LIVE English Lesson - 3rd SEPT 2017 - Learn to Speak English - British & American English - BLOOPERS

Here we go again with another live show more English words and phrases to keep

İşte yine başka bir canlı şovla başlıyoruz, sizi hareket halinde tutmak için daha fazla İngilizce kelime ve kelime öbeği sesimi

you on the go listen carefully to my voice and soon you will see just how

dikkatlice dinleyin ve yakında İngilizcenin ne kadar

simple and easy English can be it's 2 o'clock here in the UK and this is live English.

basit ve kolay olabileceğini göreceksiniz. İngilizce.

hmm are we still here? does the world still exist? is planet

hm hala burdamıyız dünya hala var mı?

Earth still in one piece? I hope so hi everybody and welcome it is Sunday how

Dünya gezegeni hala tek parça mı? umarım çok merhaba herkese ve hoşgeldiniz

are you today are you okay I hope so are you happy I hope so

bugün pazar nasılsınız bugün iyi misiniz umarım çok mutlusunuzdur umarım öyleyse işte

so here we go again here we go oh my goodness we are here for two hours I

yine başlıyoruz işte başlıyoruz aman tanrım iki saattir

have now to talk to you for two hours I have to film two hours of time with chat

buradayız iki saat boyunca iki saat boyunca sohbet

and other things for the next two hours but what am I going to do how am I going

ve sonraki iki saat boyunca başka şeylerle film çekmem gerekiyor ama ne yapacağım

to spend the next two hours talking to you well two hours from now we will all

önümüzdeki iki saati seninle konuşarak nasıl geçireceğim bundan iki saat sonra hepimiz

know the answer to that question so here we go it's Sunday September is here

bileceğiz bu sorunun cevabı işte başlıyoruz pazar Eylül geldi

September has arrived hello September how are you and it's

eylül geldi merhaba eylül nasılsın bu arada

been a good August by the way did you have a good August my August was very

güzel bir ağustos ayı oldu mu ağustos ayı çok

busy of course I had my birthday in August I woke up especially early this

yoğundu tabi ki doğum günüm ağustosta Bu sabah özellikle erken uyandım bu

morning by the way I decided to do something very different I was feeling

arada çok farklı bir şey yapmaya karar verdim

very adventurous today so I decided to have a shave without using a mirror and

bugün çok maceralı hissediyordum bu yüzden ayna kullanmadan tıraş olmaya karar verdim ve

as you can see it didn't go very well so here we go it's live English for those

gördüğünüz gibi pek iyi gitmedi o yüzden başlıyoruz

who don't know who I am my name is Duncan mr. Duncan and I have been on

kim olduğumu bilmeyenler için canlı ingilizce benim adım duncan mr. Duncan ve ben

YouTube teaching English for over 10 years in fact next month on the 31st of

YouTube'da 10 yılı aşkın bir süredir İngilizce öğretiyoruz, aslında önümüzdeki ay 31

October it will be 11 years since I started teaching on YouTube can you

Ekim'de YouTube'da öğretmenliğe başlayalı 11 yıl olacak, buna

believe it 11 years since I started teaching English and Here I am still

inanabiliyor musunuz İngilizce öğretmeye başlayalı 11 yıl oldu ve burada hala yapıyorum

doing it to this very day oh my goodness and

bu güne kadar aman tanrım ve

here is a very sobering thought in four weeks time that is four weeks from now

işte çok ayıltıcı bir düşünce dört hafta sonra yani bundan dört hafta sonra

Christmas cards will be on sale in the shops just four weeks from today there

Noel kartları bugünden sadece dört hafta sonra mağazalarda satışa çıkacak

will be Christmas cards in the shops can you believe it I certainly can't it's

Noel kartları mağazalarda olacak inanabiliyor musun kesinlikle yapamam

been a very busy week on planet earth have you noticed

dünya gezegeninde çok yoğun bir hafta oldu öncelikle fark ettiniz mi

first of all YouTube the very site that you are watching now YouTube has changed

YouTube şu anda izlediğiniz site YouTube

its design what do you think of the new look YouTube do you like it there are

tasarımını değiştirdi YouTube'un yeni görünümü hakkında ne düşünüyorsunuz beğendiniz mi oralar

some very strange choices some very strange decisions have been made by

bazı çok garip seçimler YouTube tarafından bazı çok garip kararlar alındı

YouTube for example if you go to your channel you can now have your channel in

örneğin, kanalınıza giderseniz artık kanalınızı karanlıkta tutabilirsiniz,

the dark so the whole screen is black and of course you may have noticed that

böylece tüm ekran siyah olur ve tabii ki

YouTube has also changed its logo as well all I wish is that YouTube would

YouTube'un da logosunu değiştirdiğini fark etmiş olabilirsiniz. ayrıca tüm dileğim, YouTube'un

treat some of its long term publishers a little bit better of course I'm talking

uzun vadeli yayıncılarından bazılarına biraz daha iyi davranması tabii ki

about me because I've been on YouTube for nearly 11 years so YouTube has

kendimden bahsediyorum çünkü yaklaşık 11 yıldır YouTube'tayım bu yüzden YouTube

changed it has made a few changes to its design what do you think now

değişti, birkaç değişiklik yaptı tasarımı şimdi ne düşünüyorsun

I've been on YouTube since 2006 so I remember the old days of YouTube and

2006'dan beri YouTube'tayım, bu yüzden YouTube'un eski günlerini hatırlıyorum ve

over the years there have been many changes being made on YouTube many

yıllar içinde YouTube'da birçok değişiklik yapıldı

things have changed on this site so every time YouTube makes some changes

bu sitede birçok şey değişti, bu nedenle YouTube her değişiklik yaptığında

everyone normally complained they normally complain they start complaining

normalde herkes şikayet ederdi normalde şikayet ederler

about everything so normally people complain when YouTube makes changes but

her şeyden şikayet etmeye başlarlar yani normalde insanlar YouTube değişiklik yaptığında şikayet eder ama

what do you think what do you think so today we have lots of other things

siz ne düşünüyorsunuz bu yüzden bugün yolunuza çıkan birçok başka şey var

coming your way yesterday I went for a lovely walk and of course you

dün güzel bir yürüyüşe çıktım ve tabii ki siz Bunu

can't have a walk in England without seeing this taking place can you see

görmeden İngiltere'de yürüyüş yapamam,

what's happening here it's a good old-fashioned English cricket match so

burada neler olduğunu görebilir misiniz, eski moda güzel bir İngiliz kriket maçı, bu yüzden

this was taking place yesterday on the field not very far away from where I

bu dün yaşadığım yerden çok uzakta olmayan bir sahada oynanıyordu

live and they are playing cricket it is a game that I don't particularly like

ve onlar kriket oynuyorlar. özellikle izlemeyi sevmediğim bir oyundur

watching I don't particularly enjoy watching cricket to be honest well did

dürüst olmak gerekirse

you see that Wow he really hit the ball very hard there did you notice that

so the cricket match was taking place I think it was the local cricket club here

kriket izlemekten pek hoşlanmam Dün burada, Much Wenlock'ta yerel bir kriket kulübüydü

in Much Wenlock they were playing yesterday and I don't

ve

know about you but I think watching cricket is very boring well except for

sizi bilmem ama bence kriket izlemek çok sıkıcı, bunun

when that happens I do like it when the ball goes very far but sometimes nothing

olduğu zamanlar dışında, topun çok uzağa gitmesini seviyorum ama bazen hiçbir şey olmuyor

happens for a very long time so sometimes cricket can be very boring

çok uzun bir süredir bu yüzden bazen kriket çok sıkıcı olabiliyor bakalım

let's see if something exciting happens now let's have a look here we go the

heyecan verici bir şey olacak mı şimdi bir bakalım buraya gidiyoruz

bowler is about to throw the ball here he goes and

bowling oyuncusu topu atmak üzere işte gidiyor ve

Wow did you see that they all seemed very excited by what just happened then

vay canına gördünüz mü hepsi ne tarafından çok heyecanlı görünüyordu şimdi oldu sonra

what did just happen then I have no idea I must be honest with you I don't I

ne oldu o zaman sana karşı dürüst olmalıyım hiçbir fikrim yok

don't really enjoy watching cricket and also I don't really understand the game

kriket izlemekten gerçekten zevk almıyorum ve ayrıca gördüğünüz kriket oyununu gerçekten anlamıyorum

of cricket you see so I have a slight problem with cricket a couple of weeks

bu yüzden küçük bir sorunum var kriket ile birkaç hafta

ago we were talking about sport weren't we and I was talking about my my least

önce spor hakkında konuşuyorduk, değil mi ve ben en az

favourite sport and I mentioned golf but also cricket as well is a little a

sevdiğim spordan bahsediyorduk ve golften bahsettim ama aynı zamanda kriket de

little dull lots of things going on around where I live

biraz sıkıcı, yaşadığım yerde pek çok şey oluyor

including yes the harvest has started

evet orada hasat başladı

there you can see a lovely cornfield waiting to be harvested and the harvest

orada hasat edilmeyi bekleyen güzel bir mısır tarlası görebilirsiniz ve

has started this week so at the moment near to where I live there are many

bu hafta hasat başladı bu yüzden şu anda yaşadığım yerin yakınında

fields full of wheat and barley and at the moment they are all being harvested

buğday ve arpa dolu birçok tarla var ve şu anda hepsi ekiliyor hasat edilmiş

and there you can see in the distance there is a wheat field being harvested

ve orada uzaktan görebilirsiniz, hasat edilmekte olan bir buğday tarlası var,

so that actually happened this week near my house and this is a very busy time of

yani aslında bu hafta evimin yakınında oldu ve bu,

the year for farmers farmers very often at this time of the year start to

çiftçiler için yılın çok yoğun bir zamanı, çiftçiler yılın bu zamanında çok sık

harvest they collect all of the things that they've been growing during the

hasat etmeye başlarlar Yaz boyunca yetiştirdikleri tüm şeyleri toplayın

summer and there they are there in the distance you can see a combine harvester

ve işte oradalar, uzakta bir biçerdöver görebilirsiniz,

that's what that machine is called it's called a combine harvester and that

bu makinenin adı budur, buna biçerdöver denir ve

collects all of the grain it separates the grain from the rest of the wheat

tüm tahılı [ __ ], tahılı ayırır. Buğdayın geri kalanından

it's very clever a very clever machine and there is a tractor so that

çok zekice, çok zekice bir makine ve bir traktör var, o

particular tractor is now gathering what's left

traktör şimdi

of the wheat so all of the things that are left on the ground the tractor will

buğdaydan geriye kalanları topluyor, böylece yerde kalan her şeyi traktör

go along and collect and then it would be turned into bales of hay so there you

gidip toplayacak ve sonra saman balyalarına dönüşecekti, yani orada, yakınımdaki

can see some hay bales once again on a field near me and there I am trying to

bir tarlada bir kez daha bazı saman balyalarını görebilirsiniz ve orada

push one of the big heavy bales of hay and I must admit they are very heavy

büyük, ağır saman balyalarından birini itmeye çalışıyorum ve kabul etmeliyim ki, onlar çok ağır,

very heavy indeed you can see me straining look at the expression on my

çok ağır gerçekten siz zorlandığımı görebilir yüzümdeki ifadeye bakın

face now that's also the expression that I have when I suffer from constipation

şimdi bu aynı zamanda kabızlık çektiğimde sahip olduğum ifade

for those who are interested so there are some views from the week also in my

ilgilenenler için bu yüzden haftadan bazı manzaralar var şu

garden at the moment lots of lovely things growing in my garden right now as

anda bahçemde de çok güzel şeyler büyüyor şu anda benim bahçemde

well some lovely Japanese anemones are growing at the moment in my garden they

de bazı sevimli Japon anemonları şu anda bahçemde büyüyorlar

are the most beautiful flowers they have the most gorgeous pink color and as you

en güzel çiçekler onlar en muhteşem pembe renge sahipler ve

can see the Flies also enjoy landing on them you can see lots of small fruit

gördüğünüz gibi Sinekler de üzerlerine konmaktan zevk alıyor çok sayıda küçük meyve görebilirsiniz

flies so the fly as you can see buzzing around there are fruit flies so there

sinekler, böylece sinek, görebileceğiniz gibi, etrafta vızıldar, meyve sinekleri vardır, bu yüzden

they are in my garden my beautiful Japanese anemones are growing rather

bahçemdeler, benim güzel Japon anemonlarım oldukça

nicely I must admit at this time of the year as

güzel

autumn approaches quite a lot of the color disappears from the garden but I'm

büyüyorlar. bahçe ama

pleased to say that the Japanese anemones do bring a nice splash of color

Japon anemonlarının bahçeye güzel bir renk kattığını söylemekten memnuniyet duyuyorum, bu

to the garden so I hope you enjoyed that some views from my garden and also some

yüzden umarım bahçemden bazı manzaralar ve ayrıca

views from around the area I live in thank you very much for joining me today

yaşadığım çevreden bazı manzaralar hoşunuza gitmiştir, katıldığınız için çok teşekkür ederim bugün ben

it is so nice to see you here once again it's mr. Duncan

seni tekrar burada görmek çok güzel ben mr. Duncan,

we are now in September also today have you heard on the news North Korea once

şimdi eylül ayındayız, bugün de haberlerde duydunuz mu Kuzey Kore bir kez

again are trying their best to bring planet Earth to an end what is going on

daha Dünya gezegenine bir son vermek için elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyor

there I mean there he is there he is kim

Orada olan biteni kastediyorum, o orada, kim

jeong-hoon ER with his latest death weapon hang on a second that's not

jeong-hoon ER, en sonuncusuyla ölüm silahı bekle bir saniye değil bu

that's not a nuclear weapon that's that's pee-wee Herman's breakfast

nükleer silah değil bu pee-wee Herman'ın kahvaltı

machine that's pee-wee Herman's breakfast machine from pee-wee's big

makinesi bu pee-wee Herman'ın pee-wee'nin büyük macerasından kahvaltı makinesi

adventure what is the problem with that guy I mean come on my theory is that he

o adamın sorunu ne yani hadi ama benim teorim o

was bullied when he was at school that's what I think

okuldayken zorbalığa uğradı bence bu

oh come on kim jeong-hoon if you're listening if you're watching because i

oh hadi kim jeong-hoon eğer dinliyorsan eğer izliyorsan çünkü

do know that you have your own secret internet in North Korea cut it out okay

biliyorum ki senin Kuzey Kore'de kendi gizli internetin var kes şunu tamam

just cut it out just stop it okay whatever it is you're planning to do

kes şunu sadece durdur tamam tamam her ne yapmayı planlıyorsan

don't do it please thank you very much there we go world peace has just been

yapma lütfen çok teşekkür ederim işte gidiyoruz dünya barışı az önce

restored thanks to mr. Duncan well lots of people

yeniden sağlandı bay sayesinde. Duncan pek çok kişi

are joining me today on the live chat I haven't mentioned the live chat yet of

bugün canlı sohbette bana katılıyor Canlı sohbetten henüz bahsetmedim

course you have a chance to get involved with this very program yes because it's

tabii ki tam da bu programa dahil olma şansın var evet çünkü bu program

here for you to get involved we have lots of people wanting to say hello

senin dahil olman için burada, isteyen birçok insan var merhaba

Pedro is here hello Pedro nice to see you once again

Pedro burada merhaba Pedro sizi bir kez daha görmek güzel

Pedro Belmont is here agnaldo is here BOM dia BOM dia Franko Desroches Sal

Pedro Belmont burada agnaldo burada BOM dia BOM dia Franko Desroches

Paulo in Brazil oh thank you very much that's very kind of you

Brezilya'da Sal Paulo oh çok teşekkür ederim çok naziksiniz

coin of juin is here hello to you as well lots of people watching in Vietnam

coin of juin burada size merhaba olarak Vietnam'da izleyen pek çok insan

of course quien Mak says hello YouTube hello Kiara

elbette quien Mak merhaba diyor YouTube merhaba

from YouTube Eleanor is here hello Eleanor thanks for joining me today lots

YouTube'dan merhaba Kiara Eleanor burada merhaba Eleanor bugün bana katıldığınız için teşekkürler

of lovely people on the live chat had there had a Asadi is here also saying

canlı sohbetteki birçok sevimli insan bir Asadi'ye sahipti burada ayrıca

hello to everybody on YouTube and of course there are lots of people watching

YouTube'daki herkese merhaba diyor ve tabii ki izleyen çok insan var

Nadeem is here hello Nadine Nadine is watching in Pakistan hello to you as

Nadeem burada merhaba Nadine Nadine Pakistan'da izliyor size de merhaba

well Jamelia is here Jamelia watching in North Africa hello to you Olga says good

