Learn the English Phrases IN THE GRAND SCHEME OF THINGS and IN THE LONG RUN

In this English lesson, I wanted to help you

Bu İngilizce dersinde,

learn the English phrase, "in the grand scheme of things."

" şeylerin büyük şemasında" İngilizce ifadesini öğrenmenize yardımcı olmak istedim.

This is usually used to talk about something negative

Bu genellikle

that doesn't really affect you in your entire life

sizi tüm hayatınız boyunca

or in the thing that you are doing.

veya yaptığınız şeyde gerçekten etkilemeyen olumsuz bir şey hakkında konuşmak için kullanılır.

Maybe that didn't make a lot of sense.

Belki de bu pek bir anlam ifade etmiyordu. Size

Let me give you a specific example.

özel bir örnek vereyim.

Let's say you usually get an A+ on every single test,

Diyelim ki genellikle her sınavdan A+ alıyorsunuz,

but you get an F on one test.

ancak bir sınavdan F alıyorsunuz. Okul yılı boyunca

If you have 10 or 12 tests during the school year,

10 veya 12 sınavınız varsa ,

in the grand scheme of things, that one failure

genel olarak , bu bir başarısızlığın

doesn't really matter because everything will average out

pek bir önemi yoktur çünkü her şeyin ortalaması alınır

and you'll still get a really good grade.

ve yine de gerçekten iyi bir not alırsınız.

We also use this to talk about things like eating sweets.

Bunu tatlı yemek gibi şeyler hakkında konuşurken de kullanırız.

If you eat something sweet maybe once a week,

Haftada bir kez tatlı bir şeyler yerseniz,

in the grand scheme of things,

genel olarak

it's not going to cause you to put on weight.

kilo almanıza neden olmaz. Bunun olmaya başladığı

It's when you start eating sweets every day

her gün tatlı yemeye başladığınız zamandır

where that starts to happen.

.

So when you say "in the grand scheme of things,"

Dolayısıyla, " şeylerin genel şemasında" derken,

it means over a long period of time,

uzun bir süreyi kastediyor

or when you look at your whole life as a whole.

ya da tüm hayatınıza bir bütün olarak baktığınızda. Bugün size öğretmek

The second phrase I wanted

istediğim ikinci ifade

to teach you today is, "in the long run."

, "uzun vadede".

We use this to talk about things

Bunu zamanla bir şeylerin olabileceği şeyler hakkında konuşmak için kullanırız

where over time, something might happen.

.

Here's a good example.

İşte iyi bir örnek.

If you used to go to a drive-through every morning

Eskiden her sabah arabalı servise gider

and buy a coffee, if you do that, then in the long run,

ve bir kahve alırsan, bunu yaparsan, uzun vadede

you're going to end up spending a lot of money.

çok para harcarsın.

So basically over a period of time,

Yani temelde bir süre sonra,

that's going to end up costing you quite a bit.

bu size oldukça pahalıya mal olacak.

In the long run, it's actually quite expensive.

Uzun vadede, aslında oldukça pahalıdır.

Each day, it might not seem that way.

Her gün, öyle görünmeyebilir.

Spending a dollar or $2 for a cup of coffee

Bir fincan kahve için bir dolar veya 2 dolar harcamak

doesn't seem too expensive, but if you look at it

çok pahalı görünmüyor, ancak

in the long run, it's going to add up

uzun vadede bakarsanız, artacak

and be quite expensive.

ve oldukça pahalı olacak.

So to review, when you say that something

Yani gözden geçirecek olursak, bir şeyin

is in the grand scheme of things,

büyük planda olduğunu söylediğinizde,

it kind of means over a large portion of time

bu bir nevi zamanın büyük bir bölümünde

or in your life in general,

veya genel olarak yaşamınızda anlamına gelir

and when you say in the long run,

ve uzun vadede söylediğinizde,

it's somewhat similar.

biraz benzerdir.

It refers to a long period of time.

Uzun bir süreyi ifade eder.

I hope those definitions made sense.

Umarım bu tanımlar mantıklıdır.

I'm a little tired from teaching today

Bugün ders vermekten biraz yoruldum

so hopefully there's no confusion, but hey,

bu yüzden umarım bir karışıklık olmaz ama hey, önceki videodan

let's look at a comment from a previous video.

bir yoruma bakalım .

