Learn the English Phrases TO GET AN EARFUL and TO GIVE AN EARFUL

In this English lesson, I wanted to help you learn

Bu İngilizce dersinde,

the English phrase, "to get an earful".

İngilizce "to get a earful" ifadesini öğrenmenize yardımcı olmak istedim.

When you get an earful,

Bir kulak dolusu aldığınızda,

it means that you've done something wrong.

yanlış bir şey yaptığınız anlamına gelir.

and someone in authority over you,

ve üzerinizde yetkili biri,

someone like your parents or someone who's in charge of you,

anne babanız gibi biri veya sizden sorumlu biri size yanlış

tells you that you did something wrong, you get an earful.

bir şey yaptığınızı söylerse , kulak misafiri olursunuz.

So you were maybe told not to do something

Yani belki sana bir şeyi yapmaman söylendi

and you do it anyways, and then you get an earful.

ve sen yine de yaptın ve sonra kulak kabarttın.

When I was a kid, let me turn this around.

Ben çocukken, bunu tersine çevirmeme izin verin.

When there were puddles like this in our driveway,

Garaj yolumuzda bunun gibi su birikintileri olduğunda,

I remember there was a time where I stomped

bir zamanlar su

through the puddles and then I went in the house

birikintilerinin içinden geçtiğimi ve sonra eve girdiğimi

and I got the floors all muddy.

ve yerleri tamamen çamurladığımı hatırlıyorum. İçeri

I didn't take my boots off when I came in

girdiğimde botlarımı çıkarmadım

and did I ever get an earful from my mum?

ve annemden hiç kulak tıkadım mı?

My mum was quite angry with me

Annem bana çok kızmıştı

and I definitely got an earful from her.

ve kesinlikle ondan çok şey öğrendim.

So when you get an earful,

Yani kulak kabarttığınızda

it means you do something that you're not supposed to do,

bu, yapmamanız gereken bir şey yaptığınız

and someone tells you that you did it.

ve birisinin size bunu sizin yaptığınızı söylediği anlamına gelir.

I think you get to see Jen in the background today.

Bence bugün arka planda Jen'i göreceksin. Bugün size öğretmek

The second phrase I wanted to teach you today is

istediğim ikinci cümle

"to give an earful".

"kulak vermek".

And I kind of find myself on the other side of the coin now.

Ve şimdi kendimi madalyonun diğer tarafında buluyorum.

I am now the parent.

Ben artık ebeveynim.

So the other night, one of my kids went out

Geçen gece çocuklarımdan biri dışarı çıktı

and they came home at two in the morning,

ve sabahın ikisinde eve geldiler,

and so I gave them an earful.

ben de onlara kulak verdim.

I didn't actually do that.

Aslında bunu yapmadım.

I mean, when you say, give an earful,

Yani, kulak ver dediğinde,

it means you're kind of being a little bit mean.

bu biraz kaba olduğun anlamına geliyor.

I think I'm actually a fairly nice dad.

Aslında oldukça iyi bir baba olduğumu düşünüyorum.

I just kind of said, Hey, that was pretty late.

Hey, bu oldukça geç oldu, dedim.

Try to be home on time next time.

Bir dahaki sefere zamanında evde olmaya çalış.

So it didn't really give that, my kid an earful.

Yani bunu gerçekten vermedi , çocuğum kulak dolusu.

I think when you give someone an earful, you speak loudly

Bence birini dinlediğinde yüksek sesle konuşuyorsun

and you're maybe a little bit angry, even.

ve hatta belki biraz kızgınsın.

So to repeat, when you get an earful,

Tekrar edecek olursak, kulak kabarttığınızda,

it means you've done something wrong

bu, yanlış bir şey yaptığınız

and someone tells you about it,

ve birisinin size bundan bahsettiği anlamına gelir,

usually a parent or maybe a teacher.

genellikle bir ebeveyn veya belki bir öğretmen.

And when you give someone an earful,

Ve birine kulak verdiğinizde,

you're the person telling someone else

başka birine yapmaması gereken bir şey yaptığını söyleyen kişi sizsiniz

that they did something they weren't supposed to do.

.

But hey, let's look at a comment from a previous video.

Ama hey, önceki bir videodan bir yoruma bakalım.

This comment is from Padma.

Bu yorum Padma'dan.