Jamelia burada Jamelia Kuzey Afrika'da izliyor size merhaba Olga iyi

afternoon mr. Duncan are you okay I am okay but this morning I decided to to

günler diyor bay. Duncan iyi misin ben iyiyim ama bu sabah

have a shave without using the mirror so I tried to have a shave without a mirror

ayna kullanmadan tıraş olmaya karar verdim bu yüzden aynasız tıraş olmaya çalıştım

and as you can see it didn't go very well

ve gördüğün gibi pek iyi gitmedi o

so I won't be doing that again Marwa is here hello everybody and hello tomorrow

yüzden yapmayacağım yine Marwa burada herkese merhaba ve yarın merhaba

ah thank you very much for joining me today is actually watching in Iraq thank

ah bugün bana katıldığınız için çok teşekkür ederim aslında Irak'ta izliyorum Cezayir

you very much for that Algeria is watching hi Algeria and that is milliner

izlediği için çok teşekkür ederim merhaba Cezayir ve bu

millinery Milano who is watching Wow mr. Duncan 11 years says babe eh yes it's

Wow'u izleyen şapkacı şapkacı Milano. Duncan 11 yıl diyor bebeğim eh evet bu

true I've been making my English videos on YouTube for almost 11 years it's true

doğru neredeyse 11 yıldır YouTube'da İngilizce videolar çekiyorum

and if you want to watch my videos you can find all of my lessons on the

ve videolarımı izlemek istiyorsanız tüm derslerimi

playlists under this video so all of my lesson playlists are available you can

bu videonun altındaki oynatma listelerinde bulabilirsiniz yani tüm ders çalma listeleri mevcut

watch my lessons under this video yes you can coming up later on today we have

bu videonun altında benim derslerimi izleyebilirsiniz evet daha sonra bugün gelebilirsin

lots of questions to ask we also have the mystery idioms very popular lots of

soracak çok sorumuz var bizde de çok popüler gizemli deyimler var pek çok

people like to get involved with the mystery idioms and there will be two

insan gizemli deyimlerle ilgilenmeyi seviyor ve olacak

more mystery idioms coming today also some questions as well to ask

bugün iki gizemli deyim daha geliyor ayrıca bazı sorular da sorulacak:

including do you ever gamble do you ever gamble

hiç kumar oynuyor musun hiç kumar oynuyor musun şimdi bir şey

do you ever wager or place a bet on something now some people love gambling

üzerine bahse giriyor musun ya da bahse giriyor musun bazı insanlar kumar oynamayı seviyorlar

they love to put some money or bet some money so if you gamble we can also say

biraz para yatırmayı ya da biraz para bahse girmeyi seviyorlar yani eğer kumar ayrıca bahse girdiğinizi söyleyebiliriz, bu nedenle bahis kumardır,

that you bet bet so betting is gambling we can also say wager so if you make a

ayrıca bahse girebiliriz, bu nedenle

bet or you place a bet or if you gamble we can say that you wager so do you ever

bahse girerseniz veya bahse girerseniz veya kumar oynarsanız bahse girdiğinizi söyleyebiliriz, bu nedenle hiç kumar

gamble I know in some countries gambling is illegal here in the UK gambling is

oynar mısınız bazı ülkelerde biliyorum kumar burada Birleşik Krallık'ta kumar yasa dışıdır kumar

not illegal it is actually legal you are able to do it although it is very

yasa dışı değildir aslında yasaldır çok sıkı bir şekilde kontrol edilmesine rağmen bunu yapabilirsiniz

tightly controlled another subject today what was or what is your favourite

subject at school was there a particular subject that you are very good at so a

bu yüzden

question to ask everyone today what was or what is just in case you're still at

bugün herkese neyin ne olduğunu sormak için bir soru, ne olur ne olmaz hala okuldaysanız

school your favorite subject at school so if you have a favorite subject or if

okuldaki en sevdiğiniz ders bu yüzden favori bir ders varsa veya

you had a favorite subject at school please let me know on the live chat I

okulda favori bir ders varsa lütfen canlı sohbette bana bildirin Biraz sonra

will be saying hello to all of you again a little bit later on of course I am

hepinize tekrar merhaba diyeceğim tabii ki

here to help you with your English today we are talking about the differences

İngilizcenize yardımcı olmak için buradayım bugün

between British and American English we will be watching a lesson all about

İngiliz ve Amerikan İngilizcesi arasındaki farklardan bahsediyoruz, tamamen

British and American English and of course the differences between them

İngiliz ve Amerikan İngilizcesi hakkında bir ders izleyeceğiz. ve tabii ki aralarındaki farklar

also later on of course for his fourth week now mr. Steve has been joining us

da daha sonra tabii ki dördüncü haftasında artık mr. Steve

over the past three weeks and this week he is here once again

son üç haftadır aramıza katılıyor ve bu hafta yine burada,

he is here its mr. Steve on the live chat and he will be joining us a little

burada bayım. Canlı sohbette Steve ve biraz sonra bize katılacak,

bit later on of course we have mr. Steve now joining us every week with his flash

elbette bizde bay var. Steve şimdi her hafta flaş sözleriyle aramıza katılıyor

phrases but also we have mr. Steve live at 3 o'clock and today I'm going to test

ama aynı zamanda bayımız da var. Steve saat 3'te canlı yayında ve bugün

mr. Steve I'm going to find out how many American English words he knows so I'm

Mr. Steve kaç tane Amerikan İngilizcesi kelime bildiğini öğreneceğim, bu yüzden

going to give him some American English words and he has to give me the British

ona bazı Amerikan İngilizcesi kelimeler vereceğim ve o da bana İngiliz

English equivalent so that's what we'll be doing later on of course mr. Steve

İngilizcesi eşdeğerini vermek zorunda, bu yüzden daha sonra yapacağımız şey bu, elbette bayım. . Steve

very well know now so mr. Steve is coming up at 3 o'clock today live at 3

artık çok iyi biliyor, bu yüzden bay. Steve bugün saat 3'te canlı yayında 3'te geliyor

and there is mr. Steve can you see what he's doing there what he is doing he is

ve Mr. Steve orada ne yaptığını görebiliyor musun, ne yapıyor,

acting on stage and that is mr. Steve during one of his shows that he did he

sahnede oynuyor ve bu Mr. Steve, yaptığı şovlardan birinde

was playing the part of Scrooge in A Christmas Carol so there is mr. Steve

A Christmas Carol'da Scrooge rolünü oynuyordu, bu yüzden mr. Steve

doing some of his stage work also something else that I'm going to be

sahne çalışmasının bir kısmını yapıyor ayrıca çok yakında size göstereceğim başka bir şey daha

showing you very soon we're going to have a look at one of my ask mr. Duncan

soracağım Mr. Duncan

lessons ask mr. Duncan was a series of lessons that I did over 2 or 3 years I

dersleri Mr. Duncan, 2 veya 3 yılda

have made around about 45 ask mr. Duncan lessons and I thought it would be fun to

yaklaşık 45 kez yaptığım bir dizi dersti. Duncan dersleri ve

take a look at one of my ask mr. Duncan lessons and now we are going to watch

sorumdan birine bir göz atmanın eğlenceli olacağını düşündüm bay. Duncan dersleri ve şimdi

one of my ask mr. Duncan lessons from I think it was from 2010 or maybe 2013 I

Mr. Duncan'dan dersler, sanırım 2010'dan ya da belki 2013'tendi.

think so I'm not quite sure now it's ask mr. Duncan number 23

Sanırım şimdi tam olarak emin değilim, sor bay. Duncan 23 numara

hi everybody this is mr. Duncan in England how are you today are you ok I

herkese merhaba ben bay. Duncan İngiltere'de bugün nasılsın iyi misin

hope so are you happy I hope so as you can see I

umarım mutlusundur umarım gördüğün gibi

am wearing my birthday suit today well it's not exactly my birthday suit

bugün doğum günü takımımı giyiyorum pekala bu tam olarak benim doğum günü takımım değil

because then I would be naked that's what birthday suit means to be in

çünkü o zaman çıplak olurdum doğum günü takımının anlamı bu

the nude yes my birthday is coming and I have yet another purple vein on my ankle

çıplak evet doğum günüm geliyor ve bunu kanıtlamak için ayak bileğimde bir mor damar daha var

to prove it do you want to see my purple vein here it is look more purple veins

mor damarımı görmek ister misin burada daha mor damarlara bak

or mr. Duncan's ankles it's terrible oh dear um a-anyway Here I am once again

ya da bay. Duncan'ın bilekleri korkunç ah canım a-her neyse

with another selection of your email questions and comments so without any

E-posta soru ve yorumlarınızdan bir seçki ile bir kez daha karşınızdayım bu yüzden

more daydreaming about cakes and presents let's have our first question

pastalar ve hediyeler hakkında daha fazla hayal kurmadan bugünlük ilk sorumuzu soralım, bu soruyu öğrenmekle çalışmak

for today what is the difference between learn and study this question was sent

arasındaki fark nedir?

in by Mohammed Java who lives in Baghdad Iraq

Bağdat Irak'ta yaşayan Muhammed Java tarafından gönderildi,

generally speaking the main difference between these two words is that one is

genel olarak bu iki kelime arasındaki temel fark, birinin

active and the other passive the act of studying the act of learning you do both

aktif, diğerinin pasif olmasıdır.

to study is an action to learn is an action to learn is what happens when you

öğrenmek, çalışırken ne olduğudur,

study you learn from doing your studies study can mean to observe all look

çalışmanızı yaparken öğrenirsiniz, her şeyi dikkatlice gözlemlemek anlamına gelebilir,

carefully at learn means to gain something from an experience for example

bir deneyimden bir şeyler elde etmek anlamına gelebilir, örneğin

from reading a book or attending a class you learn from these actions if you

bir kitap okumaktan veya bir derse katılmaktan, İngilizce çalışıyorsanız bu eylemlerden öğrenirsiniz

study English then you will learn how to speak it a nice email please don't eat

o zaman güzel bir e-posta konuşmayı öğreneceksin lütfen o elmayı yeme

that Apple I need it for later thank you I have received a nice email from Rita

daha sonra ihtiyacım var teşekkür ederim Tayvan'da yaşayan Rita'dan güzel bir e-posta aldım

who lives in Taiwan Rita is about to take her TOEFL test so she can study in

Rita TOEFL sınavına girmek üzere, böylece okuyabilir

the USA in her email Rita expresses confusion surrounding the

ABD e-postasında Rita,

preparation process for this exam and the material that is available to help

bu sınava hazırlık süreci ve bu sınavı geçmenize yardımcı olacak mevcut materyallerle ilgili kafa karışıklığını ifade ediyor,

you get through this test a common problem with some students is that they

bazı öğrencilerde yaygın bir sorun,

over prepare and become pulled down by the exercise books they are reading from

aşırı hazırlanmaları ve okudukları alıştırma kitapları tarafından aşağı çekilmeleridir.

and studying with it is possible to over prepare do not try to learn too many

fazla hazırlanmak mümkündür aynı anda çok fazla şey öğrenmeye çalışmayın

things at the same time steady time should be spaced out with

sabit zaman aralarla ayrılmalıdır kısa

breaks in between doing too much in a short time can be just as bad as not

sürede çok fazla şey yapmak

doing enough another thing I would say to you is that from your written English

başka bir şeyi yeterince yapmamak kadar kötü olabilir Size söyleyebilirim ki, yazılı İngilizcenizden İngilizceyi

you seem to have a good grasp of the English language this is another common

iyi anlıyor gibi görünüyorsunuz, bu

problem with upper intermediate English students knowing your level of English

orta üst düzey İngilizce öğrencilerinin başka bir yaygın sorunudur, İngilizce seviyenizi bilmenin

is very important many students tend to think that their English is poorer than

çok önemli olduğunu birçok öğrenci İngilizcelerinin daha zayıf olduğunu düşünme eğilimindedir. Performansınızı

it really is try to be realistic when judging your performance being over

değerlendirirken gerçekten gerçekçi olmaya çalışmaktansa, kendinizi aşırı derecede eleştirmek,

critical of yourself can be just as bad as being too confident your grammar is

gramerinizin

clearly very good so I would suggest concentrating on your weak points make a

açıkça çok iyi olduğundan emin olmak kadar kötü olabilir, bu nedenle zayıf noktalarınıza odaklanmanızı,

list of the things you feel that you do best and concentrate on the things you

hissettiğiniz şeylerin bir listesini yapmanızı öneririm. elinden gelenin en iyisini yaparsın ve

are still unsure of after all that worrying and stress you may find that

tüm bu endişe ve stresten sonra hala emin olmadığın şeylere konsantre olursun

your only real weakness is a lack of confidence which is completely normal

tek gerçek zayıflığının özgüven eksikliği olduğunu görebilirsin ki bu tamamen normaldir

and can be improved with practice

ve

some fruity idioms this is an apple and there are many phrases and idioms that

bazı meyvemsi deyimler bu bir elmadır ve pratik yaparak geliştirilebilir.

contain and use this particular fruits name the apple of your eye a person you

bu özel meyveyi içeren ve kullanan birçok kelime öbeği ve deyim vardır gözbebeği adını ver derinden aşık olduğun bir kişi

are deeply in love with you love this person very much he or she is the apple

bu kişiyi çok seviyorsun o

of your eye as American as apple pie something which is unmistakeably a part

gözbebeğindir amerikalı kadar elmalı turta gibi bir şey şüphesiz bir parçamız

of us a culture a rotten apple a bad person or a person who cannot be trusted

bir kültür çürük elma kötü bir insan ya da güvenilemeyecek bir insan o

he is a bad apple an apple a day keeps the doctor away this very old proverb

kötü bir elmadır günde bir elma doktoru uzak tutar bu çok eski atasözü iyi elma

relates to keeping fit by eating well apples are good for you so an apple a

yiyerek formda kalmakla ilgilidir. Günde bir elma

day keeps the doctor away how do we use either when choosing from more than two

doktoru uzak tutar İkiden fazla şey arasından seçim yaparken

things this very interesting question comes from andreas Quesada who lives in

bu çok ilginç soruyu nasıl kullanırız?

Chile when making a choice or a selection from two items we may express

no particular liking we choose either either will do if the choice involves

seçim ikiden fazla nesneyi içeriyorsa o zaman herhangi biri

more than two objects then we use the word any any will do we do not mind

kelimesini kullanırız herhangi biri olur mu hangisinin elimizde olduğu umurumuzda olmaz

which one we have do you want an orange or an apple or a banana an e will be

portakal mı elma mı muz mu istersiniz e iyi olacak

fine any will be okay we can also use all in

herhangi biri tamam olacak biz ayrıca hepsini

certain situations which fruit do you prefer all of them are okay I like them

belirli durumlarda kullanabilir hangi meyveyi tercih edersiniz hepsi tamam hepsini beğendim

all

a brand new feature now it is time for a new feature on ask mr. Duncan it's the

yepyeni bir özellik şimdi ask bay'a yeni bir özellik zamanı geldi. Duncan bu daha

first ever never done before how long will it run for super-amazing quite good

önce hiç yapılmamış ilk ne kadar sürecek süper-şaşırtıcı oldukça iyi

really

gerçekten hayır hayır hayır hayır

no no no no no that's too much echo too much echo turn it down oh dear word of

bu çok fazla yankı çok fazla yankı kapat onu ah

the week exaggerated this week's word is exaggerated this means to add something

haftanın sevgili kelimesi abartılı bu haftaki kelime abartılı bunun anlamı

to a story that makes it sound more exciting to make something seem better

bir hikayeye, bir şeyi gerçekte olduğundan daha iyi veya daha kötü göstermek için kulağa daha heyecan verici gelecek bir şeyler eklemek,

or worse than it really is for example the other day I went fishing

örneğin geçen gün balığa gittim

and caught a huge trout yes I'm exaggerating

ve büyük bir alabalık yakaladım evet abartıyorum

in fact what really happened was that I went fishing the other day and caught

aslında gerçekte olan şey şuydu: balık tutmaya gittim geçen gün ve

nothing I have exaggerated the story what are

hiçbir şey yakalamadım hikayeyi abarttım bununla bunlar

the differences between this and these

arasındaki farklar nelerdir

this question was sent in by dad in Russia both of these words are used as

bu soru Rusya'da babam tarafından gönderildi bu iki kelime de zamir olarak kullanılıyor

pronouns this is used as a singular pronoun while these is used as the

bu tekil zamir olarak kullanılıyor bunlar çoğul olarak kullanılıyor

plural many students tend to confuse the two and often use the single this to

birçok öğrenci ikisini karıştırma eğilimindedir ve çoğu zaman tek bunu

refer to many things for example as you all know I make many English teaching

birçok şeye atıfta bulunmak için kullanır, örneğin hepinizin bildiği gibi ben birçok İngilizce öğretim

videos I make these videos for you these relates to all of my work if I were to

videosu çekiyorum bu videoları sizin için yapıyorum

talk about the video you are watching now then I would say that I have made

şu an izlediğin video o zaman şunu söyleyebilirim ki

this video for you the word this shows that I'm talking about one thing this

bu videoyu senin için yaptım kelime bu bir şeyden bahsettiğimi gösteriyor bu

box this man this time this moment if I want to talk about more than one thing

kutu bu adam bu sefer bu an birden fazla şey hakkında konuşmak istiyorsam o

then I will use these instead I make these videos for you I could also say I

zaman yapacağım bunun yerine bunları kullan bu videoları senin için yapıyorum

made these videos for you the word these clearly shows that I'm talking about

bu videoları senin için yaptım da diyebilirdim bu sözü açıkça gösteriyor ki

more than one thing it is also worth mentioning that

birden fazla şeyden bahsediyorum ayrıca şunu belirtmekte fayda var ki

make in the sentence suggest that I will continue doing the activity I'm talking

make cümlesi yapmaya devam edeceğimi öneriyor Bahsettiğim aktivite

about whereas maid relates to my past work up

oysaki hizmetçi geçmiş işlerimle ilgili

until this point these boxes these men these times these moments it is worth

bu noktaya kadar bu kutular bu adamlar bu zamanlar bu anlar

noting that this can also be used as an adverb I'm not used to doing this much

bunun bir zarf olarak da kullanılabileceğini belirtmekte fayda var daha önce bu kadar çok iş yapmaya alışkın değilim

work before I leave you today to go off and choose my birthday cake for next

Bugün sizi ayrılıp gelecek hafta için doğum günü pastamı seçmeniz için bırakıyorum.

week I would like to say a special pre-birthday hello to some of my new

Yeni Facebook arkadaşlarımdan bazılarına doğum günü öncesi özel bir merhaba demek istiyorum.

Facebook friends including Alisa moon abydos egg Cyril Veronica Leandro from

Aralarında Alisa moon abydos yumurtası

Brazil but now living in the Netherlands duong and in Vietnam and a warm welcome

Brezilya'dan ama şimdi Hollanda'da yaşayan Cyril Veronica Leandro da var duong ve Vietnam'da ve

to Marcus from Germany who is currently over here taking in the sights and

şu anda burada İngiltere'nin görüntülerini ve

sounds of England a big hello to you all that is all for me for this week I will

seslerini seyreden Almanya'dan Marcus'a sıcak bir karşılama, size büyük bir merhaba bu hafta benim için bu

see you all again soon for some more of your questions and comments keep sending

kadar. sorular ve yorumlar

your emails in to me and next week who knows I could be saying hello to you

e-postalarınızı bana göndermeye devam ediyor ve gelecek hafta kim bilir size merhaba diyebilirdim,

this is mr. duncan in england saying thanks for watching me answering you and

bu bay. duncan ingiltere'de sana cevap vermemi izlediğin için teşekkür ediyor ve

of course tada

tabii ki tada

I must say I've hardly changed in seven years what do you think Oh Deary me

yedi yılda neredeyse hiç değişmediğimi söylemeliyim sen ne düşünüyorsun ah canım ben

I am so deluded so there it was it was a lesson that I made in 2010 it was one of

çok kandırıldım o yüzden 2010'da yaptığım bir dersti

my ask mr. duncan lessons I used to do a very regular show now of course that was

sorularımdan biriydi bay duncan dersleri eskiden çok düzenli bir şov yapardım tabii ki bu

before I started doing my live broadcasts so going way back in time I

canlı yayınlarımı yapmaya başlamadan önceydi bu yüzden çok eskilere gidiyorum

hope some of the information in that video was useful to you I really really

umarım o videodaki bazı bilgiler sizin için yararlı olmuştur gerçekten hala

do lots of things still to come in around about 25 or 26 minutes from now

çok şey yapıyorum yaklaşık 25 veya 26 dakika sonra gelin,

we have mr. Steve in the studio he's coming in today we're going to give him

bayımız var. Steve bugün geleceği stüdyoda ona

a little bit of a test we're going to see how many American words he knows and

küçük bir test yapacağız kaç tane Amerikan kelimesi bildiğini ve

how many he can convert into British English so we are going to do that a

kaç tanesini İngiliz İngilizcesine çevirebileceğini göreceğiz bu yüzden bunu yapacağız

little bit later also we are going to take a peek behind the scenes as well

biraz sonra, 2013'te

from one of my October lessons that I made in 2013 where I gave you a tour of

yaptığım Ekim derslerimden birinin perde arkasına da göz atacağız, burada size stüdyomda bir tur verdim

my studio and talked about all of the equipment that I use I do get lots of

ve kullandığım tüm ekipmanlardan bahsettim. Bana

people writing to me asking ear mr. Duncan you seem to have lots of lights

yazan insanların kulak mr. Duncan, stüdyonda bir sürü ışık

and cameras and microphones in your studio can you please talk about them so

, kamera ve mikrofon var gibi görünüyor, lütfen onlar hakkında konuşabilir misin, bu yüzden

today we are going to take a look behind the scenes and of course a little bit

bugün sahne arkasına bir göz atacağız ve tabii ki biraz

later on we have as I have already mentioned mr. Steve we're also going to

sonra, daha önce de bahsettiğim gibi, Mr. Steve, biz

be talking about something that mr. Steve made a few years ago and something

de Mr. Steve'in birkaç yıl önce yaptığı ve yapmaya başladığı bir şey,

that he started to make we are talking video lessons so mr.

video derslerinden bahsediyoruz, yani bay.

