Learn the English Phrases "as far as I can see" and "to see something through"

In this English lesson,

Bu İngilizce dersinde, "görebildiğim kadarıyla"

I wanted to help you learn the English phrase

İngilizce ifadesini öğrenmenize yardımcı olmak istedim

"as far as I can see."

.

Now this doesn't have anything to do

Şimdi bunun

with seeing a long ways.

uzun yollar görmekle alakası yok. Uzaktaki bir şeyi

It has nothing to do with me being able

görebilmemin benimle hiçbir ilgisi yok

to see something that's far away.

.

It basically means "as I understand something."

Temel olarak " bir şeyi anladığım kadarıyla" anlamına gelir.

So I could say this.

Yani şunu söyleyebilirim.

As far as I can see,

Görebildiğim kadarıyla,

YouTube is a good way to learn English.

YouTube İngilizce öğrenmenin iyi bir yolu.

As far as I can see,

Görebildiğim kadarıyla,

learning how to do something

bir şeyi nasıl yapacağınızı öğrenmek,

can only help make you a better person.

yalnızca sizi daha iyi bir insan yapmanıza yardımcı olabilir.

So basically as I understand it, as far as I can see,

Yani temelde anladığım kadarıyla , görebildiğim kadarıyla,

those things are a good idea.

bu şeyler iyi bir fikir.

So I guess I'm trying to think

Sanırım

of another way to explain this.

bunu açıklamanın başka bir yolunu bulmaya çalışıyorum.

Like my understanding of the situation

Sanki durumu anladığım gibi,

lets me say that I think this is a good idea.

bunun iyi bir fikir olduğunu düşündüğümü söylememe izin veriyor.

So as far as I can see,

Görebildiğim kadarıyla, haftada bir 30 dakika

hiring someone to help you speak English

İngilizce konuşmanıza yardımcı olması için birini işe almak

once a week for 30 minutes?

?

As far as I can see, that's a good idea.

Görebildiğim kadarıyla, bu iyi bir fikir.

It has no drawbacks in my mind.

Bana göre hiçbir eksiği yok.

The other phrase I wanted to teach you today

Bugün size öğretmek istediğim bir diğer ifade de

is to see something through.

bir şeyi sonuna kadar görmek.

When you see something through,

Bir şeyi sonuna kadar gördüğünüzde,

it means you work at it

to make sure that it happens

bunun gerçekleşmesini

and that it is finally completed.

ve sonunda tamamlanmasını sağlamak için üzerinde çalıştığınız anlamına gelir.

At work, sometimes we're working on a project

İş yerinde bazen bir proje üzerinde çalışıyoruz

and other people might wanna quit,

ve diğer insanlar işi bırakmak isteyebilir

but I like to see it through.

ama ben bunu sonuna kadar görmek istiyorum.

I like to make sure the project is finished.

Projenin bittiğinden emin olmak istiyorum . Tamamladığımızdan

I want to make sure we take it to completion.

emin olmak istiyorum .

So I like to see it through.

Bu yüzden bunu görmeyi seviyorum. Bu

By the way, this is different

arada, bu

than seeing through something.

bir şeyin içini görmekten farklı.

That's a little bit different.

Bu biraz farklı. Yalan

If I lie and you see through my lie,

söylersem ve yalanımı anlarsan, doğruyu

it means you knew that I wasn't telling the truth.

söylemediğimi biliyorsun demektir .

Sorry, hopefully I'm not confusing you there.

Üzgünüm, umarım orada kafanızı karıştırmıyorumdur.

To see something through and to see through something

Bir şeyin içini görmek ve bir şeyin içini görmek

have completely different meanings.

tamamen farklı anlamlara sahiptir.

Hopefully you understood them.

Umarım onları anlamışsındır.

Anyways, to review.

Her neyse, gözden geçirmek için.

"As far as I can see" simply means "as I understand it."

"Görebildiğim kadarıyla" basitçe " anladığım kadarıyla" anlamına gelir.

As far as I can see, planting more trees in the world

Görebildiğim kadarıyla, dünyaya daha fazla ağaç dikmek,

will just make the world a better place.

dünyayı daha iyi bir yer haline getirecek.

And to see something through

Ve bir şeyi sonuna kadar görmek,

means to make sure it gets done.

yapıldığından emin olmak demektir.

