🔴 Make English Learning Great Again🔵 - English Addict X-tra - LIVE CHAT - Friday 31st March 2023

It's a wet

old day in England.

İngiltere'de eski ve yağışlı bir gün.

You can see the rain is falling down.

Yağmurun yağdığını görebilirsiniz. Yine

Here we are again.

buradayız.

Hello, everyone.

Herkese merhaba. Seni

Nice to see you back where you belong.

ait olduğun yerde görmek güzel.

Right here with me sitting in front of your mobile devices on your computer screen,

Tam burada, bilgisayar ekranınızda mobil cihazlarınızın önünde otururken, İngilizcenin doğum yeri olan İngiltere'den canlı olarak size gelmekte olan

ready for another English addict, which just happens to be coming to you live

başka bir İngiliz bağımlısı için hazır durumdayım. İşte

from the birthplace of the English language, which is, of course, England

Here we are again, everybody.

yine buradayız , herkes.

It's so nice to see you here live.

Seni burada canlı görmek çok güzel.

Yes. Right now at 2:05 o'clock on a Friday.

Evet. Şu anda bir Cuma günü saat 2:05'te.

And I know what you're thinking.

Ve ne düşündüğünü biliyorum. Kendi

You are saying to yourself, Mr.

kendinize, Bay

Duncan, this is very strange.

Duncan, bu çok garip diyorsunuz.

You're not normally here on Friday.

Cuma günleri normalde burada değilsin.

Well, I am today.

Ben bugün.

It is the last day of March, and I couldn't resist coming on to say hello.

Mart ayının son günü ve ben dayanamayıp merhaba demeye geldim. Bu

So here I am now saying hello to you, and I hope you are having a good Friday.

yüzden şimdi size merhaba diyorum ve umarım iyi bir Cuma geçiriyorsunuzdur.

I hope you're Friday is a special Friday.

Umarım cuma gününüz özel bir cumadır.

I hope it's a Super Friday.

Umarım Süper Cuma olur.

And I hope because I'm here with you now live.

Ve umarım, çünkü şimdi seninle buradayım, canlı.

I hope you're Friday is absolutely

Umarım Cuma kesinlikle

super duper.

süper kandırılmışsındır.

I really do.

Gerçekten yaptım.

By the way, if you're wondering who is that weird man?

Bu arada, kim o garip adam diye merak ediyorsanız? Orada

My name is Mr.

benim adım Bay

Duncan there. I am. There is my name.

Duncan. Ben. İşte benim adım

And now you know who I am.

Ve artık kim olduğumu biliyorsun.

I don't have to say it again for the whole of this live stream.

Bu canlı yayının tamamı için tekrar söylememe gerek yok.

And I love the English language.

Ve İngilizce dilini seviyorum.

You might say that I am one of those up there.

Oradakilerden biri olduğumu söyleyebilirsin.

I like English very much.

İngilizceyi çok seviyorum.

I love all of the words from a to Z, all of them.

A'dan Z'ye tüm kelimeleri, hepsini seviyorum.

They are ever so nice.

Çok iyiler.

And the reason why I come on to YouTube is to talk to you live.

Ve YouTube'a gelme sebebim sizinle canlı konuşmak.

Of course you are able to talk to me as well,

Tabii ki benimle de konuşabilirsiniz, canlı

live on the live chat

sohbette canlı sohbet,

just in case you don't have the live chat box on your screen,

ekranınızda canlı sohbet kutusu yoksa,

you might have to refresh the page.

sayfayı yenilemeniz gerekebilir.

You might have to open the page again

Sayfayı tekrar açmanız gerekebilir

and then you will see the live chat box.

ve ardından canlı sohbet kutusunu göreceksiniz.

It is a very wet day.

Çok ıslak bir gün. Şu

We are having so much rain at the moment every single

anda çok fazla yağmur yağıyor

day this week it has rained

bu hafta her gün yağmur yağdı

and in some cases it has rain more than once.

ve bazı durumlarda birden fazla yağmur yağdı.

We've had a lot of showers this week anyway.

Zaten bu hafta çok duş aldık.

It doesn't matter because we are here together right now

Fark etmez çünkü şu anda burada,

live from the birthplace of English.

İngilizcenin doğduğu yerden canlı olarak birlikteyiz.

And yes, we have made it to the end of the week and also the end of the month.

Ve evet, hafta sonuna da ay sonuna da geldik.

It's Friday.

Bugün cuma.

Oh, deep, deep, deep, deep, deep

Oh, derin, derin, derin, derin, derin

Friday is here.

Cuma burada.

I hope it's a good one for you wherever you are watching in the world.

Umarım dünyanın neresinde izliyor olursanız olun sizin için güzel bir film olur .

And for those wondering, because I'm sure someone will ask,

Ve merak edenler için, eminim birileri soracaktır,

I'm sure someone will ask Mr.

eminim birileri Bay

Duncan, does this mean that you are not here on Sunday?

Duncan'a soracaktır, bu sizin Pazar günü burada olmadığınız anlamına mı geliyor?

It does not mean that because I will be with you

on Sunday as well with our usual live stream.

Pazar günü de her zamanki canlı yayınımızla sizlerle olacağım diye böyle bir anlamı yok.

So yes, I am with you on Sunday.

Yani evet, Pazar günü sizinleyim.

And of course, hopefully Mr.

Ve tabii ki, umarım Bay

Steve will be joining us on Sunday.

Steve Pazar günü bize katılır. Ne yazık ki

You may have noticed already there is no Mr.

Bay Steve'in olmadığını fark etmişsinizdir

Steve, sadly.

.

And this is amazing.

Ve bu harika.

Can you believe it?

Buna inanabiliyor musun?

He's ill again.

Yine hasta. Bir

He's managed to catch another cold.

soğuk algınlığı daha yakalamayı başardı.

And the reason for this is because he's he's

Bunun nedeni,

joined a lot of clubs, a lot of singing groups.

birçok kulübe, birçok şarkı grubuna katılmış olmasıdır.

And you know what it's like lots of people around you.

Ve etrafınızdaki birçok insanın nasıl olduğunu bilirsiniz.

Some of them are ill and they cough and they sneeze all over you.

Bazıları hasta ve her tarafınıza öksürüyor ve hapşırıyorlar.

And you know what happens eventually

Ve sonunda ne olduğunu biliyorsun

You catch someone's cold or fever.

Birinin nezlesine veya ateşine yakalanırsın.

And that's what Steve has managed to do.

Ve Steve'in yapmayı başardığı da buydu. Yine

Again, fortunately, this time it is not COVID.

neyse ki bu sefer COVID değil.

So that is one good thing. I suppose

Yani bu iyi bir şey. Sanırım

he's had COVID twice.

iki kez COVID geçirdi.

Is that possible?

Mümkün mü?

Can you have COVID more than twice?

İkiden fazla COVID olabilir misiniz?

Can you have it three or four times?

Üç veya dört kez alabilir misin?

I'm not sure if that's actually possible.

Bunun gerçekten mümkün olup olmadığından emin değilim.

I know my mum had it twice.

Annemin iki kez olduğunu biliyorum.

She did. Hello to the live chat.

O yaptı. Canlı sohbete merhaba.

Can I say hello to you all? So many people here already.

Hepinize merhaba diyebilir miyim? Burada zaten çok fazla insan var.

Thank you for joining me.

Bana katıldığın için teşekkür ederim.

I know this is rather unexpected for some people, but yes, we are here again.

Bunun bazı insanlar için oldukça beklenmedik olduğunu biliyorum ama evet, yine buradayız.

Can I say hello to Oh, very interesting.

Merhaba diyebilir miyim Oh, çok ilginç.

Claudia. Guess what?

Claudia. Ne oldu?

Claudia is first on today's live chat.

Claudia bugünün canlı sohbetinde birinci.

I suppose I should give you a lovely round of applause.

Sanırım sana güzel bir alkış vermeliyim.

I'm just trying to think.

Sadece düşünmeye çalışıyorum.

Is this the first time you've been first?

İlk defa mı birinci oldun?

I think you've been first on the live chat in the past.

Sanırım geçmişte canlı sohbette ilk sen oldun.

I think so.

Bence de.

And I suppose I should also ask the question that a lot of people

Ve sanırım pek çok insanın dört gözle beklediği soruyu da sormalıyım

always look forward to.

.

Claudia answering.

Claudia cevaplıyor.

And that question is, What's cooking? Claudia?

Ve bu soru, Ne pişiriyor? Claudia mı?

What have you got in the pot?

Tencerede ne var?

What's cooking?

Ne pişiriyor?

Claudia Is it something spicy and hot?

Claudia Baharatlı ve sıcak bir şey mi?

Is it something salty or not?

Tuzlu bir şey mi, değil mi?

Or. Claudia

Veya. Claudia

What is in the pot?

Tencerede ne var?

What?

Ne?

What is in the pot today?

Bugün tencerede ne var?

Claudia Please let us know On the live chat.

Claudia Lütfen canlı sohbette bize bildirin.

We are always interested to find out

what you are having now.

Şu anda neye sahip olduğunuzu öğrenmekle her zaman ilgileniyoruz.

We went out earlier this week to do something.

Bu hafta başlarında bir şeyler yapmak için dışarı çıktık.

Something that wasn't exactly a very happy thing,

Pek mutlu edici olmayan bir şey

but we did manage to try and cheer ourselves up.

ama kendimizi neşelendirmeyi başardık.

We did have some food, some junk food.

Biraz yiyecek, biraz da abur cubur yedik. Şimdi

I'm going to admit it now, and I know what you're going to say. Mr.

itiraf edeceğim ve ne diyeceğini biliyorum. Bay

Duncan, you are supposed to be on a diet.

Duncan, diyette olmanız gerekiyor.

I am on a diet.

Rejimdeyim.

And I'm hoping on Sunday

Ve Pazar günü

I am going to weigh myself on Sunday to see how much weight I have lost

ne kadar kilo kaybettiğimi görmek için pazar günü tartılacağımı umuyorum

because I was getting a little bit large around the stomach area.

çünkü mide bölgem biraz genişliyordu.

I was putting on a lot of weight.

Çok kilo alıyordum.

So I've been trying to do it.

Ben de bunu yapmaya çalışıyordum.

