Learn the English Expression MY BAD and the Phrase FROM BAD TO WORSE

In this English lesson,

Bu İngilizce dersinde,

I'd like to help you learn the English expression my bad.

my bad İngilizce ifadesini öğrenmenize yardımcı olmak istiyorum.

In English, if I say my bad to someone,

İngilizce'de birine kötüyüm dersem,

it's an informal way of saying I'm sorry,

bu resmi olmayan bir şekilde özür dilerim

or an informal way of saying it's my fault.

ya da bunun benim hatam olduğunu söylemenin gayri resmi bir yoludur. Mutfakta

If I was to be walking through the kitchen

yürürken

and I accidentally stepped on Jen's toe,

yanlışlıkla Jen'in ayak parmağına basarsam

and if she said, "Ouch, you stepped on my toe,"

ve "Ah, ayağıma bastın" derse

I would say, "Oh, sorry, my bad."

, "Ah, üzgünüm, hatam" derdim.

So I guess I added sorry in front of it,

Yani sanırım önüne özür dilerim ekledim,

you don't always have to add sorry,

her zaman özür dilemek zorunda değilsin

but when you say my bad to someone,

ama birine benim kötülüğümü söylediğinde,

you are admitting that you did something wrong

yanlış bir şey yaptığını kabul ediyorsun

and you're kind of in an informal way, apologizing to them.

ve gayri resmi bir şekilde özür diliyorsun. onlara.

Let me think of another example.

Başka bir örnek düşüneyim. Markette

If I was driving a grocery cart in the grocery store

market arabasıyla giderken

and I accidentally bumped into someone in front of me,

yanlışlıkla önümde birine çarpsam,

I could say, "Oh, sorry, my bad."

"Ah, üzgünüm, hatam" diyebilirim.

I guess I do say sorry when I say my bad,

Sanırım hatamı söylediğimde özür dilerim,

it's probably because I'm Canadian.

muhtemelen Kanadalı olduğum içindir. Önünde üzgünüm

You don't have to say sorry in front of it,

demek zorunda değilsin ,

you can just say my bad.

sadece benim hatam diyebilirsin. Bugün size öğretmek

The second phrase I wanted to teach you today

istediğim ikinci cümle,

is the phrase from bad to worse.

kötüden kötüye cümledir.

Sometimes in life things don't go well,

Bazen hayatta işler yolunda gitmez

and then something even worse happens

ve sonra daha da kötü bir şey olur

and things go from bad to worse.

ve işler daha da kötüye gider.

A good example would be if you were driving your car

İyi bir örnek, arabanızı sürerken

and all of the sudden you got a flat tire,

aniden bir lastiğiniz patlasa

and while you were changing the flat tire,

ve siz patlayan lastiği değiştirirken

someone hit your car from behind.

birisi arkadan arabanıza çarpsa.

We would say that things went from bad to worse, okay?

İşlerin daha da kötüye gittiğini söylerdik, tamam mı?

It was already bad enough

that the tire on your car was flat,

Arabanızın lastiğinin patlaması zaten yeterince kötüydü,

now someone has hit you from behind

şimdi biri size arkadan çarptı

and now you have to get your car fixed as well.

ve şimdi de arabanızı tamir ettirmeniz gerekiyor.

So in that situation, we would say

Yani bu durumda,

that things went from bad to worse.

işlerin daha da kötüye gittiğini söyleyebiliriz.

So to review, if you say to someone my bad,

Yani gözden geçirmek için, eğer birine benim hatam dersen,

it's a very informal way of apologizing.

bu çok gayrı resmi bir özür dileme şeklidir.

If you say to someone, "Oh, my bad"

Birine "Oh, benim hatam" derseniz,

you're basically saying I'm sorry,

temelde özür dilerim

or whatever just happened was my fault.

veya az önce olan her neyse benim hatamdı diyorsunuz.

But it's very informal.

Ama çok gayri resmi.

You would use it with friends and siblings,

Arkadaşlarınız ve kardeşleriniz ile kullanırsınız,

like people in your family,

ailenizdeki insanlar gibi,

you probably wouldn't use it at work.

muhtemelen işte kullanmazsınız.

And the phrase from bad to worse is something we use

Ve kötüden kötüye deyimi,

when something is already not going well,

bir şeyler zaten iyi gitmediğinde

and it starts to go even more badly.

ve daha da kötüye gitmeye başladığında kullandığımız bir ifadedir.

