COCKNEY SLANG - English Addict - 167 - LIVE CHAT / Sunday 19th September 2021 - with Mr Duncan

um are we on?

açık mıyız

are we now broadcasting live?

şimdi canlı yayın mı yapıyoruz?

i hope so testing testing one two three

Umarım öyledir, test, test, bir, iki, üç,

can you hear me?

beni duyabiliyor musun?

hi here we go yes it's another one it's another  one of those very strange live streams that  

merhaba başlıyoruz evet bu bir tane daha başka bir youtube'un yıllar içinde ün kazandığı o çok garip canlı yayınlardan biri

youtube has become famous for over the years and  yes this is no exception don't worry though it's  

ve evet bu bir istisna değil merak etmeyin yine de

only the internet just sit back and enjoy yourself  here we go then yes we are live now english addict  

sadece internet sadece arkanıza yaslanın ve keyfinize bakın işte başlıyoruz o zaman evet şimdi canlı yayındayız ingiliz bağımlısı   size ingilizcenin

coming to you live from the birthplace of the  english language which just happens to be england

doğum yeri olan ingiltere'den canlı olarak geliyoruz

here we go again we are back  together as live as life can be  

işte tekrar birlikteyiz hayatın olabildiğince canlı   işte başlıyoruz

here we go hi everybody oh there you are  how are you today my name is mr duncan  

merhaba millet oh işte buradasınız nasılsınız bugün benim adım Mr Duncan

i hope you are happy and i hope you are feeling  super duper on this sunday we are back together  

umarım mutlusunuzdur ve umarım bu pazar  canlı yayında yeniden birlikteyiz

live and my name is duncan i talk about the  english language i've been doing this forever such  

ve benim adım duncan  ingilizce hakkında konuşuyorum bunu çok

a long time some people say too long some people  say mr duncan isn't it about time that you quit  

uzun zamandır yapıyorum bazı insanlar çok uzun diyor bazıları bay duncan artık bırakma zamanınız gelmedi mi diyor

please do something else instead of coming onto  the internet every sunday and wednesday to annoy  

lütfen her pazar ve çarşamba bizi sinirlendirmek için internete girmek yerine başka bir şey yapın

us well i i will be around for a little bit  longer i'm not going anywhere to be honest  

iyiyim ben biraz daha buralarda olacağım ben değilim dürüst olmak gerekirse

despite the rumors so english is what we are  talking about and we do it in a nice happy  

söylentilere rağmen  İngilizce konuşuyoruz  ve bunu güzel, mutlu  bir

way i want to see your smiles today it's been a  very long week i'm going to be honest with you  

şekilde yapıyoruz bugün gülümsemenizi görmek istiyorum çok uzun bir hafta oldu size karşı dürüst olacağım   öyle

it seems like a very long week first of all  i've been busy doing something i've been outside  

görünüyor ki her şeyden önce çok uzun bir hafta dışarıda bir şeyler yapmakla meşguldüm

filming something that i will be putting onto my  youtube channel next week so that has kept me busy  

gelecek hafta youtube kanalıma koyacağım bir şeyi çekmekle meşguldüm bu beni meşgul etti

i've been of course keeping up with my exercises  i've been having lovely long walks i am now trying  

tabii ki egzersizlerime ayak uyduruyordum ben Uzun güzel yürüyüşler yapıyorum, şimdi her gün

to get around six between six and ten thousand  steps every day which i suppose is about the  

altı ila on bin arası adım atmaya çalışıyorum ki bu sanırım

number you are supposed to have every day  so it is recommended that every day you  

her gün atmanız gereken sayıdır, bu nedenle her gün yürümeniz önerilir

are supposed to walk for at least 10 000 steps  although i think to be fair on average i think

en az 10.000 adım ortalama olarak adil olduğunu düşünmeme rağmen, dürüst olmak gerekirse

around 6000 is reasonable to be honest so i am  still doing that i am still eating healthily even  

yaklaşık 6000 adımın makul olduğunu düşünüyorum, bu yüzden hala sağlıklı besleniyorum

though yesterday we went into town and mr steve  tried to get me to have some cake we were having  

dün kasabaya gitmemize ve Bay Steve bana biraz atıştırmaya çalışmasına rağmen  hala sağlıklı besleniyorum kek

a lovely afternoon coffee in one of the local  cafes and steve says do you want some cake duncan  

Yerel kafelerden birinde güzel bir öğleden sonra kahvesi içiyorduk ve Steve biraz kek ister misin Duncan'ı sordu

and i said no and i know why because steve wanted  to have some cake and he didn't want to have cake  

ve ben hayır dedim ve nedenini biliyorum çünkü Steve biraz kek istiyordu ve o, ben

unless i had some but in the end steve had some  cake but i didn't so i'm being very good i must  

istemediğim sürece pasta istemiyordu   biraz ama sonunda steve biraz pasta yedi ama ben yemedim bu yüzden çok iyiyim

say i am very pleased with my progress so far  so i am hoping over the next couple of months  

şimdiye kadarki ilerlememden çok memnun olduğumu söylemeliyim  bu yüzden önümüzdeki birkaç ay içinde

maybe i will lose around one stone of weight  don't ask me to convert that into kilograms or  

belki bir taş civarında kaybedeceğimi umuyorum ağırlık benden bunu kilograma veya   pound'a çevirmemi isteme

pounds because i can't i only know stones you see  because i'm old i'm an old chap so here we go yes  

çünkü sadece gördüğün taşları bilemem çünkü ben yaşlıyım ben yaşlı bir adamım yani işte başlıyoruz evet

we have made it all the way to the end of another  weekend and we are steadily approaching the end of  

tüm yolu yaptık bir hafta sonu daha bitti ve bir ayın daha sonuna yaklaşıyoruz

another month as well i can't believe that it is  the 19th today is it really the 19th of september  

bugünün 19'u olduğuna inanamıyorum gerçekten 19 eylül mü

i can't believe it this month has  gone by very quickly yes it's sunday

bu ayın çok hızlı geçtiğine inanamıyorum evet bugün pazar

game over

oyun

sunday wow these weeks really do fly by i think  so i think they really do fly by i don't know  

pazar bitti vay canına bu haftalar gerçekten uçup gidiyor bence  bu yüzden gerçekten uçup gidiyorlar bilmiyorum

what's going on it seems like this month  has gone by very quickly october is coming  

bu ay çok hızlı geçti gibi görünüyor ekim geliyor

just around the corner we have october  just waiting over there and of course  

hemen köşede ekim var bekliyoruz orada ve tabii ki

if you know my channel very  well you will know that october  

kanalımı çok iyi biliyorsanız, ekim   youtube'da yıl

is the month where i celebrate my anniversary  on youtube so i am coming up to my 15th

dönümümü kutladığım aydır, bu nedenle 15.

15th anniversary 15 years it sounds too long  it really does but yes i it is my 15th year  

15. yıl dönümüme geliyorum 15 yıl çok uzun geliyor gerçekten öyle ama evet ben öyle youtube'daki 15. yılım

on youtube and i'm also hoping this year maybe i  don't think so but maybe perhaps in my dreams i am  

ve ben de umuyorum ki bu yıl belki ben öyle düşünmüyorum ama belki rüyalarımda

wishing maybe i'm not sure it might it might not  happen i am hoping to reach 1 million subscribers  

diliyorum belki emin değilim belki de olmayabilir de 1 milyon aboneye ulaşmayı umuyorum

so we will see what happens there as  well so a busy year for various reasons  

yani orada da neler olacağını göreceğiz yani çeşitli nedenlerle yoğun bir yıl var   şu anda Çin'de olup bitenler hakkında   düşüncelerim hakkında sorulan

i've had a couple of emails and a couple  of questions asked about my opinion  

birkaç e-posta ve birkaç soru aldım

on what is happening in china at the moment  i don't know why whenever anything happens  

nedenini bilmiyorum

concerning china that there is always at least  a couple of people who ask what i think about it  

Çin ile ilgili olarak her zaman en az birkaç kişi onun hakkında ne düşündüğümü soruyor

because i lived there for many years and because  of that i have a kind of insight into the way the  

çünkü uzun yıllar orada yaşadım ve bu nedenle

chinese government and i suppose the chinese  people think and behave because i lived my  

Çin hükümetinin ve sanırım Çin halkının nasıl düşündüğüne dair bir tür içgörüye sahibim. ve davranın çünkü

everyday life there well i suppose it is a strange  situation where we have a group of nations who are  

orada günlük hayatımı iyi yaşadım bir grup ulusun olması garip bir durum.

kind of not exactly but they are doing things that  are could be classed as some sort of warning so  

you might say it is a kind of warning but that's  all i'm saying at the moment it is early days  

bir tür uyarı ama tüm söylediğim şu anda erken günler

it is a situation that is only just started  because it was announced last week that  

bu daha yeni başlayan bir durum çünkü geçen hafta

there is a kind of pact between australia  the united states and the united kingdom  

avustralya  birleşik devletler ve birleşik krallık arasında bir tür anlaşma olduğu duyurulmuştu

which of course is this country that i'm in  but my feelings at the moment i'm not sure  

bu ülke hangisi ama şu anki duygularımdan emin değilim

i'm not sure what i think about that particular  situation we will have to wait and see what  

bu özel durum hakkında ne düşündüğümden emin değilim, bekleyip ne olacağını görmemiz gerekecek

happens hello to the live chat oh something very  interesting going on here oh now i was expecting

canlı sohbete merhaba oh bir şey burada çok  ilginç oluyor oh şimdi

vitas i was expecting v-test to  be first on the live chat but  

vitas'ı bekliyordum v-test'in canlı sohbette ilk  olmasını bekliyordum ama

it is not i can't believe it it is not  v tests it is in fact mosin hello mohsen  

öyle değil inanamıyorum v testleri değil aslında mosin merhaba mohsen

nice to see you here today congratulations  you are first on today's live chat

sizi görmek güzel bugün burada tebrikler bugünün canlı sohbetinde birincisiniz

i don't know why i feel as if i'm  blinking too much am i blinking too much  

neden çok fazla göz kırpıyormuşum gibi hissediyorum bilmiyorum   çok fazla mı kırpıyorum   İngiliz alfabesinden bahsettiğim

there is a famous lesson of mine where  i talk about the english alphabet  

ünlü bir dersim var

and in that particular video i don't know  why but in that video i rarely blink i don't  

ve o videoda neden bilmiyorum ama o videoda nadiren göz kırpıyorum

blink very much and for some strange reason many  people in the comments section below that video  

çok fazla kırpmıyorum ve garip bir nedenden dolayı o videonun altındaki yorumlar bölümünde birçok kişi

they all say the same thing oh my goodness who  is this guy he doesn't even blink is he a robot

hepsi aynı şeyi söylüyor aman tanrım kim bu adam değil' göz açıp kapayıncaya kadar o bir robot mu bu

it is my my video lesson all about  uh reciting the abc the alphabet  

benim video dersim tamamen uh alfabeyi ezbere okumakla ilgili

and also people saying mr duncan you  don't say zed it isn't zed it's z  

ve ayrıca insanlar bay duncan siz  zed demeyin zed değil z

well maybe in american english they will pronounce  it as z but in british english we often say zed as  

peki belki amerikan ingilizcesinde bunu şu şekilde telaffuz ederler z ama ingiliz ingilizcesinde sık sık

the last letter of the alphabet so the final  letter of the alphabet here is pronounced  

alfabenin son harfi olarak zed deriz, bu nedenle buradaki alfabenin son harfi

zed zed and in american english quite  often they will say z so you might hear  

zed zed olarak telaffuz edilir ve amerikan ingilizcesinde sıklıkla z derler, böylece

someone in the states say a to z but  here we will say a to z the alphabet

eyaletlerdeki birinin a'dan z'ye söylediğini duyabilirsiniz ama burada a'dan z'ye alfabeyi söyleyeceğiz

who else is on the live chat today oh we have  valentine hello valentin nice to see you here  

bugün başka kimler canlı sohbette var oh sevgililerimiz var merhaba valentin seni burada görmek güzel

as well today i'm feeling happy i'm not too bad  i'm okay i'm feeling fit and i think that makes a  

bugün de mutluyum çok kötü değilim  iyiyim iyiyim formda hissetmek ve vücuduna iyi bakarsan bunun büyük bir fark yaratacağını düşünüyorum bunu ben

big difference if you take care of your body this  is not me saying this this is what other people  

söylemiyorum diğer insanların

often tell me so that's why i've  decided to take their advice  

bana sık sık söylediği bu yüzden bu yüzden onların tavsiyelerine uymaya karar verdim   eğer

if you look after your body if you take care of  your body then your body will take care of you

vücuduna bakarsan eğer vücuduna iyi bak, o zaman vücudun seninle ilgilenecek, bu

so that's why i'm doing what i'm doing oh  hello vitas nice to see you here unfortunately  

yüzden yaptığım şeyi yapıyorum oh merhaba hayatlar seni burada görmek güzel maalesef

there is nothing i can do about the situation  you were not first today i'm afraid we also  

durumla ilgili yapabileceğim hiçbir şey yok bugün ilk değildin ben' Korkarım bir de

have a sketchum we have oim oim hello to you  bonjour jimmy from hong kong is here as well  

bir eskizimiz var, oim oim oim sana merhaba hong kong'dan bonjour jimmy de burada

also we have oh luis mendes is here  today hello lewis a lot of people  

ayrıca oh luis mendes de burada bugün merhaba lewis birçok kişi

were very impressed by your appearance last week  in your lovely suit and tie in fact i almost  

geçen haftaki güzel takım elbisenle görünüşünden çok etkilendi ve kravat aslında neredeyse

i almost wore my suit and tie today but i decided  not to because it's a bit hot in the studio  

bugün neredeyse takım elbisemi ve kravatımı giyecektim ama takmamaya karar verdim çünkü stüdyo biraz sıcak  bu yüzden

so no i'm not going to wear my jacket today hello  also to rosa hello rosa nice to see you back  

hayır bugün ceketimi giymeyeceğim rosa'ya da merhaba  rosa'ya da merhaba rosa seni tekrar görmek güzel

as well marcia also we have beatriz and  christina again inaki hello innaki nice to  

ayrıca marcia da ayrıca beatriz ve christina'mız var tekrar inaki merhaba innaki

see you back also on the live chat today we have  something a little different i don't normally  

sizi bugün canlı sohbette tekrar görmek güzel biraz farklı bir şeyimiz var normalde

devote the whole lesson to one particular subject  but one big subject today we're going to talk  

tüm dersi belirli bir konuya ayırmıyorum ama bugün büyük bir konu yapacağız'

about is something that i've received a lot of  questions about a type of english that is spoken  

hakkında konuşacağız  bu konu, konuşulan bir İngilizce türü hakkında çok  soru aldım

maybe not as much as it used to but it is often  referenced when we talk about the english language  

belki eskisi kadar değil ama İngilizce hakkında konuştuğumuzda sık sık  atıfta bulunuluyor

so as you know there are many different  types of accent in the english language  

yani bildiğiniz gibi ingilizcede pek çok farklı aksan türü

wherever you go in the country if you go to the  north south the east the west of this country  

ülkenin neresine giderseniz gidin bu ülkenin  kuzey güneyine doğusuna batısına giderseniz

you will hear english spoken in many different  ways and i thought today we would have a look at  

İngilizce'nin birçok farklı  şekilde konuşulduğunu duyacaksınız ve bugün   cockney ingilizcesine bir göz atacağımızı düşündüm

cockney english cockney a lot of people  might not realize what cockney is  

Cockney pek çok insan Cockney'in ne olduğunu anlamayabilir

maybe you've heard it being spoken  maybe you've heard people use  

belki konuşulduğunu duymuşsunuzdur belki insanların   kafiyeli argo

a particular type of speech called  rhyming slang and rhyming slang  

adı verilen belirli bir konuşma türü kullandığını duymuşsunuzdur ve kafiyeli argo

is something that you use when you are expressing  an opinion or a feeling or something you are  

bir görüş veya fikir ifade ederken kullandığınız bir şeydir. duygu veya başka bir şey

saying a word and instead of using the actual  word you will actually rhyme another word with it

bir kelime söylüyorsunuz ve gerçek  kelimeyi kullanmak yerine aslında onunla başka bir kelimeyi kafiyeli yapacaksınız, bu yüzden bunu

so we will do that a little  bit later on apparently  

biraz  sonra yapacağız görünüşe göre

we have oh claudia hello claudia nice to  see you here oh now apparently last sunday  

oh claudia merhaba claudia sizi burada görmek güzel oh şimdi görünüşe göre geçen pazar

bailarusia claudia watching in argentina was  making some special food apparently it was  

bailarusia claudia arjantin'de bazı özel yemekler yapıyordu görünüşe göre

ravioli can i say one of my most favorite  types of food is pester i love ravioli  

mantıydı en sevdiğim yemek türlerinden birinin pester olduğunu söyleyebilir miyim mantıyı severim

different types of pasta lasagna wow and i  suppose we can't forget spaghetti as well so i do  

farklı makarna lazanya türleri vay ve sanırım spagettiyi de unutamayız bu yüzden yapıyorum

like pasta so apparently that's what claudia was  making last week because it was your was it your  

makarna gibi yani görünüşe bakılırsa geçen hafta claudia'nın yaptığı buydu çünkü

brother's birthday last week i hope you had a good  time i hope everything went as well as possible

geçen hafta senin   kardeşinin doğum günüydü umarım iyi zaman geçirmişsindir umarım her şey mümkün olduğu kadar iyi gitmiştir

hello also to fernando nice to see you here as  well so many people are here today hello also to

fernando'ya da merhaba merhaba ayrıca seni burada görmek güzel çok insanlar bugün burada merhaba ben de

i love your name by the way

ismini seviyorum bu arada

joe hello joe joe says when you say something  the g is not pronounced well it can be actually  

joe merhaba joe joe diyor ki bir şey söylediğinde g harfi iyi telaffuz edilmiyor aslında olabilir

who made you the boss of the english language no  one if you want to say g if you want to pronounce  

seni ingilizcenin patronu kim yaptı kimse g demek istersen bir

g at the end of something you can you can  say something you can also say something  

şeyin sonunda   g'yi telaffuz etmek istersen yapabilirsin bir şey  söyleyebilirsin ayrıca bir şey de söyleyebilirsin   yani evet

so yes it is okay it is acceptable to use g  to actually pronounce g at the end of words  

sorun değil g 'yi kelimelerin sonunda gerçekten telaffuz etmek için kullanmak kabul edilebilir

such as sing song long something so there  but you don't have to it is not the law  

örneğin şarkı uzun bir şey söylemek gibi yani orada ama buna gerek yok kanun değil

hello to palmyra oh hello palmyra  palmyra says something is laid back  

palmyra'ya merhaba oh merhaba palmyra palmyra bir şeylerin rahat olduğunu söylüyor

i like that expression if a person is feeling  laid back it means they are feeling relaxed  

bu ifadeyi seviyorum, eğer bir kişi rahat hissediyorsa, bu kendilerini

they are feeling calm so maybe if you wake  up in the morning and you have a lovely mood  

rahat hissediyor demektir   sakin hissediyorlar, bu yüzden belki uyanırsanız sabah kalktığınızda harika bir ruh haliniz var

you feel relaxed you might say that you feel  laid back something that is done in a calm way  

rahatlamış hissediyorsunuz  rahat  hissettiğinizi söyleyebilirsiniz sakin bir şekilde yapılan bir şey   rahattır bir

is laid back you do something in a laid-back  way you might describe a person's character  

şeyi rahat  bir şekilde yapıyorsunuzdur  bir kişinin karakterini

if a person is always very cool and calm  and relaxed you can describe that person as  

eğer bir kişi her zaman çok havalı ve sakin ve rahattır o kişiyi

always being laid back that mr duncan  mr duncan he is such a laid-back person

her zaman rahat olarak tanımlayabilirsiniz o Bay Duncan  Bay Duncan o çok rahat bir insandır

hello also to alexandra again nice  to see you back also we have willian  

ayrıca alexandra'ya tekrar merhaba sizi tekrar görmek güzel ayrıca willian'ımız var

hello willian i hope you've had a good week  oh another thing i wanted to mention today  

merhaba willian umarım siz iyi bir hafta geçirdim ah bugün bahsetmek istediğim başka bir şey

do you ever get a certain song stuck in your head  

hiç kafanıza belirli bir şarkı takıldı mı   kafanızdan çıkaramadığınız

is there a tune or a song that you can't get  out of your head and this happens to me quite  

bir melodi veya şarkı var mı ve bu oldukça sık  başıma geliyor

often and sometimes i think maybe i'm going  crazy i think maybe i'm losing my mind because  

ve bazen düşünüyorum belki deliriyorum belki aklımı kaybediyorum çünkü

a piece of music that maybe i hear on the radio or  something i've heard on television or maybe just  

radyoda duyduğum bir müzik parçası veya televizyonda duyduğum bir şey veya belki sadece

a song that pops into your head maybe something  that just suddenly appears for no reason and  

aklınıza gelen bir şarkı belki başka bir şey bu birdenbire sebepsiz yere ortaya çıkıyor

and for the past couple of days i've had one  particular song playing in my head going around  

ve son birkaç gündür kafamda belirli bir şarkı çalıyor tekrar tekrar dönüyor

and around again and again so what  about you is there a song or a tune  

peki ya siz kafanızda bir şarkı veya melodi var mı

that is in your head at the moment and you  can't get rid of it it won't go away mine is  

an ve sen ondan kurtulamazsın, geçmeyecek benimki

keen and everybody changes it's a great song by  the way so that is a song that keeps playing in  

keskin ve herkes değişiyor bu arada bu harika bir şarkı bu yüzden kafamda çalmaya devam eden bir şarkı

my head because i heard it the other day i was  flicking through the internet and i was looking  