But earlier this week we actually went

Ama bu haftanın başlarında aslında

for a KFC.

bir KFC'ye gittik.

Very nice.

Çok güzel.

We don't do it very often.

Çok sık yapmayız.

But I have to say, if I had a choice between KFC

Ama şunu söylemeliyim ki, KFC

and McDonald's or Burger King, I would always choose KFC.

ile McDonald's veya Burger King arasında bir tercih yapmam gerekse, her zaman KFC'yi seçerdim.

I don't know why I do prefer Kentucky Fried Chicken to McDonald's.

Neden Kentucky Fried Chicken'ı McDonald's'a tercih ettiğimi bilmiyorum.

I don't know why.

Neden bilmiyorum.

It always seems as if their meals are better value for money.

Her zaman yemekleri para için daha iyi bir değermiş gibi görünüyor.

Anyway, something very strange happened.

Her neyse, çok garip bir şey oldu.

We went into the restaurant

Restorana gittik

and they were having trouble putting through all of the sales

ve tüm satışları yapmakta zorlanıyorlardı,

that unfortunately their their computer system had gone down

ne yazık ki bilgisayar sistemleri bozuldu

and they couldn't accept any payments.

ve hiçbir ödemeyi kabul edemediler.

So they called their management

Bunun üzerine yönetimini aradılar

and the management said you must, you must close your store straight away.

ve yönetim, yapmanız gerektiğini, mağazanızı hemen kapatmanız gerektiğini söyledi.

So they did.

Öyle yaptılar.

However, all of the people that were still inside

Ancak, hala içeride olan

and and we're still waiting for their orders were allowed

ve hala siparişlerini bekleyen tüm insanlara

to have the food for free.

ücretsiz yemek yeme izni verildi.

Can you believe it?

Buna inanabiliyor musun? Bu hafta başlarında KFC'nin Stafford şubesinde çalışan herkese

So can I say a special hello to all those who were working in the Stafford

özel bir merhaba diyebilir miyim?

branch of KFC earlier this week.

Thank you also for the free chicken.

Ücretsiz tavuk için de teşekkür ederim.

We really did appreciate that.

Bunu gerçekten takdir ettik.

To be honest, it doesn't happen very often

Dürüst olmak gerekirse, yemek için dışarı çıktığınızda

where you suddenly get free food

aniden bedava yemek almanız pek sık olmaz

when you go out for a meal, but it did happen.

, ama oldu.

It's quite nice.

Oldukça güzel.

Has that ever happened to you?

Bu hiç sizin başınıza geldimi?

Have you ever been somewhere?

Hiç bir yerde bulundun mu?

And instead of paying for something, you've actually got it for free.

Ve bir şey için ödeme yapmak yerine, onu gerçekten bedavaya aldınız.

Now, I know sometimes if you go to a restaurant, for example,

Şimdi, bazen biliyorum, örneğin bir restorana giderseniz

and perhaps you complain about the food,

ve belki de yiyeceklerden şikayet ederseniz,

then maybe sometimes you will get the food for free.

o zaman belki bazen yiyecekleri bedavaya alırsınız.

Or maybe if you are not happy with something,

Ya da belki bir şeyden memnun değilseniz,

maybe the service in the restaurant was bad,

belki restorandaki servis kötüyse,

you might actually get a reduction of your bill,

faturanızda gerçekten bir azalma olabilir

or maybe you will get the food for free.

veya belki de yemeği bedava alırsınız.

So that's what happened the other day.

Demek geçen gün olan da buydu.

We actually had some free chicken and some free cookies

Aslında KFC'de biraz bedava tavuk ve bedava kurabiye yedik

at KFC because they couldn't

çünkü

take any payments, which was rather nice, to be honest with you.

herhangi bir ödeme alamadılar ki bu oldukça hoştu, size karşı dürüst olmak gerekirse.

Can I say hello to V Tense?

V Tense'e merhaba diyebilir miyim?

Hello. V Times is here as well.

Merhaba. V Times da burada.

Hello. Thanks for joining us on the live chat.

Merhaba. Canlı sohbette bize katıldığınız için teşekkür ederiz.

We also have O Lewis Mendez

Ayrıca O Lewis Mendez de

is here again watching it in France.

burada yine Fransa'da izliyor.

I hope you are okay there.

Umarım orada iyisindir.

Can I just say Mr.

Bay

Steve and myself, we have been talking about

Steve ve ben,

the big meat up that we are

hoping will happen in June in Paris.

Haziran ayında Paris'te olmasını umduğumuz büyük etten bahsediyoruz diyebilir miyim?

If you have been watching the news, you will know all about the fact

Haberleri izliyorsanız, şu anda Paris'te meydana gelen

that there are some slight disturbances

bazı hafif rahatsızlıkların olduğu gerçeğini bileceksiniz

at the moment taking place in Paris.

.

A lot of people very unhappy.

Birçok insan çok mutsuz.

But we are hoping by the time June

Ama Haziran ayına kadar

comes around, there won't be any trouble.

herhangi bir sorun olmayacağını umuyoruz.

I hope everything has been resolved by then, so we will see what happens.

Umarım o zamana kadar her şey çözülmüş olur, böylece ne olacağını göreceğiz.

But yes, as far as we are concerned and the the trip

Ama evet, ilgilendiğimiz kadarıyla ve gezi

and the meet up in Paris is still going ahead in early June.

ve Paris'teki buluşma Haziran başında hala devam ediyor.

And if you want more details, please send me an email.

Ve daha fazla ayrıntı istiyorsanız, lütfen bana bir e-posta gönderin.

Thank you very much.

Çok teşekkür ederim.

Who else is here today?

Bugün başka kim var?

We also have Mohsin. Hello, Mohsin.

Mohsin'imiz de var. Merhaba Muhsin.

Was it your birthday last week?

Geçen hafta doğum günün müydü?

Was it your birthday last week?

Geçen hafta doğum günün müydü?

Did you have a good birthday?

Doğum günün iyi miydi?

I hope so.

Umarım.

Hamed, I was here as well.

Hamed, ben de buradaydım.

I love all Ryan is here.

Ryan'ın burada olduğu her şeyi seviyorum.

I'm not sure what or Rand is.

Rand'ın ne olduğundan emin değilim.

I know.

Biliyorum.

I think. Isn't it orange?

Bence. turuncu değil mi

Isn't it orange in Malay?

Malay'da turuncu değil mi?

Hmm. Maybe Nabeel is here as well.

Hmm. Belki Nabeel de buradadır.

Thank you very much for joining us.

Bize katıldığınız için çok teşekkür ederiz.

Hello. Also to a normal good player.

Merhaba. Ayrıca normal bir iyi oyuncuya.

I don't know what good is, but I'm sure it's a good game.

Neyin iyi olduğunu bilmiyorum ama eminim ki iyi bir oyundur.

Whatever it is. Hello.

Her ne ise. Merhaba.

Also to Florence and also to Joyce.

Ayrıca Florence'a ve ayrıca Joyce'a.

Hello, Joyce.

Merhaba Joyce.

Joyce Lynn, hello to you.

Joyce Lynn, sana merhaba.

Where are you watching?

Nereden izliyorsun?

We also have Christina, who says, I feel sorry for Mr.

Ayrıca Bay Steve için üzülüyorum diyen Christina da var

Steve. He's not very well.

. O pek iyi değil.

He went to the doctors yesterday and she said to Mr.

Dün doktorlara gitti ve Bay

Steve, you have got a poorly chest.

Steve'e göğsünüz zayıflamış dedi.

You need something rubbing on to your chest.

Göğsüne sürtünen bir şeye ihtiyacın var. Bu

So I think I will be very busy later on applying something to Mr.

yüzden sanırım daha sonra Bay Steve'in göğsüne bir şeyler uygulayarak

Steve's chest to make his

to make his lungs a little better.

ciğerlerini biraz daha iyi hale getirmekle çok meşgul olacağım.

Hello. Also, Florence. Hello.

Merhaba. Ayrıca Floransa. Merhaba.

Amadou is here as well.

Amadou da burada.

And also who else is here?

Ayrıca burada başka kim var?

My yard.

Benim bahçem.

Hello, I'm Azadeh.

Merhaba, ben Azadeh.

Nice to see you here as well.

Seni burada görmek de güzel.

Florence is here as well.

Floransa da burada.

Apparently, Florence

Görünüşe göre, Florence

and Vitesse are talking about people who snore at night.

ve Vitesse geceleri horlayan insanlardan bahsediyor.

It is a big problem, especially in relationships

Özellikle

where a couple are sleeping in bed together at night.

çiftlerin geceleri aynı yatakta yattığı ilişkilerde bu büyük bir sorundur.

They are having their their lovely, sweet dreams, but unfortunately,

Güzel, tatlı rüyalarını görüyorlar ama ne yazık ki,

quite often in a relationship, you might find that

bir ilişkide çoğu zaman

one person snores.

bir kişinin horladığını görebilirsiniz.

They make a lot of noise when they breathing.

Nefes alırken çok ses çıkarırlar.

Quite often if you breathe through your mouth,

Çoğu zaman ağzınızdan nefes alırsanız,

when you are lying down quite often you will produce

oldukça sık uzanırken

a very annoying sound snoring.

çok rahatsız edici bir horlama sesi çıkarırsınız.

I think one of the biggest problems,

Bence ilişkilerdeki, özellikle de uzun süreli ilişkilerdeki en büyük sorunlardan biri

or possibly one of the biggest disagreements in relationships,

veya muhtemelen en büyük anlaşmazlıklardan biri

especially long term relationships, must be snoring at night.

geceleri horlamak olmalı.

Maybe if one one partner

Belki eşlerden biri

wakes up in the night, they are disturbed by their

gece uyanırsa,

bed mate or their bedfellow snoring away.

yatak arkadaşından veya horlayan yatak arkadaşından rahatsız olur.

Very annoying, actually.

Aslında çok can sıkıcı.

It can be very annoying. Yes.

Çok can sıkıcı olabilir. Evet.

Hello. Also to who else is your.

Merhaba. Ayrıca başka kim senin için.

She is here even though I keep mispronouncing your name

Adını yanlış telaffuz etmeme rağmen burada,

is I think it's Zu it isn't it?

sanırım Zu, değil mi?

