

Sanırım burada yeni biri var.

Hello, Asa

Merhaba, Asa size

is hello to you.

merhaba.

Are there or is there?

Var mı yoksa var mı?

Hello to you. Where are you watching at the moment?

Merhaba sana. Şu anda nereden izliyorsunuz? Görünüşe

Apparently it is your first time watching the live stream.

göre ilk kez canlı yayın izliyorsunuz.

So can I say welcome, welcome, welcome.

Yani hoş geldin diyebilir miyim, hoş geldin, hoş geldin.

Very nice. Nice to see you here

Çok güzel. Sizi burada görmek güzel

and I hope you have a nice time on the live chat today.

ve umarım bugün canlı sohbette iyi vakit geçirirsiniz.

This is the friendliest place on the internet.

Burası internetteki en arkadaş canlısı yer.

We have a lovely English corner right here

on YouTube live every Sunday

Her Pazar

and Wednesday from 2 p.m.

ve Çarşamba saat 14:00'ten itibaren YouTube'da canlı yayında harika bir İngilizce köşemiz var.

UK. Time is when you can find us here.

İngiltere Zaman, bizi burada bulabileceğiniz zamandır.

Yes, we have a special guest here today in the studio.

Evet, bugün stüdyoda özel bir konuğumuz var.

I'm not sure if you've heard the news.

Haberi duyup duymadığından emin değilim.

It was announced right here last Sunday.

Geçen pazar burada açıklandı.

If you didn't hear it, you will find

Duymadıysanız,

you will find the the answer to the question.

sorunun cevabını bulacağınızı göreceksiniz.

A little bit later.

Biraz sonra.

Claudia says Five reasons to be happy we are alive.

Claudia, hayatta olduğumuz için mutlu olmamız için beş neden olduğunu söylüyor.

Yes, that is always a good reason to be happy.

Evet, bu her zaman mutlu olmak için iyi bir sebeptir.

We can read this message because our mind works well.

Bu mesajı okuyabiliyoruz çünkü zihnimiz iyi çalışıyor. İşte

That is it. Yes. If you if you have

bu. Evet.

the chance every morning to

Her sabah

open your eyes and experience another one of these

gözlerinizi açıp bu günlerden birini yaşama şansınız varsa

days, it's very good.

, bu çok güzel.

We are healthy.

biz sağlıklıyız

Well, most of us are.

Çoğumuz öyleyiz.

We all have something

Hepimizin

that makes us feel unwell.

bizi kötü hissettiren bir şeyi var.

We all have the occasional ache

Hepimizin zaman zaman ağrıları

and pain.

ve ağrıları olur.

We have a roof over our head. Yes.

Başımızın üzerinde bir çatımız var. Evet.

If we are lucky.

Eğer şanslıysak.

If we are very lucky, we will have a place to live, a place to call our home.

Çok şanslıysak, yaşayacak bir yerimiz, evimiz diyebileceğimiz bir yerimiz olur.

A roof over your head.

Başınızın üzerinde bir çatı.

Another good reason to be happy.

Mutlu olmak için bir iyi sebep daha.

Oh, and also we have Mr.

Oh,

Duncan here as well.

ayrıca burada Bay Duncan da var.

Well, I suppose that might be a reason to be happy.

Sanırım bu mutlu olmak için bir sebep olabilir.

Some people might disagree.

Bazı insanlar aynı fikirde olmayabilir.

They might say it is a reason to be unhappy.

Bunun mutsuz olmak için bir sebep olduğunu söyleyebilirler.

Hello, Baltazar.

Merhaba, Baltazar.

Hello from Goodbye Bissau.

Goodbye Bissau'dan merhaba.

Hello, Baltazar.

Merhaba, Baltazar.

Nice to see you here as well.

Seni burada görmek de güzel.

I don't recognise your name.

Adını tanımıyorum.

Is it your first time here?

Burada ilk kez mi bulunuyorsun?

Please let me know if it is your first time.

Lütfen ilk seferiniz olup olmadığını bana bildirin.

Maybe I will give you a lovely round of applause as well.

Belki ben de sana güzel bir alkış veririm .

Hello.

Also to who else is here?

Merhaba.

Ayrıca burada başka kim var?

Zika is here as well.

Zika da burada.

Oh, joining us today.

Ah, bugün bize katılmak.

You know who?

Kim olduğunu biliyorsun?

Luis Mendez.

Luis Mendez.

He's here today. Hello, Louis.

Bugün burada. Merhaba Louis.

I hope you are also well on this Wednesday,

Umarım bu çarşamba günü de iyisinizdir,

we are right into September.

eylül ayına girmiş bulunmaktayız.

It's here. There is nothing we can do about it.

Burada. Bu konuda yapabileceğimiz hiçbir şey yok.

So we are now approaching autumn here in the UK.

Yani şimdi burada, Birleşik Krallık'ta sonbahara yaklaşıyoruz.

So over the next few weeks you will notice the trees behind me.

Önümüzdeki birkaç hafta boyunca arkamdaki ağaçları fark edeceksiniz.

All of the trees will begin to change

colour over the next few weeks as autumn arrives

Önümüzdeki birkaç hafta içinde İngiltere'ye sonbahar geldiğinde tüm ağaçlar renk değiştirmeye başlayacak

here in the UK.

.

Victoria Hello Victoria.

Victoria Merhaba Victoria.

You might be right.

Haklı olabilirsin.

Is your special guest

Özel konuğunuz

a pensioner?

emekli mi?

You might be right.

Haklı olabilirsin.

You might be spot on even.

Farkında bile olabilirsin.

Hello.

Also to have I said hello to Magdalena.

Merhaba.

Ayrıca Magdalena'ya merhaba demem için.

However I said hello to Magdalena.

Ancak Magdalena'ya merhaba dedim.

I think I have

Sanırım

today we are talking about being in control.

bugün kontrolde olmaktan bahsediyoruz.

You have control of something, maybe something you are holding in your hand

Bir şeyin kontrolüne sahipsiniz, belki elinizde tuttuğunuz,

that you are using to operate a machine.

bir makineyi çalıştırmak için kullandığınız bir şey.

I have my own controls here, so to control

Burada kendi kontrollerim var, bu yüzden

something means to have the ability

bir şeyi kontrol etmek,

to decide what happens.

ne olacağına karar verme yeteneğine sahip olmak demektir.

And when you have control.

Ve kontrol sizde olduğunda.

So I suppose if you are driving a car, you are controlling the car.

Yani sanırım araba kullanıyorsanız, arabayı kontrol ediyorsunuz. Bir uçağı

If you are driving or piloting

kullanıyorsanız veya pilotluk yapıyorsanız

an aeroplane, you are in control.

, kontrol sizdedir.

I'm always fascinated by the fact

that the thing you hold onto when you're flying a plane,

Uçağı uçururken tutunduğunuz şeyin,

if you are flying an aeroplane, it is called a joystick.

eğer bir uçağı uçuruyorsanız, buna joystick denmesi beni her zaman büyülemiştir.

Joystick.

Oyun kolu. Bu

It's very strange, isn't it, that.

çok garip değil mi?

Hey, very weird.

Çok garip.

A very weird term.

çok garip bir terim

Please grab hold of my joystick.

Lütfen oyun çubuğumu tut.

I am losing control.

Kontrolümü kaybediyorum.

What?

Ne?

There's no answer to that.

Bunun cevabı yok.

I have changed my career.

Kariyerimi değiştirdim.

Oh, Willian has some big news for us.

Oh, Willian'ın bizim için büyük haberleri var.

I have changed my career from accounting to

Kariyerimi muhasebeden

software, quality assurance.

yazılıma, kalite güvenceye değiştirdim.

I like the sound of that title.

Bu başlığın sesini seviyorum.