Steve actually did start to make his own video lessons not about English about a

Steve aslında İngilizce değil tamamen farklı bir konu hakkında kendi video derslerini yapmaya başladı, bu

completely different subject so we will be taking a look at the pilot episode

yüzden

the first episode of mr. Steve's internet show a little bit later on so

Mr. Steve'in internet şovu biraz sonra, o yüzden

there is that to look forward to as well right now we are going to reveal today's

şu anda sabırsızlıkla beklemek için bugünün

mystery idioms so here we go two well-known phrases in English and

gizemli deyimlerini açıklayacağız, bu yüzden burada İngilizce'de iyi bilinen iki deyim var ve tek

all you have to do is guess what they are and of course you can give me the

yapmanız gereken bunların ne olduğunu tahmin etmek. ve tabii ki bana

meaning as well if you want to tell me what the idioms mean you are more than

anlamını da verebilirsin eğer bana deyimlerin ne anlama geldiğini söylemek istersen

welcome to do so here is today's first mystery idiom so there it is

memnuniyetle yapabilirsin o yüzden işte bugünün ilk gizem deyimi işte

today's first mystery idiom but what is it what does it mean just say what you

bugünün ilk gizem deyimi ama nedir bu ne işe yarar yani sadece gördüğünü söyle gördüğünü söyle yani

see say what you see so there is a well-known expression in English and

İngilizce'de çok iyi bilinen bir ifade vardır ve

here is the second one can I just warn you that the second one might not be

işte ikincisi,

very pleasant to look at especially if you are eating your supper or maybe

özellikle akşam yemeğinizi yiyorsanız ikinciye bakmanın pek hoş olmayabileceği konusunda sizi uyarabilirim. ya da belki

breakfast or perhaps lunch so if you are eating at the moment maybe this one is

kahvaltı ya da belki öğle yemeği, yani şu anda yemek yiyorsanız belki bu size

not for you so here is the second mystery idiom Oh Deary me

göre değildir, işte ikinci gizemli deyim Ah canım,

I think I'm going to get complaints about this so there is the second

sanırım bununla ilgili şikayetler alacağım, bu yüzden ikinci

mystery idiom and there is the first one - mystery idioms for you to solve and as

gizemli deyim var ve ilki var - çözmen gereken gizemli deyimler ve

always as usual I will give you the answers at the end of the broadcast I am

her zaman ki gibi cevaplarını yayının sonunda vereceğim ben

with you on YouTube as live as live can be

youtube'da canlı yayında olduğu gibi sizlerleyim

if you to get in touch with me of course you

eğer benimle iletişime geçerseniz olabilir tabii ki

can you can also follow me on Facebook

yapabilirsin beni facebooktan da takip edebilirsin

I hope you are having a good Sunday my Sunday isn't too bad it's going okay I

umarım iyi bir pazar geçiriyorsundur benim pazar günüm çok kötü değil iyi gidiyor

was in a bit of a rush today it takes a lot of preparation this program I can

bugün biraz acelem vardı çok hazırlık gerektiriyor bu program

tell you now it takes a long time to prepare this it takes about two days to

sana şimdi anlatabilirim bunu hazırlamak uzun zaman alıyor

prepare this live English lesson did you know that so I don't just appear here by

bu canlı İngilizce dersini hazırlamak yaklaşık iki gün sürüyor bunu biliyor muydunuz yani burada sadece

magic there is a lot of preparation a lot of things that go in to preparing

sihirle görünmüyorum birçok hazırlık var bu dersi hazırlamak için birçok şey gerekiyor

this lesson so I I hope you appreciate it that's all I'm saying

bu yüzden umarım takdir edersiniz, tüm söylediğim bu kadar

live-chat TS Tia says in my country gambling is illegal but if it's without

Canlı sohbet TS Tia benim ülkemde kumarın yasa dışı olduğunu söylüyor ama

money then people do it just for fun and I think it's okay thank you TS but where

parasızsa insanlar bunu sadece eğlence için yapıyor ve bence sorun değil teşekkürler TS ama neredesin

are you where are you watching I know many countries around the world

neredesin izliyorsun dünya çapında birçok ülke biliyorum

sometimes for religious reasons they don't allow gambling sometimes because

bazen dini nedenlerle kumara izin vermiyorlar bazen

the law says that gambling is not allowed some people of course connect

yasa kumara izin verilmediğini söylüyor çünkü bazı insanlar elbette

gambling with crime as well so there are many reasons why in some countries

kumarı suçla ilişkilendiriyor, bu yüzden bazı ülkelerde kumarın yasak olmasının birçok nedeni var.

gambling is not allowed tag gasps hello - - thanks for joining me today on the

izin verilmeyen etiket nefes nefese merhaba diyor - - bugün canlı sohbette bana katıldığınız için teşekkürler

live chat Helena Helena Blaire says hello mr. Duncan today you look very

Helena Helena Blaire merhaba diyor bay. Duncan bugün çok

nice very interesting thank you very much for that I hope it is interesting

hoş görünüyorsun çok ilginç bunun için çok teşekkür ederim umarım ilginçtir

sometimes I do worry sometimes at night I lie awake in my bed worrying that my

bazen endişeleniyorum bazen geceleri yatağımda uyanık yatıyorum

live English lessons are not interesting I do I really do I have nightmares about

canlı İngilizce derslerimin ilginç olmadığından endişeleniyorum gerçekten ilgimi çekiyor bu konuda kabuslar görüyorum

it I'm asking you some questions one of

sana bazı sorular soruyorum, bunlardan biri okulda en

which is what was or is your favourite subject at school what was or is your

sevdiğin ders neydi veya bu,

favorite subject at school Aurora or Aurora Aurora ruber says my

okulda en sevdiğin ders neydi veya ne Aurora veya Aurora Aurora ruber

favorite subject at school was mathematics oh dear

okuldaki en sevdiğim ders matematik olduğunu söylüyor ah canım

can I tell you now I was terrible at maths really I was so bad at mathematics

şimdi sana söyleyebilir miyim Matematikte gerçekten çok kötüydüm matematikte çok kötüydüm bu

so I think the worst subject or certainly the subject that I performed

yüzden bence en kötü konu ya da kesinlikle

the worst in mathematics definitely I was never very good at maths in fact

matematikte en kötü yaptığım konu kesinlikle matematikte hiçbir zaman çok iyi değildim aslında

even now I'm not very good at it fabio says Caracas wow it's a beautiful

şimdi bile çok iyi değilim fabio diyor Caracas vay canına çok güzel bir

place but also very dangerous I don't know about that I think I think maybe

yer ama aynı zamanda çok tehlikeli Bunu bilmiyorum Sanırım canlı

you are talking to someone else in the live chat Nikolai is here hello mr.

sohbette başka biriyle konuşuyorsun Nikolai burada merhaba bayım.

Duncan greetings from Bulgaria it's Marty's birthday party at the moment and

Bulgaristan'dan Duncan'a selamlar, şu anda Marty'nin doğum günü partisi ve

she is my all heat sorry he is my daughter's mate and he has just

o benim için çok üzgünüm, o benim kızımın arkadaşı ve daha yeni

become 3 years old so a big happy birthday to Marty Marty happy birthday

3 yaşına girdi, bu yüzden Marty Marty'ye büyük bir mutlu yıllar doğum günün kutlu olsun

to you yes it's your birthday yes today it's

evet bugün senin doğum günün evet bugün

your birthday hip hooray Thank You Marty and also Nikolai Marty is celebrating

doğum günün hip yaşasın Teşekkürler Marty ve ayrıca Nikolai Marty

his third birthday isn't that lovely Olga says mr. Duncan my favorite subject

üçüncü doğum gününü kutluyor, Olga'nın söylediği kadar sevimli değil mi bay. Duncan okuldaki en sevdiğim ders

at school was maths as well it would appear that a lot of people like

matematikti, görünüşe göre birçok insan

mathematics Thank You Olga Janet is here hello Janet thanks for joining me today

matematiği seviyor Teşekkürler Olga Janet burada merhaba Janet bugün bana katıldığın için teşekkürler

Pedro says my favorite subject at school was geography

Pedro okuldaki en sevdiğim dersin coğrafya olduğunu söylüyor İtiraf

I must admit I think when I was at school my least favourite subject or at

etmeliyim ki sanırım ben öyleyken okulda en az sevdiğim ders veya en az

least one of my least favorite subjects was geography and the reason why I

sevdiğim derslerden biri coğrafyaydı ve

didn't like geography at school not not because the lesson that the subject is

okulda coğrafyayı sevmememin nedeni dersin

boring I don't think geography is boring but the problem was when ever we had

sıkıcı olması değil coğrafyanın sıkıcı olduğunu düşünmüyorum ama sorun

geography class everyone in the class would just mess around and play and make

Coğrafya dersinde sınıftaki herkes ortalığı karıştırır, oynar ve

noise so I still remember our geography teacher getting very angry and shouting

ses çıkarırdı, bu yüzden coğrafya öğretmenimizin çok kızdığını ve

at the class please be quiet please be quiet shut up so that's the reason why I

sınıfa bağırdığını hala hatırlıyorum, lütfen sessiz olun, lütfen sessiz olun, sus, bu yüzden

didn't like geography at school because the lessons were normally very chaotic

yapmadım Okulda coğrafyayı seviyordum çünkü dersler normalde çok kaotikti

and the teacher was not very good at control in the class so that's the

ve öğretmen sınıfta kontrolü pek iyi yapmıyordu bu yüzden

reason why although having said that geography is a very interesting subject

coğrafyanın çok ilginç bir konu olduğunu söylememe rağmen bence

I think so so Pedro thank you very much for that good evening from Thailand

öyle düşünüyorum Pedro çok teşekkür ederim Tayland'dan iyi akşamlar

Chael Swiss is here hello Jo thanks for joining me today on the live chat it's

Chael Swiss burada merhaba Jo bugün canlı sohbette bana katıldığınız için teşekkürler bu

live English shall we have today's first flash phrase with mr. Steve so here is

canlı İngilizce bugünün ilk flaş ifadesini Bay ile yapalım mı? Steve işte

mr. Steve recorded in the garden under the apple tree and here he is with

bay. Steve bahçede elma ağacının altında kaydetti ve işte

today's first flash phrase

bugünün ilk flaş cümlesi ile

take it with a pinch of salt is an English phrase the phrase take it with a

bir tutam tuzla al

pinch of salt is an English expression that means don't take something as truth

İngilizce bir ifadedir doğru

or fact if you take something with a pinch of salt it means that you don't

ya da gerçek, bir şeyi bir tutam tuzla alırsanız, size

actually believe what you've been told for example I would take what he said

söylenene gerçekten inanmadığınız anlamına gelir, örneğin ben onun dediğini

with a pinch of salt you take something with a pinch of salt when you feel

bir tutam tuzla alırdım, siz bir tutam tuzla bir şey alırsınız.

suspicious or doubtful of what someone said another example we have been

birinin söylediklerinden şüphe duymak veya şüphe duymak başka bir örnek bize

advised to take everything she promised with a pinch of salt to take something

onun söz verdiği her şeyi bir tutam tuzla almamız tavsiye edildi bir tutam tuzlu bir şey almamız

with a pinch of salt means that you have doubts about the honesty of what was

said or done you take it with a pinch of salt and there he was mr. Steve under

söylenenlerin veya yapılanların dürüstlüğünden şüphe ettiğiniz anlamına gelir. bir tutam tuz ve orada baydı. Steve

the apple tree with some flash phrases we will join mr. Steve later on under

elma ağacının altında bazı flaş ifadelerle Mr. Steve daha sonra

the apple tree and also he will be live here in the studio at 3 o'clock today we

elma ağacının altında ve ayrıca bugün saat 3'te burada stüdyoda canlı yayında olacak,

are talking about the differences between American English and British

Amerikan İngilizcesi ile İngiliz

English we will be talking all about it and I am going to give mr. Steve a

İngilizcesi arasındaki farklardan bahsediyoruz, her şeyden bahsedeceğiz ve ben de Mr. Steve'e

little test I'm going to test his knowledge of English between British

küçük bir test İngiliz

English and American English so I'm going to give mr. Steve some American

İngilizcesi ile Amerikan İngilizcesi arasındaki İngilizce bilgisini test edeceğim, bu yüzden mr. Steve bazı Amerikan

English words and I want him to tell me what the British equivalent is the

İngilizcesi kelimeler ve bana İngiliz eşdeğerinin ne olduğunu söylemesini istiyorum,

equivalent so the thing that matches the other thing the thing that is equal or

bu yüzden diğer şeyle eşleşen şey, diğer şeyle eşit veya

the same as the other thing is equivalent equivalent that's a lovely

aynı olan şey, eşdeğer eşdeğerdir, bu güzel bir

word isn't it flash phrases coming later on and also right now we'll have another

kelime değil mi? flaş ifadeler daha sonra gelecek ve ayrıca şu anda

look at the mystery idioms the mystery idioms there they are there's the first

gizemli deyimlere bir kez daha göz atacağız gizemli deyimler işte oradalar ilki zaten

one I have had a few guesses already and most of them are wrong and also this one

birkaç tahminim var ve çoğu yanlış ve ayrıca bu

as well I'm sorry if you are eating your supper or

da ben'

your breakfast or your lunch at the moment I'm very sorry about that picture

Şu anda akşam yemeğini, kahvaltını ya da öğle yemeğini yiyorsan özür dilerim.

so I hope you are not eating at the moment I hope you are not eating your

your meal and there is the first one can I say hello to someone very special can

çok özel birine merhaba diyebilir miyim

I say hello to Xena hello Xena Xena is watching at the moment with her

Zeyna'ya merhaba diyebilir miyim Zeyna şu anda

ten-year-old son so a big hello to Xena and also your 10 year old son as well a

on yaşındaki oğluyla izliyor bu yüzden Zeyna'ya ve ayrıca 10 yaşındaki oğlunuza kocaman bir merhaba ve ayrıca

big hello to you also cheol's Lauri is watching in

size kocaman bir merhaba ayrıca cheol'den Lauri Macaristan'da izliyor

Hungary Thank You Charles for joining in Julie G Oh Julie G does not like the new

Charles Julie G'ye katıldığınız için teşekkürler Ah Julie G yeni

YouTube design Julie - Julie G says I don't like the new YouTube design it is

YouTube tasarımını beğenmedi Julie - Julie G yeni YouTube tasarımını beğenmedim diyor

not good John Travolta I'm pretty sure it isn't the real John Travolta pretty

iyi değil John Travolta Oldukça eminim o gerçek John Travolta değil oldukça

sure Oh hey sandy let's go for a Bop let's go

eminim Oh hey sandy hadi bir Bop yapalım hadi gidelim

for it dance hey sandy why did you hurt me sandy that might

dans hey sandy beni neden incittin sandy

that might be the worst ever John Travolta impression John Travolta is

bu John Travolta'nın İtalya'da izlediği en kötü izlenim olabilir. bunun

watching in Italy although I don't think it's the real John Travolta somehow

gerçek John Travolta olduğunu düşünmeyin, Janet bir şekilde

Janet says Oh mr. Duncan I would love to travel to Hong Kong I think again that

Oh mr diyor. Duncan, Hong Kong'a seyahat etmeyi çok isterim Sanırım bu,

is in response to her to one of the other chats that are taking place today

bugün gerçekleşen diğer sohbetlerden birine verdiği yanıttır.