It's not right.

Bu doğru değil.

Anyway, it's all right.

Her neyse, sorun değil.

We're all friends here.

Burada hepimiz arkadaşız.

Oh, I see.

Palmira says once when I was in the UK,

Ah anlıyorum.

Palmira, bir keresinde ben İngiltere'deyken

a bus driver

bir otobüs şoförünün otobüs şoförüne ödeme yapacak kadar bozuk param olmadığı için

let me have a free trip on the bus

otobüste bedava yolculuk yapmama izin verdiğini söylüyor

because I didn't have enough change

to pay the bus driver.

.

Well, these days you can have

Pekala, bu günlerde

all sorts of ways of paying for your bus fare.

otobüs ücretinizi ödemenin her türlü yoluna sahip olabilirsiniz.

You can even use I think you can use your credit card now when you get on the bus.

Hatta kullanabilirsiniz artık otobüse bindiğinizde kredi kartınızı da kullanabilirsiniz diye düşünüyorum .

I think you can just put your credit card on the machine.

Bence kredi kartını makineye koyabilirsin.

Hello, also to Biba. He'll be back.

Biba'ya da merhaba. Geri dönecek.

Nice to see you here today.

Bugün seni burada görmek güzel.

By the way, if it is your first time, please let me know.

Bu arada, eğer ilk seferinse, lütfen bana haber ver.

Please tell me, Mr.

Lütfen söyleyin Bay

Duncan, it's my first time here, and I might give you a round of applause

Duncan, buraya ilk defa geliyorum ve size bir alkış

or a lovely, happy wave.

ya da güzel, mutlu bir el sallama yapabilirim.

We will see what happens.

Ne olacağını göreceğiz.

Would you like to see something nice?

Güzel bir şey görmek ister misin?

We were out yesterday, Mr.

Bay

Steve and myself. We had to go into town.

Steve ve ben dün dışarıdaydık. Kasabaya gitmemiz gerekiyordu.

And also we had to go to the doctors with Mr.

Ayrıca Bay Steve ile birlikte doktorlara gitmek zorunda kaldık

Steve. But on the way back

. Ama dönüş yolunda

I noticed that there was there was a rain shower.

bir yağmur sağanağı olduğunu fark ettim.

There was a lot of heavy rain in the distance falling.

Düşen mesafede çok şiddetli yağmur vardı.

And I looked very closely because wherever there is heavy rain

Ve çok yakından baktım çünkü nerede şiddetli yağmur varsa

and if you have sunshine, there will also be a rainbow.

ve güneş ışığı varsa orada gökkuşağı da olacaktır. Arabayla giderken arabanın camından bu özel devam filmini

And I was lucky enough to be able to film this particular sequel

çekebilecek kadar şanslıydım

out of the window of the car as we were driving along.

.

Would you like to have a look at it?

Bir göz atmak ister misin?

Okay, here it is right now.

Tamam, işte şimdi burada.

Oh, isn't that lovely?

Ah, çok hoş değil mi?

So that is something I filmed yesterday whilst

Bu, dün kendini

driving back from the doctors with Mr.

Steve, who was feeling not too well.

pek iyi hissetmeyen Bay Steve ile doktorlardan dönerken çektiğim bir şeydi.

But I have to say that Rainbow really did

Ama Rainbow'un beni gerçekten neşelendirdiğini söylemeliyim

cheer me up because I've been a little bit.

çünkü biraz öyleydim. Aradığım

What's the word I'm looking for Unhappier this week, a little bit down

kelime nedir Bu hafta daha mutsuz, biraz moralim bozuk

because I am at the moment arranging my mother's funeral.

çünkü şu anda annemin cenazesini hazırlıyorum.

But the rainbow yesterday cheered me up and I couldn't resist showing it to you today.

Ama dün gökkuşağı beni neşelendirdi ve bugün onu size göstermekten kendimi alamadım.

The video is around about 4 minutes long.

Video yaklaşık 4 dakika uzunluğundadır.

So we're driving along the road and I'm filming

Yolda ilerliyoruz ve ben

the Rainbow that is far away.

uzaktaki Gökkuşağını çekiyorum.

And I think the music really does match the rainbow

Ve bence müzik gerçekten gökkuşağıyla

and the actual scene very nicely.

ve gerçek sahneyle çok güzel eşleşiyor.

I think so.

Bence de.

Anyway, I might put that onto my YouTube channel

Her neyse, bunu YouTube kanalıma

as a full video, so I might put that on later on.

tam bir video olarak koyabilirim, böylece daha sonra koyabilirim.

I will see what happens.

Ne olacağını göreceğim.

But now we have something else to say.

Ama şimdi söyleyecek başka bir şeyimiz var.

Hello Mojeed Mojeed.

Merhaba Mojeed Mojeed.

Thank you very much for your super chat and can we have a little celebration for your

Süper sohbetiniz için çok teşekkür ederim ve

joining in today and also asking you a question?

bugün katılmanız ve ayrıca size bir soru sormanız için küçük bir kutlama yapabilir miyiz?

Which is your favourite drink?

Favori içeceğin hangisi?

Is that for me?

Bu benim için mi? En

My favourite drink.

sevdiğim içecek.

Well, I do like milk, but to be honest with you,

Pekala, sütü severim, ama size karşı dürüst olmak gerekirse,

I often go through phases with my food, so I will

yemeğim genellikle aşamalardan geçer, bu nedenle kısa bir süre için

I will eat a certain type of food or a certain type of drink

belirli türde bir yiyecek veya belirli türde içecek yiyeceğim

for a short period of time, and then I might start eating or drinking something else.

ve sonra başka bir şey yemeye veya içmeye başlayabilir.

But at the moment I will tell you what I'm doing at the moment.

Ama şu anda size şu anda ne yaptığımı söyleyeceğim.

One of my most favourite drinks right now, of course, is making my own smoothies

Şu sıralar en sevdiğim içeceklerden biri elbette

from fruit and vegetables.

meyve ve sebzelerden kendi smoothielerimi yapmak.

So I've decided to become very healthy.

Bu yüzden çok sağlıklı olmaya karar verdim.

And can you believe it?

Ve buna inanabiliyor musun?

I know if you watch me regularly,

Beni düzenli olarak izlersen

you will know that I don't like a certain type of fruit.

belli bir meyveyi sevmediğimi anlayacağını biliyorum.

I do not like bananas.

Muz sevmiyorum.

I'm not a big fan of bananas.

Muzların büyük bir hayranı değilim.

However, I have started

Ancak

putting one banana into my smoothie

smoothieme bir muz koymaya başladım

and I have to say it tastes quite nice.

ve tadının oldukça güzel olduğunu söylemeliyim.

I don't like eating bananas raw.

Muzu çiğ yemeyi sevmiyorum.

However, in the smoothie in my little fruit and vegetable drink, the

Ancak küçük meyve ve sebze içeceğimdeki smoothie'de

banana tastes quite nice to be honest.

muzun tadı dürüst olmak gerekirse oldukça güzel.

It adds a very nice flavour.

Çok güzel bir tat katıyor.

Joyce Hello, Joyce.

Joyce Merhaba, Joyce.

Mr. Duncan, it is my first time here.

Bay Duncan, buraya ilk defa geliyorum.

Welcome, Joyce.

Hoş geldin Joyce.

It's nice to see you here as well.

Seni burada görmek de güzel.

Nice to see you here, Joyce.

Seni burada görmek güzel, Joyce.

And also, once again, thank you to Majid

Ayrıca, güzel Süper sohbetiniz için Majid'e bir kez daha teşekkür ederiz

for your for your lovely Super chat.

.

I do appreciate that very much.

Bunu çok takdir ediyorum.

Yes, I will put the Rainbow video

Evet, Gökkuşağı videosunu

onto my YouTube channel and then you can watch it as many times as you want.

YouTube kanalıma koyacağım ve daha sonra istediğiniz kadar izleyebilirsiniz.

It actually goes on for a very long time, for over 4 minutes.

Aslında çok uzun bir süre devam ediyor, 4 dakikadan fazla.

Today, we have an interesting subject to talk about.

Bugün konuşacağımız ilginç bir konu var.

Have you ever bought anything new?

Hiç yeni bir şey satın aldın mı?

So I'm not talking about something that is old

Yani eski

or maybe something that is second-hand.

ya da ikinci el bir şeyden bahsetmiyorum.

I'm talking about something new.

Yeni bir şeyden bahsediyorum.

I have something here that I bought

Burada

only a couple of months ago and already it has broken.

sadece birkaç ay önce aldığım bir şey var ve şimdiden kırıldı.

It stopped working. Here it is.

Çalışmayı durdurdu. İşte burada.

So this is the item that I bought around about two months ago.

Yani bu yaklaşık iki ay önce aldığım ürün.

I think I bought it in at the end of January.

Sanırım Ocak sonunda aldım.

So yes, it will be around about two months.

Yani evet, yaklaşık iki ay olacak.

I bought this and it is of course something you use for opening tins.

Bunu aldım ve tabii ki konserve açmak için kullandığınız bir şey.

It is a tin opener,

Bu bir konserve açacağı,

brand new.

yepyeni.

It wasn't cheap, it was quite expensive

Ucuz değildi, oldukça pahalıydı

because the brand is a well-known brand and there it is.

çünkü marka tanınmış bir marka ve işte burada.

You can see it on the handle, but already it's stopped working.

Sapta görebilirsiniz, ancak zaten çalışmayı durdurdu.

It's broken already. How is that possible?

Zaten bozuk. Bu nasıl mümkün olabilir?

How is it possible in this day and age?

Bu gün ve yaşta nasıl mümkün olabilir?

How is it possible to buy something brand new

Nasıl olur da yepyeni bir şey satın alıp

and then it breaks after just a couple of months?

birkaç ay sonra bozulur?

So Steve has told me that I should send it back and get a replacement

Steve bana onu geri göndermem ve yenisini almam

or of course, a refund, but I'm not very happy about it.

veya tabii ki para iadesi almam gerektiğini söyledi, ama bundan pek memnun değilim.

So has that ever happened to you?

Peki bu sana hiç oldu mu?