It sounds to me as if you are making sure

Bana

that software that is provided

sağlanan

or sold actually operates.

veya satılan yazılımın gerçekten çalıştığından emin oluyorsunuz gibi geldi.

Or maybe you are there to help people

Veya belki de

if they have problems with their computer software.

bilgisayar yazılımlarıyla ilgili sorunları olan insanlara yardım etmek için oradasınız.

I have to be honest with you,

Size karşı dürüst olmam gerek,

it does happen a lot even for me,

bu benim için bile çok oluyor

and I like to think that I'm very good

ve bilgisayar kullanmada çok iyi olduğumu düşünmek hoşuma gidiyor

at operating computers, but even I have problems sometimes.

ama bazen benim bile sorunlarım oluyor.

Palmero is here and hello Mr.

Palmero burada ve merhaba Bay

Duncan.

Duncan.

I am holding my phone and I am outside.

Telefon elimde ve dışarıdayım.

I suppose the big question is how good is your signal?

Sanırım asıl soru sinyalinin ne kadar iyi olduğu.

Is it a good signal

Bu iyi bir sinyal mi

or do I keep

yoksa

buffering all the time?

sürekli ara belleğe mi alıyorum?

I hope you can hear and see me. All right.

Umarım beni duyar ve görürsün. Elbette.

Thank you, Palmira, for joining me.

Bana katıldığın için teşekkürler Palmira.

I'm always fascinated to find out how you are watching.

Nasıl izlediğini öğrenmek beni her zaman büyülemiştir.

Some people are at home relaxing.

Bazı insanlar evde dinleniyor.

Some people are watching me on their mobile devices.

Bazı insanlar beni mobil cihazlarından izliyor.

Some people are sitting very comfortably

Bazı insanlar çok rahat oturmuş

watching me on their TV.

televizyonlarından beni izliyorlar.

It's incredible.

İnanılmaz.

So if you are watching me now on your big screen TV,

Yani şu anda beni büyük ekran televizyonunuzda izliyorsanız,

I hope my face is not too scary.

umarım yüzüm çok korkutucu değildir.

I hope not.

Umarım değildir.

So a change of career for Willian.

Yani Willian için bir kariyer değişikliği.

That might also be a clue

Bu aynı zamanda

for our special guest today,

bugünkü özel konuğumuz için de bir ipucu olabilir,

someone who does not normally appear on Wednesday,

normalde çarşamba günü gelmeyen biri,

but he will be with us in a few moments time.

ama birkaç dakika sonra bizimle olacak.

Hello to Christiane.

Christiane'a merhaba.

Hello to you. It's very nice.

Merhaba sana. Bu çok hoş.

Christiane Alexander Bellerin, nice to see you here.

Christiane Alexander Bellerin, seni burada görmek güzel.

Where are you watching at the moment?

Şu anda nereden izliyorsunuz?

Lots of people joining now in the live chat.

Birçok kişi şimdi canlı sohbete katılıyor.

We have lots of things to show you.

Size gösterecek çok şeyimiz var.

We went out last night to do something

Dün gece bazılarının yasa dışı olarak tanımlayabileceği bir şey yapmak için dışarı çıktık

that some people might describe as illegal.

.

Mr. Steve is doing something

Bay Steve,

that he always does it this time of year.

yılın bu zamanında her zaman yaptığı bir şeyi yapıyor.

Can you guess what it is?

Bunun ne olduğunu tahmin edebilir misin?

It is something that Steve always does

Steve'in her zaman

normally in September.

normalde Eylül ayında yaptığı bir şey.

But do you know what it is?

Ama ne olduğunu biliyor musun?

Something he likes doing in the kitchen,

Mutfakta yapmayı sevdiği bir şey,

something he enjoys making.

yapmaktan zevk aldığı bir şey.

The only problem is

Tek sorun,

the things that Mr.

Bay

Steve needs

Steve'in ihtiyaç duyduğu şeylerin

is in very short supply.

çok az olması.

That means there isn't much of it around or there isn't much of it available.

Bu, etrafta çok fazla olmadığı veya çok fazla bulunmadığı anlamına gelir. Bu

So last night we had to go and

yüzden dün gece gidip bir kişinin bahçesinden

get some of those things

o şeylerden bazılarını almamız gerekti

from a person's garden.

.

Yeah,

Evet,

you might say that this is a

bunun bir

type of confection, but we were outside last night wondering around the place in which we live

çeşit şekerleme olduğunu söyleyebilirsiniz ama dün gece dışarıda, yaşadığımız yerde dolaşıyorduk

and we were doing something that might be described as illegal,

ve yasa dışı,

maybe against the law, even.

hatta yasalara aykırı olarak nitelendirilebilecek bir şey yapıyorduk. Aman

Oh, my goodness.

tanrım.

I don't like the sound of that.

Bunun sesini sevmiyorum.

Hi, Mr. Duncan.

Merhaba, Bay Duncan.

Thanks for mentioning my name.

Adımı söylediğin için teşekkürler.

It is not my first time I have been following you for years.

Yıllardır seni ilk defa takip etmiyorum.

Believe it or not, you have helped me a lot in my path to learn English.

İster inanın ister inanmayın, İngilizce öğrenme yolumda bana çok yardımcı oldunuz.

Thank you very much.

Çok teşekkür ederim.

Thank you for coming back to let me know.

Bana haber vermek için geri geldiğin için teşekkür ederim.

I do sometimes hear from my viewers

Bazen izleyicilerimden

or maybe from my online students

veya belki de

who've been watching me for many years and they say, Mr.

beni yıllardır izleyen çevrimiçi öğrencilerimden haber alıyorum ve Bay

Duncan, thank you for helping me learn English.

Duncan, İngilizce öğrenmeme yardım ettiğiniz için teşekkür ederim diyorlar.

And I have to say, as a teacher,

Ve bir öğretmen olarak şunu söylemeliyim ki,

it is

music to my ears, so it always makes me feel happy.

kulağıma müzik geliyor, bu yüzden beni her zaman mutlu ediyor.

It is nice to go back and tell your teacher

Geri dönüp öğretmeninize size

that they helped you in many ways.

birçok yönden yardımcı olduklarını söylemek güzel.

So thank you very much.

Bu yüzden çok teşekkür ederim.

I do appreciate that very much.

Bunu çok takdir ediyorum.

Hwang is here. Hello, Hwang.

Hwang burada. Merhaba, Hwang.

Actually, maybe I can't understand all the things you say,

Aslında, belki söylediklerinin hepsini anlayamıyorum

but I try to learn more.

ama daha fazlasını öğrenmeye çalışıyorum.

Well, of course, if you want to have captions

Elbette,

during the live stream, you can.

canlı yayın sırasında altyazı olmasını istiyorsanız, bunu yapabilirsiniz. Altyazıları

You have to activate

etkinleştirmeniz gerekir

the captions and you can have them during the live stream.

ve canlı yayın sırasında bunlara sahip olabilirsiniz.

Also, don't forget, you can have captions

Ayrıca unutmayın,

when you watch the recording of this live stream.

bu canlı yayının kaydını izlerken altyazılarınız olabilir.

So whether you are watching it now live

İster şimdi canlı izliyor olun

or if you are watching the recording,

ister kaydı izliyor olun,

they are live captions and recorded captions.

bunlar canlı altyazılar ve kayıtlı altyazılardır.

They are always available.

Onlar her zaman mevcuttur.

I always try to make them available.

Onları her zaman ulaşılabilir kılmaya çalışırım.

By the way, have you seen my new lesson?

Bu arada yeni dersimi gördünüz mü?

There is a new lesson on my YouTube channel.

YouTube kanalımda yeni ders var. Herkesin görmesi için şovdaki insanlar arasında

All about being outside in public

dışarıda olmakla ilgili her şey

amongst the people

on show for all to see.

.

Have you seen it?