çünkü geçen gün duydum İnternette geziniyordum ve

at some songs that i had almost forgotten  about and i played that particular song  

neredeyse unutmuş olduğum bazı şarkılara bakıyordum ve o belirli şarkıyı

by a group called keen and it's everything changes  everybody changes and i don't feel the same it's  

ened adlı bir grubun çaldım ve her şey değişiyor herkes değişiyor ve ben aynı hissetmiyorum bu  çok

a lovely song however unfortunately i can't get  that song out of my head i woke up this morning  

güzel bir şarkı ama ne yazık ki yapabiliyorum o şarkıyı kafamdan çıkar bu sabah uyandım

and the song was actually playing over and  over again in my head and i also know that  

ve şarkı aslında kafamda tekrar tekrar çalıyordu ve ayrıca

steve has the same problem which we might talk  about in around five minutes because steve will  

steve'in de aynı sorunu yaşadığını biliyorum ve yaklaşık beş dakika içinde konuşabiliriz çünkü steve

be joining us so that is the song that is going  around in my head but what about you is there  

gelecek bize katılıyor, bu yüzden kafamda dönüp duran şarkı bu ama ya sen

a tune or song that at the moment you can't  get out of your head another annoying thing  

bir melodi ya da şarkı var ki o anda kafandan çıkamıyorsun başka bir sinir bozucu şey de

is when you remember a song or a piece of  music but you can't remember the name of it  

bir şarkıyı ya da bir parçayı hatırladığın zamandır. müzik ama adını hatırlamıyorsun

and that's also annoying in fact maybe  sometimes that is even more annoying  

ve bu da can sıkıcı aslında belki bazen bu

than just hearing a song so if you hear a  song and you don't know the name of it or  

sadece bir şarkıyı duymaktan daha da can sıkıcıdır, dolayısıyla bir şarkı duyarsanız ve adını bilmiyorsanız veya

you've forgotten the name of the song and you  might find yourself lying awake because it's  

unuttuysanız şarkının adı ve kendinizi uyanık yatarken bulabilirsiniz çünkü

very hard to find out what a song is called  without the title so it can be very difficult

bir şarkının adının ne olduğunu başlık olmadan bulmak çok zor olabilir bu yüzden

hello also to muhammad abbas raza nice to see  you here as well on a sunday it's a sunday  

muhammed abbas raza'ya merhaba da sizi burada görmek güzel bir pazar günü bir pazar

it's a fun day so that's the song i can't get out  of my head oh sandra i get the feeling that sandra  

eğlenceli bir gün bu yüzden aklımdan çıkaramadığım şarkı oh sandra sandra'nın

is a big fan of abba we were talking about  abba a couple of weeks ago because they have  

büyük bir abba hayranı olduğu hissine kapılıyorum birkaç hafta önce abba hakkında konuşuyorduk çünkü

decided to release some new music i think  the last time they produced anything new  

bazılarını yayınlamaya karar verdiler yeni müzik bence en son yeni bir şey ürettikleri zaman

was was it 20 years ago it was a very long  time since abba have actually made some new  

20 yıl önceydi abba yeni müzikler yapalı çok uzun zaman oldu

music and they will also be performing some  new some new concerts so apparently according  

ve ayrıca yeni konserler de verecekler yani görünüşe göre

to sandra the new song by abba is one that  you keep hearing again and again and again

yeni şarkı sandra'ya göre abba tarafından tekrar tekrar tekrar tekrar duymaya devam ettiğiniz bir şarkı

yes abba have made a comeback chabon or  siobhan says some rap songs that i've  

evet abba bir geri dönüş yaptı veya siobhan yıllar önce   dinlediğim bazı rap şarkılarını söylüyor

listened to many years ago sometimes they repeat  in my mind yes it can be it can be very annoying  

bazen zihnimde tekrarlıyor evet olabilir çok can sıkıcı olabilir

i think it's harder when you you  hear a piece of music in your head  

Bence kafanızda bir müzik işittiğinizde

but you can't remember the song or the name or  even the artist so that can be very difficult

ancak şarkıyı veya adı veya hatta sanatçıyı hatırlayamadığınızda bu çok zor olabilir

hello mr duncan i love your lesson so much it  is really helpful for me to improve my accent  

merhaba Bay Duncan dersinizi o kadar çok seviyorum ki bu sizin için gerçekten yararlı oluyor aksanımı geliştirmek için

hello anastasia nice to see you here today thank  you very much for joining me so we will find out  

merhaba anastasia bugün sizi burada görmek güzel  bana katıldığınız için çok teşekkür ederim  böylece   Bay Steve'in

if there is a song or a tune that is inside  mr steve's head maybe something that he can't  

zihninde  bir şarkı veya ezgi olup olmadığını öğreneceğiz belki onun unutamayacağı bir şey

forget about i was in the garden yesterday  and i noticed something really funny  

ben öyleydim dün bahçede ve gerçekten komik bir şey fark ettim

you might not realize this but sometimes when  you are watching certain insects in your garden  

bunu fark etmeyebilirsiniz ancak bazen bahçenizde bazı böcekleri izlerken

you might see them behaving in a very strange way  for example this particular insect so this is a  

onların çok garip bir şekilde davrandığını görebilirsiniz örneğin bu böcek, yani bu bir

bumble bee and as you can see it is collecting  nectar from one of my plants in the garden  

yaban arısı ve siz bahçedeki bitkilerimin birinden nektar topladığını görebilir

but if you look very closely you can see that  this particular insect has has stopped moving  

ancak çok yakından bakarsanız bu özel böceğin hareket etmeyi bıraktığını görebilirsiniz

it almost looks like it's dead but it isn't  this little bumblebee is actually now drunk  

neredeyse ölmüş gibi görünüyor ama bu bu küçük yaban arısı aslında şu anda sarhoş

it is sitting there now and it's unable to  move because it has consumed so much nectar  

onu şu anda orada oturuyor ve hareket edemiyor çünkü çok fazla nektar tüketti

it's been gathering all of the pollen and the  nectar and it is drunk so that's the reason why  

tüm polen ve nektarı topluyor ve sarhoş yani

this bumblebee is not moving quite often they  will collect so much food that they actually

bu yaban arısı çok sık hareket etmiyor o kadar çok yiyecek toplayacaklar ki aslında

tire themselves out so that is what is happening  

kendilerini yoruyorlar yani

on your screen right now with that particular  insect it is a very strange occurrence  

şu anda ekranınızda   o belirli böcekle olan şey bu çok garip bir olay

but when you see bees gathering honey or trying  to find something in the plant that it can use  

ama bal toplayan veya bitkide kullanabileceği bir şey bulmaya çalışan arıları gördüğünüzde

sometimes it becomes intoxicated we call this  particular thing a stupa so a person might fall  

bazen sarhoş olur biz diyoruz bu özel şey bir stupa yani bir kişi

into a stupa they become drowsy they can't move  quite often i find myself falling into a stupor  

bir stupaya düşebilir   uykuları gelir çok sık hareket edemezler  kendimi bir sersemlik içinde buluyorum

normally around three o'clock in the afternoon i  might suddenly feel tired but even insects even  

normalde öğleden sonra saat üç civarında aniden yorgun hissedebilirim ama böcekler bile

tiny insects like like this particular insect even  this little insect can consume far too much food  

küçücük böcekler bile bu belirli böcek gibi bu küçük böcek bile çok fazla yiyecek tüketebilir

and it's sitting there and now it's completely  worn out it is it is literally drunk

ve orada oturuyor ve şimdi tamamen yıpranmış durumda, tam anlamıyla sarhoş

and yes it does happen it definitely happens we  have mr steve coming soon we are talking about  

ve evet oluyor, kesinlikle oluyor, yakında Bay Steve geliyor,

cockney rhyming slang today and i'm sure steve  has other things that he wants to talk about  

Cockney'den bahsediyoruz bugün kafiyeli argo ve eminim steve'in konuşmak istediği başka şeyler vardır

i've decided today to be good i've decided to  be a good person a kind person and i'm going  

bugün iyi olmaya karar verdim iyi bir insan olmaya karar verdim nazik bir insan ve

to be very nice to mr steve so whatever steve  says today on the live chat when he's talking  

bay steve'e çok iyi davranacağım yani steve bugün sizinle ve benimle konuşurken canlı sohbette ne derse desin ne derse desin

to you and also to me whatever mr steve says  whatever he says whatever his opinion is i will  

görüşü ne olursa olsun ona katılacağım tartışmayacağım

agree with it i will not argue i will not shake  my head i will not put my hand over his mouth

başımı sallamayacağım elimi uzatmayacağım onun ağzından

i won't do anything like that today so i'm not  going to be unfair to steve today i've decided  

bugün böyle bir şey yapmayacağım bu yüzden bugün steve'a haksızlık etmeyeceğim

just for this week not every week just today  so mr steve will be here soon and i thought  

sadece bu hafta için karar verdim her hafta değil sadece bugün bu yüzden bay steve yakında burada olacak ve

it would be a good opportunity to have a look  at a video that i shot way back in 2013 eight  

öyle olacağını düşündüm 2013'te sekiz yıl önce çektiğim bir videoya bakmak için iyi bir fırsat, Ekim 2013'te yaptığım

years ago does anyone remember my special series  of lessons that i did during october 2013 well  

özel ders serimi hatırlayan var mı?

this is a very special video in the garden and  there is something that i'm going to show you as  

size

well in the video it also happens to be something  we are going to be talking to mr steve about  

videoda   göstereceğim  bu aynı zamanda  yaklaşık beş dakika sonra Bay Steve ile konuşacağımız bir şey de olacak

in around about five minutes from now  mr steve is on his way don't go away  

Bay Steve yolda, gitmeyin

we have lots more stuff plenty of english  still to come for you english addicts

daha çok şeyimiz var bol bol ingilizce sizin için gelmeye devam ediyor ingilizce bağımlıları

here i am out in my garden this morning because  it is a glorious morning here in much wenlock  

buradayım bu sabah bahçemdeyim çünkü burada çok wenlock'ta harika bir sabah

i am in my garden and just behind my house  you can see here look there are some sheep  

bahçemdeyim ve evimin hemen arkasında burada görebilirsiniz  burada görebilirsiniz bak bazı koyunlar

having a little sleep because they have  been very busy all morning chewing away and  

biraz uyku çünkü onlar bütün sabah

grazing on the field over there good morning sheep  morning how are you today are you okay i hope so

oradaki tarlada bir şeyler çiğneyip otlamakla meşguller günaydın koyunlar sabah nasılsınız bugün iyi misiniz umarım bu yüzden mürdüm reçelimle

i have received quite a few messages concerning  my damson jam i think i am going to have to start  

ilgili epeyce mesaj aldım sanırım gideceğim

selling my damson jam on the internet because  it seems very popular okay i have a confession  

mürdüm reçelimi internette satmaya başlamalıyım çünkü çok popüler görünüyor tamam

to make i did not make the damson jam it has  nothing to do with me whatsoever so i cannot claim  

mürdüm reçelini ben yapmadım yapmak için bir itirafım var bunun benimle hiçbir ilgisi yok bu yüzden

responsibility for the damson jam in fact it's mr  steve he's the one that's gone a little bit crazy  

mürdüm reçelinin sorumluluğunu üstlenemem aslında bu bay steve biraz çılgına dönen o   bu

uh over it so he's very excited at the moment  because he is making tons of dams and jam the tree  

yüzden şu anda çok heyecanlı çünkü tonlarca baraj yapıyor ve ağacı sıkıştırıyor

is right here the damson tree is right here in  fact if i uh if i go down to the ground here

tam burada mürdüm ağacı tam burada aslında eğer i uh eğer aşağı inersem burada zemin

look lots and lots of damsons quite  a few have fallen on the floor so

çok görünüyor ve bir sürü mürdüm eriği oldukça birkaç tanesi yere düşmüş, bu yüzden

i think those have gone a bit bad anyway if you  would like some of my damson jam my damson jam

bence bunlar biraz kötü gitti, eğer mürdüm reçelimden biraz isterseniz benim mürdüm reçelim

please send your address and i will post a  slice of bread with some damson jam on it  

lütfen adresinizi gönderin, ben de bir dilim göndereyim üzerine biraz mürdüm reçeli sürülmüş ekmek

although by the time it gets to you it might  be a little bit sticky anyway let's get on with  

yine de size ulaşana kadar biraz yapışkan olabilir  yine de

today's lesson what are we going to look  at today would you like to see some sheep  

bugünün dersine geçelim bugün neye bakacağız koyun görmek ister misiniz

would you like to see some birds would you like to  see some shots of my damson tree i think you would

biraz görmek ister misiniz kuşlar mürdüm ağacımdan bazı kareler görmek ister misiniz sanırım

this particular flock of sheep have been  grazing in this field for just a couple of weeks  

bu özel koyun sürüsü bu tarlada sadece birkaç haftadır otluyor

earlier in the year there were some hues in  this field along with their newborn lambs  

yılın başlarında yeni doğmuş kuzularıyla birlikte bu  alanda bazı tonlar vardı

a u is a female sheep it is common for the  male and female sheep to graze separately  

au dişi bir koyundur erkek ve dişi koyunların farklı tarlalarda ayrı ayrı otlaması yaygındır

in different fields lambs tend to be born  in spring time although this is not always  

kuzular ilkbaharda doğma eğilimindedir ancak bu her zaman   böyle değildir

the case as some can be born in early to mid  summer as well sheep mainly eat grass they  

çünkü bazıları yazın başından ortasına kadar doğabilir ve koyunlar çoğunlukla ot yer her şeyi derli toplu tutmaya

make a great addition to any field as they help  to keep everything neat and the grass stays low

yardımcı oldukları ve çimleri alçak tuttukları için her tarlaya harika bir katkı yaparlar.

i get so many birds coming into my garden here in  much wenlock especially during the nesting season  

Burada bahçeme o kadar çok kuş gelir ki özellikle yuvalama mevsiminde

right now the most common birds in  my garden are blue tits great tits

şu anda bahçemdeki en yaygın kuşlar mavi memelerdir harika memeler

and long tail tits look at  their lovely long tails so cute  

ve uzun kuyruklu memeler sevimli uzun kuyruklarına çok tatlı bakıyor

another popular visitor to my garden is of course  the all familiar robin with its bright red breast  

bahçeme gelen bir başka popüler ziyaretçi de tabii ki parlak kırmızı göğsüyle tüm tanıdık ardıç kuşu

and of course the wood pigeon

ve tabii ki şu anda herkesin çok heyecanlandığı tahtalı güvercin veya

the damson tree which everyone  is so excited about right now  

mürdüm ağacı   bu Daha önce de

this tree has produced a very large number of  damsons this year as i have already mentioned  

belirttiğim gibi ağaç bu yıl çok sayıda mürdüm üretti

this week damsons make very good jam it is very  easy to make jam you just boil the fruit with  

bu hafta mürdüm mürdüm ağaçları çok iyi reçel yapar reçel yapmak çok kolaydır meyveyi

some sugar and a little water until the mixture  is all hot and squishy then you strain the liquid  

biraz şeker ve biraz su ile karışımın tamamı sıcak ve yumuşacık olana kadar kaynatmanız yeterlidir daha sonra

to remove the stones you then place the warm  liquid into jars and wait for the jam to cool off  

taşları çıkarmak için sıvıyı süzün   ardından ılık sıvıyı kavanozlara koyun ve reçelin soğumasını bekleyin

and set when something has set it has gone  solid the word set has many definitions

ve bir şey katılaştığında sertleşir katılaşmıştır set kelimesinin birçok tanımı vardır,

as you can see the leaves are already beginning  to fall autumn is once more on the way

gördüğünüz gibi yapraklar çoktan başlamıştır sonbahar bir kez daha yolda,

it sure is autumn is just around the corner  as we head towards october i can't believe it  

sonbaharın çok yakında olduğu kesin  ekime doğru ilerlerken buna inanamıyorum   bu

oh by the way talking of damsons a certain person  today will be making some dams and jam can you  

arada mürdüm eriği hakkında konuşurken bugün bazı barajlar ve reçeller yapacak tahmin edebilir misiniz

guess who it is i will give you a clue he's  standing right next to me at this very moment

kim o size bir ipucu vereceğim tam şu anda yanımda duruyor o

there he is hello mr duncan hello everyone  out there it's mr steve actually i won't  

merhaba bay duncan merhaba millet oradaki kişi bay steve aslında

be making dams and jam today oh i'll tell you  why because they're not quite ripe yet okay  

bugün baraj ve reçel yapmayacağım oh size nedenini söyleyeceğim çünkü henüz tam olarak olgun değiller tamam

i went out this morning in my underpants and  felt the damsons to see if they were soft enough  

bu sabah iç çamaşırlarımla dışarı çıktım ve yeterince yumuşak olup olmadıklarını görmek için mürdüm eriği hissettim

are you sure that's what you were feeling uh yes  and uh some of them are right but they're not  

hissettiğinizin bu olduğundan emin misiniz uh evet ve uh bazıları doğru ama değiller

quite ready so i think maybe another few days  maybe another week so that's one less job for me  

oldukça hazır yani sanırım belki birkaç gün daha belki bir hafta daha bu yüzden bu benim için bugün yapmam gereken bir iş daha azaldı buna

to have to do today well you must be pleased about  that but at least watching the video has refreshed  

sevinmiş olmalısınız ama en azından videoyu izlemek reçelin

my memory of how to make the jam well guess what  this morning i went outside and i actually took  

nasıl yapılacağına dair hafızamı tazeledi tahmin edin ne oldu bu sabah dışarı çıktım ve

some shots of the damson tree as it is now so  here here it is so this is the damson tree at  

mürdüm ağacının şu anki halinin bazı fotoğraflarını çektim yani işte burada yani bu mürdüm ağacının şu anki hali

the moment what it looks like now this year we did  something quite unusual with this tree we actually  

bu yıl bu ağaçla oldukça sıra dışı bir şey yaptık aslında

cut it back because it was getting a bit crazy  the tree was getting out of hand it was causing  

biraz çıldırdığı için geri kesti ağaç kontrolden çıkıyordu

too much shade yes it was too close to the house  so i'm afraid i had to get somebody round to give  

çok fazla gölgeye neden oluyordu  evet eve çok yakındı  bu yüzden korkarım onu ​​iyi bir budama yapması için birini bulmam gerekti

it a good pruning yes because i couldn't do  it because it meant i had to climb up ladders  

evet çünkü yapamadım çünkü bu, merdivenleri tırmanmam gerektiği anlamına geliyordu

and it was all a bit dangerous so there they are  there they are yes they're not quite ripe nope but  

ve bu biraz tehlikeliydi, bu yüzden işte oradalar evet pek olgun değiller hayır ama

they are waiting and waiting what mr steve is  going to do he will when they're ready he will  

bekliyorlar ve Bay Steve'in ne yapacağını bekliyorlar hazır olduklarında

pick them off and he will boil them and he'll he  will add sugar to them as well and he will make  

onları ayıklayacak ve kaynatacak ve onlara şeker de katacak ve

some jam some dams and jams so not as many this  week but yes you can see them close up they are  

biraz reçel, bazı barajlar ve reçeller yapacak, bu yüzden bu hafta kadar çok değil ama evet, görebilirsiniz onlar yakından onlar   onlar

they are they are a little bit like small plums  or maybe you could say that they are large grapes  

biraz küçük eriklere benziyorlar veya belki büyük üzümler diyebilirsiniz   evet ikisinin

yes there's somewhere in between it's a very  strange one to describe yes they're smaller  

arasında bir yer var, tarif etmesi çok  garip bir evet onlar daha küçük

smaller than plums i think they're obviously  they're a type of plum um they remind me a  

erikten daha küçük bence onlar belli ki onlar bir erik türü um bana

little of prunes which of course i'm uh consuming  a lot of these days uh in fact prunes from france  

biraz kuru erik hatırlatıyorlar ki bu aralar pek çok tüketiyorum aslında fransa'dan gelen erikler

french prunes they've got uh lewis will probably  know about that uh france are known for its prunes  

sahip oldukları fransız kuru erikleri uh lewis muhtemelen bunu fransa hakkında bilecektir kuru erikleriyle bilinir

amongst other things uh that's one of them and  you get the best quality prunes from france  

diğer özelliklerinin yanı sıra bu da onlardan biri ve en kaliteli kuru erikleri Fransa'dan alıyorsunuz   bu yüzden

so i believe and i've been consuming at  least 10 a day i won't tell you why uh i  

inanıyorum ve günde en az 10 tane tüketiyorum size nedenini söylemeyeceğim uh bence

think everyone knows what prunes are for  they do work yes prunes are very good if  

herkes kuru eriklerin ne olduğunu biliyor işe yaradıkları içindir evet kuru erik çok iyidir eğer

you if you have a bad stomach if your stomach  is stubborn i think that's a good word to use  

mideniz bozuksa eğer mideniz inatçıysa bence bu kullanmak için iyi bir kelime  inatçı evet bu yüzden belki tuvalete

stubborn yeah so maybe you have difficulty going  to the toilet and you can take some prunes yes

gitmekte güçlük çekersiniz ve biraz kuru erik yiyebilirsiniz evet

maybe also perhaps damsons have the same effect  i've just been told off because i'm keeping fit  

belki ayrıca belki mürdüm de aynı etkiye sahiptir  zinde kaldığım için az önce azarlandım

at the moment i'm trying to keep fit i won't be  consuming any jam of mr steve's because i'm not  

