Patiently waiting for Mr Steve to come back from his walk - LIVE

Where is Mr. Steve?

Bay Steve nerede?

Where has he gone?

O nereye gitmişti?

He's gone for a little.

Biraz gitti.

Wander

up there somewhere,

Oralarda bir yerlerde dolaş,

and I'm waiting in the garden patiently for him to return.

ben de sabırla bahçede dönmesini bekliyorum.

But where is he?

Ama o nerede?

He's been such a long time, and I'm waiting here patiently.

O çok uzun zaman oldu ve sabırla burada bekliyorum .

In fact, I became so restless.

Aslında çok huzursuz oldum.

Restless. I like that word.

Huzursuz. Bu kelime hoşuma gitti.

If you become restless, it means you become agitated. It.

Huzursuzsanız, tedirgin oluyorsunuz demektir. BT.

You can't stop moving around.

Hareket etmeyi bırakamazsın. Beklediğin

You can't stop thinking about the thing you are waiting for.

şeyi düşünmeden edemiyorsun .

Maybe you are waiting for a person to return

Belki de bir kişinin geri dönmesini bekliyorsun

back.

.

Like me at the moment, that's what I'm doing.

Şu anda benim gibi, yaptığım şey bu.

You see, I'm in the garden at the moment.

Bak şu an bahçedeyim.

It's a boiling hot day and I don't know why.

Kaynayan sıcak bir gün ve nedenini bilmiyorum.

It is absolute la.

Bu mutlak la.

I mean, it's gorgeous.

Demek istediğim, muhteşem.

Don't get me wrong, I'm not going to complain

Beni yanlış anlamayın, şikayet etmeyeceğim

because a lot of people are at the moment, they are all complaining about the weather.

çünkü şu anda birçok insan hava durumundan şikayet ediyor.

They are saying, oh, it's too hot.

Oh, çok sıcak diyorlar.

It's too hot, Mr.

Çok sıcak, Bay

Duncan, it's too hot.

Duncan, çok sıcak. Keyfini

I say, enjoy it because

çıkar diyorum, çünkü

as soon as July

Temmuz

disappears, we only have really one moment of good weather.

ortadan kaybolur kaybolmaz gerçekten sadece bir anlık iyi havamız oluyor.

And then, slowly but surely, everything will change and it will become cooler.

Ve sonra, yavaş ama emin adımlarla her şey değişecek ve hava daha da soğuyacak.

And then all of that lovely weather will disappear.

Ve sonra tüm o güzel hava kaybolacak.

And then people once again will be moaning and complaining.

Ve sonra insanlar bir kez daha inliyor ve şikayet ediyor olacak. Havanın

They will be complaining about the fact that it's too cold.

çok soğuk olmasından şikayet edecekler.

So when it's hot, it's too hot.

Yani sıcak olduğunda, çok sıcak.

When it's cold, it's too cold

Soğukken, ıslakken çok soğuk

when it's wet, it's too wet.

, çok ıslak.

When it's windy it is too windy.

Rüzgarlı olduğunda çok rüzgarlıdır.

When it is dry, it's too dry.

Kuru olduğunda, çok kuru.

Although I have to say, today's weather is lovely.

Söylememe rağmen, bugünün havası çok güzel.

It is nice.

Güzel.

We are having a little bit of a crazy heatwave.

Biraz çılgın bir sıcak hava dalgası yaşıyoruz.

I will be honest with you.

sana karşı dürüst olacağım

I am very honest.

ben çok dürüstüm

All the time

Her zaman

I try to be anyway.

yine de olmaya çalışıyorum.

Did you see yesterday's live stream?

Dünkü canlı yayını gördünüz mü?

It was a funny one. We have a lot of fun yesterday.

Komikti. Dün çok eğlendik.

If you haven't seen yesterday's live stream,

Dünkü canlı yayını izlemediyseniz,

all I can say is it is amazing

söyleyebileceğim tek şey harika

and I hope you will catch it.

ve umarım yakalarsınız.

We have some chat going on as well on this live stream.

Bu canlı yayında da sohbetimiz devam ediyor.

This is just something I've decided to do.

Bu sadece yapmaya karar verdiğim bir şey.

I'm standing in the garden waiting patiently for Mr.

Bahçede sabırla Bay

Steve to return.

Steve'in dönmesini bekliyorum.

