A Lesson 'Fit for a King' 👑 - English Addict / Ep 248 - LIVE CHAT - Sunday 7th May 2023

Welcome to today's livestream.

Bugünkü canlı yayına hoş geldiniz.

I hope you are feeling well.

Umarım iyi hissediyorsundur.

We are back everyone.

Herkese geri döndük.

We are here with you once more.

Bir kez daha sizlerleyiz.

It is so nice to be back with you once again.

Bir kez daha sizlerle birlikte olmak çok güzel.

Yes, we are once again live across YouTube.

Evet, YouTube genelinde bir kez daha canlı yayındayız.

It's ever so nice to be here.

Burada olmak çok güzel.

Hi, everybody. This is Mr.

Selam millet. Ben

Duncan in England.

İngiltere'den Bay Duncan.

How are you today?

Bugün nasılsın? İyi misin

Are you okay? I hope so. Are you feeling happy?

? Umarım. Mutlu hissediyor musun? Mutlu hissediyor musun

Are you

feeling happy?

?

And I think it is a word that we are not using enough these days.

Ve bence bu, bugünlerde yeterince kullanmadığımız bir kelime .

There are many other words we could use to

to express happiness or to say that we.

Mutluluğu ifade etmek veya biz olduğumuzu söylemek için kullanabileceğimiz birçok başka kelime var.

We actually feel happy.

Aslında kendimizi mutlu hissediyoruz.

But it's a word that's not used enough.

Ama yeterince kullanılmayan bir kelime.

So tomorrow, when you are out walking amongst your friends,

O yüzden yarın, arkadaşlarınızın arasında dolaşırken,

please walk up to the first person you say

lütfen gördüğünüzü söylediğiniz ilk kişinin yanına gidin ve "

you see and say, Are you happy?

Mutlu musun?" deyin.

And get them to reply with Yes, I am happy.

Ve evet, mutluyum şeklinde yanıt vermelerini sağlayın.

Happiness.

Mutluluk.

I know sometimes it doesn't come easily and I know sometimes it is very hard to find.

Bazen kolay gelmediğini biliyorum ve bazen bulmanın çok zor olduğunu biliyorum.

But I think happiness starts

Ama bence mutluluk

right here with you, the individual.

tam burada seninle, birey olarak başlıyor.

Anyway, here we are all together again on a beautiful day.

Her neyse işte güzel bir günde yine beraberiz.

All I can say is the weather today is absolutely fantastic.

Söyleyebileceğim tek şey, bugün havanın kesinlikle harika olduğu.

21. Well, it's nearly 20 degrees.

21. Neredeyse 20 derece.

It might actually get as high as 21 later.

Daha sonra 21'e kadar yükselebilir.

But it's a lovely day.

Ama güzel bir gün.

Very warm, very pleasant outside.

Dışarısı çok sıcak, çok hoş.

It is looking rather nice, to be honest with you.

Dürüst olmak gerekirse oldukça hoş görünüyor.

So my name is Duncan.

Benim adım Duncan.

I am one of those up there.

Ben oradakilerden biriyim.

I'm sure you know the school by now.

Eminim artık okulu biliyorsunuzdur.

You know what it's all about English.

İngilizcenin ne olduğunu biliyorsun.

We love the English language.

İngiliz dilini seviyoruz.

However, this is a little bit different from all of those other English teachers.

Ancak, bu diğer tüm İngilizce öğretmenlerinden biraz farklı.

This is something we do live.

Bu yaşadığımız bir şey.

First of all, it is 100% live right now

Öncelikle 7 Mayıs 2023 Pazar saat 02:08'de %100 canlı yayında.

at 2:08 o'clock on Sunday,

the 7th of May 2023.

I'm here right now, live as life can be.

Şu an buradayım, hayatı olabildiğince yaşa.

You can see behind me as well outside

Arkamı da görebilirsiniz,

the studio window is looking absolutely amazing today.

stüdyo penceresinin dışında bugün kesinlikle harika görünüyor.

Really, really nice. In fact,

Gerçekten çok güzel. Aslında,

we have Mr.

Bay

Steve coming a little bit later on.

Steve biraz sonra gelecek.

Oh, by the way, did you see that very special thing

Bu arada, dün olan o çok özel şeyi gördün mü

yesterday that happened?

?

No, I'm not talking about Mr.

Hayır, Bay

Steve changing his underwear.

Steve'in iç çamaşırını değiştirmesinden bahsetmiyorum.

We are talking all about the coronation.

Hepimiz taç giyme töreni hakkında konuşuyoruz.

Charles became King

Charles

Charles the third, apparently 13 million.

üçüncü, görünüşe göre 13 milyon olan Kral Charles oldu.

And that doesn't sound like a lot.

Ve bu kulağa pek hoş gelmiyor.

I'm sure it must be more people than that. Maybe that's.

Eminim bundan daha fazla insan vardır. Belki de öyledir.

That's the amount of people or the number of people who watched in this country.

Bu ülkede izlenen insan sayısı ya da sayısı bu kadar.

But I think it must have been millions and millions of people

Ama bence

watching the coronation that took place yesterday in London.

dün Londra'da gerçekleşen taç giyme törenini milyonlarca insan izlemiş olmalı.

So what about you?

Peki ya sen?

Did you watch the coronation? Did you see it?

Taç giyme törenini izledin mi? Bunu gördün mü?

Was it interesting?

İlgi çekicimiydi?

I'm sure for a lot of people it must be interesting

Eminim pek çok insan için

watching something like that, because you are getting,

böyle bir şeyi izlemek ilginç olacaktır, çünkü

I suppose, a sense of another culture.

sanırım başka bir kültür duygusu ediniyorsunuz.

And it's very easy to forget when you live in a certain country,

Ve belli bir ülkede yaşadığınızda unutmak çok kolay,

you forget that you are surrounded by your own culture.

kendi kültürünüz ile çevrili olduğunuzu unutuyorsunuz.

And I suppose to some people

Ve sanırım dünkü

watching all of the celebrations and all of the

tüm kutlamaları ve tüm

the ceremony yesterday must have seemed very strange.

töreni izleyen bazı insanlara çok garip gelmiş olmalı.

I know in the USA they are absolutely crazy about all of this.

ABD'de tüm bunlara kesinlikle deli olduklarını biliyorum.

They love anything connected to the royal family or royalty.

Kraliyet ailesi veya telif hakkıyla bağlantılı her şeyi severler .

English royalty, British royalty,

İngiliz kraliyet ailesi, İngiliz kraliyet ailesi,

Welsh royalty.

Galler kraliyet ailesi. Ne

Call it what you want, but it is very interesting

derseniz deyin, ama çok ilginç

and most of the things that you saw happening yesterday

ve dün gördüğünüz şeylerin çoğu

date back almost a thousand years.

neredeyse bin yıl öncesine dayanıyor.

So many of the things done, many of the things that was said

Yapılan pek çok şey, söylenen pek çok şey

go back a very long way in tradition.

gelenekte çok eskilere dayanmaktadır.

And I suppose that's what it's all about, really.

Ve sanırım asıl mesele bu, gerçekten.

So the whole ceremony from walking in, from being,

Yani tüm tören, içeri girmesinden,

well, one of the most interesting parts of the whole ceremony

tüm törenin en ilginç kısımlarından biri,

must have been when when Charles

Charles'ın

took most of his clothes off.

kıyafetlerinin çoğunu çıkardığı zaman olmalı.

So he stripped right down to a very loose shirt.

Bu yüzden çok bol bir gömleğe kadar soyundu.

And I thought that was a very interesting part

Ve bunun törenin çok ilginç bir parçası olduğunu düşündüm

of the ceremony because he looked just like maybe a person

çünkü

from the street, a common person.

sokaktan, sıradan bir insana benziyordu.

But slowly but surely

Ama yavaş ama emin adımlarla

they put all of the clothing onto him.

tüm kıyafetleri üzerine giydirdiler.

They anointed his head with oil, special oil,

Başını yağla, özel yağla,

no ordinary oil.

sıradan yağla meshettiler.

It was very special oil.

Çok özel bir yağdı.

And then slowly they built up his his clothing, his regalia,

Ve sonra yavaş yavaş kıyafetlerini, kıyafetlerini,

all of the things that he wore and the things that he had to hold.

giydiği her şeyi ve tutması gereken şeyleri oluşturdular.

They were all symbolic.

Hepsi sembolikti.

And then eventually he was crowned

Ve sonunda taç giydi,

that large crown was placed upon his head.

başına o büyük taç yerleştirildi.

And that set from that moment, he was the king.

Ve o andan itibaren setin kralı oydu.

He became the king of England.

İngiltere kralı oldu.

King Charles the third.

Kral Charles üçüncü.

All I can say is I hope

Söyleyebileceğim tek şey, umarım

he does better than the previous.

öncekinden daha iyi yapar.

Charles And also the one before that.

Charles Ve ayrıca ondan önceki. Bu

So they didn't have a very good time.

yüzden pek iyi vakit geçirmediler. Bu

So I hope this particular King Charles has a good time.

yüzden umarım bu özel Kral Charles iyi vakit geçirir.

I really do. So it's nice to see you here today.

Gerçekten yaptım. Bu yüzden bugün seni burada görmek güzel. Dün kralın taç

And if you did watch the coronation

giyme törenini izlediysen

of the king yesterday, did you see it?

, gördün mü?

Did you watch it?

İzledin mi?

I know some people woke up very early yesterday morning to watch it.

Bazı insanların dün sabah çok erken kalkıp onu izlemek için uyandığını biliyorum.

All I can say is thank you very much for your support of this country.

Söyleyebileceğim tek şey, bu ülkeye verdiğiniz destek için çok teşekkür ederim.

We need the viewers, you say so.

Seyirciye ihtiyacımız var, sen öyle diyorsun. Dün töreni izleyen

You might be one of the many millions of people

milyonlarca insandan biri olabilirsiniz

who were watching the ceremony yesterday.

.

Of course, there is always a little bit of controversy in these situations.

Tabii ki, bu durumlarda her zaman biraz tartışma vardır .

Whenever something like this happens, there are always people who who disagree

Ne zaman böyle bir şey olsa, her zaman bir monarşiye karşı çıkan insanlar vardır

with having a monarchy.

.

And there were people in London protesting

Ve Londra'da protesto eden insanlar vardı

and they were they were making their voices heard

ve bir süre seslerini duyuruyorlardı,

for a while

until they were dragged off the streets by the police

ta ki polis tarafından sokaklardan sürüklenip

and locked up in the back of a van.

bir minibüsün arkasına kapatılana kadar.

Didn't last very long.

Çok uzun sürmedi.

That's all I can say.

Tüm söyleyebileceğim bu.

Nice to see you all here on the live chat.

Hepinizi burada canlı sohbette görmek güzel.

Yes, we have made it all the way to the end of another week

Evet, bir haftanın daha sonuna geldik

and also the end of another weekend.

ve bir hafta sonunun daha sonuna geldik.

And I suppose I should also say we are now into a new month.

Ve sanırım artık yeni bir aya girdiğimizi de söylemeliyim.

May has arrived.

Mayıs geldi.

Yes, it's Sunday.

Evet, bugün Pazar.

Hmm. Hmm

Hmm. Hmm

hmm hmm hmm hmm hmm hmm hmm hmm hmm hmm hmm

hmm hmm hmm hmm hmm hmm hmm hmm hmm hmm hmm hmm

hmm hmm.

hmm.

Mm hmm.

Hmm.

I'm still drinking some water.

Hala biraz su içiyorum.

Look what I've got here.

Bak burada ne var.

Ooh, Isn't it a big one? It's very big.

Ooh, büyük değil mi? O çok büyük.

And it's something I love to hold in my hand.

Ve elimde tutmayı sevdiğim bir şey.

And sometimes I like to put it in my mouth.

Bazen de ağzıma almayı seviyorum.

Look at the size of that baguette.

Şu bagetin boyutuna bak.

This is really getting me in the mood

Bu gerçekten beni

for our trip to France.

Fransa gezimiz için havaya sokuyor.

Yes, around about four weeks,

Evet, yaklaşık dört hafta,

maybe five weeks from now, we will all be meeting together for those

belki de beş hafta sonra,

who are coming for the big meet up for big Paris rendezvous.

büyük Paris randevusu için büyük buluşmaya gelenler için hep birlikte buluşacağız .

Are you excited?

Heyecanlı mısın?

Oh, look, I can't wait.

Bak, sabırsızlanıyorum.

And just to prove it, I have a lovely French

Ve bunu kanıtlamak için,

baguette in my hand right now.

şu anda elimde çok güzel bir Fransız bageti var.

It's not lovely.

Bu hoş değil.

We might be seeing more of this a little bit later on.

Biraz sonra bunun daha fazlasını görebiliriz.

Talking of bread, Steve has been in the kitchen once again doing his magic,

Ekmekten bahsetmişken, Steve bir kez daha mutfakta sihrini yapıyor,

weaving his magic in the kitchen.

sihrini mutfakta dokuyor.

He has been making bread once again.

Yine ekmek yapıyor. Nefis kokuyor

It smells delicious.

.

I'm just wondering whether or not Steve

Steve'in

is going to bring some of that lovely bread into the studio to me.

o güzel ekmekten birazını bana stüdyoya getirip getirmeyeceğini merak ediyorum.

We will find out later on.

Daha sonra öğreneceğiz.

Oh, yes, Mr.

Oh, evet, Bay

Steve is coming for those worried or wondering.

Steve endişelenenler veya merak edenler için geliyor.

And also he has some big news today.

Ayrıca bugün bazı büyük haberleri var.

It might be good news,

İyi haber olabilir

but it might also be bad news.

ama kötü haber de olabilir.

So sometimes how have you noticed this?

Peki bazen bunu nasıl fark ettiniz?

When a person tells you something, maybe they have something big happening in their life

Biri size bir şey söylediğinde, belki hayatında büyük bir şey oluyor

and they tell you sometimes it's good news,

ve bunun bazen iyi bir haber olduğunu söylüyor

but also there might be a bad side

ama aynı zamanda

or a down side to that thing that they are telling you.

size anlattıklarının kötü ya da kötü yanları da olabilir.

So we will see what happens later when Mr.

Bu yüzden Bay Steve bizimle olduğunda daha sonra ne olacağını göreceğiz

Steve is with us.

.

Maybe he will want to share his big news or maybe not.

Belki büyük haberini paylaşmak isteyecek ya da istemeyecektir. Güzel buluşma için

Are you looking forward to meeting up in Paris

Paris'te buluşmayı dört gözle bekliyor musunuz

for the beautiful rendezvous?

?

I'm not sure where we are going to meet at the moment,

Şu anda nerede buluşacağımızdan emin değilim,

but it will be somewhere central

ama Paris'in merkezinde bir yerde olacak

around the centre of Paris, so it should be rather interesting.

, bu yüzden oldukça ilginç olmalı. Bu

We we will be mentioning Paris later on, by the way,

arada Paris'ten daha sonra bahsedeceğiz

because there is something I want to mention about Paris.

çünkü Paris'ten bahsetmek istediğim bir şey var.

Something interesting. An interesting fact.

İlginç bir şeyler. İlginç bir gerçek.

In fact.

Aslında.

Hello to the live chat.

Canlı sohbete merhaba.

Nice to see you here.

Seni burada görmek güzel.

Oh, we have Vitesse. Well done, Vitesse.

Oh, Vitesse'miz var. Aferin, Vitesse.

You are first on today's live chat.

Bugünkü canlı sohbette birincisiniz.

Very interesting.

Çok ilginç.

Nice to see you here and welcome.

Sizi burada görmek güzel ve hoşgeldiniz.

Vitesse is first on today's live chat.

Vitesse bugünün canlı sohbetinde birinci.

Thank you for the address, Vitesse for joining us.

Adres için teşekkürler, Vitesse bize katıldığın için.

We also have tarmac kiss here.

Ayrıca burada asfalt öpücük var.

Hello, Tarmac.

Merhaba, Tarmac.

Are you excited to be meeting up?

Buluşacağınız için heyecanlı mısınız? Dürüst olmak gerekirse

I think it will be a very interesting situation, to be honest.

çok ilginç bir durum olacağını düşünüyorum .

Hello.

Also, two oh, one of our regular viewers,

Merhaba.

Ayrıca, düzenli izleyicilerimizden biri olan iki oh,

Luis Mendez,

Luis Mendez

is here today.

bugün burada.

Hello, Louis.

Merhaba Louis.

Nice to see you here.

Seni burada görmek güzel.

Hello, Mr. Duncan, the king of Facebook.

Merhaba, Facebook'un kralı Bay Duncan.

And hello to all the queens and kings.

Ve tüm kraliçelere ve krallara merhaba.

Well, I have a feeling there might be a lot of kings watching,

Pekala, bir sürü kralın izleyeceğine dair bir his var

but also there might be a lot of queens watching as well.

ama aynı zamanda izleyen bir sürü kraliçe de olabilir .

I'm not sure what's happening to my face today.

Bugün yüzüme ne olduğundan emin değilim.

You may have noticed that I haven't had a shave.

Tıraş olmadığımı fark etmişsindir.

In fact, I haven't shaved for a couple of days

Aslında birkaç gündür tıraş olmadım

because the skin on my face is very sensitive at the moment.

çünkü şu anda yüzümdeki cilt çok hassas .

I don't know why, but it's very painful to shave.

Neden bilmiyorum ama tıraş olmak çok acı verici. Bu

So I've decided to give my face a little bit of a rest for a couple of days.

yüzden birkaç gün yüzümü biraz dinlendirmeye karar verdim.

So that's why it looks very strange with my beard.

Bu yüzden sakalımla çok garip görünüyor.

And the really odd thing is I have some black

Ve gerçekten garip olan şey şu ki,

some black strands of beard there, just there.

orada biraz siyah sakalım var, tam orada.

So the rest of my beard is quite grey.

Sakalımın geri kalanı oldukça beyaz.

But here I have just a very small,

Ama burada çok küçük,

very small line of

çok küçük bir

dark brown, be it can you see it?

koyu kahverengi çizgim var, onu görebiliyor musunuz?

It's rather distracting, to say the least.

En azını söylemek oldukça dikkat dağıtıcı.

Hello. Also to Sash.

Merhaba. Ayrıca Sash'a.

Hello, Devil Sash.

Merhaba Şeytan Kuşağı.

Nice to see you here.

Seni burada görmek güzel.

Everyone is here today.

Bugün herkes burada.

Claudia is here as well.

Claudia da burada.

Intelligent is also here,

Intelligent de burada,

feeling very chill just to be here.

sırf burada olmaktan çok ürperiyor.

The word shift is an interesting word indeed.

Değişim kelimesi gerçekten ilginç bir kelime.

It means that you feel happy or pleased about a certain situation.

Belirli bir durumdan dolayı mutlu veya memnun hissettiğiniz anlamına gelir.

Maybe something you feel pleased about.

Belki de memnun olduğun bir şey.

You can say that you feel chuffed.

Keyif aldığınızı söyleyebilirsiniz.

I am ever so just to be here today.

Ben her zaman sadece bugün burada olmak için varım.

I really am.

Ben gerçekten.

We also have Francesca.

Francesca'mız da var.