Onu gördün mü?

If you haven't seen it yet, don't worry.

Henüz görmediyseniz merak etmeyin.

I have put the link to the video underneath

Videonun bağlantısını

this actual live stream.

bu gerçek canlı yayının altına koydum.

So in the description underneath

Alttaki açıklamada

you will find the link to my latest video lesson.

en son video dersimin bağlantısını bulacaksınız.

And it's quite interesting actually.

Ve aslında oldukça ilginç.

I was walking around the streets with lots of people

Sokaklarda dolaşıyordum ve bir sürü insan

staring at me, wondering what I was up to.

bana bakıp ne yaptığımı merak ediyordu.

So it was interesting. Yes.

Bu yüzden ilginçti. Evet.

Maria Hello. Mark here. Saeed Mr.

Maria Merhaba. Burayı işaretleyin. Saeed Bay

Duncan, you are my teacher for ten or more.

Duncan, on ya da daha uzun süredir benim öğretmenimsiniz.

Do you mean ten years or ten months or maybe ten weeks

On yılı mı, on ayı mı, belki on haftayı

or perhaps ten days or maybe 10 minutes?

, belki on günü, belki de 10 dakikayı mı kastediyorsunuz?

Thank you very much, Maria, for letting me know.

Beni bilgilendirdiğin için çok teşekkür ederim Maria.

That's very kind of you as well.

Bu da çok naziksiniz.

I know that the person who is coming up today is Mr.

Bugün gelen kişinin Bay Steve olduğunu biliyorum

Steve.

. Bu

You were actually saying that he will be here on Wednesday,

arada, çarşamba günü burada olacağını söylüyordun

by the way. Mr.

. Bay

Duncan, I am watching your live stream

Duncan,

with my Samsung handheld device.

Samsung el cihazımla canlı yayınınızı izliyorum.

Thank you. My hair.

Teşekkür ederim. Saçlarım.

You might be right.

Haklı olabilirsin.

Yes, it might be. Mr. Steve

Evet, olabilir. Bay Steve'in

as all a surprise guest

hepsi sürpriz konuk olarak

and we will be talking about what Steve is doing

ve birazdan Steve'in mutfakta ne yaptığından bahsedeceğiz

in the kitchen in a few moments.

.

So Mr. Steve will be here.

Bay Steve burada olacak.

There is no secret anymore.

Artık sır yok.

That's it.

Bu kadar.

The cat is out of the bag.

Kedi çantadan çıktı.

Mr. Steve will be joining us in a few moments from now.

Bay Steve birazdan bize katılacak.

And I hope you will stay with us for that.

Ve umarım bunun için bizimle kalırsın.

We are like he's on Wednesday

O çarşamba günü gibiyiz

and I hope you are enjoying your day so far.

ve umarım şimdiye kadar günün tadını çıkarırsın.

Here we are.

Buradayız.

We are live right now, 2:26 o'clock, 4 minutes away from Mr.

Şu anda canlı yayındayız , saat 2:26, ​​Bay Steve'den 4 dakika uzaktayız

Steve.

He will be here with us, joining us to let us know what he has been up to.

.

Burada bizimle olacak, neler yaptığını bize bildirmek için bize katılacak.

By the way, if you look behind me now, you might see lots of birds flying by

Bu arada, şimdi arkama bakarsanız , bir sürü kuşun uçtuğunu görebilirsiniz

and they are actually house martins.

ve bunlar aslında martinlerdir.

There are hundreds of house martins,

small birds that often nest

Genellikle

on or near people's houses.

insanların evlerinin üzerinde veya yakınında yuva yapan yüzlerce martin, küçük kuş vardır.

And you might notice behind me right now they are flying all around.

Ve şu anda arkamda her yerde uçtuklarını fark edebilirsiniz.

They are actually feeding they are feeding on the flies.

Sineklerle besleniyorlar aslında.

So they normally fly around and whilst they are flying,

Yani normalde uçarlar ve uçarken

they will eat the flies that are in the air.

havadaki sinekleri yerler.

So you might notice behind me there are lots of birds

Arkamda bir sürü kuşun uçuştuğunu fark etmişsinizdir

swooping around and they are the lovely house martins

ve bunlar

which I am always glad to see here today.

bugün burada görmekten her zaman mutlu olduğum sevimli martinlerdir.

We are talking about travel as well

Seyahatten de bahsediyoruz

because we are thinking of doing some travelling.

çünkü biraz seyahat etmeyi düşünüyoruz.

Sadly, we won't be going abroad.

Maalesef yurt dışına çıkmayacağız.

We're not going to a foreign place overseas.

Yurtdışında yabancı bir yere gitmiyoruz.

However, we might be going somewhere around

Ancak, bu ülkede bir yere gidiyor olabiliriz

this country, maybe somewhere in England.

, belki İngiltere'de bir yere.

We were thinking of going to the south of England,

İngiltere'nin güneyine gitmeyi,

visiting somewhere around there, and I had the amazing thought

oralarda bir yeri ziyaret etmeyi düşünüyorduk ve benim aklıma trenle seyahat etmek gibi harika bir fikir geldi

of travelling by train.

.

And I have to be honest with you, I haven't used the railway, I haven't used to train

Ve sana karşı dürüst olmalıyım, demiryolunu kullanmadım,

for a very long time, so I thought it would be fun for us to go travelling by train.

çok uzun zamandır tren kullanmıyorum, bu yüzden trenle seyahat etmenin bizim için eğlenceli olacağını düşündüm.

However, when I went to the train website

Ancak,

for all of the tickets and the available services,

tüm biletler ve mevcut hizmetler için tren web sitesine gittiğimde, ülke çapında trenle seyahat etmek için tren kullanmanın

I was rather shocked to find out how expensive

ne kadar pahalı olduğunu öğrendiğimde oldukça şok oldum

it is to use a train

to travel by train around the country.

.

For example, where I live now

Örneğin, şu anda yaşadığım yer

and it is a fairly rural area in the countryside

ve burası oldukça kırsal bir bölge

and I suppose I'm around 160, maybe 155

ve sanırım Londra'dan yaklaşık 160, belki 155

or 160 miles away from London.

veya 160 mil uzaktayım.

However, in the past I used to travel to London

Ancak, geçmişte Londra'ya seyahat ederdim

and it would only cost around about 20

ve sadece yaklaşık 20

or 25 or maybe £30.

veya 25 veya belki de 30 sterline mal olurdu.

The other day

Geçen gün

I happened to look, I checked the price

tesadüfen baktım fiyatına baktım

and can you believe it? £100

inanabiliyor musunuz? Oldukça pahalı olduğunu düşündüğüm

to travel to London by train, which I thought was rather expensive.

trenle Londra'ya seyahat etmek için 100 sterlin .

So I have to be honest with you, I was

Bu yüzden size karşı dürüst olmalıyım, ülke çapında trenle seyahat etmenin

I was rather surprised to find out how expensive it is

ne kadar pahalı olduğunu öğrenince oldukça şaşırdım

to travel by train around the country.

.

I have to be honest, it was a bit of a shock, to be honest with you.

Dürüst olmam gerekirse, sana karşı dürüst olmak gerekirse biraz şok oldu.

And if we want to travel to the south coast of England,

Ve İngiltere'nin güney kıyılarına seyahat etmek istiyorsak,

it was £147 for each person

to travel to the south coast of England by train.

İngiltere'nin güney kıyılarına trenle seyahat etmek kişi başı 147 sterlindi.

Of course, that is also with the return as well.

Tabii bu geri dönüşle de ilgili.

So you are returning with the same ticket.

Yani aynı biletle dönüyorsunuz.

But I was I was I was a little surprised to find out

Ama ben,

just how expensive travelling by train actually is.

trenle seyahat etmenin aslında ne kadar pahalı olduğunu öğrendiğimde biraz şaşırmıştım.

