Full English 37 / Learn new words and idioms With Misterduncan / Improve your listening

I like to think of myself as being a helpful chap I always try to give a

Kendimi yardımsever bir adam olarak düşünmeyi seviyorum, her zaman

helping hand whenever I can so today I will start with a useful tip for those

elimden geldiğince yardım eli uzatmaya çalışıyorum, bu yüzden bugün İngiltere'ye gelmeyi planlayanlar için faydalı bir ipucu ile başlayacağım,

planning to come to the UK my tip for survival today is never accept a

bugün hayatta kalmak için tavsiyem asla

50-pound note from anyone I'm not kidding

50-'yi kabul etmeyin. Şaka yapmıyorum, size

if you are ever offered a 50-pound note is payment or in change you must refuse

50 poundluk bir banknot teklif edilirse ödeme veya değişimde ise reddetmelisiniz

it do not take the 50-pound note why I hear you ask the answer is simple

50 poundluk banknotu almayın neden diye sorduğunuzu duydum cevap basit

because you will never get rid of it no one will accept a 50-pound note shops

çünkü asla alamayacaksınız ondan kurtulun, kimse 50 poundluk bir banknotu kabul etmeyecek, dükkanlar

will not take them you will not be able to get change for it no one knows what a

onları almayacak, çünkü kimse

real 50-pound note looks like people just assume they are all fake so just to

gerçek bir 50 poundluk banknotun nasıl göründüğünü bilmiyor, insanlar bunların hepsinin sahte olduğunu varsayıyor, bu yüzden

reiterate don't accept a 50-pound note from anyone anywhere at anytime

tekrarlamak için herhangi bir zamanda kimseden 50 poundluk bir banknotu kabul etmeyin herkese merhaba

hi everybody and welcome to another full English lesson let's get on with it

millet ve başka bir tam İngilizce dersine hoş geldiniz hadi başlayalım mı yapalım mı

shall we let's do it let's learn some more English right

şimdi biraz daha İngilizce öğrenelim

now

many people have asked me mr. Duncan what is the best way to speak English is

birçok kişi bana sordu baylar. Duncan İngilizce konuşmanın en iyi yolu

it with an American accent or a British accent I think this is a very

Amerikan aksanıyla mı yoksa İngiliz aksanıyla mı? Bence bu

interesting question indeed and some might say that it is not easy to answer

gerçekten çok ilginç bir soru ve bazıları cevaplamanın kolay olmadığını söyleyebilir

but my answer to this question is quite simple you use the English you feel the

ama benim bu soruya cevabım oldukça basit. Kendinizi en rahat hissettiğiniz İngilizce konuşurken

most comfortable with you don't have to sound like an American when you're

bir Amerikalı gibi konuşmanıza gerek yok

speaking you don't have to sound like a British person when you're speaking as

konuşma tarzınızda kendinizi

long as you feel comfortable with the way you use English that is the most

rahat hissettiğiniz sürece bir İngiliz gibi konuşmanıza gerek yok İngilizce bu en

important thing of all of course it's also important that the other person

önemli şey tabii ki diğer kişinin de söylediklerinizi anlaması da önemlidir, bu

understands what you are saying as well so don't worry too much about sounding

yüzden başka biri gibi konuşmak konusunda çok fazla endişelenmeyin,

like somebody else don't punish yourself by trying to copy someone else's way of

başka birinin tarzını taklit etmeye çalışarak kendinizi cezalandırmayın.

speaking what you have to do is develop your own way of using English don't

yapman gereken, İngilizceyi kendi kullanma tarzını geliştirmek,

forget English is an emotional language it's a personal language it's a language

unutma, İngilizce duygusal bir dildir, kişisel bir dildir,

that you use to express the way you feel so don't worry about sounding like

hissettiklerini ifade etmek için kullandığın bir dildir, bu yüzden

somebody else use English as you would your own language in your own way to

başka birinin kullandığı gibi konuşmaktan endişe etme İngilizceyi kendi dilinizde olduğu gibi

express the way you feel so you don't have to sound like mr. Duncan you don't

hissederek kendi tarzınızda ifade edin, böylece bay gibi konuşmak zorunda kalmazsınız. Duncan,

have to sound like some American movie star you don't have to sound like

Amerikalı bir film yıldızı gibi konuşmana gerek yok,

anybody what you have to sound like...

herhangi biri gibi konuşmana gerek yok

is you.