Hello, Francesca.

Merhaba, Francesca.

Mm. I beg your to you also Zika.

mm. Sana da yalvarıyorum Zika.

Irene. Maria.

Irene. Maria.

Who else is here today?

Bugün başka kim var?

I always like to say hello to as many people as possible,

Her zaman olabildiğince çok kişiye merhaba demek isterim

and I do get complaints from people saying.

ve insanlardan şikayetler alıyorum.

Mr. Duncan, why did you not say hello to me?

Bay Duncan, neden bana merhaba demediniz?

I will try to remember everyone today.

Bugün herkesi hatırlamaya çalışacağım.

I guess

we will be talking about the royal family and the coronation.

Sanırım

kraliyet ailesi ve taç giyme töreni hakkında konuşacağız.

It was an important event for me.

Benim için önemli bir olaydı.

Thank you, Lilia.

Teşekkürler Lilia.

Yes, it was a very interesting time.

Evet, çok ilginç bir zamandı.

We haven't seen this happen for,

Bunun olduğunu görmedik,

well, I would say around a generation,

yani, yaklaşık bir nesil,

maybe a generation and a half over 70 years

belki bir buçuk nesil, daha önce olduğundan bu yana 70 yıldan fazla bir süredir diyebilirim

since it happened before and I wasn't alive.

ve ben hayatta değildim.

And I have a feeling maybe you were not alive at the time.

Ve içimde o sırada hayatta olmadığına dair bir his var.

Perhaps.

Belki.

And for many people, it was the first time that they've ever seen

Ve birçok insan için,

this particular event happen.

bu özel olayın gerçekleştiğini ilk kez görüyorlardı.

It might not be the last time, though,

Yine de son kez olmayabilir,

because of course, the thing to remember

çünkü elbette hatırlanması gereken bir şey

and I know it's a it's a rather sensitive subject,

ve bunun oldukça hassas bir konu olduğunu biliyorum

but King Charles is not young.

ama Kral Charles genç değil.

He's 74 already.

O zaten 74 yaşında.

So he has had to wait for all those years

Bu yüzden devreye girip İngiltere kralı olmak için bunca yıl beklemek zorunda kaldı

to step in and become the king of England.

.

So imagine that.

Yani bunu hayal edin. Senin yerini almak için

I imagine waiting for all of those years

tüm o yılları beklediğimi

to take your place and then suddenly it happens.

ve sonra aniden olduğunu hayal ediyorum.

But you are 74 at the time,

Ama o sırada 74 yaşındasın,

so we might be seeing another one of those in the next

bu yüzden önümüzdeki

15 or perhaps 20 years.

15 veya belki 20 yıl içinde onlardan bir tane daha görebiliriz.

I hope not. Of course,

Umarım değildir. Tabii ki,

but just in case.

ama her ihtimale karşı.

Hello, also to Valentin.

Valentin'e de merhaba.

Hello, Vana. Valentin, Nice to see you here today.

Merhaba Vana. Valentin, bugün seni burada görmek güzel.

I am okay for those worried because I haven't been doing much here on YouTube.

Endişelenenler için sorun yok çünkü burada YouTube'da pek bir şey yapmıyorum.

I've been doing other things away from YouTube,

including making some changes here in the studio,

Burada stüdyoda bazı değişiklikler yapmak,

readjusting some of the lights and also rebuilding

bazı ışıkları yeniden ayarlamak ve

the green screen that I use behind me.

arkamda kullandığım yeşil ekranı yeniden oluşturmak dahil olmak üzere YouTube'dan uzakta başka şeyler yapıyorum.

So I have been busy doing all sorts of things, but most of

Bu yüzden her türlü şeyi yapmakla meşguldüm ama çoğu

it has been hidden away from you because you you haven't seen it.

görmediğin için senden saklandı .

Hello, also to Irene.

Irene'e de merhaba.

We have one or two people here who don't seem too pleased

Burada kraliyet ailesinden pek memnun görünmeyen bir iki kişi var

with the royal family.

.

And yes, I suppose there are people who who think that

Ve evet, sanırım

the royal family is a good thing to have

kraliyet ailesine sahip olmanın iyi bir şey olduğunu düşünenler var

and there are those who think it isn't a big deal these days.

ve bunun bugünlerde çok da önemli olmadığını düşünenler var.

Maybe they think it is out of date or antiquated.

Belki modası geçmiş veya modası geçmiş olduğunu düşünüyorlar.

Oh, there's an interesting word.

Oh, ilginç bir kelime var.

The word antiquated means something that is old fashioned

Antika kelimesi, eski moda

or maybe out of date or even worn out.

veya belki de güncelliğini yitirmiş ve hatta yıpranmış bir şey anlamına gelir.

Something is antiquated.

Bir şey antika.

It's been done so many times and maybe

Pek çok kez yapıldı ve

maybe it isn't relevant anymore.

belki artık geçerli olmayabilir.

And there are many people who think that the royal family or having a monarchy

Ve kraliyet ailesinin veya bir monarşiye sahip olmanın

is irrelevant nowadays.

günümüzde alakasız olduğunu düşünen birçok insan var.

So not everyone, not everyone is into that, to be honest.

Yani herkes, dürüst olmak gerekirse herkes buna ilgi duymuyor.

Thank you for your comments about my weight, by the way.

Bu arada kilomla ilgili yorumlarınız için teşekkür ederim.

Yes, I am still losing weight.

Evet, hala kilo kaybediyorum.

Slowly but surely.

Yavaş yavaş ama emin bir şekilde.

I am slowly losing weight and yes, it is happening.

Yavaş yavaş kilo veriyorum ve evet, oluyor.

I am determined when we meet up in Paris,

Paris'te buluştuğumuzda kararlıyım,

I am determined that I will be wearing

my skinny jeans.

dar kot pantolonumu giyeceğim.

If you remember last year I was talking about this

Hatırlarsanız geçen yıl bundan bahsetmiştim

and it's my big aim to be able

ve benim en büyük amacım

to fit into my very skinny,

çok dar,

tight jeans and they are quite small around the waist,

dar kot pantolonuma sığabilmek ve beli oldukça dar,

so I will know that I have lost weight if I can pull my jeans up.

bu yüzden kilo verdiğimi anlayacağım. kot yukarı.

And also fasten them at the front

Ve ayrıca

without any any of my belly hanging out.

göbeğimin hiçbiri sarkmadan önden tutturun.

I will be very pleased to say the least.

En azını söylemekten çok memnun olacağım.

Who else is here today?

Bugün başka kim var?

Oh, we have Jagdish.

Oh, bizde Jagdish var.

Hello, Jagdish Parab.

Merhaba, Jagdish Parab.

Hello to you.

Merhaba sana.

Thank you very much for joining me again.

Bana tekrar katıldığınız için çok teşekkür ederim.

So we are talking about royalty.

Yani kraliyetten bahsediyoruz.

I'm sure Mr.

Eminim Bay

Steve will have a lot to talk about today.

Steve'in bugün konuşacak çok şeyi olacaktır.

I think he will have all sorts of things to say about it.

Bence bu konuda söylenecek her türlü şey olacak .

Now, I would say that we we do disagree

Şimdi,

on some things because a lot of people think that Mr.

bazı konularda anlaşamadığımızı söyleyebilirim çünkü birçok insan Bay

Steve and myself, we always agree on everything.

Steve ve benim her zaman her şeyde hemfikir olduğumuzu düşünüyor.

But no, sometimes there are things we don't quite agree with.

Ama hayır, bazen tam olarak aynı fikirde olmadığımız şeyler oluyor.

Sometimes we don't see eye to eye.

Bazen göz göze gelmeyiz.

So maybe if you don't see eye to eye with another person,

Yani belki başka biriyle aynı fikirde değilseniz,

maybe you disagree with them on certain subjects

belki de belirli konularda

or certain topics or issues.

veya belirli konularda veya konularda onunla aynı fikirde değilsiniz.

And I

Ve

suppose I was watching the coronation with Steve yesterday

sanırım dün Steve'le taç giyme törenini izliyordum

and I was saying, Well, it just seem very nice watching this.

ve " Bunu izlemek çok güzel görünüyor" diyordum.

But what about all of the people who don't have much money

Peki ya fazla parası olmayan insanlar

and those people who have to pay money from their taxes

ve vergilendirilmek için vergilerinden para ödemek zorunda kalan insanlar,

so they are taxed, they have to pay money to the government.

hükümete para ödemek zorundalar.

And some of that money then goes to support the monarchy.

Ve bu paranın bir kısmı daha sonra monarşiyi desteklemek için gidiyor.

And Steve said, well,

Ve Steve dedi ki,

maybe there are many reasons why it's a good thing to have a monarchy.

belki de bir monarşiye sahip olmanın iyi bir şey olmasının birçok nedeni vardır.

They bring a lot of tourists, a lot of people come to this country

Çok turist getiriyorlar, çok insan geliyor bu ülkeye

and those people spend lots of money in this country.

ve o insanlar bu ülkede çok para harcıyorlar.

So maybe it is good for our economy.

Yani belki ekonomimiz için iyidir.

So there are two ways of looking at it.

Yani ona bakmanın iki yolu var.

Hello, also to Beatrix.

Beatrix'e de merhaba.

Hello, Beatrice.

Merhaba, Beatrice.

Nice to see you here today.

Bugün seni burada görmek güzel.

Thank you very much for your lovely compliments, Mr.

Güzel iltifatlarınız için çok teşekkür ederim Bay

Duncan. You do look quite well today.

Duncan. Bugün oldukça iyi görünüyorsun.

I look slimmer.

Daha ince görünüyorum.

I think it's safe to say I've become very brave

because I'm actually wearing my my black t shirt today.

Bugün gerçekten siyah tişörtümü giydiğim için çok cesur olduğumu söylemem yanlış olmaz.

Because some people say that if you wear black, you look slimmer.

Çünkü bazı insanlar siyah giyersen daha zayıf göründüğünü söylerler.

I'm not sure how true that is.

Bunun ne kadar doğru olduğundan emin değilim.

But anyway, I'm quite pleased.

Ama her şeye rağmen oldukça memnunum.

I'm not a vain person.

Ben boş bir insan değilim.

I don't spend all my time looking in the mirror.

Tüm zamanımı aynaya bakarak geçirmiyorum.

But I also like to make sure that I stay healthy.

Ama aynı zamanda sağlıklı kaldığımdan emin olmayı da seviyorum.

And that's the main reason why I'm doing this.

Ve bunu yapmamın ana nedeni de bu. Şu

That is the main reason why I'm doing this at the moment.

anda bunu yapmamın ana nedeni bu.

Hello? Sylvie.

Merhaba? Sylvie.

Sylvie. Sylvie. Nice to see you here today.

Sylvie. Sylvie. Bugün seni burada görmek güzel.

We will be having a little

sense, a little taste

of the Parisian scenes,

some of the sights of Paris in a few moments before Mr.

Bay Steve gelmeden birkaç dakika sonra Paris manzaralarının, Paris'in bazı manzaralarının biraz tadına varacağız

Steve comes along.

.

Can I say hello to Rosa?

Rosa'ya merhaba diyebilir miyim?

Is there anyone else I've forgotten?

Unuttuğum başka kimse var mı?

I hope not.

Umarım değildir.

Irene, a prank seen.

Irene, bir şaka görüldü.

Hello to you as well.

Sana da merhaba.

So, yes, we will be meeting up in Paris

Yani, evet, bundan

in a roundabout four,

dört,

five weeks from now.

beş hafta sonra Paris'te buluşacağız.

So it will be in early June.

Yani Haziran başında olacak.

I've already found out a couple of things.

Zaten birkaç şey öğrendim.

One is that early June is a good time

Birincisi, Haziran başı

to go to Paris because it's still not very busy.

Paris'e gitmek için iyi bir zaman çünkü hala çok meşgul değil.

So I think we have actually chosen a very good time to go to Paris

Bu yüzden aslında Paris'e gitmek için çok iyi bir zaman seçtiğimizi düşünüyorum

because early June and I was I was researching this morning all of this.

çünkü Haziran başı ve ben bu sabah bunların hepsini araştırıyordum.

Apparently it's a good time to go early June.

Görünüşe göre Haziran başı gitmek için iyi bir zaman.

So there are not that many people there.

Yani orada çok fazla insan yok.

The tourist season doesn't get busy in Paris

Paris'te turizm sezonu

normally until towards the end of June and also the whole of July.

normalde Haziran ayının sonuna kadar ve ayrıca Temmuz ayının tamamına kadar meşgul olmaz.

So I'm hoping when we meet up in Paris,

Umarım Paris'te buluştuğumuzda

it won't be too busy.

çok meşgul olmaz.

Who else is here today?

Bugün başka kim var?

I don't want to forget anyone.

Kimseyi unutmak istemiyorum.

What I say is here. Hello, Cafe.

Benim dediğim burada. Merhaba Kafe.

It seems like a long time since I said hello to you.

Sana merhaba demeyeli uzun zaman olmuş gibi.

How are you doing?

Nasılsın?

I hope you are doing very, very well.

Umarım çok ama çok iyisindir.

Thank you very much.

Çok teşekkür ederim.

No, I'm getting lots of comments about my weight.

Hayır, kilom hakkında çok yorum alıyorum.

I do look slimmer.

Daha ince görünüyorum.

It is true. Definitely.

Bu doğru. Kesinlikle.

So. Mr.

Steve will be here with us in around about 2 minutes,

Bu yüzden. Bay

Steve yaklaşık 2 dakika içinde burada bizimle olacak, bundan birkaç hafta sonra buluşacağımız yerin

just enough time for us

to get some of the feeling, some of scent,

biraz hissini, biraz kokusunu,

some of the atmosphere

biraz atmosferini almamız için yeterli bir süre

of the place where we will be meeting up in a few weeks from now.

.

Yes, we will be getting together and we will be having,

Evet, bir araya geleceğiz ve

ah, Paris or rendezvous.

ah, Paris ya da randevumuz olacak.

Ooh, la la la.

Ooh, la la la.

We are really getting in the mood for Paris.

Gerçekten Paris havasındayız.

It is coming and it's not the only thing that's coming

Geliyor ve gelen tek şey bu değil

because coming up right now, you know what's coming next.

çünkü hemen şimdi geliyor, sırada ne olduğunu biliyorsunuz .

Did it,

Yaptı,

did it.

yaptı.

We are here.

Biz burdayız.

It came not only me but also this guy as well.

Sadece ben değil bu adam da geldi.

Mr. Steve is back with us.

Bay Steve tekrar bizimle.

Oh, Oh, Having a rich camera, I'm supposed to be honest with you, is flit around.

Oh, Oh, Zengin bir kameraya sahip olmak, sana karşı dürüst olmam gerekiyor, etrafta uçuşmaktır.

We are on that camera.

O kameradayız.

I can tell that now, because we've got to enable at least to get a dozen as one of the hands on up there.

Bunu şimdi söyleyebilirim, çünkü oradaki uygulamalılardan biri olarak en azından bir düzine elde etmemiz gerekiyor.

This one down there and I've an which one to look at Mr.

Aşağıdaki bu ve Bay Duncan'a bakacağım bir tane var

Duncan. Anyway, welcome. Hello from me.

. Her neyse, hoşgeldin. benden selamlar

Mr. Duncan's already said hello, but I'm saying hello as well.

Bay Duncan zaten merhaba dedi ama ben de merhaba diyorum. Sorun

That's okay.

I've got one half an hour later, which I usually do on a Sunday, don't I, Mr.

yok.

Yarım saat sonra bir tane var, ki bunu genellikle pazar günleri yaparım, değil mi Bay

Turner. It is very good. Yes. Stating the obvious.

Turner. Bu çok iyi. Evet. Açık olanı belirtmek.

Stating the obvious.

Açık olanı belirtmek.

We've got 30 people watching today, Mr. Turner.

Bugün izleyen 30 kişi var Bay Turner.

Exciting weekend, hasn't it?

Heyecanlı bir hafta sonu, değil mi?

It's been a very interesting weekend.

Çok ilginç bir hafta sonu oldu.

There was something interesting happening yesterday.

Dün ilginç bir şey oldu.

You may have heard about it, but there was some.

Bunu duymuş olabilirsiniz, ama bazıları vardı.

There was a guy in London

Londra'da bir adam vardı

and he went shopping with his wife to buy a new hat.

ve yeni bir şapka almak için karısıyla alışverişe gitti.

And not only did he get a new hat,

Ve sadece yeni bir şapka almakla kalmadı,

but she also got a new hat as well,

aynı zamanda yeni bir şapka da aldı

and that is that they decided it was such a special day.

ve bunun çok özel bir gün olduğuna karar vermelerinin nedeni buydu.

They were going to show their new hats on television

Yeni şapkalarını televizyonda

to around 130 million people, which is quite nice when you think about it.

yaklaşık 130 milyon kişiye göstereceklerdi ki bu, düşününce çok güzel.

Right? Okay. Yes. Yes. There were some nice hats.

Sağ? Tamam aşkım. Evet. Evet. Güzel şapkalar vardı.

You're, of course, referring to the the crown owns the crowns. Yes.

Elbette tacın tacın sahibi olduğundan bahsediyorsunuz. Evet.

Are you not? I am the coronation.

değil misin Ben taç giyme töreniyim.

Charles and Camilla.

Charles ve Camilla.

Yes. We've got a queen. Yes.

Evet. Bir kraliçemiz var. Evet.

And of course, it has caused quite a stir.

Ve tabii ki, oldukça heyecan yarattı.

Not everyone is onside

Herkes

with royalty or having a monarchy.

telif hakkı veya bir monarşiye sahip olmaktan yana değil.

There are those who feel strongly against it and those who feel strongly for it.

Buna şiddetle karşı çıkanlar ve buna şiddetle karşı çıkanlar var.

But my argument always is it's worked for nearly a thousand years.

Ama benim iddiam her zaman bunun neredeyse bin yıldır işe yaradığıdır.

So why changes?

Peki neden değişiyor?

And if we were to get an elected head of state, which is what the alternative is,

Ve eğer seçilmiş bir devlet başkanı bulsaydık, alternatifi hangisi,

who do you think you would get?

sizce kimi alırdınız? Devlet başkanı olarak oylanacak olan

You would just get all these ex-prime ministers

tüm bu eski başbakanları alırsınız

who would get voted in as head of state.

.

Do you really want somebody like Johnson?

Johnson gibi birini gerçekten istiyor musun?

Yes, as head of state?

Evet, devlet başkanı olarak mı?

Or do you really want who who really you know, they're carrying with them all this political baggage.

Yoksa gerçekten tanıdığın kimi istiyor musun, yanlarında tüm bu siyasi yükleri taşıyorlar.

The monarchy isn't political.

Monarşi politik değildir. İşin

That's the great thing about it.

harika yanı da bu.

Whereas if you get another head of state who's come from a political party,

Oysa bir siyasi partiden gelen başka bir devlet başkanı bulsanız,

it's all still politics are involved in it.

işin içinde yine siyaset var. Her

And anyway, that's why we won't get into that discussion, because I'm sure

neyse, bu yüzden bu tartışmaya girmeyeceğiz, çünkü eminim

lots of people have contrary ideas, but it's worked

birçok insanın karşıt fikirleri vardır, ama işe yaradı

and it's worked for all these centuries, I would say.

ve tüm bu yüzyıllar boyunca işe yaradı diyebilirim.

