Learn the English Phrases A REAL NAIL-BITER and TO HIT THE NAIL ON THE HEAD

In this English lesson,

Bu İngilizce dersinde,

I wanted to help you learn the English phrase,

a real nail-biter.

gerçek bir tırnak ısırtan İngilizce ifadeyi öğrenmenize yardımcı olmak istedim.

This is a phrase that we use to talk about a situation

Bu,

that makes you really, really nervous,

sizi gerçekten, gerçekten gerginleştiren

or that causes a lot of anxiety.

veya çok fazla kaygıya neden olan bir durumdan bahsederken kullandığımız bir deyimdir.

We usually use this when we're talking about a sports game,

Bunu genellikle bir spor oyunundan

and usually a sports game

ve genellikle şampiyona sırasında gerçekleşen bir spor oyunundan bahsederken kullanırız

that takes place during the championship.

.

So if you watch a game and your team is doing really well

Dolayısıyla, bir maç izlerseniz ve takımınız gerçekten iyi gidiyorsa

and then they're not doing well and then they're doing well,

ve sonra onlar iyi gitmiyorsa ve sonra iyi gidiyorsa,

we would say that the game is a real nail-biter.

oyunun gerçekten heyecan verici olduğunu söyleyebiliriz. Bunu kabul etmekten

I hate to admit this,

nefret ediyorum

but Canada just lost the World Junior Hockey Championships.

ama Kanada Dünya Gençler Hokey Şampiyonasını kaybetti.

The last game was last night

Son maç dün geceydi

and it was a real nail-biter.

ve gerçekten heyecan vericiydi. Bazı

I couldn't even watch parts of it.

kısımlarını izleyemedim bile.

I watched a little bit here and there.

Biraz orasını burasını izledim.

We lost to, of all people, the United States of America.

Herkesin arasında Amerika Birleşik Devletleri'ne kaybettik.

Canadians are never happy when they lose at hockey,

Kanadalılar hokeyde kaybettiklerinde asla mutlu olmazlar

and we're not happy at all

ve biz Amerika

when we lose to the United States.

Birleşik Devletleri'ne kaybettiğimizde hiç mutlu olmayız.

It was a real nail-biter.

Gerçek bir tırnak ısırıcıydı.

Hey, and the second phrase I wanna teach you today

Hey, ve bugün sana öğretmek istediğim ikinci cümle,

is to hit the nail on the head.

çiviyi kafasına vurmak.

So this is a different type of nail.

Yani bu farklı bir çivi türüdür.

Just to go back a bit, a nail-biter,

Biraz geriye gidersek, tırnak yiyen,

it refers to the act of biting your nails,

tırnak yeme eylemini ifade eder,

because you're so nervous, you're biting your nails,

çünkü çok gerginsin, tırnaklarını yiyorsun,

but when you hit the nail on the head,

ama çiviyi kafasına vurduğunda,

it means that you are absolutely right about something.

bu senin anlamına geliyor. bir konuda kesinlikle haklılar.

And I think it comes more from the literal meaning

Ve bence daha çok

of hitting a nail on the head with a hammer.

çekiçle kafasına çivi çakmanın gerçek anlamından geliyor.

So if you have a hammer and nails,

Yani elinizde çekiç ve çivi varsa

you hit the nail on the head.

çiviyi kafasına vuruyorsunuz.

If you are totally right about something,

Bir konuda tamamen haklıysanız,

we would also say that you have hit the nail on the head.

aynı zamanda çiviyi de çaktığınızı söyleyebiliriz. Başına çiviyi

It's always nice to hit the nail on the head,

çakmak her zaman güzeldir ,

especially when you're in a situation

özellikle

where it's just nice to be right,

haklı olmanın güzel olduğu bir durumdayken,

it's nice to be totally and absolutely right.

tamamen ve kesinlikle haklı olmak güzeldir. Kafasına çivi çakmak

It's really nice to hit the nail on the head.

gerçekten çok güzel .

So to review, when you refer to something

Yani gözden geçirecek olursak, bir şeye

as a real nail-biter, it means that while it was happening,

gerçek bir tırnak ısırıcı olarak atıfta bulunduğunuzda, bu, o olurken

you were very nervous about the outcome.

sonuç konusunda çok gergin olduğunuz anlamına gelir.