So I suppose a good question in a few moments might be

Sanırım birkaç dakika içinde iyi bir soru,

have you ever travelled by train recently?

yakın zamanda hiç trenle seyahat ettiniz mi?

Is it an expensive way to travel?

Seyahat etmenin pahalı bir yolu mu?

Because it would appear that here in the UK

Çünkü burada Birleşik Krallık'ta

it is definitely a very expensive

kesinlikle çok pahalı bir

form of transport, I think. So

ulaşım şekli olduğu anlaşılıyor. Bu yüzden

he will be with us in a few moments. Yes.

birkaç dakika içinde bizimle olacak. Evet.

As promised, our special guest will be coming up

Söz verdiğimiz gibi,

right after this

bundan hemen sonra özel konuğumuz gelecek, tatilde bir yere

it would be so nice to be able to just go away

gidebilmek çok güzel olurdu

somewhere on holiday,

,

maybe next month, maybe the month after, maybe.

belki gelecek ay, belki sonraki ay, belki.

Maybe never. Who knows?

Belki asla. Kim bilir?

This is English addicts on Wednesday and well,

Bu, Çarşamba günü İngiliz bağımlıları ve pekala,

something very strange is about to happen.

çok garip bir şey olmak üzere.

Oh, hello. Wow.

Oh merhaba. Vay.

Oh, surprise, surprise.

Ah, sürpriz, sürpriz.

This is. This is a big surprise. Is it?

Bu. Bu büyük bir sürpriz. Bu mu?

Why did you tell people I was.

Neden insanlara öyle olduğumu söyledin?

I know we did tell people on Sunday that I might be on on Wednesday.

Pazar günü insanlara Çarşamba günü gelebileceğimi söylediğimizi biliyorum.

Yes. I was making a hint today that there was a special guest.

Evet. Bugün özel bir konuğum olduğunu ima ediyordum.

And the special guest is this guy, Mr. Steve.

Özel konuk da bu adam, Bay Steve.

And I am, of course, not working,

Ve elbette, mutfakta çok çalışmama

at least

not today, although I am working hard in the kitchen. Yes.

rağmen, en azından bugün çalışmıyorum . Evet.

So when you talk about working, you can be doing a sort of small job around the house

Yani çalışmaktan bahsettiğinizde, evin etrafında küçük bir iş yapıyor olabilirsiniz

or of course, you can be in some sort of employment as well.

veya tabii ki bir çeşit işte de olabilirsiniz.

But Mr.

Ama Bay

Steve is no longer in employment at the moment.

Steve şu anda artık çalışmıyor.

He's now taking it easy,

Şimdi işi ağırdan alıyor, öyle

taking it easy, although it doesn't feel like it, because today I am making dams right there.

hissettirmese de işi ağırdan alıyor, çünkü bugün tam orada barajlar yapıyorum.

Oh, okay.

Then that was the next thing I was going to say. Right?

Tamam.

Sonra söyleyeceğim bir sonraki şey buydu. Sağ?

Okay. Was nice.

Tamam aşkım. İyiydi.

Show people what this T-shirt is all about.

İnsanlara bu tişörtün ne olduğunu gösterin.

Okay, so you've got a teaser here.

Tamam, burada bir teaser var.

There's my picture.

İşte benim resmim.

There's my name. Yeah, well, it doesn't say Mr. Steve.

işte benim adım Evet, Bay Steve yazmıyor.

So this is what Steve has been wearing over the past couple of weeks.

Demek Steve'in son birkaç haftadır giydiği şey bu. O

As he was preparing to finish his work,

işini bitirmeye hazırlanırken

his job was coming to a close and you were going around.

işi bitmek üzereydi ve sen ortalıkta dolaşıyordun.

Show is the shirt. Yes.

Gösteri gömlektir. Evet.

Isn't it back? Isn't that great?

Geri değil mi? Bu harika değil mi?

You can lift it up slightly.

Hafifçe yukarı kaldırabilirsiniz.

Yeah. And if they get Steve's farewell to

Evet. Ve eğer Steve'in 2022'ye vedasını alırlarsa

2022 because I was saying goodbye to all my customers and Mr.

çünkü ben tüm müşterilerime veda ediyordum ve Bay

Duncan ordered me this shirt.

Duncan bana bu gömleği ısmarladı.

Yes. Now, I didn't actually wear it with customers

Evet. Aslında bunu müşterilerle birlikte giymedim

because as you can see, I normally much smarter dressed.

çünkü görebileceğiniz gibi normalde çok daha şık giyinirim.

Yes, it's true.

Evet bu doğru.

So I chickened out. Chickened out.

Ben de korktum. Tırsmış. Bu

So I was too scared to wear this with customers

yüzden kötü bir izlenim yaratır diye müşterilerle bunu giymekten çok korkuyordum

in case it created a bad impression, because I wanted to leave with a good impression.

çünkü iyi bir izlenimle ayrılmak istiyordum.

But you did wear it a couple of times, Steve's

Ama birkaç kez giydin, Steve

farewell tour as he was preparing to say goodbye to his job.

işine veda etmeye hazırlanırken veda turunda.

So the joke is that's what rock stars do. Yes.

Yani şaka şu ki rock yıldızları böyle yapar. Evet.

When they're about to finish their careers, they go on a farewell tour.

Kariyerlerini bitirmek üzereyken bir veda turuna çıkarlar.

That's it.

And I did that, went to see all my customers that I've known for 20 something years.

Bu kadar.

Ve bunu yaptım, 20 küsur yıldır tanıdığım tüm müşterilerimi görmeye gittim.

Many of them, many of them more than 30 is in fact.

Birçoğu, birçoğu 30'dan fazla aslında.

Yes, there was one particular customer I've known her for 33 years.

Evet, 33 yıldır tanıdığım belirli bir müşterim vardı .

That's incredible.

Bu inanılmaz.

I know in the job that I do, which was sales.

Yaptığım işte satış olduğunu biliyorum.

And so I was going on a fair it was a joke at work that I was. Yes.

Ve bu yüzden bir fuara gidiyordum, işte olduğum bir şakaydı. Evet.

Doing a tour of my customers.

Müşterilerime bir tur yapıyorum.

I think, I think we, we realised that it was a joke.

Sanırım, sanırım biz bunun bir şaka olduğunu anladık.

Well just explaining it in case people aren't sure.

Pekala, insanların emin olmaması durumunda açıklamak.

No I didn't have a bus because should have had a tour bus.

Hayır benim otobüsüm yoktu çünkü tur otobüsü olmalıydı.

So even though Steve has finished his working

Yani Steve işini ve kariyerini bitirmiş olsa da

as well as it as in his career, he hasn't stopped doing this.

, bunu yapmayı bırakmadı.

He will still be appearing on our live streams

Canlı yayınlarımızda görünmeye devam edecek

and we were very busy last night.

ve dün gece çok meşguldük.

We were doing something.

Bir şeyler yapıyorduk.

And you I'm going to give you a clue,

Ve sana bir ipucu vereceğim,

even though Steve has sort of giving it away.

her ne kadar Steve bunu ele vermiş olsa da.

But here is a clue to what we were doing last night.

Ama işte dün gece ne yaptığımıza dair bir ipucu.

We were sneaking around the streets last night.

Dün gece sokaklarda gizlice dolaşıyorduk.

We were looking for

the elusive dams and

Yakalanması zor barajları arıyorduk ve

it's that time of year again, Steve, isn't it?

yine yılın o zamanı, değil mi Steve?

The only problem is we don't have any on our tree this year,

Tek sorun, bu yıl ağacımızda hiç yok,

so we had to go around the streets, didn't we?

o yüzden sokaklarda dolaşmak zorunda kaldık, değil mi?

