Learn the English Phrases GET YOUR FEET WET and MORE BANG FOR YOUR BUCK

In this English lesson,

Bu İngilizce dersinde,

I wanted to help you learn the English phrase,

İngilizce cümleyi öğrenmenize yardımcı olmak istedim,

get your feet wet.

ayaklarınızı ıslatın.

When we say that someone needs to get their feet wet,

Birinin ayaklarını ıslatması gerektiğini söylediğimizde,

it means that before they do something big,

bu, büyük bir şey yapmadan önce

they just do a smaller version of it.

onun daha küçük bir versiyonunu yaptıkları anlamına gelir.

A good example would be this.

İyi bir örnek şu olabilir.

My son is learning to drive.

Oğlum araba kullanmayı öğreniyor. Uzun süre

Before he starts to drive for a long time or before he goes

araba kullanmaya başlamadan önce veya

for a long drive or before he drives on the highway,

uzun bir araba yolculuğuna çıkmadan önce veya otoyolda araba kullanmadan önce, zaman zaman daha kısa sürüşlere çıkarak

it's good for him to get his feet wet

ayaklarının ıslanması ona iyi gelir

by going for shorter drives from time to time.

.

So we actually go out once a day for about 10 or 15 minutes,

Yani aslında günde bir kez yaklaşık 10 veya 15 dakika dışarı çıkıyoruz

and he practices his driving because I think it's important

ve o sürüş pratiği yapıyor çünkü bence

for him to get his feet wet.

ayaklarını ıslatması onun için önemli.

So again, instead of driving on the highway

Yani yine, otoyolda araba sürmek

or driving across Canada,

veya Kanada boyunca araba kullanmak yerine,

which would be a really big thing to do,

ki bu gerçekten büyük bir şey olurdu,

he's just going to get his feet wet

by doing short drives from time to time.

zaman zaman kısa araba yolculukları yaparak ayaklarını ıslatacak.

I think this phrase comes from when you wanna get

Sanırım bu cümle,

into a swimming pool.

yüzme havuzuna girmek istediğinizde geliyor.

Sometimes if you get your feet wet, it's easier to jump in.

Bazen ayakların ıslanırsa, işe atlamak daha kolaydır.

The second phrase I wanted to teach you today is the phrase,

Bugün sana öğretmek istediğim ikinci cümle,

more bang for your buck.

paranın karşılığını fazlasıyla al.

When we say that you can get more bang for your buck,

Paranızın karşılığını fazlasıyla alırsınız dediğimizde, ödediğiniz paranın

it means that you get more value

karşılığını daha fazla alırsınız demektir

for the dollar that you pay.

.

Let's think of an example here.

Burada bir örnek düşünelim. Mesela elma ile

I'm trying to think of an example with apples, for instance.

bir örnek düşünmeye çalışıyorum .

If you go and buy an apple, one apple costs $1,

Gidip bir elma alırsanız, bir elma 1 dolardır,

but if you buy a whole bushel of apples,

ancak bir kile elma alırsanız,

you get more bang for your buck.

paranızın karşılığını daha fazla alırsınız.

Basically what that means is you're gonna pay less

Temel olarak bunun anlamı, bir kile elma

than $1 per apple if you buy a whole bushel of apples.

alırsanız elma başına 1 dolardan daha az ödeyeceğinizdir .

You can say the same thing if you are buying a car.

Bir araba satın alırken de aynı şeyi söyleyebilirsiniz.

Maybe there are two cars that have the same price tag,

Belki aynı fiyat etiketine sahip iki araba vardır,

but one car has more features.

ancak bir arabanın daha fazla özelliği vardır.

Maybe it has power windows and air conditioning.

Belki elektrikli camları ve kliması vardır.

You would say that because the cars are the same price

Arabalar aynı fiyat olduğu

and the one has more things in it, it has more features,

ve içinde daha fazla şey olduğu için , daha fazla özelliği olduğu için,

you would get more bang for your buck

if you bought the car with air conditioning

klimalı

and power windows.

ve elektrikli camlı arabayı alsaydınız paranızın karşılığını daha iyi alırsınız diyeceksiniz.

So again, when you get your feet wet,

Yani yine, ayaklarınız ıslandığında, bir şeyin tamamını

it means you just try something by doing a little bit of it

yapmak yerine birazını yaparak denemeniz anlamına gelir

instead of all of it.

.

And when you get more bang for your buck,

Ve paranızın karşılığını daha fazla aldığınızda,

it means that for the same dollar value,

bu, aynı dolar değeri için

you get more things or more features

daha fazla şey veya daha fazla özellik

or you actually get more of the items.

veya aslında daha fazla öğe elde ettiğiniz anlamına gelir.