A lot of people ask Mr.

Pek çok insan Bay

Duncan, what do you do during your spare time?

Duncan'a boş zamanlarında ne yaparsın diye soruyor.

Well, today I am taking it easy.

Pekala, bugün rahatım.

But Mr. Steve decides to go for a walk.

Ancak Bay Steve yürüyüşe çıkmaya karar verir.

I didn't.

yapmadım

I didn't.

I decided to stay here.

yapmadım

Burada kalmaya karar verdim.

I'm doing my chores.

işlerimi yapıyorum

I've been

doing all the tidying and the cleaning and

Tüm toplama ve temizliği ben yapıyordum ve

then I realised that Mr.

sonra Bay Steve'in ortadan kaybolduğunu fark ettim

Steve had disappeared

and I knew that he had gone on one of his little walks.

ve onun küçük yürüyüşlerinden birine çıktığını biliyordum.

So I'm waiting here patiently.

O yüzden sabırla burada bekliyorum.

I will move the phone slightly

so you can see where I am.

Nerede olduğumu görebilmen için telefonu biraz hareket ettireceğim.

You can see and hear me. All right.

Beni görebilir ve duyabilirsin. Elbette.

I am assuming. Hmm.

Varsayıyorum. Hmm.

Let's see what's going on behind me.

Bakalım arkamda neler oluyor. Acaba

Is there any sign of Mr.

Bay Steve'den bir iz var mı

Steve, I wonder?

?

That's. Let's have a look, shall we?

bu Bir bakalım, olur mu?

No, I can't see Mr.

Hayır,

Steve yet.

henüz Bay Steve'i göremiyorum.

He should appear behind me.

Arkamda görünmelidir.

He might do in a few moments.

Birkaç dakika içinde yapabilir.

So what I'm going to do, I'm going to wait here.

Peki ne yapacağım, burada bekleyeceğim.

I'm going to wait here patiently

until Mr.

Bay

Steve comes back.

Steve dönene kadar sabırla burada bekleyeceğim.

Then as soon as he arrives, I will

Sonra o gelir gelmez

let you go and carry on with your day.

gitmene izin vereceğim ve gününe devam edeceğim.

That's much more relaxing.

Bu çok daha rahatlatıcı.

Isn't that better?

Bu daha iyi değil mi?

I look so relaxed now, don't you think?

Şimdi çok rahat görünüyorum, sence de öyle değil mi?

Leaning on my fence for those wondering where I am.

Nerede olduğumu merak edenler için çitime yaslanıyorum.

I mean my garden.

bahçem derken

It is a hot day today.

Bugün sıcak bir gün.

I know we don't have many people watching.

İzleyen çok kişi olmadığını biliyorum.

I know it is the story of my life here on YouTube,

Bunun YouTube'daki hayatımın hikayesi olduğunu biliyorum

but at least I'm glad you are here watching me right now.

ama en azından şu anda burada beni izlediğin için mutluyum.

Come on, Mr.

Hadi Bay

Steve, where are you?

Steve, neredesiniz?

We are all waiting.

Hepimiz bekliyoruz.

So it's not just me.

Yani sadece ben değilim.

It's everyone.

Herkes.

It's everyone.

Herkes.

Hello, Claudia.

Merhaba Claudia.

We have Claudia here.

Burada Claudia var.

Yes, I know you are very busy yesterday because your father was celebrating

Evet, dün çok meşgul olduğunu biliyorum çünkü baban

his birthday, his plane coming over.

doğum gününü kutluyordu, uçağı geliyordu.

Would you like to see the plane?

Uçağı görmek ister misiniz?

I don't know if you could see that, but we do quite often get planes

Bunu görebildiniz mi bilmiyorum, ama oldukça

coming over the house quite often.

sık olarak evin üzerinden uçakların geçtiğini görüyoruz.

So that is what is going on at the moment here.

Yani şu anda burada olan şey bu.

Oh, hello there.

Merhaba.

What a surprise.

Bu ne sürpriz.

I know it is a surprise, isn't it?

Bunun bir sürpriz olduğunu biliyorum, değil mi?

I would imagine that when you woke up this morning, you didn't think you'd be seeing me live on YouTube.

Bu sabah uyandığında beni YouTube'da canlı göreceğini düşünmediğini tahmin ediyorum.

But here we go. Here I am.

Ama işte başlıyoruz. İşte buradayım.