So that's our tree from probably last year

Bu muhtemelen geçen yılki

and this year, because I had it pruned,

ve bu yılki ağacımız, çünkü onu budattırdım,

cut back.

kestim.

There were no dams this year because it didn't like that.

Bu sene barajlar olmadı çünkü bu hoşuna gitmedi.

So it didn't create any dams.

Yani herhangi bir baraj oluşturmadı.

And for as much because this area is well known for dams and growing,

Ve bu bölge barajlar ve büyüyen bitkilerle iyi bilindiği için,

you know, back in its heydays probably 50 years ago

bilirsiniz, en parlak zamanlarında muhtemelen 50 yıl önce

or something, there are lots of dams and trees

falan, bölgede çok sayıda baraj ve vahşi büyüyen ağaç var

growing wild in the area and you can just go and pick the wild dams.

ve gidip vahşi olanı seçebilirsiniz. barajlar

And which is what we did is incredible.

Ve yaptığımız şey inanılmaz.

And I'm going to make approximately

Ve canlı yayından çıkar çıkmaz yaklaşık

30 jars

30 kavanoz

of dams and jam straight after I've come off live stream.

baraj ve reçel yapacağım .

Yeah, but we did have to do something.

Evet ama bir şeyler yapmamız gerekiyordu.

Maybe, perhaps that may have been slightly

Belki, belki bu biraz

illegal or naughty.

yasa dışı veya yaramaz olabilir.

We were taking some dams runs from certain places.

Belirli yerlerden bazı barajlar yapıyorduk.

But as you said, you were right what you said yesterday, because I was worried

Ama dediğin gibi, dün söylediklerinde haklıydın, çünkü

that maybe someone would call the police, but

birisinin polisi arayacağından ama

those Amazons would just go to waste.

o Amazonların boşa gideceğinden endişelendim.

They would just go to waste.

Boşa gideceklerdi. Vahşi

They are effectively growing in the wild.

doğada etkili bir şekilde büyüyorlar.

That's, let's just say, on walkways, pathways

Yani yürüyüş yollarında,

leading to various beauty spots in this area and and sometimes people's property.

bu alandaki çeşitli güzelliklere giden patikalarda ve bazen de insanların mülkünde diyelim.

I mean, just it's not my fault if I wander into somebody's garden by mistake. Yes.

Yani, yanlışlıkla birinin bahçesine girersem bu benim suçum değil. Evet.

Which we didn't do.

Biz yapmadık.

It's very easy to get lost at night. It is.

Geceleri kaybolmak çok kolaydır. Bu. Bu alanda dedikleri gibi

There is lots of common ground, as they call it, in this area.

pek çok ortak nokta var .

Common ground.

Ortak zemin.

So that's areas of ground where anyone can go

Buralar, herkesin

a bit like a park, but not and there are dams and trees growing there.

biraz park gibi gidebileceği, ama gidemeyeceği arazi alanları ve orada büyüyen barajlar ve ağaçlar var.

And so we went out, but we didn't want to be seen.

Dışarı çıktık ama görülmek istemedik.

So it was sort of dusk.

Yani bir tür alacakaranlıktı.

Yes, it was getting dark.

Evet, hava kararıyordu.

And as soon as a car came, we scuttled into the bushes so that people couldn't see us just in case

Ve bir araba gelir gelmez, başımız belaya girer diye insanlar bizi görmesin diye çalıların arasına daldık

we were in trouble and shouldn't be doing it, even though it was perfectly all right.

ve her şey yolunda olsa bile bunu yapmamamız gerekirdi.

That's it.

But you know what?

Bu kadar.

Ama biliyor musun?

What happens sometimes people people think you are doing something

Ne olur bazen insanlar, iyi

wrong or illegal, even if you're not well.

olmasanız bile yanlış veya yasa dışı bir şey yaptığınızı düşünür.

Okay. Sometimes.

Tamam aşkım. Bazen. Topladığınız

Let's have a look at Mr. Steve Damson that you collected.

Bay Steve Damson'a bir göz atalım .

So these are the actual Damson from last night here.

Demek bunlar dün geceki gerçek Damson'lar. Hemen ardından yapacağım

They are waiting to be turned into damson

mürdüm reçeline dönüşmeyi bekliyorlar

jam, which I will do straight after this.

.

A short appearance on the live stream.

Canlı yayından kısa bir görüntü.

I'm not going to be here for long. No, I'm

Uzun süre burada olmayacağım. Hayır,

only for a short period of time.

sadece kısa bir süre için buradayım.

And actually, I'm going to get something to eat first.

Ve aslında, önce yiyecek bir şeyler alacağım.

Okay.

Tamam aşkım.

And then I'm going to make the damson jam, which I was going to make this morning.

Sonra da bu sabah yapacağım mürdüm reçelini yapacağım.

But time has run away from me, okay?

Ama zaman benden kaçtı, tamam mı?

I've had other things to do and so I will now be making it.

Yapacak başka işlerim vardı ve şimdi yapacağım.

So with that, should I part company with you?

Yani bununla, seninle şirketten ayrılmalı mıyım?

Well, I'm still showing the video on screen of the Thames.

Şey, videoyu hala Thames'in ekranında gösteriyorum.

And so now look at that two hole.

Ve şimdi şu iki deliğe bakın.

So how many jars can you make from that?

Peki bundan kaç tane kavanoz yapabilirsiniz?

Will make approximately 14 jars board.

Yaklaşık 14 kavanoz tahta yapacaktır.

Wow. I've got to add the water.

Vay. Suyu eklemeliyim.

A little bit of water, sugar.

Biraz su, şeker.

Boil it all up and we'll have free damson

Hepsini kaynatın ve

jam damson to very good for you because are their type of plum. Hmm.

sizin için çok iyi olacak bedava mürdüm reçeli alacağız çünkü onların erik türüdür. Hmm. Koyu

With dark skins.

tenli.

I of course, will remove all the hard stones with my special filtering technique.

Tabii ki, tüm sert taşları özel filtreleme tekniğimle çıkaracağım.

Yeah.

Evet.

And, and then we'll have

Ve ardından

a lovely damson jam which we can mix with yoghurt

yoğurtla karıştırabileceğimiz

or we can spread it on bread or toast.

ya da ekmeğin ya da tostun üzerine sürebileceğimiz çok güzel bir mürdüm reçelimiz olacak.

Mr. Duncan, you aren't a fan, are you?

Bay Duncan, hayran değilsiniz, değil mi?

I'm not a big fan of dams,

Ben barajların büyük bir hayranı değilim

and I find them bitter and they are a little better. Hmm.

ve onları acı buluyorum ve biraz daha iyiler. Hmm.

They're not very sweet.

Çok tatlı değiller.

Like strawberries, for example.

Mesela çilek gibi.

They are slightly bitter, but I add less sugar so that it's healthier.

Biraz acı oluyorlar ama ben daha sağlıklı olsun diye daha az şeker ekliyorum.

And I like. I just like it.

Ve beğendim. Sadece hoşuma gitti.

Right. Mr. Duncan, I'm going to go into the kitchen.

Sağ. Bay Duncan, mutfağa gideceğim.

I'm going to leave you with your wonderful viewers from across the globe.

Sizi dünyanın dört bir yanından harika izleyicilerinizle baş başa bırakıyorum.

Thanks for joining us and I'll see you on Sunday.

Bize katıldığınız için teşekkürler, Pazar günü görüşürüz.

Yes. So very well visit Mr.

Evet. Pekala ziyaret edin Bay

Steve came to say hello and now he's going into the kitchen

Steve merhaba demeye geldi ve şimdi

to make his damson jam. Mr.

mürdüm reçeli yapmak için mutfağa gidiyor. Bay

Steve will be back on Sunday. I think that's lovely.

Steve Pazar günü dönecek. Bence bu çok hoş.