So if it ain't broke, don't fix it.

Yani bozuk değilse tamir etmeyin.

Okay, Steve, you have to. This is what I said.

Tamam, Steve, yapmak zorundasın. Ben de bunu söyledim.

It's not that. And here comes the full stop.

Öyle değil. Ve burada nokta geliyor.

Well, you know, they're both

Biliyorsun, ikisi de

whatever system you've got, they're never perfect, are they?

hangi sisteme sahip olursan ol, asla mükemmel değiller, değil mi?

There's not a perfect system out there.

Orada mükemmel bir sistem yok.

There isn't one. So I think nothing is perfect.

Bir tane yok. Bu yüzden hiçbir şeyin mükemmel olmadığını düşünüyorum.

You know, we haven't been taken over by dictators yet, which,

Biliyorsunuz, henüz diktatörler tarafından ele geçirilmedik, ki bu,

you know, could happen if you haven't got a monarchy,

eğer bir monarşiniz yoksa,

hereditary monarchy, because they ultimately they can stop that from happening.

kalıtsal bir monarşiniz yoksa olabilir çünkü eninde sonunda bunun olmasını engelleyebilirler.

Yes, but but but don't forget. Yeah, but don't forget.

Evet, ama ama unutma. Evet, ama unutma.

They used to have teeth.

Eskiden dişleri vardı.

The monarchy. I did. Yeah. Okay.

Monarşi. Yaptım. Evet. Tamam aşkım.

Okay then.

Tamam o zaman.

I won't say anything else then.

O zaman başka bir şey söylemeyeceğim.

No, I'm just saying I don't know. Yeah. Anyway.

Hayır, sadece bilmediğimi söylüyorum. Evet. Her neyse.

Oh, Mr.

Oh, Bay

Duncan, it's a controversial subject, and there are people around here living where we are

Duncan, bu tartışmalı bir konu ve çevremizde şu anda bulunduğumuz yerde yaşayan insanlar var

now, some very anti and some very pro monarchists that some people had.

, bazılarının sahip olduğu monarşi yanlısı ve çok anti-monarşistler .

Yes, I heard you say some people had flags outside their houses.

Evet, bazı insanların evlerinin önünde bayraklar olduğunu söylediğinizi duydum.

We went for a walk last night.

Dün gece yürüyüşe çıktık. Dün olanları açıkça destekleyen,

We saw a house with a nice with a flag outside, obviously supporting what was going on yesterday.

dışında bayraklı güzel bir ev gördük .

And yet I also heard there were some people who were deliberately not watching because they don't

Yine de bazı insanların kasıtlı olarak izlemediklerini duydum çünkü

you know, they want a

bilmiyorlar,

they want to get rid of it all, that sort of thing.

her şeyden kurtulmak istiyorlar, bu tür şeyler.

I think they're jealous commitment.

Kıskanç bağlılıkları olduğunu düşünüyorum.

Maybe they're just not interested.

Belki de sadece ilgilenmiyorlardır.

There are people who are just not interested in it.

Sadece onunla ilgilenmeyen insanlar var.

They just true that Can I just finish a sentence today?

Bugün bir cümleyi bitirebilir miyim?

There are people who are not interested in the monarchy.

Monarşiyle ilgilenmeyen insanlar var.

It's but they don't want to see it stopped or scrapped.

Ama durduğunu veya hurdaya ayrıldığını görmek istemiyorlar.

I mean I do have I disagree maybe carry out.

Demek istediğim, katılmıyorum, belki de yapabilirim.

I don't follow football.

Futbolu takip etmiyorum.

I don't follow football at all. I don't.

Futbolu hiç takip etmiyorum. Yapmıyorum.

But I don't want it banned.

Ama yasaklanmasını istemiyorum.

I just I just have no interest in it.

Ben sadece onunla hiç ilgilenmiyorum.

So I think there there is a lot of lethargy.

Bu yüzden çok fazla uyuşukluk olduğunu düşünüyorum.

Ambivalence.

kararsızlık.

Yeah, that's a good word.

Evet, bu güzel bir kelime.

A lot of people are ambivalent, sir.

Pek çok insan ikirciklidir, efendim.

My word is lethargy and yours is ambivalence.

Benim sözüm uyuşukluk ve seninki kararsızlık.

You just sort of.

Sen sadece bir nevi.

Oh, I don't mind one way or the other, but I'm not going to necessarily

Oh, öyle ya da böyle umurumda değil, ama

spend my entire day watching what was going on.

bütün günümü neler olup bittiğini izleyerek geçirecek değilim.

I did.

Yaptım.

I watched lots of it.

Bol bol izledim.

Mr. Duncan, Because I just I'm just interested in watching those events because they are unique events.

Bay Duncan, çünkü ben sadece bu olayları izlemekle ilgileniyorum çünkü onlar benzersiz olaylar.

So what is your favourite bit of the music?

Peki, müziğin en sevdiğiniz parçası hangisi?

So Which particular piece?

Peki hangi parça?

Zadok The Priest.

Rahip Zadok.

I like that one.

Bunu beğendim.

I also like the one as as the King came in.

Kralın geldiği gibi olanı da seviyorum.

I do like the one that yes, we are most

Evet,

glad to see was something I was glad by. Yes.

memnun olduğum bir şey olduğunu görmekten çok memnunuz. Evet.

Oh, he was that by God. We'll take a break showing.

Oh, o Tanrı aşkına öyleydi. Gösterime ara vereceğiz.

But that was that's that was that because that goes on for a long time.

Ama bu buydu çünkü bu uzun bir süre devam ediyor.

And I sang that in the when I was in the Birmingham choir.

Ve bunu Birmingham korosundayken söyledim .

Several of those songs actually for that particular one.

Bu şarkılardan birkaçı aslında o şarkı için.

Parry.

Savuşturma.

Parry, it's by Hubert Powell.

Parry, Hubert Powell'dan.

It's a very stirring piece. Very stirring. Yes.

Çok heyecan verici bir parça. Çok heyecan verici. Evet.

So there are lots of pieces of music that are played during that time.

Yani bu süre zarfında çalınan birçok müzik parçası var.

And yes, yes, there is the other one, the priest,

Ve evet, evet, bir de rahip var,

where where everyone really does get emotional

herkesin gerçekten duygulandığı yer

because we know that the crown is about to be put

çünkü tacın

onto the new monarch's head,

yeni hükümdarın başına takılmak üzere olduğunu biliyoruz, her ne kadar

even though they did seem to have a little bit of difficulty getting

biraz zorlanmış gibi görünseler de.

getting it.

Stay on. King Charles is hard because.

elde etmek.

Devam et. Kral Charles zordur çünkü.

He lowered the crown and then he turned it around

Tepeyi indirdi ve sonra

like he was trying to screw in a light bulb.

bir ampulü vidalamaya çalışır gibi çevirdi.

And I was waiting for Prince Charles or King

Ben de Prens Charles'ı ya da Kral

Charles, his head to turn around with it.

Charles'ı bekliyordum, onunla birlikte başı dönecekti.

So there was a little bit of

Yani biraz çok

you can put some very funny sound effects.

komik ses efektleri koyabilirsiniz. Dün olanların çoğunun üzerine

I could overlay some very funny

çok komik bazı

sound effects over a lot of what was going on yesterday.

ses efektleri yerleştirebilirim .

I'm not sure how many people really did watch it.

Gerçekten kaç kişinin izlediğinden emin değilim.

Now that we've had a day, how many people actually watched on the television

Artık bir gün geçirdik, kaç kişinin gerçekten televizyonda izlediğini,

that I'd like to see some figures about how many people actually did what they think.

kaç kişinin gerçekten düşündüğünü yaptığına dair bazı rakamlar görmek istiyorum. Şu

At the moment, I think it's 130 million around the world.

anda dünya çapında 130 milyon olduğunu düşünüyorum.

So everyone a lot of people had to get up very early,

Bu yüzden herkes, bu arada bazı izleyicilerimiz de dahil olmak üzere birçok insan çok erken kalkmak zorunda kaldı

including some of our viewers, by the way. So

. Dün sabah saat

well done

to those who managed to get out of bed at 6 a.m.

6'da taç

yesterday morning to watch the coronation.

giyme törenini izlemek için yataktan kalkmayı başaranlara ne mutlu.

We didn't have to worry about that because it started in the morning here and mid-morning.

Bunun için endişelenmemize gerek yoktu çünkü burada sabah ve öğlen saatlerinde başladı.

So we didn't have to worry too much about it.

Bu yüzden çok fazla endişelenmemize gerek yoktu.

But yes, and I think there's also a celebration tonight as well.

Ama evet ve bence bu gece de bir kutlama var.

So it's a bit of it's a bit of escapism, isn't it a bit of pomp.

Yani bu biraz gerçeklerden kaçma, biraz debdebe değil mi?

And so it's just something to take your mind off the worries of of

Ve bu yüzden,

what's going on around the world and the economy and all that sort of thing.

dünyada ve ekonomide olup bitenler ve bu tür şeyler hakkındaki endişelerinizi zihninizden uzaklaştıracak bir şey.

There's nothing better.

Daha iyi bir şey yok.

There's nothing better if you want to take your mind off

Aklını

all of the problems, maybe you don't have much money and you're struggling.

tüm sorunlardan uzaklaştırmak istiyorsan daha iyi bir şey yok, belki de fazla paran yok ve mücadele ediyorsun.

There's nothing that takes your mind off that than watching royalty

riding around dressed in jewellery, priceless crowns

Mücevherler, paha biçilmez taçlar giymiş

and riding around in gold carriages.

ve altın arabalarla dolaşan kraliyet ailesini izlemek kadar aklınızı başınızdan alacak hiçbir şey yok.

Nothing.

Nothing helps you forget about all that.

Hiç bir şey.

Hiçbir şey tüm bunları unutmanıza yardımcı olmaz.

You love to do that.

Bunu yapmayı seviyorsun.

But Francesca says there's a little problem with the sound.

Ama Francesca sesle ilgili küçük bir sorun olduğunu söylüyor. var mı

Is it

has. Does anybody else

. Seste

think there's a problem with the sound?

sorun olduğunu düşünen var mı?

Can you hear it clearly?

Açıkça duyabiliyor musun?

Please let us know either way.

Lütfen her iki şekilde de bize bildirin.

Okay.

Tamam aşkım.

It might be just right, Francesca.

Doğru olabilir, Francesca.

But if you can't hear it properly, please let us know. Yes.

Ama düzgün duyamıyorsanız, lütfen bize bildirin. Evet.

I mean,

Demek istediğim,

sometimes there is a problem,

bazen bir sorun oluyor,

but it's and also sometimes it's a bit like the BBC yesterday.

ama o ve bazen de biraz dünkü BBC gibi.

They also had a lot of problems with their sound watching here in the UK.

Ayrıca burada Birleşik Krallık'ta ses izlemeyle ilgili birçok sorun yaşadılar .

I'm sure it was all right for you, but the test says, no, no,

Eminim senin için sorun yoktur, ama test hayır, hayır,

know what, but hopefully it means no problem.

biliyorum ne diyor, ama umarım sorun olmadığı anlamına gelir.

Yes Oh, no, we can't hear you.

Evet Oh, hayır, sizi duyamıyoruz.

I can hear you.

Seni duyabiliyorum.

Clearly says intelligence.

Açıkça zeka diyor.

Let me just make sure I can do a couple of little longer.

Biraz daha uzun süre yapabileceğimden emin olmama izin ver.

Says she's got a problem.

Bir sorunu olduğunu söylüyor.

Oh, and so does Anna.

Ah, Anna da öyle.

Okay.

Tamam aşkım.

When do you say disruption or disturbance?

Ne zaman kesinti veya rahatsızlık dersiniz?

Is it the volume is wrong or it's breaking out more?

Hacim yanlış mı yoksa daha fazla mı kırılıyor? Değerlemenin söylediği her şeyin olduğundan emin olmak için

Please let us know how Mr.

lütfen Bay

Duncan is checking or his various levers of power,

Duncan'ın nasıl kontrol ettiğini veya çeşitli güç kollarını tabiri caizse bize bildirin

so to speak,

to make sure that everything the valuation says.

.

Claudia says it's okay. Okay.

Claudia sorun olmadığını söylüyor. Tamam aşkım.

So maybe it's country specific,

Yani belki ülkeye özgüdür

but Louis makes a very interesting point

ama Louis çok ilginç bir noktaya değiniyor

and I'll answer Luis’s q...

ve ben de Luis'in sorusuna cevap vereceğim...

I have absolutely no idea what was happening there.

Orada neler olduğu hakkında hiçbir fikrim yok.

I still don't know.

hala bilmiyorum

And I'm just making sure that the sound is

Ve sadece sesin iyi olduğundan emin oluyorum

all right, because we did have a few problems as well with the sound.

çünkü sesle ilgili birkaç sorunumuz da oldu.

So I am going to press some buttons.

Bu yüzden bazı düğmelere basacağım.

This is really

Bu gerçekten

both annoying and also embarrassing at the same time.

hem sinir bozucu hem de aynı zamanda utanç verici.

So I'm just going to see what we've got going on here.

Bu yüzden burada neler olup bittiğine bir bakacağım.

Do the two.

İkisini yap.

Can you hear me? Okay, let's have a look at that.

Beni duyabiliyor musun? Tamam, şuna bir bakalım.

So I think I think we are back.

Bu yüzden geri döndüğümüzü düşünüyorum.

I think we are back with complete sound

Sanırım tam bir ses

and almost complete image.

ve neredeyse eksiksiz bir görüntü ile geri döndük.

We will see what happens if you get Are you ready?

Alırsan ne olacağını göreceğiz Hazır mısın?

I'm going to press the button now, even if everything looks rather odd.

Her şey oldukça tuhaf görünse de şimdi düğmeye basacağım.

I don't know why.

Neden bilmiyorum.

Because the power suddenly cut off and everything went a little bit weird.

Çünkü bir anda elektrikler kesildi ve her şey biraz tuhaflaştı.

Oh, there we are.

Ah, işte buradayız.

Yes. We've got a very unreliable

Evet. Bulunduğumuz yerde çok güvenilmez bir

electricity supply where we are.

elektrik kaynağımız var.

It often goes off probably about once a month.

Genellikle muhtemelen ayda bir kez söner.

And it chose to do it in the middle of our live stream, which is very convenient.

Ve bunu canlı yayınımızın ortasında yapmayı seçti ki bu çok uygun.

We don't know why.

It's like it's like living in a third world country.

Nedenini bilmiyoruz. Sanki

üçüncü dünya ülkesinde yaşıyormuş gibi.

Sometimes where we are, it is a bit like that.

Bazen bulunduğumuz yer biraz öyledir.

It's always going off.

Her zaman sönüyor.

It went off about two weeks ago, didn't it? AMBRA

Yaklaşık iki hafta önce patladı, değil mi? AMBRA

We were cooking a meal at the time, but it happened.

O sırada yemek yapıyorduk ama oldu.

So there we go apologies for that.

İşte bunun için özür dileriz.

But here we are.

I was answering your question.

Ama işte buradayız.

Sorunuza cevap veriyordum.

Well, let's wait till everybody's back for answer that question, because

Pekala, o soruyu cevaplamak için herkesin dönmesini bekleyelim, çünkü

we need to let people know what was the question?

insanlara sorunun ne olduğunu bildirmemiz gerekiyor.

Yes, I'll find it.

Evet, bulacağım.

It was from Lewis asking about.

Bunu soran Lewis'tendi.

Well, let me let me find it. Mr.

Peki, izin ver de onu bulayım. Bay

Lewis was asking a question about

Lewis,

why was it Edwards the king from nothing?

Edwards'ın neden sıfırdan kral olduğu hakkında bir soru soruyordu. Bir Amerikalıyla evlendiği için

I can't remember that was not had to abdicate

tahttan çekilmek zorunda olmadığını hatırlayamıyorum

because he was marrying an American.

.

I always I always want to say Edward the seventh.

Hep yedinci Edward demek istemişimdir.

Yes. He had to step down.

Evet. İnmek zorunda kaldı.

He he was going to become king.

O kral olacaktı.

And then he stepped aside because he he wanted to marry

Ve sonra kenara çekildi çünkü

Wallis Simpson, who was a very

çok

beautiful but also

güzel ama aynı zamanda zaten

already married once and divorced lady from the USA.

bir kez evlenmiş ve boşanmış ABD'li bir bayan olan Wallis Simpson ile evlenmek istiyordu.

And that did not go down very well with the royal family.

Ve bu kraliyet ailesi için pek iyi gitmedi.

They said, no, you don't do that sort of thing, because it was,

Hayır dediler, böyle şeyler yapmazsın, çünkü

you know, very, very religious, the royal family.

bilirsin, çok, çok dindar bir kraliyet ailesiydi.

And so it wasn't allowed.

Ve bu yüzden izin verilmedi.

But of course, over time things change.

Ama tabi zamanla işler değişiyor.

And so now it's allowed because they're not against people

Ve şimdi buna izin veriliyor çünkü

who have been previously married, people who were divorced.

daha önce evlenmiş, boşanmış insanlara karşı değiller.

So that's the reason that Charles was allowed to marry Camilla,

Charles'ın Camilla ile evlenmesine izin verilmesinin nedeni bu ,

is because that strict rule

çünkü bu katı kural

is no longer in place

artık

for the monarchy.

monarşi için geçerli değil.

But it was back then,

Ama o zamanlar,

You know, things change.

bilirsin, işler değişir.

Things move with the times. And,

İşler zamanla hareket eder. Ve

you know, it's 70 divorce people around

bilirsin, oralarda 70 boşanmış insan

there would be very difficult to find somebody else that wasn't.

olmayan başka birini bulmak çok zor olurdu.

So sometimes it happens for the better.

Bu yüzden bazen daha iyisi için olur.

But of course, protocol is a word that they often use.

Ama tabii ki protokol, sıklıkla kullandıkları bir kelimedir.

So things that are done in a certain way

Yani belli bir şekilde yapılan şeyler

and marrying a divorcee,

ve boşanmış,

a woman who's already been married and then divorced was

zaten evlenmiş ve sonra boşanmış bir kadınla evlenmek

was seen as a really bad thing It was just in normal societies.

gerçekten kötü bir şey olarak görülüyordu. Sadece normal toplumlarda böyleydi.

Why wasn't it?

Neden değildi?

Yeah, it's just in royal society, it's just a normal society.

Evet, sadece kraliyet toplumunda, sadece normal bir toplum.

It was, it was very bad, you know, if you were divorced.

Öyleydi, çok kötüydü, bilirsin, eğer boşanmış olsaydın. Demek

Well, I mean, women couldn't divorce men at one point.

istediğim, kadınlar bir noktada erkeklerden boşanamadı.

It was it was the men, the man that used to end the it would end the relationship.

Erkeklerdi, eskiden ilişkiyi bitiren adam, ilişkiyi bitirirdi.

