'Tick Tock Tick' / Do you waste time? Learning English with Mr Duncan

Up out of bed at the crack of dawn.

Şafak sökerken yataktan kalk.

I rub my tired eyes with a weary yawn.

Yorgun gözlerimi yorgun bir esnemeyle ovuşturuyorum.

First I'll check my email and look at the news.

Önce e-postamı kontrol edip haberlere bakacağım. O

Then it's down to some work

zaman kaybedemeyeceğim o dakikalar biraz işim oluyor

those minutes I can't lose.

.

I glance at the clock and to my utter dismay.

Saate bakıyorum ve büyük bir dehşet içinde.

Tick tock, tick. It's already midday.

Tik tak, tik. Zaten öğlen oldu.

Where did the time go?

Zaman nereye gitti?

What happened to the day?

Güne ne oldu?

My mind was distracted and the time slipped away.

Aklım dağıldı ve zaman akıp gitti.

Let's look at a video of an old angry cat.

Eski bir kızgın kedinin videosuna bakalım.

I'll get some work done after looking at that.

Şuna baktıktan sonra işlerimi halledeceğim.

I watch one short clip

Bir kısa klip izliyorum

and then one more and one more.

, sonra bir tane daha ve bir tane daha.

Oh, my God. What's the time?

Aman Tanrım. Saat kaç?

It's quarter to four.

Dörde çeyrek var.

Where did the time go?

Zaman nereye gitti?

What happened to the day?

Güne ne oldu?

My mind was distracted and the time slipped away.

Aklım dağıldı ve zaman akıp gitti.

I had so much to do, but I wasted the time.

Yapacak çok işim vardı ama zamanımı boşa harcadım. Her

Well, there's always tomorrow.

zaman yarın vardır. Her

I'm sure things will be fine.

şeyin iyi olacağına eminim.

Up out of bed at the crack of dawn.

Şafak sökerken yataktan kalk.

I rub my tired eyes with a weary yawn.

Yorgun gözlerimi yorgun bir esnemeyle ovuşturuyorum.

First, I'll check my email and look at the news.

Önce e-postamı kontrol edip haberlere bakacağım. O

Then it's down to some work

zaman kaybedemeyeceğim o dakikalar biraz işim oluyor

those minutes I can't lose.

.

I glance at the clock

Saate bakıyorum

and to my utter dismay.

ve büyük bir dehşet içinde.

Tick tock tick...

Tik tak tik...

It's already midday.

Zaten öğlen oldu.

Where did the time go?

Zaman nereye gitti?

What happened to the day?

Güne ne oldu?

My mind was distracted.

Aklım dağılmıştı.

And the time slipped away.

Ve zaman kayıp gitti.

Time is a curious thing.

Zaman meraklı bir şeydir.

It is all around us.

Etrafımızda.

It is everything.

Bu her şeydir.

It forms the fabric

of all events,

past, present, and future.

Geçmiş, şimdiki ve gelecekteki tüm olayların dokusunu oluşturur.

Yet we often find that there is never enough of it.

Yine de çoğu zaman bunun asla yeterli olmadığını görürüz.

We always seem to run out of time.

Her zaman zamanımız tükeniyor gibi görünüyor. Planlarımızı tamamlamak için hiçbir zaman yeterli saatimizin olmamasının

It is that abundance of time that causes us

nedeni de bu bol zamandır

to never have enough hours in our day to complete our plans.

.

But why is this so?

Ama bu niye böyle?

Why do we always seem to run out of time?

Neden her zaman zamanımız tükeniyor gibi görünüyor?

The answer to that question is easy.

Bu sorunun cevabı kolaydır.

We often fritter away and waste the time we have.

Çoğu zaman boşa harcıyoruz ve sahip olduğumuz zamanı boşa harcıyoruz.

However much we try to deny it.

Ne kadar inkar etmeye çalışsak da.

We are all capable of wasting time

Hepimiz zaman kaybetme yeteneğine sahibiz

You know how it goes.

Nasıl olduğunu bilirsiniz.

You wake up in the morning with such good intentions and plans for the day,

Sabahları o kadar iyi niyetlerle ve o gün için planlarla uyanırsınız,

but lurking in the shadows, waiting to catch your eye is that thing

ama gölgelerde pusuya yatıp gözünüze çarpmayı beklemek,

preparing to jump out and grab your attention

dışarı fırlayıp dikkatinizi çekmeye hazırlanan o şeydir.

We call this thing a 'distraction'.

Biz buna 'dikkat dağıtma' deriz.

It is something that diverts your attention away from the things you should be doing,

Dikkatinizi yapmanız gereken şeylerden uzaklaştıran bir şeydir,

the important things that need to be done can fade away quickly

yapılması gereken önemli şeyler

from your mind because of a distraction.

bir dikkat dağınıklığı nedeniyle zihninizden hızla silinebilir.

You might be distracted for just a few minutes.

Sadece birkaç dakika dikkatiniz dağılabilir.

But more often than not, you will become so engrossed in the new activity

Ancak çoğu zaman, yeni aktiviteye kendinizi o kadar kaptırırsınız

and your mind will be so distracted that the time will slip by.

ve zihniniz o kadar dağılır ki zaman akıp gider.

And before you know what is happening.

Ve ne olduğunu anlamadan önce.

A whole hour has gone by.

Tam bir saat geçti.

Or even worse. A whole morning

Ya da daha da kötüsü. Bütün bir sabah

The frustration caused by wasting time

Zamanı boşa harcamanın yarattığı hüsran,

comes from our own consciousness of how little time we have.

zamanımızın ne kadar az olduğuna dair kendi bilincimizden kaynaklanır.

