Learn the English Phrases WIDE OPEN and WIDE AWAKE

In this English lesson,

Bu İngilizce dersinde,

I wanted to help you learn the English phrase wide open.

İngilizce ifadeyi tamamen açık bir şekilde öğrenmenize yardımcı olmak istedim.

We use this to describe something that is open,

Bunu açık olan bir şeyi tanımlamak için kullanırız,

but that's all the way open.

ama bu tamamen açık.

Once I came home from work

İşten eve geldiğimde evimin

and the front door to my house was wide open.

ön kapısı ardına kadar açıktı.

Someone had left the house

Birisi evden ayrılmıştı

and they forgot to close the door,

ve kapıyı kapatmayı unutmuşlardı,

so the door was wide open.

bu yüzden kapı ardına kadar açıktı.

In my classroom, sometimes it gets really warm

Sınıfımda bazen çok sıcak olur

and students will have the window wide open

ve ben sınıfta yürürken öğrenciler pencereyi ardına kadar açarlar

when I walk in the classroom,

and I'll say, "Close the window.

ve ben de "Pencereyi kapat.

You're wasting all of the heat."

Tüm ısıyı boşa harcıyorsun" derim.

So when you say something is wide open,

Yani bir şeyin tamamen açık olduğunu söylediğinizde,

it means it's all the way open.

bu tamamen açık olduğu anlamına gelir.

We also use this phrase in a sport.

Bu tabiri bir sporda da kullanırız.

So maybe you're playing a game like soccer

Yani belki futbol gibi bir oyun oynuyorsunuz

and your team mate has the ball

ve takım arkadaşınızın topu var

and you have none of the other team players around you,

ve etrafınızda diğer takım oyuncularından hiçbiri yok,

you could yell, "Pass to me, I'm wide open."

"Bana pas ver , tamamen açığım" diye bağırabilirsin.

In a sport, when you say you're wide open,

Bir sporda sonuna kadar açığım dediğin zaman karşı takımdan

it means no one is around you from the other team.

çevrende kimse yok demektir . Bugün size öğretmek

The second phrase I wanted to teach you today

istediğim ikinci cümle, tamamen

is the phrase wide awake.

uyanıklık ifadesidir.

When you are wide awake, you are really, really awake.

Tamamen uyanık olduğunuzda, gerçekten, gerçekten uyanıksınızdır.

You know sometimes when you're sleeping

Bilirsin bazen uyurken

and you have a bad dream and you wake up all of the sudden,

kötü bir rüya görürsün ve aniden uyanırsın,

usually at that point in the night, you are wide awake.

genellikle gecenin o noktasında tamamen uyanık olursun.

You are more than just awake,

Sen sadece uyanık olmaktan daha fazlasısın,

you are really, really awake.

sen gerçekten, gerçekten uyanıksın.

I remember once I was driving, when I was younger,

Hatırlıyorum da , daha gençken bir keresinde araba kullanıyordum,

I was driving at night and I was on a really long trip,

gece araba kullanıyordum ve çok uzun bir yolculuktaydım

and while I was driving I got a little bit drowsy.

ve araba kullanırken biraz uykum gelmişti.

When you're drowsy, it means you're almost falling asleep.

Uykulu olduğunuzda, neredeyse uykuya dalıyorsunuz demektir.

And while I was driving, my head went like this,

Ve araba sürerken, başım bu şekilde gitti

and it popped back up, and my eyes were wide open

ve tekrar ortaya çıktı ve gözlerim tamamen açıktı

and I was wide awake.

ve ben tamamen uyanıktım. Orada

Did I just use wide open there? I did, didn't I?

geniş açık mı kullandım ? Yaptım, değil mi?

Well, that was really good.

Bu gerçekten iyiydi.

Anyways, after that, I was so scared,

Her neyse, ondan sonra çok korktum,

I was wide awake for hours.

saatlerce uyanık kaldım.

So to review, once again, when something is wide open,

Bir kez daha gözden geçirmek gerekirse, bir şey tamamen açık olduğunda,

like your eye, it means it's really, really open,

örneğin gözünüz, gerçekten çok açık olduğu anlamına gelir

or a door or a window, or if you're playing a sport

veya bir kapı veya bir pencere veya bir spor yapıyorsanız

and there's no one of the other team around you,

ve etrafınızda diğer takımdan kimse yoksa ,

you could yell to teammate, "Pass the puck to me."

takım arkadaşına "Pakı bana ver" diye bağırabilirsin.