If I said my neighborhood is going to plant 1000 trees

Mahallem 1000 ağaç dikecek dersem

and I'm going to see it through,

ve bunu başarırım, bu gerçekten olmasını

that would mean I'm going to make sure

sağlayacağım anlamına gelir

it actually does happen.

.

That would be cool if we did that.

Bunu yaparsak harika olur.

Maybe I should start that initiative.

Belki de bu girişimi başlatmalıyım.

The Bob the Canadian Tree Planting Initiative.

Kanadalı Bob Ağaç Dikme Girişimi.

We'll see.

Göreceğiz.

But hey, let's look at a comment

Ama hey,

from a previous video. from Setayesh.

önceki bir videodan bir yoruma bakalım. Setayesh'ten.

"Thanks.

"Teşekkürler.

If you don't mind, can I ask,

are you the owner of all that land?"

Sakıncası yoksa sorabilir miyim,

tüm o arazinin sahibi siz misiniz?"

And I replied by saying, "I'll show you in the next video

Ben de "Bir sonraki videoda size

what Jen and I own."

Jen ve benim sahip olduklarımızı göstereceğim" diyerek cevap verdim.

So when I say own, I always like to also say basically

Bu yüzden kendime ait dediğimde, temelde

what Jen and I purchased by taking out a large loan

Jen ve benim bankadan büyük bir kredi alarak

from the bank and paying them back every month.

ve her ay geri ödeyerek ne satın aldığımızı da söylemeyi her zaman severim.

So it's not like I bought all of this farmland

Yani tüm bu tarım arazilerini

from my mom because I had lots of money.

annemden çok param olduğu için satın almış değilim.

We did go to the bank.

Bankaya gittik.

We do pay a hefty amount every month for it.

Bunun için her ay yüklü bir miktar ödüyoruz.

But let me show you what we do own.

Ama sana sahip olduğumuz şeyleri göstereyim.

If you look across the river, we do not own that land.

Nehrin karşısına bakarsanız, o arazinin sahibi biz değiliz. Ahırı görebileceğiniz

If you look this way where you can see the barn

bu tarafa bakarsanız

and then you look at the land on this side of the river,

ve sonra nehrin bu tarafındaki araziye bakarsanız,

we do own that land.

o arazinin sahibi biziz.

So we have a field where we grow crops in the distance.

Yani uzaktan ekin yetiştirdiğimiz bir tarlamız var .

We usually grow soybeans or wheat or corn.

Genellikle soya fasulyesi veya buğday veya mısır yetiştiririz.

Down Further, I think I'm pointing to the right spot,

Aşağıda, sanırım doğru yere işaret ediyorum,

we have a place where our goats go out on pasture.

keçilerimizin otlaklara çıktığı bir yerimiz var . Gözlerinizi

If you squint, you can see Walter down there right now.

kısarsanız, Walter'ı hemen aşağıda görebilirsiniz.

He's on his way to the river, maybe to go for a swim.

Belki yüzmeye gitmek için nehre gidiyor.

And way in the distance there

Ve çok uzakta, komşuların her yıl kesip balyaladığı

is a piece of land where we have hay

samanlarımızın olduğu bir toprak parçası var

that the neighbors actually cut and bale that every year

and they give us some hay for our animals as well.

ve bize hayvanlarımız için de biraz saman veriyorlar.

But yes, this is what we own.

Ama evet, sahip olduğumuz şey bu.

We do not own that. We just look at it and appreciate it.

Biz buna sahip değiliz. Sadece bakar ve takdir ederiz.

It's a beautiful piece of land, some nice trees.

Güzel bir arazi, bazı güzel ağaçlar.

But on this side of the river,

Ama nehrin bu tarafında

you can see where Walter is, maybe.

Walter'ın nerede olduğunu görebilirsin belki.

I'll try to zoom in on the edit.

Düzenlemeyi yakınlaştırmaya çalışacağım.

This is what we own.

Sahip olduğumuz şey bu.

It's nice. I like owning a little bit of land.

Bu iyi. Biraz toprak sahibi olmayı seviyorum.

Anyways, thanks for watching.

Her neyse, izlediğiniz için teşekkürler.

It's good to be back on track doing these videos.

Bu videoları çekerken tekrar yola çıkmak güzel.

I hope you were able to learn something.

Umarım bir şeyler öğrenebilmişsinizdir.

I'll see you in a couple days

Birkaç gün sonra

with another short English lesson, bye.

başka bir kısa İngilizce dersi ile görüşürüz, hoşçakalın.