Live Chat is very busy today I've noticed over the past few weeks that

Canlı Sohbet bugün çok meşgul Son birkaç hafta içinde

many many people are now talking in the live chat so thank you very much and

birçok insanın şimdi olduğunu fark ettim. canlı sohbette konuşuyoruz bu yüzden çok teşekkür ederim ve sık

quite often people are talking to each other in the live chat isn't that nice

sık insanlar canlı sohbette birbirleriyle konuşuyorlar o kadar hoş değil mi bu kadar

so many people are chatting to each other this is very unusual let's try to

çok insan birbiriyle sohbet ediyor bu çok sıra dışı hadi

get past the conversation hello son is here hello son

sohbeti aşmaya çalışalım merhaba oğlum burada merhaba oğlum,

I believe that hello son is watching in Hong Kong so I think that is the

merhaba oğlumun Hong Kong'da izlediğine inanıyorum, bu yüzden sanırım

conversation that's taking place hello mr. Duncan good morning from sao paulo

gerçekleşen konuşma bu, merhaba bay. Duncan sao paulo'dan günaydın

sao paulo by the way if you are leaving numbers phone numbers or email addresses

sao paulo bu arada numaralar telefon numaraları veya e-posta adresleri bırakırsanız

i will have to remove them for various reasons

çeşitli nedenlerle onları kaldırmak zorunda kalacağım

hello mr. Duncan what does Tatar mean when I say Tatar it means goodbye Tatar

merhaba bayım. Duncan Tatar ne demek Tatar dediğimde ne demek Tatar demek elveda Tatar demektir yani

so Tatar means goodbye we can also say Torah as well so it is a British

Tatar elveda demektir Tevrat da diyebiliriz yani İngiliz bir

expression it means goodbye it is a firm and friendly way to say goodbye

ifadedir elveda anlamına gelir Tatar'a veda etmenin kesin ve dostça bir yolu

Tatar and of course later on just before I finish you will hear me say Tatar for

ve tabii ki daha sonra Bitirmeden önce Tatarca dediğimi duyacaksınız

now prasad Bacoor is here hello there thank you very much for joining me today

şimdilik prasad Bacoor burada merhaba bugün bana katıldığınız için çok teşekkür ederim

mr. Duncan what does patronize mean if you patronize someone it means you speak

bayım. Duncan ne demek patronluk taslamak ne anlama geliyor eğer birine patronluk taslıyorsan bu onun zekasına hakaret ediyorsun demektir o

or you insult a person's intelligence you speak in a way that makes the person

kişiyi eğitimsizmiş gibi gösterecek şekilde konuşuyorsun

seem as if they are uneducated you pretend to come down to someone else's

başkasının

level so if you patronize someone it means you talk down to them as if they

seviyesine inmiş gibi yapıyorsun yani birine patronluk taslıyorsan bu ne anlama geliyor sanki aşağılık kişilermiş gibi onlarla aşağılayıcı konuşursunuz

are inferior patronize sometimes patronizing occurs quite a lot

patronluk taslamak bazen

especially on television when presenters are talking to the public sometimes the

özellikle televizyonda sunucular halkla konuşurken bazen

the public can be patronized and of course politician

halk patronluk taslayabilir ve tabii ki

when politicians talk to members of the public

politikacılar halktan kişilerle konuşurken

sometimes they patronize them they talk down to them I hope that answered your

bazen onları patronluk taslarlar. onları küçük görürler umarım bu sorunuzu cevaplamıştır

question Yousef thank you very much for that

Yusuf

run money through your nose says Fabian for today's mystery idiom so run money

burnunuzdan para aktığı için çok teşekkür ederim Fabian bugünün gizemli deyimi için diyor bu yüzden burnunuzdan parayı akıtın

through your nose you are very close very close so there is today's first

çok yakınsınız çok yakınsınız yani bugünün ilk

mystery idiom and there is the second one but what are the answers to the

gizemli deyimi var ve işte orada ikincisi ama soruların cevapları nedir

questions so British English and American English there are differences

yani İngiliz İngilizcesi ve Amerikan İngilizcesi arasında farklar vardır

between the two certain words are different and sometimes the spelling of

belirli kelimeler farklıdır ve bazen

certain words is different and of course there is another difference between

belirli kelimelerin yazılışı farklıdır ve tabii ki

American and British English and that is the way in which grammar is used so

Amerikan ve İngiliz İngilizcesi arasında başka bir fark vardır ve dilbilgisinin kullanım şekli budur, dolayısıyla İngiliz ve Amerikan İngilizcesi

there are some differences between British and American English we will

arasında bazı farklılıklar vardır, buna

take a look at that later on we have a very long lesson to show you it's 20

daha sonra bir göz atacağız, size göstermek için çok uzun bir dersimiz var,

minutes 20 minutes long lesson today all about English in America and also in the

bugün 20 dakikalık 20 dakikalık bir ders, Amerika'da İngilizce hakkında ve ayrıca

UK more of the live chat because it's very busy today on the live chat Nikolaj

Birleşik Krallık'ta daha çok canlı sohbet çünkü bugün canlı sohbette çok meşgul Nikolaj

says mr. Duncan my favourite subject at school was music and also painting and

diyor ki bay. Duncan okulda en sevdiğim ders müzik ve ayrıca resim ve

literature other subjects that I found boring and very difficult were for

edebiyattı diğer sıkıcı ve çok zor bulduğum dersler

example mathematics yes as I mentioned earlier I was not very good at

örneğin matematikti evet daha önce de belirttiğim gibi okulda matematikte pek iyi değildim sınavlarda

mathematics at school I always did very badly in the exams however I always did

hep çok kötü yaptım ama İngilizcede her zaman

very well in English so I was always very good at English and also I was very

çok iyiydim bu yüzden İngilizcede her zaman çok iyiydim ve

good at science as well I was very interested in science when I was at

ayrıca fende de çok iyiydim okuldayken bilime çok ilgim vardı

school

Fabian thank you for your guess on the mystery idiom thank you very much one or

Fabian gizemli deyim hakkındaki tahminin için teşekkür ederim çok teşekkür ederim biri ya da

two people have got the answer right well done well done so do you ever

iki kişi doğru cevap verdi aferin aferin bu yüzden hiç

gamble do you ever gamble your money quite

kumar oynar mısın hiç paranla çok

often when we gamble we normally put money or we bet money it can be on

sık kumar oynar mısın kumar oynadığımızda normalde para koyarız ya da parayla bahse gireriz

anything really in fact you can gamble or you can bet on anything here in the

gerçekten her şey üzerine olabilir aslında kumar oynayabilirsin ya da yapabilirsin Birleşik Krallık'ta herhangi bir şeye bahse gireriz,

UK we have the lottery the National Lottery and that is where you choose a

Milli Piyango piyangomuz vardır ve burada bir

selection of numbers and then on Saturday evening if you get all of the

dizi sayı seçersiniz ve ardından Cumartesi akşamı tüm sayıları alırsanız,

numbers if they match the ones that are revealed on the Saturday evening you can

Cumartesi akşamı açıklananlarla eşleşirlerse yapabilirsiniz.

win a lot of money so that also is gambling a lot of people don't realize

çok para kazanmak, bu aynı zamanda kumardır, birçok insan

that the lottery is also gambling it is so most people think that betting on a

piyangonun da kumar olduğunun farkında değildir, bu yüzden çoğu insan bir

horse race or another type of sporting event is betting or maybe if you go to a

at yarışı veya başka bir spor etkinliğinde bahis oynamanın bahis olduğunu düşünür veya belki de giderseniz

casino so you can gamble in achensee know a casino you can play lots of

achensee'de kumar oynayabilmeniz için bir kumarhane bir kumarhane tanıyın

different games like poker and roulette and blackjack and you can play on the

poker, rulet ve blackjack gibi birçok farklı oyun oynayabilirsiniz ve

crap table there is such a thing as a crap table it's true but also the

[ __ ] masasında oynayabilirsiniz [ __ ] masası diye bir şey vardır bu doğru ama aynı zamanda

lottery as well the lottery is also a form of gambling and over here in the UK

piyango da piyango aynı zamanda bir kumar türüdür ve Birleşik Krallık'ta

many people are now addicted to gambling there are many ways to gamble including

birçok insan artık kumar bağımlısıdır. Cep telefonunuzdan akıllı telefonunuzdan kumar oynamanız da dahil olmak üzere kumar oynamanın birçok yolu vardır, bu

on your mobile phone on your smartphone you can gamble so gambling is something

nedenle kumar

that you can get addicted to so do you ever gamble is gambling allowed in your

bağımlısı olabileceğiniz bir şeydir, öyle mi? Ülkenizde kumara her zaman izin verilir

country and another question what was or what is your favorite subject at school

ve başka bir soru okulda en sevdiğiniz dersin ne olduğu ya da ne olduğu

I think later on we will ask mr. Steve this

sanırım daha sonra Bay'a soracağız. Steve bu

question we will ask mr. Steve what subjects he enjoyed at school as I

soruyu Mr. Steve okulda hangi derslerden hoşlandığını

mentioned just I loved science very much I loved science and I loved biology the

belirttiğim gibi sadece bilimi çok severdim bilimi ve biyolojiyi

study of the human body and I had some very strange habits when I was at school

insan vücudunu incelemeyi severdim ve şimdi okuldayken bazı çok garip alışkanlıklarım vardı

now just to give you an idea of the type of child that I was just to give you an

sadece size bir fikir vermek için

idea of the sort of boy that I was when I was young I I used to bring strange

küçükken nasıl bir çocuk olduğum hakkında size bir fikir vermek için böyle bir çocuktum.

things to school to show my teacher so what I would do I would go to the local

okula öğretmenime göstermek için tuhaf şeyler getirirdim, böylece ne yapardım yerel

butcher shop and I would buy some some organs from maybe a cow or sheep

kasap dükkanına giderdim ve Belki bir inekten belki bir koyundan bazı organlar alırdım

sometimes I would take a brain to school so I would go to school and I would go

Bazen okula gitmek için bir beyin alırdım ve

to my biology lesson and inside a plastic bag I would actually have a

biyoloji dersime giderdim ve plastik bir poşetin içinde gerçekten

brain a real brain and I would take it to the teacher to show them and I felt

beynim olurdu gerçek beynim ve ben göstermek için öğretmene götürürdüm ve

so pleased with myself I did Lucas is here hello Lucas hi from crazy Brazil

kendimden o kadar memnun hissettim ki yaptım Lucas burada merhaba Lucas merhaba çılgın Brezilya'dan

why is Brazil crazy I don't know why you say that I have started a new health fad

Brezilya neden çılgın?

and tried to cut down on the amount of sugar that I eat so instead I'm putting

yediğim şeker miktarını azaltın onun yerine

I'm putting honey in my food now so instead of sugar I just put a little bit

şimdi yemeğime bal koyuyorum bu yüzden şeker yerine yemeğime biraz bal koyuyorum

of honey a little drop of honey on my food for example on my breakfast cereal

yemeğime örneğin kahvaltıma biraz bal koyuyorum

in the morning when I have my breakfast I put some honey on my breakfast and of

sabah kahvaltımı yaptığımda mısır gevreği Kahvaltıma biraz bal katarım ve

course you can have it in certain types of tea as well so that is my my current

tabii ki bazı çay türlerinde de olabilir, bu benim şu anki en

favorite food fad a fad is something that you do

sevdiğim yemek fad a fad

a short time maybe something that is fashionable or something that you do as

belki kısa süreli yaptığınız bir şey moda olan bir şey veya alışkanlık olarak yaptığınız

a habit but quite often you do it for just a short time for example a few

ama çoğu zaman kısa bir süre için yaptığınız bir şey, örneğin birkaç

weeks ago I I was eating lots of eggs but now I've stopped doing that

hafta önce çok yumurta yiyordum ama şimdi bunu yapmayı bıraktım, bu

so this week I'm I'm having honey on my food so that is my latest health fad mr.

yüzden bu hafta ben Yemeğime bal koyuyorum, bu benim sağlıkla ilgili son modam Bay.

Steve will be here in a moment coming up in about four minutes time in fact he is

Steve birazdan burada olacak, yaklaşık dört dakika içinde gelecek, aslında şu

now coming into the studio would you like to see mr. Steve preparing so this

anda stüdyoya giriyor, Mr. Steve hazırlanıyor, bu yüzden bu

is mr. Steve he's he's preparing he's not going to say anything yet but he's

bay. Steve, hazırlanıyor, henüz bir şey söylemeyecek ama

here here he is would you like to see mr. Steve he's

burada, burada, görmek ister misiniz, Mr. Steve

just preparing you're not on you're not on yet mr. Steve he's getting very he

sadece hazırlıyor siz yayında değilsiniz henüz başlamadınız bayım. Steve çok olmaya başladı

can't wait we've still got two minutes mr. Steve don't worry you can calm down

bekleyemiyor hala iki dakikamız var bayım. Steve sakinleşebilirsin merak etme

III know what happened mr. Steve heard me mention his name and he came running

ne olduğunu biliyorum Bay. Steve adından söz ettiğimi duydu ve koşarak

in because he thought it was already three o'clock but don't worry mr. Steve

içeri girdi çünkü saatin çoktan üç olduğunu düşündü ama merak etmeyin Mr. Steve

you have another another minute to go

gitmek için bir dakikan daha var

dear me some people are saying mr. Duncan why don't you read my message out

canım benim, bazı insanlar diyor ki bay. Duncan neden mesajımı okumuyorsun

I can't read everyone's messages I'm very sorry because I only have a

Herkesin mesajlarını okuyamıyorum Çok üzgünüm çünkü sadece

certain amount of time and of course I can't read everyone's messages Luis

belirli bir sürem var ve tabi ki herkesin mesajlarını okuyamam Luis

Mendez is here hello Luis thanks for joining me today

Mendez burada merhaba Luis katıldığın için teşekkürler bugün ben

also Abdullah Omer is here hello Abdullah nice to see you back Lucas is

de Abdullah Ömer burada merhaba Abdullah seni tekrar görmek güzel Lucas da

here as well Thank You Lucas Atilla

burada Teşekkürler Lucas Atilla

hello Attila thanks for joining me today I liked history a lot in middle school

merhaba Attila bugün bana katıldığın için teşekkürler Ortaokulda tarihi çok severdim

or and also I'm not very good at maths don't forget in American English they

ve ayrıca matematikte pek iyi değilim don Amerikan İngilizcesinde

don't say maths they say math math so when when in America they talk

matematik demiyorlar matematik matematik diyorlar, bu yüzden Amerika'da

about mathematics they say math here we say maths maths

matematik hakkında konuştuklarında matematik diyorlar burada matematik diyoruz matematik

there is an S at the end so mister don't mr. Duncan is here and oh my goodness

sonunda S var yani bayım yapma bayım. Duncan burada ve aman tanrım,

it's three o'clock everyone and you know what happens now

saat üç ve şimdi ne olduğunu biliyorsunuz

Oh Deary me so it's live English it's live English

Ah Sevgili ben, yani canlı İngilizce, canlı İngilizce,

on a Sunday afternoon it is the 3rd of September we are now into September

bir Pazar öğleden sonra 3 Eylül, şimdi Eylül'e girdik,

don't forget you can find me every Sunday I am here on YouTube every Sunday

unutmayın yapabilirsiniz beni her Pazar bul Her Pazar saat

from 2 p.m. UK time every Sunday on YouTube YouTube looks different now

14:00'ten itibaren YouTube'dayım. İngiltere'de her Pazar günü YouTube'da YouTube farklı görünüyor şimdi

they've changed it it looks very different what do you think of the new

değişti çok farklı görünüyor yeni YouTube hakkında ne düşünüyorsunuz

YouTube do you like it or do you think it's horrible so here he is everyone mr.

beğendiniz mi yoksa korkunç mu sizce bu yüzden işte o herkes bay.

Steve is now in the building good afternoon mr. Steve there he is

Steve şu anda binada, iyi günler Mr. Steve işte orada

there is what what are you doing oh I was hello

ne yapıyorsun ah merhaba idim

I'm in a bit of a rush today I'm not quite ready sorry what what what was

bugün biraz acelem vardı pek hazır değilim özür dilerim neydi

that in your hand that was nose hair clipper and nose hair

o elindeki burun kılı makası ve burun saçı

clip we're not going to review that this week is it what okay can you just show

tokası biz Bunu bu hafta gözden geçirmeyeceğim, sorun değil mi,

me what you do with that I think what I caught then do you think anybody's

bana ne yaptığını gösterebilir misin, ne yakaladığımı düşünüyorum, o zaman kimsenin sana katıldığını düşünüyor musun,

joining you you is definitely caught out there I call you there you weren't

kesinlikle yakalandın, seni oraya çağırıyorum,

prepared today I can see you you're already you're you're you're still

hazırlıklı değildin bugün seni görebiliyorum sen zaten sensin sen hala

getting you ready you can stick it in your ear as well oh my goodness no we're

hazırsın seni kulağına da sokabilirsin aman allahım hayır

not we're not doing the automatic pump is well are we from last week no and I'm

yapmıyoruz otomatik pompayı yapmıyoruz tamam mı geçen haftadan beri hayır ve

definitely not going to read a long boring review of this nose hair clipper

kesinlikle bu burun kılı kesme makinesi hakkında uzun ve sıkıcı bir inceleme okumayacağım çok

thank goodness for that you know what happened last week some people tuned in

şükür geçen hafta ne olduğunu biliyorsunuz bazı insanlar

last week and they thought it was a shopping channel yes I'm not surprised

geçen hafta izledi ve bunun bir alışveriş kanalı olduğunu düşündüler evet ben'

because I did ramble on a bit last week mr. Duncan I've got the word here oh

Geçen hafta biraz saçmaladığım için şaşırmadım Bay. Duncan burada söz var oh bak

look at that it's almost as if we rehearsed this look

şuna bakın sanki bu bakışı

at that ramble so last week I think mr. Steve did talk quite a lot last week

o saçma sapan konuşmanın provasını yaptık, bu yüzden geçen hafta sanırım bay. Steve geçen hafta lastik şişirici hakkında oldukça fazla konuştu

about the the tire inflator the tire inflator yes but we won't be mentioning

evet ama bunun

that instead and I'm going to ask you how was your week did you have a good

yerine bundan bahsetmeyeceğiz ve size haftanızın nasıl geçtiğini soracağım, iyi bir

week mr. Steve I did mr. Duncan thank you very much did you - yes I had a did

hafta geçirdiniz mi bayım? Steve yaptım bay. Duncan çok teşekkür ederim, evet - evet, bir

you have a good week shall I ask you my night was all right not too bad thank

hafta geçirdim, iyi bir hafta geçirdin mi, sana sorabilir miyim, gecem iyiydi, çok da kötü değildi,

you very much thanks for asking well I cause I've just been working

çok teşekkür ederim, iyi sorduğun için teşekkürler, çünkü ben sadece çalışıyordum,

really earning a living the daily grind as they call it working I've been

gerçekten geçimimi sağlıyordum. İşe yaradığı söylenen günlük eziyet

exercising I've been trying to up my exercise routine by your going back to

Egzersiz yapıyorum Tekrar koşmaya geri dönerek egzersiz rutinimi yükseltmeye çalışıyorum

doing running again but running up hills in fact I've been trying to get my harp

ama yokuş yukarı koşarak aslında arpımı pompalamaya çalışıyorum.

pumping away to get myself fit and healthy for the winter there's nothing

kış için zinde ve sağlıklıyım hiçbir şey yok

there's nothing better than a pumping heart it's always a good sign it's good

hızlı atan bir kalpten daha iyi bir şey yoktur bu her zaman iyiye işarettir bunu

if you can feel it and hear your heart pumping you know you're alive as long as

hissedebiliyorsan ve kalbinin atışını duyabiliyorsan

it's not going too fast and there's and as long as it's not coming out the top

çok hızlı gitmediği sürece yaşadığını biliyorsun ve kafanın tepesinden dışarı çıkmadığı sürece

of your head you're okay or thumping out of your chest but it is now because I'm

iyisin ya da göğsünden gümbür gümbür güm güm atmıyor ama şimdi gergin olduğum için