Yeah, see? If you're playing hokey.

Evet, gördün mü? Hokey oynuyorsanız.

"Pass the puck to me, I'm wide open."

"Pakı bana ver, sonuna kadar açığım."

And of course, wide awake means to simply be really,

Ve elbette, tamamen uyanık olmak, gerçekten,

really, really awake.

gerçekten, gerçekten uyanık olmak demektir.

Hey, let's look at a comment from a previous video.

Hey, bir önceki videodan bir yoruma bakalım.

This comment is from Reniel.

Bu yorum Reniel'den.

And Reniel says, "Hi, Bob, amazing English lesson.

Ve Reniel, "Merhaba Bob, harika bir İngilizce dersi.

Thanks for sharing with us.

Bizimle paylaştığın için teşekkürler.

I'm a Canadian like you, but French Canadian.

Ben de senin gibi bir Kanadalıyım ama Fransız Kanadalıyım.

Greetings from Montreal, Quebec, Canada (indistinct)."

Montreal, Quebec, Kanada'dan selamlar (belirsiz)."

And my response was, "You're welcome.

Yanıtım, "Rica ederim.

Cool to hear from a fellow Canadian.

Kanadalı bir arkadaşımdan bunu duymak harika.

I hope you're having a good day over there in Quebec."

Umarım orada, Quebec'te iyi bir gün geçiriyorsundur."

So thank you, Reniel, for that.

Bunun için teşekkür ederim Reniel.

I hope I'm saying your name correctly.

Umarım adını doğru söylüyorumdur.

Very cool to hear from a fellow Canadian.

Kanadalı birinden bunu duymak çok güzel.

By the way, that's how you refer, in English,

Bu arada, İngilizce'de

to someone who is from the same country as you.

seninle aynı ülkeden olan birine bu şekilde atıfta bulunursun. Amerika

If you were from the United States,

Birleşik Devletleri'nden olsaydınız,

you would refer to someone from the same country as you

sizinle aynı ülkeden birine

as a fellow American.

Amerikalı olarak atıfta bulunurdunuz.

When I talk about other Canadians,

Diğer Kanadalılar hakkında konuştuğumda,

I talk about fellow Canadians.

Kanadalı arkadaşlarım hakkında konuşuyorum.

So it means they're from the same country as me.

Yani benimle aynı ülkeden oldukları anlamına geliyor.

Cool that Reniel is from the French-speaking part of Canada.

Reniel'in Kanada'nın Fransızca konuşulan bölgesinden olması harika.

There are two different official languages in Canada,

Kanada'da

French and English.

Fransızca ve İngilizce olmak üzere iki farklı resmi dil vardır.

I speak both. English is my native language.

ikisini de konuşuyorum İngilizce benim anadilimdir.

French is a learned language.

Fransızca öğrenilen bir dildir.

But it's really cool, we have La Belle Province,

Ama gerçekten harika, Quebec eyaleti olan Güzel Eyalet olan La Belle Eyaletimiz var

which is the Beautiful Province,

which is the province of Quebec.

.

And the vast majority of people

Ve Quebec eyaletindeki insanların büyük çoğunluğu

in the province of Quebec speak French.

Fransızca konuşuyor.

It's a cool place to go.

Gitmek için harika bir yer.

I actually lived in Quebec City a long time ago

Aslında uzun zaman önce Quebec City'de

for almost a year, probably,

neredeyse bir yıl yaşadım, muhtemelen

I think about nine or 10 months.

dokuz ya da 10 ay düşünüyorum.

I should check some time.

Bir ara kontrol etmeliyim.

I worked in a restaurant.

Bir restoranda çalıştım.

I perfected my French a little bit.

Fransızcamı biraz geliştirdim.

I probably could have done a little better job on that,

Muhtemelen bu konuda biraz daha iyi bir iş çıkarabilirdim,

but a long time ago, I lived in Quebec City

ama uzun zaman önce, Quebec eyaletindeki Quebec City'de yaşadım

in the province of Quebec, it was awesome.

, harikaydı.

I wish I could go live there again some day.

Keşke bir gün tekrar orada yaşayabilsem.

But I'll just stay here for now.

Ama şimdilik burada kalacağım.

Anyways, Bob the Canadian here.

Her neyse, Kanadalı Bob burada.

I'll see you in a couple of days

Birkaç gün sonra

with another short English lesson.

başka bir kısa İngilizce dersi ile görüşürüz.

Have a great weekend.

İyi hafta sonları.