Learn the English Phrases I CAVED and MAN CAVE

In this English lesson,

Bu İngilizce dersinde, İngilizce cümleyi

I wanted to help you learn the English phrase, I caved.

öğrenmenize yardımcı olmak istedim , pes ettim.

When we say I caved in English,

İngilizce'de pes ettim dediğimizde,

it means that you didn't wanna do something,

bu, bir şey yapmak istemediğiniz

but then you changed your mind.

ama sonra fikrinizi değiştirdiğiniz anlamına gelir.

Here's a good example.

İşte iyi bir örnek. Burada

You can see that the letters are very nice and dark

harflerin çok güzel, koyu

and black on here because I caved.

ve siyah olduğunu görebilirsiniz çünkü pes ettim. Yazıcıma

I didn't wanna put a new toner cartridge in my printer.

yeni bir toner kartuşu takmak istemedim.

I was wanting to use it

until all of the toner was completely gone.

Toner tamamen bitene kadar kullanmak istiyordum.

But the other day, my daughter had to print something

Ama geçen gün kızımın okul için bir şeyler basması gerekiyordu

for school and she wanted it to look nice, so I caved.

ve güzel görünmesini istedi, ben de pes ettim.

So it means I changed my mind.

Yani bu fikrimi değiştirdiğim anlamına geliyor.

It means I gave in.

Bu pes ettiğim anlamına geliyor.

So I took the new toner out of the box,

Böylece yeni toneri kutudan çıkardım,

put it in the printer,

yazıcıya koydum

and now the printer prints with nice black ink again,

ve şimdi yazıcı yine güzel siyah mürekkeple yazdırıyor

or toner, sorry, it's not really ink,

ya da toner, pardon,

against a white sheet of paper.

beyaz bir kağıda gerçekten mürekkep değil .

By the way, I do recycle all of these,

Bu arada, bunların hepsini geri dönüştürüyorum,

so just so you know.

o yüzden haberin olsun.

So (chuckles) when you say I caved,

Yani (kıkırdar) pes ettiğimi söylediğinde, bu

it means you didn't wanna do something,

bir şey yapmak istemediğin

but you changed your mind.

ama fikrini değiştirdiğin anlamına gelir.

The other phrase I wanted to teach you today

Bugün size öğretmek istediğim bir diğer deyim de

is the phrase man cave.

man cave deyimi.

Now I don't have one of these,

Şimdi bunlardan biri bende yok

but some men, in their houses, will have a man cave.

ama bazı erkeklerin evlerinde erkek mağarası olacak.

This is a room where a man might have a huge television

Bu, bir adamın futbol izlemek için kocaman bir televizyonunun olabileceği bir oda

for watching football.

.

In my mind, when I think about a man cave,

Aklımda, bir erkek mağarası hakkında düşündüğümde,

I usually think about an American man,

genellikle

I don't know why, who has a room in his house

neden olduğunu bilmiyorum, evinde bir odası olan

and he has all football, like football jerseys

ve futbol formaları

and a football on the wall and posters and a big TV,

ve duvarda bir futbol topu gibi tüm futbolu olan bir Amerikalı adamı düşünürüm ve posterler ve büyük bir televizyon

and then on Sundays, he goes and watches football

ve ardından pazar günleri

in his man cave.

adam mağarasında futbol izliyor.

I think that's the image I have

Sanırım

from watching too much American television. (chuckles)

çok fazla Amerikan televizyonu izlediğim için edindiğim imaj bu. (kıkırdar)

But a man cave would be a room in a house

Ama bir erkek mağarası,

that a man has all to himself

bir erkeğin tamamen kendisine ait olduğu ve

where maybe his wife and kids aren't allowed to go.

belki de karısının ve çocuklarının gitmesine izin verilmeyen bir ev odasıdır.

I don't have a man cave.

Erkek mağaram yok.

I have an office.

Bir ofisim var.

It's not really my man cave.

Gerçekten benim erkek mağaram değil.

Anyways, to review.

Her neyse, gözden geçirmek için.

When you say I caved, it means you give in.

Pes ettim dediğinizde teslim olmuşsunuz demektir.

Here's another good example.

İşte güzel bir örnek daha.

Last night, my kids said,

Dün gece çocuklarım,

"Dad, the Raptors basketball team is playing."

"Baba, Raptors basketbol takımı oynuyor" dedi.

We're watching the game

Maç izliyoruz

and my kids didn't have school today.

ve çocuklarımın bugün okulu yoktu.

So last night they said, "Can we have ice cream?"

