Learn the English Phrases "as good as gold" and "to have a heart of gold"

In this English lesson I wanted to help you

Bu İngilizce dersinde

learn the English phrase as good as gold.

İngilizce ifadeleri altın kadar iyi öğrenmenize yardımcı olmak istedim.

Now this can be a phrase we use to talk about behavior,

Şimdi bu, davranış hakkında konuşmak için kullandığımız bir ifade olabilir,

usually children's behavior

genellikle çocukların davranışları

or just something that's good again,

veya yine iyi olan bir şey,

here's a couple of examples.

işte birkaç örnek.

When our kids were little,

Çocuklarımız küçükken

sometimes my sister would babysit for us.

bazen ablam bize bakıcılık yapardı.

And when we came home, my sister would say,

Ve eve geldiğimizde kız kardeşim,

your kids were as good as gold all night.

çocuklarınızın bütün gece altın gibi olduğunu söylerdi.

That means that the children behaved.

Bu, çocukların davrandığı anlamına gelir.

They listened to her.

Onu dinlediler. Kötü

They weren't mean, they didn't do anything bad.

değillerdi, kötü bir şey yapmadılar.

They were as good as gold.

Altın kadar iyilerdi.

They were really good.

Gerçekten iyiydiler.

Our kids were usually as good as gold.

Çocuklarımız genellikle altın kadar iyiydi.

That's not actually true.

Bu aslında doğru değil.

We also use this to talk

Bunu aynı zamanda

about something that is whole again or good again.

bir şeyin tekrar bütün veya tekrar iyi olduğundan bahsetmek için de kullanırız.

I actually twisted my ankle

Aslında bileğimi burktum

and someone asked about it in the comments

ve yorumlarda biri bunu sordu

and I replied and said, oh, it's as good as gold now.

ve ben de cevap verdim ve "ah, şimdi altın kadar iyi" dedim.

The second phrase I wanted to teach you today

Bugün size öğretmek istediğim ikinci cümle,

is to have a heart of gold.

altın gibi bir kalbe sahip olmaktır.

When someone has a heart of gold,

Birinin altın gibi bir kalbi varsa,

it means they're really kind.

bu gerçekten nazik oldukları anlamına gelir.

It means they're very truthful.

Demek ki çok dürüstler.

It means they're just a really, really good person.

Bu onların gerçekten çok iyi bir insan oldukları anlamına gelir. Ne

Whenever I think of someone who has a heart of gold,

zaman altın kalpli birini düşünsem,

I always think of my grandmother.

hep büyükannemi düşünürüm.

When I was a kid, my grandmother has passed away by the way.

Ben çocukken anneannem bu arada vefat etmiş.

But when I was a kid, my grandmother

Ama ben çocukken, büyükannemin

definitely had a heart of gold.

kesinlikle altın gibi bir kalbi vardı.

She was always kind, she always gave us candy.

Her zaman nazikti, bize her zaman şeker verirdi. Onunla konuşmak istersek

She was always ready to listen

dinlemeye her zaman hazırdı

if we wanted to talk to her,

,

she was a really, really nice person.

gerçekten çok iyi bir insandı.

So my grandmother had a heart of gold.

Yani büyükannemin altın gibi bir kalbi vardı.

So to review, when you say something is as good as gold,

Yani gözden geçirmek gerekirse, bir şeyin altın kadar iyi olduğunu söylediğinizde,

it can mean that someone's behavior is really good

bu, birinin davranışının gerçekten iyi olduğu

or it can mean something that was broken

veya kırılan

or sore is now better.

veya ağrıyan bir şeyin artık daha iyi olduğu anlamına gelebilir.

And when you say that someone

Ve birinin altından

has a heart of gold, to have a heart of gold

bir kalbi olduğunu söylediğinizde, altından bir kalbe sahip olmak

means that you are very kind,

sizin çok nazik,

you are very pleasant and you are very helpful.

çok hoş ve çok yardımcı olduğunuz anlamına gelir.

But hey, let's look at a comment from a previous video.

Ama hey, önceki bir videodan bir yoruma bakalım.

This comment is from Brent

Bu yorum,

from Speak English With This Guy.

Speak English With This Guy'dan Brent'ten.

And Brent says no way, just yesterday

Ve Brent olamaz diyor, daha dün

the guy who fixed my car said the tire was shot

arabamı tamir eden adam lastiği aldığımda patlak olduğunu söyledi

when I picked it up, and my reply,

ve cevabım,

I hope it didn't cost too much to get it fixed.

umarım tamir ettirmek çok masraflı olmamıştır.