All I hope now is I have enough battery power

Şimdi tek umduğum şey, telefonumda yeterince pil gücü

left in my telephone, or else

kalmış olması, yoksa

this will be a very short, very short live stream indeed.

bu gerçekten çok kısa, çok kısa bir canlı yayın olacak.

Excuse me.

Affedersin.

I'm just trying to adjust

Sadece kamerayı ayarlamaya çalışıyorum

the camera.

.

Just give me a moment, okay?

Bana biraz izin ver, tamam mı?

I hope that's working. All right. Now,

Umarım işe yarar. Elbette. Hadi

come on, Mr. Steve.

, Bay Steve.

Where are you?

Neredesin? Her an o

He should be coming through that gate

kapıdan gelebilir

any moment now.

.

And as soon as he comes down,

Ve aşağı iner inmez,

I'm going to ask him

why he left me all alone

whilst he went for a lovely walk.

güzel bir yürüyüşe çıkarken beni neden yapayalnız bıraktığını soracağım.

It's not fair, is it?

Bu adil değil, değil mi?

So here I am at home.

İşte evdeyim.

I had to do all of the washing. I've had to wash Mr.

Tüm yıkamayı ben yapmak zorunda kaldım. Bay

Steve's dirty underwear. It's terrible.

Steve'in kirli iç çamaşırlarını yıkamak zorunda kaldım. Bu korkunç. Günlük hayatımda

You don't know all of the things I have to suffer

çektiğim onca şeyi bilmiyorsun

in my daily life.

.

It's not just about teaching English to the world.

Bu sadece dünyaya İngilizce öğretmekle ilgili değil. Buna

It's lots of other things involved as well.

dahil olan başka birçok şey de var.

What is this? What's going on here?

Bu nedir? Burada neler oluyor?

I think the cows have been damaging my fence because

Sanırım inekler çitime zarar veriyor çünkü

this was not like this yesterday.

dün böyle değildi.

Something very strange has happened.

Çok garip bir şey oldu.

If you're wondering where the cows are, I'm

İnekler nerede diye merak ediyorsanız,

afraid the cows are not in this field at the moment.

korkarım inekler şu anda bu tarlada değil.

I think they've gone somewhere else.

Sanırım başka bir yere gittiler.

In fact, I can see them in the distance over there.

Aslında, onları orada uzaktan görebiliyorum.

So they are right over there at the moment.

Yani şu anda oradalar.

The cows, sadly, they are not here in the field, unfortunately.

İnekler maalesef burada tarlada değiller .

So this is just a quick live stream, just something short and sweet.

Yani bu sadece hızlı bir canlı yayın, sadece kısa ve hoş bir şey.

You might be able to hear the wind.

Rüzgarı duyabilirsin.

There is a gentle breeze today which is very nice,

Bugün hafif bir esinti var ve bu çok güzel, şu

although the temperature at the moment is about 2828

anda sıcaklık yaklaşık 2828 Santigrat olmasına rağmen

Celsius at the moment.

.

And over the next few days, apparently, it's going to get even hotter.

Ve görünüşe göre önümüzdeki birkaç gün içinde hava daha da sıcak olacak.

How is that even possible?

Bu nasıl mümkün olabilir?

I don't know.

Bilmiyorum.

By the way, if you're wondering why I'm not responding to the live chat, it's

Bu arada, canlı sohbete neden cevap vermediğimi merak ediyorsanız, bunun

because I can't really see the screen very clearly. Mr.

nedeni ekranı çok net göremememdir. Bay

Steve likes going for walks.

Steve yürüyüşe çıkmayı sever.

Normally during his lunch break he will go for a walk

Normalde öğle yemeği molasında yürüyüşe çıkar

and that's what I'm doing at the moment.

ve şu anda yaptığım şey bu.

I'm patiently waiting for Mr.

Sabırla Bay

Steve to arrive, although

Steve'in gelmesini bekliyorum, ancak şu

at the moment I think I might be waiting for quite a while.

anda epeyce beklemiş olabileceğimi düşünüyorum.

So yesterday's live stream was quite interesting

Dünkü canlı yayın oldukça ilginçti

because we did have Steve with us yesterday because I thought he wasn't

çünkü dün Steve bizimle birlikteydi çünkü

going to join us yesterday, but he did and it was a lovely surprise and we had a lot of fun.

dün bize katılmayacağını düşünmüştüm ama geldi ve bu hoş bir sürpriz oldu ve çok eğlendik.