Have you ever tried to to use something that you've bought

Hiç satın aldığınız

and you've only had it for a short time and then suddenly it stops working,

ve kısa bir süre önce sahip olduğunuz bir şeyi kullanmayı denediniz mi ve sonra aniden çalışmayı bıraktı,

it stops functioning, maybe part of it

çalışmayı bıraktı, belki bir parçası

falls off, maybe it breaks completely.

düştü, belki tamamen bozuldu.

So this is me this morning trying to open

Bu sabah

a can of condensed milk.

bir kutu yoğunlaştırılmış süt açmaya çalışıyorum.

And you can see here, when it comes on the screen, you can see that

Ve burada görebilirsiniz, ekrana geldiğinde, kutuyu

I am trying my best to open

açmak için elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştığımı görebilirsiniz,

the tin, but it doesn't work.

ancak açılmıyor.

It won't open.

Açılmayacak.

I'm turning it around.

çeviriyorum. Yan tarafta

You can see there is a handle on the side that I have to turn,

çevirmem gereken bir kol var

but unfortunately it isn't working.

ama ne yazık ki çalışmıyor.

It is not opening the tin, which is rather annoying to be honest.

Dürüst olmak gerekirse can sıkıcı olan kutuyu açmıyor.

So I've only had this for about two months

Yani bunu sadece yaklaşık iki aydır yaşadım

and already it's stopped working.

ve şimdiden çalışmayı bıraktı.

And you can see I'm getting very, very frustrated there

Ve orada çok, çok hüsrana uğradığımı görebilirsiniz

because I can't get my tin of condensed milk open.

çünkü yoğunlaştırılmış süt kutumu açamıyorum.

And if there's one thing I love, I love having condensed

Ve sevdiğim bir şey varsa o da kahvemde yoğunlaştırılmış süt olmasını seviyorum

milk in my coffee.

.

So what about you?

Peki ya sen?

Have you ever bought something?

Hiç bir şey satın aldın mı?

Have you ever, ever bought something from the shop?

Hiç, hiç dükkandan bir şey aldın mı?

Maybe a new device, maybe something that is electrical,

Belki yeni bir cihaz, belki elektrikli bir şey,

Maybe something that is supposed to make your life easier.

Belki hayatınızı kolaylaştırması gereken bir şey .

Like one of these, for example.

Mesela bunlardan biri gibi.

But after a few uses,

Ancak birkaç kullanımdan sonra

it stops working, or it breaks completely.

çalışmayı durdurur veya tamamen bozulur. Görünüşe

So it does seem these days is

göre bu günlerde

if things have been built

işler

to fail rather than last forever.

sonsuza kadar sürmek yerine başarısız olmak için inşa edilmiş gibi görünüyor. Bu

So I've had this problem in the past with many different types of things.

yüzden geçmişte birçok farklı türde şeyle bu sorunu yaşadım.

Another thing that I've bought recently

Son zamanlarda aldığım

and I've bought many times in the past are clothes, pegs,

ve geçmişte birçok kez aldığım bir diğer şey de giysiler, mandallar,

things that you use for hanging your washing

çamaşırlarınızı asmak için kullandığınız

and they always break after two or three uses.

ve iki üç kullanımdan sonra hep kırılan şeyler.

So they start to fall apart and they break in half and they stop working.

Böylece parçalanmaya başlarlar ve ikiye ayrılırlar ve çalışmayı bırakırlar.

They stop doing their job.

İşlerini yapmaktan vazgeçerler.

So it is it is annoying when you buy something new,

Bu yüzden, yeni bir şey satın aldığınızda,

especially when you pay a little bit more for it, because there is,

özellikle biraz daha fazla ödediğinizde can sıkıcıdır, çünkü

of course, the the notion, the idea

elbette,

that if you buy something that's expensive,

pahalı bir şey satın alırsanız

it is supposed to be better quality.

daha iyi olması gerektiği gibi bir fikir, fikir vardır. kalite.

But it would appear these days that is not the case even if you spend a lot of money.

Ancak bu günlerde çok para harcasanız bile durum böyle değil gibi görünüyor.

Hello, Christina.

Merhaba Christina.

Christina is here as well.

Christina da burada.

I have bought a pair of

Bir çift

expensive shoes and they broke immediately and I had to replace them

pahalı ayakkabı aldım ve hemen bozuldu ve onları

with a new pair of shoes.

yeni bir çift ayakkabıyla değiştirmek zorunda kaldım.

I find shoes really annoying.

Ayakkabıları gerçekten sinir bozucu buluyorum. Her şeyden

First of all, when you buy new shoes, they hurt your feet

önce, yeni ayakkabı aldığınızda,

for for for months and months until.

aylarca ve aylara kadar ayaklarınızı ağrıtır.

Until they become soft.

Yumuşayana kadar.

So I never like buying new shoes.

Bu yüzden yeni ayakkabı almayı hiç sevmem.

And the main reason is because they hurt.

Ve asıl sebep, acıtmaları.

When you wear new shoes because they're stiff, they're hard to walk in.

Sert oldukları için yeni ayakkabılar giydiğinizde, yürümek zordur.

But I have a pair of shoes, a pair of black shoes,

Ama benim bir çift ayakkabım var, bir çift siyah ayakkabı

and they are literally falling to pieces.

ve kelimenin tam anlamıyla paramparça oluyorlar.

In fact, they are a pair of shoes

Aslında onlar

I bought many years ago when I was in China and I've had them ever since.

yıllar önce Çin'deyken aldığım bir çift ayakkabı ve o zamandan beri bende.

But now they are starting to fall to pieces.

Ama artık parçalanmaya başladılar.

They are starting to look very worn.

Çok yıpranmış görünmeye başladılar.

So I don't like buying new, new shoes.

Bu yüzden yeni, yeni ayakkabılar almayı sevmiyorum.

I find it rather annoying.

Oldukça rahatsız edici buluyorum.

Hello, Mr. Duncan.

If you are using the phrase it is as easy as taking candy from a baby.

Merhaba, Bay Duncan.

Eğer tabirini kullanıyorsanız bebekten şeker almak kadar kolay.

Have you ever tried taking candy from a baby?

Hiç bir bebekten şeker almayı denediniz mi?

Well, it's not easy.

Bu kolay değil.

I can't say I've ever tried it myself, but I would imagine it wouldn't be easy.

Kendim denediğimi söyleyemem ama kolay olmayacağını tahmin ediyorum.

Because if there's one thing young children enjoy, it's eating sweet things

Çünkü küçük çocukların hoşlandığı bir şey varsa , o da tatlı şeyler yemektir

and some people still enjoy it.

ve bazı insanlar hala bundan zevk alır.

I'm not saying who.

Kim olduğunu söylemiyorum.

I'm not saying that it's me, but it is.

Benim olduğunu söylemiyorum ama öyle.

It is me.

Bu benim.

So if you if you say that something

Yani bir şey

is as easy as taking candy from a baby,

bir bebekten şeker almak kadar kolay diyorsanız,

we mean that something is easy to do.

yapılması kolay bir şey demek istiyoruz.

Maybe it is something that is easy to achieve,

Belki başarması kolay bir şey,

or maybe something that is easy to carry out

belki de gerçekleştirmesi

or do as an action.

veya eylem olarak yapması kolay bir şey.

It's as easy as taking candy from a baby.

Bir bebekten şeker almak kadar kolay.

Oh, can I say a big special hello to Mika?

Oh, Mika'ya büyük bir merhaba diyebilir miyim?

Hello, Mika. It is nice to see you here.

Merhaba Mika. seni burada görmek güzel

And I think now it is better for you to join me

Ve bence şimdi bana katılman daha iyi

because the clocks have now gone forward.

çünkü saatler artık ileri alındı.

So because we have now changed

Artık

our clocks here in the UK, I think it is more convenient

Birleşik Krallık'ta saatlerimizi değiştirdiğimiz için,

for you to watch this on the live chat.

bunu canlı sohbette izlemenin senin için daha uygun olduğunu düşünüyorum.

So hello Mika.

Merhaba Mika.

It's nice to see you here. Watching in Japan.

Seni burada görmek güzel. Japonya'da izliyorum.

If you look behind me, you can see there are there are lots of colours

Arkama bakarsanız, burada,

coming out as spring continues is here in England

İngiltere'de bahar devam ederken ortaya çıkan birçok renk olduğunu

and the particular plants you can see behind me

ve arkamda görebileceğiniz ve aslında arkamda görebileceğiniz belirli bitkilerin

that actually behind me is Magnolia.

Manolya olduğunu görebilirsiniz.

It is a pink magnolia bush

Pembe bir manolya çalısı

and all of the flowers are now slowly starting to come out,

ve tüm çiçekler şimdi yavaş yavaş çıkmaya başlıyor ki

which is lovely.

bu çok güzel.

Andrew has a very similar problem to me.

Andrew'un benimle çok benzer bir sorunu var.

I always feel awkward

when I have to return things to the shop.

Bir şeyleri dükkana iade etmem gerektiğinde kendimi hep garip hissederim.

You are right.

Haklısın.

It is a very hard thing to do.

Bu çok zor bir şey.

Some people don't like to complain about things.

Bazı insanlar bir şeylerden şikayet etmeyi sevmezler.

I'm not very good at it. I will be honest with you.

Bu konuda çok iyi değilim. sana karşı dürüst olacağım

That's one of the the wonderful things about sending things back.

Bir şeyleri geri göndermenin harika yanlarından biri de bu.

If you bought something from Amazon,

Amazon'dan bir şey satın aldıysanız

you can send it back and you didn't have to talk to anyone,

geri gönderebilirsiniz ve kimseyle konuşmanıza gerek kalmaz,

you just put it back in the box and then send it back and you don't have to explain it to anyone.

sadece kutusuna geri koyar ve sonra geri gönderirsiniz ve kimseye açıklamak zorunda kalmazsınız.

So I do like that.

Yani bundan hoşlanıyorum.

But yes, it is.

Ama evet, öyle.

It is very hard to return something in person.

Şahsen bir şeyi iade etmek çok zordur.

So maybe if you bought something from a shop and you have to go back

Yani belki bir dükkandan bir şey aldıysanız ve geri dönmek zorunda kalırsanız

and you might feel a little nervous, maybe they will refuse.

ve biraz gergin hissederseniz, belki reddederler.