I'm nervous I'm nervous my heart's beating hard in my chest because of the

pressure of being on your show mr. Duncan having to perform every week for

şovunuzda olmak mr. Duncan şimdi senin için her hafta performans sergilemek zorunda,

you now did I tell you what else I've been doing this week as well what else

sana bu hafta başka neler yaptığımı söyledim mi, sen başka neler

have you been doing I've been I've been playing the piano ah yes I've been you

yapıyorsun Piyano çalıyorum ah evet, sana

showed a couple of weeks ago an excerpt of me pretending to play the piano well

gösterdim a birkaç hafta önce, bu hafta iyi piyano çalıyormuş gibi yaptığım bir alıntı,

this week I thought well well I'll I used to play the piano years ago I shall

iyi düşündüm, yıllar önce piyano çalardım,

start again and have another go so I've been practicing playing the piano and

yeniden başlayacağım ve bir kez daha deneyeceğim, bu yüzden piyano çalma ve

singing as well there is a fun expression there is a fun way of

şarkı söyleme pratiği yapıyorum bir de eğlenceli bir tabir var piyano çalmayı tarif etmenin eğlenceli bir yolu var ne olduğunu

describing playing the piano do you know what it is no if you're playing the

biliyor musun hayır piyano çalıyorsan

piano we can say that you are tickling the ivories tickling the ivories yes I

fildişlerini gıdıklıyorsun diyebiliriz evet

love that expression so if you are playing the piano we can say that you

bu ifadeyi seviyorum yani eğer Piyano çalıyorsun

are tickling the ivories but of course that that derivation would come from the

fildişlerini gıdıkladığını söyleyebiliriz ama tabii ki bu türetmenin bir zamanlar

fact that the white keys on a piano used to be made from the ivory tusks of

piyanodaki beyaz tuşların

elephants you take that away from here not any more plastic I think so I think

fillerin fil dişlerinden yapılması gerçeğinden kaynaklanacağını buradan al, hiç değil daha fazla plastik sanırım yani bence

that's what they mean when you're tea Killingly Iver is its it's referring to

çay olduğunuzda kastettikleri şey bu Killingly Iver

the the ivory tusks sometimes sometimes sometimes my dentist tickles my ivories

fildişi dişlerden bahsediyor bazen bazen bazen dişçim fildişlerimi gıdıklıyor bunun

think he could get into trouble for that but the police we're talking of pianos

için başını belaya sokabileceğini düşünüyor ama biz polisten bahsediyoruz piyanolar

yes we have something to discuss here a few years ago you had the bright idea of

evet burada tartışacak bir şeyimiz var birkaç yıl önce

launching your own internet program ah how many episodes of this did you make

kendi internet programınızı başlatmak gibi parlak bir fikriniz vardı ah bunun kaç bölümünü

well I was inspired you see I was inspired by mr. Duncan doing his English

iyi yaptınız ilham aldım bakın mr. Duncan İngilizce

English shows and his producing his English teaching videos not on YouTube

İngilizce şovları yapıyor ve İngilizce öğretme videolarını YouTube'da yapmıyor

and I thought oh I can do that I do bit of piano bit of singing maybe I

ve bunu yapabilirim diye düşündüm, biraz piyano çalıyorum, biraz şarkı söylüyorum belki

should launch my own channel so I had a go but it didn't get very far I think I

kendi kanalımı açmalıyım, bu yüzden denedim ama olmadı çok uzaklarda sanırım

probably did a couple and then work took over life and I'm very busy you know I'm

muhtemelen birkaç tane yaptım ve sonra iş hayatı devraldı ve çok meşgulüm biliyorsunuz

in great demand for various things and so I stopped doing it and probably

çeşitli şeylere büyük talep duyuyorum ve bu yüzden yapmayı bıraktım ve muhtemelen yapmaya devam

should have carried on doing it might have been as successful as you are today

etmeliydim bugün olduğun kadar başarılı

okay we're going to take a look now now this what we are about to look at is the

tamam şimdi bir göz atacağız şimdi bu bakacağımız

first episode the pilot episode of something called in tune with mr. Steve

şey in tune with mr. Steve

oh dear I'm not sure I want to see so here it

oh canım, görmek istediğimden emin değilim, bu yüzden işte

comes this is the first-ever episode the pilot when we say pilot we mean that the

geliyor bu ilk bölüm pilot pilot dediğimizde,

first episode made sometimes they make an episode of something to test it with

ilk bölümün yapıldığını kastediyoruz bazen seyircilerle test etmek için bir şeyin bir bölümünü yapıyorlar

the audience so this is the pilot episode of mr. Steve's very short-lived

yani bu, Mr. Steve'in çok kısa ömürlü

internet show called in tune with mr. Steve

internet şovu Mr. Steve

welcome to in tune with Steve hi I'm Steve and welcome to this introduction

hoşgeldin Steve ile uyum içinde merhaba ben Steve ve bu tanıtıma hoş geldiniz,

my series of lessons will be aimed at anyone who wants to learn about music

although I'll be directing my lessons mainly towards singers and what's useful

derslerimi esas olarak şarkıcılara ve

for them a lot of what I should be covering will be relevant to anyone

onlar için çok faydalı olan şeylere yönlendirecek olsam da, derslerim müzik hakkında bilgi edinmek isteyen herkese yönelik olacak. Söyleyeceklerim

involved in music that's because whether you sing or play an instrument there are

müzikle uğraşan herkesi ilgilendirecek, çünkü ister şarkı söyleyin ister bir enstrüman çalın,

certain basic rules that all musicians need to know mr. Steve can you just tell

tüm müzisyenlerin bilmesi gereken bazı temel kurallar vardır bay. Steve

me what's going on here you are you are looking very smart can I just say do you

bana burada neler olduğunu söyler misin çok akıllı görünüyorsun diyebilir miyim

know how old is that that is actually 2008 nine years nine years ago yes

kaç yaşında olduğunu biliyor musun bu aslında 2008 dokuz yıl dokuz yıl önce evet bu

that's a that's a long time ago I quote I haven't changed at all would you say

çok uzun zaman önce alıntı yaptım yapmadım' t hiç değişmedi söyler misin

would you say look any different I think you some more so in future lessons I

farklı bak der misin biraz daha düşünüyorum bu yüzden gelecek derslerde

will take you through notes time values key signatures how to read music and

seni notların üzerinden geçireceğim zaman değerler anahtar imzalar müzik nasıl okunur ve

other areas of music theory have we had enough I think we know why that didn't

müzik teorisinin diğer alanları yeteri kadar anladık sanırım biliyoruz bunun neden

continue I think that's brilliant what do you think of mr. Steve's internet

devam etmediğini düşünüyorum bu harika, siz bay hakkında ne düşünüyorsunuz? Steve'in internet

show what do you think of it did you like it so there is mr. mr. Steve with

şovu hakkında ne düşünüyorsun, beğendin mi, yani mr. Bay. Steve

his pilot episode now I have to say that I also had a part in this because I

pilot bölümüyle şimdi bunda benim de payım olduğunu söylemeliyim çünkü ben

produced it so if we are going to criticize it I suppose we are also going

yaptım çünkü onu eleştireceksek sanırım

to criticize me as well because I did produce that program so I suppose I

beni de eleştireceğiz çünkü o programı ben yaptım o yüzden sanırım

can't be too critical of it I was at the time I was thinking oh I want to be

Bunu çok eleştiremem, o zamanlar düşündüm ki, oh,

success for as mr. Duncan I wanted to be a star

Bay olarak başarılı olmak istiyorum. Duncan I want to be a star to

on I want to be a star on YouTube is that that didn't happen because I only

be a star on YouTube'da bu olmadı çünkü sadece

made two of them I think was it to make two or three yes we made two episodes to

ikisini yaptım sanırım iki mi üç mü yapmaktı evet heyecanlandırmak için iki bölüm yaptık

stir we produced the pilot and then we produced that the first proper episode

pilotun yapımcılığını üstlendik ve sonra

which lasted for about 5 minutes and in that one you were talking about

yaklaşık 5 dakika süren ilk uygun bölümü ürettik ve o bölümde

breathing I must find it maybe next week we can show episode 2 because there are

nefes almaktan bahsediyordunuz onu bulmalıyım belki haftaya 2. bölümü gösterebiliriz çünkü

only two episodes breathing how important is breathing yes very

sadece iki bölüm var nefes almak ne kadar önemli nefes almak evet çok

important for singing yes we might talk about that another week if I'm not

önemli şarkı söylediğim için evet bundan başka bir hafta daha bahsedebiliriz,

mistaken they are still available on YouTube they are somewhere on YouTube

yanılmıyorsam hala YouTube'da mevcutlar, YouTube'da bir yerlerdeler,

they are now lost in the midst of time covered covered with cobwebs and dust

şimdi zamanın ortasında kayboldular, örümcek ağları ve tozla kaplı,

for all I know I've got a million viewers and hundreds of thousands of

bildiğim her şeye sahibim bir milyon izleyici ve yüzbinlerce

subscribers I don't even know you should check your channel out you never know

abone bilmiyorum bile kanalınıza bir göz atmalısınız asla bilemezsiniz

maybe I'm in a youtube millionaire and I don't even know it that's it

belki ben bir youtube milyoneriyim ve bunun bir

lots of unclaimed ad revenue so talking of things that we did during the week we

sürü sahipsiz reklam geliri olduğundan haberim bile yok hafta boyunca yaptığımız şeyler

sat down last night and we decided to watch a movie last night didn't we we

dün gece oturduk ve dün gece bir film izlemeye karar verdik,

searched around a lot and you know what it's like when you're searching around

çok araştırmadık mı ve

looking for a fish I watched that one what's the ratings on that oh I'm not

balık aramak nasıldır bilirsin ben onu izledim bunun reytingleri nedir oh bundan

sure about that one and then we settled on something which turned out to be a

emin değilim ve sonra bir şeye karar verdik ki bu büyük bir hata olduğu ortaya çıktı

big mistake a big mistake we watch I think it might be one of the worst films

izlediğimiz büyük bir hata bence şimdiye kadar yapılmış en kötü filmlerden biri olabilir

ever made no I think it was a terrible movie there it is now on the screen you

hayır bence öyleydi korkunç bir film işte şimdi ekranda

can see it it is a film starring Matt Damon I I'm going to be honest with you

görebiliyorsunuz, başrolde Matt Damon olan bir film Ben şimdi size karşı dürüst olacağım

now I'm not a big fan of Matt Damon I don't think he's a very good actor now a

Matt Damon'ın büyük bir hayranı değilim Matt Damon'ın çok büyük bir hayranı olduğunu düşünmüyorum iyi aktör şimdi

lot of people are going to disagree they're gonna say mr. Duncan you are

pek çok insan aynı fikirde olmayacak, bay diyecekler. Duncan

wrong you should be taken outside and tied to a tree so people can throw

yanılıyorsun, dışarı çıkarılıp bir ağaca bağlanmalısın ki insanlar

Rotten Tomatoes at you well talking of Rotten Tomatoes Matt Damon's movies have

sana Rotten Tomatoes atabilsin, Rotten Tomatoes'tan bahsediyoruz Matt Damon'ın filmleri Rotten Tomatoes'tan

received more than their fair share of Rotten Tomatoes and can you see what I

paylarına düşenden fazlasını aldı ve orada ne yaptığımı görebiliyor musunuz?

did there so we watched a film called Elysium

Elysium helis iam Elysium adlı bir film izledim kulağa

helis iam Elysium it sounds like a Spanish resort where did you go for your

bir İspanyol tatil yeri gibi geliyor tatiliniz için nereye gittiniz ben

holidays when I went to Elysium it was very nice a bit too hot and the food

Elysium'a gittiğimde çok güzeldi biraz fazla sıcaktı ve yemekler

gave me diarrhea but Elysium is actually a film it also sounds like a skin

bende ishal yaptı ama Elysium aslında bir film gibi geliyor bir cilt

disease as well we got Elysium can you give me some

hastalığı da Elysium'umuz var Elysium'um için bana biraz krem ​​doktor verir misin

cream doctor for my Elysium so Elysium is a movie a science fiction

yani Elysium bir film

movie starring Matt Damon I'm not a fan of Matt Damon I don't think I've ever

Matt Damon'ın oynadığı bir bilim kurgu filmi Matt Damon hayranı değilim Matt Damon hayranı değilim Daha önce hiç

sat through a whole movie starring Matt Damon so last night we watched this

oturduğumu sanmıyorum Matt Damon'ın oynadığı koca bir film, bu yüzden dün gece bu

movie I didn't like it and nor did Steve we thought let's give him a chance we've

filmi izledik, beğenmedim ve Steve de ona bir şans verelim diye düşündük, Matt Damon'ın olduğu

never sat through a whole movie with Matt Damon in it it looked promising but

bir filmin tamamını izlemedik, umut verici görünüyordu ama

the plot fell apart very quickly it was it was laughable it was laughable

olay örgüsü çok çabuk dağıldı gülünçtü gülünçtü

I don't like films about dystopian futures have you talked about that yet

distopik geleceklerle ilgili filmleri sevmiyorum bundan bahsettiniz mi henüz

dystopian futures dystopian yeah like that word iiiiii I should write that

distopik gelecekler distopik evet bu kelime gibi iiiiii bunu yazmalıyım

down really shouldn't I yes if I've got that word written down somewhere I did

gerçekten yapmamalı mıyım evet eğer yaptıysam o kelimeyi bir yere yazdırdım

write that word down yes oh there it is it was right above my head all the time

o kelimeyi yazdım evet oh işte her zaman başımın üstündeydi

this dope Ian there it is yeah so dystopian do you know what dystopian

bu salak lan orada evet çok distopik distopyanın ne anlama geldiğini biliyor musunuz

means yes well it's it was the opposite of utopian isn't it so a utopian future

evet pekala ütopyanın tam tersiydi öyle değil mi ütopik bir gelecek

would be a wonderful future everything's going right but a dystopian future is

harika bir gelecek olurdu her şey yolunda gidiyor ama distopik bir gelecek

one where everything's gone wrong so it could be a period of time or a place or

her şeyin ters gittiği bir gelecek bu yüzden her şeyin berbat olduğu bir zaman dilimi veya bir yer veya

a situation where everything is terrible terrible everything is awful yes there's

durum olabilir her şey berbat her şey berbat evet var

been nuclear war there's been all sorts of things they're sort of classic

nükleer savaş oldu her türlü şey oldu onlar bir tür klasik

dystopian future film sci-fi film I think is probably terminator you say the

distopik gelecek filmi bilim kurgu filmi bence muhtemelen terminatör diyorsun

Terminator films with an Arnold Schwarzenegger where there's been

terminatör bir Arnold Schwarzenegger ile

nuclear war the robots have taken over that's a dystopian future I don't know I

nükleer savaşın olduğu filmler robotlar devraldı bu distopik bir gelecek Bilmiyorum

think the stope you might be today I think I think

Bugün ne durumda olabileceğinizi düşünüyorum Sanırım

Sunday the third of September might be described as a dystopian day because of

Eylül'ün 3'ü Pazar günü distopik bir gün olarak tanımlanabilir çünkü

course North Korea have have let off an N bomb I believe they have I was

tabii ki Kuzey Kore bir N bombası patlattı Sanırım attılar

watching the news that before we came in and yes well who knows what could happen

Haberleri izliyordum biz gelmeden önce ve evet, kim bilir ne olabilir,

it's probably just more saber rattling and expect America or say something in

bu muhtemelen daha fazla kılıç sallama ve Amerika'yı beklemek veya misilleme olarak bir şeyler söylemek

retaliation and they'll threaten each other with war probably and hopefully

ve muhtemelen birbirlerini savaşla tehdit edecekler ve umarım

nothing will happen and we will end up with a utopian future and not a

hiçbir şey olmaz ve sonumuz bir ütopya olur. gelecek ve bir

dystopian so your take on North Korea is that everything will be okay next week

distopik değil, bu yüzden Kuzey Kore'ye yaklaşımınız, önümüzdeki hafta her şeyin yoluna gireceği yönünde,

definitely this will be optimistic nobody wants war although I will predict

kesinlikle bu iyimser olacak, ancak

one thing if you've got shares I think on Monday they may yeah they may drop a

bir şeyi tahmin edeceğim, eğer hisseleriniz varsa, sanırım Pazartesi günü, evet, düşebilirler.

bit I think the stock markets will react drop albeit only temporarily all right

biraz Bence borsalar sadece geçici olarak da olsa düşüşe tepki verecek tamam tamam

fine okay so there is mr. Steve's take on the future of planet Earth they just

tamam tamam yani bay var. Steve Dünya gezegeninin geleceğini ele alıyor, onlar sadece

want nuclear weapons and we don't want them to have them but they'll probably

nükleer silahlar istiyorlar ve biz de onlara sahip olmalarını istemiyoruz ama muhtemelen

end up with them because the only alternative would be would be for us to

onlarla son bulacaklar çünkü tek alternatif bizim için

invade which I don't think America wants to do particularly so we'll just just

işgal etmek olurdu, ki sanmıyorum Amerika özellikle yapmak istiyor, bu yüzden

let them have their weapons as are what I say a happy nuclear weapons okay then

silahlarına sahip olmalarına izin vereceğiz, dediğim gibi mutlu bir nükleer silah tamam o zaman

there is there is mr. Steve stance on nuclear arm and this is a conversation I

var bay. Steve'in nükleer silah konusundaki duruşu ve bu,

didn't think we'd be having today we didn't plan this one did we today we

bugün yapacağımızı düşünmediğim bir konuşma, bunu planlamadık değil mi, bugün

didn't plan this part no definitely no so we're going to talk about American

bu kısmı planlamadık, hayır, kesinlikle hayır, bu yüzden Amerikan hakkında konuşacağız.