Dün gece "Dondurma yiyebilir miyiz?" dediler.

And I said, "No."

Ben de "Hayır" dedim.

But then they asked me a couple more times,

Ama sonra bana birkaç kez daha sordular

and finally I caved and I said they could have ice cream.

ve sonunda pes ettim ve dondurma yiyebileceklerini söyledim.

And to review this term,

Ve bu terimi gözden geçirecek olursak,

a man cave is a room in a house

erkek mağarası,

that a man uses usually to watch sports, maybe drink beer.

bir erkeğin genellikle spor izlemek, belki bira içmek için kullandığı bir evdeki odadır.

I don't really know a lot about man caves,

İnsan mağaraları hakkında pek bir şey bilmiyorum

but you will hear that phrase on TV and in movies

ama bu tabiri arada bir televizyonda ve filmlerde duyacaksınız

every once in a while.

.

Anyways, let's look at a comment from a previous video.

Her neyse, bir önceki videodan bir yoruma bakalım.

This comment is from Elena.

Bu yorum Elena'dan.

Sometimes it seems to me that I know you personally.

Bazen seni kişisel olarak tanıyormuşum gibi geliyor bana.

Your lessons aren't artificial.

Dersleriniz yapay değil.

It's all about everyday life. It's amazing.

Her şey günlük yaşamla ilgili. Bu harika.

And my response, I'm pretty much the same person

Ve cevabım,

on camera as I am in real life.

kamera karşısında gerçek hayatta olduğumla hemen hemen aynı kişiyim.

I could never be an actor

unless they needed someone to play a character just like me.

Benim gibi bir karakteri oynayacak birine ihtiyaçları olmadıkça asla oyuncu olamam.

So yeah, I think I could do a really good job as an actor

Yani evet, Kanadalı Bob gibi oynayacak birine ihtiyaç duyarlarsa, bir aktör olarak gerçekten iyi bir iş çıkarabileceğimi düşünüyorum

if they needed someone

to act like Bob, the Canadian. (chuckles)

. (kıkırdar) Normal şeyler yapması için

If they had a show where they needed a 50 year old guy

50 yaşında

with slightly gray hair,

hafif gri saçlı,

actually maybe more than slightly gray,

aslında belki de biraz griden daha fazla olan bir adama ihtiyaç duydukları bir şovları olsaydı

to just do normal things.

.

Maybe if they had a show about a teacher

Belki bir öğretmen hakkında bir şovları olsaydı

and the teacher's name was Bob,

ve öğretmenin adı Bob olsaydı, o şovda

I think I could do a really good job acting

gerçekten iyi bir oyunculuk sergileyebilirdim

in that show. (laughs)

. (gülüyor)

I think that's really the only kind of show

Sanırım gerçekten iyi olabileceğim tek tür şov bu

that I would be good at.

. Kendimi

I don't know how to describe myself. I'm only me.

nasıl tarif edeceğimi bilmiyorum . ben sadece benim

I don't really change that much when I'm on video

Videodayken

or when I'm on a Zoom call.

veya Zoom aramasındayken o kadar değişmiyorum.

You could actually ask a few people

who've talked to me on Zoom, like Rod, the English teacher.

İngilizce öğretmeni Rod gibi benimle Zoom'da konuşan birkaç kişiye sorabilirsin.

I think I'm too old to put on airs.

Hava atmak için çok yaşlı olduğumu düşünüyorum.

I'm too old to act differently.

Farklı davranmak için çok yaşlıyım.

I've been on this planet for 50 years. I'm just me.

50 yıldır bu gezegendeyim. Ben sadece benim. Başka bir şeymişim gibi davranmaya çalışmanın

I don't think there's any point in trying to pretend

bir anlamı olduğunu düşünmüyorum

that I'm anything else.

.

Anyways, I know I'm showing you the same scene as before.

Her neyse, sana öncekiyle aynı sahneyi gösterdiğimi biliyorum.

I think from the last video.

Sanırım son videodan.

The river is even higher now

Nehir şimdi daha da yüksek

and we seem to have some geese living down there.

ve görünüşe göre aşağıda birkaç kaz yaşıyor.

So that's kind of what happens.

Yani böyle bir şey oluyor.

Let's spin this way as well.

Bu şekilde de çevirelim.

It's a little bright for me,

Benim için biraz parlak,

but definitely a lot of flooding going on.

ama kesinlikle çok fazla sel oluyor.

I'll see you in a couple of days

Birkaç gün sonra

with another short English lesson, bye.

başka bir kısa İngilizce dersi ile görüşürüz, hoşçakalın.