And when you hit the nail on the head,

Ve çiviyi kafasına vurduğunuzda,

it means you are absolutely and completely right.

kesinlikle ve tamamen haklısınız demektir.

Hey, let's look at a comment from a previous video.

Hey, bir önceki videodan bir yoruma bakalım.

This comment is from, I think, Al-Ahmad,

Bu yorum, sanırım Al-Ahmad'dan

and Al-Ahmad says, "Thank you Mr. Bob.

ve Al-Ahmad, "Teşekkürler Bay Bob.

I think that the phrase get through also means

to contact someone by phone.

I tried to phone him many times, but I can't get through.

anlayamıyorum.

Is my example correct?

Örneğim doğru mu?

Anyway, thank you again."

Neyse, tekrar teşekkür ederim."

And my response is this, "Yes, exactly.

Benim cevabım da şu oldu, "Evet, aynen.

The phrase get through can be used

Geçmek deyimi,

when talking about trying to contact someone by phone.

birisine telefonla ulaşmaya çalışmaktan bahsederken kullanılabilir.

Sometimes you can't get through.

Bazen ulaşamazsınız.

If you can't get through,

Eğer geçemiyorsanız,

it's usually because they don't pick up,

bunun nedeni genellikle karşınızdaki kişinin "geçerli" olmasıdır. Açmazsan

or you get a busy signal."

meşgul sinyali alırsın."

So, yes, you are exactly correct, Al-Ahmad.

Yani evet, kesinlikle haklısın Al-Ahmad.

It definitely, the phrase get through can be used

when you're talking about phoning someone.

Birine telefon etmekten bahsederken kesinlikle geçmek ifadesi kullanılabilir.

And it can be a little frustrating, right?

Ve biraz sinir bozucu olabilir, değil mi?

Sometimes you try to phone someone

Bazen birine telefon etmeye çalışırsın

and you can't get through.

ve ulaşamazsın.

So maybe you get a busy signal.

Yani belki meşgul sinyali alırsınız.

That doesn't happen very often anymore.

Bu artık çok sık olmuyor.

Usually you will get the person's voicemail,

Genellikle kişinin sesli mesajını alırsınız

and sometimes the person just doesn't have their phone on,

ve bazen kişinin telefonu açık değildir

or they don't have their phone with them.

veya telefonu yanlarında değildir. Jen'e

There are times when I really need to get a hold of Jen,

gerçekten ulaşmam gereken zamanlar oluyor

and when she's out in the field working on her flowers,

ve o tarlada çiçekleri üzerinde çalışırken

she might not have her phone with her,

telefonu yanında olmayabilir

or her phone has gone dead,

veya telefonu kapanmış olabilir

or she just isn't able to answer at that time,

veya bunu yapamayacak durumda olabilir. o zaman cevap ver

and so I can't get through.

ve bu yüzden geçemiyorum. Bu

So definitely, the phrase to get through

yüzden kesinlikle, ulaşılacak ifade

can certainly refer to phoning someone.

kesinlikle birine telefon etmek anlamına gelebilir.

You know what, though?

Ne var biliyor musun?

Jen and I don't often actually phone each other anymore.

Jen ve ben artık birbirimizi pek sık aramıyoruz.

We are more likely to text each other.

Birbirimize mesaj atma olasılığımız daha yüksek. Şu anda hayatında

I'm not sure what your preferred method

tercih ettiğin iletişim yönteminin ne olduğundan emin değilim

of communication is right now in your life, but for me,

, ama benim için

texting is my preferred method of communication.

mesajlaşmayı tercih ettiğim iletişim yöntemi.

Jen and I text each other.

Jen ve ben birbirimize mesaj atıyoruz.

When I have a question for my boss,

Patronuma bir sorum olduğunda

I sometimes text him, even if I'm at work,

bazen işte olsam bile ona mesaj atarım

because I'm in a classroom and he's in his office.

çünkü ben sınıftayım ve o ofisinde.

So texting has certainly become

Yani manifatura kesinlikle

my default mode of communication.

benim varsayılan iletişim yöntemim haline geldi.

I'd be curious to know what yours is.

Seninkinin ne olduğunu merak ediyorum.

Anyways, Bob the Canadian here.

Her neyse, Kanadalı Bob burada.

Hope you're having a good day.

Umarım iyi bir gün geçiriyorsundur.

I'll see you tomorrow with another English lesson.

Yarın başka bir İngilizce dersinde görüşürüz.