English a lot of people ask me mr. Linton what is the difference between

İngilizce birçok insan bana mr diye soruyor. Linton,

American English and British English so what we're going to do today I've got

Amerikan İngilizcesi ile İngiliz İngilizcesi arasındaki fark nedir, o halde bugün ne yapacağız

some words here some American English words and what you have to do is to tell

burada bazı kelimeler var burada bazı Amerikan İngilizcesi kelimeler var ve sizin yapmanız gereken

me what the British word the oval and I see what you're doing yes I understand

bana İngiliz oval kelimesinin ne olduğunu söylemek ve ben görüyorum ne yapıyorsun evet anlıyorum

but the equivalent word is so I will give you an American word and you have

ama eşdeğer kelime yani sana amerikan bir kelime vereceğim ve bana

to tell me what the bridge ich werde is okay so here we go there

köprü ich werde'nin ne olduğunu söylemelisin o yüzden işte başlıyoruz

are 20 of them so we might be here until 4 o'clock do I get a prize if I get them

20 tane var bu yüzden 4'e kadar burada olabiliriz saat ödül alır mıyım eğer onları

all right you get to come back next week ah oh how wonderful and if I don't get

tamamlarsam haftaya geri gelirsin ah oh ne güzel ve eğer

them alright to come back every day okay so let's get rid of them hi anyway let's

onları tamamlayamazsam her gün geri gelirim tamam öyleyse onlardan kurtulalım merhaba neyse hadi

get rid of Matt Damon first by Matt Damon I thought Elysium was a load of

gidelim Matt Damon'dan önce Matt Damon'dan kurtulun Elysium'un bir sürü saçmalık olduğunu düşündüm,

crap it's gone now so here we go human life I can't get back I'm having the

şimdi gitti, işte insan hayatını geri alamam,

same feeling now I'm sure many people are the first word the first word so at

şimdi aynı duyguyu yaşıyorum, eminim birçok insan ilk kelimedir. ilk kelime yani

some American words here the first word so I'm going to give you the American

buradaki bazı Amerikan kelimelerinde ilk kelime bu yüzden sana Amerikan

word I want you to give me the British word okay so what is was that an

kelimesini vereceğim bana İngiliz kelimesini vermeni istiyorum tamam öyleyse o

American accent it sure was I'm getting into the American accent so that I can

Amerikan aksanı neydi kesinlikle Amerikan aksanıydı aksan böylece

determine which word is the English equivalent accent that was but it

hangi kelimenin İngilizce eşdeğeri aksan olduğunu belirleyebilirim ama kulağa

sounded like Welsh so here we go today's first word American words that you have

Galce gibi geliyordu bu yüzden bugünün ilk kelimesi Amerikan kelimelerinin

to give me the the equivalent in British English so first of all sidewalk

bana İngiliz İngilizcesindeki karşılığını vermeniz gerekiyor bu yüzden her şeyden önce kaldırım kaldırım

sidewalk pavement mr. Steve my says pavement

kaldırım mr. Steve kaldırım diyor

he says pavement yes you are right sidewalk is pavement I can hear the

kaldırım diyor evet haklısın kaldırım kaldırımdır

applause already oh yes I think that's a distant echo in your head sidewalk or

Alkışları şimdiden duyabiliyorum oh evet bence bu kafanızdaki uzak bir yankı bu arada

pavement stop doing that please please stop doing that so number 2 our second

this is going to take a long time by the way I hope everyone has their cocoa and

uzun zaman alacak umarım herkesin kakaosu

and their sleeping bag because this might go on for some time I hope your

ve uyku tulumu vardır çünkü bu bir süre devam edebilir umarım izleyicileriniz de

viewers are trying to trying to work it out for themselves as well oh good

kendileri için halletmeye çalışıyordur oh güzel

here's the second one hood hood hood is this

işte ikinci başlık kaput kaput bunun

to do with a car if that bonnet or boot what's hood well which one is it you

bir araba ile ilgisi varsa, kaput veya çizme kaput nedir peki hangisini

know on about a hood that covers your head the hood I think it's the bonnet am

biliyorsunuz başınızı örten bir kaput hakkında kaput bence bu kaput kaput

i right oh yeah are you sticking with bonnets

doğru muyum oh evet kaportalara mı yapışıyorsunuz

I'm sticking with bonnet the front end of the car that covers the engine and

ben' kaputla yapışan arabanın motoru kaplayan ve

can be lifted up is called the hood the hood also it can mean a gangster yes who

yukarı kaldırılabilen ön ucuna kaput denir kaput aynı zamanda bir gangster anlamına da gelebilir evet kim

is covered up presumably so that you don't know that he's a gangster hood

örtülüdür muhtemelen böylece onun bir gangster kaputu olduğunu anlamazsınız

sorry sorry with what what gangster movies have you watched you've watched

üzgünüm hangi gangster filmlerini izlediğin için üzgünüm

gangster movies where the gangsters will walk around with with blankets over

gangsterlerin başlarının üzerinde battaniyelerle dolaştıkları gangster filmleri izledin mi

their head I don't I was just guessing I don't know why they call them up food

bilmiyorum sadece tahmin ediyordum onlara neden olmayan yiyecekler dediklerini bilmiyorum

that doesn't sound right to me hoodlums it's short for hoodlums and

bana doğru geliyor serseriler, serserilerin kısaltması ve işte bu kadar işte bu yani bir

that's it that's it that's what it is so a hood is a hoodlum hoed malayalam

kapüşonlu bir serseri çapalı malayalam

hoodlum a criminal or third one is it is it only three weaver only on the third

serseri bir suçlu mu yoksa üçüncüsü mü sadece üç dokumacı sadece üçüncüde

one third one right let's let's get it going faster you need to speed up here

bir üçte bir doğru hadi alalım daha hızlı gidiyor burada hızlandırmanız gerekiyor

YouTube once it's band width back drapes drapes curtains it certainly is for you

YouTube bir kez bant genişliği arka perdeler perdeler perdeler kesinlikle sizin için

curtains for you mr. Duke it's curtains for you I got it first I said it first

perdeler sizin için mr. Duke senin için perdeler ilk ben anladım anlamadıysam ilk dedim

if I don't get but I don't get the next one right it's Kurt and I said it first

ama bir sonrakini doğru anlamadım bu Kurt ve ilk ben dedim

I got it in first so there now we going to explain what that means are we just

ilk ben anladım o yüzden şimdi ne olduğunu açıklayacağız iyi mi

going to go right well you're not curtains I don't you know I mean it's

gideceğiz yani sen perde değilsin Bilmiyorum yani

curtains when you said it's curtains for me oh if you say it's curtains for

benim için perde dediğin zaman perde ah birisi için perde dersen

someone it means that's the end for them they're their end is approaching yes

onların sonu bu demektir son yaklaşıyor evet

curtains for you curtains for you the next one so that's how about three right

senin için perdeler bir sonraki senin için perdeler yani üç kadar doğru

I'm beginning to regret doing this mortician mortician mortician oh I

bu cenazeciyi yaptığım için pişman olmaya başlıyorum

thought that was a British word it's not Undertaker Undertaker you are near

embalmer no Harry gravedigger no it is actually funeral director

aslında cenaze müdürüdür

you know director a person who directs the funeral they take they take care of

bilirsin müdür cenazeyi yöneten bir kişi cenazeyi yönetirler

the person who is now now deceased they are now dead

şimdi ölmüş olan kişiyle ilgilenirler artık öldüler

they have shuffled off this mortal coil and gone to join the choir invisible the

bu ölümlü bobini karıştırdılar ve koroya katılmaya gittiler bir

next spot and number five okay so I sort of got that one half right you did

sonraki yer ve numara görünmez beş tamam yani ben bir bakıma yarısını doğru anladım sen yaptın

almost is it only number five oh my goodness this is gonna take all day

neredeyse sadece beş numara aman tanrım bu bütün gün sürecek

twenty might have to cut get it depth that but janitor janitor would be

yirmi kesmek zorunda kalabilir derinliği o ama kapıcı kapıcı

somebody who sweeps floors and things like that in America so what we would

yerleri süpüren biri olurdu ve bunun gibi şeyler Amerika'da

call them oh I can't forget the word for janitor over here somebody it sweeps

onlara ne derdik oh, buradaki hademe kelimesini unutamıyorum,

floors and cleans up in hospitals and schools and things like that they will

yerleri süpürür, hastanelerde ve okullarda temizler ve bunun gibi şeyler

never fit that on the door that's a big sign on the door isn't it no actually

asla kapıya sığmazlar, bu kapıda büyük bir işarettir öyle değil mi aslında

it's care take care take care take a janitor caretaker so if you have your

dikkat et kendine iyi bak kendine bir hademe al o yüzden

caretaker number six number see antsy but I know you're pulling your face can

altı numaralı bakıcın varsa bak sabırsız ama suratını astığını biliyorum

you tell from the back of my head that I'm pulling your face the steam coming

kafamın arkasından benim çektiğimi söyleyebilir misin yüzünüz olduğunuz yerden gelen buhar

from the where you are the next American word that I want the British equivalent

İngiliz karşılığı olan

of is force it force it that's a toilet

force it force it bu bir tuvalet

toilets or is it year rhyme or choice whether force it is what you do on the

tuvaletler mi yoksa yıl kafiyesi mi yoksa seçim mi

toilet you force it you faucets if you've got constipation I have to force

zorla tuvalette yaptığınız şeydir zorlarsınız siz musluklar, kabızlığınız varsa zorlamam gerekiyor, zorlamam gerekiyor, bu

it force it so what is it in English force it is tap Oh tap water tap well I

yüzden İngilizcede nedir force o musluk Ah musluk suyu musluk kuyusu,

was yes there's water it's like a yes that's it you said like a lever isn't it

evet su var evet gibiydi, öyle dedin kaldıraç gibi değil mi

or tap attack I'm starting to think I'm starting to think giving you a five-year

ya da musluk saldırısı Düşünmeye başlıyorum sana şov için beş yıllık sözleşme vermenin

contract on the show was a bad idea Americans don't use

kötü bir fikir olduğunu düşünmeye başlıyorum Amerikalılar musluk

the word tap they use faucet do they say faucet so turn the faucet on turn the

kelimesini kullanmıyorlar musluk kullanıyorlar musluk mu diyorlar yani musluğu dönüşte çevir

faucet on the faucet Oh taps better but next one I think this

musluğun üstüne musluk Ah daha iyi vuruyor ama sıradaki bence bu

one is easy okay we are both going down elevator elevator so that would be a

kolay tamam ikimiz de asansör asansöründen aşağı iniyoruz yani bu

lift in English a lift lift you are right so elevator you go from floor to

İngilizce'de bir asansör olurdu asansör asansör haklısın yani asansör kattan kata

floor up or down you go up and down in an elevator or a lift lift

yukarı veya aşağı gidersin Birleşik Krallık'ta bir asansörde veya asansörde inip çıkıyorsunuz

during the UK this one this one be careful what you say here period period

bu sefer bu burada ne söylediğinize dikkat edin dönem dönem

period I will give you a clue it's it's to do with in English grammar or grammar

dönem size bir ipucu vereceğim bunun İngilizce dilbilgisi veya genel dilbilgisi ile ilgisi var mı merak ediyorum

in general period I wonder if anyone out there if any of you got that one anybody

herhangi biriniz buna sahipse, herhangi

want a message mr. Duncan very quickly period period it's the American version

bir mesaj isteyen var mı? Duncan çok hızlı dönem dönem Amerikan versiyonu

English period other things it's not like a month is it no or the head of a

İngilizce dönem diğer şeyler bir ay gibi değil mi yoksa bir

time no time period no but it's out of our misery

zamanın başı mı hayır ama bu bizim sefaletimizden çıktı

if anybody anybody got it right does anybody still watch look I might Choon

eğer biri doğru anladıysa hala izleyen var mı bak ben olabilirim

away in a minute I might actually switch off you being rude

Bir dakika içinde uzaklaş, kaba olmanı gerçekten kapatabilirim,

you'll be on your own it'll be in the mr. Steve hour it is actually full stop

kendi başına olacaksın, Bay'de olacak . Steve saat aslında noktadır noktadır

it's a full stop so at the end of a sentence you put a full stop so a period

yani bir cümlenin sonuna nokta koyarsınız yani nokta

is actually full stop hello son says full stop and also Jamelia says full

aslında noktadır merhaba oğlum nokta diyor ve ayrıca Jamelia

stop well done I didn't know that well Durning you are start an obscure one

nokta aferin diyor aferin o kadar iyi bilmiyordum

that's not DARS the next one mr. Duncan mr. Steele mister I'm out I'm having an

Bir sonraki adımda DARS olmayan belirsiz bir tane başlatıyorsunuz bay. Duncan bey Steele bayım ben yokum,

out-of-body experience now I I'm actually floating above myself watching

şimdi vücut dışı bir deneyim yaşıyorum, aslında kendimin üzerinde süzülüyorum,

me doing this

bunu yaparken beni izliyorum,

the next one is sweater sweater so that would be a jumper or a cardigan jumper

sıradaki süveter kazak, yani bu Birleşik Krallık'ta bir süveter veya hırka süveteri olurdu

in in in UK parlance what's it's hot in here I'm gonna take off my sweater

tabiri caizse burası ne sıcak süveterimi çıkaracağım

so are you one of the original pilgrims that landed in America what did you say

yani siz Amerika'ya ayak basan ilk hacılardan mısınız

that what was that word you just used parlance poor lungs it's just sort of a

French sort of way of saying well English people said it's I think it's

iyi söylemenin İngilizler bunun

French just means talking oh I see okay then yes if you say so

Fransızca olduğunu düşünüyorum sadece konuşmak anlamına geldiğini söylediler oh anlıyorum tamam o zaman evet

yes sweater oh yes sweater and what I read was it a jumper in English and it

öyleyse evet kazak oh evet kazak ve okuduğum şey İngilizce bir süveterdi ve

definitely isn't a fat lady at the gym

kesinlikle şişman bir bayan değil spor salonu cevap

the answer please oh okay you don't know what sweater is a jumper jumper yes yeah

lütfen oh tamam süveterin ne olduğunu bilmiyorsun evet evet

I was right okay I thought so why are we arguing I didn't know if I was right or

haklıydım tamam düşündüm öyleyse neden tartışıyoruz haklı mıyım haksız mıyım bilemedim

not it's like north career all over again

yine kuzey kariyeri gibi eyaletler arası eyaletler

interstate interstate I think is Harry I'm gonna go over there in a minute and

arası Sanırım Harry bir dakika sonra oraya gideceğim ve kelimenin

literally smash that camera so you can never appear on this show again is that

tam anlamıyla o kamerayı parçalayacağım böylece bir daha asla bu şovda görünemeyeceksin eyaletler arası o

moat the interstate so that's something that like a motorway no no no that's

hendek yani bu otoyol gibi bir şey hayır hayır hayır eyaletler arası

interstate you don't seem sure it's something to do with traveling something

sen görünmüyorsun tabi bu seyahat etmekle alakalı bir şey

to do with traveling Tellez mr. duncan interstate or of course you could have

seyahat etmekle alakalı bir şey Tellez bey. duncan eyaletler arası veya tabii ki

freeway freeway well that is of course motorway motorway the main road where

otoyol otoyoluna sahip olabilirsiniz, bu elbette otoyol otoyoldur,

there are more than one lane on either side so if you have lots of lanes going

her iki tarafta birden fazla şeridin olduğu ana yol, bu nedenle her iki yöne giden çok sayıda şeridiniz varsa,

either way it is normally called a freeway or we can call it interstate

buna normalde otoyol denir veya biz arayabiliriz

in American English and in British English we call it motorway motorway

Amerikan İngilizcesinde ve İngiliz İngilizcesinde eyaletler arası diyoruz biz buna otoyol otoban

more away murder way motorway m1 burn away a word but murderer it must be

daha uzak cinayet yolu otoyol m1 bir kelimeyi yak ama öldürücü

nearly four o'clock I must admit my American accent is better than yours

saat neredeyse dört olmalı Amerikan aksanımın seninkinden daha iyi olduğunu kabul etmeliyim bir katil

a murderer leave that up to the viewers I think what what number of you up to

bunu bırak izleyiciler sanırım şimdiye kadar kaçınız ona

now we're even got to ten yet I have no idea what number we are on there what's

ulaştık ama orada kaç numara olduğumuz hakkında hiçbir fikrim yok

the next the next one is yard yard yard ah yes that is like in backyard is that

sıradaki ne avlu yarda ah evet bu arka bahçede nasıl bir şey orası

what you mean there like in backyard so that's your yard or the garden would

arka bahçede demek istiyorsun yani orası senin bahçen yoksa bahçe

be close maybe backyard it's sort of your back garden isn't it yes you are

yakın olabilir belki arka bahçe bu senin arka bahçen gibi değil mi

right garden so yard is garden in American English they tend to say yard

in the yard they play in the yard here we play in the garden very good next one

bahçede burada bahçede oynuyoruz çok iyi sıradaki

is apartment apartment that would be in the UK that would be a flat - yes it

apartman dairesi Birleşik Krallık'ta bir daire olacak - evet bu

would flat yes you arrived apartment in American English is flat we live in a

düz olur evet geldin daire Amerikan İngilizcesi düzdür biz bir apartman

flat or a high-rise flat have you ever lived in a flat mr. Duncan I've never

dairesinde veya yüksekte yaşıyoruz- düz yüksel hiç bir dairede yaşadın mı bayım? Duncan, hiç

lived in a flat I have have you when I was a student many years ago I lived in

apartman dairesinde yaşamadım, yıllar önce öğrenciyken sana sahiptim, çok katlı

a high-rise block of flats it was a very interesting experience I wouldn't do it

apartmanlarda yaşıyordum, çok ilginç bir deneyimdi, bir

again but you can get very nice flats or apartments but we think we use the word

daha yapmazdım ama çok hoş olabilirsin daireler veya apartmanlar ama

apartment a bit more in the UK these days don't we have heard people talking

apartman kelimesini bugünlerde Birleşik Krallık'ta biraz daha fazla kullandığımızı düşünüyoruz, insanların apartman hakkında konuştuğunu duymadık mı,

about apartment so that is true yes in fact this is probably a good opportunity

bu doğru evet aslında bu muhtemelen

to mention this a lot of American expressions have creeped or crept

bundan bir çok Amerikan ifadesinden bahsetmek için iyi bir fırsat. İngiliz İngilizcesine sızmış veya sızmış

into British English and of course vice versa the other way around a lot of

ve tabii ki tam tersi birçok

British expressions have made their way into American English so sometimes the

İngiliz ifadesi Amerikan İngilizcesine girmiştir, bu yüzden bazen

two things do cross over like that indeed next one let's have a look oh

iki şey böyle kesişir gerçekten de bir sonrakine bir bakalım oh

this is an interesting one we're talking food now zucchini

bu ilginç bir yemekten bahsediyoruz şimdi kabak kabak

what is zucchini no here zucchini I have no idea perhaps does anybody out out

nedir hayır burada kabak Kabak nedir bilen var mı hiç bir fikrim yok bu

there know what zucchini is zucchini is it some kind of source no it is a type

bir tür kaynak mı hayır bir

of vegetable vegetable carrots cabbages beetroot it is actually courgette

sebze türü sebze havuç lahana pancar aslında kabak

courgette courgette Oh zucchini zucchini I think I've even heard that word before

kabak kabağı Oh kabak kabağı Sanırım bu kelimeyi bir sonraki kelimeden önce duydum bile

the next one the American English word stove stove stove would be in English

Amerikan İngilizcesi soba soba soba olur İngilizce olurdu

would be a cooker yes you're right cooker so a cooker is the the area

a cooker evet haklısın cooker yani bir cooker

normally you cook things on normally there are flames that you cook over so

normalde bir şeyler pişirdiğiniz alandır açık normalde üzerinde pişirdiğiniz alevler vardır, bu yüzden

yes in American English they tend to say stove in British English we often say

evet, Amerikan İngilizcesinde soba deme eğilimindedirler, İngiliz İngilizcesinde genellikle ocak deriz,

cooker we say it how it is it cooks sucker next one here's one for Steve

nasıl olduğunu söyleriz, enayi pişirir bir sonraki işte Steve için bir tane var

trunk trunk trunk trunk that's to do with cars again trunk in America in

bagaj bagajı arabalarla ilgili bagaj bagajı Amerika'da tekrar bagaj

English that's the boot boot yes that those of course are very easy for mr.

İngilizcesi bu önyükleme önyüklemesi evet, bunlar elbette bay için çok kolay.