. daha önce söylediğiniz bir şeyi

have you ever been forced to change something you've said in the past has a

değiştirmek zorunda kaldınız mı

statement you've made previously being disproved if so then we can say that you

daha önce yaptığınız bir açıklama var aksi ispatlanıyorsa o zaman

have been forced to eat your own words to eat your own words is an expression

kendi sözlerinizi yemeye zorlandığınızı söyleyebiliriz geçmişte söylediğin bir

that means to be confronted by something you've said in the past a statement you

şeyle yüzleşmek demektir

made concerning a certain topic has been proved wrong what you said was incorrect

belirli bir konuyla ilgili yaptığın bir açıklamanın yanlış olduğu kanıtlandı söylediklerinin yanlış

and untrue you must now face the consequences of your action you will

ve gerçek dışı olduğu şimdi eyleminin sonuçlarıyla yüzleşmek zorundasın

have to eat your own words to have your own negative thoughts and opinions used

kendi sözlerini yemek zorunda kalacaksın misilleme olarak kendi olumsuz düşüncelerinizin ve fikirlerinizin

back at you in retaliation can also be described as being forced to eat your

size karşı kullanılması kendi sözlerinizi yemeye zorlanmak olarak da tanımlanabilir söylediklerinizi geri almanız

own words you might have to take back what you said and apologise for your

ve düşüncesiz sözleriniz için özür dilemeniz gerekir

thoughtless words you must eat your words this action is one that most

sözlerinizi yemelisiniz bu eylem çoğu

people try to avoid having to do as it means they have to admit that they are

insan bunu yapmaktan kaçınmaya çalışır, çünkü bu onların hatalı olduklarını kabul etmeleri gerektiği anlamına gelir, o

wrong he always criticizes my work but one day

her zaman işimi eleştirir ama bir gün

I'll make him eat his words to make a person eat their own words is to prove

ben ona kendi sözlerini yedireceğim ve bir kişiye kendi sözlerini yemesini sağlamak,

them wrong they are being forced to take back what they said they are having

onlara haksız olduklarını kanıtlamak içindir. söylediklerini geri almak zorunda kalıyorlar

their own words used against them their foolish opinions have been exposed the

kendi sözlerini aleyhlerine kullanıyorlar aptalca fikirleri açığa çıkıyor

offended person is getting back at someone for the negative things they've

gücenmiş kişi geçmişte söyledikleri olumsuz şeyler için birinden intikam alıyor

said in the past they are being forced to eat their own words

kendi fikirlerini yemeye zorlanıyorlar kelimeler

have you ever been on a busman's holiday have you ever heard of this expression

hiç bir otobüsçü tatilinde bulundunuz mu bu ifadeyi

before well let me explain what it is a busman's holiday is an expression that

daha önce hiç duydunuz mu açıklayayım ne olduğunu açıklayayım bir otobüsçü tatili,

describes a situation where a person is doing something for relaxation that they

bir kişinin normalde yapacağı bir şeyi rahatlamak için yaptığı bir durumu anlatan bir ifadedir.

would be normally doing in their occupation that is to say they are

yani asıl işleriyle ilgili bir şey yaparak

trying to take a break away from their work by doing something that relates to

işlerine ara vermeye çalışıyorlar,

their actual job for example if I went away for a trip to London for a break

örneğin

away from making video lessons and whilst there I went to visit the YouTube

video derslerine ara vermek için Londra'ya bir gezi için gitmiştim ve oradayken

headquarters to talk to someone about video production then you might describe

birisiyle video prodüksiyonu hakkında konuşmak için YouTube genel merkezini ziyaret edin, o zaman

this as a busman's holiday I am doing something in my free time that relates

bunu

to my actual job we can call anything related to a person's profession as a

bir

busman's holiday if the thing in question can be connected to their

otobüsçü tatili olarak tanımlayabilirsiniz. söz konusu

normal occupation a doctor might visit a museum of medicine during a vacation a

iş normal mesleği ile bağlantılı olabilir bir doktor tatil sırasında bir tıp müzesini ziyaret edebilir bir

firefighter might have to put out a blaze in a hotel they are staying at a

itfaiyecinin kaldığı bir otelde çıkan yangını söndürmesi gerekebilir

person who drives a bus for a living might have to drive the family around

geçimini sağlamak için otobüs şoförlüğü yapan bir kişi araba kullanmak zorunda kalabilir tatildeyken aile etrafında bu nedenle

whilst on holiday hence the expression busman's holiday

ifade busman's tatil

it's time to take a look at another buzzword a buzzword is a word or phrase

başka bir moda kelimeye bakma zamanı bir moda kelime

that is popular during a certain time or is generally used today's buzzword is

belirli bir süre boyunca popüler olan veya günümüzün moda kelimesi genellikle kullanılan bir kelime veya deyimdir

the word sound bite is a noun which names a short extract from a

ses ısırığı bir isimdir

recording that expresses a point or an opinion succinctly an audio or video

bir noktayı veya görüşü ifade eden bir kayıttan kısa bir alıntı kısaca bir

clip of someone making a statement or comment that is clear and to the point

kişinin açık ve net bir açıklama veya yorum yaptığı bir ses veya video klibi,

can be described as a sound bite you will often hear sound bites during a

bir haber yayını sırasında sık sık küçük kısa sesler duyarsınız.

