Learn the English Phrases THE DEAD OF NIGHT and THE DEAD OF WINTER

In this English lesson,

Bu İngilizce dersinde,

I wanted to help you learn the English phrase

İngilizce

the dead of night.

the dead of night deyimini öğrenmenize yardımcı olmak istedim.

When we say the dead of night,

Gecenin körü dediğimizde,

we mean the very middle of the night.

gecenin tam ortasını kastediyoruz.

Like the darkest point of the night.

Gecenin en karanlık noktası gibi.

When I go to bed at 10 o'clock at night,

Gece saat 10'da yattığımda,

sometimes I get up in the middle of the night,

bazen gecenin bir yarısı

because I have to go to the washroom, or I'm really thirsty.

tuvalete gitmem gerektiği için ya da gerçekten susadığım için uyanıyorum.

So if it's like one or two o'clock in the morning,

Yani saat sabahın bir ya da ikisi

or three o'clock in the morning,

ya da sabahın üçü gibiyse,

you could say it's the middle of the night,

gecenin yarısı diyebilirsiniz

but you could also say it's the dead of night.

ama gecenin körü de diyebilirsiniz.

They sometimes use this in movies or TV shows

Bazen bunu gerçekten korkutucu olan filmlerde veya TV şovlarında kullanırlar

that are really scary.

. Gecenin köründe dışarıda yürürken

They'll say like I saw something when I was walking outside

bir şey görmüşüm gibi diyecekler

in the dead of night.

.

So in the dead of night

Yani gecenin köründe,

simply means the middle of the night.

sadece gecenin yarısı anlamına gelir.

Right now it's snowing outside.

Şu anda dışarıda kar yağıyor.

And the second phrase I wanted to teach you

Ve sana öğretmek istediğim ikinci cümle,

is the dead of winter.

kışın ölüleri.

Notice it's the same phrase almost,

Dikkat edin hemen hemen aynı cümle

but instead of the evening or the night,

ama akşam ya da gece yerine

I'm talking about a season.

bir mevsimden bahsediyorum.

Right now, it is just about December.

Şu anda, sadece Aralık ayına denk geliyor.

I think you're watching this on December 1st actually.

Sanırım bunu aslında 1 Aralık'ta izliyorsunuz.

I'm recording it on November 30th.

30 Kasım'da kaydediyorum.

It's actually the beginning of winter.

Aslında kışın başı.

It's not the dead of winter yet.

Henüz kış bitmedi. Ocak ayının

When we get to the end of January, when it's really cold,

sonuna geldiğimizde , hava çok soğuk olduğunda,

when it's -15 Celsius outside,

dışarısı -15 santigrat derece olduğunda

and there's three feet of snow,

ve bir metre kar yağdığında,

we would say that that is the dead of winter.

bunun kışın ölüsü olduğunu söylerdik.

So to review, when you say it is the dead of night,

Yani gözden geçirecek olursak, gecenin körü dediğin zaman,

it means it's the middle of the night.

gece yarısı demektir.

When you're old like me,

Benim gibi yaşlı olduğunuzda,

you tend to get up once or twice in the middle of the night,

gecenin bir yarısı

usually to go to the bathroom.

genellikle tuvalete gitmek için bir veya iki kez kalkarsınız.

But yeah, that's kind of a funny thing when you get old.

Ama evet, yaşlanınca bu biraz komik oluyor.

When I was younger, I just slept through the night.

Ben gençken, bütün gece uyudum.

Now I usually get up at least once to go to the bathroom.

Şimdi genellikle tuvalete gitmek için en az bir kez kalkarım.

And usually I get a drink of water,

Ve genellikle bir bardak su içerim,

which makes me have to go to the bathroom a few hours later.

bu da birkaç saat sonra tuvalete gitmemi gerektirir.

Maybe I should stop doing that.

Belki de bunu yapmayı bırakmalıyım.

Anyways, and when you talk about the dead of winter,

Her neyse, ve kışın ölülerinden bahsettiğinde,

you're talking about the middle of the winter,

kışın ortasından bahsediyorsun,

usually in January, right now, it's just the beginning.

genellikle Ocak ayında, şu anda, bu sadece başlangıç.

But hey, let's look at a comment from a previous video.

Ama hey, önceki bir videodan bir yoruma bakalım.

This comment is from Jesús.

Bu yorum İsa'dandır.

Hi, teacher Bob, regards from Mexico.

Merhaba öğretmen Bob, Meksika'dan saygılar.

Why do you say is actually a term, and not only is a term?