şu anda formda kalmaya çalışıyorum Mr.

very keen on damson jam i find it a little bit  sour but your mum loves it it's an acquired taste  

reçeli biraz ekşi buluyorum ama annen onu seviyor bu sonradan kazanılmış bir tat

yes it's not as sweet as normal plums but it goes  with certain things and somebody said earlier  

evet normal erikler kadar tatlı değil ama bazı şeylerle iyi gider ve birisi daha önce demişti

palmyra dams and jam on pancakes it does go with  certain things better it's very nice in yogurt  

palmyra barajları ve krep reçeli bazı şeylerle daha iyi gider, çok yoğurtta da güzel

as well but just on white bread it's not  it's not to everybody's taste damsons uh  

ama sadece beyaz ekmekte değil herkesin damak tadına göre değil mürdüm eriği uh   sonradan

are an acquired taste which means that not  everybody likes them and it might take you a  

kazanılmış bir tattır, bu da herkesin onları sevmediği anlamına gelir ve

few times before you you might think oh um oh not  quite sure it's a bit like marmite and of course  

birkaç kez önce oh um oh pek emin olmadığınızı düşünebilirsiniz biraz marmit gibi ve tabii ki

i put a lot less sugar in mr duncan so it should  be better for you whatever the recipe is for the  

Bay Duncan'a çok daha az şeker koyuyorum bu yüzden reçeldeki şeker için tarif ne olursa olsun sizin için daha iyi olmalı

sugar in the jam i put a probably a third less  so should be quite healthy and damned you know  

muhtemelen üçte bir oranında daha az koyarım bu nedenle oldukça sağlıklı ve kahretsin bilirsiniz

fruit is good for you mr duncan yes you can't  cut out on all the healthy things like fruit  

meyve sizin için iyi Bay Duncan evet meyve gibi tüm sağlıklı şeyleri kesemezsiniz

well i've already lost a bit of weight have you  yes i've already lost not much because i've only  

eh zaten biraz kilo verdim ya siz evet zaten fazla kilo vermedim çünkü

really been doing it for about 14 days so not not  very long you don't lose much weight in two weeks  

bunu sadece   gerçekten yaklaşık 14 gün yani çok uzun değil  iki haftada fazla kilo vermezsiniz

it does take a while for your body to to adjust  to your new way of living your new lifestyle  

vücudunuzun  yeni yaşam tarzınıza  alışması  biraz zaman alır

we had a very nice surprise this week we  had a lovely surprise a very interesting  

bu hafta çok hoş bir sürprizimiz oldu  çok güzel bir gün geçirdik sürpriz çok ilginç

surprise in the garden at the back of the house  here they are they're back baby oh yes the sheep  

sürpriz evin arkasındaki bahçede  işte buradalar geri döndüler bebeğim oh evet koyunlar

have returned and this is something i filmed  this morning so here they are this morning  

döndüler ve bu bu sabah filme aldığım bir şeydi yani bu sabah işte buradalar

as the sun was rising i was in the garden filming  the sheep and yes they are back but not only that  

güneş doğarken ben içerideydim bahçe koyunları filme alıyor ve evet geri döndüler ama sadece bu da değil

we also have the cows as well at the back so at  the moment the field at the back of the house is  

arkada ineklerimiz de var yani şu anda evin arka tarafındaki tarla

being shared by the sheep and the cows so imagine  our surprise a couple of days ago when suddenly  

koyunlar ve inekler tarafından paylaşılıyor, bu yüzden sürprizimizi hayal edin birkaç gün önce aniden

and i must admit i i thought i was hallucinating  i thought maybe i was having a funny turn but  

ve itiraf etmeliyim ki halüsinasyon gördüğümü sandım belki de komik bir hal aldığımı düşündüm ama

yes they are that they are there  they are back the sheep have returned  

evet onlar oradalar geri döndüler koyunlar

to the garden they are back looking lovely and i  suppose they are my favourite type of sheep they  

bahçeye döndü   güzel görünüyorlar ve sanırım  onlar benim en sevdiğim koyun türü onlar

are the ones with the little black heads they're  lovely they're very nice and there are some more  

küçük siyah başları olanlardır sevimli  çok hoşlar ve

cheese doing the grass it's interesting they  just don't sort of they just you would think that  

otları yapan biraz daha   peynir var ilginç sadece pek öyle değiller sadece siz

cows and sheep in a field would they get would  they get along together it seems that they do  

inekler zannedersiniz ve bir tarladaki koyunlar birlikte geçinirler mi birlikte anlaşıyorlar görünüşe göre

presumably because obviously they're both eating  grass uh but we haven't seen any interaction  

muhtemelen ikisi de ot yedikleri için uh ama aralarında herhangi bir etkileşim görmedik

between them yes they are big sheep  yes um what i've noticed as well steve

evet onlar büyük koyunlar evet um ne fark ettim ayrıca steve

what i've noticed is is they they they often  keep their distance away from each other yeah  

fark ettiğim şey şu ki onlar sık ​​sık birbirlerinden uzak duruyorlar evet   bu

so i haven't seen the cows in the sheep together  mingling oh i like that word by the way mingle  

yüzden koyunlardaki inekleri birlikte görmedim oh bu arada bu kelimeyi seviyorum karışmak

if you mingle it means you mix in a  group so maybe if you have two groups  

karışırsan bu sensin demektir bir grupta karıştırın yani belki iki gruba sahipseniz

of things that are not the same two separate  groups they will join together they will  

aynı olmayan iki ayrı gruba katılırlar ve bunlar

move amongst each other you mingle if you  were to go to a party for example yeah and  

birbirleri arasında hareket ederler, örneğin bir partiye gidecekseniz karışırsınız, örneğin evet ve

uh instead of just staying with the people that  you know you might mingle you might go off and  

uh sadece kalmak yerine karışabileceğinizi bildiğiniz insanlarla gidip   tanımadığınız

speak to people you don't know or never seen  before and if you are the host of a party then  

veya daha önce hiç görmediğiniz insanlarla konuşabilirsiniz ve eğer bir partinin ev sahibiyseniz

it's essential that you mingle with all the  guests so you go around and you talk to everybody  

tüm konuklarla kaynaşmanız çok önemlidir, böylece dolaşıp ve herkesle konuşuyorsun

so if you go to a party do you just stick with  the people you know oh i'm too frightened to  

yani bir partiye gidersen sadece tanıdığın insanlarla mı takılırsın?

speak to it who are those people over  there oh they've got strange hairstyles  

or do you go out and talk to other people and just  widen your your circle of friends and influences  

diğer insanlara ve sadece arkadaş çevrenizi, etki alanınızı

and opinions but yes exactly right right mr duncan  yes earlier on i was talking about something  

ve fikirlerinizi genişletin ama evet tam olarak doğru bay duncan evet daha önce bir şeyden bahsediyordum

that's that's been bothering me for the last 24  hours it's a song that i can't get out of my head  

son 24 saattir beni rahatsız eden bu, içinden çıkamadığım bir şarkı kafamın içinde

and i have a feeling that you have  the same problem sometimes steve  

ve bazen aynı sorunun sizde de olduğunu hissediyorum steve

there is a great expression actually you  can describe something as an ear worm  

harika bir ifade var aslında  bir şeyi kulak kurdu olarak tanımlayabilirsiniz

an ear worm is maybe a piece of music or something  you keep hearing in your mind again and again  

kulak kurdu belki bir müzik parçası veya zihninizde tekrar tekrar duyduğunuz bir şeydir

and you can't make it go away so it's a great  expression and we say that you have an ear worm  

ve onu ortadan kaldıramazsınız, bu yüzden bu harika bir ifade ve biz

right now as we're on the live stream i  have a tune going round and round in my head  

şu anda canlı yayındayken kulak kurdunuz olduğunu söylüyoruz, kafamda dönüp duran bir melodi var

a lot of people i've noticed have said that  they suff well suffer i don't know if it's  

birçok insan ben' farkettim ki  iyi tolere ettiler acı çekiyorlar bu

the right word it can get annoying if you  cannot get a tune out of your head because it  

doğru kelime mi bilmiyorum kafanızdan  bir melodi çıkaramazsanız sinir bozucu olabilir çünkü

it it's not good for concentrating and i mean i'm  aware now that you know part of my processor is is  

bu   konsantre olmak için iyi değildir ve demek istediğim artık farkındayım işlemcimin bir parçası

this tune is going over and over again in my  mind because i listened to it about an hour ago

bu ezgi zihnimde tekrar tekrar dönüyor çünkü onu yaklaşık bir saat önce dinledim

and it can be in it can be annoying  but particularly when you go to bed  

ve içinde olabilir can sıkıcı olabilir ama özellikle siz yatağa gittiğinizde

and i've got this annoying habit of wanting  to get the tune exactly right in my head  

ve bende bu var Melodiyi kafamda tam olarak doğru bulmayı istemek gibi can sıkıcı bir alışkanlık bu

so i keep listening to it and i want when i'm  replaying it i've got to try and get it exactly  

yüzden onu dinlemeye devam ediyorum ve tekrar çalarken tüm farklı enstrümanlarla tam olarak   onu elde etmeye çalışmalıyım

with all the different instruments  and everything it's quite stressful  

ve her şeyi oldukça stresli

i find it quite stressful but it's like you know  i mean it can keep you going so what's the song  

buluyorum   oldukça stresli ama bildiğiniz gibi yani sizi devam ettirebilir yani şarkı ne

oh it's because i'm i've been listening a lot to  james last oh dear uh and his orchestra then it's  

oh çünkü ben çok  çok  dinliyorum geçen james oh canım uh ve orkestrası o

various tunes various melodies songs that he's  been playing that i've got on my computer uh  

çeşitli melodiler çeşitli melodiler onun olduğu şarkılar bilgisayarımda çalıyorum uh

james last music always reminds me a little  bit of if you're in an elevator or a lift and  

james'in son müziği bana her zaman biraz bir asansörde veya asansördeyseniz ve

you go in there and there's there's always a  little bit of music playing in the background  

oraya girdiğinizde arka planda her zaman biraz müzik çalıyor   hatırlatır

not loudly but it's there just trying to  relax the people going up and down in the lift  

yüksek sesle ama orada sadece asansörde inip çıkan insanları rahatlatmaya çalışıyor

and and i always i always think james last music  sounds a little bit like music you would hear  

ve her zaman james'in son müziğinin kulağa biraz

in a lift or in a supermarket it's very catchy  though it's very catchy i can't get it out of my  

asansörde veya bir süpermarkette   duyacağınız müziğe benzediğini düşünürüm   çok akılda kalıcı  olsa da çok akılda kalıcı kafamdan atamıyorum

head i've got to keep you know where do the  trumpets come in what what exactly are they  

trompetlerin nereden geldiğini tam olarak ne

doing i've got to get it exactly right so that  when i listen to it for real i've got all the  

yaptıklarını bilmeni sağlamalıyım tam olarak doğru anlamalıyım böylece onu gerçekten dinlediğimde ben' tüm

rhythms and i know when the different instruments  are coming in and when the singers sometimes  

ritimlere sahibiz ve farklı enstrümanların ne zaman geleceğini biliyorum ve şarkıcılar bazen

i like doing that sort of thing a lot of people  saying about the sheep uh weren't didn't know that  

bu tür şeyleri yapmaktan hoşlanıyorum birçok insan koyunlar hakkında söylüyor

cows and sheep can be in the same field together  yes they do get on um they get along but i think  

ineklerin ve koyunların olabileceğini bilmiyordu aynı tarlada birlikte evet anlaşıyorlar um anlaşıyorlar ama bence

they keep they they always stay apart they they  don't go too close to each other yes and and uh  

tutuyorlar her zaman ayrı kalıyorlar birbirlerine çok yaklaşmıyorlar evet ve uh

oim why sheep in england haven't homes well they  don't really have they just wander around in feel  

om neden ingiltere'deki koyunların evleri iyi değil onlar yok Gerçekten de

in wild fields just eating grass that's all  they do actually i think i think they said horns  

vahşi tarlalarda sadece ot yemekle yetinerek dolaşmak zorunda

oh right they don't have horns oh horns you're  right yes well they cut them off yes well some  

değiller tek yaptıkları bu bazı

farmers cut them off yes it is some sheep can  male rams of course so you have rams they are male  

çiftçiler onları keser evet bazı koyunlar olabilir erkek koçlar tabii ki koçlarınız var onlar erkek

sheep they they often have horns sometimes the  horns are straight and sometimes they are curly  

koyunlar genellikle boynuzları vardır bazen boynuzları düzdür ve bazen kıvrıktır

they ha they grow at the side of their heads i  wonder do the female sheep have horns i think  

ha başlarının yanında büyürler merak ediyorum dişi koyunların boynuzları var mı bence

they can do well cows also can have horns so so  certain breeds of cow can actually have horns  

iyi yapabilirler ineklerin de boynuzları olabilir yani bazı inek türlerinin boynuzları olabilir

even the females i think they tend i think there  are some breeds of sheep that don't have horns  

dişilerin bile boynuzları olabilir bence boynuzları olmayan bazı koyun türleri vardır

and we don't they're the one they are the ones we  tend to have in the uk but certainly with cows as  

ve biz İngiltere'de sahip olma eğiliminde olduklarımız onlar değil mi, ama kesinlikle dediğiniz gibi ineklerde

you say and some of the the rams of the the male  sheep they will the farmers will cut the horns off  

ve erkek koyunların bazı koçlarında çiftçiler boynuzları kesecek

because in the uk a lot of farmland has  open access to the public so there are  

çünkü İngiltere'de pek çok tarım arazisi halka açık erişime sahiptir, bu nedenle

public footpaths that go through most farmland in  the uk that's just the law uh you're allowed to  

İngiltere'deki çoğu tarım arazisinden geçen halka açık patikalar vardır bu sadece yasadır uh

have access as long as you stick to a path  and obviously you don't want people being  

bir patikaya bağlı kaldığınız sürece erişim izniniz vardır ve belli ki istemezsiniz insanlar

gored or attacked and attacked by cows and  sheep well the sheep wouldn't attack you anymore  

inekler ve koyunlar tarafından boynuzlanarak veya saldırıya uğrayarak saldırıya uğruyorsa, koyunlar artık size saldırmaz

but uh the showers might the sheep are too scared  they just run away but yeah sheep but anyway yeah  

ama ah, sağanaklar koyunlar çok korkmuş olabilir sadece kaçarlar ama evet koyunlar ama her neyse evet   bu

that's getting into we've got we've got a few new  flower esbois hello flower welcome back welcome  

içeri giriyor bizde var bizde var birkaç yeni çiçeğim var esbois merhaba çiçek hoşgeldin tekrar hoşgeldin

back and we've got somebody called osnur osner  sorry if i've pronounced your name correctly  

ve osnur osner adında biri var adını doğru telaffuz ettiysem özür dilerim

first time on today so welcome the first time ever  yes that's what yep yep that's what i've got here  

bugün ilk kez hoşgeldin  evet bu evet evet bu benim yaptığım şey

uh from the live chat because people were  saying are you new and this person said yes  

canlı sohbetten buraya geldim çünkü insanlar yeni misiniz diyorlardı ve bu kişi evet

i am so welcome tom rocks asks a very  interesting question yes of course it is 2021  

çok hoş geldiniz dedi tom rock çok ilginç bir soru soruyor evet elbette yıl 2021

and everyone on youtube if you are if you are a  publisher who's been on youtube for many years you  

ve youtube'daki herkes eğer öyleyseniz  bir yayıncıysanız kim olmuştur youtube'da uzun yıllardır

might notice that things are not as easy as they  used to be and i suppose as a way of making extra  

işlerin eskisi kadar kolay olmadığını fark edebilirsiniz ve sanırım fazladan para kazanmanın bir yolu olarak

money a lot of youtube celebrities are now selling  merchandise when we say merchandise we mean  

birçok youtube ünlüsü artık mal satıyor mal dediğimizde

things that you are selling and quite often they  are related to your own channel or your brand but  

sizin sattığınız şeyleri kastediyoruz ve genellikle kendi kanalınızla veya markanızla alakalıdır ancak

i don't have any merchandise i don't sell  any merchandise i don't have mr duncan  

herhangi bir ürünüm yok herhangi bir ürünü satmıyorum  bende Mr. Duncan

pencils or pens or dictionaries a lot of people  keep asking mr duncan why don't you write a book  

kalemlerim, tükenmez kalemlerim veya sözlüklerim birçok kişi mr. duncan'a neden sormaya devam ediyor? Çin'de

about your experiences of teaching english  in china a lot of people have said that  

İngilizce öğretme deneyimleriniz hakkında   bir kitap yazarsanız birçok kişi bunu    söyledi

and i suppose i could but would anyone read it  would anyone be interested in my own experiences  

ve sanırım okuyabilirim ama birileri okur mu kendi deneyimlerimle ilgilenen olur mu

probably not it might have been 10 years ago well  i think well china is now becoming a hot topic  

muhtemelen hayır 10 yıl önce olabilirdi pekala düşünüyorum peki Çin şimdi sıcak bir konu haline geliyor   yine

again well it is yeah so it's coming around you  see a lot of people suddenly are their eyes are  

öyle, bu yüzden etrafınıza geliyor birdenbire birçok insanın gözleri

what on china the world is watching for various  for various reasons maybe not only hong kong  

dünyanın çeşitli nedenlerle Çin'i izlediğini görüyor çeşitli nedenlerle belki sadece Hong Kong değil

but also taiwan which which is something  you're not even allowed to mention in china  

Tayvan da hangi Çin'de bahsetmenize bile izin verilmeyen bir şey   Çin'e

that's one of the things i remember when i first  arrived in china i was given lots of rules that i  

ilk geldiğimde hatırladığım şeylerden biri de bu, bana uymam gereken birçok kural verildi

had to stick to and i could never break those  rules and one of them was mentioning taiwan i  

ve bu kuralları asla çiğneyemezdim ve bunlardan biri bahsediyordu tayvan

could not talk about it to anyone mention  it discuss it and the other one was tibet  

bunun hakkında kimseyle konuşamazdım bunu tartışabilirdim ve diğeri tibetti  bu

so i couldn't mention tibet and i couldn't talk  about taiwan uh i couldn't mention what's the  

yüzden tibet'ten bahsedemezdim ve tayvan hakkında konuşamazdım uh

other thing well politics basically what  cinnamon square tiananmen square is a good  

diğer  şeyin ne olduğunu söyleyemedim pekala siyaset temel olarak tarçın meydanı nedir tiananmen meydanı güzel bir meydan çayla

one it seems to be everything beginning with  tea well tiananmen square tibet taiwan and  

başlayan her şey gibi görünüyor iyi tibet tayvan ve

tight trousers uh well well i mean uh lewis i  know where we but we're upset we've upset the  

dar pantolon uh pekala lewis demek istiyorum nerede olduğumuzu biliyorum ama üzgünüz

french haven't we this week as well well we  haven't do is not us not us no not us the uk  

fransızları üzdük değil mi bu hafta ayrıca yapmadığımız şey biz değil biz değil hayır biz değil İngiltere

um i love the french well i think uh it's  maine i think mainly australians have upset  

um fransızları çok seviyorum bence uh bu maine bence esas olarak avustralyalılar üzüldü

and americans and us because there's this little  pact isn't there that's been developed and uh  

ve amerikalılar ve bizi çünkü bu küçük anlaşma var değil mi geliştirilmiş ve uh

to do with submarines i'm sure but there's been  some very sort of saber rattling going on and some  

denizaltılarla ilgili olduğundan eminim ama bu hafta bazı bir tür kılıç sallamaları oldu ve bazı

interesting comments made by french politicians  this week so i mean it's all it lewis might be  