Women weren't allowed, I don't think, were they for some time to actually divorce,

Kadınların bir süre için gerçekten boşanmalarına,

divorce their husbands.

kocalarından boşanmalarına izin verilmediğini düşünüyorum.

But of course they are now.

Ama tabii şimdi öyleler. Gerçekleştiğinde ne olduğunu görmeme rağmen

I have the luxury of never being married or divorced,

asla evlenmeme veya boşanmama lüksüne sahibim

although I have seen what happens when it when it does occur.

.

Yes, it was seen as shameful.

Evet, utanç verici görüldü.

You know, you know, hang

Bilirsin, bilirsin,

hang back from the Victorian days

Viktorya günlerinden

of sort of Puritan sort of thinking.

bir nevi Püriten düşünce tarzından uzak dur. Din kadar

Well, it is it is religion, isn't it, as well as religion.

din de öyle değil mi?

That's right.

It is.

It's because we were, you know, a Christian country,

Bu doğru. Bu

.

Çünkü biz, bilirsin, teoride bir Hıristiyan ülkesiydik

you know, in theory.

.

So I think most people have agreed now that we are actually a secular society

Bu yüzden artık çoğu insanın aslında laik bir toplum olduğumuz konusunda hemfikir olduğunu düşünüyorum

because there are so many religions being practised in this country now.

çünkü şu anda bu ülkede çok fazla din uygulanıyor. Bu

So I think it's unfair to say to single one out.

yüzden birini tek tek söylemek haksızlık olur diye düşünüyorum.

But yes, I know what you mean.

Ama evet, ne demek istediğini biliyorum.

The king had to swear to that, didn't he, yesterday.

Kral buna yemin etmek zorundaydı, değil mi, dün.

That's it. But that's a thousand year old tradition.

Bu kadar. Ama bu bin yıllık bir gelenek.

So yeah, but he still had to swear to uphold in the Protestant religion.

Yani evet, ama yine de Protestan dinini korumak için yemin etmesi gerekiyordu .

Yes, they made a point of that.

Evet, buna bir nokta koydular.

Apparently that was written in that part was written

Görünüşe göre o kısımda yazılanlar

then to make it slightly more reinforced.

o zaman biraz daha pekiştirmek için yazılmış. Dürüst olmak gerekirse,

I don't think many people like that part of the ceremony, to be honest.

pek çok kişinin törenin bu kısmından hoşlandığını düşünmüyorum .

Tough.

Zorlu.

Sorry, I can't believe you're defending religion.

Üzgünüm, dini savunduğuna inanamıyorum.

Well, no, I'm defending the Constitution as we as we have it.

Hayır, elimizdeki haliyle Anayasa'yı savunuyorum .

You know, it's okay.

Biliyorsun, sorun değil.

But anyway, let's not go into that. We might start arguing.

Ama neyse buna girmeyelim. Tartışmaya başlayabiliriz.

That's what I said.

Oh, what I was trying to say earlier, Steve, was I was talking before we were rudely interrupted

Bahsettiğim buydu.

Oh, daha önce söylemeye çalıştığım şey, Steve,

by the power supply in much Wenlock suddenly disappearing, which is very, very.

Wenlock'un çoğunda güç kaynağı tarafından kaba bir şekilde kesintiye uğramadan önce konuşuyordum, aniden kayboluyor, ki bu çok, çok.

I wouldn't be surprised if it happens again.

Bir daha olursa şaşırmam.

So if we do disappear again,

Yani tekrar ortadan kaybolursak,

you know, you know the routine.

bilirsin, rutini biliyorsun.

Now you just hang on until we come back.

Şimdi biz dönene kadar bekle.

But yes, so.

Ama evet, yani.

So before Henry the eighth, because it was actually Henry the eighth,

Sekizinci Henry'den önce, çünkü o aslında sekizinci Henry idi,

it changed everything and started moving all of the furniture around.

her şeyi değiştirdi ve tüm mobilyaları hareket ettirmeye başladı.

But before then, kings and also I suppose after Henry the eighth,

Ama ondan önce, krallar ve sanırım sekizinci Henry'den sonra,

the Kings were quite brutal.

Krallar oldukça acımasızdı.

And also the queens as well.

Ve ayrıca kraliçeler de.

Even though the ladies were sitting on the throne,

Hanımlar tahtta oturmalarına rağmen

they also could be quite ruthless

oldukça acımasız olabiliyorlar

and they, they wouldn't even think twice about having someone's head chopped off.

ve birinin kafasının kesilmesini bir an bile düşünmüyorlar.

Fortunately nowadays, because of all of the reforms,

Neyse ki günümüzde, tüm reformlar nedeniyle,

I suppose it goes back to the time of the Magna Carta

sanırım,

when a lot of the powers were taken away

birçok yetkinin monarşiden alınıp

from the monarchy and given or handed over to the people.

halka verildiği veya devredildiği Magna Carta zamanına kadar uzanıyor.

So that's that's why we are in this situation now.

İşte bu yüzden şimdi bu durumdayız.

So what was the question of we want that?

Peki bunu istediğimiz sorusu neydi? Soru nedir

What's the question? Oh, no, we said, what?

? Oh, hayır, dedik, ne?

Why was Edwards why did you have to abdicate when you wanted to marry divorced woman?

Edwards neden boşanmış bir kadınla evlenmek istediğinde neden tahttan çekilmek zorunda kaldın?

But why didn't my dad, Bobby Charles, allowed to ascend to the throne?

Ama neden babam Bobby Charles'ın tahta çıkmasına izin verilmedi?

And it's just because times have changed.

Ve sadece zaman değiştiği için.

Yeah, that's all it is.

Evet, hepsi bu. O

It's not seen as as as bad as it was back then.

zamanki kadar kötü görünmüyor.

And let's face it, their relationship, it goes back a very long way.

Ve kabul edelim, ilişkileri çok uzun bir yol kat ediyor.

That's all I'm saying.

Free Diana means.

Tüm söylediğim bu.

Özgür Diana demek.

So that's it's a very strange somebody.

Yani bu çok garip biri.

The other day Steve described Charles and Camilla as a fairy tale.

Geçen gün Steve, Charles ve Camilla'yı bir peri masalı olarak tanımladı.

Now, I don't know what type of fairy tale

Şimdi, ne tür bir peri masalı bilmiyorum

maybe it's one of Grimm's fairy tales,

belki Grimm'in peri masallarından biridir

but I wouldn't call their their romance a fairy tale.

ama onların romantizmine peri masalı demezdim.

It is anything but.

Bu başka bir şey değil.

The fairy tale was with Charles and Diana.

Peri masalı Charles ve Diana ileydi.

That was the fairy tale until that all went wrong.

Her şey ters gidene kadar peri masalı buydu.

But of course,

Ama tabii ki,

Princess of Wales, the Prince of Wales

Galler Prensesi, Galler Prensi

has as a long standing history of,

kadar uzun süredir devam eden bir fahişelik geçmişi var

let's just say, philandering. Him,

. Onun,

of having, you know, many different partners,

bilirsiniz, pek çok farklı ortağa sahip olması,

I think is one of the problems with him becoming king as well.

bence onun da kral olmasının sorunlarından biri.

Because because he's been around for so long without actually taking over.

Çünkü gerçekten devralmadan çok uzun süredir ortalıkta dolaşıyor .

He's done lots of other things.

Başka birçok şey yaptı.

So so you might say that his character or his

Yani, yetmişlerde iyi tanındığı için karakterinin veya

his name has been slightly tainted

adının biraz lekelendiğini

and spoilt because he was well known in the seventies.

ve bozulduğunu söyleyebilirsiniz.

See, we grew up in the seventies and there was always a photograph

Bakın, yetmişlerde büyüdük ve

of the young Prince Charles arm in arm

genç Prens Charles'ın kol kola

or on one of his lovely exotic holidays with a beautiful woman next to him.

ya da güzel egzotik tatillerinden birinde yanında güzel bir kadınla birlikte olduğu bir fotoğrafı her zaman vardı.

So it did happen and there was always a lot of interest in

Böylece oldu ve

who he was with, who his latest squeeze was.

kiminle olduğu, en son sıkışıklığının kim olduğu konusunda her zaman çok fazla ilgi vardı.

Yes. And he was always seen as a bit of a catch.

Evet. Ve her zaman bir parça yakalama olarak görüldü.

It wasn't if you're a catch, it means that you're you're very attractive and worth

Tutkulu olman değildi, çok çekici olduğun ve evlenmeye değer olduğun anlamına geliyordu

marrying.

.

And he was already he was quite handsome when he was younger.

Ve gençken zaten oldukça yakışıklıydı.

And there are,

Ve

you know, shots of him in his swimming trunks, bathing in sea, in the sea and things like that.

bilirsiniz, onun mayolarıyla, denizde, denizde yıkanırken çekilmiş fotoğrafları ve bunun gibi şeyler var.

That used to get women quite you know, you look at Prince Charles, he's quite handsome.

Bu eskiden kadınları oldukça cezbediyordu, bilirsiniz, Prens Charles'a bakın, oldukça yakışıklı.

He's good looking, dashing,

Yakışıklı, gösterişli,

dare I even say sexy?

seksi dememe cüret mi var?

I think women used to think he was very sexy.

Bence kadınlar onun çok seksi olduğunu düşünürdü.

But until the ears started getting bigger and bigger

Ama kulakları gittikçe büyüyene kadar

and I think he lost all his hair.

ve sanırım tüm saçlarını kaybetti. Kabul

Let's face it, if you're a man and you've got the title Prince,

edelim, eğer bir erkekseniz ve Prens unvanınız varsa,

you're pretty much guaranteed to attract the opposite sex

karşı cinsi çekmeniz neredeyse garantidir,

because, you know, that's quite a title to have.

çünkü bilirsiniz, bu sahip olunması gereken bir unvandır.

It's like it's like a fairy tale, isn't it? Yes. Yes.

Sanki bir peri masalı gibi değil mi? Evet. Evet.

You might just princess you might describe King Charles

Sadece prenses olabilirsiniz, Kral Charles'ı

as the artist formerly known as Prince, if you like, that he could do.

eskiden Prens olarak bilinen sanatçı olarak tanımlayabilirsiniz, isterseniz bunu yapabilirdi.

Yes. Symbol.

Evet. Sembol.

I thought you looked a bit

a very emotional yesterday during the ceremony.

Dün tören sırasında biraz fazla duygusal göründüğünü düşündüm.

He looked like he was almost going to lose it. At one point.

Neredeyse onu kaybedecekmiş gibi görünüyordu. Bir noktada.

I thought he looked quite emotional.

Oldukça duygusal göründüğünü düşündüm. Sanırım

I think I know what the problem was.

sorunun ne olduğunu biliyorum.

He didn't have a dump. He didn't have a poop.

Çöplüğü yoktu. Kakası yoktu.

Oh, you've got to make sure you say so.

Oh, öyle söylediğinden emin olmalısın.

So I reckon in the morning, because he was so worried about what was going to happen,

Yani sanırım sabah, olacaklardan çok endişelendiği için

he couldn't have a poop.

kakasını yapamadı.

He's got people to do that for him.

Onun için bunu yapacak insanlar var.

And so the rest of the day he had to hold that poop in the feather royalty.

Ve böylece günün geri kalanında o kakayı tüy krallığında tutmak zorunda kaldı.

They don't they don't go to the toilet. Mr. Duncan They do.

Onlar tuvalete gitmezler. Bay Duncan Yaparlar.

Of course they don't.

Tabii ki yapmazlar.

Prince King Charles has his own servant who.

Prens Kral Charles'ın kendi hizmetkarı var.

Who does? All of the royal wiping for him.

Kim yapar? Tüm kraliyet silme onun için.

It's true.

Bu doğru.

We're not sure about that.

Bundan emin değiliz.

But we do know that he doesn't dress himself or put his toothpaste on his toothbrush.

Ama kendi kendine giyinmediğini veya diş macununu diş fırçasına sürmediğini biliyoruz.

Well, that's what they say.

Öyle diyorlar.

That is true.

Bu doğru.

But there have been many, many,

Ama

many people who've come forward and said he's very, very spoilt.

öne çıkıp onun çok ama çok şımarık olduğunu söyleyen çok, çok, çok insan oldu.

The thing is, you know, he's been born into it.

Mesele şu ki, bilirsin, o bunun içine doğdu.

You know, he's brought, you know, the people of the world.

Bilirsin, o, bilirsin, dünyanın insanlarını getirdi.

They're born into it, so they don't know any different.

İçine doğdular, bu yüzden farklı bir şey bilmiyorlar.

Okay.

Tamam aşkım.

You know, just, just But he's not, he's not really a man of the people then, is

Bilirsin, sadece, sadece Ama o değil, o zaman gerçekten halkın adamı değil, özgürlüğümüzü korurken

he is a man of the wealthy and pampered

zenginlerin ve şımartılmış bir adam mı?

while he is protecting our freedom.

That's that's what he swore to do yesterday.

Dün yapmaya yemin ettiği şey buydu. Dün sabah 815'te

He it was it was wonderful seeing all those people getting dragged off the streets

tüm o insanların sokaklardan sürüklenip

and thrown into police vans at 815 yesterday morning.

polis minibüslerine atıldıklarını görmek harikaydı.

So I think because they should have been.

Bence öyle olmaları gerektiği için.

Oh, thank you. Yes.

Ohh, teşekkürler. Evet.

You can't have people disrupting a coronation.

İnsanların bir taç giyme törenini bozmasına izin veremezsiniz.

They can protest whenever they like.

İstedikleri zaman protesto edebilirler.

But you can't have people you know, it could

Ama tanıdığınız insanlara sahip olamazsınız,

potentially be I mean, how, you know, there weren't terrorists hidden amongst them.

potansiyel olarak, demek istediğim, nasıl, bilirsiniz, aralarında gizlenmiş teröristler olmayabilir.

Apparently, they thought they'd actually got permission.

Görünüşe göre gerçekten izin aldıklarını sanmışlar. Bunu yapmak için

They got all of the proper permission and all of the paperwork to do it,

gereken tüm izinleri ve tüm evrakları aldılar,

because you can't just protest without telling the authorities.

çünkü yetkililere söylemeden protesto yapamazsınız.

And apparently it was all approved.

Ve görünüşe göre hepsi onaylandı.

So the mistake might not be with the protesters.

Yani hata protestocularda olmayabilir.

It might be the people who actually said you can go ahead and protest if you want.

İsterseniz devam edip protesto edebileceğinizi gerçekten söyleyen insanlar olabilir.

It's not very for says King Charles, is anything but

Kral Charles'ın dediği gibi pek

handsome and sexy, Yet now he isn't.

yakışıklı ve seksi değil ama şimdi öyle değil. Geriye

If you look back, you know, when he was in his twenties,

dönüp bakarsanız, bilirsiniz, o yirmili yaşlarındayken,

you could arguably say that he was then, which is the point I was making now.

muhtemelen o zamanlar öyleydi diyebilirsiniz, benim şimdi anlatmak istediğim de buydu.

He's not.

O değil.

But when he was in his twenties

Ama yirmili

and thirties, he was, you know, most people,

ve otuzlu yaşlarındayken, bilirsiniz, çoğu insandı,

if you will, from an objective point of view,

objektif bir bakış açısıyla,

you would look at him and say, yes, he was good looking.

ona bakar ve evet, yakışıklıydı derdiniz.

But anyway, beauty is in the eye of the beholder, so the prom might not be your type anyway.

Ama her neyse, güzellik bakanın gözündedir, bu yüzden balo zaten senin tipin olmayabilir.

The problem is they have some really weak genes

Sorun şu ki, gerçekten zayıf bazı genleri var

and the weakness is in the hair and the fingers.

ve zayıflık saç ve parmaklarda.

Yes, well, we're going to come to that in a moment, because yesterday was a special day.

Evet, o konuya birazdan geleceğiz çünkü dün özel bir gündü.

The coronation took place.

Taç giyme töreni gerçekleşti.

Some things now to show you on screen.

Şimdi size ekranda gösterecek bazı şeyler.

Yes, there is there is some content today, so don't worry.

Evet, bugün bazı içerikler var, bu yüzden endişelenmeyin.

But I have a horrible feeling that some of this has been lost

Ama aptal elektrik kesintisi yüzünden bunun bir kısmının kaybolduğuna dair korkunç bir his var içimde

because of the the stupid power cut.

.

See, that's the problem.

Bak, sorun bu.

You see, when you have a power cut, lots of things go wrong and you have to be very careful.

Görüyorsunuz, elektrik kesintisi olduğunda birçok şey ters gidiyor ve çok dikkatli olmanız gerekiyor.

So here we go.

İşte başlıyoruz.

The coronation was yesterday, of course, coronation.

Taç giyme töreni dündü, tabii ki taç giyme töreni.

What does that refer to?

Bu ne anlama geliyor?

Do you think

you're asking me? Yes. Yes.

Bana sorduğunu mu sanıyorsun? Evet. Evet.

But it's your.

Ama senin.

That's when you actually become crown.

İşte o zaman gerçekten taç olursun.

And that's it?

That's what it refers to.

Ve bu kadar?

Buna işaret ediyor.

So the coronation is the crowning.

Yani taç giyme töreni taç giyme törenidir.

Hence Corrin or Corona.

Dolayısıyla Corrin veya Corona.

We all know that word very well.

Hepimiz bu kelimeyi çok iyi biliyoruz.

That way we do what we do.

Bu şekilde ne yapıyorsak onu yapıyoruz.

So that's where it comes from.

Demek oradan geliyor.

It refers to the crowning or the crown being placed on the head, sir.

Taç takmak veya tacın başa konmasını ifade eder, efendim.

So this is the only photograph I can show, by the way,

Bu arada,

without getting millions and millions of copyright strikes from YouTube.

YouTube'dan milyonlarca telif hakkı ihtarı almadan gösterebileceğim tek fotoğraf bu.

So there it is, yesterday's service.

İşte bu, dünkü servis.

Lots of men in dresses wearing their long frocks

Uzun frocks giyen elbiseli bir sürü erkek

and they.

And they call other people weird. Yes.

ve onlar.

Ve diğer insanlara garip diyorlar. Evet.

Yes. It's it's strange because we

Evet. Bu garip çünkü biz

I mean, I was watching yesterday thinking some of this looks a bit odd. Hmm.

dün izliyordum, bazılarının biraz tuhaf göründüğünü düşünüyordum. Hmm.

I mean, it's steeped in, you know, nearly a thousand years of history.

Demek istediğim, neredeyse bin yıllık bir geçmişe sahip.

So you can understand that.

Yani bunu anlayabilirsiniz.

But I'm just wondering what other people around the world actually think yet.

Ama dünyadaki diğer insanların henüz ne düşündüğünü merak ediyorum.

Do they think it's what do you think?

Onlar öyle mi sanıyorlar sen ne düşünüyorsun?

It'd be interesting to know what you want defenders.

Defans oyuncularından ne istediğinizi bilmek ilginç olurdu.

I mean, I'll defend it probably, but you won't.

Yani, muhtemelen savunacağım ama sen savunmayacaksın.

Offender's necessarily right.

Suçlu mutlaka haklıdır.

It's just ancient, isn't it?

Sadece çok eski, değil mi?

It's just a very ancient sentiment.