Steve because he loves cars very much you store your suitcases when you're

Steve arabaları çok sevdiği için tatile giderken valizlerinizi saklıyorsunuz

going on holiday yes that's another way of using it but in this sense trunk is

evet bu da başka bir kullanım şekli ama bu anlamda bagaj

the back of the car where you put stuff see I just when you say trunk I'm just

arabanın arkası, eşyalarınızı koyduğunuz yer bakın ben sadece bagaj derken ben sadece

thinking of like an elephant's trunk

bir filin hortumu gibi düşünüyorum peki sen

well you would you would oops right we must be up to about 16 now

yapar mısın ayy doğru şimdi yaklaşık 16'ya kadar olmalıyız

I don't know I think I'm just I'm just making them up in my head now they're

bilmiyorum sanırım sadece onları kafamda uyduruyorum şimdi onlar

just coming out of my brain it's like I'm possessed right Oh or for anymore

sadece dışarı çıkıyorlar beynimin içinde sanki ele geçirilmiş gibiyim Oh ya da artık

yes and another one check check check check please

evet ve bir tane daha kontrol kontrol kontrol kontrol lütfen ne

sure what you mean check shoulders the spelling is very interesting check so

demek istediğinizden emin olun yazım çok ilginç bir kontrol bu yüzden Birleşik

that would be the bill in the UK you are right yes

Krallık'ta fatura bu olur siz haklısınız evet yani

so in American English they will say hey guys can I have the check please can you

Amerikan İngilizcesi derler ki hey beyler çeki alabilir miyim lütfen siz

do it can you do it in American English can I have the check please

yapabilir misiniz Amerikan İngilizcesi yapabilir misiniz çeki alabilir miyim lütfen

that's seven southern American whereas I would just ask for the bill or you can

bu yedi Güney Amerika oysa ben sadece faturayı sorardım veya

just sort of you know do that in the air people know what you mean whether that's

siz bir nevi bilirsiniz bunu havada yap, insanlar ne demek istediğini anlıyor, sanki

like you're writing a check it's going to do that again Steve can I have that

bir çek yazıyormuşsun gibi, bunu tekrar yapacak Steve,

you're holding your hand so far away just do it so it's on camera that's it

elini çok uzakta tutmanı sağlayabilir miyim, sadece yap ki kamerada olsun,

actually look that looks like you're doing something else there but there you

gerçekten bak orada başka bir şey yapıyormuşsun gibi görünüyor ama işte

go and then if they don't see you feel embarrassed yes please you'd obviously

gidiyorsun ve sonra eğer utandığını görmezlerse evet lütfen kontrol edersin lütfen

check please check please that is the International

kontrol et lütfen bu uluslararası kontrol

sign for check please so if you're in a restaurant and you

işaretidir lütfen öyleyse restoran ve

want to have the cheque or the bill you'll go like that and then the waiter

çeki veya faturayı almak istiyorsunuz, öyle gideceksiniz ve sonra garson

will go and we'll bring you your bill or your cheque with a mint because you tend

gidecek ve size faturanızı veya çekinizi bir nane ile getireceğiz çünkü

to get mints with your bill a mint a nice refreshing mint session but in your

faturanızla birlikte darphane almaya eğilimlisiniz güzel bir nane canlandırıcı nane seansı ama

mouth that normally comes with the bill or the check the next one attorney

ağzınızda normalde fatura veya çekle birlikte gelen bir sonraki avukat avukat hakkı

attorney right attorney in English would be a lawyer yes well done lawyer right

İngilizce avukat bir avukat olurdu evet aferin avukat tam

there or of course you could have had solicitor solicitor or lawyer the next

orada veya tabii ki bir sonraki avukat avukat veya avukatınız olabilirdi

one we've only got three more please the 17th word eggplant eggplant eggplant is

biz sadece üç tane daha var lütfen 17. kelime patlıcan patlıcan patlıcan bu bir sebze burada dururken

it's a vegetable I feel as if I'm turning into one as I'm

bir sebzeye dönüştüğümü hissediyorum

standing here eggplant is oh I just can't remember it's it's it's something

that's not cause yet we've had that it's not cucumber eggplant I don't know your

bizde salatalık patlıcan değil bilmiyorum senin

is it sweet potato sweet potato no you near shall we shall we leave this I tell

tatlı patates mi tatlı patates hayır yanında mıyız bunu bırakalım mı

you what shall we ask one of our viewers eggplant

sana ne soralım bir izleyicimize patlıcan

what do you think what do you think the eggplant is better known as in British

ne düşünüyorsun ne düşünüyorsun patlıcan İngiliz İngilizcesinde daha iyi bilinir

English anyway no the first person to get it right wins this nose secondhand

zaten hayır ilk doğru yapan kazanır bu burun ikinci el

nose clipper does give stuff away it didn't have to send that now you know

burun makası bir şeyler veriyor onu göndermek zorunda değildi artık

that you've got to post that to someone there and it's got all your nose hair

bunu oradaki birine göndermen gerektiğini biliyorsun ve içinde tüm burun kılların var

inside it and all of the debris from inside your face oh my goodness it first

ve yüzünün içindeki tüm döküntüler aman tanrım, önce

Jamelia says well done oh yes well done Jamelia that's what I've got to say

Jamelia aferin diyor oh evet aferin Jamelia,

using machine or machine of ecology lot of that you know if I if I was a

ekoloji makinesini veya makinesini kullanarak söylemem gereken şey bu çok şey bilseydim eğer

stripper in a nightclub if I was a beautiful sexy lady and I worked in a

bir gece kulübünde striptizci olsaydım, güzel ve seksi bir bayan olsaydım ve bir gece kulübünde çalışsaydım

nightclub and I had to sort of dance provocatively like this I think I would

ve bunun gibi kışkırtıcı bir şekilde dans etmek zorunda kalsaydım sanırım

call myself aubergine that would be my name that would be my stage name if I

kendime patlıcan derdim bu benim adım olurdu sahne adı eğer

had to dance you know in a go-go bar hi my name is aubergine a purple a purple

dans etmek zorunda kalsaydım bir go-go barda merhaba benim adım patlıcan mor mor bir

vegetable there's no answer to that so aubergine Thank You Tomic and also

sebze buna bir cevap yok bu yüzden patlıcan teşekkür ederim tomic ve ayrıca merhaba

and also hello son as well got aubergine right two more I'm very clever you'll

oğlum da patlıcan var doğru iki tane daha ben' çok zekiyim

write your viewers this is this is going on for so long - more than X 14 pharmacy

izleyicilerinize yazacaksınız bu çok uzun süredir devam ediyor - buradaki X 14'ten fazla eczane

pharmacy over here would be chemists ah yes a chemist we can say chemists came

eczanesi kimyager olur ah evet bir kimyager kimyagerlerin

in American English they say pharmacy also sometimes I don't think they use it

Amerikan İngilizcesinde geldiğini söyleyebiliriz onlar da eczane diyorlar bazen ben de gelmiyorum Artık kullandıklarını düşünmüyorlar

anymore but they sometimes say druggist yes or drugstore yes so they have quite

ama bazen eczacı evet veya eczane evet diyorlar, bu yüzden

a few versions of that particular one so pharmacy pharmacy we use pharmacy a lot

belirli bir versiyonun epeyce versiyonu var, bu yüzden eczane eczanesi artık eczaneyi çok kullanıyoruz, bu

now that's really crept into yet is British English that's a good example of

gerçekten içeri sızdı, ancak İngiliz İngilizcesi bu nasıl iyi bir örnek

how how an American expression becomes a British expression so lots of people

Amerikan deyimi İngiliz deyimine dönüşüyor, bu yüzden pek çok insan

down don't say the chemist they don't say I'm going to the chemist to get some

eczaneye gidip

cream for my sore bottom they say I am going to the pharmacy to get some cream

ağrıyan kıçım için krem ​​almaya gidiyorum demiyorlar, eczaneye krem ​​almaya gidiyorum diyorlar.

for my sore ass number 20 oh yeah is there a drumroll for the

20 numaralı kıçım için oh evet büyük ödül için bir davul sesi var mı kıçımı kastettim

grand prize I meant arse sorry I meant ass cuz

özür dilerim kıçını kastettim çünkü bunun

there's a stat that that's British that's British English and sorry that

İngiliz o İngiliz İngilizcesi olduğuna dair bir istatistik var ve

that it should be it should actually be sore ass is our American not sore ass so

olması gerektiği için üzgünüm aslında ağrılı olmalı bizim Amerikalımız değil

s s is American ass British not sure people want to know about your sore ass

İngilizler, insanların senin ağrıyan kıçını bilmek istediğinden emin değiller

but never mind try give you a drumroll

ama boşver, sana bir davul sesi

faster-faster-faster okay the next one the final one and I think this is a

daha hızlı-daha hızlı-daha hızlı vermeyi dene tamam bir sonraki sonuncusu ve bence bu

really good word hit me with it it's very tempting garbage garbage garbage in

gerçekten iyi bir kelime beni vur bu çok cezbedici çöp çöp

English that would be rubbish yes it certainly would rubbish garbage in

ingilizce çöp çöp bu çöp olurdu evet kesinlikle çöp Amerika'da çöp çöp

America rubbish it's quite a good job I think that's quite a good one to end on

bu oldukça iyi bir iş bence bu aslında çöp üzerinde bitirmek için oldukça iyi bir iş

actually garbage yes as in this show is a load of garbage or maybe a load of

evet bu şovda olduğu gibi bir sürü çöp veya belki bir yığın çöp

rubbish or of course in American English they sometimes say trash trailer trash

ya da tabii ki Amerikan İngilizcesinde bazen şöyle derler çöp römorku çöp

we can use trash here as well trash in British English often means to

burada çöpü de kullanabiliriz İngiliz İngilizcesinde çöp genellikle bir

destroy something if you break something up or destroy something you trash it

şeyi yok etmek anlamına gelir, eğer bir şeyi kırarsan ya da bir şeyi yok edersen, onu çöpe atarsın,

fracture you tear it to pieces yeah Thank You mr. Steve now we are going to

kırarsın, parçalara ayırırsın evet teşekkürler bay Steve şimdi

take a look now because we are running out of time we are going to take a look

bir göz atacağız çünkü zamanımız daralıyor

at another one of your flash phrases and here is something that we recorded

başka bir flaş cümlenize bakacağız ve işte dün kaydettiğimiz bir şey

yesterday so take take a look at this haven't seen it yet let your hair down

bu yüzden bir göz atın daha önce görülmemiş it henüz let your hair down

let your hair down is an English phrase the phrase let your hair down is an

let your hair down İngilizce bir deyimdir let your hair down deyimi

expression that means to let yourself go and have a great time to have

kendinizi

uninhibited or outgoing fun is to let your hair down for example it's good to

serbest bırakmak ve sınırsızca eğlenmek için harika zaman geçirmek anlamına gelen bir ifadedir veya dışa dönük eğlence, saçınızı salmaktır örneğin, iyi

let your hair down now and again I feel like letting my hair down tonight to

ara sıra saçlarını salmak,

celebrate my 10th anniversary on YouTube to party and let your inhibitions go is

YouTube'daki 10. yılımı kutlamak,

to let your hair down to rejoice party let yourself go

parti yapmak ve çekingenliklerini bırakmak için bu gece saçlarımı salmak geliyor içimden;

paint the town red you and let your hair down

saç aşağı

that's brilliant Thank You mr. Steve oh we missed out the part with the apples

bu harika Teşekkürler bay. Steve oh elmalı kısmı kaçırdık

I'm sorry about that we cut the apples off so there we get there you were

Elmaları kestiğimiz için üzgünüm o yüzden oraya varıyoruz

yesterday in the garden now we recorded these yesterday afternoon now a lot of

dün bahçedeydin şimdi bunları dün öğleden sonra kaydettik şimdi birçok

people think that doing this is easy they think that appearing on the

insan bunu yapmanın kolay olduğunu düşünüyor onlar İnternette görünmenin

internet and sitting in front of a camera is easy but it isn't is it no it

ve bir kameranın karşısına oturmanın kolay olduğunu düşünün ama öyle değil mi hayır

isn't and now we are going to prove just how difficult this can be sometimes you

değil ve şimdi bunun ne kadar zor olabileceğini kanıtlayacağız bazen

let your hair go let your head of water let your hair down

saçınızı salıverin başınızı salın su let your hair down

oh hey Ron we get the tears away to be honest to be honest I could do without

oh hey Ron, dürüst olmak gerekirse gözyaşlarını uzaklaştırıyoruz dürüst olmak gerekirse dürüst olmak gerekirse hiçbir şey olmadan da yapabilirim

any how it takes to be honest yes sir that was let your hair down as an

English phrase the phrase let your hair down is an expert Oh see I cut some

uzman Bakın bazı

things you let your hair go that's okay some kind of disease let your hair down

şeyleri kestim siz saçınızı bırakın sorun yok bir tür hastalık saçınızı aşağı bırakın

let your head Oh try it again let your hair down let

başınızı bırakın Oh tekrar deneyin

your hair down is an English phrase the phrase let your hair down is an

expression just read just read the last just read the last to rejoice party let

sadece oku sadece sonuncuyu oku partiye sevinmek için sonuncuyu oku

yourself go okay then I'm sorry hair I'm just gonna

kendini bırak tamam o zaman özür dilerim saçım sadece

have to let you go to rejoice party oh

sevinme partisine gitmene izin vermeliyim oh

it's too bloody lines to rejoice party let yourself go

bu partiye sevinmek için çok kanlı dizeler

paint the town red you and let your hair down I love the thing at the end that

kırmızı seni ve saçlarını sal, sonunda

you do your hat dear dear dear to mr. Duncan you were I think you were

şapkanı yapmanı seviyorum canım canım canım bayım. Duncan sen sanırım

beginning to get a bit frustrated there you were you were losing your temper

orada biraz hüsrana uğramaya başlamıştın bana karşı biraz öfkeni kaybediyordun

with me a bit there do you think so because why would I get why would I get

öyle mi düşünüyorsun çünkü neden alayım ki neden sana karşı

so irate and bad-tempered and impatient with you why on earth why on earth would

bu kadar sinirli, huysuz ve sabırsız olayım neden dün bunu neden

I do that how many takes did we do yesterday of that we did about 15 takes

yapayım ki dün yaptığımızdan yaklaşık 15 çekim yaptık

in fact in the clip that you just saw we didn't use all of the outtakes there

aslında az önce gördüğünüz klipte tüm çıkışları kullanmadık

were many more in fact that we could have had about 15 minutes of outtakes

aslında yapabileceğimiz çok daha fazlası vardı yaklaşık 15 dakikalık çıkışlar oldu

mr. Steve you are having a lot of problems there now the reason why you

bay. Steve şu anda orada bir sürü problem yaşıyorsun

you did that was because you said you you said instead of let your hair down

bunu yapma sebebin saçını salmak yerine söylediğin için

you said I said let your hair go let your hair go which of course is not an

saçını salmanı söylemendi

English expression doesn't mean anything if you let your

Saçını salıverirsen bir şey ifade etmez,

hair go it means you are you are getting rid of it so maybe you could let your

saçından kurtuluyorsun demektir, yani belki

hair go if you are making it wild and and free I suppose but we don't normally

saçını vahşi ve özgür yapıyorsan bırakabilirsin sanırım ama biz normalde

use that expression it's very hard so that's the reason why mr. Steve got very

bu ifadeyi kullanmayız. çok zor yani bu yüzden mr. Steve çok çok

very flustered and he found it very difficult to say let your hair down

telaşlandı ve saçını salmasını söylemeyi çok zor buldu

because cookie I was with sorry to interrupt you could

çünkü çerez,

say that I let my hair go years ago because I haven't got it you certainly

did let your hair go well I've got no room to talk

sözünü kestiğim için üzgünüm pekala konuşacak yerim yok

I've got no room to talk because I also lost my a lot of my hair is also waved

Konuşacak yerim yok çünkü benim de çok saçım döküldü saçlarım da dalgalı

perhaps we could start this is a new expression for people who are bald we

belki buna başlayabiliriz bu kel insanlar için yeni bir ifade

could say I just let my hair go a little etiquette I wanted to be bald yes every

sadece izin verdim diyebiliriz saçlarım biraz görgü kurallarına git kel olmak istedim evet her

night when I went to sleep I I I wished to myself I said I hope my hair

gece uyumaya gittiğimde kendi kendime keşke dedim umarım saçlarım

disappears and I I look like a big billiard ball I think he's gonna take he

dökülür ve ben büyük bir bilardo topu gibi görünüyorum sanırım

quite that far why would you do that by the way that was the only time I laughed

o kadar ileri gidecek onu neden yapasın ki bunu yap bu arada, dün Barbara'ya tek güldüğüm zaman

yesterday was Barbara when we were doing that that that particular segment yeah

oydu, biz o belirli bölümü bunu yaparken evet evet, gerçekten dün gerçekten

yeah would you you really you really had a bit of a sulk yesterday what was wrong

biraz somurttunuz mu, sorununuz neydi

with you you woke up yesterday I think mr. Steve got out of bed on the wrong

dün uyandınız sanırım Bay. Steve yataktan yanlış

side yes I don't like yes I don't like getting trouble the weekends is you get

tarafta kalktı evet sevmiyorum evet hafta sonları belaya girmekten hoşlanmıyorum

out of bed you tend to lie in so you're going to work you get up sort of 7

yataktan kalkıyorsun yatma eğilimindesin bu yüzden işe gidiyorsun 7 gibi kalkıyorsun

o'clock in the morning maybe but then a weekend there I'm going to lie in so you

'Sabah saat belki ama sonra bir hafta sonu orada yatacağım, böylece

get to bed later but then you you you wake up at the normal time anyway and

daha geç yatarsın ama sonra sen nasılsa normal saatte uyanırsın ve

then you get you keep falling off back to sleeping you get less sleep than you

sonra uyumaya devam edersin daha az uyursun

otherwise would have done so I think you wake up feeding bit grumpy which is what

normalde uyuyabileceğinden daha fazla uyu, bu yüzden sanırım biraz huysuz beslenerek uyanıyorsun ki bu

I did yesterday and that cheered me up after that I was fine for the rest of

dün yaptığım şeydi ve bu beni neşelendirdi, günün geri kalanında iyiydim, o

the day well that's good then as I suppose really we can't complain then

zaman bu iyi, sanırım gerçekten yapamayız. şikayet edebilir miyiz

can we and now of course I'm cheerful because I'm appearing with you on your

ve şimdi tabii ki neşeliyim çünkü şovunuzda sizinle birlikte görünüyorum, bu

show so obviously that's cheered me up sadly we don't have

beni neşelendirdi ne yazık ki

time to show the full version of my American and British English lessons so

Amerikan ve İngiliz İngilizcesi derslerimin tam sürümünü gösterecek zamanımız yok bu yüzden

we might do that during the week or of course I could upload it to YouTube

yapabiliriz bunu hafta içinde yap ya da tabii ki

during the week I'd like to see that yes it's very interesting it's about 20

hafta boyunca YouTube'a yükleyebilirim bunu görmek isterim evet çok ilginç yaklaşık 20

minutes long in fact it's a new version of the old lesson that I made a few

dakika uzunluğunda aslında birkaç yıl önce yaptığım eski dersin yeni bir versiyonu

years ago but I've taken a lot of the music out because I thought that the

ama

music was too loud and it interfered with the enjoyment of the lesson so it

müziğin çok yüksek olduğunu ve dersten alınan zevki bozduğunu düşündüğüm için müziğin çoğunu çıkardım, bu yüzden bu

is a rieta 'td version actually it's a rillette ative version of my British

bir rieta 'td versiyonu aslında İngiliz Amerikan İngilizcesi dersimin rillette ative versiyonu

