Learn the English Phrases TO BANK ON and TO BREAK THE BANK

In this English lesson I wanted to help you

Bu İngilizce dersinde,

learn the English phrase to bank on.

güvenebileceğiniz İngilizce ifadeyi öğrenmenize yardımcı olmak istedim.

When you can bank on something,

Bir şeye güvenebildiğiniz zaman, bunun olacağından

it means you can be sure that it will happen.

emin olabileceğiniz anlamına gelir .

Let me think of an example.

Bir örnek düşüneyim.

Maybe when your favorite athlete plays your favorite sport,

Belki de en sevdiğiniz sporcu en sevdiğiniz sporu yaptığında,

you can bank on the fact that they will score a goal.

onun bir gol atacağı gerçeğine güvenebilirsiniz. Her oynadıklarında

You know that they almost score a goal every time they play,

neredeyse gol atacaklarını biliyorsunuz

and you can be sure of it, you can bank on it.

ve bundan emin olabilirsiniz , güvenebilirsiniz.

We also use this phrase in the negative.

Bu ifadeyi olumsuz anlamda da kullanırız.

We'll say things like, "Don't bank on it."

"Buna güvenmeyin" gibi şeyler söyleyeceğiz.

So if someone was to say,

Yani biri

"I think that the Toronto Maple Leafs

"Toronto Maple Leafs'ın bir

will win their next game, someone else might say,

sonraki maçını kazanacağını düşünüyorum" derse, başka biri "

"Don't bank on it, I don't think they will."

Buna güvenme, kazanacaklarını sanmıyorum" diyebilir.

It's not something that you can be sure will happen.

kesinlikle olacaktır.

So you can kind of use it both ways.

Yani onu iki şekilde de kullanabilirsiniz. Bir

When you can bank on something,

şeye güvenebildiğinizde,

you can be sure it will happen,

onun olacağından emin olabilirsiniz

and when you say "Don't bank on it,"

ve "Ona güvenme"

or, "I wouldn't bank on it,"

veya "Ben güvenmezdim" dediğinizde, olacağından emin olabilirsiniz. "bu,

it means you doubt that it will happen.

bunun olacağından şüphe ettiğiniz anlamına gelir.

The other phrase I wanted to teach you today

Bugün size öğretmek istediğim diğer ifade,

is the phrase to break the bank.

bankayı kırmak için ifadedir.

There's a little bit of mud on my sign.

Tabelamda biraz çamur var.

I think when I walked out here today,

Sanırım bugün buradan çıkarken,

I got a little bit of mud on it,

ben üzerinde biraz çamur var,

but to break the bank means to buy something

ama bankayı kırmak, bir şey satın almak

and to use up all the money that you have.

ve sahip olduğunuz tüm parayı kullanmak demektir.Şu

If I bought a used van right now,

anda kullanılmış bir kamyonet alırsam,

I think I have enough money to buy one,

bir tane alacak kadar param olduğunu düşünüyorum,

but if I bought a brand-new van,

ama eğer Sıfır bir minibüs aldım,

I think that would break the bank.

sanırım bu bankayı bozar, yani sıfır bir minibüs alsam

That would mean that I would have no money left in the bank

bankada hiç param kalmazdı

if I bought a brand new van.

In fact, I don't even have enough money

, aslında alacak kadar param bile yok.

to buy a brand new van.

yepyeni bir minibüs.Sanırım

I think if I bought a used van

kullanılmış bir minibüs alırsam

that might actually break the bank as well.

bankayı da kırabilir.

So when you break the bank, it means you buy something

Yani bankayı bozduğunuzda, bu bir şey satın aldığınız anlamına gelir

and it was so expensive,

ve çok pahalıydı, elinizdeki

you use all the money that you had available.

tüm parayı kullanırsınız .

But let's review.

Ama gözden geçirelim.

To bank on means that you can count on something happening.

Güvenmek, bir şeyin olacağına güvenebileceğiniz anlamına gelir. Bir şeyin olacağından

You can reasonably be sure that something will happen.

makul ölçüde emin olabilirsiniz .

A lot of times when I watch basketball,

Basketbol izlediğimde çoğu zaman

I can't bank on whether the Raptors will win or not.

Raptors'ın kazanıp kazanmayacağına güvenemiyorum.

I wish I could bank on it. I wish I could be sure of it.

Keşke güvenebilseydim. Keşke bundan emin olabilseydim.