Fransız politikacılar tarafından yapılan ilginç yorumlar yani lewis'in

able to give us uh his take on it uh on what's  going on but uh it's just because well i i think  

bize verebileceği tek şey bu. uh  neler olup bittiğine dair ama uh bunun nedeni, bence   bence

i think france are a little bit miffed she's off  they're a bit annoyed because because of course  

fransa biraz kırıldı o kapalı biraz sinirlendi çünkü tabii ki

the thing is france had signed this amazing deal  with australia to buy lots of nuclear submarines  

mesele şu ki, fransa çok sayıda nükleer denizaltı satın almak için avustralya ile bu harika anlaşma  imzaladı

well and then they were yeah the united states  the uk and australia have decided to join together  

peki ve sonra evet, Birleşik Devletler İngiltere ve Avustralya bir araya gelmeye karar verdiler

and and supply submarines to australia  and so australia has cancelled the order  

ve Avustralya'ya denizaltı tedarik etmeye karar verdiler ve bu nedenle Avustralya siparişi iptal etti

and i could ima i think i would be a little  annoyed to be honest if i was better giving  

ve daha iyi olsaydım dürüst olmak gerekirse biraz sıkılacağımı düşünebilirdim

them some warning if i was going to sell some  nuclear submarines i don't have any by the way  

onları biraz uyarıyorum eğer bende olmayan bazı nükleer denizaltıları satacaksam bu arada

mind you they were going to make they were  going to make diesel submarines okay uh  

onların dizel denizaltı yapacaklarını unutmayın tamam uh

you know i mean if if i was buying a submarine i  don't think i'd want a diesel one no i wouldn't  

bilirsiniz demek istediğim eğer ben bir denizaltı alıyor olsaydım dizel bir tane isteyeceğimi sanmıyorum hayır

want to do this go nuclear or a solar panel a  solar-powered submarine i don't know much about  

bunu yapmak istemezdim nükleer veya güneş paneli güneş enerjisiyle çalışan bir denizaltı denizaltılar hakkında pek bir şey bilmiyorum

submarines everybody better not get into it or  wind power yes you definitely need nuclear if  

herkes buna binmese iyi olur veya rüzgar enerjisi evet sen kesinlikle nükleere ihtiyacınız var, eğer

you're going under the sea to lots and lots  of fathoms below the sea you definitely need  

denizin altından bir sürü kulaç geçecekseniz, kesinlikle

something that will will not break down because i  don't think there's anything worse than being in a  

bozulmayacak bir şeye ihtiyacınız var çünkü bence denizin dibine saplanmış bir denizaltının içinde olmaktan daha kötü bir şey yok

submarine stuck at the bottom of the ocean because  you've run out of petrol or diesel uh i'm sure  

okyanus çünkü benzininiz veya mazotunuz bitti uh eminim   bir

you can fill up somewhere they must have filling  stations you know in in the ocean somewhere have  

yerde doldurabilirsiniz bildiğiniz   okyanusta bir yerlerde benzin istasyonları olmalı

we got wolves you could get a octopus to tow you  away have we got wolves in the uk somebody asks no  

kurtlarımız var sizi çekmek için bir ahtapot bulabilirsin kurtlarımız var mı Birleşik Krallık'ta biri sorar hayır

we haven't um we haven't actually so the sheep  are quite safe apart from dog wart walkers who  

biz yapmadık um, aslında yapmadık yani  koyunlar oldukça güvenlidir, köpeklerini siğil gezdirenlerin dışında köpeklerini

let their dogs off the lead and the dogs do kill  the sheep and it has happened at the back of us  

yoldan çıkartırlar ve köpekler koyunları öldürür ve bu bizim arkamızdan oldu

so dogs will attack the sheep but sheep really  don't have much to be afraid of in the uk because  

bu yüzden köpekler koyunlara saldıracak ama koyunların gerçekten İngiltere'de korkacak pek bir şeyi yok çünkü

it's only dog walkers and yeah not many sheep  get killed i think baby sheep can be killed by  

sadece köpek gezdiriciler ve evet çok fazla koyun ölmüyor bence yavru koyunlar

um predatory birds when they're very small i  think that can happen but don't forget foxes  

çok küçükken yırtıcı kuşlar tarafından öldürülebilir. bence bu olabilir ama tilkileri unutma tilkiler

foxes of course so we have foxes but again  they only tend to go for small animals chickens  

tabii ki bu yüzden tilkilerimiz var ama yine onlar sadece küçük hayvanlara yöneliyorlar tavuklar bu gibi

things like that small birds small animals so  no we don't have any any what i would say what  

şeyler küçük kuşlar küçük hayvanlar yani hayır bizde hiç yok ne diyeceğim

i would describe as canine predators  is would that be a good description  

köpek avcıları olarak tanımlardım  bu iyi bir tanım olur mu

yes we don't we don't we don't have those kind  of animals they were all killed off we don't have  

evet bizde yok o tür hayvanlar yok onların hepsi öldürüldü bizde

bears and boars they were all killed off hundreds  of years ago uh but yes foxes are controlled  

ayılar ve domuzlar yok hepsi yüzlercesi öldürüldü yıllar önce uh ama evet tilkiler kontrol ediliyor

uh when i say control they're exterminated to  keep the numbers down because they will attack  

uh kontrol dediğimde sayıları düşük tutmak için yok ediliyorlar çünkü

baby sheep uh so yeah lambs they'll attack the  lambs definitely if you want to see the canine  

yavru koyunlara saldıracaklar yani evet kuzular kuzulara kesinlikle saldıracaklar eğer köpek

predators you would go somewhere like the united  states where they where they have they have wolves  

yırtıcılarını görmek istiyorsanız amerika birleşik devletleri gibi bir yere gidin kurtların olduğu yerlerde

you can hear them at night howling shall  i do my impression of a wolf here we go

geceleri uluduklarını duyabilirsiniz kurt izlenimimi yapayım işte gidiyoruz

is the dunk of the sheep run

koyunun pisliği

off and that's that's just because of the the bad  impersonation did you enjoy my my wolf impression  

kaçıyor ve bunun nedeni sadece kötü taklit kurt izlenimimden hoşlandınız mı

and also coyotes as well yes coyotes coyotes a  type of dog much smaller there but yes prairie  

ve ayrıca çakallar da evet çakallar çakallar orada çok daha küçük bir köpek türü ama evet çayır     çayır

dogs prairie dogs i think that's a different  type of cake we don't have well done anything  

köpekleri çayır köpekleri bence bu farklı  bir kek türü biz hiçbir şeyi iyi yapmadık

like that the only the nearest sort of yeah it's  foxes is the nearest we've got to any kind of  

bunun gibi en yakın olan tek şey bir bakıma evet tilkiler koyunları öldürebilecek herhangi bir   vahşi hayvana en yakın olanlarımızdır

wild animal that would kill sheep that's all we've  got here we killed them all off hundreds of years  

burada sahip olduğumuz tek şey yüzlerce yıl önce hepsini öldürdük

ago so no we don't have wolves here no wolves no  no hyenas no tigers no lions nothing no cheaters  

yani hayır burada kurt yok kurt yok hayır sırtlan yok kaplan yok aslan yok hileci yok

no panthers people have commented to us before  about walking through the woods when you're doing  

panter yok insanlar bize daha önce  çekimlerinizi yaparken ormanda yürümekle ilgili yorum yaptı

your filming that isn't it dangerous not in not in  the uk because we don't have any animals that will  

bu tehlikeli değil mi İngiltere'de değil çünkü bizde hiç hayvan yok size

attack you the biggest problem in the forest the  biggest problem are idiots with dogs yes that's  

saldıracak   ormandaki en büyük sorun en büyük sorun köpeklerle ilgili aptallardır

it so it's not necessarily the dogs the dogs  aren't the problem it's the it's the stupid owners  

who let them off their leads you see they don't  control their dogs so they can be a real pain in  

köpeklerini kontrol edin, böylece gerçek bir baş belası olabilirler

the neck in a few moments we are going to talk  about cockney rhyming slang all right all right  

birkaç dakika sonra kafiyeli argo hakkında konuşacağız pekala pekala vali pekala

governor all right governor all right governor  how are you mr duncan you're all right so that  

vali pekala vali nasılsınız bay duncan iyisiniz yani

technically isn't cockney so that's actually an  east end accent what we are going to talk about is  

teknik olarak kokney değil yani bu aslında bir doğu ucu aksanı hakkında konuşacağımız şey

a special language cockney rhyming slang we  will be talking all about that rhyming slang yes  

özel bir dil olan kafiyeli argo.

for example oh was that it well you've prepared  the lesson mr duncan well i suppose a good example  

Pekala, sanırım iyi bir örnek,

would be um trouble in strife the trouble in  strife your trouble and strife is your wife  

anlaşmazlıktaki sorun, anlaşmazlıktaki sorun, sizin sorununuz ve çekişmeniz karınızdır, yani

so that is how cockney rhyming slang works you  take a word and then you you create a sentence  

Cockney kafiyeli argo böyle çalışır, bir kelime alırsınız ve sonra bir cümle

or a short phrase that rhymes with that word uh  it's a specialized type of language still used and  

veya onunla kafiyeli kısa bir cümle oluşturursunuz. kelime uh bu hala kullanılan özel bir dil türüdür ve

you might be surprised steve how many words from  cockney rhyming slang we still use now in english  

şu anda İngilizce'de  Cockney kafiyeli argodan kaç tane kelime kullandığımıza şaşırabilirsiniz

generally you might be surprised to find out  yes in case people don't realize that the london  

genel olarak insanların Londra aksanının ne olduğunu anlamaması durumunda  evet olduğunu öğrenince şaşırabilirsiniz.

accent is a very strong accent and it's very  difficult for people to understand as is accents  

çok güçlü bir aksan ve insanların anlaması çok  çok  zordur

in generally in the uk for people to understand  so we're speaking uh the queen's english  

genel olarak Birleşik Krallık'ta insanların anlaması için   bu nedenle biz kraliçenin ingilizcesi

proper sort of standard english you would say uh  whereas you know many parts of the uk have their  

uygun türde standart İngilizce konuşuyoruz.

own accents as i'm sure they do in your country  where uh words are pronounced slightly differently  

kendi   kendi aksanlarına sahip olduğundan eminim kelimelerin biraz farklı telaffuz edildiği

groups of letters are pronounced differently see  what i would say is well it's worth remembering  

harf gruplarının farklı telaffuz edildiği ülkenizde vardır  bakın  ne diyeceğim

that no one speaks perfect english really so  you might you might say the queen of england  

hiç kimsenin gerçekten mükemmel İngilizce konuşamadığını hatırlamakta fayda var, bu nedenle diyebilirsiniz ingiltere kraliçesi

but that is a type of received pronunciation  you are you are being very precise  

ama bu bir tür alışılmış telaffuzdur çok kesin konuşuyorsunuz

the thing that is always worth remembering there  is only one english language whatever people tell  

her zaman hatırlamaya değer olan şey yalnızca bir ingilizce dili vardır  insanlar ne derse desin

you if people say oh no there's not one english  language there's there's three or four no there  

insanlar oh hayır derse, bir ingilizce yok üç tane var veya dört hayır orada

isn't there's only one english accent sorry  language but the difference comes with the accent  

tek bir ingilizce aksanı yok kusura bakma dil ama fark aksanla gelir

remember one english language many english  accents christina vi um has been living  

bir ingilizce dilini hatırla birçok  ingilizce aksanı christina vi um

in london in east ham so no doubt you have been  exposed to the cockney accent or the london accent  

londra'da doğu ham'da yaşıyor bu yüzden hiç şüphesiz siz cockney aksanına maruz kalmışsınızdır veya londra aksanı   muhtemelen

i would say you can probably tell us  and what's also interesting is you can  

bize anlatabileceğinizi söyleyebilirim ve ayrıca ilginç olan

hear different types of accent spoken in london  so if you go to the east end of london the accent  

londra'da konuşulan farklı türde aksanları duyabiliyor olmanız yani londra'nın doğu ucuna giderseniz aksan

there is very strong but also you might go to  another part of london and hear a very different  

çok güçlüdür ancak başka bir yere de gidebilirsiniz Londra'nın ve çok farklı

accent but it is still a london accent so even  within the the area of london so we're not talking  

aksanı duyabilirsiniz, ancak bu yine de  bir londra aksanı, bu nedenle londra bölgesi içinde bile

about the whole uk we're just talking about  london you can hear different types of cockney  

tüm İngiltere'den bahsetmiyoruz   sadece londra'dan bahsediyoruz  farklı türlerde Cockney

accent or maybe accents that would be described  as london london based quite interesting andrew  

aksanı duyabilirsiniz veya belki londra londra olarak tanımlanabilecek aksanlar oldukça ilginç andrew

uh has given us an example of cockney rhyming  slang oh loaf of bread head yes that's a good one  

uh bize cockney kafiyeli bir argo örneği verdi oh somun ekmek kafası evet bu iyi bir aksan  yani

so if you but that is also used in general english  so you might tell a person if they're if they're  

eğer siz ama bu aynı zamanda genel ingilizcede de kullanılıyor yani bir kişiye şöyle diyebilirsiniz: eğer

acting very stupid you might say oh come on think  think about what you're doing use your loaf you  

çok aptalca davranıyorlarsa diyebilirsiniz ki oh hadi düşün ne yaptığınızı düşünün somununuzu kullanın

must use your loaf so that is actually a phrase  that we use in english generally so it's not just  

somununuzu kullanmalısınız yani bu aslında genel olarak İngilizcede kullandığımız bir deyimdir yani sadece

in cockney english or cockney rhyming slang it's  actually made its way into normal english so you  

cockney'de değil İngilizce veya Cockney kafiyeli argo aslında normal İngilizce'ye girmiştir, bu nedenle

you use your loaf use your loaf which is obviously  a shortened version of the cockney rhyming slang  

somununuzu kullanırsınız ki bu açıkça Cockney kafiyeli argonun kısaltılmış bir versiyonudur   somun

use your loaf of bread head that's right in  fact even in cockney rhyming slang you will find  

ekmek kafanızı kullanırsınız bu doğru aslında Cockney kafiyeli argoda bile yapacaksınız

that people will shorten the  actual slang to just a single word  

insanların gerçek argoyu tek bir kelimeye indireceklerini bulduk bu

so i suppose this is a good opportunity  steve to take a look some more examples  

yüzden sanırım bu Steve'in birkaç örneğe daha göz atması için iyi bir fırsat orası  orası

uh just to reiterate cockney is uh a part of  london isn't it i don't know it's it's where  

it's it's a it's what people identify as uh and  they say if you're cockney you have to be born  

insanların tanımladığı şey bu ve Londra'daysanız

in a certain part of london that's it  i'm i'm actually going to explain that  

Londra'nın belirli bir bölgesinde doğmanız gerektiğini söylüyorlar, işte bu, aslında açıklayacağım

i didn't know that that's what i was just  building up to here we go then all right  

bunun olduğunu bilmiyordum az önce buraya kadar inşa ettiğim şeyi, o zaman pekala   pekala valim, kıymalı böreklerimizle kafiyeli bir argoya bakmanın

all right governor it's time to take uh a  look with our mince pies at some cockney  

zamanı geldi

rhyming slang and there is mr duncan that's me and  mr steve we are dressed up in our lovely suits we  

ve işte Bay Duncan, bu ben ve Bay Steve, güzel takım elbiselerimizi giydik

look at that we look as if we should be standing  in the old kent road with with some winkles so  

şuna bakıyoruz eski kent yolunda biraz göz kırparak duruyor olmamız gerekiyormuş gibi bakıyoruz yani  bu nedir

what is that mr duncan what is that particularly  i'm just dress i'm just about to get to that

bay duncan özellikle ben sadece elbiseyim tam gelmek üzereyim

i said i would be patient with steve today i just  get on with it mr duncan here we go then cockney  

yapacağımı söyledim Steve'e karşı sabırlıyım bugün idare ediyorum Bay Duncan işte başlıyoruz o zaman Cockney

so generally speaking cockney is a person  born within the range of the bow bells  

yani genel olarak konuşursak Cockney Londra'da yay çanlarının   aralığında doğmuş bir kişidir,

in london so there is a church and it rings  out from its bell tower and if you can hear  

dolayısıyla bir kilise vardır ve çan kulesinden çınlar  ve eğer siz

the bow bells that means you are a genuine  cockney an east end person might be described as  

çıngırakları duyabiliyorsanız, bu sizin gerçek bir kokney olduğunuz anlamına gelir.

a cockney so the east end of london might  mean that you are automatically described as  

a cockney but a person born within the range  of the bow bells is is the exact definition  

tam olarak

of a cockney a person who is a full born and  bred cockney and if you look at the outfits  

bir kokneyin   tanımı tam bir kokney doğup büyümüş bir kişidir ve kıyafetlere bakarsanız   orada giydiğimiz

if you look at the clothing that we're wearing  there that also has special significance  

giysilere bakarsanız bunun da özel bir önemi vardır

so we are dressed as pearly kings but also  women can dress like this as well and they  

yani inci krallar gibi giyiniriz ama aynı zamanda kadınlar da bu şekilde giyinebilir ve onlara

are referred to as pearly queens so pearly queen  queens or pearly kings pearly kings and queen  

inci kraliçeler denir, bu nedenle inci kraliçe kraliçeler veya inci krallar inci krallar ve kraliçe

well we're both queens obviously so this relates  to a charital a charitable organization set up by  

ikimiz de kraliçeyiz, yani bu  bir işçi sınıfı grubu tarafından kurulan bir hayır kurumuyla ilgilidir.

a group of working class people a long time ago  the wearing of clothes covered in mother of pearl  

insanlar uzun zaman önce sedef kaplı giysiler

began in the late 1800s as a way of attracting  attention whilst collecting money for charity  

1800'lerin sonlarında hayır işleri için para toplarken dikkat çekmenin bir yolu olarak başladı

so people that dress like this are actually  people who are a member they are members  

dolayısıyla bu şekilde giyinen insanlar aslında

of a charitable organization and each location in  london has its own special group of pearly kings  

bir hayır kurumunun üyesi olan kişilerdir   ve londra'daki her yerin kendine özgü inci krallar

and queens and you can see the clothing that  we are wearing there that is a good example of  

ve kraliçeler grubu vardır ve orada giydiğimiz kıyafetleri görebilirsiniz, bu

what they call pearly so that is the general term  for anyone who walks around the streets of london  

onların inci dedikleri şeye iyi bir örnektir, yani Londra sokaklarında dolaşan herkes için genel terim budur. londra

maybe collecting money for charity or  they just want to get lots of attention  

belki hayır işleri için para topluyorlar veya sadece çok fazla dikkat çekmek istiyorlar

yes uh mother of pearl is quite what used to  be quite sought after i think it does it come  

evet uh sedef eskiden oldukça aranan bir şey bence

from a mollusc i think it's it's the inner  the inner lining of the shell the shell of  

bir yumuşakçadan mı geliyor, bence bu kabuğun iç kısmı. kabuğu                                   daha fazla                                                .

maybe some kind of mollusc maybe an oyster or  something like that but it's got these lovely  

shiny sort of bluish greenish sort of it catches  the light yes it's actually the lining of the  

shell i think so when you open a clam inside  you might find the pearl the expensive thing  

inciyi pahalı bulmak

but the lining of the shell has also a very  interesting texture and that particular thing is  

ancak kabuğun astarının da çok ilginç bir dokusu vardır ve bu özel şey

mother of pearl yes it's probably a yes some kind  of mollusc wherever you get pearls from which is  

sedeftir evet muhtemelen bir evet bir tür yumuşakçadır, incileri nereden elde ederseniz edin,

the oysters so probably yes and it's very you can  make bracelets um necklaces out of it and you can  

istiridyeler bu nedenle muhtemelen evet ve çok ondan bilezikler ve kolyeler yapabilirsin ve

also obviously put it all over that uh that lovely  uniform which uh you know we've got loads of them  

ayrıca o güzel üniformanın her yerine koyabilirsin ki biliyorsun ki

in our wardrobe mother of pearl it is a type of  material you could also use it for buttons as well  

gardırobumuzda bir sürü var   sedef senin de kullanabileceğin bir malzeme türüdür düğmeler için de

you might see buttons or sometimes on a person's  watch as well you the face of their watch might be  

düğmeler görebilirsiniz veya bazen bir kişinin saatinde siz de saatin yüzü

mother of pearl it's an interesting thing so we  are going to look at some cockney rhyming slang  

sedef olabilir bu ilginç bir şey bu yüzden kafiyeli bir Londra argosuna bakacağız

mr steve what i'm going to do is i'm going to  show some cockney rhyming slang words i'm sure  

Bay Steve ne yapıyorum yapmam gereken kafiyeli bazı argo kelimeler göstereceğim eminim

you know what's coming next what you have to do is  guess what it means so you can also have a guess  

sırada ne olduğunu biliyorsunuz  yapmanız gereken bunun ne anlama geldiğini tahmin etmek böylece siz de bir tahminde bulunabilirsiniz   ayrıca

as well you can join in it's not just for mr  steve but it's also for you as well if you want  

katılabilirsiniz bay steve ama aynı zamanda sizin için de

to join in and try to guess what the cockney  rhyming slang terms mean and it is important  

katılmak ve kafiyeli argo terimlerinin ne anlama geldiğini tahmin etmeye çalışmak sizin için önemlidir ve bu önemlidir

because a lot of these terms or words are actually  used in general english as well which which i  

çünkü bu terimlerin veya kelimelerin çoğu aslında genel ingilizcede de kullanılmaktadır ki ben bunu

find amazing really when you think about it so  certain words from cockney rhyming slang have  

buldum Düşündüğünüzde gerçekten harika bu yüzden Cockney kafiyeli argodan bazı kelimeler

actually become used in general english so that  is something we are going to look at right now

aslında genel İngilizcede kullanılmaya başlandı, yani  bu şu anda bakacağımız bir şey

and there we're back oh i have to say steve you  look amazing in your in your lovely pearly king  

ve işte geri döndük oh söylemeliyim steve harika görünüyorsun  senin sevimli inci kralında

it's amazing we blew all the budget for  this english lesson on those jackets yes  

bu İngilizce dersi için tüm bütçeyi o ceketlere harcadık, inanılmaz, evet   steve'in

can you imagine steve us walking around  much wenlock dressed like that do you think  

bizi  böyle giyinmiş olarak ortalıkta dolaştığını hayal edebiliyor musun?