This comment is from Jacques and the comment is,

Bu yorum Jacques'tan ve yorum şöyle:

"Hi, Bob.

"Merhaba Bob.

The next time your siblings want to be in control,

Kardeşlerin bir dahaki sefere kontrolü ellerinde tutmak istediğinde,

you could remind them of the saying,

onlara

'Too many cooks spoil the broth.' Best regards."

'Çok fazla aşçı suyu bozar' sözünü hatırlatabilirsin. Saygılarımla."

And my response was,

Yanıtım,

"Or I could say, 'Many hands make light work.'"

"Ya da 'Birçok el hafif iş yapar' diyebilirim."

I always find it funny that we have two sayings

İki atasözümüzün olması

and they mean the opposite of each other.

ve bunların birbirinin zıddını kastetmesini her zaman komik bulmuşumdur.

Yes, we definitely have those two sayings in English

Evet, kesinlikle İngilizce'de bu iki söze sahibiz

and it is kind of funny, isn't it?

ve biraz komik, değil mi?

One of the sayings is "Too many cooks spoil the broth,"

Atasözlerinden biri "Çok fazla aşçı suyu bozar" dır,

which means that if too many people try to cook

bu da çok fazla insan

a certain dish, it might not turn out very good.

belirli bir yemeği pişirmeye çalışırsa çok iyi sonuçlanmayabileceği anlamına gelir.

And the other saying is "Many hands make light work,"

Diğer bir deyiş ise "Birçok el, hafif iş yapar",

which means if a whole bunch of people

yani bir grup insan

work on the same thing, it makes the job easier.

aynı şey üzerinde çalışırsa, bu işi kolaylaştırır.

So interestingly in English, we have both phrases

Çok ilginç bir şekilde İngilizce'de iki deyimimiz var

and you can use whichever one you want,

ve duruma göre hangisini istersen onu kullanabilirsin

depending on the situation.

.

Hey, surprisingly, I don't have a lot to talk about

Hey, şaşırtıcı bir şekilde,

for the last minute of this video.

bu videonun son dakikasında konuşacak çok şeyim yok.

I'm usually quite a talkative person.

Genelde oldukça konuşkan bir insanımdır.

Usually, I talk about all kinds of things,

Genelde her türlü şey hakkında konuşurum

but just today, it felt like a really long day.

ama bugün gerçekten uzun bir gün gibi geldi.

So maybe I'll talk about that for a bit.

O yüzden belki biraz bundan bahsederim.

I taught all of my classes.

Bütün derslerimi verdim.

One of my classes was maybe a little louder than normal,

Derslerimden biri belki normalden biraz daha yüksekti

and I had to talk louder than normal

ve kontrolü elimde tutmak için normalden daha yüksek sesle konuşmam gerekiyordu

to kind of keep control.

.

But overall, the students worked hard

Ancak genel olarak, öğrenciler çok çalıştı

and were learning things.

ve bir şeyler öğreniyorlardı.

They weren't loud because they were misbehaving.

Yaramazlık yaptıkları için yüksek sesle konuşmadılar.

They were loud because they were excited

Gürültülüydüler çünkü

about what we were learning.

öğrendiklerimiz konusunda heyecanlıydılar.

We were doing some graphic design work.

Bazı grafik tasarım çalışmaları yapıyorduk. Bilgisayarla

They were learning how to draw with the computer,

nasıl çizileceğini öğreniyorlardı

and they were quite excited to start to take a picture

ve kendi resimlerini çekmeye

of themselves and modify their own face.

ve kendi yüzlerini değiştirmeye başlamak için oldukça heyecanlıydılar. Grafik tasarım yazılımı kullanarak

That's one of the things we do where we change

our eye color or put a fake pair of glasses

göz rengimizi değiştirdiğimiz veya yüzümüze sahte bir gözlük taktığımız şeylerden biri de bu

on our face using graphic design software.

.

So you maybe can hear it in my voice,

Yani belki benim sesimden duyabilirsiniz,

I talked a little bit too loudly for that class.

o ders için biraz fazla yüksek sesle konuştum.

Anyways, that's almost the time.

Her neyse, neredeyse zamanı geldi.

Bye, I'll see you in a couple of days

Hoşçakalın, birkaç gün sonra

with another short English lesson.

başka bir kısa İngilizce dersi ile görüşürüz.