So things go from bad, like the situation

Böylece işler,

where your tire was flat, to worse,

lastiğinizin patladığı durum gibi kötüden,

the situation where in addition to the tire being flat,

lastiğin inmesine ek olarak

someone has hit your car from behind.

birinin arabanıza arkadan çarptığı durum gibi daha da kötüye gider.

But, hey, let's look at a, let's look at a comment,

Ama, hey, bir bakalım, bir yoruma bakalım,

I almost said concept.

neredeyse konsept dedim.

Let's look at a comment from a previous video.

Bir önceki videodan bir yoruma bakalım.

This comment is from Azamjon, and Azamjon says,

Bu yorum Azamjon'dan ve Azamjon,

"Hey, how are you doing?

"Hey, nasılsın?

I recently started following you,

Seni yeni takip etmeye başladım

and the reason is you're concise and to the point."

ve bunun nedeni kısa ve öz olman."

And my response was, "Thanks for noticing.

Yanıtım, "Fark ettiğiniz için teşekkürler. Mümkün olduğunca

I try to be as clear and concise as possible."

açık ve öz olmaya çalışıyorum ."

So thank you Azamjon for that comment.

Bu yorum için teşekkür ederim Azamjon.

And thank you for noticing that I do try my best

to be as concise, which means use as few words as possible

Kısa ve öz olmaya, yani bir şeyi net bir şekilde açıklamak için mümkün olduğunca az kelime kullanmaya çalıştığımı fark ettiğiniz için teşekkür ederim

to explain something clearly.

.

I try to usually define each of my phrases

Genellikle ifadelerimin her birini

in less than a minute.

bir dakikadan daha kısa sürede tanımlamaya çalışırım.

I don't want these lessons to be super long.

Bu derslerin çok uzun olmasını istemiyorum.

I don't want to do a 20-minute lesson

where I only teach one or two phrases.

Sadece bir veya iki kelime öbeği öğrettiğim 20 dakikalık bir ders yapmak istemiyorum.

I like to keep my videos,

Videolarımı,

my English lessons as concise as possible.

İngilizce derslerimi olabildiğince kısa tutmayı seviyorum.

So I only try to use as many words as I need to,

Bu yüzden

to explain the current concept at hand,

elimdeki mevcut kavramı

or the lesson, the topic of the lesson.

veya dersi, dersin konusunu açıklamak için sadece ihtiyacım olduğu kadar çok kelime kullanmaya çalışıyorum.

I do that on my other channel as well.

Bunu diğer kanalımda da yapıyorum.

I've been trying to make sure

that I don't make really, really long videos.

Gerçekten çok uzun videolar yapmadığımdan emin olmaya çalışıyorum.

I know that you are all very busy people.

Hepinizin çok meşgul insanlar olduğunuzu biliyorum. Mecbur kalmadıkça

I don't want to make an extremely long video

çok uzun bir video yapmak istemiyorum

if I don't have to.

.

So I try to be as clear and concise as possible.

Bu yüzden olabildiğince açık ve öz olmaya çalışıyorum.

You might be wondering why I'm sitting outside

Neden dışarıda

without my gloves on, and I'm wondering the same thing.

eldivenlerim olmadan oturduğumu merak ediyor olabilirsiniz ve ben de aynı şeyi merak ediyorum.

I'm gonna put my hands in my pockets now

Şimdi ellerimi cebime koyacağım

because it's actually a little colder out here

çünkü burası beklediğimden biraz daha soğuk

than I was expecting.

.

I thought, "Oh, I'll just pop outside

"Oh, hemen dışarı çıkıp

and make a short little English lesson for all of you."

hepiniz için kısa bir İngilizce dersi hazırlayayım" diye düşündüm.

And now I'm sitting here and I'm freezing.

Ve şimdi burada oturuyorum ve donuyorum.

Well, not freezing,

Dondurucu değil, beklediğimden

it's just a little colder than I was expecting.

biraz daha soğuk .

Anyways, Bob the Canadian here,

Her neyse, Kanadalı Bob,

hope you enjoyed this little lesson.

umarım bu küçük dersten keyif almışsındır.

I'll see you tomorrow with another one.

Yarın başka biriyle görüşürüz.