American English lesson I might show it next week we will see how I feel it's

I önümüzdeki hafta gösterebilir,

time for mr. Steve to say goodbye oh can you believe you've been here for 45

Bay için zamanı nasıl hissettiğimi göreceğiz. Steve veda edecek oh inanabiliyor musun 45

minutes 45 minutes it seems like 10 you know what I'm thinking I think we should

dakikadır buradasın 45 dakika 10 gibi görünüyor ne düşündüğümü biliyorsun bence

extend this lesson I think we should make it 3 hours what do you think do you

bu dersi uzatmalıyız bence 3 saat yapmalıyız

think this lesson should be 3 hours long it's up to you to say yes if you want 3

bence bu ders 3 saat olmalı 3 saat istiyorsanız evet demek size kalmış

hours of mr. Steve and mr. Duncan please let me know perhaps they've got less

mr. Steve ve bay. Duncan lütfen bana haber verin belki

than 2 hours not more than 2 hours Oh dear me so we will see you next week

2 saatten az süreleri vardır, 2 saatten fazla değil Ah canım, bu yüzden haftaya görüşürüz

mr. Steve okay I hope you have a super-duper week I haven't got my prize

Bay. Steve tamam, umarım süper bir hafta geçirirsin,

yet for getting a lot of those words right I think I'll sure I'm gonna take

bu kelimelerin çoğunu doğru söylediğim için ödülümü henüz almadım, eminim alacağım,

I'm gonna take something with me it's box yes well tell me thank you nice I'm

yanıma bir şey alacağım, kutusu evet pekala söyle bana teşekkür ederim güzel

taking this with me bye see you next week oh my goodness what on earth was

bunu yanıma alıyorum hoşçakal haftaya görüşürüz aman tanrım o da neydi bu

that thank you very much if you just joined us you are now watching a video

çok teşekkür ederim eğer bize yeni katıldıysanız şu anda

featuring mr. Steve he's just gone by the way and me mr. Duncan it's live

mr. Steve bu arada gitti ve ben Mr. Duncan canlı

English all away and now we are going to take a look at a lesson shall we have a

İngilizce hepsi uzakta ve şimdi bir derse bakacağız, edatlarla

look at something to do with I'm thinking prepositions shall we have a

ilgili bir şeye bakalım mı,

look at a lesson all about prepositions and their uses hi everybody this is mr.

edatlar ve kullanımları hakkında bir derse bir göz atalım mı, herkese merhaba bu bey

Duncan in England how are you today are you okay I hope so are you happy I hope

Duncan İngiltere'de bugün nasılsın iyi misin umarım öyle mutlusundur umarım

so in today's lesson I'm going to talk

öyledir bugünün dersinde

about a group of words which for many students can cause quite a lot of

birçok öğrenci için oldukça fazla

confusion yet they need not as they exist in almost all forms of written and

kafa karışıklığına neden olabilen ancak eskisi gibi ihtiyaç duymayan bir grup kelime hakkında konuşacağım. Aslında yazılı ve sözlü dilin hemen hemen tüm biçimlerinde bulunur

spoken language in fact and using them right now as I speak to you in today's

ve bugünün dersinde sizinle konuştuğum gibi bunları

lesson we are going to take a look at prepositions

kullanıyoruz edatlara bir göz atacağız

a preposition is a word that helps us to construct and define meaning in a

edat, bir cümlede anlam oluşturmamıza ve tanımlamamıza yardımcı olan bir sözcüktür.

sentence prepositions are like the glue of a sentence they formulate the

edatlar bir cümlenin yapıştırıcısı gibidirler

relationship between certain words they articulate they help us define what we

belirli kelimeler arasındaki ilişkiyi formüle ederler ifade ederler

want to say they help us to join words with meaning together they are purely

söylemek istediğimizi tanımlamamıza yardımcı olurlar kelimeleri anlamla birleştirmemize yardım ederler tamamen

functional words sometimes having no apparent definition yet without them we

işlevsel kelimelerdir bazen belirgin bir tanımları yoktur ama onlarsız biz de

would find it very hard to make ourselves understood prepositions

kendimizi anlamakta çok zorlanıyoruz edatlar

usually come before nouns however they don't always follow or come after nouns

genellikle isimlerden önce gelir ancak İngilizce dilbilgisinde her zaman isimlerden sonra veya sonra gelmezler, fiil

in English grammar a determiner such as verb can be placed between a preposition

gibi bir belirleyici bir edat

and a noun let us not forget that adjectives may also come between a

ile isim arasına yerleştirilebilir unutmayalım ki sıfatlar da gelebilir bir

preposition and a noun on white horses up dark alleys over

edat ile bir isim arasında beyaz atlar üzerinde yukarı yeşil tepelerin üzerindeki karanlık sokaklar bir

green hills no matter how it is used in a sentence a preposition never changes

cümlede nasıl kullanılırsa kullanılsın bir edat asla şeklini değiştirmez

its form prepositions are mostly used singularly on their own in a sentence

they normally consist of six letters or less there is also the two-word form of

aynı zamanda

a prepositional clause and a three word group as well

bir edat cümleciğinin ve üç kelime grubunun da iki kelimelik halidir

prepositions are usually placed among other words with the inner sentence

edatlar genellikle iç cümle ile diğer kelimelerin arasına yerleştirilir

however sometimes they come at the very end of one which some people object to

ancak bazen bir edatın genel tanımına bazılarının itiraz ettiği bir kelimenin en sonunda gelirler.

the overall description of a preposition defines the way in which a sentence is

bir cümlenin kurulma şeklini tanımlar

constructed the general term for this is at position this type of word defines

bunun için genel terim konumundadır bu tür bir kelime

other formations such as a post-position which formulates the

bir edat gibi diğer oluşumları tanımlar cümleyi formüle eden edat Japonca ve Türkçe gibi diğer dillerde

sentence after the now post positions exist in other languages such as

şimdi edatı konumları mevcut olduktan sonra

Japanese and Turkish there is also the circum position where two defining parts

ayrıca,

appear on both sides of the dependent now generally speaking prepositions are

bağımlı şimdi genel olarak konuşulan edatların her iki tarafında iki tanımlayıcı parçanın göründüğü durum konumu,

the ones most commonly used especially in English having said that there are

özellikle İngilizce'de en sık kullanılanlardır, çünkü

post positions in English such as a NGO apart aside away hints on and through

İngilizce'de bir STK dışında bir NGO gibi post pozisyonları olduğunu,

ten years ago this apart such matters aside ten light years away five years

on yıl boyunca ve on yıl boyunca ipuçlarını bir kenara bırakın. Bundan önce, bu tür meseleler bir yana, on ışık yılı uzakta, beş yıl dolayısıyla

hence two weeks on the whole night through another variation of preposition

iki hafta boyunca, edatın başka bir varyasyonu aracılığıyla iki hafta boyunca,

use is stranding this is when a preposition occurs where it normally

bu, normalde

would not yet still expresses a meaning a good example is the sentence who did

henüz bir anlamı ifade etmeyeceği yerde bir edatın ortaya çıktığı zamandır.

you give it to this works because it is an interrogated sentence the word who

bunu bu eserlere mi verdiniz, çünkü bu bir soru cümlesi olduğu için

appears at the beginning of the sentence so too can end the sentence as it

cümlenin başında geçen kelime cümleyi de bitirebiliyor çünkü

clearly refers to who this form of sentence is most commonly found in

bu cümle biçiminin İngilizce'de en yaygın olarak bulunduğu

English the use of prepositions at the end of a sentence has for many years

edatların kullanımı da açıkça ifade ettiği için cümleyi bitirebiliyor. Bir cümlenin sonu, bir cümleyi bitiren bir edatı engelleyen bir kural olmamasına rağmen,

been the subject of argument should a sentence be allowed to end with one

bir cümlenin bir ile bitmesine izin verilir mi, uzun yıllardır tartışma konusu olmuştur, buna

despite the fact that there is no rule preventing a preposition ending a

sentence there are those who are against it being done the earliest recorded

karşı çıkanlar vardır.

objection to the use of prepositions at the end of sentences came in the 17th

edatların cümlelerin sonunda kullanılmasına 17.

century by the poet John Dryden who mistakenly likened the english language

yüzyılda şair John Dryden tarafından rastlandı ve İngilizce'yi yanlışlıkla

to latin which does not allow prepositions to end any sentence for

edatların hiçbir cümleyi bitirmesine izin vermeyen latin'e benzetti

Hurst this rule was never followed so if you want to ask where do you come from

Hurst için bu kurala asla uyulmadı, bu yüzden sormak istersen nereden geliyorsun

or where are you going to you still can

veya nereye gidiyorsun hala yapabilirsin

over the years words used in English have changed and altered and

yıllar içinde İngilizcede kullanılan kelimeler değişti ve değişti ve

prepositions are no exception a few of them have become obsolete

edatlar da istisna değil son yüzyılda birkaç tanesi geçerliliğini yitirdi

during the last century a couple of good examples being unto and twixt the

to ve twixt olmak üzere birkaç iyi örnek

preposition clause allows sentences to be formed they allow nouns to be used in

edat tümcesi cümlelerin oluşturulmasına izin verir, isimlerin

an expressive way they color in the parts of a phrase which would otherwise

anlamlı bir şekilde kullanılmasına izin verir, bir cümlenin aksi takdirde kulağa

sound disjointed and confusing they define the placement of an object with

kopuk ve kafa karıştırıcı gelecek kısımlarını renklendirir, bir nesnenin

something else its position its appearance its movement and its

başka bir şeyle yerleşimini tanımlar, konumu, görünümü, hareketi ve edatları

intention it would be fair to describe prepositions as the building blocks of

cümlelerin yapı taşları olarak tanımlamak adil olur

sentences without them we would not be able to express clearly what we want to

onlar olmadan ne söylemek istediğimizi açıkça ifade edemezdik

say they hold the context of the sentence in place they helped place

cümlenin bağlamını yerinde tutarlar

actions with nouns and nouns with other nouns the most commonly used

isimlerle eylemlerin ve diğer isimlerle isimlerin yerleştirilmesine yardımcı olurlar en sık kullanılan

prepositions are of 2 in 4 with and on

2'de 4 ile ve on edatları

I hope you have enjoyed today's lesson and that you have found it helpful I

umarım bugünkü dersten keyif almışsınızdır ve faydalı bulmuşsunuzdur

will see you again very soon for another English class until then this is mr.

.

duncan in england saying thank you for watching me teaching you and of course

ingiltere'de duncan, beni sana öğretirken izlediğin için teşekkür ediyor ve tabii ki şimdilik

tutor for now mm-hm-hm and there it was gone so there was a lesson all about

öğretmen, mm-hm-hm ve orada gitti, bu yüzden bazı insanların zorlandığı ingilizce dilinin bir parçası olan edatlarla ilgili bir ders vardı,

prepositions a part of the english language that some people have

difficulty with thanks a lot for your lovely comments today I cannot stop

çok teşekkürler Bugün güzel yorumlarınız için

laughing when I see mr. Steve says Jang Tran Wong wish you have a good week mr.

Mr. Steve, Jang Tran Wong'un iyi bir hafta geçirmenizi dilediğini söylüyor bayım.

Duncan and many thanks for your livestream Thank You Helena and also

Duncan ve canlı yayınınız için çok teşekkürler Helena ve ayrıca

Shirin asks what is the difference between especially and specially there

Shirin özellikle ve özellikle arasındaki farkın ne olduğunu soruyor, hem en

are both things that you are your favorite or the thing that you wish to

sevdiğiniz şeyler hem de vurgulamak istediğiniz şeyler var,

highlight so especially I like every day of the week but I especially like

bu yüzden özellikle haftanın her gününü seviyorum ama ben özellikle

Thursday so we normally say especially especially thank you very much for your

Perşembe gibi bu yüzden normalde özellikle özellikle yorumlarınız ve sorularınız için çok teşekkür ederiz diyoruz Zamanım

comments and questions I am almost out of time oh my goodness I

neredeyse tükeniyor aman tanrım

don't know about you but I think today's livestream has gone very quickly they

sizi bilmem ama sanırım bugünkü canlı yayın çok hızlı geçti onlar

always seem to go by so fast so before we leave we will have a look at the

hep öyle geçiyor gibi hızlı o yüzden ayrılmadan önce gizemli deyimlere bir göz atacağız işte

mystery idioms here they are I thought today's mystery idioms were

buradalar bugünün gizemli deyimlerinin

quite easy although maybe the expressions might be things that you're

oldukça kolay olduğunu düşündüm, ancak ifadeler belki aşina olmadığınız şeyler olabilir, o yüzden

unfamiliar with so let's have a look shall we

bir bakalım bakalım

so the first mystery idiom the answer is

öyleyse ilk gizemli deyim cevap

pay through the nose pay through the nose the meaning is to pay more than the

burundan öde burundan öde anlamı,

fare price if something cost you more than

ücret fiyatından daha fazlasını ödemektir, eğer bir şey size

the reasonable price you can say that you had to pay through the nose for it

makul fiyattan daha pahalıya mal olduysa, bunun için burundan ödemeniz gerektiğini söyleyebilirsiniz

and I do like this one this this picture is quite disgusting I do apologize to

ve bunu beğendim bu resim oldukça iğrenç,

all those who are eating their food or having a meal so what is this particular

yemeklerini yiyen veya yemek yiyen herkesten özür dilerim, bu yüzden bu özel

idiom it is open a can of worms open a can of worms the meaning is to create a

deyim nedir?

situation that causes trouble and unpleasantness so something that you do

yani yaptığın bir şey

or something that you've done has created a bad situation your actions

ya da yaptığın bir şey kötü bir durum yarattı eylemlerin

have opened a can of worms

bir kutu solucan açtı

okay we will get rid of that that horrible image of all of those worms

tamam mı tüm o solucanların kıvranıp dalgalandığı o korkunç görüntüden kurtulacağız

squirming and squiggling it's time for me to go I hope you've enjoyed today's

benim için gitme zamanım geldi Umarım bugünün

livestream I'm going to say thank you to a few people now thank you very much to

canlı yayınını beğenmişsinizdir Şimdi birkaç kişiye teşekkür edeceğim Şimdi

Olga to also Jamal and also to Julie gee thanks for joining me today

Olga'ya Jamal'a ve ayrıca Julie gee'ye çok teşekkür ederim bugün bana katıldığınız için teşekkürler

also Bruno Bruno Moreno thank you very much for coming along and clicking on my

ayrıca Bruno Bruno Moreno Geldiğiniz için çok teşekkür ederim ve yüzüme tıklayarak

face thank you very much I will be back with you next Sunday from 2 p.m. and of

çok teşekkür ederim önümüzdeki Pazar saat 14:00'ten sonra tekrar sizlerle olacağım. ve

course mr. Steve will be here as well once again

tabii ki Sn. Steve de bir kez daha burada olacak

Esther thank you very much for watching me today and finally before I leave you

Esther bugün beni izlediğiniz için çok teşekkür ederim ve sonunda sizden ayrılmadan önce

thank you - sure in - who've an who van crystal toe shell and Maria Maria I'm

teşekkür ederim - kesinlikle - kim bir who van kristal ayak kabuğuna ve Maria Maria'ya

saying goodbye to Maria in fact I'm saying goodbye to

veda ediyor Maria'ya aslında veda ediyorum Herkese veda ediyorum

everyone because it's almost time to go Thank You mr. Duncan and mr. Steve Adele

çünkü neredeyse gitme vakti geldi Teşekkürler bay. Duncan ve Mr. Steve Adele

trod adele trod Schmid says have a great

trod adele trod Schmid harika bir hafta sonu geçirmenizi söylüyor,

weekend you too have a super-duper rest of the

siz de hafta sonunun süper bir geri kalanını geçirin

weekend because the weekend has not yet ended don't forget you can watch this

çünkü hafta sonu henüz bitmedi unutmayın bu

live stream again from at the beginning and of course there will be subtitles

canlı yayını baştan tekrar izleyebilir ve elbette olacak altyazılar

underneath provided by YouTube thanks YouTube you're ever so kind Janet see

YouTube tarafından sağlandı YouTube teşekkürler çok naziksiniz Janet

you next Sunday everyone thank you mr. Duncan you are welcome Janet and I will

gelecek Pazar görüşürüz millet teşekkürler bay. Duncan, hoşgeldin Janet ve

see you very soon Nelson says thank you mr. Duncan thank

çok yakında görüşürüz Nelson, teşekkür ederim bay diyor. Duncan, öğle yemeğimde

you very much for showing me the worms during my lunch thanks for showing me

bana solucanları gösterdiğin için çok teşekkür ederim solucanları gösterdiğin için teşekkürler

the worms oh I'm very sorry about that there they are again waving goodbye I

oh yine veda ettikleri için çok üzgünüm.

will see you later Thank You Eleanor thank you a tiller and

one final goodbyes before we go Sergio says thanks a lot mr. Duncan I

gidiyoruz Sergio çok teşekkürler diyor mr. Duncan, bu Cuma

will present my IELTS exam this Friday okay I will keep my fingers

IELTS sınavımı sunacağım, tamam, parmaklarımı

crossed and also my thumb up for you good luck with that I will see you next

çapraz tutacağım ve aynı zamanda başparmağım da sana iyi şanslar, gelecek

Sunday two o'clock UK time this is mr. Duncan in the birthplace of English

Pazar İngiltere saatiyle ikide görüşürüz, bu bay. İngilizcenin doğum yerindeki Duncan, beni

saying thank you very much for watching me and I will see you next Sunday from

izlediğiniz için çok teşekkür ederim ve gelecek Pazar saat

2:00 p.m. UK time have a super-duper Sunday and have a great week won't you

14:00'ten sonra görüşürüz. Birleşik Krallık zamanı süper bir Pazar günü geçirecek ve harika bir hafta geçirecek mi,

this is mr. Duncan in the birthplace of the English language saying on behalf of

bu bay. Duncan, İngilizce'nin doğum yeri olan

mr. Steve and of course myself

Mr. Steve ve tabii ki ben

ta ta for now 8-)

şimdilik ta ta 8-)