Isn't that great that Steve was able

Steve'in

to come into the studio to say hello?

stüdyoya gelip merhaba diyebilmesi harika değil mi?

I think that is rather nice, actually.

Bence bu oldukça güzel aslında.

Thank you, Mr. Steve.

Teşekkürler, Bay Steve.

We will see him on Sunday from 2 p.m.

Pazar günü saat 14.00'ten itibaren onu göreceğiz.

UK time.

İngiltere saati.

I have to say it just feels strange.

Garip hissettirdiğini söylemeliyim. Çarşamba günü

It does feel weird having Steve here

Steve'in burada olması garip hissettiriyor

on Wednesday.

.

It just feel very strange indeed.

Gerçekten çok garip hissediyorum.

Hello to the live chat.

Canlı sohbete merhaba.

I haven't forgotten you. Don't worry.

seni unutmadım Merak etme.

Thank you for your greetings for Steve.

Steve'i selamladığınız için teşekkür ederiz.

Yes, he's stopped working now.

Evet, artık çalışmayı bıraktı.

Some people asking about Mr. Steve's mother.

Bazı insanlar Bay Steve'in annesini soruyor.

She is not very well at the moment.

Şu anda pek iyi değil.

If you were watching on Sunday, you will know that things have taken

Pazar günü izlediyseniz,

a slight turn for the worse with Steve's mother.

Steve'in annesiyle işlerin biraz daha kötüye gittiğini bileceksiniz.

But thank you for your lovely wishes as well

Ama güzel dilekleriniz için de teşekkür ederim,

and we will send them on to her also.

ona da ileteceğiz.

So today we are looking at being in control,

Yani bugün kontrolü elimizde tutmaya,

having control over things.

her şeyi kontrol etmeye bakıyoruz.

Sometimes it is hard to have control or to keep control.

Bazen kontrol sahibi olmak veya kontrolü elinde tutmak zordur.

Maybe if you are driving along the road and suddenly something runs out in front of you,

Belki yolda giderken aniden önünüze bir şey çıkarsa,

you might lose control of your car,

arabanızın kontrolünü kaybedebilirsiniz,

which means that suddenly the car is now driving by itself.

bu da arabanın bir anda kendi kendine gitmesi anlamına gelebilir.

It is doing its own thing.

Kendi işini yapıyor.

Maybe you are trying to move out of the way

Belki yoldan çekilmeye

or to avoid something in the road.

veya yoldaki bir şeyden kaçınmaya çalışıyorsunuz.

You might lose control.

Kontrolü kaybedebilirsin.

So the word control can be used in many ways.

Yani kelime kontrolü birçok şekilde kullanılabilir.

A lot of live chatters are here.

Birçok canlı sohbet burada. Steve'in annesi hakkındaki

Thank you very much for your lovely messages about Steve's mum.

güzel mesajlarınız için çok teşekkür ederim .

Yes, it is nice to get your messages and we will

Evet, mesajlarınızı almak güzel ve

of course pass them on today

elbette onları ileteceğiz bugün

we are looking at control words and phrases.

kontrol kelimelerine ve deyimlerine bakıyoruz.

We often say that a person is in control.

Sık sık bir kişinin kontrolde olduğunu söyleriz.

To be in control of something.

Bir şeye hakim olmak.

You can be in control of a vehicle,

Bir aracın kontrolünde olabilirsiniz,

you can be in control of a situation.

bir durumun kontrolünde olabilirsiniz.

Something that is happening can be something

Olan bir şey,

that you have control over.

üzerinde kontrol sahibi olduğunuz bir şey olabilir.

You are in control.

Kontrol sizde.

We might say that you are in charge.

Sorumluluğun sizde olduğunu söyleyebiliriz.

A person who is in charge

Sorumlu kişi,

is a person who decides what happens.

ne olacağına karar veren kişidir.

Perhaps they are a manager or a supervisor to be in charge.

Belki de sorumlu olacak bir yönetici veya gözetmendirler.

Maybe you are placed in charge.

Belki de sorumlu sensin.

So maybe normally you you are not in your control.

Yani belki de normalde siz kontrolünüz altında değilsiniz.

But perhaps someone has asked if you can be in charge.

Ama belki birisi sorumlu olup olamayacağınızı sormuştur.

So sometimes it is possible to do that

Yani bazen bunu

to take over from another person.

başka bir kişiden devralmak için yapmak mümkündür.

Normally, temporarily, for a short time

Normalde, geçici olarak, kısa bir süre için komuttan komuta

you might hold command to command.

tutabilirsiniz.

Something is also to control.

Bir şey de kontrol etmektir.

You are giving orders, you are giving instructions,

Emir veriyorsun, talimat veriyorsun,

you hold command.

emir veriyorsun.

We often say that the person will hold a certain position,

Sıklıkla kişinin belirli bir pozisyonda olacağını söyleriz,

maybe a manager, as I mentioned

belki birkaç dakika önce bahsettiğim gibi bir yönetici

a few moments ago, or a supervisor.

veya bir amir.

You have control over a certain thing.

Belirli bir şey üzerinde kontrolünüz var. Senin

You have command.

emrin var.

Of course, the word command can often be used to show

Tabii ki, komut kelimesi genellikle

that a person is telling someone what to do.

bir kişinin birine ne yapması gerektiğini söylediğini göstermek için kullanılabilir.

You will command someone to do something.

Birine bir şey yapmasını emredeceksin.

You are telling them to do something

Onlara otorite sahibi olmak için bir şeyler yapmalarını söylüyorsunuz

to have authority.

.

This is a subject we talked about a few days ago, in fact,

Bu, birkaç gün önce konuştuğumuz bir konu, aslında

on one of our other live streams, talking about authority,

diğer canlı yayınlarımızdan birinde, otoriteden bahsediyoruz, kontrolü elinde tutmak,

being in control so quite often

when a person has authority, they are in control

bir kişi otoriteye sahip olduğunda,

to be at the helm.

dümende olmak için kontrolü elinde tutuyor.

So think of a person who is in

control of a boat or a large ship.

Bir tekneyi veya büyük bir gemiyi kontrol eden bir kişiyi düşünün.

You are at the helm.

Dümendesin.

You are at the controls.

Kontrollerdesiniz. Teknenin veya geminin

You are deciding which way or where

hangi yöne veya nereye gideceğine siz karar veriyorsunuz

the boat or the ship will go.

.

You are steering the ship.

Gemiyi yönetiyorsunuz.

You are in control,

Kontrol sizde,

which just happens to be a phrase that we use in English.

bu bizim İngilizce'de kullandığımız bir tabir.

So when a person is steering the ship,

Yani bir kişi gemiyi yönetiyorsa,

it means they are in control.

kontrol onlarda demektir.

Maybe a person is in authority, they are a manager,

Belki bir kişi yetkilidir, yöneticidir,

they are steering the ship.

gemiyi yönetmektedir.

So we use this figuratively.

Yani bunu mecazi anlamda kullanıyoruz.

So this not being used literally,

Yani bu kelimenin tam anlamıyla değil,

this is being used figuratively.

mecazi anlamda kullanılıyor.

So if a person is steering the ship,

Yani bir kişi gemiyi yönetiyorsa,

it means they are in control.

kontrol onlarda demektir.

They are the person who decides what happens.

Ne olacağına karar veren kişi onlar. Gemiyi yönettikleri için

They can tell people what to do because they are steering the ship.

insanlara ne yapacaklarını söyleyebilirler .

There is another phrase we can use.

Kullanabileceğimiz başka bir deyim daha var.

You can be sitting in the driver's seat as well.

Sürücü koltuğuna da oturabilirsiniz.

You are in control.

Kontrol sizde.

Here's another one.

İşte burada bir başkası.

If you are in control, you are calling the shots.