people would care i know yes christina thanks  thanks for that explanation of mother of pearl  

inci

uh yeah that's it that's it it's where the where  the calcium carbonate the calcium in the shell  

uh evet işte orası kalsiyum karbonatın kabuktaki kalsiyumun   bir

forms around something and uh as a seed yeah  lovely yeah and it creates these beautiful colours  

şeyin etrafında oluştuğu yer ve uh bir tohum olarak evet güzel evet ve bu güzel renkleri yaratıyor

um but yes all right mr duncan carry on  it's not as expensive as as the actual  

um ama evet pekala bay duncan devam et  bu kadar pahalı değil gerçek

pearls i presume because of course uh londoners  traditionally used to eat a lot of mollusks  

inciler olduğunu tahmin ediyorum çünkü Londralılar geleneksel olarak çok sayıda yumuşakça yerlerdi   çok

very it's a it's a common uh thing for londoners  to eat clams clams and things like that and  

Londralılar için istiridye, istiridye ve bunun gibi şeyler ve

oysters uh then uh they must have had a lot of  these shells left over disgusting thus uh are  

istiridye yemek yaygın bir şey, o zaman bunlardan çokça yemiş olmalılar deniz kabukları iğrenç kaldı bu yüzden

able to decorate their uh jackets in mother of  pearl yes so here we go then we're going to look  

uh ceketlerini sedefle süsleyebiliyorlar evet o yüzden işte başlıyoruz o zaman yine dikkatimiz

at some cockney rhyming slang now before we get  distracted again here we go here is the first one  

dağılmadan önce biraz kafiyeli Cockney argosuna bakacağız işte başlıyoruz işte ilki bu

and i'm going to just put it on the screen and  then all you have to do is tell me what it is  

ve ben Bunu ekrana koyacağım ve sonra yapmanız gereken tek şey bana bunun ne olduğunu söylemek

not use steve straight away so we will get  some guesses on the screen and here they are  

hemen Steve'i kullanmamak böylece ekranda bazı tahminler alacağız ve işte onlar

coming up now here is the first one for  you what is it it is cockney rhyming slang  

geliyorlar şimdi ilki burada sen bu nedir bu cockney kafiyeli argo

oh apples and pears apples and pears apples and  pears apples and pears maybe at night you might  

oh elmalar ve armutlar elmalar ve armutlar elmalar ve armutlar elmalar ve armutlar belki geceleri

have to do this certain thing ah ah at night  

bu belirli şeyi yapmak zorunda kalabilirsiniz ah ah geceleri

really so what rhymes with apples and pears  so we are looking at cockney rhyming slang  

gerçekten elma ve armutla kafiyeli olan nedir  bu yüzden bakıyoruz kafiyeli argo

words and phrases that have an origin in one  word and they just happen to rhyme together  

kökeni tek bir  kelimeden olan ve tesadüfen birlikte kafiyeli olan kelimeler ve deyimler

cockney rhyming slang apples and pears  apples and pears what does it mean

kafiyeli argo elmalar ve armutlar elmalar ve armutlar elma ve armut ne anlama gelir

apples and pears a sketchum and also  yes jimmy from hong kong also yes yes  

ve ayrıca evet hong kong'dan jimmy ayrıca evet evet

pretty good i like that i like that i like that  a lot yes anarchy the jackets by the way uh  

oldukça iyi bunu beğendim bunu çok beğendim evet bu arada ceketlerde anarşi var uh   Bay

mr duncan's been very clever um they're not  actual jackets that we've hired or bought  

Duncan çok akıllı um Onlar kiraladığımız veya satın aldığımız gerçek ceketler değil

mr duncan's been very clever with with the  computer uh there so i don't want people to think  

Bay Duncan bilgisayar konusunda çok zekice insanların sırf bunun için

that we've spent a lot of money on jackets  just for that so do you really but do you  

ceketlere çok para harcadığımızı düşünmelerini istemiyorum gerçekten siz de öyle ama gerçekten

really think that's real i mean that's  photoshop i photoshopped those well  

bunun gerçek olduğunu düşünüyor musunuz yani bu photoshop ben onları iyi photoshopladım eminim

i'm sure people realize no maybe not because  you're so good at doing the photoshop i think  

insanlar hayır belki de olmadığının farkındadır çünkü photoshop yapmakta çok iyisiniz bence   bu

is that the phrase is that the technical term  i think the photoshop they might be joking i'm  

ifade şu ki teknik terim  bence photoshop'la dalga geçiyor olabilirler

not sure but anyway they might be joking okay so  the answer to that one steve apples and pears is

emin değilim  ama yine de şaka yapıyor olabilirler tamam yani  bunun yanıtı steve apples ve armut

stairs so that is the first one so if you go  up the apples and pears you go up the stairs  

merdivendir yani ilki o yani elma ve armutlardan yukarı çıkarsanız merdivenlerden yukarı çıkarsınız

you need to go upstairs i'm going to go up the  apple in pairs blimey mr duncan i i'm really  

yukarı çıkmanız gerekir ben elmayı çift çift çıkacağım vay canına bay duncan ben gerçekten

tired from all this live streaming uh i'm going  up the apples and pears yes what accent is that  

yorgunum hepsinden bu canlı yayın ah ben elma ve armutlara gidiyorum evet bu ne aksanı   evet

yeah well it's sort of supposed to be some  kind of you know london accent you know okay  

pekala bu bir tür  bildiğiniz londra aksanı olması gerekiyor tamam mı

we we have a tv show by the way a tv show  do we here in the uk it meant you and me  

bir tv programımız var bu arada bir tv şovumuz  var mı burada İngiltere'de sen ve ben demekti

we have a tv show called eastenders it's  made by the bbc and it's the most depressing  

eastenders adlı bir televizyon programımız var bbc tarafından yapıldı ve en iç karartıcı

television program the soap opera yes it's the  most depressing television program it's a drama  

televizyon programı pembe dizi evet en  bu en iç karartıcı televizyon programı bu bir drama

and it's been running since  the early 1980s soap opera yes  

ve 1980'lerin başından beri yayınlanıyor opera evet

i think you just said that yes it's calling  it drama is well it is described as a drama  

sanırım az önce evet buna drama deniyor, iyi bir drama olarak tanımlanıyor

you know what a soap opera is yes yes well a  program that just runs and runs and the reason why  

pembe dizinin ne olduğunu biliyorsunuz evet evet pekala sadece çalışan ve devam eden bir program ve

they call it a soap opera is because originally  the original programs were actually sponsored  

buna pembe dizi demelerinin nedeni şudur: orijinal programlara aslında

by companies that made soap did you know  that that's why we call them soap operas  

sabun yapan şirketler sponsorluk yapıyordu, biliyor muydunuz bu yüzden onlara pembe diziler diyoruz

but eastenders is set the location is  london and there are lots of cockneys  

ancak eastenders'ın konumu londra'dır ve doğu yakasında çok  cockney   vardır

in eastenders but it also happens to be a very  depressing program there is always fighting  

ama aynı zamanda orada çok  iç karartıcı bir program olur her zaman kavga ediyor

and people being killed or blackmailed and there  is always at the moment i think at the moment  

ve insanlar öldürülüyor veya şantaj yapılıyor ve her zaman  şu anda bence şu anda

there is one character who has discovered that  their baby or maybe a friend's baby is not theirs  

kendi bebeğinin veya belki bir arkadaşının bebeğinin kendisinin olmadığını keşfeden bir karakter var

it's by another person or from another person  so that happens a lot in soap operas and dramas  

başka bir kişi tarafından veya başka bir kişiden bu oluyor pembe dizilerde ve dramalarda çok fazla

all of a sudden yeah it's it's just they've got  to get people watching it so there's got to be  

birdenbire evet, sadece insanları izletmek zorundalar, bu yüzden

drama people having affairs people being murdered  people getting depressed people having babies  

dram olmalı   ilişki yaşayan insanlar öldürülüyor insanlar depresyona giren insanlar bebek sahibi oluyor

i mean there's there's a soap opera going  on at the moment where i don't know which  

yani devam eden bir pembe dizi var hangisi olduğunu bilmediğim şu anda

one it is oh good coronation street that's  another one where there's going to be some  

ah güzel taç giyme töreni caddesi,

dramatic massive explosion or something some huge  drama to get people interested wasn't there a big  

dramatik büyük bir patlamanın veya insanların ilgisini çekmek için büyük bir dramanın olacağı başka bir sokak, benim yapmadığım büyük bir

tram something i i don't know but something's  gonna they've got to get people watching having  

tramvay yok muydu? Bilmiyorum ama bir şey insanları izletecek

to get the ratings up the ratings and some good  information there steve so that's apples and pears  

stairs apples and pears up the old stairs going  to bed here we go again here's another one steve

steve,

so if you watch eastenders you will be able  to hear the cockney accent so if you were to  

eğer eastenders izlerseniz cockney aksanı duyabileceksiniz yani eğer öyleyseniz

uh if you were to uh go on to youtube and uh  put eastenders well just put cockney accent  

youtube'a girip uh eastenders'ı koyarsanız sadece cockney aksanı koyun

and you'll get you'll get an idea of why we  sometimes are doing this funny accent yes right  

ve bir fikir edinirsiniz neden bazen bu komik aksanı yapıyoruz evet doğru

adam and eve adam and eve now that for those  worrying that those aren't our real names  

adem ve havva adem ve havva bunların  gerçek adlarımız olmadığından   endişe duyanlar için   bu yüzden

so so those those don't relate to our actual names  so my name isn't really adam and steve's name  

bu isimler gerçek adlarımızla ilgili değil yani benim adım gerçekten adam değil ve steve'in adı

isn't really eve although that would be quite good  actually i think maybe we should change our names  

gerçekten eve değil, ancak bu oldukça iyi olurdu aslında belki de adlarımızı değiştirmeliyiz

adam and eve no i was gonna say adam and steve  see that would be good wouldn't it because then  

adam ve eve hayır, adam ve steve diyecektim bu iyi olurdu, değil mi çünkü o zaman

haven't you just given the answer no no no  okay no i haven't okay why would i do that  

cevap verildi hayır hayır hayır tamam hayır yapmadım tamam neden bunu yapayım

adam and eve this is another one oh sheer in  very fast shirin has a very fast finger right yes  

adem ve havva bu başka bir tane

i don't know why i'm doing the action with  my finger because i'm not even on screen  

parmağımla çünkü ekranda bile değilim   biz konuşurken sergio

there's been something going on with  sergio well while we've been talking  

ile aramda bir şeyler oldu

okay not quite sure what that's all been kicking  off okay steve right kind of going away from the  

tamam bunun neyi başlattığından tam olarak emin değilim tamam steve doğru dersten uzaklaşıyor

lesson adam and eve well we've had we've had  correct answers already i can't believe that's  

adem ve havva pekala biz zaten doğru cevaplarımız vardı bunun

amazing uh is it amazing though yes but i  mean you know there is google okay steve

harika olduğuna inanamıyorum ah bu harika olsa da evet ama demek istediğim google var tamam steve

believe would you adam and eve it would  you adam and eve it would you effing  

inanır mısın adem ve havva olur  sen adem ve havva olur mu adem ve havva

adam and believe it what no  that isn't it you would swear  

ve inan ne hayır  öyle değil mi

you wouldn't say adam and believe it i didn't say  that you did i didn't you said adam and believe i  

adam demeyeceğine yemin edersin ve buna inanırsın demedim demedim adam dedin ve inanmadım

didn't i didn't we'll watch that later i said  would you steve adam and eve no you didn't you  

yapmadım yapmayacağım bunu daha sonra izle dedim steve adam ve eve hayır yapmazsın   buna

said i don't believe it i'd even believe it would  you adam and eve it would you believe it believe  

inanmıyorum dedin hatta inanır mıydın sen adam ve eve inanır mıydın

only if any of the moderators could get rid of  mr duncan sometimes and leave this show all to me

ancak moderatörlerden herhangi biri kurtulabilirse bazen bay duncan ve bu şovu bana bırakın

here we go then here's another one oh now  this is one that has crept into general use  

işte başlıyoruz o zaman işte bir tane daha oh şimdi bu genel kullanıma giren bir tanesi

alligator alligator or as the cockneys would  probably pronounced it alligator eye guy alligator  

timsah timsah veya Cockney'lerin muhtemelen telaffuz edeceği gibi  timsah gözü adam

alligator yeah alligator see basically cockney  is is just you know an easy way to speak without  

timsah   timsah evet timsah bkz. temel olarak cockney  tüm farklı harfleri telaffuz etmeden konuşmanın kolay bir yolunu biliyorsunuz

pronouncing all the different letters yes uh  which of course is the case with a lot of accents  

evet uh  ki bu elbette birçok aksan için geçerlidir

it's just a way of making it easier to speak  without wrapping your teeth and your lips around  

bu sadece dişlerinizi ve dudaklarınızı

every little syllable and pronouncing it  correctly yes alligator so this is cockney  

her küçük hecenin etrafına sarmadan  konuşmayı kolaylaştırmanın bir yoludur ve doğru telaffuz etmek evet timsah yani bu cockney kafiyeli argo

rhyming slang but when would you use it well in  fact we use it also in general english as well  

ama ne zaman iyi kullanırsınız aslında onu genel ingilizcede de kullanıyoruz

christina oh christina well done  

where are we here i can't see that where's  christine christina yes well done yes so we've  

evet yani

got at least one correct correct answer we do have  30 of these good grief so see you later yeah so

en az bir doğru doğru cevabımız var bu iyi kederlerden 30 tanesine sahibiz, bu yüzden sonra görüşürüz evet yani

alligator see you later see you later alligator  so alligator means see you later so instead of  

timsah daha sonra görüşürüz timsah  yani timsah daha sonra görüşürüz anlamına gelir yani

saying see you later they might just say alligator  that's it so sometimes it's used as a quick way  

sonra görüşürüz demek yerine sadece yapabilirler timsah deyin  işte bu yüzden bazen söylemek istediğinizi söylemenin hızlı bir yolu   olarak kullanılır

of saying what you want to say without saying  the whole word which feeds into my original  

tüm kelimeyi besleyen,

comment i made about the accent sort of making it  easier to say not only they pronouncing the words  

aksanla ilgili yaptığım orijinal yorumu besleyen, söylemeyi  kolaylaştıran sadece kelimeleri telaffuz etmekle kalmayıp

in a way that is easier to pronounce they're  also missing out whole words from sentences  

telaffuzu daha kolay bir şekilde ayrıca cümlelerdeki tüm kelimeleri kaçırıyorlar

as well well that that's a form of abbreviation  so that's the reason why they do it alligator  

ayrıca bu bir kısaltma şekli yani bunu yapmalarının nedeni bu timsah

i'll see you later alligator yeah well they don't  even say that they don't say see you later i know  

sonra görüşürüz timsah evet pekala öyle demiyorlar bile sonra görüşürüz demiyorlar biliyorum

i'm just saying they will just go alligator  that's it alligator alligator see you later

sadece gideceklerini söylüyorum timsah  işte bu timsah timsah sonra görüşürüz

people talking about harry potter harry  palmyra is talking about harry potter  

insanlar harry potter hakkında konuşuyor harry palmyra harry potter hakkında konuşuyor

you're a wizard which is how you  would pronounce harry potter okay  

siz bir sihirbazsınız ki bu  şekilde telaffuz edersiniz harry potter tamam

if you're a cockney you wouldn't say harry  potter you would say harry potter yes  

bir cockney isen harry potter demezsin harry potter derdin evet

i think i think i think that's pretty clear but  i'm just you know see yes you're a wizard harry

bence bu oldukça açık ama ben sadece biliyorsun bak evet sen bir büyücüsün harry

do you like that look do you like my high  grid impression so here's another one oh  

beğendin mi bak yüksek ızgara izlenimimi beğendin mi, işte bir tane daha oh

interesting apple cider apple cider apple cider  apple cider there's a bit of apple cider but it  

ilginç elma şırası elma şırası elma şırası  elma şırası biraz elma şırası var ama bu

doesn't mean apple cider it means something  else because it is cockney rhyming slang  

elma şırası anlamına gelmez başka bir  anlama gelir çünkü argo kafiyeli cockney'dir

and a sketchum has given us uh maybe another one  that we can you might have that on yours we'll  

ve bir eskiz bize uh belki bir tane daha verebiliriz ki bunu sizin üzerinizde olabilir,

have to get through these quickly if you've got 30  mr duncan but we've got we've still got 40 minutes  

30  bay duncan'ınız varsa bunları hızlı bir şekilde halletmemiz gerekir, ancak elimizde hala 40 dakikamız var

okay uh yes new earth says i've got to visit milan  soon okay as you do yes well it's a lovely place  

tamam uh evet yeni dünya diyor Milano'yu ziyaret etmeliyim kısa süre sonra tamam, yaptığınız gibi evet, güzel bir yer

we would love to go to milan it's not london

milan'a gitmeyi çok isteriz, bu londra

apple cider anybody's got it i think oh  jimmy jimmy from hong kong has got it right  

elma şarabı değil kimse anladı bence ah hong kong'dan jimmy jimmy doğru anladı

right you are not wrong jimmy from hong kong  here it is then well done the answer is spider  

doğru siz yanlış değilsiniz hong kong'dan jimmy işte o zaman aferin cevap örümcek

apple cider i got some i got some apple cider i  got an apple spider apple cider you see spider  

elma şarabı aldım biraz elma şarabım var elma örümceği elma şarabı aldım örümcek    elma

cider or you might just say there's an apple  on the ceiling i've got an apple on the ceiling  

şarabı görüyorsunuz veya tavanda bir elma var diyebilirsiniz. tavanda bir elma

so they might shorten it just to apple  because they know that apple cider means  

böylece onu sadece elmaya kısaltabilirler çünkü elma şarabının örümcek anlamına geldiğini bilirler,

spider so even with cockney rhyming slang they  will often abbreviate their own words i've got an  

bu nedenle kafiyeli Londra argosunda bile genellikle kendi kelimelerini kısaltırlar. elmadan

apple i've got to get rid of it i'm a bit scared  of apples apple cider i'm afraid of spiders uh  

biraz korkuyorum örümceklerden korkuyorum uh

renata says i've got to go now and says see you  later alligator yes that's what we're saying see  

renata şimdi gitmem gerektiğini söylüyor ve daha sonra görüşürüz diyor timsah evet biz de öyle diyoruz

you later thank you very much that's very good  very good of course we're teaching people bad  

sonra görüşürüz çok teşekkür ederim bu çok iyi çok iyi tabii ki tüm bunlarla insanlara kötü            öğretiyoruz

habits with all this uh cockney well not really  language if it exists you can teach it that's  

uh cockney pek gerçekten dil yoksa bunu öğretebilirsiniz   eğer bu   eğer

what i say if if it exists in the world then you  can teach that thing especially with languages  

dünyada varsa, o zaman o şeyi özellikle dillerle

even even rude ones there are some rude cockney  rhyming slang terms a good example barclays bank  

hatta oradaki kaba dillerle bile öğretebilirsiniz bazı kaba kafiyeli argo terimler iyi bir örnek barclays bankası

i'm not gonna don't don't say so you're gonna  say anything mr duncan i just think you're  

söylemeyeceğim bu yüzden herhangi bir şey söyleyeceksiniz Bay Duncan sadece

being very rude barclays bank barclays bank is a  well-known branch of banking in this country so  

