Learn the English Phrases TO GET CARRIED AWAY and TO GET RILED UP

In this English lesson,

Bu İngilizce dersinde, size

I wanted to teach you the English phrase

kendinizi kaptırmanızı sağlayacak İngilizce deyimi öğretmek istedim

to get carried away.

.

When you get carried away with something,

Bir şeye kendini kaptırdığında,

it means you get so excited about it,

o konuda o kadar heyecanlanırsın ki doğru

you don't actually think straight.

dürüst düşünemezsin. Normalde yapmayacağınız

You start to do things you normally wouldn't do.

şeyleri yapmaya başlarsınız . Kendimi

Probably the best example of the phrase to get carried away,

kaptırmak deyiminin

for me, would be when I go to the grocery store

benim için muhtemelen en iyi örneği acıktığımda markete gittiğim zaman olurdu

when I'm hungry.

. Acıktığımda

When I go to the grocery store when I'm hungry,

markete gittiğimde

I sometimes get carried away and I buy too many cookies

bazen kendimi kaptırırım ve çok fazla kurabiye

and I buy too many candies and I buy too many chocolates.

, çok fazla şeker ve çok fazla çikolata alırım.

I kind of lose control of what I would normally do.

Normalde ne yapacağımın kontrolünü kaybediyorum.

Because I'm so hungry, everything I see looks really yummy

Çok acıktığım için gördüğüm her şey çok lezzetli görünüyor

and I get a bit carried away.

ve kendimi biraz kaptırıyorum.

Sometimes when I'm watching a sports game

Bazen bir spor karşılaşmasını izlerken

and my team does really well, I jump up and cheer

takımım gerçekten iyi gidiyor, zıplıyorum ve tezahürat yapıyorum

and maybe I'll knock something over by accident

ve belki de kendimi kaptırdığım için kazara bir şeyi deviriyorum

because I get carried away.

. Kendinizi

So when you get carried away,

kaptırdığınızda, normalde yapmayacağınız şeyleri yaptığınız noktaya kadar bir şey için

it means you get super excited about something

aşırı heyecanlanıyorsunuz demektir

to the point where you do things you normally wouldn't do.

.

The second phrase I wanted to teach you today

Bugün size öğretmek istediğim ikinci cümle,

is the phrase to get riled up.

sinirlenmek ifadesidir.

Now this is similar to getting carried away,

Şimdi bu kendini kaptırmaya benzer,

but in a bad way, in an angry way.

ama kötü bir şekilde, kızgın bir şekilde.

Sometimes people get riled up.

Bazen insanlar sinirlenir.

That means that they are really, really angry

Bu, bir şeye gerçekten çok kızdıkları anlamına gelir

about something.

.

Right now, and I won't mention why,

Şu anda, neden olduğunu söylemeyeceğim,

there are a lot of people in the world really, really angry

dünyada

about different things.

farklı şeylere gerçekten çok kızgın olan birçok insan var.

It's really easy to get riled up

when you are upset about something in life.

Hayatta bir şeye üzüldüğünde sinirlenmek gerçekten çok kolay.

Maybe things aren't going well for you.

Belki işler senin için iyi gitmiyordur.

Maybe things in your life just aren't as nice

Belki hayatındaki şeyler olması gerektiği kadar güzel değildir

as they should be, and you're just getting riled up.

ve sen sadece sinirleniyorsundur.

You're getting very, very angry about something.

Bir şeye çok ama çok kızıyorsun.

This also happens with sports fans.

Bu aynı zamanda sporseverlerde de oluyor.

(laughs) Sometimes when there is a championship game

(gülüyor) Bazen bir şampiyonluk maçı olduğunda

and the team that you love loses,

ve sevdiğiniz takım kaybettiğinde,

sometimes you might get riled up.

bazen sinirlenebilirsiniz.

In fact, in some cities, people get really riled up

Aslında, bazı şehirlerde, takımları kaybettiğinde insanlar gerçekten sinirleniyor

when their team loses.

.

They get really angry because their team has lost.

Takımları kaybettiği için gerçekten sinirleniyorlar.

They get riled up.

Sinirlenirler.

So to review, when you get carried away,

Bu yüzden gözden geçirmek, kendinizi kaptırdığınızda, kendinizi

to get carried away means

kaptırmak

to be very excited about something,

bir şey hakkında çok heyecanlanmak anlamına gelir,

where you kind of let the emotion of being excited

heyecan duygusunun

take over what you're doing.

yaptığınız şeyi ele geçirmesine izin verirsiniz.

And to get riled up would be similar, but it would mean

Kızmak da benzer bir şey olurdu ama bu,

that you're letting anger take over your life.