Hey, let's look at a comment from a previous video.

Hey, bir önceki videodan bir yoruma bakalım.

This comment is from Archer Chen,

Bu yorum Archer Chen'den

and Archer says, "My life philosophy is if you are not able

ve Archer diyor ki, "Benim hayat felsefem,

"to change it, then just let bygones be bygones.

"eğer onu değiştiremiyorsan, o zaman geçmişin geçmişte kalmasına izin ver."

"You don't have to forgive and forget,

"Affetmek ve unutmak zorunda değilsin

"but it's better to learn something

" ama "kötü deneyimlerden" bir şeyler öğrenmek

"from the bad experiences,

, "bir dahaki sefere

"figure out how to do better next time and then move on."

nasıl daha iyisini yapabileceğini bulmak ve sonra devam etmek

And my response to Archer Chen was,

"This is very wise advice, Archer.

" daha iyidir. çok akıllıca bir tavsiye, Archer.

"It can be hard sometimes,

"Bazen zor olabiliyor,

"but I agree that there is something

" ama "

"to be learned even from bad experiences."

kötü deneyimlerden bile öğrenilecek bir şeyler" olduğuna katılıyorum.

So that was from the video that I just did

Bu, az önce

on forgive and forget, the phrase, forgive and forget,

affet ve unut, affet ve unut cümlesi

and the phrase, let bygones be bygones.

ve geçmişin geçmişte kalmasına izin vermek üzerine yaptığım videodandı.

So thanks, Archer, for that comment.

Bu yorum için teşekkürler Archer.

And I do agree.

Ve katılıyorum.

If possible, if you can forgive and forget,

Mümkünse, affedebilir ve unutabilirseniz

or if you can let bygones be bygones, it is healthy,

veya geçmişin geçmişte kalmasına izin verebilirseniz,

I think, to be able to do that, but not always easy.

bence bunu yapabilmek sağlıklıdır, ancak her zaman kolay değildir.

Hey, I'm in the barn today.

Hey, bugün ahırdayım.

I haven't done a video in the barn

for a really, really long time.

Gerçekten çok uzun zamandır ahırda video çekmemiştim.

This is what we call the haymow

Burası bizim saman biçme dediğimiz şey.

Some people call it a hayloft, and it's where we keep hay

Bazıları buna samanlık der ve

for our sheep and goats.

koyunlarımız ve keçilerimiz için saman sakladığımız yer burasıdır.

But I had to come in the barn today

Ama bugün ahıra gelmek zorunda kaldım

because I was outside earlier today and made a short video,

çünkü bugün erken saatlerde dışarıdaydım ve kısa bir video çektim

but then it got really windy,

ama sonra hava çok rüzgarlı oldu

and I couldn't find a spot where I didn't wanna be

ve güneşte olmak istemediğim bir yer bulamadım

in the sun and I didn't wanna be in the wind.

ve ben de ' Rüzgarda olmak istemiyorum.

So I ended up coming up here in the barn.

Ben de buraya, ahıra geldim. Çocukken çok

So this is where I played a lot when I was a kid.

oynadığım yer burasıydı .

Kids who grow up on farms often play in the haymow

Çiftliklerde büyüyen çocuklar genellikle samanlıkta

or in the hayloft because it is just a great place to be.

veya samanlıkta oynar çünkü orası harika bir yer.

Anytime it was raining or even in the winter

Ne zaman yağmur yağsa, hatta kışın

when it was snowing,

kar yağsa,

we would build forts out of these hay bales.

bu saman balyalarından kaleler yapardık.

So we would stack the hay bales

Yani saman balyalarını

in a way where we would build rooms,

odalar yapacak şekilde istifler,

and we would build tunnels.

tüneller yapardık.

And it drove my dad crazy

Ve babamı çıldırtıyordu

because he would come up to get a bale of hay

çünkü bir balya saman almaya gelirdi

and sometimes he would lift a bale of hay

ve bazen bir balya saman kaldırırdı

and he would fall in one of our forts.

ve kalelerimizden birine düşerdi. Her

So anyways, a lotta farm kids do play in their haymows

neyse, birçok çiftlik çocuğu samanlıklarında oynuyor

because it's just like a big gymnasium in some ways.

çünkü orası bazı açılardan büyük bir spor salonu gibi.

Thanks for watching.

İzlediğiniz için teşekkürler.

I'll see you tomorrow with another short English lesson.

Yarın başka bir kısa İngilizce dersi ile görüşürüz.