And, oop, there's a mosquito in my ear, (chuckles) one sec.

Ve ah, kulağımda sivrisinek var , (kıkırdar) bir saniye.

I think it's out now, whew.

Sanırım artık çıktı, vay canına.

There's still insects, and it's almost November.

Hâlâ böcekler var ve neredeyse Kasım ayı.

Actually, you're watching this on November 1st, aren't you?

Aslında bunu 1 Kasım'da izliyorsunuz, değil mi?

To break the bank means to buy something

Bankayı kırmak, bir şey satın almak

and to spend every last penny,

ve

every last dollar that you have when you buy it.

onu satın alırken sahip olduğunuz son kuruşunu, son dolarını harcamak demektir.

But, hey, let's look at a comment from a previous video.

Ama, hey, bir önceki videodan bir yoruma bakalım.

This is a fun comment. It's from Alaa Ahmad.

Bu eğlenceli bir yorum. Alaa Ahmad'dan.

The comment is, "Hello, Bob,

Yorum, "Merhaba Bob, daha iyi görebilmemiz için

could you please go closer to the river,

nehre, kıyıya biraz daha yaklaşabilir misin

to the bank of it so that we can get a better view?

?

Thanks a lot."

And my response, for sure I'll do that today.

Çok teşekkürler."

Ve cevabım, kesinlikle bugün yapacağım.

Well, it doesn't really look

like I did that today, does it?

Bunu bugün yapmış gibi görünmüyorum, değil mi?

Oh, I'm sorry, everyone.

Üzgünüm millet.

I was supposed to make the comment match

Yorumu

(chuckles) what I was doing in the video.

videoda yaptığımla eşleştirmem gerekiyordu (kıkırdar).

I am actually by the river.

Aslında nehrin yanındayım.

Sorry, that was like a little bit of a trick there.

Üzgünüm, bu biraz hile gibiydi.

Let me get the full view for you.

Sizin için tam görünümü alayım.

So you can see the river is very flooded,

Nehrin çok su basmış olduğunu görebilirsin

and let's spin this way so you can see it

ve hadi bu tarafa dönelim ki

in the other direction.

diğer yönü görebilesin.

You can see that the river is so big right now,

Şu anda nehrin çok büyük olduğunu görebilirsiniz,

it actually looks a little bit like a lake.

aslında biraz göle benziyor.

(chuckles) When I walked out here,

(kıkırdar) Buradan çıktığımda

I was surprised how close to my fence.

çitime bu kadar yakın olmasına şaşırdım.

My fence is actually up behind me,

Çitim aslında arkamda

but the river is certainly higher than it ever usually is.

ama nehir kesinlikle her zamankinden daha yüksek.

I mean, it has gone higher once in a while,

Demek istediğim, arada bir yükseldi,

but there's kind of like

ama

the normal amount of flooding that we have,

sahip olduğumuz normal miktarda sel var

and then there's the rare amount of flooding.

ve bir de nadir görülen miktarda sel var.

This is certainly rare. We certainly don't see this.

Bu kesinlikle nadirdir. Bunu kesinlikle görmüyoruz.

In fact, I'll show you,

Aslında size göstereceğim,

I was talking about my fence,

çitimden bahsediyordum, bakalım

let me see if I can get over there

without falling in the water.

suya düşmeden geçebilecek miyim.

As I walk along, I have to be careful

Yürürken,

that I don't actually step in anything.

aslında hiçbir şeye basmamaya dikkat etmeliyim.

Maybe I should let you have a look.

Belki de bir bakmana izin vermeliyim.

Let's spin it around.

Etrafında döndürelim.

So this is what I'm walking through.

Yani içinden geçtiğim şey bu.

You can see there's a little bit of water.

Biraz su olduğunu görebilirsiniz.

Oop, there's more water, and you can see,

Oop, daha fazla su var ve görüyorsun,

I'm not sure if you can,

yapabileceğinden emin değilim,

but you can see that my little fence

ama benim küçük çitimin

just disappears into the water over there.

oradaki suyun içinde kaybolduğunu görebilirsin.

Anyways, that's your view of the bank of the river.

Her neyse, bu senin nehir kıyısına bakışın.

Thanks for watching.

İzlediğiniz için teşekkürler.

I'll see you in a couple of days

Birkaç gün sonra

with another short English lesson, bye.

başka bir kısa İngilizce dersi ile görüşürüz, hoşçakalın.