You might describe time as a commodity,

Zamanı bir meta,

something valuable and overall limited.

değerli ve genel olarak sınırlı bir şey olarak tanımlayabilirsiniz.

We only have a short time in this world, so every hour, minute

Bu dünyada sadece kısa bir zamanımız var, bu yüzden

or even second, a person fritters away

bir kişinin boş yere harcadığı her saat, dakika ve hatta saniye

is indeed a waste of valuable time.

gerçekten de değerli bir zaman kaybıdır. Boşa

To fritter away is to waste or squander.

harcamak israf etmek veya israf etmektir.

The word 'fritter' as a verb is waste.

Bir fiil olarak 'börek' kelimesi israftır.

A person who takes up too much of your time

Zamanınızın çoğunu alan bir kişi,

might be described as a timewaster.

zaman kaybı olarak tanımlanabilir.

Someone who wants to stand talking to you

Sizinle

about uninteresting topics might be described as a timewaster.

ilginç olmayan konular hakkında konuşmak isteyen biri, zaman kaybı olarak tanımlanabilir.

That person is taking up your time.

O kişi vaktinizi alıyor.

They are using up your precious moments for no good reason.

Değerli anlarınızı sebepsiz yere tüketiyorlar.

I'm sorry I can't hang around here talking to you all day.

Bütün gün burada oturup seninle konuşamayacağım için üzgünüm.

I have things to do.

Yapacak işlerim var.

Today we are looking at words and phrases connected to wasting time.

Bugün zaman kaybetmekle bağlantılı kelimelere ve deyimlere bakıyoruz.

A time waster will waste time.

Zaman harcayan, zaman harcayacaktır.

They will waste another person's time.

Başka birinin zamanını boşa harcarlar.

They do not value time as much as others.

Zamana diğerleri kadar değer vermezler.

A time waster might be described as lazy

Bir zaman israfçısı,

if they waste time by being inactive.

hareketsiz kalarak zaman harcıyorsa tembel olarak tanımlanabilir.

A lazy person wastes time.

Tembel insan zaman kaybeder.

They do not put their time to good use.

Zamanlarını iyi bir şekilde kullanmazlar.

A fruitless task or a pointless activity

Verimsiz bir görev veya anlamsız bir faaliyet

will often be described as a waste of time.

genellikle zaman kaybı olarak tanımlanır.

A person might squander their time.

Bir kişi zamanını boşa harcayabilir.

They waste their time and in doing so,

Zamanlarını boşa harcarlar ve bunu yaparken

they also waste part of their only life.

de tek hayatlarının bir kısmını harcamış olurlar.

That person is wasting their life away.

O kişi hayatını boşa harcıyor.

Something we feel is or was a waste of time.

Hissettiğimiz bir şey ya da zaman kaybıydı.

Can be expressed in many ways.

Birçok şekilde ifade edilebilir.

'Well, that was a big waste of time.'

"Eh, bu büyük bir zaman kaybıydı."

'That's an hour of my life I won't get back.'

"Bu hayatımın bir saati, geri almayacağım."

'Well, that was a big fat nothing'

"Pekala, bu koca bir hiçti"

'What a waste of a day.'

"Ne büyük bir gün kaybı."

A futile action might be described

Boş bir eylem,

as a waste of energy or a waste of time.

enerji israfı veya zaman israfı olarak tanımlanabilir. Bir şeye

You have put a lot of time and effort

çok zaman ve çaba harcadınız

into something, but you've gained nothing.

ama hiçbir şey kazanmadınız.

It was a waste of time.

Zaman kaybıydı.

It all came to nothing.

Her şey boşa çıktı.

Do you ever waste time?

Hiç zaman kaybeder misin?

Come on, be honest.

Hadi, dürüst ol. Özellikle

It would be fair to say that we all waste time

kaybedecek çok zamanımız var gibi göründüğünde, hepimizin zaman kaybettiğini söylemek adil olur

especially when there appears to be plenty of time to waste.

. Bir YouTube videosunu veya belki bir düzinesini izlemenize neden olabilecek

A morning looking at your email messages that might lead to you watching a YouTube video

e-posta mesajlarınıza baktığınız bir sabah

or maybe a dozen of them.

. Dikkatinizin

It is easy to become distracted and waste an hour

dağılması ve bir saatinizi,

or even a whole morning doing something you did not intend to do.

hatta bütün bir sabahı, niyetinde olmadığınız bir şeyle harcamak kolaydır.

Sometimes we look for a distraction

Bazen

so as to avoid doing something unpleasant or tedious.

hoş olmayan veya sıkıcı bir şey yapmaktan kaçınmak için dikkatimizi dağıtacak bir şey ararız.

Whatever the reason and however much time we waste,

Nedeni ne olursa olsun ve ne kadar zaman harcarsak harcayalım,

there is one common factor that always occurs.

her zaman ortaya çıkan ortak bir faktör vardır.

Eventually we end up regretting wasting that time.

Sonunda o zamanı boşa harcadığımıza pişman oluyoruz.

That moment of time comes only once and it was wasted.

O an sadece bir kez gelir ve boşa gitmiştir.

We will never get it back

Onu asla geri alamayacağız

Talking of time.

Zamandan bahsediyoruz. Senden

It is time for me to leave you.

ayrılma vaktim geldi.

I hope this lesson has not been a waste of time

Umarım bu ders bir zaman kaybı olmamıştır

and I will see you again very soon.

ve çok yakında tekrar görüşürüz.

This is Mr Duncan in England saying Enjoy English

Bay Duncan, İngiltere'den Keyfini Çıkarın

and of course...

ve tabii ki...

ta ta for now

şimdilik ta ta diyor.