news broadcast a short excerpt of a statement or

Bir açıklamanın veya yorumun kısa bir bölümü

comment is played to the audience politicians often give statements in

dinleyicilere dinletilir Politikacılar genellikle,

such a way that they can be easily used as sound bites each part of the

kolayca sesli alıntı olarak kullanılabilecek şekilde açıklamalar yaparlar.

statement expresses clear and concise sentences that can be edited later a

journalist might ask someone a question with the aim of getting a sound bite an

Bir ses ısırığı elde etmek amacıyla soru bir

audio clip or a short piece of video footage that features someone giving a

ses klibi veya bir kişinin bir

clear description or a blunt response to a question is a sound bite if something

soruya net bir açıklama veya kaba bir yanıt vermesini içeren kısa bir video kaydı parçası, tanınmış

is said by a public figure in a succinct clear concise way then there is a good

bir kişi tarafından kısa ve öz bir şekilde bir şey söylendiğinde sesli bir alıntıdır. O halde,

chance that it will eventually be used as a sound bite

sonunda bir ses ısırığı olarak kullanılması için iyi bir şans var. Size

I always like to introduce new words and phrases to you and today is no exception

her zaman yeni kelimeler ve ifadeler sunmaktan hoşlanırım ve bugün

the phrase I'm going to show you today refers to a certain item of clothing the

size göstereceğim ifade, belirli bir giysi parçasına atıfta bulunuyor.

phrase is old hat here you can see in my hand one of my old hats that I used to

eski şapka tabiri burada elimde görebilirsiniz eski şapkalarımdan birini taktığım

wear the phrase old hat means to be obsolete or tired out by being done to

often or for too long a thing that has been said or done time and time again

over a long period of time can be referred to as old hat it has been done

uzun bir süre boyunca tekrar tekrar eski şapka olarak adlandırılabilir,

so many times before most people have become bored with it a tired and

çoğu insan bundan sıkılmadan önce pek çok kez yapıldı, yorgun ve

overdone thing is old hat this new superhero movie plot is so old hat an

abartılı bir şey eski bir şapka bu yeni süper kahraman filmi konusu çok eski bir şapka modası geçmiş

out-of-date thing or something that is seen as old fashioned can be described

şey veya modası geçmiş olarak görülen şey

as old hat it is no longer fashionable it is boring it has been done too often

eski şapka olarak tanımlanabilir artık moda değil sıkıcı sıkıcı çok uzun süredir çok sık yapılıyor

for too long it is old hat the phrase derived from the notion of something

eski şapka bir şeyin eskimiş olması fikrinden türetilen deyim

being worn too often such as an old hat to the point where it looks tired

çok sık eski bir şapka gibi yorgun

and worn out it has been used for a very long time

ve yıpranmış görünecek kadar yıpranmış çok uzun bir süredir kullanılıyor

what a pity what a shame Oh dear me it is time to say goodbye once more we have

ne yazık ne yazık ah canım bir kez daha veda etme zamanı geldi

come to the end of another full English lesson but don't worry I will be back

sona geldik yine dolu dolu bir ingilizce dersi daha ama merak etmeyin

with you very soon don't forget also you can catch me every weekend live right

çok yakında geri döneceğim unutmayın ayrıca beni her hafta sonu burada youtube canlı yayında yakalayabilirsiniz

here on YouTube don't forget to hit that subscribe button and also activate your

abone ol butonuna basmayı ve bildirimlerinizi de aktif etmeyi unutmayın

notifications as well so you will never miss another one of my English lessons

böylece İngilizce derslerimden birini asla kaçırmazsınız,

this is mr. Duncan in the birthplace of English saying thanks for watching today

bu bay. İngilizcenin doğum yerinde Duncan bugün izlediğiniz için teşekkürler

and I'll see you again very soon and of course...

ve çok yakında tekrar görüşürüz diyor ve tabii ki...

ta ta for now 8-)

şimdilik ta ta 8-)