We talked about all sorts of subject subjects, plural.

Her türlü konu hakkında konuştuk, çoğul.

We talked about football, we talked about tennis.

Futbol konuştuk, tenis konuştuk.

We talked about words connected to being hot

Sıcak ve soğuk olmakla bağlantılı kelimeler hakkında konuştuk

and being cold, and we talked about lots of other things as well.

ve başka pek çok şey hakkında da konuştuk.

Also, the cost of petrol fuel

Ayrıca şu anda

is very expensive at the moment here in the UK

as it is in many parts of the world at the moment

dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi burada da

for various reasons.

çeşitli sebeplerden dolayı benzin yakıtının maliyeti şu anda çok pahalı.

I don't know where Steve has gone, I think.

Sanırım Steve'in nereye gittiğini bilmiyorum.

Do you know what I think?

Ne düşünüyorum biliyor musun?

I think Mr.

Sanırım Bay

Steve has actually gone into town.

Steve gerçekten kasabaya gitti.

That's what I think.

Bu benim düşündüğüm şey.

I think he's actually disappeared into town.

Sanırım kasabada gerçekten kayboldu.

Yes. Mr.

Evet. Bay

Steve, what are you up to?

Steve, ne yapıyorsunuz?

Why have you disappeared?

Neden kayboldun?

So we will wait here for a few more moments

Bu yüzden burada birkaç dakika daha bekleyeceğiz

and we will see if Mr.

ve Bay

Steve reappears behind me.

Steve'in arkamda tekrar görünüp görünmediğini göreceğiz.

If he doesn't,

Eğer yapmazsa, dürüst olmak gerekirse,

then the whole purpose

of this live stream has been, well,

bu canlı yayının tüm amacı, hemen

pretty much wasted, to be honest.

hemen boşa gitmiş demektir.

Hello to the live chat.

Canlı sohbete merhaba.

I can't see very clearly on the screen because I am in the sunlight.

Güneş ışığı altında olduğum için ekranda net göremiyorum.

It's very bright and sunny out here.

Burası çok parlak ve güneşli.

The other thing I should mention is I am being eaten by flies as well.

Bahsetmem gereken bir diğer şey de sinekler tarafından yenildiğim.

There are flies everywhere and at this time of year we have a certain type of fly,

Her yerde sinek var ve yılın bu zamanında belirli bir sinek türü var,

a very small fly called a thunder bug.

gök gürültüsü böceği denen çok küçük bir sinek.

Thunder bug.

Gök gürültüsü hatası.

And they are very tiny,

Ve çok küçükler,

but they are also incredibly annoying because quite often thousands and thousands

ama aynı zamanda inanılmaz derecede can sıkıcılar çünkü bu sineklerin binlercesi, binlercesi

and thousands of these flies will come out

ve binlercesi

normally on hot days like this.

böyle sıcak günlerde normal bir şekilde dışarı çıkıyor. Bu

So at the moment I'm surrounded by lots of nature.

yüzden şu anda pek çok doğayla çevriliyim.

Some of it is lovely and some of it is rather annoying.

Bazıları güzel ve bazıları oldukça can sıkıcı.

I can also hear the birds as well around me.

Çevremdeki kuşları da duyabiliyorum.

I don't know where Mr. Steve has gone.

Bay Steve'in nereye gittiğini bilmiyorum.

He's been gone for such a long time.

Uzun zamandır yok.

Come on, Steve. We are waiting for you.

Hadi Steve. Seni bekliyoruz.

I'm waiting for him.

Onu bekliyorum.

You're waiting for him now.

Şimdi onu bekliyorsun.

Although I have a feeling that was not your choice.

Yine de bunun senin seçimin olmadığına dair bir his var içimde.

It is just because I happen to be alive.

Sadece hayatta olduğum için.

Oh, by the way, thank you very much for your lovely responses to my new short videos

Bu arada, şimdi Instagram'da paylaştığım yeni kısa videolarıma verdiğiniz güzel yanıtlar için çok teşekkür ederim

that I am now posting on Instagram. Yes.

. Evet.

Well, to be honest with you, I have had an Instagram account

Pekala, sana karşı dürüst olmak gerekirse, bir süredir Instagram hesabım var

for quite a while, but it's only recently

ama son zamanlarda

that I've stopped.

bıraktım.