Maybe they will tell you that you can't return it.

Belki de sana iade edemeyeceğini söylerler. Bu

So some people are not very good at complaining about something

nedenle, bazı insanlar bir şey hakkında şikayet etmede

or if they want to get a refund over something as well.

veya bir şey için geri ödeme almak istiyorlarsa pek iyi değiller.

So, yes, you're right, it can be awkward.

Yani, evet, haklısın, garip olabilir.

And I think these days many people do throw things away.

Ve bence bu günlerde birçok insan bir şeyleri çöpe atıyor. Daha

It's easier.

kolay.

I think we live in a disposable society

Bence kullanılıp atılan bir toplumda

or maybe a disposable world

ya da belki de

where everything can be thrown away and we can buy a new thing.

her şeyin çöpe atıldığı ve yeni bir şey satın alabildiğimiz tek kullanımlık bir dünyada yaşıyoruz.

However,

Ancak,

if something is not very old

bir şey çok eski değilse

and it breaks, then I think it is always a good idea to return it.

ve kırılırsa, o zaman onu iade etmenin her zaman iyi bir fikir olduğunu düşünüyorum.

And then you get a replacement or you can get a refund.

Ve sonra bir yedek alırsınız veya geri ödeme alabilirsiniz.

I think.

Bence.

So here we have a lot of very good

Yani burada bir

policies in place for people who buy things,

şeyler satın alan insanlar için çok iyi politikalarımız var,

so you have a lot of time to return things if they are faulty

bu yüzden kusurlu olduklarında

or if they don't work very well.

veya çok iyi çalışmadıklarında bir şeyleri iade etmek için çok zamanınız var.

I have been looking through some photographs

over the past few days.

Son birkaç gündür bazı fotoğraflara bakıyorum.

I found a photograph of myself

taken at a time when I wasn't taking many photographs of myself

Kendime ait pek fazla fotoğraf çekmediğim bir zamanda çekilmiş bir fotoğrafımı buldum

and there aren't many pictures of myself during this particular time.

ve bu belirli zamanda pek fazla fotoğrafım yok.

So we are going to look at that in a moment.

Bu yüzden birazdan buna bakacağız.

Palmira says. My husband bought

Palmira diyor. Kocam

a little cordless floor cleaner.

küçük bir kablosuz yer temizleyicisi aldı.

It was €69.

69 € idi.

Oh, I see. It is.

Ah anlıyorum. Bu.

Oh, it isn't even unpacked.

Oh, ambalajından bile çıkarılmadı.

Oh, I see.

Ah anlıyorum.

So you've spent money on something and you haven't even used it.

Yani bir şeye para harcadınız ve onu kullanmadınız bile.

So that also happens when we are talking about waste.

Bu, israftan bahsederken de olur.

Sometimes we waste our money on something,

Bazen paramızı bir şeye harcıyoruz,

we buy it, but then we never use it.

satın alıyoruz ama sonra hiç kullanmıyoruz.

In fact, I'm going to say something now

Aslında şimdi bir şey söyleyeceğim

and I know I shouldn't.

ve söylememem gerektiğini biliyorum.

Mr. Steve wants to buy a bread maker.

Bay Steve bir ekmek yapma makinesi almak istiyor.

I don't know why this is his latest idea.

Bunun neden onun son fikri olduğunu bilmiyorum.

This is the thing that Steve wants to do.

Steve'in yapmak istediği şey bu.

He wants to start making his own bread and there is a machine

Kendi ekmeğini yapmaya başlamak istiyor ve satın

you can buy that mixes the bread and then makes it

alabileceğiniz, ekmeği karıştıran ve ardından

it does the whole thing.

her şeyi yapmasını sağlayan bir makine var.

Isn't that amazing?

Bu harika değil mi?

So it's a machine that does everything for you.

Yani sizin için her şeyi yapan bir makine.

It makes the bread.

Ekmeği yapar.

However, I said to Steve, I said, You do realise that you have to do this

Ancak Steve'e dedim ki, Bunu

maybe every day or every couple of days

belki her gün veya birkaç günde bir yapmanız gerektiğinin farkındasınız

because we do eat a lot of bread.

çünkü çok fazla ekmek yiyoruz.

And of course the problem with fresh bread, if you make it yourself, it will go bad very quickly.

Ve tabii ki taze ekmekle ilgili sorun, kendiniz yaparsanız çok çabuk bozulur.

And I think I think if Mr.

Ve bence Bay

Steve buys a bread maker, what I think

Steve bir ekmek makinesi alırsa, bence şu

will happen is he will use it maybe three or four times

olacak, belki üç ya da dört kez kullanacak

and then he will stop using it and eventually

ve sonra kullanmayı bırakacak ve sonunda

we will have to find a place in the cupboard to put it.

dolapta koyacak bir yer bulmamız gerekecek. BT.

So that's normally what happens.

Yani normalde olan bu.

Mika is enjoying the beautiful colours at the moment

Mika şu anda güzel renklerin tadını çıkarıyor

because it is of course cherry blossom season in Japan.

çünkü tabii ki Japonya'da kiraz çiçeği mevsimi.

Quite often it it

Oldukça sık,

well in fact it can be much earlier than it usually is.

aslında genellikle olduğundan çok daha erken olabilir.

It all depends on what the temperature is.

Her şey sıcaklığın ne olduğuna bağlı.

So if the temperature is warm you might suddenly find that

Bu nedenle, sıcaklık sıcaksa, aniden

the cherry blossom will come out suddenly.

kiraz çiçeklerinin aniden çıktığını görebilirsiniz.

And let's say hello to Florence.

Ve Floransa'ya merhaba diyelim.

And also Beatrice is here as well.

Ayrıca Beatrice de burada.

I brewed, I bought a system to water

Demledim, seyahat ettiğimde bitkilerimi sulamak için bir sistem aldım

my plants when I travel, but it was terrible

ama çok kötüydü

and it was so inefficient.

ve çok verimsizdi.

Something that is inefficient.

Verimsiz bir şey.

It's something that does not perform very well.

Çok iyi performans göstermeyen bir şey.

It is not a thing

that does the job very well.

İşini çok iyi yapan bir şey değil.

It is inefficient.

Verimsiz.

Maybe something that takes too long to do something

Belki bir şeyi yapması çok uzun süren bir şey

can be described as inefficient.

verimsiz olarak tanımlanabilir.

It is inefficient.

Verimsiz.

It is something that wastes time or maybe wastes energy.

Zamanı boşa harcayan veya belki de enerjiyi boşa harcayan bir şeydir.

It is inefficient, but yes, it can happen.

Verimsiz, ama evet, olabilir.

Even if something works very well,

Bir şey çok iyi çalışsa bile,

it still might not be very good.

yine de çok iyi olmayabilir.

It still might not perform the job that it's supposed to do.

Yine de yapması gereken işi yapamayabilir.

You're right. Yes.

Haklısın. Evet.

So even if something works very well,

Bu nedenle, bir şey çok iyi çalışsa bile,

you still might find that it doesn't function

yine de çalışmadığını

or it doesn't provide a very good service.

veya çok iyi bir hizmet sağlamadığını görebilirsiniz.

Hello, Govind Patel.

Merhaba Govind Patel.

Hello, Govind. Nice to see you here.

Merhaba Govind. Seni burada görmek güzel.

Watching from India.

Hindistan'dan izliyorum.

It's so nice to see you here. Welcome.

Seni burada görmek çok güzel. Hoş geldin.

Is it your first time?

İlk seferin mi? Bilmeme

Let me know, please. On the live chat.

izin ver lütfen. Canlı sohbette.

We are back on Sunday.

Pazar günü geri döndük.

Hopefully Steve will be here.

Umarım Steve burada olur.

I will be waiting myself.

Kendimi bekliyor olacağım.

I'm going to weigh myself on Sunday morning

Pazar sabahı kendimi tartacağım

and I will let you see what the result is.

ve sonucun ne olduğunu size bildireceğim.

I am hoping that I've lost one stone.

Umarım bir taşı kaybetmişimdir.

I hope so.

Umarım.

I hope I have lost around one stone.

Umarım bir taş civarında kaybetmişimdir.

We will see what happens on Sunday.

Pazar günü ne olacağını göreceğiz.

So please join me for that when we find out how much weight I have lost

Bu yüzden lütfen bana katılın, son üç ayda ne kadar kilo verdiğimi öğrendiğimizde bugün

over the past three months, we will see

who else is here

today, Andrew says.

başka kimlerin burada olduğunu göreceğiz

, diyor Andrew.

Oh, Andrew says if Mr.

Ah, Andrew diyor ki, Bay

Steve won't use the bread maker but it's working, it can be sold

Steve ekmek yapma makinesini kullanmayacak ama çalışıyorsa,

with some kind of discount on eBay or something, so there is no problem.

eBay'de bir tür indirimle falan satılabilir, yani sorun olmaz.

Can I just say I have never sold anything on eBay.

eBay'de hiç bir şey satmadığımı söyleyebilir miyim?

I've never used it.

Hiç kullanmadım.

I've always felt a bit nervous.

Her zaman biraz gergin hissettim.

I don't know why, but I suppose many people these days find it very easy and convenient

Nedenini bilmiyorum ama sanırım bugünlerde pek çok insan artık ihtiyaç duymadıkları şeyleri satmayı çok kolay ve uygun buluyor

to sell things They don't need anymore.

.

But I think that is a good suggestion.

Ama bence bu iyi bir öneri.

I think it's a good suggestion anyway, that if Mr.

Bence yine de iyi bir öneri, Bay

Steve does not want to use the bread maker, we can always

Steve ekmek makinesini kullanmak istemiyorsa, onu her zaman

sell it on eBay

eBay'de

or somewhere else as well.

veya başka bir yerde de satabiliriz.

However, I suppose it's worth mentioning, there are things that we own

Ancak belirtmekte fayda var sanırım, sahip olduğumuz ve

and we use that we've had for a very long time.

çok uzun zamandır sahip olduğumuz ve kullandığımız şeyler var.

