Learn the English Phrases FLAT AS A PANCAKE and FLAT BROKE

In this English lesson,

Bu İngilizce dersinde,

I wanted to help you learn the English phrase,

İngilizce ifadeyi,

flat as a pancake.

flat as a pancake olarak öğrenmenize yardımcı olmak istedim.

Do you know what a pancake is?

Pankekin ne olduğunu biliyor musun?

A pancake is something that we fry in a frying pan.

Krep, bir tavada kızarttığımız bir şeydir.

It's made out of flour, and water, and butter,

Un, su ve tereyağından yapılmış

and I'm sure there's sugar in it too.

ve eminim içinde şeker de vardır.

And it's very, very flat.

Ve çok, çok düz.

In North America,

Kuzey Amerika'da

we eat them with butter and syrup on top.

onları üzerine tereyağı ve şurupla yiyoruz.

They're really, really yummy,

Gerçekten çok lezzetliler,

but because a pancake is flat,

ama bir gözleme düz olduğu için,

we also have this phrase, flat as a pancake.

biz de bu ifadeye sahibiz, gözleme kadar düz.

If you look behind me, there is a soccer field,

Arkama bakarsanız bir futbol sahası var

and the soccer field is flat as a pancake.

ve futbol sahası gözleme gibi dümdüz.

We like to have our soccer fields really, really flat.

Futbol sahalarımızın gerçekten çok düz olmasını seviyoruz.

The other day, I drove over a pop can in my driveway,

Geçen gün, garaj yolumda bir

a soda can, and I crushed it.

gazoz kutusunun üzerinden geçtim ve ezdim.

And after I drove over it, it was flat as a pancake.

Üzerinden geçtikten sonra, gözleme gibi dümdüzdü.

It no longer looked like a can.

Artık bir teneke gibi görünmüyordu.

It was flat, it looked a lot more like a pancake.

Düzdü, daha çok gözleme gibi görünüyordu.

Of course, there's no way I would mistake it for a pancake,

Tabii ki, onu gözleme sanmamın hiçbir yolu yok,

but it certainly was flat as a pancake.

ama kesinlikle bir gözleme kadar yassıydı.

The other phrase I wanted to teach you today

Bugün size öğretmek istediğim bir diğer deyim de

is the phrase flat broke.

düz kırdı deyimi.

This is actually a repeat phrase,

Bu aslında tekrarlanan bir cümle

but you know how I like to match the phrases, right?

ama cümleleri eşleştirmeyi ne kadar sevdiğimi biliyorsunuz değil mi?

When you are flat broke,

Meteliksiz olduğunuzda,

it means you have no money in your wallet.

cüzdanınızda hiç paranız olmadığı anlamına gelir.

You have no money in the bank.

Bankada hiç paran yok.

You do not have any money at all.

Hiç paran yok.

Sometimes when people get paid on Fridays,

Bazen insanlar cuma günleri

by Thursday, they are flat broke.

perşembeye kadar maaş aldıklarında meteliksiz kalırlar.

On Thursday, they've spent all their money,

Perşembe günü tüm paralarını harcadılar

and they have nothing left, and they are flat broke.

ve hiçbir şeyleri kalmadı ve meteliksizler.

That's probably not a very nice feeling.

Bu muhtemelen pek hoş bir duygu değil. Daha

I do remember when I was younger,

gençken hatırlıyorum,

at one time I was flat broke,

bir keresinde meteliksizdim

and I remember putting $5 into the bank machine.

ve banka makinesine 5 dolar koyduğumu hatırlıyorum.

No, I put $2 into the bank machine, so I could take out $5.

Hayır, banka makinesine 2 dolar koydum , böylece 5 dolar çekebildim.

'Cause I had a little over $3 in the bank,

Çünkü bankada 3 dolardan biraz fazla param vardı

and I thought that would be a good way

ve bunun akşam için biraz param olması için iyi bir yol olacağını düşündüm

to have a little bit of money for the evening.

.

Anyways, to review,

Her neyse, gözden geçirecek olursak,

when you say something is flat as a pancake,

bir şeye gözleme kadar düz dediğin zaman,

it means that it is really flat, okay?

bu onun gerçekten düz olduğu anlamına gelir, tamam mı?

And when you are flat broke,

Ve meteliksiz olduğunuzda,

it means that you have no money in your wallet.

cüzdanınızda hiç paranız olmadığı anlamına gelir.

You have no money in the bank, you have no money at all.