So once again, the video from, or the lesson

Yani bir kez daha, videodan veya

from a few days ago, I talked about the phrase, it's shot.

birkaç gün önceki dersten, deyimden bahsettim, çekildi.

And Brent is saying that when he went to the garage,

Ve Brent, garaja gittiğinde

the mechanic said his tire was shot.

tamircinin lastiğinin patladığını söylediğini söylüyor.

So obviously Brent got it fixed.

Belli ki Brent tamir ettirmiş.

And hopefully it didn't cost him too much.

Ve umarım ona çok pahalıya mal olmamıştır.

Hey, we have a couple vehicles

Hey, birkaç aracımız var

and sometimes we get things fixed on them as well.

ve bazen onlarda da bir şeyler tamir ettiriyoruz.

This red van just recently went in for an oil change.

Bu kırmızı minibüs kısa süre önce yağ değişimi için gitti.

That's all done now,

Hepsi bitti,

there was one other thing wrong with it.

yanlış olan bir şey daha vardı.

The ignition, when you turn the key,

Kontak, anahtarı çevirdiğinizde

it doesn't always work properly.

her zaman düzgün çalışmıyor. Tamirciye tamir etmesini

So instead of just telling the mechanic to fix it,

söylemek yerine

I said, why don't you give me a quote?

neden bana bir fiyat vermiyorsun dedim.

So he's going to figure out how much that would cost.

Yani bunun ne kadara mal olacağını hesaplayacak.

And then he's going to let me know how much

Ve sonra ne kadar olacağını bana bildirecek

it's going to be.

.

I didn't wanna say, go ahead and fix it

Devam et ve tamir et demek istemedim

'cause I thought it might be really, really pricey.

çünkü gerçekten çok pahalı olabileceğini düşündüm.

My blue van is right here.

Mavi minibüsüm burada.

My blue van has been very, very reliable.

Mavi minibüsüm çok ama çok güvenilirdi.

In English, when we say something like that,

İngilizce'de böyle bir şey söylediğimizde,

like something's been reliable.

sanki bir şey güvenilirmiş gibi. O zaman

We also then say, I should knock on wood.

biz de tahtaya vurayım deriz.

Maybe I should go to the tree here and knock on wood.

Belki de buradaki ağaca gidip tahtaya vurmalıyım.

When you say something has been going good

Bir şeyin iyi gittiğini

or it's been very reliable

veya çok güvenilir olduğunu söylediğinizde

and then you say you should knock on wood.

ve sonra tahtaya vurmam gerektiğini söylüyorsunuz.

It's for good luck

İyi şans

'cause I don't want something to go wrong with it right now.

çünkü şu anda bir şeylerin ters gitmesini istemiyorum.

This van also recently went in for an oil change

Bu minibüs de yakın zamanda yağ değişimi için gitti

but it has no other major problems either.

ancak başka önemli bir sorunu da yok.

I hope I'm not jinxing things, in English,

Umarım uğursuzluk getirmiyorumdur, İngilizce'de,

when you say you jinx something

bir şeyi uğursuzluk getirdiğini söylediğinde

it means you talk about how good something is.

bu, bir şeyin ne kadar iyi olduğundan bahsettiğin anlamına gelir.

And then a day later, things break.

Ve bir gün sonra işler bozulur.

So hopefully that doesn't happen to me.

Yani umarım bu benim başıma gelmez.

Hopefully both of these vans keep running.

Umarım bu minibüslerin ikisi de çalışmaya devam eder. İşin

The cool thing is, during the pandemic,

güzel yanı, pandemi sırasında

we hardly drove our vans at all.

minibüslerimizi neredeyse hiç kullanmadık.

So we didn't put a lot of kilometers on them.

Bu yüzden üzerlerine çok fazla kilometre koymadık.

So they've been quite reliable.

Yani oldukça güvenilir oldular.

We've been using them a lot more now than we were

Bunları şimdi pandeminin en yüksek olduğu dönemde olduğundan çok daha fazla kullanıyoruz

during the height of the pandemic, but so far so good.

, ancak şimdiye kadar çok iyi.

Hopefully they last a few more years for us.

Umarım bizim için birkaç yıl daha sürerler.

Anyways, thanks for watching this short English lesson.

Her neyse, bu kısa İngilizce dersini izlediğiniz için teşekkürler.

I'll see you in a couple days with another one.

Birkaç gün sonra başka biriyle görüşürüz.

Bye.

Hoşçakal.