So there are many things in the House here that we've actually had for

Yani burada Meclis'te

for maybe 20 or 30 years, and they still work very well.

belki 20 veya 30 yıldır sahip olduğumuz pek çok şey var ve bunlar hala çok iyi çalışıyor.

Hello t n hello t n

Merhaba t n merhaba t n

t n. Where are you watching?

t n. Nereden izliyorsun?

I wonder where you are.

Nerede olduğunu merak ediyorum.

You might be in Vietnam.

Vietnam'da olabilirsin.

I wonder. I wonder where you are watching at the moment.

Merak ediyorum. Şu an nereden izliyorsunuz merak ediyorum.

Oh, by the way, have you noticed I am now putting YouTube

Ha bu arada fark ettiniz mi artık

shorts onto my YouTube channel.

YouTube kanalıma YouTube kısa videoları koyuyorum.

So there are short videos

Yani

that last around 60 seconds where I give you some information,

yaklaşık 60 saniye süren kısa videolar var, size bazı bilgiler veriyorum,

maybe a new word, maybe a new phrase, Maybe I explained something

belki yeni bir kelime, belki yeni bir cümle, Belki İngilizce ile ilgili bir şeyler anlattım

concerning the English language.

.

So look out for my new YouTube shorts and I will be posting

Bu yüzden yeni YouTube kısa videolarıma göz atın ve

maybe two or three of those every week.

her hafta bunlardan belki iki veya üç tanesini yayınlayacağım.

Beatriz, are you in the mountains?

Beatriz, dağda mısın?

Did you manage to get away

Uzaklaşıp

and have a nice time in the mountains, I wonder?

dağlarda güzel vakit geçirmeyi başardın mı acaba?

Hello everyone on the live chat.

Canlı sohbette herkese merhaba.

Yes, it is Friday.

Evet, bugün Cuma.

I know it's a very unusual.

Bunun çok sıra dışı olduğunu biliyorum.

We don't normally do this. Here it is.

Normalde bunu yapmayız. İşte burada.

Here is the picture that I found a few days ago

İşte birkaç gün önce kız kardeşimle

when I was looking through some old photographs with my sister.

bazı eski fotoğraflara bakarken bulduğum resim .

And I found this photograph of me.

Ve bu fotoğrafımı buldum.

It is a little embarrassing because I do have a lot of hair in that photograph.

Bu biraz utanç verici çünkü o fotoğrafta çok fazla saçım var.

Here it is.

İşte burada.

Would you like to see it? Oh, my goodness.

Görmek istermisin? Aman tanrım.

Look at that.

Şuna bak.

Who is that handsome man?

O yakışıklı adam kim?

That's.

bu İster inanın ister

Believe it or not, it's taken many years ago.

inanmayın, yıllar önce çekildi.

I must have been around 17 when that photograph was taken.

O fotoğraf çekildiğinde 17 yaşlarında olmalıyım.

So it would have been taken in around 1982.

Yani 1982 civarında çekilmiş olmalı.

So that photograph of me with lots of hair

Yani o bol saçlı fotoğrafım

was taken in 1982.

1982'de çekilmiş.

I know what you're thinking now.

Şimdi ne düşündüğünü biliyorum.

You are all trying to add up on your fingers.

Hepiniz parmaklarınızı toplamaya çalışıyorsunuz.

How old I am.

kaç yaşındayım

It is time to test your mathematics and see how old I actually am.

Matematiğinizi test etmenin ve gerçekte kaç yaşında olduğumu görmenin zamanı geldi.

So that right there I am.

İşte oradayım.

There is a photograph and I haven't seen photograph for many, many years.

Bir fotoğraf var ve ben çok, çok uzun yıllardır fotoğraf görmemiştim.

In fact, I remember when that picture was taken, I was actually on holiday with my family

Aslında o fotoğraf çekildiğinde hatırlıyorum, aslında ailemle tatildeydim

and we went away, but also my grandparents went on holiday at the same time.

ve gitmiştik ama aynı zamanda dedem ve dedem de tatile gitmişti.

So we were all on holiday at the same time.

Yani hepimiz aynı anda tatildeydik.

I think it was Blackpool, a very popular

Sanırım İngiltere'de çok popüler bir

holiday destination here in the UK.

tatil yeri olan Blackpool'du.

So there it is, a picture of me and I have lots of hair.

İşte burada, benim bir fotoğrafım ve bir sürü saçım var.

I used to have, I used to have so much hair

Eskiden o kadar çok saçım vardı ki

it was very hard to cut and wash.

kesmek ve yıkamak çok zordu.

Nowadays

Bugünlerde

I don't have to worry about it because I don't have much hair left.

fazla saçım kalmadığı için endişelenmeme gerek yok.

But yes, you see, you see, I was young once.

Ama evet, görüyorsun, bir zamanlar gençtim.

Once upon a time I was a young person.

Bir zamanlar genç bir insandım.

Tomorrow, by the way, I'm not with you tomorrow.

Yarın, bu arada, yarın seninle değilim.

But tomorrow is a special day, especially for those

Ancak yarın, özellikle

who like playing tricks and jokes on others.

başkalarına oyun oynamayı ve şaka yapmayı sevenler için özel bir gün.

Because tomorrow it is April Fools Day.

Çünkü yarın 1 Nisan Şakası Günü.

Tomorrow is the 1st of April,

Yarın 1 Nisan

and a lot of people will be playing tricks, jokes.

ve pek çok insan oyunlar oynayacak, şakalar yapacak.

They will be doing things to trick another person

Başka bir kişiyi,

into thinking something is real when it isn't.

bir şeyin gerçek olmadığı halde gerçek olduğuna inandırmak için bir şeyler yapacaklardır. Kabul

And let's face it, you might say that these days most of us

edelim, bu günlerde çoğumuzun

have April Fools Day every day, because these days

her gün 1 Nisan'ı kutladığını söyleyebilirsiniz, çünkü bu günlerde

it is very difficult to work out what is real and what is not.

neyin gerçek neyin gerçek olmadığını anlamak çok zor .

Anyway, here is a short video explaining what April Fools Day is

Her neyse, burada 1 Nisan Şakası Günü'nün ne olduğunu

and why we do it.

ve bunu neden yaptığımızı açıklayan kısa bir video var.

We all like to have a laugh once in a while.

Arada bir gülmeyi hepimiz severiz.

I know I do.

Biliyorum.

However, some enjoy it more than others.

Ancak, bazıları diğerlerinden daha fazla zevk alıyor.

One of the ways of raising a titter is to play a trick on someone

Kıkırdamanın yollarından biri, birine oyun oynamak

or to prank someone into believing something that is not true or real.

ya da birini doğru ya da gerçek olmayan bir şeye inandırmak için şaka yapmaktır.

Fortunately for those who enjoy playing the occasional prank or hoax on others,

Şans eseri, ara sıra başkalarına şaka yapmaktan veya aldatmaktan hoşlananlar için,

there is a special day put aside for just such an event.

böyle bir etkinlik için ayrılan özel bir gün var.

Of course, I'm talking about April

Tabii ki, 1 Nisan

Fools Day.

Şakası Günü'nden bahsediyorum.

April Fool's Day occurs each year.

Nisan Şakası Günü her yıl gerçekleşir.

On the first day of April.

Nisan ayının ilk gününde.

On this day, people will play tricks and pull pranks on each other for fun.

Bu günde insanlar eğlenmek için oyunlar oynayacak ve birbirlerine şakalar yapacaklar.

Most of the pranks are harmless and cause no real upset.

Şakaların çoğu zararsızdır ve gerçek bir üzüntüye neden olmaz.

While some create anger, outrage, and even

Bazıları öfke, hiddet ve hatta

mass hysteria,

toplu histeri yaratırken,

there have been some rather adventurous pranks

played on the general public over the years.

yıllar boyunca genel halk üzerinde oldukça maceralı bazı şakalar yapıldı.

For example, in 1980 the BBC reported that

Örneğin, 1980'de BBC,

the four clock faces on the famous Big Ben Clocktower would be replaced

ünlü Big Ben Saat Kulesi'ndeki dört saat kadranının

by digital numeral readouts.

dijital sayısal göstergelerle değiştirileceğini bildirdi. Her şeyin büyük bir aldatmaca olduğu ortaya çıkmadan önce

Many people called in to complain before it was revealed

birçok kişi şikayet etmek için aradı

that the whole thing was a big hoax.

.

In 1978, a wealthy adventurer

1978'de zengin bir maceracı

returned from Antarctica to Australia, towing a large iceberg

Antarktika'dan Avustralya'ya döndü ve

with the intention of selling chunks of the ice to locals.

yerel halka buz parçalarını satmak amacıyla büyük bir buzdağını çekti.

This turned out to be an elaborate hoax.

Bunun ayrıntılı bir aldatmaca olduğu ortaya çıktı.

In 1998, the fast food

1998'de fast food

chain Burger King released an advertising campaign to promote a new product,

zinciri Burger King, yeni bir ürün olan

the left handed hamburger.

solak hamburgeri tanıtmak için bir reklam kampanyası yayınladı.

Amazingly, thousands of people fell for the prank by showing up at burger outlets

Şaşırtıcı bir şekilde, binlerce insan

asking for one of the left handed meals.

solak yemeklerden birini soran burger satış noktalarına gelip şakaya düştü.

In 1976, British astronomer

1976'da İngiliz astronom

Patrick Moore announced on BBC Radio that the planets,

Patrick Moore, BBC Radio'da gezegenlerin,

Pluto and Jupiter would align in such a way that here on Earth

Pluto ve Jüpiter'in öyle bir hizaya geleceğini duyurdu ki, burada Dünya'da

people would experience a change in the Earth's

insanlar aşağı yukarı zıplarken Dünya'nın yerçekiminde bir değişiklik yaşayacaklardı

gravitational pull whilst jumping up and down.

.

Amazingly, the BBC received two calls from listeners

Şaşırtıcı bir şekilde, BBC, dinleyicilerden

purporting to have floated around the room.

odanın içinde süzüldüğünü iddia eden iki çağrı aldı.

In 1962,

1962'de

Swedish television viewers were told that if they stretched a pair of lady's tights

İsveçli televizyon izleyicilerine, televizyon ekranlarının üzerine bir çift bayan taytı gererlerse

over their TV screens, the black and white picture would become colour.

siyah beyaz görüntünün renkli olacağı söylendi.