çok kaba olduğunuzu düşünüyorum barclays bankası barclays bankası iyi- bu ülkede bankacılığın bilinen şubesi yani  bu

it is a company that is a bank but it's  also cockney rhyming slang if you if you go  

bir banka olan bir şirkettir ama aynı zamanda kafiyeli argodur, eğer

off for a barclays bank or maybe the barclays  they will just say barclays i went into my my  

bir barclays bankasına veya belki de barclays'e giderseniz sadece barclays'e girdim

mother once came into my room and caught me having  a barclays you see he's well done mr duncan here's  

annem bir kez geldi derler odamda ve beni bir barclays yerken yakaladınız görüyorsunuz, o iyi iş çıkardı Bay Duncan işte

another one i like to i like to lower the tone  sometimes here's another one steve are you ready

başka biri hoşuma gidiyor tonu düşürmeyi seviyorum bazen işte bir tane daha steve hazır mısın

arthur ash i need a bit of arthur i'm short of  arthur arthur i need a bit of r for half or ash  

arthur ash biraz arthura ihtiyacım var arthur arthur eksiğim var yarım için biraz r'ye veya ash

or foresh after because the  th would be pronounced like an  

veya foresh'e ihtiyacım var çünkü th londra'da bir f arthur gibi telaffuz edilir

f arthur in london in the middle of a word r  for ash it's well known cockney rhyming slang

r ash için bu iyi bilinir cockney kafiyeli argo

offer ash arthur ash is something that we use in  cockney rhyming slang if we are short of something  

teklif ash arthur ash bizim kullandığımız bir şeydir kafiyeli argo eğer bir şey eksiğimiz varsa

maybe there is something that you  need but you don't have enough of it  

belki ihtiyacın  olan bir şey vardır ama sende buna yeterince sahip değilsin   daha

you want more of it it's something that you  don't have much of it's something that you  

fazlasını istiyorsun bu sende fazlasına sahip olmayan bir şey bu  daha

wish you had more i think shirin's got it and  tomic oh tomic hello tommy hello tommy tomic has  

fazlasına sahip olmayı dilediğin bir şey bence shirin anladı ve tomic oh tomic merhaba tommy merhaba tommy tomic

just woken up no tomic was here he's been making  comments okay yes it's just a little joke there

yeni uyandı no tomic buradaydı yorum yapıyordu tamam evet bu sadece küçük bir şaka orada

no no palmyra the barclays  is definitely not a cigarette  

hayır palmyra barclays kesinlikle bir sigara değil

real uh well let somebody google that one  yeah here we go then so svetlana yes also  

gerçek uh pekala biri onu google'da bulsun evet işte başlıyoruz o zaman svetlana evet ayrıca

got it correctly arthur ashe and jimmy is cash you  have money so cash is another way of saying money  

doğru anladınız arthur ashe ve jimmy nakit paranız var yani nakit para para demenin başka bir yoludur   bu yüzden

so if you need a bit of arthur it means you need  some arthur ash cash i'm short of i need some  

biraz arthur'a ihtiyacınız varsa bu biraz arthur ash nakitine ihtiyacınız olduğu anlamına gelir benim eksiğim biraz

arthur arthur can you lend me some arthur well i  think they wouldn't shorten it again would they  

arthur arthur'a ihtiyacım var bana biraz arthur ödünç verebilir misin bence tekrar kısaltmazlar mı   evet evet az önce tam anlamıyla

yes yes i've just literally explained that that  they do shorten the cockney right maybe maybe it's  

cockney'i kısalttıklarını açıkladım doğru belki belki o

maybe there this company rhyming slang i mean we  i don't know but why was it developed mr duncan is  

belki orada bu şirket kafiyeli argo demek istiyorum biz bilmiyorum ama neden geliştirildi Bay Duncan

it so that like people can have conversations  amongst each other and and other people don't  

insanlar kendi aralarında konuşabilsinler ve diğer insanlar

understand what they're saying i know what you're  saying so you're saying a little bit like polari  

ne dediklerini anlamasınlar diye mi? biraz polari'ye benziyor

so polari was a unique language  that was was created by homosexuals  

yani polari eşsiz bir dildi eşcinsellik yasallaştırılmadan önce   eşcinseller tarafından yaratılmıştı  artık

before being gay was was legalized everybody uses  that word anymore mr duncan what okay well no one  

herkes bu kelimeyi kullanıyor bay duncan ne tamam kimse   artık

says homosexual anymore i don't think so i don't  think it's the i don't think you use that word  

eşcinsel demiyor bence o yüzden sanmıyorum artık insanları tanımlamak için o kelimeyi                 kullandığınızı  düşünüyorum  evet

to describe people anymore yes i i think you  do steve i don't think no i think it's not no  

well what what well i mean you know  scientifically you would but i don't think  

in general conversation yes you do anymore okay i  don't know i'm not sure what your argument is but  

bence  kullanıyorsunuz   sanmıyorum konuşma evet artık yaparsın tamam bilmiyorum argümanın ne olduğundan emin değilim ama

gay people so before before it was legalized  in 1967 before that you could go to prison  

gey insanlar yani daha önce yasallaştırılmadan önce 1967'de hapse girebilirdin

so you we we could be in prison now actually it  doesn't doesn't sound so such a bad thing really  

yani sen biz biz şimdi hapiste olabilirdik aslında ' kulağa o kadar da kötü bir şey gelmiyor gerçekten

a few few weeks behind bars this is this is funny  there's another description for arthur ashe by the  

birkaç hafta parmaklıklar arkasında bu çok komik  bu arada Arthur Ashe için başka bir açıklama var bu arada

way it could be oh sorry what was the moment you  just put up what we were doing the cockney rhyming  

ah pardon bizim ne yaptığımızı ortaya koyduğun an neydi? cockney

slang the one that we just had up there before  oh the ash arthur ashe yes could be arthur ash  

kafiyeli   daha önce orada sahip olduğumuz argo oh the ash arthur ashe evet arthur ash

cash but it could be arthur ash hash like the  illegal drug but is it illegal i don't know  

nakit olabilir ama yasa dışı uyuşturucu gibi arthur ash hash olabilir ama yasa dışı mı bilmiyorum

anyway uh arthur ashe steve steve we've got to  stay on one subject what was it the subject what  

neyse uh arthur ashe steve steve we tek bir konu üzerinde kalmalıydım konu neydi o neydi

it was well no i was talking about why cockney  exists cockney just developed over time because  

iyi hayır ben neden var olduğundan bahsediyordum cockney

of people living in a certain area or community  but it wasn't really used to do something in  

belirli bir bölgede veya toplulukta yaşayan insanlar yüzünden zamanla gelişti ama gerçekten bir şey yapmak için kullanılmadı

secret it wasn't a secretive language however  the polari is another language that was created  

gizli olarak gizli bir dil değildi ancak polari,

for people who at that time were doing something  that was illegal it was being gay you see it was  

o zamanlar yasa dışı olan bir şey yapan insanlar için yaratılmış başka bir dildir, bu eşcinsel olmaktı.

illegal in this country and many places  around the world you went to prison you  

hapishaneye   yakın

had to share a cell with four or five men in  close proximity that was your punishment yeah  

dört veya beş erkekle aynı hücreyi  paylaşmak zorundaydınız bu sizin cezanızdı evet

they're really not you know do they realize you're  not actually curing or stopping anything there  

gerçekten bilmiyorlar biliyor musunuz orada  hiçbir şeyi iyileştirmediğinizin veya durdurmadığınızın farkındalar mı

you're probably just encouraging it that's  he's sharing a prison cell so pilat polari  

muhtemelen sadece onu teşvik ediyorsunuz o  o bir hapishane hücresini paylaşmak yani pilat polari

can you imagine me in prison i'd be  currency i would be passed around  

beni hapishanede hayal edebiliyor musunuz para birimi olurdum ortalıkta dolaşırdım

like maybe maybe 30 years ago thanks steve i  needed that right what's the next one mr duncan so  

belki 30 yıl önce gibi teşekkürler steve buna ihtiyacım vardı sıradaki ne bay duncan yani

polari is a secret language but but cockney isn't  so to actually correct you steve cockney wasn't a  

polari gizli bir dil ama kokney aslında seni düzeltmek için öyle değil steve cockney bir

secret i just posed that as a question yes duncan  and i answered it and well how do you know it's  

sır değildi bunu sadece bir soru olarak sordum evet duncan ve yanıtladım ve peki bunun doğru olduğunu nereden biliyorsun

right well because one of us is one of us knows  something about english because you've looked it  

çünkü birimiz birimiz ingilizce hakkında bir şeyler biliyor çünkü biz

up before we came on arthur ash is cash or hash  well i knew that anyway here's another one steve  

gelmeden önce baktın   arthur ash nakit veya esrar peki biliyordum ki burada başka bir steve   başka biri var, bu

another so you've got to be careful there  you i am we went to london and said oh  

yüzden dikkatli olmalısın sen ben londra'ya gittik ve oh   dedik

any uh arthur ashe i'm a bit short of where do i  get find some arthur ashe you might be arrested  

ah arthur ashe ben Arthur Ashe'i nereden bulacağım konusunda biraz eksiğim, tutuklanabilirsin

because the uh you know if you if you if you  change that to mean hash you might instead  

çünkü bilirsin eğer bunu esrar anlamına gelecek şekilde değiştirirsen,

of getting money somebody might say oh you know  there's some drug dealers down the road stand on  

para kazanmak yerine birisi ah, bilirsin birkaç uyuşturucu satıcısı var diyebilir yolun aşağısında

the corner there you'll get some you know yes get  some stuff you seem to know a lot about staying  

köşede dur orada, bildiğin bazı şeyleri alacaksın evet, Londra'da sokak köşelerinde kalmakla ilgili çok bildiğin bazı şeyler al işte

on street corners in london here we go there's  another one here's another one i made my fortune  

başlıyoruz bir tane daha var işte bir tane daha servet kazandım

steve wait i'm being so nice to steve today yes  and yet steve is just being awkward with me yes  

steve bekle ben bugün Steve'e çok iyi davranıyorum evet ve yine de Steve bana garip davranıyor evet

willie and that is how about bacon and eggs bacon  and eggs bacon and eggs making me feel hungry now  

willie ve pastırma ve yumurta pastırma ve yumurta pastırma ve yumurta beni şimdi acıktırıyor   bu yüzden

so think about rhyming slang so when we talk about  someone's bacon and eggs what are we talking about  

argo kafiye yapmayı düşünün yani birinin pastırmasından bahsederken ve yumurta neden bahsediyoruz   size

i will give you a clue it is part of the body  i feel hungry now you've mentioned bacon and  

vücudun bir parçası olduğuna dair bir ipucu vereceğim şimdi acıktım pastırma ve

eggs mr duncan because i haven't had any lunch  today i've sacrificed my lunch for this show

yumurtadan bahsettiniz bay duncan çünkü bugün hiç öğle yemeği yemedim bu gösteri için öğle yemeğimi feda ettim

um

um

all right yes people are talking about hash now  thank you shirin shirin yes well done you've got  

pekala evet insanlar şimdi esrardan bahsediyor teşekkürler şirin şirin evet aferin

it right shirin bacon and eggs when we say bacon  and eggs we are talking about your legs i've been  

doğru anladın şirin pastırma ve yumurta pastırma ve yumurta derken bacaklarından bahsediyoruz

on my bacon and eggs all day i was walking the  other day and i got home and my bacon and eggs  

tüm gün pastırma ve yumurta yedim ben geçen gün yürüyordum ve eve geldim ve pastırmam ve yumurtalarım

were were calling out in agony my legs were very  tired legs oh that's a nice pair of bacon and eggs

ızdırap içinde sesleniyorlardı bacaklarım çok yorgundu bacaklar oh bu güzel bir çift domuz pastırması ve yumurta

you might you might a cockney man might say to  a woman with a nice pair of pins or legs yes  

bir Londra erkeği güzel bir kadına söyleyebilirsin bir çift iğne veya bacak evet

crawl blah has a nice pair of bacon and eggs so  why do you say pins well because pins is another  

tarama filan güzel bir çift domuz pastırması ve yumurtaya sahip o zaman neden iğneler iyi diyorsunuz çünkü iğneler

word for legs it isn't it's cockney rhyming  slang well which is another word for legs yes but  

bacaklar için başka bir   kelimedir, bacaklar için başka bir kelime olan cockney kafiyeli  argo değil evet ama

you're on your pins it means you're on your legs  that's it but but what what does it derive from  

bacaklarınızın üzerinde olması, ayaklarınızın üzerinde olduğunuz anlamına gelir  bu kadar ama ama neden bu

don't know huh good i would just he's being  horrible to me today was somebody please  

bilmiyorum ha iyi, sadece bugün bana  korkunç davranıyorsa lütfen

block mr duncan can i just say i am being so  lovely to mr steve no you're not it is it is you  

engelleyin Bay Duncan öyle olduğumu söyleyebilir miyim bay steve için sevimli hayır siz değilsiniz   garip olan sizsiniz  uh

who's being awkward that'll be awkward at all  uh see ya try my best here's another one then

görüşürüz elimden gelenin en iyisini deneyin o zaman oh peki ya

oh what about a butcher's hook don't know no idea  i'm not interested mr duncan interesting what

kasap kancası bilmiyorum hiçbir fikrim ben değilim ilgilendim bay duncan ilginç

i've been so lovely today i i i promised  and i've kept my promise to be lovely to  

bugün ne kadar sevimliydim söz verdim ve sözümü tuttum

mr steve and i have butcher's hook so if we ask  someone maybe you have you have a butcher's hook  

bay steve'e ve benim kasap kancam var bu yüzden birisine sorarsak belki sizde var sizde kasap kancası var

or we can just say a butcher's can you have a  butcher's in my car can you have a butcher's  

veya sadece söyleyebiliriz bir kasap arabamda bir kasap olabilir mi bir kasap olabilir mi

yes at my next-door neighbour's cat  a sketchum has it nesta has it yes  

evet yan komşumun kedisinde bir sketchum'da var nesta'da var evet   bu nedenle

so sometimes we will shorten cockney rhyming  slang phrases so you don't have to say butcher's  

bazen kafiyeli argo cümleleri kısaltırız böylece kasap kancası demek zorunda kalmazsınız

hook you can just say butchers can you have a  butcher's at my car it's not working properly so  

sadece kasaplar diyebilirsin arabamda bir kasap var arabamda düzgün çalışmıyor yani

cockney rhyming slang is what we're doing today  and of course if you i think it probably makes  

kafiyeli argo bugün yaptığımız şey ve tabii ki bunun muhtemelen devam etmeni sağlayacağını düşünüyorsan

you go on do you want to answer that yes we got  the answer got the answer look a butcher's hook  

evet anladık diye cevap vermek ister misin cevap cevabı aldı bak bir kasap kancası

is look so you look at something you see something  you look at it as an action you have a butcher's

bak yani bir şeye bakıyorsun bir şey görüyorsun ona bir eylem olarak bakıyorsun bir kasap

doctor i got a weird spot meow can you have  a butcher's hmm uh i think as well maybe  

doktorun var bende garip bir nokta var miyav kasap olabilir misin hmm uh bence de belki

if a lot of people in the area all know about this  

Bölgedeki pek çok insan bunu biliyor

then you sort of feel part of a club don't you you  sort of feel like you belong to a group of people  

o zaman kendinizi bir kulübün parçası gibi hissediyorsunuz, değil mi kendinizi bir tür insana ait hissediyorsunuz

don't you think so mr duncan i think if you if  if you if everybody knows what these are what  

sizce de öyle değil mi Bay Duncan bence eğer eğer eğer herkes bunların ne

they mean then you're part of that group then  yes because you understand that language that  

anlama geldiğini biliyorsa o grubun bir parçasısınız demektir o zaman evet çünkü o dili anlıyorsunuz ki

those little codes community yes it's like a  community because it's uh it's you know and  

o küçük kodlar topluluğu evet bu bir topluluk gibi çünkü bu siz bilirsiniz ve

if you don't understand what they're talking  about then you will feel left out and thus  

ne anlamadıysanız hakkında konuşuyorsun  o zaman kendini dışlanmış hissedeceksin ve bu yüzden

uh maybe they want to leave you out maybe you know  you want you know maybe it's a bit of that as well  

uh belki seni dışarıda bırakmak istiyorlar belki biliyorsun  istiyorsun biliyorsun belki biraz ondan da olabilir

a bit of sense of belonging like an accent  isn't it it's like a sense of belonging to a  

aksan gibi biraz aidiyet duygusu  öyle değil mi Birleşik Krallık'ın

community or an area where you go to different  parts of the uk you will hear colloquial words  

farklı bölgelerine gittiğiniz bir topluluğa veya bölgeye ait olma duygusu, günlük konuşma dilindeki kelimeleri duyacaksınız

so words that are used only in that area so they  might even invent words a good one is not n-o-w-t  

yani sadece o bölgede kullanılan kelimeler, hatta kelimeler icat edebilirler, iyi bir kelime şimdi değil

so technically that is not a word but it is used  in the north of england to mean nothing nothing  

yani teknik olarak öyle değil bir kelime ama İngiltere'nin kuzeyinde hiçbir şey ifade etmek için kullanılıyor   bu

so you might say what's wrong with you not now  and that means nothing so that's often used in  

nedenle, neyiniz var şimdi değil diyebilirsiniz ve bu hiçbir şey ifade etmez, dolayısıyla     İngiltere'nin kuzeyinde sıklıkla kullanılır,

the north of england it's a northern expression so  you might find certain words are used in a certain  

bu bir kuzey ifadesidir, bu nedenle belirli kelimelerin kullanıldığını görebilirsiniz ülkenin belirli bir

part of the country that isn't used anywhere else  and vice versa can we use butcher's hook as a verb

bölgesinde başka hiçbir yerde kullanılmayan ve tam tersi kasap kancasını fiil olarak kullanabilir miyiz

well you are you see you are you are using  it as as whatever you want it to mean  

peki sen görüyorsun sen  onu ne anlama gelmesini istiyorsan o şekilde kullanıyorsun

so it depends on how it's being used in the  sentence itself how you are actually phrasing it  

yani nasıl olduğuna bağlı cümlenin kendisinde kullanıldığında, onu gerçekte nasıl ifade ettiğiniz   ona

give it a butcher's look give it a butcher's hook  

bir kasap gibi görünün bir kasap kancası verin   bir

is to give it a look you look at something have a  butcher's that one you would normally just shorten  

şeye bakmaktır bir kasabın var ki normalde sadece kısaltırsınız

it to butchers wouldn't you yes you just sort  of a cars there's something wrong with a car you  

onu kasaplar için kısaltırsınız değil mi evet sen bir tür araba arabada bir sorun var senin

have a butcher's name have a butcher's mate have  have a look here's another one steve moving on

bir kasabın adın var bir kasap arkadaşın var  bak işte bir tane daha steve devam ediyor bir düzine

what about a baker's dozen a baker's dozen

fırıncıya ne dersin

so we are talking about family your  family in your family think of your family  

yani aileden bahsediyoruz senin  ailen ailende ailenizi düşünün

in your family you might refer to a baker's  dozen by the way the the the term bakers doesn't  

ailenizde bir fırıncı düzinesine atıfta bulunabilirsiniz, bu arada fırıncılar terimi

it can also mean 13 as well in normal english  so in normal english baker's dozen means 13 so  

normal İngilizcede 13 anlamına da gelebilir bu nedenle normal İngilizcede fırıncı düzinesi 13 anlamına gelir, yani

it's one more than 12. and it's it's what happens  when you go to a shop and you have 13 items maybe  

12'den bir fazladır. ve bu bir dükkana gittiğinizde ve 13 ürününüz olduğunda olan şey belki

you buy 13 cakes or 13 buns and we call that a  baker's dozen but in this particular situation  

13 kek veya 13 çörek alırsınız ve biz buna bir düzine fırın deriz, ancak bu özel durumda

it is being used as cockney rhyming slang  baker's dozen oh we've got oh nestor says frozen  

bu, horoz kafiyeli argo  fırıncı düzinesi olarak kullanılmaktadır. var oh Nestor frozen diyor

a sketchum oh yes well done ah but you see nest  has sort of had a good guess because it rhymes  

bir kroki oh evet aferin ah ama görüyorsun Nest iyi bir tahminde bulundu çünkü kafiyeli

it rhymes with it so baker's dozen frozen  sort of rhymes so yes that's a good guess

onunla kafiyeli yani fırıncının bir düzine donmuş çeşit kafiyesi yani evet bu iyi bir tahmin

but yeah a baker's dozen a lot of people asking  can we do a liver one a similar one to this but  

ama evet bir düzine fırıncı çok soran kişi buna benzer bir karaciğer yapabilir miyiz ama

with the liverpool accent well or maybe but  there isn't that's an accent so that's that's  

liverpool aksanı ile iyi veya belki ama  bu bir aksan yok yani orası   kafa

where there is confusion well that's what i'm  saying is yeah there isn't there isn't a dialect  

karışıklığının olduğu yer orası evet yok demek istediğim bu lehçe yok

in liverpool there's an accent but there  there isn't uh there aren't words and ways  

liverpool'da bir aksan var ama yok  ah, kelimeler ve iletişim yolları yok,

of communicating in what we call the scouse  well maybe maybe there is well yes well  

scouse dediğimiz şeyde belki belki vardır eh evet eh

maybe we could look into it mr duncan yes there  might be but it's not it's not so general as  

belki buna bakabiliriz Bay Duncan evet olabilir ama bu kafiyeli

cockney rhyming slang so there isn't there  isn't liverpool rhyming slang it's new earth's  

cockney argosu kadar genel değil yani orada değil liverpool kafiyeli argo bugün yeni dünyanın

birthday today okay happy birthday okay good  cockney rhyming slang so it does tell me if  

doğum günü tamam doğum günün kutlu olsun tamam iyi kokney kafiyeli argo bu yüzden

you pronounce it in a certain way because baker's  dozen dozen frozen baker's dozen is is your cousin  

onu bir şekilde telaffuz edip etmediğinizi bana söylüyor kesinlikle çünkü fırıncı düzinesi donmuş fırıncı düzinesi senin kuzenindir   fırıncı düzinesi senin

baker's dozen is your cousin which  of course is your brother or sister's  

kuzenindir ki bu tabii ki kardeşinizin veya kız kardeşinizin

children your cousin a distant cousin or maybe  a person who is related to you not directly  