Neden aslında bir terim olduğunu ve sadece bir terim olmadığını söylüyorsunuz?

Why actually, thank you.

Neden aslında, teşekkür ederim.

Have a nice snow day, and God bless you.

Karlı bir gün geçirmeniz dileğiyle, Allah'a emanet olun.

And my response is this.

Ve cevabım şudur.

It is an extra word that is used to emphasize something.

Bir şeyi vurgulamak için kullanılan fazladan bir kelimedir.

In this case,

Bu durumda, bunu

I used it to subtly point out

that I had made, that I had misspoke.

yaptığımı, yanlış konuştuğumu ince bir şekilde belirtmek için kullandım.

So in the last video, I did say that,

Son videoda,

let me walk for a little bit.

biraz yürüyeyim dedim.

I did say, oh, this is actually a term,

Ah, bu aslında bir terim,

because initially I had said it was a phrase,

çünkü başlangıçta bunun bir deyim olduğunu söylemiştim

but it's not actually a phrase.

ama aslında bir deyim değil.

Wow, this is really low down.

Vay canına, bu gerçekten çok düşük.

I should crank my camera up a little bit.

Kameramı biraz çevirmeliyim.

You're gonna go for a little ride here.

Burada küçük bir gezintiye çıkacaksın.

I wanted you to be able to see out the window.

Pencereden dışarıyı görebilmeni istedim.

So there we go.

İşte başlıyoruz.

So in the last video, I showed one word,

Son videoda bir kelime gösterdim

and I initially said phrase, but one word isn't a phrase.

ve başta cümle dedim ama bir kelime bir cümle değil.

A phrase is a collection of words.

Bir cümle, kelimelerin bir koleksiyonudur.

So I said something like, it's actually a term.

Ben de şöyle bir şey söyledim, bu aslında bir terim.

I used the word actually to kind of emphasize,

Kelimeyi aslında bir nevi vurgulamak

and subtly point out that I had misspoke,

ve yanlış konuştuğumu,

that I had made a mistake.

bir hata yaptığımı belirtmek için kullandım.

Anyways, as I said, it is not the dead of winter.

Neyse dediğim gibi kış ölüsü değil.

Here, let me move this desk for a sec,

İşte, bu masayı bir saniye hareket ettireyim

and put you even closer to the window.

ve seni pencereye daha da yaklaştırayım.

There we go.

Oraya gidiyoruz.

I'm not sure if you can see outside,

Dışarıyı görebildiğinden emin değilim, dışarıda

we still have a nice blanket of snow out there.

hala güzel bir kar örtüsü var.

I know in the last video, there was snow.

Son videoda kar yağdığını biliyorum.

I actually ran out, because I saw snow,

Aslında koştum çünkü kar gördüm

but the snow stayed,

ama kar kaldı,

I'm actually a little bit surprised about that.

aslında buna biraz şaşırdım.

Normally, when we get our first snow,

Normalde, ilk karımızı gördüğümüzde

it melts really quickly, and then it's gone,

çok çabuk erir ve sonra kaybolur

and then it's just kind of muddy and gross outside.

ve sonra dışarısı biraz çamurlu ve iğrenç olur.

It's one degree, and then two degrees,

Hava bir derece, sonra iki derece

and it's just not very nice,

ve hava pek hoş değil

but the snow for some reason has stayed.

ama nedense kar kaldı.

So we're pretty happy about that.

Bu yüzden oldukça mutluyuz.

It makes it, as I said before,

Daha önce de söylediğim gibi,

it makes it very beautiful outside.

dışarıyı çok güzel yapıyor.

I'm super happy that we have a nice snowy day again here.

Burada tekrar karlı güzel bir gün geçirdiğimiz için çok mutluyum.

It was a little bit of a crazy drive into work this morning.

Bu sabah işe biraz çılgınca bir yolculukla geldim.

I had to be at work at quarter to seven this morning.

Bu sabah yediye çeyrek kala işte olmam gerekiyordu.

I had a little meeting,

Küçük bir toplantım vardı

and that's why I'm shooting in my classroom,

ve bu yüzden sınıfımda çekim yapıyorum

because I'm at work.

çünkü işteyim.

But anyways, I think that's it.

Ama her neyse, bence bu kadar. Güle güle

I should say bye.

demeliyim.

Have a good day.

İyi günler.

Thanks for watching this little English lesson.

Bu küçük İngilizce dersini izlediğiniz için teşekkürler.

I'll see you in a couple days with another one.

Birkaç gün sonra başka biriyle görüşürüz.