Oh, here he is. Mr. Steve is coming.

İşte burada. Bay Steve geliyor. İşte

There he is.

burada.

Can you see Mr. Steve?

Bay Steve'i görebiliyor musunuz?

I hope so.

Umarım.

After all this.

Bütün bunlardan sonra.

Where is he?

O nerede?

There is Mr.

Steve.

Bay

Steve var.

Give us a wave, Mr. Steve.

Bize bir el sallayın, Bay Steve.

Come on. Oop.

Hadi. Hay aksi

Sorry about the rude noises.

Kaba sesler için özür dilerim.

Okay, I'm trying to follow Mr.

Tamam, Bay Steve'i takip etmeye çalışıyorum

Steve. Now,

. Şimdi,

where is he?

o nerede? İşte

There he is.

burada.

So if you look very closely up there, you might just be able

Yani oraya çok yakından bakarsanız,

to see a little white blob walking along.

yürüyen küçük beyaz bir leke görebilirsiniz. Bu da

And that is Mr.

Bay

Steve.

Steve.

Uh, in fact, I'm going to turn the camera around so we can see him better.

Aslında onu daha iyi görebilmek için kamerayı çevireceğim.

Here we go. I'm going to be very naughty here.

İşte başlıyoruz. Burada çok yaramaz olacağım.

I hope Mr.

Steve does not mind that I am filming him

Umarım Bay

Steve onu gizlice filme almamdan rahatsız olmaz

secretly.

.

Well, actually, I think he does know that I'm doing it.

Aslında, sanırım bunu yaptığımı biliyor.

The only problem is I can't see the screen.

Tek sorun ekranı göremiyorum.

Oh, that's better.

Ah, bu daha iyi.

So let's have a look, shall we?

Öyleyse bir bakalım, olur mu? İşte

There he is.

burada. İşte

There he is.

burada.

Mr. Steve. Mr.

Bay Steve. Bay

Steve.

He's coming back from his lovely

Steve.

walk coming down the hill.

Tepeden inerken yaptığı güzel yürüyüşten dönüyor.

He's not running though. Come on, Mr. Steve.

Yine de koşmuyor. Hadi, Bay Steve.

Hurry up.

Acele etmek.

We're waiting for you.

Seni bekliyoruz.

He's taking his time.

Zamanını alıyor.

He's not rushing, you see, because he's.

Acele etmiyor çünkü öyle.

Well, clearly he's tired.

Belli ki yorgun.

For those wondering, it is hot today.

Merak edenler için bugün hava çok sıcak. o

He is.

.

Come on, Mr. Steve.

Hadi, Bay Steve.

Were waiting for you.

Seni bekliyoruz.

What are you doing?

Ne yapıyorsun?

Steve is now doing his stretching.

Steve şimdi esneme hareketi yapıyor.

I think it's a bit too late for that now.

Sanırım bunun için artık biraz geç.

And now. Here we go.

Ve şimdi. İşte başlıyoruz.

This is the.

Bu

The delicate moment.

Hassas an.

Hello, Steve.

Say hello to all of our lovely viewers live.

Merhaba Steve.

Tüm güzel izleyicilerimize canlı yayında merhaba deyin.

I'm life.

ben hayatım

I thought you were recording. No.

Kayıt yaptığını sanıyordum. Hayýr.

Oh, this is.

Ah, bu.

This is live.

Bu canlı.

We're doing a quick livestream because I was waiting for you patiently,

Hızlı bir canlı yayın yapıyoruz çünkü sabırla sizi bekliyordum

you see, and I was wondering where you were.

ve nerede olduğunuzu merak ediyordum.

So as you know, I was going through the exercise.

Bildiğiniz gibi, egzersizden geçiyordum.

But it's so hot, Mr.

Ama hava o kadar sıcak ki, Bay

Duncan, that I had to walk for most of it.

Duncan, çoğu zaman yürümek zorunda kaldım.

And I am breathing with sweat, sweating, cold.

Ve terle, terle, soğukla ​​nefes alıyorum.

This.

Yeah, it's like yesterday. Yesterday.

Bu.

Evet, dün gibi. Dün.

So my voice had gone a bit hoarse.

Bu yüzden sesim biraz kısılmıştı.