çocuklarıdır kuzeniniz uzak bir kuzeniz veya belki sizinle doğrudan akraba olan bir kişidir

not directly so maybe your mother or  father's brothers or sisters their  

doğrudan değil yani belki anneniz veya babanın erkek veya kız kardeşleri onların

children will be your cousins a baker's  dozen is your cousin i like that one

çocukları kuzenleriniz olacak bir düzine fırıncı kuzeniniz bu

interesting oh by the way i'm back on wednesday  for those wondering so when we finish today  

ilginç olanı beğendim bu arada merak edenler için çarşamba günü dönüyorum bugün bitirdiğimizde

don't worry i am back on wednesday  i've also been filming a new  

merak etmeyin çarşamba günü dönüyorum ben' ayrıca yeni bir

lesson a new video he's been out and about  i was out walking around stretching my what

ders yeni bir video çekiyordum o dışarıdaydı ve hakkında etrafta dolaşıyordum az önce

your pins

the one i just mentioned well go on no no i can't  remember mr oh my goodness it was earlier two  

bahsettiğim pinlerimi esnetiyordum peki devam edin hayır hatırlayamıyorum bay aman tanrım daha önceydi iki

minutes ago see he's always trying to show me  up make me look an idiot that's what you like  

dakika önceydi bak o her zaman beni göstermeye çalışıyor beni aptal gibi göstermeye çalışıyor bunu yapmayı seviyorsun

to do i just thought you would help to remind  everyone well anyway instead of asking me and  

sadece bana sormak yerine yine de herkese iyi hatırlatmaya yardımcı olacağını düşündüm ve

then i don't know it and i look an idiot here's  another one we've still got 15 to do oh my god

sonra bilmiyorum ve aptal gibi görünüyorum işte bir tane daha daha yapacak 15 tane var aman tanrım

thanks steve i'm glad you're enjoying this  here's another one oh bangers and mash  

teşekkürler steve bundan zevk aldığına sevindim işte bir tane daha oh sosis ve püre

you might you might say  that we've already actually  

diyebilirsiniz

done this one already is it back to a  certain drug again mr duncan no it isn't

bunu zaten   yaptık yine uyuşturucu bay duncan hayır bu

something you have in your  pocket something you have  

cebinizde olan bir şey değil sahip olduğunuz bir şey

but sometimes you don't have it you don't have  enough of it is that similar to one we had before  

ama bazen sizde yoksa sizde yeterince yok daha önce sahip olduğumuza benziyor

yes bangers and mash i will give you the answer to  this one very quickly because this is a quick one  

evet sosis ve püre vereceğim bunun yanıtı  çok hızlı çünkü bu hızlı bir yanıt

it is once again cash your bank bangers  and mash cash and of course bangers it  

bir kez daha cash your bank bangers ve mash cash ve tabii ki bangers

is a slang term for sausages so sausages can be  described as bangers and mash is mashed potatoes  

sosisler için argo bir terimdir, bu nedenle sosisler sosis olarak tanımlanabilir ve püre patates püresidir

bangers and mash cash lecturing money  oh dear snoo earth guess who it is

sosisler ve püre nakit ders verme parası ah sevgili snoo dünya bil bakalım kim bu

it's our pit yeah well you i've fallen for  it again falling for it again and you were  

bizim çukurumuz

accusing me of making you look foolish well  that's just not quite the same except it is  

it's exactly see it's been the trouble is it's  been a long time since uh our pits tried to do  

Bakın sorun şu ki çukurlarımız bunu yapmayalı uzun zaman oldu bu yüzden

this so of course i've been lulled into a false  sense of security uh but of course if you leave it  

tabii ki yanlış bir güvenlik duygusuna kapıldım ama tabii ki

for weeks and weeks i'll forget about it and then  suddenly in it goes and uh yes i've fallen for it

haftalarca ve haftalarca bırakırsanız unuturum o ve sonra aniden içeri giriyor ve uh evet aşık oldum

here's another one here's an interesting  one now this is used in general english

işte bir tane daha işte ilginç bir tanesi şimdi bu genel olarak ingilizcede

your barnet fair barnet fair yes the barn it  fell what could that rhyme with well first  

sizin barnet fuarınız barnet fuarı evet düştüğü ahır bu ne ile kafiyeli olabilir ki

of all barnet fair is a place that has a fair  where people will gather and have a lovely time  

her şeyden önce barnet panayır, insanların bir araya gelip hoşça vakit geçireceği bir panayırı olan bir yerdir   bu

so barnet fair is cockney rhyming slang for  something maybe women will always be conscious  

nedenle barnet fuarı, bir şey için kafiyeli argodur belki kadınlar her zaman bilinçli olacaktır

yes a sketching of their that is correct born  it fair born it fair and we can shorten this to  

evet onların bir taslağı doğru doğar  adil doğar ve kısaltabiliriz bu

barnet so you can say barnet instead of  barnet fair and it means the same thing  

barnet'e yani barnet fuarı yerine barnet diyebilirsiniz ve bu aynı anlama gelir

atlanta yes we've got we've got it nesta's got it  shirin's got it yes your barnet fair is your hair  

atlanta evet bizde anladık nesta anladı şirinin anladı evet barnet fuarınız saçınız

but we often shorten this and it is used in  general english so your barnet is your hair  

ama biz genellikle bunu kısaltırız ve o genel ingilizcede kullanılır yani barnetiniz saçınızdır   bu

so oh your your barnet looks great  today i like your barnet your  

yüzden oh barnetiniz harika görünüyor bugün barnetinizi beğendim

hair is your barnet because it relates to  cockney rhyming slang barnet fair hair i like it

saçınız sizin barnetinizdir çünkü kokney kafiyeli argo barnet sarı saçla ilgilidir hoşuma gitti bir

we'll have another one steve we only  have 15 minutes left well well well oh

tane daha olacak steve bizde sadece 15 dakika kaldı pekala pekala oh

no shireen's falling for it as well it's not  anybody's birthday that we know of today yes

hayır shireen buna kanmıyor ayrıca bugün bildiğimiz kimsenin doğum günü değil evet yani

so beatrice is asking do you normally use cockney  well no it's only if you're you are a cockney  

beatrice soruyor normalde cockney kullanıyor musunuz  peki hayır sadece sizseniz cockneysiniz

or if you're from london but uh it is possible  sometimes to use cockney rhyming slang normally  

veya Londra'dan ama uh bazen kafiyeli argoyu normal olarak

in in a humorous way so you might hear people  generally do it as well and another one a good one  

esprili bir şekilde kullanmak mümkündür, böylece insanların genellikle bunu yaptığını duyabilirsiniz ve bir başkası iyi bir tanesidir

you might say you might ask a person if they  are going out tonight and they might say no i  

bir kişiye bu gece dışarı çıkıp çıkmadıklarını sorabilirsiniz ve hayır diyebilirler ben   bu gece todd'um

i'm on my todd tonight i'm on my todd i am by  myself so where does that come from mr duncan

is that cockney isn't that cool it is not  cockney okay but that's just a good use of  

colloquialism you see that you might use anyway  so we do use beatrice we will use some of them  

günlük konuşma dilini zaten kullanabileceğinizi görüyorsunuz  bu yüzden biz beatrice kullanıyoruz bazılarını kullanacağız   bunlardan bazılarını

some of these you would use uh  ava butchers that's a common one  

kullanacaksınız uh ava kasaplar bu yaygın bir dil

people do say that probably all over the  country not that much but uh some people will  

insanlar muhtemelen ülkenin her yerinde o kadar değil ama bazı insanlar kullanacağız

we'll tell you if it's one that people  commonly use here's another one boat race  

insanların  yaygın olarak kullandıkları bir yarışsa size söyleyeceğim burada başka bir tekne yarışı

the boat race a boat race of course the boat  race is something that is held every year where  

tekne yarışı bir tekne yarışı elbette tekne yarışı her yıl düzenlenen bir şeydir

two universities set out to beat each other at  rowing the boat race but it can also be cockney  

iki üniversite tekne yarışında kürek çekme konusunda birbirini yenmek için yola çıkar ama cockney de olabilir   kafiyeli

rhyming slang a person's boat face a boat race i  just gave the answer oh mr duncan right boat race  

argo bir kişinin teknesi bir tekne yarışıyla yüzleşiyor ben az önce cevabı verdim oh bay duncan doğru tekne yarışı

oh nestor's got it anyway nestor has got it yes  alexandra yes so it's not common to use these  

oh Nestor anladı zaten Nestor anladı evet alexandra evet bu yüzden bunları   günlük konuşmada kullanmak yaygın değil,

in everyday conversation you might do but uh mr  duncan's just doing this in case you do hear them  

yapabilirsin ama uh bay duncan bunu sadece belki duyarsınız diye yapıyor

yeah you might hear them on television programmes  you might hear that particularly you would  

evet onları televizyon programlarında duyabilirsiniz özellikle duyabilirsiniz   belki de artık londra'da çok fazla

you might he i don't know really if they even use  them very much in london anymore i presume they do  

kullanıp kullanmadıklarını gerçekten bilmiyorum artık kullandıklarını farz ediyorum

but um yes that's it you've got it face yes  so because it rhymes the boat race is your  

ama um evet bu kadar yüzünüz var evet bu yüzden tekne yarışı sizin

face yes the boat race is a person's face just to  make sure face your boat race is your face cockney  

yüzünüzdür kafiyeli olduğu için evet tekne yarışı bir kişinin yüzüdür sadece emin olmak için tekne yarışı sizin yüzünüz kokney   kafiyeli argodur

rhyming slang but you can use it humorously as  well cockney rhyming slang can be used humorously  

ama bunu esprili bir şekilde kullanabilirsiniz kafiyeli argo da esprili bir şekilde kullanılabilir

as well in a humorous way it's also a good way of  remembering words as well so i i found in the past  

aynı zamanda esprili bir şekilde kelimeleri hatırlamanın da iyi bir yoludur, bu yüzden geçmişte buldum

and this is one of the things i used to do when  i was teaching english in person with a person in  

ve bu, benimle yüz yüze İngilizce öğretirken yaptığım şeylerden biriydi önümde bir kişi

front of me one to one sometimes i would use other  words that would rhyme with that word to to help  

bire bir bazen insanların hatırlamasına yardımcı olmak için o kelimeyle kafiyeli başka kelimeler kullanırdım,

people remember especially if you are trying to  remember a list of words if you want to remember  

özellikle bir kelime listesini hatırlamaya çalışıyorsanız, hatırlamak istiyorsanız

maybe five or ten words sometimes using other  words associated or connected with those words  

belki beş veya on kelime bazen başka kelimeler kullanırım bu kelimelerle ilişkili veya bağlantılı kelimeler

can actually help you to remember especially if  you use it in a form of a sentence so that is a  

özellikle onu bir cümle şeklinde kullanırsanız hatırlamanıza gerçekten yardımcı olabilir, bu nedenle bu

good way of remembering words palmyra makes a  comment about people who identify as cockneys  

kelimeleri hatırlamanın iyi bir yoludur

uh that in the 19th century they lived near  london and then they moved to the capital  

londra yakınlarında yaşadılar ve sonra başkente taşındılar

so that could well be true there might have been  a group of people that call themselves cockneys  

yani bu doğru olabilir kendilerine  cockney diyen   bir grup insan olabilirdi

and they moved to we don't know but that if  you've read that then that's probably true  

ve taşındılar bilmiyoruz ama bunu  okuduysanız o zaman bu muhtemelen doğrudur

well the first time it was ever mentioned was  in chaucer's country tales so canterbury tales  

pekala bundan ilk kez chaucer's taşra masallarında bahsedilmişti, yani canterbury masallarında

i'm sure you've heard of it and in that cockney  is used for the first time so it's around well  

eminim duymuşsunuzdur ve ilk kez o cockney'de kullanılmaktadır, bu yüzden ortalıkta

we are talking probably 150 years ago i think  it's more than that mr duncan where it originated  

muhtemelen 150 yıl öncesinden bahsediyoruz bence daha fazla bundan daha fazla mr duncan nereden kaynaklandığı   nereden

where it originated yes yes so uh yeah before  people started using cockney as a general word

kaynaklandığı evet evet yani uh evet insanlar genel bir kelime olarak Cockney'i kullanmaya başlamadan önce tamam oh

okay oh i see yes yes that's it yes so not  originally in london but outside london and then  

anlıyorum evet evet bu evet bu yüzden aslen londra'da ama londra dışında ve sonra

moved to london i like that yes very nice here's  another one mr steve oh what about this now this  

londra'ya taşındı bunu beğendim evet çok güzel işte bir tane daha bay steve oh buna ne demeli şimdi bu

is one that's used in normal english in general  english you might tell a person to get down to  

genel olarak normal ingilizcede kullanılan bir ingilizce  bir kişiye

breast tax it is time to get down to breast tax  so this is actually used in general english maybe  

göğüs vergisine inmesini söyleyebilirsiniz göğüs vergisine inmenin zamanı geldi yani bu aslında genel olarak kullanılıyor ingilizce belki

you have an important meeting and lots of things  to discuss you have to discuss the brass tacks

önemli bir toplantınız var ve konuşacak çok şey  önemli konuları tartışmanız gerekiyor

this is cockney rhyming slang  sketching's got it again  

bu kafiyeli argo eskiz eskiz yine oldu

i'm just wondering esketrum are you a cockney are  you living in east london high window eye window

sadece merak ediyorum esketrum siz bir cockney misiniz doğu londra'da mı yaşıyorsunuz yüksek pencereli pencere

it's the plane going over there we've got  the answer to this one mr duncan yes the

o oraya giden uçak bunun cevabını aldık Bay Duncan evet

facts yes if you were talking about the truth  the actuality the facts are the things that  

gerçekler evet gerçeklerden bahsediyor olsaydınız gerçekler gerçekler

are true or real the facts yes our sketch and it's  his favourite their favourite accents oh i see  

gerçek olan şeylerdir gerçekler evet bizim taslağımız ve bu onun favorisi onların favorisi aksanlar oh anlıyorum   pekala bu güzel

all right that's good good to know

svetlana's got it as well  i suppose now is the time  

svetlana'nın da anladığını bilmek güzel  sanırım şimdi

to uh to drop in that we're not  doing the sentence game today no  

uğramanın zamanı  uh bugün cümle oyununu yapmıyoruz hayır

so uh if you're waiting for this certain  people unfortunately today mr duncan's  

yani uh, eğer bu belirli kişiyi bekliyorsanız ne yazık ki bugün bay duncan

decided to give it a rest well we're giving it  a rest next week maybe maybe i'll see how i feel  

ara vermeye karar verdi, biz de haftaya dinleniyoruz  belki nasıl hissettiğime bakarım

i i do get complaints you see about certain  things maybe today i will get complaints about  

bazı  şeyler hakkında şikayetler alıyorum belki bugün

not having the sentence game but quite often i  get complaints about having the sentence game  

cümle oyununu oynamamayla ilgili şikayetler alacağım ama sık sık cümle oyunu oynamakla ilgili şikayetler alıyorum

maybe today steve people will say why did you  talk about cockney rhyming slang well it's an  

belki bugün steve insanlar neden kafiyeli argo hakkında konuştuğunu söylerler, bu

interesting part of english and it might be  something you've never actually come across before  

ingilizcenin ilginç bir parçasıdır ve daha önce hiç karşılaşmadığınız bir şey olabilir

but i will be back on wednesday with a completely  different subject oh very nice here's another one

ama ben geri döneceğim çarşamba tamamen farklı bir konuyla oh çok güzel işte bir tane daha

oh i like this one steve brown bread oh  dear a person who is brown bread oh oh  

oh bunu beğendim steve brown bread oh canım esmer ekmek olan bir kişi oh oh

dear that sounds uh that could be a bit uh with  a downer mr duncan yes brown bread not so good  

canım kulağa uh bu biraz moral bozucu olabilir uh moral bozucu bay duncan evet esmer ekmek öyle değil iyi

nestor says head well it rhymes so that's a  good suggestion tarmek also says head shirin  

nesor kafa diyor kafiyeli yani bu iyi bir öneri tarmek de baş şirin diyor

oh well done shirin well done yes if you are brown  bread you are dead oh dear me oh dear me oh yeah

aferin şirin aferin evet esmer ekmek isen öldün oh canım ben oh canım ben oh evet

brown bread he's been ill for  a few weeks yes brown bread  

esmer ekmek birkaç haftadır hasta evet esmer ekmek

yes it might appear a little insensitive but you  might hear people say it again in a humorous way  

evet biraz duyarsız görünebilir ama insanlar bunu yine esprili bir şekilde duyabilirsiniz

he's not coming tonight why  his brown bread it's dead

bu gece gelmiyor neden kahverengi ekmeği

in a way if you were to say that  that because if you just say  

bir bakıma öldü, öyle dersen çünkü sadece dersen

they're dead that's a bit blunt but if you  say oh yeah he's been ill for a few weeks  

öldüler bu biraz küstahça ama ah evet birkaç haftadır hastaydı derseniz o

he's uh he's not gonna come out of  it unfortunately he's brown bread

uh o bundan kurtulamayacak ne yazık ki o esmer ekmek

uh then you know that would uh sort of almost  lessen the blow maybe uh of saying that

uh o zaman bu

giovanni makes a very interesting point hello  guys how are you i hope you are well today's  

giovanni'nin yaptığının darbeyi neredeyse  hafifleteceğini bilirsiniz çok ilginç bir nokta merhaba arkadaşlar nasılsınız umarım iyisinizdir bugünün

topic is quite strange to me because i know it but  i don't use it all this shows is how languages are  

konusu benim için oldukça garip çünkü biliyorum ama kullanmıyorum tüm bunlar dillerin

strictly related to human life yes well that that  is one of the most amazing things about language  

kesinlikle insan yaşamıyla ne kadar ilgili olduğunu gösteriyor evet pekala bu bir tanesi dille ilgili en şaşırtıcı şeylerden biri hayvanlar

animals when you look around the animal kingdom  you will find that animals all have their own ways  

alemine baktığınızda, hayvanların hepsinin insanlarla iletişim kurmak için kendi yöntemleri olduğunu göreceksiniz,

of communicating human beings are the same not  only from a person's experience but also where  

yalnızca bir kişinin deneyimine göre değil, aynı zamanda nerede

they live their location so we are talking about  languages we are talking about different languages  

yaşadıklarına göre de konuşuyoruz. farklı dillerden bahsediyoruz

so even within one language you  can have lots of subsections  

yani bir dil içinde bile pek çok alt bölüme sahip olabilirsiniz

so small areas where that particular  language is used in a different way or  

bu belirli dilin farklı bir şekilde kullanıldığı veya

spoken differently so it can happen so cockney  rhyming slang is one of those interesting things  

farklı şekilde konuşulduğu küçük alanlar olabilir, bu nedenle kokney kafiyeli argo o ilginç şeylerden biridir

here's another one we'll have a couple of  more because it's nearly time to go oh yes  

işte başka bir şey bir tane daha  alacağız çünkü neredeyse gitme zamanı geldi oh evet

well i'm getting hungry mr duncan yes uh are we  going have you showed a video of me jam making  

acıkmaya başladım bay duncan evet uh  daha önce reçel yaptığım bir video gösterecek misiniz   daha

earlier i no okay i'm ready to that tom is no  not today i am ready for a nice cup of rosie lee  

önce ben hayır tamam o tom'a hazırım hayır  bugün güzel bir fincan rosie lee için hazırım

is that cockney rhyming it is rosie lee is  tea a nice cup of rosy lee a nice cup of tea  

bu cockney kafiyeli mi rosie lee çaydır güzel bir fincan rosy lee güzel bir fincan çay

it's just a bit of i yeah we don't know really  why these were developed but it's a bit of i  

bu sadece biraz i evet gerçekten bilmiyoruz neden bunlar geliştirildi ama biraz

suppose it's just a bit of light-heartedness as  well maybe it's sort of not a joke but sort of  

zannedersem sadece biraz kaygısızlık da olabilir belki bir tür şaka değil ama bir tür

light-hearted banter the way people talk to  each other maybe that's that's why it's done  

kaygısız şakalaşma insanların birbirleriyle konuşma şekli belki de bu yüzden bitti

as well uh so what's the next one mr duncan oh we  have canada calling canada canada is calling us  

sırada ne var bay duncan oh kanada kanada'yı arıyor kanada bizi çağırıyor

hello canada hello to casper casper to your  says hello from canada very nice to see you  

merhaba kanada casper'a merhaba casper sizin  kanada'dan merhaba diyor sizi burada görmek çok güzel

here so uh what is going on today what's it  all a boot today i wonder here's another one  

yani uh bugün neler oluyor bugün neler var bugün bir açılış merak ediyorum başka bir

oh i like this one steve this is something we do  quite often choose the fat to the fat if you chew  

oh bunu seviyorum steve bu bizim yaptığımız bir şey sık sık yağı çiğnerseniz   yağı yağa seçersiniz   ne

the fat what are you doing and this once again  is an expression that is often used in english  

yapıyorsunuz ve bu bir kez daha İngilizce'de de sıklıkla kullanılan bir ifade   bu

as well so we use this in english as as a general  term as well so not only in cockney rhyming slang  

yüzden bunu kullanıyoruz İngilizce de genel bir terim olarak yani sadece cockney kafiyeli argoda değil

but also in everyday english you might chew the  fact with your neighbour you might chew the fat  

günlük İngilizcede de komşunuzla çiğneyebilirsiniz  arkadaşlarınızla yağı çiğneyebilirsiniz

with your friends what are you doing i wonder  is it cat says ceban chew the fat okay it  

arkadaşlarınızla ne yapıyorsunuz merak ediyorum kedi ceban çiğniyor mu diyor? tamam

rhymes it rhymes but it is not used in cockney  rhyming slang i'm going to drown my chew the fat

kafiyeli kafiyeli ama cockney kafiyeli argoda kullanılmıyor ben boğacağım yağ çiğneyeceğim az önce

i just realized i'm not a cat  i just realized what you said  

kedi olmadığımı fark ettim ne dediğinin farkına vardım o

then ah so uh nestor and tomek  have suggested is it chat and vitas

zaman ah, uh nestor ve tomek önerdiler öyle mi sohbet ve vitas

shirin says talk informally yes  chat yes yes you are chewing the fat  

şirin gayri resmi olarak konuş diyor evet  sohbet evet evet yağ çiğniyorsun

and yes this is cockney rhyming slang that's where  it actually comes from you chat yes you chew the  

ve evet bu

fact you have a chat you talk not quite arguing  alexander not quite arguing but you know there  

kafiyeli argo aslında  sohbetten geliyor biliyorsun

might be a debate going on if you chew the fat  chat yeah it just means you're chatting really  

kalın sohbeti çiğnersen devam eden bir tartışma olabilir evet bu sadece gerçekten   derin  konulara girmeden sohbet ettiğin anlamına gelir

not getting into any deep  subjects and a couple of more

ve birkaç tane daha var

there it is again we have

yine elimizde

oh china plate china plate yes and this is  actually used quite often in normal english  

oh porselen tabak çini tabağı evet ve bu aslında normal İngilizcede oldukça sık kullanılır

you might hear people say my old china ah  you see that's where it comes from china  

insanların benim eski çinim dediğini duyabilirsiniz ah  işte bunun porselen tabaktan geldiğini görürsünüz

plate how are you meow china so if you refer  to someone as your china or your old china  

nasılsınız çini miyavlıyorsunuz yani birine sizin çininiz veya eski çininiz diye hitap ederseniz

china plate used in cockney rhyming slang  is where it comes from but what does it mean  

porselen tabak kafiyeli cockney argosunda kullanılır nereden geliyor ama ne anlama geliyor

vitas has suggested late it is not as fetlana has  says mate oh svetlana very good yes if you meet  

vitas geç önerdi fetlana'nın dediği gibi değil dostum ah svetlana çok iyi evet tanışırsan

a person who you are familiar with or a  person who you've known for many years you  

aşina olduğun veya uzun yıllardır tanıdığın biriyle tanışabilirsin

might describe them as your china plate they are  a good friend they are your mate they are your  

onları porselen tabağın olarak tanımla onlar iyi bir arkadaş onlar senin eşin onlar senin

mate so your best friend your friend someone  you know someone you see quite often someone  

eşin yani en iyi arkadaşın arkadaşın biri tanıdığın biri sık sık gördüğün biri

you are very familiar with is your mate your  china plate how are you the old china plate yes  

