Learn the English Phrases TOO LITTLE TOO LATE and BETTER LATE THAN NEVER

In this English lesson,

Bu İngilizce dersinde,

I wanted to help you learn the English phrase

İngilizce cümleyi

too little too late.

çok az çok geç öğrenmenize yardımcı olmak istedim.

When we say that somebody does something

Birinin bir şeyi yaptığını

and that it's too little too late,

ve artık çok geç olduğunu söylediğimizde,

it means that they're not doing enough,

bu, yeterince yapmadıkları

and they're starting to do it later than they should have.

ve yapmaları gerekenden daha geç yapmaya başladıkları anlamına gelir. Kanada

Many people in Ontario, Canada right now

, Ontario'daki birçok insan şu anda

believe that the current lockdown that we're in

içinde bulunduğumuz mevcut kilitlenmenin

is too little too late.

çok geç olmadığına inanıyor.

That means that they don't think

Bu,

the government has closed enough things,

hükümetin yeterince şeyi kapattığını düşünmedikleri

and they don't think that the lockdown started early enough.

ve kilitlenmenin yeterince erken başladığını düşünmedikleri anlamına gelir.

There's many things in life

Hayatta

where people believe that it is too little too late.

insanların çok az çok geç olduğuna inandıkları birçok şey var.

So not enough is being done,

Yani yeterince yapılmıyor

and the time when that has been started

ve bunun başladığı zaman da insanların görüşüne

is too late in people's opinions.

göre çok geç .

So I think it's fine,

Bence sorun yok

but some people think it's too little too late.

ama bazı insanlar bunun çok az çok geç olduğunu düşünüyor.

The other phrase I wanted to teach you today

Bugün size öğretmek istediğim diğer ifade,

is the phrase better late than never.

geç olması hiç olmamasından iyidir ifadesidir.

Now, I did teach this phrase a couple of years ago

Şimdi, bu cümleyi birkaç yıl önce öğrettim

but I thought it was worse...

ama daha kötü olduğunu düşünmüştüm... Daha

It was worse.

kötüydü.

I thought it was worth reviewing.

İncelemeye değer olduğunu düşündüm.

Better late than never applies to this video in particular.

Geç olması hiç olmamasından iyidir özellikle bu video için geçerlidir.

Sometimes it's better to do something late

Bazen bir şeyi geç yapmak

than to not do it at all.

hiç yapmamaktan daha iyidir.

You'll probably notice that this English lesson

Muhtemelen bu İngilizce dersinin

is a few hours late.

birkaç saat geciktiğini fark edeceksiniz.

It's actually early Monday morning right now.

Aslında şu anda Pazartesi sabahı erken saatlerde.

I usually do these the day before,

Bunları genellikle bir gün önce yaparım

and they come out in the night when I'm sleeping,

ve gece ben uyurken ortaya çıkarlar,

but I thought it's better late than never.

ama geç olması hiç olmamasından iyidir diye düşündüm.

I thought I should get up, get outside,

Kalkıp dışarı çıkıp

and do this English lesson,

bu İngilizce dersini yapmalıyım diye düşündüm,

so you at least have a Monday English lesson to watch.

böylece en azından Pazartesi İngilizce dersini izleyebilirsin.

So definitely this is a situation

Yani kesinlikle bu,

where it's better late than never.

geç olmanın hiç olmamasından daha iyi olduğu bir durum. Hiç yapmamaktansa

It's better to do it than to not do it at all.

yapmak daha iyidir .

So let's review.

Öyleyse gözden geçirelim.

When you say too little too late,

Çok az çok geç derken, bir şeyler yapan bir

you're referring to someone or some organization

kişi veya kuruluştan bahsediyorsunuz

that does something,

and what they're doing isn't enough, in your opinion,

ve size göre yaptıkları yeterli değil

and you also think they're doing it later

ve ayrıca bunu olması gerekenden daha geç yaptıklarını düşünüyorsunuz.

than they should have.

.

And when you say better late than never,

Ve geç olması hiç olmamasından iyidir dediğinizde,

you're basically saying

temelde

sometimes it's better to do something

bazen bir şeyi yapmanın

than to not do it at all.

hiç yapmamaktan daha iyi olduğunu söylüyorsunuz.

Sometimes when people show up somewhere late, they'll say,

Bazen insanlar bir yere geç geldiklerinde,

"Well, I'm here, but better late than never."

"Eh, ben buradayım ama geç olması hiç olmamasından iyidir" derler.

