Learn the English Phrases RECIPE FOR DISASTER and DISASTER STRIKES - An Lesson with Subtitles

In this English lesson,

Bu İngilizce dersinde, "felaketin tarifi" İngilizce ifadesini öğrenmenize

I wanted to help you learn the English phrase

yardımcı olmak istedim

"recipe for disaster."

.

Now, a disaster is a really bad thing that can happen

Şimdi, bir felaket, olabilecek gerçekten kötü bir şeydir

and a recipe is something you use when you bake something

ve bir tarif, bir şeyler pişirirken

or make something in the kitchen.

veya mutfakta bir şeyler yaparken kullandığınız bir şeydir .

So a recipe for disaster is a situation

Yani bir felaket tarifi,

where everything is just going wrong

her şeyin ters gittiği

and something really bad is going to happen.

ve gerçekten kötü bir şeyin olacağı bir durumdur.

Here's a good example.

İşte iyi bir örnek.

Let's say you have a really old car and that car has tires

Diyelim ki gerçekten eski bir arabanız var ve bu arabanın

that needed to be replaced a long time ago

uzun zaman önce değiştirilmesi gereken lastikleri var

and the car also is not very good mechanically.

ve araba mekanik olarak da pek iyi değil.

We would say that's a recipe for disaster

Bunun bir felaket tarifi olduğunu söyleyebiliriz

because the tires aren't good

çünkü lastikler iyi değil

and the car's just not in good shape,

ve araba iyi durumda değil,

there's a really good chance that you're gonna go

in the ditch or have an accident.

hendeğe düşme veya kaza yapma ihtimaliniz gerçekten çok yüksek.

So a recipe for disaster is a situation

Yani bir felaket tarifi,

where a few things make it

so that you just know something bad is gonna happen.

kötü bir şey olacağını bilmeniz için birkaç şeyin başardığı bir durumdur.

The second phrase I wanna teach you today

Bugün size öğretmek istediğim ikinci ifade,

is the phrase "disaster strikes."

"felaket vurur" ifadesidir.

When you say in English that disaster strikes,

İngilizce'de felaketin geldiğini söylediğinde,

it's the point when something bad really happens to you.

bu, başına gerçekten kötü bir şey geldiği noktadır.

You could say, "I was driving down the road

" Yolda sürüyordum

and then I was worried because the tires were bad

ve sonra lastikler kötü olduğu için bir

that disaster might strike."

felaketin olabileceğinden endişelendim" diyebilirsiniz.

So again, when disaster strikes,

Yine, felaket geldiğinde,

it's when something really bad happens.

gerçekten kötü bir şey olduğu zamandır.

It's the exact moment when that bad thing happens.

Tam da o kötü şeyin olduğu an.

I don't think disaster is going to strike today.

Bugün bir felaket olacağını sanmıyorum.

I think the only small disaster that might happen today

Sanırım bugün olabilecek tek küçük felaket

is I came outside with no gloves on

eldivensiz dışarı çıkmam

and it's colder than I thought.

ve havanın düşündüğümden daha soğuk olması.

Anyways, to review, a recipe for disaster

Her neyse, gözden geçirecek olursak, bir felaket tarifi,

is when there's a few things that are happening

that together might cause something really bad to happen,

birlikte gerçekten kötü bir şeyin olmasına,

something we would call a disaster.

bizim felaket diyeceğimiz bir şeyin olmasına neden olabilecek birkaç şeyin meydana gelmesidir.

And when that disaster happens,

Ve bu felaket olduğunda,

you would describe the moment that it happens

by saying, "Disaster has struck," or, "Disaster strikes."

"Felaket geldi" veya "Felaket geliyor" diyerek olayın olduğu anı anlatırsınız.

Hey, let's look at another.

Hey, bir başkasına bakalım.

Let's look at a comment from a previous video.

Bir önceki videodan bir yoruma bakalım.

Sorry, I got distracted 'cause a car

Üzgünüm, dikkatim dağıldı çünkü

was pulling into my driveway but they're turning around now.

garaj yoluma bir araba geliyordu ama şimdi dönüyorlar. Oradakileri

I don't know if you can see them way over there

görebiliyor musunuz bilmiyorum

and they're going in a different direction.

ve farklı bir yöne gidiyorlar.