Kontrol sizdeyse, kararları siz verirsiniz.

To be calling the shots means that you are deciding what happens.

Kararları vermek, ne olacağına karar verdiğiniz anlamına gelir .

You are in control.

Kontrol sizde.

You are calling the shots

to take control of something.

Bir şeyin kontrolünü ele geçirmek için kararları siz veriyorsunuz.

So maybe another person has control.

Yani belki başka bir kişinin kontrolü vardır.

But you come along and you decide that you want to be in control.

Ama siz gelirsiniz ve kontrolün sizde olmasını istediğinize karar verirsiniz.

So you take control.

Böylece kontrolü ele alırsınız.

That means you are taking the control away from another person

Bu, kontrolü ele aldığınız başka bir kişiden kontrolü aldığınız anlamına gelir

you seise control.

.

So if you take something, we can use the word seise

Yani bir şey alırsanız,

to take to Seise control.

ele geçirmek için ele geçirmek kelimesini kullanabiliriz.

To take control, to assume command.

Kontrolü ele almak, komuta etmek.

So maybe if you are taking over from another person,

Yani belki başka bir kişiden görevi devralıyorsanız,

we can say that you assume command

komutayı devralıyorsunuz

and you take over from another person,

ve başka bir kişiden görevi devralıyorsunuz diyebiliriz,

maybe a manager retires.

belki bir yönetici emekli olur.

So you take over, you assume control,

Yani sen devralırsın, kontrolü eline alırsın,

that person says goodbye and you become the new manager.

o kişi veda eder ve yeni yönetici sen olursun. Devirmek için devralma

You assume command to take over

emrini üstleniyorsunuz

to overthrow.

.

Now this is something that is normally done without consent.

Şimdi bu normalde izin alınmadan yapılan bir şey .

So normally if you overthrow Rowe, it means you take control

Yani normalde Rowe'u devirirseniz, bu, kontrolü normal şekilde zorla ele aldığınız anlamına gelir

normally by force.

.

So you will take control from a manager

Böylece kontrolü bir yöneticiden

or maybe a group of people on a board.

veya belki bir yönetim kurulundaki bir grup insandan alacaksınız.

If they are the directors of a company,

Eğer onlar bir şirketin yöneticileriyse, devirdiğiniz

you might push all of those people out of the company you overthrow.

şirketteki tüm bu insanları dışarı atabilirsiniz .

You take control of that thing.

Sen o şeyin kontrolünü eline al.

That company

Bu şirket

quite often.

oldukça sık.

If a if a country has a revolution

Eğer bir ülkede bir çeşit devrim varsa

of some sort and we know in history there have been many revolutions

ve tarihte birçok devrim olduğunu biliyoruz

and of course quite a few have taken place more recently as well.

ve tabii ki çok azı yakın zamanda gerçekleşti.

To overthrow is to take control.

Devirmek, kontrolü ele almaktır.

If you take control well, it means you over throw, you might push out,

Kontrolü iyi ele alırsanız, bu, fazla attığınız anlamına gelir, itebilirsiniz,

you might remove a person

who is in charge or in control.

sorumlu veya kontrolde olan bir kişiyi görevden alabilirsiniz.

You might overthrow a government

Bir hükümeti

or some other type of authority.

veya başka türde bir otoriteyi devirebilirsiniz.

You overthrow

rebel or rebel.

İsyancıyı veya isyancıyı devirirsin.

So this is a word that can be pronounced in more than one way.

Yani bu birden fazla şekilde telaffuz edilebilen bir kelimedir .

A rebel is a person

Bir asi,

who resists control or will push against authority,

kontrole direnen veya otoriteye karşı koyan bir kişidir,

but also as a verb to rebel

ancak aynı zamanda bir fiil olarak isyan etmek,

means to push against authority.

otoriteye karşı zorlamak anlamına gelir.

So a person who is doing it is a rebel.

Yani bunu yapan kişi asidir.

The action is a rebel.

Eylem bir isyandır.

You push against the authority,

Otoriteye karşı itersiniz,

you resist against control.

kontrole karşı direnirsiniz.

You push against the authority,

Otoriteye karşı itersiniz,

that is to say, a rebel rebels against authority.

yani otoriteye isyan eden bir asi.

So a rebel is the noun, and they do that thing.

Yani bir asi isimdir ve onlar o şeyi yaparlar. Normalde iktidarda olan

It names the action of forcing someone out,

birini, zorlama eylemini adlandırır

someone that is normally in power.

.

You are taking control.

Kontrolü ele alıyorsunuz.

You push against authority.

Otoriteye karşı çıkıyorsun.

We might describe it as a rebellion.

Bunu bir isyan olarak nitelendirebiliriz.

So when we talk about rebellions, we often mean

Bu yüzden isyanlardan bahsettiğimizde, genellikle

one group of people take control of something else

bir grup insanın karşı çıktıkları başka bir şeyin kontrolünü ele geçirmesini

they push against, and then they eventually take over.

ve sonunda kontrolü ele geçirmesini kastediyoruz.

We call it a rebellion.

Biz buna isyan diyoruz.

You push back against a government.

Bir hükümete karşı geri adım atıyorsunuz.

It is a phrase that is used quite often nowadays.

Günümüzde oldukça sık kullanılan bir deyimdir.

Oh, here's an interesting one.

İşte ilginç bir tane.

This is a little bit of French for you.

Bu senin için biraz Fransızca.

If you like French, this is just for you.

Fransızcayı seviyorsanız, bu tam size göre.

Coup d'etat,

Darbe,

a seizure of control.

kontrolün ele geçirilmesi.

You are taking away control from a government,

Kontrolü bir hükümetten,

a group of people that are in charge.

sorumlu bir grup insandan alıyorsunuz.

You take over, you seise control.

Devralırsın, kontrolü ele geçirirsin.

So very, very similar to what I said earlier.

Daha önce söylediklerime çok ama çok benzer.

When you take over from someone, you have a rebellion against someone.

Birinden devraldığın zaman, birine karşı bir isyanın olur.

We can often describe a political rebellion

Siyasi bir isyanı genellikle

as a coup d'etat or a seizure of control.

darbe veya kontrolün ele geçirilmesi olarak tanımlayabiliriz.

And this can take place illegally

Ve bu yasadışı

or by force.

veya zorla gerçekleşebilir.

So by that I mean quite often you can push out a government that you don't want,

Yani demek istediğim, genellikle istemediğiniz bir hükümeti devirebilirsiniz

but you do it illegally but without violence.

ama bunu yasa dışı bir şekilde ama şiddet kullanmadan yaparsınız.

However, also quite often a coup d'etat

Bununla birlikte, oldukça sık olarak bir darbe

takes place with force.

zorla gerçekleşir.

Quite often violence is used,

Oldukça sık şiddet kullanılır,

it is involved in the situation.

duruma dahil olur.

So to be in command is to be in control.

Bu yüzden komutada olmak, kontrolde olmaktır.

When we say that the person is in control,

Kişinin kontrolde olduğunu söylediğimizde,

it, they have the authority,

yetkisi ondadır

or maybe they are in charge of a certain thing.

veya belki de belli bir şeyin sorumlusudur.

They are in command and they are in control.

Komuta onlarda ve kontrol onlarda.

They have complete control over something.

Bir şey üzerinde tam kontrole sahipler.

As I said earlier, you can be in control of a thing,

Daha önce de söylediğim gibi, bir şeyin,

a vehicle, a situation or even yourself as well.

bir aracın, bir durumun ve hatta kendinizin kontrolü sizde olabilir.

We often use the term self control,

Sık sık otokontrol terimini kullanırız,

so a person who has to hold back

bu nedenle bir şeyi yapmaktan geri durması veya direnmesi gereken bir kişi

or resist doing something,

,

you have to have self control.

kendi kendini kontrol etmelidir.