Basically what they mean,

Temel olarak ne demek istiyorlar,

"It's better that I came instead of just staying home

"Evde kalıp hiç gelmeyeceğime gelsem daha iyi

and not coming at all."

."

But hey, let's look at a comment from a previous video.

Ama hey, önceki bir videodan bir yoruma bakalım.

This comment is from Reder.

Bu yorum Reder'den.

I'm hoping I'm pronouncing your name correct.

Umarım adını doğru telaffuz ediyorumdur.

I'm hoping I'm pronouncing your name correctly.

Umarım adını doğru telaffuz ediyorumdur.

And Reder says this.

Ve Reder bunu söylüyor.

"I'm wondering why the way you pronounce Niagara

" Niagara'yı telaffuz şeklinin

is so different from online English dictionaries."

çevrimiçi İngilizce sözlüklerden neden bu kadar farklı olduğunu merak ediyorum ."

And my response was this.

Ve cevabım şu oldu.

"I have a bit of a regional accent.

"Biraz bölgesel aksanım var.

People in my area, (cat meowing)

Benim bölgemdeki insanlar, (kedi miyavlaması)

when speaking quickly..."

hızlı konuşurken..." (

(cat meowing) Hello, cat. (laughs)

kedi miyavlaması) Merhaba kedi. (gülüyor)

"Say it that way.

"Öyle söyleyin.

It is the same with Toronto.

Toronto'da da aynı.

When we say it quickly, we forget a few letters."

Hızlı söyleyince birkaç harfi unutuyoruz."

So I have, thanks Reder, by the way, for that comment.

Bu arada, Reder'e bu yorum için teşekkürler.

I have a Southern Ontario accent,

Güney Ontario aksanım var,

probably an Ontario accent.

muhtemelen Ontario aksanı.

That's the province I live in,

Orası benim yaşadığım il

and it comes out a lot when I say the names of local areas.

ve mahal isimlerini söylediğimde çok şey çıkıyor.

So a lot of you are familiar with Niagara Falls.

Pek çoğunuz Niagara Şelalesi'ne aşinasınız.

Niagara Falls is close to my house,

Niagara Şelalesi evime yakın

but when I speak quickly and when I speak normally,

ama hızlı konuşunca ve normal konuşunca

I say Nagra Falls.

Nagra Şelalesi diyorum.

I hardly...

Ben pek...

I hardly.

ben pek.

I hardly pronounce the N-I-A.

N-I-A'yı zar zor telaffuz ediyorum. Kulağa

It sounds more like an A, Nagra Falls.

daha çok A, Nagra Şelaleleri gibi geliyor.

So I go to Niagara Falls a lot.

Bu yüzden Niagara Şelalesi'ne çok giderim.

When people visit me from far away,

İnsanlar beni uzaktan ziyaret ettiğinde,

I take them to see Niagara Falls.

onları Niagara Şelalesi'ni görmeye götürüyorum.

And then the same with Toronto.

Ve sonra Toronto ile aynı.

If I say it slowly, and clearly I would say Toronto,

Yavaşça ve net bir şekilde söylersem Toronto,

Toronto, Ontario.

Toronto, Ontario derdim.

Toronto, Toronto.

Toronto, Toronto.

You hear how it eventually just becomes Trono?

Sonunda nasıl Trono'ya dönüştüğünü duydun mu?

I've been to Toronto a few times.

Toronto'ya birkaç kez gittim.

Toronto is about two hours from my house.

Toronto evimden yaklaşık iki saat uzaklıktadır.

I've been there...

Orada bulundum...

I usually go once a year, actually.

Genelde yılda bir kez giderim aslında.

I haven't been this year because of COVID,

Bu yıl COVID nedeniyle gitmedim

but I usually go to Toronto once a year.

ama genellikle yılda bir kez Toronto'ya giderim.

So Toronto becomes Toronto, like Trono.

Yani Toronto, Trono gibi Toronto olur. Kulağa

So it sounds kind of funny,

biraz komik geliyor,

the Trono Maple Leafs, the Trono Raptors. (laughs)

Trono Maple Leafs, Trono Raptors. (gülüyor)

I guess that's just my regional accent,

Sanırım bu sadece bölgesel aksanım,

but I think it's a pretty big region.

ama bence oldukça büyük bir bölge.

Most of Ontario speaks the way I speak.

Ontario'nun çoğu benim konuştuğum gibi konuşuyor.

Anyway, see you in a couple days

Her neyse, birkaç gün sonra

with another short English lesson.

başka bir kısa İngilizce dersi ile görüşmek üzere.