çok aşina olduğun biri arkadaşın porselen tabağın nasılsın eski porselen tabak evet   bu

so quite often we will shorten that to just  china and when we say mate we mean friend  

yüzden sıklıkla bunu sadece çin olarak kısaltırız ve mat dediğimizde

buddy not sexual partner no it is  used as a noun and not not a verb yes  

cinsel partner değil arkadaş   ahbap anlamına gelir hayır fiil olarak değil isim olarak kullanılır evet

very different things altogether and i think  we'll have one more and then we will go let's see  

tamamen farklı şeyler ve bence  bir tane olacak daha sonra gidip

let's find a let's find an interesting one just  think giovanni says i'm hopeless on this subject  

bakalım   bir bulalım ilginç bir tane bulalım sadece giovanni'nin bu konuda umutsuz olduğumu söylediğini düşün

just think of a word that rhymes with the last  one the last word in the sentence here's a good  

son  ile kafiyeli bir kelime düşün cümledeki son kelime işte buna iyi bir

example of that dog and bone dog and bone so what  rhymes with bone so quite obviously the last word  

örnek köpek ve kemik köpek ve kemik kemikle kafiyeli olan şey çok açık bir şekilde son kelime   Bay

isn't it mr duncan so quite often yes it's it's  the last word that is the the rhyming word so if  

Duncan çok sık değil mi evet kafiyeli kelime son kelimedir yani

you are talking to someone on the dog and bone so  vitas yes it could be stone stone rhymes with bone  

biriyle köpek ve kemik hakkında konuşuyorsanız so vitas evet taş olabilir kemikle kafiyeli

victoria victoria says oh very interesting  yes you see and joan and shirin  

victoria victoria diyor ki oh çok ilginç  evet görüyorsunuz ve joan ve shirin

yes if you talk to someone on the old dog and  bone you talk to someone on the phone you talk  

evet biriyle yaşlı köpek ve kemik hakkında konuşursanız birisiyle telefonda konuşursunuz

to them on the telephone you chat on the phone  yeah well done a lot of people got that one uh

onlarla telefonda konuşursunuz telefonda sohbet ediyorsunuz evet aferin birçok insan bunu aldı uh

atomic suggested it was grown as well  

atom onun da büyüdüğünü öne

why he's suggesting that i think a lot  of people might be groaning because

sürdü   neden saskatchewan bugün durgun göründüğümü söylediği için birçok insanın inliyor olabileceğini öne sürüyor

saskatchewan says i look stagnant today  trust me that's normal not pregnant i hope  

güven bana bu normal, hamile değil ben umarım

no stagnant stagnant so you wouldn't uh so yeah  thank you that that thank you for saying that  

durgun durgun o yüzden yapmazsın uh çok evet  bunu söylediğin için teşekkür ederim   yani

so you're what you mean is i'm not as lively  as normal yes you probably i wouldn't i think  

demek istediğin şu ki ben normal kadar canlı  değilim evet sen muhtemelen

i think something that's still or not moving  or something that isn't changing very much but  

düşünmezdim   sanırım öyle bir şey hala veya hareket etmiyor ya da pek değişmeyen bir şey ama

you still you don't normally describe people as  stagnant um it's a very good word to use i'm very  

hala insanları  durgun olarak tanımlamazsınız um bu kullanmak için çok güzel bir kelime,

very impressed that you've used that word but you  normally use that you don't use that normally to  

bu kelimeyi kullandığınız için çok  çok etkilendim ama normalde kullanıyorsunuz bunu normalde

describe people's behaviour as being sort of still  and not moving you in a pond could be stagnant  

insanların davranışlarını bir nevi hareketsiz olarak tanımlamak için kullanmazsınız ve sizi bir gölette hareket ettirmemek durgun olabilir

yes you know a body of water stagnant smelling  yes but not normally people but i i get your point  

evet durgun kokulu bir su kütlesini bilirsiniz  evet ama normalde insanlar değil ama ne demek istediğinizi anlıyorum   ne demek istediğinizi anlıyorum

i get your point um to stagnate is to become still  although victoria says that she likes me like this

um durgunlaşmak hareketsiz kalmaktır her ne kadar victoria benden bu şekilde hoşlandığını söylese de

maybe you see you can't please everyone if i'm  too lit if i'm too lively uh people like it but  

belki de görüyorsundur eğer ben çok zekiysem herkesi memnun edemezsin çok canlıysam uh insanlar bundan hoşlanır ama

some people don't if i'm stagnant then normally  stagnant things smell as well by the way yeah  

bazı insanlar sevmez eğer ben' Durgunum o zaman normalde durgun şeyler de kokar bu arada evet

if you've got a stagnant pool it means the  water's been standing there a long time and it  

durgun bir havuzunuz varsa bu suyun uzun süredir orada durduğu ve e koktuğu anlamına gelir

smells yeah so are you actually saying that i'm  smelling do i smell a sketchum maybe i do get a  

evet yani gerçekten kokladığımı mı söylüyorsunuz? belki bir

whiff off me mr duncan okay hello adi addy yes  apparently the last time yes i remember now adi  

koku alırım bay duncan tamam merhaba adi addy evet görünüşe göre en son evet şimdi hatırlıyorum adi   adi geçen

adi mentioned mr duncan last time you said that  you were curious about my online class it is  

sefer bay duncan'dan bahsettiniz çevrimiçi dersimi merak ettiğinizi söylediniz, bu

connected to programming and coding with computers  and i'm being taught by a white hat hacker

bilgisayarlarla programlama ve kodlamaya bağlıdır ve bana beyaz şapkalı bir bilgisayar korsanı tarafından eğitim veriliyor

ah right is this cockney rhyming slang no oh no it  sounds like it could be white hat hacker yes well  

ah doğru bu kokney kafiyeli argo hayır oh hayır kulağa beyaz şapkalı bilgisayar korsanı olabilir gibi geliyor

i think that is actually what they are what they  do they they are probably a person who knows and  

ve

understands computers so well that they can break  in to other people's servers and computer systems  

bilgisayarları o kadar iyi anlıyor ki, diğer kişilerin sunucularına ve bilgisayar sistemlerine girebiliyorlar

like what's been happening in russia because  the russian elections are taking place at the  

rusya'da olduğu gibi  çünkü şu anda rusya seçimleri  yapılıyor

moment and already there have been some problems  apparently some some other countries i'm not going  

ve şimdiden bazı sorunlar oluştu görünüşe göre bazı diğer bazı ülkeler gitmeyeceğim

to say where but some other countries have been  trying to hack into the russian voting system  

diğer bazı ülkelerin nerede olduğunu söylemek için rus oylama sistemine girmeye çalışıyorlar

they all the countries do it to each other  don't they they do uh good grief tom extend 14

bunu tüm ülkeler birbirlerine yapıyorlar  uh ah ah tom

567 steps today that's a lot that is a  lot of steps that was hours and hours of  

bugün 14.567 adım uzatıyorlar mı bu çok fazla bu çok fazla adım bu saatler süren

steps when are you taking lots of little  steps well when i was out the other day  

adımlardı ne zaman sen bir sürü küçük adım atıyorsun geçen gün

filming i did ten and a half thousand steps one  of the reasons was because i i became lost as  

çekimdeyken on buçuk bin adım attım sebeplerden biri de kaybolmuş olmamdı

well i got lost i ended up in the middle of a  big field and i i couldn't work out where i was  

yani kaybolmuştum sonunda büyük bir tarlanın ortasındaydım ve nerede olduğumu çözemedim

but i i eventually found my way back home  

ama sonunda eve dönüş yolunu buldum   yani bir

well i mean in an hour of how many steps can  you do in an hour maybe probably i don't know  

saatte kaç adım atabilirsin bir saatte belki muhtemelen bilmiyorum

7 000 steps in an hour so you i reckon you've been  walking for a couple of hours or something today  

7 000 adım bir saat sonra sanırım bugün birkaç saattir falan yürüyorsunuz   bu

so giovanni says in conclusion when  we're talking about cockney rhyming slang  

yüzden giovanni sonuç olarak  biz cockney kafiyeli argodan bahsederken

how would you describe it as what is the purpose  of it is it a language that was used as a as a  

bunu nasıl tanımlarsınız, amacı nedir bu bir dil mi zor zamanlarda bir kod olarak kullanılmış olması

code in difficult times it wasn't necessarily  used covertly or without being understood  

zorunlu olarak gizlice veya anlaşılmadan kullanılmamıştır

it just developed in that area so you might find  this does happen in lots of situations i mean  

sadece o alanda gelişmiştir bu yüzden birçok durumda bunun olduğunu görebilirsiniz, yani amerika

when you talk about the united states there  are small areas of the united states where  

birleşik devletleri hakkında konuşurken vardır Amerika Birleşik Devletleri'nin

there are languages or ways of speaking that  developed in their own place or at their own  

kendi yerlerinde veya kendi

community we often hear the term that i don't  like by the way ghetto talk so ghetto is an  

topluluklarında gelişen dillerin veya konuşma biçimlerinin olduğu küçük bölgeleri, bu arada getto konuşmasından hoşlanmadığım terimi sık sık duyuyoruz, bu nedenle getto izole edilmiş

area that is isolated or consists of a certain  group of people and they tend to keep themselves  

veya izole edilmiş bir alandır. belirli bir grup insandan oluşuyor ve kendilerini kendilerine saklama eğilimindeler

to themselves they don't mix or go outside  but i don't like that term very much and i  

karışmıyorlar veya dışarı çıkmıyorlar ama bu terimi pek sevmiyorum ve

don't think it's used anymore but certain ways of  speaking can come from certain groups who live in  

artık kullanıldığını sanmıyorum ama belirli konuşma biçimleri gelebilir belirli bölgelerde yaşayan belirli gruplar

certain areas so i think that's the best way  of describing how cockney rhyming slang began  

bu yüzden bence kafiyeli kokney argosunun nasıl gerçekte olduğu hale geldiğini anlatmanın en iyi yolu bu,

became what it actually is somebody must have  started it and we don't i mean yeah it it's it's  

birileri onu başlatmış olmalı ve kastettiğimiz evet bu bu

not to describe it as a bit of fun it's just  it's not in difficult times it's just that's just  

onu biraz olarak tanımlamamak eğlenceli sadece zor zamanlarda değil sadece bu tam

what they do they've just developed that over  the years yes uh aidy says that um an ethical  

yaptıkları şey sadece geliştirdiler ki yıllar içinde evet uh aidy bunun etik    bir

computer hacker so you wouldn't normally associate  those two things together computer hacking and  

bilgisayar korsanı olduğunu söylüyor, yani normalde bu iki şeyi  bilgisayar korsanlığı ve

ethical but i know what you're saying because  a security expert who specializes in testing  

etik olarak ilişkilendirmezsiniz ama ne dediğini anlıyorum çünkü  diğer kişilerin kurumsal sistemlerini test etme konusunda uzmanlaşmış bir güvenlik uzmanı

other people's organizational systems so  they're a good guy yes so they're not hacking  

yani iyi bir adamdırlar, evet yani hacklemezler

to get information they're hacking to say look  your system isn't secure enough you better do  

bilgi almak için hackliyorlar, bak sisteminiz yeterince güvenli değil demek için hackliyorlar

something about it that happened recently um  in i think it was one of these cryptocurrency  

bununla ilgili   yakın zamanda olan bir şey yapsanız iyi olur, bence burası kripto

uh online sites where you can buy cryptocurrencies  somebody hacked into it and took some  

para birimleri satın alabileceğiniz şu kripto para birimi   uh çevrimiçi sitelerinden biriydi birisi siteyi hackledi ve bazı

currencies out but they weren't doing it to  steal them they gave them back so what they  

para birimlerini aldı ama bunu onları  çalmak  için yapmıyorlardı, onları geri verdiler yani yaptıkları şey,

did was they pointed out that there was a problem  with this system security and as a result of that  

bu sistem güvenliğiyle ilgili bir sorun olduğuna dikkat çekmekti ve bunun sonucunda,

uh i think they're now employed ad you'll probably  you'll probably know this one they ended up being  

uh sanırım artık işe alındılar ve muhtemelen muhtemelen bu kişinin işe alındığını bileceksiniz.

employed by the company uh for exposing that their  systems were weak so they've now employed them to  

şirket uh sistemlerinin zayıf olduğunu ifşa ettiği için, bu yüzden onları

actually do a job for them i think that's right it  is interesting how some criminals end up actually  

gerçekten onlar için bir iş yapmaları için çalıştırdılar. bence bu doğru bazı suçluların sonunda gerçekten

doing something useful there is a famous guy i  can't remember his name but he was a character  

yararlı bir şey yapması ilginç. ünlü bir adam var onun  onun  isim ama o

in a movie called catch me if you can and he's a  guy who who forged all sorts of things documents  

bir filmdeki bir karakterdi, yapabilirsen beni yakala adlı bir karakterdi ve o her türlü şeyi, belgeyi,

signatures and he used to he used to actually do  jobs that he wasn't qualified to do or something  

imzayı taklit eden bir adamdı ve eskiden, yapmaya yetkili olmadığı veya

that he learned to do but he would then trick  his way into doing it but he eventually became  

kendisinin yaptığı bir şeyi gerçekten yapardı. yapmayı öğrendi, ancak daha sonra bunu yapması için hile yapacaktı ama sonunda

a person who worked for the american banking  system to spot forged checks so so it can happen  

Amerikan bankacılık sisteminde sahte çekleri tespit etmek için çalışan bir kişi oldu, böylece bu

you can have something or something you do that is  seen as bad but it can eventually be used for good  

gerçekleşebilir   kötü olarak görülen bir şeye veya yaptığınız bir şeye sahip olabilirsiniz ama sonunda iyilik için kullanılabilir

and some people are obviously doing it to right  yeah two hours it took tomek to that's about right  

ve bazı insanlar açıkça doğru yapıyor  evet iki saat sürdü bu yaklaşık olarak doğru

i would say yes a nice strong yes right mr  duncan are going to put the kettle on yes  

evet, güzel, güçlü bir evet, doğru Bay Duncan su ısıtıcısını çalıştıracak evet

um is there any cockney rhyming slang for making a  cup of tea well rosie lee that's it i'll go and uh  

um, herhangi bir kafiye var mı bir fincan çay yapmak için kullanılan argo rosie lee işte bu kadar gideyim ve uh

i'll go and make us a cup of rosy lee mr  duncan and i sure i look forward to seeing  

gidip bize bir fincan rosy lee yapacağım bay duncan ve eminim

you all again next week um i think that's about  it mr duncan is that about what i've got to say  

önümüzdeki hafta hepinizi tekrar görmeyi dört gözle bekliyorum um sanırım bu kadar Bay Duncan, söylemem gereken şeyle ilgili   bununla ilgili bu konuda ben

is that about it that's about it i am fine uh but  yes uh you seem a bit down oh fine i'm fine yeah  

iyiyim uh ama evet uh biraz moraliniz bozuk görünüyor oh iyiyim evet   evet

yeah fine so thank you very much stagnant  steve stagnant steve yes that's me from now on  

iyi yani çok teşekkür ederim durgun steve durgun steve evet bundan sonra benim   bir dahaki sefere

we'll see you again next time i'm not moving  very much and i smell i know i i'm i'm really  

görüşürüz  çok hareket etmiyorum ve kokuyorum biliyorum gerçekten   şaka yapıyorum hoşçakalın o

joking bye then bye everyone see you next week  have a good week and mr steve is now going  

zaman hoşçakalın haftaya görüşürüz iyi haftalar ve bay steve şimdi gidiyor

oh it's not fair we want mr steve to stay here  for the rest of the day it would be ever so nice  

oh bu adil değil Bay Steve'in günün geri kalanında burada kalmasını istiyoruz  çok güzel olur

time to go then yes i hope you've enjoyed today's  live stream something different i thought we would  

o zaman evet umarım bugünkü canlı yayından keyif almışsınızdır farklı bir şey

concentrate on just one subject and it's something  that i think is interesting unusual it is a good  

sadece bir tanesine konsantre olacağımızı düşündüm konu ve ilginç olduğunu düşündüğüm bir şey olağandışı bu

talking point as well i suppose thank you very  much for your company it's been an interesting day  

aynı zamanda iyi bir konuşma konusu sanırım şirketiniz için çok teşekkür ederim ilginç bir gün oldu

i am back with you on wednesday i will not keep  you any longer because i'm sure you have lots of  

çarşamba günü tekrar sizinleyim sizi daha fazla tutmayacağım çünkü ben eminim günün geri

good and interesting things to do with the rest of  your day i hope you've enjoyed today's live stream  

kalanında yapacak pek çok güzel ve ilginç şey vardır umarım bugünün canlı yayınından

and i will see you again on wednesday from 2 pm  uk time is when i'm back with you thanks for your  

keyif almışsındır

company i hope you've enjoyed today's live stream  it's been interesting i think and mr steve was hmm

şirket umarım bugünün canlı yayınını beğenmişsinizdir ilginçti bence ve bay steve hmm o

he was in a very mellow mood and i was on my best  behavior did you notice i was so nice to mr steve  

çok yumuşak bir ruh halindeydi ve ben en iyi halimdeydim fark ettiniz mi bay steve'e çok iyi davrandım

today i didn't say anything rude i didn't disagree  with him i was so lovely to mr steve today  

bugün söylemedim ona karşı çıkmadım bugün Bay Steve'e karşı çok iyiydim

i'm off now and yes it is sunday and we all know  what that means i will be going into the living  

şimdi izinliyim ve evet bugün pazar ve bunun ne anlama geldiğini hepimiz biliyoruz oturma

room into the lounge and i'm going to watch some  colombo oh by the way last week they showed my  

odasına gideceğim ve salona gideceğim biraz kolombo izlemek için oh bu arada geçen hafta

favorite episode of colombo ransom for a dead  man was last week and we enjoyed watching it  

ölü bir adam için kolombo fidye ile ilgili en sevdiğim bölümü gösterdiler ve biz onu tekrar izlemekten zevk aldık

again mr steve and myself see you later take  care i hope you have a good day enjoy the rest  

sonra görüşürüz Bay Steve ve ben kendinize iyi bakın umarım iyi bir gün geçirirsiniz dinlenmenin tadını çıkarın hafta

of your weekend and i will see you on wednesday  by the way i'm going to the dentist on tuesday  

sonunuz ve çarşamba günü görüşürüz bu arada, salı günü dişçiye gideceğim   diş

the dentist is going to take a look at  my teeth to see if anything needs doing  

hekimi  dişlerime  bir göz atarak yapılması gereken herhangi bir şey olup olmadığına bakacak   içimde

i have a feeling i might need a little bit  of cleaning a little bit of scaling and maybe  

biraz biraz temizlik ve belki

a little bit of polishing as well see you later  take care have a good day enjoy the rest of your  

biraz cilalama da olabilir sonra görüşürüz kendine iyi bak iyi günler günün geri kalanının tadını çıkar

day and of course until the next time we meet  here you know what's coming next yes you do

ve elbette bir dahaki sefere burada buluşana kadar sırada ne olacağını biliyorsun evet yap ta

ta ta for now

ta şimdilik