I think they were just using my driveway to turn around.

Sanırım geri dönmek için benim garaj yolumu kullanıyorlardı.

Now my camera's a little bit off kilter. There we go.

Şimdi kameram biraz bozuk. Oraya gidiyoruz.

Let's look at a comment from a previous video.

Bir önceki videodan bir yoruma bakalım.

This is from Roberto and Roberto says,

Bu Roberto'dan ve Roberto,

"If you hire me and let me be your sidekick,

"Beni işe alırsan ve senin yardımcın olmama izin verirsen,

I promise I will bring something good to the table

söz veriyorum masaya iyi bir şey getireceğim

and I will pull my weight.

ve üzerime düşeni yapacağım.

I am no slacker."

Tembel değilim."

And my response was, "I'm glad to hear you aren't a slacker.

Benim cevabım, " Senin tembel olmadığını duyduğuma sevindim.

Slackers definitely don't pull their weight."

Tembeller kesinlikle ağırlıklarını kaldırmazlar."

So Roberto's using a couple of phrases there.

Yani Roberto orada birkaç deyim kullanıyor.

The phrase "to bring something to the table"

" Masaya bir şey getirmek" ifadesi

and the phrase "to pull my weight."

ve "ağırlığımı çekmek" ifadesi.

And then he uses a word that some of you maybe don't know

Ve sonra belki bazılarınızın bilmediği bir kelime kullanıyor

and that word is slacker.

ve bu kelime daha gevşek.

In English, if you call someone a slacker,

İngilizce'de, birine tembel diyorsanız, onların

that you are saying that they are lazy,

tembel olduğunu söylüyorsunuz,

you are saying that they aren't pulling their weight,

ağırlıklarını çekmediklerini söylüyorsunuz,

if you wanna use the phrase from the other day as well.

eğer geçen günkü ifadeyi de kullanmak isterseniz.

Slackers are not enjoyable people to work with.

Slackers, birlikte çalışması keyifli insanlar değildir.

When you work with a slacker, you're often frustrated

Bir tembelle çalıştığınızda,

because you're working really hard

gerçekten sıkı çalıştığınız

and the person who is a slacker

ve tembel olan kişi hiç de

is not working very hard at all.

sıkı çalışmadığı için sık sık hüsrana uğrarsınız.

Anyways, why am I wearing sunglasses

Her neyse, neden kışın ortasında güneş gözlüğü takıyorum

in the middle of the winter?

?

Well, I think I've mentioned this to some of you before,

Sanırım bazılarınıza bundan daha önce bahsetmiştim,

when you have a lot of snow on the ground

yerde çok kar olduğunda

and when the sun is shining, it's very, very bright outside.

ve güneş parladığında, dışarısı çok ama çok parlak.

In fact, in our house, our house is extra bright

Aslında bizim evimizde böyle bir günde evimiz ekstra aydınlık

on a day like this because we have sunlight

çünkü penceremize güneş ışığı giriyor

coming in our windows

but the sun is also reflecting off the snow

ama güneş de kardan yansıyor

and coming in our windows as well.

ve penceremize de giriyor.

So there is no way, like, if I take these off,

Yani bunları çıkarmamın bir yolu yok, sadece kamerayı görebilmek için

I have to keep my eyes almost closed

gözlerimi neredeyse kapalı tutmam gerekiyor

just to be able to see the camera.

.

So I'm wearing sunglasses in the middle of the winter

Bu yüzden kışın ortasında güneş gözlüğü takıyorum

because it is a bright, sunny day and there's lots of snow.

çünkü hava aydınlık, güneşli bir gün ve çok kar var.

And these are actually my really old sunglasses.

Ve bunlar aslında benim gerçekten eski güneş gözlüklerim.

These aren't even my good pair.

Bunlar benim iyi çiftim bile değil.

I lost my good pair and I can't find them back.

İyi çiftimi kaybettim ve onları geri bulamıyorum.

I'll have to look for them later today.

Bugün daha sonra onları aramam gerekecek.

Anyways, I'll see you tomorrow

Her neyse, yarın

with another short English lesson.

başka bir kısa İngilizce dersi ile görüşürüz.