Of course, it was all a hoax.

Tabii ki, hepsi bir aldatmacaydı.

TV viewers in Sweden had to wait another eight years

İsveç'teki TV izleyicileri, yayınları gerçekten renkli görebilmek için sekiz yıl daha beklemek zorunda kaldı

before they could really see broadcasts in colour.

.

So what are the origins of April Fools Day?

Peki 1 Nisan Şakası Günü'nün kökenleri nelerdir?

Well, it depends on who you ask.

Kime sorduğunuza bağlı.

There are many stories surrounding the reasons

why we play tricks on April the first.

1 Nisan'da neden oyun oynadığımıza dair birçok hikaye var.

Ironically, most of the stories surrounding April Fools Day

İronik olarak, 1 Nisan Şakası Günü ile ilgili hikayelerin çoğu

are made up.

uydurmadır. 1

The first written reference of April Fools Day appears

Nisan Şakası Günü'nün ilk yazılı referansı,

in Geoffrey Chaucer's The Canterbury Tales, published in 1392,

Geoffrey Chaucer'ın 1392'de yayınlanan The Canterbury Tales'inde yer alır; Pek olası

where a mix up with the wording of the dates refers to there

being 32 days In March.

Another origin, albeit an unlikely one occurred in France

olmasa da başka bir köken, Fransa'da

when the Gregorian calendar was adopted in 1564,

Gregoryen takvimi 1564'te kabul edildiğinde meydana geldi;

which meant that from there on the New Year

bu, oradan itibaren Yeni Yıl'ın

would be celebrated on January the first and not the end of March.

Mart ayının sonunda değil, 1 Ocak'ta kutlanacağı anlamına geliyordu. 1 Nisan'daki değişiklikten sonra

Those who continued to celebrate after the change on April

kutlamaya devam edenler

the first were labelled as fools.

aptal olarak etiketlendi.

Other theories are that the date refers to the Roman Festival of Hilaria

Diğer teoriler, tarihin Hilaria Roma Festivali'ne

or a revolt against Christianity when an annual day of chaos

veya yarı tanrılara tapanların

took place as a protest organised by the worshippers of demigods.

düzenlediği bir protesto olarak yıllık bir kaos gününün gerçekleştiği Hristiyanlığa karşı bir isyana atıfta bulunduğu yönündedir .

In all honesty, it would be fair to say that there is no definitive reason

Dürüst olmak gerekirse, 1

why April Fools Day really exists.

Nisan Şakası Günü'nün gerçekten var olmasının kesin bir nedeni olmadığını söylemek adil olur.

April Fool's Day is also known as All Fools Day in some places.

April Fool's Day, bazı yerlerde All Fools Day olarak da bilinir .

To many people, the act of playing pranks and hoax in others for fun

Pek çok insan için, eğlenmek için başkalarına şaka yapmak ve şaka yapmak

seems childish and infantile.

çocukça ve çocukça görünüyor.

However, this is not stopped people from falling each other

Ancak bu, insanları

with their creative shenanigans.

yaratıcı maskaralıklarıyla birbirlerine düşmekten alıkoymaz. Hiç birine 1

Have you ever played an April Fool's joke on anyone?

Nisan şakası yaptın mı?

Have you ever been the victim of an April Fool's hoax?

Hiç bir 1 Nisan aldatmacasının kurbanı oldunuz mu?

Did you fall for it in this instance?

Bu durumda ona aşık oldun mu?

To fall for something means that you were taken in

Bir şeye kanmak,

or fooled by the hoax or prank.

aldatmaca veya şaka tarafından kandırıldığın veya kandırıldığın anlamına gelir.

You were made to look stupid.

Aptal gibi görünmek için yaratıldın.

You were made a sucker of.

Enayi yapıldın.

You were made to look a fool.

Aptal gibi görünmek için yaratıldın.

Quite the April fool, if you will.

Tam bir 1 Nisan aptalı, eğer istersen.

Today's key words prank

Bugünün anahtar sözcükleri,

to play a trick or to fool someone with a practical joke.

bir numara yapmak ya da pratik bir şakayla birini kandırmak için yapılan şakalardır.

Oh, it's a form of joke where someone pretends that something will or has happened. An

Oh, birinin bir şey olacakmış ya da olmuş gibi davrandığı bir tür şaka. Bir

instance they occurrence of something

şeyin meydana geldiği

or an example of something occurring.

bir örnek veya meydana gelen bir şeyin bir örneği.

They go.

Giderler.

That is why we have April Fool's Day.

İşte bu yüzden 1 Nisan Şakası Günü'nü yaşıyoruz.

To be honest with you, no one really knows why we have it.

Size karşı dürüst olmak gerekirse, kimse buna neden sahip olduğumuzu gerçekten bilmiyor.

The first time in the room and

Odada ilk kez ve

we are back.

geri döndük. İşte

Oh, there you are. Hi, everyone, and welcome back.

buradasın. Herkese merhaba ve tekrar hoş geldiniz.

I am with you for a few more minutes and then I will disappear like magic,

Birkaç dakika daha seninleyim ve sonra sihir gibi ortadan kaybolacağım

but I will reappear on Sunday at 2 p.m.

ama Pazar günü saat 14:00'te yeniden ortaya çıkacağım.

UK time. And Mr.

İngiltere saati. Ve Bay

Steve, hopefully we are keeping our fingers crossed that Mr.

Steve, umarız Bay

Steve will be 100% on Sunday,

Steve'in Pazar günü %100 olacağına inanıyoruz, bu

so hopefully he will be with us as well.

yüzden umarız o da bizimle olur.

Micha mentions another April Fool's joke

Micha, spagetti'nin ağaçlarda büyüdüğünü söylediklerinde BBC tarafından yapılan başka bir Nisan Şakası şakasından bahseder

that was done by the BBC

when they said that

spaghetti grew on trees.

.

I remember that, Yes, I think it was well, I think it was a very long time ago.

Hatırlıyorum, Evet, bence iyiydi, bence çok uzun zaman önceydi.

I want to say the 1960s.

1960'lar demek istiyorum.

I think it was quite a long time ago that that happened.

Bence bu olay çok uzun zaman önceydi .

But yes, they they did a short documentary about

Ama evet, spagetti'nin küçük çalılarda yetiştiği bir yer hakkında kısa bir belgesel yaptılar

a place where spaghetti grew

on on small bushes.

.

And there are even people walking around taking the spaghetti

Hatta

from from the trees, from the small bushes that are around

ağaçlardan,

a certain field.

belli bir tarlanın etrafındaki küçük çalılardan spagetti almak için dolaşan insanlar bile var.

Of course, it was all a hoax.

Tabii ki, hepsi bir aldatmacaydı.

It was a joke.

Şakaydı.

It was something done for April Fool's Day.

Nisan Şakası Günü için yapılmış bir şeydi.

So look out tomorrow.

O yüzden yarına dikkat et.

Be aware just in case someone decides

Birisi size

to play a trick on you.

bir oyun oynamaya karar verirse diye farkında olun.

Have you ever been caught out on April Fool's Day?

Hiç 1 Nisan Şakası Günü'nde yakalandınız mı?

Have you ever been caught out by an April Fool's joke?

Hiç bir 1 Nisan şakasına kapıldın mı? Bilmeme

Let me know, please.

izin ver lütfen.

The live chat if you have.

Varsa canlı sohbet.

I have to say I have been caught out a couple of times.

Birkaç kez yakalandığımı söylemeliyim.

Nothing too serious.

Çok ciddi bir şey yok.

I was able to keep my honour.

onurumu koruyabildim.

I was able not to look too foolish.

Çok aptal görünmemeyi başardım.

But yes, I have.

Ama evet, yaptım.

In the past I've fallen for it quite often every year.

Geçmişte her yıl oldukça sık aşık oldum.

YouTube.

Youtube.

Normally on April Fool's Day, they will try to create some some sort of joke.

Normalde 1 Nisan Şakası Günü'nde bir tür şaka yaratmaya çalışırlar.

I remember a few years ago YouTube

Birkaç yıl önce YouTube'un

was offering

everything on YouTube that is ever being published

YouTube'da yayınlanmakta olan her şeyi sunduğunu hatırlıyorum

and you could actually sort of buy it on DVD.

ve aslında onu DVD olarak satın alabilirdiniz.

So I think that was quite a few years ago, maybe ten years ago,

Bence bu birkaç yıl önceydi, belki on yıl önceydi,

when people were still using DVD deals.

insanlar hala DVD fırsatlarını kullanıyorlardı.

But these days, of course, you wouldn't do it.

Ama bu günlerde, elbette, yapmazdın.

But yes, they were. They were playing a joke.

Ama evet, öyleydiler. Şaka yapıyorlardı.

And I think every year YouTube normally creates some sort of joke.

Ve sanırım her yıl YouTube normalde bir tür şaka yapıyor.

There are a lot of people at the moment complaining on Twitter because apparently everyone

Şu anda Twitter'da şikayet eden pek çok insan var çünkü görünüşe göre herkes

will have to pay to use Twitter

if they want to have their little blue checkmark.

küçük mavi onay işaretine sahip olmak istiyorsa Twitter'ı kullanmak için para ödemek zorunda kalacak.

So if you want to have your verified account on Twitter, everyone will have to pay for it.

Dolayısıyla, Twitter'da hesabınızın doğrulanmasını istiyorsanız , herkesin bunun için ödeme yapması gerekecek.

However, some people are saying

Ancak, bazı insanlar

that this is also an April Fool's joke.

bunun aynı zamanda bir 1 Nisan şakası olduğunu söylüyor.

I'm not sure we will find out tomorrow

whether or not it is just an April Fool's joke.

Bunun bir 1 Nisan şakası olup olmadığını yarın öğreneceğimizden emin değilim.

We will see what happens.

Ne olacağını göreceğiz. Şaka olan bir

There are, of course, ways of describing something that is a joke.

şeyi tanımlamanın elbette yolları vardır .

You might say that it is funny,

Komik,

humorous.

esprili diyebilirsiniz.

I like that word, by the way. Humorous.

Bu arada bu kelime hoşuma gitti. Nükteli, komik.

If something is humorous, it means it is funny.