Bankada hiç paran yok, hiç paran yok.

But hey, let's look at a comment from a previous video.

Ama hey, önceki bir videodan bir yoruma bakalım.

This comment is from Aleksey.

Bu yorum Aleksey'den. Cuma günü saat 16:00 gibi saat değişikliği olursa ilkbaharda bir saat kaybetmek

It would be more acceptable to lose an hour in the spring,

daha kabul edilebilir olur

if time change happened at like 4:00 PM on Friday.

.

And my response was that is the best idea I've ever heard.

Ve cevabım, şimdiye kadar duyduğum en iyi fikirdi.

So Aleksey is referring to time change

Yani Aleksey, önceki dersteki zaman değişiminden bahsediyor

from the previous lesson.

.

The idea that in the fall, we put the clocks back an hour,

Sonbaharda saatleri bir saat geri alma fikri,

in the spring, we put 'em ahead,

ilkbaharda saatleri ileri alma fikrine

and I would 100% agree, Aleksey.

%100 katılıyorum Aleksey.

If we could, in the spring,

İlkbaharda hepimiz hala işteyken

move the clock ahead while we're all still at work,

saati ileri alabilseydik ,

we would all get to go home an hour early.

hepimiz eve bir saat erken giderdik.

Could you imagine if in the spring,

İlkbaharda,

I'll have to watch it here, it's a little wet,

onu burada izlemem gerektiğini, biraz ıslak olduğunu,

if in the spring, your boss came in at four o'clock,

ilkbaharda patronunuzun saat dörtte gelip

and you normally work 'til five,

normalde beşe kadar çalıştığını

and your boss said, hey,

ve patronunuzun şöyle dediğini hayal edebiliyor musunuz? hey,

we are going to move the clocks ahead.

saatleri ileri alacağız.

It's now five o'clock, you can all go home.

Saat beş oldu, hepiniz evinize gidebilirsiniz.

That would be very, very, very cool.

Bu çok, çok, çok harika olurdu.

Sorry, there's kind of a weird light on,

Maalesef garip bir ışık yanıyor,

not sure what this means.

bunun ne anlama geldiğinden emin değilim.

Oh, I know what that means.

Bunun ne anlama geldiğini biliyorum.

It means my SD card is almost full.

Bu, SD kartımın neredeyse dolu olduğu anlamına geliyor.

Hopefully I get this whole video done before it is full.

Umarım bu videonun tamamını dolmadan bitiririm.

I wanted to show you,

Size

this soccer field is beautifully mowed, and ready to use.

bu futbol sahasının güzelce biçildiğini ve kullanıma hazır olduğunu göstermek istedim.

But if you look over here,

Ama buraya bakarsanız,

you'll see they put up concrete barriers.

beton bariyerler koyduklarını görürsünüz.

They put up concrete barriers over here,

Buraya beton bariyerler koydular,

because it was so wet,

çünkü çok ıslaktı,

they didn't want people coming to this park, and using it,

insanların bu parka gelmesini ve burayı kullanmasını istemediler,

so you can see here, there's a concrete barrier.

burada görebilirsiniz, beton bir bariyer var.

There's a couple more over there.

Orada bir iki tane daha var. Kendi

They thought to themselves, you know what?

kendilerine düşündüler, biliyor musun?

There has been too much rain.

Çok fazla yağmur yağdı.

We need to discourage people

İnsanları

from using the park for a little bit.

parkı kullanmaktan bir nebze olsun vazgeçirmemiz gerekiyor.

So what they did is they put up the concrete barriers.

Yani yaptıkları şey, beton bariyerler koymaktı.

So now this beautiful park, which by the way,

Şimdi bu güzel park, bu arada,

the whole park is kind of flat as a pancake, isn't it?

bütün park bir nevi gözleme gibi düz, değil mi?

Is not actually open,

Aslında açık değil,

I don't know if it will open again this year,

bu yıl tekrar açılır mı bilmiyorum

because winter is coming.

çünkü kış geliyor. Kapanma

There's a strong likelihood that it will be closed anyways,

ihtimali çok yüksek

but we'll see.

ama bakalım.

Anyways, Bob the Canadian here,

Her neyse, Kanadalı Bob,

thanks for watching this little lesson.

bu küçük dersi izlediğiniz için teşekkürler.

I hope my SD card doesn't fill up.

Umarım SD kartım dolmaz.

I'll see ya in a couple days with another one, bye.

Birkaç gün sonra başka biriyle görüşürüz, hoşçakal.