Bu sadece çok eski bir duygu.

But the thing is, all of these people are upholding the word of God

Ama mesele şu ki, bu insanların hepsi Tanrı'nın sözünü tutuyor

and they're all dressed in long frocks and dresses.

ve hepsi uzun frak ve elbiseler giymişler.

And yet they would say that if a person wants to be trans

Yine de, eğer bir kişi trans olmak

or change their sex, they would probably say that that's terrible

ya da cinsiyetini değiştirmek isterse, muhtemelen bunun korkunç,

and abhorrent and weird and disgusting.

tiksindirici, tuhaf ve iğrenç olduğunu söylerlerdi.

And now they all are standing there in long frocks.

Ve şimdi hepsi uzun elbiseleriyle orada duruyor.

Yeah. Yes.

Evet. Evet.

You see the pot calling the kettle black?

Çaydanlığa siyah diyen tencereyi görüyor musun?

I think so.

Bence de.

So here's another one from yesterday.

İşte dünden bir tane daha.

Did you see the creepy moment?

Korkunç anı gördünüz mü?

There was a very scary moment.

Çok korkutucu bir an yaşandı.

No, I don't remember that, Mr..

Hayır, hatırlamıyorum Bay.

No, There was apparently lurking around

Hayır, görünüşe göre arka

in the background was the Grim Reaper.

planda Azrail gizleniyordu.

And this is actually a moment from yesterday's coronation.

Ve bu aslında dünkü taç giyme töreninden bir an.

Apparently during one of the shots on,

Görünüşe göre, çekimlerden biri sırasında,

a lot of people reported

birçok insan arka planda

seeing a cloaked figure walking across

yürüyen pelerinli bir figür gördüğünü bildirdi

in the background.

.

Is that is that the cleaner I don't know who they are.

Kim olduklarını bilmediğim temizlikçi bu mu?

Well, it's a very strange thing to wear if you are the cleaner.

Eğer temizlikçiysen bunu giymen çok garip .

But a lot of people were joking that it was the Grim Reaper walking around.

Ama pek çok insan ortalıkta dolaşan kişinin Azrail olduğu konusunda şaka yapıyordu.

But I'm going to guess that it's one of the maybe one of the clerics

Ama tahmin edeceğim ki, manastırın çevresindeki din adamlarından biri, belki de

from around the the abbey just doing their daily job.

sadece günlük işlerini yapıyor.

Maybe. But you might be right, Steve.

Belki. Ama haklı olabilirsin Steve.

It might be the cleaner.

Temizlikçi olabilir.

And they look they look as though they're in black because of the way the light's sort of shining from,

Ve ışığın parlama şeklinden dolayı siyahlar içindeymiş gibi görünüyorlar,

you know, it's probably just a something to do with the way it's being filmed, isn't it?

bilirsiniz, bu muhtemelen filmin çekilme şekliyle ilgili bir şeydir , değil mi?

Okay.

Tamam aşkım.

That, you know, there's more light on the other side of them because they're near the door.

Bilirsiniz, kapının yanında oldukları için diğer tarafında daha fazla ışık var . İşte

I'm like, That's it.

bu kadar.

Anyway, we also we also had yesterday the Stone of Destiny.

Her neyse, biz de dün bir de Kader Taşı vardı.

Where did we see that? No, we didn't.

Bunu nerede gördük? Hayır, yapmadık.

And I was looking forward to seeing it.

Ve onu görmeyi dört gözle bekliyordum.

And not one person for weeks and and weeks.

Ve haftalarca ve haftalarca tek bir kişi değil.

All we've heard about Steve is the stone of destiny.

Steve hakkında duyduğumuz tek şey kaderin taşı.

And yesterday they didn't even bother to mention it

Ve dün bundan bahsetme,

or show it or even refer to it in any way.

gösterme ve hatta herhangi bir şekilde atıfta bulunma zahmetine bile girmediler.

After all those weeks of controversy, looks like a breeze.

Haftalarca süren tartışmalardan sonra, bir esinti gibi görünüyor.

BLOCK It is apparently partly King Charles has to sit on it.

BLOK Görünüşe göre kısmen Kral Charles'ın üzerine oturması gerekiyor.

It doesn't look very comfortable, I think.

Bence pek rahat görünmüyor.

I think

maybe that's why he couldn't get a poop out yesterday.

Sanırım dün kakasını çıkaramamasının nedeni bu olabilir.

Another thing I noticed, I don't know if you noticed this, Steve, but there was a moment

Fark ettiğim başka bir şey de, bunu fark ettin mi bilmiyorum Steve ama

where do you remember the part when the rings were offered?

yüzüklerin teklif edildiği kısmı hatırladığın bir an oldu mu?

If they offered, the rings didn't.

Teklif etseler de yüzükler vermedi.

That is one of the one of the ancient sort of connections to the past, you mean. Hmm.

Bu, geçmişle olan en eski bağlantılardan biri demek istiyorsun. Hmm.

But, well, they offered the rings before they put the ring on Charles's finger.

Ama, şey, yüzüğü Charles'ın parmağına takmadan önce teklif ettiler.

They offered it to him.

Ona teklif ettiler.

Well, I was surprised to see what they put the ring on.

Yüzüğü neye taktıklarını görünce şaşırdım.

I don't know if you noticed, Steve, but I was surprised to see that they put it on a sausage.

Fark ettin mi bilmiyorum Steve ama bir sosisin üzerine koyduklarını görünce şaşırdım.

Oh, right. Yes.

Ah, doğru. Evet.

So did did anyone else notice that?

Peki başka biri bunu fark etti mi?

Because. Because apparently King Charles has fingers.

Çünkü. Çünkü görünüşe göre Kral Charles'ın parmakları varmış.

They looked like sausages at a party. That's what they did.

Bir partideki sosislere benziyorlardı. Yaptıkları buydu.

They put his royal ring on on the sausage.

Kraliyet yüzüğünü sosisin üzerine taktılar.

I just hope it was one of his Dutchy sausages.

Umarım Hollandalı sosislerinden biridir.

They're very nice. The skins are a bit tough

Onlar çok iyiler. Sosislerin kabuklarının biraz sert olduğunu

on the sausages, I must say.

söylemeliyim. Sahip

We've we've have, we've had a few of those organic sausages and the skin is very tough

olduk, bu organik sosislerden birkaç tane yedik ve kabuğu çok sert,

I think it's safe to say that I am never ever going to get a knighthood

or anything from the royal family.

kraliyet ailesinden asla şövalyelik veya herhangi bir şey almayacağımı söylemek güvenli.

I do feel for your, your work in teaching English around the world.

Dünya çapında İngilizce öğretme konusundaki çalışmalarınızı anlıyorum.

You should get, you know, at least an MBA for that.

Bunun için en azından bir MBA almalısın.

I don't think this is going to help, though, really, is it?

Bunun yardımcı olacağını sanmıyorum, gerçekten, değil mi?

This isn't going to help my chances.

Bu şansıma yardımcı olmayacak.

For those of you watching that, it was actually not a sausage. Mr.

Bunu izleyenleriniz için, aslında bir sosis değildi. Bay

Duncan has overlaid that in a clever way,

Duncan,

using CGI or something like this.

CGI veya buna benzer bir şey kullanarak zekice bir şekilde üst üste bindirdi.

And it was just it was just fun.

Ve sadece eğlenceliydi.

It looked a bit like a finger, but it was just yeah, it was just a sort of a spoof short.

Biraz parmağa benziyordu, ama sadece evetti, sadece bir tür parodi kısaydı.

Okay.

Tamam aşkım.

But I'm not sure if people would have seen that.

Ama insanların bunu görüp görmediğinden emin değilim.

You see, I think everyone knows everyone.

Görüyorsunuz, bence herkes herkesi tanıyor.

Everyone was watching yesterday.

Dün herkes izliyordu.

Well, when we say everyone, but no, not necessarily everybody watching us today would have watched

Eh, herkes dediğimizde, ama hayır, ille de bugün bizi izleyen herkes izlerdi, izlerdi diye düşünüyorum, bahse girerim

it would have watched the I think I bet you everyone yesterday was watching because we were

dün herkes izliyordu çünkü biz izliyorduk

and I wasn't all that interested in even I watched it anyway.

ve ben o kadar ilgilenmiyordum, ben bile izlemiştim zaten. .

Later on, of course, they came out on the balcony and their first words

Daha sonra, tabii ki, balkona çıktılar ve ilk sözlerini

to the general public bough peasants.

köylülere diktiler.

Yes. Well, of course that's tradition, isn't it. Yes.

Evet. Tabii ki bu bir gelenek, değil mi? Evet.

So they have to, first of all, tell us all to bow.

Bu yüzden, her şeyden önce hepimize boyun eğmemizi söylemeleri gerekiyor.

We'd have to get on our hands and knees and bow before them.

Ellerimizin ve dizlerimizin üzerine çöküp önlerinde eğilmemiz gerekirdi.

So that is also one of the things that you might not have seen yesterday,

Bu da dün görmemiş olabileceğiniz şeylerden biri

but that is that is what they do.

ama yaptıkları bu.

They stand on the balcony and they say bow peasants, and then we all have to get down

Balkonda duruyorlar ve selam köylüler diyorlar ve sonra hepimiz

on our hands and knees.

ellerimizin ve dizlerimizin üzerine çökmemiz gerekiyor.

So that's exactly what happened yesterday, all of it.

Demek dün tam olarak böyle oldu, hepsi.

Yeah.

And we were supposed to be we were asked

Evet.

Ve

or it was suggested to us that we offered our allegiance

to the king

during there was a particular part of the ceremony when we were invited,

törenin belirli bir bölümünde davet edildiğimizde,

wasn't compulsory, but we were invited.

zorunlu değildik ama davet edildik. Televizyonda

Those of us who were watching

izleyen bizler, krala bağlılık yemini etme vakfına

on television were invited to share in the

katılmaya davet edildik

dedication to

to pledge allegiance to the king.

.

We didn't have to.

zorunda değildik.

But I think if you if you are somebody from another country

Ama eğer başka bir ülkeden gelip

that comes to live here and gets a passport and the right to to

buraya gelip bir pasaport ve

to live and work here, I think you have to pledge your allegiance

burada yaşama ve çalışma hakkı alıyorsanız, bence hükümdara bağlılık yemini etmelisiniz

to the sovereign,

,

because I know a friend of mine had to

çünkü bir arkadaşımı tanıyorum. benimki

who works in this country came from Malaysia,

bu ülkede çalışan Malezya'dan geliyordu

and part of the process

ve pasaport alma sürecinin bir kısmı, o

to get the passport was having to pledge

she had to pledge allegiance to the queen as it was at the time.

sırada olduğu gibi kraliçeye bağlılık sözü vermesi gerektiğine söz vermek zorundaydı.

So, I mean, so, yes,

Yani, yani, yani, evet,

I mean, sort of we're sort of automatically pledging allegiance.

demek istediğim, bir nevi otomatik olarak bağlılık sözü veriyoruz.

I think if we're born here in a way as well.

Sanırım biz de bir şekilde burada doğduysak.

We are the subjects we are that we are we are.

Biz olduğumuz özneleriz.

We are the plebeians.

Biz plebleriz.

But I was reading today the about there was a lot of talk of the law

Ama bugün, kanunun kanunu onaylamadığına dair çok fazla konuşma olduğu hakkında bir şeyler okuyordum

wasn't that in will upheld the law.

.

The King

Charles I have to say didn't dare to say yes I will.

Söylemem gereken Kral Charles, evet yapacağım demeye cesaret edemedi.

And I thought and apparently a lot of people thought that just meant the laws of the land.

Ve düşündüm ve görünüşe göre birçok insan bunun sadece ülkenin kanunları anlamına geldiğini düşündü.

But it doesn't actually refer to that.

Ama aslında buna değinmiyor.

It refers to a very ancient law of each of us

Her birimizin egemenliğe, özgürlüğe sahip olduğuna dair çok eski bir yasayı ifade eder

having sovereignty, having freedom. Hmm.

. Hmm.

So he's actually pledging allegiance to make sure that we remain free.

Yani aslında bizim özgür kalmamızı sağlamak için bağlılık yemini ediyor.

So it wasn't about the laws of the land, it was about the ancient law.

Yani mesele ülkenin yasalarıyla ilgili değildi, eski yasalarla ilgiliydi.

I don't know when that would have been set up.

Bunun ne zaman kurulacağını bilmiyorum.

Well, that sounds like it's something from the Magna Carta.

Kulağa Magna Carta'dan bir şey gibi geliyor.

It might be.

Olabilir.

It might be.

I'm not sure that it is, but it might be that I think it might be even from before that.

Olabilir.

Öyle olduğundan emin değilim, ama ondan önce bile olabileceğini düşünüyorum.

It's been a while since I've read it. You see,

Okuyalı epey oldu. Bu

I've been there, by the way, to Runnymede

arada Runnymede'e gittim

and actually, you know, been there.

ve aslında orada bulundum.

Yes. So. Yes.

Evet. Bu yüzden. Evet.

So that's that's what he's so in theory, if we get some horrible dictator who tries to take charge.

Demek, yönetimi ele geçirmeye çalışan korkunç bir diktatör bulursak, teoride böyle oluyor.

Okay,

Tamam,

then the

o zaman

the king or the queen can actually get rid of them.

kral ya da kraliçe onlardan gerçekten kurtulabilir. Bireysel özgürlüklerimizi elimizden aldıklarını

They have that ultimate power if they deem them

düşünürlerse, bu nihai güce sahipler

to be taking away our individual freedoms.

.

Yeah, I suppose, you know,

Evet, sanırım,

when you think about it, there's only really two choices.

bunu düşündüğünde, gerçekten sadece iki seçenek var.

When you think about you have a monarchy or you have a republic.

Bir monarşiniz olduğunu veya bir cumhuriyetiniz olduğunu düşündüğünüzde.

And then I suppose in between that you have a kind of

Ve sonra, aralarında bir tür

autocratic

otokratik

ruler who is there.

yöneticiniz olduğunu varsayıyorum.

And they, I suppose you might say the situation

Ve onlar, sanırım

in China is a bit like that of Russia. So.

Çin'deki durumun biraz Rusya'dakine benzediğini söyleyebilirsiniz. Bu yüzden.

President G

Başkan G

is now well, basically he said,

şimdi iyi, temelde dedi ki,

I'm not going anywhere, guys.

hiçbir yere gitmiyorum çocuklar.

I'm staying here forever and ever.

Sonsuza dek burada kalıyorum.

He's like a king. Really?

O bir kral gibidir. Gerçekten mi?

Yes, he's he's kind of well, in the ancient sort of,

Evet, o biraz iyi, eski anlamda,

you know, ruler, I, I don't know whether he has complete power, does he?

bilirsiniz, hükümdar, ben, tam güce sahip olup olmadığını bilmiyorum, değil mi?

I suppose. Yes, he does. He's the supreme leader.

Sanırım. Evet o yapar. O yüce liderdir.

That's how they they actually

Aslında

address them.

onlara böyle hitap ediyorlar.

He is the supreme leader.

O yüce liderdir.

He is the top.

O zirvede.

He is the head honcho, the big cheese, if you will.

O baş honcho, büyük peynir, tabiri caizse.

Francesca says, I admire Prince

Francesca, "Prens

and Princess Anne, which of course, you you're that prince.

ve Prenses Anne'e hayranım, tabii ki sen o prenssin" diyor.

You're not really a I wouldn't call you a royalist.

Sen gerçekten bir kralcı demezdim.

No, I'm not a royalist.

Hayır, ben kralcı değilim.

But the one the one member of the royal family that I love is Princess Anne,

Ama kraliyet ailesinin sevdiğim tek üyesi Prenses Anne

because I grew up with her growing up.

çünkü ben onun büyümesiyle büyüdüm.

So I remember all of the things that she used to do, and she was a very real person.

Bu yüzden eskiden yaptığı her şeyi hatırlıyorum ve o çok gerçek bir insandı.

I always thought that she was very similar to the Duke of Edinburgh,

Her zaman onun,

who was, of course, the Queen's husband,

her brash and abrasive character.

küstah ve yıpratıcı karakteriyle, tabii ki Kraliçe'nin kocası olan Edinburgh Dükü'ne çok benzediğini düşünmüşümdür. Bir şeyden

She would always tell people if she didn't like something, she would tell them quite directly.

hoşlanmadığı takdirde insanlara her zaman söylerdi , onlara doğrudan söylerdi.

And she worked very hard.

Ve çok çalıştı.

Yes, she is a very hard working royal tarnishes.

Evet, çok çalışkan bir kraliyet lekesidir.

The hardest working, Yes. Of all the royals.

En çalışkan, Evet. Tüm kraliyet ailesinden.

And. Yes, but what was she born in, 1953?

Ve. Evet, ama o ne yılında doğdu, 1953'te mi?

Probably.

Muhtemelen.

How old is she then?

O zaman kaç yaşında?

Well, she's she's older than you, isn't she?

O senden büyük, değil mi?

She's definitely older than me. Yeah, I hope so. Yes.

Kesinlikle benden daha yaşlı. Evet, umarım. Evet.

She probably was born around that time.

Muhtemelen o sıralarda doğmuştur.

That would make sense.

Bu mantıklı olurdu.

She as she's probably.

Muhtemelen olduğu gibi.

Yeah. She should be about 70. Right. Hmm.

Evet. 70 yaşlarında olmalı. Doğru. Hmm.

I won't say hello. It's Charles. 74.

merhaba demeyeceğim Charles. 74.

74. Yes. Yeah, that's probably about right.

74. Evet. Evet, bu muhtemelen doğru.

53, I would say.

53 diyebilirim.

But most people admire,

Ama çoğu insan,

Princess Anne, she just sort of gets on with it.

Prenses Anne'e hayranlık duyuyor, o bir şekilde idare ediyor.

You don't hear a moaning and groaning, which is like a lot of the royals, they don't

Pek çok asilde olduğu gibi inleme ve inleme duymuyorsunuz,

make comments.

yorum yapmıyorlar.

They don't you don't hear them criticising people in public.

Halkın içinde insanları eleştirdiklerini duymuyorlar mı?

They will stay quiet.

Sessiz kalacaklar.

That's this thing over.

Bu iş bitti.

Meghan and Harry, you haven't heard anyone

Meghan ve Harry,

from the royal family making any public statements about it?

kraliyet ailesinden kimsenin bu konuda kamuoyuna açıklama yaptığını duymadınız mı? İşte

Well, that's that.

bu kadar.

I think I mentioned the word protocol earlier, so it's one of the things you never do.

Sanırım protokol kelimesinden daha önce bahsetmiştim, yani bu asla yapmayacağınız şeylerden biri.

You never say and you never complain, You never talk about issues and you never complain about those things.

Asla söylemezsin ve asla şikayet etmezsin, Asla konular hakkında konuşmazsın ve asla o şeylerden şikayet etmezsin.

So that's always the rule.

Yani bu her zaman kuraldır.

I think that's one of the reasons everyone loves the queen.

Bence herkesin kraliçeyi sevmesinin nedenlerinden biri de bu.