"Of course, spending time with family

"Tabii ki, Noel tatilinde aile ile vakit geçirmek

has to take center stage during Christmas vacation.

ön planda olmalı . Bu

By the way, a blue sky and a snowy white backdrop

arada, mavi bir gökyüzü ve kar beyazı bir fon

looks wonderful.

harika görünüyor.

Wish you and your family, a Merry Christmas in advance."

Size ve ailenize şimdiden Mutlu Noeller dilerim."

And my response, "Thanks Padma.

Ve yanıtım, "Teşekkürler Padma.

I agree visiting with family should take center stage."

Aileyi ziyaret etmenin merkez sahne olması gerektiğine katılıyorum."

You know, especially during holidays.

Bilirsin, özellikle tatillerde.

Like the holiday season is a great time to,

Tatil mevsimi gibi ,

oh, that's bright.

oh, bu çok parlak. Aileniz ve arkadaşlarınızla

Is a great time to spend with family and friends.

geçirmek için harika bir zamandır .

Here, gatherings will be quite small

Burada, artık hakkında konuşmaktan pek hoşlanmadığım o pandemi olayı yüzünden toplantılar oldukça küçük olacak

because of that pandemic thing

that I don't really enjoy talking about anymore.

.

But we are still going to have some gatherings.

Ama yine de bazı toplantılar yapacağız.

And I think it'll be good to spend a little bit of time

Ve bence

with family and friends.

aile ve arkadaşlarla biraz zaman geçirmek iyi olacak.

There will be nowhere near the normal size parties

that we normally have like two years ago.

Normalde iki yıl önce sahip olduğumuz normal büyüklükteki partilerin yakınında hiçbir yer olmayacak.

Most gatherings will be only about five or 10 people,

Çoğu toplantı sadece beş veya 10 kişi olacak

and most people will do things safely,

ve çoğu insan işlerini güvenli bir şekilde yapacak,

but I am looking forward to spending

ancak

a little bit of time with my mom and with my siblings.

annem ve kardeşlerimle biraz zaman geçirmeyi dört gözle bekliyorum.

That should be a lot of fun.

Bu çok eğlenceli olmalı.

I'm also looking forward to spending time

Ayrıca çocuklarımla dışarıda vakit geçirmeyi dört gözle bekliyorum

outside with my kids.

.

Often, if you watch any of the videos

Çoğu zaman,

that I've made in the past in the winter,

geçmişte yaptığım videolardan herhangi birini kışın izlerseniz,

often when we get lots of snow, we will go tobogganing.

çoğu zaman çok kar yağdığında, kızakla kayarız.

Tobogganing is where you go down the hill.

Kızakla kayma, tepeden aşağı indiğiniz yerdir.

We call it sledding as well.

Biz buna kızak da diyoruz.

And I feel like at age 50,

Ve 50 yaşında gibi hissediyorum,

I might be getting a little bit old to do that,

bunu yapmak için biraz yaşlanmış olabilirim

but I still really enjoy doing it.

ama yine de bunu yapmaktan gerçekten zevk alıyorum.

It's great exercise.

Bu harika bir egzersiz. Bir kızakla

You ride down the hill on a sled, then you ride,

tepeden aşağı inersiniz , sonra binersiniz,

then you walk back up.

sonra tekrar yukarı çıkarsınız.

Luckily I don't have to pull little kids

Neyse ki artık küçük çocukları tekrar kızağa çekmek zorunda değilim

back up on the sled anymore.

.

When the kids were really little,

Çocuklar çok küçükken kızakla

I would go down the hill on the sled

tepeden aşağı inerdim

and that I would pull them back up again.

ve onları tekrar yukarı çekerdim.

That was really good exercise,

Bu gerçekten iyi bir egzersizdi,

but now they're all big enough

ama şimdi hepsi

to walk back up the hill themselves.

tepeye kendileri yürüyebilecek kadar büyüdüler. Her

So anyways, I hope you enjoyed this little English lesson.

neyse, umarım bu küçük İngilizce dersini beğenmişsinizdir. Noel'i kutlarsanız,

I hope you have a great Christmas season

umarım harika bir Noel sezonu geçirirsiniz

if you celebrate Christmas.

.

If you get some time off, I just hope it's a good time

Biraz izin alırsan, umarım iyi bir zamandır

and you can spend some time safely with family.

ve ailenle güvenle biraz zaman geçirebilirsin.

Bye.

Hoşçakal.