So when we talk about self-control, maybe in a situation where you want to eat

Otokontrol hakkında konuştuğumuzda, belki çok fazla yemek yemek istediğiniz bir durumda

lots of food, maybe you want eat something unhealthy,

, belki sağlıksız bir şeyler yemek istiyorsunuz,

perhaps you are following a diet of some sort.

belki bir çeşit diyet uyguluyorsunuzdur.

So you have to try and stay healthy.

Bu yüzden sağlıklı kalmaya çalışmalısınız.

But sometimes

Ama bazen

maybe you open the refrigerator

buzdolabını açarsın

and there is a big cake in the well, maybe

ve kuyuda büyük bir pasta vardır, belki

you see a bar of chocolate, but you have to stop yourself,

bir çikolata görürsün ama kendini durdurman,

have to keep your self control,

kendini kontrol etmen,

you have to keep your control.

kontrol etmen gerekir.

So quite often we use the term self control

Bu nedenle, kendimize zarar verebilecek bir şey yapmaktan kendimizi alıkoyduğumuzda sıklıkla otokontrol terimini kullanırız

when we are holding ourselves back from doing

something that might cause harm.

.

Quite often we will have to show self control.

Oldukça sık özdenetim göstermek zorunda kalacağız.

So there are quite a lot of words that we can use

Dolayısıyla, kontrolü elimizde tutmaktan bahsederken kullanabileceğimiz pek çok kelime var

when we are talking about being in control.

.

A person might have control over a certain group of people,

Bir kişinin belirli bir grup insan üzerinde kontrolü olabilir,

maybe in a certain type of job,

belki belirli bir işte,

maybe in the office, maybe you have some control, maybe you are a manager,

belki ofiste, belki biraz kontrolünüz vardır, belki bir yöneticisiniz,

maybe you are very high up in a company,

belki bir şirkette çok yüksektesiniz,

which means you have some control

yani siz kontrol etmek için biraz kontrole sahip olmak

to control.

.

Read, read says self control

Oku, oku kendini kontrol etmenin en

is the hardest thing of all.

zor şey olduğunu söylüyor.

I think so.

Bence de.

I think self control might be the hardest thing.

Bence otokontrol en zor şey olabilir.

You might listen to other people.

Başkalarını dinleyebilirsin.

They will give you advice, but

Sana tavsiye verecekler ama

it is always up to you whether you take that advice.

bu tavsiyeyi alıp almamak her zaman sana kalmış.

So you still have to have a certain amount of self control.

Yani yine de belirli bir öz kontrole sahip olmanız gerekiyor.

Even if you are taking advice from other people,

Diğer insanlardan tavsiye alıyor olsanız bile,

they might give you good advice,

size iyi tavsiyeler verebilirler,

but you still have to have your own self control.

ancak yine de kendi kontrolünüzü sağlamalısınız.

I think so.

Bence de.

Hello?

Merhaba?

Giulio. Alberto, hello to you.

Giulio. Alberto, sana merhaba.

Good morning from Costa Rica.

Kosta Rika'dan günaydın.

Thank you very much for showing me your flag as well.

Bayrağınızı da bana gösterdiğiniz için çok teşekkür ederim.

Very nice.

Çok güzel.

Hello.

Merhaba.

Also to Mohammed Abo Malachy.

Ayrıca Muhammed Abo Malachy'ye.

Nice to see you here as well.

Seni burada görmek de güzel.

Very nice to see William celebrating.

William'ı kutlarken görmek çok güzel.

Don't forget, today we are celebrating also the Brazilian independence Day.

Unutmayın, bugün Brezilya'nın bağımsızlık gününü de kutluyoruz.

Very nice.

Çok güzel.

It's a very busy one today.

Bugün çok yoğun bir gün.

Thank you very much for your company.

Şirketiniz için çok teşekkür ederim.

I will be going in a few moments.

Birkaç dakika sonra gideceğim.

It is always a short one on Wednesday,

Çarşamba günleri her zaman kısadır,

but if you want a chance to see more of this, then you can watch this later on.

ancak bundan daha fazlasını görme şansı istiyorsanız, bunu daha sonra izleyebilirsiniz.

If you've missed any of it, you can watch some of it again.

Bir kısmını kaçırdıysanız, bir kısmını tekrar izleyebilirsiniz.

So don't worry about that.

Bu yüzden endişelenme.

Please don't worry about that.

Lütfen bunun için endişelenme.

Thank you for your company.

Şirketiniz için teşekkür ederiz.

I am going in a few moments and I will see you on Sunday.

Birkaç dakika sonra gidiyorum ve Pazar günü görüşürüz.

We are back on Sunday.

Pazar günü geri döndük.

I will quickly put my lesson times on.

Hızlıca ders saatlerimi koyacağım.

You can catch me on Sunday and Wednesday from 2 p.m.

Bana Pazar ve Çarşamba günleri saat 14:00'ten itibaren ulaşabilirsiniz.

UK. Time is when I'm here with you.

İngiltere Zaman, burada seninle olduğum zamandır.

I have to say it felt very strange having Steve here today.

Bugün Steve'in burada olmasının çok tuhaf hissettirdiğini söylemeliyim. Senden ne haber

What about you?

?

Did it? Did it feel weird?

Öyle mi? Garip hissettirdi mi?

Did it feel strange having Mr.

Steve here in the studio?

Bay Steve'in stüdyoda olması garip geldi mi?

He is in the kitchen now busily

Şu anda mutfakta

making his jam, which will keep him

reçelini yapmakla meşgul, bu onu

quite busy for the next couple of hours.

önümüzdeki birkaç saat oldukça meşgul edecek.

Fortunately.

Neyse ki.

Thank you for your company.

Şirketiniz için teşekkür ederiz.

Yes, it is a short one on Wednesday.

Evet, çarşamba günü kısa.

I'm only with you normally for around one hour on Wednesday.

Normalde çarşamba günü yaklaşık bir saat seninleyim.

But don't forget, we have 2 hours, 2 hours

Ama unutmayın Pazar günü birlikte paylaşacak 2 saatimiz, 2 saatimiz var

to share together on Sunday.

.

You can also find my new English lesson.

Yeni İngilizce dersimi de bulabilirsiniz.

You can find the underneath this video it is right underneath.

Bu videonun hemen altında bulabilirsiniz.

So don't worry.

Bu yüzden endişelenme.

If you want to find it, you can.

Onu bulmak istersen, bulabilirsin.

It will be there.

Orada olacak.

That's all from me for today.

Bugünlük benden bu kadar.

Thank you very much for your lovely messages.

Güzel mesajlarınız için çok teşekkür ederim.

All of the messages today.

Bugünün tüm mesajları.

Thank you very much.

Çok teşekkür ederim.

Wow. So many people sending nice messages concerning Mr.

Vay. Pek çok insan Bay Stevens ile ilgili güzel mesajlar gönderiyor

Stevens. Mum, thank you very much. I'm going now.

. Anne, çok teşekkür ederim. Şimdi gidiyorum.

See you on Sunday from 2 p.m.

Pazar günü saat 14:00'den itibaren görüşmek üzere.

UK time.

İngiltere saati.

This is Mr.

Bu,

Duncan in the birthplace of English saying Thanks for watching.

İngilizcenin doğum yerindeki Bay Duncan, İzlediğiniz için teşekkürler diyor.

See you on

the same time.

Aynı saatte görüşmek üzere.

2 p.m.

öğleden sonra 2

UK time and of course you know what's coming next.

İngiltere zamanı ve tabii ki sırada ne olduğunu biliyorsunuz.

Yes you do.

Evet yaparsın.

Take care.

Dikkatli ol.

Stay happy.

Mutlu kal.

See you soon and of course...

Yakında görüşürüz ve elbette...

ta ta for now

şimdilik ta taa