Bir şey komikse, komik demektir.

Something that you find funny or amusing.

Komik veya eğlenceli bulduğunuz bir şey.

I like that word amusing.

Bu eğlenceli kelimeyi seviyorum.

Something that amuses you

Sizi eğlendiren bir şey,

is something that you humorous,

esprili,

funny,

komik,

something that is light hearted.

kaygısız bir şeydir.

So here is another interesting phrase here.

İşte burada başka bir ilginç ifade var.

Light hearted.

Hafif yürekli.

If something is light hearted, it means it is not being done in a serious way.

Bir şey gönülsüzse, ciddi bir şekilde yapılmıyor demektir.

You might describe it as something that is light

Bunu hafif yürekli bir şey

hearted, something fun, something funny.

, eğlenceli bir şey, komik bir şey olarak tanımlayabilirsiniz.

Of course, a person might play a joke on another person.

Tabii ki, bir kişi başka bir kişiye şaka yapabilir.

They might tell a joke.

Fıkra anlatabilirler.

For example, we have one of our regular viewers here on my YouTube channel.

Örneğin, YouTube kanalımda düzenli izleyicilerimizden biri var .

Vitus will often tell jokes to us,

Vitus bize sık sık şakalar anlatır,

so a joke, something that you are doing that is not to be taken seriously.

bu yüzden şaka, yaptığınız ciddiye alınmaması gereken bir şey.

It is a joke.

Bir şaka.

We also have the word prank as well.

Ayrıca şaka kelimemiz de var.

This is something that happens quite a lot on YouTube these days.

Bu, bugünlerde YouTube'da oldukça sık olan bir şey.

A lot of people like to film themselves

Pek çok insan,

playing a prank on someone else.

başka birine şaka yaparken kendilerini filme almayı sever.

And then of course, we have the word hope.

Ve sonra elbette, umut kelimemiz var.

This is a word that can be used in many ways.

Bu, birçok şekilde kullanılabilen bir kelimedir.

It can be a serious word or it can be a word

Ciddi bir kelime olabilir veya

that's used to describe a joke of some sort

bir tür

hoax, something that is done, something that is said,

şakayı, yapılan bir şeyi, söylenen bir şeyi,

something that is made to appear real.

gerçekmiş gibi görünen bir şeyi tanımlamak için kullanılan bir kelime olabilir.

But in fact, it is not.

Ama aslında öyle değil.

It is a hoax, something that you are being told is real.

Bu bir aldatmaca, sana söylenen bir şey gerçek.

But in fact, later on, you find out that it wasn't

Ama aslında, daha sonra bunun

it was just a hoax.

bir aldatmaca olmadığını anlıyorsunuz.

It was not real.

Gerçek değildi.

And of

course, if you find something funny, you might have a laugh.

Ve

tabii ki, komik bir şey bulursanız, gülebilirsiniz.

There are many ways of describing laughter,

Kahkahayı tanımlamanın pek çok yolu vardır

and it all depends on what type of laugh it is.

ve hepsi, onun ne tür bir kahkaha olduğuna bağlıdır.

For example, you might titter,

Örneğin, kıkırdayabilirsiniz, Kıkırdama

Titter, Titter is a tiny laugh,

, Kıkırdama küçük bir kahkahadır,

A little laugh

Küçük bir kahkaha kıkırdama

titter, you might

, kıkırdayabilir,

chuckle,

chuckle, you might laugh.

kıkırdayabilir, gülebilirsiniz.

Laugh is a generic term for anything, anything a person is doing to show

Gülme, herhangi bir şey için genel bir terimdir, bir kişinin

that they are amused by something laugh you laugh out loud.

bir şey tarafından eğlendiğini göstermek için yaptığı herhangi bir şey, gülmek, yüksek sesle gülmek.

You have a laugh, you find something funny.

Gülüyorsun, komik bir şey buluyorsun.

Also we have the word chortle.

Ayrıca kıkırdama kelimemiz var.

Chortle is a strange word and it describes a type of laughter

Chortle garip bir kelimedir ve

where you are enjoying a joke.

bir şakadan zevk aldığınız bir kahkaha türünü tanımlar.

Oh, yes. That's very funny.

Oh evet. Bu çok komik.

Mm hmm.

Hmm.

Chortle.

Chortle.

And then finally, we have the strongest laugh of all.

Ve son olarak, en güçlü gülüşe sahibiz.

We call this the guffaw.

Biz buna kahkaha diyoruz.

And guffaw means you laugh out loud.

Ve kahkaha, yüksek sesle gülmek anlamına gelir.

You laugh so much you can't stop yourself from laughing.

O kadar çok gülüyorsun ki kendini gülmekten alıkoyamıyorsun.

You laugh out loud.

Yüksek sesle gülüyorsun.

You laugh with a roar.

Bir kükreme ile gülüyorsun.

You laugh

with a lot of energy.

Büyük bir enerjiyle gülüyorsun.

Ow 000000000000.

Ow 000000000000.

Guffaw is the word I was using there.

Guffaw orada kullandığım kelimeydi.

So there are many ways of describing a joke.

Yani bir şakayı tanımlamanın birçok yolu vardır.

Many ways of expressing it.

Bunu ifade etmenin birçok yolu.

And don't forget, tomorrow is April Fools Day.

Ve unutmayın, yarın 1 Nisan Şakası Günü.

Do not get caught out.

yakalanmayın.

If a person tells you something and maybe it seems

Bir kişi size bir şey söylerse ve bu size

too amazing, or maybe something you can't believe,

çok şaşırtıcı gelirse veya inanamayacağınız bir şey söylerse,

perhaps that person is trying to trick you.

belki de o kişi sizi kandırmaya çalışıyordur.

They are trying to make you an April fool.

Seni 1 Nisan aptalı yapmaya çalışıyorlar.

That is almost it for me for today.

Bugünlük benim için neredeyse bu kadar.

That is almost it's it's almost time for me to go.

Neredeyse gitme vaktim geldi.

But of course, I will be back with you on Sunday.

Ama tabii ki, Pazar günü sizinle birlikte olacağım.

We are back on Sunday together at 2 p.m.

Pazar günü saat 2'de birlikte dönüyoruz.

UK time.

İngiltere saati.

So don't worry, I am back with you and I will be with you from 2 p.m..

Bu yüzden merak etmeyin, tekrar aranızdayım ve öğleden sonra 2'den itibaren yanınızda olacağım.

Hopefully Mr.

Umarım Bay

Steve will be here as well. If he feels well,

Steve de burada olur. Kendini iyi hissederse,

I think he will be here on Sunday.

Pazar günü burada olacağını düşünüyorum.

I can't imagine Mr.

Bay

Steve wanting to to miss all of this,

Steve'in tüm bunları kaçırmak isteyebileceğini hayal edemiyorum,

can you?

değil mi?

I will leave now as we approach 3:00 here in the UK.

İngiltere'de saat 3:00'e yaklaşırken şimdi ayrılacağım.

I hope you've enjoyed the past hour something different for a Friday.

Umarım geçtiğimiz bir saati bir Cuma için farklı bir şekilde beğenmişsinizdir.

I don't normally appear on Friday.

Normalde Cuma günü görünmem.

Maybe I will do it again in the future.

Belki ileride tekrar yaparım.

We will see what happens.

Ne olacağını göreceğiz.

This is Mr.

Bay

Duncan saying thank you very much for watching.

Duncan, izlediğiniz için çok teşekkür ederim diyor.

Thank you for joining me today.

Bugün bana katıldığınız için teşekkür ederim.

If you want to get in touch, you can.

İletişime geçmek isterseniz ulaşabilirsiniz.

There is my email address

E-posta adresim var

and you can follow me also on Facebook.

ve beni Facebook'ta da takip edebilirsiniz.

And I am also on Instagram as well.

Ve ben de Instagram'dayım.

And if you want to make a donation to help my work continue, don't forget I do all of this for free.

Ve işimin devam etmesine yardımcı olmak için bağışta bulunmak isterseniz , bunların hepsini ücretsiz yaptığımı unutmayın.

It costs you nothing if.

Size hiçbir maliyeti yoktur.

You want to make a donation, please feel free to do so at that address.

Bağış yapmak istiyorsanız, lütfen bunu o adreste yapmaktan çekinmeyin.

Thank you in advance.

Şimdiden teşekkür ederim.

See you on Sunday. This is Mr. Duncan saying.

Pazar görüşürüz. Bunu Bay Duncan söylüyor.

Thanks a lot.

Çok teşekkürler.

See you soon.

Yakında görüşürüz.

Thank you, Florence. Thank you, Jefferson.

Teşekkürler, Floransa. Teşekkürler Jefferson.

Thank you.

Teşekkür ederim.

Also to be trees.

Ayrıca ağaç olmak.

Christina. Also Christina.

Christina. Ayrıca Christina.

Hello, Christina. Nice to see you here as well.

Merhaba Christina. Seni burada görmek de güzel.

Thank you for joining us.

Bize katıldığınız için teşekkürler.

Thank you.

ALEXANDER Thank you also.

Teşekkür ederim.

ALEXANDER Ben de teşekkür ederim.

Beatrice Thank you, Louis.

Beatrice Teşekkürler, Louis.

And also Claudia.

Ve ayrıca Claudia.

I didn't find out what you were thinking today.

Bugün ne düşündüğünü anlamadım.

Claudia I will check the livestream chat later on

Claudia Canlı yayın sohbetini daha sonra kontrol edeceğim

because I think I may have missed it.

çünkü kaçırmış olabileceğimi düşünüyorum.

See you on Sunday.

Pazar görüşürüz.

This is Mr. Duncan saying Thanks for watching.

Bay Duncan, izlediğiniz için teşekkürler diyor.

See you later.

Sonra görüşürüz.

And, of course, until the next time we meet here, you know what's coming next?

Ve tabii ki bir dahaki sefere burada buluşana kadar sırada ne var biliyor musun?

Yes, you do.

Evet yaparsın.

Stay happy.

Mutlu kal.

Stay safe.

Güvende kal.

Keep that smile upon your face.

Yüzünüzdeki o gülümsemeyi koruyun.

And, of course...

Ve tabii ki...

ta ta for now.

şimdilik ta ta.