Queen Elizabeth, the second they left her, because she

Kraliçe Elizabeth, ondan ayrıldıkları an, çünkü

she took the job completely and utterly serious

işi tamamen ve son derece ciddiye aldı

and never really seemed to to comment or make personal opinions.

ve hiçbir zaman gerçekten yorum yapmıyor veya kişisel görüş bildirmiyor gibi görünüyordu.

The only problem is over the years, Charles has he's

Tek sorun, Charles'ın

got deeply over the years into politics

yıllardır siyasete,

and the environment and all of these other things.

çevreye ve tüm bu diğer şeylere derinlemesine girmiş olması. Bu

So I think that's one of the reasons why having him now as King

yüzden, onun şimdi Kral olarak olmasının

seems a little bit out of place because we we know what he thinks

biraz yersiz görünmesinin nedenlerinden biri olduğunu düşünüyorum çünkü onun

about things, whereas we never did about Queen Elizabeth,

bazı şeyler hakkında ne düşündüğünü biliyoruz, halbuki Kraliçe Elizabeth hakkında hiçbir zaman yapmadık,

we never really knew what was going on inside

içeride neler olup bittiğini asla gerçekten bilemedik

because she was very young when she became queen.

çünkü o kraliçe olduğunda çok gençti.

What else are we doing today? Mr. Duncan Not much else.

Bugün başka ne yapıyoruz? Bay Duncan Başka pek bir şey yok.

All right. Yes. Okay.

Elbette. Evet. Tamam aşkım.

There's not much else. We're not doing much else today.

Fazla bir şey yok. Bugün fazla bir şey yapmıyoruz.

Okay. All

Tamam aşkım. Hepsi

there isn't much else. Go.

var, fazla bir şey yok. Gitmek.

But to be honest, this is all people are talking about at the moment in the UK.

Ama dürüst olmak gerekirse, şu anda Birleşik Krallık'ta insanların bahsettiği tek şey bu.

Don't you think?

sence de öyle değil mi

We're not we're not hearing anything else. So.

Başka bir şey duymuyoruz. Bu yüzden.

So if Russia has invaded anywhere else, if anything to test

Yani Rusya başka bir yeri işgal ettiyse, herhangi bir felaket olup olmadığını test edecek herhangi bir şey varsa

any catastrophes have occurred, we're not going to hear about it here

, bunu burada duymayacağız

because all people are talking about today is is the coronation.

çünkü bugün insanların bahsettiği tek şey taç giyme töreni.

And there's a big celebration tonight, by the way, taking place in London.

Ve bu arada, bu gece Londra'da büyük bir kutlama var .

Stars, British stars,

Yıldızlar, İngiliz yıldızlar,

including Lionel Richie.

Lionel Richie dahil.

That's Not right, is it?

Bu doğru değil, değil mi?

Is Lionel Richie British?

Lionel Richie İngiliz mi?

Is Cliff Richard doing something?

Cliff Richard bir şey mi yapıyor?

No, They've all refused. Shirley Bassey? No, refused.

Hayır, hepsi reddetti. Shirley Bassey mi? Hayır, reddetti.

You see, they're they're being bit silly.

Görüyorsun, biraz aptallaşıyorlar.

They're being a bit sad because this will be an event that will always be remembered. Yes.

Biraz üzülüyorlar çünkü bu her zaman hatırlanacak bir olay olacak. Evet.

And so for them to fire them, why have they said they won't do it?

Ve onları kovmaları için, neden yapmayacaklarını söylediler?

Well, I think it's it's some of the some of the

Bence bu,

recent events

surrounding Meghan Markle and Prince Harry

Meghan Markle ve Prens Harry'yi çevreleyen son olaylardan bazıları

and the treatment of them and other things as well.

ve onlara muamele ve diğer şeyler de.

It's a little bit complex, to be honest, but many of the big celebrities in this country

Dürüst olmak gerekirse biraz karmaşık ama bu ülkedeki ünlülerin çoğu

have said, no, we are not going to perform.

hayır, performans sergilemeyeceğiz dedi.

So instead we have American Lionel Richie

Bunun yerine faturayı dolduran Amerikalı Lionel Richie

topping the bill and Katy Perry.

ve Katy Perry var.

I don't know.

I don't even know who Katy Perry is.

Bilmiyorum.

Katy Perry'nin kim olduğunu bile bilmiyorum.

She hasn't had a hit for about 13 or 14 years.

Yaklaşık 13-14 yıldır isabet almamıştı.

I don't know who it is. I've never heard of her.

Kim olduğunu bilmiyorum. Onu hiç duymadım.

I probably should have done.

Muhtemelen yapmalıydım.

But I

Ama

never heard of her.

She's name ahead.

onu hiç duymadım.

Adı önde.

Well, she's very well known for dating.

Çıkmasıyla çok iyi tanınır.

What's his name, you know. Hello.

Adı neydi, biliyorsun. Merhaba.

Hello.

I'm, you know, Russell Brand.

Merhaba.

Ben, bilirsin, Russell Brand'im.

Oh, right.

Only she she dated him for a while.

Ah, doğru.

Sadece bir süre onunla çıktı.

She might even be married to him. For all I know.

Onunla evli bile olabilir. Tüm bildiğim için.

But no,

Ama hayır,

those are the those are the two big stars

bunlar

that are appearing in the concert, the pop concert.

konserde, pop konserinde görünen iki büyük yıldız.

Lionel Richie and Katy Perry.

Lionel Richie ve Katy Perry.

No one else.

Başka hiç kimse.

They should be really, really enthralling.

Gerçekten, gerçekten büyüleyici olmalılar.

That's all I can say.

Tüm söyleyebileceğim bu.

Do we know any women, dictators?

Hiç kadın, diktatör tanıyor muyuz?

Yes, that's a very good question.

Evet, bu çok güzel bir soru.

I think they're probably few and far between. Hmm.

Muhtemelen az sayıda olduklarını düşünüyorum. Hmm.

Yes. Any women who have become

Evet.

it's always men, isn't it, that seem to be dictators.

Her zaman erkek olan herhangi bir kadın, diktatör gibi görünüyor, değil mi?

Uh, interesting, Nancy, was Nancy Reagan.

İlginç, Nancy, Nancy Reagan'dı.

Apparently, Partly. Nancy Reagan was.

Görünüşe göre Kısmen. Nancy Reagan'dı.

She was not a very nice person

O pek iyi bir insan değildi

that when she passed, a lot of people were saying all these lovely kind things about her.

ki, öldüğünde birçok insan onun hakkında tüm bu güzel şeyleri söylüyordu.

But at the time, she was actually quite outspoken.

Ama o zamanlar, aslında oldukça açık sözlüydü.

She was she was a what they call a thorough, red blooded

O, onların tam anlamıyla, kırmızı kanlı bir Cumhuriyetçi dedikleri şeydi

Republican.

.

She really was all the way through.

O gerçekten baştan sona vardı.

All the way through.

Tüm yol boyunca.

And she she was was quite outspoken

Ve o oldukça açık sözlüydü

and very right wing dare say

ve

she didn't have much time for during the AIDS epidemic.

AIDS salgını sırasında fazla zamanı olmadığını söylemeye cüret eden çok sağcıydı.

When it started, she said, no, let them all die.

Başladığında, hayır, bırakın ölsünler dedi.

Yes, they deserve it.

Evet, hak ediyorlar.

They deserve it. Thank you, Nancy Reagan.

Bunu hak ediyorlar. Teşekkürler Nancy Reagan.

Yes. All those all those people in Africa that have died from AIDS.

Evet. Afrika'da AIDS'ten ölen tüm o insanlar.

And she basically said let them die.

Ve temelde ölmelerine izin ver dedi.

Yes, she was referring to that, of course.

Evet, elbette bundan bahsediyordu.

No, that's what transpired in the end. How lovely.

Hayır, sonunda olan buydu. Ne kadar sevimli.

So you might say that there may have been women

Yani

in history who may have put their thoughts forward

tarihte fikirlerini ortaya koyan

and may have influenced things as well from the background.

ve arka planda etkili olan kadınlar olmuş olabilir diyebilirsiniz.

Catherine the Great says Tomek from Russia.

Büyük Catherine, Rusya'dan Tomek diyor.

Yes, may be yes.

Evet, evet olabilir.

Well, you're probably right, but she was a very good cook.

Muhtemelen haklısın ama o çok iyi bir aşçıydı.

She could she could bake a meatloaf like anything.

Herhangi bir şey gibi bir köfte pişirebilirdi.

She was really good at meatloaf, apparently.

Görünüşe göre köfte konusunda gerçekten iyiydi.

Anybody else.

Başka birisi.

Yes. And any other female dictators or.

Evet. Ve diğer kadın diktatörler veya.

Yeah.

That there have to be, you know, nasty dictators.

Evet.

Kötü diktatörlerin olması gerektiğini biliyorsun.

They can be dictators but they're.

Diktatör olabilirler ama öyleler.

Well, I mean, in in,

Demek istediğim, içinde

in you can have a benevolent dictator can't you.

iyiliksever bir diktatörün olabilir, değil mi?

They used to, they used to say that to whoever the the

Eskiden,

leader in Malaysia for many years can't get into the name.

Malezya'da uzun yıllar lider kim olursa olsun adının içine giremez derlerdi.

I can't remember his name.

Adını hatırlayamıyorum.

That would be a yes.

Bu bir evet olurdu.

That would be Mahathir.

Bu Mahathir olurdu.

They called him that.

Ona öyle dediler.

He was a dictator. They called him a benevolent dictator.

O bir diktatördü. Ona hayırsever bir diktatör dediler.

So he had absolute power.

Yani mutlak güce sahipti.

But he he wasn't going, you know, locking people up.

Ama o gitmiyordu, bilirsiniz, insanları hapse atıyordu.

And he might be he was, though, but they they they called him a benevolent dictator.

Yine de öyle olabilirdi, ama ona hayırsever bir diktatör dediler.

As dictators go, he wasn't he wasn't as bad as

Diktatörler söz konusu olduğunda, anladığınız kadar kötü değildi

you do realise.

. Biz orada kaldığımızda

They had the death penalty in Malaysia when we used to stay there and they were

Malezya'da idam cezası vardı ve onlar

they were locking up gay people and even his political opponent, he, he had him locked up in prison.

geyleri hapsediyorlardı ve hatta siyasi rakibi, o, onu hapse attırmıştı. Bu

So I think it's fair to say that he was he was a bit just a bit of a dictator.

yüzden onun biraz diktatör olduğunu söylemenin adil olduğunu düşünüyorum .

Yes, I think it wasn't. Yes, it wasn't.

Evet, bence değildi. Evet, değildi.

I think, you know, in terms of degrees, I don't think he's as bad as some them. So.

Bence, bilirsin, dereceler açısından, onun diğerleri kadar kötü olduğunu düşünmüyorum. Bu yüzden.

So what's the what's the cut-off?

Peki kesinti nedir?

So if you kill less than a million people, you're not such a bad dictator.

Yani bir milyondan az insanı öldürürseniz, o kadar da kötü bir diktatör değilsiniz.

True.

I'll probably I'd probably say Queen Victoria was probably I know she wouldn't have been a dictator.

Doğru.

Muhtemelen Kraliçe Victoria'nın diktatör olmayacağını biliyorum.

I mean, she she had a lot of power.

Demek istediğim, çok fazla gücü vardı.

She was she was actually quite she was very Queen.

O aslında oldukça kraliçeydi.

Victoria had a very interesting life, in fact,

Victoria'nın çok ilginç bir hayatı vardı, aslında

this puritanical way of of getting society to behave.

toplumu bu şekilde davranmaya zorlayan bağnaz bir yol.

But underneath

Ama

all of the all of the naughty things were going on still.

bütün o yaramazlıkların altında hala devam ediyordu.

And this happens quite a lot in countries that have strict rules, strict

Ve bu, katı kuralları, katı ahlaki kuralları olan ülkelerde oldukça sık oluyor

moral rules, quite often

, çoğu zaman

underneath it's all still going on.

altında yatan her şey hala devam ediyor.

And that's what was going on during the Victorian era.

Ve Viktorya döneminde olan da buydu.

Roser makes an interesting observation about

Roser, Havva'ya neden dikte edildiğine dair ilginç bir gözlemde bulunuyor:

why Eve is being dictate is the last word in my house is always mine.

Evimdeki son söz her zaman benimdir.

Haha.

Haha.

Of course we've often commented on this that we, we,

Tabii ki bu konuda sık sık yorum yaptık, biz, biz,

we see in a lot of relationships with married people,

evli insanlarla,

men and women married that the woman often does seem to have the last word.

evli erkeklerle ve kadınlarla olan birçok ilişkide, çoğu zaman kadının son sözü söylediğini görüyoruz.

Yeah, I think you could say that they are dictators in a sense

Evet, bence evlilik durumunda bir anlamda diktatör olduklarını söyleyebilirsin

in the marriage

situation

and I'm not sure why that is.

ve bunun neden olduğundan emin değilim.

I think they just

Bence onlar sadece

probably just wear down their husbands and the husbands just give up because they want a quiet life.

kocalarını yıpratıyorlar ve kocalar sessiz bir hayat istedikleri için pes ediyorlar.

Then I think I think it's the man wears the trousers,

Sonra pantolonu giyenin erkek olduğunu düşünüyorum

but the woman holds the wallet and I think that's it.

ama cüzdanı kadın tutuyor ve bence bu kadar.

You have to treat the woman well.

Kadına iyi davranmalısın.

You have to make sure that you keep her happy or you won't be getting your

Onu mutlu ettiğinden emin olmalısın, yoksa

your treat on the table.

ikramını masaya getiremezsin.

You won't be getting your lovely meals.

Güzel yemeklerini yemeyeceksin. Ne olursa olsun,

You won't be getting your your Friday night special,

Cuma gecesi özel gününüzü alamayacaksınız

whatever that is

going to happen.

.

I'm not going to say that. I believe Say what I was going to say.

Bunu söylemeyeceğim. Ne söyleyeceğimi söyle inanıyorum.

Don't say anything and say anything else because I don't want to offend any wives

Hiçbir şey söyleme ve başka bir şey söyleme çünkü oradaki eşleri gücendirmek istemiyorum

out there. No,

. Hayır,

but all I can say is it must be good.

ama tek söyleyebileceğim, iyi olması gerektiği.

You know, it must be good if, you know, men are prepared

Bilirsiniz, erkeklerin karılarına secde etmeye hazır olmaları iyi bir şey olmalı

kowtow to kowtow down to their wives.

.

But it's all a it's all the way joking.

Ama hepsi şaka gibi.

It's all set up as evens out somewhere along the way.

Her şey yol boyunca bir yerde düzelecek şekilde ayarlandı.

Are you joking?

Şaka mı yapıyorsun?

I'm not even sure if Steve is joking at this point, to be honest.

Dürüst olmak gerekirse Steve'in bu noktada şaka yapıp yapmadığından bile emin değilim.

But you know what it's like.

Ama bunun nasıl bir şey olduğunu biliyorsun.

But it is true.

Ama bu doğru.

But history has shown there have been many,

Ancak tarih,

many evil women

who've committed terrible crimes.

korkunç suçlar işleyen pek çok kötü kadının olduğunu göstermiştir. Bu

So I can think of at least two in this country, two women

yüzden bu ülkede en az iki tane düşünebiliyorum,

who who committed awful, awful crimes over the years.

yıllar boyunca korkunç, korkunç suçlar işleyen iki kadın.

Ruth Ellis is, one Ruth Ellis.

Ruth Ellis, bir Ruth Ellis. O

She was the last woman to be hanged.

asılacak son kadındı.

It's true.

Bu doğru.

Yes. But yeah, intelligent makes an interesting here.

Evet. Ama evet, zeki burada ilginç hale getiriyor.

And of course, we've discussed this before.

Ve elbette, bunu daha önce tartıştık.

In order to get into power, you probably have to have psychopathic tendencies.

İktidara gelmek için muhtemelen psikopatik eğilimlere sahip olmanız gerekir.

Definitely think you do.

Kesinlikle öyle düşünüyorsun.

Yes, because you have to be able to.

Evet, çünkü yapabilmek zorundasın.

It's what you want, isn't it?

İstediğin bu, değil mi?

It's all about you.

Hepsi seninle alakalı.

And you don't care about anybody else or the consequences of what you do.

Ve başka kimseyi ya da yaptıklarının sonuçlarını umursamıyorsun.

So yeah, you've got to be a bit of a psychopath

Yani evet, iktidara gelmek için biraz psikopat olmalısınız

to get into power, because if you're not somebody

, çünkü eğer biri değilseniz,

who is a psychopath is going to get rid of you

psikopat olan biri sizden kurtulacak

and depose you in some way.

ve bir şekilde sizi tahttan indirecektir.

I think I think this is the same also in a career as well.

Bunun bir kariyerde de aynı olduğunu düşünüyorum.

So if you have a certain career, you work for a certain company,

Yani belli bir kariyeriniz varsa, belli bir şirkette çalışıyorsanız,

you find those that move to the top, those that become more powerful.

zirveye çıkanları, güçlenenleri buluyorsunuz.

The company often have a certain

Şirket genellikle

certain mindset that puts them in that position.

onları bu konuma getiren belirli bir zihniyete sahiptir.

And I think that's what you've said a lot, isn't it?

Ve bence bunu çokça söyledin, değil mi?

You've said that a lot, that there are a lot of people that want power, normally have something that it's

Bunu çokça söyledin, güç isteyen pek çok insan var , normalde akıllarında bir şeyler oluyor

going on in their in their mind, that it's slightly different from other people, definite Like,

, diğer insanlardan biraz farklı, kesin gibi, yani

I mean, if you could if you could it's been said before, intelligent people probably

, eğer yapabilseydin Daha önce söylenmiş olabilir, zeki insanlar muhtemelen

concur with this has often been said

bu konuda hemfikirdir,

that if you could screen out

eğer

psychopaths when they're children

psikopatları çocukken eleyip

and have them treated, if it's possible to treat somebody with those tendencies

tedavi ettirebilirseniz, bu eğilimleri olan birini tedavi etmek

or give them tablets or something, then we wouldn't have these lunatics running countries

veya onlara tablet veya başka bir şey vermek mümkünse, o zaman bu delilerin ülkeleri yönetmesine

and killing loads of people just to try and, you know, invading other countries.

ve sırf başka ülkeleri işgal etmeye çalışmak için bir sürü insanı öldürmesine izin vermezdik.

And I'm not talking about just recently, but in the past.

Ve sadece yakın zamandan bahsetmiyorum, geçmişten bahsediyorum.

Yeah, you know, getting older,

Evet, bilirsiniz, yaşlanmak,

turning the populations against another country to justify

taking over that country because they've got more wealth or something that they want.

daha fazla servete sahip oldukları veya istedikleri bir şey olduğu için o ülkeyi ele geçirmeyi haklı çıkarmak için halkı başka bir ülkenin aleyhine çevirmek.

I mean, you know,

Yani, bilirsin, bunu yapmak için

it's you've got to be a bit of a psychopath to to to do that.

biraz psikopat olman gerekiyor .

I think so, yes.

Öyle düşünüyorum, evet.