I think I'm dehydrated. I saw no one.

Sanırım susuz kaldım. kimseyi görmedim

Not a soul.

Bir ruh değil.

Everybody must be inside sheltering from the sun.

Herkes güneşten korunaklı bir şekilde içeride olmalıdır.

I think so.

Bence de.

So. Oh, yes. I'm going to go in and get some movement,

Bu yüzden. Oh evet. İçeri girip biraz hareket edeceğim,

have a shower, cool myself down,

duş alacağım, serinleyeceğim,

maybe rub some packets of ice

belki alnıma buz paketleri süreceğim

across my forehead, the shoes on.

, ayakkabılar ayağımda.

By the way, we have everyone.

Bu arada, bizde herkes var.

The only problem is I can't really see the screen because it's so bright,

Tek sorun, ekranı çok parlak olduğu için tam olarak göremiyorum

but at least we have accomplished

ama en azından

the thing we were trying to do, which was wait for you to come back from your walk.

yapmaya çalıştığımız şeyi başardık, o da yürüyüşten geri dönmeni beklemekti.

Oh, isn't that nice? I was feeling lonely.

Ne güzel değil mi? Kendimi yalnız hissediyordum.

Isn't that nice? I've only been gone.

Bu hoş değil mi? Sadece gittim.

What, 40 minutes?

Ne, 40 dakika mı?

About 40 minutes.

Yaklaşık 40 dakika.

It was lovely. It was lovely.

Çok hoştu. Çok hoştu.

And for those who are worried about Mr.

Ve Bay

Steve skiving, this is, of course, your lunchbreak lunch break.

Steve'in kayak yapmasından endişe edenler için, bu tabii ki sizin öğle yemeği molanız.

Yes. So, Steve can do anything he wants.

Evet. Yani Steve istediği her şeyi yapabilir. Bugünkü

During his lunch break

öğle tatilinde

today, he decided to take a walk in the hot sun.

kızgın güneşte yürüyüş yapmaya karar verdi.

I don't know why. He must be crazy.

Neden bilmiyorum. O deli olmalı.

Well, I'm trying to acclimatise my body to the show this week,

Bu hafta vücudumu gösteriye alıştırmaya çalışıyorum

because when I'm going to be on the stage, there's going to be a lot of lights.

çünkü sahneye çıktığımda çok fazla ışık olacak.

It's going to be very hot, and I don't want to faint.

Çok sıcak olacak ve bayılmak istemiyorum.

So I'm trying to climb Italians myself to the heat.

Bu yüzden İtalyanları kendim sıcağa tırmanmaya çalışıyorum. O

So then when I get when I'm performing, I won't.

zaman performans sergilediğimde, yapmayacağım.

Because when you perform, you get, you know, you're sort of a bit nervous, tense,

Çünkü performans sergilediğinizde, bilirsiniz, biraz gergin, gergin olursunuz

and you're more likely to get overcome by the heat.

ve sıcaktan etkilenme olasılığınız daha yüksektir.

Yeah.

Evet.

So it's going to be probably 30, 30 degrees in the hall when we're performing.

Yani biz performans sergilerken salonda muhtemelen 30, 30 derece olacak . Bir de

I think that on top of that there'll be the lights and I'm wearing a heavy costume as well. Yes.

üstüne ışıklar olacağını düşünüyorum ve ben de ağır bir kostüm giyiyorum. Evet.

So Mr.

Steve, from Thursday, Thursday, Friday and Saturday, he's in a show.

Bay

Steve, perşembe, perşembe, cuma ve cumartesiden itibaren bir şovda.

He's got to jump around and dance around on the stage.

Sahnede zıplaması ve dans etmesi gerekiyor.

Well, and it's also one of the hottest weeks that we've ever had

Aynı zamanda

in the history of recording temperatures.

sıcaklıkları kaydetme tarihinde yaşadığımız en sıcak haftalardan biri.

And they think maybe.

Ve belki düşünürler.

Yes, well, maybe this week it will be in the mid-thirties,

Evet, belki bu hafta otuzlu yaşların ortalarında olacak,

maybe 36 or 37, keen on that.

belki 36 ya da 37, buna hevesli.

We've got some air conditioning. Yes, I think so.

Biraz klimamız var. Evet bencede.

Anyway, I will let Mr.

Her neyse, Bay

Steve go back in because you are sweating and you are covered, perspiring and lazy.