öfkenin hayatınızı ele geçirmesine izin verdiğiniz anlamına gelirdi.

You're so angry about something

Bir şeye o kadar kızgınsın

that you're starting to do things you normally wouldn't do.

ki normalde yapmadığın şeyleri yapmaya başlıyorsun.

Anyways, let's look at a comment from a previous video.

Her neyse, bir önceki videodan bir yoruma bakalım.

This comic, comment, it's not a comic.

Bu çizgi roman, yorum, çizgi roman değil. Bu

That'd be cool if it was a comic, but this is a comment.

bir çizgi roman olsaydı harika olurdu , ama bu bir yorum.

This comment, comment, is (chuckles) from Alex.

Bu yorum, yorum, (kıkırdar) Alex'ten. Arka planda şarkı

I love the birds singing in the background.

söyleyen kuşları seviyorum .

I do love the farm.

Çiftliği seviyorum.

Bob, is it cloudy all day long like that in the video?

Bob, gün boyu videodaki gibi bulutlu mu?

And my response was that day it was.

Ve benim cevabım o gündü.

Today is a much nicer day.

Bugün çok daha güzel bir gün.

I think we're in for some nice weather coming up.

Sanırım güzel havalar yaklaşıyor.

Yeah, we're definitely in

Evet, görünüşe göre kesinlikle

for a nice stretch of weather, it looks like.

güzel bir hava bizi bekliyor.

And thanks, Alex, for leaving that comment.

Ve bu yorumu bıraktığın için teşekkürler Alex.

Not comic, comment. That was very nice of you.

Komik değil, yorum yapın. Bu çok hoştu.

Yeah. It looks like we're into a good stretch

Evet. Görünüşe göre

of really nice weather, which I'm happy about

gerçekten güzel bir havanın içindeyiz, bu beni mutlu ediyor

because it's just nice to be outside

çünkü

when you're in a lockdown like this.

böyle bir kilit altındayken dışarıda olmak çok güzel.

I'll tell you this.

Sana bunu söyleyeceğim.

Jen and I went out today to get some groceries,

Jen ve ben bugün biraz yiyecek almak için dışarı çıktık

and the world has a very different feel now

ve dünya şu anda

than it did a few months ago.

birkaç ay önce olduğundan çok farklı bir havaya sahip.

As you know, COVID cases in Ontario, Canada are pretty high.

Bildiğiniz gibi Kanada, Ontario'daki COVID vakaları oldukça yüksek.

So we went to the grocery store.

Böylece markete gittik. Mağazaya girmeden

We had to wait in line before we could get into the store.

önce sıra beklemek zorunda kaldık .

For every person that exited the store,

Mağazadan çıkan her kişi için

they would let one more person in.

bir kişinin daha içeri girmesine izin veriyorlardı.

In fact, most grocery stores here,

Aslında buradaki çoğu bakkalın

what they've done is there's only a certain number

yaptığı şey, sadece belirli sayıda

of grocery carts available.

market arabasının mevcut olması.

You might call them trolleys in British English.

Onlara İngiliz İngilizcesinde trolley diyebilirsin.

So there's only a certain number of grocery carts available.

Yani sadece belirli sayıda market arabası mevcut.

When one person comes out,

Bir kişi dışarı çıktığında,

they clean and sanitize the grocery cart

market arabasını temizler ve sterilize ederler

and then they let one or two more people go in,

ve ardından birisiyle birlikte olup olmamanıza bağlı olarak bir veya iki kişinin daha içeri girmesine izin verirler

depending if you're with someone or not.

.

So, yeah, it was kind of strange.

Yani, evet, biraz garipti.

Was one of the first times in a long time

Uzun zamandır ilk defa markete girmek

we've had to wait in line to get into the grocery store.

için sıra beklemek zorunda kaldık .

It was a bit of an odd feeling.

Biraz tuhaf bir duyguydu.

It wasn't a long wait, but it was probably about 10 minutes.

Uzun bir bekleyiş değildi, ama muhtemelen yaklaşık 10 dakikaydı. Markete

We needed to wait before we could go to the grocery store.

gitmeden önce beklememiz gerekiyordu .

So we might start getting our groceries late at night again.

Böylece gece geç saatlerde tekrar yiyeceklerimizi almaya başlayabiliriz.

That's what we did last time when things were like this.

Geçen sefer işler böyleyken biz de öyle yapmıştık .

Anyways, see you in a couple days.

Her neyse, birkaç gün sonra görüşürüz.

with another short English lesson, bye.

başka bir kısa İngilizce dersi ile hoşçakalın.