I think I think there is a if only there was a way of sort of going into the garden

Bence bahçeye gidip yabani

and pulling up the weeds, the things that you don't want to grow, but and keeping them separate

otları, büyümek istemediğiniz şeyleri sökmenin , ama onları ayrı tutmanın

or giving them some sort of treatment, maybe there would be fewer murders and things going on.

ya da onlara bir çeşit tedavi etmenin bir yolu olsaydı, belki daha az cinayet ve devam eden şeyler olurdu.

But it's it's not easy.

Ama bu kolay değil.

It's often said there are two types of people in this world, people who lead and people who are led.

Sık sık bu dünyada iki tür insan olduğu söylenir , yöneten insanlar ve yönetilen insanlar.

And I think that's why it's much easier to be led,

Ve bence bu yüzden yönetilmek çok daha kolay,

isn't it, to to to give up that self-control

değil mi, özdenetimden vazgeçmek

and just and just say, no, I'll just be led.

ve sadece ve sadece, hayır, sadece yönetileceğim demek.

Yeah, it's a much easier life if you just go along with what everyone else is doing.

Evet, herkesin yaptığı şeyi yaparsan hayat çok daha kolay olur .

Yes and then that's what often leads you into

Evet ve o zaman sizi

doing things which are very bad

çok kötü şeyler yapmaya iten şey budur

because you, you know, even religion is the same.

çünkü bilirsiniz, din bile aynıdır.

But what's happened in the past with religions, what's been done in the name of religion.

Ama geçmişte dinlerle yaşananlar, din adına yapılanlar.

But let's not get into that. You're getting into this.

Ama buna girmeyelim. Bu işe giriyorsun.

But yeah, that's a whole nother subject.

Ama evet, bu tamamen farklı bir konu.

Are we playing the.

oynuyor muyuz?

Oh, no, we're not doing anything else today, but we had some lovely bits

Oh, hayır, bugün başka bir şey yapmıyoruz, ama taç giyme töreni için bazı güzel parçalarımız vardı

for the coronation, but I've lost them because of the power cut.

ama elektrik kesintisi yüzünden onları kaybettim.

So I had two things loaded in my computer,

Yani bilgisayarıma iki şey yükledim

but because I didn't save them properly and the power cuts occurred, I've now lost them.

ama onları düzgün kaydetmediğim ve elektrik kesintileri olduğu için şimdi kaybettim.

Well, there's a lesson. Well, no, it isn't a lesson.

Eh, bir ders var. Hayır, bu bir ders değil.

Well, the lesson is for the local electricity company not to have power outages.

Ders, yerel elektrik şirketinin elektrik kesintisi yaşamaması.

And so it's it's not my fault. Their fault.

Ve bu benim hatam değil. Onların hatası.

And that's that's my stance on.

Ve bu benim duruşum.

Yes, to be honest.

Evet, dürüst olmak gerekirse.

Yes. Carlos, as if people in the UK had seen

Evet. Carlos, sanki İngiltere'deki insanlar

this ceremony in another country, they would have made fuss.

başka bir ülkede bu töreni görse ortalığı karıştırırlardı.

They would have made fun of all the fuss.

Bütün yaygarayla dalga geçerlerdi.

Can I just say we do that?

Bunu yaptığımızı söyleyebilir miyim?

That's exactly what we do on the news.

Haberlerde tam olarak bunu yapıyoruz.

Quite the news will report on other countries

Oldukça haberler, nüfusları üzerinde biraz daha sıkı denetime sahip olan diğer ülkeler hakkında rapor verecek

that have a slightly

tighter hold on their population.

.

North Korea.

Kuzey Kore.

We often make fun of North Korea in this country with all of the

Bu ülkedeki tüm

the military processions and the rather

askeri alaylar ve daha doğrusu

sort of well, the the appearance of the leader everywhere you look.

iyi bir şekilde, baktığınız her yerde liderin görünümü ile Kuzey Kore ile sık sık dalga geçiyoruz.

But when you think about it, yesterday,

Ama düşündüğünüzde, dün

all you saw were pictures of King Charles everywhere

tek gördüğünüz, her yerde Kral Charles'ın resimleri,

and lots of flags flying and lots of military presence

dalgalanan çok sayıda bayrak ve çok sayıda askeri varlıktı;

as lots of people, the soldiers and the army

pek çok insan, askerler ve ordu,

doing exactly the same thing as what they do in North Korea.

Kuzey Kore'de yaptıklarının tamamen aynısını yapıyordu. .

But we often make fun of North Korea for following their

Ancak,

their way of ruling without any thought or question.

herhangi bir düşünce veya soru sormadan kendi yönetim tarzlarını takip ettikleri için Kuzey Kore ile sık sık dalga geçiyoruz.

And here we are in this country doing

Ve işte biz bu ülkede

arguably the same thing.

tartışmasız aynı şeyi yapıyoruz.

Yeah, And of course,

Evet, ve elbette,

because you're born here, you are very difficult

burada doğduğun için,

to look from the outside and see what's really happening.

dışarıdan bakıp gerçekte neler olduğunu görmen çok zor.

But we are all being brainwashed a bit, I'm sure,

Ama hepimizin biraz beyni yıkanıyor, eminim,

just like you, just like

tıpkı sizin gibi, tıpkı

all countries tend to brainwash their populations,

tüm ülkelerin nüfuslarının beyinlerini yıkama eğiliminde olduğu gibi,

don't they, to get them to conform

değil mi, onları uyum sağlamak için,

because you might need to use one day.

çünkü bir gün kullanmanız gerekebilir.

Then with the same things

Sonra aynı şeyler

happening to us, I mean we've brought up with the been brought up with royalty. So

başımıza gelirken, yani asilzadelerle büyüdük yani. Yani

you know it's it's all a bit of brainwashing really, isn't it?

bunun gerçekten biraz beyin yıkama olduğunu biliyorsun , değil mi?

Gavin

Gavin

But we like to think it's fairly benevolent

Ama bunun oldukça iyi niyetli olduğunu

and, and not really particularly harmful.

ve özellikle zararlı olmadığını düşünmeyi seviyoruz.

But I suppose it is.

Ama sanırım öyle.

I suppose it is now isn't it.

Sanırım şimdi öyle değil mi?

But, but if you are equating other countries with what we do,

Ama diğer ülkeleri bizim yaptıklarımızla bir tutuyorsanız,

on the surface it appears to be exactly the same thing.

yüzeyde tamamen aynı şeymiş gibi görünür.

But underneath of course when you dig deeper you realise that that here

Ama altında elbette daha derine indiğinizde, burada

no one is being sent to the tower, London

kimsenin kuleye gönderilmediğini, Londra'ya

locked up or murdered or beheaded.

kapatılmadığını, öldürülmediğini veya kafasının kesilmediğini anlıyorsunuz.

So none of that happens anymore.

Yani artık bunların hiçbiri olmuyor.

Whilst in other countries it's every yeah, where we are in other countries it does still happen

Diğer ülkelerde bu her evet olsa da, diğer ülkelerde bulunduğumuz yerde hala

quite a lot.

So I think I think that's the difference. That's what I'm saying.

oldukça fazla oluyor.

Bu yüzden bence fark bu. Benim dediğim de o.

So, so even though we have all of this royalty,

Yani, tüm bu telif hakkına sahip olmamıza rağmen,

they really can't do much with it.

gerçekten bununla pek bir şey yapamıyorlar.

Fortunately.

Neyse ki.

No, I don't think we are.

Hayır, öyle olduğumuzu düşünmüyorum.

Yeah, we don't sort of,

Evet, biz

you know, bump people off, do we, in this country?

bu ülkede pek insanları kapı dışarı etmeyiz, değil mi?

I mean, we might do

Yani,

for a minor.

reşit olmayan biri için yapabiliriz.

It probably does happen, but you don't.

Muhtemelen olur, ama sen yapmazsın.

I think we, I think we'd have heard about it.

Sanırım biz, sanırım bunu duyardık.

Yeah, well, it doesn't happen.

Evet, olmuyor işte.

I think we would have heard about it.

Sanırım bunu duyardık.

I don't think I think honestly to each other.

Birbirimize karşı dürüst düşündüğümü düşünmüyorum.

But honestly, Yes.

Ama dürüst olmak gerekirse, Evet.

King Charles is not ordering the execution of King Charles.

Kral Charles, Kral Charles'ın idamını emretmiyor .

Well, that's what I'm on about.

Ben de bundan bahsediyorum.

Yeah, of course, it hasn't. No,

Evet, tabii ki olmadı. Hayır,

I was on about governments, about some of the thing altogether.

hükümetler hakkında konuşuyordum, tamamen bazı şeyler hakkında.

So you've got nothing else to share or nothing. Alright.

Yani paylaşacak başka bir şeyiniz yok ya da hiçbir şeyiniz yok. Peki.

So they, they keep drawing attention to that other way.

Yani onlar, başka bir şekilde dikkat çekmeye devam ediyorlar.

Now I've. Got nothing.

Şimdi yaptım. Hiçbir şeyim yok.

I've got nothing here Steve.

Burada hiçbir şeyim yok Steve.

There is nothing because of the power cut.

Elektrik kesintisinden dolayı bir şey yok.

I've lost some of the content from today's show so I've got nothing.

Bugünün şovunun içeriğinin bir kısmını kaybettim, bu yüzden hiçbir şeyim yok.

So I'm sorry everyone, if you want to click away now and do something else, we've got nothing.

Bu yüzden herkesten özür dilerim, eğer şimdi tıklayıp başka bir şey yapmak istiyorsanız, elimizde hiçbir şey yok.

And it's because of the power that there is of all French channels.

Ve tüm Fransız kanallarının sahip olduğu güç sayesinde.

A programme to the coronation.

Taç giyme töreni için bir program.

Of course they were. I don't think they all were here.

Elbette öyleydiler. Hepsinin burada olduğunu sanmıyorum.

I think you could watch other things, couldn't you?

Bence başka şeyler de izleyebilirsin, değil mi?

I was Johnny English.

Ben Johnny English'tim.

They the one channel was showing Johnny English.

Johnny English'i gösteren tek kanal onlar.

Yes. During the coronation, which I thought was quite funny.

Evet. Oldukça komik olduğunu düşündüğüm taç giyme töreni sırasında .

I didn't go

flicked through all the channels, but they certainly, all the news channels were covering.

Tüm kanallara göz atmadım, ama kesinlikle, tüm haber kanalları haber yapıyordu.

But I wonder if other channels you know what?

Ama acaba diğer kanallar ne biliyor musunuz?

There's this hundreds of them.

Bunlardan yüzlerce var.

I mean, just they were all covering it.

Demek istediğim, sadece hepsi onu koruyordu.

What about what about Al-Jazeera.

El Cezire ne olacak?

But they covering it. They were.

Ama örtüyorlar. Onlar.

Oh, yes, I did actually look at Al Jazeera yesterday

Ah, evet, aslında dün Al Jazeera'ya baktım

and they were covering it not as much as we were of, course, but they did.

ve bizim kadar haber yapmıyorlardı elbette ama yaptılar.

They were mentioning it because, of course, you know, very interested royalty.

Bundan bahsediyorlardı çünkü, bilirsiniz, kraliyet ailesi çok ilgiliydi.

They have their own royal families in the Middle East.

Orta Doğu'da kendi kraliyet aileleri var.

So very similar in some ways.

Bazı yönlerden çok benzer.

In other ways, very different.

Diğer yönlerden, çok farklı.

And that's all I'm saying about that.

Ve bu konuda tüm söylediğim bu.

We all are back the way next Sunday for those wondering.

Merak edenler için haftaya Pazar günü yollara geri dönüyoruz.

But of course, we are getting excited here

Ama tabii ki burada heyecanlanıyoruz

because we are going away

çünkü

next month, the beginning of next month, we are going away.

önümüzdeki ay, önümüzdeki ayın başında gidiyoruz, gidiyoruz.

We're having a little trip and hopefully meeting up with a few of you at the same time.

Küçük bir gezi yapıyoruz ve umarım birkaçınızla aynı anda buluşuruz.

I had something I wanted to show you, but it's gone.

Sana göstermek istediğim bir şey vardı ama yok.

Oh, no, there it is. It's come back. It's come back.

Ah, hayır, işte orada. Geri geldi. Geri geldi.

Yesterday, by the way, was a special day.

Bu arada dün özel bir gündü.

Do you know yesterday?

Dünü biliyor musun?

Because we are going to Paris next month.

Çünkü önümüzdeki ay Paris'e gidiyoruz.

And yesterday was the anniversary

Ve dün

of the opening of the Eiffel Tower.

Eyfel Kulesi'nin açılışının yıl dönümüydü.

Did you know on May six,

6 Mayıs

1889,

1889'da Fransa'nın Paris kentinde

the Eiffel Tower was officially opened to the public in Paris, France.

Eyfel Kulesi'nin resmi olarak ziyarete açıldığını biliyor muydunuz?

Right.

Sağ.

The Tower, which was designed by Gustave Eiffel,

Gustave Eiffel tarafından tasarlanan Kule,

is now one of the most famous landmarks in the world and attracts

şu anda dünyanın en ünlü yerlerinden biri ve

millions of viewers

and visitors who want to come and see it.

gelip görmek isteyen milyonlarca izleyiciyi ve ziyaretçiyi kendine çekiyor.

Every single year.

Her yıl.

Millions of people and we

Milyonlarca insan ve biz de

we will be one of those people.

o insanlardan biri olacağız.

In fact, I will be one of them.

Aslında onlardan biri olacağım.

And you will be one of them as well.

Ve sen de onlardan biri olacaksın.

And maybe you will be one of those people meeting up

Ve belki de

at the beginning of June when we have our little Paris rendezvous.

Haziran başında küçük Paris randevumuz olduğunda buluşan insanlardan biri olacaksın.

You know who you are.

Kim olduğunu biliyorsun.

Are we going to do a livestream during the meetups?

Buluşmalar sırasında canlı yayın yapacak mıyız?

Tomic?

Tomik mi?

I know why Tomic has asked you. Yes,

Tomic'in seni neden istediğini biliyorum. Evet,

I, I know why Tomic as asked this question.

ben, Tomic'in bu soruyu neden sorduğunu biliyorum.

I know why because Tomic

Nedenini biliyorum çünkü Tomic

doesn't want to be on camera.

kamera önünde olmak istemiyor.

He does.

He doesn't want any any live streams or any filming when we meet up.

O yapıyor. Buluştuğumuzda

herhangi bir canlı yayın veya herhangi bir çekim istemiyor .

So that might be difficult.

Yani bu zor olabilir.

You might to put something over your head, maybe,

Başınızın üzerine bir şey koyabilirsiniz, belki

maybe a bucket or something, because we probably will be doing a live stream,

bir kova falan, çünkü muhtemelen canlı bir yayın yapacağız

or at least we will be doing some filming and very exciting when we meet up together.

ya da en azından biraz çekim yapacağız ve bir araya geldiğimizde çok heyecan verici olacak.

So to answer your question. Tomic Yes, we will.

Yani sorunuzu cevaplamak için. Tomic Evet, yapacağız.

We will be doing some some filming, maybe a live stream.

Biraz çekim yapacağız, belki canlı yayın. Size karşı dürüst olmak gerekirse

It all depends on the technology, to be honest with you.

, her şey teknolojiye bağlıdır .

Of course, you don't have to take part in that.

Tabii ki, buna katılmak zorunda değilsiniz.

It's, you know, we're not going to dictate to you

Biliyorsunuz, size

that you have to be part of that.

bunun bir parçası olmanız gerektiğini dikte etmeyeceğiz.

But it would be very nice for everybody else to say, Wouldn't that be quite exciting?

Ama diğer herkesin şunu söylemesi çok güzel olurdu , Bu oldukça heyecan verici olmaz mıydı?

That would.

Bu olur.

Mr. Duncan But let's see what happens.

Bay Duncan Ama bakalım ne olacak.

Marcia says, Yes, it would be very nice.

Marcia, Evet, çok güzel olur, der.

This is when we find out

Bu,

all of the little secrets that you have.

sahip olduğunuz tüm küçük sırları öğrendiğimiz zamandır.

So when we meet up, we will see eye to eye.

Yani buluştuğumuzda göz göze geleceğiz.

You won't be able to hide behind your keyboard.

Klavyenizin arkasına saklanamayacaksınız.

Ooh, it's exciting actually.

Ooh, aslında heyecan verici.

So is anyone going to come now?

Yani şimdi kimse gelecek mi?

It's all up to You said that Mr. Duncan.

Her şey size bağlı Bay Duncan.

Maybe he's a secret agent, says Valentini.

Belki de gizli bir ajandır, diyor Valentini.

Yes, maybe.

Evet belki.

Maybe he is a famous TV star or an actor, and we don't even realise it.

Belki ünlü bir televizyon yıldızı ya da aktördür ve biz bunun farkına bile varmayız.

Well, it definitely doesn't make sense to us before that.

Ondan öncesi bizim için kesinlikle mantıklı değil.

He's he's been in the showbiz.

Şov dünyasında yer aldı.

I don't remember.

hatırlamıyorum

I think Tomic has said that he's been involved in

Sanırım Tomic

in showbiz before.

daha önce şov dünyasına bulaştığını söylemişti.

And in fact Tomic saying he's not camera shy at all.

Ve aslında Tomic kameradan hiç çekinmediğini söylüyor.

And why not? Quite the contrary.

Ve neden olmasın? Tam tersi.

Oh, okay. That's good.

Tamam. Bu iyi.

Fantastic.

Fantastik. O

That's even better then. Yeah,

zaman daha da iyi. Evet,

you can be a co-presenter. Maybe.

yardımcı sunucu olabilirsiniz. Belki.

Maybe you can just presenters and we can go somewhere else and have have one of these.

Belki sadece sunum yapabilirsin ve başka bir yere gidebilir ve bunlardan birini alabiliriz.

We can have one of these. Put one of these in my mouth.

Bunlardan birine sahip olabiliriz. Bunlardan birini ağzıma koy.

I want to have one of these lovely baguette.

Bu güzel bagetlerden bir tane almak istiyorum.

A lot of people were talking about this last week

Geçen hafta Paris sayaç sayfasında pek çok insan bundan bahsediyordu

on the Paris metre page

and they were all talking about their little ways

ve hepsi

of finding their fresh bread in the morning.

sabahları taze ekmeklerini bulmanın küçük yollarından bahsediyordu.

Quite often they would go out and have a croissant

Çoğu zaman dışarı çıkıp kruvasan yerlerdi

and I must admit I am looking forward

ve itiraf etmeliyim ki

to trying a lovely French croissant.

güzel bir Fransız kruvasanını denemek için sabırsızlanıyorum.

Maybe a local French baker.

Belki yerel bir Fransız fırıncı.

Yeah, well I think we said that. Coffee and croissants.

Evet, sanırım bunu söyledik. Kahve ve kruvasanlar.

Yeah, that would be. I'm looking forward to that

Evet, bu olurdu. Dört gözle beklediğim

Beef bourguignon I'm looking forward to.

Beef bourguignon'u dört gözle bekliyorum.

I wish we had Last time we went to Paris, one of my favourite meals.

Keşke en sevdiğim yemeklerden biri olan Paris'e son gittiğimizde olsaydı. Bir

Um, it's sort of meat, isn't it?