Steve'in içeri girmesine izin vereceğim çünkü terliyorsun ve üzerin örtülü, terli ve tembelsin.

Perspire. As I said, you are covered.

terlemek Dediğim gibi, örtülüsün.

You are covered in ladybugs.

Uğur böcekleriyle kaplısın.

A man's wet from the light Sorry thunder bugs not ladybugs

Bir adam ışıktan ıslanır Üzgünüm gök gürültüsü böcekler uğur böcekleri değil

a man sweats, a lady inspires Yes, I suppose it all depends.

bir adam terler, bir hanımefendi ilham verir Evet, sanırım her şey duruma göre değişir.

Whereabouts on your body?

Vücudunun neresinde?

You are doing the sweating?

Terleme mi yapıyorsun?

Yes, but that's what a lady always says.

Evet, ama bir hanımefendi hep böyle söyler.

I'm perspiring.

terliyorum

And you are.

If you're refined, you don't say I'm sweating.

Ve sen.

Eğer rafine isen, terliyorum demezsin.

That's a bit common. A bit crude. Yes.

Bu biraz yaygın. Biraz kaba. Evet.

The men's sweat ladies perspire.

Erkeklerin terli hanımları terler.

Anyway, note.

Her neyse, not.

Anyway, Steve, get back in the house.

Her neyse Steve, eve geri dön.

I'll see you on Sunday. If not before, I thought it was going to be next Sunday.

Pazar günü görüşürüz. Daha önce değilse, önümüzdeki Pazar olacağını düşündüm.

But it's today.

Ama bugün.

Yes. Hello to everyone and goodbye to everyone and enjoy the rest of the lesson with Mr.

Evet. Herkese merhaba ve herkese elveda ve Bay Duncan ile dersin geri kalanında eğlenin

Duncan. Thank you, Mr. Steve.

. Teşekkürler, Bay Steve. Parmak

He goes on his toes,

uçlarında gidiyor

buggering off, I suppose.

, sanırım sıçıyor.

Thank you, Mr. Steve.

Teşekkürler, Bay Steve.

That was very lovely. I hope you enjoyed that.

Bu çok güzeldi. Umarım bundan zevk almışsındır.

A spontaneous live stream that I will now finish.

Şimdi bitireceğim spontane bir canlı yayın.

I hope you enjoyed this. It was crazy.

Umarım bundan hoşlanmışsındır. Çılgıncaydı.

It may be boring to some people.

Bazı insanlara sıkıcı gelebilir.

It wasn't to me because I was so excited.

Bana göre değildi çünkü çok heyecanlıydım.

I was feeling excited.

heyecanlı hissediyordum.

I couldn't wait to come outside and share a few moments with you in the house.

Dışarı çıkıp evde seninle birkaç dakika paylaşmak için sabırsızlanıyordum.

But now, well, you know, all things must come to an end.

Ama şimdi, biliyorsun, her şeyin bir sonu olmalı.

Now I must say goodbye.

Şimdi hoşçakal demeliyim.

I hope you enjoyed this short live stream.

Umarım bu kısa canlı yayını beğenmişsinizdir.

Don't forget to check out my new videos on Instagram as well.

Yeni videolarıma Instagram'dan da göz atmayı unutmayın.

Daily words on Instagram.

Instagram'da günlük sözler.

And of course, I will be back with you here on Wednesday from 2 p.m.

Ve tabii ki çarşamba günü saat 14:00'ten sonra burada olacağım.

UK time. We will be live once more

İngiltere saati. Bir kez daha canlı yayında olacağız

and I hope you can join me then.

ve umarım o zaman bana katılabilirsin.

This is Mr.

Bay

Duncan saying thanks for watching, see you on Wednesday and I'm going back into the house now

Duncan, izlediğiniz için teşekkürler, çarşamba günü görüşürüz diyor ve ben şimdi eve geri dönüyorum

because it is absolutely boiling hot.

çünkü çok sıcak.

And of course, you know what's coming next.

Ve tabii ki, sırada ne olduğunu biliyorsun.

Yes, you do.

Evet yaparsın.

Well, you know what's coming next. Of course you do.

Sırada ne olduğunu biliyorsun. Tabii ki. Şimdilik

You don't need me to remind you

sana ta ta'yı hatırlatmama ihtiyacın yok

ta ta for now.

.