çeşit et, değil mi?

A beef?

Sığır eti mi?

It's sort of in a lovely sauce with red wine.

Kırmızı şarapla güzel bir sos içinde.

And I'm very much looking to that.

Ve ben buna çok bakıyorum.

One of my favourite meals with potatoes and vegetables.

Patates ve sebze ile en sevdiğim yemeklerden biri.

So yes, for the French food.

Yani evet, Fransız yemeği için.

Looking forward to that.

Bunu sabırsızlıkla bekliyorum.

I can hear things moving around Mr.

Bay Duncan'ın etrafında hareket eden şeyleri duyabiliyorum

Duncan and yeah, yes, it's certainly somebody moving around outside I think,

ve evet, evet, kesinlikle dışarıda birinin hareket ettiğini düşünüyorum,

but yeah, yeah that'll be, that'll be good.

ama evet, evet bu olacak, bu iyi olacak.

And we, it'd be nice if we could all have a meal together wouldn't it.

Ve biz, hep birlikte yemek yiyebilsek ne güzel olurdu, değil mi?

That would be very nice.

Bu çok güzel olurdu.

We'll have to decide what we're going to do. Yes.

Ne yapacağımıza karar vermemiz gerekecek. Evet.

When we, when we, when we meet up.

Biz, biz, biz, ne zaman buluştuk.

Of course we will.

We will be splitting the bill just to.

Elbette yapacağız.

Faturayı sadece ikiye böleceğiz.

Just to make sure we're clear. Yes, we're clear on that.

Sadece temiz olduğumuzdan emin olmak için. Evet, bu konuda netiz.

Can't we just be clear on that now so there will be some ground rules.

Şimdi bu konuda net olamaz mıyız, böylece bazı temel kurallar olur.

One of them.

Onlardan biri.

Well, there are several, including don't hug me because I don't like hugs.

Bana sarılma çünkü sarılmayı sevmem de dahil olmak üzere birkaç tane var .

And also we're splitting the bill

Ayrıca

if we go somewhere to eat or even better now, anyway.

yemek yemek için bir yere gidersek faturayı bölüşüyoruz, hatta şimdi daha da iyisi, her neyse.

Yes. Stomach says that we can relax.

Evet. Mide rahatlayabileceğimizi söylüyor.

And Lewis and I can take over.

Lewis ve ben devralabiliriz.

Oh, I see. Yeah. And we can be the guests.

Ah anlıyorum. Evet. Ve misafir olabiliriz.

You can interview us, you can ask us what you like, and we have to answer.

Bizimle röportaj yapabilir, bize ne istediğinizi sorabilirsiniz ve biz de cevap vermeliyiz. Dürüst olmak gerekirse

Well, I'm looking forward to meeting all of you, to be honest.

, hepinizle tanışmayı dört gözle bekliyorum .

Yeah, it's going to be great.

Evet, harika olacak.

It's going to be fantastic.

Harika olacak.

And, you know, we're insured.

Ve biliyorsun, biz sigortalıyız.

So if anything happens, you know what we find?

Yani bir şey olursa, ne buluruz biliyor musun?

What do you think might happen?

Ne olabileceğini düşünüyorsun?

We go Dutch. This says topic.

Hollandaca gidiyoruz. Bu konu diyor.

I was going to say that, but I didn't want to offend. Yes,

Bunu söyleyecektim ama gücendirmek istemedim. Evet,

that's quite good.

Actually We go. Except we know you're not.

oldukça iyi.

Aslında gidiyoruz. Ama senin olmadığını biliyoruz.

You're not actually Dutch.

Aslında Hollandalı değilsin.

But what does that mean for you? Explain that.

Ama bu senin için ne anlama geliyor? Bunu açıkla.

If you go Dutch, it means everyone pays for their own share.

Hollanda'ya giderseniz, herkes kendi payına düşeni ödüyor demektir.

Yeah.

So whatever you have, you have to pay for that part of the meal.

Evet.

Yani ne yerseniz yiyin, yemeğin o kısmını ödemek zorundasınız.

Whereas if you just split the bill, you split the bill,

Halbuki hesabı bölerseniz,

you might just divide it by two or three or four or in our case,

ikiye, üçe, dörde veya bizim durumumuzda

13 or 14 people.

13 veya 14 kişiye bölersiniz.

So I think at the moment there are around maybe ten or 12 people.

Yani şu anda yaklaşık on veya 12 kişi olduğunu düşünüyorum.

But what we're not sure of Yes.

Ama emin olmadığımız şey Evet.

Is if if you are bringing your partner or anyone else with you.

Eşinizi veya başka birini yanınızda getiriyorsanız.

So that will be also quite interesting.

Bu da oldukça ilginç olacak.

So I would imagine some of you,

Bu yüzden bazılarınızı hayal ediyorum,

because you are travelling a long way, maybe you will be coming with other people.

çünkü uzun bir yoldan seyahat ediyorsunuz, belki başka insanlarla geleceksiniz.

So that should be very interesting.

Bu çok ilginç olmalı.

So there might be maybe 15 or even 20 people

Yani Paris'te dolaşan belki 15 hatta 20 kişi

walking around Paris causing all sorts of chaos.

her türlü kaosa neden olabilir.

I know if we're booking somewhere to go and eat

Biliyorum, gidip yemek yemek için bir yer ayırtıyorsak

and maybe we can ask people like Louis,

ve belki Louis gibi

who lives in Paris, where would be a nice place to go and eat?

Paris'te yaşayan insanlara gidip yemek yemek için güzel bir yer neresidir diye sorabiliriz.

We may need to book up well in advance no seafood because

Deniz mahsulleri için önceden rezervasyon yaptırmamız gerekebilir çünkü

obviously if there's a big group,

büyük bir grup varsa, öylece gelip

we won't be able to just turn up and and go for a meal.

yemek yiyemeyeceğiz.

So that would be very exciting.

Bu çok heyecan verici olurdu.

That would be my other ground rule.

Bu benim diğer temel kuralım olurdu. Bir yere

If we go if we go somewhere to eat, no seafood, no seafood restaurants,

gidersek yemek yemek için deniz ürünleri yok, deniz ürünleri restoranı yok,

not with the mussels, because you know, the French, they love the mussels,

midye ile değil, çünkü bilirsiniz, Fransızlar midyeyi severler,

they love the lobster, they love the What's the other thing of the caviar?

ıstakozu severler, havyarın diğer şeyi nedir?

I've never tried caviar, by the way. Never tried it.

Bu arada, havyar hiç denemedim. Hiç denemedim.

Ever, ever.

Hiç bir zaman.

Not Gra, says Francesca.

Gra değil, diyor Francesca. Bir

She adores foie gras, which is sort of potatoes.

çeşit patates olan kaz ciğerine bayılır.

And it made from. Mm.

Ve ondan yapılmıştır. mm.

Uh I want to say liver,

Uh, karaciğer demek istiyorum

but I don't think it is. Is it. Is it, is it.

ama öyle olduğunu sanmıyorum. Bu mu. Öyle mi, öyle mi?

I can't remember what foie gras is now.

Şimdi kaz ciğeri nedir hatırlayamıyorum.

Is it something to do with.

ile ilgili bir şey mi?

This is a bird bird's eggs and I can't remember.

Bu bir kuşun yumurtaları ve hatırlayamıyorum.

Okay. No it's not.

Tamam aşkım. Hayır değil.

You're probably right. It. It probably is.

Muhtemelen haklısın. BT. Muhtemelen öyledir.

I think it's from a very young.

Bence çok küçük yaştan.

I've got a feeling it's.

öyle olduğuna dair bir his var içimde

Somebody tell us.

Biri bize söylesin.

Yes, Nice and cheap, says Tomek.

Evet, Güzel ve ucuz, diyor Tomek.

Yes, well, we actually went to.

Evet, aslında gittik.

Do you remember when we went to Paris last time we went down to Shanxi, Louisa,

En son Paris'e gittiğimizde Shanxi, Louisa'ya

and we went to this restaurant and it was awful.

gittiğimizi ve bu restorana gittiğimizi hatırlıyor musun ve çok kötüydü.

We had a pizza.

Pizza yedik.

Oh, yeah, but that was yes, it was the worst pizza ever had.

Oh, evet, ama bu evet, yediğim en kötü pizzaydı.

No. If you live in Paris or you know Paris, you'll know exactly what I'm talking about.

Hayır. Paris'te yaşıyorsanız veya Paris'i biliyorsanız, neden bahsettiğimi tam olarak anlayacaksınız.

It is the first few restaurants

on the show and say, Lisa, after the Arc de Triomphe, and those are the places

Arc de Triomphe'den sonra şovdaki ilk birkaç restoran ve Lisa diyorlar ve oralar

where the tourists go, and most of it isn't that good.

turistlerin gittiği yerler ve çoğu o kadar iyi değil.

So if you really want to find the good flavour.

Yani gerçekten iyi tadı bulmak istiyorsanız.

Sorry.

Üzgünüm.

Yeah. If you really want to find.

Evet. Eğer gerçekten bulmak istiyorsan.

Well, the whistle, tell us one T okay.

Düdük, bize bir T söyle tamam mı?

If you So if you really want to find

Eğer öyleyse, gerçekten

the good restaurants, you go further down.

iyi restoranları bulmak istiyorsanız, daha da aşağı inersiniz. Louvre'dan çok uzak olmayan güzel yerlere, kırmızıya, gittiğimiz kırmızı restorana

You need to go slightly off the beaten track to get

ulaşmak için alışılmışın biraz dışına çıkmanız gerekiyor

the nice places, the red, the red restaurant

with the place we went to not very far away from the Louvre.

.

And it was very nice.

Ve çok güzeldi.

And not that not very expensive either, but the food was amazing.

Ve o da çok pahalı değil, ama yemek harikaydı.

I Forgot to get a receipt because we were on a work trip

İş gezisinde olduğumuz için makbuz almayı unuttum

and if I've got the receipt I could have got the money back for it.

ve makbuz bende olsaydı parayı geri alabilirdim.

Therefore I lost the receipt. So it was live?

Bu nedenle makbuzu kaybettim. Yani canlı mıydı?

Yes, that was quite good.

Evet, bu oldukça iyiydi.

I was going to say Goose, I was thinking of a bird and I can think.

Kaz diyecektim, bir kuş düşünüyordum ve düşünebiliyorum.

But it was

Ama

a go.

gitmek oldu.

Yeah, well, we're not staying on for much longer

Evet, fazla kalamayacağız

because we've got nothing to show because of the power failure.

çünkü elektrik kesintisinden dolayı gösterecek hiçbir şeyimiz yok.

Yes, we had a power failure.

Evet, elektrik kesintisi yaşadık.

So I think this live stream is still complete.

Bu yüzden bu canlı yayının hala tamamlandığını düşünüyorum. Bunu

I don't know how it does it, but YouTube obviously is being very good and they've managed to

nasıl yapıyor bilmiyorum ama YouTube kesinlikle çok iyi ve yaklaşık 15 dakika ara vermemize rağmen

to put the two live streams together, even though we went off for about 15 minutes.

iki canlı yayını bir araya getirmeyi başardılar .

But somehow I think this is still the same live stream.

Ama nedense bunun hala aynı canlı yayın olduğunu düşünüyorum.

So well done, You Tube.

Aferin You Tube.

Maybe it's a are you doing that now?

Belki de bunu şimdi mi yapıyorsun?

I don't think so either.

Ben de öyle düşünmüyorum.

I think YouTube is still a bit behind with all of that.

YouTube'un bu konuda hala biraz geride olduğunu düşünüyorum.

They've only just got full high definition, so I think they are a little behind.

Sadece tam yüksek çözünürlüğe sahipler, bu yüzden biraz geride olduklarını düşünüyorum.

But anyway, it doesn't matter.

Ama her neyse, önemli değil.

We are back next week and hopefully things

Önümüzdeki hafta geri dönüyoruz ve umarım her şey

will be back to normal as well, whatever that is.

normale döner, her ne ise.

And you might do something that we might be reminded from this week.

Ve bu haftadan bize hatırlatılabilecek bir şey yapabilirsin.

We couldn't yesterday. I have.

Dün yapamadık. Sahibim.

I have something I want to do next week.

Önümüzdeki hafta yapmak istediğim bir şey var.

I want to go and find some lovely wild bluebells.

Gidip birkaç güzel yabani çan çiçeği bulmak istiyorum.

There are bluebells growing in the woods, in the forest, the back of, the house.

Ormanda, ormanda, evin arkasında büyüyen çan çiçekleri var.

But you do have to search for them.

Ama onları aramak zorundasın.

And apparently when you do find them, they are absolutely beautiful.

Ve görünüşe göre onları bulduğunuzda kesinlikle çok güzeller.

So hopefully, if the weather is nice tomorrow or Tuesday, I would like to go and try

Umarım, yarın veya Salı hava güzel olursa , gidip

and find some loopholes.

bazı boşluklar bulmaya çalışmak isterim.

And if I can get a good signal on my phone, I might even do it live.

Ve eğer telefonumdan iyi bir sinyal alabilirsem, bunu canlı bile yapabilirim.

We will. What happens?

Yapacağız. Ne oluyor? Bu sabah

Another thing to mention just before we go this morning, I got up very early, by the way,

gitmeden hemen önce bahsetmem gereken bir diğer şey de bu arada çok erken kalktım

and I filmed the dawn chorus.

ve şafak korosunu filme aldım.

It was the most amazing thing and I hope it's still in my computer.

En harika şeydi ve umarım hala bilgisayarımdadır. Bahse

I bet it isn't.

girerim öyle değildir.

I bet it is all there is. Yes, it is it is.

Bahse girerim hepsi bu. Evet, öyle.

So this was this morning.

Demek bu sabahtı.

Listen to that

Dinle, bu

isn't not amazing.

şaşırtıcı değil.

So I got up early this morning and we actually filmed.

Bu yüzden bu sabah erken kalktım ve gerçekten çekim yaptık.

Well, I did.

And then Steve came down to see where I was.

İyi ben yaptım.

Sonra Steve nerede olduğumu görmek için aşağı indi.

I filmed the Dawn chorus

Dawn korosunu filme aldım

and amazing.

ve harika. Doğada meydana gelen

It is one of the most amazing things that occurs in nature.

en şaşırtıcı şeylerden biridir .

And I have to say I love it.

Ve onu sevdiğimi söylemeliyim.

So that video is now available on my YouTube channel

Yani o video artık YouTube kanalımda mevcut

and I think it runs for about 11 minutes.

ve sanırım yaklaşık 11 dakika sürüyor.

11 minutes?

11 dakika mı?

Yes, it is beautiful.

Evet o güzel.

Beautiful sound of nature.

Doğanın güzel sesi.

Oh, sorry.

Ah özür dilerim.

It hasn't been quite.

Tam olmadı.

Let's go to Italy for coffee, says Palmira.

Palmira, kahve içmek için İtalya'ya gidelim diyor.

Yes, well, I think we'll bring a flask.

Evet, sanırım bir matara getireceğiz.

Maybe Luis can bring a flask of coffee for us all.

Belki Luis hepimize bir şişe kahve getirebilir.

And then we might have to spend €7 on a coffee.

Ve sonra bir kahveye 7 € harcamak zorunda kalabiliriz.

We can

maybe have a picnic by the Eiffel Tower.

Belki Eyfel Kulesi'nin yanında piknik yapabiliriz.

Yes, maybe we can. Is there.

Evet, belki yapabiliriz. Var. Eyfel Kulesi'nin tepesinde

Is there anything to eat at the top of the Eiffel Tower?

yiyecek bir şey var mı ?

Is there a café?

Kafe var mı?

There is. There's a restaurant right? Can actually book.

Orada . Bir restoran var değil mi? Aslında kitap olabilir.

And I was I was looking at all of this this morning.

Ve bu sabah bunların hepsine bakıyordum.

So I was actually looking at how you get up

Bu yüzden aslında

the Eiffel Tower and you can book tickets, although they go very quickly.

Eyfel Kulesi'ne nasıl çıktığınıza ve çok hızlı gitmelerine rağmen bilet rezervasyonu yapabileceğinize bakıyordum.

So once they're gone, you can't actually get them.

Yani bir kez gittiklerinde, onları gerçekten alamazsınız.

But also there is a restaurant.

Ama aynı zamanda bir restoran var.

Did you know there are only three floors on the Eiffel Tower?

Eyfel Kulesi'nin sadece üç katı olduğunu biliyor muydunuz ?

Three floors.

Üç kat.

So you would imagine maybe there are lots of levels, but actually there's only three.

Pek çok seviye olduğunu düşünebilirsiniz, ama aslında sadece üç tane var.

There's the bottom near the base, then the half and then at the very top.

Tabanın yanında alt kısım var, sonra yarısı ve sonra en üstte.

And there is a restaurant as well that you can actually sit

Ve aslında

in on the Eiffel Tower and.

Eyfel Kulesi'nde oturabileceğiniz bir restoran da var ve.

It's very expensive and probably not

Çok pahalı ve muhtemelen

very good because it's probably a tourist restaurant that we should be able to tell us.

pek iyi değil çünkü muhtemelen bize söyleyebilmemiz gereken bir turistik restoran .

Right.

Sağ.

I'm going to put the T on Mr.

Bay Duncan'a T koyacağım

Duncan. Lovely to see you all.

. Hepinizi görmek güzel.

We're having a teacake.

Çay yiyoruz.

Yes, I think so. Definitely.

Evet bencede. Kesinlikle.

Are we going together or are you?

Beraber mi gidiyoruz yoksa sen mi?

Should I go? And then what have you got to do it today?

Gitmeli miyim? Ve sonra bugün yapacak neyin var?

We'll go together.

birlikte gideceğiz

All right then.

Tamam o zaman.

If we're going to go, we will go together.

Gideceksek beraber gideriz.

That's.

bu

That's my only wish in this world.

Bu dünyadaki tek dileğim bu.

So thank you very, very much for your company.

Bu yüzden şirketiniz için çok ama çok teşekkür ederim.

Thanks for watching.

İzlediğiniz için teşekkürler.

We are back next week.

Gelecek hafta geri döndük.

Hopefully there won't be any power cuts or

İnşallah elektrik kesintisi olmaz yoksa

I will be on the phone

telefonda olurum

and I will be very angry asking the local electricity company

ve yerel elektrik şirketine

why they are not supplying

neden

the electricity us and spoiling my live stream.

elektriği bize vermediklerini sorup canlı yayınımı bozarım.

See you soon.

Yakında görüşürüz.

This is Mr. Duncan and Mr. Steve.

Bunlar Bay Duncan ve Bay Steve. O

That's him then.

zaman o.

It is saying.

Söyleniyor.

Thanks for watching.

İzlediğiniz için teşekkürler.

See you soon.

Yakında görüşürüz.

Take care of yourselves.

Kendine iyi bak.

And of course, until the next time we meet here.

Ve tabii ki, bir dahaki sefere burada buluşana kadar.

You know what's coming next?

Sırada ne var biliyor musun?

Yes, you do.

Evet yaparsın.

After three.

Üçten sonra.

One, two, three.

Bir, iki, üç.

ta ta for now.

Şimdilik ta ta.